Merkez Bankası Üzerine Görüşler


Para politikası uygulaması
TCMB’yi son dönemde uyguladığı para politikası açısından başarılı buluyorum. Özellikle de faiz politikası çerçevesine sıkışmış olan para politikasını, alt politika araçları açısından çeşitlendirmesini, zorunlu karşılıkları ve onun iç dağılımını (rezerv opsiyon katsayısı uygulamasıyla) değiştirmeyi bir araç olarak öne çıkarmasını özgün bir uygulama olarak doğru buluyorum.

Bağımsızlık meselesi
Günümüz merkez bankacılığında özellikle amacın yasayla belirlendiği bir ortamda, bağımsızlığın, araç bağımsızlığı olduğu genel kabul görüyor. Gerçekten de pek çok merkez bankası yasaları gereği fiyat istikrarını korumayı amaç edinmiş durumdalar. Bu durumda bu amaca ulaşmak için uygulanacak para politikası araçlarının seçimi konusunda serbest bırakılmaları gerekiyor. Günümüzde merkez bankası bağımsızlığı kavramı bu çerçeveye oturmuş görünüyor.

TCMB’nin durumunu da özetleyen böyle bir çerçeveden baktığımızda TCMB’nin tam anlamıyla bağımsız olduğunu söyleyebilir miyiz? Bu aşamada bu sorunun yanıtını vermemiz çok zor. Çünkü faizlerin indirilmesi ya da en azından olduğu yerde bırakılması gereken bir aşamadayız. Faizlerin artırılması gerektiğinde TCMB faizleri artırabilecek mi? Bu sorunun yanıtı TCMB’nin bağımsız olup olmadığını bize gösterecek kadar önemli.  

TCMB’ye yönelik siyasal eleştiriler
Amacının yasalarla belirlendiği bir merkez bankasına yöneltilebilecek eleştiriler merkez bankasının o amaca ulaşıp ulaşmadığı ya da o amaca ulaşacak politika araçlarını doğru uygulayıp uygulamadığıyla sınırlı olmalıdır. Merkez bankasına fiyat istikrarını sağlamayı yasal görev olarak verdikten sonra ekonomik büyümeyi niçin gerçekleştiremediği ya da işsizliği niçin çözmediğini sormak en hafif ifadeyle doğru olmaz.  

TCMB’ye yöneltilebilecek eleştiriler, yasada yer alan fiyat istikrarını sağlama amacına niçin ulaşamadığı konusunda olabilir. Enflasyon hedeflemesi uygulayan ve hedefi yüzde 5 olarak belirlemiş olan bir merkez bankasının bu hedefe karşın niçin yüzde 6’da kalındığının hesabını vermesi gerekir. Ki yasa bunun da yollarını göstermiş, bu gibi durumlarda TCMB’nin neler yapacağını açıklamıştır.

TCMB’nin yumuşak karnı
Ben TCMB’nin yumuşak karnının faiz politikası olduğunu düşünüyorum. Çünkü hükümetin faiz konusuna yaklaşımı bilimsel değil ideolojik. Böyle bir durumda, içinde bulunduğumuz gibi bir konjonktürde faizleri düşürerek faiz politikası uygulamak kolaydır. Çünkü faizleri düşürmek hükümetten takdir alıyor. Gün gelip işler tersine döndüğünde yani enflasyonist eğilimler yeniden canlandığında faizleri artırmak gerektiğinde ne olacak onu bilmiyorum. Bu dediğim konusunda TCMB’nin de benim gibi bu işin hiç de zor olmayacağının bilincinde olduğunu sanıyorum. Böyle bir durumda ne kadar yan araç icat edip uygulamaya konulmuş olsa da en önemli aracın ideolojik nedenlerle farklı yönde kullanılamaz hale gelmiş olması bir merkez bankası için çok sıkıntılı bir durumdur.

Bağımsızlık yasaya yazmakla olmuyor. Asıl olan uygulamadır. Bugüne kadarki siyasal eleştiriler TCMB’nin bağımsızlığının hazmedilemediğini gösteriyor. Ama asıl sınav ileride faiz politikasını ters yönde uygulamak gerektiğinde verilecek.

Yorumlar

  1. Kıymetli Hocam bağımsızlıktan kastınız Merkez Bankasının yapacağı tüm iş ve işlemlerde kafasına göre karar alıp uygulamak değil herhalde... Sonuçta bu ülkede halka hesap verecek makamda şu anda siyasi iktidarda var. Siyasi iktidara danışılması veya siyasi iktidarın mali ve ekonomik politikalarına göre Merkez Bankasının da konumu belirlemesi nasıl bir sakınca doğurur? Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merkez Bankası siyasi iktidara danışıp da karar alacaksa o zaman bağımsız olmayacak demektir. Kafamızdaki model bu olabilir. Bunun doğruluğu ya da yanlışlığı ayrıca tartışılabilir. Ama Merkez Bankasına bağımsız diyeceksek ve ona göre yasa çıkaracaksak ve sonra da o Merkez Bankası'nın hükümete danışıp karar almasını isteyeceksek o zaman bu bağımsızlık meselesini yasadan çıkaralım ve dürüst olalım.
      Türkiye'nin geçmişindeki krizlerin çoğu Merkez Bankası'nın bağımsız olmamasından çıkmıştır.

      Sil
    2. Hocam ayrıca MB başkanı zaten Bakanlar kurulu kararıyla atanmıyor mu. Bu durumda kısmı olarak hükümete yakın kişilerin başkan olması daha kolay bu da demek oluyor ki MB Başkanı Hükümete bağlı olabilir alacağı kararlar da hükümet yanlısı politika izleyebilir.

      Sil
    3. Evet ama başka türlü atanma olanağı yok. ABD'de de Fed Başkanını ABD Başkanı atıyor (Kongre onaylıyor) Ama ABD Başkanı Fed Başkanına karışmıyor.

      Sil
  2. faizleri artırma konusunda bir problem yaşanacağını zannetmiyorum. başbakan haricindeki diğer kabine üyelerinin bazıları çatlak sesler çıkarabilirler ama neticede başbakan şunu düşünecek ve şu hesabı yapacaktır: "resmi işsizliğin %16'ya çıktığı, ekonominin %15 daraldığı Mart 2009'da bile ben %39 oy aldım. şimdilerde en fazla %45'e düşerim. ki bu oyla yerel seçimi de kazanırım geneli de" o nedenle TCMB ve Başçı daraltıcı politikalar konusunda bence başbakanı ikna edecektir, "şimdi bunu yapmazsak ipin ucunu kaçırırız, bu enflasyon kontrolden çıkar" gibi cümleler sarfedeceklerdir. diğer kabine üyeleri ikna olmayabilirler çünkü onlar iş alemiyle içli dışlılar. şikayetler direkt kendilerine geliyor. ama başbakanın durumu farklı, fanus içerisinde, kimse ona şikayet etmeye cesaret edemiyor. ki şikayetleri dikkate alacağını pek sanmıyorum çünkü 2008-09 krizinin göbeğinde adam %39 oy almış. %50'den %45'e inmek çok da önemli olmaz gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bu dediğinizden çok emin değilim. Unutmamak gerekir ki Başbakan faizlerin sıfır olması konusunda yön gösterdi. Siz hiç bir gelişmiş ülke başbakanının Merkez Bankası'nın yapması gereken işler konusunda açıklama yapıp yön gösterdiğini duydununuz mu? Ben duymadım.

      Sil
    2. neyse ki sıfırla kastettiği sıfır reel faiz :) şu aşamada reel faizler negatiften sıfıra bile gelse iyi bir şey olur. zaten TCMB'nin harekete geçeceği zaman herhalde enflasyonun %8-9'larda katılaştığı durum olur.

      Sil
  3. Değerli hocam, benim merak ettiğim husus dünya uygulamalarında bu durum nasıl. Belli konjonktürlerde kurumların etki alanları, yapıları, bağımsızlıkları vb. değişmiyor mu. FED bağımsız bir şekilde mi şu an karar alabiliyor yoksa ABD nin şu an ki hassas durumuna uygun karar alabiliyor mu. Bu anlamda artık krizlerinde globalleştiği günümüzde merkez bankalarının geneli anlamında düşünülürse TCMB konumu nerededir. Yardımlarınız için teşekkürler. Kolay gelsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim görebildiğim kadarıyla gelişmiş ülkelerde hükümetler Merkez Bankası'na parasal istikrarı yasa ile terketmiş durumdalar ve karışmıyorlar. Kimse çıkıp Fed'e hangi politikayı nasıl uygulaması gerektiğini söylemiyor.

      Sil
  4. Hocam, merkez bankaları bağımsız olsun diyoruz ama FED kadar da bağımsız olmasınlar. FED, mesela, yargı kararlarından işine gelmeyenleri yerine getirmeyebiliyor, fiziksel altın leasing'leri başta olmak üzere yaptığı türev işlemler hakkında Kongre'ye bile bilgi vermiyor, yurtdışı bankalarla trilyon dolarlık işlemleri kafasına göre istediği zaman gerçekleştirebiliyor, GAO (bizdeki Sayıştay gibi bir kurum) tarafından denetlenemiyor, denetim(!) kendi seçtiği özel bir şirket tarafından yapılıyor (altın rezervleri bir kamu kuruluşu tarafından en son 1956'da denetlenmiş) öyle otonom bir organizasyon ki devlet içinde devlet gibi. bu kadar da bağımsızlık olmamalı. çünkü bağımsızlık bir müddet sonra "abuse of power"a dönüşüyor. FED içindeki menfaat grupları öyle etkili bir konuma geliyorlar ki ABD gibi rezerv paraya sahip bir ülkenin ülke borçluluğu GDP'nin %350'lerini aşabiliyor. sonra da niye kriz oldu diyorlar, ibretlik gerçekten.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim kasdettiğimiz bağımsızlık zaten araç bağımsızlığı. Yani amacı fiyat istikrarını sağlamak olan bir Merkez Bankası o amaca ulaşmakta kullanacağı para politikası araçlarını kendisi belirlemeli ve uygulamalı. Fed'in de aksak ve yanlış tarafları var tabii.

      Sil
  5. düşük faiz uygulaması yapıp ,tüketimin artarak enflasyona sebep olmasını istenmiyorsa, merkez bankasının ihtiyatlı bir şekilde faiz indirimine gitmesi gerekir. çünkü ben henüz türkiye nin artan talebi karşılayacak arz potansiyelinin olduğunu düşünmüyorum.ithalatta sürekli bir çözüm olmaz. hükümet bunu biliyor ama halen faizin düşmesini istiyor.ben bunu ideolojik değil kurnazca bir düşünce olduğunu düşünüyorum.çünkü asıl neden, hükümetin devletin monopol olduğu vergide karar merci olmasıdır. tüketim arttı mı bas vergi artışını ondan sonra enflasyonun önüne geç.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TCMB üzerinde faizi indirme konusunda baskı var. Bu baskı yalnızca siyasal iktidardan değil toplumun birçok kesiminden geliyor. Çünkü Türk toplumu faizin enflasyon yarattığına inandırılmış durumda. Tersinin doğru olabileceğini düşünen kişi sayısı oldukça az.

      Sil
  6. Enflasyon sepetine vergilerin artış-azalışları da girerse, MB için fiyat istikrarını sağlayacak araçlar konusunda bağımsız olacağını düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  7. burak korkusuz11 Mart 2013 14:21

    Bnce burada tartışılması gereken konu MB nin bağımsız olması ya da olmamasıdır. Fiyat istikrarsızlığın kaynaklanan ekonomik problemler sonucunda hükümet MB ye baskı yapıyorda bu durum gerceklesiyorsa sorumlu hükümettir. Eğer hükümet bu işe karışmam MB bağımsızdir diyorsa gerçekleşen durumun sorumlusu MB dir. Hükümet yasayla topu MB ye atarken para politikalarının nasıl olması gerektiğine karar vermesi doğrusu ironik bir durum. Ya MB nin bağımsızlık kanunu yasadan çıkarılmalı ya da bu kanun bağımlıdır diye değiştirilmelidir. Yasal altyapı düzeltilmeli ve sorumlunun kim oldugu belirlenmelidir.

    YanıtlaSil
  8. hocam ulkenin bazı gercekleri ya unutuluyor yada insanlar konudan bihaber.parasinin faizi ile geçinen cok insan var .ticareti yatirimi degilde hayatini idame ettirmeye calisan cok insan. Bu insanların paralarını n erimesi ileride faizin asagiya inmesindeki faydasının milyon kez fazlasiyla sosyal patlamalara yol acabilir.Tabiiki yuksek faiz büyük sorun ama azda olsa tasarrufuyla gecinmeye calisan insanlari unutmamak lazim.Hayatin gercekleri malesef politika teori ve kaidelere ve kitapta yazilanlara uymuyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayatın gerçekleri aslında kitaplara uyuyor da bazen siyasetin gerçekleri hiçbirine uymuyor.

      Sil
  9. hocam otoyol ve benzeri değerlermizin blok satışla özelleşmesi yerine yüzde 49luk payının halka arza sunulması yöntemi negatif reel faizle tasarrufları gerileyen yatırımcılar için güzel bir alternatif oluşturamaz mı.

    faizlerin gitgide düşmesi bankaların mevduat oranlarında bir azalışa yneden olabilir mi, kredi verebşlmek için alternatif olarak hangi kaynaklara yönelebilirler.

    gaz fren tartışmasında sizin görüşünüz nedir hocam

    bir de son olarak önceki yazılarınızın altındaki yorumlarınızdan birinde, bizim kişi başı milli gelirimizin belli bir kısmının değerli tl den kaynaklı olan sanal bir artışı içerdiğini bununla ilgili yazı yazacağınızı belirtmiştiniz. bu konuda analiz edeceğiniz bir yazıyı sizden rica etsem yazabilir misiniz.

    size çok teşekkür ederim hocam o kadar güzel bir platform oluşturdunuzki her gün acaba bugün yeni yazınız var mı diye mutlaka sitenize en az bi kere uğrar oldum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Halka arzla sunulursa bu kadar alıcı olmayabileceği tahmin ediliyor olabilir. Ama genelde haklısınız bunu denemekte yarar var.
      Bankaların mevcut mevduatında bir azalma yok gibi görünse de mevduat artış hızı yavaşlamış durumda.
      Gaz fren tartışmasında benim konumum debriyaj.
      Bu tür yazıları geçmişte bir kaç kez yazmıştım, yine yazacağım ama 2012 GSYH ve kişi başına gelirinin açıklanmasını bekleyeceğim.
      Çok teşekkür ederim.

      Sil
    2. Hocam gsyh ve kişi başına gelir ne zaman açıklanır? Yılın belli bir ayının belli bir gününde mi açıklanır yoksa özel bir günü yok mu?

      Sil
    3. 2012 Son çeyrek GSYH hesapları 01.04.2013 de açıklanacak. Üç aylık veriler, dönem bittikten 3 ay sonra açıklanıyor.

      Sil
    4. teşekkürler hocam..

      Sil
  10. TCMB'nin bağımsızlığı belli sınırlar dahilinde yasayla belirtilmiştir. Asıl bağımsız olarak vasıflandırabilmemiz için yapmış olduğu uygulamalara bakmak gerekiyor.
    Bir çok merkez bankalarının amacı fiyat istikrarı sağlamak, bizim ülkemiz de dahil. TCMB' nin son beş yıla bakılınca temel amacı kur, faiz ve enflasyon hedeflemesi oldu. Merkez bankası hiçbir engel olmadan radikal bir karar alıp uygulayabiliyorsa bence bağımsız olmaya adaydır.
    Marifet, iltifata tabidir. Yazınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  11. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  12. ''Türkiye'nin geçmişindeki krizlerin çoğu Merkez Bankası'nın bağımsız olmamasından çıkmıştır.'' ve kayıt dışı (kirli çıkı büyükanne) sayesinde atlatılmıştır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında kayıt dışı krizlerin hem nedeni hem de çözeni olmuştur.

      Sil
  13. Hocam, Turkiye'de ne cevherler varmis dedirten yazilariniz icin tesekkur ederim.

    -- Amerikadan sizi takip eden bir okurunuz.

    YanıtlaSil
  14. hocam teşekkürler yazılarınız için. hocam borsayla ilgili yazınızı bekliyoruz. yatırım amaçlı değil hocam söylemek istediğim borsa düştü çıktı böyle şeyleri nasıl değerlendirmemiz gerekiyor neler anlamak gerekiyor borsanin rekor üstüne rekor kirmasindan. şimdiden teşekkür ediyorum hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anladım, borsa geneli üzerine bir yazı yazacağım.

      Sil
  15. Hocam faizlerin düşük olması tüketici kredilerini artma eğilimine girmesine sebeb olmaz mı ? Bir yandan enflasyonun sebebi görülen faiz bu derece düşük olmasıyla cari açığı artırmaz mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet her makro adımın iyi ve kötü tarafları var. Faizin düşüklüğü tüketimi artırır ve talebi canlandırır o da ekonomide canlanmaya yol açar. Öte yandan düşük faiz tasarrufların düşük olmasına ve yurt dışından borçlanmanın artmasına yol açar.

      Sil
  16. Hocam bir de bu faiz hem tasarruf hemde tüketim için geçerli mi oluyor.Benim esas olarak sıkıntı yaşadığım durum tüketici açısından bakıyorum faiz düşük olduğu için insanlar kredi çekmek isteyecek ve böylece tüketim artacak ekonomi canlanacak ama tasarruf etmek isteyen kişide mi aynı faiz oranlarından tasarrufa geçmek istiyor? teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet aynen böyle. Yalnız oranlar biraz farklı. Kredi faizi mevduat faizinden her zaman daha yüksektir. Aksi takdirde banka batar. Ama ikisi de (belki biraz zaman farkıyla) aynı yönde hareket eder.
      Faiz düşünce tasarruflar düşüyor ama tüketim artıyor, faiz artınca tasarruflar artıyor, tüketim düşüyor. Ama bu konuştuğumuz reel faiz tabii (yani enflasyondan arındırılmış faiz.)

      Sil
  17. Hocam TCMB'nin A,B,C ve D olmak üzere dört sınıfa ayrılan hisseleri varmış. Hazine kurumun %57'sine sahipmiş geri kalanı ise yerli ve yabancı banka, şirket ve bireylerin elindeymiş. Öncelikle merak ettiğim TCMB kar amacı gütmeyen bir kamu kuruluşu olduğuna göre neden böyle bir yapı söz konusu? Bu durum bağımsızlığa gölge düşürmez mi? Son olarak yabancı merkez bankalarında da benzer ortaklık yapıları mevcut mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TCMB yasası http://www.tcmb.gov.tr/yeni/banka/tcmbkanun.html Bu yasanın 5. maddesinde bankanın sermaye yapısı açıklanıyor. Yasa gereği Hazine hisseleri % 51'in altına düşemiyor.
      Kâr amacı gütmese de TCMB ciddi şekilde kâr elde ediyor. Düşünün kağıt ve mürekkep parasından ibaret olan bir mal çıkarıyorsunuz ve 100 TL fiyat koyuyorsunuz.
      Dünyadaki çoğu Merkez Bankası benzer yapı üzerine kuruludur. Burada kamu ve özel kesime benzer ağırlıklar verilerek daha bağımsız olacağı düşünülen bir yapı oluşturulmaya çalışılmıştır.
      Fed'in ortakları bankalar. Ortaklar arasında devlet ya da Hazine yok. Buna karşılık dünyada bağımsızlığı en az tartışılan Merkez Bankasıdır Fed.

      Sil
  18. Hocam soğuk savaş sonrası Rusya'nın diğer ekonomiler arasında geri kaldığını görerek serbest piyasa ekonomisini benimsemesi sonucu işler hemen yoluna girdi mi? Kısacası sosyalist sistemden kapitalist sisteme geçiş sanıldığı kadar kolay Mıdır ? Yoksa kendi içerisinde güçlükleri var mıdır ? Varsa nelerdir?teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sovyet sisteminin ardından Rusya'nın bugünkü konumuna gelişi yaklaşık 30 yıl kadar sürdü. Bence süreç hala devam ediyor. Bu süre içinde Rusya'nın toparlanmasına yardım eden en önemli unsur doğal gaz kaynaklarıdır. IMF, milyarlarca dolarlık destek verdi. 1998 yılında büyük bir ekonomik kriz yaşadı Rusya ve borçlarını ödeyemeyerek moratoryum ilan etti. Yani dönüşüm öyle kolay değil.
      En önemli güçlük piyasa sisteminin yerine geçmiş olan merkezi planlama sisteminden tekrar serbest piyasa sistemine dönüşte yaşanıyor. Planlamadan vazgeçince birden piyasa sistemi ortaya çıkamıyor.

      Sil
  19. Hocam merakımdan soruyorum, acaba sermayesinin tamamıda devlete ait olan iktisadi teşebbüslerin kurulma mantığı nedir ? Buna karşı çıkan ekonomistler neyi savunuyor karşı çıkmayanlar ise neye göre karşı çıkmıyor? Acaba zararı hazineden finanse ederek enflasyonist baskılara yol açarmı diye endişe ediliyor? Yoksa bir çok kimseye ekmek kapısı açar diye mi savunuluyor? Hocam bunu çok merak ediyorum cevaplarsanız sevinirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. KİTlerin pek çok kurulma nedeni var: (1) Özel kesimin yetersizliği, (2) Ülkede özel sermaye yetersizliği, (3) Devletçi politikaların egemen olması (Nazizm, Faşizm ve Sosyalizm gibi) (3) Kamulaştırmalar yoluyla kritik bazı sektörlerde özel kesim kuruluşlarının devlet yönetimine alınması (4) Millileştirmeler yoluyla yabancıların elindeki kuruluşların devralınması başlıca nedenler arasındadır.
      Özelleştirmeleri savunmak ya da KİT'leri savunmak kişilerin piyasa sistemine bakış açılarına göre değişiyor. Bugün geldiğimiz aşamada işin doğrusu devletin üretime doğrudan katılması değil üretimin doğru yapılıp yapılmadığını denetlemesidir diye düşünüyorum. Yani devlet süt üretmemeli ama sütü üretenlerin sağlıklı çalışıp çalışmadığını denetlemelidir.

      Sil
  20. Hocam Türkiye'nin Her sene belirli işgücüne iş bulma dolayısıyla büyümek zorunda olduğundan vede tasarruflarıda yetersiz olduğundan dışa açık bir ekonomide gerekli yatırımları dışarıdan tasarruf ederek gerçekleştirdiğinden hem dış borcu büyümekte hemde dışarıya bağımlılığı finansal anlamda çok artmaktadır. Hem ithal mallarında hemde finansal anlamda dışarıya bu derece bağımlı olmamız tehdit unsuru oluşturmazmı? Yani kafayı Türkiye'ye ciddi anlamda takanlar kısa vadeli dış borcun rezerv oranınada bakarak bir an için sermayelerini getirmese var olanlarda alıp gitse kur fırlaması yaşanmazmış? Ve bundan dolayı kur artışından dolayı hem özel sektör borcunun maliyeti hemde ithal malların maliyeti artmazmı? Hocam Türkiye bunun önlemini nasıl alabilir? Ayrıca 2001 krizi bu saydığım sebeblerden mi çıkmıştır yoksa farlı sebebleri varmıdır ? Varsa nelerdir ? Paylaşırsanız sevinirim iyi günler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dediğiniz risklerin hepsi mevcut. Ama ABD'de ve AB ülkelerinden çoğunda bugün itibariyle bu riskler bizden daha büyük. Büyümek için başka da çare yok.
      2001 krizi bir bankacılık krizidir. Yanlış yönetimden kaynaklanmıştır.

      Sil
  21. Merhabalar hocam, benim "frene basmak" ile ilgili bir sorum var; burada kastedilen şey daraltıcı maliye-para politikaları mıdır? Eğer öyleyse 2012 de frene hangi araçlarla basılmıştır? Bildiğim kadarıyla TCMB faizleri azalttı ve bu sonuçları itibarıyla genişletici bir politika değil midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Frene basmak kabaca daraltıcı maliye ve para politikasını ifade eden bir deyim.
      2012 yılında TCMB zorunlu karşılıkları artırarak ve bunun içindeki döviz miktarını artırarak kredi hacmini frenledi. Faizleri düşürmesi daha çok dışarıdan gelen paranın elde edeceği faiz gelirini denetlemeye yönelikti. Yani TL'nin değer kazanmasını bu yolla önledi.

      Sil
  22. Faizlerin düşürülmesiyle amaç dışarıdan gelen paranın gelirini denetlemek olsa da bu içeride kredi hacmini artırıcı etki yapmaz mı hocam? Burada zorunlu karşılıkların etkisi daha fazla olduğu için mi böyle çelişen bir politika uygulandı? Yazılarından okuduğum kadarıyla Fatih Özatay hoca zorunlu karşılık politikasının etkilerinin sanılanın aksine büyük olmadığı görüşüne sahip, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada TCMB iki hedefe birden odaklanıyor ilki kredi artışını denetlemek ikincisi de döviz girişini denetlemek. Bu arada piyasayı da likiditesiz bırakmamaya çalışıyor. O nedenle böyle çelişkili gibi görünen bir durum çıkıyor ortaya.
      Zorunlu karşılıkların etkisi normal koşullarda yüksek olmasa da bu gibi koşullarda özellikle işin için ROK uygulaması da girince yükseliyor.

      Sil
    2. Cevaplarınız için çok teşekkür ederim hocam, saygılar.

      Sil
  23. Çok değerli Mahfi hocam;
    Yine nefis bir yazınızla bizleri aydınlatmış bulunmaktasınız..Ben şahsım olarak hergün yayınlanan programınızı kaçırmamaya çalışmaktayım..

    Değerli hocam tasarruf yapanlar şuan hayal kırıklığı içersindeler..Mevduat faizlerinin %7 olduğu bu süreçte herkes hem moralsiz hemde endişeli şekilde bekliyorlar..

    Sizce mevduat faizlerinin durumu önümüzdeki dönem ne olur??

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Evet tasarruf sahipleri cezalandırıldıklarını düşünüyorlar ve haksız da değiller.
      Benim görebildiğim kadarıyla kısa vadede faizleri artıracak bir durum görünmüyor. Ama süre uzadıkça başka etkenler çıkacaktır ortaya ve o zaman etkiler ters yönde olabilir.

      Sil
  24. Sayın hocam yine herzamanki gibi güzel bir yorum sunmuşsunuz önüműze teşekkür ederim. Hocam sizin 2012 yılı makroekonomik verileri ve ithalat ve ihracat ile ilgili yorumunuzu merak ediyorum. Ayrıca Türkiye ekonomisinin geleceğini nasıl gördüğünüzü doğrusu çok merak ediyorum. Acaba bununla ilgili bi yazı kaleme alabilir misiniz. Şimdiden teşekkürler,saygı ve selam...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Nisan ayı başında 2012 GSYH'sı kesinleşecek. O zaman bir değerlendirme yapmayı planlıyorum.
      O yazıda Türkiye'nin geleceğine ilişkin tahminler de yapacağım.

      Sil
  25. Hocam basit ve net anlatımınız için teşekkürler

    YanıtlaSil
  26. hocam bugünkü para politikası kararları ile ilgili görüşleriniz nelerdir. faiz koridoru borç verme faizi 1 puan düşerken bu sefer zorunlu karşılıklarda rezerv opsiyon mekanizmasında ufak bir artış dışında artışa başvurmadılar.
    merkez bankasının bu kararları almasındaki amaç nelerdir hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Arda Tunca'nın şu analizine göz atmanızı öneririm. Aşağı yukarı benim düşünceme uygun bir analiz.
      http://ardatunca.blogspot.com/2013/03/para-politikasnn-etkinligi-26-mart.html?m=1

      Sil
    2. teşekkürler hocam

      Sil
  27. Mahfi Bey,

    Bu konu benim üstüne çok düşündüğüm bir konudur. Bu yazıyı okuyalı vakit geçmişti ama ben bağımsızlığa inanmıyorum. Pazartesi Çağlayan'ın bir açıklamasını görünce aklıma direk sizin yazınız geldi. Paylaşmak isterim http://www.ntvmsnbc.com/id/25434209/

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi