Ekonomide Kısır Döngüler ve Çıkış Yolu

Aşağıdaki şema ikiz açığı olan (cari açık ve bütçe açığı), dış finansman ihtiyacı ve riskleri yüksek bir ekonomide yaşanabilecek kısır döngüleri ve çıkış yolunu gösteriyor.



Teşekkür: Yazımın ilk yayınlanışında yer alan şemayı yeniden çizerek çok daha anlamlı ve anlaşılır hale gelmesini sağlayan Sn. Ümit Kemal Eroğlu’na teşekkür ederim. 


Yorumlar

  1. KISA VE öZ ... Elinize sağlık Üstad

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hocam artık tek umudum ahbap çavuş sisteminin krize neden olup rant sağlayan ve yardım alanların (yani zirvedeki ve diptekilerin) kaynaklarının kesilmesi nedeniyle değişim olacağını başka çıkışın olmadığını düşünüyorum.Yapısal reform,ileri düzey hukuk ve eğitim vs. hep konuşulacak ama uygulanmayacak.Umudunuz var mı?

      Sil
    2. Bu yükselişler nereye kadar gider?

      Sil
  2. Tek adam rejimlerinde hiç uygulanabilmiş mi? Eğer bir örnek varsa hala biraz ümidim olabilir....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle bir şey yok. Tek adam rejimleri rejimin kendine çalışır halka değil. Bu hep böyle oka gelmiştir.

      Sil
    2. m.kemal dönemini de hiç eleştirdiniz mi ?

      Sil
    3. Adsız 09:12
      Düşman ülkeyi işgal etmiş, mevcut hükümet kendini satmış, millet bin perişan. Adam çıkıyor derliyor topluyor yaşamamızı sağlıyor. Daha eleştiri diyor kafayı yiyeceğim. Ortada devlet yok devlet. Bin yılı aşmış geleneğimizi bitme noktasından tekrar canlandırıyor. Batıda olmayan bazı yenilik hareketlerini bile başlatıyor Yok neymiş tek adammış? Tarihi yaşandığı o an, o anki iç ve dış dinamiklerle incelemenizi tavsiye ederim. Bu iktidarın yaptığı en büyük kötülüklerden biri senin gibi bilgi sahibi olmayan insanların rahatça konuşmalarına olanak vermesi oldu. Şevket süreyya aydemir-tek adam kitabını öneririm. Tabi okumak nedir biliyorsan.

      Sil
    4. M Kemalin tek adamlığı tek adamlık değildi. Ordu olmadan meclisi kuran adama tek adam diyemezsin. Defol git şimdi

      Sil
    5. @Adsız; konunun M.Kemal donemi ile ne alakası var?

      Sil
    6. m.kemal değil Mustafa Kemal Atatürk, evet eleştirdik ve eleştirilecek yanı olmadığına kanaat getirdik.

      Sil
    7. Mahfi Hocamın kitabında dediği gibi, esnaf zihniyeti işte. Dünyayı sadece ticaret ve kâr zannediyor bazıları.

      Sil
    8. mustafa kemal atatürkü eleştirenler cahil cühala insanlardır. Biraz okuyun .

      Sil
    9. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    10. Kor gozun gormesi mumkun degil.... Iktidarimizin destekcileri soyleyecek birsey kalmayinca ne yapsin Ataturk'e sardi. Evet Ataturk tek adam iktidari kurmustu, cumhuriyeti akp ilan etti...

      Sil
  3. Hocam, iyi haftalar. Son 5 yıl izlediğim kadarıyla size en karmaşık konuları bile en basit haliyle anlatma metodları açısından büyük fayda sağladı :).Yine de ne yazık ki genelde bir ufak ilerleme olmuyor. Sanıyorum olayları analiz etme metodumuzu değiştirmekte fayda var. Öncelikle varsayımlarımızda "rasyonelite" yerine başka bir şey kullanmamız gerekiyor. TC'nin genelde tüm tarihi özelde de son 10 yılı "rasyonelite" kavramına pek de sıcak olmadığımızı sayısız kere gösterdi bize. Bu duruma hükümetten muhalefete halktan bankacılara (özellikle yatırım bankacıları) herkes katkı sağladı, sağlıyor,sağlayacak. Bir de sağosunlar 80'lerde post-yapısalcı filozofların başını çektiği liberal ve post-modernite akımlarının körüklediği kavramların içinin boşaltılması trendi işin tuzu biberi oldu. Bilgi artık kutsal değil. Bilmeden konuşmanın adı bireysel özgürük oldu. İşimiz zor yani. Hepimize kolay gelsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hislerime tercüman olmuşsunuz, Türkiye'de artık hiçbir karar rasyonel biçimde alınmıyor gerçekten. Öngörülemezlikler ve saçmalıklar diyarı

      Sil
  4. Kısa ve öz bir şekilde diyorsunuz ki yapısal reformlar hiçbir zaman yapılamayacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapılması gerekenlere ve yapılanlarla planlananlara bakınca yapısal reform kavramını, pek çok başka şey gibi, yanlış anladığımızı düşünüyorum.

      Sil
    2. olur ama bizi bu güne getirenlerin yenilgiyi kabul edip koltuğu bırakmaları şart, yoksa yapılmasın daha iyi. hitler gibi

      Sil
  5. Hocam son olaylardan sonra faiz artırımının daha kötü sonuçlar doğuracağı konuşuluyor katılıyor musunuz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yakında öyle bir faiz artışı gelecek ki tüm dünya şaşırıp kalacak, çil yavrusu gibi dağılacak.....

      Sil
    2. Faiz artırımı tek başına çözüm getirmez sadece geçici rahatlama sağlar.

      Sil
    3. Gecici de rahatlamayaverelim o zaman.

      Sil
    4. Bence bi 300 baz faizleri arttıralım, dövizi bir miktar indirir.

      Sonra bi 300 baz daha arttıralım,
      Şaşırırlar, ne oluyo derler, demekki faizleri çokmuş diyecekler.

      Ardından şakkadanak bi 300 daha artırırım,
      Çil yavrusu gibi dağılırlar.

      Sil
    5. Adsız faiz artırmakda çözüm değil.faiz arttıkça para piyasaya değil yatmaya gider buda piyasanın küçülmeye,işsizliğin artmasına sebep olur.şuan kredi faizler %30 civarında zaten.tacir ne kazanıyorki %30 faiz ödesin.

      Sil
    6. Faiz rekor seviyede, doviz kuru rekor seviyede... Hala faiz artiralim dolar dussun... Dusmuyor! Para politikasi maliye politikasi ve genel politika hatalarinin etkilerini ortadan kaldiramaz. Ancak erteler...

      Sil
  6. Duvara hitap eden güzel bir analiz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye'de doğru analizlerin çoğu duvara hitap ediyor ne yazık ki.

      Sil
    2. Sn Dogan Sahin harika bir yorum olmuş :)

      Sil
  7. Hocam yapisal reformlarla, kaynaklari nasil artirabiliriz yani misal; elektrik veya petrol turevi urunlerin uretimini nasil artirabiliriz? Peki kaynaklari artirmadan yada katma degeri yukseltmeden cari acigi nasil dusurebiliriz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kore'nin kaynakları bizden fazla mı?

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    3. Kore ye gore tam tersi bir durum soz konusu degilmi, 1990 larda Korede baslayan liberallesme ve demokratiklesme surecinin tersine Turkiye'de merkeziyetci ve otoriter bir doneme girdik, guven sorunu ve Kore modelinin uygulanabilmesi pek olasi gorunmuyor artik yada devletcilik modeline geri donulecek bir sekilde.

      Sil
    4. Fazla hocam; eğitim, teknoloji ve ahlaki kaynakları bizden çok fazla!

      Sil
    5. Adam Smith yaklaşık 250 yıl önce şöyle bir çıkarımda bulunmuş: 10 kişi günde 200 iğne imalatı yapabilmektedir. Eğme bükme gibi üretim süreçlerini ayırarak 10 kişinin günde 4000 imalat yapılabilmesi sağlanmıştır. Üretimde uzmanlaşma budur. (Sayılar farklı kitaplarda farklılaşmaktadır ama mantığını anladınız)

      Sil
  8. Hocam bizim sorunumuz üçüz açık değil midir ? Neden bu kadar tasarrufları arttırıcı söylemler var ?

    YanıtlaSil
  9. Bu ülkenin bu durumuna gelmesinde hepimizin sorumluluğu var. Baştakini eleştirmek kolay. Neticede yüzde 50 almış bir adam. Normal ve bildiğini yapıyor, değiştiriyor, arıyor, sondaj gemisine dahi giriyor. Ya bizim genelde oy verdiğimiz Kılıçdaroğlu ve ona rakip çıkması gerekenleri kifayetsizliği, bizim hiçbir şekilde sorumluluk almayıp Kılıçdaroğlu gibi yıllardır yenilen siyasetçilerde umut aramamız ve çıkıp Erdoğan'ı eleştimemiz.

    Bunlar kolay ve boş işler ve aslı çağdaş bir insanın yapmayacağı işler. Bizim bu stratejilerle Arnani tişörte Harvey Nicholsda 3000 Tl veren ve daha büyük yazanı arayan Arap'tan farkımız yok. (başıma geldiği için biliyorum).

    Aslında çok şey söylenebilir ya. Neyse.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hükümeti eleştirmeyeceksek kimi eleştireceğiz? Liberal Parti'yi eleştirelim madem.

      Sil
  10. Verginin uclu acmazi: Esitlik - Basitlik - Ekonomik Verimlilik. Bu ucunu bir arada gerceklestirmek pek de mumkun olmuyor. Dolaysiz vergi toplamada ornek gosterilecek ulkelerden biri olan ABD'deki karisik vergi sistemi belki de dunyanin hicbir yerinde yoktur bir benzeri. Ayrica karmasik bir vergi sistemini idari kapasiteniz yoksa uygulamaniz da zaten yine pek mumkun olmuyor. Istediginiz kadar yuksek gelir dilimlerine yuksek vergi getirin, istediginiz kadar teknik duzenleme yapin denetleyemedikten ve toplayamadiktan sonra bunlarin hepsi bosa dusuyor.
    Bana oyle geliyor ki, bizim gibi ulkelerin idari kapasitelerini gelistirene ve ekonomilerindeki kayitdisiligi azaltana kadar diger iki kritere daha cok onem vermeleri pratik acidan daha uygun gibi. Peki bu devlet gelir dagiliminda adaletsizlige seyirci mi kalsin demek? Hayir, devletin elinde gelir dagiliminda adaleti saglayacak kamu harcamalari gibi baska mekanizmalar da var. Gelir durumu dusuk varandaslarina ucretsiz kamu hizmetleri, meslek edindirme kurslari vs artan oranli bir vergi tarifesinden cok daha verimli sonuclar uretme potansiyeline sahiptir diye dusunuyorum saygideger hocam..

