Gerçek Ötesi
Gerçek ötesi kavramı (post truth) ilk kez oyun yazarı Steve Tesich tarafından 1992 yılında The Nation Dergisinde yayınlanan “Yalanlar Hükümeti” başlıklı bir makalede kullanıldı. Tesich, makalesinde, hükümetlerce ortaya atılan yalan bilgilerin insanlarca sorgulanmadan kabul edildiğini vurguluyordu. Ralph Keyes’in 2004 yılında yazdığı Hakikat Sonrası Çağ adlı kitabında gerçek ötesi kavramı biraz da anlam genişlemesine uğramış olarak yer aldı ve yaygınlık kazandı.
Ağaçlar, denizler, binalar,
güneş, yıldızlar, başka insanlar gibi çevremizde var olan her şey gerçektir.
Bunların bir bölümünü algılarız bir bölümünü algılayamayız. Algılayabildiklerimiz
gerçeklik olur. Duyu organları tarafından alınan uyarıcıların beyin tarafından
yorumlanıp anlamlandırılması süreci ise algılamadır. Önceden edindiğimiz
bilgilerle bir denizle karşılaştığımızda bunun deniz olduğunu algılarız.
Böylece bir gerçeği algılamış oluruz. Bir gerçeği, gerçek olarak algılayabilmek
için onun hakkında önceden bilgi edinmiş olmak gerekir. Eğer bir bilgi sahibi
değilsek o zaman bize söylenenleri gerçek olarak algılarız.
Oxford Sözlüğü, gerçek ötesi
kavramını açıklarken: “Belirli koşullar altında kamuoyu oluşturmada kişisel
inançlar ve duygular, objektif gerçeklerden daha etkileyicidir” vurgusuna yer
veriyor. Bunu, özellikle dinsel inançların ve fanatik taraftarlığın siyasal
tercihler üzerinde ve hükümetçe açıklanan veriler ve bilgilerin doğru olarak
kabul edilmesinde ne kadar etkili ve belirleyici olabildiğini
çevremizden gözlemleyebiliyoruz. Ralph Keyes kitabında şunu söylüyor; “Beyaz
yalan dostu bir çağda yaşıyoruz. Diğerlerini aldatmak bir nevi boş zaman
faaliyetine dönüşmüş durumda.” Aslında beyaz yalan olsa sorun olmazdı ama
yalanlar bayağı kara yalan. İşin daha da ilginci pek çok insan gerçek ötesini
gerçeğe tercih eder konuma gelmiş görünüyor. Gerçek ötesini tercih; “kendi
inancına veya düşüncesine ya da taraftarlığına uygun görüşleri alıp ötekileri
dinlememe” olarak tanımlanabilir. Böyle bir ortamda gerçeği söyleseniz de
gerçek ötesini tercih etmiş insanları ikna edemiyorsunuz. Bunu da yine
çevremizden gözlemleyebiliyoruz.
Uzun süredir gerçeklerin farklı
anlatıldığı, farklı gösterildiği bir ortamda yaşıyoruz. İmparatorluğu batırmış
olanların kahraman, ülkeyi kurtarmış olanların hain olarak anlatıldığına
tanıklık ediyoruz. Gerçek tarihin yalan, yalanların gerçek tarih olduğuna
inanmamızın beklendiği bir çerçeveye hapsedildik. İnsanların önemli bir bölümü
bu yalanları gerçek olarak kabul edip savunuyor, hatta daha ileri gidip gerçekleri
anlatanları suçluyor. Benzer bir durum ekonomi alanında sıklıkla yaşanıyor. Ne
var ki ekonomide gerçek durumu saklamak, değiştirmek o kadar kolay değil. Çünkü
insanlar o durumu her gün yaşıyorlar. Örneğin enflasyon şu kadar, işsizlik
oranı bu kadar dediğinizde hemen itiraz ediyor ve ikisinin de hükümetin
açıkladığı oranın çok üzerinde olduğunu dile getiriyorlar. Üstelik bunu fanatik
taraftar konumunda olanlar bile söylüyor. Bu alanda çok ilginç bir durum var
yalnız: Bazı insanlar geçinemediklerini, işsiz kaldıklarını söylese de bir
yandan da Almanya’nın bizi kıskandığına inanıyor. Almanya’da ortalama kişi
başına gelirin bizdekinin yaklaşık dört katı olduğunu söyleseniz bu kez size kuşkuyla
bakıyorlar.
Taraftarlık, eleştirel yaklaşım
yerine fanatikliğe dönüştüğünde tarafında yer aldığı kişilerin söylediği her
şeyi doğru kabul edenler çıkar. İşte bu da gerçek ötesini tercih durumudur.
Burada gerçeği ne kadar anlatırsanız anlatın hatta kanıtlayın yine de gerçek
ötesini tercih edenler çıkar. Gerçek ötesinden daha sorunlu mesele gerçek ötesini
tercih sorunudur. Çünkü bu, insan aklını esir alır ve tedavisi zor ruhsal hastalıklardan
birisine dönüşür.
Yazınız için teşekkürler! Elinize sağlık.
YanıtlaSilMahfi Bey Kardeşim, Şu an ülkemizde yaşadıklarımızı yaşadık
Silyaşadıklarımızı bu kadar güzel anlatan bir yazıyı ancak sizden beklerdim.
SilFevkaledenin fevkinde bir özet!
SilGerçek hangisi,gerçek ötesi mi gerçek gerçek mi gerçek ötesi mi gerçek? tespit nasıl olur.
YanıtlaSiltespit dogmatik öğretilerden sıyrılıp pozitif bilim ile değerlendirmekle olur.
SilEvet işin özeti budur: Bilimin gösterdiği ve kanıtladığı şeylerin dışındakiler gerçek ötesidir.
SilDeğerli Hocam, Muhalefet ile iktidar yüz yüze tartışmadığı, bu zemin oluşmadığı sürece herkes kendi efsanesine inanacaktır; bunu çok iyi biliyorsunuz. Muhalefetin öncelikli işi bence iktidarı mindere çağırmak, gelmedikçe iktidarın minderden kaçtığını topluma anlatmaya çalışmak olmalıdır. Bu hiç yoktan iyidir bence. Yanlış mı düşünüyorum sizce?
Silevet yanlış düşünüyorsun neyi tartışacak ülkenin tüm kurumları çökmüş halde tartışıp ne elde edecek zaten
SilBir de gerçeklerin göz ardı edilmesi olayı var. Bundan 12 yıl evvel uzun bir dünya seyahati yapma fırsatı yakaladım. Endonezya da Hint okyanusu ile Büyük okyanusun kesiştiği bir noktada bulunan Bunaken adasında yoldaşıma "Bütün dünyadaki endüstriyel hareketin şu anda durması gerekiyor. " Demiştim, bunu zavallı bir adam olan ben gördüm. Buna neden olan süper zekalı bilgiler, alimler, profesörler mi görmedi? Hepimiz görmezden geliyoruz ancak ateş hızla ilerliyor.
YanıtlaSilKonformizm bir tercihtir gogol.
SilTercihlerimiz cehenneme giden yolun taşlarını döşüyor. İnsanlığın bir tek amacı var; o da iyilik, güzellik ve gerçekliğe ulaşarak özgürleşmek. Kendi rahatlıkları uğruna esaretin keskin tadının filmlerini, reklamlarını yapanlar herkesin gözü önünde, canlı yayında cayır cayır yanıyor. "Bilimden ayrılanı kurt kapar" diyordu sayın hocamız. Nefsine uyanları da cehennem zebanileri kapıyormuş gibi görünüyor.
SilMahfi Hocam, elinize sağlık. Her zamanki gibi zamanın ruhuna uygun güzel bir yazı olmuş...bize dayatılan güncel post truth örnekleri olarak, "faiz sebeptir enflasyon netice" teorisi, "elektrikte sürekli yaz saati uygulamasının tasarrufu arttırdığı" savı, "Abdülhamit döneminde toprak kaybı olmadığı" cumhuriyetin ilk yıllarında camilerin ahır yapıldığı gibi iddiaları sayabiliriz herhalde...Saygılarımla.
YanıtlaSilEn komiği İnönü'nün asker kaçağı olduğu iddiasıdır.
SilOperayı AKP'nin yapması, kurmay başkanının silahlı örgüt kurması, CHP'nin fetöcü olması. Misal çok, hepsi buraya sığmaz hocam.
Silinönü nü asker kaçağı olduğuna inananlara tavsiyem tez zamanda İnönü nün yanına gidip bizzat sormaları. O zaman gerçeği öğrenip kafalarında soru işareti kalmaz. Şu anki ruh hallerinden kurtulup büyük bir rahatlama ile tamamen ruha dönüşürler.
SilEskilerin kullandığı bir deyim #Birilerine kırk sefer Kanuni Sultan Süleyman dersen kendini Kanuni zannedermiş# Sanki bugünleri anlatmış....!
YanıtlaSilİnsanlar artık doğru’yu değil , doğru’yu bile kimin kendisine söylediğine bakar duruma gelmişler gerçi artık dediğiniz gibi doğru’yu da sevmiyorlar yalan ile afyonlanmış bir şekilde vecd halinde farklı gezegende yaşıyorlar , sadece inanmak istiyorlar bu sebebten "bizim devlet idaresindeki ana programımız, chp programıdır. bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.” sözlerini idrak edemiyorlar. Bu sözleri anlayan medeni ülkelerin ve refah toplumlarının hali ortada .
YanıtlaSilGörünen köy kılavuz istemez her şey ortada. Enflasyon düşüyor, faizler düşüyor, döviz uzun süredir sabit, her şey yolunda ve kontrol altında ilerliyor. Bir önceki yazınızda siz de bunları kabul ettiniz. At gözlüğü ile bakılmadığı taktirde herkes, Türkiye ekonomisinin bu iktidar döneminde kaya gibi sağlam temeller üzerinde olduğunu anlayacaktır.
YanıtlaSilGerçek üstünün yayılım hızına güzel bir örnek olmuş.
SilAlmanlar Rus tankları evlerinin önüne gelene kadar Rusya'yı işgal ettiklerini sanıyorlardı.
Silsayın11 ocak 20,16 Allah şifa versin baska soyleyecek soz bulamıyorum
SilÖzetle: Yalanın çok olduğu yerde doğruyu kendinden şüphe ettirirlermiş.
YanıtlaSilÖnemli bir konu olduğunu düşünüyorum. Fabrikasyon gündemin peşine takılıyor herkes. Gerçeğe ulaşmak için fazladan çaba sarfetmek gerekiyor. İnsanlar bu çabayı gösterebilecek durumda değil. Kurguyu kabul ediyorlar. Zamanın çoğu ortalama bir vatandaşı hiç ilgilendirmeyen konulara ayrılıyor.
YanıtlaSilÜlkemizin yeni bir zihniyete ihtiyacı var. Bu yeni zihniyetin insanlarıyla yeni bir hikaye yazılmalı.
Teşekkürler
Bana göre insanlar 3'e ayrılır
YanıtlaSilAsallar, salaklar, asalaklar
Asallar işini düzgün yapan,sorumluluk sahibi, normal davranış gösteren insanlardır.
Salaklar zamanını ve emeğini asalaklara kaptıran, asalaklar tarafından yönlendirilen, kendini sömüren asalaklara değil de asallara musallat olanlardır.
Asalaklar; Salakların emeğini sömüren, asallara karşı asalakları kışkırtan, basit insanlardır. modern dünyanın fırsatçılarıdır
Süper sınıflama. Tebrikler..
SilHocam önceki yazılarınızdan birinde de bu yapacağım yorumu yapıyorum.
YanıtlaSil"Kaliteli eğitim şart". Gerçi eğitimi iyi alıp da çıkarları gereği yalan söylemeye devam edenler de var. Ama ben yine de bu devran böyle gelmiş böyle gitmeyeceği için, bu sözde ısrar ediyorum. Yazınız için teşekkürler.
“Hakikatten uzaklaşma, nadiren tamamen yalan söylemekle olur; genelde hakikati çarpıtmak, saklamak veya abartmak yoluyla gerçekleşir.”
YanıtlaSilBu söz, Keyes’in hakikat ve dürüstlük üzerine yaptığı derin analizleri özetler niteliktedir. Modern toplumlarda hakikatin genellikle doğrudan inkâr edilmediği, ancak manipüle edilerek bireylerin yanıltıldığı gerçeğine vurgu yapar.
Biz George Orwell'in distopik 1984 romanını ,romandan ileri seviyede yaşıyoruz.
YanıtlaSilMahfi Hocam,
YanıtlaSilyazınızda “ Almanya’da ortalama kişi başına gelirin bizdekinin yaklaşık dört katı olduğunu süyleseniz bu kez size kuşkuyla bakıyorlar.” derken Siz de gerçek ötesi iddialarla manipulasyon yapmış olmuyor musunuz ?
Satın alma gücü denen bir olguyu, bizim Size anlatmamıza gerek yok herhalde. Teşekkürler yazınız için.
satın alma gücünün yalan hesap olduğunu, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin kendisini iyi hissetmesi için uydurulmuş bir kavram olduğunu anlattığımda siz derste yoktunuz sanırım.
SilÇok teşekkürler Hocam. Bu konuda Size katılmıyorum yine de. Bence elma 🍎 ile armut 🍐 karşılaştırmaktansa, fiyat düzeylerini satın alma gücüyle yakınsamak daha doğru bir tercih gibi görünüyor bana. Ne kadar gerçeği yansıttığı tartışılır olsa da. Sevgiler & saygılar.
SilKuru baskılarsanız satın alma gücünüz yüksek görünür.
SilHocam, tam tersine, kurun baskilanmasi nominal hesapta yukselmeye yol acar saniyordum. PPP hesabi kurdan arindirilmis satin alma gucunu gostermiyor mu?
Silİşte tam olarak yazıda bahsedilen "şahıslar" bu kişiler. Kendince kıt bilgisi ile Mahfi Hocaya ayar veriyor. Manipülatör diyor. Bu bilgiyi, cahil cesaretini, kendinden eminliği kime borçlu ; satılmış medya organlarında konuşan satılmış ekonomistlere..
SilHocam ikinci paragraf dördüncü satırda klavye hatası olmuş "bubnun" şeklinde bilginize. Saygılar
YanıtlaSilDüzelttim teşekkür ederim.
SilYalanı gerçeğin yerine koyup bunu gerçek ötesine taşımak (ahlakı saf dışı bırakırsak ve övgü saymazsak) zeka gerektir diyebiliriz ama yalana inanmayı tercih etmek içinse "çıkar" en büyük motivasyondur. Karşılıklı çıkarların buluştuğu yerde "yeni gerçekler!" türer.
YanıtlaSil✔
SilHocam, bazen de şöyle oluyor: Kendi aralarında Almanya'dan övgüyle söz edip, bizim ekonomi yönetimimize demedik laf bırakmıyorlar. Ama yanlarında, kendi mahallerinden olmayan biri gerçekleri söylediğinde, Almanya bizi kıskanıyor şiirini okumaya başlıyorlar)) Kuyruğu dik tutma psikolojisi olabilir bu)))
YanıtlaSilEvet bu da doğru. Ben de benim yanıma gelip "battık" dedikten sonra kürsüye çıkıp "harka gidiyoruz" diyen çok insan gördüm.
SilSAYIN HOCAM BU YAZINIZ PARADOKS BİR YAKLAŞIM İÇERİYOR. BİRAZ YORULMUŞA BENZİYORSUNUZ. DİNLENMEK SİZE İYİ GELİR.
YanıtlaSilOlayın kendisi paradoksal bir yapı içerince yazının da paradoks içermesi normal.
SilÖte yandan yorulduğum doğrudur ama hangimiz yorulmadık ki bu ülkede?
DEĞERLİ HOCAMIN, 70 YILLIK YAŞAMININ VERDİĞİ TECRÜBE.DOĞU YAKASINDA DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK .............
YanıtlaSilVar aslında ama değişim iyiye doğru değil.
Silyazınızı resme dönüştürdüğüm zaman, sürrealist bir tablo çıkıyor.Hocam sanat yönünüzde çok iyi.
YanıtlaSilÜlkenin tamamı sürrealist değil mi zaten?
SilOTOMOBİL TUTKUNUZ VARMI BİLMİYORUM HOCAM, VARSA OTOMOBİL HAKKINDADA BİR KAÇ KELİME İSTERİZ SİZDEN.
YanıtlaSilOtomobil tutkum yok. Otomobili işimi gören bir araç olarak görüyorum yalnızca.
Siltelevizyon PROĞRAMLARINDAKİ konuşmalarınızda çok naifsiniz. Bunun eğitiminimi aldınız ,yoksa doğuştanmı mahfi hocam.
YanıtlaSilOlaylara bakışım çoğunlukla naiftir.
SilTAYYİP ERDOĞANIN 23 YILDIR KAYBETMEMESİNİN SEBEBI.YAPACAĞIM DEDİĞİ İCRAATI , BEĞENSENDE, BEĞENMESENDE, ER YADA GEÇ YAPIYOR OLMASI.
YanıtlaSilYapmış gibi göstermesi olabilir mi? O da ayrı bir gerçek ötesi durumu.
SilKıymetli hocam. Ülkemizin en önemli sorunlarından biri de sizin gibi eğitimli insanların aşırı ideolojik davranıp gerçekliği sürekli iktidar muhalifliği gözlüğüyle değerlendirmeleri. Malesef ideolojik körlük bilim adamlarımızın halk nezdindeki güvenirliğini azaltıyor. Bugün dünya bankasının, birleşmiş milletlerin yayınladığı raporlar okunduğunda ülkemizin olumsuzlukları olmakla beraber son yirmi yılın özellikle ilk yarısında ciddi olumlu gelişmelerin olduğu görülüyor. Fakat bu verileri özellikle ideolojik gözlükle verileri değerlendiren ekonomistlerimizden hiç göremiyoruz. Objektif yorum hiç göremiyoruz. Ben her zaman şunu soruyorum kendime, neden ben bilim adamlarına yeterince güvenemiyorum? Malesef yazınızda anlattığınız durum ülkemizde özellikle sol cenahta yer alan insanlar arasında çok yaygın. Batı kültürü altında ezilmiş, başka bir gerçekliğin var olabileceğini bile aklına getiremeyen çok sayıda okumuşumuz var. Sonra bu insanlar halkın gerçeklikten koptuğunu iddia ediyorlar. Sebep olarak da muhafazakar bir partiye oy vermek gösteriliyor.
SilBu anlattıklarınız yazının bir kanıtı gibi. Yani ne yazık ki siz de gerçek ötesine kapılmışsınız gibi görünüyor.
SilHangi konuda ileri gittiğimize örnek verebilir misiniz? Hukukta mı ileri gittik, demokrasimizi mi iyileştirdik, eğitimimiz mi düzeldi, dünya ekonomisindeki sıramız mı ilerledi, insanlarımızın ortalama refahı mı arttı, üniversitelerimizin kalitesi mi yükseldi, kadın öldürenler, çocukları taciz edenler mi azaldı? Hangi alanda gelişme sağladık? Savunma sanayisinde sağlanan ilerleme dışında ne oldu da bizi takdir ettiler?
Birçoğu ilk dönemlerdeki olumlu gelişmeyi zaten kabul ediyor. Mesele şu ki iktidarın o dönemin zeminine asla dönmek istememesi. Şu an iktidarın o dönemdeki demokratik zemine dönmemesi için herhangi bir gerekçe var mı? Aksine fakirlik ancak bugünün zemininin marifettir. Ayrıca iktidar, kendi ürettiği korkunc yıkılarak hangisini kabul etti de siz muhalefetten böyle bir şey talep ediyorsunuz? Vicdan muhasebesi merkezden bu kadar sapmış olamaz. Bu kadar sapmışsa gerçeğe asla yaklaşamaz
SilHocam gerçek ötesi (post-truth) kavramının, toplumsal ve bireysel düzeyde yarattığı yıkıcı etkileri önleyebilmek ve bu durumu aşabilmek için hangi stratejiler geliştirilebilir? Bunun için İletişim Başkanlığı bünyesindeki Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, sizce bilgi kirliliğini önleyebilmekte yeterli midir? Eğer yeterliyse iktidarın aleyhine de olsa neden tüm gerçekler gündeme getirilmemektedir? Mesela TÜİK'in enflasyon hesabının gerçeği yansıtmadığı ve sokağın enflasyonuna uymadığı neden anlatılmamaktadır. Yoksa bu merkezin nihai amacı iktidara atılan okları gerisin geriye çevirerek pozitif bir algı yönetimi yapmak mıdır? İletişim Başkanlığı'nın işleyişi hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Sizce Merkez Bankası'nın bağımsız olması gerektiği gibi, bilgi kirliliğini önlemeye yönelik bu tür mekezlerin de tamamen bağımsız olması gerekir mi?
YanıtlaSilBöyle bir şeyi bir devlet kurumu yapamaz çünkü gerçek ötesi algılamalara yol açan bizzat devletin kendisi.
SilBu tür bir algı sapmasından kurtulmanın yolu gerçekleri sürekli dile getirmektir.
Dezenformasyonla mücadele birimi doğru bilgiyi haberi itibarsizlastirma birimi olarak çalışıyor. İşsizlik fonu nasıl patron fonu haline getirildi ise bu birimde ironik şekilde doğruları karartma gücü olarak kullaniliyor.
SilMide boş kalınca yine anlamzlarmı sence hocam?
YanıtlaSilİşsiz kalırlarsa belki.
Silİnsan rasyonel değildir. İrrasyoneldir. Ekonomi bilimi homo ekonomikus olarak tanımlasa da bunun böyle olmadığını farkında olan Pazarlama bilimi bu irrasyonelliği kullanarak pop kültürü yaratmıştır. Bugün geldiğimiz noktada sanal gerçeklikten sanal insana geçiş yapıyoruz artık. Belki sanal insan gerçek insandan daha rasyonel olacaktır
YanıtlaSilHocam Aç aklın kıblesi olmaz derler.
YanıtlaSilMahfi hocam, paranın yaşadığı değer kaybını daha doğru belirtmek için altına endekslemek doğru bir yaklaşım mı? Eskiden maaşımla (2000 yılı asgari ücret ile) 8 çeyrek altın alabiliyordum şimdi ise 4 ancak alıyorum diyen biri doğru bir yaklaşım sergilemiş olur mu?
YanıtlaSilBu, her zaman doğru sonuç vermeyebilir. Çünkü altın hepsinden bağımsız olarak değerlenmiş olabilir.
SilSizin bu yazınızı okuyan, mevcut hükümete oy vermiş kişilerin çok büyük bir çoğunluğu; "Yav he he..." diyorlar.
YanıtlaSilBu duruma vereceğiniz bir cevap var mı Mahfi hocam?
Yazının kendisi zaten onun yanıtı. Bence bir kez daha okuyun.
SilPeki Mahfi bey,
YanıtlaSil"Gerçek Ötesi"ne de KIRMIZI KART çıkarıp gösterelim mi?
Ne dersiniz?
Siz bilirsiniz. Herkesin saçmalama özgürlüğü var tabii.
SilÖnce düdük çalın sonra kartı gösterin ama unutmayın parayı veren düdüğü çalar.
SilHocam çok güzel ironi olmuş. Saçmalama "Özgür"lüğü var tabiki.
SilSayin hocam, kanimca sosyal medya nin yayginlasmasi, kullanici sayisinin artmasi da gercek olmayan bilginin hizli ve etkili olarak yayilmasini sagladi. Son haber Meta sirketi third-party fact checker'lari kullanmayi da artik sonlandiriyor. Bu da artik daha cok yalan bilginin daha hizli ve etkili olarak yayilacagi anlamina geliyor.
YanıtlaSilSosyolojik bir tespiti size hatırlatmak isterim Mahfi bey:
YanıtlaSilMuhafazakâr & mukaddesatçı camia, günlük hayatlarında "gerçek" kelimesini sizin işaret ettiğiniz anlamıyla neredeyse hiç kullanmaz.
"Hakikat" kelimesini kullanırlar.
Bu camiaya göre "hakikat" demek, "Allah" demektir.
"Zahirî" demek ise, "sahtelikler" demektir.
Siz "biliminsanı" hüviyetinizle "gerçek" kelimesini (ve ötesini) açıklıyorsunuz. Fakat bu camia için, sizin açıkladığınız gerçek de ötesi de (her ikisi de) "hakikat"le bağlantılı değil; açıklamalarınızın hepsi beyhude, hepsi zahirî.
Lütfen bu tespit aklınızın bir köşesinde bulunsun Mahfi bey.
Asıl sizin tamamını koyu yazıp göz kanatan açıklamanız sosyolojik tespitiniz "beyhude". Kelimelerini seçme yazarın özelindedir ama bahsettiğiniz arapça kökenli kelimeleri kullanılınca daha mı inandırıcı olacaktı? Bu yanılsamayı kullanan zaten çok kişi var. Bırakınızda kelimeleri eğip bükmeden kullanan net anlatım yapan bir kaç kişi de kalsın. Öze bakın süse değil.
SilÇok doğru bir değerlendirme olmuş Adsız 12:58. Gerçek ötesi kavramın bir yanılsaması olmuş adsız 12:30 un açıklaması. Yani din altında yapılan her türlü sahtelikler kabul görür ve görüyor anlamı taşıyor.
SilSadece ekonomi değil maalesef... Beni feto belasıyla bir gecede hain yaptılar. 9 senedir kurtaramıyorum. Artık dünyanın sonunu bekliyorum çaresizce...
YanıtlaSilMahfi hocam, yazınıza Mandela etkisi kavramını da eklemeniz iyi olurdu. Anlatıma daha açıklık kavuştururdu sanki ne dersiniz?
YanıtlaSilMandela etkisi, geniş bir topluluğun bir olayı veya bilgiyi yanlış hatırlaması durumuna verilen isimdir.(2010, Broome)
Hocam yine çok güzel bir yazı çıkarmışsınız. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilAlmanya örneğini verdiğiniz için soruyorum. Berlin duvarının yıkılması sonrasına Doğu Almanya'yla gitmişliğiniz veya oradan birileriyle bu "gerçek ötesi" konusunu konuşmuşluğunuz var mı? Sizce o dönemde Duvarın doğu tarafındaki nasıl bir "gerçek" yaşıyorlardı?
Saygılar, selamlar
Teşekkürler.
SilÇok konuştuk o zamanlar. Doğru tarafı gerçek ötesini yaşıyordu.
Hocam yazınızda çok önemli bir konuya değinmişsiniz. Bence son yıllarda yaşanan bu yozlaşmanın en temel nedenlerinden belki de birincisi bu kavram. Algılarla yönetmek. Eğer karşınızda okumayan analiz yapmayan cahil ve menfaatçi bir topluluk varsa bu yöntemi kullanarak istediğiniz her şeyi elde etmek zor olmasa gerek. Bunu çok iyi bildikleri için bu kavramı yıllardır bir silah gibi kullanıyorlar. Bu silah en çok siyası alanda kullanılsa da toplumun her kesimine sirayet etmiş durumda. Bu algı işini çok iyi yöneten bir futbol kulübünün taraftarı olan cv sine baktığınızda çok başarılı olarak değerlendireceğimiz bir gastronomi uzmanı (aynı zamanda ekonomist ) katıldığı bir TV programında 10 yıldır şampiyon olamamış bu süreçte en çok şampiyon olmuş takımının fanatikliğini yapabiliyor. Bu yorumu dinleyince aklıma yıllar önce fanatik galatasaraylı bir akrabamızla yaşadığımız bir diyalog aklıma geldi. İzninizle onu paylaşmak istiyorum. 2000 yılında Fenerbahçe'ye transfer olan Nikola Lazetic belki de iyi oynaması ve mücadalesi ile hemen hedef haline getirilmiş ve akrabamız tarafından bir futbol sohbetinde kendisinin sırp kasabı olduğu bir çok Türk insanını katlettiğini kendisi de asker emeklisi olduğu için sanki kendisi de onunla savaşmış gibi 'ALGI' yaratarak anlatıyordu. Kendisine 12 yaşında futbola başlayan bize transfer olduğunda da genç yaşta olan bu oyuncumuzun acaba hangi ara askerlik yaptığı ve hangi savaşta bu katliamı yaptığını sorduğumda ise cevap verememişti. Maalesef etrafımızda bu ve buna benzer milyonlarca örnek bulmak mümkün. Bilimsellikten ve eğitimden uzaklaştıkça algılar tarafından yönetiliyoruz. Ve bu silahı en iyi kullananlar her alanda kazanmaya devam ediyor.
YanıtlaSilBazı paragrafları iki üç kere okudum. Ne kadar güzel bir makale. Sağ olun, var olun.
YanıtlaSilBu memleket insanlarını genetik yapısına kadar çok iyi tanıyan Ulu kişi boşuna dememiş: “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir fendir, ilim ve fenden başka yol gösterici aramak gaflettir, dalalettir, cehalettir.”
Sayın hocam, cahil kalmamak, gaflete ve delalete düşmemek için sizin gibi güzel insanları takip etmeye çalışıyoruz. İyi ki varsınız. Gönülden sağlık, sıhhat, esenlik diliyorum. Lütfen kendinize iyi bakın.
Teşekkür ederim.
SilKaranlıkta bir Fener gibi aydınlatmaya devam eden harika yazılarınızdan biri daha. Teşekkürler Mahfi hocam..
YanıtlaSil🙏
SilAMERİKA PENSİLVANYA ÜNİVERSİTESİNİN KURULUŞ SLOGANI. AHLAK OLMASSA, YASALARDA İŞE YARAMAZ.........
YanıtlaSilMüthiş bir söz: “Leges sine moribus vanae"
Sil19. yüzyıl efsanesine göre gerçek ve yalan bir gün buluşurlar.
YanıtlaSilYalan doğru söyler ve
" bugün hava çok güzel” der.
Gerçek ona bakar ve gözlerini gökyüzüne kaldırır. Gün gerçekten çok güzeldir, doğru söylemesine şaşırmıştır. Bir kuyunun önüne gelene kadar birlikte zaman geçirirler. Yalan hep doğru söylemektedir.
Yalan;
"su çok güzel, birlikte banyo yapalım!" der.
Gerçek, bir kez daha şüpheci bir şekilde suya dokunur, su gerçekten çok güzeldir.
Ona inanıp soyunur ve yüzmeye başlarlar.
Yalan bir anda sudan çıkar, gerçeğin kıyafetlerini giyerek kaçıp kayıplara karışır.
Kızgın gerçek, kuyudan çıkar yalanı bulmak ve kıyafetlerini geri almak için her yere gider.
Dünyada çıplak gerçeği görenler onu hor görmekte ve öfkeyle bakmaktadır.
Zavallı gerçek kuyuya geri döner ve sonsuza dek ortadan kaybolur.
O zamandan beri yalan, dünyanın her yerinde gerçek gibi giyinmiş ve içimizde yaşamaktadır. Dünya ise hiçbir şekilde çıplak gerçeği görmek istememektedir.
Mahfi hocam, peki
YanıtlaSilenflasyonu düşürmek için halka harcamalarını kısma telkininde bulunulmasının gerçeklik payı nedir? Zaten halk dar boğazda benim bir ay peynir almamam, zeytinin adını bile anmamam enflasyonu düşürür mü?
Tüketici temel harcamalarının enflasyon üzerindeki payı nedir?
Tüketici temel harcamalarının enflasyon üzerinde önemli etkisi vardır. Gıda mallarının enflasyon sepetinde % 20 dolayında ağırlığı bulunuyor. Ne var ki bu ülkede 7 milyon asgari ücretli ve 15,6 milyon emekli var. Bu emeklilerin büyük çoğunluğu oldukça düşük ücret alıyor. Dolayısıyla bu insanlar zaten bu malları çok kısıtlı alabiliyor. Bu insanlardan fedakarlık isteyenlerin aldıkları ücrete ve harcamalarına bakarsak isteklerinde ne kadar haksız olduklarını görürüz.
Silenflasyon işlenmiş gıda maddelerinde ve hayvancılık üretimi gıda maddelerinde artıyor (paketlenmiş işlenmiş gıda maddeleri tümü) hayvancılık dışı tarımsal üretim ham gıda maddelerinde(meyve-sebze-tahıl-bakliyat) dünya fiyatlarını geçemiyorlar.
SilSayın Hocam bu bahsettiğiniz Gerçek Ötesi kavram teknoloji ile de katmerlenmiş olabilir. Sosyal İkilem belgeselini izleyenler bilir, sosyal medyada sahte bilginin gerçek bilgiden 6 kat daha hızlı yayıldığını tespit etmişler. Küresel açıdan bakarsak; AB ve ABD' de bile aşıların içerisinde mikroçiplerin olduğunu, Bill Gates' in insan nüfusunu azaltmak için aşı çalışmaları yaptığını, hatta dünyanın düz olduğunu Ay' a hiç gidilmediğini düşünen ve "destekleyen" milyonlarca insan var. 21. YY ikinci çeyreğinde enformasyon ve doğru bilgi en kıymetli olgu. Ancak görünen o ki bu sahte bilgi aynı zamanda bir "SİLAH". Gerek siyasi, gerek ekonomik konularda çok rahat manipülasyon aracı olarak kullanılıyor. Eğitim seviyesi yüksek toplumlar bu dalavereye düşeceklerini düşünmüyorum. Bireysel olarak Mahfi Hocamızın yaptığını (karanlığa karşı her zaman bir mum yakmak) yapmaktan başka çaremiz yok.
YanıtlaSilGerçek ötesinin daha hızlı yayılmasının temel nedeni inançlara dayanması ve kanıtlanma ihtiyacı olmaması. Oysa gerçek, bilime dayalıdır ve kanıtlanması gerekir. Ki o kanıtlama işi de çoğu insanın anlayabileceği bir şey değildir. O nedenle kolay yoldan gerçek ötesine inanıverirler. Mesela Lozan Antlaşmasının 100 yıl süreli olduğu ve süre bitince çıkaramadığımız madenleri çıkarabileceğimiz iddiası özel çerçevede bir safsataydı ama genel çerçevede bir gerçek ötesi düşünceydi. 100 yıl dolduktan sonra ne antlaşma bitti ne de zaten çıkardığımız madenleri çıkardık. Bunu gördüğü halde insanlar başka gerçek ötesi iddialara inanmaya devam ediyorlar.
SilHaklısınız hocam.Yalnız Lozan Antlaşması'nın gizli maddeleri olduğuna dair çok ciddi çalışmalar var. Araştırmadan önce ben de sizi gibi önyargılıydım.Derinlemesine okumak gerekiyor.
SilBana o çalışmalardan birisinin yazarı ve adını yazabilir misiniz? Varsa eğer linkini de.
SilHocam, Emre 13 Ocak 2025 17.17 yorumunu yazan kişi, ilk yorumu yazan Emre değil. Troll her yerde troll. Dahası bu düşük profilli tipler sizin bloğunuzda ne geziyor. merak ediyorum doğrusu.
SilPost-truth, paylaşılan gerçeklik ve nesnel gerçekler gibi temel fikirlere meydan okuyarak, bunların yerine kişisel inançların çoğu zaman kanıtları gölgede bıraktığı bir dünya koymaktadır. Bu olgu, kutuplaşmayı beslediği, kurumlara olan güveni aşındırdığı ve yapıcı diyaloğu baltaladığı için özellikle tehlikelidir. Metinde vurgulandığı üzere, bununla mücadele etmek için yalnızca gerçekleri sunmak değil, eleştirel düşünme ve medya okuryazarlığı kültürünü teşvik etmek, bireylerin bilgiyi pasif bir şekilde kabul etmek yerine sorgulamalarını ve doğrulamalarını sağlamak gerekir. Teşekkürler Hocam. Yılmadan usanmadan devam edeceğiz.
YanıtlaSilSağ olun, evet devamdan başka çare yok.
Silİnsan zihninin çalışma biçimini neredeyse tıbbi gerçeklikleri ile bu kadar güzel anlattığınız için teşekkürler. Muhteşem bir yazı olmuş. Keşke tüm fanatikler de bu yazıyı okuyup kendilerini sorgulasalar. Ama doğru fanatiklik gerçekleri görmemeyi gerektiriyor. Esenlikler dilerim.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilGerçek ötesi yönetimlerin yönetmek için kullandığı fakat ülkelere çok kötü bir maddi miras olan konu cumhuriyet döneminde kırsaldan kentlere göç kamunun sürekli ben yöneteyim ihtirasıyla gerçek ötesi yöntemlerle imarsız deprem yönetmeliğine aykırı yapılaşmayla sonra bunları biraz para karşılığı affetmeyle sonra bu affedilen yapıların hepsini dask ile sigortalama ile gelecek nesillere gerçek ötesi bir maddi yük bırakıldı
Silhttps://www.evrensel.net/haber/373315/mimarlar-odasi-turkiyede-yapilarin-yuzde-70i-kacak
Mimarlar Odası: Türkiye’de yapıların yüzde 70’i kaçak
https://sertifika.subu.edu.tr/turkiyenin-tektonik-yapisi-neden-deprem-ulkesiyiz
Türkiye'nin jeolojik konumu, ülkenin aktif deprem bölgelerinde bulunmasının temel nedenidir. Levhaların sürekli hareketi ve bu hareketlerin neden olduğu enerji birikimi, zaman içinde depremlere yol açar.
Türkiyede bu nedenle imarsız deprem yönetmeliğine aykırı yapı yapılmamalı ve izin alınmadan tadilat yapılmamalıdır.
fakat gerçek ötesi şekilde imar izni almadan yapı ve tadilat yapılmaktadır.
Kamu bu konuda yapılan şikayetleri takip etmemektedir.
Yapılar depremlerle yıkılmakta sorun çözülmektedir.
Japonya’da toplumun yüzde 14′ü, Amerika’da yüzde 12′si, İngiltere ve Fransa’da yüzde 21′i düzenli kitap okurken, Türkiye’de yalnızca ON BİNDE BİR kişi kitap okuyor.
YanıtlaSilhttps://herkesekitapvakfi.org/bunlari-biliyor-musunuz/#:~:text=Japonya%27da%20toplumun%20yüzde%2014,BİNDE%20BİR%20kişi%20kitap%20okuyor.
Gerçek ötesi yaşantı biçiminden çıkmak için okuma, bireylerin gerçeklik algısını zenginleştirir ve derinleştirir. Farklı bakış açıları ve deneyimler, bireylerin dünyayı daha nesnel bir şekilde değerlendirmelerine yardımcı olur.
Kitap fiyatlarından haberiniz var mı?
SilMahfi hocam, dar gelirli parasızlıktan satın almayı erteliyor, yüksek servete sahip olansa satın almaya doydu, "satın alacak bir şey bulamıyorlar(Okanbayülgen)". Böylesi bir durumda piyasanın tıkanması gerekmez miydi?
YanıtlaSilİkinci sorumsa, Alın verin ekonomiye can verin sloganının olduğu dönemi bir nasıl yaşadık? insanlar harcamaya yönlendiriliyordu, şimdi ise harcama yapmama telkin ediliyor? Bu iki durum nasıl oluştu bu kadar kısa dönemde?
Ekonomi politikası yanlış yürütülünce böyle durumlar ortaya çıkabiliyor.
Sil"Castroite Cuba, eski Sovyetler Birliği ve Venezuela gibi yerlerdeki ideoloji kanunun uygulanmasını değiştirdi, başvuruları değerlendirmede kullanılan liyakatı yok etti, ifade özgürlüğünü susturdu ve kanunların eşitsiz olarak uygulanması sonucu toplum çözüldü. Bu ideolojik distopyalarda, eninde sonunda raflar da boş olur, para da değersizleşir ve ulus fakirlik ve kaosa doğru düşüşe geçer. Beklediğimiz gelecek bu mu?" Victor Davis Hanson , İdeoloji Neden Medeniyetin Eski Düşmanıdır ,2022. Bu da mülakat mağdurlarına gelsin.
YanıtlaSilHocam yazı için teşekkürler. Kaleminize sağlık. Bence, 2. Paragraf çok önemli. Temel bilimsel alt yapıyı eğitimle sağlamaz iseniz, insanların bu yalanlara inanmasını önleyemezsiniz. Bir kez inandıktan sonra, taraftarlık gibi oluyor. Ne kadar da gerçekleri görse ve duysa geri dönmüyor. Bu hastalıklara karşı uygulanan aşı gibi bir şey. Doğuştan duyma engelli olanlara, implantı 6 yaşından sonra takarsanız, duyduğu halde hiç bir şey anlamaz. Görme de aynı şekilde. Çünkü duyduklarını ve gördüklerini değerlendirecek beyin oluşumu artık mümkün olmuyor. Bu yüzden eğitimi bugün düzeltsek de, toplumun genelinin, yalan bilgiyi ayırt etme becerisini kazanması uzun yıllar alacaktır.
SilHocam öncelikle yazılarınızla bizi bilgilendirmeye devam ettiğiniz için teşekkür ederim. Uzun zamandır yazılarınızda satın alma gücü paritesi ile ilgili bir yalan hesap olduğu, gelişmekte olan ülkelerin kendisini iyi hissetmesi için uydurulmuş bir kavram olduğunu söylediğinizi görüyorum ve üstte bir yorumda da bu görüşünüzü tekrarlamışsınız. Yakın zamanda okuma fırsatı bulduğum Tarihsel Süreç İçinde Dünya Ekonomisi kitabınızda ise fazlasıyla satın alma gücü paritesiyle hesaplanmış grafiklerin olduğunu görünce şaşırdım doğrusu. Bu durumun nedeni nedir? Son zamanlarda gerçek verilerin gizlenmesi sebebiyle mi bu parite işlevini yitirdi? Bu paritenin neden yanlış sonuçlar verdiğine dair bir yazınız mevcut mudur acaba?
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilTarihsel Süreç İçinde Dünya ekonomisinde yaptığım karşılaştırmaların çoğu SAGP ile hesaplanmış verilere dayandığı bir başka ifadeyle cari fiyatlarla veri bulamadığım için mecburen o şekilde yapıldı. Yoksa ben SAGP yönetimini kullanmıyorum.
https://www.mahfiegilmez.com/2022/04/satn-alma-gucu-paritesiyle-gsyhde-nasl.html
Hocam elinize sağlık. Barış Manço’nun domates biber patlican şarkısını bile söyleyemez hale geldik. Gerçeklikten koptuk.Ama ben ümidimi yitirmedim. Aydınlatmaya devam... Saygılarımla. Fatih. Demirtaş
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilHocam. Yazınız hayata dair alıntı olmuş, teşekkürler.
YanıtlaSilToplumumuzun giderek bencilleştiği görülüyor. Yazınızda bahsettiğiniz gerçek ötesi kavramından uzaklaşarak fanatikleşen beyinler; kendi menfaatinden ötesini göremiyor. Esasında ahlaki bir deprem de yaşıyoruz. Tüm bunların sonucu olarak ülkemizde hem ekonomik hem sosyal anlamda bir çöküntü içindeyiz. İnsanların hayata dair bakış açılarının değişmesi gerekli olduğunu düşünüyorum, toplumsal değer yargılarımız çok değişti; hassasiyetlerimiz, bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılık toplumun büyük bir kesiminde hakim durumda haliyle fanatikleşen, bencil beyinler giderek artıyor. Peki sizce çözüm nedir ?
Sağ olun.
SilÇözüm bilime dönüş yani yapısal reformların hızla yapılması. Başka bir çözüm yok. Var gibi görünenler uzun vadede sorunu daha da ağırlaştırıyor.
Zaman döngüsü .
YanıtlaSilHocam aşağıdaki haber gerçek mi yoksa gerçek ötesi mi?
YanıtlaSilhttps://halktv.com.tr/gundem/torpilin-belgesi-de-ortaya-cikti-iste-pttye-girmenin-sarti-905520h
Her fırsatta birleştirici olduklarını söylerler. Algı birleştirici olduklarıdır. Oysaki toplumu ''bizden olan'' ve ''bizden olmayan'' şeklinde ayrıştırmaktadırlar. En büyük ihalelerden tutun da devletin en küçük kurumuna işçi alana kadar hep aynı yolu izlerler. Hakkı hukuku gözetmezler, çifte standartlar yaparlar ve sürekli kendilerinden olanı kayırırlar. Amaçları partili devlet kurup idare ve sermaye yönetiminde kendilerine ayrıcalık tanıyarak gücü kalıcı kale getirmektir. Güç, istenilen seviyeye geldiğinde de nihai amaçları, mezhepsel zihniyetlerini temellendirmeye çalışmaktır. Bunu da eğitim siteminde yapılanlardan ve yapılmak istenenlerden anlayabiliyoruz. Oysaki iş hak edene verilmeli, liyakat gözetilmelidir. Haksızlıklar ve hukuksuzluklar yaparak adalet ayaklar altına alınmamalıdır. Bu, Kitap'ta da yasaklanmıştır. Algı, dini gözettikleri yönündedir. Gerçekte ise inandıkları dine aykırı hareket ederler ve adaleti ayaklar altına alırlar. Kendi çıkar ve menfaatlerini gözeterek bir din istismarı yaparlar ve toplumu kandırırlar.
SilSon cümleleri şu şekilde de ifade edebilirdiniz;
SilNitekim adaleti ayaklar altına almak Kitap’ta da yasaklanmıştır. Algı, dini gözettikleri yönündedir. Oysaki gerçek böyle değildir. Çünkü dini gözetselerdi adaleti ayaklar altına almazlardı. Bu yüzden dini değil, kendi çıkar ve menfaatlerini gözeterek bir din istismarı yapmakta ve halkı da ‘’dini gözettikleri’’ algısıyla kandırmaktadırlar.
Bunun gerçek ötesiyle ilgisi yok, bu, eğer doğruysa, sahtecilik.
Sil