Türkiye Ekonomisinin Küresel Ekonomideki Yeri

Yeni OVP ile satın alma gücü paritesiyle (SAGP) yapılan GSYH hesabına dönünce geçmişe bir uzanıp bakayım Türkiye SAGP cinsinden GSYH büyüklüğü olarak dünya GSYH’sı içinde nereden nereye gelmiş dedim. Bu konuda eldeki en güvenilir kaynak IMF’nin Dünyanın Ekonomik Görünümü veri seti. Oradaki seri 1980’e kadar geri gidiyor. Ben de bu seriyi alarak 1980’den 2015’e kadar SAGP ile ölçülen GSYH’mızın dünya SAGP ile ölçülen GSYH’sında nasıl seyrettiğini grafik haline getirdim. Ortaya aşağıdaki grafik çıktı.


Görüleceği gibi SAGP ile ölçülen GSYH’mızın dünya GSYH’sındaki payı asıl sıçramayı 1980 – 1990 arasında yapmış. 1980’lerde dünya GSYH’sındaki payımız yüzde 1,15 iken 1990’larda 1,35 – 1,40 düzeyine yükselmiş. Sonrasında yaşanan 1994 krizi, 2001 krizi ve 2009 küresel krizinin yarattığı çöküşler dışında hep bu düzeyde kalmaya devam etmiş. Daha açık bir ifadeyle belirtmek gerekirse Türkiye’nin SAGP ile GSYH’sı 1990’larda dünya GSYH’sının yüzde 1,4’ü iken bugün de yüzde 1,4’ü.

Türkiye’nin SAGP ile ölçülen GSYH sıralamasındaki yeri acaba nereden nereye geldi diye araştırdım. Bu kez IMF ile Dünya Bankası veri setini birlikte kullanarak baktım. Buna göre Türkiye SAGP ile ölçülen GSYH büyüklüğünde 1980 yılında 20. sıradaymış. 1990’da 15. sıraya yükselmiş, 2000 yılında 16. sırada yer almış. 2015 yılında ise 18. sıraya gerilemiş bulunuyor.  

Demek ki biz büyüdük ettik filan derken dünyada herkes büyümüş ve bizim payımız değişmemiş ama bizden daha hızlı büyüyenler önümüze geçtiği için biz sıralamada 15, 16’ncılıktan 17 – 18’inciliğe gerilemişiz. 

Bizim önümüzdeki dönemde düşünmemiz ve yoğunlaşmamız gereken konulardan birisi budur. Aksi takdirde içine düştüğümüz orta gelir tuzağından kurtulmamız mümkün olmaz.

Yorumlar

  1. Hocam hayırlı günler ben sizin yazılarınızı okuyan birisiyim de merak ediyorum satın alma gücü paritesi ile gsyh hesapladığımızda veya dolar cinsinden hesapladığımızda hangisi daha gerçekçi olmaktadır ? Bide satın alma gücü paritesi ile hesaplamak için baz alınan nedir ? Çok tesekkurler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisi de gerçekçidir. Baktığınız yere göre değişir.
      Satınalma gücü hesaplaması konusunda blogda yazı var.

      Sil
  2. Güzel bir yazi hocam tesekkuler:)
    Benzer bir calismayi bende okulda yapmistim hocam ama ekonomiyle ilgilenmeyen diger insanlarla konustugumuz zaman buna inanmiyolar dünyadaki gelisimi takip etmiyorlar cunku 3-5 metro hatti , yol yapildimi 12 senedir dunyada en cok ilerlemeyi kaydeden ulkesiyiz zannediyorlar.

    Saygilarimla...

    YanıtlaSil
  3. Mahfi Hocam,

    "Orta Gelir Tuzağındaki Türkiye" başlıklı yazınızda bahsettiğiniz A ve B planlarından hangisi daha uygulanabilir bir plan olarak duruyor şu an Türkiye açısından?

    Buna ek olarak, tüketim eğilimi yüksek kesimlere ilave harcama imkanı sağlamak açısından sizce atılabilecek ilk adım ne olmalıdır.

    Seviliyorsunuz hocam, sağlıkla kalın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    2. Çok teşekkür ederim.
      Bence ikisi birden. Kamu harcamasını artırırken aynı miktarda vergi artışı yapmak gerekir. Mesela asgari ücreti artırıyoruz şimdi ben olsam faizden yapılan stopajı da 2 - 3 puan artırırım.

      Sil
  4. Hocam, asgari ücret konusunda en iyi yöntemin bölgesel asgari ücret olduğunu düşünüyorum.Bugün İstanbul'da zaten 1.000 tl ye çalışacak kişi bulamazsınız.Yani İstanbul'da asgari ücret 1.300 tl olunca aslında bir artış yaşanmış diyemeyiz. Bölgelerde,şehirlerde hayat pahalılığı farklı olduğu için ülkenin her yerinde aynı asgari ücreti belirlemek doğru mu sizce?...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de belirli bir asgarinin altına inilmemek kaydıyla bölgesel farklılık olabileceğini düşünüyorum.

