Korkak Yeni Dünya
Aldous Huxley'in ünlü romanı
Cesur Yeni Dünya ilk kez 1932 yılında yayınlandı. Gelecekte ortaya çıkacağı
varsayılan totaliter bir devlet modeli altındaki baskıcı bir yaşamı karakterize
eden roman, George Orwell’in 1984’ü ve Ray Bradbury’nin Fahrenheit 451’iyle
birlikte distopya türünün en önemli örneklerinden
birisi kabul ediliyor. Cesur Yeni Dünya'da insanlar test tüplerinde doğuyor ve uykularında
hipnoz yöntemiyle eğitiliyorlar. Bilim ve teknolojinin kullanımıyla totaliter
bir hükümet tarafından yönetilen toplumda bireysellik diye bir şey yok. Duyguların
yerini ihtiyaçların aldığı toplumda insanlar birer makine gibi programlanıyor.
Hastalık, endişe, hüzün ortadan kalktığı için ilk bakışta toplumsal huzur kusursuz
olarak sağlanmış gibi görünüyor. Ne var ki duyguların, özgürlüklerin,
bireyselliğin olmadığı bir dünya gerçekte çok kusurlu bir dünyadır. Bütün
bunların var olduğu ama hastalıkların, endişelerin, hüznün olduğu dünya da
kusursuz değil.
Bugün dünya Covid – 19 pandemisiyle
birlikte geçmişte yaşanan birçok olaydan ve tehditten çok daha derin bir tehdit
altında görünüyor. İnsanlar birbirinden uzak duruyor, eskisi gibi alışverişe
çıkamıyor, tatile gidemiyor, restoranlarda yan yana, karşı karşıya oturup yemek
yiyemiyor, dertleşemiyor, eğlenemiyor. Özetle birkaç ay öncesine göre çok daha
ürkek, çekingen hatta korkak bir yaşam sürüyoruz hepimiz. Cesur Yeni Dünya beklenirken
tam tersine Korkak Yeni Dünya ile karşı karşıya kaldık.
Bu yeni
dünyada evden çalışanların sayısı artacak, ofislerde, banka şubelerinde bulunan
personel sayısı düşecek öyle olunca ofis binalarına gereksinim azalacak. Sistemler
bu yeni biçimlenmeye uygun olarak değişecek. Avukatlık, danışmanlık,
muhasebecilik, mimarlık gibi serbest meslek işleri tümüyle olmasa bile büyük
çoğunluğu itibarıyla uzaktan yapılacak. Uzaktan yapılamayacak serbest meslek
işleri olarak doktorluk, diş hekimliği, veterinerlik gibi meslekler kalacak.
Tarımsal üretim, sanayi üretimi, inşaat gibi işler bugünkü gibi yapılmaya devam
edecek. Buna karşılık evden çalışma arttıkça taşımacılık gibi hizmetlerde düşüş
olacak. Taşımacılığın eskisine göre artacağı belki de tek alan kargo ve kurye
hizmetleri olacak. Çünkü ticaretin bugünkünden çok daha hızlı biçimde
e-ticarete kayması bekleniyor. Bu yeni dünyada istihdamda da düşüşler
yaşanacak. Örneğin 30 kişinin çalıştığı bir ofiste en az bir odacı, bir çaycı, birkaç
hizmetliye ihtiyaç varken evden çalışmaya geçildiğinde bu kişilere ihtiyaç kalmayacak.
Çoğu şirket bunlar dışındaki çalışan sayısını da yeniden gözden geçirecek.
Evden çalışmaya geçilmesi insanların her gün evlerinden işyerine taşınması
gereğini ortadan kaldıracağı için servis taşımacılığı yapan şirketler de azalacak
ve küçülecek. Önceden 100 kişiye servis veren ve 10 garson çalıştıran bir
restoran artık 40 kişiye servis verebileceği için 10 garson terine 4 garson
çalıştırmaya dönecek ve öteki 6 garson işsiz kalacak. Ayrıca bu restoran 100
kişiye göre alım yaparken 40 kişiye göre alım yapmaya başlayınca ona mal
satanların da satışları düşecek ve onlar da ister istemez küçülmeye gidecekler.
Ortada bir restoran olsa sorun olmazdı ama bu restoran örneğini yüzlerce,
binlerce restoran, kafe, büfe, otel, motel olarak düşününce işin boyutu
değişiyor.
Küreselleşme dönemi olarak kabul
edilebilecek son 25 yılda eskiye göre daha da artan bir hırsla önüne geleni
tüketen, doğayı katleden insanoğlu, işsizliğin ve gelir dağılımı bozukluğunun hızla
artacağı farklı bir ortama doğru ilerliyor. Bu yeni dünyada geleceğe ilişkin
doğru tahminler belki de en önemli veriler olacak. Veri sağlığı, yansız
değerlendirme, doğru seçimler yapabilmek en önemli meseleler haline gelecek.
Bir devletin girişimcilere ve çalışanlara sunabileceği belki de en değerli hizmet
sağlıklı veriler olacak. Doğru ve sağlıklı verilere sahip olan ülkelerin
girişimcileri ve çalışanları geleceği doğru planlayacaklar. Bunu yapamayanlar
bu korkak yeni dünyada mayın tarlasında gözü kapalı yürür gibi gidecekler.
Teşekkürler Hocam, ufuk açıcı paylaşımlarınız için. Dünya daha güzel, daha adil bir yer olması umuduyla.
YanıtlaSilSağ olun.
SilDünyadaki ekonomik krizin boyutları ne olur hocam? toparlanma için hangi yılı öngörüyorsunuz? 2022 2023?
YanıtlaSilDünyanın toparlanması biraz uzun zaman alır ama gelişmekte olan ülkeler daha hızlı toparlanır (Türkiye dahil.)
SilUzun zaman demekten kastınız nedir hocam? Biraz göreceli bir kavram ?1-2 yıl? 3-5 yıl? 5 yıl dan fazla?
SilHocam,
SilBu yorumunuza katılamayacağım.
Gelişen, gelişmekte olan ayrımının da doğru olmadığını düşünüyorum.
Virüs ile gelen salgın ve onun etkileri bağlamında; bence belirleyici olan
devletin vatandaşı için aldığı önlemlerdendir.
Iskandinav ülkelerini ele alalım. İsveç’in hasta sayısı ve kaybı diğerlerinden kat be kat fazla. İsveç’in üretim gücü kaybını telafi etmesi çok daha zor olacak.
Amerika süper güç olmasına rağmen hastalık geçiren sayısı, kayıp sayısı çok fazla ve virüs ile mücadelesi de virüsün yayılmasını etkin bir şekilde önleyebilecek nitelikte değil. Çin daha az gelişmiş olmasına rağmen, üretimin asıl unsuru olan ‘insanı’ koruyabildiği için çok daha hızlı toparlanabilir.
İkinci önemli konu virüs ile etkin bir şekilde mücadele kapasitesi.
Almanya, G.Kore gibi, önlemlerini bilimsel yöntemlere uygun şekilde alan ölçümlerini doğru bir şekilde yapan ülkeler çok daha kısa sürede çok daha az kayıpla üretime geri dönebilir ve ihtiyaçlara cevap verebilir.
Bence ilk etapta toparlanabilen bu ülkeler bir adım öne geçecekler ve hatta geçtiler bile.
Bilgi çağına, toplumsal organizasyon ve akılcı davranış kapasitesi eklenerek yumuşak gücün (Softpower) başat olduğu bir yöne doğru ilerliyor olacağımızı düşünüyorum.
İsveç avrupa ülkeleri içinde karantina uygulamayan,okuların,sosyal faliyetlerin ve hizmet sektörünün kısıtlanmadığı ülkelerden biri.son verilere göre 37,000 salgın vakasına
Silkarşı 4395 ölüm oranı... burda en önemli olan şu an dünya sağlık örgütünün verdiği rakamların tartışmalı oluşu.ölenlerin büyük çoğunluğu bir kaç kronik hastalıktan muzdarip,65 yaş üzeri insanlar olmasına rağmen otopsi yapılmadan dsö'nün istatiklerine
korona vakası olarak girmesi biraz düşündürücü.
Hocam küreselleşme ile birlikte teknolojinin insana olan ihtiyacını azaltmasıyla işsizliğe kayacak insan nufusu sizce yeni bir ekonomik sistemi doğurabilir mi ? Fabrikaların akıllılaşması vb durumlar da göz önünde bulundurulursa emek - işci kavramı yıkılabilir mi ?
YanıtlaSilTam tersi de olabilir. Gelecekte çok daha nitelikli işçiler gerekeceği için işçi sınıfı güçlenebilir.
SilBizim gibi sorunları halı altuna süpürüp onları görmezden gelen ülkelerin sonu şimdiden belli sanırım hocam.
YanıtlaSilSaygılar Mahfi bey,
YanıtlaSilMatrix filminde ki olaylar gibi bir giriş olmuş.
Ben çok yakın gelecekte kağıt parasız sadece kart ile alış veriş hayal ediyorum . Vergi kaçırmaların minimuma indirgendiği , sistemin ve akışın sürekli takip edildiği bir ortam.
Hayaletmeye gerek yok İsveçte uygulanıyor zaten.
SilKart bile kullanmayan çin var yüz tanımlama olarak ödeme yapılıyor.
SilHocam, Tarihsel Süreç İçinde Türkiye Ekonomisi kitabınıza başladım. Sizden her zaman olduğu gibi çok şey almaya devam ediyoruz müsaadenizde. Saygılarımla.
YanıtlaSilSağ olun.
SilAlbert Camus'ün "Veba" romanı da çok önemli. Kitabın teması: "Veba, aslında, insanın davranışlarında. Davranışlarımızı değiştirmeye çabalarsak, vebadan kurtulma olasılığımız yüksek." der. Camus, bu kitabı 1947'de yayınlamıştır.
YanıtlaSilVeba (kitabın ana adresi):
https://canyayinlari.com/kitapdetay/modern/roman/albert-camus/veba/18715/
Son olarak, Giovanni Boccaccio'nın "Decameron" adlı kitabı. 1348-1353 arasında "kara ölüm" dönemindeki olayları anlatması bakımından; tarihte bilimselliğin henüz yerleşmediği çağlardan, günümüzde bilimselliğin yaygınlık kazandığı çağlara kadar dönüşümün nasıl gerçekleştiğini gözlemleyebilirsiniz. O dönemde pandeminin nasıl başladığı ve yayıldığı üzerine söylenegelen ve bugün "komplo teorisi" olarak adlandırılan hikayelerin, günümüzdekilere kıyasla çok naif kaldığını "Decameron"u okuduğunuzda idrak edebilirsiniz.
Decameron (kitabın ana adresi):
https://www.alfakitap.com/kitap.php?id=382858
Paylaşım için teşekkürler. İkisi de çok önemli kitaplar gerçekten.
SilHocam yine derinden vurdunuz.Yazinizdan cikardigim sonuç yeni dunya duzenine uyamamanin verdigi sikintilarla birlikte sosyal patlamalarin bolca yaşanacağı bir doneme girme riskinin ortaya çıkacağı.Şimdiden öngörün bizim gibi ülkelerin bu yeni dunya düzenine uyma şansının hiç olmadığı.Zaten yaşanılan sanal bir zenginlik dönemiydi.Simdi de hakettigin yaşama dönüş
YanıtlaSilGüzel özet. Sevgiler
SilSadece ofis çalışanları home office çalışacak ve ekonomi bunun doğrultusunda şekillenecek olarak algılamak bu süreci yanlış değerlendirmemize sebep olabilir. En basit örneği şuanda yaşanmakta olan ekonomik krizden dolayı insanlar düğün nişan ev eşyası çocuk yetiştirme gibi maliyetli kalemleri olan evlilik kurumuna artık girmek istemeyecek ve yalnız bir hayat yaşama eğiliminde olacaklar. Bu da bireyi daha radikal değişiklikler yapmaya itebilir. Bir anda başından beri hayalini kurduğu şeyi yapmaya ya da sürekli ertelemek zorunda olduğu bir planı gerçekleştirmeye çalışabilir. Yani kısacası insanlar daha fevri adımlar atabilirler hayatlarını ilgilendiren meselelerde.
YanıtlaSilTeşekkür ederiz elinize sağlık Hocam.
YanıtlaSilBora Türkoğlu
Sağ olun
SilHocam her yerde sağlık sistemlerinin hızlı toparlanacağı yazıyor.Sizce Doktorlara olan ihtiyacı artacak mı?
YanıtlaSilEvet
SilHocam türkiyede en zengin birkaç müteahhit ve ailesi %50 zenginleşip,en fakir 70milyon emekli,memur,işçi,asgari ücretli,esnaf ve çiftçi %50 fakirleşirse..o yılı pozitif büyümeyle mi kapatmış oluruz?
YanıtlaSilBirkaç mı,ülkede 450bin müteahhit var.
SilBüyüme öyle bir şey değil. Sizin dediğiniz gelir dağılımı yani bölüşüm meselesi.
SilAnonim 17:31,şahsen cengiz,limak,kolin,agaoglu gibi kamu ihalesi alıp,otoyol,köprü yapanları kasettim,londra hukukuna bağlı olanları yoksa mahallede apartman yapan temel&dursun inşaatı değil,neyazıkki onların durumu işçi,memur,emekliden de kötü şu anda.zaten yolun sonuna gelinmesi onların batmasına bağlıydı zira iktidarın varlık sebebi onlardı,artık yoklar.tünelin ucunda ışık göründü.
SilBu sayfada kimse darılmasın, kimse gücenmesin, ben bu yazıdan şu sonucu çıkarıyorum:
YanıtlaSilParası olan, konforlu yaşamına devam edecek,
Parası olmayan; ya çile çekerek yaşayacak, ya da ölecek.
Bu her zaman böyleydi.
SilMahfi Bey merhaba kıymetli yazılarınız için teşekkürler umarım iyisinizdir. Bahsettiğiniz distopik öngörüler komplo teorisyenlerinin çok sevdiği senaryolara temel oluşturabilecek bir düzlemde. Aklımda tek soru var; sağlık krizi mi ekonomik ve sosyal yeniden yapılandırmayı tetikledi yoksa ekonomik sorunlar mı sosyal mesafelerin zaruri hale gelmesine yol açıyor? Gelir eşitsizliğinin en büyük sonucu/tehditi öfkeli ve örgütlenmiş kalabalıklardır ve virüsün etkileri sayesinde bu kalabalıkların öfkesi sağlığa yönlendirilmiş durumda hatta örgütlenmesi viral sebeplerden dolayı engellenmiş gibi görünüyor. Covid19, Nick Hanauer'ın bahsettiği "dirgenler"i engellemiş gibi duruyor. Saygılar.
YanıtlaSilBugün itibariyle hepsi birden. Konu sağlıkla başlamış gibi görünüyor ama zaman içinde nedenlerle sonuçlar iç içe geçiyor.
SilCevap için teşekkürler. Covid'in sonuçlarına kısaca bir bakınca; evlerinden çıkamayan kitleler, küçülmeye bağlı kontrolü kolay bir ekonomi, sokak ve sosyalleşmeyle aynı oranda zayıflayan bir kayıtdışı ekonomi, ekonomiyi eleştirmeye imkan tanımayan bir salgın öznesi vs. ilk akla gelen konular. Nedenlerle sonuçlar içiçe demişsiniz fakat sizi nedensellik ilkesine daha uygun olarak bir tercih yapmaya zorlasam hangisini seçerdiniz? Covid'in yarattığı bir ekonomik kriz mi, yoksa ekonomik krizi asgari zararla atlatabilecek bir salgın bahanesi mi?
SilBence insanlar hiç olmadığı kadar bir birine yakın.Artık,dünyanın öbür ucu bile olsa mesafeler sıfır.
YanıtlaSilLüzumlu,lüzumsuz her şeyi her an paylaşabiliyoruz.Görüntülü konuşabiliyoruz. Neftlix diye bir şey var; daha sı Surviver var; bunları seyredip mutlu oluyoruz. İyiyki varsın WhatsApp, iyiyki varsın teknoloji (mi acaba?)
Bu dediğiniz Göbeklitepeye gitmeden internette izlemek gibi. Önemli bir şey ama gidip görmek, dokunmak çok farklı bir şey.
SilDaha onceki yorumuma ismim her ne kadar cikmasa da. ek olarak şunu söyliyeyim.Teknoloji sanal gozluk teknolojisini daha da geliştirerek insanları gerçeklikten iyice kopartıp evinde sanal dünyada duygularını tatmin edeceği.Baska türlüsü gerçeklikle yüzleşmek çok aci verecek.Insanoglu bunu kaldıramaz.
YanıtlaSilHocam, üç beş kuruş tasarrufu bankaya, enflasyon korumalı hesaba koyduk ama zarar ettirdi, döviz çok daha fazla yükseliyor, ne düşünüyorsunuz. Saygılar.
YanıtlaSilBen bu tür tavsiyelere girmiyorum.
SilSelam hocam, korkak yeni dünyada dolar iner mi çıkar mı?
YanıtlaSil:)
Dolar olduğu yerde kalır da TL ne olur diye bakmak lazım. O da bizim ne yapacağımıza bağlı.
SilBizim milletin hiç bir şeyden korktuğu filan yok saygıdeğer hocam, herkes çarşı pazar geziyor.
YanıtlaSilUmarım sorun çıkmaz.
SilGüzel bir konuda değerli bilgilerinizi paylaştığınız için teşekkürler. Devletin yayınlamış olduğu özellikle ekonomi alanındaki istatistikler son yıllarda sık sık tartışma konusu oluyor. Bu anlamda biz "doğru ve sağlıklı verilere sahip ülkeler" sınıfına giriyor muyuz yoksa bu soru gereksiz bir soru mu?
YanıtlaSilİnsan hayret ediyor doğrusu.
SilBen mesela Varlık Fonunun kendi sitesinde gelir harcama bilgileri ve bağımsız denetçi denetim raporunun yer alıp almadığına bakıyorum bu soruyu yanıtlarken. Kurulalı 3 yıl oldu henüz bu bilgiler yok.
SilSevgili Hocam, bizim millet Covid19 adını çoktan Cavit yaptı.
YanıtlaSilKüçük çocuklar bayramda gelenlere bu sene Cavit Abi de geldi,
dikkat edin Cavit abi hasta, Cavit abi de gitti diye espri yapıyorlar.
Sanayide arkadaşlar hepimiz eve gidince Cavit burda yalnız kalıyor,
Çin'den Cavidan Ablamız da gelsin demeye başladılar.
Çorlu, İkitelli, Dudullu, Halkalı herkes çalışıyor hocam,
ağzımıza uyduruk bir maske, dipdibe aynen devam,
sigarayı bırakanlar Cavit kokusunu
sevmiyor diye yeniden başladı.
Sevgiler, Orhan.
Teşekkürler hocam.
YanıtlaSilİnsanların zihninde artık durum ne zaman düzelecek ve düzeldikten sonra bizi nasıl bir hayat bekliyor sorusu oluşmaya başladı.
Umarım tekrardan "durum düzelecek mi?" sorusunun zihinleri kurcaladığı zamanlara dönmeyiz.
Sağ olun. Umarım dönmeyiz.
SilSayın Mahfi Bey, güncel bir konuya değinmişsiniz. Teşekkür ederiz. İşsizlik büyük bir sorundu, daha da artacak. Covid-19 Virüsü düşünce yapımızı, alışveriş alışkanlıklarımızı değiştirdi. Ortaya çıkacak virüsler nedeniyle, sosyal hayat ve çalışma hayatı kısıtlanacak, dolayısiyle istihdam olumsuz yönde etkilenecektir diye düşünüyorum.
YanıtlaSilEmekliyim. İstanbul'da oturuyoruz. Virüs konusu ortaya çıktığı günden itibaren ev hapsine girdik. 65 yaş üstünde olduğumdan alışverişlerimi sanal marketlerden ve telefon siparişi ile yapıyorum. Virüs'ten önce gıda ve sebzeleri kendim seçer alırdım. Şimdi,paketden ne çıkarsa razı oluyorsunuz. Pazar'a giderdim. Hafta içi, vapur, metro ve otobüse biner, boğazda ve sahilde yürürdüm. Şimdi hepsi geride kaldı. Artık, otobüse, vapura, metro ya binmek zor. Uzun süre. AVM ve Kafelere gidilemiyecek. "Ya virüsü kaparsam" korkusu başladı. Yüz yüze konuşmalar, sohbetler , buluşmalar, ev gezmeleri bitti. "Sosyal Mesafe" kuracağız derken, sosyal olmayan bir hayat başladı. Yüz yüze görüşmelerin yerini artık canlı telefon görüşmeleri aldı. İletişim masrafları arttı. Daha fazla bilgisayar başında kalıyoruz, telefonlar elden düşmüyor. Neredeyse esiri olduk iletişim araçlarının. Saatlerce televizyon, film izliyoruz. Sonuç olarak, virüs baskısı "EVDE OTUR" ve "EVDE ÇALIŞ" dönemini başlattı. Seyahat etme, tatile gitme, gezi gibi faaliyetlerin ise azalacağı, dolayısiyle işletmelerin ve bu sektörlerde istihdamın da azalacağı beklenebilir. İş sahipleri, işçiler ve toplumun tüm kesimleri için sıkıntılı günler mi başlayacak? Virüs fırtınası 3 ayda, Dünya'yı, alışılmış düzenin ve yaşam tarzının dışına çıkardı.
Saygılarımla,
Ben de sizinle aynı durumdayım. Yeni düzenleme birçok yasağı kaldırdı ama 65 yaş ve üstü için yasak aynen devam ediyor. Sadece Pazar günleri birkaç saat dışarı çıkmaya izin veriliyor. Oysa bu izin hafta içinde bir gün olsa 65 yaş üstü de kendi alış verişini yapabilecek. Pazar günü her yer kapalıyken insanları dışarı çıkarmanın ne anlamı var ben anlayamadım.
SilHocam size derin bir soru;
YanıtlaSilHayatınızın amacı nedir?
Mahfi bey, materyalist (maddeci) olduğunu bizzat kendisi söylemişti.
Sil"Hayatın anlamı" gibi konularla ilgileniyor gibi gözükmüyor.
Bir yanlış anlaşılma olmasın, aramızda öğenci arkadaşlar da var anlamaya çalışan.
Sil"Materyalistler, hayatın amacını sorgulamaz." diye bir genelleme yoktur.
Kısaca açıklamak gerekirse:
Spiritüelliğe eğilimli olanların; hayatın amacıyla ilgili düşünceleri, soruları, yorumları farklıdır (ve benzerlikler gösterebilir).
Materyalistlerin; hayatın amacıyla ilgili düşünceleri, soruları, yorumları farklıdır (ve benzerlikler gösterebilir).
Liberteryenlerin; hayatın amacıyla ilgili düşünceleri, soruları, yorumları farklıdır (ve benzerlikler gösterebilir).
Anarşistlerin; hayatın amacıyla ilgili düşünceleri, soruları, yorumları farklıdır (ve benzerlikler gösterebilir).
Nihilistlerin; hayatın amacıyla ilgili düşünceleri, soruları, yorumları farklıdır (ve benzerlikler gösterebilir).
Dindarların; hayatın amacıyla ilgili düşünceleri, soruları, yorumları farklıdır (ve benzerlikler gösterebilir).
(...)
Ekollerin, düşünce tarzlarının; hayatın amacı üzerine söylemleri farklılıklar (ve benzerlikler) gösterebilir.
Hocam Hukuk alanında daralma olur mu? Hukuk bu süreçte prestijli bir alan olmaktan çıkar mı?
YanıtlaSilDaha fazla çıkarsa zaten hukuk diye bir şey kalmayacak.
SilSayın Eğilmez, yazınız için teşekkürler. Herkesin ortak olduğu noktalardan biri "İşsizliğin artacağı" dır. Ülkemizde ve dünyada işsizlik zaten had safhada. Bu yılın sonuna doğru Covid-19 sebebiyle işsizliğin en az 2 ye katlanacağı anlaşılıyor. Bu kadar işsiz sosyal ve güvenlik sorunları yaratacak gibi. Bu sadece Ülkemiz için değil, bütün dünya içinde aynı sorun olacak. Dünyadaki bu kadar işsiz ile nasıl başa çıkılacak? Malum "Aç kalan insanlar umutlarını bile yerler" denir. Sosyal ve güvenlik Ülkelerin en büyük sorunu olacak gibi, şimdiden hazırlanılması gereken en önemli sorun budur diye düşünüyorum. İşsizliğe çare bulunamayacağına, dünya nüfusunu kısa sürede azaltamayacağımıza göre. Acaba yanılıyor muyum?
YanıtlaSilEvet maalesef işsizlik artacak ve niteliksiz insanların işsizliği çok yükselecek. O nedenle bizim artık bilim dışı hiçbir eğitime yer vermeyerek tümüyle bilimsel eğitime dönmemiz gerekiyor.
SilHocam bir Huxley hayranı olarak yazınızı cok begendim. ayrıca bana direkt marks'ın Kapital'de "kapitalist birikimin genel yasası" ile alakalı yazdıklarını aklıma getirdi. Elinize sağlık. Bu arada bu arada huxley'den Kadim Felsefe'yi de okudunuz mu merak ettim. Okumadıysanız şiddetle tavsiye ederim.
YanıtlaSilSes Sese Karşı'yı okudum, Kadim Felsefe'yi okumadım. Onu da okumaya karar verdim. Paylaşım için teşekkür ederim.
Sil"doğayı katleden insanoğlu"
YanıtlaSilBu umarım biraz değişir hocam 😕
Yazı için teşekkürler, ellerinize sağlık :)
Teşekkürler.
SilHocam restourant orneginize katılmıyorum. Evden çalışan yemeyi bırakmayacak. Başka yerdeki market ve bakkalın satışını artıracak. Belki yine yakın restauranttan yemek söyleyecek. Başka kişiler büyüyecek ve yeni yatırıma dönecek.
YanıtlaSilBirçok insan restorana sosyalleşmek amacıyla gidiyor. Evden yemek söylemek aynı şey değil.
SilDerhal tum dunyada suru bagisikligina gidilmeli.
YanıtlaSilSerbest piyasadan korkmanin bir manasi yok.Korkunun da ecele faydasi yok.
Serbest piyasada gizli el en dogruyu bulur.
Hersey dengesini serbest piyasada bulur.
Onun icin Allahin izniyle suru bagisikligina gecerek birakiniz yapsinlar birakiniz gecsinler mantalitesi islemelidir.
İngiltere bu dediğiniz yaptı. Sonuç ortada.
SilMuhterem hocam,konu dışı olacak ancak;koronavirüs normalleşme takvimi çerçevesinde:
YanıtlaSilticarethanelerin(avm)ibadethanelerden(cami,cemevi)1ay önce açılmasını,kreşlerin ise okullardan 3ay önce açılacak olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
bu mantıksızlık bir yönetim zaafiyeti değilmidir?aynı zihniyetin ekonomik yönetimde de hüküm sürmesi bu ülke için daha nekadar sürdürülebilir görünüyor?
Çok derin bir konu.
SilMahfi bey, tecrübenize istinaden bir sorum var (dalga geçmiyorum).
YanıtlaSil"Yalan söylemek", suç mu?
Hayatta yalan söylemek de var; bunu inkâr edemeyiz ki.
Yalan söylemek suç olmayabilir, eğer vicdanınız rahatsa sorun yok. Ama Dostoyevsky'nin Suç ve Ceza'da betimlediği gibi vicdanı insanı rahat bırakmaz. Raskolnikov o nedenle sonunda suçunu itirafa kadar gider.
SilNe suçu, 7/24/365 yalan söyleyerek, günde 3 kez aynı konu üzerinde birbirine tamamen zıt palavralar sıkarak saraylarda yaşayabilir, tüm akraba-i taallukatı zengin edebilir, saltanatınızı ömür boyu sürdürebilirsiniz. Tek koşul, bunlara bila kayd ü şart inanacak bir sürü bulabilmek. Sonrası kendiliğinden gelir...
Silhoca yazmaya devam ediyorsunuz. hoş. çok şey öğrettin. thanks for everthing mate, take care
YanıtlaSilThanks a lot.
SilHocam insanların bu süreçte çektiği sıkıntılar psikolojik olarak onları derinden etkiliyor. Bu süreçten sonra insanların dahada sosyalleşeceğini , turizmin artış göstereceğini 100 müşterisi olan otel 300 müşteriye çıkacağını düşünüyorum bu sebeple istihdamın artacağını ticaretin fazlalaşacağına inanıyorum.Büyük ülkelerde insanların geçici olarak çok azının evde çalışacağını ama genel olarak insanların sosyal ihtiyaçlarını karşılaması gerektiği için dışarıda vakit geçireceklerini düşünüyorum. Değerli yazınız için teşekkür ederim.
YanıtlaSilSevgili üstat,
YanıtlaSilYakın geleceğe dair yol gösterici öngörülerinizi paylaştığınız, bizler için çok değerli yazınız için teşekkür ediyorum.
Sağlıklı günler
Hocam bilgileriniz için çok teşekkür ediyorum sizce bu durum önümüzdeki yıllar için toplumsal olaylara yol acabilir mi
YanıtlaSilHocam merhaba, değerli yazınız için teşekkür ederim, güzel bir yazı gerçekten.
YanıtlaSilBen bir konu hakkında fikrinizi merak ediyorum. Şu günlerde hep söylendiği gibi tüketim olumsuz etkilenecek diye. Şüphesiz bazı zaruri olmayan sektörler mutlaka olumsuz etkilenecek, örneğin turizm eğlence vs. Sizin yazınızda da belirttiğiniz restoran sektörünün diğer alanları etkileyeceğinden gidecek olursak; restoranlara daha az müşteri gidebilir fakat bu demek değil ki gıda sektörü restaurantlara mal satamadığı için olumsuz etkilenecek. Çünkü insanlar tüketmeye devam edecekler ama restorana gitmeden yapacaklar, muhtemelen evlerinde. Dolayısıyla üretici, restoran üzerinden tüketiciye satamadığı ürünü market üzerinden satacak. Restoranların garson sayısı düşecek ama kuryeci sayısı artacak, marketlerin çalışan sayısı artacak. Bu iki sonuç birbirini nötr yapmaz mı? Bu tür yaklaşım benzer durumlar için de geçerli olabilir bence. Evden çalışma artacağı için insanlar evlerini ofise dönüştürecekler bunun için yeni harcamalar yapacaklar, evlerde daha üzün süre kaldıkları için evlere daha fazla temizlikçi çağıracaklar. Ofisin boşalmasıyla işsiz kalan çaycı-aşçı-servisçi gibi insanlar da bu yeni modelde ekonomiye bir şekilde katılacaklardır bence. Yine serbest piyasadaki o görünmez el her şeyi dengeleyecektir :)
Bir ornek : Restoranlardaki garsonlar azalacak ama evlere siparise giden moto kuryeleri artacak.. Ofislerde calisan cayci temizlikci sayisi azalacak ama evden calisan insanlar sebebiyle kargo tasiyan personel sayisi artacak.. Tasimacilik isinde istihdam kaybi olacak ama evde oturanlar sebebiyle supermarketlerde calisanlarin sayisi artacak.. Kisacasi toplam istihdamin degisecegini degil sektorel kaymalar olacagini, ayrica kuresel capta dev bir dogal afet, 3. dunya savasi vb bir hadise yasanmadigi icin dunyanin yeralti yerustu kaynaklari miktari degismediginden, fabrikalarin fiziksel varligini devam ettirdigini dusunerek, toplam servette de kayda deger bir degisiklik olmadigindan dusuk gelirlinin de yuksek gelirlinin de hayat standartlarinin cok fazla degismeyecegi bir gelecek olacak diye dusunuyorum. Ozellikle ilac bulunduktan sonraki surecte patlayacak olan ertelenmis tuketim arzusunun ekonomileri tekrar sisirmeye baslacagini da dusunuyorum.
YanıtlaSilSizin gibi değerli hocalarımız iyiki var gerçekten ilham aldığım birisiniz ben de blog yazmaya başladım bu süreci evde boş boş geçirememek için inşallah bi gün sizinle yarışacak duruma gelirim sağlıcakla kalın
YanıtlaSilMahfi Hocam Merhaba;
YanıtlaSilÖngörülerinizi paylaşarak ufkumuzu açtığınız yazınız için teşekkür ederiz.
"Önceden 100 kişiye servis veren ve 10 garson çalıştıran bir restoran artık 40 kişiye servis verebileceği için 10 garson terine 4 garson çalıştırmaya dönecek ve öteki 6 garson işsiz kalacak."
Bir üst satırda bulunan cümlede terine kelimesi yerine "yerine" yazılması gerekiyor sanırım hocam.
Küçük bi öneri de benden olsun; distopik romanların ilk örneği ve Orwell'ın "1984" romanına esin kaynağı olan " Yevgeniy İvanoviç Zamyatin" in 1920 yılında yazdığı "Biz" adlı romanıdır. Okuman listeniz için nacizane önerimdir hocam, saygılarımla.
YanıtlaSilElinize sağlık Mahfi Hocam. Yine harika bir yazı olmuş.
YanıtlaSil