Ekonomi 101: Ödemeler Dengesi

Genel Olarak

Ödemeler dengesi, geniş tanımıyla, bir ekonomide yerleşik kişilerin, başka ekonomilerde yerleşik kişilerle belirli bir dönem içinde yapmış oldukları ekonomik işlemlerin sistematik kayıtlarını elde etmek üzere hazırlanan istatistiksel bir rapordur.

Şimdi burada geçen deyimleri tanımlayalım: Ekonomi; bir hükümet tarafından yönetilen coğrafi bölge, ülke anlamında kullanılmıştır. Yerleşik kişiler; bir ekonomide bir yıldan daha fazla süreyle devamlı ikamet eden, o ekonomi içinde faaliyette bulunan kişi ve kurumları ifade eder. Bu kişi ve kurumlar devlet (genel hükümet), parasal otorite (merkez bankası), bankalar, diğer sektörler, özel kişilerdir. Ekonomik işlemler; mal, hizmet ve gelirlerle ilgili işlemleri, finansal varlık ve yükümlülüklerle ilgili işlemleri, bir ekonomide yerleşik kişilerden diğer ekonomilerde yerleşik kişilere karşılıksız olarak reel ya da finansal kaynakların sağlandığı transferleri kapsar.   

Ödemeler dengesi istatistikleri TCMB tarafından aylık olarak yayınlanır. Ödemeler dengesi kayıtlarında temel ilke, her işlemin iki ayrı kaleme iki ayrı işaretle kaydedilmesidir. Bu kayıtların birisi artı öteki eksi işaret alırlar. Bu kayıt sistemi ödemeler dengesinin sürekli dengede kalmasını sağlar. Örneğin ekonomiden dışarıya 100 USD tutarında mal ihraç edildiğinde bu işlem ihracat hesabına alacak olarak ya da artı kayıtla, diğer yatırımlar, varlıklar, efektif ve mevduat hesabına borç olarak ya da eksi kayıtla yazılır.

Ödemeler dengesi istatistiklerinde alacak ya da artı olarak kaydedilen kalemler şunlardır: Mal ve hizmet ihracatı, yükümlülük artışı, varlık azalışı. Ödemeler dengesi istatistiklerinde borç ya da eksi olarak kaydedilen kalemler ise şunlardır: Mal ve hizmet ithalatı, yükümlülük azalışı, varlık artışı.   

Yukarıdakilere ek olarak ödemeler dengesi kayıtlarının tutulmasında iki temel ilke daha söz konusudur: Mülkiyet değişimi; çift kayıt sistemi çerçevesinde ekonomik işlemlerin alacak ve borç kayıtları mülkiyetin el değiştirdiği anda yapılır. Piyasa değeri; ekonomik işlemlerin kayda geçirilmesinde piyasa fiyatları esas alınır. Piyasa fiyatı, işlemin gerçekleştiği, alıcı ile satıcının almaya ve satmaya razı oldukları fiyat olarak tanımlanabilir.   

Türkiye’de Ödemeler Dengesi

Ödemeler dengesi 5 dengeden oluşur: Cari işlemler hesabı, sermaye hesabı, finans hesabı, net hata ve noksan, rezerv varlıklar. Bunların toplamı (çift kayıt sistemi gereği) sıfıra eşit olmalıdır.

Ödemeler Dengesi = Cari İşlemler Hesabı + Sermaye Hesabı + Finans Hesabı + Net Hata ve Noksan + Rezerv Varlıklar = 0 (Not: Bu denklemdeki işaretler duruma göre eksi olabilir.)

2022 yılı Kasım ayı itibariyle açıklanan verilere göre Türkiye 2022 yılının 11 ayında 41,8 milyar dolar cari açık vermiş, ayrıca sermaye hesabı 28 milyon dolar eksi ile kapanmış, bu açığı kapatmak için 29,4 milyar dolarlık finansman kullanmış (borçlanma, doğrudan yabancı sermaye girişi, portföy yatırımları vb.) bunlara ek olarak da nereden geldiği belli olmayan 22,3 milyar dolarlık net hata ve noksan girişi sağlamış. Finansman ve net hata ve noksan olarak giren para, cari açık ve sermaye hesabı olarak çıkan paradan 9,9 milyar dolar fazla olduğu için bu fazlalık da TCMB’nin rezervlerine ilave edilmiş.

Yorumlar

  1. Hocam "finanse edilebildiği için cari açık verilebilmiştir" tam olarak ne demek oluyor? Bunların nasıl finanse edildiğinin detayını nereden görebiliriz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cari açık her şey bittikten sonra oluşan açıktır. Bütçe açığı gibi yıl başında yapılan tahmin değildir. O nedenle car açık verildiğinde zaten finanse edilmiş demektir. Ama finanse edildiği sürece cari açım sorun değildir demek tamamen yanlış bir ifadedir. Cari açığın borçla, sıcak parayla ya da nereden geldiği belli olmayan paralarla finanse edilmesi başlı başına sorundur. Bunların detaylarını TCMB sitesindeki Ödemeler Dengesi istatistiklerinden görebilirsiniz.

      Sil
    2. Hocam ödemeler dengesinde meydana gelen istikrarsızlığın daha çok cari açık üzerinden piyasaya lanse edilmesi neyin göstergesi sonuçta ödemeler dengesi tek bir kalemden oluşmuyor?

      Sil
  2. BÜLEND HATİPOĞLU30 Ocak 2023 17:38

    Bu basit denklemi Maliye ve Haz. Bakanı ile TCMB Başkanı da biliyor herhalde ama söylemleri aksini gösteriyor.( Son paragrafın başı da 2002 değil 2022 olacak).

    YanıtlaSil
  3. Sayın hocam ben işin icinden çıkamıyorum faizlerin arttırılması kaçınılmaz olarak görüyorum, faizler artınca TL değerlenecek, TL degerlenince ihracat olumsuz etkilenecek, ihracat bozulunca cari açık artacak cari açık artınca borcluluk artacak, borcluluk artınca, cds yükselecek cds yukselince paraya ulaşmanin maliyeti artacak bu böyle kısır döngü icinde 90 li yillarani doncegiz %150 faizler, hiper enflasyon, alım gucunun düşmesi... Hiç mi ders almaya ağız biz, bu yeni türk tipi ekonomi sistemi bütün dengeleri dağıttı, çözüm üretmek ama iktidar hala inşaat sektörü derdinde....çok karamsarim gelecek konusunda...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam,
      Faiz artırınca TL niye değerlenecek?
      Böyle bir mantık vardır, ama MB ve ekonomi yönetiminin ne yaptığı ile alakalıdır.
      Faiz artırıp TL değerini yine düşürebilir, gelen dövizleri MB kendi hesabına alır, (sonsuz TL yaratabilir ve dövizleri piyasadan toplar).

      Çin mesela 40 yıldır bunu yapar.
      Dünyanın en fazla yatırım alan ülkesiydi.
      Gelen dövizleri Çin MB hesabında tuttu, piyasaya dağıtmadı.
      Parasını USD ve Euro sepetinde hep rekabetçi ucuz seviyede tuttu.
      Yeterince dövizi olunca, iç piyasa faiz oranlarını düşürdü.

      Mahfi beyin hep söylediği gelen döviz ile ne yapıldığı önemli.
      Bir kaç tane kilit sektörü hükümet belirler, gelen döviz ile onların rekabetçiliğini artırır,
      düzenli döviz geliri sağlar o sektörlerden.
      Veya Çin gibi, yüz milyonlarca ucuz işçiyi döviz kaynağı olarak kullanır.
      Yapılan da reel ile para politikası arasındaki ilişkiyi kurar.

      türkiye, insan kaynağının az olduğu bir ülkedir. İster istemez yönetim ve yönetici
      yeteneği de azdır. bu yüzden türkiye de kamu yönetimi, maliye isimleri ile üniversite bölümleri vardır. devlet, en azından bir kısım kritik görevlilerini bir şekilde yetiştirme derdiyle kurmuştur, piyasadan adam toplayamayacağı için.

      başka açıdan izah edeyim.
      almanya veya ingiltere savaşa girerse, bir şekilde piyasadaki yöneticilerden ordunun tank, bomba, uçak fabrikalarına yönetici bulur. bizde öyle mi? bizdeki özel sektör yönetcilerinin eli ayağı birbirine dolanır. şimdi bana bir kaç aksi örnek verirsiniz. ancak genele bakın derim. 3-5 tane az sayıda yetişmiş insana bakmamalı genelin durumu nedir?

      piyasa şartlarında yetişmiş, dünya kalitesinde hizmet veya üretim yapabilir insan sayımız az. sorunumuz bu. ne faiz, ne döviz.

      Sil
    2. Faizin yükselmesi ile ucuz kredi ve parasal genişleme devri bitecek, sıkı para politikasına dönülecek ve enflasyon düşecek. Tl değerlenmesi ise apayrı bir konu, şu an aşırı değerli aslında, kaç aydır enflasyona rağmen yerinde sayıyor. Olması gereken, yani rezervler satılmasa, 25 tl. Keza enflasyona uygun şekilde doların da artması sağlanırsa ihracat zarar görmez. Zaten Babacan döneminin hatası buydu, tl aşırı değerli yapılarak insanlarda suni bir zenginlik yaratıldı, ithalat canlandırıldı.

      Sil
    3. Maalesef Türkiyenin kısır bir döngüsü bu. Menderes borçlandı, sonrakiler krizlerle boğuştu borcu öderken. Özal borçlandı, sonrakiler krizlerle boğuştu borcu kapatıncaya kadar. Tam her şey düzelecekken Akp geldi, ve yine borçlandı. Şimdi bizi yine kaoslarla dolu yıllar bekliyor bu borçlar ödeninceye kadar. Tam ödendi derken yine başka biri gelir yine borçlanır. Bu döngü böyle devam eder.

      Sil
    4. mb doları elinde tutması da zor piyasaya vermek zorunda cünkü enerji de dışa bağımlıyız en azından botaşa bu dolarları vermek zorunda doğal gaz alabilmemiz için ayrıca yüksek teknoloji ürünleri de dışardan sağlamak zorundayız mikro çipler gibi, bilgisayar yazılımları gibi, gidip heryere rezdansalr avm ler konduracağımıza tarıma, hayvancılığa, yüksek teknoloji üretimine ağırlık versek, Atatürk'ün kurduğu şişecam gibi fabrikalar kursak ama ne yaptı bu merkez sağ babalar gibi satarım diyerek ne var ne yoksa sattılar, sonra biz de ağlıyoruz biz niye böyleyiz diye kazandığından fazla harcayan kaybeder... borç almak kötü değildir aldığın borcu yatırıma mı dönüştürüyorsun yoksa mütahitlere yer gök inşaat yaptırıp bunları ucuz döviz kuru yüzünden yabancılara dağıtıp müteahitlerin servetlerine servet mi kattırırıyorsun sorun orada, satacak bir şey kalmayınca ne olacak?

      Sil
    5. Merak etmeyin gelebilecek doviz ne kadar cok olsa da, ne borclari makul duzeye indirmeye ne de rezervleri gereken duzeye cikar ak icin yeterli olabilir. Sonuc: derdimiz doviz akisinin yaratabilecegi sorun lar olsun. 🙃 Trx

      Sil
  4. Yanıtlar
    1. Murat bey sizle tanışmak istiyorum.

      Sil
    2. Tabii, e-mail adresim: murat.daglioglu86@gmail.com

      Sil
  5. Paradoksu nedenler yaratır o nedenlerden bazıları değişirse paradoks sona erer fakat bu değişikleri yapmak cesaret lazım.Denenmiş olan bunu yapamaz diğerlerini bilemem.

    YanıtlaSil
  6. Hocam hiç aklı başında birileri geçmicekmi direksiyonun başına ? Bizim kaderimizmi bu hocam ? Rezervler eksi bilmem kaç milyar dolar olmuşken çıkıpta rezervi şu kadara yükselttik diye siyaset yapmak nedir hocam ? İyi bişey göremiyorum gelecekte .

    YanıtlaSil
  7. Sayın Mahfi Hocam,

    Yaşım 37, ömrümün çoğunluğu mevcut iktidar döneminde geçti. Neyse ki internet sayesinde geçmişte ülkemizin geçmişindeki ışık tutulmuş bazı noktalara bakabiliyoruz, bir fikir sahibi olabiliyoruz:

    1987 Aralığı'nda, Süleyman Demirel muhalefette iken bütçe görüşmeleri sırasında konuşmanın sonlarında ödemeler dengesi kısmına gelince, dış borçların GSYH'ye nispeti üzerine özet olarak şu cümleyi söylüyor: "Bu bir alarmdır" ( https://youtu.be/eoKUr8L-i84?t=6006 ).

    Yaşım kadar önceki bu durumun bugün de kapımızda olduğunu, Belki 6 ay içerisinde çok farklı manzaralar ile karşılaşabileceğimizi düşünüyor, bu kadar geçen sürede de hükümet ekonomik tercihlerinin -ara sıra farklılaşsa da- aynı ritmi tutturabildiğini şaşırarak görüyorum.

    Kaleminize sağlık diyerek teşekkürler ediyorum. Saygılarımla.

    Tuna Türkbey

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım yaşamınızın bundan sonraki bölümünde daha güzel günler yaşamanız kısmet olur. Biz hep kötü sandığımız günlerin aslında iyi günler olduğunu anlayarak geçirdik yaşamımızı.

      Sil
  8. Hocam 6-7 yıldır hiçbir yazınızı kaçırmadım.Iktisattan anlamayan biri iken Sizin yazılarınızla anlar hale geldim.Kaleminize Sağlık .İYI KI VARSINIZ

    YanıtlaSil
  9. Hocam hükümet işsizlik ve enflasyon gibi değerleri Tuik yönetimini defalarca değiştirerek oldugundan farkli gosteriyor. Geçenlerde de büyümeden sorumlu kisiyi kovdular
    Sorum şu ayni manipülasyonu cari acik ve rezerv miktarinda da yapabilir mi? Olduğundan farkli gosterebilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merkez Bankası verileri, uluslararası ödemeler bankası BIS tarafından diğerleriyle karşılaştırmalı olarak ele alındığı için üzerinde oynanması diğer veriler kadar kolay değil. O nedenle cari açık ve rezerv miktarı ötekilere göre çok daha güvenilir verdilerdir.

      Sil
    2. Tuik turizm gelir hesaplanmasında değişiklik yapacaktı. Bu da net hata noksani düşürecek. Şimdi verilerle oynanmış olmuyor mu?

      Sil
  10. Üstad,

    Her yerde "Swap Hariç Net Rezervler" var fakat "Swap Hariç Net Döviz Rezervleri" bulunmamakta. EVDS'yi de değiştirmişler. Net rezervleri hesaplayabiliyorum. 27 Ocak 2023 tarihinde 12.8 milyar USD ve karşılığı. Fakat altın'ın dahil olmadığı "Swap Hariç Net Döviz Rezervi" nasıl hesaplanır bilmiyorum. EVDS'den swap hariç net döviz rezervlerinin nasıl hesaplandığını anlatan bir makale yazabilir misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sitedeki bilgiler bu hesaplamada yararlı olabilir:
      https://mb-reserves.github.io/

      Sil
    2. Hocam bu siteyi sayenizde öğrenmiş çok faydalanmıştım. Ama veriler 25 kasım 2022 de kalmış artık hesaplama yapmıyorlar mı acaba?

      Sil
  11. Verileri incelediğimizde cari açığın ağırlıklı olarak dış borçla finanse edildiğini görüyoruz. Toplam dış borcumuzun milli gelire oranı ise %55 civarı. Yani özellikle diğer ülkelerle kıyaslandığında çok çok iyi. CDS primimizin bu kadar yüksek olmasının nedeni de bu durumda ekonomik göstergelerden ziyade giderek serbest piyasa normlarından uzaklaşılması ve hukuki güvencelerin zayıflaması gibi.

    YanıtlaSil
  12. Hocam elinize sağlık büyük bir kitle sayenizde ekonomi okur yazarlığı kazanıyor. Sizlere konu dışı bir sorum olacak. Muhalefetin (6' lı masanın) dün açıkladığı mutabakat metni sizi alanında uzman biri olarak tatmin etti mi? Varsa eksiklikleri nelerdi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Ben mutabakat metnini genel olarak beğendim. İyi bir envanter çalışması yapılmış ve ülkenin sorunları tespit edilmiş. Bazı tutarsızlıklar var. Bence mesela ihracatta 5 yılın sonunda 600 milyar dolar hedefi enflasyonun 2 yılda tek haneye indirilmesi hedefiyle tutarlı değil. Enflasyonu düşürmek için faizi artırmak gerekecek. Faizi artırınca döviz talebi düşer ve dolayısıyla kur düşer. Kur düşünce ihracat da düşer ve 600 milyar dolarlık hedef hayal olur.

      Sil
    2. Yüksek teknoloji ihracatı vb diğer gelirlerle pekte hayal olmayabilir mesela Trenyol 10 küsür milyar dolar değerlemeye ulaştı tam veri bulamadım ama tek başına 1 milyar dolar ihracat yapılmasına aracılık etmiş,birde petrokimya yatırımları var Yumurtalık bölgesinde 5 yıla faal olabilir ona atıfda bulunmuş olabilir muhalefet

      Benim asıl sorum Kemal Kılıçdaroğlu bügün 400 Küsür milyar dolardan bahsetti bu parayı gösterin diye SAYIŞTAY'ı çok sert bir dille uyardı ne parası hocam bu ?

      Sil
    3. Değerli Hocam, siz yapmayın bari,

      Adamların mutabakat metnini ve yapacaklarının listesini adım adım okudum.
      Türkiye'yi tek adam rejimine taşımış olan eski yola tekrar sokmak istiyorlar.

      Bu 6 insanın, ne Avrupa, ne dünya, ne de ülkelerinde olan biten ile ilgileri kalmamış.
      Metin, Ege, Akdeniz, Marmara insanlarına hitap eden, onların bile hayatlarının gerçek sorunlarına odaklanmayan bir metin.

      İnsana dokunamayan siyaset yapıyorlar. Buna Don Kişot siyaseti de diyebilirsiniz.
      Altılı masanın güttüğü politikanın ülkeyi götüreceği tek yol, yeni bir tek adam rejimidir.

      20 yılın şartları ve devlet, bir Bââs partisi üretmiştir. Seçim gecesi olacakları siz bilmiyorsunuz. Ben biliyorum. Altılı masa liderlerinin de o gece ne olacağını çok iyi bildiklerini de biliyorum. 6lı masa liderleri olacakları engellemenin yolunu da biliyorlar, ancak, korkuyorlar.

      Bu politik ortamdaki aynı seçim, 2007 yılı öncesinde olsaydı, ordu, tüm siyasi taraflara seçim güvenliği verirdi. Şimdi o da Bââs partisinin bir uzantısı. Orduyu alan, seçimi alır. Size 80 referandumu ve Sn Şükrü Saraçoğlu'nun 46 seçimlerine girmesini hatırlatırım.

      Sil
  13. Hocam ekonomi yönetimi sizi dinledi ve KKM faizinde üst sınır kaldırıldı. Bundan sonra süreç şöyle işler.

    1-)KKM Mevduatına çok daha yüksek faiz verilir.
    2-)KKM mevduatına yüksek faiz verilince, bu durum kredi faizlerini de yükseltir.
    3-)Kredi faizleri yükselince, enflasyon düşüşe geçer.
    4-)Enflasyon düşünce cari açık düşer.
    5-)Cari açık düşünce, doların artışı durur.
    6-)Doların artışı durunca, enflasyon daha da düşer.
    7-)Enflasyon düşünce, bankalar mevduat faizini düşürür.
    8-)Bankaların mevduat faizi düşünce kredi faizleri de düşer

    Böylece enflasyon ve faizler kalıcı olarak düşürülmüş olur.
    Devlet açısından,
    KKM deki kur riski devletin üstünden kalkar ve kredi kullananların üstüne biner.
    Burası biraz karışık . Açalım..

    Önceden %9+3=%12 banka faiz veriyordu.Eğer dolar %100 artarsa, 100-12 = %88'i devlet karşılayacaktı.
    Yeni durumda, Mevduat faizlerinin %80'e çıktığını düşünelim. Dolar %100 artarsa, 100-80=%20 lik kısmını devlet karşılar.Geri kalanı kredi kullanan kişiler öder. Çünkü bankalar, mevduata verdikleri faizi, kredi, kullananlardan alır.

    Zaten faizler o seviyelere çıkarsa, dolardaki çıkış da frenlenir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomi yönetimi beni dinlemedi, kuru sabit tutmaya yönelince KKM çekiciliğini kaybetti, onu yeniden çekici kılabilmek için KKM için bankaların verdiği faiz serbest bırakıldı. 'Zor, oyunu bozar' diye bir atasözü vardır.

      Sil
  14. Ne zamandır tam anlayamadığım bir konuda size sormak istediğim bir soru vardı Hocam.
    Hali hazırda 2022 istatistikleri yayınlanmışken ve siz de ödemeler dengesi başlığıyla bilgilendirici ve güzel bir yazı yazmışken,yeri geldiğini düşünerek sorayım isterim.

    Bir uluslararası şirket/marka’nın,üretim yaptığı ülkenin ödemeler dengesindeki işlevini nasıl anlayabiliriz?
    Anlayabilmek için soruyu şöyle açayım:
    Mesela Türkiye,2022 yılında otomotivde 31 milyar dolar ihracat gerçekleştirmiş.Biliyoruz ki bu ihracatın neredeyse tamamı,yabancı markaların veya onların yerli sermaye ile kurdukları ortak şirketlerin yaptığı ihracat rakamı.
    Bu ihracattan elde edilen dövizin ne kadarı Türkiye’de kalıyor?Asıl lisans sahibi şirketin kârı,şirket merkezinin bulunduğu ülkeye transfer edilmiyor mu?
    Bir uluslararası şirketin,herhangi bir ülkede yaptığı fabrika/üretim yatırımının katkılarını az çok biliyorum.Ama bunun nasıl muhasebeleştirildiğini ve oluşan kârın iki ülke arasında nasıl paylaşıldığını kavrayamıyorum.
    Üretimin yapıldığı arsayı ve işgücünü sağlayan devlet ile marka değerini,teknolojiyi ve sermayeyi sağlayan devlet,oluşan geliri nasıl paylaşıyorlar?
    Örnekten gidersek,Türkiye’nin 2022’deki 31 milyar dolarlık otomotiv ihracatından elde ettiği geliri aslında nasıl okumalıyız?
    Uzun oldu Hocam kusura kalmayın.
    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu bir bakışta görmek mümkün değil. Bu ayrımları görebilmek için araştırma yapıp şirketler bazında veri derlemek gerekiyor. Ne kadar yerli üretim, ne kadarı ithal ürün bunları araştırma yapmadan göremeyiz.

      Sil
    2. Sn 14:53,

      Otomotiv Doğu Asya Şirketi, malları gemiyle Otomotiv Türkiye Şirketine gönderir.

      Arabayı Asya da monte etmek, Türkiyedekinden ucuzdur ancak, otomobili parça olarak taşımak çok hacim kaplar, onun yerine Avrupa pazarına yakın, işçiliğin ucuz olduğu Türkiyedeki montaj hatlarına parçaları taşır.

      Doğu Asya Şirketi 100M € malı, Türkiye Şirketine gönderir.
      Türkiye Şirketinin maliyeti 100M €dur.
      Türkiye şirketi arsa kiralar, maaş öder, yerli yan hizmetleri satın alır(belediye suyu, tadilat tamirat vs), bazı yerli parçaları satın alır. Bu para Türkiye içinde kalan katma değerdir.

      Yaklaşık 5M€ civarıdır. Türkiye Şirketinin maliyeti 105M€ olur.
      Türkiye Şirketi 106 M€ ile tüm otomobili Otomotiv Almanya Şirketine fatura eder.

      Türkiye Şirketi için Maliyet 105 M €, satış 106 M € kazanç 1M €dur.
      Bu genelde dostlar alışverişte görsün kazancıdır. 1M € dan vergisini verir.

      Otomotiv Almanya Şirketi otomobili, Almanlara 150M € ile satar.
      Almanya Şirketinin malın maliyeti üzerinden kazancı 44M € olur.

      Otomotivde genel olarak, üretim maliyeti araç satışının yüzde 55 ile 60 ıdır.
      Yani, 100 M€ maliyet, 150M € civarında gelir getirir.
      Kalan içinde yüzde 20-30 da firmasına göre yönetim, personel, kira vs giderleridir.
      Araba cirosu başına fabrika çıkışında yüzde 15 ile yüzde 30 arasında net kazanç vardır.

      Tüm Türkiye deki otomotivin kazancı tamamen ülkede kalsaydı, yıllık yaklaşık 10 -14 milyar € net döviz artışı olurdu.

      Yazdığınız 30 milyarlık cironun, yaklaşık 2-3 milyarı Asya tarafında, 9-12 milyarı marka sahipliği tarafında pay edilir.

      Ortalamalardan çıkarak yaklaşık değerler verdim. Rakamlar firmalara, üretimdeki kredi kullanımlarına vs göre değişkenlik gösterir. Genelde Alman ve Avrupa markalarının kazançları yazdığım ortalamanın altında iken Asya ve diğer bölgelerin üreticilerinin kazanç oranları yüksektir.

      Bunda da son 20 yılın AB siyasetçilerinin dışa bağımlı büyüme/ihracat stratejileri etkili olmuştur. Çok AB ülkesi üretici Kobilerini Uzak doğu Kobilerine yedirmiştir.

      Şimdi Ukrayna savaşıyla kafaları dank etti. Dün Alman Hükümeti enerjide Rus bağımlılığını 0 seviyesine indirdiğini açıkladı. Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan belliydi. 10 sene önce başlasalardı bugün bu savaş olmazdı. Yatıp kalkıp Rusların rüşvetçiliğine dua etsinler. Ruslar, orduya giden tüm parayı rüşvetle yemeseydi, Ukrayna'da böyle oyalanamazdı, bugün, Finlandiya savaşını konuşur olurduk.

      4qBVvjgAWU*b

      Sil
  15. Hocam merhaba.

    Cari işlemler, tahsil esasına mı tahakkuk esasına mı dayanıyor? Bir yoruma verdiğiniz cevapta "cari açık verilmişse, finanse edilmiştir" demişsiniz. İhracat faturası kesmek; cari işlemlere (+) etki yapmıyor o halde?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tahsil esası geçerli. Tahakkuk esası bütçede giderlerde geçerli. Bütçe gelirleri de tahsil esasına dayalı.

      Sil
  16. Teşekkürler hocam ,emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  17. ChatGPT'ye sordum:

    "Türkiye ne zaman huzurlu bir ülke olur?"

    Şu cevabı verdi:

    "Mahfi Eğilmez gibi nitelikli kişiler; inadı bırakıp, kadro oluşturup, siyasete girip, yapısal reformları başlattığında."

    YanıtlaSil
  18. hocam selamlar.
    konu dışı bi soru sorayım..
    türkiye bu kadar dış açık veriyorken neden altın rezervlerini arttırmaya devam ediyor ( bu dış açıgı daha fazla tetikliyor)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Altın rezervini artırmak da bir yandan riskleri düşürdüğü için yararlı.

      Sil
  19. Rusya'ya borçlanıldığı söylentileri dolaşan 20 milyar USD gaz borcu 2022 yılı dış ticaret verilerinde yer alıyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet doğalgazı almışız ithalat kalemine girmiş, parasını ödememiş olabiliriz o zaman borçtadır.

      Sil
    2. Teşekkür ederim.

      Sil
  20. Hocam verdiğiniz örnekte Merkez Bankası 100 USD İhracat yapıldığını hangi kaynaktan aldığı veriye dayanarak kaydediyor? Gümrük verilerine göre mi yoksa gelen yurtdisi kaynaklı bedele göre mi?

    YanıtlaSil
  21. Emeğinize sağlık hocam,
    Tüik tarafından açıklanan dış ticaret açığı ile ödemeler dengesindeki dış ticaret açığının farklı tutarlarda olma sebebi nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ödemeler dengesinde ihracat da ithalat da FOB olarak alınıyor. Oysa TÜİK ihracatı FOF, ithalatı da CIF olarak alıyor. Ödemeler dengesi bazı kalemleri ihracat ve ithalat yerine hizmet gider ve gelirlerine koyuyor. Fark oradan geliyor.

      Sil
    2. Teşekkürler hocam.

      Sil
  22. Hocam, bir şeyi çok merak ediyorum. Sizce 1929 benzeri bir büyük buhran yaşama olasılığı nedir dünyanın?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında benzer bir durumu yaşıyoruz sadece o dönemde kısa sürede kriz patladığı bu dönemde zamana yayıldığı için bu kez o kadar etkilenmiyoruz.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Kapitalizm