Faizi Değiştirmemek Doğru muydu?
Amerikalı iktisatçı John B. Taylor tarafından para politikası kuralı olarak geliştirilen formül, bir ülkenin merkez bankasının politika faizini hangi düzeyde belirlemesi gerektiğini ortaya koyar.
Taylor Kuralına göre merkez bankasının faiz oranı şu formüle göre
belirlenmelidir:
Faiz Oranı = r∗ + π + 0,5 (π − π∗) + 0,5 (y − y∗)
Bu denklemdeki harflerin anlamları şöyledir:
r∗:
reel denge faizi (ABD için % 2, Türkiye için yüzde 3 olarak kabul edebiliriz)
π: mevcut enflasyon oranı
π∗:
hedef enflasyon oranı (merkez bankasının ulaşmak için hedef aldığı enflasyon
oranıdır)
y: reel GSYİH (GSYH’nin reel büyüme oranı)
y∗:
potansiyel GSYİH (GSYH’nin potansiyel büyüme oranı)
Bu denklemde iki tane 0,5 katsayısı
yer alıyor. Bunlar, merkez bankasının enflasyon ve çıktı (büyüme) sapmalarına
ne ölçüde tepki vereceğini belirler. İlk 0,5 oranındaki katsayı enflasyona
karşı verilecek tepkiyle ilgilidir. Buna göre gerçekleşen enflasyon, hedeflenen
enflasyonun üzerine çıkarsa merkez bankasının faizini bu farkın 0,5 ile çarpımı
sonucunda çıkacak oran kadar artırması gerekir. Diyelim ki gerçekleşen
enflasyon hedeflenen enflasyonun yüzde 6 üzerine çıkmışsa o zaman faizinin (0,5
x 6 =) yüzde 3 oranında artırılması gerekir. İkinci 0,5 oranındaki katsayı büyüme
oranına karşı verilecek tepkiyle ilgilidir. Ekonomi, potansiyel büyümesinin
altında bir hızla büyüyorsa merkez bankasının faizi artırması, tersine ekonomi
potansiyel büyüme oranın üzerinde bir hızla büyüyorsa merkez bankasının faizi
düşürmesi gerekir. Diyelim ki ekonominin reel büyüme oranı yüzde 3 olsun. Bu
durumda reel büyüme, potansiyel büyümenin (yüzde 5 kabul ediyoruz) 2 puan
altında kalıyor demektir. Buna göre merkez bankasının faizi (0,5 x 2) yüzde 1
oranında düşürmesi gerekir.
Burada iki önemli konu üzerinde durmak gerekir:
İlki, denklemde iki farklı yerde (enflasyon ve büyüme oranı) kullanılan 0,5
katsayısının değişmez bir katsayı olup olmadığı meselesidir. Bu oran, ülkeye göre, ekonominin durumuna göre
ve izlenecek politikanın sertliğine yumuşaklığına göre değişebilir. 0,5 genel
kabul görmüş bir katsayı olduğu için standart denklemde yer alıyor. İkincisi, bu
denklemin hem enflasyonu hem de ekonominin büyümesini bir arada ele alarak
merkez bankasının ona göre bir politika faizi belirlemesini sağlamayı ve
enflasyonla mücadeleyle büyüme arasındaki çelişkiyi bu yolla ortadan kaldırmayı
hedeflediğini, tek başına enflasyona uygun faiz belirlemeyi amaçlamadığını vurgulamak
gerekiyor.
Taylor Kuralı şöyle işler: Enflasyon
(π), belirlenen enflasyon hedefinin (π*) üzerine çıkarsa merkez bankası faiz
artırmalıdır. Ekonomi potansiyel üretiminin (y*) üzerine çıkarsa (ekonomi
ısınıyor demektir) merkez bankası faiz artırmalıdır. Gerçekleşen enflasyon (π),
enflasyon hedefinin altında (π*) ve ekonomi durgunlukta ise (y < y*) ise
merkez bankası faiz düşürmelidir.
Şimdi Taylor Kuralını ABD ve Türkiye’ye
uygulayarak durum tespiti yapalım. Önce ABD ve Türkiye’nin verilerine bakalım.
Mayıs 2025 itibarıyla eldeki son veriler şöyle yazılabilir:
Şimdi bu verileri önce ABD sonra
Türkiye için yukarıdaki denklemde yerlerine koyarak ABD (Fed) ve Türkiye (TCMB)
açısından bugün için olması gereken politika faizlerini hesaplayalım.
ABD (Fed) için faiz
= r∗ + π + 0,5 (π − π∗) + 0,5 (y − y∗)
= 2 + 2,3 + 0,5 (2,3 – 2) + 0,5 (2 -2,1) = 4,3 + 0,3 – 0,05 = 4,4
Bugün itibarıyla Fed’in faizi
(Fed’s fund rate) yüzde 4,5. Yukarıya aldığımız hesaplama bize Fed’in
uyguladığı faizin hem ekonomiyi canlı tutmak hem de enflasyonu hedefe
yaklaştırmak üzere tam olarak Taylor Kuralına uygun bir düzeyde olduğunu
gösteriyor.
Türkiye (TCMB) için
faiz = r∗ + π + 0,5 (π − π∗) + 0,5 (y − y∗)
= 3 + 37,9 + 0,5 (37,9 - 5) + 0,5
(3 - 5) = 40,9 + 16,45 – 1 = 56,35
Bugün itibarıyla TCMB’nin faizi
(politika faizi) yüzde 46. Bununla birlikte TCMB koridor faizi uygulamasıyla
bankalara kullandırdığı fonların ortalama maliyetini (ağırlıklı ortalama
fonlama maliyeti) yüzde 49’a kadar yükseltebiliyor.
Türkiye ekonomisinin bir yandan
potansiyel büyümesinin altında bir büyüme oranıyla büyüyor olması, TCMB’yi politika
faizini daha fazla yükseltmekten alıkoyuyor. Enflasyondaki durum ise hedeflenen
enflasyonun çok gerisinde kalınmaya devam ettiğini gösteriyor. Bu durumda da
TCMB’nin bu aşamada politika faizini düşürmesinin doğru olmayacağı ortaya
çıkıyor. Taylor Kuralı çerçevesinde TCMB’nin mevcut politika faizini düşürmemesi
doğru bir yaklaşım olmuştur.
Taylor Kuralı’na göre Türkiye’de politika faiz oranı %104,5 olmalı diyor. Bu elbette pratikte uygulanabilir bir oran değil, çünkü:
YanıtlaSilTürkiye’de şu anki politika faizi %50 civarında.
Taylor Kuralı'nın önerdiği oran, ekonominin aşırı ısındığını ve/veya enflasyonun kontrolden çıktığını gösteriyor.
Morgan stanley merkezin faizi indireceğini öngörüyor.
Burada de devreye bütce açığı devreye giriyor. İlk 4 ayda 724 milyarlık bir faiz ödemesi. Bütceye konan 1.950 milyari aşacak buda ek butce demek. Ek butce icin gelir lazim faizi indirip piyasayı canladırıp vergi gelirlerini arttirma politikasi izlenecek buda enflasyonla muçadele başka bahara kaldıdemek oluyor sanırim oyle değil mi Mahfi hocam
Doğru. Enflasyonu bir kez elden kaçırdın mı bir daha tutması zordur.
SilHocam politika faiz oranını %104,5 yapmak ekonomiye kemoterapi uygulamak anlamına geliyor. Aynı zamanda bu, bir sürü şirketin de batışı ve akabinde oluşacak işsizlik dalgası demek! Sizce bu riski alabilir mi iktidar. Bana kalırsa artık tek başına politika faizi kurtuluş değil hocam. Komple bir zihniyet değişikliği şart gibi.
SilHocam teşekkürler, bir şey daha öğrendim sayenizde. Hedef enflasyonunu %5 olarak almak (2011 den beri görülmüş bir durum değil) Türkiye gerçeğine pek uygun değil sanki. Gerçi ben 5 yerine 9 koyup hesaplandığımda da 2 puan fark ediyor.56.35 yerine 54.35 çıkıyor sonuç. Enflasyon o kadar yüksek ki bizim için başka bir formül yazılması gerek sanki 😊
YanıtlaSilDurmuş ekonomi var
SilBen bunu yıllardır söylüyorum ama inatla hedefi 5 alıyorlar.
Sil''Ekonomi, potansiyel büyümesinin altında bir hızla büyüyorsa merkez bankasının faizi artırması, tersine ekonomi potansiyel büyüme oranın üzerinde bir hızla büyüyorsa merkez bankasının faizi düşürmesi gerekir. Diyelim ki ekonominin reel büyüme oranı yüzde 3 olsun. Bu durumda reel büyüme, potansiyel büyümenin (yüzde 5 kabul ediyoruz) 2 puan altında kalıyor demektir. Buna göre merkez bankasının faizi (0,5 x 2) yüzde 1 oranında düşürmesi gerekir.'' Hocam, ilk açıklamaya göre böylesi bir örnekte faizin düşürülmesi değil de artırılması gerekmiyor mu? Yoksa ben mi yanlış anladım.
YanıtlaSilBurada şöyle bir fark var: Merkez Bankası enflasyondan ziyade potansiyel büyümenin altında kalmış ekonomiyi yeniden potansiyel büyüme düzeyine çıkarmak istiyor. Bu durumda faizi düşürmeli ki büyüme canlansın.
SilElinize saglik hocam, yazilarinizi takip ediyor cok takdir ediyorum. Sorum biraz teknik olacak merakimdan soruyorum : Taylor kuralinin eksiklikleri nelerdir? Bu kural zaman icerisinde baska parametlerle genisletildi mi? Ya da Taylor kurali compleks bir yaklasimin yaklasik bir formulu muydu?
YanıtlaSilTaylor kuralında yer alan parametreler doğru ölçülüyorsa ve r* doğru verilirse sonucu sağlıklı çıkar. Ama eğer enflasyon doğru hesaplanmışsa bir eksiklik olmaz. Mesela bizde enflasyon TÜİK'in açıkladığı gibi % 37, 9 değil de yüzde 60 ise bütün görünüm değişir.
SilLiyakatsizliğin sonucunda Eylül 2021'de ipin ucunu bir kere kaçırdık. Şimdi ne yapsak da bir türlü düzelemiyoruz. Aşağı tükürsek sakal, yukarı tükürsek bıyık. Dengemiz çoktan bozuldu ve dengesizlik içerisinde bir denge arıyoruz. Bu durum biraz da oksanusa açılmış balıkçı kayığındaki bir insanın, sağlam bir kulpe tutunmadan kayığın içerisinde ileri-geri giderek dengede kalmaya çalışmasına benziyor.
YanıtlaSilEvet 2021'de enflasyon yükselirken faizi düşürmek tarihsel olarak en büyük ekonomi politikası hatalarından birisiydi.
SilSayın Mahfi Hocam. Enag enflasyonuna göre faiz %144 çıkıyor.
YanıtlaSilAma bir Merkez Bankası Yönetici katsayısı(MBYK) oluşturur, bunu da 0,65 kabul edip baştaki sabitlere çarpan olarak eklersek; son varsayım olarak da iformüldeki ilk 0,5 katsayısını 0 kabul edersek,formül aşağıdaki halini alır :
49= 0.65(3+73,9)+ 0,5(3-5)
Saygılarımla
Hocam merhaba kapitalizmi ve dünyanın ekonomik sistemini anlaşılır bir dille sıradan insanlar için anlatan hangi kitapları tavsiye edersiniz?
YanıtlaSilSize önerim benim Dünya Ekonomisi adlı kitabımı okumanızdır. Herkes son derecede anlaşılır olduğunu yazdı ve söyledi.
SilKatılıyorum Mahfi Hocanın Tarihsel Süreç İçerisinde Dünya Ekonomisi giriş için harika bir kitaptır. İkinci olarak haa joon chang in ekonomi rehberi kitabı güzeldir. Bu iki kitaptan sonra doni rodrick-iktisadi anlamak kitabını okursanız aklınızda çok şey şekillenir. Biraz daha detaya girmek isterseniz jared diamond tüfek mikrop çelik, çöküş, yükseliş 3 lu seriyi bitirirseniz sizden iyisi yok.. daha da detayı ünlü iktisatçılar in kitaplarını okumaktan geçer ki Yunan edebiyatından başlamak akillica olur. Ksenephondan başlayıp keyness,adam Smith, David Ricardo, Marx,Engels,Max weber gibi isimlerle detaylarda bozulabilirsiniz..
SilMahfi hocam merhaba ben 7. Yorumcuyım. İki konuda kontrol yaparsanız sevinirim.
YanıtlaSilBirinci, enflasyon farkı yüzde altı olursa ilk katsayılı çarpan 4 yerine 3 olmalı.
İkincisi ABD hesabının toplamında 2+2,3+0,15-0,05=4,4 olmalı. Saygılarımla
Bunu yayımlamayalım
İkisi de doğru tespitler, ikisini de düzelttim, bazen ilk yazdıklarımı değiştirirken bazı şeyler düzeltilmeden kalabiliyor. Çok teşekkür ederim.
SilEstağfurullah. Seve seve makalelerinizi ve kitaplarınızı satır satır okumaya çalışıyorum. Saygılarımla
SilSayin hocam abd hesabinda 0.15 puanlik bir sapma mi var?
YanıtlaSilEvet, düzelttim, teşekkürler.
Siltüik rakamı yanında birde enag enflasyon rakamları ile de hesaplama görülmeli,
YanıtlaSilENAG verilerine göre hesaplandığında faizin % 110 olması gerekiyor.
SilSiz enag enflasyonumu yaşıyorsunuz,yoksa tüik enflasyonumu, mesele burada.
SilHocam , Platon meşhur akademisine “Geometri bilmeyen giremez.” Derken matematiksel düşünmenin ya da akıl yürütmenin temellerine sahip olmayanlar giremez demeye çalışmış , bugünlerimizi anlatmış .
YanıtlaSil👍
SilFaizin sıfır olması lazım. Yoksa ekonomi bozulur fakirlik olur.
YanıtlaSilFaiz sıfır olsa insanların parasını başkasına sermaye diye vermesi için aptal olması lazım.
SilEnflasyonun sıfır olması lazım deseniz anlaşılabilir. Ki o bile yanlış olur. Enflasyonun yüzde 2 dolayında olması lazım ki ekonomi canlılığını kaybetmesin.
SilÇünkü yüksek olan faiz değil, "parasal genişleme". Geçmiş parasal genişleme ve mevcut parasal genişlemenin birikimli etkileri görülmeye devam edecek. Hükümet çevrelerinin diyemediğini ben söyleyim: Türkiye'de çok yüksek faiz yok, Türkiye'de çok yüksek parasal genişleme var. MB 'sının hükümete asla ama asla yazamayacağı, uyarı mektubunda bu çerçevede, Kamu açıklarının ilk dört ayki gerçekleşmesi olan 885 Milyar TL'nin geçen senenin ilk dört ayına göre enflasyonun çok üzerinde gerçekleşmesi sebebi ile uygulanmakta olan PARASAL İSTİKRAR PROGRAMINA tezat ve enflasyonist etki yapıcı olması sebebiyle yazılı uyarı mektubu göndermesi gerekirdi. Gerçekten bağımsız MB ları sıkı para politikasını katı uyguladıkları dönemlerde enflasyonda katılık izlenirken, hükümetin bütçe dengesi bir önceki yıla göre aşırı genişlemeci olduğunda bunu muhkakkak dillendirir çünkü iletişimin kapsama alanına hükümet bütçe planı sunumu ve uygulamaları dahildir. Ancak cambaza bak cambaza oynamayı seven ekonomi bürokrasi, kamu açıklarının enflasyonist etkisinin konuşulmaz hale gelmesi ile hükümetin bütçe dengesizlikleri üzerine şimşeklerin yönelmesini engellemek için devamlı surette para politikasını onunda sadece araçlarından olan faizi ve kuru konuşmayı yeğlerler. Türkiyenin enflasyon konusunu tek bir cümleye sığdırarak çoğunu ele almayı başarabilen cümle ne olurdu deseler şunu söylerdim:
YanıtlaSilTürkiye'de faiz aslında yüksek değildi/değil, asıl yüksek olan "parasal genişleme tabanı ve bunun ekpnomik anayasa ile sınırının(Bkz Almanya örneği) çizilmemiş olması".
Bana göre Türkiye'de; Para Politikası konuşurken,
-parasal genişleme sebep, enflasyon sonuç. Reel Ekonomi konuşurken, verimsizlik ve israf sebep, enflasyon sonuç. Finans konuşurken, kötü kaynak kullanımını beslemek için alınan borç sebep, enflasyon sonuçtur. Bunların pek çoğu hükümet uygulamalarını yakından ilgilendiren unsurlar iken; MB'sının hiç bir toplantısında Hükümete dönük gık bile dememesi, eşyanın tabiatına ve doğanın işleyiş kurallarına aykırıdır. MB'sının gerçeği filtrelemek gibi bir sorumluluğu olmadığına göre bu bana göre ciddi bir bağımsızlık sorununu net bir şekilde ortaya koyar. Bağımsız bir MB'sında bağımsızlık denen kavram hükümet uygulamalarına karşı aşkın bir hakediş ister. Gerçekten bağımsız olmayan MB'sı parasal genişlemeyi büyük ölçüde hükümete delege eder, baştan yanlış ilgilenen bu düğme sonradan asla dikiş tutmaz çünkü bu aslında birazda kuzuyu kurda emanet etmek gibidir çünkü check-balance kaybolmuştur. Böyle bir ortamda Taylor teorisi konuşmak ne kadar anlamlı bilemiyorum doğrusu çünkü MB'sı gerçeği filtrelediğinde aslında bir hükümet organı gibi çalışır. Siyasetin kendi rasyoneli ile parasal istikrarın rasyonelinin harmonik olabileceği iddiası bir kandırmaca ve zamana göre ayarlı döngüsel distopyadır. Sık ve uzun zamana yayılan tekrarı okuyamamak galiba bir tür büyülenmişlik sendromu içermekte. 🤷