      Sil
  5. "Bir ülkenin kalıcı refah artışı sağlayabilmesinin yolu o ülkenin yükte hafif pahada ağır teknolojik mallar satmasından bunun yolu da o ülke insanlarının teknolojiye katkı yapacak buluşlar geliştirmesinden geçiyor. Bunu yapabilmenin ise tek bir yolu var: Bilime dayalı, ama yalnızca bilime dayalı eğitim"[Mahfi Eğilmez]. Başka lafa gerek yok sanki.

    YanıtlaSil
  6. Az gittik uz gittik, dere tepe duz gittik, donduk arkamiza baktik ki bir arpa boyu yol gitmemisiz.

    YanıtlaSil
  7. Sn. Hocam, bu analizi benzer ülke karşılaştırmaları ile yaptığımızda ki ben tezimde Kore'yi kullanmıştım ayrışma çok daha net görülüyor. 1980'lerin hemen başında GüneyKore ile hemen hemen Dünya Ekonomisine katkımız benzer seviyelerdeyken özellikle 1990'ların ortalarından itibaren bariz ve dramatik bir ayrışma olmuş. Güney Kore de Türkiye gibi temel fosil yakıt gelirlerinden mahrum bir ülke. Ancak sanırım bizim yapamadığımızı onlar başararak bu büyüme ivmesini yakalamışlar. O da, insan kaynağına yapmış oldukları yatırım! Türkiye gibi aksak da olsa demokratik gelenekleri yerleştirmede zorlanan piyasalarda, insan kaynağına yatırım iktidar gücünü elinde bulunduranlar için büyük bir ikilem yaratıyor. Zira Eğitim, Güney Kore gibi ülkelerde verimli ve müreffeh bir toplumun olmazsa olmazı iken, Türkiye'de gibi nepotist siyaset geleneğinde, niteliksiz eğitim iktidar gücünü sürdürülebilir kılmanın ve nepotizmin bir aracı olarak kullanılıyor. Eğer refah ve barış için güçlü bir ekonomi isteniyorsa eğitim politikalarının, ekonomi politikalar ile uyumlu, politize edilmeden, seküler ve bilimin ışığında yoğrulmuş anlayışa fırsat verilmesi gerekir. Ancak ne var ki Türkiye'nin makus kaderi her daim siyasetin, niteliksiz ve aydınlanmaya imkan vermeyen eğitim politikaları ile toplumu rahatça manipüle etmesi olmuştur. Siyasetin belirleyicisi Ekonomi politikalarıdır. Ancak ekonomi politikalarının başarısını Güney Kore örneğinde gördüğümüz üzere nitelikli eğitim politikaları belirler. Bu denklem Türkiye'nin neden 1980'den bu yana 1,-1,40% bandından dışarı çıkamadığını ez cümle bir arpa boy yol gidemediğini de gösterir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çünkü 1930larda yerli uçak imal etmiş 2 ayrı girişimciyi kendi eliyle batıranların iktidarı vardı. genler böyleydi.
      bunu hiç unutmayın.

      Sil
    2. Kör ölür şehla gözlü olur. Bunu da unutmayın.

      Sil
    3. Dikkat ediyorum da Atatürk'e hiç toz kondurmuyorsunuz.

      Ne o? Yoksa CHP genel başkanlığına adaylığınızı duyurmaya mı hazırlanıyorsunuz?

      Sil
    4. Giybetci'ye katılıyorum. Yerli otomobile de aynısının yapılmasına göz yumdu bazı genler.

      Sil
    5. Atatürk'e toz kondurmam. Bütün yaşamını bu toplumun ileri gitmesine adamış ve o dertlerin sıkıntıların birikimiyle 57 yaşında ölmüş bir insana toz kondurmam.
      Burada defalarca söyledim. Siyasete girmeye asla niyetim yok. Kaldı ki Atatürk'e toz kondurmamak için CHP'li olmak da gerekmiyor. Onun bu ülke ve bu insanlar için yaptıklarını görebilmek için CHP'li ya da başka bir partili olmaya gerek yok. Adam olmak yeterli.

      Sil
    6. Yerli otomobil konusu da ayrı bir şehir efsanesidir. Her şey filmlerde anlatıldığı gibi değildir.

      Sil
    7. Kör ölür şehla gözlü olur. çook doğru bir laf..
      ama uçak endüstrisini m.kemal kapatmadı.. inönü ve çevresi..

      Sil
    8. yerli oto, devrim.in hikayesini, projede çalışan bir mühendisten de okumuştum.. film eksik anlatmış ama hakikat daha da korkunç.

      Sil
    9. Bakın herkes her şeyi yapabilir. Ama asıl olan bu imalatı kaça mal edeceğinizdir. Otomobil de yapılır, uçak da yapılır, uzaya astronot da yollanır. Ama bunları yapmadan önce buluş yapmanız gerekir. Eğer o otomobilin motorunu bir yerden satın alıp takacaksanız ya da başkasının daha ucuza yaptığı parçaları daha pahalıya yapıp otomobil üretmiş olmak için yapacaksanız yapmayın daha iyi. Önce onun içindeki parçaları dünyanın yaptığından daha iyi ve daha ucuza yapmak lazım. Bunun için de buluş yapmak lazım. Aksi takdirde otomobil yapmak işten bile değildir. Herkesin 50 bin liraya mal ettiği arabayı siz 70 bin liraya mal edersiniz bunun bir anlamı yoktur. Çünkü bunu dışarıya satamazsınız içeriye de ancak gümrük duvarları kurarak satabilirsiniz.
      Bence konuyu projenin mühendislerine olduğu kadar projenin finans ve muhasebe uzmanlarına da sormak lazım.

      Sil
    10. tabi siz karşılaştırmalı üstünlük teorisine uygun olarak düşünüyorsunuz.
      ben de 1930larda 40 adet uçan uçak yapabilmiş bir fabrikayı kapatabilmiş bir zihniyetin vizyonsuzluğunu savunduğunuz için hayretler içindeyim.

      Sil
  8. Hocam,

    Master Yoda öldü mü?

    Jedi Konseyi'ni ne zaman toplayacaksınız?

    Son sorum da, 11'de Ekonomi programınızda ışın kılıcınızı ne zaman tanıtacaksınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maliye Teftiş Kurulunu kastettiğiniz düşüncesiyle yanıtlıyorum: Yoda çoktan öldü, Jedi Konseyi dağıtıldı, benim de ışın kılıcım kırıldı.

      Sil
    2. Bu arkadaşın yorumunu görünce aklıma alper tunga geldi:D alper tunga öldi mü issiz acun kaldi mü felek öcün aldi mü imdi urek irtülür:Dd

      Sil
    3. Hocam, kırığı bile yeter...

      Eğer sizin için mahsuru yoksa, programınıza getirip tanıtır mısınız?

      Kırık bile olsa nasıl bir şeye benzediğini, sizin gibi bir Jedi şövalyesinden öğrenmeyi ne çok istiyoruz ah bi bilseniz...

      (Ek soru: Darth Vader'ın dirilme ihtilami var mı? Siz de gayet iyi biliyorsunuz ki Nisan 2016'da TCMB başkanının görev süresi doluyor. Darth Vader yine ortaya çıkıp, TCMB'nin kurumsal yapısı ve başkanı hakkında bağırıp çağırır mı?)

      Sil
    4. İnsanlar burada şifreli bir söyleşi yaptığımızı düşünecekler. Oysa böyle bir şey yok. Onun için izninizle espriyi burada bırakalım. Maliye Müfettişlerinin ışın kılıcı mevzuat bilgileriydi. Uygulanmayan mevzuatın anlamı kalmadığı için ışın kılıcı kırıldı dedim.

      Sil
  9. Hocam sanayi üretiminin yüzde 0.3 büyüdüğü bir ortamda 3. çeyrek büyüme tahmininiz nedir? Teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  10. Hocam yine harika yazmışsınız. -Sayılar yalan söylemez ama yalancılar sayıları kullanır-a harika bir örnek olmuş. Sanırım 18, 15 ten büyük olduğu için büyüdüğümüzü düşünen bir yönetim tarafından yönetilmeye devam ediyoruz.

    YanıtlaSil
  11. Hocam asgari ucret konusunda dusunce su

    Asgari ucrette %15 gelir vergisini devlet %10 indirmelidir. Asgari ucrete 2016 yili icin 3.5+3.5 zam yapmali Ayrica kapsamli bir arastirma yaparak asgari ucretlilerin kullandigi tukettigi en cok temel urunlerdeki temel gidalarda et sut yumurta bakliyat vsde KDV 8lerden %2lere indirilmelidir. Boylelikle daha karli bir asgari ucret calismasi saglanabilir. hem piyasa canlanir kdv indirimi ile hem de alim gucu az da olsa artar. ayrica %30 zam yapmanin getirecegi belirsizlikten daha belirli bir calisma oldugunu dusunuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. KDV de yapılacak indirim asgari ücretli dışındakileri de etkiler. Çünkü bu saydıklarınız genel tüketime tabi maddeler. Ayrıca bu tür bir genel vergi indirimiyle yüzde 30 ücret artışının bir bölümünü yaptığınıza asgari ücretliyi inandıramazsınız. Öte yandan konu asgari ücretliyle bitmiyor. Bir iş yerinde 9 kişi çalıştığını üçünün asgari ücretli (1000 TL net) üçünün net 1200 TL, öteki üçünün de net 1300 TL aylık ücretle çalıştığını düşünün. Bu iş yeri asgari ücretlilere yüzde 30 zam yaptığında bunların aylığı 1300 TL nete çıkacak. Bu durumda öteki üç kişi asgari ücretin altında kalacağı için onların aylığını da en az 1300 TL nete çıkarmak son üç kişinin aylığını aynı bırakmak durumunda olacak. Bu durumda ilk 3 kişi mutlu ikinci üç kişi daha az mutlu üçüncü üş kişi ize mutsuz olacak. Yani olay çok sıkıntılı görünüyor.

      Sil
    2. ben genel tabloyu herkesin lehine yumusatmak istedim. Hos seda gida fiyatlari enf. durumu ortada gidada kayit disilikda ortada bir tasla birden fazla kus vurmanin hesabini yapmaktayim. Cunku %30 zam tam anlamiyla populizmdir. Bunun yerine asgari ucrette ki vergileri hafifletmek ve gida harcamalari yuksek olan bu kesimler icin kdv indirimi yaparak refahi arttirmak mumkun ayrica piyasaya hareket kabileyeti saglayarak da issizlik sorununa %0.5 bile katkisi olursa ne mutlu.

      Sil
  12. Hocam konuyla tamamen alakasız bu sorum:

    Göç bakanlığı kuruluyormuş. Bir kaç bakanlığı da ayırma niyetindeler vel hasılı bizim kamu harcamaları yıllardır olduğu gibi yine "görünüşte artacak" bakanlar kurulunda koltuk artacak. Sorular :

    1) Türk gsmh'sı kaçakçılıkla , kaçırmayla (elektrik,su,doğalgaz,petrol) ve ENVAİ ÇEŞİT tranfer ödemesiyle geçinen güneydoğu Anadoluyu ne kadar kapsar?

    2) bu Göç bakanlığı bir "iktisatçı" , "ekonomist" gözünden yol gecen hanına dönen ülkemizde ne gibi faydalar sağlayabilir?

    (Sorular biraz faşizanlık içeriyor bağışlayın refleksif hale geldi bende bu faşizanlık )

    Bu göç konusu , Gsmh "çalışma yasağı" net dış alem gider/gelirleri ile ilgili güncel bir yazı/deneme paylaşırsanız çok mutlu olurum şahsen.. İktisadi olarak..

    "Sözü altın olanın susması haramdır"

    Hadis-i şerif..


    Saygı ve muhabbetlerimle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah benim sözüm altın değil zaten susmuyorum da biliyorsunuz neredeyse gazetede günlük yazar gibi buraya yazıyorum. Ben bu konuda görüşümü tv programında bu hafta başında açıkladım. Bence Türkiye, G20 toplantısında bir Uluslararası Göçmen Fonu önermeliydi. Bu fona her ülke gücü oranında katkı yapar ve bu tür göçle karşılaşan ülkelere bu fondan parasal destek verilebilir. Böyle bir fon kurulsa Türkiye konuyu Almanya ile AB ile vb tek tek görüşecek yerde bu fona başvurur ve gerekli parasal yardımı alabilir. Ben hatta bu fonun İstanbul'da kurtulmasını ve başkanlığını da bu kadar deneyime sahip olan Türkiye'nin yapmasını önerdim. Göç Bakanlığı ne yapacak bilmiyorum.
      İlk sorunuza yanıtım şöyle:
      GSYH biliyorsunuz farklı yöntemlerle ayrı ayrı hesaplanıyor. En çok kullanılanı üretim yöntemi ve harcamalar yöntemi. Güneydoğu Anadolu'daki üretim, üretim yoluyla GSYH'ya girer. Kayıt dışı kalmış birçok gelir de harcamalar yoluyla GSYH kayıtlarına girer. Ama buna karşın yine de birçok işlem GSYH kayıtlarının dışında kalmış olabilir.

      Sil
  13. Merhaba hocam, bende maliye son sinif ogrencisiyim yazilariniz muhtesem.. sinava calisiyorum suanda cok yardimci oluyor yazilariniz. Emeginize saglik..

    YanıtlaSil
  14. "İyi iktisatçı olmak istiyorsanız iktisatı bir ders gibi değil toplumsal yaşamı anlamanın ve analiz etmenin bir aracı gibi görmeniz gerekir."

    Hocam ben bir şeyi çok iyi anladım: Siz iktisatçısınız ama "paracı" değilsiniz!

    Bizim fakületedeki hocalarımız sizin gibi değil!

    "Yok öyle demeyin, sizin hocalarınız da iyidir. Sadece monetarizm eğilimlidirler." diye meslektaşlarınızı tam olarak tanımadan savunmaya kalkmayınız lütfen!

    Hayır Hocam!

    Bize diyorlar ki, parayı ilk sıraya koyup bu fakültede size öğrettiklerimizi anlamaya çalışır ve hayatınızı da bu şekilde devam ettirirseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz!

    Umarım, yaklaşan tehlikeyi görmüşsünüzdür Hocam ???

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tercih sizindir. Ama şunu açık bir şekilde söyleyeyim iktisat okulda öğrenilmez. İktisat öğrenmek için okulda adımlar atılır. İktisatı siz kendi kendinize yapacağınız çalışmalarla öğrenir ve geliştirirsiniz.

      Sil
    2. Fakat Hocam, şu "paracı" ikâzımıza hiç değinmemişsiniz ???

      Sil
    3. mikro iktisat ticarette öğrenilir. öğrendikçe makro.yu anlar insan. para ve mal piyasaları ve borsalarına girince pekişir.

      Sil
    4. Mikroekonomi yalnızca ticarette değil, sanayide, hizmet üretiminde de öğrenilir. Ama konuyu teorik çerçevede yakalamak için mikroekonomi çalışmak şarttır. Yoksa hiçbir şey yerli yerine oturmaz.

      Sil
  15. Hocam Türkiye'de iktisat fakülteleri hakkında bir yazı: https://medium.com/@ogrenci/t%C3%BCrkiye-de-bir-iktisat-fak%C3%BCltesi-f6ece02eac8c

    ne düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi bir analiz. Ama oradaki en önemli söz iyi üniversitenin insanın kendi kafasında olduğu sözüdür. Üniversiteyi liseden farklı kılan budur. Özellikle sosyal bilimlerde. Üniversite yolu gösterir. O yolda daha derin çalışmalar yapmak öğrenciye kalmış bir iştir. Onun için ben burada hep aynı şeyi anlatıyorum: Dünyanın en iyi üniversitesinde okuyan ama kendi başına çalışmayan, araştırmayan, okumayan bir öğrenci, dünyanın en kötü üniversitesinde tersini yapan bir öğrencide iyi değildir.

      Sil
    2. "medium.com" da yazılan metin çok önemli! "19:21"de bu metni gönderen kişiye teşekkürler.

      Ve ne yazık ki; Sayın Eğilmez, metinde üzerinde önemle durulan, üniversiteler içindeki kleptokrat, nepotist yayılmacılığı pas geçerek, bu tehlikeyi yumuşatmaya çalışmış!

      Sayın Eğilmez’e ve bu sayfanın ziyaretçilerine hatırlatma:

      “ ÜNİVERSİTELERİMİZİN İÇLER ACISI HÂLİ HER ZAMAN İKİNCİ PLÂNA ÖTELENİYOR! ”

      “ YAŞADIĞIMIZ: KABZIMALLIK! ”

      “ DİPLOMALAR ARTIK KIRTASİYEDEN ALDIĞIMIZ A4 KÂĞITTAN BİLE DEĞERSİZ! ”

      “ TÜRKİYE’DE VAKIF ÜNİVERSİTELERİNİN %70’İ KAPATILMALIDIR! ”

      “ -İSTİSNALAR VAR- SÖYLEMİ; ZEHİRLİ SİSTEMİ MEŞRU GÖRMEYE YOL AÇAR! ”

      “ AKADEMİDE ‘YILDIZ HOCALAR’ KÜMESİ VAR MI ?!
      VE BU HOCALAR ÜNİVERSİTELERDE SÜREKLİ KAYIRILIYOR MU ?! ”

      “ KAPİTALİZM’İ SORGULAMADAN;
      ‘BİLİM’E HAKKINI VERMEK PEK MÜMKÜN GÖZÜKMÜYOR! ”

      ASLI VATANSEVER (Yard. Doç. Dr.): 1980 yılında İstanbul’da doğdu. 1999 yılında İstanbul Alman Lisesi’ni, 2003 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdikten sonra, 2010 yılında Hamburg Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde doktorasını tamamladı. Doktora tezi; “Osmanlı’da İslâmcılığın kökenleri” üzerinedir. Hâlen İstanbul’da bir vakıf üniversitesinde yardımcı doçent olarak görev yapıyor.

      MERÂL YALÇIN (Yard. Doç. Dr.): 1975 yılında Ankara’da doğdu. 1997 yılında Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü bitirdi. Aynı üniversitede 2001 yılında “sosyal psikoloji” yüksek lisansını tamamladı. 2007 yılında Almanya’da bulunan Marburg Üniversitesi Psikoloji Fakültesi Sosyal Psikoloji Anabilim Dalı’nda “Almanya’da yaşayan Türkiyelilerin kolektif eylemleri” adlı tez çalışması ile doktora derecesini aldı. Elül 2014’ten beri Abant İzzet Baysal Üniversitesi Psikoloji Bölümü, Sosyal Psikoloji Anabilim Dalı’nda yardımcı doçent olarak görev yapıyor.

      Adres:

      http://bit.ly/1T83Sd1

      Esen kalın.

      Sil
    3. Kapitalizmi değil bizdeki ahbap çavuş kapitalizmini sorgularsanız bir anlamı olur. Çünkü dünyadaki üniversiteler bizdeki gibi bir çöküş içinde değil. Her üniversiteyi standart lise benzeri okula dönüştüren YÖK'ü sorgulayın, liseleri bilimsel eğitimden uzaklaştıran MEB'i sorgulayın. Bilime hakkını vermek istiyorsanız kapitalizmden önce sorgulanması gereken şeyler var.

      Sil
    4. Sayın Eğilmez,

      Şu adrese:

      http://bit.ly/1T83Sd1

      girip okusaydınız [Her üniversiteyi standart lise benzeri okula dönüştüren YÖK'ü sorgulayın, liseleri bilimsel eğitimden uzaklaştıran MEB'i sorgulayın. Bilime hakkını vermek istiyorsanız kapitalizmden önce sorgulanması gereken şeyler var. ] açıklamanızın misli ile cevaplandığını görecektiniz:

      === YÖK; TEÇHİZATI OLMAYAN TIP FAKÜLTESİNE İZİN Mİ VERDİ ? ===

      GAZETECİ HAZAL ÖZVARIŞ: Siz bir vakıf üniversitesinin örneğin “tıp fakültesi”nden mezun bir doktora ne kadar güvenirsiniz?

      ASLI VATANSEVER: O tıp fakültelerindeki eğitiminin niteliğine dair şüphem var!
      Görüşmecilerimizden birinin aktardığı bir anekdot var:
      Kendisinin de kuruluşunda rol almış olduğu bir üniversitenin sahibinin tıp fakültesi açmak için YÖK görevlileriyle nasıl pazarlık ettiğini anlatıyor. YÖK görevlisi, üniversitenin sahibine; “Sen fakülteyi açacaksın da nerede yapacaksın bu eğitimi? Tıp cihazlarının fotoğraflarını duvarlara asmakla olur mu? Fotoğraflar üzerinden neyin uygulamasını, ne kadar yapacaksın? Nasıl ders anlatılacak? Öğrencilere pratik nasıl kazandırılacak?” diye soruyor. Ama teçhizat olmadığı ve bina yapısının bu eğitime uygun olmadığı bilinirken; iki yıl sonra fakültenin açılmasına YÖK’ten onay çıkıyor!

      MERÂL YALÇIN: “Psikoloji” bölümü; laboratuvar, kütüphane gibi araştırmaya yönelik ciddi donanımlar gerektiren bir eğitimdir, ama bazı vakıf üniversitelerinde laboratuvarların ve yeterli kütüphanelerin olmadığını kolaylıkla tespit edebilirsiniz. Toplumun ruh sağlığını emanet ettiğiniz psikologlar, son derece kalitesiz bir eğitimden geçtikten sonra sahada çalışmaya başlayabiliyor!

      === YÖK BAŞKANI’NDAN USÛLSÜZLÜKLERE KARŞI;
      “MAHKEMEYE GİDİN” TAVSİYESİ ! ===

      GAZETECİ HAZAL ÖZVARIŞ: Tüm bunlar olurken YÖK her yıl denetimini yapmaya devam ediyor mu?

      ASLI VATANSEVER: Evet.

      GAZETECİ HAZAL ÖZVARIŞ: Raporu da hazırlanmış bu son vakada hiçbir geri dönüş olmuyor mu?

      ASLI VATANSEVER: Görüşmecimizin aktardığına göre; hayır!
      O dönem YÖK Başkanı olan Gökhan Çetinsaya’ya bir toplantıda kendisi bizzat gidip; “Çalıştığım üniversitede böyle böyle şeyler yaşanıyor, ben raporlar da yazıyorum, karşılık alamıyorum!” diyor ve Çetinsaya, kendisinin YÖK Başkanı olarak bu konuda hiçbir yaptırımı olamazmış gibi “Mahkemeye başvurun!” diyor! YÖK Başkanı böyle bir işlevsizliği kabul ediyorsa eğer; bunu kurum adına kabul ediyor demektir!

      GAZETECİ HAZAL ÖZVARIŞ: YÖK Başkanı’nın kriminal olaylara gerek kalmadan bile “eğitim kalitesizliği nedeni”yle bölümü kapatma yetkisi var; siz bu yetkinin kullanıldığı bir vaka biliyor musunuz?

      ASLI VATANSEVER: Ben böyle bir şey duymadım.

      MERÂL YALÇIN: Hiç rastlamadım. YÖK’ün denetleme birimi var ama denetimlerine dair herhangi bir açıklama yapmıyorlar. Denetçilerin nisan veya mayısta üniversitelere gelip yazdığı raporlar gönderildikten sonra ne oluyor bilmiyoruz!
      Ama eski çalıştığım yerde; “YÖK denetçileri geldi, herkes işyerinde olsun.” dediler, gelip bizimle de konuşacaklarını sandım ama rektörlüğün yanındaki odada muhasebe hesaplarına bakmışlar!

      ***
      Daha neler var neler sayın Eğilmez!

      Sil
  16. Hocam,

    Siz babasınız!

    YanıtlaSil
  17. hocam, asgari ücret istenilirse 2000 tl yapılsın bu ekonomide üretime dayalı büyüme yapısı oluşturulmamışsa ve ayrıca aktif çalışan kesimlerin bir kısmı ürettiği mal ya da hizmetin birim değerinin üzerinde birim başına ücret alıyorsa bir kısmı hatta büyük kısmı ise birim başına üretimden daha düşük ücret alıyorsa ; söz konusu iktisadi yapıda ciddi sorunlar var demektir. üstelik üretimden kopuk bir iktisadi yapıda eğer üretim artırılmadan asgari ücretin yükseltilmesi ayrıca enflasyon artışını tetikleyebilir zira arz - talep dengesizliği daha artar.. ne dersiniz hocam?. yanılıyor muyum?.. saygılar....

    YanıtlaSil
  18. Hocam uluslararası ekonomi için birkaç kitap tavsiye etmeniz mümkün mü?

    Şimdiden teşekkür ederim.

    Serdar Reşat

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ted Walther, Dünya Ekonomisi. İnternette bir göz attım sanırım tükenmiş. Ama bulabilirseniz iyi kitaptır.

      Sil
  19. İNGİLİZ KAPİTALİSTE GÖRE "KAPİTALİZM TEKLİYOR"

    Britanya’nın en başarılı işadamlarından biri olarak görülen Mark Price, kapitalizmin, artık toplumun ihtiyaçların karşılamakta yetersiz kaldığını söyledi.

    The Daily Telegraph’ın haberine göre, Britanya’nın en büyük marketler zinciri Waitrose’un başındaki isim, “Çalışanlarına adil ve mutlu çalışma koşulları sağlamak yerine hisse senedi değerlerini artırmayı daha fazla önemseyen şirketler, iş dünyasında güvensizliğe neden oluyor” diye konuştu.

    Bir araştırmadan örnekler veren Price, toplumun yüzde 56’sının ticareti açgözlülük ve bencillik olarak tanımladığını, 61’ine göre de çalışanların insan olarak değil de bir araç olarak görüldüğünü söyledi.

    İş dünyasındaki refahın adalet, eşitlik ve özgürlük olmaksızın sağlanamayacağına vurgu yapan işadamı, öncelikli olarak sosyal adaletin sağlanması gerektiğini sözlerine ekledi.

    İngilizce:
    ( http://www.telegraph.co.uk/finance/newsbysector/retailandconsumer/11986665/Waitrose-boss-Mark-Price-declares-Britain-should-turn-its-back-on-capitalism.html )

    Türkçe:
    ( http://www.diken.com.tr/ingiliz-kapitaliste-gore-kapitalizm-tekliyor/ )

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mark Price'ın tanıklığına gerek yok, kapitalizmin neredeyse 100 yıldır teklediğini sağır sultan bile duydu. Asıl olan bu kadar teklemeye karşın nasıl ayakta durmayı başardığı.

      Sil
  20. daşa torpağa daha fazla para yatıralım belkim para ağacı çıkar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer dediğiniz yolla para ağacı çıksaydı mutlaka Türkiye'de çıkardı.

      Sil
  21. Mahfi Bey, kafami karisitiran bir soru:
    Dolar bazinda GDP 2000-2015 arasi uc kat kadar arttiysa, ve ayni donemde ekonomimizin dunyadaki payi bu grafikteki gibi %20'den daha az arttiysa (%1.20 - %1.40), GWP'nin (gross world product) de ayni donemde 2.5 kat kadar artmis olmasi gerekmez mi? Wikiye gore sadece %50 artmis (https://en.wikipedia.org/wiki/Gross_world_product). Bunun aciklamasi nedir?

    YanıtlaSil
  22. Wikipediadaki GWP verisi satınalma gücü paritesine göre değil cari fiyatlarla uluslararası dolara göre alınmış. O durumda Türkiye'nin payı yüzde 1 dolayında çıkıyor ve pek değişmiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O zaman herseyi o parametreye gore alirsak 2000-2010 arasi Turkiye yaklasik 3 kat artip dunya %50 arttigina gore bayagi bir degismis olmuyor mu? Niye pek degismiyor dediginizi anlamadim. Ornegin %0.6 iken %0.9 olursaniz goreceli degerinizi %50 artirmis olursunuz. %0.3'u mutlak anlamda degerlendiremeyiz herhalde bu yaklasimda.

      Sil
    2. 2002 - 2014 arasında Türkiye'nin GSYH'sı SAGP ye göre 682 milyar dolardan 1.514 milyar dolara çıkmış yani 1,2 kat artmış. Dünya GSYH'sı ise SAGP'ye göre 53,8 trilyon dolardan 108,8 trilyon dolara çıkmış yani 1,02 kat artmış. Tüekiye'nin de aralarında bulunduğu gelişme yolundaki ülkeler ve emerging market ekonomilerinin SAGP'ye göre GSYH'sı ise 4,5 trilyon dolardan 10,2 trilyon dolara çıkmış yani 1,3 kat artmış. Bu rakamlar IMF'nin WEO database serisinden alınmış son rakamlardır.
      Göreceğiniz gibi Türkiye dünya genelinin az da olsa önünde giderken gelişme yolundaki ekonomilerin gerisinde kalmış bulunuyor.

      Sil
    3. Neden yine SAGP'ye gore cevap verdiginizi anlamiyorum. Bir de nominal GDP var, orada dunya 2000-2010 arasi sadece %50 artiyor mesela, bu durumda GDPsini 3 kat artiran Turkiye'nin dunyadaki payinin 2 kat artmasi gerekir. Tabii bunu tam tasavvur edemiyorum cunku yukaridaki gibi bir grafik yok. Sizin gosterdiginiz SAGP grafigini google da hemen buluyor, ama oteki parametreye gore bir grafik kolay bulunamiyor, yani onu da yukaridakinin yanina ilistirip bu ne demektir soyleyebilirseniz daha da faydali olacak bence. Google'in bulamadigi bilgiler ve analizler daha kiymetli sonucta.

      Diger yandan gelismekte olan ulkelere gore kiyaslayinca burda da problem var, o zaman ozellikle Cin ve Hindistana gore kiyaslamis oluyorsunuz. Tabii bunlar cok daha geriden gelip misliyle arttiklari icin hakaniyetli bir karsilastirma degil. Bence en iyisi TR'nin GDP per capita'da Dunya siralamasindaki yerinin grafigine bakmak. Bunu da google da bulamiyorsunuz (son bir kac yil icin tablo bulmak kolay, trendleri gormek zor). Daha sonra bu siralamada bizi gecen ve bizim gerimizde kalan 5-10 ulkenin TR ile direk kiyaslamasini yaparsaniz o zaman ne kadar basarili/basarisiz oldugumuz ortaya cikacaktir. Yani kiyas bizim ligimizdeki ulkelerle olmali.

      Google'da yukaridaki grafigi kolayca buldugumu soyledigim siteden ben baktim. SAGP'de dunyadaki pay acisindan Arjantin, Brezilya, Meksika falan bizden daha kotuydu sanki. Ama bunlara mi bakmak lazim baskalarina mi bilemiyorum tabii. Bu analizler iyi niyetli bir "ne yapmali" sorusuna cevap bulacaksa bence bizi gecen ulkelere bakip farklari neymis onu gormek lazim (GDP per capita olarak gecen). Hangi ulkelerdir bunlar? Yeralti kaynaklari olup belesten mi gectiler bizi yoksa baska yontemlerle kalkinarak mi? vesaire...

      Yanlis mi?

      Sil
  23. Merhaba Mahfi Bey,
    Ege Cansen köşe yazısında mealen şöyle demiş:
    Asgari ücrete yaplacak %30 zam genel ücretlerde asgari %20 artışa sebep olur. Emeğin payı milli gelir içinde asgari %80 olduğundan ve milli gelir yıllık %3-4 büyüdüğünden bu çok büyük oranda enflasyona sebep olur. Eğer enflasyon olmasın diye para politikası kısılır ise de büyüme negatif olur.
    Siz bu görüşe katılıyor musunuz?
    Eğer katılıyorsanız, asgari ücretin %30 arttırılmasını savunuyor musunuz?
    Önceki yorumlarınızda faizden alınan stopajın da %2-3 arttırılması gerektiğini savunmuşsunuz,bu durumda sizce enfalsyona karşı ne gibi bir önlem almalıyız?
    Sevgi ve saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ege Cansen'in köşe yazısını okudum. Olayın ekonomik görünümünü çok iyi anlatmış. Görüşüne genel olarak katılıyorum.
      Ben asgari ücretin % 30 artırılmasını değil genel olarak bir maaş ikramiye verilmesini savunmuştum önceki yazılarımda.
      Bu konuda bir yazı hazırlıyorum yarın öbür gün yayınlayacağım.

      Sil
  24. Hocam, emeğinize sağlık. Benim için en anlamlı veriler bunlar. Dünya ekonomi liginde 35 yıldaki yerimiz. Benim merak ettiğim; nükleer santrallere harcayacağımız paraları niçin güneş panellerine yatırmıyoruz? Almanya sağolsun, sayelerinde güneş panellerinin fiyatları çok düştü. Bildiğim kadarıyla birim enerji maliyetleri her ikisinde de neredeyse aynı artık. Diğer yenilenebilir enerji kaynaklarıyla beraber (boğazlardaki akıntılarından enerji üretimi dahil) orta vadede cari açığımız düşmez mi ve Rusya'ya olan enerji bağımlılığımız azalmaz mı?

    YanıtlaSil
  25. Hocam askeri maaşın artması ülkemize bir cansuyumu olur yoksa enflasyon canavarını daha da mı büyütür?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisini birlikte düşünün. Eskiler öyle derdi 'her şerde bir hayır, her hayırda da bir şer vardır.' Yani kötülükle iyilik çoğu kez iç içedir. Asgari ücretin artması bir yandan büyümeyi teşvik ederken bir yandan da enflasyonu azdıracaktır.

      Sil
    2. İkisini birlikte düşünün. Eskiler öyle derdi 'her şerde bir hayır, her hayırda da bir şer vardır.' Yani kötülükle iyilik çoğu kez iç içedir. Asgari ücretin artması bir yandan büyümeyi teşvik ederken bir yandan da enflasyonu azdıracaktır.

      Sil
  26. Mahfi hocam, yorumlardan gördüğüm kadarıyla belli bir miktarda görüşünüzü okuyorum ama bu aralar gündemimizi çokça meşgul asgari ücret tartışmaları ile ilgili görüşlerinizi bir yazıda okumak bizleri daha keyiflendirecektir. Ismarlama gibi anlaşılmasın ama sizin fikirlerinizi önemsediğimiz için acaba bu konuda ne düşünüyorsunuz, ne düşünür diye bi yazınızı okumayı çok isterim en azından kendi adıma :)

    YanıtlaSil
  27. Mahfi hocam, yorumlardan biraz olsun takip edebiliyorum ama şu son günlerde özellikle gündemimizi meşgul eden asgari ücret konusunda da bir yazı yazabilir misiniz? Çok özür dilerim ısmarlama gibi olmuş diyebilirsiniz ama görüşlerinize önem verdiğim/verdiğimiz için acaba bu konuda ne düşünür diye düşündüğüm yazınızı okumayı çok isterim. :)

    YanıtlaSil
  28. Hocam, Türkiye'nin büyüme ivmesi ile ilgili bir yazınız var mı?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi