Öngörülebilirlik ve Belirsizlik

Öngörülebilirlik, gelecekte ortaya çıkabilecek gelişmeleri tahmin edebilme yeteneğini ifade eder. Hukuk ve ekonomi başta olmak üzere yaşamın bütün alanlarında doğru kararlar almak için en önemli unsurdur. Öngörülebilirliğin olduğu bir ortamda insanlar gelecek planlarını rahatlıkla yapabilirler ve ona göre davranırlar. Bu ortamdaki davranışlar, telaş, korku, panik etkisi altında kalmaz.  

Öngörülebilirliğin tersi belirsizliktir. Belirsizlik, olayların gerçekleşme olasılığının bilinmediği durumu ortaya koyan bir kavramdır. Stanley Budner, belirsizliğin üç nedeni olabileceğini vurguluyor: (1) İpucu olmayan yeni bir durum söz konusu olabilir. (2) İpuçlarının sayısı birden çok olduğu için ortada çelişkili bir durum söz konusu olabilir. (3) Farklı ipuçlarından farklı bilgiler edinildiği için ortaya çelişkili bir durum çıkmış olabilir.[i] Belirsizlik ortamlarında insanlar telaş, korku ve panik etkisi altında hareket ederler. Belirsizlik egemen olmuşsa insanlar geleceklerinin nasıl olacağını, neye göre yargılanacaklarını, yatırımlarını hangi çerçeveye göre yapacaklarını bilemez hale gelirler.

Savaş ve doğal afetleri bir yana bırakırsak belirsizliğe yol açan başlıca olgular arasında; hukuki yapının olumsuz yönde değişmesi, enflasyon artışı ve benzer olumsuz ekonomik gelişmelerin ortaya çıkması gibi nedenler yer alır. Yüksek olan ve yükselme eğilimi içinde bulunan enflasyon ortamında kimse bir sonraki aşamada fiyatların nereye varacağını tahmin edemez hale gelir. Böyle bir ortamda üreticiler ve satıcılar mallarının fiyatlarını öngörülemeyen geleceği de kapsayacak şekilde enflasyonun üzerinde tutarak belirlerken (greedflasyon davranışı) tüketiciler de gelecekte fiyatların nereye varacağını öngöremedikleri için stoklama eğilimine göre hareket ederler (stoklama davranışı.) Her iki davranış da sonuçta enflasyonun daha da yükselmesini getirir. Bu aşamada kuyruğunu kovalayan kedi yavrusunda olduğu gibi bir kısır döngü içine girilir, enflasyon yükseldikçe greedflasyon ve stoklama davranışları artar, bunlar arttıkça da enflasyon yükselir.  

Vergileme açısından öngörülebilirlik; vergi mükelleflerinin vergilendirme konusundaki düzenlemeleri önceden bilmeleri ya da tahmin edebilmeleri halidir. Yılın ortasında hiç beklenmedik biçimde aynı konudan ikinci kez vergi alınması bütün planları, programları bozabilir. Geleceğe dönük programını ve yatırım planını belirli bir vergi yükünü hesaplayarak yapmış olan bir yatırımcının vergi yükünde ortaya çıkacak bir artışla karşılaşması her şeyi alt üst eder. Bu tür olayların tekrarlanması, daha da kötüsü örneğin geriye dönük vergi salınması, yatırımların ertelenmesine, hatta iptal edilmesine yol açarak ekonomiye zarar verir.  

Bir toplumda ekonomi de dâhil olmak üzere, her şeyin temeli hukuki öngörülebilirlik üzerine kuruludur. Hukukun üstünlüğünün varlığı o toplumun geleceği, kendisini güvende hissetmesi açısından çok önemlidir. Ama en az bunun kadar önemli olan şey mevcut durumun öngörülemez biçimde değiştirilmeyeceğine ilişkin beklentidir. Bir toplumda hukukun üstünlüğü olmayabilir. Bu iyi bir şey değildir kuşkusuz ama bilenen bir şeydir. İnsanlar o bilinen duruma göre davranmaya yönelirler. Bunu uzak doğu ülkelerinin birçoğunda görebiliyoruz. Hukuka saygı konusunda batılı ülkeler kadar ileri durumda olmasalar da uzun süredir içinde bulundukları durum değişmediği için yabancı yatırımcılar onları böyle kabul etmiş ve ona göre oralara yatırım yapmaya yönelmişlerdir. Bu tür ülkelerde hukukun üstünlüğünün sağlanmasına yönelik adımlar çok daha iyi sonuçlara yol açar. Bunu da Balkan ülkelerinin Avrupa Birliği üyeliğine girmeleri sonrasındaki durumlarından net bir biçimde görebiliyoruz. Buna karşılık hukuka saygı konusunda iyi kötü bir yerde olan bir ülkenin buradan geriye gitmeye başlaması belirsizlik artışı yaratır ve ülke riskini yükseltir. Ülke riski genellikle reyting kuruluşlarının verdiği kredi notu ve CDS primi denilen bir risk primiyle ölçülüyor. Reyting kuruluşlarının notları yılda bir veya iki kez revize edildiği için güncel durumu yansıtmaktan uzaktır, buna karşılık CDS primi her an değişen ve piyasada arz ve talebe göre belirlenen bir prim olduğu için çok daha fazla itibar edilen bir kriter konumundadır. Türkiye’nin bugünlerde CDS primi, tehlike eşiği ya da aşırı risk denilen 300 baz puanın üzerinde (330’larda) bulunuyor.

Öngörülebilirliğin azalması, belirsizliğin artması satıcıların çok daha fazla kazanmasını sağlayabilir. Özellikle enflasyonun yükseldiği ve tüketicilerin stoklama eğilimine girdiği belirsizlik ortamlarında fiyatları, maliyetlere gelen artışların da üzerinde artırmak daha kolaydır. Buna karşılık gerçekten iş yapmak, yatırım yapmak, bir yandan para kazanırken bir yandan da ülkesine katkıda bulunmak isteyen uzun vadeli düşünen yatırımcı ve girişimciler bu ortamdan mutlu olmazlar. Bugün çok para kazanmak yerine uzun vadede kazanıp geleceği öngörebilmeyi tercih ederler. Çünkü bugünkü durumun sürdürülemez olduğunu, bir gün gelip bu kazançları kaybedecek ortamla karşı karşıya kalacaklarını bilirler.

Hukukun öngörülemez olduğu bir ortamda hiçbir şey belirli değildir. Böyle bir ortamda en iyiler daha iyi konumdaki ülkelere giderler. Ülke, önce üretim kaynaklarını sonra insan kaynaklarını kaybeder.

Bir ülkenin belirsizlik illetinden kurtulup öngörülebilir konuma geçebilmesi için iki şeye ihtiyacı vardır: Hukukun üstünlüğü ve bilimin yol göstericiliği.    



[i] Budner, S. “Intolerance of Ambiguity as a Personality Variable”, Journal of Personality, 30, ss. 29 – 50, 1962

 

Yorumlar

  1. Kaleminize sağlık sayın Hocam, çok net anlatıyorsunuz herşeyi. Verdiğiniz bilgilerden çok faydalanıyorum. Türkiye aklın, bilimin yolunu çoktan terk etti. Yıllarca onarılamayacak sonuçları olacak bu gidişin malesef.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Maalesef öyle görünüyor.

      Sil
    2. Yazınız için teşekkürler hocam. Daha MEB tarafından hazırlanan müfredat değişikliğini görmedik bile. bakalım orada ne gibi bilime ışık tutacak kararlar çıkacak.

      Sil
  2. Yani yapısal reformlar yapılıp uygulanacak, ondan sonra ekonomi için gerekenler yerine getirilecek. Reform olmadan ekonomiyi düzeltmeye çalışmak, havanda su dövmektir. Bunu ekonomiyi ordan burdan okuyarak öğrenmeye çalışan en alt seviyedeki insanlar anladı, üst seviyedeki yöneticiler ısrarla anlamamak için direnip, bildiklerini uygulamaya devam ediyorlar. Bakalım nereye kadar devam edecek bu böyle, çok merak ediyorum. Yazınız için teşekkürler Hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yapısal reform dediğin şey önce hukukun üstünlüğünden başlar acaba kimin işine gelmiyor ki bu olgu yaşatılmıyor?

      Sil
    2. Merhaba Mahfi Hocam. Yazılarınızdan sonra yorumları/cevapları da okuma alışkanlığı edindim ve içimden geçen şu cümleyi yazmadan geçmek istemedim. Okumak ruhu kibarlaştırıyor. Çok naif cevaplar veriyorsunuz. Ne yazık ki bu toplumda (En baştakiler bile) halkı o kadar çok aşağıladı ki öfke artık içimize işledi. Neyse yazınız her zaman ki gibi akıcı ve derin. Teşekkürler.

      Sil
  3. Nevfel İşler2 Şubat 2024 13:42

    Elinize yüreğinize sağlık hocam. Bıkmadan usanmadan aynı şeyleri yazıyorsunuz. Allah size de bize de sabır versin.

    YanıtlaSil
  4. Bugün aşağıdaki yazıyı okudum.
    Bugün aldığınız ürün dünden pahalı olabilir ancak yarından ucuz olacaktır.
    Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kısır döngü kırılamadığı sürece enflasyon düşmez.

      Sil
  5. Muhterem Üstat yine bir gerçeği yazıya dökmüşsünüz , kanaatimce bu gerçeğe maruz kalan bireylerde psikolojik problemlere sebep olacağı , bu problemlerin toplum geneline kalıcı olarak yayılabileceği , bireylerin bir kısmında var olan kural , kanun çiğneme alışkanlığının , sosyoekonomik gerekçeler ile artacağı , zamanla toplumca genel kabul görmüş kuralların , devletçe konmuş düzenin , Anayasa ile kişilere tanınan hakların zarar görmesi ile Cumhuriyeti kuran nesillerin "Muassır medeniyet seviyesine

    YanıtlaSil
  6. Hocam CDS neden yükseliyor?

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. " İnsanlar o bilinen duruma göre davranmaya yönelirler. Bunu uzak doğu ülkelerinin birçoğunda görebiliyoruz. Hukuka saygı konusunda batılı ülkeler kadar ileri durumda olmasalar da uzun süredir içinde bulundukları durum değişmediği için yabancı yatırımcılar onları böyle kabul etmiş ve ona göre oralara yatırım yapmaya yönelmişlerdir."

      Biz buraya dahil değil miyiz?

      Sil
    2. Hayır değiliz. Hocam öncesinde “mevcut durumun öngörülemez biçimde değiştirilmeyeceğine ilişkin beklenti”nin öneminden bahsetmiş. Bizde maalesef mevcut durumun değiştirilmeyeceğine dair beklenti yok. Belirsizlik bar yani :(

      Sil
  7. Ve bunu idrak edemeyen bir halk ile yaşamak … ve rant peşinde koşanların söz sahibi olduğu bi düzende yaşamak… teşekkürler yazınız için

    YanıtlaSil
  8. bence bu iki madde birbirinin anlam olarak aynısı. çeviride bir hata olduğunu sanıyorum:

    (2) İpuçlarının sayısı birden çok olduğu için ortada çelişkili bir durum söz konusu olabilir. (3) Farklı ipuçlarından farklı bilgiler edinildiği için ortaya çelişkili bir durum çıkmış olabilir.

    YanıtlaSil
  9. Hocam kaleminize sağiık. Tam dibe vurup ayaklarımız yere değmeden yukarıya itiş gerçekleştiremiyeceğiz. Ama öyle bir dibe gidiyoruzki korkarım ayaklarımız dibe değip kendimizi yukarı ittiğimizde yüzey çookk uzakta kalacak. Umarım nefesimiz yeter ve biliyor, yaşıyorum ki bir çoğumuzun en azından kendi nefesim yüzeye yetemeyecek....
    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dibe vurup yükselmek ancak denizde veya gölde mümkün olur. Ekonomide öyle bir durum yok. Arjantin mesela 100 yıldır dibe vurup yükselmeyi bekliyor ama dibi bulamadı henüz.

      Sil
    2. Çok teşekkür ederim Hocam.. O zaman durum benim sandığımdan daha da kötü. Dibe doğru yolculuğa devam. Bize yüzey yok....

      Sil
  10. Ak partili bir yoksulum zamlar ne zaman bitecek size gore

    YanıtlaSil
  11. istanbuldaki en iyi 3 liseden mezun olan ortalama 1000 kadar öğrenci (kolaylık olsun diye yuvarladım) 950 si yurtdışında üniversite eğitimi almak için gittiğini bildirmiş. türkiye de en çok fayda sağlayacak en genç kişiler böyle giderse paranın kıymeti kalmaz, para denilen şey dünyada herkese eşit dağıtılsa yine zeki ve akıllı insanlara doğru gider çünkü onlar parayı nasıl işleteceğini nasıl yöneteceğini bilir. Türkiye böyle giderse emekli maaşını ödeyebilmek için ki yine istatistiki bilgi sunuyorum 28 milyon resmi çalışanın olduğu ülkede 17 milyon emekli ve 5 milyon memur var bu emekli ve memurların parasını ödeyebilmek için para basmak zorunda kalacak ve enflasyon hiç bir zaman hayatımızdan çıkmayacak. çünkü çalışan kesim hiç bir katma değer üretmiyor. ihraç edilen malın %80 i ithal ürünler ile yapılıyor. arabadan benzinden alkolden sigaradan istediğin kadar vergi topla boş. insanlar parasını korumak için gider altın alır ki ithalatta büyük bir oranı altın oluşturuyor. sözün özü türkiyede enflasyonun bitmesini istiyorsak, 1 parlementer sistem gelecek 2 hukuk adalet gibi kavramlar ciddiye alınacak 3 insanların algılarında bu adam yandaş bu ihaleyle yürüyor gibi bir olgu kalmayacak. 4 eğitimde ciddi atılımlar yapılacak bakın 1990 li yılların her hangi bir ortaokul kitabını açın bakın bugün üniversitede okuyan kişiler algılayamaz. eğitimi zorlayacaksın öğrenciler eğitim alırken kafasını eve götüremeyecek ancak böyle zihinler çalışır. sadece bu 4 ünü yapsan enflasyonu %10 a çekersin ama bunların istediği cahil itaatkar bir kesim ayrıca ilk 3 madde de asla işlerine gelmez çünkü o zaman sorgulanmaya başlarlar bu sebeple bile türkiyenin düzelmesine dair hiç bir umudum yok. teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef çok can sıkıcı bir durumdayız.

      Sil
    2. yurtdışındaki gençler faceboku whatsapı kurup milyarlarca dolar sokar ülkesine bizimkilerde kaçar

      Sil
    3. Çünkü yurt dışındaki gençler bilimin sağladığı imkânları, özgürlüğü kullanıyor. Bizimkiler, ülkeleriyle ilgili bir şey söyleseler tutuklanıyorlar. Bilimin yerini dinsel eğitim almaya başlamışsa oradan buluş çıkmaz.

      Sil
  12. mahfi hocam dediğim gibi önceki gönderimde Türkiye'nin düzelmesi için gereken adımlar onların işine gelmediği için Türkiye'ye dair umudum tükendi.
    adalet yargının bağımsızlığı, gelir adaleti, sendikalaşıp işçinin hakkını korumak, şeffaflık, hesap verilebilirlik, öngörülebilirlik daha ne kadar saysam bitmez. ben Türkiye'nin daima ileriye gitmesini isterim ama imkanı yok çünkü o iş 2017 de bitti. açın istatistiki verileri bakın 2017 den sonra dolar ne olmuş, enflasyon ne olmuş, alım gücü ne olmuş ben söylemiyorum grafikler ile yaşananlar ortada

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. arabistandada yargı yok ama para fışkırıyo adamlardan bizim temellerde sıkıntı var demekki

      Sil
    2. Arabistan'da petrol var. Arabistan örnek alınacak yer değil.

      Sil
  13. Üniversite'nin ilk yılında hocamızın sizin kitabınızı (örneklerle kolay ekonomi) aldırdığı günden beri sizi ve kitaplarınızı okur takip ederim, siz ve sizin gibi düşünen akılcı ekonomistler olduğu sürece Türkiye için umut var, siz bu insanlara akıl verin hocam durmadan akıl verin özellikle gençlerin sizin gibi akademik bilgiye sahip kişilere ihtiyacı var saygılarımla..

    YanıtlaSil
  14. para denilen nane en özetin özeti itibardan oluşan bir şey, itibar kimine göre değişen bir şey ama saygı duyulmak işin temeli.. A.B.D ülkesi 10 yılda basmadığı parayı 2020 ocak ayından 2022 haziran ayına kadar bastı neredeyse 6 trilyon dolar az bir rakam değil. ee sonuç kimse çıkıp da bu adamlara itibarsız diyebilir mi. bastı ama itibarını da korudu çünkü güçlü.. neden güçlü her şey oradan geliyor.. en düşmanı bile iphone telefon istiyor en kötüleyeni bile onların sunduğu sosyal medyadan onları kötülüyor.. sözün özü sen dünyaya ne verdin de ne istiyorsun enflasyon olmayacakmış hadi oradan siz değerli akademisyenler bunlara akıl vermeli bunlar yoksa yarı eğitimli halleriyle enflasyonu yenemeyecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok yerinde bir tespit.

      Sil
    2. 30'una yakın biri olarak benim asıl zoruma giden şu: Biz insanlar, daha doğrusu kafası kesik tavuk gibi ortalıkta gezen kısmımız, nelerin nasıl işlediğini, arka planda nelerin döndüğünü bilmeden yaşayıp gidiyor. Üstteki bir yorumda katma değer katmadan çalışıldığından bahsedilmiş mesela. Şimdi düşününce insan endişelenmeli bu katma değer üretebilecek potansiyeli olan kişilerin neden buraları terk ettiği hakkında. Belki de bir sürü ziyan olan yetenek var bu ülkede ama ya aileleri bunun keşfedilmesine mani oluyor ya da izin verseler bile bunu yapmalarına olanak sağlanmıyor devlet tarafından.

      Sil
    3. neden terk ediyolar çünkü doymuyolar paraya

      Sil
    4. Hayır, konu para değil. Öyle olsaydı 10 yıl önce de terk ederlerdi. Sorun bu ülkede özgürlük yok, liyakat yok. Hiç hak etmeyen kişiler üniversitelere rektör atanabiliyor. Boğaziçi Üniversitesi ve ODTÜ 5 - 6 yıl öncesine kadar dünyada ilk 500 üniversite arasındaydı. Şimdi ilk binde bile yoklar. Demek ki son yıllarda, özellikle başkanlık sistemine geçildikten sonra, üniversitelerde eğitimi bozacak işler yapıldı. Bu parayla pulla açıklanacak bir şey değil.

      Sil
  15. Yazilariniz icin cok tesekkurler. Gunluk begenerek takip ediyorum. Yorumlara cevap verdiginiz icinde ayrica tesekkurler. Buralari da okuyorum.

    Benim merak ettigim ulkeyi yonetenlerin makul bir ekonomi politikasi izlememesinin, yapisal reformlari yapmamasinin motivasyonu nedir. Sadece kendilerine ve yandaslarina maddi avatajlar saglamak ve siyasi guc elde etmek olamaz diye dusunuyorum. Sonucta ulkenin ekonimisi kotuye gidince iktidarin tehlikeye girmesi olasiligi var (Turkiyede bu olasilik pek islemesede) Baska sebepleri olmali diye dusunuyorum.

    Turkiyeden yabanci yatirimlarini cektirip, piyasayi sig fakat kendi kontrol edebilecegi bir hale sokmak olabilirmi sebep. Rahip Brunson olayindaki gibi bir dis mudahaleyi engellemek icin yapiliyor olabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ olun.
      Onlar uyguladıkları politikaların doğru olduğunu düşünüyorlar. Yani bu uygulama yanlışlıkla yapılmıyor, bilerek isteyerek yapılıyor.

      Sil
  16. Yasalara uymama sorunumuz var disiplinli bir toplum değiliz yönetimleri kendi isteklerini yapması için seçenler yönetimleri bu yönlere itiyorlar
    örnek:imar affı
    1-imar yasası uygulamayanlar imarsız alanlara kaçak inşaat yapılarının sonuçları
    2- mühendislik projesiz çizilmeden inşaat yapılınca işsiz mühendisler gelir edemiyor oda harç alamıyor belediye harç alamıyor devlet vergi alamıyor
    fakat o ev için belediye altyapı hizmeti verecek devletin muhakkak bir yatırımı olacak mühendislik odasının geliri olunca mühendislere eğitim vb hizmet olacak mühendis gelir elde edemezse işi bırakıp başka işde çalışır mühendislik okulları ve devlet bu işe boşuna para harcamış olur mühendislerin yapdığı işi bu konuda bilgisi olmayan kişiler yapmaya başlar inşaat işçileri ve bu alışkanlık haline gelip ülke bir inşaat çöplüğü halina gelir
    3- deprem yönetmeliğine aykırı yapılar ki yıkıcı depremde kesinlikle yıkılacaklardır deprem yönetmeliğinde bunlar açıklanmışdır inşaat işçilerini mühendis kabul etmenin bir sonucu olacakdır
    fakat devlet yasalara uyulmadan bilime aykırı bu yıkılan yapılar için ödeme yapacak belki evi yeniden yapacak ve bu para bütçeden karşılanacakdır.
    Halbuki yapılar yasalara uyarak bilimsel olarak yapılsa idi yıkılmayacaklardı.
    Buradaki hataları bütün halk çekiyor.
    3-Seçim kazanmak ve seçmen kazanmak için iktidar partisi imar affı çıkardı halbuki imar affı için belediyeleri görevlendirip imar izni alabilen yapılara af vermeli alamayanlara ise yapılarını imar izni alabilecek hale getirmeleri istenmeli yıkılabilecek yapılarda sorumluluğu belediye ile yapı sahibine vermeli idi bunlar yapılmayıp bütün depreme aykırı yapılar yapı kullanım izni aldı ve bu serbestiyet yapılarda daha fazla kaçak inşaat ve depreme aykırı işler yapılmasına neden oldu cimer üstünden yapılan şikayetlere mahalli idareler seçimlerde oy kaybetmemek için işlem yapmadı/yapmıyor çünkü kaçak inşaat sayısı normal inşaatdan fazla.
    4-Dün deprem sonucu vefat sayısı açıklandı medyadan takip edin fakat bu sayı açıklanabilen sayı iki misli olabilir deniyor ve yıkılan ev evsiz kalanlar hala çadırda ve konteynırda kalanlar ve bu insanların belirsiz gelecekleri endişe ile hayata bakışları işde hepsinin nedeni
    bilimden uzaklaşma ve yasalara uymamak
    bunu gelişmiş ülke insanları anlayıp uyguluyorlar.

    YanıtlaSil
  17. Hocam belirsizliğin hukukla ilgisi sınırlı,konjonktürel ve jeopolitik şartlarından kaynaklı,peyk ülke olmanın sonucu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hukuka ve bilime bağlı kalsaydık zaten peyk ülke olmazdık.

      Sil
  18. Bir inşaat firmasında ev satışı yapan bir arkadaşım var, bana dediği laf şu.

    "Elimizde satışa hazır 17 daire var ama satmak istemiyoruz gelen müşteriyi oyalıyoruz, geri çeviriyoruz. Evi sattığımız zaman onun yerine yeni inşaat yapıp yapamayacağımız şüpheli. Çünkü kendi karımızı da ve maliyeti ekleyip yeni bir ev yapmak için yüksek fiyat çeksek satılmıyor, banka kredileri kısıldı para dönmüyor. Diğer taraftan evin olması gereken normal fiyatını söylesek müşteriye, ev satılacak ama bu seferde gelen parayla yeni bir ev yapmanın maliyetini karşılayacağımız belli değil, yeni işe girişmeye korkuyoruz. Çimento ve demir fiyatları bir hafta diğer haftayı tutmuyor, işçi ve usta maliyetleri vb. tüm maliyetleri hesapladığımızda 1 ev satıpta gelen parayla yeniden 1 ev yapamıyoruz. Stokçu değiliz ama ne yapacağımızı da şaşırdık."

    Ben kendim çifçilik yapıyorum. Geçen sene ekili 5 tarlam vardı, 4'ünde çok az kar ettik sezonu anca çıkardık, 1'inde zarar ettik, yaptığımız mazot, gübre, ilaç, sulama masrafını kurtaramadık. Bu sene mazot daha şimdiden 43 lira oldu Mart 'dan sezon başlayınca ne olur hiç bilemiyorum, kestiremiyorum. Gübre desen uçtu gitti, her ay değişiyor fiyatı. Yalan yok hocam bu sene eksem mi ekmesem mi diye düşünüyorum. Eksem geçen seneki 1 tarlada olduğu gibi sermayeyi kaybedermiyim, diğer tarlalarda masrafları karşılayabilir miyim önümü göremiyorum, herşey belirsiz...

    Mahfi hocam 2024 çok zor bir yıl olacak sanki, en azından bunu öngörebiliriz değil mi?

    YanıtlaSil
  19. geçen aylarda amerikalı bir jeologun konferasından sonra ayak üstü sohbette gruba karşı şu sözü çok dikkatimi çekti... dedi ki bu yaşadığınız deprem , 6 şubat depreminden bahsediyor, eğer ki abd'de yaşansaydı abd resesyona girerdi dedi. bu kadar ciddi bir konu olduğunu anlayamamıştım şimdi anlıyorum üstüne üstlük istanbulda depreme hazırlık için yapılacak kentsel dönüşüm maliyeti de eklenince bu olaylar bile ülkemizden bir 3-5 yıl götürdü diyebiliriz.

    YanıtlaSil
  20. daha 6 ay önce seçimler oldu,
    herkes mutlu, herkes halinden memnun,
    herkesin tuzu kuru,
    belirsizlik filan da yok,
    şikayet edenler kültür olsun diye şikayet ediyor,
    yine gidecekler şikayet ettikleri işi yapacaklar,
    adamın vekilliği düşmüş,
    seçmeninin umurunda da değil,
    niye umurunda olsun ki, o vekili de parti başkanı seçti,
    milletin vekili olmadıydı ki hiç,
    parti başkanının vekiliydi,
    altın üstten, üsttün alttan haberi yok,
    öyle bi hay huy gidiyor hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. E ve bu umursamazlıkla her şey elden gidiyor. Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Yaban romanını okuyun eğer okumadıysanız. Anadolu'da 100 yıldır hiçbir şeyin değişmediğini aynı vurdum duymazlığın devam ettiğini dehşetle göreceksiniz.

      Sil
  21. Hocam can atalayin anayasa mahkemesinin hak ihlali var dediği halde alt mahkemenin başına buyruk davrandığı ve dinlemedigi bir ortamda ne yatırım olur ne iş. Hukukun üstünlüğü olmadiltan sonra ve reformlar yapilmadiktan sonra Türkiye hiç bir zaman duzelmez

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru diyorsunuz bir tek düzeltme yapamam gerekiyor: Kimse başına buyruk davranmıyor. Öyle bir yetkileri yok.

      Sil
  22. SAYIN HOCAM SON 5 YILDA MERKEZ BANKASINININ BAŞINDAKI 7 İSMİN DEĞİŞMESİ NEYİN İŞARETI.DAHADAMI ZOR GÜNLER BEKLİYOR BİZİ.......

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu, bizim asla gelişmiş bir ülke olamayacağımızın işareti. Bu ayrılık olmasaydı da daha zor günler bekliyordu bizi zaten.

      Sil
  23. Hocam yazı cuk oturmuş merkez bankası başkanı istifa etti böylece öngörülebilir bir belirsizlik de ortadan kalktı yerine gelen isim ise aynı çizgide gibi görülüyor bakalım dolar ne diyecek

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yetkisi olmayan başkanların biri gelmiş öbürü gitmiş bir şey değişmez, piyasa da fazla etkilenmez.

      Sil
  24. Bakın gene bir merkez bankası başkanı değişimi. Kendisi affını istiyor. Atama ise gorevden alınma şeklinde gerçekleşiyor. Öngörüsuzluk, belirsizlik artık. Nasıl değerlendirirsiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://www.mahfiegilmez.com/2023/03/istifa-ve-intihar-uzerine.html

      Sil
  25. hocam, mb başkanını kovmuş yine bizimki,
    acaba diyorum bu "başkan" ünvanına mı takılıyor,
    mb müdürü mü yapsak ünvan ismini?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://www.mahfiegilmez.com/2023/03/istifa-ve-intihar-uzerine.html

      Sil
  26. Hocam Hafaize hanım affını istemiş ama resmi gasdede 😭 (kovuldu) görevden alındı yazıyor. Etkisi ne olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://www.mahfiegilmez.com/2023/03/istifa-ve-intihar-uzerine.html

      Sil
  27. Kaleminize sağlık hocam … Adalet mülkün ( =devletin, egemenliğin) temelidir lafı boşuna söylenmemiş …
    Öngörülemeyen, geç tecelli eden, adil olmayan, manipule edilebilen bir hukuk sistemi neredeyse yok hükmündedir.
    Şu anda içinde bulunduğumuz durum maalesef budur.
    Maliye ve Merkez Bankası yönetimlerinin durumu da ortada …. yarın kimin geleceği, hangi uygulamaya yöneleceği belli değil ….
    Kendi yaşam süremize sığacak umutlarımız tükendi … inşallah gelecek kuşaklar bu kabusun devamını görmek zorunda kalmazlar.

    YanıtlaSil
  28. Hocam MB başkanı gene değişti,revizyon bekliyormusunuz?

    YanıtlaSil
  29. Bu durumda muhalefete çok iş düşüyor. Hiç bir şeyin düzelmeyeceği açık. Seçim de bir işe yaramaz artık. Muhalefetin ballı maaşlardan vaz geçerek sine-i millete dönmesi lazım.

    YanıtlaSil
  30. Hocam kısmette ne varsa o.

    YanıtlaSil
  31. “Öngörülebilirlik” mi demiştiniz Hocam….:)
    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  32. Hocam, Kaleminize sağlık sizlerin bu güzel yazılarını gerçekten yönetim bunları okuyor ve ders çıkarmıyor olmasını bir türlü aklım almıyor. Ulu Önderin de dediği gibi,, Benim manevi mirasım bilim ve akıldır". Kullanmak lazım.

    YanıtlaSil
  33. Sayın Eğilmez, yazınız için teşekkürler. Bizim, Öngörülebilirlik ve Belirsizlik hakkında bir Atasözümüz vardır. Bu konu için "Bulanık suda balık avlamak " deriz. Suyu bilhassa bulandırırız ki balıkları bazıları kolaylıkla yakalasınlar diye, bazıları ise hiç yakalayamasınlar diye. Bir süre önce bize Türkiye uçuyor, aşağıya doğru değil, yukarıya doğru uçuyor diye gözümüzü bulandırıyorlardı. Öngörülebilirlik ve Belirsizlik denince aklıma nedense hep Sahtekarlık, Yalancılık, Takiyyecilik, Para tuzakları gelir. Öngörülebilirlik ve Belirlilik denince Dürüstlük, Şeffaflık, Güvenilirlik, Eşitlik, Adalet gelir, yani Gelir dağılımı eşitliği, Orta direk yaşantısı gelmektedir. Bence Temel gösterge olarak, bunların devamlı kaydedilmeleri Öngörülebilirlik ve Belirlilik kayıtları çok önemlidir. Bulanık suyun Durulması çok önemlidir, acaba yanılıyor muyum?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam yapısal reformların hayata geçtiğini görebilecekmiyiz?

      Sil
  34. Kaleminize sağlık hocam

    YanıtlaSil
  35. Mahfi hocam,

    Sadece mekanizmayı anlamak istediğim için sorduğumu biliniz.

    Komplo teorilerinin zamanımızı, enerjimizi ve geleceğimizi harcamaktan başka hiçbir amacı yok!

    Sizin gibi biliminsanlarına danışarak, gerçek ile safsatayı ayırmaya çalışıyoruz:

    (1) Dünya genelinde ticaret yollarının sakatlanması & tıkanması, ticaret yapma imkânlarının yok edilmesi, ticaret hacminin azalması; ideolojik angajmanları ne olursa olsun ülkelerin homurdanmasına, savaşların başlamasına yol açar mı? (Size, "Ne zaman başlar?" diye sormadığımı biliniz.)

    (2) "Kültürel evrim" diye bir şey var mı? "Biyolojik evrim"le benzerlikler taşıyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Yol açabilir.
      (2) Kültürel evrim var. Mesela batı dünyası rönesans ile birlikte geçtiği aydınlanma döneminden başlayarak bir kültürel sıçrama yaşadı. Matbaanın yaşama geçirilmesi bu evrimi hızlandırdı.

      Sil
  36. Efendiler yarin Cumhuriyeti ilan edecegiz

    YanıtlaSil
  37. Aslında belirsizlik yok, belli bir hedefe doğru (sadece birkaç kişinin bildiği) uygun adım bir gidiş var. Hedef her geçen gün biraz daha belirgin hale geliyor. Yazınız için sağolunuz..

    YanıtlaSil
  38. Murat DAĞLIOĞLU4 Şubat 2024 10:23

    Yazınız için teşekkürler!

    YanıtlaSil
  39. Hocam eksik olmayın. Kaleminize sağlık. Belirsizliğin neden ve sonuçları gibi, olan bitenin farkında olanların çokluğuna rağmen tutunamıyoruz. Sanıyorum dibi henüz görmedik. Bu korkutucu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eyvallah.

      Sil
    2. Teşekkür ederim.
      Aslında dip diye bir şey yok. Olsa Arjantin 100 yıldır sürekli aşağıya inmezdi.

      Sil
  40. Kaleminize sağlım hocam teşekkür ederiz. Ne yazık ki uzun süre bu ortam düzelecek gibi değil. Özellikle zihniyet değişmediği sürece aynı şeyleri yaşayıp duracağız.

    YanıtlaSil
  41. Mahfi Bey merhaba,
    Uzun yillardir yurt disinda finans sektorunde calisan, sessiz bir takipcinizim ve yazdiklarinizin nerdeyse hepsine katiliyorum.
    CDSler cok likid olmadigi icin cok oynaktir, uzun donemde trend verir dogru, Turkiye’nin CDS’inin hala yusek olmasi gibi ama cok oynaktir kisa donem icin.
    Reyting ise metodoloji bazli temel analize bakar, kredi notlari daima gunceldir, orta-uzun donem kredi itibar acisindan milyarlarca dolar yoneten kurumsal yatirimcilara (buyuk emeklilik fonlari, sigorta sirketleri vs) rehberlik eder ve onun icin investment charter’larinda Moody’s ve S&P’den minimum xyz rating gerekir diye yazar, CDS yazmaz.
    Saygilariimla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız. Buna karşılık reyting notları bazı siyasal etkiler altında kalabiliyor.

      Sil
  42. Mevcut iktidarın yapısal reform cümlesinden sadece yapısal kelimesinin YAPI inşaat rant bölümünü anlayıp uygulamaya koyuyor. Ve ne zaman başı sıkışsa toplumun en uç sinirlerine dokunan meseleleri kaşıyıp gündem değiştirme politikası güdüyor. Taa en başından (2002) bu yöneticilerin projenin içinde değil projenin ta kendisi (bop) olduğunu bilmemek sıradan zekaya sahip bir insan için zor olmasa gerek, bu nedenle Türkiye'nin ATATÜRK ün gençliğe hitaben yazdığı gibi bir durumdayız ve bu durumdan nasıl çıkabileceğimizi bilen siz sayın MAHFİ bey gibi değerli kalemler yerine mutlak itaat ile boyun eğen yolsuzluğa boğazına kadar batan sözde idarecileri atıyorlar ve tamamı başı sıkışsa dikkat ederseniz konuşursam yer yerinden oynar cümlesi kurar çünkü birbirlerinin açıklarını biliyor ve biri düşerse hepsini düşüreceğini bildiği için hep kol kırılıyor ama yen içinde kalıyor. Sevgilerimle Mahfi bey

    YanıtlaSil
  43. SAYIN HOCAM CUMHURBAŞKANI'NIN KENDİ ATADIĞI MERKEZ BANKASI BAŞKANLARINI HER YIL DEĞİŞTİRMESİNİN BİR NEDENİ OLMALI.SİZDE ZAMANINDA BÜROKRASİNİN İÇİNDEN GEÇMİŞ BİR INSANSININIZ.NEDEN NE OLABİLİR.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bürokrasideyken böyle olmazdı. Aslında bizden başka hiçbir yerde de böyle bir şey olmuyor. Son 5 yılda 6'ncı TCMB Başkanı atandı. TCMB Başkanı 4 yıllık süre için atanıyor ama listeye baktığımızda son 5 yılda 6'ncı atama olduğuna göre demek ki ortalama olarak bir yıl bile görevde kalamıyorlar. Ondan sonra biz bu ülkede ekonomide istikrar bekliyoruz ve demokrasiden söz ediyoruz.

      Sil
  44. Mahfi hocam merhaba iktisat öğrencisi olarak yazılarınızı keyifle okuyorum. Akademik kariyer düşündüğüm için tez yazmak istiyorum konu öneriniz var mı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle hangi konuda akademik kariyer yapacağınızı belirlemeniz gerekir.

      Sil
  45. Yine sade ve aydınlatıcı bir yazı olmuş Mahfi bey, teşekkürler, yazınızdan anladığım yapısal reformların yapılması, bir ülkede risklerin ve belirsizliğin azaltılması için yapılması gereken adımların en önemlilerinde birisidir Okan Arıöz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Haklısınız ama ne yazık ki herkes yapısal reformu aynı şekilde anlamıyor.

      Sil
  46. sayın üstadım yazınızı sonuna kadar okudum. gerçekten her alanda özelikle ekonomik anlamda öngörülebilirliğin olmadığı bir toplumda belirsizlikler hakim olacağından her geçen gün kötüye gitmekten öteye geçemeyecektir. halbuki iktisat disiplini yarını da açıklar . yöneticilerimiz yarını dün olanlardan habersiz bir şeklide planladıkları için bugün buradayız bu konumdayız. hiç bir şey için geç değildir. umarım güzel ülkemiz doğru adil ve iktisat disiplininden nem alarak yönetilme imkanı bulur. belli çabalar mevcut . umarım başarıya ulaşırız. saygılarımla kıymetli hocam

    YanıtlaSil
  47. 100 senede Atatürk’ün maalesef eseri bu ise ,azınlık olan ve ülkeden gidebilme ihtimali olan insanların,gitmeyi tercih etmesi bence mantıksız değil.Sonuçta Atatürk değiller..

    YanıtlaSil
  48. Hasan GÖÇMEN5 Şubat 2024 10:58

    Ağzınıza sağlık Hocam. Sade bir şekilde anlatıyorsunuz. İnsanlar keşke anlayabilse fakat yöneticiler ve medya okadar güzel oyalıyor ki, insanlar okumuyor bile. Her zaman paylaşmaya çalışıyorum daha çok insana ulaşsın diye

    YanıtlaSil
  49. Hocam dövizde sınırlı artışa rağmen bu sene ithal ürüñlere %30 civarı zam neden geliyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belirsizlik. Çünkü insanlar dövizdeki artışın gerçeği yansıtmadığını biliyor ve kendilerini 1 USD = 40 TL olarak ayarlıyor.

      Sil
    2. Aynen,önden bindirmeli fiyat artışları,bindiren bindirene.

      Sil
  50. Ramazan Temel5 Şubat 2024 12:12

    Değerli Hocam, emeğinize sağlık. Gerçekten de belirttiğiniz üzere "hukukun öngörülemezliği ciddi üretim faktörleri ve nitelikli insan kaybına neden oluyor." Hukuktaki belirsizlik ve güvencesizlik, ekonomi-politiği ve sosyo-kültürel yaşamı etkileyen en önemli unsur. Bu durum, bireyin kendisine, ülkesine ve inandığı evrensel değerlere güveni zedeliyor. Saygılarımla Hocam.

    YanıtlaSil
  51. Hocam, yazdıklarınızda eksik var, fazla yok...
    Ancak bu saatten sonra sanırım temel sorun, hukun üstünlüğünü sağlayan düzenlemeler yapmanın ötesinde, bu düzenlemelerin geçerli olduğuna-olacağına inancı sağlayabilmek...
    Düşünün; yaya geçidinde ezilen bir yaya 8/8 kusurlu bulunabiliyor.
    Söz dinlemeyen kamu görevlisinin kafasında sandalye kırılabiliyor.
    Ahali, doktora erişim olanağı için sevinecepi yerde, "doktor dövebiliyoruz" diye şükrediyor.
    Birileri en galiz sövgülerle saldırarak tokaylayıp tekmeliyor. Hakim mahkeme suskun kalıyor veya "özgğrlğk" diyor. "Birader bak senin de gözünün üstünde kaş var" dediğinizde, aynı mahkeme aynı hakim sizi belirsiz süre zulüm dehlizine gönderiyor.
    Bugün mevcut hukukun normal işleyişinde bunları yapmak mümkün mü? Değil.
    En ileri hukuk düzenlemelirini yapsanız, üstünlüğü değiştirilemez ilke olarak koysanız, buna uyulacağına beni nasıl inandırırsınız?
    Sanırım çürüme bu kadar derin, çözüm de aynı derecede zor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten de sorun olduğunu göremeyen bir toplumla çözüme gitmek kolay değil.

      Sil
  52. Hocam yazınızın mürekkebi kurumadan yazınıza örnek oluşturacak ancak bizim için artık normal bir durum haline gelen bir görevden af isteme olayı daha yaşadık. Aslında bu şekilde yaşanan ve gelişmiş bir ülkede rastlanılamayacak sıklıktaki bu değişimler, bize garip gelse de mevcut yönetim şeklinin işine gelen sadece bir kişinin vazgeçilmez olduğu onun dışında kim olursa olsun yerinin garanti olamayacağı bir anlayışın egemen kılınmaya çalışılmasının bir örneği.

    YanıtlaSil
  53. Mahfi hocam. hafize gaye erkan görevden gitti. Merkez bankasında bir yangın olduğu belli ama bu dışarıya vurulmuyor. Peki bizim sonumuz nasıl olacak. En kötüsü daha görmedik mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yanın Merkez Bankasında olsa söndürülebilir. Yangın, her tarafı sarmış durumda ama kimsenin gördüğü yok.

      Sil
  54. Mahfi bey, sosyolog yönünüze istinaden soruyorum:

    Vatandaşlarımızda "hissizleşme & hissizlik" gözlemliyor musunuz?

    YanıtlaSil
  55. Ben sosyolog değilim ama sosyolojiyle ilgiliyim. Vatandaşlarımızda hissizleşmeden çok iki farklı durum gözlemliyorum: (1) Olan biteni tam olarak anlayamama ve kısa vadeli çıkarları önde tutma. (2) Boşvermişlik, aldırmazlık.

    YanıtlaSil
  56. Hocam AKP iktidara geldiği zaman biz inşaatdan anlarız diye belirtmişdi çünkü tabanı tamamen emlak-inşaat ve sonra FED parasal genişlemesi sayesinde piyasaya gelen USD ile ÇİN den iç tüketim pazarına dönük üretim fabrikaları kurdular sonrada bütün ekonomik kararlarını bu iki konuya göre yapdılar bu nedenle 11 milyon üyeleri üyelerini memnun edecek şekilde çalışıyorlar emlak-inşaat-iç tüketim ne isterse o yapılıyor yüksek enflasyon-baskılanmış USD-kaçak inşaat-yatırım amaçlı emlakçılık ile emlakda ekstra enflasyon-en üst gelir gurubunun hibe desteği ile açılan 100bin kafede vakit geçirmesi-vb.vd...... bence AKP ve nemalandırdığı toplum görevini yapıyor zenginleşiyorlar ve başarılılar.
    Başarısız olan ise AKP nin nemalandırdığı toplumun içinde olmayıpda AKP ye hiç düşünmeden oy verenler ve ben muhalefetim deyip de muhalefet yapamayanlar.

    YanıtlaSil
  57. Düşüncenin niceliği (miktarı) ve niteliği (kalitesi) üzerinden gidersek verimlik veya üretilen katma değere geliyoruz. Ölçülebilir büyüklüklerden bahsedebildiğimiz sürece fonksiyon var demektir. Yani her toplum bir işlevsellik içinde hareket eder ve "zamanla" evrilir...

    YanıtlaSil
  58. Teşekkürler kıymetli hocam. Ne kadar hukuk o kadar refah. Hukuk ile refah doğru orantılıdır.

    YanıtlaSil
  59. Canlı ve cansız varlıklar zaman içerisinde düzensizliğe doğru gider.

    YanıtlaSil
  60. Hocam, belirsizliğin ekonomi ve toplum üzerindeki olumsuz etkilerini vurgulayarak, öngörülebilirliğin önemini açıkça ortaya koyuyorsunuz. Vergileme politikalarının ve hukuki düzenlemelerin daha öngörülebilir hale getirilmesi, ekonomik istikrarın ve uzun vadeli yatırımların teşvik edilmesine yardımcı olabilir. Bu şekilde, belirsizlik azaltılabilir ve sağlam bir temel üzerinde güvenilir bir gelecek inşa edilebilir.

    YanıtlaSil
  61. Sayın Hocam bu kadar Holding ve iştirakları karlarını Üçe beşe katladık diye açıklamalar yapılıyor , Çalışanlarına yüzde 100 , yüzde 150 zamlar havada uçuşuyor , Kamudada böyle !! iyide bu sistem nasıl dönüyor burayı anlamadım
    Kib

    YanıtlaSil
  62. Teşekkürler hocam. Bu yazınız öngörülebilirliğin ekonomi ve hukuk açısından ne kadar kritik olduğunu çok iyi özetliyor. Belirsizlik ortamında insanlar paniğe kapılabiliyor ve bu da enflasyon gibi ekonomik sorunları daha da kötüleştirebiliyor. Özellikle hukukun üstünlüğü ve bilimsel temellere dayalı bir yaklaşım, belirsizliği azaltarak daha sağlam bir ekonomik ve sosyal yapı oluşturabilir. Yazı, hem bireylerin hem de ülkelerin uzun vadeli başarıları için öngörülebilirliğin önemini vurguluyor. Harika bir analiz olmuş!

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

GSYH’de Dünyada Kaçıncıyız?