2021 Yılı Başında Türkiye Ekonomisinin Görünümü

2020 yılının bahar aylarında başlayan ve halen devam eden Covid-19 salgını bütün dünyada son derecede ağır etkiler yarattı. Bu etkiler Türkiye ekonomisinin de ivme kaybı yaşamasına yol açtı. İvme kaybı aslında 2020 yılında salgın sonrasında değil 2019 yılında yaşanmaya başlamıştı. 2019 yılına küçülmeyle giren ekonomi ilk iki çeyrekte yüksek enflasyon ve küçülme olgularını birlikte görerek slumpflasyonla karşılaştı. 2020’nin ilk çeyreğinde yaşanan toparlanmayı bu kez Covid-19 salgınıyla gelen yeni bir slumpflasyon dalgası alt üst etti.

2013 yılında 958 milyar dolara ulaşarak bütün zamanların zirvesine çıkmış olan GSYH, izleyen yıllarda sürekli gerileyerek 2019 yılında 761 milyar dolara düşmüştü. 2020 yılında gerilemenin biraz daha devam edeceğini ve 739 milyar dolar dolayında tamamlanacağını bekliyoruz. GSYH’deki gelişmeye benzer bir gelişme kişi başına gelirde görülüyor. 2013 yılında 12.489 dolarla bütün zamanların zirvesine çıkmış olan kişi başına gelir, o tarihten sonra sürekli gerileyerek 2019 yılında 9.151 dolara düştü. 2020 yılı sonunda kişi başına gelirin 8.827 dolara inmesi bekleniyor.

2020 yılında üretimde yaşanan kayıplara, maliyetlerde yaşanan artışlara ve turizm kesiminde yaşanan büyük gelir kayıplarına karşın GSYH’nin ve kişi başına gelirin nispeten az bir kayıpla karşılaşmasının temel nedeni büyük ölçüde para arzındaki artış, bütçe açığı ve cari açığın büyümesidir. Gerçekten de para arzı (M2 olarak ölçüyoruz) 2020 yılında yüzde 37 oranında arttı. 2020 yılında ortalama enflasyonun yüzde 12, tahmin edilen büyümenin de yüzde 1 olacağını hesaba katarsak para arzındaki artışın enflasyon + büyüme oranının üç misli artış gösterdiğini görürüz. 2013 yılında 2019 yılına kadar yüzde 1,5 olan ortalama bütçe açığının 2020 yılında yüzde 4,5, aynı dönemde ortalama yüzde 3,3 olan cari açığın 2020 yılında yüzde 5 olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Türkiye ekonomisi, böylece her zaman var olan ama birinin daima düşük olarak gerçekleştiği ikiz açığın (bütçe açığı – cari açık ikilisi) ilk kez ikisinin de yüksek olacağı bir yılı geride bırakmış oluyor. Bu konunun önümüzdeki dönemde hem enflasyon hem de ekonomik denge açısından sıkıntı yaratacağını söylememiz mümkün.

2020 yılının son iki ayına gelene dek faizler baskı altında tutulurken bir yandan da aktif rasyosu uygulamasıyla bankaların kredileri artırması teşvik edildi. Bir yandan emisyon artışıyla bir yandan da kredi kullanımının teşvik edilmesiyle para arzında ortaya çıkan artışlara ek olarak kamu harcamalarının artması sonucu bütçe açığında görülen yükselişler ve cari açıktaki ciddi artışlarla ekonomide zorlama bir canlılık yaratıldı. GSYH’yi ve kişi başına geliri daha fazla gerilemekten kurtarmaya yönelik bu çabaların maliyeti yüksek enflasyon ve TL’nin yüksek dış değer kaybı olarak faturaya yansıdı.  

2020 yılı, 2001 krizinden sonra yüzde 10’un üzerinde gerçekleşmeye başlayan iki haneli işsizliğin bu şekilde devam ettiği bir yıl oldu. Aslında işsizlik ölçüsünün daha doğru ifadesi olan geniş işsizlik oranı yüzde 27 dolayında bulunuyor. İşten çıkarmaların engellendiği, iş başvurularının düştüğü ve çalışanlara devlet desteğinin verildiği bir dönemde ortaya çıkan bu yüksek işsizlik oranı, bunların ortadan kalkacağı önümüzdeki dönemler için beklentilerin karamsar olmasına yol açıyor. 

Enflasyon oranının 2020 yıl sonunda yüzde 15 dolayında olması bekleniyor. Yukarıda değindiğimiz para ve kredi arzındaki artışların enflasyonda ciddi bir yükselmeye yol açması kaçınılmaz bir sonuçtu. 2019 yılında yüzde 11,8 olan enflasyonda yaklaşık 3 puanlık yükseliş bu kadar para arzı artışına karşın düşük görünse de açıklanan enflasyon oranının ne kadar gerçekçi olduğu tartışmalıdır.

2020 yılında en ilginç ekonomik gelişmelerden birisi dış borç yükü (dış borç stoku / GSYH) hesabında yaşanmıştır. 2019 sonunda 435 milyar dolar olan dış borç stoku 2020 yılının üçüncü çeyreğinde 435 milyar dolarda kaldığı halde dış borç yükü yüzde 57,1’den yüzde 60,6’ya yükselmiş görünmektedir. Bu tuhaf olayın nedeni TL’nin değer kaybı nedeniyle GSYH’nin dolar cinsinden gerilemesidir (bölen sayı olan GSYH, bölünen sayı olan dış borç stokundan hızlı gerilediği için dış borç yükü artmış görünmektedir.)

Özetle söylemek gerekirse; Türkiye ekonomisi 2021 yılına düşük büyüme, GSYH ve kişi başına gelir düşüşü, yüksek enflasyon, yüksek işsizlik, yüksek bütçe açığı, yüksek cari açık, yüksek dış borç yükü, yüksek risk primi, yüksek faiz, yüksek kurla girmiş bulunuyor. Bunlara ek olarak sosyal ve siyasal sorunlarda da önceki yıllara göre artış söz konusu. Bardağın boş tarafı böyle. Bardağın dolu tarafında ise; salgına karşın işsizlik oranının daha da artmamış olması, CDS priminin çok yüksek olmasına karşın düşmeye başlaması, yıl için ciddi değer kaybı yaşayan TL’nin toparlanmaya geçmesi ve olumsuz salgın ortamına karşın özel kesimin üretim çabasına devam etmesi yer alıyor (Ek:1.)

‘Gerçekleşmeyi değiştirmenin yolu beklentileri değiştirmekten geçer.’ 2020 yılsonunda yapılan anketler, ekonominin geleceği konusundaki beklentilerin, reel kesim beklentileri dışında, 2019 yılı sonuna göre düşüş sergilediğini gösteriyor (Ek:2.) Bu da bize beklentileri düzeltip gerçekleşmeyi olumlu şekilde etkileyebilmek için uygulamayı değiştirmemiz gerektiğini gösteriyor.










Yorumlar

  1. Hocam yazı için elinize sağlık. Hocam bu yıl cari açık beklentiniz nedir ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yüzde 4,5 - 5 dolayında bekliyorum.

      Sil
    2. Kaleminize sağlık Hocam.
      Merkez Bankasının -48 Milyar USD. Daha önceki yıllarda böyle bir durum ile karşılaştık mı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz.
      Teşekkürler

      Sil
    3. Hocam ,reel kesim güven endeksi neden yükselmiş?

      Sil
  2. Değerli Hocam, iyi seneler, bardağın dolu tarafında belirttiğiniz işsizlik bence hem doğru raporlanmıyor hem de henüz pimi çekilmiş bir bomba, işten çıkarma yasağına rağmen bir sürü insan işsiz kaldı, kalmaya da devam edecek ne yazık ki, toplam istihdamın düştüğü yerde insanların bıkıp iş aramayı bırakmasını işsizlik çok artmıyor diye yorumlamamalıyız diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet o nedenle geniş işsizliği esas alıyorum.

      Sil
    2. Geniş işsizliğin yüzde 12.7 olması mümkün mü hocam?

      Sil
    3. Tablonuzu da yüzde 27 geniş işsizlik oranına göre düzenlemeniz gerekmez miydi?

      Sil
  3. 2021 için bir büyüme tahmininiz var mı hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdilik çalışmalarımda yüzde 4'ü esas alıyorum.

      Sil
  4. Hocam mb faizi daha da arttıracağını düşünüyor musunuz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçek enflasyon daha yüksek olduğuna göre artırması lazım.

      Sil
  5. İşsizliğin 2020 yılında, 2019 yılına göre, %1 azalmış görünmesi hiç inandırıcı değil.

    YanıtlaSil
  6. Turkiye'de devlet çok șișman. Devletin küçülmesi gerekiyor. Bu sorun Fransa'da da var. Egitimde ve sağlıkta özel sektor payinin artmasi gerekiyor. Burdan sağlanacak hafiflemeyle yatırımcılardan ilk üc yil gelir vergisi alinmamasi gerekiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sadece şişman değil obez de.

      Sil
    2. Eğitim ve Sağlık zaten özelle gidiyor, sorun devletin soyulması.
      Bizim kadar özel hastane ve özel okul olan AB ülkesi yok.

      Çok çocuklu dövlet bize bahmiyır kesimine destek, engelli aylığı ve o engelliler üzerinden kdvsiz araç satışları, erken yaşta emekli olmuş kişiler, yandaşa vergi afları, atm memurları, deli yönetici maaşları,
      rüşvet.

      Semizlik memurlar atılırsa, sigortasız kayıtsız işçilik biterse olay rahatlar. Bi de milyonlarca yabancı var iş kollarını çökertip yurtdışına döviz kaçırıyor ve Yunanistana kaptırıyor.

      Sil
    3. Selam, size katılıyorum, her devletin personel kadrosunun sayısı kendi geçmiş geleneklerine göre halkın benimsemesine bağlıdır.

      Fransa, özelinde, o şişman devlet Fransız halkının geleneklerine ve devlet geçmişine uygundur. Onlar o şişmanlığı azaltmak istemez.

      Türk devletinde de benzer durum var. Halk şişman veya Mahfi hocamın tabiri ile obez devleti destekler. Küçük Anadolu kentlerinin ahalisini o memurlar besler. Memurlar esnafa kaynak aktarır, esnaf o siyasiye oy verir. Kentin esnafı da bir nevi yerli halkıdır, akrabaları o memur kadrolarındadır. İşin kılcalında bu sosyal doku var.

      Türkiye, özelinde, halk siyasi aktörleri değiştirebilir. Türk halkı devletin şişmanlığını değiştiremezler. Obez devleti temizlemek mevcut yapıda mümkün değildir.

      0LvVB9KDkd%rJlqV

      Sil
    4. Türkiye Şişman ise Almanya, İngiltere, Hollanda FİL demektir. Eğitim ve Sağlık düşük gelirli vatandaş için son sosyal devlet donatılarıdır. Bu ülkede özelleşmemesi, aksine ulaşılabilir, adaletli hale getirilmesi gereken iki sektördür. Ha, devlete yük olduğu düşünülen mevzular nelerdir derseniz; 8 adet makam uçağı, 30-40 araçlık lüks otomobil konvoyları, Her yıl müteahhitlere ödenen Milyarlarca Dolar geçiş garanti ödemeleri, hala önlenemeyen vergi kayıpları, binlerce kurum müdürüne tahsis edilen özel makam araçları, makam odalarında harcanan süper lüks tadilat masrafları, belli başlı kadroların eş dost ahbap ile doldurulması, 2 hatta 3 ekstra maaş alan torpilli danışmanlar..Biraz düşünsem bunun on katını daha yazarım ülkedeki israfa dair..

      Sil
    5. Sisman yada obez Yerine hantal daha uygun olabilir. Ama asil sorun obez ozel sektor. Pek farkli degil hali devletten. Kayirmacilik, verimsizlik, uretken olmayan siniri sektorler le siniri. Yapisal reformu belki de niteliksiz yabanci University mezunu Pazarlama muduru oglunu, personele bakan kizini isten atip, Yerine akilli profesyonelleri alarak, devletten sagladigi finansmani araba almak Yerine yatirim da kullanarak, arabasinin benzinine harcadigindan fazlasini argeye yonlendirerek baslayabilir. Vergi konusu biraz daha ilginc. 3-5 kurumsallasmis firma disinda Kim gelir vergisi oduyor merak ettim. Aflar, istisnalar, vb, bambaska bir boyut.
      Bati ulkelerinde vergi yada sosyal guvenlik yok mu? Merakimdan soruyorum.
      Soracak soyleyecek cok sey var.
      Unutmayalim, Sanayicisi, koylusu, memuru, politikacisi hep sikayet eder ama aslinda devletten saglanan aktarilan kaynak olmasa her halde pek azi ayakta kalir.
      1a, b, c, d. E. Hicbiri

      Sil
    6. Kesinlikle şişman olduğuna katılmıyorum ama maalesef kültür ve görgü yoksunu. Bizim gibi büyük ekonomilerde çok çalışan ve tasarruf eden bir devlet olursan hiçbir zaman boynun eğilmez. diğer yandan sosyal devleti destekleyen bu iki sektörü tamamen terk etmek Amerika ve İngiltere gibi kapitalizmin kalbinde yaşamaktır. merak ediyorum kapitalizm tarafından hükmedilen kaç ülkenin orta direği güçlü ve mutlu bir hayat yaşıyor? ben bu ülkeleri örnek alacağıma bu açıdan Fransa ve Almanya yı yüz kere tercih ederim.

      Sil
  7. Görünüm:

    -Çok yüksek enflasyon(ENAG'ın yıllıklandırılmış enflasyonu %45).
    -Çok yüksek işsizlik(Geniş işsizlik oranı %28.4).
    -Çok yüksek cari açık(Yılı muhtemelen 40 milyar dolara dayanan bir cari açık ile kapatacağız.)
    -435.12 milyar dış borç ile Arjantin'den sonra dünyanın en yüksek dış/borç gsyih oranı,181 milyar dolar ile dünyanın en yüksek kısa vadeli dış borç/gsyih oranı.
    -Kabaca (-) 50 milyar dolar merkez bankası net döviz rezervi.
    -Son dönemin en büyük merkezi yönetim bütçe açığı.
    -Ödenemeyecek banka kredileri nedeniyle yılın ikinci yarısında bankacılık sektöründe sıkıntı çıkma ihtimali.
    -Bütün bu nedenlerden dolayı ülke kredi notumuzun yatırım yapılabilir seviyenin 5 kademe kadar altına inmiş olması.

    YanıtlaSil
  8. Değerli hocam selam,
    Özellikle geçici mahiyetteki uygulamalar ve teşvikler sona erdikten sonra bankacılık kesimi kredilerinde sistemik bir sorun bekliyor musunuz? Mutlu yıllar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sistemik çöküş yaşanacak.

      Sil
    2. Çökmüşü daha fazla çökertemezsiniz.

      Bundan sonra çöküş filan olmaz.

      Sil
  9. "Uzun yıllardır NTV'de ekonomi gelişmelerini yorumlayan Mahfi Eğilmez NTV'den ayrıldığını duyurdu.

    CNBC-e döneminden bu yana Doğuş Grubu’nda ekonomi danışmanlığı yapan ve yayınlara çıkan Mahfi Eğilmez görüşlerinde sık sık Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve ekonomide yapısal reformların bir an önce hayata geçirilmesini savunuyordu."

    29/06/2018

    Medyada basit bir olay gibi görünmüş olabilir ancak değil. Mahfi hoca sivri konuşan biri değil. Gayet makul bir tarzı var. Sadece analiz yapıyor. Eminim ki o ekrandayken de müdahaleye uğramıştır. Bugün o kanallarda yok. Demek ki hiç duyulmaması gereken şeyler anlatıyor.

    Peki medya böyleyse devlet kurumları nasıl?

    Kafamızı kuma gömmek sonuç vermiş mi?





    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. emreozk,

      Adamlar üniversiteye kelepçe takıyor. 70 lerde de olurdu bu. DHKPC sloganları atılıyor diye 1970lerde mülkiye dahil tüm üniversiteler polis kuşatması altında öğrencileri içeri almazdı.

      O kafa kumdan hiç çıkmadı ki? Kumdan çıkaracak olan sensin, benim.

      Sil
  10. Hocam elinize sağlık harika bir özet olmuş. sorum şu; Uygulamayı değiştireceklermi gerçekten sizce yoksa bir süre sonra yine eski tas eski hamam mı olacak?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uygulamayı değiştirmek öyle sanıldığı kadar kolay değil. Bir yandan hukuk reformu deyip öte yandan Anayasa Mahkemesi kararını uygulamamakla hukuk reformu yapılamaz.

      Sil
    2. Hocam öncelikle elinize sağlık. Yorumunuza da sonuna kadar katılıyorum.
      Benim br önerim var; acaba yanıtlara "like" butonu ekleseniz olur mu? Bazen sizin ve okuyucuların yorumları o kadar anlamlı geliyor ki, kaç kişinin bu yoruma katıldığını merak ediyor insan.
      Tüm yazılarınız ve emekleriniz için teşekkürler.

      Sil
  11. Hocam inşallah iyi bir sene olur. Bir çok yazınız direk veya dolaylı olarak bazı konuları gün yüzüne çıkarttı ( net rezerv yazınız gibi) Yazılarınıza lütfen devam edin. Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  12. Hocam alakasız bir soru soracağım kusura bakmayın ama tabii ki cevap vermemekte özgürsünüz =), sizce bütün kainat bir hiçten mi yada boşluktan mı meydana geldi? ( Big Bang Teori) Eğer öyle ise bundan önceki zamanda da bir geçmiş olması ve bu boşluğun dahi bir yaratıcı tarafından yaratılmış olması gerekmez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sorunuzun yanıtını bilimsel düzeyimiz henüz tam olarak vermeyi becerebilmiş değil. Mercimek büyüklüğünde bir tanenin patlamasıyla dağılan parçacıkların evreni oluşturduğuna ilişkin Big Bang kuramı günümüzde genel kabul görse de o mercimek büyüklüğündeki maddenin nasıl ve ne zaman oluştuğuna ilişkin genel kabul görmüş bir öneri henüz yok. Bu anlattığım işin bilim yönü. Siz bir çelişkiye düşerek bilimi inançla tamamlamaya ya da sorgulamaya çalışıyorsunuz. Eğer konuya bilimle yaklaşıp big bang öncesi var olan boşluğun bir yaratıcı tarafından yaratılmış olduğunu bilim çerçevesinde Lavosier Yasası gereği (hiçbir şey yoktan var edilmez veya var olan hiçbir şey tam olarak yok edilemez) anlatmaya girişirseniz onun devamı sizi 'o zaman o yaratıcının da başka bir yaratıcı tarafından yaratılmış olması gerekmez mi?' sorusunu sormak şeklinde bir çelişkiye iter.
      Onun için inancınızı bilimle açıklamaya çalışmamanızda yarar var. 'Ben böyle inanıyorum' dersiniz kimse de size karışamaz.

      Sil
    2. Fatih Kömürcüoğlu2 Ocak 2021 14:07

      Kilisenin bir zamanlar bilim adamlarına reva gördüğü tutumu bilim insanları unutmamış ve bu durumu bir kan davasına çevirmiş haldeler. Dinden ne gelirse gelsin bilimsel araştırma geleneklerine aykırı bir şekilde toptan inanç yaftasını yapıştırıp reddetmekteler.

      Aslında onların da önümüze koyduğu pek çok şey inançtan başka bir şey değil ama onlar adına teori diyor. Mesela "zaman"ın da patlamada madde ile birlikte ortaya çıktığını söylerler. Halbuki zaman hayatımızı kolaylaştıran bir ölçü biriminden başka bir şey değil. Evrenin 13,5 milyar yıl önce oluştuğunu söylüyorlar dünyanın yaşı ise 5 milyar. Dünya güneşin etrafında dönmeye başlamasaydı ne yapacaklardı acaba?

      Bilim insanları tuhaftır. Onlardan biri ile beraber yolda giderken etrafa saçılmış tuğlalar görseniz dönüşte aynı tuğlaları üst üste dizilmiş halde bulsanız ve herhalde çok sert bir rüzgar esti ve öyle bir esti ki her bir tuğlayı üst üste getirdi deseniz size tanıdığı bir psikiyatrisi tavsiye eder ama hücrede bulunan sağ ve sol elli proteinlerin kendi kendine oluşma ihtimali 10 üzeri 950'de bir olmasına rağmen (bu arada matematikçiler 10 üzeri 50'de bir üstünü imkansız kabul eder) bütün teorilerini bunun gerçekleştiği üzerine kurarlar.

      Bazı konularda laboratuvarlar ne kadar bilimselse ibadethaneler de o kadar bilimseldir.

      Sil
    3. Son cümleye kadar dedikleriniz doğru ama son cümle yanlış. Çünkü ibadethaneler inancın sorgulanmasını kabul etmez ama laboratuvarlar ortaya koydukları teorinin yanlışlanabilir olduğunu ve daha iyi bir teoriyle değiştirilmesi gerektiğini kabul ederler. Bilim, yanlışlanmak üzere teoriler geliştirir. Yanlışlandığı zaman da üzülmez ve inkâra kalkışmaz. Bunu bilmeyen ya da anlamayanlar bilimi inançla karıştırarak bir teorinin yanlışlanmasının bilimin çöküşü zannederler. Oysa bilim, teorilerinin yanlışlanmasıyla gelişir. İnançtan en büyük farkı da budur.

      Sil
    4. Yaratıcının da bir yaratıcısı olması gerektiği yanlış bir düşüncedir çünkü yaratanın mahiyetti farklıdır Şöyle bir örnekle açıklamak isterim: Şimdi biz yapay zekalı bir bilgisayar programı kodladık bu program kendi kendine soruyor "ben kodlardan oluşuyorum beni biri yazdı peki beni yazanı kim yazdı". işte robot yazılımcısı olan insanı kendisi gibi kodlardan oluştuğunu düşünüyor ancak insanın mahiyetini kavrayamıyor. İnsan yaratılmıştır ve yaratıcısının da bir yaratıcısı olduğunu düşünerek ve programın yaptığı hataya düşerek yaratıcısını kendi gibi zannetmektedir Halbuki yaratıcı ebedi ve ezelidir sınırlı aklımız sonsuzluk olgusunu kavrayamıyor

      Sil
    5. İşte onun için diyorum ki bilimle inancı sınamaya kalkmayın. İnanç inançtır sorgulanmaz. Bilimle kanıtlamaya çalışacaksanız o zaman bilimin bazı kurallarını var, bazılarını yok sayamazsınız.

      Sil
    6. Bana inancımdan dolayı zaten kimse karışamaz ama Körü körüne inanmak yerine , sorgulamak , anlamak ve içselleştirmek gerektiğini düşünüyorum. Kimse bu konuda düşündüklerini net bir biçimde konuşmuyor ne yazık ki. İnanmak insanın doğal bir ihtiyacı ama "mış" gibi yaparak değil.

      Sil
    7. Yapmayın hocam, inanç da sorgulanır ve sorgulanmalıdır da...

      Sil
    8. Kimsenin kimseye hakaret etmeden inandığı varoluşsal ve felsefi düşüncelerini söylemisine çok şaşırdım. Genelde hakaret, aşağılama ve kendi inancını başkasına dayatma şeklinde geçer tartışmalar ancak burada çok seviyeli ve okurken zevk veren yazışmalar olmuş.

      Hocam ne dersiniz bu gibi konulara yazılarınızda da değinmeyi sıklaştırsanız mı? Yoksa her zaman bu dengeyi koruyamacağımız için biraz dikkatli olmakta fayda mı var?

      Sil
    9. Mahfi bey

      Yukarıda yazdıklarınız sadece İslam için mi geçerli? Yoksa, Hristiyanlık, Yahudilik, Budizm gibi dinleri de kapsıyor mu yazdıklarınız?

      Sil
    10. İnancı bilimle, bilimi de inançla açıklamaya çalışan her türlü yaklaşımla ilgili.

      Sil
    11. Hocam gerçekten çok naziksiniz...Adam baştan sona saçmalıyor ama siz son cümleye kadar yazdıklarınız doğru diyebiliyorsunuz...Hayranım sabrınıza...

      Sil
    12. Kesinlikle katıliyorum. Cevaplamama ozgurlugunu de bahşetmis!

      Sil
    13. Hoca nazik de siz ? " ..."

      Sil
    14. İnanç adı üstünde inanç, bir grup insanın inandığı ispat edemediği konu.

      Bilim, adı üstünde çalışma ve çaba ile doğru bilgiye ulaşmanın yolu. Her bilim adamı hata yapabileceğini kabul ederek çalışır...

      ...diye yoruma devam edecektim, yazarken şunu farkettim. Yıl olmuş 2021, buraya bir insan yorum yazmış ise en az 18 yaşına varmıştır.

      Bilim ile inanç arasındaki farkı dahi bilemiyorsa, bu onun sorunudur.

      İnançlı insan, ister 1400 yıl önceki masal derlemesine inansın, ister 1900 yıl öncekilere ister, 3000 yıl öncekilere ne farkeder, hepsi masal. Ha Keloğlan, ha Hz İbrahim. Ha karınca ile konuşan Süleyman ha Ezop tan masallar. Hepsi aynı.

      1400 yıl önceki hayali derlemelere gerçek diye inanan insanlara niye saygı duyayım ki? Adamların tüm inanç sistemi yalan üzerine, ne kutsal dedikleri şehrin tarihini biliyorlar, ne kutsal dedikleri küpten binanın tarihini daha kötüsünü yapıyorlar, sahte tarih uyduruyorlar onlar üzerine. Hepsinin yalan olduğu bilimsel olarak ortaya çıktı. Bu adamlar o bilgilere ulaşmıyor, merak etmiyorsa onların derdi. Bu bilgilere rağmen yalanda ısrar ediyorlarsa, saygı duymaya gerek yok onlara.

      Şanslılar, yakın tarihte dünyanın bu bölgesi onlara miras kalmış, BM toprak haklarını tanımış, hayatlarını ve topraklarını çoraklaştıra çoraklaştıra yaşıyorlar. Bana ne? Nereye kadar giderlerse gitsinler, benden uzak dursunlar.

      Yıl olmuş 2021, daha kendilerine ait bir araba markası o 1 milyar insanın yaşadığı topraklarda üretilmiyor, yok. Arabayı geçtim, mikrofon markası bile yok, bilgisayarı geçtim, radyo bile üretemiyorlar.

      Yukardaki kafa bu işte. Yanyana geldiğinde konuşursa, he kardeşim, he kardeşim deyip çekip gideceksiniz.

      Ben çalıştım, çabaladım, emek verdim, memur babanın çocuğu olarak beni anlayan, emeğime saygı duyan insanların yanına gittim. Onlar da kendi topraklarında ne yaparlarsa yapsınlar, ister üniversitelerin kapısına kelepçe taksınlar, ister bilmem nerelerine taksınlar.

      Herkes hayatını yaşar.

      Sil
  13. Hocam
    2021 için enflasyon tahmininiz nedir?
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Peki bu %14 gerçek enflasyon mu yoksa açıklanacak olan mı (sayılara güvenimiz de kalmadı)?

      Sil
  14. Hocam yazınız için teşekkür ederiz, bizleri aydınlatmaya devam ediyorsunuz. 2021 yıl sonu dolar/tl kuru için bir tahmininiz var mıdır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdilik 8,17 tahminini esas alarak çalışıyorum. Ama yıl içinde sürekli güncelleyeceğimi sanıyorum.

      Sil
    2. Hocam ABD'nin salgın sürecinde fazla dolar basmasından dolayı salgın sonrası doların ucuzlamasını mı bekliyorsunuz? Ya da mevcut dolar kurunun hala şişkin olduğunu mu söyleyebiliriz? 2021 sonu enflasyon tahmininiz %14 olduğunu göz önüne alırsak sizin tahminizden çok fazla farklı olmasada 8.5 civarı enflasyon ile paralel olur.

      Sil
    3. 'Şimdilik 8,17 tahminini esas alarak çalışıyorum. Ama yıl içinde sürekli güncelleyeceğimi sanıyorum.'
      Bu kadar kibarca söylenebilir. Rehmetli Erdal İnönü de bir seferinde bir gazetecinin Susurluk olayıyla ilgili 'Devletin üst kademesinde bu olguyla ilgili önceden bilgi var mıydı?' benzeri bir soruya 'Benim katıldığım hiçbir toplantıda bu konular tartışılmadı' cevabını vermişti. :)

      Sil
    4. ST; İnönü doğruyu söylemiş.

      Çete ile mücadele için normal yollar kullanılmaz, önceki devlet yapısında, devletin başı olan Cumhurbaşkanlığı makamı emir verirse, hukuken meşru şekilde çete liderinin boynu kırılır.

      Genelkurmay da bilmez, kuvvet komutanları da, Milli İstihbarat da.
      Sn İnönü, başbakanlar, diğer hükümet üyeleri bu işlere karışamazlar, bilmezler.

      Ben de bilemem, siz de bilemezsiniz.

      Sn Cumhurbaşkanı bilir, görev verilen kurmay bilir, işi yapan subay(lar) bilir.

      xI2ks52&7zaXvy&c

      Sil
  15. Yine çok güzel yorumlar hocam

    YanıtlaSil
  16. Yıl sonu için dolar kuru tahmininiz nedir?

    YanıtlaSil
  17. Hocam elinize sağlık,
    Şu anda Dünyada var olan parasal genişleme, önümüzdeki dönemlerde Türkiye için 2008 krizi sonrası gibi olumlu etkiler yapabilir mi ?

    YanıtlaSil
  18. Değerli hocam yazınız için çok teşekkür ederiz... 2020 yi özetlemiş ve 2021 de gelişimi destekleyecek politikalara yön verecek konulara değinmişsiniz. Hocam aşı bulunduktan sonra piyasa da dengelerin değişeceği yönünde tahminler vardı. Ancak bir çok ülkede aşı çalışmaları hızla yürütülmesine ve ülkemize de ulaşmasına rağmen makroekonomik göstergeler istenilen düzeye çekilemiyor. Hocam neden olarak neyi gösterebiliriz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İki konu var: (1) Henüz aşı yaygın değil. (2) Bozulma hızlı olur, düzelme ise yavaş.

      Sil
    2. (3)Virüs mutasyonları aşıları patlatacak.

      Sil
  19. Mahfi bey merhaba, büyüme oranları reel büyüme oranları mı? Üretim artış yöntemine göre hesaplanan yöntem mi? Bunu pek anlamadım.

    Bir de nominal gsyh düşüyor olsa bile nüfustan fazla reel büyüme ülkeyi kalkındırır mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Büyüme oranı olarak açıklanan oranlar her zaman reel büyüme oranlarıdır.
      Nominal GSYH düşüyorsa reel büyüme olmaz. Reel büyüme, nominal büyümenin enflasyondan arındırılmış halidir.

      Sil
  20. Merhaba Mahfi bey, ikinci bir sorum da ülkede üretim artmasa da ülkenin kazançları artabiliyor, bu enflasyona neden olur mu? Örneğin diyelim ki bir ülke petrol buldu ve bir anda kişi bşaına düşen geliri 10 bin dolardan 60-70 bin dolara çıktı. Bu artış miktarınca fiyatlar da artacaktır değil mi, çünkü yeteri kadar üretim yok. Ya da ithalat yolu tercih edilecektir, ithalat rekabet yaratacak iç pazarda fiyatların düşmesine yol açacaktır, fakat üretim artmadığı için yerli üretici de batacaktır. Bu varsayım doğru mu ya da sonuçları tam olarak nasıl olur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir şey olursa ikili etki çıkar: (1) Kişi başına gelir artacağı için talep artar ve bu da enflasyona yol açabilir. (2) Petrol bulunması petrol ithalatını ortadan kaldıracağı için cari açığı düşürür. Fiyatlar düşer. Bu da enflasyonu aşağıya baskılar.
      Kuşkusuz bunları analiz edebilmek için petrolün çıkarılış maliyetlerini incelemek gerekir.

      Sil
    2. Hollanda

      Sil
  21. Hocam çok değerli bilgiler kaleminize emeğinize sağlık. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  22. "Aktif rasyosu uygulamasıyla bankaların kredileri artırması teşvik edildi" sözü çok "kibar" olmuş. Aktif rasyosu uygulamasıyla bankalar, ya kredi ver, ya da benim tahvilimi satın al, yoksa sana milyonlarca dolar ceza veririm denilerek kredi vermeye zorlandı.

    YanıtlaSil
  23. Hocam bardağın boş tarafında bahsettiğiniz yıla yüksek kur ile girdiğimiz kısmına çok katılamıyorum çünkü döviz arz talep dengesi ile dengeleniyor bunun bir ölçümü yok, ayrıca enflasyonun 14% - 15% oranında olmadığını hepimiz biliyoruz dolayısıyla yüksek kur değil olması gereken yerde dengelenen bir kur. Bunun teyidini bir kaç ihracat fiyatlamasından bakarak yapabiliyorum ama bu da göreceli tabii. Çok baskılanan kurun bize neler mal olduğunu da daha önceden görmüştük.

    YanıtlaSil
  24. Yeni yılın ilk yazısı tam da beklediğim gibi ve yine çok güzel. Umarım beklentilerin ve gerçekleşmelerin bizleri daha iyi bir noktaya getireceği bir yıl yaşarız. Ancak bunun, riskleri göz önüne alıp plan yapmadan temenni ile olmayacağı da kesin.

    İyi seneler Hocam.

    YanıtlaSil
  25. Hocam yazınız için teşekkürler. Çizdiğiniz bu ekonomik tablo, Meral Akşener’in iddia ettiği gibi sizce 2021 haziran ayında ülkeyi seçime götürür mü?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Meral hanım kadar anlamadığım bu konuda yorum yapmayayım.

      Sil
    2. Seçim neyi değiştirecek artık?

      Sil
    3. Ben de bu "seçim neyi değiştir" kafasını anlamıyorum.
      Yahu kardeşim, seçimde seni yönetecek yönetimi seçiyorsun, mağazadan t-shirt seçimi yapmıyorsun.
      Seçim şunları değiştirecek bak: Düzgün bir ekonomi yönetimi, düzgün bir hukuk sistemi, bilimsel eğitim, medya özgürlüğü... Başlıca değişimler bunlar. Damat gittiğinde yöneticisi olmayan bir ekonominin bir gecede nasıl toparlanma emaresi gösterdiğine daha iki ay önce şahit olduk. Demek oluyor ki, kötü bir yönetici gidince bile bir şeyler düzelebiliyor.
      Bu saydıklarım ülke için önemli değişimler , sanırım senin için çok önemli değil bu tür değişimler. Biraz düşünme becerinizi geliştirin lütfen.

      Sil
    4. Meral Hanım siyasetçi, ekonomi ile ilgilenmez (İlgilendiğini söylemesi ilgilenmediği gerçeğini değiştirmez - İlgili olsa, ilgili bir şeyler yapar görürdük).

      Meral hanım, siyasi pazarlık zemininde kuvvetli olmak için bunları söylüyor.

      Geçen haftalarda, iktidar partisine üye olun diye yazmıştım. Aynı Meral Hanım ve partisi için de geçerli. İyi Partinin kadrolarının da aktif hükümet görevlerinde yer almasını isterim.
      Anladığım kadarı ile Meral Hn da benzerini istiyor, siyasi pazarlık yapıyor.

      Başkanlık sistemi bunun adı. Seçime ihtiyaç duymayan bir sistem özünde. Koalisyonlar pazarlığı, siyasi birliktelikler sistemi bu. Tepedeki de başkan olarak kalabilmek için siyasi mücadelesini verir. Gücünün azaldığını hissettiğinde, Meral Hanımın şartlarını da kabul eder, anlaşırlar.

      Bakın, Sn Bahçeliye, sistemi ilk anlayanlardan biri o oldu. Başkanlık sisteminin gelmesi için önayak oldu. Destek verdi. Meral Hn da anlamıştı ama o da kendi gücünü denemek istedi. Denedi.

      O insanlar sistemi en iyi bilen insanlar. Meral Hn gücünü deniyor, güçlü ise, dediği gibi Haziran 2021 de seçim yaptırır.

      Yönetim değişmez, yönetim içindeki kliklerin ağırlıkları değişir.

      Yani seçim sonucunda sizlik bir şey olmayacak, benlik bir şey de olmayacak.

      S9H8,5h~p8G_q+2h

      Sil
    5. 19 yılın kireçleşmiş kalıntıları bi 19 yılda ancak temizlenir. Ömür bitti geçmiş olsun :)

      Sil
  26. Merhaba Mahfi Bey,
    2019 enflasyon oranı tabloda 11.84 ancak yazınız içerisinde aşağıdaki ifade kullanılmış:
    "2019 yılında yüzde 14 olan enflasyonda 1 puanlık yükseliş"
    Yazınız genel özet niteliğinde, çok teşekkürler bu arada.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düzelttim, teşekkür ederim

      Sil
    2. Uretici enflasyonu %23 olarak aciklandigi duyuldu. Tuketici enflasyonunun %14 olacagini supheye dusurmuyor mu?

      Sil
    3. Üretici yüzde 23 maliyeti etikete koyarsa malı kime satacak??
      Kimseye satamaz, etiket yapıştırdığı ile kalır, sonra paşa paşa sermayeyi kurtarmak için fiyatı indirir.

      Şimdi ithalcılar, 8.30 kurdan aldıkları malı yerine 7.40 kur ile koyabiliyorlar. Fiyatı paşa paşa indirecekler. İndirmezse kendi bilir, mal elinde kalır, 7.40 kurdan mal getirenler piyasaya malları verir.

      Memurun aldığı belli, 3 ün birini verdiler memura, üreticide 3ün birine razı olacak.

      Sil
  27. Merhaba hocam. Mevcut ekonomik kriz pandemi sürecine denk gelmeseydi şuanda daha iyi bir durumda olur muyduk sizce? Birde kriz ve pandeminin üst üste gelmesi, yani zamanlaması şans mı yoksa başka bir şey mi?

    YanıtlaSil
  28. Merhaba Mahfi Bey,
    Kişi başına düşen geliri dengelemek üzere ve krizi rahatlatmak için belirl seviyenin üstünde kazancı olan (örneğin bankada en az 1 milyon TL parasi olanlar) kesime servet vergisi getirmek ne kadar mantıklı olur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Devletin üst yönetimi bu kadar lüks içinde yaşar, yüksek ücretlerden tasarruf etmezken servet vergisi alınması uygun olmaz. Batıda gündeme geliyor ama oralarda devlet yönetimi böyle lüks içinde yaşamıyor.

      Sil
    2. Baskı altında dirençli bir toplumuz enflasyon,kriz vesaire vız gelir tırıs gider.

      Sil
    3. Devletin üst yönetimi lüks içinde yaşamıyor,itibarını korumak için çalışıyor.

      Sil
    4. Selam Mahfi Hocam,

      Devlet üst yönetimi dediğiniz kişiler varlıklı, siyasi bağları kuvvetli kişiler.

      Devlet üst yönetimi olarak Vali, Müsteşar, Kurmay Asker gibi kimselere bakıyorsanız, onların gelirleri, AB vatandaşının asgari ücreti altı seviyesinde. Bu insanların kullandıkları araçlar vs için kararı yine siyasi otorite belirliyor.

      Batıdaki gündemi oluşturmak için bu insanların sosyal standartlarının da Batı standartlarına yaklaşabilmesi lazım. Devlet hizmeti kalitesini Batı seviyesine yaklaştırmak için bu insanların kalitesini, yetki ve gelirlerini artırmak lazım.

      Bunların dışında kalan siyasi ilişkisi yüksek, belediye başkanı vb konumdaki insanların gelirlerinin bir hesabı-kitabı yok, keza siyaseten ataması yapılan üst düzey pozisyonlardakilerin de.

      Millet bellemiş bir devlet üst yönetimi kavramını, yaş-kuru farketmeden yakıyor herkesi. Sonra memura kızıp, işleri bu hale getiren siyasetçiye tekrar oy veriyor.

      Sil
  29. Hocam değerli bilgilerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz. Gerçek enflasyon oranı sizce kaçtır ? Bir de Tüik enflasyon oranını %14 bulmayı nasıl başarabiliyor ? Halk olarak enflasyon verilerine inanmıyoruz,sorun bizde mi yoksa verilerde mi hata var ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda ENAGrup TÜİK ile aynı kapsam ve yöntemle derleme yapıyor ve ona göre enflasyon % 30'un üzerinde görünüyor.

      Sil
    2. Bu sonuçlara göre faizinde %30 lara çekilmesi elzemdir.

      Sil
    3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    4. Teşekkürler hocam yazılar için. TÜİK neden düzgün bir basın açıklaması yapmıyor hesapla ilgili anlamıyorum, seneler geçti hala enflasyon hesabı doğrumu sorusu konuşuluyor. ENAG aynı yöntemle yapıyorsa nasıl farklı sonuç çıkıyor acaba?

      Sil
  30. 2020 Sonu kisi basi milli gelir hesabindan Turkiye nufusunu 83,720,403 seklinde aldiginizi goruyorum. Aslinda buna hesaba katilmayan 5 milyon Suryeli multeci'yi de katinca kisi basina gelir 8,329 dolara dusuyor. Yani her Turk vatandasi yillik gelirinden 500 dolari Suriyeli multeciler icin kaybediyor. Yeni asgari ucret rakamlarina gore bu miktar yilda 5 haftalik net asgari ucret rakamina karsilik geliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet doğru ama bu benim tercihim değil resmi yaklaşım böyle.

      Sil
    2. Bunuda Suriyeli mültecilerin karın tokluğuna çalışarak zengin ettiği vatandaşlarımıza sayın.

      Sil
    3. İstanbul ve Bursadaki bazı Suriyeliler pek karın tokluğuna çalışıyor gibi durmuyor. Patronları da Suriyeli. BMW, Mercedes ben hayatımda 1 kere, bindim, adamlarda var plakalar SY. Döviz büroları, kuyumcular ve kendi işletmeleri en merkezi yerlerde tıklım tıklım. Bi de haraç, mafya, gayrimenkul işi yapıyorlar. Şak diye nakitle 3 milyonluk daire alanlar var. Kaçakçılık ve uyuşturucudan ihya oldular. Özbeklerde aynı. Afganlar tam kaçaktır onlar karın tokluğuna çalışır. Bu Suriyeli olayı Yahudi gibi birbirlerini kolluyorlar.

      Sil
  31. Hocam daha önceki birkaç yazınızda kurum sınavları için kitaplarınızı önermişsiniz ben büyük oranda kitaplarınızı okudum. Çokta beğendim daha iyi yorumlar yapabiliyorum artık fakat kurum sınavları için daha ağır kitaplar gerekir gibi geldi bilmem yanılıyor muyum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Makroekeonomi ve Türkiye Ekonomisi yeterlidir. Mikro için Zeynel Dinler'in kitabını da okumanızı tavsiye ederim.

      Sil
    2. Teşekkür ederim hocam

      Sil
  32. Hocam işler ne zaman açılır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Demokrasi'yi butun kurumlari ile tesis edip kuvvetler ayriligina dayali bir siteme geri donuldugunde ve bati standartlarinda bir hukuk duzeni kuruldugunda isler acilir. Sizce bu ne zaman gerceklesir sn. anonim?

      Sil
  33. İşsizlik konusunda bir azalma yok. 10 milyondan fazla ve sürekli artıyor. Tüik in yalanları gerçeği değiştirmez.ücretli çalışanların yarısı asgari ücretli.emekli sürünüyor bahsetmeye gerek yok.sayılar iyi olabilir ya da öyle gösterilebilir.bu gerçeği değiştirmez.

    YanıtlaSil
  34. Merhaba hocam. Konu ile çok alakalı değil ama benim bir sorum olacak. Bretton Woods sisteminde altının dolarla değiştirilmesi sağlanırken 1 ons saf altın=35 dolar idi ve bu sistem ABD'yi dünyanın merkez bankası konumuna getirmişti. 1971 yılında ilan edilen yeni ekonomi politikasıyla Bretton Woods sistemi çökmüştü. Yine aynı dönemlerde ABD-Suudi Arabistan arasında bir anlaşma yapılmış sonrasında bu anlaşmaya OPEC'de katılmıştı. Ve artık petrol, dolar üzerinden fiyatlandırılmaya başlanmıştı. Bu anlaşmalar yapılmasa ve petrol dolar fiyatından satılmıyor olsaydı, ABD günümüzde küresel bir güç olabilir miydi? Sizce petrol dolar üzerinden değil de başka bir para birimi ya da altın gibi bir maden üzerinden fiyatlandırılsa günümüzde ne gibi ekonomik farklılıklar yaşanırdı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rezerv para Dolar olmasa, ABD ekonomisi çöker. O kadar fazla cari açık, bütçe açığı, yüksek kamu borcu ve 13 trilyon dolar UYP açığı olan ülke, borçları döndüremez ve ekonomik krize girer. ABD'nin gücünü kırmanın yolu, doların egemenligini kırmaktan geçer. Bu da imkansız gibi bir durum. En az 50 yıl daha doların egemenliği geçerli.

      Sil
  35. Sayın Eğilmez, güzel ve kolay anlaşılır yazınız için teşekkür ederim. Bir Ülkenin gerçek durumunu Eğitim, Demokrasi, Ekonomi dahil, önemli gösterge "Gelir Dağılımı makası" dır diye düşünüyorum. Diğer göstergeler çok ortalama değerleri belirliyor ancak gelir kesimleri arasındaki uçurumu ortaya koymuyorlar. Acaba Resmi veya tarafsız kurumlarca "Gelir Dağılımı" makası, raporlaması belirli periyotlarla hesaplanarak yayınlanıyor mu? Sizin de bu göstergeyi dikkate almanız çok faydalı olmaz mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelir dağılımı veriler, 1 yıl gecikmeli geliyor. Eldeki son veri 2019'a ait. O nedenle bu yazıda yer almadı. Gelir dağılımı araştırmasını TÜİK yapıyor ve gelir dağılımını da TÜİK yayınlıyor. Buna göre Gini katsayısı 2019'da 0,395 çıkmış durumda.

      Sil
  36. Hocam merhaba, paylasiminiz icin cok tesekkurler.

    Gecmis aylarda ekonomiyi canlandirmak adina suni bir sekilde dusurulen faizler asiri fiyat artislarina sebep olarak insanlarin alim gucunu dusurup hissedilir yoksullugu arttirip fakirin daha fakir zenginin daha zengin olmasina sebep oldu diyebilirmiyiz? Sizce bilinclimi yapildi yoksa "birde boyle deneyelim bakalim ne oluyormus" seklinde bir denememiydi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kurun ve dolayısıyla enflasyonun yükseldiği bir ortamda faizin artırılmaması tarihi bir hataydı. Üstelik bu hata geçmişte de defalarca yapılmıştı. Onun için bunun bir deneme olduğunu söylemek mümkün değil. Bu sadece bir takıntının sonucuydu.

      Sil
    2. Ya da bilinçli bir tercih olabilir mi hocam.

      Sil
  37. Hocam sürekli zorunlu karşılıkların değiştirilmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizi artıramayan sistemin çaresizlikle başvurduğu bir araç zorunlu karşılıklar.

      Sil
  38. Hocam cok tesekkur ederiz. Tablodaki en alltaki son iki satirda reel kesim ve finansal hizmetler guven endeksleri %100 istunde. Bu nasil bir hesaplama sekli anlayamadim.

    YanıtlaSil
  39. Hocam Merhaba,

    Alışveriş yaparken dikkat etmemiz gerekenler ile ilgili kaynak önerebilir ya da bir yazı yazabilir misiniz? Benim bu konuda çok fazla merak ettiğim şey var:

    - Türk malı almak doğru mu? Yoksa en kaliteli olanı alarak uzun kullanıp doğayı mı korumalıyız?
    - Çin'de üretilmiş Türk Malı almak yine Türkiye'ye katkı sağlar mı?
    - Ülkemizdeki üretimi desteklemek için nasıl alışveriş yapmalıyız?

    Deniyor ki, alışveriş yaparken seçim yapmak, oy kullanmaktan bile daha etkili olabilir. Alışveriş yaparken hep bu sorularla arada kalıyorum. Yönlendirme yapabilirseniz çok sevinirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir kaynak bilmiyorum.
      Sonuçta bu kişisel tercih meselesidir. Bazen ucuz olanı bazen kaliteli olanı tercih ederiz. Bazen de ucuz olan da kaliteli olabiliyor.
      Çin'de üretilmiş Türk dizaynı olan malın alınması Türkiye ekonomisine katma değer geliri bıraktığı için katkı sağlar.
      Türk mallarını satın almak ülkedeki üretimi destekler.

      Sil
    2. Alışverişte benim dikkat ettiğim ve hatta banka seçiminde yaptığım da odur.
      Paramı kim hak ediyor. Kim benim parasamdan fayda sağlayacak , örnek veriyorum zorunlu olmadıkça yabancı bir bankaya paramı yatırmıyor veya ülkemizin dövize ihtiyacı olduğu bir zamanda ülke dışına parasını çıkaran şirketin ürünlerini almıyorum.

      Sil
    3. Selim bey, ülkenin ne zaman dövize ihtiyacı yokki.

      Sil
  40. Teşekkürler. Bölen ve bölünen (GSYH) ifadelerinin yer değiştirmesi gerekmiyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dış Borç Stoku / GSYH formülünde dış borç stoku bölünen ve GSYH bölen olur.

      Sil
  41. Sevgili üstat,
    2020 yılı süresince de önceki yıllarda olduğu gibi değerli görüşlerinizi paylaştığınız “Kendinize ve Bizlere :-)”yazılarınız için teşekkür eder, yeni yılda her şey gönlünüzden geçtiği gibi gerçekleşmesini dilerim.
    Belli periyotlarla Türkiye’nin sahip olduğu Gini katsayısı oranı hakkında yorumlarınızı bizlerle paylaşmaktasınız.
    Toplumların gelir dağılımı bakımından performanslarını ölçen bu katsayıyı kendi şirketim için görmek istedim. Bir diğer değişle şirketimdeki çalışanlarımın elde ettiği gelirin bu katsayı perspektifi ile ne kadar dengeli dağıtıldığını değerlendirmeyi denedim.
    Her ne kadar Gini katsayısı hane halkı bireylerin de hesaba katıyor olsa da, ben her bir çalışanımı kendi hanesinin bir tek bireyi olarak değerlendirmeye uygun buldum.
    Zira aldıkları ücretler şirketimdeki yetki ve sorumlukları (Maaş) ve bunları ne ölçüde gerçekleştirebildikleri (Yan haklar) ile alakalı.
    Doğrusu oldukça gerçekçi olduğunu düşündüğüm bir sonuç çıktı ortaya. 2021 yılı için çalışanların gelir düzenlemelerini yaparken, 2020 yılı için bulduğum bu katsayıyı iyileştirmeye çalışacağım.
    Sizinle ve takipçilerinizle paylaşmak istedim.

    Çok selamlar.
    Cafer Demir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok iyi bir şey yapmışsınız Cafer Bey, tebrikler

      Sil
  42. Hocam Yıl sonu beklenti 2020 enflasyon için %15 yazmışsınız, bu genel kanı olarak mı yazdınız yoksa sizin beklentiniz mi, siz 2020 Yıl Sonu Enflasyon beklentiniz kaç acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşin doğrusunu ENAGrup açıkladı diye düşünüyorum: % 36,7

      Sil
    2. Doğrusu % 36,7 ise faizin %40 a gelmesi elzemdir.

      Sil
    3. "Elzem"in Türkçesi zorunludur.

      Sil
  43. Hocam ekonomide yeni bir devrin başladığına inanıyormusunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke -iyi yönde olmak kaydı ile- başlasa. Zaten yeni bir devir başlayacaksa sadece ekonomi ile başlamaz. Ekonomi, hukuk, demokrasi, eğitim vs. bunların hepsi birbirini tamamlayan unsurlar. Tek başına birisinde yapılan değişim bir anlam ifade etmez ve sonuca da götürmez diye düşünüyorum.
      "KIRK YILLIK KANİ OLUR MU YANİ?"

      Sil
    2. Ekonomide yeni bir devir niye başlamış olsun? Önceki ekonomi politikamız yanlıştı diyen oldu mu?

      Merkez Başkanı'nı atayan, sonra "sözümü dinlemedi" diyerek onu görevden alan, iki yılda üç M.B. Başkanı değiştiren, "ben ekonomistim, enflasyonun nedeni yüksek faizdir" deyip faizleri enflasyon oranının yarısına indirten, döviz kurunu sabit tutmak için Merkez Bankası'nın ve kamu bankalarının ellerindeki dövizleri sattırıp, tüketen, her konunun ve tabi ekonominin tek karar vericisi değişti mi?

      Sil
  44. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  45. Hocam Çin kendi kripto parasını çıkarmaya hazırlanıyor hatta dünya piyasasına çıktı çıkacak kendi ülkelerinde deniyor şu anda. Türkiye de böyle bir atağa geçerek ekonomik bir ilerleme sağlayabilir mi? Evet ise, neden bu alana girmiyor? Hayır ise, neden?
    ( Saçma soru olabilir çok bilgisiz biriyim her türlü yanıtınızı bekliyorum )

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Peki anonim, bu kripto paraları icat eden batı devletleri niçin kendi kripto para birimlerini ortaya sürmüyorlar henüz?

      Sil
    2. Parayı değiştirerek bir yere varılmaz. Zihniyeti değiştirmek gerek.

      Sil
  46. Hocam iyi akşamlar.. Selam ve saygılarımı sunuyorum.
    Yukarıda yazan bir arkadaşın
    "Hocam cok tesekkur ederiz. Tablodaki en alltaki son iki satirda reel kesim ve finansal hizmetler guven endeksleri %100 istunde. Bu nasil bir hesaplama sekli anlayamadim."
    şeklindeki sorusuna,
    "Başlangıç yılı etkisi" diye cevap verdiniz. Bu iki konu ve diğer bir takım başka hesaplamalarda -bildiğim kadarı ile- rakam 200'e kadar çıkabiliyor. 100 rakamı yerinde saymayı, 100'ün altı durumun kötüleşmesini 100'ün üstü durumun iyiye gitmesini ifade ediyor... galiba.
    Bir yanlış anlaşılma mı var acaba?
    Selam ve saygılarımla. İST. Cahit Can YANIK

    YanıtlaSil
  47. Hocam TCMB bu para arzı artışını büyük ölçüde haftalık ve gecelik fonlama ve swap kanalı fonlaması ile mi yarattı?

    YanıtlaSil
  48. Hocam, kurumsal iktisat çerçevesinde Türkiye ekonomisi hakkında dikkat çekmeyi uygun gördüğünüz bir değerlendirmeniz var mı? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  49. Hocam,
    Blog için domain veya hosting aldınız mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Domain : MahfiEgilmez.com
      Hosting : Blogger.com

      WxuTGElpG$C865rv

      Sil
  50. Hocam eline sağlık, yeni yıla gene bilgilendirici bir yazıyla girdik. Dijital Dünya'da böyle yazıları bulabilmek bir harika.

    YanıtlaSil
  51. "Bardağın dolu tarafında ise; salgına karşın işsizlik oranının daha da artmamış olması," Hocam bu durumu devletin vermiş olduğu destekler kurtarmıyormu. devlet elini çekmiş olsa durum farklı olmazmı? Ayrıca işsizlik rakamları işkur üzerinden alınmakta oysa işkura çeşitli nedenlerle kayıt yaptırmayan bir dünya insan var. Yani Bardağın dolu tarafıda aslında dolu olmayan taraf gibi durmakta.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dünyanın her tarafında bu dönemde devlet destekleri olduğu için bunu normal karşılamak gerekir.

      Sil
  52. Hocam Türkiye, Para Kurulu (Currency Board) uygulamasını yapsa, enflasyon sorununu kökten çözmüş olmaz mı ? Bulgaristan bunu yaptı ve enflasyon sorununu çözdü.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam,
      Türkiye bunu yaparsa; bir kaç dönem sonra sert devalüasyon ile Currency Board uygulamasını bitirmek zorunda kalır.

      Enflasyon, bir temelinde de ekonomiler arasındaki verimlilik farkı, verimlilik farkını kapatmadan o iş olmaz. Ayrıca, parayı bağladığınız meta/currency bölgesine göre veriminiz artarsa da sorunlar çıkar. Hukuk ve ticaret düzenlemelerinin de benzeri kurumsal seviyelerde olması avantaj sağlar.

      Bulgar Levası, kendine özgü bir durum, onlar AB üyelik sürecine girip, Euro nun parçası olmaya hazırlandılar.

      El cevap: Parasını peg etmek Türkiye enflasyon sorununu çözmez. (Yüksek devalüasyon, ardından peg işlemi yapılması da, sonradan olası devalüasyonun öne çekilmesi anlamı taşır.)

      Fl7mS0fJKt!Vcnur

      Sil
  53. Hocam, öncelikle ellerinize sağlık. Sizin böyle bir piyasa ve risk ortamında önereceğiniz parasal politika ne olurdu? Kısa vadede enflasyon işsizlik ilişkisinde işsizliği korumaya çalışmak için enflasyonun artması kaçınılmaz değil midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Politik bir tercih.

      Ben olsam, önceliği işsizlik ve ekonomik verim konusuna önem verir altyapı ve destekleri buna göre ayarlarım. İşleri piyasa aktörlerine devrederim. Kritik olmayan tüm sektörlerde yabancı yatırım ortamlarını iyileştiririm.

      Toplumun uzlaşması önemli. İç Anadolu inşaatlarına Kürt kökenli vatandaşlarımız çalışmak için gelirdi, yerliler aldıkları işten memnun olurdu. İş siyasete gelince o kürt kökenlilerin siyasi tercihlerine kezzap suyu dökenleri seçerlerdi. İşini sevdiğini siyaseten de sevmek elzem.

      Toplum uzlaşmalı ki, batıdan yatırımlar doğu taraflarına da rahat gelsin. Doğu insanının siyasi tercihi siyasete girsin ki, devlet kaynaklarından doğu da daha fazla yararlansın, tüketim ve üretim gücü büyüsün.

      İç huzuru olmayan ülkede, yasa, yapısal reform, ekonomik atılım olmaz.

      0!$vYR4AA9!^CdyN

      Sil
  54. 2021 de geçmişte yaşanan 5 Nisan, 2001 krizi vb yaşanma ihtimali olablir mi Sayın Hocam? Özellikle eksi rezerv ve dolarizasyon nedeniyle ödeme krizi olma ihtimali var mı?Tşk.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Krizi nasıl tanımladığınız önemli. Yüzde 14,6 resmi enflasyon bir kriz halidir.

      Sil
  55. Hocam merhaba, merkez bankası sınavlarına hazırlanıyorum ve sizin kitaplarınızı okuyorum. İktisat konusunda kitaplarınızın çok faydasını gördüm ancak para-banka ve finans konuları için kitap önerisine ihtiyacım var, bu konuda yardımcı olabilir misiniz? Merkez bankası sınavlarına hazırlık için neler önerebilirsiniz? Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  56. Değerli hocam merhabalar, ülkemizde her hangi bir düzelmemesine, kurda volatilite artışına rağmen Türkiye'nin CDS priminin düşmesi konusunda düşünceniz nedir? Kreditörlerin olumlu taraflılığı mı? Sadece yeni bir piyasa fiyatlaması mı? Bizim gibi kötü ekonomilerin etrafımızda çoğalıp bizi daha az kötü göstermesi mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Swap limitlerinin rahatlatılması, içerdeki faizlerin yükseltilmesi CDS primlerinin düşmesine etken.

      Sil
    2. Bir ihtimal daha var, içerde sabit yatırım ile sıkışanların, kamunun borç alması ile rahat çıkışını yapmak mı dersin?

      Sabit sermaye yatırımı riski yüksektir.
      Borç vermenin riski düşüktür.

      Uluslar arası mahkemeler ile hak arama ve borcu ödettirmek kolaydır.

      Sil
  57. Merhabalar hocam size bir kitap almadan önce danışmak istiyorum. Kitabı okudunuz mu bilmiyorum. Yine de şansımı denemek istiyorum. Thomas Piketty'nin yirmi birinci yüzyılda kapital adlı eserinin çevirisini nasıl buldunuz önerir misiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okudum. Bence gereksiz uzunlukta bir kitap. Beşte biri hacimde olabilirdi.

      Sil
  58. Hocam bilanço analizi ile ilgili yazılar yazar mısınız ?

    YanıtlaSil
  59. Hocam üç büyükler(FB-GS-BJK) şu an batık durumda. Kaldıraç oranı-nakit oranı-cari oranlarına bakıyorum batık olduklarını görüyorum. Öz sermayeleri yok. Hocam üç büyükler nasıl düzelecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 30 sene önce de batıklardı, şimdi de batıklar, 30 sene sonra da batık olurlar.
      Tarihlerine baktım, 100 sene önce de batıklarmış.

      3 büyükler için değişen bir şey yok, nasılsa parasını senin baban verdi, sen verdin, sonra da senin çocuklar verecek.

      Dert etmeye değmez arkadaşım, bugün kaldıraç olur, yarın tahterevalli olur, öbür gün salıncak olur, onların olmadığı oyuncak kalmaz ama yine bir şekilde ayakta olurlar.

      Sil
  60. Hocam, bu rakamlarla bu sene de çarşı pazar karışacak.

    İyisi mi ben siper alayım.

    YanıtlaSil
  61. Kişi başına GSYH doğru hesaplanıyor mu?

    Türkiye'de yaşayan sığınmacılar ve çeşitli ülkelerden gelmiş olan yasa dışı göçmenler, üreterek ve tüketerek GSYH'ya katkıda bulunan ve sayılarının 5 milyona yakın olduğu düşünülen bu insanlar, kişi başına GSYH hesaplanırken kullanılan nüfus sayısına katılıyor mu? Katılmıyorsa, kişi başına GSYH gerçekte olduğundan daha yüksek görünmez mi?

    YanıtlaSil
  62. Merhaba,
    Yazida 2019 GSYH icin 749 milyar dolara olarak belirtmissiniz ama tabloda 761 milyar dolar yazmissiniz. Cok onemli bir ayrim degil ama belki duzeltmek istersiniz.

    YanıtlaSil
  63. Merhaba hocam,

    Dünya ekonomisinin geleceğiyle ilgili çok kötü şeyler okudum son zamanlarda. Muhtemelen haberdar olduğunuz bu durum ile ilgili görüşleriniz nelerdir?

    YanıtlaSil
  64. Türkiye ekonomisinin kalkınması ile ilgili sizin tavsiye ettiğiniz bir kitap var mı?

    YanıtlaSil
  65. Hocam 2021 yılında ekonomik kriz öngörünüz var mı

    YanıtlaSil
  66. Hocam enflasyon, kişi başı GSYH'yı etkiler mi?

    YanıtlaSil
  67. merhaba hocam TCMB bu süreçte nasıl bir politika izlemeli

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi