AKP'nin On Yılının Ekonomik Resmi


On yılın envanteri
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılsonundan itibaren 2012 yılsonuna kadar geçen on yılın en önemli 6 makroekonomik göstergedeki gelişmeler aşağıdaki tablo ve grafiklerde gösteriliyor.

Tablo ve grafiklere baktığımda üç alanda çok net bir başarı görüyorum: Enflasyon, faiz ve bütçe dengesi. Bu üç alandaki başarının temelinde bütçedeki başarı yatıyor. Bütçe açığı düştükçe enflasyon, enflasyon düştükçe faiz düştü. Büyüme ortalama olarak başarılı sayılır. Bunlara karşılık işsizlik ve cari dengede başarısızlık söz konusu.

Benim değerlendirmem böyle. Siz de kendi değerlendirmenizi yapabilirsiniz (tablodaki son sütun AKP'nin  2003 - 2012 arasını kapsayan on yıllık iktidar dönemindeki ortalamaları gösteriyor.)   

Göstergeler (%)
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
Ortalama
Enflasyon
29,8
18,4
9,3
7,7
9,6
8,4
10,1
6,5
6,4
10,5
6,2
9,3
Faiz
63,9
46,4
24,8
16,2
18,0
18,4
19,1
11,5
8,2
8,7
6,5
17,8
Büyüme
6,2
5,3
9,4
8,4
6,9
4,7
0,7
-4,7
9,2
8,5
3,0
5,1
İşsizlik
10,8
11,0
10,8
10,6
10,2
10,3
11,0
14,0
11,9
9,8
9,5
10,9
Bütçe D. /GSYH
-11,2
-8,8
-5,4
-1,5
-0,5
-1,6
-1,8
-5,5
-3,6
-1,3
-2,0
-3,2
Cari Denge/GSYH
-0,3
-2,5
-3,7
-4,6
-6,1
-5,9
-5,7
-2,2
-6,3
-10,0
-6,6
-5,4




BRIC Ülkeleriyle Karşılaştırma

Aşağıda, 2003 – 2012 yılları arasındaki on yıllık sürede aynı göstergeleri (faizi hepsi için bulmak mümkün olmadığı için faiz hariç) BRIC ülkeleriyle (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) karşılaştırmalı olarak sunuyorum. Sondan bir önceki sütun 2003 – 2012 arası ortalamasını, son sütun ise sıralamadaki ilk üç ekonomi gösteriyor. İlk üç sıralaması büyümede en iyiden kötüye diğer göstergelerde en kötüden en iyiye doğrudur.  

2002
03
04
05
06
07
08
09
2010
2011
2012
Ort
Büyüme
Brezilya
2,7
1,1
5,7
3,2
4,0
6,1
5,2
-0,3
7,5
2,7
1,5
3,7
Çin
9,1
10,0
10,1
11,3
12,7
14,2
9,6
9,2
10,4
9,2
7,8
10,5
1
Hindistan
4,6
6,9
7,6
9,0
9,5
10,0
6,9
5,9
10,1
6,8
4,9
7,8
2
Rusya
4,7
7,3
7,2
6,4
8,2
8,5
5,2
-7,8
4,3
4,3
3,7
4,7
Türkiye
6,2
5,3
9,4
8,4
6,9
4,7
0,7
-4,7
9,2
8,5
3,0
5,1
3
Enflasyon
Brezilya
12,5
9,3
7,6
5,7
3,1
4,5
5,9
4,3
5,9
6,5
5,0
5,8
Çin
-0,4
3,2
2,4
1,6
2,8
6,5
1,2
1,9
4,6
4,1
2,8
3,1
Hindistan
4,0
2,9
4,6
5,3
6,7
5,5
9,7
15,0
9,5
6,5
13,0
7,9
3
Rusya
15,1
12,0
11,7
10,9
9,0
11,9
13,3
8,8
8,8
6,1
6,7
9,9
1
Türkiye
29,8
18,4
9,3
7,7
9,6
8,4
10,1
6,5
6,4
10,5
6,2
9,3
2
İşsizlik
Brezilya
11,7
12,3
11,5
9,8
10,0
9,3
7,9
8,1
6,7
6,0
6,0
8,8
2
Çin
4,0
4,3
4,2
4,2
4,1
4,0
4,2
4,3
4,1
4,1
4,1
4,2
Hindistan
Rusya
8,0
8,6
8,2
7,6
7,2
6,1
6,4
8,4
7,5
6,5
6,0
7,3
3
Türkiye
10,8
11
10,8
10,6
10,2
10,3
11,0
14,0
11,9
9,8
9,5
10,9
1
Bütçe Dengesi
Brezilya
-4,4
-4,5
-2,8
-3,3
-3,2
-3,0
-2,1
-2,6
-3,8
-3,3
-2,4
-3,1
3
Çin
-1,7
-1,2
-0,3
-0,3
0,1
1,1
-0,4
-2,4
-0,7
0,0
0,0
-0,4
Hindistan
-10,7
-10,8
-8,3
-7,3
-6,3
-6,6
-10,6
-10,7
-10,2
-9,9
-10,2
-9,1
1
Rusya
0,5
1,1
4,6
8,1
8,2
6,1
3,9
-3,2
-1,8
2,0
0,4
2,9
Türkiye
-11,2
-8,8
-5,4
-1,5
-0,5
-1,6
-1,8
-5,5
-3,6
-1,3
-2,0
-3,2
2
Cari Denge
Brezilya
-1,5
0,8
1,8
1,6
1,3
0,1
-1,7
-1,5
-2,2
-2,1
-2,6
-0,5
3
Çin
2,4
2,8
3,6
5,9
8,6
10,1
9,1
5,2
4,0
2,8
2,3
5,4
Hindistan
1,4
1,5
0,1
-1,3
-1,0
-0,7
-2,5
-2,0
-3,2
-3,4
-3,8
-1,6
2
Rusya
8,4
8,2
10,1
11,1
9,5
5,9
6,2
4,1
4,7
5,3
5,2
7,0
Türkiye
-0,3
-2,5
-3,7
-4,6
-6,1
-5,9
-5,7
-2,2
-6,3
-10,0
-6,6
-5,4
1


Bundan sonra neler yapılmalı?
(1)Enflasyon yüzde 2 – 3 düzeyine indirilmeli. Bunu gerçekleştirebilmek için TCMB’nin para ve kur politikası uygulamasına, başta harcamalar politikası olmak üzere, maliye politikasıyla verilen desteğin artırılması gerekiyor.
(2)Reel faizler 1,5 – 2 puan arasında pozitif düzeyde olmalı. Bunun gerçekleşmesi enflasyondaki düşüşle otomatik olarak sağlanır. Faizleri fazla zorlamak ise olumlu gidişi tersine döndürmekle sonuçlanabilir.
(3)Büyümede iniş çıkışların yerini yüzde 5 – 6 arasında istikrarlı bir gidiş almalı. Gerekli önlemler alındıktan sonra büyümeyi biraz doğal haline bırakmakta yarar var. Aşırı zorlamalar cari açık gibi, bütçe açığı gibi alanlarda artışlara yol açabiliyor.  
(4)İşsizlik yüzde 8’in altına düşürülmeli. % 8, 2001 krizi öncesinde Türkiye’deki işsizlik için tavan orandı. Dolayısıyla öncelikle işsizliğin tekrar o düzeye gelmesine çalışmak gerekir.    
(5)Bütçe dengesi geldiği düzeyde tutulmalı ama bu denge bir seferlik gelirlerle değil kalıcı gelirlerle ve harcamalarda kısıntı yapılmak suretiyle sağlanmalı.
(6)Cari açık yüzde 5’in altına çekilmeli. Bunun yolu ithal edilen malların bir bölümünün iç üretimle sağlanmasına çalışılmasından geçiyor. Uygulamaya konulan yeni teşvik sistemiyle ilgili beklentiler oldukça yüksek. Bu sistemin işleyişini sürekli denetleyerek zamanında yönlendirmeler yapılabilmeli.  

Not:
Türkiye verileri, TÜİK, Kalkınma Bakanlığı, Hazine, TCMB, ve Maliye sitelerinden alıdı.
BRIC verileri IMF, World Economic Outlook dataset'ten alındı.
2012 verilerinin bir bölümü gerçekleşme tahminlerini yansıtıyor. 

Yorumlar

  1. Değerli hocam,

    TUIK istatistiki verileriyle hazırladığınız tabloyu keşke bir de gerçek verilerle hazırlasaydınız da kıyaslayabilseydik.
    Mesela; iş bulma umudunu yitirip İŞKUR'a başvuru yapmayanları da, yılın 3-4 ayı çalışan mevsimlik işçileri de, eve kapatılan ev hanımlarını da İŞSİZLER hanesine yazarak yapsaydınız. Bir de; asgari ücretlilerin neredeyse kazancının tümünü oluşturan barınma, ulaşım ve giyim kalemlerinin enflasyon seperindeki ağırlıkları nisbetinde gerçek enflasyon rakamını da hesaplasaydık.
    Akaryakıta, doğalgaza, elektriğe, suya yapılan yıllık zamların hiçbirisi %25 altında değil iken enflasyon sepetinde pingpong topunun, astarlık kumaşın ne işi olduğunu sorsaydık TUIK yetkililerine...
    Kısacası değerli hocam; DEİK TÜİK olarak değiştirilirken tasfiye edilen kadrolarla bu kurgu verileri sunamayacakları için 2004'te "İSMİ DEĞİŞTİRİLEN KURUMLARIN KADROLARI DA DEĞİŞTİRİLEBİLİR" yasası çıkarılmış ve daha o zaman bugünlerde sunacakları yanlış verilerin zeminini hazırlamışlardı.

    Dolayısıyle; halkımız hanesindeki çektiği ızdırabı resmi verilere bakarak dindirecek noktayı aşmış durumdadır.

    Saygılarımla

    Kemal Denizer

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklı olabilirsiniz ama ben kendi verilerimi üretemediğim sürece güvensem de güvenmesem de resmi verileri kullanarak yorum yapmak zorundayım.

      Sil
    2. Kemal bey haklı olabilirsiniz. Ama tüm Dünya'da akademisyenler bu veriler üzerinden çalışmalarını yapmaktadır. Kesinlikle haklısınız işsizlik verileri tüm işsizleri kapsamıyor ama hesaplama yöntemi budur. İşsizlik tanımını sizde biliyorsunuz. Son 4 haftadır iş arayan kişi işsiz sayılmaktadır.

      Sil
    3. Bir bilim insanı bir olayın sonucuyla değil sebebiyle ilgilenir.yani mesela bir kişi kalkıp da "bakın kuş uçuyor" derse bu kişi şahsi kanaatim bir bilim insanı değildir.sadece bir gözlemcidir.Bilim insanı o kuşun uçtuğu gözlemini yapar fakat bununla yetinmez ve bu kuşun "nasıl uçtuğunu" merak eder. ve bunu keşfetmeye çalışır. burada da benzer bir durum var. biz burada sadece ekonomik verilere odaklanırsak bu bir istatistikten ibarettir. ekonomi bilimi verilerle ilgilenmez gerçeklerle ilgilenir.yani o verilere değil onların kaynağına inmek gerekir.veriler sonuçtur sebep değil.tıpkı kuşun uçmasının sebep değil sonuç olduğu gibi.ekonometri ile ekonomiyi birbirinden ayırarak tekrar konuya bakarsak.bu verilerin nasıl oluştuğuna gelirsek asıl noktaya varabiliriz.şöyle ki,abd ve avrupada meydana gelen ekonomik krizlerin etkisiyle son 15 yıldır başta FED olmak üzere avrupa merkez bankası,japonya merkez bankası ve tüm büyük ekonomiler "sıfır faiz ve bol likit" politikasına geçmiştir.bunun sonucunda dünyada inanılmaz bir likidite vardır ve faizler sıfırdır.bu likidite bolluğu bizler gibi gelişmekte olan ülkelere de ister istemez uğramaktadır.peki neden uğramaktadır?yani buraya bu sermaye ne karşılığı girmektedir?kar etmeyeceği yere yatırım gelir mi?gelmez.peki ne için buraya gelmektedir?faize olabilir mi?veya varlık satışlarına?varlık ne?özelleştirmeler olabilir mi?yani biz bu elimizdeki tüm varlıkları özelleştirme adı altında satarak ve bu sermayeye büyük faizler ödeyerek yani halk dilinde BORÇLA bu sermaye girişini finanse etmekteyiz.ve işin daha kötüsü biz bu giren sermayeyi yatırıma yönlendiremiyoruz.yani biz bu sermayeden bir değer yaratamıyoruz,tümünü tüketim mallarına ve enerjiye ödüyoruz.
      Değerli Hocam! çok özür dileyerek size bir eleştiri de bulunmak istiyorum.(haddime değil ama)sadece rakamlarla ekonomiyi anlayamayız.felsefesine inmemiz şart.ayrıca verilerden bazıları eksik kalmış.onları da eklerseniz daha objektif olabilir.(hangileri olduğunu siz benden daha iyi bilirsiniz sanırım)...saygılar...

      Sil
    4. Aynı kaynağın cari açık verisine güvenip, enflasyon verisine güvenmemek yaman bir çelişki doğrur.

      Sil
    5. Kaynaklar aynı değil. Cari açık verisi (ödemeler dengesi) TCMB tarafından hesaplanıp yayınlanıyor, Enflasyon verileri ise TÜİK tarafından. TCMB bağımsız.

      Sil
    6. hocam enflasyonunu nasıl hesaplandıgını yanlış hatırlamıyorsam yazdınız. gelişmiş ülkelerdeki gibi amerika -ingiltere gibi daha düşük çıksın o zaman, TÜİK gibi işini iyi yaptıgını düşündüğüm bir kurumu sırf siyasi görüşten dolayı suçlamak haksızlıktır diye düşünüyorum.
      ayrıca işsizlikle alakalı iş begenmeyen , ücret begenmeyen bir grup var ki onların nereye yazacagız.

      yine son 10 yılda sokaktaki arabalara, yeni yapılan evlere bakıldıgı zaman da refah düzeyinin arttıgını görüyoruz. burda gelir dagılımını yani gini katsayısının da pozitif yönlü olarak iyileştigini uluslarası kuruluşların ve güvensiz tüik verisinden de görüyoruz.

      Sil
    7. "ayrıca işsizlikle alakalı iş begenmeyen , ücret begenmeyen bir grup var ki onların nereye yazacagız. yine son 10 yılda sokaktaki arabalara, yeni yapılan evlere bakıldıgı zaman da refah düzeyinin arttıgını görüyoruz. " Bu bilgiyle zengin fakir uçurumunun ne denli arttığını da görüyoruz. Yüzeysel bakmamak lazım. Gelir dağılımı pozitif olarak artmadığını da orta sınıf vatandaşken, açlık sınırının altında kalan bir vatandaş olarak söyleyebilirim.

      Sil
    8. Ben bir ekonomist değilim sade bir vatandaşım. Çevremdeki tanıdığım işverenlerin çoğu eleman ararken ne işsizliği bunu anlayamıyorum. Ayrıca bir kuyumcu ayda 100.000 lira kazanırken 1.000 lira, bir taksici ayda 15.000 lira kazanırken 100 lira ve diğer tüm sektörler aylık kazançlarının % 1 ini beyan ederken hangi gerçek verilerden bahsedildiğini hiç anlamıyorum. Bana bu konuyu da izah edebilir misiniz ?

      Sil
    9. kayıt dışı ekonominin varlığını gösteriyor

      Sil
    10. Yusuf Cakar arkadasim,

      Sizin gozlerinizle gordukleriniz farkli istatistikler farklidir. Istatistik 75MM insana bakar siz 50 kisiye bakarsiniz. Hangisi daha dogrudur?

      Turkiye'de korkuinc bir issizlik vardir ve artmaktadir. Ama ayni zamanda devir degismistir insanlarin calisma algisi degismis hayat anlayisi degismistir. Eskiden bankadaki bir memurla dagdaki coban asagi yukari ayni parayi kazaniyordu simdi bankaya 753 TL maasla eleman alinmak istedigi zaman 5 bin kisi basvuruyor ama cobanlik isi var maasi 4 bin TL dedigin zaman kimse basvurmuyor. Devir degisti anlayislar degisti.
      Evde hasta bakici calistirmak isteyen cok insan var Turkiye'de. Ucretler inanilmaz yuksek, aylik 3-4 bin TL maaslardan bahsediliyor ve bu nakit para vergi vermiyorlar yatacak yerleri var yeme icme hersey ev sahibinden. Fakat eleman arayanlar bulamiyorlar.
      Arz ve talep sisteminin mukemmel calistigini goruyoruz keske yabanci iscilerin gelmesine izin vermeselerdi o zaman hastabakici maaslarinin 7-8 bin TL ye cikmasi isten bile degildi. Ama banka memurunun maasi hala degismeyecek ve 753TL de kalacakti. Arz ve talep sistemi mukemmel calisiyor.

      Sil
  2. Üstad, Kemal Bey haklı. TÜİK işine gelmeyen hiçbir veriyi yayınlamıyor. OECD ülkeleri içerisinde geniş tanımlı işsizlik verisi yayınlamayan tek ülke Türkiye. Çünkü geniş tanımlı işsizlik oranı, resmi oranın en az 5-6 puan üzerinde çıkar (örnek: ABD'de resmi oran %7.8 iken geniş tanımlı işsizlik oranı %14.4'tür)
    Yine yıl olmuş 2013 hala kişisel tasarruf verilerini yayınlamıyorlar, çünkü tasarruflar 2001 krizinden sonra gerçekten göçmüş durumda. (ABD'de 1800'lü yıllara ilişkin kişisel tasarruf verileri var!) Ekonomistler tasarruf verilerini dolaylı yoldan hesaplamaya çalışıyor, hesaplasalar bile çok genel rakamlara ulaşabiliyorlar.
    Ayrıca merkez bankası hane halklarının ve finans dışı firmaların net finansal varlıklarındaki değişmeyi de yayınlamıyor (ABD bu veriyi 1945'ten beri yayınlıyor) Onun da nedeni belli, berbat bir trend izliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    2. Geniş kapsamlı işsizlik tanımı yapmamalarının bir sebebi de iş gücüne bakış açıları sanırım.
      Yaşlanmayan nüfus için üç çocuk isteyenler kadınların iş gücüne katılımını istemiyor zaten. İş gücüne katılırlarsa çocuklara kim bakacak? Şaka bir yana hem erken emeklilikle önceki hükümetlerin günah keçisi olmayı istemezler hem de kimin işsiz olarak sayılacağı siyası bakış açılarına göre çok değişir.

      Sil
    3. Veriler, bunların hazırlanışı ve yayınlanışı konularında benim de tereddüt ve itirazlarım olmakla birlikte resmi verileri kullanarak yorum yapmak dışında yapabileceğim bir şey yok. Aksi takdirde aynı verileri benim üretmem gerekir ki bu olanak dışı.

      Sil
  3. 2002 den 2008 kadar faiz ile enflasyon arasındaki fark açılmış ve paradan para kazanmak meslek edinmeye başlayan kişiler çoğalmıştık herhalde .hocam bu fark o zamanlar neden bu kadar büyüdü?acaba şundan olabilir mi;o zamanlar merkez bankası piyasadan tl alıp döviz vererek kurları düşürmüş ve paranın fiyatı olan faiz yükselmiştir bunu etkisi var mı? Son olarakta 2002 Lerde faiz yüksekliğinden dolayı gelen yabancı sermaye varmıydı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Farkın açılma nedeni enflasyonun hızlı düşmesi ama buna karşılık geçmişteki yüksek faiz alışkanlığının ve beklentisinin sürmesiydi. Türkiye'ye her zaman yüksek miktarda borç ve kredi biçiminde yabancı kaynak geldi. Çünkü faiz hep yüksekti (hala da yabancı için çok yüksek.) Ama doğrudan yabancı sermaye yatırımının artarak gelişi 2004 sonunda Türkiye'nin AB üyeliği için müzakerelere başlama kararı alınmasından sonra başladı.

      Sil
    2. 2008 yılına kadar merekz bankası politika faizlerinin, dolayısıyla borçlanma faizlerinin yüksekliğinin nedenini dönemin merkez bankası başkanının ürkekliğine, risk almayışına ve piyasadaki sermaye lobilerinin yönlendirmesine uygun bir yapı taşımasına bağlıyorum. diğer gelişmeler sadece laf...

      Sil
  4. Sayın Hocam,
    birbiriyle girift ilişkileri olan bu gösterelerin hamasiyetten uzak yalın yorumu, şüphesiz söylediğiniz gibi olmalı.
    Bununla birlikte, "..bu göstergelerin doğruluğu, bunların elde edilmesi için ortaya konan politikalardaki tutarlılık hususunda sürdürülebilirlik nasıl değerlendirilmeli ?" perspektifi herhalde içinden çıkılması zor bir labirent. Sizin bilge yorumculuğunuzdan bunları da izleyebilmeyi kolaylaştıracak, bir makro projeksiyon dizisi, gelebilirse, kendimi sizin şu günlerdeki eserlerinizi izlemekte şanslı addedeceğim. Devlet elindeki en büyük oy silahı olarak; işsizlik, büyüme, faiz, enflasyon, hane halkı gelir düzeyi, iç harcamalar, tasarruf, cari açık, refah... labirentinin ömürlerin vefa edemediği çıkışını bulmak keşke çocouklarımıza nasib olsa...Mesela en karlı iktisadi teşebbüslerin ve toprak üstü-altı reserve varlıkların özelleştirme sonuçları acaba bundan sonraki aşama için işsizlik konusunda beklentilerinize karşılık verecek mi? En başarılı olan telekomunikasyon, alkollü içkiler, tütün özelleştirmeleri sonrası bu alanlarda kazandığımız verimlilik, ihracatımız kanalıyla reel getiri halinde midir, daha ziyade iç tüketimimiz mi artmıştır ? Mesela çalışan başına, ihracata net katkı payı gibi bir göstergemiz olsa bu alanlardaki özelleştirmenin başarılı olduğu söyleyebilir miyiz ?Büyük Ortadoğu Bölgesinin mesela GME adıyla, ekonomik bir coğrafya olarak, MENA, AMEA, CEE gibi bir bir ekonomik entite olarak, Türkiye'yi, yeni bölgesel bir capitol olarak tanımlaması beklenebilir mi ? Böyle bir capitol nasıl bir sosyal bölüşüm tarifiyle ortaya çıkacaktır ? ... adece basit perspektif ile bile korkulu rüyalar görmekten uyanmalı ve takib eden nesillere yönelik umut sahibi olabilmek için yeterince sebebe sahip miyiz ?Bu bölgede kısa-orta vadeli kalkınma programlarında hızla ortaya konacak dönüştürücü eğitim politikalarıyla, vasıflı işgücünün hızla üretilmesi, eğitilmesi, dönüştürülmesi mümkün olabilir mi ? Türkiye bu sosyal politikalar alanında iyi bir inkübasyon modeli olarak görülüyor mu ? Bölgesel kalkınma üssü olarak Türkiye ihracatını, dış ticaret açığı vermeden gerçekten artırabilecek mi ? $500 bn ihracatı $1000 bn'lık ithalat ile sağlarsak ne anlamı olacak ? Görüşleriniz en çok kaygı duyduğumuz, bu başarılı addettiğiniz aritmetik sonuçların, ekopolitik, sosyoekonomik, sosyokültürel, jeostratejik, jeopolitik bağlamdaki dolaylı toplumsal sonuçları hakkındaki kavrayışımıza katkı sağlayacaktır.
    Derin Saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de kafamı kurcalayan sorular bunların çoğu. Örneğin son yapılan köprü - otoyol özelleştirmesinden elde edilecek gelirler bir kaç yılın açıklarını kapatmakta mı kullanılacak yoksa kalıcı önlemler alınması için imkan mı yaratmış olacak? Yoksa bizi bir seferlik gelir alışkanlığı tembelliğine iterek asıl alınması gereken önlemleri ertelememize mi yol açacak? Karışık ve uzun konular. İleride bunları ele almayı düşünüyorum. Hatırlatmalar için teşekkürler.

      Sil
    2. mahfi Hocam, bildiğim kadarıyla köprü ve otoyol gelirleri 2012 yılı bütçesinde özelleştirme geliri olarak kaydedilcek ve genel bütçe dengesine yardımda buluncak.
      yani türçesi açık kapatılcak....

      Sil
  5. Selamlar hocam, enflasyon ile faiz oranının % 100 den 0 a kadar gelmesinin ( reel faiz) sebebi geleceğe güvenin artmasımı yoksa likiditenin bolluğumu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En önemli nedeni bütçe açıklarının düşmesi ve kamu kesiminin borçlanma gereğini hızla azalması. Ötekiler bu nedenin tamamlayıcısı.

      Sil
  6. Hocam net ve somut onerili yaziniz harika olmus sizede bu yakisirdi.Yazilarin sonuna bir ozet koysaniz sozun ozu gibi son paragrafta bu olursa cok daha iyi olur.Saygilarimla Abuzittin

    YanıtlaSil
  7. hocam elinize sağlık. hocam peki akpartinin 10 yıllık ekonomi performansına 10 üzerinden puan vermeniz gerekirse kaç verirsiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sadece bu göstergelere bakarak not vermek belki doğru olmaz. Çünkü sonuçta bütçeyi düzelten şey özelleştirmeler ve diğer bir seferlik gelirler. Büyümeyi artıran şey cari açığın artması. Bu gibi değerlendirmeleri de yapmak gerekir. Onları da işin içine katınca 6 iyi bir nottur diye düşünüyorum. Çünkü özelleştirmelerle ve diğer bir seferlik gelirlerle kazandığımız zamana karşın yapısal reformlarda hala başladığımız yerdeyiz.

      Sil
  8. Iktidarin her alanda halki yaniltma politikasi geregi enflasyonun da tavan yerine tabanda gosterildigi apacik vatandasin elektrik su gaz ulasim gida tuketimi saglik barinma giderleri geldikleri gunden bu yana yuzde yuzden fazla artis gostermesine ragmen bize sunulan tablo dupeduz dolandiriciliktir.ustelik kamunun neyi var neyi satilmasina ragmen cig gibi buyuyen cari acik ile tum zurriyetimiz dunyaya borclu gelmekte bu milyarlarca dolarlik kit ozellistirmeleri kimlerin cebinde

    YanıtlaSil
  9. Merhaba hocam twitten sıkı takipçiniz (majestik72) , bundan 2-3 hafta önce sektöründe öncü bir kimya firmasına gittim. Firma 100 yılı devirmiş artık. Adamlardan müthiş bir hikaye dinledim, geçmişin birikimini çok iyi değerlendirmişler. Para kazanmak eskisi kadar kolay olamasa da, sürekli gelişim ve AR-GE ile yeni alanlara ve ülkelere yönelerek ayakta kalmayı başarmışlar. Şu an 30-40 değişik alana hammadde sağlıyorlar, Türkiye nin dev firmalarına hem de.

    Anlatmak istediğim ise şu , bakıldığında 250 milyar borç var (2002 itibarı ile TUİK değil aklımda kalan :) ) , her yıl 10 milyar ARTI versek bile 25 yılda bu borç bitmez. İthalat-İhracatın hep önünde olduğu için de ARTI değil EKSİ veriyoruz tabiii, kısacası SARMAL içinde aslında ülke.

    Yani problemin çözümü için uzun vadeli hiçbir plan sunmadan gün kurtarılmış 10 yılda, AKKOYUNLAR da bütün bunları göremediği için herşey çok güzel gibi geliyor.

    AKP aslında ne yaptı... Derviş in ABD den onaylı reçetesini eline alıp devam etti. Ama reformsuz - plansız - programsız - vizyonsuz... SONUÇ = Para lazım - borçların vadesi geliyor. Tüpraşı sat, yine lazım , THY den bir parça sat - yine lazım Petkim - Yine Lazım Telekom - Yine Lazım El konulan Bankalar - Tv ler - Gazeteler vs. vs. Ama göl kurudu, artık dibi görünüyor. satacak birşey kalmıyor, Elektrik - Otoyollar - Barajlar filan derken. Son sıkımlık diş macunu gibi ellerinde koca ülke, belki ormanlar ve kaldıysa birkaç maden. Sonrası yok...

    Borç 250 idi 500 oldu. Düşmediği gibi, DÖNDÜRMEK için satacak birşey de kalmadı...
    Bence durum çok ciddi... Ama AKKOYUNLAR bitmesini hiç istemedikleri bir rüyada gibiler... Sabah elbet olacak ve uyandıklarında Herşeyin PEMBE bir rüyadan ibaret olduğunu görecekler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim (majestik72) önerim ne olurdu ?
      1- Orduyu hiçsizleştirmek yerine çalıştırmak, her yıl 100.000 kişiyi kamu yararı için kullanmak. Ülkenin her şehrini birbirine demiryolu ile bağlamak için çalıştırmak. Raylar Kendi Demirçelik fabrikalarımızdan. Vagonlar Adapazarından. Petrol Tüketimi de azalacak bu proje ile.

      2- Çin nasıl büyüdü ? 1 tane Araba satın aldı, arabayı parçalara ayırıp birebir kopyalarını yaptı ve kendi ULUSAL markasını ve bu örnekten yola çıkarak birçok sanayi kolunda MARKALARINI yarattı...

      3- Doğal çevrim santralleri yerine Arıtma-Filtreleme ve Çevre koşulları sağlanarak linyit-kömür-güneş enerjisi-rüzgar santralleri kurulmalıydı.

      4- Sanayinin Ana hammadde kalemleri ile ilgili TEŞVİK AÇIP yerli üretim desteklenmeliydi.

      5- 70 milyona bırakılmış miras KENDİNİNMİŞ GİBİ dağıtılıp , peşkeş çekilmemeli , ŞATAFAT ve GÖSTERİŞ için harcanmamalıydı. Otoyol kenarlarına LALE dikmek yerine Otoyolların asfaltları yenilenmeli Kazalar önlenip CAN ve MAL kaybı azaltılmalıydı.

      6- 30 küsür bakan çok ne gerek var dedikten sonra , geldikten sonra bir de bunlara yardımcı ve müsteşarlar atayarak kadro genişletip ARAÇ sarfiyatına gidilmeyebilirdi.

      bu maddeleri de uzatmak mümkün... Ama sayfa işgaline gerek yok.... Mükemmel bir iş yapıyorsunuz ... Emeğinize , bilginize sağlık...

      Sil
    2. Katkılar için teşekkürler. Daha pek çok şey sayılabilir.
      Teşekkürler, bildiklerimi bilimsellik dışına çıkmamaya çalışarak paylaşıyorum.

      Sil
  10. Iktidarin her alanda halki yaniltma politikasi geregi enflasyonun da tavan yerine tabanda gosterildigi apacik vatandasin elektrik su gaz ulasim gida tuketimi saglik barinma giderleri geldikleri gunden bu yana yuzde yuzden fazla artis gostermesine ragmen bize sunulan tablo dupeduz dolandiriciliktir.ustelik kamunun neyi var neyi satilmasina ragmen cig gibi buyuyen cari acik ile tum zurriyetimiz dunyaya borclu gelmekte bu milyarlarca dolarlik kit ozellistirmeleri kimlerin cebinde

    YanıtlaSil
  11. Iktidarin her alanda halki yaniltma politikasi geregi enflasyonun da tavan yerine tabanda gosterildigi apacik vatandasin elektrik su gaz ulasim gida tuketimi saglik barinma giderleri geldikleri gunden bu yana yuzde yuzden fazla artis gostermesine ragmen bize sunulan tablo dupeduz dolandiriciliktir.ustelik kamunun neyi var neyi satilmasina ragmen cig gibi buyuyen cari acik ile tum zurriyetimiz dunyaya borclu gelmekte bu milyarlarca dolarlik kit ozellistirmeleri kimlerin cebinde

    YanıtlaSil
  12. Sayın Hocam, ekonomiye ilişkin verilerin sağlıklı olmadığını iddia eden kişilere şunu sormak istiyorum. Eğer, enflasyon, işsizlik, büyüme vb. veriler manipüle ediliyorsa nasıl oluyorda 10 senedir bu kervan tıkır tıkır yürüyor. Ülkemizin seçim tarihine bakacak olursak ekonomide başarısız olan hiçbir iktidar kalıcı olamamıştır. Halkımızın ortalama eğitim seviyesi pek tatmin edici olmasa da halkımız kendi ekonomik durumunu değerlendirebilmek için iktisat diplomasına hiçbir zaman ihtiyaç duymaz, oyunu kullanırken ekonomik durumu kötüleşmişse yelpazenin hangi tarafından olursa olsun iktidarı cezalandırır.
    Aynı düşünceden olmak üzere bir diğer savımı da mızrak çuvala sığmaz diyerek özetlemek istiyorum. Yani hem ekonomik göstergeleri 10 sene boyunca manipüle edeceksin hem de hiç patlak vermeyeceksin. Olacak iş mi? Yani böyle kötü bir örneğe komşumuz Yunanistan'da tanık olduk ve verileri manipüle edip mızrağı çuvala sığdırmak kaç senecik mümkün oldu gördük ardından da malumunuz ülke iflas etti.
    Özetle iktisat eğer bir bilimse, kötü verileri değil on sene bir sene bile gizleyemezsiniz. Fakat iddia şu ise; efendim ekonomik verileri daha iyi, daha derinlikli, daha kapsamlı ve daha sağlıklı öçmeliyiz. Buna kimsenin bir itirazı olamaz ancak bu talepten yola çıkarak verilerin manipüle edildiğini aslında durumun daha kötü olduğunu iddia etmek hiç de akılcı değildir bence.
    Saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Flüt, Lens, Epilasyon cihazı, Pinpon topu, MP3 çalar, Pijama, telefon onarımı, boş CD, Mendil, Kolanya, Cips, Hac ücreti, Şans oyunları, veteriner ücreti, VCD-DVD, At yarışı, Yazıcı, Bıçak, Bulaşık bezi, Telefon kartı, elektrikli küçük ev aletleri, sağlık sigortası, tayyör, bebek bezi, şoförlük kursu, şemsiye.. süleyman bey bu sıraladıklarım 2012 yılı enflasyon ölçüm maddeleri bakın bakalım içlerinde vatandaşın her gün kullandığı yediği içtiği ev sahibine ödediği işe giderken gelirken ödediği çoluk çocuğuna yedirdiği bir şey varmı resmiyetten bahsediyorsunuzya alın size resmi doneler eğer siz çocuklarınıza pinpon topu yediriyorsanız mesele yok biraz vicdan el insaf diyorum bu milleti aptal yerine nereye kadar koyacaksınız bakalım elde satacak ne kaldı onlarıda sıralayın bi merak ettim.

      Sil
    2. Herşey çok güzel , bakınız, o kadar çok paramız var ki ne yapacağımızı şaşırdık. OTOYOL KENARLARINA LALE ekiyoruz değil mi ?
      Peki 2002 de borç 250 milyar iken şu an neden 500 milyar. Üstüne 10 yılda satıp yitirdiğimiz ÖZELLEŞTİRME adı altında PEŞKEŞ çekilip AKTARILAN para da 150-200 milyar civarında. Bu kadar para havalara savrulduğunda tabi ki PEMBE BULUTLAR oluyor havada, sizler de bu bulutların etksinde AFYONlanmış gibi kalıyorsunuz.

      Bence benim zikrettiğim rakamları bir alt alta koyun bir bakın. AKP 10 yılda 400 milyarın üzerinde parayı harcamış ve hiç etmiştir.
      Ve geldiğinde Elini cebine atan iktidar en azından 100 milyarlarca liralık şirketlerin sahibi iken , şu an havadan sudan medet umar hale düşmüştür. Hiçbirşey kalmadı...

      Sil
    3. Burası kendi çapında bir açık forum. Herkesin görüşüne saygılıyım ve yayınına karışmıyorum. Yeter ki hakaret, küfür vs olmasın. Beğenen olduğu gibi beğenmeyen de olacak. Bu görüşlerin hepsine teşekkür ediyorum. Birçok konuyu yeniden ve farklı bir açıdan düşünme olanağı sağlıyorlar.

      Sil
    4. Sayın Hocam, bu verilerin manipüle edildiği iddiası konusunda görüşlerinizi sanırım benim gibi diğer takipçiler de merak ediyordur. Lütfederseniz memnun oluruz.

      Sil
    5. Süleyman Bey, sadece Türkiye değil dünyada tüm hükümetler verileri manipüle ediyor. Mesela ABD'de GDP'nin hesaplanmasında "imputation" fiyat endeksinin hesaplanmasında "hedonics" diye yöntemler var ki akıllara zarar. Bizde Allah'tan bunlar yok. Bizim sorunumuz ister TÜİK olsun ister TCMB olsun iyi trend göstermeyen verileri bu kurumların yayınlamamaları. Yoksa hepsi önlerinde, veri toplama gibi bir problemleri yok. En basiti geniş tanımlı işsizlik rakamlarını yayınla ki akademisyenler, uzmanlar işsizliğin komponentlerini net olarak görsün, bilsin ve çözüm önerisinde bulunsunlar. Yada milli gelir, kişisel gelir ve kişisel tasarruf verilerini ver ki ülkenin en önemli problemlerinden biri net olarak gözüksün, gazetelerin ekonomi sayfalarına periyodik olarak çıksın ve vatandaş bilsin. Çünkü özel kesim tasarrufları gerçekten çökmüş durumda (2001'de %25'in üzerindeydi bugün %12'nin aşağısına indi) Mesela gelişmiş ülkeler verileri manipüle ederler ama gizlemezler. En azından manipüle edilmiş haliyle zaman serileri içinde iyi kötü bir trend gözlersiniz.

      Sil
    6. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    7. Sayın Adsız, sizin de belirttiğiniz gibi "Mesela gelişmiş ülkeler verileri manipüle ederler ama gizlemezler. En azından manipüle edilmiş haliyle zaman serileri içinde iyi kötü bir trend gözlersiniz." demişsiniz. Yani bir trend ortaya çıkar gizleyemezsiniz. Mesela her ne kadar tasarruf verileri detay kırılımları gizlense de ülkenin tasarruf açığı gizlenebilir mi? Tabi ki hayır zaten tasarruf açığı = cari açık onun da gizlenmesi söz konusu değil. Aksine cari açığı yani tasarruf açığını yıllardır tefe koyduk çalıyoruz, iyi de yapıyoruz bence. Size katıldığım nokta, tasarruf açığı ile ilgili her türlü bilimsel çalışma için veriler daha zengin olmalı elbette.

      Sil
    8. olay zaten detaylarda gizli. detaylar bilinmezse geniş katılımlı bilimsel tartışmalar pek mümkün olmaz. resmi kurumların elindeki veriler son derece detaylı ve zengin ancak açıklamamayı tercih ediyorlar. ben bunu doğru bulmuyorum. bu devirde artık böyle şeyler olmamalı.

      Sil
    9. Enflasyon oranının münipüle edildiğini ileri sürenlerin dediğini dikkate alırsak devletin yaptığı iç borçlanma ile borç verenlere müthiş bir kazık attığı ortaya çıkmıyor mu hocam.. DİBS alanlar devlet tarafından mağdur mu ediliyor.. Kimsede bu konuya değinmemiş.. Yani devletimiz borç faiziyle sömürülmüyor, tersine devlet tahvili alanları sömürüyor müthiş bir negatif reel faizle. Yanlış mı?

      Sil
    10. Resmi istatistiklerin manipüle edilmiş verilerden türetildiği düşüncesi oldukça yaygın. Başka ülkelerde de son yıllarda bu düşünce dile getirilmeye başlandı. Yunanistan'ın bütün verilerinin manipüle edilmiş olduğu gerçeği ülke battıktan sonra ortaya çıktı. Bütün bu veriler IMF'ye gönderiliyor ve IMF yılda bir kez üye ülkelere gidip bunları denetliyor ama bir yere kadar tabii. Bu tür tartışmaları önlemenin en kestirme yolu istatistik kurumlarının bu verileri nasıl hesapladıklarını, sepetlere neleri koyduklarını çıkıp halka anlatmalarıdır. Bu konularda basit, anlaşılır broşürler bastırılabilir ya da kendi sitelerinde bunlara yer verilebilir. TÜİK bunları yapıyor ama yeterli olmadığı insanların açıklanan verilere inanmamasından anlaşılıyor.

      Sil
    11. rekor kirdi dediginiz icin yorumlari incelemek istedim bir okurunuz ve de eski ogrenciniz hatta izleyiciniz olarak ekodiyalog gunlerinden. acikcasi mahfi hocam sanki kimseyi kirmamak adina herkese haklisin der gibi. bu da beni rahatsiz etti biraz. su nedenle rahatsiz etti? insanlarin verilere inanmamasi her zaman TUIK in sorunu degil. rnegin enflasyon olcumunun nasil yapildigi hakkina kulaktan dolma bilgilerle hareket ediyorsa bu TUIKin sucu degildir. pinpon topu var diye enflasyon dusuk cikmaz. bunu bize deniz gokce anlatmadi mi ekodiyalogda? agirliklandirmanin nasil yapildigini siz anlatmadiniz mi bize? pinpon topunun %100 fiyati artsa enflasyona degersiz bir etki yaratacagini neden anlatmiyorsunuz yukaridaki arkadasa? ben dun gibi hatirliyorum. asaf savas akat TUIK turkiyenin enguvenilir kuruluslarindan biridir ve islerini en ii sekilde yapmaya calisiyorlar dedigini. manipulasyon varsa fiyat istikrarini saglayici MB de herhalde bu isin icindedir. merkez bankasi baskani erdem basci gibi birisinin hakan karalarin da zan altinda kaldigi, bilimsellik icermeyen kulaktan dolma bilgilerle zan altinda birakmayi ve sizin buna karsi cikmamanizi hayretle izliyorum. insanlar enflasyondan suphe duyabilir ama suphe duymasi TUIKten ziyade kendi problemi nedne olmuyor. sizler degil miydiniz enflasyon dustu diyince fiyatlarin dustugunu zanneden genis bir kitle var diye? yukarida pinpon topu ornegini veren arkadaslar suclarken cok rahat ama cahillikleri problem degil. asaf savas akat madem enflasyonun dustugune inanmiyorsunuz faizlere de mi inanmiyorsunuz dedigini ve diger ekodiyalog katilimcilarinin onayladigini cok ii hatirliyorum. neden onu onaylarken bugun arkadaslara bakin faiz oranlari yukarida duruyor demiyorsunuz? madem enflasyon daha yuksek, yukaridaki arkadaslar kredi cekip yatirim yapsinlar. satacagi urunler bir senede sadece enflasyon ile odemesi gereken krediyi, hem de %6.5 civarinda bir orani odeyecek kadar olacaktir ve ustu de kar kalacaktir. yukarida %6.5 faiz varken neyin tartismasidir bu? yine yukarida arkadasin bahsettigi gibi elimizde cok guzel proxy var. yukaridakiler problemse halk kandiriyolarsa secim diye proxy var. brakamlarla manipulasyon yaparsiniz halkin kendi iktisadi durumunu nasil manipule edeceksiniz? herkes kendi durumunu gormuyor mu zannediliyor? nedense burda krugmanin yazisini paylasmak istedim:http://krugman.blogs.nytimes.com/2013/01/05/ideology-and-economics/?smid=tw-NytimesKrugman&seid=auto ev kadinlarini tamamen eve kapatilmis diyerek bunun ipucunu veriyorlar zaten. hatta biz dusunmeyen islami topluluklariz desinler tam olsun. tepav in kadinlarin isgucune katiliminin nedne dusuk oldugunu aciklayan calismasi var. okumak lazim. okumak lazim ki calismak istemeyen insani zorla issiz saymaya calisanin neyi anlamadigini ogrenmesi icin. son not: verilerin bilimsel olmadigini soylemek icin bilimsel veri sunmak zorundasiniz. ben oyle goruyorum, bence dhaa yuksek demenin kredibilitesi gucunu bilimsle olmayan dedikodudan alir.

      Sil
    12. siz hocanızdan ileriye gitmiş ve ona akıl verir pozisyona gelmişsiniz. bu gelişmeniz için sizi kutluyorum(!). faizler sadece enflasyon düştüğü için mi düşer?. kredi talebi yetersizliği, Japonya ya da ABD'de faizlerin sıfıra yaklaşması Türkiyedeki faizlerin düşüşünü etkilemez mi? merkez banakasının faizleri düşürmesi de doğrudan borçlanma faizlerini etkiliyor. yani faizlerin düşmesi enflasyonun doğru hesaplandığı(düşük düzeyde olması) garantisini vermez.

      Sil
    13. niye veremez miyim? ogrencisi dediginiz hep hocadan daha mi asagida olur? oyle olsaydi sistematik olarak hep ogrenci hocasindan daha geride kalacagindan sistem ileriye gitmezdi. aristotelesten sonra yunan dusunuru cikmazdi ama epikurus cikti. ayni sekilde genc hegelciler hegelden sonra daha iyisini yapamayiz diye dusunerekten once duraksamis sonra epikurus ornegini gozonune alaraktan calismalaria devam edip hegelyen diyalektigi daha ust noktaya cikarmaya calismislardi. bundandir ki ben kendimi oyle bir noktada hissetmemem ayri konudur sizin mantiken yanlis bir noktada olmaniz ayri bir konudur.yine dolayisyla tanimadiginiz insanlar hakkinda yorum yapmamak en iyisi.sadece fikrim uzerinden hata yapiyorsam ya da yapmiyorsam yorum yapin ki kredibilitesi olsun. bununla birlikte kendisinden daha ileriye gittigimi soylemiyorum. ben kendisinden cok sey ogreniyorum ve ogrenmeye devam edecegim. su anda kendisinin de cok asagisandayim karsilastirma yapmayi da hocama saygisizlik yapmisim gibi hissederim ama bu isin doktorasini yapan birisi olarak bildigimi de soyleme hakkim var. bu hocadan daha mi iyi bileceksin sen yaklasimlari zaten bizi bir yere goturmeyen yaklasimlardan biridir. o mevzuyu burada kapatiyorum.enflasyon faiz olayinda soyledigim ile sizin sordugunuz arasinda baglanti yok. ben baska birseyi ornekle anlattim. olasi bir firsattan bahsettim siz etkileyen faktorlerden bahsetmissniz. kaldi ki benim bahsettigim sey asaf savas akatin ekodiyalogda enflasyonolcumu bilerek yanlis olculuyor sozune karsi argumanidir. cok da mantikli gelen bir argumandir, ve de ekodiyalogda gectigi icin bahsettim. arguman etkileyen faktorler degil arbitrajvari bir firsatin varligidir.

      Sil
    14. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    15. enflasyon dogru olculseydi anladigim kadariyla bankalar ex ante negatif reel faiz onerecekti vadeli para yatiran musterilerine bu ortamda.

      Sil
    16. Sorun enflasyonun doğru ya da yanlış ölçülmesinden yani sepete konulan malların niteliğinden çok ikide bir de yöntem değiştirilmesinden ve bu değişikliklerin kamuoyuna tam anlatılmamasından kaynaklanıyor. Son değişikliklerle mevsim etkileri giderildi mesela ama bu tam anlatılmadı. Bir de böyle önemli değişiklik yapılınca eğer yapılabiliyorsa seriyi eskiye götürmek gerekiyor. Bu yapılmadığında farklı ölçümle bulunmuş bir veriyle farklı ölçümle bulunmuş bir başka veriyi karşılaştırmak anlamsız oluyor.
      Herkesin haklı olması biraz bundandır. Resmi verilerin yerine kendi verilerimizi üretemediğimiz sürece onları alıp kullanmak durumundayız. Ama bu bizi yukarıda söylediğim eleştiriyi yapmaktan alıkoymamalı.
      Burada kimse hoca ya da öğrenci değil. Burası kendi çapında açık bir forum. Görüş paylaşıyoruz. Ben bir görüş ortaya koyuyorum. Bunu da elimden geldiğince objektif yapmaya çalışıyorum. Sizler de yorumla katkıda bulunuyorsunuz ve bence harika bir iş çıkıyor.

      Sil
    17. Hocam, 2003 2013 yıllar arası yapılan özelleştirmelerden gelen para 40 milyar dolar civarındadır.
      Hani şu hükümet zorda kaldı şunu sattı zorlandı başka bişey sattı yatırımları da zaten bu özelleştirmelerden gelen parayla yaptı diyenlere soruyorum şimdi?

      11 yıldır ülkede yapılan yatırımların tutarını biliyor musunuz?
      11 yıldır ülkeye gelen dış yatırım tutarını biliyor msunuz?

      Ben söyliyeyim 11 yıldır ülkemize 130 milyar dolardan fazla dış kaynaklı yatırım ile para girişi olmuştur.
      11 yıldır yapılan baraj, yol, köprü, havaalanı, hastane, okul, fabrika, hidroelektrik santralleri, gap, köydes kop ve bunun gibi projeler için harcanan yatırım tutarı 500 milyar doların üzerindedir. sadece gap projesine harcanan 40 milyar dolardan daha proje bitmeden üretilen 375 milyar kilovatsaat elektriğin parasal değeri 40 milyar dolar olarak geri alınmıştır zaten.

      Ayrıca çok borcumuz var deniyor ama gelir söylenmiyor. Milli Gelirlerimizin borcumuza oranı 2002den daha düşüktür.
      Ayrıca devletin dışarıya borcu olmamakla birlikte hatta alacağı var 32milyar dolar. Bu borçların tamamına yakını özel sektöründür. E onlarda saf değil heralde ödeyemeceği borcun altına girerler mi?

      Peki devlet 11 yıldır bu yatırımları nasıl finanse edildi peki diye bir soru belirmesin kafanızda.. Hemen söyliyeyim..

      Azaltılan borçlanma faizi ile devletin 2002 den önceki yıllara nazaran 11 yıldır ödemediği sadece faiz parası 642 milyar liradır. Bununla ne yapılabilir derseniz bir örnek vereyim : ankara istanbul hızlı tren 5 milyar tl maliyeti var.

      Şu anda merkez bankasının kasasında 130 milyar dolar yok mu 24 milyar dolardan gelmedi mi buaralara?.. en az 100 milyar dolar artısı var.

      İMF'ye 23 milyar dolar borç bitmedi mi?

      Yani Sözün özü; sadece özelleştirmenin paralarıyla bunların yapılamayacağını çocuklar bile anlar.

      Bizim cebimiz neden bundan haberdar değil derseniz onun cevabı sizinle, yeteneklerinizle, kısmetinizle alakalı bence...

      Sil
  13. hocam özelleştirme kötü bişey midir? eksisiyle artısıyla değerlendirildiğinde hangi taraf ağır basmaktadır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben özelleştirmeden yanayım. Çünkü bence devlet üretim yapmamalı. Bugün artık özel kesim her şeyi üretebiliyor. Eskiden zorunluluk nedeniyle devlet (Sümerbank) pijama üretirdi. Bugün bunlara gerek yok. Devlet altyapıyı yapacak ve özel kesimin üretiminin kalitesini denetleyecek. Ama bu kadar malı mülkü özelleştirirken bir daha bunlara muhtaç kalınmayacak önlemlerin de alınması gerekir. Yoksa bu gelirlerle bütçe açığını kaparsak on yıl sonra aynı sorunlarla karşılaşırsak satacak bir şey de bulamayız.

      Sil
    2. çok teşekkürler hocam

      Sil
    3. bence bu biraz ezber hocam.hizmetin,kalitenin özeli devleti olmaz.önemli olan değer yaratmak.hizmet ve kalite.

      Sil
  14. Hocam Saygılar,
    Cari açık ve bütçe açığına ilişkin yapısal reformların sonuç vermesi sizce ne kadarlık bir sürede olacaktır?Yukarıda arkadaşların işsizlik verileri hakkındaki tartışmalarını yersiz buluyorum.Önemli olan işsizliğe çözüm üretmektir.Bugün işsizliğin tek çaresi girişimci yetiştirebilmektir.Sizce buna ilişkinde bir reform yapılmalı mı?Gerçi çeşitli fonlar var ama hani demek istediğim daha kapsamlı bir reform.Girişimci ruhu oluşturmaktan girişimciliğin pratiğine kadar olabilecek bir reform.Teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her iki açıkla ilgili yapısal dönüşüm de uzun yıllar alacak bir iş. Kurla oynamak dışında cari açığı düşürebilmek için ithal edilen malları burada rekabete açık maliyetle üretmek hem zaman alıcı hem de yorucu bir iş. Ama başka çare yok. Eğer bu işlere 2003'de başlamış olsak bayağı mesele halletmiş olurduk. Aynı şey bütçe açıkları işçin de geçerli. 10 yıllık bir süre gerekli dersek fazla abartmış olmayız sanırım.
      Girişimci yetiştirmek de kolay değil. Bizim eğitim sistemimiz memur yetiştirmeye yönelik. Çünkü biz soru soran sorgulayan insanları sevmiyoruz. Önce kendi zihniyetimizi değiştirmemiz sonra da o çerçevede çocukları soru soran, analiz yapan insanlar olarak yetiştirmeliyiz. Ki onlar da gözlerini ücretli işlere dikmek yerine girişimci olsunlar.

      Sil
  15. Merhabalar Hocam,

    Turkiye'deki ekonomik gelismeler ve ekonomik politikalarin basarisi veya basarisizligi uzerine yorum yaparken global ekonomideki degisimleri goz ardi etmememiz gerektigini dusunuyorum. 2002-2007 arasinda tum gelismekte olan ulkelerde, global ekonomideki olumlu hava, yuksek buyume ve dusuk enflasyonun etkisiyle cok benzer trendler gorulmustur. Turkiye'de butce acigi risk olusturacak sekilde buyuk kalsaydi, durum farkli olabilirdi elbette. Ancak butce ecigi neticede eksojen bir degisken degildir; ekonomideki diger olumlu degisimler butce acigina da (genellikle) olumlu yansir. Bu sebeplerden, global vaziyetin bu donemde Turkiye yonunde calistigini ihmal etmemek gerekir.

    Sevgiler, iyi calismalar,

    Filiz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru 2002 - 2007 arasında küresel sistem Türkiye lehinde çalıştı. Ama unutmamak gerekir ki 2008 - 2012 arasında da Türkiye aleyhine çalıştı.

      Sil
    2. Aslinda pek oyle oldugu soylenemez. 2008 krizinden sonra gelismis ulkelerden kacan sermaye gelismekte olan ulkelere akti. Euro bolgesi disinda kalan, Turkiye dahil pek cok gelismekte olan ulke, buyuk oranda bu sermayenin etkisiyle, kriz sonrasinda kisa sureli bir daralmanin ardindan, yuksek buyume oranlarina ulasti. Bu durum kuresel krizin ihracata olan daraltici etkisine ragmen gelisti. Benim G. Ozkan'la konuyla cok iligili olan bir makalemi (Global Financial Crisis, Financial Contagion, and Emerging Markets) su adreste bulabilirsiniz: http://www.imf.org/external/pubs/cat/longres.aspx?sk=40167.0.

      Ayni donemde talep etkisiyle fiyati dusuk kalan petrol ve kurun deger kazanmasi da enflasyon kontrolune yardimci oldu. Ancak Turkiye gelismekte olan ulkeler arasinda enflasyonu goreceli yuksek kalan bir kac ulkeden biri oldu. Bu anlamda 2008-2012 arasinda enflasyon yonetimindeki basaridan bahsetmek biraz zor gorunuyor.

      Sil
  16. Merhaba,

    Bu dönemde, Faizlerin dünya genelindeki seyri ile karşılaştırmak açısından Amerikan ve Gelişmekte olan ülkeler ort. faizi'ni de 2 ek satır şeklinde tablonuza eklemek faydalı olmaz mı??

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olabilir ama o zaman onların enflasyonunu da eklemek gerekir. Çünkü nominal faiz bir anlam taşımıyor asıl olan reel faiz.

      Sil
  17. Hocam merhaba
    Hafta sonuna iki önemli çalışmayı sıkıştırdınız.Bu çalışkanlığınıza diyecek bir şey bulamıyorum.Elinize ve kaleminize sağlık.

    AKP'nin 10 yıllık ekonomik performansını değerlendirdiğiniz analizinizi son derece objektif buldum.Analizde resmi verilerden hareket etmeniz son derece doğru.Alternatif verilerden hareketle değerlendirme yapılmaz.Yapılması gerekenleri de manifesto gibi ortaya koydunuz.Sadece karne notunda sizden ayrıştım Benin notum 7

    İyi akşamlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Resmi verilerin dışına çıkmaya başladığımız anda bir yere varmamız çok zor.
      Karne notunuza saygı duyarım. Ben de 7 diye düşünüyordum ama yapısal reformlardaki gecikmeler nedeniyle hal ve gidişten 1 puan kırdım.

      Sil
  18. ibrahim ince anlaşılıyorki akp sempatizanı,hayata at gözlükleriyle bakmak subjektif olmak,tarafı olduğu veya olduğunu sandıklarının hatalarını göremeyecek kadar kör bir bakış açısı insanı ,insani değerlerden yoksun bırakacak karakter olmaya mahkum eder.Tüik çalışanları bile açıkladıkları verilere inanmıyorsa , vatandaş neden inansın.bugün dünyanın en pahalı benzinini kullanmaya zorlayan AKP iktidarı değil mi.Tüpraş neden benzinin rafineri çıkış fiyatını açıklayamaz?üften püften rakamlar yayınlayıp bunlarıda resmi rakamlar olarak sunmak bu iktidarın şeytana papuçunu ters giydirecek bir zihniyete sahip olduğunu gösterir.Ama bu ülkede yarım ton kömüre oyunu satan insanlar olduğu sürece bu ülke bunları hak etmektedir. Fazlası zaten bu millete fazlasızır.demokrasiyi sadece kendi hakkını almak olduğunu sanan,menfaati zedelenince ortada demokrasi bırakmayan vahşi bir mahluka dönen insanlara bu akp nin yaptıkları elbetteki müstahaktır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Açıklanan verilerle ilgili sorunları dile getirmek hakkımız olmakla birlikte eğer onların yerine daha doğru olanları bir başkası ya da biz üretemiyorsak kullanabileceğimiz başka veri yok demektir.

      Sil
    2. İbrahim İnce de her TC vatandaşı gibi sandığa gidip,demokratik hakkını kullanmakta ve ülkeye en fazla fayda sağlayacak partiye oyunu vermektedir.Bundan doğal bir şey olamaz.

      Lütfen artık ekonomik performansları parti gözlüğü açısından değerlendirmeyelim.Ortada bir başarı varsa onu alkışlayalım.Başarısızlık varsa da onu objektif ölçüler içinde tenkit edelim.Hocamın analizinde ortaya konan ekonomik başarıları eğer CHP ortaya koysaydı ona da 7 notunu verir ve alkışlardım.
      Enflasyon 30'dan 6'ya gelmiş.Bu başarı değil de nedir.Faiz seviyesi %64'den %6'ya gelmiş,bu başarı değil de nedir.Ortalamada %5 büyüme sağlanmış,bu başarı değil de nedir.
      Bütçe dengesi başarıdır.Borçlar/GSYİH oranı giderek azalmaktadır.%39'la Maastricht kriterleri tutmaktadır.

      AKP'nin başarısız olduğu konular ise işsizlik ve cari açık olgusudur.Bu iki konuda başarı sağlanamamıştır.
      Türkiye yararına kim bir iş yaparsa parti ayrımı yapmaksızın sonuna kadar desteklerim.Kim ki ülkeye zarar verecek bir davranışta bulunursa da onun karşısına elimden geldiğince çıkarım.

      Herkesi de olaylara parti taassubu içinde değil de sadece objektif kriterler açısından bakmasını tavsiye ederim.Ülkenin yararına olan davranış budur.

      Sil
    3. Puanlamaları yaparken Sezar'ın hakkı Sezar'a yapmalı, parti gözetilmemelidir. Yalnız AKP iktidarı devraldığı dönemde, bir önceki hükümetin - kendi iktidarlar pahasına, Derviş politikaları ile, enflasyonu kontrol aldıklarını ve AKP'nin bunun meyvesini yediğini söylemek yanlışlık olmayacaktır. 2001 yıl sonu enflasyon oranı %88.6'dır.
      Faiz seviyelerindeki en büyük etken merkez bankasının para politikasıdır ve bu da büyük ölçekte enflasyona bağlıdır ve arada genelllikle bir faz farkı vardır. Bundan dolayı enflasyon düşerken, faizin de gerilemesi gayet normaldir (2001'de faiz oranı bir ara %120'yi geçmiştir, ardından düşüşe geçmiştir.
      Ortalama %5 büyüme, Türkiye'nin 80 yıllık büyüme ortalamasıdır. Bu büyüme oranı ise AKP iktidarı döneminde Gelişmekte olan ülkeler ile kıyaslandığında Türkiye'nin zayıf kaldığını göstermektedir.
      Ayrıca GSYİH hesaplama oranı da 2008 değiştirildiğinde GSYİH'miz bir gecede %37 yükselmiştir. Bu noktada borçlar/GSYİH oranını etkilemektedir.

      Sil
  19. Merhaba Mahfi Bey,
    Haftasonumuzu 2 güzel yazınızla güzelleştirdiniz,
    Ekodiyalog zamanından beri sizi takip eden biri olarak bu site için tekrar teşekkürler..
    Toplumun 2 kutup olarak tepki verdiği hükümet performansı gibi kritik konuda bilimsel ve nesnel yazılarınızın devamını bekliyoruz.

    Saygılarımla,

    YanıtlaSil
  20. 2002 ve öncesi yılların ekonomik, siyasi ve sosyal şartlarınıda değerlendirmek lazım. 2002 kriz sonrası yıl.

    YanıtlaSil
  21. Merhaba Mahfi bey, majestik72 ye katiliyorum. Sayin Babacan in hukumetten ayrilmasini bu etapta bu kadar borc varken dogru bulmuyorum. Bu isi takip edip ulke nin dogru yonlendirilmesi gerekiyor. Hepimize bazi gorevler dusuyor.Hocam sizinde yonlendirmelerinizlede refaha cikmayi umut ediyoruz. Saygilarimla Mumtaz Ozturk.

    YanıtlaSil
  22. Selam Mahfi Bey,

    Size müsade ederseniz bir kaç soru sormak istiyorum:

    1) Merkez bankasının, özel bankalardan topladığı döviz rezervini cari açık finansmanında kullanması ve bu rezervden arta kalan miktarı 'cari açık finansman fazlası dış sermaye girişi' olarak hesaplandırması konusunda bir bilginiz var mı? Bilginiz yoksa, hükümetin bankaların döviz cinsi munzam karşılıklarını Eylül 2011'den beri 9 kere arttırması sizce normal mi?

    2) Selim Somçağ'ın yorumu hakkında ne düşünüyorsunuz:

    Türkiye’ye 2011 sonbaharından beri cari açığı tümüyle finanse edebilecek boyutta yabancı sermaye girmemektedir. Hükümet bu durum karşısında döviz kurlarını yükseltmeden cari açığı finanse edebilmek için 2011 sonbaharından itibaren özel sektörün döviz rezervini ve halkın elindeki altın stokunu kullanmaya başlamıştır. Hükümetin bankaları vatandaşın elindeki kara gün altınlarını toplamaya yönlendirmesi de bu politikanın bir parçasıdır. Küresel kriz ortamında bunun son derece miyop bir politika olduğu ve bu acıklı durumun Türk ekonomisinde bir zaman sonra ortaya çıkacak vahim olayların habercisi olduğu açıktır. İşin en acı tarafı da bu oyunu kurgulayanlar dışında bütün Türkiye’nin olan bitenden bîhaber görünmesidir.


    teşekkürler,
    Evren

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1)Özel bankalardan alınan ve rezerve konulan dövizler cari açık finansmanında kullanılmıyor. Bunlar zaten cari açığı finanse etmek üzere gelen dövizlerin birikmesiyle oluyor. TCMB, bankaların döviz cinsi zorunlu karşılıklarını 9 kez arttırmadı. Arttırdığı TL zorunlu karşılıklar yerine dövizle ödeme yapmak isteyen bankalara uygulanacak ROK oranlarıdır. Bu opsiyonel bir olaydır ve bankalar istemediği sürece buna girmeyebilirler.
      2) Selim Somçağ'ın yorumunu bilmiyorum.
      Türkiye'ye giren yabancı kaynak cari açığın üzerindedir. Bu da doğaldır ve marifet de değildir çünkü Türkiye'de hem borsa getirisi hem de faizler çok yüksektir.
      Altın meselesinde durum karışıktır. Altınları toplayıp İran'a ihraç ediyoruz diyerek doğalgaz ödemesinde kullanmak benim aklıma hiç yatmamaktadır.

      Sil
  23. bir hukümetin sahtekarlık olayı sadece "enron" zihniyetli şirketlerde görülebilir. resmi kurumlar gerçek verileri nasıl olur da çarpıtılmış veya mevcut hükumetin istediği şekilde açıklayabilme rahatlığına göre davranabilirler. üstelik dünyadaki tüm kurum ve şahıslar bu verilere göre biraz olsun dayanarak hareket edebiliyorken...

    bir gram sahtekarlık için hiçbir hükümetin bu şekilde risk alabileceğine ihtimal veremiyorum. atılan her iftira yersiz ve dayanaksız. gerçek verileri tam anlamıyla göstermiyor olabilirler, hem fikirim ama aşırı derecede oynama yapılabilmesi imkansız. bir dayanak vermemi istiyorsanız, subjektif de olsa kredi derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlara bakmanızı tavsiye ederim. onlar sadece bu verilere bakarak not vermiyorlar, kendilerinin oluşturduğu istatistik veriler de not politikalarını etkilemekte. derecelendirme kuruluşları çok mu yerinde kararlar veriyor; değil ama bütün dünyanın gözü üzerinizdeyken, sahtekarlık yapabilmek bir yere kadar olabilir. Yunanistan örneği gibi. eğer sahtekarlık olsaydı bu 10 yıl sürmezdi bile...

    ülke ekonomilerini ölçen yüzlerce uluslararası kuruluş var. bunların belli dönemlerde yayınladıkları endeksler, veriler var. en olmadı buralarda bir tutarsızlık yaşanabilirdi.

    "hsbc, markit group - purchasing managers' index"
    http://www.gfmag.com/tools/global-database/economic-data/12069-global-economic-indicators-key-sources-and-links.html#axzz2HF6ipZez

    akp taraftarı değilim ama her seferinde bu veriler açıklanırken bir yerlerde bit yeniği aramak bi yere kadar saçma geliyor. eğer ki veriler 2002'den beri aşırıya kaçarak çarpıtılsaydı, şimdiye kadar patlak verdiğini görebilirdik. dahası, veriler zaten iç açıcı değil. daha kötü olduğunu iddia etmek neye yarar?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yunanistan örneği ilginçtir. Onların verileri de uluslararası kuruluşlarca izlendi, değerlendirildi, yorumlandı. Ama on yıl sonra anlaşıldı ki verilerin neredeyse tamamı yalan yanlışmış. Buradan hareketle bu işler Türkiye'de de böyledir demek istemiyorum. Bunu diyebilmek için o verileri benzer biçimde yeniden üretip incelemek gerekir. Ama bu dediğiniz uluslararası kuruluşlar kendi verilerini üretmiyor hepsini bizden alıp yayınlıyor.
      Verilerde manipülasyon olmayabilir ama 2002 öncesine göre ölçümlerde çok önemli yöntem değişiklikleri olduğu kesin. Bunlar bazı olayları eski ölçme yöntemlerine göre daha iyi durumda gösteriyor. Örneğin enflasyonda mevsim etkilerinin giderilmesi gibi.

      Sil
    2. Cevabınız için teşekkür ederim. Bilgi eksikliğim varmış. Umarım dediğiniz gibi Yunanistan'ın durumuna belli bir zamandan sonra düşmeyiz.

      Sil
    3. Son dönemde çok sık istatistik yöntemi değiştirmemiz benim de kafamı karıştırıyor açıkçası. Şimdi de cari açık ölçme yöntemi değişecekmiş. Bu değişikliklere ve amaçlarına iyi bakmak gerek.

      Sil
  24. Hocam Türkiye ekonomisi için merkez bankası faiz oranlarını yükseltmeli mi düşürmeli mi? Bu büyüme rakamları Türkiye için yeterli midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu büyüme oranı Türkiye için yeterli Deği,l. Türkiye'nin potansiyel büyüme oranı % 5 - 5,5. O nedenle % 3 düşük kalır.
      TCMB'nin faiz oranlarını şimdilik değiştirmemesi gerekir. Çünkü reel faiz eksiye dönüyor. Ama üzerlerindeki faiz indirme baskısını atlatabilecekler mi onu bilemem.

      Sil
    2. Tam tersi madem reel faiz sıfıra gidiyorsa faizleri artırsa olur mu?en azından arada 2-3 puan olsa olmaz mı? Zira böyle tasarruflar nasıl artması bekleniyor?acaba faizleri biraz daha yukarı çekilse başka dengeler bozulur mu?

      Sil
    3. Türke Başka Yabancıya Başka Reel Faiz başlıklı yazımda belirttiğim gibi faizi yükseltince bu kez yabancı para girişi artıyor o da TL'yi değerli hale getiriyor. Yani faiz iki yönü keskin kılıç gibi.

      Sil
  25. hocam 10 yıldır işsizziz neden?özel sektör eleman almamak için herşeyi yapıyor.ben bir adamla kocam şantiyeyi yönetirim diyen müteahhit gördüm.daha ne diyim size!!anlayın artık!!!
    devlette şiştikçe şişiyor...vergileride arttırıyor...
    daha etkin devlet neden yok...devletin harcamaları normalmi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben anlıyorum anlamasına da benim anlamam bir işe yarıyor mu emin değilim.

      Sil
  26. Hocam yaziniz da yorumlar da cok faydali. Size ve yorum yapan herkese tesekkurler.

    YanıtlaSil
  27. Hocam çok iyi tespitler tamda 10 seneki durumumuzu ve performansımızı gösteren sonuçlara bakıyordum ki Hızır gibi yetişdiniz imdada sağolun. Benim çok kısa sorum olacak tasarruflarımız artarsa dış borcumuz neden azalır? Tasarruflar artarsa bankada atıl bekleyen tl miktarı artmış olur dış borcu ise dövizle alıyoruz.sebebi nedir?cevabınız için şimdiden teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Tasarrufların artması demek tüketimin azalması ve dolayısıyla ithalatın da düşmesi demektir.
      Ayrıca tasarruf artarsa içeriden borçlanma imkanı doğacağı için dışarıdan borç almaya gerek kalmaz.
      Dış borcu dövizle alıyoruz ama bizim ihtiyacımız TL. Dış borç almamızın nedeni döviz ihtiyacından çok likidite ihtiyacını karşılamak.

      Sil
    2. Ama hocam ihtiyacımız tl diyorsunuz da petrolü girdileri hammaddeleri nereden karşılayacağız dövize gereksinim duymayacakmıyız

      Sil
    3. Elbette duyacağız. İthalatımız için duyacağız. Ama tasarrufumuz yüksekse en azından iç ihtiyaç için dışarıdan borçlanmayız.

      Sil
  28. hocam süper bir yazı olmuş kaleminize sağlık...

    hocam bikereye mahsus gelirler kalemi ya bi gün tükenirse burdan elde edilen gelirler nasıl daha iyi şekilde değerlendirilebilinir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Bir seferlik gelirler nefes almaya yarar. Bunların yarattığı olumlu havadan yararlanıp bunlara muhtaç olmayacak yapısal dönüşümleri yapmak gerekir. vergi reformu, kayıp, kaçağın, kayıt dışının önlenmesi bunların başında geliyor.

      Sil
    2. Hocam, bu kadar yüksek olan vergi oranları karşısında kayıt dışını nasıl engelleyeceğiz ?

      Sil
  29. Hocam elinize sağlık, çok yalın bir değerlendirme olmuş. Başarı/başarısızlık değerlendirmesinde referans olması için elinizde varsa ülke olarak kıyaslandığımız BRIC ve MIST ülkeleri için aynı döneme ait verileri paylaşabilir misiniz?
    Teşekkür ederim.
    Saygılarımla,
    Hamdi Erçelik

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Paylaştım, yazıyı tekrar gözden geçirin.

      Sil
  30. Hocam yazınız çok güzel olmuş. Elinize sağlık.

    2002 yılında internet giderimiz, doğalgaz giderimiz, mobil iletişim giderimiz bu kadar değildi. Cep telefonumuz bu kadar değerli değildi. Her hanede otomobil yoktu vs. Bununla birlikte elektrik, doğalgaz, benzin daha ucuzdu. Şimdi soru şu: sizce de kalkınmadık mı?

    Özelleştirme yapabilmesi bir hükümet için başarıdır. Hocamın da dediği gibi yapılmalıdır. Yüksek Hızlı Tren, Marmaray, 3. Köprü, Duble yollar, Göktürk-I-II, Hava ulaşımındaki gelişmeler özelleştirmeden gelen paraların yok olmadığınının kanıtları sayılamaz mı? Bunlar önemli altyapı yatırımları değil midir?

    Neden sadece veriler yeterli değil diyoruz? Sorunlara çözüm önerileriyle gidebilsek keşke.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Çözüm önerilerimi yazının altında verdim.
      Kalkınmak ayrı şey büyümek ayrı şey. Bu konuda bir yazım blogumda var.
      Daha fazla yol yapmak kalkınmaktır.
      Daha fazla benzin tüketmek büyümektir.
      Daha fazla kitap okumak ve daha çok hoşgörü sahibi olmak ise gelişmektir.

      Sil
  31. Hocam o zaman Türkiye'nin tasarruflarının yetersiz olmasından dolayı hem ithalat için hemde iç piyasa için dışarıdan borçlanırız.dışarıdan gelen dövizde içeride yatırım harcamaları için harcanacaksa döviz piyasasında tl ye çevrilir. Bunu böylemi düşünmeliyim

    YanıtlaSil
  32. Sayın hocam,resmi rakamlar ile yapılmış çok değerli bir çalışma olmuş,çok teşekkürler.Fakat halkımız gözlemlediğim üzere nominal değişmelere değil reel değişmelere daha duyarlı oldukları için her ne kadar enflasyon'da,büyüme'de v.s iyi bir performans sergiledik desek de bu durumu pek inandırıcı bulamamaktadır.Blogunuzu son 1 aydır takip etmeye çalışıyorum her yazınız biz iktisat öğrencileri için ders niteliğinde.Gözümden kaçtıysa affedin ama reel değişmeleri baz alarak yazdığınız bir yazı,hazırladığınız bir tablo var mıdır ya da böyle bir çalışma yapmak mümkün müdür hocam ? Şimdiden teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda ayrı bir yazı yazacağım.

      Sil
    2. Merhaba Hocam.Bu güzel çalışma için öncelikle teşekkür etmek istiyorum. Tabloya baktığımda işlerin iyi gittiği dönemlerde bile işsizliğin bir türlü makul seviyeye gelmediğini görüyoruz.Bu sanki bizimle alakalı bir durum.Ekonomiyi bir türlü istediğimiz düzeyde kayıt altına alamıyoruz.Çok fazla kayıtsızlık var.Örnek olarak çalıştırılan işçinin sigortasının yatırılmaması ya da satılan ürüne fatura kesilmemesi gibi pek çok örnek verebiliriz.Yapısal reformlara bana göre ekonomiyi öncelikle kayıt altına alarak başlamalıyız.Eğer bunu yapamazsak oluşacak bütçe açığı için ya borçlanmaya gidilecek ya da elde ki kurumlar satılığa çıkarılacak.Dengeli bir bütçe için de ben özelleştirilmelerin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum.Ama bunu yaparken de gerekli tedbirler alınmalıdır.Bunlar tek seferlik günü kurtarmaya yönelik özelleştirmeler değilde daha sağlam bütçeye sahip olmak için yapılmalıdır.

      Sil
    3. İşsizlik 2001 krizi öncesinde % 8'lerdeydi. Krizle birlikte % 10'lara fırladı ve bir daha inmedi. Ya da inse de inişler kalıcı olmadı.

      Sil
  33. öncelikle yazı için teşekkürler..benim görüşüm bu hükümet kabaca hiçbir şey yapmayıpta gelişine yönetse bile ülkenin kendí potansiyelí var ve kendiliğinden yuzde 3 ortalama ile 2000 sonrası bÜyürdü.potansiyel üzerine katmışlarda bıraz ılerleme sağlanmış fakat tasarrufların yüzde onun altına dÜştüğü, tüketímın kamçılandığı bír ortamda gerçek olmayan veriler eşliğinde íçinde bulunulan durum itibariyle bir hiçbir olumlu düşünemiyorum.heleki xu100 gereksiz yere 80.000 aşmış hatta ve hatta aralık enflasyonu hıç olmadigI kadar dùsuk cıkmısken.(Emeklı ve memur maaş artışından olsa gerek).

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Evet böyle bir görüş de var. Yani hiçbir şeye yapmasak bile bu ekonomi % 3 büyür diyen.
      Verilerin gerçek dışılığı konusunda görüşlere saygı duymakla birlikte ben yorum yapmıyorum. Çünkü bu konuda bir şey söylemem için benim veri üretiyor olmam gerekir.

      Sil
    2. Elinize sağlık Mahfi Bey. Çok bilgilendirici bir çalışma olmuş. Geçenlerde konuştuğum yabancı fon yöneticileri TUIK rakamlarına Avrupa ve ABD rakamlarından daha çok güvendiklerini söylediler. Ama aynı kişiler "Cari açığı yeniden hesaplayacağız" açıklamasından sonra paniğe kapıldılar

      Sil
  34. Sayin hocam buyumenin nasil gerceklestigi, butce aciklarinin nasil kapatildigi gibi bilgiler de onemli degil mi sizce, tablolar o bilgilerle birlikte degerlendirmek icin. Ornegin son 10 yilda ciddi bir ozellestirme yapildi, dolayisi ile devletin aktifleri kuculdu gelen paralar butce acigi icin mi kullanildi?

    Keza buyume ne ile saglandi? Borclanma ile mi? Verimlilik ile mi? Sanayi uretimi artisi ne oldu son 10 yilda?

    En iyi dileklerimle,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette çok önemli ama o zaman konu blog yazısını aşıyor neredeyse bilimsel bir makaleye dönüyor. Onu da yaparız ama yeri burası değil.
      Özelleştirme gelirlerinin önemli bölümü bütçe açığı için kullanıldı.
      Büyüme sadece borçlanma ile sağlanamaz. Borçlanma işin finansman yönüdür. Büyüme varsa mutlaka verimlilik artışı ya da üretim artışı söz konusudur.

      Sil
  35. Hocam TV'de Son Baskı programında Türkiye özelinde bugünün tasarruf miktarının Gini Katsayısı ile ilgisi olmadığını söylemiştiniz. Bundan yola çıkarak hükümetin en azından kısa vadede böyle bir endişesi olmadığını anlıyorum. Peki sizce bizim mevcut gidişatımız ne yönde? Kendi teknolojimizi de üretemediğimize göre Çin gibi ucuz iş gücü cenneti olma yolunda mı ilerliyoruz? Yoksa daha mı iyimser olmalıyız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şunu demek istemiştim Gini katsayısında iyileşme olsa yani gelir dağılımı düzelmeye gitse tasarruf oranı düşer. Çünkü biliyorsunuz asıl tasarrufu zenginler yapar. Gelir dağılımı düzeliyor da zenginlerin eline daha az para kalıyorsa tasarruf oranı düşer. Bizde Gini katsayısı iyiye gitmediği için tasarruf oranının düşüş nedeni bu değil.
      Çin konusunu çok küçümsememekte yarar var. Şu anda fason üretim yapıyor gibi dursa da yavaş yavaş kendi markalarını çıkarmaya başlıyorlar. Biz bunu hiçbir zaman yapamadık. Hep fasonculukta kaldık.

      Sil
  36. Bir bilim insanı bir olayın sonucuyla değil sebebiyle ilgilenir.yani mesela bir kişi kalkıp da "bakın kuş uçuyor" derse bu kişi şahsi kanaatim bir bilim insanı değildir.sadece bir gözlemcidir.Bilim insanı o kuşun uçtuğu gözlemini yapar fakat bununla yetinmez ve bu kuşun "nasıl uçtuğunu" merak eder. ve bunu keşfetmeye çalışır. burada da benzer bir durum var. biz burada sadece ekonomik verilere odaklanırsak bu bir istatistikten ibarettir. ekonomi bilimi verilerle ilgilenmez gerçeklerle ilgilenir.yani o verilere değil onların kaynağına inmek gerekir.veriler sonuçtur sebep değil.tıpkı kuşun uçmasının sebep değil sonuç olduğu gibi.ekonometri ile ekonomiyi birbirinden ayırarak tekrar konuya bakarsak.bu verilerin nasıl oluştuğuna gelirsek asıl noktaya varabiliriz.şöyle ki,abd ve avrupada meydana gelen ekonomik krizlerin etkisiyle son 15 yıldır başta FED olmak üzere avrupa merkez bankası,japonya merkez bankası ve tüm büyük ekonomiler "sıfır faiz ve bol likit" politikasına geçmiştir.bunun sonucunda dünyada inanılmaz bir likidite vardır ve faizler sıfırdır.bu likidite bolluğu bizler gibi gelişmekte olan ülkelere de ister istemez uğramaktadır.peki neden uğramaktadır?yani buraya bu sermaye ne karşılığı girmektedir?kar etmeyeceği yere yatırım gelir mi?gelmez.peki ne için buraya gelmektedir?faize olabilir mi?veya varlık satışlarına?varlık ne?özelleştirmeler olabilir mi?yani biz bu elimizdeki tüm varlıkları özelleştirme adı altında satarak ve bu sermayeye büyük faizler ödeyerek yani halk dilinde BORÇLA bu sermaye girişini finanse etmekteyiz.ve işin daha kötüsü biz bu giren sermayeyi yatırıma yönlendiremiyoruz.yani biz bu sermayeden bir değer yaratamıyoruz,tümünü tüketim mallarına ve enerjiye ödüyoruz.
    Değerli Hocam! çok özür dileyerek size bir eleştiri de bulunmak istiyorum.haddime değil ama sadece rakamlarla ekonomiyi anlayamayız.felsefesine inmemiz şart.ayrıca verilerden bazıları eksik kalmış.onları da eklerseniz daha objektif olabilir.(hangileri olduğunu siz benden daha iyi bilirsiniz sanırım)...saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler eleştiriniz için. Ne var ki söyledikleriniz bu blogun amacını aşar. Benim amacım burada temel bilgiye dayalı yorumları paylaşmak. Bu blogu okuyanların hepsi iktisatçı değil.

      Sil
  37. hocam burada bir ilüzyon olabilir mi?mesela şapkadan tavşan çıkaranlar,gerçekten mi çıkarıyorlar bu tavşanı yoksa bize mi öyle algılatıyorlar?bu rakamlarda da aynı şey var.abd sermayesi, matbaadan karşılıksız olarak bastığı dolarlarla gelip herşeyi satın alıyor.işin tamamen özü bundan ibarettir.gerisi ilüzyondur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer illüzyon varsa şapkadan çıkan tavşan gerçek de olabilir yalan da.

      Sil
    2. hocam,şapkadan çıkan tavşan zaten gerçek.gerçek olmayan onun şapkadan çıktığı.siz elinizdeki gerçek malları yeter ki satmaya razı olun.ben size istediğiniz kadar para basar gelirim.tüm malınızı alırım.siz yeter ki satın.benim basacağım paranın maliyeti yok çünkü.biraz kağıt biraz mürekkep.siz yeter ki o tavşanın şapkadan çıktığına inanın.ben size istediğiniz kadar tavşan çıkarabilirim.

      Sil
  38. mükemmel bir yazı hocam ellerinize sağlık, cari açığımızın kapatılışında ithali ikame etmeye çalışmak, ülkemizde üretmek ve pastadan birazda olsa biz dilim alsak ithalatı düşürüp ihracata katkıda bulunmasından maada işşizliğide bir nebze düşürecek, daha fazla kişiye maaş vermek, farklı çarklara para bile enjekte edecek, belki gini'yi bile etkileyecektir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Evet ben de bir kaç yıldır aynı öneriyi tekrarlıyorum. Kısmi ve geçici ithal ikamesi uygulamaktan korkmamak gerekir. Önemli olan bu ithal ikamesini kalıcı hale getirmeden uygulamak ve dışarıyla rekabeti ön planda tutmak.

      Sil
  39. Mahfi Hocam elinize sağlık. Ben de Ekodiyalog zamanından beri sıkı bir takipçinizim. Sormak istediğim şu: Bilindiği gibi bütçenin en önemli gelir kalemi vergilerdir. Türkiye'de vergi adaletsizliği yıllardır dile getirilen konulardan. Vergi gelirlerini gelir vergileri ve tüketim vergileri olarak iki ana gruba ayırırsak; AKP'nin 10 yılda, alt gelir grubu üzerindeki tüketim vergileri ile üst gelir grubu üzerindeki gelir vergilerini adil bir şekilde dengelemek amacıyla uyguladığı politikalar konusunda yorumunuz nedir? Bunları yeterli buluyor musunuz? Bu dengenin sağlanabilmesi için dünyada hangi aşamalarla ne gibi düzenlemeler yapılmaktadır? Biz bunun neresindeyiz? Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      AKP'nin veri politikasının yeterli olduğunu düşünmüyorum. Vergi adaletini gerçekleştirmek için bir şey yapılmadı. Şu anda Türkiye'de toplam vergi gelirlerinin % 65'i sizin tüketim vergileri dediğiniz dolaylı vergilerden, % 35'i sizin gelir vergisi dediğiniz dolaysız vergilerden alınıyor. Dolaylı vergiler gelire göre farklı oranlarda uygulanmadığı için adil değildir. Yani 100 TL'lik bir mal alan aylık geliri 1000 TL olan da % 18'den 18 TL KDV ödüyor, 100.000 TL aylık geliri olan da aynı miktarı ödüyor. Oysa dolaysız vergiler artan oranlı. Yani gelir arttıkça vergi artıyor.
      AKP on yılda bu yapıyı değiştiremedi.

      Sil
  40. Tek tek yanıtlama zorluğu nedeniyle toplu yanıt vermem gereken iki konu var:
    (1) Bazı okurlar oranların altında yatan nedenleri de açıklamak gerektiğini söylüyor. Haklılar ama o zaman bu blogun amacını aşarız. Bu blogun okurları arasında iktisatçı olmayanlar da var.
    (2) En çok yorum yapılan yazılarımdan birisi bu yazı oldu. Nedeni konunun taraflarının olması. Bazılarına göre ekonomi açısından AKP'nin on yılı müthiş başarılı bazılarına göre ise müthiş başarısız. Öyle olunca yorum sayısı artıyor. Taraf tutmadan bakınca ikisinin haklı ve haksız yönleri olduğu görülüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. siz elinizdeki bir malı sattığınız zaman o parayı yönetebiliyorsanız,yani yatırıma dönüştürüp,değer yaratıp kalkınabiliyorsanız başarılısınız demektir.bunu yapamayıp da o parayı tüketime harcıyorsanız başarısızsınız demektir.ve bu şekilde bir durum sürdürülebilir değildir.zaten türkyenin büyümesi sürdürülebilir değildir diyenler bu yüzden diyorlar.çünkü akp sattığı varlıklardan elde ettiği parayı tüketime ve faize ödüyor.yatırım yapmıyor.dolayısıyla bu sürdürülebilir değildir.

      Sil
  41. datalar konusunda uni.den beri takintiliyimdir, yapilacak sey ise zaman varsa bir kac noktadan teyitlemeye calismak yorumlarken. ito tusiad gibi kuruluslarin her esnafin odasi da varken kendi verilerini cesurca yayinlamalari gerekir.
    bilimsel bakmak makro olcude gidisati anlamak icin mikroyu incelemek demek, hocam genelde makrocudur ve saygi duyarim. yapisal degisimin olmamasina 1 puan kirmis ama ben 5 kirdim , akp bunun icin secilmisti. yapiyi duzeltmek boyunlarinin borcu.
    tr. vatandasi, devleti yonetenler dahil tuketim
    egilimi cok yuksek. ankaradaki mercedes sayisi munihten cok, ve bu halkin vergileri ustelik. cok ogundugumuz bankaciligimiz 10 sene once 300miltarlar gocurmusken simdi de kart aliskanligi ile uzun donemli kotu etki yapti, farkina varsak da kurtulamiyoruz.
    İssizler bir yanda atil bir askerdeki genclik var ki onyillardir bosa duruyor. askeri harcamalar denetlenmedigi icin tutari bile yok!
    yani bu ulkede potansiyel var, ama potansitelden biraz faydalanan geriyi unutuyor, metrobuse binip ilerlemeyen yolcu gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu sorunlar var ve bunları istatistikler yansıtmıyor.

      Sil
  42. Hocam merhaba, bu bilgilerin detayına ulaşsanız ulaşsanız siz ulaşırsınız.

    "Bir başka deyişle, altın ihracatı reelleştirilirken,
    genel ihracat birim değer endeksi kullanılmaktadır. Altın ithalatı reelleştirilirken ise, altın ithalat
    birim değer endeksi kullanılmaktadır. Bu durumda, altın ihracatının ihracat miktar endeksine
    katkısı aynı miktarda altın ithalatının ithalat miktar endeksine katkısından yüksek olmaktadır."

    http://www.tcmb.gov.tr/research/ekonominotlari/2012/tr/EN1229.pdf sayfa 7 1. paragraf.

    Tabii biz bunları bilmediğimiz için altın ithalatını ihracatından çıkarıp altın dahil altın hariç cari açık hesabı yapıyoruz.

    Bir de yeni bir cari açık hesaplama yöntemi kullanılacaktı, TÜİK açıklama yapmıştı, acaba onu da kullanıyorlar mı?

    Bu bahsedilen olgu bize ne kadarlık bir cari açık hesap hatası yaptırmaktadır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TÜİK henüz yeni cari açık tanımını kullanmıyor. O tanımın ne olduğu konusunu ben de merak ediyorum. Bu konularda IMF'nin uluslrarası standartları var ama bakalım ne çıkacak altından?
      TCMB'nin reel hesaplamasıyla sizin hesaplamanız arasında oran olarak bir fark çıkacağını sanmıyorum. Sonuçta doğalgazı alıp altını vermişiz bunu da ihracat yazmış ve ihracatı ite kaka 150 milyar dolara getirmişiz. Olayın özü budur. Dünyanın hiçbir yerinde dünya fiyatı belli olan bir malı üretmeyip ithal ederek ihraç eden ve bundan para kazanan bir ülke yoktur.

      Sil
  43. Batmış Yunanistan ile başarılı Türkiye'nin verilerini mukayese etmenizi isterim, tabii hayat standardı ve ücretlerin de Türkiye'deki karşılıklarının hesaba katılması şartıyla ..Bunlara ilaveten açık ya da gizli işsizlik verileri de değerlendirildiğinde kimin sırtına basılarak başarı(!) elde edildi ortaya çıkacak...Bir de bu dönemde yapılan ve sadece bütçe açıklarının finansmanında kullanılan milyarlarca doları bir çıkaralım (yok sayalım) bakalım..Bu başarı(!) neye rağmen gerçekleşmiş..Ne yazık ki rakamlar tabağa konup yenemiyor..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçmiş yazılarımda onu da yaptım. Yunanistan ile Türkiye karşılaştırması çok verimli değil. Çünkü Yunanistan'da sanayi yok. Herşey hizmet üretimi üzerine kurulu.
      Finansmandan özelleştirmeyi çıkarırsak ABD ve AB'de de merkez bankalarının ortalığa saçtığı paralar da çıkarmak gerekir.

      Sil
  44. Mukemmel bir analiz Mahfi bey, kutluyorum ve faizleri zorlamamak gerektigi ile ilgili goruslerinize katiliyorum.

    Saygilarimla,

    Murat Ucar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Aslında hiçbir şeyi fazla zorlamamak lazım. Örneğin büyümeyi potansiyelin çok üstüne zorlayınca cari açık artıyor.

      Sil
    2. çünkü biz cari açıkla büyüyoruz hocam.ithalatla.

      Sil
    3. Evet Türkiye "ne kadar ithalat o kadar büyüme" modeliyle büyüyor. Öyle olunca da cari açık artıyor. Bu yıl büyümeden fedakarlık edecek uygulamaya geçince ithalat da cari açık da düştü.

      Sil
  45. Merhaba hocam,

    Elektronik mühendisi olarak bir tecrübemi söylemeliyim; yanlış ölçümler ile yapılan değerlendirme ve sonuçlarda yanlıştır.

    saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de size bir iktisatçı olarak tecrübemi söylemeliyim. Haklısınız yanlış ölçümlerle yapılan değerlendirme de yanlış olur ama yanlışlık hep aynı şekilde ise trendi doğru gösterir. Yani sistematik olarak sürekli farklı konularda değişik yanlışlar yapılmazsa eğilimi, ölçme doğruymuş gibi görebiliriz. Ve ekonomide önemli olan o anlık sonuçtan çok eğilimdir.

      Sil
    2. Kapak olmuş resmen. tebrik ederim sayın Hocam. Aynı zamanda metroloji Uzmanı gibi ders vermişsiniz.

      Sil
  46. Üstad, dikkatimi çeken bir husus var. Söz resmi verilerden açılmışken TCMB'nin Türkiye'ye ilişkin açıkladığı altın stoku rakamlarını hiç inandırıcı bulmuyorum. Bir altın rafinerisi şirketinin sahibi "halkta 5000 ton altın yastık altı altın" var dediği zaman birçok kişinin buna inandığını "vardır abi" dediklerini gözlüyorum. Oysa, 1.2 milyar nüfusa sahip ve dünyada altına en meraklı ülke olan Hindistan'ın hanehalkı ve kuyum sektörü altın stokunun 18-20 bin ton arası olduğu, bizim 20 katımız GDP'ye sahip ABD'de ise özel sektöre ait altın stokunun 14-15 bin ton olduğu tahmin ediliyor (kaynak:US Geological Survey). Şimdi iddia edildiği gibi halkta 5 bin ton altın olsa kuyum sektöründe de en az 2 bin ton olması gerekir ki toplamı 7 bin ton eder. ABD'de 14-15 bin ton, 1.2 milyarlık Hindistan'da 18-20 bin ton altın varken bizde 7 bin ton olması hiç inandırıcı değil.
    Zaten yabancı uzmanlar Türkiye'nin gümrük birliği yıllarına kadar mücevher ihracatının kayıtdışı kalması nedeniyle söz konusu farklılığın oluştuğunu söylüyorlar. Sözün özü Üstad, son derece bilimsel yöntemlerle hazırlanan verilere inanmama yönünde bir eğilim varken, altın stoku gibi hesaplanması zor olan spekülatif verilere ise inanma gibi bir eğilimimiz var. Garip

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TCMB bu verileri kesin veri gibi açıklamadı. Dikkat ederseniz stok hesaplamasını belirli bir tarihten sonra yaparak o sayıya ulaştılar ve bundan öncesini hesaplayamadıklarını söylediler.
      Sözün özü olarak değindiğiniz konu ise çok güzel. Yalnız burada kabahatin biraz da bu verileri hazırlayanların iyi açıklayamaması olduğunu yani ortada bir iletişim sorunu olduğunu düşünüyorum.

      Sil
  47. Mahfi hocam..
    Öncelikle iyi akşamlar diler ellerinizden öperim...
    Ben yazılarınızı büyük bir keyif ve dikkatle okuyan bir okurunuzum...
    Hocam sizden bir ricamız olacak..2013 yılında banka mevduat faiz oranları ile ilgili bir yazı yazarsanız; bizleri onurlandırmış olursunuz...
    Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah.
      Kredileri de içeren böyle bir yazı yazmayı planlıyorum ama 2012 yılsonu verileri tam olarak çıksın ne kadar mevduat ne kadar kredi var bir öğrenelim ondan sonra yazacağım.

      Sil
  48. İi geceler hocam konu dışında bir sorum olacak yardımcı olursanız cok sevinirim...hocam bir arastırma ödevi yapıyorum vergisiz devlet faaliyetlerini yapabilir mi teorik olarak olsa da nasıl olur diye bunu arstırıyorum ancak yeterli kaynaga ulasamadım fikrinizi ve önerilerinizi paylasır mısınız şimdiden cok tesekkurler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık ki bu konuda benim de bildiğim bir kaynak yok. Sanırım devlet denilen örgütü parasız ya da kaynaksız yönetmek mümkün değil. Ya kendi yurttaşından vergi, haraç vb alacak ya da başka devletlerden haraç alacak.
      Bence siz biraz tarihsel bir araştırma yapmalısınız. Mesela Mısırda, Hititlerde ya da Mayalarda devlet hizmetleri nasıl yapılıyordu? Oradan hareketle bir yerlere varmak mümkün olabilir. Bu tür bilgileri Wikipedia'dan bulmak ve oradaki kaynaklardan yararlanarak geliştirmek mümkün olabilir. Hititlerde mali sistem konusunda benim Hitit Ekonomisi adlı kitabıma bakabilirsiniz.

      Sil
  49. Hocam Merhaba, rakkamlarımız bu kadar iyiyse insanın aklına neden halk bunu hissetmedi sorusu geliyor. Bunun iki tane cevabı olabilir diye düşünüyorum. 1-Rakkamlar yanlış. 2-Türkiye o kadar yaşanmaz bir ülkeydi ki ancak yaşanacak bir yer olabildi. Bir de şapkadan çıkartılan tavşanlar yollara binalara değilde üretime gömülseydi durum ne olurdu demekten kendimi alamıyorum. Sonuç olarak kötü yönetilirken bu durumdayız birde iyi yönetilsek no olurduk kim bilir? Saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayıları ve oranları bir yana bırakalım. Eğer bir ülkede son on yılda araba sahipleri, ev sahipleri, beyaz eşya sahipleri, kahverengi eşya sahipleri artmışsa ve sizin dediğiniz gibi halk bunu hissetmemişse bunun tek nedeni olabilir halın bu malı mülkü borçlanarak almış olması.

      Sil
    2. Sn. Bayar, tek haneli sayılara raKKam değil rakam denir. Sizin raKKam diye bahsettiğiniz şeylerin çoğuna(tek haneli olmayanlara) da sayı denir:)

      Sil
  50. sayın hocam, ya borçlanarak ya da satarak alıyoruz çalışarak, üreterek, hak ederek değil.ekonomik özgürlüğü olmayanın kişisel özgürlüğü olur mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yunanistan bu konuda bizden çok daha kötü, hiçbir doğru sanayi üretimleri yok. Buna karşın kişisel özgürlükte bizimle kıyaslanamayacak kadar iyi durumdalar.

      Sil
    2. sayın hocam, bu özgürlüğün ne kadar süreceğini yaşayıp göreceğiz ve ben o özgürlük bittiğinde size bu yazışmamızı hatırlatacağım. saygılarımla,

      Sil
  51. Hocam kişiselleştirmek istemiyorum ama çok basit bir soru sormak istiyorum.2002 yılında isteğe bağlı sigortadan emekli olan babamın aylığı 350 tl civarı idi.Şuanda eline geçen aylık net ücret 1100 tl civarında.Aradan geçen koca 1o yılda sizce babam reel olarak fakirleştimi?2002 yılına göre durumunu korudumu? yoksa fakirleştimi?Faiz,kira vs gibi herhangi bir yan gelirede sahip değildir.Hocam bana göre gitgide Çinleşiyoruz,Hindistanlaşıyoruz bu ÜCRETLERLE.Ben ekonomik gelişmişliğin salt yol,sağlık,savunma gibi alanlara devlet eliyle yapılan devasa harcamalarla oluştuğunu düşünmüyorum.Kişisel ücret refahımızıda geliştirebilmeli devlet.Maliye ve hazine kökenli olduğunuz için merak ediyorum gerçekten biz ücretlilere,emeklilere kaynağı yok mu bu ülkenin?Saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2003 başından bu yana aşağı yukarı % 100 dolayında enflasyon yaşanmış, yani fiyatlar iki kat artmış. Buna karşılık babanızın emekli aylığı 3,2 kat artmış. Eğer resmi verilere inanacaksak babanızın durumunun emekli olduğu tarihe göre daha iyi olduğunu söylemek gerekiyor. Ne var ki herkesin bütçesi ve herkesin harcama kalıbı kendine göre farklı. Yani enflasyon sepeti bir ortalamayı gösteriyor. O sepetteki bütün malların bizim kullandığımız mallar olması beklenemez. Bence bu ülkenin ücretlilere ve emeklilere verecek kaynağı var ama bunun için bazı yapısal reformların yapılması gereksiz harcamaların kısılması ve bazı vergilerde kayıp kaçağın önlenmesi gerekli. Bunları yapmayı kimse göze alamıyor.

      Sil
  52. benim asgari ücretli kardeşimin,bir ekmeğin 75 kuruş olduğu suyun bile parayla satıldığı bir memlekette 700tl lik maaşı,bu maaşı alabilmek için ne büyük bir yaşam mücadelesi içinde olduğu, buna rağmen her on kişiden birinin işsiz olduğunu düşünüp haline şükretmesi de bu rkamlara yansıyor mu HOCAM?

    YanıtlaSil
  53. Sayın Hocam,
    Bence tabloya yıllara göre kamu ve özel kesim borçları ile bütçe gelirleri içinde özelleştirmeden elde edilen gelirlerin payı da ilave edilmeliydi. Bunları da ilave etmiş olsa idiniz, tablo daha net olurdu diye düşünüyorum. Saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dediklerinizden kamu ve özel kesim borçlarını daha önceki yazılarımda yazdım. Bütçe içinde özelleştirme gelirleri zaten var.

      Sil
  54. Hocam yazı çok yararlı.Okurların katkı ve soruları ile birlikte daha geniş çaplı düşünme imkanı oluyor.Son kitabınız 'Kendime yazılar'ı keyifle okuyorum.
    Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Okur katkıları, karşılıklı yorumlar, sorular ve yanıtlar bu siteyi bir ekonomi forumu haline getiriyor. Çok hoş bir şey.

      Sil
  55. Hocam bence Türkiye artık bir yol ayrımına yaklaşıyor.Ben bu yol ayrımını şöyle izah etmek istiyorum,biz ülke olarak başka ülkelerin hamallığını,taşeronluğunu yapıp yurt dışına lisansör ülke olarak kaynak mı transfer edicez( bence öleyiz çünkü bir tane uluslararası bilinirliği yüksek katmadeğer yaratan markamız yok) yoksa bize hiçbir faydası olmayan işverenine ve işçisine para kazandırmayan fasoncu tekstil,ucuzcu turist getiren turizm,montajını yaptığımız otomotiv gibi sektörlerde ısrar mı edicez.Bu eğitim düzeyi ile zaten ülkemizin kaliteli işgücü yaratması zor görünüyor.Burdada zaten bir paradigma yok mu size göre de ?eğitim seviyemizi yükseltsek bu seferde mezun olan yığınlar doğal olarak tatmin edici maaşlar ve makamlar talep edicek.İlk önce bu açmazı aşmamız gerekiyor.Birde şunu merak ediyorum hocam hükümetlerin yanlış borçlanma yönetiminden kaynaklı hatalarından doğan ÖDEDİĞİMİZ kaynaklarımızı gsmh ye ekleyeceğimiz bir veri var mı?Yani atıyorum şuanda kabaca 1 trilyon tl'lik bir ülkeysek bu hatalar asgari düzeyde olsaydı gsmh'miz ne kadar olurdu.Açık öğretim işletme mezunuyum bilgi seviyeme göre yorum yaptım.Hatalarım olduysa özür dilerim hocam.Saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık ki bu tür değerlendirmeleri yapabilecek ayrıntıda veri yok elimde.

      Sil
  56. Merhaba,

    Enflasyondaki düşüşün temel sebebi olarak AKP'nin tutumundan ziyade, temeli Kemal Derviş ile atılan MB'nin bağımsızlaştırılması politikası olduğunu düşünüyorum. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, hükümetten MB'ye faizlerin indirilmesi ve piyasanın kısmen pompalanması yönünde açıklamalar olduğunu görüyoruz.

    Dolayısıyla, enflasyonun kısmen dizginlenmesinin sebebi olarak AKP'nin tutumundan ziyade, MB'nin kısmen de olsa bağımsızlaştırılması olduğunu söylemek gerekir diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olabilir ama bir dönemin faturası iyisiyle kötüsüyle genel olarak siyasal iktidara çıkar.

      Sil
  57. Ben REEL bir vatandaş olarak, yazdıklarınızdan hiçbir şey anlamadım. Parabol mu yapalım bu rakamlara bakıp?

    Özel sektör ve yabancı sermayeyi teşvik ederek, yüzlerce zarar eden(!) kamu iktisadi kuruluşunu satmamıza rağmen, 2002-2013 yılları arasında işsizlik oranı değişmemiş. Ekonominin büyümesine öncülük eden ve kâr eden şirketlerin ve sektörlerin büyümesi,istihdam sorununu neden çözmemiş ? Yoksa yeni istihdam yaratılmayıp, mevcut işçi sayısı ile ''emek'' sömürüsüne devam eden kapitalist sisteme hizmet etmeye mi başladık?
    ..
    Çiftçinin ayakta durmak için tarla takkasını ipotek ettirdiği; sattığı; mazot, gübre,ilaç,ırgat maliyetleri yüzünden ürününü yetiştiremediği veya ürününün dalda kaldığını bilmiyor musunuz? Maliyetine veya zararına ürününü satan çiftçimize de, enflasyondan bahseder misiniz, bir köy kahvesine oturup..Ya da bir zamanlar saman cenneti olan, şimdilerde ise samanı bile ithal eden ülkemizde Hayvancılarımıza anlatır mısınız şu enflasyonun ne demek olduğunu..Bunun tüketiciye yansımasından bihaber misiniz?
    ..
    Ya da gelin istediğiniz mahallede, istediğiniz sokakta bir evin kapısını çalalım , bu rakamların hane içine yansımasını görelim. Bakalım o evde kaç adet elektrik, su, doğalgaz ihbarnamesi; kaç adet icra dosyası varmış öğrenelim...Zaten Meclis'in önünde ''yazar kasa'' atmasın esnaf diye yargı paketleri, borçlu lehine düzenlenmesi mi? Çek şikayetleri, İcra borcundan dolayı hapis cezaları kaldırılmadı mı?
    ..
    Sizin bahsettiğiniz ekonomi halkın değil burjuvazinin/kapitalizmin ekonomisi..Yatırım yapılabilirliğin, sömürülebilirliğin ekonomisi ve rakamları..
    ..
    Akaryakıt fiyatları ile ilgili gelişmelere karşı korelasyon yapamayan ; milli gelir artış oranı hesabını Rodrik'ten öğrenen birkaç bakan olduğunu biliyoruz.
    ..
    Asgari ücretin azlığından hayıflananlara, ''Bulgaristan'a bakın'' diye çözüm getiren bir zihniyet olduğunu biliyoruz.
    ..
    Adnan Menderes'in ekonomisinin ilk 10 yılında GSMH dünya ekonomilerine göre daha hızlı gelişim gösteriyorken, neden ülke ekonomi politikalarının bir sonucu olarak moratoryum ilân etmek zorunda kaldı? Dış Ticaret Dengesi ve cari açık bir ülkenin ekonomisinde sorun mudur, değil midir? Buna da açıklık getirirseniz çok müteşekkir olurum..

    Saygılar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazının bundan sonra neler yapılmalı diye başlayan son paragrafını okumamış olduğunuz gibi bir izlenime kapıldım.

      Sil
    2. Okudum da, sanırım siz ne demek istediğimi anlamadınız..

      Bugüne kadar yapılanlar, bundan sonra neler yapılacağının teminatı demek istiyorum. Sn.Osman Altuğ'un da belirttiği üzere ekonominin balonlaştığından söz ediyorum.

      Rakamlarla istediğiniz methiyeleri düzebilirsiniz. Bu sadece Yunanistan örneğinde olduğu gibi Kredi Derecelendirme Kuruluşlarını ve yatırımcıları etkiler, ama gerçek elbet gün yüzüne çıkacaktır. Rakamlar sokağa yansımıyorsa göze sürmedir sadece..Sn.Yiğit Bulut'un 70 Milyon 5000 Kişiye çalışıyor tezi üzerinde duruyorum,(4 yıl önceki).

      Tüm KİTlerin özelleştirilmesi; 2/b arazilerinin satışı, milli park ve orman arazilerinin satılması (yasalaşacak), Petrol arama ve işletme haklarının yabancı şirketlere verilmesi ; 21.yy'ın en önemli yeraltı kaynakları Uranyum ve bor madenlerinin atıl kalmasının(Eti Maden İşl. satıldı )Adnan Menderes'in batan gemisi ile ne gibi benzerlikleri vardır,size bunu soruyorum.

      Yabancı sermaye daha cazip yatırım limanları bulduğunda, döviz fiyatlarının ve buna mukabil enflasyonun ne olacağını merak ediyorum ayrıca..

      Enflasyon %3-5 olsun demek başka; Ülkedeki ''temelsiz'' mali politikalar nedeniyle enflasyon %3-5 olmuştur demek başka...Ya sonrası, ya geleceğimiz ??







      Sil
  58. Mahfi hocam kusurumu bağışlayın bilgisizliğmi mazur görün. Merkez bankasının döviz rezervi önemli miktarda arttı,enflasyon %100lerden fazla olduğu zamanlardan bugün %7 lerde, ihracat 800 milyar dolar civarında,ancak ithalatta arttı,faiz oranları %4.5 i gördü, imf defteri kapandı, ithal bakanlar devri bitti,vergi gelirlerinin yaklaşık %70 ini faize veren ülkeydik,2 nükleer santral ihalesini yapıldı, pkk meselesi çözüme yaklaştı en azından farklı perspektif kazandık,bugün türkiye dış politikanın ne olduğunu öğrenmeye başladı, yerli helikopter(atak), insansız hava aracı(anka), tank ürettik(altay),savuma sanayi 50 milyar dolar ihracat yaptı, darbe korkusu kalmayacak derecede azaldı,istanbulda eskisi kadar çete yok,sırça köşklerden manşetle ülke yönetimi pek mümkün değil,başörtüsü meselesi artık tartışmıyoruz,milletin öz değerleriyle kavgalı olanlar artık çok az gündemde. Ben türkiyenin çok yol aldığını ve iktidarı tam anlamıyla olmasada başarılı görüyorum. Yüzlerce yıllık sorunların çözümünü istemek hakkımız ama birden olmuyor! Sizce bu görüşlerim nesnel değil mi?

    YanıtlaSil
  59. Am xavi Gerad jude, Aiicco inssurance plc bir temsilcisi.
    Size bir kredi ihtiyaci varsa bugün e-posta yoluyla bugün bize ulasin, istediginiz kredi ile size yardimci olabilir:
    (xavigeradloanfirm@yahoo.com)
    Yilbasi kredileri% 3 faiz orani sadece avelable vardir. Ciddi basvuran, ancak daha fazla bilgi için irtibata geçiniz. Biz renging krediler
    sunuyoruz
    3000 sadece US $ Euro ve pound 50,000.000 için.
    Biz dahil kredi her türlü teklif
    Bireysel krediler:
    Isletme Kredileri:
    Ögrenci Kredileri:
    Insaati krediler:
    Ev kredileri:
    Is expandsion krediler:
    Borç konsolidasyonu kredi:
    Biz hizli ve dinamik test edilmis ve güvenilir bulunmaktadir.
    Daha fazla bilgi için (xavigeradloanfirm@yahoo.com): E-posta Iletisim.

    Sr Gerad jude görüyoruz.

    YanıtlaSil
  60. hocam işsizlik hesaplamasında türkiyenin son bir ay içinde bir gün bile çalışmış olma kriterini son üç ay içinde 1 gün bile çalışmış olma şekline çevirmiş olması açıklanan işsizliği kaç puan düşürmüştür.

    YanıtlaSil
  61. Bütçedeki iyileşmenin sebebi, kamu borçlarının yapılan özelleştirmelerle beraber özel sektöre yüklenmesi olabilir mi ?

    YanıtlaSil
  62. siz olmasanız bu verileri bu kadar derli toplu/kıyaslamalı vs. nerden buluruz bilmiyorum, çok teşekkürler..

    YanıtlaSil
  63. Madem her şey güzel, Ekonomimiz git gide artıyor, Devlet ve Millet güçleniyor. Kısacası para kazanıyorsak, alım gücümüz arttı ise neden Türk Lirası Dolar ve Euro karşısında gün be gün değer kaybediyor? AKP öncesi üç kuruş maaş ile alınabilenler bugünün maaşı ile neden alınamıyor?

    YanıtlaSil
  64. Sayın Mahfi Bey:Birde 2012 /2019 arası verileri girseniz de gerçekleri görsek

    YanıtlaSil
  65. Değerli Hocam,

    Yukarıdaki resim çok doğru tespitlerden ve reçetelerden oluşuyor. Bu reçeteleri iktisat fakültesinde okuyan her öğrenci biliyordur ve bilmelidir. Buna karşın maliye ve para politikalarına yön veren kurum ve yetkililerimiz bilmiyor mu? Özellikle üretim ile ilgili politikalarda siz değerli iktisatçıların reçetelerine neden kulak asılmıyor? Zira politikalar değişmiyor.

    Mahfi hocam benim asıl merak ettiğim, iktidarın son 7 yılının ekonomik resmini yaparsak;

    Bundan sonra neler yapılmalı (yukarıdaki maddeler) ?

    6 madde nasıl olur?


    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi