Gerçek Ötesi

Gerçek ötesi kavramı (post truth) ilk kez oyun yazarı Steve Tesich tarafından 1992 yılında The Nation Dergisinde yayınlanan “Yalanlar Hükümeti” başlıklı bir makalede kullanıldı. Tesich, makalesinde, hükümetlerce ortaya atılan yalan bilgilerin insanlarca sorgulanmadan kabul edildiğini vurguluyordu. Ralph Keyes’in 2004 yılında yazdığı Hakikat Sonrası Çağ adlı kitabında gerçek ötesi kavramı biraz da anlam genişlemesine uğramış olarak yer aldı ve yaygınlık kazandı.

Ağaçlar, denizler, binalar, güneş, yıldızlar, başka insanlar gibi çevremizde var olan her şey gerçektir. Bunların bir bölümünü algılarız bir bölümünü algılayamayız. Algılayabildiklerimiz gerçeklik olur. Duyu organları tarafından alınan uyarıcıların beyin tarafından yorumlanıp anlamlandırılması süreci ise algılamadır. Önceden edindiğimiz bilgilerle bir denizle karşılaştığımızda bunun deniz olduğunu algılarız. Böylece bir gerçeği algılamış oluruz. Bir gerçeği, gerçek olarak algılayabilmek için onun hakkında önceden bilgi edinmiş olmak gerekir. Eğer bir bilgi sahibi değilsek o zaman bize söylenenleri gerçek olarak algılarız.

Oxford Sözlüğü, gerçek ötesi kavramını açıklarken: “Belirli koşullar altında kamuoyu oluşturmada kişisel inançlar ve duygular, objektif gerçeklerden daha etkileyicidir” vurgusuna yer veriyor. Bunu, özellikle dinsel inançların ve fanatik taraftarlığın siyasal tercihler üzerinde ve hükümetçe açıklanan veriler ve bilgilerin doğru olarak kabul edilmesinde ne kadar etkili ve belirleyici olabildiğini çevremizden gözlemleyebiliyoruz. Ralph Keyes kitabında şunu söylüyor; “Beyaz yalan dostu bir çağda yaşıyoruz. Diğerlerini aldatmak bir nevi boş zaman faaliyetine dönüşmüş durumda.” Aslında beyaz yalan olsa sorun olmazdı ama yalanlar bayağı kara yalan. İşin daha da ilginci pek çok insan gerçek ötesini gerçeğe tercih eder konuma gelmiş görünüyor. Gerçek ötesini tercih; “kendi inancına veya düşüncesine ya da taraftarlığına uygun görüşleri alıp ötekileri dinlememe” olarak tanımlanabilir. Böyle bir ortamda gerçeği söyleseniz de gerçek ötesini tercih etmiş insanları ikna edemiyorsunuz. Bunu da yine çevremizden gözlemleyebiliyoruz.

Uzun süredir gerçeklerin farklı anlatıldığı, farklı gösterildiği bir ortamda yaşıyoruz. İmparatorluğu batırmış olanların kahraman, ülkeyi kurtarmış olanların hain olarak anlatıldığına tanıklık ediyoruz. Gerçek tarihin yalan, yalanların gerçek tarih olduğuna inanmamızın beklendiği bir çerçeveye hapsedildik. İnsanların önemli bir bölümü bu yalanları gerçek olarak kabul edip savunuyor, hatta daha ileri gidip gerçekleri anlatanları suçluyor. Benzer bir durum ekonomi alanında sıklıkla yaşanıyor. Ne var ki ekonomide gerçek durumu saklamak, değiştirmek o kadar kolay değil. Çünkü insanlar o durumu her gün yaşıyorlar. Örneğin enflasyon şu kadar, işsizlik oranı bu kadar dediğinizde hemen itiraz ediyor ve ikisinin de hükümetin açıkladığı oranın çok üzerinde olduğunu dile getiriyorlar. Üstelik bunu fanatik taraftar konumunda olanlar bile söylüyor. Bu alanda çok ilginç bir durum var yalnız: Bazı insanlar geçinemediklerini, işsiz kaldıklarını söylese de bir yandan da Almanya’nın bizi kıskandığına inanıyor. Almanya’da ortalama kişi başına gelirin bizdekinin yaklaşık dört katı olduğunu söyleseniz bu kez size kuşkuyla bakıyorlar.

Taraftarlık, eleştirel yaklaşım yerine fanatikliğe dönüştüğünde tarafında yer aldığı kişilerin söylediği her şeyi doğru kabul edenler çıkar. İşte bu da gerçek ötesini tercih durumudur. Burada gerçeği ne kadar anlatırsanız anlatın hatta kanıtlayın yine de gerçek ötesini tercih edenler çıkar. Gerçek ötesinden daha sorunlu mesele gerçek ötesini tercih sorunudur. Çünkü bu, insan aklını esir alır ve tedavisi zor ruhsal hastalıklardan birisine dönüşür.

Yorumlar

  1. Murat DAĞLIOĞLU11 Ocak 2025 18:48

    Yazınız için teşekkürler! Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mahfi Bey Kardeşim, Şu an ülkemizde yaşadıklarımızı yaşadık

      Sil
    2. yaşadıklarımızı bu kadar güzel anlatan bir yazıyı ancak sizden beklerdim.

      Sil
    3. Fevkaledenin fevkinde bir özet!

      Sil
  2. Gerçek hangisi,gerçek ötesi mi gerçek gerçek mi gerçek ötesi mi gerçek? tespit nasıl olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tespit dogmatik öğretilerden sıyrılıp pozitif bilim ile değerlendirmekle olur.

      Sil
    2. Evet işin özeti budur: Bilimin gösterdiği ve kanıtladığı şeylerin dışındakiler gerçek ötesidir.

      Sil
    3. Değerli Hocam, Muhalefet ile iktidar yüz yüze tartışmadığı, bu zemin oluşmadığı sürece herkes kendi efsanesine inanacaktır; bunu çok iyi biliyorsunuz. Muhalefetin öncelikli işi bence iktidarı mindere çağırmak, gelmedikçe iktidarın minderden kaçtığını topluma anlatmaya çalışmak olmalıdır. Bu hiç yoktan iyidir bence. Yanlış mı düşünüyorum sizce?

      Sil
    4. evet yanlış düşünüyorsun neyi tartışacak ülkenin tüm kurumları çökmüş halde tartışıp ne elde edecek zaten

      Sil
  3. Bir de gerçeklerin göz ardı edilmesi olayı var. Bundan 12 yıl evvel uzun bir dünya seyahati yapma fırsatı yakaladım. Endonezya da Hint okyanusu ile Büyük okyanusun kesiştiği bir noktada bulunan Bunaken adasında yoldaşıma "Bütün dünyadaki endüstriyel hareketin şu anda durması gerekiyor. " Demiştim, bunu zavallı bir adam olan ben gördüm. Buna neden olan süper zekalı bilgiler, alimler, profesörler mi görmedi? Hepimiz görmezden geliyoruz ancak ateş hızla ilerliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konformizm bir tercihtir gogol.

      Sil
    2. Tercihlerimiz cehenneme giden yolun taşlarını döşüyor. İnsanlığın bir tek amacı var; o da iyilik, güzellik ve gerçekliğe ulaşarak özgürleşmek. Kendi rahatlıkları uğruna esaretin keskin tadının filmlerini, reklamlarını yapanlar herkesin gözü önünde, canlı yayında cayır cayır yanıyor. "Bilimden ayrılanı kurt kapar" diyordu sayın hocamız. Nefsine uyanları da cehennem zebanileri kapıyormuş gibi görünüyor.

      Sil
  4. Mahfi Hocam, elinize sağlık. Her zamanki gibi zamanın ruhuna uygun güzel bir yazı olmuş...bize dayatılan güncel post truth örnekleri olarak, "faiz sebeptir enflasyon netice" teorisi, "elektrikte sürekli yaz saati uygulamasının tasarrufu arttırdığı" savı, "Abdülhamit döneminde toprak kaybı olmadığı" cumhuriyetin ilk yıllarında camilerin ahır yapıldığı gibi iddiaları sayabiliriz herhalde...Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En komiği İnönü'nün asker kaçağı olduğu iddiasıdır.

      Sil
    2. Operayı AKP'nin yapması, kurmay başkanının silahlı örgüt kurması, CHP'nin fetöcü olması. Misal çok, hepsi buraya sığmaz hocam.

      Sil
    3. inönü nü asker kaçağı olduğuna inananlara tavsiyem tez zamanda İnönü nün yanına gidip bizzat sormaları. O zaman gerçeği öğrenip kafalarında soru işareti kalmaz. Şu anki ruh hallerinden kurtulup büyük bir rahatlama ile tamamen ruha dönüşürler.

      Sil
  5. Eskilerin kullandığı bir deyim #Birilerine kırk sefer Kanuni Sultan Süleyman dersen kendini Kanuni zannedermiş# Sanki bugünleri anlatmış....!

    YanıtlaSil
  6. İnsanlar artık doğru’yu değil , doğru’yu bile kimin kendisine söylediğine bakar duruma gelmişler gerçi artık dediğiniz gibi doğru’yu da sevmiyorlar yalan ile afyonlanmış bir şekilde vecd halinde farklı gezegende yaşıyorlar , sadece inanmak istiyorlar bu sebebten "bizim devlet idaresindeki ana programımız, chp programıdır. bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.” sözlerini idrak edemiyorlar. Bu sözleri anlayan medeni ülkelerin ve refah toplumlarının hali ortada .

    YanıtlaSil
  7. Görünen köy kılavuz istemez her şey ortada. Enflasyon düşüyor, faizler düşüyor, döviz uzun süredir sabit, her şey yolunda ve kontrol altında ilerliyor. Bir önceki yazınızda siz de bunları kabul ettiniz. At gözlüğü ile bakılmadığı taktirde herkes, Türkiye ekonomisinin bu iktidar döneminde kaya gibi sağlam temeller üzerinde olduğunu anlayacaktır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçek üstünün yayılım hızına güzel bir örnek olmuş.

      Sil
    2. Almanlar Rus tankları evlerinin önüne gelene kadar Rusya'yı işgal ettiklerini sanıyorlardı.

      Sil
    3. sayın11 ocak 20,16 Allah şifa versin baska soyleyecek soz bulamıyorum

      Sil
  8. Özetle: Yalanın çok olduğu yerde doğruyu kendinden şüphe ettirirlermiş.

    YanıtlaSil
  9. Önemli bir konu olduğunu düşünüyorum. Fabrikasyon gündemin peşine takılıyor herkes. Gerçeğe ulaşmak için fazladan çaba sarfetmek gerekiyor. İnsanlar bu çabayı gösterebilecek durumda değil. Kurguyu kabul ediyorlar. Zamanın çoğu ortalama bir vatandaşı hiç ilgilendirmeyen konulara ayrılıyor.

    Ülkemizin yeni bir zihniyete ihtiyacı var. Bu yeni zihniyetin insanlarıyla yeni bir hikaye yazılmalı.

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
  10. Bana göre insanlar 3'e ayrılır

    Asallar, salaklar, asalaklar

    Asallar işini düzgün yapan,sorumluluk sahibi, normal davranış gösteren insanlardır.

    Salaklar zamanını ve emeğini asalaklara kaptıran, asalaklar tarafından yönlendirilen, kendini sömüren asalaklara değil de asallara musallat olanlardır.

    Asalaklar; Salakların emeğini sömüren, asallara karşı asalakları kışkırtan, basit insanlardır. modern dünyanın fırsatçılarıdır

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Süper sınıflama. Tebrikler..

      Sil
  11. Hocam önceki yazılarınızdan birinde de bu yapacağım yorumu yapıyorum.
    "Kaliteli eğitim şart". Gerçi eğitimi iyi alıp da çıkarları gereği yalan söylemeye devam edenler de var. Ama ben yine de bu devran böyle gelmiş böyle gitmeyeceği için, bu sözde ısrar ediyorum. Yazınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  12. “Hakikatten uzaklaşma, nadiren tamamen yalan söylemekle olur; genelde hakikati çarpıtmak, saklamak veya abartmak yoluyla gerçekleşir.”

    Bu söz, Keyes’in hakikat ve dürüstlük üzerine yaptığı derin analizleri özetler niteliktedir. Modern toplumlarda hakikatin genellikle doğrudan inkâr edilmediği, ancak manipüle edilerek bireylerin yanıltıldığı gerçeğine vurgu yapar.

    YanıtlaSil
  13. Biz George Orwell'in distopik 1984 romanını ,romandan ileri seviyede yaşıyoruz.

    YanıtlaSil
  14. Mahfi Hocam,

    yazınızda “ Almanya’da ortalama kişi başına gelirin bizdekinin yaklaşık dört katı olduğunu süyleseniz bu kez size kuşkuyla bakıyorlar.” derken Siz de gerçek ötesi iddialarla manipulasyon yapmış olmuyor musunuz ?
    Satın alma gücü denen bir olguyu, bizim Size anlatmamıza gerek yok herhalde. Teşekkürler yazınız için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. satın alma gücünün yalan hesap olduğunu, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin kendisini iyi hissetmesi için uydurulmuş bir kavram olduğunu anlattığımda siz derste yoktunuz sanırım.

      Sil
    2. Çok teşekkürler Hocam. Bu konuda Size katılmıyorum yine de. Bence elma 🍎 ile armut 🍐 karşılaştırmaktansa, fiyat düzeylerini satın alma gücüyle yakınsamak daha doğru bir tercih gibi görünüyor bana. Ne kadar gerçeği yansıttığı tartışılır olsa da. Sevgiler & saygılar.

      Sil
    3. Kuru baskılarsanız satın alma gücünüz yüksek görünür.

      Sil
    4. Hocam, tam tersine, kurun baskilanmasi nominal hesapta yukselmeye yol acar saniyordum. PPP hesabi kurdan arindirilmis satin alma gucunu gostermiyor mu?

      Sil
    5. İşte tam olarak yazıda bahsedilen "şahıslar" bu kişiler. Kendince kıt bilgisi ile Mahfi Hocaya ayar veriyor. Manipülatör diyor. Bu bilgiyi, cahil cesaretini, kendinden eminliği kime borçlu ; satılmış medya organlarında konuşan satılmış ekonomistlere..

      Sil
  15. Hocam ikinci paragraf dördüncü satırda klavye hatası olmuş "bubnun" şeklinde bilginize. Saygılar

    YanıtlaSil
  16. Yalanı gerçeğin yerine koyup bunu gerçek ötesine taşımak (ahlakı saf dışı bırakırsak ve övgü saymazsak) zeka gerektir diyebiliriz ama yalana inanmayı tercih etmek içinse "çıkar" en büyük motivasyondur. Karşılıklı çıkarların buluştuğu yerde "yeni gerçekler!" türer.

    YanıtlaSil
  17. Hocam, bazen de şöyle oluyor: Kendi aralarında Almanya'dan övgüyle söz edip, bizim ekonomi yönetimimize demedik laf bırakmıyorlar. Ama yanlarında, kendi mahallerinden olmayan biri gerçekleri söylediğinde, Almanya bizi kıskanıyor şiirini okumaya başlıyorlar)) Kuyruğu dik tutma psikolojisi olabilir bu)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu da doğru. Ben de benim yanıma gelip "battık" dedikten sonra kürsüye çıkıp "harka gidiyoruz" diyen çok insan gördüm.

      Sil
  18. SAYIN HOCAM BU YAZINIZ PARADOKS BİR YAKLAŞIM İÇERİYOR. BİRAZ YORULMUŞA BENZİYORSUNUZ. DİNLENMEK SİZE İYİ GELİR.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olayın kendisi paradoksal bir yapı içerince yazının da paradoks içermesi normal.
      Öte yandan yorulduğum doğrudur ama hangimiz yorulmadık ki bu ülkede?

      Sil
  19. DEĞERLİ HOCAMIN, 70 YILLIK YAŞAMININ VERDİĞİ TECRÜBE.DOĞU YAKASINDA DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK .............

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Var aslında ama değişim iyiye doğru değil.

      Sil
  20. yazınızı resme dönüştürdüğüm zaman, sürrealist bir tablo çıkıyor.Hocam sanat yönünüzde çok iyi.

    YanıtlaSil
  21. OTOMOBİL TUTKUNUZ VARMI BİLMİYORUM HOCAM, VARSA OTOMOBİL HAKKINDADA BİR KAÇ KELİME İSTERİZ SİZDEN.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Otomobil tutkum yok. Otomobili işimi gören bir araç olarak görüyorum yalnızca.

      Sil
  22. televizyon PROĞRAMLARINDAKİ konuşmalarınızda çok naifsiniz. Bunun eğitiminimi aldınız ,yoksa doğuştanmı mahfi hocam.

    YanıtlaSil
  23. TAYYİP ERDOĞANIN 23 YILDIR KAYBETMEMESİNİN SEBEBI.YAPACAĞIM DEDİĞİ İCRAATI , BEĞENSENDE, BEĞENMESENDE, ER YADA GEÇ YAPIYOR OLMASI.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapmış gibi göstermesi olabilir mi? O da ayrı bir gerçek ötesi durumu.

      Sil
    2. Kıymetli hocam. Ülkemizin en önemli sorunlarından biri de sizin gibi eğitimli insanların aşırı ideolojik davranıp gerçekliği sürekli iktidar muhalifliği gözlüğüyle değerlendirmeleri. Malesef ideolojik körlük bilim adamlarımızın halk nezdindeki güvenirliğini azaltıyor. Bugün dünya bankasının, birleşmiş milletlerin yayınladığı raporlar okunduğunda ülkemizin olumsuzlukları olmakla beraber son yirmi yılın özellikle ilk yarısında ciddi olumlu gelişmelerin olduğu görülüyor. Fakat bu verileri özellikle ideolojik gözlükle verileri değerlendiren ekonomistlerimizden hiç göremiyoruz. Objektif yorum hiç göremiyoruz. Ben her zaman şunu soruyorum kendime, neden ben bilim adamlarına yeterince güvenemiyorum? Malesef yazınızda anlattığınız durum ülkemizde özellikle sol cenahta yer alan insanlar arasında çok yaygın. Batı kültürü altında ezilmiş, başka bir gerçekliğin var olabileceğini bile aklına getiremeyen çok sayıda okumuşumuz var. Sonra bu insanlar halkın gerçeklikten koptuğunu iddia ediyorlar. Sebep olarak da muhafazakar bir partiye oy vermek gösteriliyor.

      Sil
    3. Bu anlattıklarınız yazının bir kanıtı gibi. Yani ne yazık ki siz de gerçek ötesine kapılmışsınız gibi görünüyor.
      Hangi konuda ileri gittiğimize örnek verebilir misiniz? Hukukta mı ileri gittik, demokrasimizi mi iyileştirdik, eğitimimiz mi düzeldi, dünya ekonomisindeki sıramız mı ilerledi, insanlarımızın ortalama refahı mı arttı, üniversitelerimizin kalitesi mi yükseldi, kadın öldürenler, çocukları taciz edenler mi azaldı? Hangi alanda gelişme sağladık? Savunma sanayisinde sağlanan ilerleme dışında ne oldu da bizi takdir ettiler?

      Sil
    4. Birçoğu ilk dönemlerdeki olumlu gelişmeyi zaten kabul ediyor. Mesele şu ki iktidarın o dönemin zeminine asla dönmek istememesi. Şu an iktidarın o dönemdeki demokratik zemine dönmemesi için herhangi bir gerekçe var mı? Aksine fakirlik ancak bugünün zemininin marifettir. Ayrıca iktidar, kendi ürettiği korkunc yıkılarak hangisini kabul etti de siz muhalefetten böyle bir şey talep ediyorsunuz? Vicdan muhasebesi merkezden bu kadar sapmış olamaz. Bu kadar sapmışsa gerçeğe asla yaklaşamaz

      Sil
  24. Hocam gerçek ötesi (post-truth) kavramının, toplumsal ve bireysel düzeyde yarattığı yıkıcı etkileri önleyebilmek ve bu durumu aşabilmek için hangi stratejiler geliştirilebilir? Bunun için İletişim Başkanlığı bünyesindeki Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, sizce bilgi kirliliğini önleyebilmekte yeterli midir? Eğer yeterliyse iktidarın aleyhine de olsa neden tüm gerçekler gündeme getirilmemektedir? Mesela TÜİK'in enflasyon hesabının gerçeği yansıtmadığı ve sokağın enflasyonuna uymadığı neden anlatılmamaktadır. Yoksa bu merkezin nihai amacı iktidara atılan okları gerisin geriye çevirerek pozitif bir algı yönetimi yapmak mıdır? İletişim Başkanlığı'nın işleyişi hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Sizce Merkez Bankası'nın bağımsız olması gerektiği gibi, bilgi kirliliğini önlemeye yönelik bu tür mekezlerin de tamamen bağımsız olması gerekir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir şeyi bir devlet kurumu yapamaz çünkü gerçek ötesi algılamalara yol açan bizzat devletin kendisi.
      Bu tür bir algı sapmasından kurtulmanın yolu gerçekleri sürekli dile getirmektir.

      Sil
    2. Dezenformasyonla mücadele birimi doğru bilgiyi haberi itibarsizlastirma birimi olarak çalışıyor. İşsizlik fonu nasıl patron fonu haline getirildi ise bu birimde ironik şekilde doğruları karartma gücü olarak kullaniliyor.

      Sil
  25. Mide boş kalınca yine anlamzlarmı sence hocam?

    YanıtlaSil
  26. İnsan rasyonel değildir. İrrasyoneldir. Ekonomi bilimi homo ekonomikus olarak tanımlasa da bunun böyle olmadığını farkında olan Pazarlama bilimi bu irrasyonelliği kullanarak pop kültürü yaratmıştır. Bugün geldiğimiz noktada sanal gerçeklikten sanal insana geçiş yapıyoruz artık. Belki sanal insan gerçek insandan daha rasyonel olacaktır

    YanıtlaSil
  27. Hüseyin şen12 Ocak 2025 08:36

    Hocam Aç aklın kıblesi olmaz derler.

    YanıtlaSil
  28. Mahfi hocam, paranın yaşadığı değer kaybını daha doğru belirtmek için altına endekslemek doğru bir yaklaşım mı? Eskiden maaşımla (2000 yılı asgari ücret ile) 8 çeyrek altın alabiliyordum şimdi ise 4 ancak alıyorum diyen biri doğru bir yaklaşım sergilemiş olur mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu, her zaman doğru sonuç vermeyebilir. Çünkü altın hepsinden bağımsız olarak değerlenmiş olabilir.

      Sil
  29. Sizin bu yazınızı okuyan, mevcut hükümete oy vermiş kişilerin çok büyük bir çoğunluğu; "Yav he he..." diyorlar.

    Bu duruma vereceğiniz bir cevap var mı Mahfi hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazının kendisi zaten onun yanıtı. Bence bir kez daha okuyun.

      Sil
  30. Peki Mahfi bey,

    "Gerçek Ötesi"ne de KIRMIZI KART çıkarıp gösterelim mi?

    Ne dersiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siz bilirsiniz. Herkesin saçmalama özgürlüğü var tabii.

      Sil
    2. Önce düdük çalın sonra kartı gösterin ama unutmayın parayı veren düdüğü çalar.

      Sil
    3. Hocam çok güzel ironi olmuş. Saçmalama "Özgür"lüğü var tabiki.

      Sil
  31. Sayin hocam, kanimca sosyal medya nin yayginlasmasi, kullanici sayisinin artmasi da gercek olmayan bilginin hizli ve etkili olarak yayilmasini sagladi. Son haber Meta sirketi third-party fact checker'lari kullanmayi da artik sonlandiriyor. Bu da artik daha cok yalan bilginin daha hizli ve etkili olarak yayilacagi anlamina geliyor.

    YanıtlaSil
  32. Sosyolojik bir tespiti size hatırlatmak isterim Mahfi bey:

    Muhafazakâr & mukaddesatçı camia, günlük hayatlarında "gerçek" kelimesini sizin işaret ettiğiniz anlamıyla neredeyse hiç kullanmaz.

    "Hakikat" kelimesini kullanırlar.

    Bu camiaya göre "hakikat" demek, "Allah" demektir.

    "Zahirî" demek ise, "sahtelikler" demektir.

    Siz "biliminsanı" hüviyetinizle "gerçek" kelimesini (ve ötesini) açıklıyorsunuz. Fakat bu camia için, sizin açıkladığınız gerçek de ötesi de (her ikisi de) "hakikat"le bağlantılı değil; açıklamalarınızın hepsi beyhude, hepsi zahirî.

    Lütfen bu tespit aklınızın bir köşesinde bulunsun Mahfi bey.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl sizin tamamını koyu yazıp göz kanatan açıklamanız sosyolojik tespitiniz "beyhude". Kelimelerini seçme yazarın özelindedir ama bahsettiğiniz arapça kökenli kelimeleri kullanılınca daha mı inandırıcı olacaktı? Bu yanılsamayı kullanan zaten çok kişi var. Bırakınızda kelimeleri eğip bükmeden kullanan net anlatım yapan bir kaç kişi de kalsın. Öze bakın süse değil.

      Sil
    2. Çok doğru bir değerlendirme olmuş Adsız 12:58. Gerçek ötesi kavramın bir yanılsaması olmuş adsız 12:30 un açıklaması. Yani din altında yapılan her türlü sahtelikler kabul görür ve görüyor anlamı taşıyor.

      Sil
  33. Sadece ekonomi değil maalesef... Beni feto belasıyla bir gecede hain yaptılar. 9 senedir kurtaramıyorum. Artık dünyanın sonunu bekliyorum çaresizce...

    YanıtlaSil
  34. Mahfi hocam, yazınıza Mandela etkisi kavramını da eklemeniz iyi olurdu. Anlatıma daha açıklık kavuştururdu sanki ne dersiniz?

    Mandela etkisi, geniş bir topluluğun bir olayı veya bilgiyi yanlış hatırlaması durumuna verilen isimdir.(2010, Broome)

    YanıtlaSil
  35. Hocam yine çok güzel bir yazı çıkarmışsınız. Kaleminize sağlık.
    Almanya örneğini verdiğiniz için soruyorum. Berlin duvarının yıkılması sonrasına Doğu Almanya'yla gitmişliğiniz veya oradan birileriyle bu "gerçek ötesi" konusunu konuşmuşluğunuz var mı? Sizce o dönemde Duvarın doğu tarafındaki nasıl bir "gerçek" yaşıyorlardı?
    Saygılar, selamlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Çok konuştuk o zamanlar. Doğru tarafı gerçek ötesini yaşıyordu.

      Sil
  36. Hocam yazınızda çok önemli bir konuya değinmişsiniz. Bence son yıllarda yaşanan bu yozlaşmanın en temel nedenlerinden belki de birincisi bu kavram. Algılarla yönetmek. Eğer karşınızda okumayan analiz yapmayan cahil ve menfaatçi bir topluluk varsa bu yöntemi kullanarak istediğiniz her şeyi elde etmek zor olmasa gerek. Bunu çok iyi bildikleri için bu kavramı yıllardır bir silah gibi kullanıyorlar. Bu silah en çok siyası alanda kullanılsa da toplumun her kesimine sirayet etmiş durumda. Bu algı işini çok iyi yöneten bir futbol kulübünün taraftarı olan cv sine baktığınızda çok başarılı olarak değerlendireceğimiz bir gastronomi uzmanı (aynı zamanda ekonomist ) katıldığı bir TV programında 10 yıldır şampiyon olamamış bu süreçte en çok şampiyon olmuş takımının fanatikliğini yapabiliyor. Bu yorumu dinleyince aklıma yıllar önce fanatik galatasaraylı bir akrabamızla yaşadığımız bir diyalog aklıma geldi. İzninizle onu paylaşmak istiyorum. 2000 yılında Fenerbahçe'ye transfer olan Nikola Lazetic belki de iyi oynaması ve mücadalesi ile hemen hedef haline getirilmiş ve akrabamız tarafından bir futbol sohbetinde kendisinin sırp kasabı olduğu bir çok Türk insanını katlettiğini kendisi de asker emeklisi olduğu için sanki kendisi de onunla savaşmış gibi 'ALGI' yaratarak anlatıyordu. Kendisine 12 yaşında futbola başlayan bize transfer olduğunda da genç yaşta olan bu oyuncumuzun acaba hangi ara askerlik yaptığı ve hangi savaşta bu katliamı yaptığını sorduğumda ise cevap verememişti. Maalesef etrafımızda bu ve buna benzer milyonlarca örnek bulmak mümkün. Bilimsellikten ve eğitimden uzaklaştıkça algılar tarafından yönetiliyoruz. Ve bu silahı en iyi kullananlar her alanda kazanmaya devam ediyor.

    YanıtlaSil
  37. Bazı paragrafları iki üç kere okudum. Ne kadar güzel bir makale. Sağ olun, var olun.
    Bu memleket insanlarını genetik yapısına kadar çok iyi tanıyan Ulu kişi boşuna dememiş: “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir fendir, ilim ve fenden başka yol gösterici aramak gaflettir, dalalettir, cehalettir.”
    Sayın hocam, cahil kalmamak, gaflete ve delalete düşmemek için sizin gibi güzel insanları takip etmeye çalışıyoruz. İyi ki varsınız. Gönülden sağlık, sıhhat, esenlik diliyorum. Lütfen kendinize iyi bakın.

    YanıtlaSil
  38. Karanlıkta bir Fener gibi aydınlatmaya devam eden harika yazılarınızdan biri daha. Teşekkürler Mahfi hocam..

    YanıtlaSil
  39. AMERİKA PENSİLVANYA ÜNİVERSİTESİNİN KURULUŞ SLOGANI. AHLAK OLMASSA, YASALARDA İŞE YARAMAZ.........

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müthiş bir söz: “Leges sine moribus vanae"

      Sil
  40. 19. yüzyıl efsanesine göre gerçek ve yalan bir gün buluşurlar.

    Yalan doğru söyler ve
    " bugün hava çok güzel” der.

    Gerçek ona bakar ve gözlerini gökyüzüne kaldırır. Gün gerçekten çok güzeldir, doğru söylemesine şaşırmıştır. Bir kuyunun önüne gelene kadar birlikte zaman geçirirler. Yalan hep doğru söylemektedir.

    Yalan;
    "su çok güzel, birlikte banyo yapalım!" der.

    Gerçek, bir kez daha şüpheci bir şekilde suya dokunur, su gerçekten çok güzeldir.

    Ona inanıp soyunur ve yüzmeye başlarlar.
    Yalan bir anda sudan çıkar, gerçeğin kıyafetlerini giyerek kaçıp kayıplara karışır.

    Kızgın gerçek, kuyudan çıkar yalanı bulmak ve kıyafetlerini geri almak için her yere gider.

    Dünyada çıplak gerçeği görenler onu hor görmekte ve öfkeyle bakmaktadır.
    Zavallı gerçek kuyuya geri döner ve sonsuza dek ortadan kaybolur.

    O zamandan beri yalan, dünyanın her yerinde gerçek gibi giyinmiş ve içimizde yaşamaktadır. Dünya ise hiçbir şekilde çıplak gerçeği görmek istememektedir.

    YanıtlaSil
  41. Mahfi hocam, peki
    enflasyonu düşürmek için halka harcamalarını kısma telkininde bulunulmasının gerçeklik payı nedir? Zaten halk dar boğazda benim bir ay peynir almamam, zeytinin adını bile anmamam enflasyonu düşürür mü?

    Tüketici temel harcamalarının enflasyon üzerindeki payı nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tüketici temel harcamalarının enflasyon üzerinde önemli etkisi vardır. Gıda mallarının enflasyon sepetinde % 20 dolayında ağırlığı bulunuyor. Ne var ki bu ülkede 7 milyon asgari ücretli ve 15,6 milyon emekli var. Bu emeklilerin büyük çoğunluğu oldukça düşük ücret alıyor. Dolayısıyla bu insanlar zaten bu malları çok kısıtlı alabiliyor. Bu insanlardan fedakarlık isteyenlerin aldıkları ücrete ve harcamalarına bakarsak isteklerinde ne kadar haksız olduklarını görürüz.

      Sil
    2. enflasyon işlenmiş gıda maddelerinde ve hayvancılık üretimi gıda maddelerinde artıyor (paketlenmiş işlenmiş gıda maddeleri tümü) hayvancılık dışı tarımsal üretim ham gıda maddelerinde(meyve-sebze-tahıl-bakliyat) dünya fiyatlarını geçemiyorlar.

      Sil
  42. Sayın Hocam bu bahsettiğiniz Gerçek Ötesi kavram teknoloji ile de katmerlenmiş olabilir. Sosyal İkilem belgeselini izleyenler bilir, sosyal medyada sahte bilginin gerçek bilgiden 6 kat daha hızlı yayıldığını tespit etmişler. Küresel açıdan bakarsak; AB ve ABD' de bile aşıların içerisinde mikroçiplerin olduğunu, Bill Gates' in insan nüfusunu azaltmak için aşı çalışmaları yaptığını, hatta dünyanın düz olduğunu Ay' a hiç gidilmediğini düşünen ve "destekleyen" milyonlarca insan var. 21. YY ikinci çeyreğinde enformasyon ve doğru bilgi en kıymetli olgu. Ancak görünen o ki bu sahte bilgi aynı zamanda bir "SİLAH". Gerek siyasi, gerek ekonomik konularda çok rahat manipülasyon aracı olarak kullanılıyor. Eğitim seviyesi yüksek toplumlar bu dalavereye düşeceklerini düşünmüyorum. Bireysel olarak Mahfi Hocamızın yaptığını (karanlığa karşı her zaman bir mum yakmak) yapmaktan başka çaremiz yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçek ötesinin daha hızlı yayılmasının temel nedeni inançlara dayanması ve kanıtlanma ihtiyacı olmaması. Oysa gerçek, bilime dayalıdır ve kanıtlanması gerekir. Ki o kanıtlama işi de çoğu insanın anlayabileceği bir şey değildir. O nedenle kolay yoldan gerçek ötesine inanıverirler. Mesela Lozan Antlaşmasının 100 yıl süreli olduğu ve süre bitince çıkaramadığımız madenleri çıkarabileceğimiz iddiası özel çerçevede bir safsataydı ama genel çerçevede bir gerçek ötesi düşünceydi. 100 yıl dolduktan sonra ne antlaşma bitti ne de zaten çıkardığımız madenleri çıkardık. Bunu gördüğü halde insanlar başka gerçek ötesi iddialara inanmaya devam ediyorlar.

      Sil
    2. Haklısınız hocam.Yalnız Lozan Antlaşması'nın gizli maddeleri olduğuna dair çok ciddi çalışmalar var. Araştırmadan önce ben de sizi gibi önyargılıydım.Derinlemesine okumak gerekiyor.

      Sil
    3. Bana o çalışmalardan birisinin yazarı ve adını yazabilir misiniz? Varsa eğer linkini de.

      Sil
    4. Hocam, Emre 13 Ocak 2025 17.17 yorumunu yazan kişi, ilk yorumu yazan Emre değil. Troll her yerde troll. Dahası bu düşük profilli tipler sizin bloğunuzda ne geziyor. merak ediyorum doğrusu.

      Sil
  43. Post-truth, paylaşılan gerçeklik ve nesnel gerçekler gibi temel fikirlere meydan okuyarak, bunların yerine kişisel inançların çoğu zaman kanıtları gölgede bıraktığı bir dünya koymaktadır. Bu olgu, kutuplaşmayı beslediği, kurumlara olan güveni aşındırdığı ve yapıcı diyaloğu baltaladığı için özellikle tehlikelidir. Metinde vurgulandığı üzere, bununla mücadele etmek için yalnızca gerçekleri sunmak değil, eleştirel düşünme ve medya okuryazarlığı kültürünü teşvik etmek, bireylerin bilgiyi pasif bir şekilde kabul etmek yerine sorgulamalarını ve doğrulamalarını sağlamak gerekir. Teşekkürler Hocam. Yılmadan usanmadan devam edeceğiz.

    YanıtlaSil
  44. İnsan zihninin çalışma biçimini neredeyse tıbbi gerçeklikleri ile bu kadar güzel anlattığınız için teşekkürler. Muhteşem bir yazı olmuş. Keşke tüm fanatikler de bu yazıyı okuyup kendilerini sorgulasalar. Ama doğru fanatiklik gerçekleri görmemeyi gerektiriyor. Esenlikler dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçek ötesi yönetimlerin yönetmek için kullandığı fakat ülkelere çok kötü bir maddi miras olan konu cumhuriyet döneminde kırsaldan kentlere göç kamunun sürekli ben yöneteyim ihtirasıyla gerçek ötesi yöntemlerle imarsız deprem yönetmeliğine aykırı yapılaşmayla sonra bunları biraz para karşılığı affetmeyle sonra bu affedilen yapıların hepsini dask ile sigortalama ile gelecek nesillere gerçek ötesi bir maddi yük bırakıldı
      https://www.evrensel.net/haber/373315/mimarlar-odasi-turkiyede-yapilarin-yuzde-70i-kacak
      Mimarlar Odası: Türkiye’de yapıların yüzde 70’i kaçak
      https://sertifika.subu.edu.tr/turkiyenin-tektonik-yapisi-neden-deprem-ulkesiyiz
      Türkiye'nin jeolojik konumu, ülkenin aktif deprem bölgelerinde bulunmasının temel nedenidir. Levhaların sürekli hareketi ve bu hareketlerin neden olduğu enerji birikimi, zaman içinde depremlere yol açar.
      Türkiyede bu nedenle imarsız deprem yönetmeliğine aykırı yapı yapılmamalı ve izin alınmadan tadilat yapılmamalıdır.
      fakat gerçek ötesi şekilde imar izni almadan yapı ve tadilat yapılmaktadır.
      Kamu bu konuda yapılan şikayetleri takip etmemektedir.
      Yapılar depremlerle yıkılmakta sorun çözülmektedir.

      Sil
  45. Japonya’da toplumun yüzde 14′ü, Amerika’da yüzde 12′si, İngiltere ve Fransa’da yüzde 21′i düzenli kitap okurken, Türkiye’de yalnızca ON BİNDE BİR kişi kitap okuyor.
    https://herkesekitapvakfi.org/bunlari-biliyor-musunuz/#:~:text=Japonya%27da%20toplumun%20yüzde%2014,BİNDE%20BİR%20kişi%20kitap%20okuyor.
    Gerçek ötesi yaşantı biçiminden çıkmak için okuma, bireylerin gerçeklik algısını zenginleştirir ve derinleştirir. Farklı bakış açıları ve deneyimler, bireylerin dünyayı daha nesnel bir şekilde değerlendirmelerine yardımcı olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitap fiyatlarından haberiniz var mı?

      Sil
  46. Mahfi hocam, dar gelirli parasızlıktan satın almayı erteliyor, yüksek servete sahip olansa satın almaya doydu, "satın alacak bir şey bulamıyorlar(Okanbayülgen)". Böylesi bir durumda piyasanın tıkanması gerekmez miydi?

    İkinci sorumsa, Alın verin ekonomiye can verin sloganının olduğu dönemi bir nasıl yaşadık? insanlar harcamaya yönlendiriliyordu, şimdi ise harcama yapmama telkin ediliyor? Bu iki durum nasıl oluştu bu kadar kısa dönemde?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomi politikası yanlış yürütülünce böyle durumlar ortaya çıkabiliyor.

      Sil
  47. "Castroite Cuba, eski Sovyetler Birliği ve Venezuela gibi yerlerdeki ideoloji kanunun uygulanmasını değiştirdi, başvuruları değerlendirmede kullanılan liyakatı yok etti, ifade özgürlüğünü susturdu ve kanunların eşitsiz olarak uygulanması sonucu toplum çözüldü. Bu ideolojik distopyalarda, eninde sonunda raflar da boş olur, para da değersizleşir ve ulus fakirlik ve kaosa doğru düşüşe geçer. Beklediğimiz gelecek bu mu?" Victor Davis Hanson , İdeoloji Neden Medeniyetin Eski Düşmanıdır ,2022. Bu da mülakat mağdurlarına gelsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam yazı için teşekkürler. Kaleminize sağlık. Bence, 2. Paragraf çok önemli. Temel bilimsel alt yapıyı eğitimle sağlamaz iseniz, insanların bu yalanlara inanmasını önleyemezsiniz. Bir kez inandıktan sonra, taraftarlık gibi oluyor. Ne kadar da gerçekleri görse ve duysa geri dönmüyor. Bu hastalıklara karşı uygulanan aşı gibi bir şey. Doğuştan duyma engelli olanlara, implantı 6 yaşından sonra takarsanız, duyduğu halde hiç bir şey anlamaz. Görme de aynı şekilde. Çünkü duyduklarını ve gördüklerini değerlendirecek beyin oluşumu artık mümkün olmuyor. Bu yüzden eğitimi bugün düzeltsek de, toplumun genelinin, yalan bilgiyi ayırt etme becerisini kazanması uzun yıllar alacaktır.

      Sil
  48. Hocam öncelikle yazılarınızla bizi bilgilendirmeye devam ettiğiniz için teşekkür ederim. Uzun zamandır yazılarınızda satın alma gücü paritesi ile ilgili bir yalan hesap olduğu, gelişmekte olan ülkelerin kendisini iyi hissetmesi için uydurulmuş bir kavram olduğunu söylediğinizi görüyorum ve üstte bir yorumda da bu görüşünüzü tekrarlamışsınız. Yakın zamanda okuma fırsatı bulduğum Tarihsel Süreç İçinde Dünya Ekonomisi kitabınızda ise fazlasıyla satın alma gücü paritesiyle hesaplanmış grafiklerin olduğunu görünce şaşırdım doğrusu. Bu durumun nedeni nedir? Son zamanlarda gerçek verilerin gizlenmesi sebebiyle mi bu parite işlevini yitirdi? Bu paritenin neden yanlış sonuçlar verdiğine dair bir yazınız mevcut mudur acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Tarihsel Süreç İçinde Dünya ekonomisinde yaptığım karşılaştırmaların çoğu SAGP ile hesaplanmış verilere dayandığı bir başka ifadeyle cari fiyatlarla veri bulamadığım için mecburen o şekilde yapıldı. Yoksa ben SAGP yönetimini kullanmıyorum.
      https://www.mahfiegilmez.com/2022/04/satn-alma-gucu-paritesiyle-gsyhde-nasl.html

      Sil
  49. Hocam elinize sağlık. Barış Manço’nun domates biber patlican şarkısını bile söyleyemez hale geldik. Gerçeklikten koptuk.Ama ben ümidimi yitirmedim. Aydınlatmaya devam... Saygılarımla. Fatih. Demirtaş

    YanıtlaSil
  50. Hocam. Yazınız hayata dair alıntı olmuş, teşekkürler.
    Toplumumuzun giderek bencilleştiği görülüyor. Yazınızda bahsettiğiniz gerçek ötesi kavramından uzaklaşarak fanatikleşen beyinler; kendi menfaatinden ötesini göremiyor. Esasında ahlaki bir deprem de yaşıyoruz. Tüm bunların sonucu olarak ülkemizde hem ekonomik hem sosyal anlamda bir çöküntü içindeyiz. İnsanların hayata dair bakış açılarının değişmesi gerekli olduğunu düşünüyorum, toplumsal değer yargılarımız çok değişti; hassasiyetlerimiz, bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılık toplumun büyük bir kesiminde hakim durumda haliyle fanatikleşen, bencil beyinler giderek artıyor. Peki sizce çözüm nedir ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ olun.
      Çözüm bilime dönüş yani yapısal reformların hızla yapılması. Başka bir çözüm yok. Var gibi görünenler uzun vadede sorunu daha da ağırlaştırıyor.

      Sil
  51. Hocam aşağıdaki haber gerçek mi yoksa gerçek ötesi mi?

    https://halktv.com.tr/gundem/torpilin-belgesi-de-ortaya-cikti-iste-pttye-girmenin-sarti-905520h

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her fırsatta birleştirici olduklarını söylerler. Algı birleştirici olduklarıdır. Oysaki toplumu ''bizden olan'' ve ''bizden olmayan'' şeklinde ayrıştırmaktadırlar. En büyük ihalelerden tutun da devletin en küçük kurumuna işçi alana kadar hep aynı yolu izlerler. Hakkı hukuku gözetmezler, çifte standartlar yaparlar ve sürekli kendilerinden olanı kayırırlar. Amaçları partili devlet kurup idare ve sermaye yönetiminde kendilerine ayrıcalık tanıyarak gücü kalıcı kale getirmektir. Güç, istenilen seviyeye geldiğinde de nihai amaçları, mezhepsel zihniyetlerini temellendirmeye çalışmaktır. Bunu da eğitim siteminde yapılanlardan ve yapılmak istenenlerden anlayabiliyoruz. Oysaki iş hak edene verilmeli, liyakat gözetilmelidir. Haksızlıklar ve hukuksuzluklar yaparak adalet ayaklar altına alınmamalıdır. Bu, Kitap'ta da yasaklanmıştır. Algı, dini gözettikleri yönündedir. Gerçekte ise inandıkları dine aykırı hareket ederler ve adaleti ayaklar altına alırlar. Kendi çıkar ve menfaatlerini gözeterek bir din istismarı yaparlar ve toplumu kandırırlar.

      Sil
    2. Son cümleleri şu şekilde de ifade edebilirdiniz;
      Nitekim adaleti ayaklar altına almak Kitap’ta da yasaklanmıştır. Algı, dini gözettikleri yönündedir. Oysaki gerçek böyle değildir. Çünkü dini gözetselerdi adaleti ayaklar altına almazlardı. Bu yüzden dini değil, kendi çıkar ve menfaatlerini gözeterek bir din istismarı yapmakta ve halkı da ‘’dini gözettikleri’’ algısıyla kandırmaktadırlar.

      Sil
    3. Bunun gerçek ötesiyle ilgisi yok, bu, eğer doğruysa, sahtecilik.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Suriyeliler Ülkelerine Dönerse Ekonomiye Etkisi Ne Olur?