Türkiye ve Diğerleri

Karşılaştırmalar

Aşağıdaki ilk grafik çokça yapılan Türkiye Güney Kore karşılaştırmasını ortaya koymayı amaçlıyor. 1980’lerin başında nüfus Türkiye’de 45,3, Kore’de 38,1 milyon kişi, GSYH Türkiye’de 96,6 milyar, Kore’de 65,4 milyar dolar, kişi başına gelir Türkiye’de 2.134 dolar, Kore’de 1.715 dolarmış. 2022 sonu itibarıyla nüfus Türkiye’de 85,3, Kore’de 51,6 milyon kişi, GSYH Türkiye’de 906 milyar, Kore’de 1,7 trilyon dolar, kişi başına gelir Türkiye’de 10.618, Kore’de 32,250 dolar. Kişi başına geliri gösteren aşağıdaki grafik, Kore’nin geride başladığı bu yarışta bizi üçe katladığını ortaya koyuyor. Bu dönemde Türkiye’nin nüfusu 1,9 kat artmış buna karşılık Kore’nin nüfusu 1,3 kat artmış. Buradan giderek Türkiye’de üretime katkısı olmayan nüfus artarken Kore’de üretime katkısı olan nüfusun artmış olduğu sonucunu çıkarabiliriz.

Üç Balkan ülkesiyle (Bulgaristan, Romanya ve Sırbistan) Türkiye’nin kişi başına gelirlerini karşılaştıran aşağıdaki grafik çok daha yakın zamana ait durumu ortaya koyuyor. Grafikten görüleceği gibi 2000 yılında Türkiye, bu üç ülkenin oldukça önünde bulunuyor. Bu liderlik 2017’ye kadar sürüyor. Türkiye, başkanlık rejimine geçtiği tarihte içine düştüğü büyük ivme kaybıyla 2022 sonunda yalnızca Sırbistan’ın az farkla önünde görünüyor. Sırbistan’ın 2025’de Avrupa Birliği üyesi olacağı dikkate alınırsa onun da önümüzdeki dönemde Türkiye’yi geride bırakacağı tahmin edilebilir.

Aşağıdaki grafik Türkiye ile gelişmiş ülkeler ve Çin’in enflasyon ve Merkez Bankası faizlerini karşılaştırmayı amaçlıyor. Çin ve Türkiye dışındaki bütün ülkeler enflasyonun birkaç puan altında faize sahipler. Bu ülkelerin hepsinin (ABD, Euro Bölgesi, Japonya ve Birleşil Krallık) paraları rezerv para konumunda bulunuyor. Yani bu ülkeler, ithalatlarını kendi bastıkları parayla yapıyorlar, dış borçlarını kendi bastıkları parayla ödüyorlar. Oysa Çin ve Türkiye ithalat yapmak için de dış borçlarını ödemek için de bu ülkelerden birisinin parasını edinmek zorunda (Çin’in parası Yuan, IMF’nin SDR sepetine konmuş olsa da henüz dünyada rezerv para muamelesi görmüyor.) O nedenle bu ülkelerin faizi enflasyonun birkaç puan altında belirlemeleri sorun yaratmıyor. Buna karşılık Çin, böyle bir yaklaşımın sorun yaratacağını bildiği için faizi enflasyonun üzerine saptıyor. Türkiye ise faizi enflasyonun çok altında belirleyerek ‘faiz sebep enflasyon sonuç’ tezini yaklaşık iki yıldır dünyaya kanıtlamaya çabalıyor. Grafik, bu tezin doğruluğunu değil ne kadar yanlış olduğunu dünyaya kanıtlamış görünüyor.

Aşağıdaki grafik Türkiye ile gelişime yolundaki çeşitli ülkelerin enflasyon oranları ve Merkez Bankası faizlerini sergiliyor. Türkiye’den başka faiz sebep enflasyon sonuçtur tezini savunan olmadığı için hepsinde enflasyon denetim altında görünüyor. Türkiye’de ise inanılmaz bir kopma var.

Aşağıdaki grafik gelir dağılımı ölçüsü olarak kullanılan Gini Katsayısının Türkiye ve diğer ülkeler arasındaki farklılığını ortaya koyuyor. Gini katsayısı nüfus gruplarını (yüzde 10 veya 20’lik gruplar halinde) ele alarak bu grupların GSYH’den aldıkları payları birbiriyle karşılaştırarak ortaya konulan bir gelir dağılımı ölçüsü. Katsayı 0 ile 1 arasında çıkıyor. Sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitsizlik azalıyor, adalet iyiye gidiyor, bire yaklaştıkça tersine gelir dağılımında eşitsizlik artıyor, adalet bozuluyor. Grafiğe göre Türkiye, yakın zamana kadar aynı kategoride değerlendirildiği ülkelerle karşılaştırıldığında en kötü gelir dağılımına sahip ülke olarak karşımıza çıkıyor.

Aşağıdaki tablo, çeşitli ülkelerin CDS primlerini gösteriyor. CDS, Credit Default Swap deyiminin kısaltmasıdır. CDS, bir kişi ya da kuruluşun, kredi sahibinin karşılaşabileceği alacağın ödenmemesi riskini belirli bir bedel karşılığında üstlenmeyi kabul etmesinin bedelidir. Bu çerçevede bir risk primi olan CDS primi bir anlamda kredi sigortası gibi çalışır. Bir ülkenin ya da şirketin CDS primi ne kadar yüksekse borçlanma maliyeti de o kadar yüksek demektir. Çünkü bu prim ister istemez faize yansıyor. CDS primi, tıpkı döviz kurları gibi piyasada arz ve talebe göre belirleniyor. Bir ülkenin tahvilleri için ne kadar fazla sigorta talebinde bulunulursa prim o kadar yükseliyor. 300 baz puanın üstü aşırı riskli kabul ediliyor. 

Aşağıdaki tabloya göre Türkiye, aşırı riskli bir ülke konumunda bulunuyor. O nedenle Türkiye’ye yabancı sermaye gelmiyor, dış borçlanma için katlandığı maliyetler de (faizler) rekor kırıyor.

Öneri

Türkiye’nin bu durumdan çıkarak rakipleriyle farkı kapatması için bir tek yol var: Bilim yolunda yürüyerek yapısal reformları yapmak ve faiz neden enflasyon sonuç gibi bilim dışı tezleri bir kenara bırakıp yel değirmenleriyle değil gerçek sorunlarla mücadele etmek. 


Veri Kaynakları:

IMF, WEO Database, https://www.imf.org/en/Publications/WEO/weo-database/2023/April

WPR, https://worldpopulationreview.com/country-rankings/gini-coefficient-by-country

World Government Bonds, http://www.worldgovernmentbonds.com/sovereign-cds/

TUİK, Türkiye İstatistikleri.


Yorumlar

  1. Hocam, iktidarın yıllardır büyük bir özenle yarattığı şizofrenik ortamda antipsikotik etkili tedavi edici bir yazı olmuş, teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  2. Sayın hocam, Yolumuz uzun ve zor Teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  3. Hocam ülkemiz 1 trilyon dolar barajını ne zaman geçer ve orta gelir tuzağından ne zaman çıkar?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1 trilyon doları aşar ama orta gelir tuzağından çıkmaya yetmez çünkü ötekiler daha hızlı büyüyor.

      Sil
  4. Çok yararlı veriler. Sağ olun bizlerle paylaştığınız için.

    YanıtlaSil
  5. Yarıştaki aracı durdurup durdurup hortumla yakıtını çalan şoför, sonrasında başka ülkelerden ithal olan yakıtı dilenirken... Aracın hala bu listelerde yer alıp yarıştan kopmadigina şükretmeli...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 3 yıl öncesine kadar öyleydi ama sanırım yarıştan kopmak üzereyiz artık.

      Sil
  6. Hocam ne halde olduğumuzu kimsenin itiraz edemeyeceği verilerle ortaya koyan çok güzel bir çalışma olmuş teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Kimsenin itiraz edemeyeceği" bu kadar itaatkar ve Mü'min olmayın; ben itiraz ediyorum. Sadece, 300 yıldır Avrupa'dan geri oluşumuzu 20 yıla bağlayacak kadar andaval olmayın.

      Sil
    2. Adsız16 Nisan 2023 13:56 arkadaşımız haklı. Son 20 yıla değil ama son 10 yıla bakmak daha doğru olacaktır. Neden mi? Komşu Balkan ülkeleriyle bizim karşılaştırıldığımız grafik ülkemizdeki çöküşün 2013 yılında başladığını gösteriyor. Yani bu kadar kısa sürede ülkeyi çıkmaza sokmak her babayiğidin harcı olmasa gerek.

      Sil
  7. Mahfi bey dikkatimi çeken birşey yunanistan 2018 de batacakmış cds 410'lerde bizim cds puanimiz 567 şimdi yunanistan 93 turkiye 523 herşey demokrasimi sizce

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her şey hiçbir zaman tek bir şeyle izah edilemez ama demokrasi çok önemli bir unsur. Yunanistan Albaylar Cuntasından sonra demokraside kaldı ve gelişmiş ülke statüsüne yükseldi, biz demokraside geriye gittik ve hep kaybettik.

      Sil
  8. Ekonomiyle alakasız bir mesleğim var durup durup bunları niye okuyorum 🤔

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü ekonomi, geçiminizden kararlarınıza bugünden geleceğinize her şeyi kuşatıyor.

      Sil
  9. Hocam merhaba,

    Kötü yönetime fazla odaklanmış durumdayız. İktidar değişirse her şey düzelir beklentisi var insanlarda. Mutlaka iyileşme olacaktır ancak bu duruma gelmemize neden olan kök nedenler olduğu sürece sorunlar sadece şekilde değiştirecek. 90'lardan ders almadığımız için 2020'leri yaşıyoruz.

    Talepkar bir genç nüfus var. Tüketim talebi çok baskın. Bunu karşılayacak kaynakları yok ülkenin. Sürekli borçlanılıyor. Siyasetçilerin çıkıp acı gerçekleri anlatması lazım. Anlattığı zaman siyasi kariyeri biter. O yüzden her şeyi geçiştiriyoruz. Gözlerimizi kapatıyoruz. Kısırdöngü bu. Türkiye'nin grafiklerinde ciddi bir değişim görmüyorum ben. Sadece dönemsel dalgalanmalar var. Özünde hepsi aynı.

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet haklısınız. Ortada aşırı iyimser beklentiler var. Sonuçta bir beklenti tuzağına düşmemiz söz konusu olabilir.

      Sil
  10. Mehmet Şimşek'i tekrar ekonominin başına geçirmeye çalışıyorlar. Artık akıllandılar mı yoksa seçim geçene kadar dayıları mı oldu bilmiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mehmet Şimşek iyi bir teknisyen ama bu yaklaşımla yapabileceği bir şey yok.

      Sil
    2. Mehmet Şimşek'i çağırmalarının nedeni daha kolay ve fazla borç bulabileceği hesabından başka birşey değil. Yoksa kararları uzmanı değil, "herşeyi ben bilirim, tüm yetki benimdir" diyen ancak bildiği yanıldığına yetmeyen kişi yada kişiler aldıkca onunda yapabileceği birşey yok.

      Sil
  11. Elinize ve beyninize sağlık diliyorum. Kanserli bir hastayı bıkmadan tarif ediyorsunuz. Bırakın huzursuzluk içinde gebersin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi de o geberirse hepimiz biteceğiz.

      Sil
    2. nasıl bi zihniyet sahibisin bırakın gebersin ne nedir işte insanlar bu yüzdemin sizi seçmiyor

      Sil
  12. AYHAN AKBULUT16 Nisan 2023 12:55

    Öncelikle bilimsel verilere dayalı ufuk açıcı yazınız için teşekkür ederim. Tecrübenize dayanarak görüşünüzü öğrenmek isterim; akıl ve bilimin aksini hareket ederek tüm toplumu felakete sürüklerken ne elde ediyorlar?

    YanıtlaSil
  13. Hocam Türkiye'de ortalama yaşın gittikçe artması bizim için ufukta iyiye gidiş olduğuna dair bir emare olabilir mi

    YanıtlaSil
  14. Doğu Avrupa ve Uzak Doğu ülkeleriyle aramızdaki fark son yıllarda korkunç bir şekilde açılmış. Böyle devam edersek korkarım bir süre sonra Sahra Altı Afrika ülkeleriyle kıyaslanmaya başlayacağız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen kanka 2002 Türkiye dünyanın 21. ekonomisi 2023 19. ekonomisi baya açılmış fark. 2002 Dünya kişi başına düşen milli gelirden sapma oranı %36 2023 dünya kişi başına düşen milli gelirden sapma oranı %12 baya açılmış aynen kanka.

      Sil
    2. 2023 bitmeden nereden hesapladınız acaba bunları?

      Sil
    3. "Kanka" verileri de TÜİK'den almış maşallah. 2023 verilerini de 14 Mayıs gelmeden açıklamışlardır muhtemelen.

      Sil
    4. yaşı küçük heralde kanka manka

      Sil
  15. Sayın Eğilmez sade ve güzel araştırma yazınız , için teşekkürler. Basitçe anlaşıldığı üzere; Üretken olmayan nüfusumuz, üretken olan nüfusumuza göre daha fazla artmış. Bunun ana sebepleri ; yönetim hatalarımız, siyasetin Camilere, Kışlalara, Adalete, Güvenliğe , Ticarete aşırı sokulmasıdır. Yönetim hatalarımız uzun zamandır yapılmaktadır, ancak 2000 li yıllardan sonra Güney Kore ile Ülkemiz arasındaki makasın çok fazla açılmaya başladığı görülmektedir. Bence sebebi de Kindar ve Dindar bir nesil yetiştirme , yani rotamızın Siyasal İslam'a doğru çevrilmeye çalışılmasıdır. Ülkemizin zemininin de o zamanlar buna müsait olmasıydı. Halkımızın siyasilerin söylemlerine hemen inanmaları , hiç bu söylenenler acaba doğru mudur diye düşünmemeleridir. Eğitim sistemimizin de 8 yıllık kesintisiz eğitim yerine 4 + 4 + 4 eğitim sistemine geçilerek küçük çocukların nüfusunun arttırılması, Üretken nüfusun azaltılmasıdır. Bence biraz sevindirici olan, Halkımızın az da olsa siyasetçilerin söylemlerini acaba doğrumu söylüyor diye dinlemeleridir. Güney Kore ile Ülkemizin arasındaki GSYH makasının aşırı açılmaya başladığı yıllar ile Üretken olmayan nüfusumuzun aşırı artmaya başladığı yıllardaki artması, yani Tarikatların, Cemaatlerin, Dini Vakıfların oranlarının mukayese edilmesi , neden geri kalmaya başladığımızın bir göstergesi olacaktır diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  16. Hocam iktidardakiler "Türkiye Yüzyılı" diye hayal satıyorlar siz geçekleri rakamlarla, verilerle yüzlerine vuruyorsunuz. Bunların hayal ticaretine neden engel oluyorsunuz hocam? :))) Hadi satanları düşünmüyorsunuz ya bu hayalleri satın alanları yahut almayı düşünenleri de mi hiç düşünmüyor musunuz hocam? G.Kore bizi üçe katlamış diyorsunuz ezan susmaaaz diyorlar. Balkan ülkeleri bizi sollayıp geçti diyorsunuz bayrak inmeeez diyorlar. Cds primlerimiz arttı dolayısıyla borçlanma maliyetimiz yüksek diyorsunuz vatan bölünmeeez diyorlar. Soğanın kilosu 30 TL. ye dayandı diyorsunuz TOGG'u yedirmeyiiiz diyorlar. Acayip bir hayal dünyasında yaşıyorlar işte. Bunların yapısal reformdan anladıkları kamu ihale kanunu son 10 yılda 100 küsur defa değiştirmekten, devletin en önemli kurumu olan denetim kurumunu yani müfettişliği partizanlık ve liyaksiz atamalarla etkisiz hale getirmekten ibaret. Ülkeyi yöneten zihniyet bu olunca yazılarınızda verilerle ortaya koyduğunuz tabloya şaşırıyor muyuz? Elbette ki hayır. Utanıyor muyuz? Hem de çok.

    YanıtlaSil
  17. Merhaba Hocam, Mısır' ın CDS primi çok yüksek olmasına rağmen yatırım alıyor ve birçok uluslararası firma üretim için fabrika kuruyor. Aslında ülkedeki güven ortamı ve yatırım politikaları çok önemli olduğunu gösteriyor sanırım. Yabancı yatırım ve CDS arasındaki bağlantıda siz ne düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mısır yılda 9 milyar dolar dolayında yabancı yatırım alıyor. O kadarını hemen herkes alıyor.

      Sil
    2. Mısır-110 milyon nüfus Türkiyenin gsyih sinin yarısından daha az gsyih yani işe aç bir nüfus ucuz işçilik için çok güzel bir ülke ayni zamanda konumu tedarik zinciri üstünde ucuz arsa ucuz işçi ucuz hammadde ucuz nakliye daha ne olsun.

      Sil
  18. Bilginize,emeğinize sağlık hocam 🙏

    YanıtlaSil
  19. Epistemolojik yönten optimist bir betimleme olmuş. Varolun hocam. :-)

    YanıtlaSil
  20. Hocam ne güzel uyuyorduk ya neden uyandırıyorsunuz?

    YanıtlaSil
  21. Hocam ekonominin bu durmunundan çıkması için yapılması gereken ilk 5 madde nedir nasıl bir sıralama yaparsınız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1. Hukukun üstünlüğünün sağlanması
      2. Liyakatli kadroların iş başına getirilmesi
      3. Faizin enflasyona yaklaştırılmaya başlaması
      4. Merkez Bankasının bağımsızlığının sağlanması
      5. IMF ile anlaşarak en az 50 milyar dolar destek sağlanması

      Sil
  22. Adamın derdi, enflasyon ile mücadele, ekonomiyi düzeltme falan değil. (Ekonomi politikası bunun için yok zaten)gerçek ferdi Faiz haramdır diyen seçmeni konsolide ederek, krallığına devam etmek

    YanıtlaSil
  23. Sevgili Hocam, Türkiye'nin diğer ülkelerle karşılaştırılması doğru değil bence. Çünkü karşılaştırmayı doğru işi yapanlar arasında yaparak çıkan sonuçlar irdelenebilir. Türkiye'de doğru bir politika izlenmiyor ki diğer ülkeler ile karşılaştırma olsun. Dediğiniz gibi saçma sapan bir nedenden dolayı ülkeyi içinden zor çıkılır bir hale getirdiler. Artık seçim sonrası doğru işler yapılmaya başlandığında bu karşılaştırmalar yapılabilir kanaatindeyim. Yine de teşekkürler yazınız için.

    YanıtlaSil
  24. Hocam yazınız şahane. Okuma yazmayı yeni çözmüş birisinin anlayabileceği seviyede dile getirmişsiniz karşılaştırmalı örneklerle. Ancak son kısımdaki yel değirmeni sözü bir daha takdir ederseniz olmamış ki, zira doğru bildiği yolda mücadele öyküsüdür o. Şu an ekonomide doğru bilinildiğine inanılan politikalar izlenmiyor ne yazık ki. Yanlış bir yola girildi ve buradan siyaseten de yanlış yapıldığı ifade edilip geri dönülemiyor. Aksi durumda eski Maliye Bakanı ile görüşülmezdi diye düşünüyorum. Saygılarımla

    YanıtlaSil
  25. Hocam merhaba, öncelikle yazı ve yazıda kullandığınız data ve grafiklerin hazırlanmasında harcadığınız emek için teṣekkürler. Size daha önce Zoombalaki yayınınızda Washington Consensus ile ilgili bir soru sorma fırsatına erişmiştim. Blog yazılarınızın altında da aynı fırsatı tanıdığınıza çok sevindim. CDS ile ilgili size bir soru sormak istiyorum. Yazıda 300 puan üzeri CDS'in default riski için sıkıntılı görünmeye başladığından bahsetmişsiniz. Sorum şu, Libor'un bir borçlanma durumunda Libor'un da ekleneceği hesaba katıldığında (1 yıllık 5.32% şu anda, o 300 puanlık CDS Libor üzerine yüzde kaçlık bir risk premium'a denk gelmektedir? CDS ile ilgili arastırdığım yazılarda bu hesaplamayı malesef bulamadım ve yorum bölümünü görünce size sormak istedim. İyi günler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. eğer incelerseniz Türkiye kamu gelirine göre dünyada en çok arge ye kamu desteği veren ülke diyebiliriz fakat geri dönüş patent sayısını incelenirse desteğe göre çok çok az hatta bence önemsiz patentler olmasada olur cinsden olduğu görülücekdir bunun nedeni nedir lütfen düşünün içinizden söylediğiniz şey bu başarısızlığın nedeni olabilirmi ? eğer bu sorunu iktidara gelecekler çözerse ülkemiz zenginleşir bunu hemen hep birlikde anlarız kamu arge desteklerini iyice inceleyip bir arge destek talebi ile deneme yapıldığında reform yapılmışmı anlaşılır bana göre başarısızlığın nedenlerini çeşitli yerlerde defalarca yazdım ve bazı akademisyenler başarısızlığı yazıyorlar başka ülkelerle kıyaslama yapıyorlar ama nedenini açıklayamıyorlar çünkü bu akademisyenler sadece olayı inceliyorlar yani konuya dışardan bakıyorlar anlamak için yaşamak lazım.G.Kore nin büyük para kazandığı konularda neden Türkiyenin zengin firmaları çalışmıyor ve bu büyük firmalar kamunun arge desteğini alıyorlar? ve neden bireysel araştırmacılar bu konulara girmek isterse doçent veya profesör olmazsa destek verilmiyor ? neden arge kurullarında arge konusundan çok uzak kamu çalışanları görev alıyorlar ? son arge destekleri yapılmayan teknolojik işlere verildi ve hemen destekler kapatıldı bir konuda rekabet olmazsa gelişme ve başarı olurmu? ve son sorum apple firmasını kuran iki girişimci doçent veya profesör müydü ? cevaplarınız ve bu bilginin anlaşılıp yaygınlaşması ülkemizin gelirinin artmasına faydalı olucakdır diye düşünüyorum.
      sadece sizin veya bir grubun para kazanması size ve gruba kısa bir süre refah verebilir fakat ülkenin birlikde kazanma düşüncesine sahip olması ve bunu başarması yüzyıllarca ülkeye refah getirir.
      Bir Vatansever

      Sil
  26. Siz ekonomiden anlamiyorsunuz. Ben bir vekil adayiyim koyun eti yiyorum hergun Allah icin ekonomi gozlerdeki isiltidir midedeki koyun etidir.

    YanıtlaSil
  27. Hocam durumumuzu kısacık bir yazida azami ve anlaşılır şekilde karşılaştırmalı analizlerle bizlere aktarmışsınız; bu gelişmelerin
    halka ulaşması için demokrasi olmazsa olmazlardandir tabiki; benim vurgulamak istediğim (sadece sizin böyle soylemiyorsunuz ve yazınızın ana teması da bu degil ) Güney Kore'nin demokrasi baglaminda örnek oarak anlasilmamasi gerektiği düşüncesidir. Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Haklısınız. Güney Kore demokrasi örneği değil elbette ama istikrar örneği. Oradan oraya savrulmadan tutturduğu yolda yürümüş ve başarıyı yakalamış. Bizim sorunumuz demokrasiyle diktatörlük arasında savrulup durmamız. Yani istikrarsızlık.

      Sil
  28. Elinize sağlık hocam,
    Ülke vatandaşlarımızın davranışı tepkisi ve bilgisi tablonun bu şekilde olmasına katkısı % kaçtır?
    Örneğin, piyasanın üzerinde zamlar koyan esnaf, piyasasının üzerinde 2.el aracına fiyat veren vatandaşlar gibi..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dediğinizin etkisine bakarsa sonuca bakmış oluruz. Önemli olan bu davranışı yaratan nedeni bulabilmek. Bunun tek nedeni yanlış ekonomi politikasıdır. Yanlış politikalar karaborsaya yol açar. Ve karaborsa polisiye önlemlerle değil doğru ekonomi politikasıyla çözülür. Yanlış bir ekonomi politikası izleyip vatandaşın doğru davranmasını bekleyemezsiniz.

      Sil
  29. Türkiye'de tasarruf yapmak mantıksız. Elinize para geçtiği anda harcayacaksınız. Hatta aldığınız borcu geri ödemeyeceksiniz. Nasıl olsa af çıkar. Hem zorla mı alacaklar olmayan parayı? Abim 15 yıldır çalışarak tasarruf ettiği parayla bir 2+1 daire almaya yaklaşmışken son bir yıldaki enflasyon yüzünden şimdi evin 1/3 ünü ancak alabiliyor. Demekki tasarruf yapmanın hiç bir anlamı yok Türkiye'de.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dediğiniz durum zaten olan durum. Herkes eline geçen parayı harcıyor yani paradan kaçıyor. Bunun nedeni bankaların mevduata verdiği faizin baskılanarak enflasyonun altında tutulması. faiz, enflasyonun 2 puan üstünde olsa harcama derhal düşer ve tasarruf yapmak anlam kazanır.

      Sil
  30. Herşey bir yana, teknolojinin bu kadar geliştiği bir ortamda, insanların çok azı yani % 7-8 (% 4 diyenler de var) gibi bir orani gerçek üretimde çalıştığinda diğerlerinin ihtiyaçlarını karşılayabiliyor iken, (diğerleri hizmet sektöründe birbirine hizmet ederek milli gelirden pay alıyor) bu umutsuzluk, çaresizlik bence sadece bölüşümün hastalıklı olmasından.
    Osmanlıdan bu yana bu topraklar birilerinin imtiyazlı pazarları, sömürü alanları olmuş. Bu düzenin yılmaz bekçileri de başta devlet ve onun etrafında toplanmış (!)lar. Şimdi ki zamanda bilgiye ulaşmak o kadar kolay ki, isteyen ve yeterli zekası, azmi olan birçok insan büyük düşünceler geliştırebilir fakat emin olun bu fikirlerin bu topraklarda yeşermesi imkansız. 5-10 yılda birkaç milyar dolar katmadeğer yaratacak fikirler bile ancak bedava ise bir alıcısı var, o'nun da zaten fikrin kıymetini bileceği yok.

    YanıtlaSil
  31. Sn. Hocam , ifade ettiginiz gorusler icinde bulundugumuz donemde tecrube ile teyid edildi. Para politikasi bakimindan aklima yatmayan bir nokta var. faizlerin yukselmesi enflasyonun dizginlenmesi icin gerekli bir arac. diger taraftan yuksek faiz toplam butce acisindan borc yukunu artirmaz mi. ekonomi konusunda bir egitimim olmadigindan ulke ekonomisini bir cekirdek alienin ekonomisiyle modelleyerek anlamaya calisiyorum. maasimiza karsiklik verdigimiz emegi ihracat olarak, hayatimizi surdurmek icin satin aldigimiz mal ve hizmetleri de ithalat olarak kabul edersek, ithalat ihracattan fazla olmasi durumunda once kredi kartlarina sonra tuketici kredilerine yonelerek dis borc aliyoruz. Faiz dusuk olursa enflasyona, enflasyon dusuk olursa faize yenik dusuyoruz. benim bakis acimdan ya emegimizi daha kiymetli kilacak cozumler uygulamali yani ihracati artirmali yada hayati surdurmek icin alinan mal ve hizmetlerin giderlerini azaltmaliyiz yani ithalati azaltmaliyiz. ikisi birden olursa tabi cok daha iyi. hal boyle iken uretim ve ihracatin desteklenmesi yaninda neden yerli mallarinin tuketilmesi yonunde toplum bilinclendirilmesi gerekli bir hamle olarak dusunulmuyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer faizi artırırken yanında bazı yapısal reformları da yapmaya başlarsak enflasyon hızla düşer. Enflasyon düşerse bütçe öngörülenden daha az açık verir (çünkü kamu harcamaları enflasyondaki düşüş kadar azalır buna karşılık vergiler önceki yıla ait gelirlerden geldiği için yüksek olur.) Bu durumda bütçe açığı azalır ve borçlanma ihtiyacı ve dolayısıyla da faiz giderleri düşer.

      Sil
  32. Hocam grafikten gördüğüm kadarıyla Kore ile aramızda Epistemolojik bir kopuş olmuş sanki. :)

    YanıtlaSil
  33. Yeni iktidarın önceliği bana görü şu şekilde olmalı
    1-)Enflasyonun düşürülmesi
    2-)Cari açığın düşürülmesi(Devalüasyonsuz olarak, devalüasyon olursa enflasyon düşmez.)
    3-)Kur Korumalı Mevduatın bütçeye getireceği yükün azaltılması.(Devalüasyona engel olunarak)
    4-) Bütçe açığının kapatılması(Enflasyona bağlı maaş ödemelerinin(Memur Emekli-Devlet işçisi) düşürülmesi.

    Bu tabloya baktığımızda, faiz artışı kaçınılmaz görünüyor. Eğer enflasyon , devalüasyon yapılmadan düşürülmezse, bütçeye getireceği yükler ,altından kalkılamaz boyutta olacaktır çünkü memur emekli ve işçi maaşları enflasyona bağlı ödenecektir. Ayrıca Kur Korumalı mevduat farkları, altından kalkılamaz boyutta olacaktır.Şuanda piyasa enflasyonunun ne olduğu bilinmemekte ancak az çok tahmin edilmektedir.
    Faizler ciddi anlamda arttırılmalıdır. Bu yolla piyasalar şoklanmalı ve fiyatların düşmesi sağlanmalıdır.Dolar 15 Tl seviyelerine çekilmelidir. İhracatta düşüş olacaktır. Ancak düşük faizle teşvik edilen İthalat, çok daha hızla azalacağı için cari fazlaya geçiş mümkün olacaktır.
    Şu durumda devalüasyon yapmak son derece tehlikelidir ve enflasyonun %200lerin üstüne çıkmasına ve bütçeye onarılamaz yükler gelmesine sebep olabilir. Cari açık, ihracatı arttırarak değil, ithalatı azaltarak yapılmalıdır. İthalatı azaltmanın yolu, faizleri arttırmaktır. Çünkü düşük faizle kredi çeken vatandaş gidip ithal araba almaktadır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Develuasyonsuz cozum zor ustad! Once saglam bir develuasyon sonra IMF onculugunde En az uc yillik Para Kuruluna bagli para politikasi fiyat istikrari saglananan kadar para kurulu

      Sil
  34. Herkesin anlayabileceği dilde, herşeyi şeffafllıkla ortaya koyan bir yazı olmuş . Sizin gibi değerli insanlar sistemin merkezinde olması ve ana dişlilere yön veren kişiler olması gerekirken o makamlarda boş insanların olması bizi fazlasıyla üzüyor. Bilgilendirme yazılarını hiç boşa gitmiyor sayın hocam merak etmeyin. Elinize kaleminize sağlık. Saygı ve Sevgilerimle

    YanıtlaSil
  35. Durumu çok güzel anlatan bir analiz olmuş.Tek çarenin yapısal reformlar ve üretim olduğu ortada.. Teşekkürler Mahfi bey...

    YanıtlaSil
  36. aslında 2013 den sonra da normal gitsek,20bin $ kişi başı oluyormuşuz..yeterdi be hocam,bizim insanımız çalışkan ve kanaatkârdır..onu bile bize çok gördüler..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Kapitalizm