Sanayi Kapitalizminin Yarattığı Çelişki

Özetle Sanayi Kapitalizminin Tarihçesi
James Watt’ın 1700’lerin sonlarına doğru geliştirdiği buhar makinesinin sanayiye uygulanabilir hale gelmesiyle sanayi devrimi sayfası açılmış oldu. Bu, aynı zamanda o döneme kadar tarım, ticaret ve atölye üretimi çerçevesinde yürüyen merkantilist – fizyokrat kapitalizmin artık yavaş yavaş sanayi kapitalizmine geçiş dönemeciydi.

Dokuma tezgâhlarıyla başlayan bu değişim sanayinin her alanına yayıldı. 1870’lerden itibaren elektrik gücünün montaj hatlarına kumanda etmesiyle birlikte kitlesel üretim zirveye çıktı. Bu yeni sistem, üretim ölçeğinin büyümesine, maliyetlerin ve fiyatların ucuzlamasına ve satışların katlanarak artmasına yol açtı. Sanayi kapitalizmi ciddi bir sermaye birikimi sağlamaya başladı.

1960’lara girerken algılayıcılardan alınan bilgiyi, bir program çerçevesinde iş elemanlarına aktaran mikroişlemci tabanlı programlanabilir mantık devresi geliştirildi. Ve bu sistemin üretime uygulanmasıyla üretimin otomasyonu mümkün oldu. Bu gelişme üretime insan emeğinin katkısını düşürerek hatayı da minimize etti. Böylece 1960’ların başından günümüze kadar gelen yeni bir sanayi devri başlamış oldu. Bu dönemde bilgisayar kullanımı, akıllı telefonlar, internetin yaygınlaşması üretimi her yönüyle geniş biçimde etkiledi ve biçimlendirdi. İletişim ve ulaşımdaki gelişmelerle, ticaret ve endüstri küreselleşti. Dünya, şimdilerde endüstri 4.0 diye adlandırılan neredeyse insansız yeni bir üretim düzenine geçmeye hazırlanıyor.

Sanayi Kapitalizminin Sağladığı Refah Artışı
Aşağıdaki tablo 1850’lerden bugüne kadar dünyanın en fazla gelişmiş ülkelerinin GSYH ve kişi başına gelirlerini yıllar itibariyle ortaya koyuyor.  
(Kaynak: Angus Maddison  http://www.ggdc.net/maddison/ ve IMF, WEO Database, April 2017)

GSYH (Milyar USD)
1850
1914
1929
1950
2016
Fransa
58,0
134,2
194,2
220,5
2.463
Almanya
48,2
202,2
262,3
265,4
3.467
İtalya
33,0
95,4
125,2
165,0
1.851
İngiltere
63,3
226,9
251,4
347,9
2.629
Kanada
3,3
32,6
52,2
102,2
1.529
ABD
42,6
477,6
843,3
1.455,9
18.569
Kişi Başına Gelir (USD)
Fransa
1.597
3.236
4.710
5.186
38.128
Almanya
1.428
3.059
4.051
3.881
41.902
İtalya
1.350
2.543
3.093
3.502
30.507
İngiltere
2.330
4.927
5.503
6.939
40.096
Kanada
1.330
4.025
5.065
7.291
42.210
ABD
1.806
4.799
6.899
9.561
57.436

Tablo bize sanayi kapitalizminin önde gelen ekonomilerinde 1850’den bu yana ciddi bir refah artışı olduğunu gösteriyor. Bu refah artışı, özellikle 1950 – 2016 yılları arasında katlanarak yukarı gitmiş görünüyor.

Refah Artışı Nüfus Artışını Getiriyor
Sanayi kapitalizminin ortaya çıkardığı refah artışı gerek sağladığı rahat yaşam koşulları gerekse sağlık sorunlarının çözümüne olumlu katkısıyla dünya nüfusunun hızla artmasına yol açtı. Aşağıdaki tablo sanayi kapitalizmine önderlik eden ülkelerde ortaya çıkan nüfus artışını gösteriyor. (Kaynak: Angus Maddison  http://www.ggdc.net/maddison/ ve IMF, WEO Database, April 2017)

Nüfus (bin)
1850
1914
1929
1950
2016
Fransa
36.350
41.476
41.230
42.518
64.605
Almanya
33.746
66.096
64.739
68.375
82.732
İtalya
24.460
37.526
40.469
47.105
60.666
İngiltere
27.181
46.049
45.672
50.127
65.572
Kanada
2.485
8.093
10.305
14.011
36.229
ABD
23.580
99.505
122.245
152.271
323.298

Nüfus artışı, Kanada ve ABD’de diğer sanayileşmiş ülkelere göre daha hızlı olmuş görünüyor. Bununla birlikte nüfus artışının başka nedenleri olduğu da gözlerden uzak tutulmamalı. Aksi takdirde refah artışının çok daha sınırlı olduğu Hindistan, Çin, Bangladeş gibi ülkelerdeki nüfus artışını yalnızca sağlık koşullarındaki iyileşme ve gelirdeki artışla açıklamak mümkün olmaz.

Sanayi Kapitalizminin Yarattığı Çevre Sorunları
Sanayi üretiminin yapıldığı fabrikaların ve diğer birimlerin yarattığı atıklar, karbon monoksit, bu sanayi birimlerinde üretilen ürünlerin (otomobiller, klimalar, buzdolapları vb) neden olduğu çevre kirliliği ve sonuçta bunların katkısıyla ortaya çıkan küresel ısınma ciddi sorunlar çıkarıyor. Daha fazla üretim daha fazla çevre bozulmasına yol açıyor.

Sanayinin gelişmesi, refahın artmasıyla birlikte birçok yan alanda da gelişmeye yol açıyor. Sağlıkta yeni buluşlar gündeme geliyor, insan yaşamı uzuyor, hastalar daha uzun süre yaşayabiliyor. Refah artışı nüfus artışını da birlikte getiriyor. Artan nüfus çevreye daha çok zarar veriyor. Çünkü artan nüfus doğaya ait şeyleri (suyu, ormanları, bitkileri, hayvanları) daha çok tüketiyor.

Her yıl 55 milyar ton fosil, mineral, metal ve biyolojik artık enerji elde edilmek üzere yeryüzüne çıkarılıyor. Her geçen gün yaklaşık 375 km2 ormanı yok ediyoruz. Bu hesaba göre mevcut ormanların yaklaşık yüzde 5 – 10’ u her yıl yok oluyor demektir. Dünya hızla çölleşiyor. Denizler çöplerle doluyor. Büyüklüğü yaklaşık olarak Hindistan kadar olan ve çoğunluğu plastik maddelerden oluşan bir yüzen çöp adası okyanuslarda dolaşıyor. Su kaynaklarımız hızla kirleniyor ve tükeniyor. Hava kirliliği milyonlarca insanın yaşamını, sağlığını tehdit ediyor. Pek çok canlı türü son 100 yılda yok oldu.

Sanayi Kapitalizminin Yarattığı Çelişki: Çevre Kaybına Karşı Refah Artışı
Sanayi kapitalizminin yarattığı en büyük çelişki refah artışının çevre koşullarının bozulmasına yol açması olarak karşımıza çıkıyor. Bugün Çin, Hindistan, Bangladeş gibi kalabalık nüfuslu ülkelerde yaşayan insanların büyük çoğunluğunun ortalama refahın altında yaşadığını, zaman geçtikçe bu insanların refahında artış olacağını ve dolayısıyla çevreyi zedeleyecek malları daha çok tüketeceklerini düşünürsek bu çelişkinin giderek büyüyeceğini ve ileride refah kaybına yol açacağını tahmin edebiliriz.

Bugünün refah artışı yarının refah kaybını kucağında taşıyor. 

Yorumlar

  1. Kyoto protokolünü ilk imzalaması gereken ABD nin kapitalizm uğruna buna yanaşmaması çelişkinin başka bir boyutu değil midir? Her yere refah ve barış! götürmeye çalış ancak silah ve sanayi atıklarına karşı önlem almaya yanaşma.Bir de üstüne uzaya da el atmaya kalk. Kapitalizmin vahşeti bu olsa gerek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. abd ye saldırmayı bırakın artık adam tabiki ilk önce kendi çıkarını düşünecek. ayrıca emperyalist, kapitalist dediğiniz ülke kabul etse hepimizden önce eleştirenler gider.

      Sil
    2. Yaklaşım açınla çevreye olan alakasızlığını ortaya koyduğun gibi konunun seyahatle ilgisizliğini de kavrayamamışsın adsız dostum gördüğüm kadarıyla senin bakışın "çıkar" kavramı sığlığında.

      Sil
    3. Tabiki çıkar sığlığında olacak. Herkes kendi halkının huzur ve refahını düşünürken bir tek biz yok filistinlisi yok suriyelisi onların derdindeyiz. Milletimiz yoksulluk içinde. Helal olsun batı ülkelerine önce kendi halkını düşünüyorlar. Ayrıca adamlar güneş panelleriyle enerji ihtiyaçlarını karşılamak için büyük yatırımlar yapıyorlar. Petrol ve doğalgaz tüketimlerini hızla azaltıyorlar. Bak işte sana çevreye karşı duyarlılık.

      Sil
    4. maalesef kapitalist sistem tamamen pragmatisttir. yani marjinal fayda merkezlidir. bu açıdan bakılınca haklısın adsız 20:56!. maalesef bazı insanlar dünyaya salt din gözüyle bakıyorlar. oysa dünya çok büyük bir ev gibidir. ve bu evin sadece bir değil çok sayıda penceresi vardır. mesela; ekonomi gibi teknoloji gibi eğitim gibi bilim gibi hukuk gibi uluslar arası ilişkiler gibi sosyoloji gibi... dünyaya 360 derece bakabilmek hem bireylere hem de ülkelere avantajlar getirir. zaten kötü yönetilmemizin temelinde de işte bahsettiğim salt din gözüyle dünyayı görme ve okuma yanılsaması vardır.

      Sil
  2. Mahfi bey merhaba,
    Soracağım soru bu yazıyla biraz alakasız olacak ama cevap verirseniz sevinirim. Şimdiden teşekkürler.
    Bist 100 için rekor kırıyor ama dolar bazında çok düşük seviyelerde daha çok artacak deniyor. BİST'in dolar bazında düşünülmesi neyi değiştirir? Bu şirketlerin çok büyük bir kısmının ana gelir kaynağı TL üzerinden giderlerinin ise azımsanmayacak bir kısmı dövize dayalı ürünler. Arada doğrudan bir bağlantı göremiyorum. Beni aydınlatırsanız sevinirim. Saygılarımla..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. BIST 100'ün dolar bazında düşünülmesi yabancı yatırımcı için çok ucuz kaldığını ve daha gidecek yeri olduğunu gösterir. 2013'de BIST 100'ün değeri 5 centti. Bugün bütün bu rekorlara karşın hala 3 cent. Yabancı yatırımcı buna bakıyor.

      Sil
    2. borsanın dolar bazında veya euro bazında gösterimi saçma sapan bir iş. Ben enflasyona göre düzeltilmiş halini kullanıyorum çok daha mantıklı ve doğru analiz imkanı veriyor.

      Sil
    3. Analiz için belki dediğiniz doğru ama yabancılar analiz için değil satın almak için dolar bazlı bakıyorlar.

      Sil
    4. enflasyona göre düzeltilmiş halini nasıl elde ediyorsunuz ? Bu tür araçların, bilgilerin nereden elde edildiğine dair bir yazı güzel olabilir.

      Sil
  3. dünyayı, kapitalizm ve onun vahşi kar hırsı bitirecek.tabi daha önce uzaydan, bizden daha gelişmiş bir ırk gelip bizi yok etmesse.kapitalizm karına bakar,dünya bitmiş umurundamı.bir kızılderili atasözünün dedigi gibi,son ırmak kurudugunda,son agaç kesildiginde,son balık tutuldugunda,beyaz adam paranın yenmeyecek bir şey oldugunu anlayacak.

    YanıtlaSil
  4. Yüzlerce filozof, Bilim Adamı yıllarca uyardı seni İnsanoğlu. Sosyal zekan Teknik zekan kadar gelişemediğinden buradayız işte. Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu açıdan düşünelim; Yapay zeka, robot endüstrisi, 4.5.6.7. sanayi devrimleri insan gücünü devre dışı bırakacak gibi. Şirketler ise gelirini insanlardan elde ediyor. Peki insanlar işsiz kalınca bu şirketler kime satacak ürünlerini. Kendi kendini baltalamak gibi değil mi?

      Ama bu noktada şu kural işlemiyor mu; ben bu teknolojiyi geliştirmezsem bir başka şirket/ülke geliştirir şirketimiz/ülkemiz saf dışı kalır. O zaman bundan kaçış yolu yok, yola devam.

      Bu şablon her şeye uyarlanabilir. Ülkeler/şirketler kar üzerine, güç üzerine kurmuş herşeyi. Bunlar olmazsa hayatta kalamazlar.

      Şimdi hangi ülke/şirket kaybetmeye oynayacak?

      Sil
  5. Yarın refah düşecekse çalışmanın üretmenin ne anlamı var?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanoğlu yarını değil bugünü düşünür. Yarını düşünse zaten çevreye önem verirdi.

      Sil
  6. Mahfi hocam,
    Özellikle I. ve II. Dünya Savaşlarından sonra sermayenin ciddi bir şekilde Kuzey Amerika'ya gidişini görüyoruz. II. Dünya Saavaşı'ndan sonra sermayenin %40'ı Avrupa'da kalırken, geriye kalan %60'i Amerika ve Kanada'nın GSYH artırmış. Aslına bakarsak bu %40'ın bir kısmı da ABD'nin yardımları diyebiliriz. 1950'lerden sonra ise sanayi devriminin ve paylaşılan dünyanın ülkelerin sermaye girişine ciddi katkı yaptığı söylenebilir. Siz bu noktada 1950'lere kadar tek başına sanayi devriminin ülkelerin GSYH'nin artmasında büyük rol oynadığını düşünüyor musunuz yoksa savaş sonrası piyasanın ele geçirilmesini mümkün mü kılmıştır?

    YanıtlaSil
  7. Ya başka türlü bir dünya, düzen kurulacak ya da geberip gidecez işte.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ulkeler yiyecek giyecek ve bilgi disinda bir sey uretmeme karari alsin. Teknoloji de yok. Birbirlerine borclarini da sifirlasinlar. Varlar mi buna yapabilirler mi? Ekonomi de dar bir kapsama otursun. Gunluk sadece karin doyuracak insanlar.Hayvanlardan ders alsin insanlar. Gerci onlarda dongu var. Bizde o da yok. Hirs evlat hirs bitirir her seyi.

      Sil
    2. Ülkeler bu kadar borç içindeyken nasıl olacak bu yeni düzen? Sıfırdan başlama imkanı olsa, fikir çok. Bu noktada bir sıkıntı yok. Sıkıntı şu halimizden o noktaya nasıl varacağız?

      Sil
  8. Insanlar ne zaman akillanacaklar acaba? Antartikanin durumunu gormuyorlar mi? Her taraf buz, yasamak imkansiz. Atalarimiz cevreye onem verselerdi, simdi Antartika'da yasiyor olurduk, 6 ay gunduz olurdu, cevreye verdikeleri zarari bir simdi cekiyoruz, 6 ay gunduzun keyfini yasayamiyoruz.

    YanıtlaSil
  9. Cok guzel bir yazi beyefendi, elinize yureginize saglik.Ben yurtdisinda yasiyorum ve daha iki gun once yazilarinizi gordum. Soluksuz okudum son bir ayin yazilarini ve cok begendim. Konu disi bir sorum var izninizle. Benim bir arsam vardi iki yil once Turkiyeden aldigim, iki yil hic musteri cikmadi ve simdi mecbur zararina sattim. Daha satis sozlesmesi yapilmadi ama su anki sterlin kuruyla 9.000 sterlin zararim var. Sorum su ki acaba sterlin sizce dusermi? Biliyorum bu bircok seye bagli ve Turkiyenin ekonomisi hic ic acici degil ve bu sene tahmin belirtmediginizide okudum ama gercekten tavsiyeye cok ihtiyacim var, hemen parayi sterline ceviirsemmi yoksa biraz beklesemmi? Cevap vermezsenizde saygi duyarim, sevgiler saygilar ingiltereden.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Gerçekten de bu yıl döviz kuru tahmini yapmak zor. Böyle bir ortamda paranın tümüyle aynı yatırımı yapmak oldukça riskli. Belki en az riskli yol yarısını Sterline çevirip yarısını da TL mevduat olarak tutmak olabilir. Ama sizin kendi paranızı ne yapacağınıza dair kendi düşünceniz daha önemli tabii ki.

      Sil
    2. Ben de Ingilterede yasiyorum, benim de Turkiyede satmaya calistigim dairem var. Satar satmaz butun parayi Sterlin'e veya Euro'ya cevirip yurt disina gonderecegim. Turkiye de tutmanin riskli oldugunu dusunuyorum. Ozellikle bankalar Sterlin'e Turkiyede %1 faiz verirken. Ingiltere de Santander ve Natwest %0.70 veriyor zaten ama hic olmazsa ulke riski yok. Yarin Turkiyede yurt disina para transferlerine sinir getirebilirler veya 90 gun gibi bekleme suresi vs koyabilirler, risk almaya gerek yok derim.

      Sil
    3. Mig29 dogru soyluyorsun kardes. AKP el koyabilir. Cunku AKP denen parti kendi insanina DUSMAN!!!! Peki kime dost ARAPLARA!

      Bu nedenle AKP, Bu ulkenin kendi ozbe oz evladlarinin vatandaslarininin parasina mulkune malina goz koyabilir el koyabilir. AMA ARABin malina mulkune sahip cikar. Biz T.C huvviyetine sahip T.C pasportportlu en az 95 yildir b u topraklarda kok salmis insanlar olarak UVEY evladiz. Bu sebeble AKPnin gozunde bir HICIZ! AKPye gore ARAPLAR bu ulkenin yeni sahipleri. Ben bu sebeble hinc doluyum!!!! AKPyi de dusman parti bu ulkenin yeni sahipleri ARAPlari da dusman olarak goruyorum.

      Malini mulkunu evini sat yurtdisina cikar. AKP el koyup parani evini bir ARAPA peskes cekebilir haberin olsuin.

      Sil
  10. Mahfi Hocam, şu cümlede anlatım hatası var galiba.
    1870’lerden itibaren elektrik gücünün montaj hatlarına kumanda etmesiyle ortaya birlikte bu kez kitlesel üretim zirveye çıktı.
    Saygılarımla. .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet orada ilk yazımdan fazladan bir şeyler kalmış, düzelttim, teşekkür ederim.

      Sil
  11. mahmut bey çok yanlış bir yazı olmuş

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mahmut beye söyleyelim bir daha böyle yanlış yazılar yazmasın.

      Sil
    2. doğrusunu siz paylaşın da okuyalım adsız bey/hanım.

      Sil
    3. Arkadaslar tamam yanlis yazmis olabilirim ama lutfen soyleyin yanlislik nerede, ona gore duzeltmeye calisayim. Yoksa uzuluyorum valla yazilarim begenilmeyince. Ayrica ben yazilarimi bu blogda da yazmiyorum zaten neden buraya elestiri gonderiyorsunuz anlamadim ki?

      Sil
    4. Mahmut kim ya...Mahmut Egilmez mi

      Sil
    5. Mahmut hocam,😂
      Ben bu blogdaki yorumlari da makaleler kadar değerli buluyor ve takip ediyordum. Çok da öğreniyorum. Bazen de egleniyorum. En favori cevabınız, "Turkiye sahlanacak" yorumuna verdiğiniz " Türkiye at mıdır?" sorusu. Aklima sik sik gelir ve her defasinda gülerim.
      Saygılar,

      Sil
    6. :) o yorumu ben de hatirliyorum cok komikti gercekten.

      Sil
  12. Hocam merhaba,
    Bir ülkenin ithal ettiği ürünlere ithal bedelinden daha fazla vergi eklenmesiyle teorik olarak ithalattan oluşan dış açık kolayca finanse edilemez mi? Örneğin 10.000 usd bedelle ithal edilen otomobil 25.000 usdye satilıyor olsun. (bu durumda vergi artışlarının kuru gözeterek yapıldığını kabul etmiş olalim). 15.000 usd farkı belki otomobil uretsek bile kar olarak elde edemeyiz. Dolayısıyla böyle bir ithalat kaleminin ülkeye kağıt üzerinde ödemeler dengesinde açık olarak yansımasına rağmen vergi geliri açığın uzerinde oluştugundan mahzuru yok gibi.
    Yoksa kur artışı kadar vergi artışı sağlanamadığı için mi bu işlem fiilen zarara dönüşüyor.
    Soru saçma mi oldu bilmiyorum Ama uzun süre dusunup yanitlayamadim zihnimde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslına bakarsanız Türkiye otomobil ithalatında bu dediğinize yakın bir vergilemeyi yapıyor zaten.

      Sil
    2. Dış açık denilen şey, döviz açığı. Sizin önermenizle devlet TL cinsinden vergi topluyor. ithal edilen mal ve hizmet karşılığında TL kabul görmüyor, döviz isteniyor.

      Şu önermeyi yapıyorsanız şayet; 15.000 USD lik ithal araba için nakit 15.000 USD vergi ödenecek, o başka. Bu uygulama ithalatı pahalı hale getireceği için, talep azalır, ithalat da azalır. Ama buna rağmen mal ve hizmet ithalatı, mal ve hizmet ihracatından yüksek seyrediyorsa cari açık oluşur.

      Sil
  13. Hocam, reel enflasyona göre faizler niye bu kadar düşük?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Enflasyon yüksek (2) Nominal faizler yeterince yüksek değil.

      Sil
  14. Hocam Merhaba. Konu ile alakalı değil ama Hocam borsa da işlem yapmak kumarla eş değer mi yoksa çok düzgün, temiz bir kazanç olarak değerlendirilebilir miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yasalara uygun her iş düzgün ve temiz bir kazançtır.

      Sil
    2. Kazanabiliyorsanız düzgün, temiz ve yasal bir kazançtır, üstelik tek kuruş vergisi de yoktur. Özünde ticarettir, hisse senedini ucuza birinden alıp pahalıya başkasına satarsınız. Veya diğer türlü düşünürseniz de (yani al-sat değil de uzun vadeli yatırımcıysanız) şirketin gelirinden kar payı (temettü) alırsınız.

      Sil
    3. peki Hocam borsa da spekülasyon çok mu oluyor yoksa olmuyor mu?

      Sil
  15. hocam biz her sanayi devrimini kaçırdık. sanayi 4.0 da kaçacaktır. imam-hatip tipi eğitim ile hiçbir alanda devrim yapamayız. üstelik imam hatipliler için yeni devrimi sizlerle yapacağız diyebilen bir anlayışın tutsağında olmayacağı aşikardır. olsa olsa arkaik devrimden söz edebiliriz hocam. ne dersiniz?.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Arkaikten kastınızı sormadan önce kitabı da okusaydınız keşke diyorum. Zihinler at gözlüğüne bağlı olmasa her türlü atılım yapılır. Bu kadar çok sayıda imam-hatipliye gerek yok deseniz anlarım ayrıca ileride onlar da iş güç sıkıntısı çekebilir. Her türlü sınavlarda en çok onlar negatif ayrışıyor.
      Bu 4.0 homojen arkaik varlıkların devrimi olacak. Bunu kim yaptırıyor?

      Sil
    2. adsız 00:04 bütün arkaiklik homojendir. yalnız sanayi 4.0 burada bir paradoks yaratıyor ki o da şudur: bir yandan teknolojik gelişim ilerliyor ama bir yandan da sistem insanı dışlamış oluyor. bu fena bir çelişki. insanı devre dışı bırakması arkaiklik oluyor hakikaten. bu arada imam-hatip konusunda doğrudur ihtiyaç vardır ve insan doğası ve yaratılışı gereği inanç mozaiğine sahiptir. dinini de öğrenmelidir. fakat salt din anlayışıyla da ne insan ne de ülkeler yaşayabilir değil mi?. şu anda ülkemizin ve insanımızın en fazla ihtiyaç duyduğu konu eğitim - ekonomi-bilim üçgenidir. devrimler yani pozitif - ilerici devrimler ancak bu üçgendeki başarılarla mümkün olabilir. salt din eğitimiyle yani kıyamete kadar değişmeyecek kurallara göre yetiştirilirsek ister istemez sorgulamadan uzak ve biatçı anlayışı içselleştiren statik bireyler yetiştirmiş oluruz. sadece yaradana biat eden ama onun emrettiği ilmi takip edip içselleştiren ve sorgulayan muhakeme eden nesiller yetiştirmek zorundayız. aksi halde bugün orta doğunun yaşadığı mezhepsel-dinsel çatışmaları kendi içimize de taşımış oluruz diye düşünüyorum.

      Sil
  16. hocam, sanayi 4.0 ila global çapta yıllık 6 trilyon dolara yaklaşan işçilik maliyetlerinin ilerleyen yıllarda yıllık 1,5 trilyon dolara kadar düşürülmesi planlanıyor. ayrıca ışıksız ortamda üretim imkanları da hayli artacaktır. hata payı azalacak ve verimlilik hacmi de ciddi artışlar gösterebilecek gibi görünüyor. ancak hocam sorun şu ki; üretim tamamen yapay zekalı robotlarca yapılınca insanlar sadece bilgi kullanabilir ve bilgi üzerinden iktisadi menfaatler elde edebilir fakat yapay zekalı robotlar bilgi konusunda çok üstün olacaktır ki bu da ciddi bir paradoks yaratıyor. sahi üretilen değerleri insanlar nasıl olacak da alabilecek?. sanırım para da belki biz göremeyiz ama sanki ortadan kalkacak ya da gerçek anlamda içinde iktisadi değer taşımayan birer kağıt parçasına dönüşecek. şimdiden fena paradoks yaratacak gibi görünüyor sanayi 4.0 değil mi hocam?. saygılar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne diyorsun arkadaşım 😀

      Sil
    2. adam şaka maka doğru konuşuyor. büyük bir teknik uzmanlaşma ve arkasından büyük bir işsizlik dalgası gelecek. o zaman refah makası daha da daralacak ve aslında endüstri 4.0 ekonomik çöküşün başlangıcı olacak. teorik olarak...

      Sil
  17. İktisat biliminin temelini oluşturan kıt kaynakların en verimli en doğru şekilde kullanılması çok önem arz ediyor. Maalesef bu konuda da özel faydalar sosyal faydaların önüne geçtiğinden negatif dışsallıklarla sürekli karşılaşıyoruz. Hocam yazılarınız için çok teşekkür ederim her gün yeni bi şeyler katıyorsunuz yeni bilgiler ve farklı yaklaşımlar öğretiyorsunuz. Farklı derken reel olarak yaklaşıyorsunuz. Elinize emeğinize sağlık hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Iktisat biliminin temeli tamamen yanlis. Kaynaklar ve evren sinirsiz, insan ihtiyaclari, bilgisi ve organizasyon yetenegi sinirlidir. Bilgi arttikca organizasyon yetenegi ve buna bagli kaynaklar artar ama tuketim ancak ihtiyaclar ve nufusla sinirlidir. Tarihte ekonomik krizlerin, Venuzuella krizi gibi siyasi nedenli olanlari haric hepsi uretim fazlasi nedeni ile olmustur. Eger kit kaynak teorisi gercek olsaydi krizler bolluktan degil yokluktan cikardi. Kisaca havayollari sirketleri ucaklarina petrol bulamadigi icin degil yolcu bulamadigi icin iflas eder. Ekonomik gelismenin tek yolu insani gelistirip onu gelismis insan olarak ihtiyaclarini arttirmaktan gecer. Bu yolla kullanilamayan kaynaklar degerlenir ve ekonomi canlanir.

      Sil
  18. Hocam sanayi 4.0 konusu benim kafamı kurcalıyor. Mesela 15-20 sene sonra milyonlarca insan işsiz kalsa dünyanın hali ne olacak? Fantastik filmlerde gördüğümüz gettolarda çoğunluk üstü başı yırtık insanlar ve az bir kısım zengin elitler mi olacak dünyada?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabii bunu bilemeyiz ama bildiğimiz tek şey gelecekte bugünkünden çok daha fazla uzmanlık gerektirecek işlere uygun insanların iş bulabileceğidir.

      Sil
  19. Son yıllarda BÜYÜK VERİ kavramı çok popüler hale geldi. Ayrıca daha yeni dönemde de Endüstri 4.0 ve "nesnelerin interneti" terimlerini sıkça duyar olduk. Tüm bu kavramların dayandığı temel ise "bulut bilişim"; yani kullanılan verilerin kendisinin ve/veya kopyasının uzak ortamlarda kullanılabilir halde muhafaza edilmesi. Ancak ne yazık ki kliması belirli sıcaklık derecesinde ayarlı sistem odamızdaki verinin, uzaktaki başka klimalı sistem odasında muhafaza edilmesinin küresel ısınmaya katkısı net biçimde hesaplanmıyor. İnternet buluşu yeni bir çağın açılışına sembol olacaksa bu ortamın kullanma maliyeti de analiz edilebilmeli. Verinin muhafaza maliyeti alternatif maliyetinden düşük görünebilir; ancak koruma riskleri hep olacaktır ve aslında güvenlik riski hiçbir zaman sıfıra indirgenemeyeceğinden alternatif maliyetle arasındaki marj Endüstri 4.0'ı temelden baltayabilir. Otobanda süratle yol alırken kullanılan aracın aksamını bir başka faninin uzaktan kontrol etme düşüncesi zaten kendi başına sinir bozucu iken fabrikaların, banka ve borsaların otomatik makinelerle mekanize edileceği bir gelecekte rasyonel bekleyişler ne denli gerçekçi kalır. (Fort Knox'u örneklendirdiğiniz yazınızdan çağrışımla.)

    YanıtlaSil
  20. Merhaba hocam. Ben dünya nüfusunun ciddi bir sorun olduğunu düşünüyorum. 7 milyarı geçti.Bu çok fazla artık dünya çapında bir fren yapılması lazım ama dünya çapında karar alacak kurum yok. BM maalesef etkisiz. Çin'in uyguladığı nüfus kontrolünü şimdi Hindistan'ın da uygulaması lazım. Endonezya, Bangladeş gibi kalabalık ülkeler de nüfus kontrolü yapmalı. Nüfusu yaşlanan ülkeler çocuk doğurmayı teşvik etmek yerine dışarıdan genç nüfus alarak sorunu çözmeli. Dünya nüfusu arttıkça insanları doyurmak için daha fazla tarım alanı açılıyor, ormanlar yok ediliyor. Diğer taraftan inşaat için tarlalar ranta açılıyor. Daha çok insan daha fazla çöp ve karbon dioksit üretiyor, çevre kirliliği ve küresel ısınma hızlanıyor. Nüfus kontrolü en makul çözüm. Bununla birlikte mevcut teknolojilerle elektrik üretiminde tümüyle yenilenebilir enerjiye geçmek mümkün. Küresel ekonomik büyümeden ödün vererek nispeten temiz üretime geçmemiz lazım. Fazla zamanımız yok. Böyle devam edersek bilim adamları küresel iklim felaketinin 100 yıl sonra geleceğini söylüyorlar ama buzulların erimesiyle serbest kalan metan, ışığı yansıtan beyaz kar tabakasının daralması,sera etkisi yapan nem oranının artması küresel ısınmayı hızlandırıyor. Bütün bunlar hesaba katıldığında felaket 50 yıl içerisinde olabilir diyenler de var. Kuraklık nedeniyle 100 milyonlarca insan yiyecek ve temiz su bulmakta zorlanacak ve göç etmek zorunda kalacak. Besin zinciri bozulacak. İklim dengesizliği doğal afetlere yol açacak.
    Özetle Hızlı büyüme uğruna çevreyi kirletmekten vazgeçmeliyiz ve daha yavaş çoğalmalıyız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hızlı büyüme yerine hızlı kalkınmaya öncelik verilmeli aslında!. kalkınmadan kastım sadece büyümek değil büyürken duyarlılığı ve bilinçliliği yüksek bireyler yetiştirebilecek küresel çapta eğitim sistemleri kurulmalıdır. sadece her yıl bir önceki yıla nazaran daha fazla mal-hizmet üretmekle kalkınma olmaz; aynı zamanda içinde yaşadığı çevreye ve ekolojiye duyarlı ve bilinçli insanlar da üretebilmeliyiz. tabi ki üremekten değil üretmekten bahsediyorum. en iyi ekonomik sistem nitelikli insan üreten sistemdir kanaatimce!. hoş dünyada insanoğlu henüz ne iktisaden ne de siyaseten uygun bir sistem üretebilmiş değil. bu da sanırım yeterli nitelikte insanların üretilememesindendir.

      Sil
    2. Hindistam bangladeş ve endonezya gibi ülkelerin nüfus artış orani dünya ortalamasında. Nüfusları cok kalabalık olduğu için oran olarak olmasa da her yil sadece hindistan 15-20 milyon nüfusu artıyor. Ancak yeryüzünün 5 te birinin nüfusuna ev sahipliği yaptığı için normal bir artis bu


      Asıl hızlı nüfus artışı nijerya, afganistan, tanzanya, etiyopya, kenya gibi çok fakir ülkelerde

      Sil
  21. 15 yılda 60 milyar dolarlık özel '' leş '' tirme yapıldı yani belki de 250-300 milyar harcanarak kurulabilecek varlıklar 1/5 fiyatına satıldı. üstelik bu paralar nerede kimse de sormuyor. kimse yollar köprüler geçitler filan demesin çünkü hepsi hazine garantileri verilerek yapıldı. yani dolaylı olarak bizlerin üzerine yıkıldı. satılan petkim,tüpraş,demir-çelik fabrikaları vb gibi işletmelerin yerine bu paralarla yenileri yapılmadı. muhtemelen bu paralar saraya sarayın özel uçaklarına havuza filan gitti. ATATÜRK orman çiftliğinin 37 dönümlük arazisi de abd konsolosluğu yapımı için abd ye peşkeş çekiliyor şimdi de!. adı ATATÜRK olan herşey her değer maalesef özellikle siliniyor ve bu halk buna ses çıkarmıyor. tam maskeli balolar ülkesi olmuşuz meğer. yazıklar olsun bu millete!. niccolo maciavelli tam da bizim için söylemiş: '' bir millet salt kendisi gibi düşündüğü için yapılan hırsızlıkları adaletsizlikleri vefasızlıkları görmezden geliyorsa o millet erdemini yitirmiştir ve o millet sonunda ülkesini de kaybedecektir '' .

    YanıtlaSil
  22. mutluluk endeksleri ve refah olcumleri ile ilgili tablolari okurken oldukca kafam karisiyor, Refahin artisinin nufusun artisini dogurdugu bir gercek ote yandan Endustri 4.0 ile bu kadar artmis ve issiz(suan icin gereksiz )ustelik tiptaki gelismelerle birlikte omru uzun insan ile ne yapacagimizi dusunen bir suru ekonomist de var , LSE de profesor olan Rischard Layard’in bazi dusunceleri cok hosuma gidiyor kendisinin “Mutluluk” diye bir kitabi var,ama bu kisisel gelisim kitabi degil tabiki 
    ve suan gelecek nesillerimizin refah seviyesini arttirabilmek icin cocuk zihinleri ile ilgili calismalara kaynak aktarilmasi ile ilgili ciddi calismalar yurutuyor. Isin ozu su ben biraz da olumlu yaklasan taraf olmak istiyorum .felaketleri dusunerek onlem alanlar bir grup olsun bir grupta , bu kadar teknoloji ile cevre sorunlarini cozebilecegimiz ve aklimizin hayalimizin bile alamayacagi verim bir yeni uretim tuketim sistemi olusturacagimizi umut eden taraf olsun.

    YanıtlaSil
  23. Zurnanın zırt dediği yere geldik. İşsizlik verileri açıklandı. İşgücünü yatırıma koşamıyoruz. İşsizlik oranı artıyor. Mutlu muyuz milletinvekilleri ve yöneticiler. Bunlar sizin eseriniz. 17000 maaş fazla size. Gerçi her kadamedeki yoneticilere maaşları fazla. Hak etmiyorsunuz. Kendi şirketinizin karını artırmayı düşünürsünüz. Sosyal faydayı ve refahı dusunmezsiniz. Yatacak yeriniz yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Memura 2018 için % 3 + 3, 2019 için % 3 + 3 zam teklifi gerçek olunca ülkenin tadından yenmez.

      Sil
    2. 67 yıldır içimizde olan ve çok derinleşen ve bir o kadar da kirli kliklerden oluşan GLADYO ülkemizden temizlenmedikçe tayyip gitsin şu gelsin ya da şunu destekleyelim demek bir şey ifade etmiyor ne yazık ki!. ayrıca bu millet destek çıkması gereken siyasetçiye köstek olmayı sever en köstek olunması gereken sözde siyasetçilere de sürekli arka çıkar... iki e yani Ecevit-Erbakan gibi gladyoyla her alanda mücadele etmeye çalışan ve sözde değil eylemleriyle de küresel emperyalist odaklara karşı gelmeye çalışan bu iki değerli siyasetçiyi 28 şubata ve 2001 büyük finansal manipülasyonlara yedirdik. 2001 de hiç kimse dolar satalım demedi ve bilakis herkes utanmadan dolara koştu gayet iyi biliyorum çünkü çevremde böylelerini görmüştüm. 28 şubatta sincanda kimse tankların altına yatmadı kimse eline ay-yıldızlı bayraklarla sokaklara çıkmadı. çünkü Erbakan halka koliler çeyrek altınlar dağıtmadı. balık dağıtmayı değil balık tutmayı öğretmeyi seçmişti. faiz lobisinden dem vuranlar gibi 15 yılda dolara 200 milyar dolardan fazla tasarrufumuzu peşkeş çekmedi tüm kit lerin gelirlerini tek havuzda topladı %135 ile borçlanan kamu 1 yıl sonra %60-65 ile borçlanmayı başardı.%70-75 lik faiz indirimini rasyonel iktisat politikalarıyla başarmaya başlamıştı. akp yi sürekli koruyan faiz lobisi yani uluslar arası finans şebekesi 28 şubat ta buna dur dedi. ATATÜRK'ten sonra ülkemiz hakikaten kötü yönetildi ama iyi yönetmeye çalışanlara da hemen dur denildi. bizim sözde büyük halkımız da sadece seyretti. bu halkı kim çok kazıklarsa o yaranır. şu anda olduğu gibi..

      Sil
    3. adsız 12:53 akp ye oy verenlerin de yatacak yeri yoktur bence!. çünkü özellikle son 7 yıldır akp ye oy vermek bence siyasal tercih değil ahlaki bir tercihtir.

      Sil
    4. Sekilci toplumuz yapilmasi gereken ozu anlamak

      Sil
  24. Yılmaz Özdil'in Organik Hoşaf yazısını okuyunuz sayın sayfa takipçileri.

    YanıtlaSil
  25. İyi günler hocam,
    1- Dünya çapında bir krizin habercisinin 10 yıllık ABD tahvillerinin yükselmesi olduğu söyleniyor. Katılır mısınız? Böyle bir şey olursa dünya ve Türk piyasalarında nasıl para hareketleri beklenir ki kriz oluştursun?
    2- Fed'in bütçe azaltması ile 2 senede 2.5 trilyon $ ın sahadan yavaş yavaş çekilmesi TR için neden bu kadar mühim? Ülkemize gelen sıcak para miktarı dünya piyasalarındaki bol likiditenin içinde okyanusta damla kadar? Artık gelmeyeceğimi düşünülüyor yoksa gene aynı miktarda gelebilecek para var ama maliyeti daha da artacak diye korkuluyor? Bence 2.cisi geçerli. Bunun sonucu bize enflasyonun düşmek yerine daha da artacağı riskinden başka bir netice doğurur mu? (Enflasyonun artması yetmez mi diyeceksiniz herhalde)
    3- Özel sektörün 227 milyar $ borcunun ilerde birgün kamu borcu olma olasılığını nasıl görüyorsunuz?
    4- Varlık fonu kredilerinin geri ödenmesi için yapılandırma yapılması olasılığını nasıl görüyorsunuz?
    5- Bankaların bu sene reelde %3 civarı ve 20 milyar TL kar yaptıklarını okudum. BU abartılacak kadar yüksek bir oran değil. Enflasyonda da bir düşüş beklemediğimize göre seneye daha da az kar edecekler. Ayrıca bu kardan da vazgeçseler kredi faizleri en fazla %13-14 bandına kadar geri çekilebilirmiş. (Üstelik sadece Vakıfbankın karı İş+Gar+YKB karlarının toplamı kadarmış) Sizce özel bankalar artık zararın neresinden dönersek kardır diye kredi musluklarını tamamen kesebilirler mi?
    6- Siz sabah kalktığınızda dünya ve TR'de ilk hangi parametrelere bakarsınız?
    Saygılar,
    İsmet

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam benimde İsmet Bey`in sorularından biriyle bağlantılı bir sorum olacak. Banka karları dediğimiz şey, bu bankaların verdikleri kredileri alabileceklerini öngörerek yapılmış durum değerlendirmesi değil midir? Şu anda temerrüde düşmemiş, ama ileride düşecek krediler grubu büyükse, yada büyürse ne kar kalır, ne banka. Gözümden kaçan birşey mi var?

      Sil
  26. Belki günün birinde kapitalizm sayesinde doğaya ihtiyaç duymadan yaşayacağız. Ağaçsız, böceksiz, hayvansız, susuz, topraksız bir yaşam. O yüzden seçim yaparken iyi düşünmeli; doğadan yana mıyız kapitalizmden mi? şaka tabi, inşallah ben öyle bir zamana yetişmeden terk-i diyar ederim dünyadan.. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya re-enkarnasyon varsa ve fakir bir Hintli ailenin cocugu olarak tekrar avdet edersen dunyaya?

      Sil
    2. avdet edersem seni de hatırlarım. :)

      Sil
  27. Hocam, her taraf arz olsun tamam ama insan faktörü üretim süreci dışına çıkacaksa ne olacak. Talep tarafına da robotları mı koyacağız? Çin'in 10 sene öncesine kadar işçi maliyetlerini öldürüp tamamen ihracat odaklı çalışarak bugünlere geldiğini biliyoruz, sonra iç talebe de ihtiyaç ortaya çıktı haliyle ve ücretler yükselme trendine girdi. Bu ortaya konan da o hesap, sözün özü, bu sistem değişimi tam olarak burada ortaya konan şekilde olmayacak, temelde bu şekilde olsa da değişik yönlere evrilecek.

    YanıtlaSil
  28. Ben bu tarz kaygıların yersiz olduğunu düşünüyorum. Hele ki bir iktisatçı için oldukça yersiz. Dünyanın maruz kaldığı yıpranma düzeyi insanları harekete geçirecek düzeye geldiğinde üretim tekniklerimizde değişiklik olacaktır. Gerekirse insan "doğa" yaratabilecek bir canlıdır. Belki de teknoloji 400 yıllık yıpranmayı 2 yılda eski haline getirebilecek bir üretim stili yaratabilir. Hatta 1 m2 den 100 m2 ormanının ürettiği oksijen kadar oksijen üretimi yapabilen hublar çoktan üretildi. İnsan aklını çok küçümsüyorsunuz diye düşünüyorum. Belki de kendimi kandırıyorum ancak buna gerçekten inanıyorum. Gerekirse insanlık çözümünü bulabilir gelecekte.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Candan bey kureselci agziyla konusmayin. Dunya kaosa gitmeden elinizi tasin altina koyuverin.

      Sil
  29. Kargo sirketleri de satiliyor. Kaleyi fetih mi ettirecez anlamadim.

    YanıtlaSil
  30. Dünya nüfusunun geldiği nokta ve artış hızının sürekli yoksullar tarafında artıyor olması bugün dünyanın akli başında bütün karar vericilerinin en çok kafa yordugu konu.bazi karar vericilerde bunu nasıl avantaja ceviririmde ülkemin geleceğini yok etmek pahasına koltugumu korurum diye kafa yoruyor.

    YanıtlaSil
  31. Mahfi bey lakayt yöneticilerle nereye kadar böyle gider bilmiyorum. Bizim özümüze dönüp atılımlar yapmamız lazım. Yöneticilerimiz toplumu düşünmüyor. Varsa yoksa hedef göstermek. Bi durun bakalım siz de oradaydınız hedefiniz döner dolaşır sizi bulur.

    YanıtlaSil
  32. Mahfi bey soyle de bir celiski var. Gazinin yaptigi bazi yanlislardan dolayi simdi ulke belirsizlik icine girmis durumda. Onlari niye yapti bilmiyorum yaptigi seylerin belgeli anlatimi da var. Tarih her seferinde yanli anlatılıyor. Insan faktoru girince isin icine neyin dogru neyin yanlis ildugunu da bilemiyorsunuz. Cetin Altan diyor ya egitim dosyasında parayı kim verir niye verir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hangi gazi, hangi yanlışlar, hangi belgeler? Yazarsanız herkes öğrenir.

      Sil
    2. Ben minnet borcu hissettiğim için yanlış olduğunu düşündüğüm şeyin belgesini paylaşmayacağım. Akp şu noktalardan vuruyor. Ezan Türkçe'ye çevrilmiştir. Kızların başı açılmıştır. Fakat şunu da ekleyeyim: Mason locaları da kapatılmıştır ve Gazi mal varlığını (Savarona yatı) dahil Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne bağışlamıştır.

      Şimdi dönelim Akp'ye ve kurucu liderine gladyoya karşı bir girişimi yok, mason locaları faal ses çıkaran yok. Kendisinin ve aile fertlerinin tümünün şirketleri, yatları, ve mal varlıkları var.(Biz işsizken bunlar reva mı?) Dün söylediğini bugün reddeden, bugün reddettiğini yarın yapan bir lider kendisi.

      Şimdi yanlışın niye yanlış olduğunu söyleyeyim. Bu başta bahsettiğim Akp'nin vurduğu şeyler yüzünden Akpye ve kurucu lidere bağlılık hissettiğini söyleyen insanlar var. Dikkatlerden kaçan şu: Fakat bağlılık hissettikleri kişi de yukarıda bahsettiğim gibi gladyoya da savaş açmıyor. Coca Cola biriminin açılışına da katılıyor, Ülkenin birçok varlığı da Rekabet Kurumu aracılığıyla satılıyor.

      Tekrar söylüyorum Akp'ye oy verenler bunları göz önüne alarak oy veriyor. Yoksa ekonomiye baksalar, biraz anlama gayretinde olsalar sakatlık konusunu anlarlar. Ayrıca din de geleneksel şeyler üzerinden algılanıyor ve yapılıyor. Kendi bilgilerini hür iradeleriyle kendileri tayin etseler yanlışlıkları anlarlar. Belirsizlik de bu yüzden. 2019 vs. de bu belirsizliklerden biri.

      Sil
    3. Gazi daha ne yapsın? derdiniz dedir anlamadık ki. Adam ülkeyi iç ve dış düşmanlardan kurtarıyor. Size modern yaşamın kapısını açıyor. Siz bundan 80 sene sonra ülkeyi ortadoğu bataklığına çeviriyorsunuz halen derdiniz bitmiyor. En dibe gitmek istiyorsunuz. Hocam böyle başa böyle tarak. Ben vazgeçtim, muhalif değilim artık, RTE bile çok bu ülkedeki insanlara, ben buna karar verdim.

      Sil
    4. adsız 14:26 akp gladyo ile uğraşmıyor demişsin de!. yahu akp zaten gladyonun eseridir. 12 eylül 80 gladyo darbesiyle türk siyasetinde siyasal islam denen ucubenin önü açıldı, 28 şubatta ise akp doğuruldu. o da gladyonun eseriydi. soğuk savaş döneminde gladyo en çok ordumuzda yuvalandı sonrasındaysa giderek sivilleşti. gladyo hangi merkezlere ağırlık verdiyse o merkezin vesayetine alındı ülkemiz. geçmişte askeri kullanan aynı gladyo bugün kendi yaptıklarıyla hesaplaşıyor muş gibi yaparak esasen sivil vesayeti kurmuştur. 1990-1993 ila 1996-2001 arasındaki süreçlerde gladyo ile uğraşıldı ancak iki tane şubat yaşadık ki gladyo maalesef zafer kazandı. 1- 28 şubat!. 2- şubat 2001 Londra merkezli büyük finansal operasyonlar sonucu yaşadığımız kriz !. bu dalgaların ardından iki gladyo dalgası daha geldi 1-ergenekon-balyoz kumpasları. 2- 15 temmuz kanlı oyunu !. 15 temmuz 20 temmuzdaki asıl sivil darbeye zemin hazırlamak için planlanmıştır.ergenekon-balyozun devamıdır. 15 temmuz öncesi ordumuzdaki abd-alman menşeli gladyo takımı temizlendi yerine İngiltere-İsrail menşeli gladyo takımı yerleştirildi.tek kişi dediğiniz zat-ı muhterem 2010 yılına değin abd-almanya doktrinlerine bağlı kaldıktan sonra tamamen İngiltere-İsrail doktrinlerine bağlanmıştır çünkü bu doktrin kendisine de fazlasıyla uygundur. türk tipi başkanlık dediğimiz milenyuma sözde uygun padişahlıktan başka bir şey değildir. bop eşbaşkanı olmak demek zaten ben küresel sermayenin adamıyım ve dolayısıyla da gladyonun içindeyim demektir. halk özellikle akp severler bir kere olsun sordu mu neden büyük türkiye projesi başkanı olmuyorsun da bop eşbaşkanı olmayı yeğliyorsun?. sormazlar çünkü bunun için önce düşünmek gibi bir eylemi yapma iradesi gerekir. Osmanlının bize bıraktığı en kötü miras da işte budur: biatçı kültür!. bizde sürekli birisini/birilerini otorite veya herşeyi o bilir şeklinde algılamalar var. g.korede her 100 öğrencinin 31 i öğretmenlerine sorular soruyor veya itiraz ediyor mesela. bizde bu konuda oran %2 bile değilmiş. gerisini siz düşünün. bu halkın kendisini sözde yönetenlere sorması gereken yüzlerce soru vardır aslında!. ama halk sadece oy veriyor sonrasında hiçbir şekilde oy verdiği partinin-siyasal figürün izlediği politikaları takip edip sorgulamaz. sadece söylemlere bakıp eğer iyi şovenist ise oy verir. yok iyi şovenist değilse oy vermez hatta takip etmeye değer bile bulmaz. eh böyle topluma da ne millet denir ne de halk!. ne denilebileceğini bu bloğa katılanlara bırakmak daha doğru olur kanaatindeyim.

      Sil
  33. Hocam halkla vatandasla temas halinde olmazsan yonetici olmaninda bir anlami kalmiyor. Vatandasin fikrini talebini sormadan sadece kendileri konisinca da bir sey olmuyor. Burada problem var. Sorumluluk hissetmek onemli.

    YanıtlaSil
  34. Endüstri 4.0'a geçişi biraz da nüfusun yaşlanması hızlandırdı diye düşünüyorum. Üretimde insana ihtiyacın azalacağı bir gelecek beklememize rağmen ülkemizde hala insana dayalı üretime yatırım yapılıyor gibi geliyor. Ekonomik gelişme için çalışma çağındaki nüfusun en uygun olduğu ülkelerden biri olan Türkiye, sizce gençliğini böyle bir geleceğe nasıl hazırlayabilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hizmet sektörü ile bir miktar insan gücü ihtiyacı olur. Gelişmiş ülkelerdekilerin yapmak istemediği pis işleri filan yaparız. Hoşunuza gitmedi değil mi? Ülke olarak teknolojiye yatırımını yapmazsan, eğitime yapmazsan ancak bu işler kalır bizim çoluk çocuğumuza.

      Sil
  35. Yav bu Angus Maddison yıllar önce ölmedi mi?

    YanıtlaSil
  36. Sayın hocam,
    Stratejistler sermayenin Çin'e kaydığını, İngiltere'nin başına gelenlerin ABD'nin de başına geleceğini sık sık dillendiriliyor. Şu Çin ve sermaye hakkında bizleri aydınlatacak bir yazı yazmayı düşünmez misiniz? Kafamız çok karışık.
    Saygılar,

    YanıtlaSil
  37. Hocam merhaba, öncelikle elinize sağlık. Basit ve yalın anlatım biçiminizi takdir ediyorum. Merak ettiğim bir şey var bu GSYH tablosundaki rakamlar enflasyondan arındırılmış rakamlar mı?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi