İki Yanlış Bir Doğru Etmez
Piyasa sisteminde dört alt piyasa vardır: Mal piyasası, emek piyasası, borç verilebilir fonlar piyasası ve döviz piyasası. Mal piyasasında dengeyi fiyat, emek piyasasında dengeyi ücret, borç verilebilir fonlar piyasasında dengeyi faiz ve döviz piyasasında dengeyi yerli parayla yabancı paralar arasındaki kur denilen eşitlik kurar. Bu dört denge kurucunun her biri önemlidir, ne kadar çok müdahale edilirse ekonomik denge o kadar bozulur. Bunlar arasında diğerlerini en fazla etkileyeni faizdir. Faiz yanlış belirlenirse önce kur şaşmaya başlar ardından fiyatlar ve ücretler şaşmaya başlar. Başa dönüp de faizi düzeltmek yerine ötekileri dizginlemeye çalıştıkça işler iyice arap saçına döner.
Türkiye, uzunca bir süredir ara
ara Merkez Bankası faizini yanlış belirlediyse de kısa sürede ekonomideki
dengelerin şaştığını görünce yanlıştan dönerek düzeltmeler yapıp faizi doğru
belirlemeye yöneldi. 2021 yılının ikinci yarısında Merkez Bankası bir kez daha faizini
yanlış belirledi: Enflasyonun yükselişe geçtiği bir dönemde faizi düşürmeye
başladı. Bu kez, önceki hamlelerinden farklı olarak yanlış olan bu hamlesini
düzeltecek yerde yanlışta ısrar ederek faizi düşürmeye devam etti. Sonuçta
enflasyon gereksiz biçimde rekor düzeylere yükseldi. Yapılan yanlışı düzeltmek
ve faizi en azından eski düzeyine yükseltmek yerine bu yanlışın neden olduğu
denge bozuklukları başka yanlışlarla düzeltilmeye çalışıldı. Bu yanlışlar
arasında en fazla hatırlananlara değinelim: (1) Döviz kurlarına müdahale
edildi. Bu müdahale merkez bankası, kamu bankaları ve kamu kurumları
aracılığıyla piyasaya döviz satılarak kurun yükselmemesine çalışılarak yapıldı.
Bu iş için milyarlarca dolar döviz harcandı, swaplar hariç net rezervler eksi
45 milyar dolar dolayına düştü. Halen de yapılmaya devam ediyor. Kurun yüksek
bulunduğu günlerin akşamında bizde piyasalar kapandıktan sonra açık piyasalarda
döviz satışı yapılarak kur düşürülmeye çalışılıyor. (2) Fiyatlara, fiyat
oluşumlarına müdahale edildi. Mal ve hizmet fiyatlarının artmaması için
satıcılar üzerinde çeşitli idari önlemler uygulandı ve uygulanmaya devam
ediliyor. (3) Kiralara artış tavanı getirildi. Normal koşullarda kiraların
enflasyon kadar artırılması gerekirken daha düşük oranlar belirlendi ve
artışların bunu geçmemesi kurala bağlandı. (4) Kur korumalı mevduat hesabı adı
altında mevduat hesapları açılması ve bu yolla mevduatın kurdaki değişime karşı
korunması ve faiz alması sağlandı. Burada kur koruması farkını Hazine ödediği
için hiçbir şekilde ilgisi olmadığı halde bankaların vermesi gereken faizin bir
bölümü bütçeden (ya da dövizden dönülmüşse merkez bankasından) ödenir oldu. (5)
Bankaların döviz mevduatı tutmaması için önlemler alındı ve buna uyamayan
bankalar yüzde 10 faizli Devlet Tahvili almak zorunda kaldılar. Böylece
bankalar yüzde 20 dolayında mal ettikleri kaynaklarla yüzde 10 getiri
sağlayacak kredi vermeleri gibi tuhaf bir durum ortaya çıktı. (6) Yine
bankaların verdikleri krediler için bazı önlemler getirildi ve bunlara uyamayan
bankalara aynı şekilde yüzde 10 faizli Devlet Tahvili alma zorunluluğu kondu.
Sonuç olarak bankalar zarar edeceklerini bile bile zorunlu olduğu için bu
tahvilleri alarak Hazine’nin piyasa faizlerinin çok altında borçlanmasını
sağladılar. (7) Firmaların yurt dışı döviz kaynaklarının Türk Lirasına dönüşü
halinde Türk Lirası tutarının yüzde 2’si kadar destek ödenmesi kararlaştırıldı.
Bu da, kura müdahale amacıyla eriyip giden rezervlerin yerine yenilerini
koyabilmek için atılmış en son adım oldu.
Halen de yeni önlemler gelmeye
devam ediyor.
Bütün bu karma karışık önlemler
dizininin bir tek nedeni var: 2021 yılının ikinci yarısında başlayan yanlış
faiz politikası. Ne kadar önlem alınırsa alınsın düşük faizin yarattığı o büyük
boşluk doldurulamıyor. Denebilir ki ABD’de, Avrupa’da, Japonya’da, İngiltere’de
de merkez bankası faizleri enflasyonun altında, bizdeki niçin tuhaf olsun?
Arada fark var: Onların paraları rezerv para yani onların dış borçları da kendi
bastıkları parayla ödeniyor, oysa biz dış borçlarımızı ödemek için döviz bulmak
zorundayız.
Defalarca söyledim: Piyasa
ekonomisinin geçerli olduğu bir sistemde merkez bankası faizini yanlış
belirlerseniz her şey yanlış gider. O yanlışı düzeltmemekte ısrar ederseniz
sonuçta ekonominin tamamı yanlış hale gelir. Eğer piyasa ekonomisi sistemini
terk edip kumanda ekonomisi sistemine geçecekseniz o başka bir şey.
Hocam tesekkurler ama hala beklendigi gibi ekonomi tepetaklak olmuyor. Bir sekilde bunu nasil yapabiliyorlar sizce? Ya da bu hukumet yapabiliyor ama diger ulkeler neden yapamiyor?
YanıtlaSilHer şey her yerde yapılabilir asıl mesele maliyeti nedir sorusuna verilecek yanıttadır. Eğer bir sonraki dönemde sistemi tamamen çökertecek işler yapılıyorsa bu ekonominin tepe taklak olmasını kısa süre ertelediğimiz anlamına gelir. Diğer ülkelerden batı ülkelerini kastediyorsanız oralarda kamuoyu bu tür işlere izin vermiyor.
Sil“Ekonomi tepetaklak olmuyor” mu? Bir sene önce 3,5₺’ye aldığım kutu süt 15₺ olmuş. En ucuz kıyma 150₺. Ekonomi tepetaklak olmuyor mu?
SilÖnemli bir hata şurada yapılıyor: kötü yönetilen devletlerin kötü yönetilen şirketler gibi batması bekleniyor.
Maalesef devletler batmaz, sadece fakirleşir. Biz de hızla fakirleşiyoruz.
Daha ne olsun?
Hocam bu yapilanda bir nevi faiz artisi degil mi ? KKM ciler icin ustu kapali faiz artisi. Ancak kura hic etkisi olmadi. Birde piyasa kur yukselmesi beklerken, hem kur hem faiz artisi nasil mumkun olabilir
YanıtlaSilKKM için yapılan ek ödeme % 9. Enflasyon % 65. Bu sizce faiz artışı mı?
SilYazılarımıza istinaden ünlü bir ara sözü şöyle der değerli hocam : yanlış hayat doğru yaşanmaz.
SilHocam sizce hükümet 2021 yılı sonunda yaşanan kur artışına sonrasında yapacaklarını planlayarak mı izin verdi? Yani kurun 18 e gelmesi ve sonrasında KKM ile düşürülerek uygulanmakta olan diğer politikalarla seçime kadar döviz kurunu kontrol etmeyi baştan planlamışmıydı yoksa kurun 18 e kadar gelmesi sonrasında kaçınılmaz olarak mı KKM ve diğer politikaları uygulamak zorunda kaldılar?
YanıtlaSilBana göre, hükümet ciddi kur artışını, seçim öncesi döneme rahat girmek için bilerek kullandı.
SilElimde somut delilim yok, hissiyatım öyle söylüyor. KKM ile aynı güne denk geliyor.
Çok finans uzmanı DTH çözülmesi için KKM çıkarıldığını savundu. Bana göre öyle değil. Hükümet seçim öncesi dönemde DTH için, tepkisi yüksek olur diye, yasal önlem almak istemedi. Hükümet için DTH bir günlük işlemdir. KKM seçime kadar zaman kazanma dışında bir işe yaramıyor.
Hükümetin son bir yılda döviz hareketlerine getirdiği kısıtlamalar da düşüncemi güçlendiriyor.
Faiz takıntısıyla atılan yanlış adımlardan sonra hiçbir şey planlayarak yapılmadı. Sadece o yanlışın nasıl yanlış olmadığını kanıtlamak için uğraşıldı. Başarılamadı tabii ki. Çünkü Çin Atasözünde söylendiği gibi 'Bin doğru adım bir yanlış adımı düzeltmez.'
SilHocam siz ekonomiyi yönetenlerin faiz takıntısı olduğuna gerçekten inanıyormusunuz? Faizi düşürünce neler olacağını sizce gerçekten bilmiyorlar mı? Buna mı inanıyorsunuz?
SilHocam merhaba, daha önce yazmıştım ancak dört gözde beklediğim için tekrar yazmak istedim. Uzun zamandır bloğunuzu okuyorum ve sizden çok şey öğrendim. İyi ki varsınız size gönülden teşekkür ederim. Ancak bugün ilk defa bloğunuzdaki “hakkımda” bölümünü okudum ve eskiden beri kafamı karıştıran konulara rastladım. Mesela ekonomik olarak merkezde, siyasal ve sosyal olarak merkez solda olduğunuzu yazmışsınız. Sizin için zahmetli olmayacaksa sizden bir şey isteyeceğim. Hocam bu ülkede insanların en çok karıştırdığı hatta çoğunluğunun bilmediği çok temel bir durum var: liberalizm ile kapitalizm ilişkisi; komünizm ile sosyalizm ilişkisi; sosyal demokrasi ve keynesyen politikaların ilişkisi nedir? Ekonomik olarak merkezde olmak nedir ve yukarıdaki ilişkilerden hangisine denk düşer? Ekonomik olarak merkez sağ ya da merkez soldayım şeklinde bir tanım da var mı? Yoksa örneğin merkez sağ için merkez ekonomik duruşu sağ ise sosyal ve siyasal alanı mı temsil eder?
YanıtlaSilHocam bu soruların cevaplarını bize bir anlatsanız biz de bir bilsek neye inanıyoruz bu kafa karışıklıklarını bir gidersek o kadar güzel olur ki, inanın toplumun en çok ihtiyacı olan şeylerden biri bu kavramları doğru bir şekilde öğrenmek. Çünkü gördüğüm kadarıyla insanların davranışları ile söylemleri o kadar farklı ki çok garip bir durum çıkıyor ortaya. Umarım bizleri bu konuda da aydınlatırsınız. Şimdiden çok teşekkür ederim. Saygılarımla...
Liberalizm daha çok bir siyasal sistemdir. Onun ekonomik sitemdeki uzantıları arasında ağırlıklı olanı kapitalizmdir. Yani liberalizm ile kapitalizm genellikle bir arada bulunurlar. Ender olarak liberalizm ile sosyalizm de bir arada bulunabilir. Yani siyasal sistem liberaldir ama ekonomik sistemde devlet ağırlıklıdır. Ama dediğim gibi bu fazla rastlanan bir birliktelik değil. Sosyalizm hem bir siyasal sistem hem de ekonomik sistemdir. Komünizm, sosyalizmin son aşamasıdır. Yani sınıfsız toplum aşamasına ulaşıldığında ortaya çıkar (Marx'a göre.) Sosyal Demokrasi de bir siyasal sistemdir. Sosyalizmle liberal demokrasiyi bağdaştırmaya çalışır. Bu sistemin ekonomik sistem uzantısı ise Keynesyen sistem denilen ve hem özel kesimin hem de devletin birlikte üretim ilişkisi içinde bulunduğu karma ekonomik sistemdir.
SilMerhaba ve Kolay gelsin.
SilAslında yazınızdan anladığım kadar, "Piyasa Sisteminde" oluşan dengelerin fiyat,ücret,faiz ve kur ekseninden belirlendiği dir. Tam Rekabetçi Piyasa Sistemi, bilindiği gibi tam teşekkül etmesi zordur. Örneğin Borsa'da Hisse Senedi Alım-Satım işlemleri çok sayıda alıcı ve çok sayıda satıcı olarak karşımıza çıkmakta. Ancak burada bir Sistemi yöneten taraf var. İstanbul Menkul Kıymet Borsası korunaklı bir alan, öyle bir Borsa'ya gireyim Hisse satın alayım düşüncesini gerçekleştiremezsiniz. İMKB her ne kadar şeffaf görünse de, anlık fiyatların oluşması gibi, ardın da oluşan mantığı anlasanızda, yine de Borsa Yönetimi Yatırımcının elinde değildir.
Serbest Piyasa Ekonomisinin temeli demokrasiye dayanır. Benim düşünceme göre Ekonomimiz demokratikleşmediği müddetçe, yani şirketin yönetiminde (ki bu tüm sistem için yani ülke yönetimi için de geçerli), Sermayedar ve Emek eşit bir şekilde yönetimde hak sahibi olmadığı müddetçe, Piyasalarda dengesizlikler ve Anomaliler yaşamamız doğaldır.
Şimdi "Parayı veren düdüğü çalar" sözünden hareket eden Patron kesimi karşısında örgütlü bir kuvvet bulmadığı müddetçe, kâr maksimizasyon güdüsü ile emeğini kiraya vereni ezecektir. Ne zaman Devletimiz gerçek demokrasi ile yönetilmeye başlar ise o zaman gelişmemiz ilerlemiş olacaktır. Ülkemizin durumu, Aç değil Sussuz değiliz ama uluslararası karşılaştırmalarda net Dış Dünya'ya borçlu olan bir ülkeyiz. TCMB EVDS Sisteminde bulunan Uluslarası Yatırım Pozisyonumuz 2022 3.çeyrek itibarı ile (yani 30 Eylül 2022) EKSİ 227milyar 733milyon USD. Sizin "Göstergeler" başlıklı sayfanızda 2022 için GSYİH mız yaklaşık 808 milyar USD. Yani 1 yıl bedava çalıştığımızı farz edelim o zaman bunun bir çeyreklik üretimi dışarıya olan Borçumuza karşılık gelir. Hala bizim ülkede anlaşılmayan nokta bu: Evet güzel köprüler var, evet güzel gökdelenler var, evet güzel Adalet Sarayları var ve evet güzel Hükümet Binaları var, ama bunların hepsini DIŞ BORÇLAR ile yaptık ve Borçlar devam ediyor. Bilindiği gibi Botaş ile Rusya arasında borç öteleme görüşmeleri vardı, aslında bu haber bana öteleme değil, borç yapılandırma gibi yansıdı.
Demem o ki ne zaman Siyaset putlaştırılmadığı vakit ve Halkın yönetimi (her zaman herkesi memnun etmek mümkün değildir) çoğunluk tarafından sağlanır ve "Azınlık" (yani muhalefet) düşman gibi gösterilmez ve düşman gibi saldırılmaz ise ve Seçimler Siyasilerin tekelinde değil Halkın Yönetiminde olursa, yani Kurumların Bağımsızlığı, o zaman ilerleme sağlamış oluruz.
Ama Sistemde bir Devlet Başkanı çıkıp İşveren Sendikası ile ve ÇSGB ile beraber Asgari ücreti açıklıyor ise, Sistemin temeli nasıl çürük olduğu ortadadır. İşçi veya Çalışan EMEKÇİ sistemin asli unsurudur ırgatı değil. Hem işçi Hem Türkiye Vatandaşı olmak kötü birşey değil. Kötü olan Demokrasiyi kendi çıkarları için Pişmiş tavuk haline getiren, Koltuk Makam ve PARA sevdali Siyasetçilerdir.
Kısacası Hukukun Üstünlüğü.
Az önceki yazıyı ben yazdım,
SilSaygılarımla
Şenol Çetinkaya
TCMB taraflı KKM’de üst faiz sınırı kaldırıldı (https://www.sozcu.com.tr/2023/finans/tcmb-tarafli-kkmde-ust-faiz-siniri-kaldirildi-7569447/)çünkü iş Dünyası Bastırıyor: "Karlılık İçin Dolar 30 Lira Olmalı" (https://onedio.com/haber/is-dunyasi-bastiriyor-karlilik-icin-dolar-30-lira-olmali-1124053) 18.80 TL dolar 30 TL olursa asgari ücret şimdi 8500/18.80=452 dolar 8500/30=283 dolar olacak 452-283=169 dolar asgari ücretlinin cebindeki para buharlaşacak eğer asgari ücret artmazsa asgari ücretlinin alım gücü 283 x18.80=5320 TL olacak
YanıtlaSilTürkiye dış pazar üretimi gelişmiş ülkelerin terk ettiği işler Türkiye dış pazara mal satmak için TL nin sürekli ucuzlaması gerekiyor TL ucuzladıkça ücretlinin alım gücü düşüyor Bu sarmaldan kurtulmanın tek yolu var Arge-Patent desteği gerçekden bir şeyler yapabilecek parasız fakir araştırmacılara yardım etmeli devlet onları işe almış olduğu eleman olarak kabul etmeli devlet zengin firmalara arge desteği veriyor ve firmalarda argeci elemanlarına maaş veriyor bu elemanlar sadece firmanın ürünlerinin arge işi ile uğraşıyor fakat bağımsız argecilerin buluş için yardıma ihtiyacı var devlet şartlı yardım edebilir kazancın bir kısmını alırım der ve yardım eder bu kişiler hem para kazanmak için çalışıp hemde arge yapamazlar yardımlar eşe dosta güçlüye zengine ihtiyacı olmayana olmamalı bu desteği verme işi internetde şeffaf olarak herkesin önünde olmalı ( örnek=sourceforge.net) kim ne yardım almış herkes bilmeli bu yardım kararını araştırmacıdan az bilgili kişiler den oluşan kurul değil bu işin içindeki diğer argeciler ve bilgili topluluk vermeli amaç Türkiyenin yenilikçi kaliteli üretim yapan ürünleri aranılan bir ülke olması işde bu yapılırsa ortaya çıkacak ürünler ile Türkiye TL sini ucuzlatmadan dış satım yapar ve çalışan herkes kamu kesimi ile ayni şartlarda çalışır refah oluşur ve herkes mutlu olur ve sonrada bu çağdışı TL yi ucuzlatınca satış yapabilen üretim firmaları kendiliğinden kapanır ve TL erimeyeceği için dolarizasyon rezilliği biter.
not:66 yaşında bir arge Mühendisi
Bu girişimciler devlete başvuruyor. Reddediliyor. Bu fikirler partililer arasından alınıp tekrar işleme alınıp destek sağlanıyor. Fikri olanın yine hakkı çalınıyor.
SilTürkiye gelişmiş ülke olması isteniyorsa yurt dışında TL değersizleştirilmeden para kazanacak patent ler bulunmalı bunun için mesleklerinde uzman tecrübeli kişilerin yapdığı argelere Devlet kurumları yardım etmelidir yardım etmemek tasarruf etmek değildir Türkiyeye kötülük etmektir.
SilEmeğinize sağlık hocam. Türkiye'de halk yanlışlara tepki vermiyor. Peki ne yapmak lazım. Mesela okullarda dersler içine ekonomi okuryazarlığı mı koymak lazım. Örneğin enflasyon, para, borsa, kur, bütçe, bütçe açığı gibi şeyler koymanın bir faydası olur mu? Ayrıca tanıdığım iktisat ve ekonomi gibi bölüm mezunları var. Bunlar da yanlişları ve tabi doğru yapılan şeyleri tam ya anlamıyorlar ta da neticeleri ile analiz edemiyorlar. Nereden başlamak lazım.
YanıtlaSilEkonomi okumuş insanlarda da benzer kafa karışıklığı olabiliyor merak etmeyin. Bizdeki sorun biat kültürünün giderilememesi. Yani insanlar bilime göre değil tuttukları tarafa göre yönleniyorlar. Bu sorunu ekonomi okur yazarlığıyla çözemeyiz. Bu sorunu çözmenin yolu insanları biat kültüründen kurtarabilmekte yatıyor.
SilHocam seçimden sonra yeni bir hükümet gelse de gelmese de faiz arttırmak durumunda kalacak bu durumda sizce (1) faiz artmasına rağmen döviz kurlarında artış yaşanma olasılığı faiz artislarimda geç kalınması sonucu çok yüksek faizlere regmen doVizin dizginlenememesi gibi bir durum olabilir mi (2) yada iktidarin düşük faiz ve büyümenin yükünü sabit gelirlinin sırtına yükle politikasının olası sonuçları neler olabilir?
YanıtlaSil(1) Faizi artırırsanız döviz kuru geriler (2) Seçim sonrası vergiler artar.
SilHocam seçimden sonra hükümet değişir veya değişmezse döviz, kıymetli maden artmaya devam eder mi?
YanıtlaSilFaizi ne yapacağımıza bağlı. Faizi artırırsak kur düşer artırmazsak yükselir.
SilSayin hocam, olayi cok güzel özetlemissiniz, tesekkürler, artik hergün cikan TCMB kararlarini takip edemez olduk. Sade bir vatandas olarak, bende faizsiz 10000 TL'ye kadar ihtiyac kredisi veren bir bankadan ihtiyac kredisi alip bununla fiyatlari sabitleyen bir marketten fiyati sabitlenen ürünlerden alacagim, cünkü bu kaos icerisinde baska bir cözüm düsünemiyorum. Emeginiz icin tekrar tesekkürler...
YanıtlaSilEvet benim gençliğimde Türk Parası Kıymetini Koruma Mevzuatı da böyleydi. Devlet kendi çıkardığı tebliğleri takip edemezdi.
SilSayin Hocam siz cok gencsiniz. Saygilar
SilÜlke çıkarları, kişisel menfaatlerden önce geldiğinde, siyasi popülizm bırakıldığında ekonomide çözülmeyecek sorun yok hocam, saygılar...
YanıtlaSilÇok doğru.
SilSAYIN HOCAM 1920' LERDE FLORİDA EMLAK BALONU DİYE BİR ÇÖKÜŞ YAŞANMIŞTI.VERİLEN HER BOL KREDİ EMLAK PİYASASINI YÜKSELTMİŞTİ. ŞU ANDA ÜLKEMİZDE EMLAK PİYASASININ FİYAT OLARAK ZİRVEYE ULAŞMASI BİR ÇÖKÜŞÜ GETİRİRMİ. ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER HOCAM.
YanıtlaSilFaiz artarsa evet.
Silcb ekonomi pol üyesi servet bayındır islami bankacılık adı altında geçenyıl ocak ayında vidyo yayınlamış vidyosunda
YanıtlaSilkonu özeti şu peygamber efendimiz döneminde faiz yoktu
ticaretle iş yapılıyor kar ediliyor
siz para vein biz faiz ödeyelim uygulanmadı diyor
bizim gibi enflasyondan şikayet eden vatandaş içinde şey deniliyormuş gülersiniz
mal o adamın istediğ fiyattan satar diyerek savunan danışman var
ki bence alakası yok
sırf cb ve damat bakan dan buyana
her konuştuklarında abd başkanı konuşuyomuş gibi dolar değerleniyordu
sırf konuşma yaparlarken dolar çıkmasın diyerek uygulayıp
yabancı yı swaplarla bilerek madara edip kaçırdılar
biyerde durcağını düşünüyorlardı 11 13 gibi
ama olaya sokakdaki vatandaş dahil olunca
bukez nebatigilin ekip küçük yatırımcı çarpıldı moduna geçtiler.
işin özü bence nas faiz falan değil sırf ego tatmıni için dolar her dirençten döenerkene akşam çıkıp nas var faiz indircez dediler
o dolar alanlarınellerindeki tüm kozu kullandırtırız düşüncesiyle
en son kısıtlamalar geldi makaslar yükseldi destek direnc öğrendik al sat yapcaz dedik bizi tokatlama moduna geçtiler
bence bi amacı yok sırf ego tatmini hocam.
şuan konuşurken dolar çıkmıyorda düşmüyor
bizim yediğiimiz enflasyon umurlarında değil.
Hocam merhaba doları uzun süredir baskılıyorlar. Piyasalarda görmesi gereken işlem şuan bence 25 civarında. Seçimden sonra faiz artırılsa bile doların şuanki yerinde kalacağını büyük çaplı düşmeyeceğini düşünüyorum sizin görüşünüz nedir
YanıtlaSilNe kadar artırılacağına ve artışın devam edip etmeyeceğine bağlı.
SilBu güzel yazı için teşekkür ederim hocam. Ayrıca bir şeyi ifade etmek istiyorum. Özellikle son aylarda bankalar kur korumalı mevduat hesaplarına kur farkı ödemedikleri gibi bu hesapların faiz oranlarını da sıradan vadeli mevduat hesaplarına verilen faiz oranının neredeyse yarısına düşürdüler. Yani önceki aylarda verdikleri parayı son aylarda geri alıyorlar. Tabi ki tüm bunlar hükümetin talimatıyla gerçekleştiriliyor. İnsanlar kur korumalı hesapları terk ederek sıradan vadeli mevduat hesaplarına tam olarak geçtikten sonra kademeli olarak bu hesapların da faiz oranlarını düşürecekler.
YanıtlaSilŞimdi o faizleri artırmaları için serbest bırakıyor hükümet.
SilSayın hocam, aklımda bazı sorular var, bunlara zaman ayırıp cevap verebilirseniz sevinirim ; öncelikle faizin seçim sonrası en az enflasyon kadar ( %50 varsayalım) arttırılmasının , dolara etkisi ne olabilir ? Kur krizi yaşama ihtimalimiz size göre nedir? Şu an olması baskılandığından ötürü olması gerekenin altında bulunan kur , seçim sonrası nöbetçi döviz satış amirlerinin koltuklarını bırakmasıyla patlayış yaşayabilir mi ? Sonrasında kur artışı ve Ekonomide alınan radikal kararlar sonucu, kur sabit mi kalır, ciddi gerileme mi yaşanır ? Kriz ihtimali nedir? Geçmiş krizler sonrası neler yaşanmış nasıl çözülmüştü?
YanıtlaSilBunların hepsi çok spekülatif sorular. Faizin ne kadar artırılacağını, bu artışın bir defalık mı yoksa devamlı mı olacağını, faizin yanında hangi önlemlerin alınacağını bilmiyoruz. Bunları bilmeden yapacağımız tahmin faldan farklı olmaz.
SilSevgili hocam ben bir emekliyim neden yada niye ekonomiyi bilmek zorundayım bizene allah onları bildiği gibi yapsın
YanıtlaSilSaygı değer emekli bey ya da hanım. Hergün hatta sürekli kullandığınız bir metayı doğru kullanabilmeniz için o metanın ne olduğu nasıl kullanıldığını bilmeniz lazım. Yoksa emekli maaşı neden bu kadar sz diye söylenmek dışında bir seçeneğiniz olmaz.
SilTCMB döviz rezervlerimiz nasıl -45 milyar dolar oluyor. Olmayan dövizi nasıl satılabiliyorlar? Bizim gibi döviz ihtiyacı olan ükelerde merkez banka döviz rezervleri eksi olanlar var mı? Teşekkürler
YanıtlaSilKomşunuzdan 2000 TL borç alıp harcama yaptığınızı düşünün. Aynı şey.
Silhocam merhaba, bir şeyi merak ediyorum. Şu an merkez bankası inanılmaz para basıyor. Piyasada bu kadar çok para varken merkez bankası şu an bir karar alıp faizi %80 yapsa ve çekebildiği kadar Tl yi piyasadan çekse piyasada bu kadar çok para varken kur üzerinde baskılayıcı bir etkisi olur mu?
YanıtlaSilO kadar fazla para basmıyor. Basılı paranın toplamı 312 milyar TL. GSYH'miz 16 trilyon TL. Demek ki GSYH'nin % 2'sinden az para var piyasada.
SilMahfi hocam, Menderes dönemi moratoryum süreci ve yarattığı mali sorunları anlatan bir yazı yayınlarmısınız, malum yönetimimizin örnek aldığı iki kişi; II. Abdülhamit ve Adnan Menderes ve Ne ilginçtir ki moratoryum bu iki zat-ı muhterem dönemlerinde yaşandı.
YanıtlaSilDüşünelim bakalım.
SilHocam Merhaba ,
YanıtlaSilnormal şartlarda kur artması gerekir baskılanıyor diyorlar. bu durumdan da ihracatçının şikayeti söz konusu peki faizi artırınca kur düşer diyorsunuz. bu durumda TL nin daha da değerlenmesi ihracatı nasıl etkileyecek ?
Eğer bir ülkenin ihracatı sürekli olarak kuru yüksek tutarak artırılıyorsa burada ciddi bir sorun var demektir.
Sil(Kavcıoğlu, Rusya’ya yönelik doğal gaz ödemelerine de dikkat çekerek, “Bizim Ruble ile falan enerji ödememiz yok henüz. Yine herhangi bir indirim ya da öteleme söz konusu değil. Görüşülüyor. Biz tüm 2022 yılında ithal ettiğimiz enerjinin parasını ödedik. Ülke olarak herhangi bir borcumuz yok. Ödemeler dengesinde Türkiye, 2022 yılında sadece enerjide 50 milyar dolar civarında para ödedi” dedi.)
YanıtlaSilHocam,yukarıdaki açıklamayı ulusal basından alıntıladım.MB Başkanı diyor ki Rusya’ya herhangi bir enerji borcumuz veya ertelenmiş borcumuz yok.Sadece görüşüyoruz diyor.
Ancak sizin 17 Ocak’taki yazınızda,20 milyar dolarlık bir borç ertelemesini baz alarak yaptığınız bir analizi ve bu temelde 2023 bütçe gerçekleşmesine ilişkin tespitlerinizi okudum.
Bu nasıl bir durum ben anlayamıyorum.
Ya MB Başkanı bariz bir şekilde kamuoyunu yanıltıyor ya da sizin aktardığınız borç erteleme konusunun,gerçekleşme mi yoksa görüşme mi olduğu belli değil.
Bu kadar büyük rakamların konuşulduğu bir meselede;kamuoyunun doğru bilgiye ulaşabileceği kanalların veya kurumların varlığını sorgulamak gerekir düşüncesindeyim.
Saygılarımla.
Henüz ertelenmemiş olması ödenmemiş olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Resmi erteleme olmayabilir.
SilHocam 14 Mayıs 2023 de iktidar değişikliği olur ve faizler yükseltilirse kur düşeceği için zaten sıkışmış durumda olan ihracatçıların yeni hükümete tavrı ne olur? Ya da kur düşerse ihracatımız bundan nasıl etkilenir?
YanıtlaSilBilmiyorum ama kurun sürekli yükseltilmesiyle artan ihracat sorunlu demektir ve bu sorun sonsuza dek kurla çözülemez.
SilHocam, yazınız bana şunu hatırlattı; ülkemiz 80'lerde 90'larda liberal politikalara geçerken bazı ciddi ekonomistler "Türkiye buna hazır değil" tarzında yorumlar yapıyormuş. Muhtemelen siyasetçilerin müdahaleci tavrını da hesaba katarak bunu söylüyorlardı. Acaba gerçekten hazır değil miydik? Tüm yaşadıklarımız bunu mu kanıtlıyor?
YanıtlaSilTeşekkürler
Atatürk, devrimleri açıkladığında da Türkiye buna hazır değildi. Türkiye'nin hazır olmasını beklersek yüz yıl geçer.
SilHocam sonu ne bir de onu söylerseniz iyi olacak.
YanıtlaSilBilsem!
SilHocam üçlü açmaz hipotezini esas aldığımızda olamayacak şeyler oluyor; sermaye hareketliliği farklı methodlar ile kontrol ediliyor, döviz kuru belirli süreler için de olsa bir nevi sabitleniyor, para politikasında faizler kontrol ediliyor; sizce hipotez mi olumsuzlanmaya (!) çalışılıyor, veya izlenilen ekonomi yaklaşımı hangi ekonomik akımla/okulla bağdaştırılabilir ?
YanıtlaSilÜçlü açmaz hipotezinin geçerli olması için sermaye hareketlerinin serbest, kurun dalgalı, faizlerin serbest olması lazım. Bizde bunlar geçerli olmadığı için bu hipotez geçersizmiş demek mümkün değil.
Silmerhaba,
YanıtlaSildiyelim böyle devam edildi tüm rezervler harcandı? hala dolar alınabilir mi? rezervler bitince dolar alınmıyorsa venezuela parası niçin sürekli dolara karşı değer kaybediyor hala?
Rezervler zaten bitti. Ekside. Ama yastık altında hala çok döviz var. Venezueala'da da aynı durum geçerli muhtemelen.
SilSayın Eğilmez, Ekonomimizi düzeltmek için yapılması gereken girişimleri açık ve anlaşılır şekilde yazdığınız için teşekkürlerimi sunarım. Görüşüme göre Yönetimin , Cumhurbaşkanının ve bunlara destek verenlerin tek hedefleri var; Ülkeyi Dindar ve Kindar bir hale getirmek. Dindar ve Kindar bir Nesil yetiştirmek. Başka hiç bir düşünceleri yok. Ülkemiz batarsa batsın ama Ülke Dindar ve Kindar bir hale gelsin düşüncesindeler. Ülkenin düzelmesi. Ekonominin düzelmesi gibi bir düşünceleri yok. Bu sebepten önümüzdeki seçimleri kazanmak için, her şeyi , yapacaklar..
YanıtlaSilSağ olun.
SilMahfi hocam umarım iyisinizdir. Yorumlarınızı ilgiyle okuyorum fakat kafama takılan bir konu var. "Faiz artırılır ise kur düşer" demişsiniz. Şu an dolar piyasada 19 tl civarında Asgari ücret ise 447 dolar. Peki dolar dolar düştü ve şubat 2022 deki gibi 13 lere kadar düştü. Asgari ücret sadece faiz artışı ile 650 dolara kadar çıkması ne kadar sürdürülebilir.
YanıtlaSilHer zaman söylediğimizi gibi sadece faiz artırımıyla sorun geçici olarak çözülebilir. Uzun vadeli kalıcı çözüm ancak yapısal reformlarla mümkün olabilir.
Silmühendisim yıllar önce ingilterede 2 yıl eğitim gördüm margareth tracher dönemiydi polltax diye bir vergi çıkarmışlardı herkes vergi ödeyecekdi oturma iznim olduğu için bana bir vergi cüzdanı aylık 70 sterlin 12 aylık ödeme gelmişdi ingilterede haklı olduğum konuda hakkımı aramayı öğrendim hakkımı dürüstçe anlatırsam hakkımı her seferinde aldım kimse git başımdan demedi belediyeye müracaat kısmına girdim karşılıklı koltuklar vardı masadaki zile basdım görevli bir bayan geldi karşıma oturdu vergi cüzdanını uzattım ben öğrenciyim ayda 70 sterlin ödeyemem dedim (türkiye de en son belediyeye gidip hakkımı aradığımda belediye memuru bana bankonun arkasından bağırarak hakaret etmişdi)karşımdaki hanım tamam biz inceleyeceğiz dedi bir hafta sonra adresime yeni makbuz geldi başvurunuzu inceledik sizi haklı bulduk ve aylık 7 sterlin ödemenizi uygun bulduk yazıyordu bende gittim ilk 7 sterlini ödedim bir hafta sonra yine belediyeden bir zarf geldi ödemeniz için çok teşekkür ediyoruz yazıyordu (böyle bir şey ülkemizde olabilirmi?) ben bu 7 sterlinlerin hepsini ödedim o para helal olsun onlara çünkü Türkiyede olmayan ve asla alamayacağım bir eğitimi mükemmel ve ucuz olarak aldım.Bu olayı anlatmakdaki amacım kamu kurumlarının vatandaşa olan saygısı ve maalesef bizde olmayan hakkaniyet duygusu bence yapılması gereken yapısal reform saygı ve hakkaniyet dir.
SilCimer e haklı olduğum konularda yıllardır bir sürü müracaatım oldu hiçbirini çözemedim.
İngiltere ile Türkiye'nin birçok konuda olduğu gibi vergi konusunda da ciddi farkları var. İngiltere vergi ödeyen kişiye saygı göstermek gerektiğini 1215'de Magna Carta ile ve asıl olarak da 1689'da Bill of Rights ile kabul etmiş. Devlet, niçin ve nasıl vergi aldığı konusunda halkına hesap vermek zorunda. Bizde böyle bir şey yok. Tam tersi halk, devlete hesap vermek zorunda. Öyle olunca da kimse toplanan paranın nereye harcandığının hesabını soramıyor.
SilMerhaba
YanıtlaSilBanka mevduat faizlerinin serbest bırakılması piyasa dengesine katkı sağlar mı
Teşekkürler
Sağlar. Daha önemlisi anormalleşen sistemin normalleşmesine katkı sağlar.
SilHocam selamlar , seçimden sonra faizi ciddi miktarda arttırıp ( 10 puan ) , merkez bankası bağımsızdır desek, piyasa için güven verecek isimleri göreve getirsek , kurda göreceğimiz ciddi geri çekilme ülkeye , ekonomiye tekrar zarar vermeyecekmi ? Bence yeni hükümetin yapması gereken bu olmamalı .Bu saatten sonra kurun düşmesi kime yarayacak ? Golü yedik bi kere hocam . Eğer ekonomide güven tesis edilebilirse fiyatlardaki belirsizlikten ve güvensizlikten kaynaklı köpük gidecektir. Enflasyonda dolayısıyla gerileyecektir diye düşünüyorum. Piyasada özellikle vadeli satışlarda kar marjı çok yüksek tutuluyor tüm ürünlerde hocam . Sonuç olarak çözüm güven güven güven . Bilmem siz ne dersiniz sayın hocam . Saygılar sunuyorum .
YanıtlaSilZarar verecek tabii ama anomaliyi sonsuza kadar sürdürmek daha fazla zarar veriyor. Kurla desteklenen ihracat sanayinin gelişmesini sağlamıyor. Sanayici ARGE çalışmalarını geliştirecek yerde kurun yükselmesi için kulis yapma peşine düşüyor. Türkiye'nin son 40 yılı sanayiyi geliştimek yerine kur peşinde koşarak geçti.
SilMahfi bey yazınızda mal piyasasında dengeyi fiyatlar sağlar diyorsunuz. Sadece fiyatlarla denge sağlanmaz. Bazen dengeyi miktar hareketleri sağlar. Fiyatlar sabit kalır, artan talebi miktar intibakları karşılar. Bazen de artan fiyatlara rağmen denge sağlanmaz. Bazen talep düşünce fiyatları düşürmek yerine miktarları düşürürler. Yani sadece fiyat bereketleriyle piyasalar temizlenmez. Dolayısıyla fiyatlar denge sağlar önermesi çok iddialı bir önerme. Yani fiyatlara güvenelim o her şeyi halleder önermesi çağdışı kalmış bir neoklasik inançtır.
YanıtlaSilİkinci olarak işgücü piyasasında yine dengeyi ücretlerdeki hareketlere yüklüyorsunuz. Bu şu demek: ücretleri öyle bir düşürelim ki , işsizlik olmasın. İşsizlikle ücret düzeyi arasında var denilen bağı Keynes 87 yıl önce kopardı. Bütün dünya bunu anladı. Ama siz hala neoklasik çizgide devam ediyorsunuz. Biraz Keynes’i okumanızı tavsiye ederim.
Üçüncü olarak ödünç verilelebilir fonlar piyasasında dengeyi faiz sağlar diyorsunuz. Yani para piyasasında, para arz ve talebini kastediyorsunuz. Burada da mesele o kadar basit değil. Sizin söylediğiniz çok ilkel bir önerme. Sermaye arzı(tasarruf) nelerin fönksiyonudur? Sadece faiz mi? Gelir de olabilir mi? v.s. Fon talebi(yatırım), sadece faizin mi fonksiyonudur? Faizler düşük(hatta negatif) olduğu durumlarda neden yatırımlar yapılmaz? Ya da faizler yükselirken neden hala yatırım yapılır? Sermayenin marjinal etkinliğini analize katmak gerekmez mi?
Son olarak şunu söylemeliyim. Kur daha karmaşık bir konudur. Kur bir kamu fiyatıdır bir anlamda. Dünyada kura müdahale etmeyen hiç bir merkez bankası yoktur. Hem miktar, hem fiyat yoluyla, hem de onu etkileyen diğer değişkenler kanalı ile müdahale ederler(faiz gibi).
Dört fiyat serbest kalırsa her şey düzelir(mal ve hizmet fiyatları, ücretler, faiz, kur) fikri sadece bir inançtır. Bilimsel değildir.
Verdiğiniz akıllar ve iktisat dersi için teşekkür ederim. Naoklasik çizgiyi ve Keynes'i hiç duymamıştım, hemen okuyacağım. Sermayenin marjinal etkinliği diye bir kavramdan da hiç haberim yoktu. Keşke bunları yazmadan size danışsaydım!
SilOldukça faydalı bir bilgi paylaşımı olmuş. Teşekkürler.
YanıtlaSil