    YanıtlaSil
  11. Öyle bir şemaki; adım adım bilal'e anlatır gibi hazırlamışınız. Çok öğretici ve açıklayıcı. Her basamakta iktidarın politikalarını, aldığı kararları gördüm. Açık ve yalın bir o kadar da zengin bir şema olmuş hocam çok teşekkürler. Ekonomi nedir sayenizde öğreniyorum. Emeğinize sağlık.
    Sorum ise; kur ihracat yapmadan başka türlü hiç düşmüyor mu? Biraz acemi sorusu farkındayım ama şemada bunu gördüm. Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Riskleri düşürerek de düşer

      Sil
    2. Hocam peki şuan ki tablo da risklerin düşmesi olası mı?

      Sil
  12. Hocam elinize yüreğinize sağlık. En altta okların birinde ufak bir hata var sanırım. İşsizlik artışından direk oku harcama artışına çekmişsiniz. Faiz indirimi ve vergi indiriminden sonra olması gerekmez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşsizlik artışını giderebilmek için yeni yatırım ve harcamalar yapılıyor onda harcamaları artırıyor.

      Sil
  13. Yasama yürütme yargının tek kişiye verildiği
    Eğitim bilimden uzaklaştığı çocuklarının iyice aptallaştığı
    Teşviklerinin yandaşlara dağıtıldığı
    işsiz olduğu için saçma bir şekilde binlerce liralık sigorta prim borçu olan gençleri varken yandaşlarının milyonlarca liralık vergi borçları silindiği
    ve bütün bunları yapmak için yıllardır çabalayan bir ülkenin hükümeti bu saatten sonra reformla adaletle bilimle uğraşmaz, dış mihraklar der savaşıyoruz hep berarber der aydınlık günler yakın der uyuturda uyutur.

    YanıtlaSil
  14. Hocam yorma kendini.Yazacağın her şeyi yazdın zaten.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanki eksik yazmışım gibi geliyor hep.

      Sil
    2. o kadar naifsiniz ki, çok seviyorum sizi.

      Sil
  15. hocam türkiye gsyih'sı ile apple piyasa değerini karşılaştırmak mantıklı mı ? mantıksız ise hangi değerler üzerinden karşılaştırmak doğru olur

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir şirketle bir ülkeyi karşılaştırmak mantıklı değil. Birisi vergi koyar öteki öder. Birisi ceza keser öteki öder. Birisinde kararlar seçime endekslidir ötekinde kara odaklıdır. Eğer mutlaka karşılaştırmak gerekirse Apple'ın satış cirosuyla ülke GSYH'sinin karşılaştırılması en mantıklısıdır.

      Sil
  16. Hocam seçimlerden sonra herşey düzelecek denirken hangi secimler kast edildi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmiyorum, ben geçtiğimiz seçimleri anlamıştım.

      Sil
  17. Hocam işsizlik artışı harcama artışına mı sebep oluyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çünkü işsizliği düşürmek için başta yatırımlar olmak üzere harcamalar artırılıyor.

      Sil
  18. Hocam aynı şeyleri tekrar tekrar yazmaktansa bu ay tatile çıksanız ilerisis için daha verimli olur.

    YanıtlaSil
  19. Hocam faiz artışının tasarrufu artırdığı ve yatırımı artırdığı söylenemez mi? Şemada talep tarafından bakıldığı görülüyor. Gerçi ülkemizde yatırım artışı da sürdürülebilir alanlara kaymadığı için durum buralara kadar geldi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ek olarak: Bizim iç talebimiz fazla, dış talep artmıyor. Kaliteli üretim yapamadığımız için cari açık veriyoruz.

      Sil
    2. Riskler artmaya devam ederse faiz artışı beklenen sonucu vermiyor.

      Sil
  20. Hocam döngüyü kırmak için imkansız bir kod yazmışsınız :-)

    YanıtlaSil
  21. yapilacak yapisal reform getirileri 5 yilda, egitimdeki getiriler 15 yilda ancak fayda getirecek, o da bugunden bir guncelleme olursa. 100 gunluk icraat hedeflerine bakinca beton ya resulullah mantiginin degismedigi gozukuyor :)

    peki hocam 20 yil cope gitti diyebilir miyiz bu durumda?

    YanıtlaSil
  22. Yazmayı bırakmanızı söyleyenlere kulak asmayın. Gençlerin gelecekte kararlar alırken hem burada hem kitaplarınızda yazanları dikkate alacağının garantisini veriyorum.

    YanıtlaSil
  23. Yetti artık yapısal reform kelimesi gına geldi buna cimri olmaliyiz diyelim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gına gelmesin, gerçeklerden değil yalanlardan gına getirin.

      Sil
  24. Hocam Selamlar, Umarim tatiliniz guzel gecmistir, gozlerimiz yeni yazinizi bekledi.

    Ben ilk defa yorum yapiyorum ve genel olarak yorum yapmayi seven biri degilimdir, o yuzden yorum yapmayan kitleyi temsilen bu yorumu yaptigimi soyleyebilirim sanirim.

    Iyi ki varsiniz, vazgecmeyeceginizi bilsem de, kim ne derse desin yazilarinizi yazmaktan vazgecmemenizi diliyorum. Saygilarimi sunuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Tatil iyiydi. Torunlarımla birlikte zaman geçirmek iyi geldi tabii.

      Sil
  25. Sadece şunu sormak istiyorum hocam...

    Neden ?

    Neden görevdekiler sağır dilsizi oynuyor ?

    Neden ?

    YanıtlaSil
  26. Hocam Merhaba,
    Dolar'ın gidişatı hakkında fikirlerinizi rica ediyorum. Biz üretim yapan orta ölçekli bir firmayız ve hammaddelerimizin çoğunu Dolar kuru cinsinden alıyoruz. Fakat, Dolar'daki sürekli artış hammadde alımlarımızı sekteye uğrattı. Firmalar sürekli liste yeniliyorlar. Yeni siparişler için fiyat belirleyemiyoruz. Biz belirlesek fason üretimini yaptığımız firmalar fiyat kırıyorlar. Herkes gibi ne yapacağımızı şaşırmış durumdayız. Önümüzdeki 6 aylık süreç için ne önerirsiniz?
    İyi günler dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ecem Hanım,

      Nerede yaşıyor ve çalışıyorsunuz bilmiyorum ama Bursa NOSAB ve DOSAB'da da durum aynı.

      Siparişler bıçak gibi kesildi! Müşterilerimiz bize, biz onlara telefon açmaya çekinir hale geldik!

      Türkiye'nin geneli de böyleyse...

      Sil
    2. Selam Ecem hanım, sizin durumunuzda olan binlerce firma var.
      Benim tanıdığım firmalar, kur riskinden kaçınmak için 3-4 yıldır fiyatlarını dövize endekslediler. Çok ciddi bir küçülme yaşadılar, çünkü müşteriler, açık hesap TL fiyat veren firmaları her zaman tutuyor.

      Sanırım 90 kişilik firmada şu anda 15 kişi filan kaldılar. Patronları 0 sermaye ile işini büyütmüş, eğitimli bir insan. Henüz 42 veya 43 yaşında.

      Son 1 yıldır ailesiyle sürekli yurtdışında yaşıyor. Geçen gün firmaya gelmiş, çalışanlar ile bir gün geçirmiş. Çalışanlara şunu söylemiş, şu an çalışan 15 arkadaşımız, hepiniz bu işin en iyileri arasındasınız. Piyasada hiç iş yok, olacak gibi de değil. Bizim firmamızın bankalara hiç borcu yok, hiç satış yapmazsak bile firma kaynakları ile firma sizlere 2 yıl kadar maaş ödemesi yapabilir. Sizlerden kendi isteği ile ayrılan olmadığı sürece ben iş akitlerini fesh etmeyeceğim, yeni arkadaşları da işe almayacağız. Satış personeli yeni iş getirebilir ise yaparız, yok ise boş zamanlarımızda tasarım, arge, kendimizi geliştirme ve yeni ürünleri nasıl geliştirip yurtdışına satarız üzerinde duracağız demiş.

      Durum bu, sermayesi olanlardan geleceği düşünenler bunu yapıyor, ama sermayesi olmayan ne yapabilir ki bu koşullarda?

      Sil
    3. Ecem hanım kur riskinizi dövizi hedge ederek kaldırabilirsiniz. İleri fiyatlı (forward) kur işlemleri, viop ve varant piyasalarında döviz işlemleri buna örnekler. Dolarla bir fiyat teklifi verdiğinizde veya sipariş aldığınızda aynı tutarda doları örneğin yıl sonu vade için viop'ta satarsınız böylece kuru sabitlemiş olursunuz, doların yükselmesinden hiç zarar görmezsiniz, dezavantajı ise olur da dolar düşerse faydasını göremezsiniz. Yaşar Erdinç'in yazısını okursanız çok güzel örneklemiş. Linkini veriyorum: https://www.bilgeyatirimci.com/2018/07/25/merkez-bankasi-karari-kemal-bey-ve-hos-bir-diyalog/

      Sil
  27. Elinize sağlık. Ekonominin algoritmasını yazmışsınız.

    Ancak,

    İhracat Artışı —> Fiyat Artışı
    Bütçe Açığı Artışı —> Enflasyon

    Bu ikisini anlayamadım hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ihracatta artis olunca ic piyasaya arz azlair disariya satilir.
      Butce acigi artinca devletler butce acigini cogunlukla kamu mallarina ve vergi oranlarina zam yaparak kapatmaya calisir ya da borclanir borclanma ihtiyaci artan ekonomide faizler artar faiz artislari maliyet olarak ekonomiye biner daha baska cercevede butce acigi veren ulkelerin hazineleri merkez banakalarindan avans alabilir bunun adi ise para basmadir dolasima giren para enflasyonu azdirir.

      Sil
    2. Güzel anlatmış arkadaş.

      Sil
  28. Hocam şema çok güzel de asıl zor olan yapısal reformlar olarak bahsettiğiniz adım bu kadar basit mi.
    Devlet gücünü elinde tutanlar ve yandaşları bu gücü bırakmayı nasil kabul edecek. Birileri istese aninda vatan haini ilan edilirler ve bütün halk algı yönetimiyle buna ikna edilir.

    Gerçek rekabete, verimliliğe dayalı piyasa kurmaya kalksanız ülkedeki ve dünyadaki hakim güçler sonunda bu işin kendi pazarlarının yok olmasi anlamına geleceğini bilir ve 2 günde dünyayı başınıza geçirirler.

    Eğitim sistemini reforme etseniz mezun öğrenciler hem mevcut devlet yapisinda hemde iş dünyasında karşılığı olmadığı için herkes üretmek yeni şeyler yapmak yerine yönetici olmak sevdasina kapilir. Bugün ilk bine girerek muhendislik okumuş gençlere bakın hepsi yonetici olmak icin çabaliyor. Hizla eğitim sistemi tersine reformla tekrar adapte olur, yani tekrar bozulur.

    Daha fazla örnek sıralayabilirim fakat bu iş çok tarafli, eş güdümlü birçok reformu kapsiyor. Çok kırılgan bir süreç olacağı kesin. Güney kore 80 yillar sonunda Amerikanın bölgede japonya'nin önünü kesecek bir güce ihtiyaç duyduğu için desteğini almasaydi bu duruma gelebilmesi çok zordu.

    2 günde zengin olma sevdasindaki bu halktan bu cacık cikmaz!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapısal reformlar aslında çok basit zor olan sizin de dikkat çektiğiniz gibi onları yapabilmek. Çünkü bunları yapmak iktidarda olana güç kaybettirir. Ama tarih onları hatırlar.

      Sil
    2. Doğal olarak... Hükümet ve yandaşları esnaf kültürüyle yetiştikleri için bilgi gerektiren işlerde yoklar!

      Sil
  29. Mehmet Çankaya6 Ağustos 2018 12:34

    Hocam TÜİK'e göre yıllık tüfe %15 üfe %25. aradaki farkı firmalar üstleniyor diyoruz. ancak aynı sürede dolar %40 artmış(1 ağustos 2017-2018). ekonomimiz dolara bağımlı ise niçin üfe dahi bu rakamdan az artış gösteriyor? örneğin etrafta vatandaştan çokça "dolara göre alım gücümüz şöyle düştü, enflasyonu boşverin siz" gibi sözler duyuyoruz. ama tüfe'yi geçelim üfe dahi doların artışından belirgin biçimde daha az artmış.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü her şeyi ithal etmiyoruz. Fiyata giren bazı şeyler TL ile. Mesela ücretler yüzde 10 artmışsa o kadar etkisi oluyor.

      Sil
  30. Merhaba hocam, dolar 5,17 oldu. Şuan hissettiğimiz şikayet pahalılık, zam.. bunun günlük yaşam da sonra ki hissedilir aşaması nedir?

    YanıtlaSil
  31. Hocam,

    Venezuela ekonomisi 3 sene üst üste %10'un üstünde küçüldü. Bu tür bir durumun bizde görülme ihtimali var mı? Türkiye ekonomisi 2018 yılında dolar olarak %10 küçülür mü?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomi TL bazında %10 büyüse,
      Enflasyon %15 olsa, ikisi toplamda %25 eder.
      Döviz TLye göre %40 değer kazanırsa, ekonomi döviz bazında yaklaşık %12-%13 küçülmüş olur.

      Sil
  32. Merhaba Hocam. "Türkiye'de kriz olursa iktisadi temeli ne olur?" diye sormuştum, tek kelime ile yanıt vermiştiniz: DOLAR. Şirketlerin döviz açık pozisyonlarının büyüdüğünü yazmıştınız. Dolar kuruna az önce baktım, 5,17 olmuş. Sizce kurdaki bu yükselmenin sonucunu daha yüksek enflasyon olarak mı göreceğiz yoksa şirket iflasları da olacak mı? Türkiye 2019 ve 2020 de ekonomik büyüme sürer mi? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her ikisini de göreceğiz. Türkiye, bu sistemle devam ederse 2019 ve 202'de büyüyemez.

      Sil
  33. Tabloyu inceleyince Dış talep - ihracat sistemin genelini bozan birinci etken gibi anladım Hocam

    YanıtlaSil
  34. Einstein in dediği gibi ancak konuyu yeteri kadar anlayan bi üstad durumu bu kadar basit bi şekilde ifade edebilir.

    YanıtlaSil
  35. Hocam geçenlerde “Ekonomi bir vazgeçmeler bilimidir. Çoğu kez iki hedefe aynı anda varılamaz. O zaman birisini seçmek gerekir.” demiştiniz. Peki biz işsizliğimi seçmeliyiz enfaslyonu mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşsizliği düşürmeyi seçersek enflasyon artacak demektir. Bir süre sonra artan enflasyon talebi düşüreceği için işsizlik yine artacaktır. Bu durumda enflasyonu düşürmeyi seçmek akıllıca olur.

      Sil
  36. Hocam ben son oluşan durumu özellikle kur artışlarını maliye yönetimi istiyor gibime geliyor. tahminleri kur artar cari açık azalır, işçilik maliyeti düşer kalıcı yatırım gelir hesapları var gibi. tabi bu durumda tam bir montaj ülkesi oluyoruz. sorum şu ;size göre ve maliye yönetimine göre en yakın tehlike cari açık mı yoksa enflasyon kaygısı mı(yada diğerleri) mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En yakın tehlike özel kesimin batması. Bu kurla fazla dayanamayacak.

      Sil
    2. Hangi ekonomi kuramında, yerel para değer kaybeder ise ihracat artar diye bir kural var ben bilemedim.

      Bazı şartlar altında, yerel para değer kaybeder ise ihracat artar. Afrika ve Ortadoğuda işçilik fiyatları Türkiye fiyatlarının çok altında iken onlar ihracatlarını artıramadılar.

      Adım adım gitmek fayda sağlar.

      Her üretimin bir limiti vardır.
      Şimdi yıllık 50 milyar Euro açığı kapatacak üretim nasıl sağlanacak. Bu Türkiye'deki çalışan işçi başına yıllık ortalama 2bin Euro kadar katma değer satılması demektir.
      Bu ayda yaklaşık bin TL yurtdışına, çalışan başına burada üretilen emeği satmak demektir.

      En iyi şartlarda bile bunu yapmak için şu anda %30 a kadar verimlilik artışı sağlamak, bu artışı da olduğu gibi satmak gerekir.

      Bu artış miktarına ne işçimiz, ne piyasamız, ne işverenimiz, ne hükümetimiz, ne bankalarımız, ne sosyal yapımız ne de şehir altyapımız uygun değil.

      Sil
    3. Özel sektörün batması, bence Türkiye için olumlu bir gelişme olur.

      Sil
  37. Hocam, Türkiye gibi ülkelerde üniversitelerin 'siyaset' ve 'ekonomi' bölümleri birleştirilsin lütfen. Hani, çevremizde diplomalı siyasetçi az ama, belki bir iki tane ekonomi dinamiklerinden anlayan siyasetçi çıkar, ülkeyi kurtarır. Çok bir şey yapmalarına da gerek yok, konuşmasınlar o bile yeter. Kızgınım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kızmayın. Kız İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi bölümü mezunu Çin Seddinin nerede olduğunu bilemedi. Bundan ötesi var mı? Neyi birleştirirseniz birleştirin işe yaramaz. Sorun ilkokulda, hatta anaokulunda.

      Sil
    2. Yarışma atmosferinin verdiği heyecan yüklü ortama bağlı,münferit bir durum genel çıkarım yapmak bilimselliğe sığmaz.

      Sil
    3. Cin Seddi'nin nerede oldugunu bilenle bilmeyen arasinda fark var mi Hocam? Bu tarz bilgiler populer kulturun bile en alt seviyesindeki bilgiler. Bilmek icin ozel bir ugraşa gerek olmayan, tv'den vs. rastgele edilen seyler. Bu baglamda bu soruyu bilmekle x sarkicinin y sarkisini bilmek arasinda fark yok. Ama Cin'de oldugunu bildikten sonra hangi sebeple inşa edildigi gibi gercek bilgi iceren sorulara da kisi cevap verirse durum degisir. Fakat cevap veremezse bu sefer de kimse yargilamaz neden bilemedi diye. Halbuki ikinci ve benzeri sorulari cevaplayamazsa aslinda birinci soruyu da cevaplayamamistir. Bizler cevapladigini zannederiz.
      Cok uzun oldu, umarim deginmek istedigim noktayi aktarabilmisimdir.

      Sil
  38. Hocam ders niteliğinde mükemmel bir yazı aynı diğerleri gibi fakat sizinde bildiğiniz gibi belli bir gücün güdümünde gidiyoruz itiraz etme şansımız görünmüyor.İstense çok kısa zamanda güçleneceğimize inanıyorum.Hocam bu güce nasıl karşı koyacağız daha doğrusu böyle bir imkan ilerde görünüyormu ?

    YanıtlaSil
  39. Mahfi bey, ben ekonomi alanında akademik bir eğitim almadım, lütfen affedin.

    Ticaret ile uğraşıyorum, işler hiç iyi gitmiyor. Nereye kadar dayanabiliriz bilmiyorum...

    Herkesin gözlerinde şaşkınlık var, kim kimden ne duymak gerektiğini bile kestiremiyor...

    Belirsizlik ne kadar zormuş, nasıl bir güne uyanacağımızı bilememek...

    Neler oluyor Mahfi bey?...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tanımınız çok doğru: Belirsizlik. Maalesef bu durumda yapılabilecek çok bir şey yok.

      Sil
  40. Hocam üretmeden,markalaşmadan bu çıkmazdan çıkılamayacagını düşünüyorum. Bu da sanırım biraz 'devletcilik' ile mümkun. Ayrıca milletin 'ekonomik milliyetcilik' bilincini anlamasi lazim. Halk kardesi,akrabasi ,arkadaşı, milleti çalışsın istiyorsa kendi ürettiklerimizi kullanmalı. Üretimde kullanılan ithal üründen kurtulmanın yolları araştırılmalı. Bence tek çıkış yolu bu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi kardeş, düşüncelerini yazmışsın teşekkür ederiz.

      Bu düşünceleri yazarken elinde bastığın
      Klavye Çin malı,
      Bilgisayar veya telefon yabancı marka,
      Bu işlemleri yapmanı sağlayan işletim sistemi yabancı,
      Mesajını ileten Türk Telekom yabancı,
      Bilgisayarı çalıştıran elektrik doğal gazlı yabancı,
      Hocanın kiraladığı sunucu yabancı,
      Hocanın mesajını yayınladığı yazılım yabancı.

      Şimdi sen diyorsun ki ithal ürünlerden kurtulmanın yolları araştırılsın.

      Al sana kalem kalem yazdım, sen birini seç hangisini üretmek istiyor isen buyur üret.

      Halep ordaysa, arşın burada,
      İşte deve işte hendek.

      Son Not:
      Bu atasözünü herkesin anlayabileceği bir şarkı haline getiren sanatçımız Barış Manço,
      onun da müzik eğitimi yabancı ülkeden.

      Sil
    2. Şöyle bir örnek vereyim o zaman:

      Sorularımı bitirip veda etmek üzere ayağa kalktığımda dedi ki:

      -"Biraz daha oturunuz lütfen."

      Oturdum. Şöyle bir konuşma geçti aramızda:

      -"Soracağınız sorular bitti mi?"

      -"Bitti Paşam."

      -"Bu vatan içine düştüğü bu felaketten nasıl kurtarılır, istiklaline nasıl kavuşturulur? diye bir soru sormanızı beklerdim."

      - "Af buyurunuz Paşa hazretleri, bugün içinde bulunduğumuz bu şartlardan bu vatanın kurtulmasını en uzak ihtimalle dahi mümkün görmediğim için böyle bir soru sormadım."

      - "Siz gene de böyle bir soru sormuş olunuz, ben de cevabımı vereyim, fakat yazmamak şartıyla."

      - "Zatıalinizi dinliyorum Paşa hazretleri."

      -"Bakınız Cevat Beyefendi, sizin imkânsız gördüğünüz kurtuluş yolları vardır. Bugün herhangi bir teşkilatçı Anadolu’ya geçer de milleti silahlı bir direnişe hazırlarsa bu yurt kurtarılabilir. Heyecanlanmıştım. Birinci Dünya Savaşı süresince gücümüzü öylesine tüketmiştik ki elimizde hiçbir şey kalmamıştı. Harplerden sağ kalanların ise ayakta duracak hâlleri yoktu."

      -"Nasıl olur Paşa’m?" diye yerimden fırladım.
      Paşa sakindi:

      -"Hatıranızdan geçenleri tahmin ediyorum, dedi; doğrudur. Görünüş tamamen aleyhimizde. Ama düşmanlarımız olan bu büyük devletlerin bir de iç yüzleri var."

      -"Nasıl Paşam?"

      -"Anlatayım. Siz sanıyor musunuz ki savaşı kazanmakla müttefikler aralarındaki bütün sorunları çözmüşlerdir. Aralarındaki asıl rekabet şimdi başlayacaktır. Asırlarca birbirleriyle boğuşan Fransızlarla İngilizleri ortak düşman tehlikesi birleştirdi. Şimdi o eski rekabet, bıraktıkları yerden tekrar başlayacaktır. İtalya’nın da başı dertte. Onlar da her an bir iç karışıklık yaşayabilirler. Sonuçta, Anadolu’da başlayacak bir millî direnişle hiçbiri mücadele edecek durumda değildir. Böyle bir mücadelenin tam sırasıdır."

      -"Paşam, millî direniş... Güzel, ama neyle? Hangi askerle, hangi silahla,hangi parayla? Malesef Paşa’m, kupkuru bir çölden farksız oldu bu güzel vatanımız."

      -"Öyle görünür Refii Cevat Bey, öyle görünür. Ama çölden bir hayat çıkarmak lazımdır. Çöl sanılan bu âlemde saklı ve kuvvetli hayat vardır. O, Türk milletidir. Eksik olan şey teşkilattır. Bu teşkilat organize edilebilirse vatan da millet de kurtulur."


      Mustafa Kemal’e veda ettim; matbaaya geldim. Ne kafam almıştı ne mantığım. Daha doğrusu anlattıkları bana deli saçması gibi gelmişti. Matbaada arkadaşlar anlat diyorlardı; neler söyledi?

      Anlattım:
      Şu sıralar Anadolu’ya geçilir, orada teşkilat kurulur, vatan bağımsızlığına kavuşur, millet de özgürlüğüne kavuşurmuş, anladınız mı arkadaşlar?

      Bu deli değil, zırdeliymiş.
      O günlerde, o şartlar içinde İstiklal Mücadelesi’ne atılıp Türkiye’yi kurtarmaktan söz edenlere karşı herkes benim gibi düşünürdü. O günlerde böyle düşünen tek adam oydu; tek adam!

      Samsun'dan Önce Bilinmeyen 6 Ay

      Sil
    3. "Mahfi" ismi bile Arapça. Hocanın ismi bile yerli ve milli değil ki...

      "Türkiye" ismini bile İtalyanlar koymuş, "Turchia" diye...

      Biz ne zaman yüksek teknoloji içeren ürünler üretip ihracat yapacağız kim bilir...

      Sil
    4. Doğrusuna bugünden başlasak sonucu belki on yıllar sonra alırız, ama beklentiyi satın almak bugünden başlıyor. Yani bu satınalma ile onyıllar sonrasının meyvelerinden bugünden faydalanmaya başlanabilir anlamı çıkar.

      Riskleri düşürürsek kurlar da düşer denilmekle bu söyleniyor. Çünkü ilerisi umut vaatediyorsa, şimdiden yatırım yapmak kazançlı olacaktır.

      Sil
  41. Hocam ülke ekonomisini değerlendirdiğimiz zaman enflasyonu düşürebilmek için şöyle bir carsayımda bulunuyorum doğruluk pay var mıdır?daraltıcı para politikaları enf düşürülecek bu durumda faiz artırılacak sıcak sermaye ülkeye çekilecek döviz kuru düşecek ancak ülke içindeki habehalkı ve firmalar yüksek faizden dolayı yatırımlarını erteleyecek. Sonuç enflasyon ve döviz kuru düşücek ama yatırımlarımızı erteleyeceğiz. Bu durum ekonomimizi feraha çıkarırmı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorun siyasi,güven ortamı yaratılmadıkça ne yapılırsa nafile.

      Sil
    2. Cikmaz sefillige oynar. Cunku bunu yaptiginizda yatirimlar duracak issizlik artacak maaslar dusecek faiz maliyeti artacak ulke ekonomisi buyuyemeyecek

      Sil
    3. Hocanın dediği gibi önce güven lazım.
      Bunları afrika ülkeleri yıllardır yapıyor zaten, kimse güvenip parasını göndermiyor.
      Arab ülkeleri ürettilen doğal gaz ve petrol gelirleri ile bu güveni veriyorlar.

      İnsanlara güven vermek lazım.

      Sil
  42. Bizim ülkenin en önemli sorunu üretmekle uğraşmak istemeyen insanımız. Geçen mutfak için netten cam kesme plakası aldım. Basit camın altına birde baskı bir zımbırtı 5-10 tl'lik. Kutusuna bir baktım ki made in china yazıyor. Yuh dedim bizde bu kadar cam üreticisi var ama biride şu basit ürünü yapmamış gitmiş çinden getirmiş satıyor. Devlet öyle önlemler almalı ki burada üretimi mümkün olan şeylerin ithalatının önü de kesilmeli zorlaştırılmalı. O kadar teşvik vs hikaye bizim mantık hop getirir pat satar parayı cebe koyarım. İyi bu da güzel ama bu şekilde ülkeye döviz getirmek şartıyla. Al çinden sat amerikaya getir dövizi buraya amenna tamam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim tek bir sorunumuz var: Eğitim. Yanlış eğitim veriyoruz. Kastım üniversite değil. Anaokulundaki eğitim bile yanlış.

      Sil
    2. Sayın Adsız, yuh derken bize hem doğruyu söylemiş ama bir yandan da haksızlık etmiş oluyorsunuz. Da nasıl oluyor bu değil mi?

      Çok geniş bir pencereden ele aldığınız için sizi haksız çıkartacak bir argüman ortaya koymak zor. Ama Çine mağlupluk açısından ele aldığınızda birtek biz mi mağlup olmuşuz. Öyle fiyatlar var ki, diyorsun bunun nakliyesi var, gümrüğü var, ithalatçının karı var bu fiyat nasıl bir lira iki lira olabilir diyorsun. Kim rekabet edebilir bu fiyatlara, ABD edemeyip ticaret savaşlarını başlatmışken.

      Basit cam ürününü yapamamak değil bizim sorunumuz. Çinin sizin uyduğunuz kurallara uymayarak her yan yolu kullanarak yapmış olduğu üretiminin maliyeti altında olacak fiyatı ortaya koyamamızdır.

      İthalat işini tek açıdan ele almamalı, ithalat olmadan üretim, üretim olmadan ihracat olmaz. Bugün Almanyanın, tam rakamlar aklımda değil, 1 trilyon 200 milyarlık ihracatı varken 1 trilyonluk da ithalatı var. Sıfır ithalat ya da 100 birimlik ihracat, 10 birimlik ithalat yok hemen hemen hiç bir ülkede.

      Bizim problemimiz ihtiyaç duyduğumuz ithalat kadar ihracatımızı artıramamamız burada üretilebilecek ithal girdilerini rekabetçi fiyatlarla üretememiz ve/veya alternatiflerini (bize rekabet üstünlüğü sağlayacak) ortaya koyamamız.

      Petrolün yerini güneş/rüzgar enerjisini alsın diyoruz ama ben yine bu teknolojiyi ithal edeceksem ya da yabancı firma burada üretip bu ülkede sadece işçilik kadar katmadeğeri bırakıp karı ülkesine götürecekse sonuçta enerji ithalatınız azalır ama kar transferiniz bir o kadar artacaksa ne anlamı kalır.

      Bizi düşük faizler değil, tasarımı teknolojisi bize ait üretimler kurtarır.

      Sil
    3. Çin in yaptığını çok eksik anliyoruz bence, zor oyunu bozar diye bir söz var. Yıllarca çok yüksek karlarla satılan avrupa menşeili veya yerli harcıalem alet edevat ve basit ürünler 1/5 fiyata satılarak bolluk yaratti. Bu mallar çin de de gerçekten ucuz üstelik asgari ücret turkiye den yüksek. Adamlar %15 kara mal satarken bizde %100 kârın altinda kimse ayakta kalamiyor.

      Sil
  43. Hocam siz anlatmaktan bıkmadınız ama hükümette bildiğini okumaktan bıkmadı, Değişen tek şey hükümete destek verenlerde artık onlara güvenmiyor. Sanırım doğru yolu çok geç görecekler ama cezasını halk ödeyecek. Hükümete destek verenlerde artık inşaat ekonomisinden ve diğer yapılan çok lüks ve gereksiz yatırımlardan şikayetçi. düşünceler değişiyor galiba umarım doğru yolu hep birlikte anlayıp idrak ederiz size çok teşekkür ederim bıkmadan usanmadan aynı şeyleri anlattınız bizlerede yol gösterdiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kusura bakmayın ama aynı kanıda değilim. Seçim sonuçları bunu göstermiyor. Biz anlatalım duralım.

      Sil
    2. Hocam seçin sonuçları bu tablodan önce olduğu için göstermedi oyüzden erken baskın seçim ilan edildi ama şimdi herkes yaptığı yanlışı biliyor ayrıca gerçekten bu siyasi iradenin karşısına da aynı tipler çıkarak farklı sonuç beklemekte hata. aynı liderler aynı kadrolar aynı söylemler farklı sonuç beklemek bu toplumda hata olur çünkü eğitimsiz yada eğitimi kaltesiz toplumlar rüzgar bekler kurtarıcı ister doğruları beklemezler. doğal olarak deniz baykal gibi birini tekrar aday göstermek bile ne deniz baykala fayda sağlar ne bu topluma fayda sağlar. topluma suç atılacağına siyasiler kendilerine baksın bence. tüm partilerde değişim olmalı olmuyorsa yeni siyasi aktörler ortaya çıkmalı bu kaçınılmaz artık. ya değişecen yada yenilenencek siyasi iradelere yani yeni siyasi partilere boyun eğeceksin. değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Bugün halk CHP de siyasi lider olarak istediği kimse yok muhalif olanıda istemiyor olan lideride desteklemiyor ama delegeler karar veriyor bu adam olsun devam bu şekilde değişim değil aldatmaca ile kendini aldatır herkes. kimse ne ince istiyor ne kılıç istenilen belli yeni yüzler ama lider eğitimli uyumlu akıllı bilgili halkı arkasında koşturacak dediğini yemeyecek yediğini gizlemeyecek umarım anlaşılmıştır.

      Sil
    3. Halkımız bu seçimden son derece memnun ve yeni sistemi candan destekliyor.

      Kim bu yatırımlardan şikayetçi bilmiyorum.

      Sil
    4. 18:36 gir youtube'a doların yükselmesi sizi etkiliyor mu diye arat son zamanlarda yapılan sokak röportajları var.. izledikten sonra hala yaşam sevincin varsa yine sorarsın şoku atlatınca :)

      Sil
  44. Vatandaş devlete( yani hükümete) o önlemleri alsın diye oy vermiyor. Avantasını kesmesin ve din uğruna oy veriyor.

    YanıtlaSil
  45. Asgari ucretle calisyorum perisan durumdayiz. Ne olacak halimiz bilmiyorum. Altimda tempra stayjin wagon arabam vardi sattim. Cocuklarimin dersane masrafina harcadim onlarda bu sene iyi kaliteli okullari kazanamadi zaten ABD bence bizim uzerimizde planlar yapiyor ben dolarin artisini buna yoruyorum

    YanıtlaSil
  46. cok beğendim hocam teşekkür ettik sağolun

    YanıtlaSil
  47. Programlamadaki gibi sonsuz döngünün içine girdik. Fakat programalamadaki sonsuz döngüden farklı olarak bizim her bir döngüyü tamamlama hızımız giderek artıyor. Bu hız da ısınmaya sebep oluyor. Peki biz ısı yüzünden yanma noktasına gelmeden döngüyü kırmanın kısa vadede bir yolu yok mu hocam (yapısal reformlar uzun vadeli çözümler olduğu için illa ki biraz kavrulmamız mı gerekiyor?)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Var, göstermeye çalıştım. Önemli olan o döngüyü kırma niyeti var mı?

      Sil
    2. Cpu nun fanının enerjisini kes cpu daha ısınsın ve ısındığı için yavaşlasın sonra sonsuz döngüye neden olan codu bul ve sorunu cöz fanın enerjisini geri ver cpu hızlansın ve sistem düzgün çalışmaya başlasın.Bu iş emek ve özveri gerektirir.

      Sil
  48. Merhaba hocam. Yapisal reformlar uzun vadede etkili olabilecek adimlar ve hukumet bu konuda istekli gorunmuyor. Size sorum, hukumet nereye kadar dolarin artisina seyirci kalabilir? Bir noktada istemeyerek de olsa sert faiz artislari gormemiz mumkun olacak mi yoksa kur artisini engelleyebilecek kisa vadeli baska cozumler var mi? Tesekkurler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiçbir fikrim yok emin olun. Sizden fazlasını bilmiyorum bu konuda.

      Sil
    2. Hocam kusura bakmayın. Renault motorundan Mercedes performansı alınmaya çalışılması devam ederse yıl sonunda hararet saati 7 bini görür mu? Hocam bu duruma göre Sasmaz'da oto tamirci bulup pozisyon alacağız.

      Sil
    3. 800 puan arttirsalar belki doviz durur. O da guven olmadigi icin bir iki ay bizi oyalar...
      Ama suan acik konusmak gerekirse 200 ve ustu arttirimlar faiz katlari piyasayi ozellikle de ic piyasayi ticareti bogar ipini ceker piyasada yaprak kipirdamaz.

      Hic bir ekonomi kur soku ile faiz sokunu ayni anda bir arada kaldiramaz.Suanda Turkiyede olanda budur once kur soku sonra artan piyasa faizleri kor bela zorla piyasalari yatistirmak isteyen MBnin faiz arttirimlari sonra yine artisa gecen piyasa faizleriyle biraz durulan doviz ilerleyen haftalarda yine artisa gecen doviz.....surec bu sok ustune sok. Kisaca saglikli bir ekonomi ornegi degil butun bunlar...Hasatada hem tansiyon var hem kolestrol

      Sil
    4. Zaten Sn Başkanımız hep söyledi, meydanları inletti ama dinlemediler.
      Faizleri artırmayın, faize dokunmayın dedi.

      Niye dedi?
      Çünkü kurların yükseleceğini biliyordu, bari faizler yerinde dursun,
      piyasalar açık olsun istedi. Ama faiz lobisi ve merkez bankası faizleri artırdı.
      Millet nakit dışında iş yapamaz hale getirildi.

      Neymiş, batıya verdiğimiz söylerden dolayı merkez bankası bağımsız olacakmış.
      Olmaz olsun böyle bağımsızlık.
      Merkez bankası bir an önce Sn Başkanımıza bağlanmalıdır, ekonomi tek elden yönetilmelidir.

      Sil
    5. 20:48 paradoks gibi yorum yapmışsın, şaka yaptıysan gülünç değil, gerçekten böyle düşünüyorsan çok komik..

      faizlerin neden arttığını Mahfi hoca da dahil pek çok ekonomist defaten tane tane anlattı. Neyi anlamamakta ısrar ediyorsunuz anlamıyorum.
      Sizin "ben matematiğe inanmıyorum" demeniz matematiği yanlış yapmaz ki.

      Sil
  49. Hocam dolar 7.5 tl bandına geldiğinde sabit kura geçiş doğru olur mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olmaz. Sabit kura geçilmesi için sermaye hareketlerinin serbestliğinin kaldırılması lazım.

      Sil
  50. Muteahitim batiyoruz geberiyoruz

    YanıtlaSil
  51. ellerinizden öperim hocam. uzun zamandır takip ediyorum sizi. ekonomi eğitimi almamış olmama rağmen öyle anlaşılır bir şekilde anlatıyorsunuz ki yaşanan durumları, tek kelime ile teşekkür ederim. benim merak ettiğim bu hızla gidersek 2019'u görmeden bir buhran yaşanır mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Yaşanmayacağını umuyoruz.

      Sil
  52. Bir tv de Kore örneği verildi. Sofuoğlu;Kore nin arkasında masonlar,yahudiler olduğunu söyledi. Düşünün bu adam prof. Daha söylenecek birşey var mı sizce

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Osmanlı'nın da arkasında da aynı kişiler vardı. Rotschild ailesinden borç alırdı Osmanlı. Demek ki konu arkanda kimin olduğu değil önünde kimin olduğu.

      Sil
  53. Yılsonu beklentisi
    Dolar: 5 TL
    İşsizlik: %10
    Enflasyon: %15
    Faiz: %20
    Bu beklenti sizce normal mi yoksa daha yukarı olur mu hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. dolar 6.18
      enflasyon %27.5
      issizlik%13
      faiz%30

      Sil
  54. Bu saatten sonra faiz arttirimlari da artik ise yaramaz doviz cephesinde. Risk buyuk yonetim ve yonetisim algi krizi var. Dahasi surekli artan kur cari aciga da merhem olmuyor ne yazikki.Bu buyuk bir olgusal tehlike.. Ayrica faizlerin artmasi da dovizi durdursa bile piyasayi bogacak duzeyde.
    Biz istesek de istemesek de girilecek tren enflasyon trenidir.Yalniz su hususa dikkat cekmek isterim Turkiye 73-2003 arasinda yasadigi enflasyon tecrubesinde dis dunyada da ozellikle de gelismekte olan ulkelerde de enflasyon vardi.Ozellikle de 78 ile 94 arasinda Suan ne gelismis ulkelerde ne de gelismekte olan ulkelerde kaygi uyandiracak bir seviyede enflasyon var mamafif girilecek enflasyon treni bizi daha bir ayristiracak dunyadan ve gerceklerden.

    En kotusu ise enflasyonda bir ipin ucu kacti mi hele hele biz gibi ekonomi tarihimize ve genetigimize kulturel olarak islemis toplumlarda enflasyon ve enflasyon olgusu ile yasam uzun suruyor. Mucadelesi de bir o kadar uzun ve certefilli..

    YanıtlaSil
  55. Hocam harcama artisinin dogrudan bagli oldugu degisken issizlik artisi mi vergi indirimi mi? Bir yanlislik var gibi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşsizlik arttığında devlet bunu gidermek için harcamaları artırır.

      Sil
  56. 18 sene önce mülkiye ikinci sınıftayken, dolaylı vergilerin çok yüksek olduğunu öğrenmiştim ve hala değişen bir şey yok. Hocam 95 yıllık Cumhuriyet tarihinde, dolaylı vergilerin yüksek olmadığı, vergilendirmenin adil ve vatandaşı kazıklamaya yönelik olmadığı bir dönem oldu mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vergilendirme hususu yanlış açıdan ele alınıyor bence. Bence dolaylı/dolaysızdan çok toplanan vergiler doğru alanlara harcanıyor mu, bu kısım tartışılmalı. Yoksa vergi de bir tassrruf değil mi, hepimizin tasarrufu.

      Bana göre şimdiki vergilendirme sistemimiz çoğunlukla adil.Ve yapımıza uygun. İki açıdan ele alalım;

      1- Enerjide cari açık veriyoruz ve yakıtta vergi oranları yüksek. Peki bu benzini tüketenlerin bunun bedelini ödemeleri adil değil mi? Sesimizi vergiye değil, toplanan paraların nereye harcandığına odaklanmalı. Ya da sigarada yüksek. İçiyorsun ileride kanser olacaksın, sağlık harcamaların artacak ve bunu sgk üstlenecek. Bunun bedelini sigaraya konacak vergilerle içenlerden alınması adil değil mi? Sigaradaki, yakıttaki, alkoldeki dolaylı vergileri çıkartalım öyle ölçelim dolaylı vergi az mı çok mu?

      2- Bir ekonomide hele ki daha çok iç talebin baskın olduğu bir ekonomide herşeyin bedelini son tüketici öder. Devlet bir üründeki vergiyi indirdi. Peki bu aşamada firmalar ne yapacak? İlk önce fiyatlar ucuzlayacak ama alışılmış bir fiyat var ortada ve muhakkak firmalar o ürünü eski fiyatına çıkaracaktır. Artan talepte buna neden olacaktır. Vergisi Yüzde 18 olan 118 TL lik bir ürünün vergisini yüzde 1'e indirmiş olsun devlet. Fiyat 101 TL oldu. Firmalar bir süre 101 TL den satacaktır. Ama artan talep ve 118 liraya kanıksanmış ise ürün, birjsç ay sonra yavaş yavaş 118 lira olursa o ürün ne olacak? Vergi yüksekken 118 TL idi, vergi düştü yine 118 TL. Anlamı kaldı mı dolaylı/dolaysız ayrımı yapmanın?

      Sürekli cari açık veren bir ülkenin toplam vergideki dolaysız vergi payı yüksek olamaz. Tüketim daha fazla çünkü. Üretim daha fazla olan ekonomilerde dolaysız, tüketimi fazla olan ekonomilerde dolaylı vergilerin payı yüksektir.

      Sil
  57. Faiz arttırımı her zaman kısa vadeli çözüm olmuştur. Uzun vadeli çözümler için yapısal reformlar şart. Keynes’in çökmüş teorileri ile modern ekonomik göstergelerin sentezinden bu kadar olurdu. Perspektifi değiştirmemiz lazım. Riski seven modülüstlere ihtiyaç var. Ayak diretmenin anlamı yok bence. İhtiyaçlar doğrultusunda reformlar yapılmalı. Ama belli bir zümre için değil.

    YanıtlaSil
  58. Açıkça bu iş’in adını koymak gerekir. Kur artışının getirdiği zarar, faiz artışının getirdiği zarardan daha büyük. Erdoğan’a anlatma kabiliyeti olan, ikna kabiliyeti olan birileri anlatsın. Yoksa dolarda 6 TL’yi görürüz ya da görmeden stresten ölürüz.

    YanıtlaSil
  59. Nerede bu vatandaş,neye bozdurmuyor dövizini,resmen kur darbesi yapıyollar.

    YanıtlaSil
  60. Tamam faiz bir kısım insana göre günah olabilir. Ama kur artışına yol verip, halkı büyük zarara uğratmak daha büyük günah.

    Tamam domuz eti yemek günah ama domuz etini yemeyip ölmek daha büyük günah.

    YanıtlaSil
  61. Hocam bu kurlardaki artik nereye kadar gidebilir bu sekilde? Ne olacak bu artisin sonu? Herkesin kafasinda bu sorular var. kurlar arttiginda neler oldugunu artik az cok biliyoruz anlatiyorsunuz surekli zaten, fakat bu sekilde ne kadar daha surdurulebilir bu ekonomi?

    YanıtlaSil
  62. hocam ''yapısal reform'' önerileriniz o kadar basit duruyorlar ki bir kişinin sabah kalkıp ekmek almaya gitmesi gibi bir şey.. ''neden'' yapılmıyor hocam ya da ''niye'' ?? teşekkürler hocam..

    tekrardan elinize emeğinize sağlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü ekmeğin cinsi konusunda anlaşmazlık var. Kimizi beyaz ekmek istiyor, kimisi kepekli, kimisi çavdar ekmeği. Hatta bazıları eksi mayalı ekmek istiyor.

      Sil
  63. Hocam Necmettin Batırel taktiği ne zaman uygulanacak? Dolar 5.30 oldu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu anda günlük %4.68 değer kazanmıştır. 30 günden birleşik faiz hesapladığımız zaman aylık %400 faize denk geliyor.

      Sil
    2. Üçüncü 10 milyarda MB'nin kullanılabilir döviz rezervi bitiyor. O bakımdan.

      Sil
  64. Biz, birinci veya ikinci dunya savasini kaybeden Almanya'dan, 73 yıl önce hiroşimaya atom bombasi atılan Japonyadan ya da kurtulus savaşından çıkmış bir Turkiye cumhuriyetinden daha kötü durumda değiliz. Sadece yanlış insanlarda ısrar var. A'dan Z'ye. Her partide. Erdemsizlik ruhumuza işlemiş. Ahlaksızlığa taviz hat safhada. Ahlaklı, işi bilen insanlar köşelerine sinmiş. 80 milyon insan umutsuz. Doğru insanları sadece bir avuç insan duyuyor. Medya dilsiz. Dili olan masalcı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siz çoğunluğun ahlâk ve erdem sahibi insanlar olduğuna inanıyorsunuz yani.

      Sil
  65. yapısal reformdan yetkililerin anladığı sanırım halkın yastık altındaki dövizi bozdurup milli para tutması. bu sayede 5 28 i gören dolar 3 lere düşecektir kesin... nükemmel bir tedbir ve önlem yastık altındaki dövizinizi bozun

    YanıtlaSil
  66. Hocam sizce hükümet bugün bütün yapısal reformları yapma kararı alsa, bunların hazırlanması, meclisten geçmesi, uygulanması ve ekonomiye olumlu etki yapması ne kadar zaman alır ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sgk nın bile denetimini sayıştaydan kaçıran hükümetin yapısal reform yapma şansı yok niyetide yok anlayın artık bunu

      Sil
    2. Bunları bozmak ne kadar zaman aldıysa aşağı yukarı o kadar zaman alır.

      Sil
  67. Iktidar partisi istesede istemesede papazı serbest bırakıp IMF kapısına gidecek. IMF de ekonomi ile ilgili bakanlıklara ve merkez bankasına kayyum atayıp tam denetleme yapacak. 16 sene devletin malı deniz yemeyen domuz diye kaynaklarımızı çarçur ettiler.

    Dinsizin hakkından imansız gelirmiş.

    YanıtlaSil
  68. uretim olmazsa olmaz.uretilende dis piyasada da hitap eylesin gerek ki orda da satilsin ihracat olsun. rantiyecilikle ancak bu kadar olur

    YanıtlaSil
  69. Hocam kur artınca neden bu kadar isyan ediyoruz anlamıyorum. Zaten kısır döngünün içindeyiz ki. Kur azalınca cari açık artıyor gelirimizin bir bölümü yurt dışına gidiyor, zarar ediyoruz, görece zengin oluyormuşuz gibi oluyor ama aslında değişen bir şey yok. Kur artınca da enflasyon artınca yine gelirimizin bir bölümü elden gidiyor yine zarar ediyoruz.Bahsettiğiniz reformlar yapılmadığı sürece hep zarardayız ki. Ben mi yanlış düşünüyorum hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sıkıntı şu dostum kur artınca cari açık düşmüyor bilakis dahada artıyor geçen seneye oranla yüzde kaç cari açık artmış sor googla versin sana cevabını

      Sil
  70. Hocam burada Her şeyi tamamen uygulanan politikalara bağlamışsınız. Ekonominin dört ayagindada reformların acilen gerçekleşmesi gerekiyor. Ama söyle bir düşüncem var. Şuan ki türkiyede ki ekonomik sorunların en büyük nedeni uluslararası siyaset değil midir? Siyasetin dinmesi bence ekonomiyi düzeltecektir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mutlaka yararı olacak ama nereye kadar?. Mesela kurun 5'e inmesi ya da 4,90 olması sorunu çözecek mi? Yoksa mesela bizim tarım ve hayvancılık politikasını en baştan ele alıp üretimi artırmaya çalışmamız mı gerekecek?

      Sil
  71. üretime dayalı ekonomi olacak,işsizlik tek haneye indirilecek,ülkenin insan kaynağından randıman alınacak,madenler işletilecek,doğaya saygı olacak,tasarruf tedbirleri uygulanacak.piyasaya doğru rakamlar verilecek..işsizlik ve enflasyon konusunda dörtte bir oranında rakamlar anlatılıyor neredeyse...her taraf cafe doldu sokaklarda..ama esnaf ya da iş yapan mağaza sayısında azalma var. neden acaba..?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. üretim var zaten ki. sıkıntı üretimin niteliği zayıf. üretim kapasitesi düşük.

      Sil
    2. elbette var..ama onun tıpkı sermaye gibi tabana yayılması lazım.evdeki çorap ören teyze de üretime katılıyor. İş insanımızı kapsayacak şekilde bir üretim seferberliğinden geçiyor.ve elbette gelir dağılımındaki eşitsizlikleri minimize eden..eskiden vatandaş bu cefayı çekiyordu şimdi holdingler çekiyor..fark bu...
      ve son olarak neden bu kadar çok cafe ve eğlence yeri açılıyor.. ??

      Sil
  72. Hayırlı akşamlar
    Bildiğim kadarıyla devlet çiftçiye hayvancılığa kobilere vs. Geçtiğimiz yıllarda çok ciddidesrekler verdi bu kadar desteğe hemen hemen her alanda üretim artmalıydı diye düşünüyorum
    Ama olmadı bunun sebebinde kendimce verilen kaynakların hibelerin ve ödenmesi kolay devlet destekli kredilerin takibinin yapılmaması verilen paranın üretim hizmet ve vergi olarak geri dönmesi için çaba harcanmayışı sadece isteyene veriyim gibi bi düşünce vardı sanki şuanda bulunduğumuz noktada artık devletin destek verecek kadar güçlü olmadığını düşünüyorum peki bundan sonra üretim ihracat nasıl artar marka değeri olan yerli üretim nasıl yükselir eğitim AR-GE ( mutlaka olmalı) derseniz bu çok uzun zaman alır kısa vadede ne önerilebilir hele son liseler için olan sınavdaki yerleşemeyen öğrencilerin ki bunda öğrenci-veli-devlet ve hepimizin katkısı var
    uzun vadede eğitim hukuk ve diğer düzene girmesini beklediğimiz Olgunlar gerçekleşene kadar bu zaman dilimini en az zarar hatta kâr ile atlatabilmek için hem siyasi hem ekonomik ne önerilebilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mesleki teknik eğitim, ama öyle basmakalıp torna tesfiye, kuaförlük vs değil. Adam gibi temel bilgi teknolojileri, kimya vs gibi çağa uygun mesleki teknik eğitim. Ardından bu sistemde yetiştirilecek gençlerin istihdam edilebileceği temel sektörlere, yani primer üretim gerçekleştiren alanlara teşvik uygulaması. Ancak bu şekilde ithal girdiden kurtulabiliriz. Örnek yerli otomobil. Destek kapsamında ve gerçekten çok güzel bir proje. Ancak ülkede li-on batarya üreten tesis var mı? Bu tesisin ihtiyaç duyacağı kimyasal ve matalürjik üretim yapan tesis var mı? Mesele AR-GE ye gelmeden önce AR-GE için gerekli beyinlerin yetiştirilmesi gerekiyor. Bunun için de adam gibi bir eğitim sistemi. Buradaki tartışmalara bakmayın mesele evrim vs imam hatip değil. Aslında ikisinin de yer var, ama adam gibi uyumlaştırarak. Dini eğitim evrim teorisini, pozitif bilimi dışlamak zorunda değil. Ancak siz dini eğitimi ideolojik amaçlarla tasarlarsanız bu sefer pozitif bilimi ihmal etmek zorunda kalırsınız, benzer şekilde eğer eğitim sisteminizi laik ideoloji için kurgularsanız dini dışarda bırakıp başka sorunlar yaratırsınız (cemaatler, tarikatlar vs gibi).

      Sil
    2. Çok doğru. Takip yok, denetim yok, yanlış alanlara yanlış teşvikler var. Öyle olunca da para çar çur oluyor.

      Sil
  73. Hocam şimdi kur farkından bir kaç günde bir sürü kurum bir sürü insan para kazandı diyelim. Sorum şu, kurlar tekrar eski seviyeye döndüğü zaman bu insanların kurumların kazandığı aradaki fark kadar olan paralar kimlerden çıkacak. Bir kısmı yine kuru yüksekken alan insanlardan çıkacak. Peki devletin kurumları hazine merkez bankası gibi kurumlar faizlerini arttırdığı rezervlerinin azalttığı zaman bu zararlar yine devletten yani bizden çıkmayacak mı? Ben mi yanlış bağlantı kuruyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yo, gayet doğru bağ kuruyorsun. Artan kur ve faizin neden olduğu artan maliyet fiyata yansıyacak (yansıyor zaten) bu da enflasyon olarak hepimizi vuracak (vuruyor zaten). Zaten şu anki durumun nedeni de siyaset ile ekonomi çevreleri arasındaki faiz-kur-enflasyon nedensellik döngüsüne ilişkin anlaşmazlıktan kaynaklı. Siyaset faizin temel belirleyici olduğunu, yansımanın faiz-enflasyon-kur olduğunu varsaydığı için uzunca dönem faiz arttırmamak için ısrar etti, bu da reel faizlerin (enflasyon etkisi düştükten sonra kalan faizin) benzer ülkeler ortalamasının altında kalmasına neden oldu, yatırımcı da düşük reel faiz yerine daha yüksek reel faizi tercih edince nispeten azalan yabancı para girişi dövizi arttırdı. Şimdi artan dövizin neden olduğu enflasyon ile karşı karşıyayız. Dövizi kontrol altına almak için ise, yeni yabancı para girişini sağlayacak düzeyde faizin arttırılması gereken seviye, bundan 5-10 yıl öncesinin çok daha üzerinde bir seviye. Bu kadar yüksek faiz ise dönüp tekrar finansman maliyeti temelli enflasyona neden olacaktır, zaten sarmal olmasının nedeni bu. Çözüm ise basit, ekonomiyi soğutmak gerekli, yani ekonomik büyüme hedefinden ekonomik istikrar hedefine odaklanma. Bu da 2-3 çeyreklik küçülme ve ardından yavaş bir toparlanma demek. Bu da siyaset için, hele seçim dönemlerinde büyük risk içerir.

      Sil
    2. Doğru kurdunuz bağlantıyı. Bir kazanan varsa bir de kaybeden olacak. Kazan - kazan diye bir şey asla geçerli değildir.

      Sil
  74. 26 yaşındayım, iktisat mezunuyum. Ekonomi derslerini gördük yıllarca ama çok net söylüyorum girdigim bütün sınavlara youtube dan hazırlandım. çünkü hocalar bomboş bombos. Beyler ! Beyler !!! faiz artırımı, döviz rezervi bunların hepsi boş kalıyor, çünkü egitim yok.Sınavlar torpille dönüyo, Koltuklar ehillerine verilmiyo, saglık bakanı bi sonraki dönem, hoop dısısleri bakanlıgı yapıyo vs vs. Cumhurbaskanımıza ulaşan birisi lütfen artık uyarsın YALVARIYORUZ LÜTFEN. Gençliğimiz yanacak, gelecegimiz yanacak kıymayın bize nolur. biz üstümüze ne düsüyosa yapmaya gayret ediyoruz, gülen suratlarımız bi ömür aglamasın

    YanıtlaSil
  75. Aramalı dışalımının enflasyon üzerindeki etkisinin, özel sektörün ağır sanayi yatırımı olmamasından ileri geldiğini düşünüyorum. Ağır sanayi yatırımı sadece parayla olmuyor. Bu güçlük gözönünde bulundurulursa, Türkiye benzeri genç nüfuslu, az gelişmiş ülkelerde, bilgi üretimi önem kazanıyor. Bilgi üretimini de, Devlet üstlendiğine göre; ben bundan Türkiye’nin, temelinde bilgi olan belli başlı olanakları olduğunu anlıyorum. Herşeye rağmen...

    YanıtlaSil
  76. dış talepte ihracat artarken, iç talepte neden üretim artmıyor da yalnızca ithalat artıyor. Bir oraya takıldım Sn.Hocam?

    YanıtlaSil
  77. Hocam; bizim ekonomimizin temel sorunu döviz ucuz olduğunda kârlı alanlara yönlendiremedik. Kaynakları inşaat, yol, köprü vs. Alanlara harcadık. Ayrıca yapısal reform olayına da inanmıyorum. Çünkü ondan az vergi al, öbürüne aktar, popülist politikalar vb. Yapısal reform olarak adlandirilmaz. Katma değerli ürün ihracı, üretim ekonomisi 100 günde olmuyor. En az 5-10 yıl gibi bir süre geçmesi gerek. Motor, robot vs. Yapan mühendisler, bilim insanları 100 günde yetişmiyor.

    YanıtlaSil
  78. 1 Dolar 5.40 TL, 1 Euro 6.20 TL oldu bu aradaki 0,80 kuruş fark sürekli olmasa da genel anlamda hep aynı kalıyor sebebi nedir hocam aradaki 0,80 kuruşluk fark açılmaması yukarı yada aşağı yönde değişmemesinin sebebi nedir.

    YanıtlaSil
  79. Hocam, yine ekonomik bağımsızlığını kaybetmiş Türkiye 'nin milli, yerli, bağımsız naralariyla siyasi bağımsızlığını yitirmesini izliyoruz. 1-2 hafta içinde rahibi tipiş tipiş ülkesine gönderirken, ne kadar güzel arka kapı diplomasisi yapildiğindan bahseden televizyon programlari ekranları kaplayacak. Gerçek güneş gibi ortada 2 günde teslim olunacak kadar acizmişiz demek ki.

    YanıtlaSil
  80. Hocam ekonomi ile ilgili romanlar var? Önereceğiniz

    YanıtlaSil
  81. Hocam hosgeldiniz..Ornek veriyorum Kur tekrar 4.85'in uzerine ciktiginda faiz arttirmakla 5.30 iken faiz arttirmak arasindaki fark nedir?

    Kur 4.85 oldugunda MB faiz arttirsaydi belki 4.60'e dusecekti ama mevcut temel koşullarda bir degisiklik yaratmayacagi gibi bir de ustune Rahip Krizi gibi siyasi bir kriz de gelince yine bugunku seviyeye gelirdi sanki. Yani atilan taş urkutulen kurbagaya degmezdi. Belki Rahip evine gonderilince MB bir faiz artisi yapacak, sanki bu daha mantikli.

    Ama asil can sıkıcı olan rahip veya ajan farketmez, Turkiye ekonomisi uzerinde bu kadar etkili olabilmesi. Bugun rahip, yarin bir baskasi ayni etkiye sahip olabilir demektir bu. Bizim ihtiyacimiz olan hilesiz bir duz ayna. Ne oldugumuzu artisiyla eksisiyle tam olarak anlamamiz lazim ve de kabul edip gurur yapmadan aksiyon almamiz.

    YanıtlaSil
  82. Hocam çok güzel olmuş, ellerinize emeğinize sağlık. Yazdım olmadı bir de şekille anlatayım dediniz herhalde 😊

    YanıtlaSil
  83. Benim kafamda canlanan olay şu şekilde, ülkede binlerce ekonomi bürokratı var, bunlardan diyelim ki birisi benzeri bir tablo ile ilgili amirine gidiyor, bakıyorlar konuyu 2-3 adım sonra ya bir bakana ya bir danışmana ulaştırıyorlar. Danışman "faiz artırımı" kısmını görünce, olmaz diyor yolluyor.. Tabi iş sıkışınca "hatrı geçen" bakan veya bir isim aranıyor. "aman abi bunları yapmazsak maaşları bile ödeyemez hale geliriz mazalllah" filan diye ikna ediyor. hatırlı abimiz konuyu sayın cumhurbaşkanına getiriyor, "reis genç bürokratlar endişeli, kriz filan diyorlar" diye de ekliyor. Cumhurbaşkanı bakıyor, faiz artırımını görünce "faizleri artırın diye gelmeyin dedim hala bana bunları getiriyorsunuz, yatırımları(yani inşaatları ima ediyor muhtemelen) öldürür bu ya dalga mı geçiyorsunuz diye de " diye kızıyor.. Hatırlı abi gidip raporu o'na vereni haşlıyor kardeşim sizin yüzünüzden ben sıkıntıya giriyorum. "Faizi artırmadan bir çare bulun, işiniz ne diye de konunun ehemmiyetini vurguluyor", "Bankalarla görüştünüz mü emlak kredisi indirimini" diye sorduktan sonra işine geri dönyor. Bürokrat tabi ne yapsın emir kulu, "gidiyor elemanları topluyor, bankalarla bir daha bi görüşün bakalım ne olacak demesiyle" , "ama müdürüm konuştuk adamlar da artık gelmeyin yeter diyor" cevabını alması bir oluyor.. "Neydi o bankanın GM telefonu diye" soruyor sekretere. GM'yi arıyor, "abi ksura bakma demin hatırlı abiyle birlikteydim, kredi faizlerini indirin diyor" deyince, biz ne yapalım kardeşim MB bizi buradan fonluyor, faiz indirirsek sonu karanlık, canımız çıktı" diyor. Akabinde başka bir bürokrat elinde bir şemayla geliyor, bunu yapmazsak durum kötü, siz hatırlı beyefendiyle beyle" bir görüşseniz diyor. "Yok o olmaz, ben bakan beyi bir arayayım" diyor ve bu döngü devam ediyor.

    YanıtlaSil
  84. Turkiye'nin temel sorunu hukuk guvenligidir bence hocam.

    YanıtlaSil
  85. 27 Ağustos Erdem Başçı'nın talihsiz 'doların belini kırarız' açıklamasının 5. yıl dönümü olacak.
    O günden şimdiye çok şey kaybedildi ama iktidar desteğini kaybetmedi. 5 yıl sonra Cumhuriyet 100 yaşına girecek. Bakalım milletimiz neye karar verecek. Reformistler mi ahbap çavuşçular mı kazanacak? En azında kendi ülkemizde deplasmanda hissetmeyiz umarım. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  86. kaç senedir yunanistan da kriz haberleri falan var diye duymuyoruz..iş buraya geldi..Komşu da ya kriz abartıldı ya da o kadar doğal afete rağmen bitirdiler krizi..

    YanıtlaSil
  87. Sayın hocam.BEN BEĞEN MEDİĞİNİZ BAKKAL:Yazılarınız teorik olarak liberal ekonomilerde yaşanan mecut problemlerle ilgili çözümlemeler olabilir. Ama türkiyede büyük bir sorun var...Başkanlık sistemindeki gibi bir başkan yok.(TEK BAŞKAN VAR) Adalet onda, yasama yürütme, eğitimden emniyete savcıya...sağlık hizmetlisinden hastane yönetimine..okul müdürlerinden rektörlere...valisinden kaymakımına...yazacak çok şey var:başın yayından cami imamına..BENDEKİ ÇÖZÜM GRAFİĞİ= SAVAŞ: iç- orta-asya-dünya savaşı...mevcut iktidar ve koltuk sevdalısı muhalefet bu güzelim memleketin en büyük belası...ANADOLU, MEDENİYETLERİN BEŞİĞİ...ARAP-İSLAM KÜLTÜRÜYLE ARAPLAŞTIRILMIŞ GÜZEL ÜLKEM NASIL DÜZELİR HOCAM...

    YanıtlaSil
  88. Ben olaya işletmeci perspektifinden bakacağım. Olayın özü katma değer yaratmadaki başarısızlığımızdan kaynaklı. 4 temel üretim faktörü var. Üretimden her birisi faktör fiyatı olarak adlandırılan payı alıyor. Eğer sermaye ve doğal kaynakların farklılaşmadığını varsayarsak, ki farklılaşması için bir neden yok, iş girişimcilik ve emekte bitiyor. Eğer emek ve girişimciliğin niteliğini arttırabilirseniz, kaliteli ve kalifiye iş gücü, yaratıcı ve yenilikçi girişimcilik, katma değer yaratmada zorlanmazsınız. Yüksek katma değer yaratabilirseniz zaten kur ve faiz gibi risk ve dertleriniz olmaz. Şimdi bunun yolu nerden geçiyor diye düşününce dönüp dolaşıp eğitime geliyoruz. Ancak eğitim ile ilgili olarak da yine birikmiş pek çok sorun barındıran bir sosyolojik olgu ile karşı karşıya kalıyoruz. Yakın tarihimiz boyunca biz sosyal sorunları köklü bir biçimde çözmek için gerekli olan zahmetli ve meşakatlı süreçleri işletmek yerine hep kestirim ile bu sorunları çözmeye kalktık. Osmanlı reform hareketi de cumhuriyet modernleşmesi de taklit temelli şablon al zorla dayat biçiminde özetlenebilecek bir yaklaşımın ötesine geçmedi. Bu da hep bu coğrafyadaki mevcut sosyoloji ile tezatlar yarattı ve ciddi toplumsal çekişme ve çatışmalara neden oldu. İttihat ve Terakki ve Cumhuriyetin kuruluş süreci bürokrasinin saraya karşı ben de varım, ben de güç ve egemenlik isterim mücadelesi oldu. Çok partili sisteme geçiş, DP ve ardından yaşanan merkez sağ serüveni eşrafın bürokrasiye karşı ben de varım ben de güç ve egemenlik isterim isyanı idi. Son dönemde yaşanan uzun soluklu AK Parti dönemi de köylünün, ve özellikle kente göz etmiş ancak brada periferiden içeriye adım atamamış köylünün diğer tüm sosyal gruplara karşı ben de varım isyanı neticesinde gerçekleşen bir süreç.
    Olayın özünde sermaye birikiminin kimin elinde ve kimin kontrolünde olacağı mücadelesi var, eğitim ise her egemen dönemin kendi ihtiyaç duyduğu sosyolojiyi desteklemek için kullandığı bir araç olmanın ötesine geçmediği için bu güne kadar bu şekilde fecaat bir biçimde var olabilme imkanı buldu. Bir dönem ihtiyaça duyulan tipik "aydınlanmacı" "modernist" ezberci cahil yetiştirdi, bir dönem milli-dini sentezi güçlü anti-komünist/sosyalist hassasiyetler oluşturmak için araçsallaştırıldı bu dönemde de çok farklı bir biçimde yürümüyor.
    Hiç bir dönemde Türk eğitim sisteminin özgün, sorgulayıcı, analitik ve sentetik yetenekleri gelişmiş yaratıcı ve yenilikçi bireyler yetiştirmek gibi bir derdi olmadı, hatta birey yetiştirmemek için tasarlanmış bir sistem var ortada. Bakanlığın adı bile aslında ipucu içeriyor Milli Eğitim bakanlığı. Dönemsel olarak değişen belirli ideolojiler için endoktrinasyon işlevi yüklenmiş bir eğitim sisteminin ötesine geçemeyen bir eğitim sistemi.
    Aslında yapılacak iş belli, ama zor. Zaman alacak zahmetli bir süreç ile öncelikli olarak eğitim sistemi ülkedeki hakim sosyolojik ve kültürel olgularla barışık hale getirilmesi gerekiyor. Din vs Laiklik, etnisite vs ulus, gibi sorunların ötesine geçecek bir biçimde tasarlanacak bir eğitim sistemi ile insanların hem kendi kültür ve değerleri ile uyumlu, dayatmalardan olabildiğince uzak, öğrencilerin öncelikli olarak kendilerini ardından bilgiyi keşif etmesine imkan sağlayacak bir eğitim sistemi, ki orta ve yüksek öğretimde mesleki teknik eğitim kesinlikle ağırlıklandırılmalı ihtiyaç duyduğumuz kaliteli ve yüksek katma değer yaratan emek ve girişimciliği oluşturmamıza imkan verecektir. Endüstri 4.0 devrimi kapıda, bu saatten sonra ucuz ama vasıfsız işgücü ile elde edilebilecek pek birşey kalmayacak dünyada.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi