First Lord of Treasury
İngiltere Başbakanı, Londra’da 10
Downing Street adresinde kendisine tahsis edilmiş olan kamu konutunda oturur. Evin
kapısındaki pirinç tabelada “Prime Minister” yazmaz, “First Lord of Treasury”
(Hazinenin Birinci Lordu) yazar.
İngiltere’de 1701 yılında
çıkartılan bir yasa Katolik mezhebinden gelenlerin tahta çıkmasını
yasaklamıştı. Stuart hanedanından gelen İngiltere Kraliçesi Anne 1714 yılında
öldüğünde, yerine tahta çıkabilecek elliden fazla Katolik akrabası olduğu halde,
bu yasa nedeniyle en yakın Protestan akrabası olan Georg Ludwig, Birinci George
adıyla tahta geçti. George’un babası Almanya’da Brunswick Lüneburck Dükü Ernest
Augustus, annesi İngiltere kralı Birinci James’in torunu Sophia’ydı. Birinci
George, İngiltere kralı olmuştu ama İngilizce bilmiyordu.
O tarihlerde İngiltere kralının
en yakın danışmanlarından oluşan ve privy council adı verilen bir danışma
kurulu vardı. Privy, sözcük olarak özel, gizli anlamına geliyor. Bu kurul, gizli
kalması gereken devlet işlerinin konuşulup görüşüldüğü kuruldu. İngiltere kralı
bu kurula başkanlık eder, danışmanlarının önerilerini değerlendirir ona göre
nihai kararı verirdi.
Birinci George, İngilizce
bilmediği için privy council’in toplantılarında sürekli çeviri dinlemekten ve
söylediklerini de çeviriyle anlatmaktan oldukça sıkılmıştı. Hükümranlığı
döneminde sık sık asıl vatanı olan Almanya’ya gittiği için zaman zaman kurula
başkanlık edemez olmuş, o nedenle kurul toplantıları aksamaya başlamıştı. Bu
soruna çözüm bulmak için kurulun kıdemli bir üyesinden bu toplantıları kral
vekili sıfatıyla yönetmesini ve toplantıdan sonra nelerin konuşulup
tartışıldığını kendisine anlatmasını istemişti. Bu talimatı verdiği privy
council üyesi Robert Walpole First Lord of Treasury konumundaydı. Henüz o
dönemde başbakanlık söz konusu olmasa da Walpole, kurulu başbakan gibi
yönetmeye başladı. Buna karşılık First Lord of Treasury ünvanını taşımaya ve
Hazine Bakanı görevini yapmaya da devam etti. Privy council giderek bugünkü
anlamda Bakanlar Kurulu, kral adına kurulu yöneten kişi de Başbakan konumuna
geldi.
Zaman içinde Başbakan, Hazine
Bakanlığı görevini başka bir Bakanlar Kurulu üyesine devredince Başbakandan
ayrı bir Hazine Bakanı ortaya çıktı. İngiltere’de Hazine Bakanına First Lord of
Treasury değil Chancellor of Exchequer deniyor. First Lord of Treasury ünvanını
İngiltere Başbakanı taşımaya devam ediyor.
İngiltere’nin siyaset tarihinden
bu ilginç alıntı, bakanları atamak ve yönetmekle görevli konumda olsa bile
Başbakanın parasal güce ilk elden egemen olma isteğini terk etmeye yanaşmadığını
gösteriyor. Nedeni çok açık: Maddi güce dayanmayan otorite güçlü olamaz. Bu
ilişkiyi belki de en iyi açıklayan söz Nasreddin Hoca’nın bir fıkrasında geçen şu
sözdür: “Parayı veren düdüğü çalar.”
Güzel bir yazı hocam ..Power of the money ilişkisini farklı bir tarzda anlatmışsınız teşekkürler
YanıtlaSilBir bakıma İngiltere Başbakanı, Kraliyet ailesinin servetini korumakla yükümlü... Bunu da halkın oy verdiği birine yaptırıyorlar! Gelişmiş kapitalist ülkelerde gerçek anlamda bir demokrasinin olamayacağını biliyorduk!...
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş. Çok bilinmeyen ancak çok anlamlı bir bilgiyi, çok guzel aktarmışsınız. Bütün yazılarınızın farklı bir tadı ve keyfi var, bilgi yönünden de doyurucu. Okuduğum kitaplarınız da öyleydi. Yeni kitabınızı da bekliyorum. Teşekkürler.
YanıtlaSilYine çok güzel bir yazıyı daha bizimle paylaştıniz. Çok teşekkürler. Belkide siz ekonomi birikiminizile ülkemizdeki tarih bilimine yeni bir tat kazandırcaksınız.
YanıtlaSilBu güzel yorumlar için teşekkür ederim.
YanıtlaSilMahfi Bey, yazılarınızdaki alatım sadeliği ve içerik zenginliği harika bir kokteyl keyfiyle dağarcığı dolduruveriyor. Yazılardan derleme ve Makro Ekonomi kitaplarınızı 2012'nin sözleri olarak almalı mıyız ? İkisini de dört gözle bekleriz. Saygılarla...
YanıtlaSilYine cok guzel icinde tarihte olan ekonomi devlet hukumet idare yazisi ve parasiz guc ve yonetim olmaz dersi tskler saygilar
YanıtlaSilEkonomi tarihinden bu güzel alıntı için teşekkürler. Ekonominin ve siyasetin içiçe olmasına sanırım en güzel örneklerden biri sizin yazınız.
YanıtlaSilSelamlar
Değerli hocam;
YanıtlaSilHali hazırda algılamam; global ölçekte devlet yönetimlerinin varlık sahibi olmaktan doğan güçlerini global şirketlere teslimini gerçekleştirdikleri yönünde.. sanırım ülke yönetimlerinin küresel işbölümünde üstlendikleri görevlerin başında;
*Şirketler ve Sermayenin ihtiyaç duyduğu kanuni normları hazırlamak,
*alacak tahsili güvenliği ve genel güvenlik hizmetlerini yerine getirmek,
*pazarların demografik yapılarını ve dinamizmini canlı tutmak.(en az 3 çocuk yapın gibi)
*Hatta ve hatta akışkanlığı artan sermaye ile birlikte tüm ülkelerin ticari normalarda entegre olmalarına olanak sağlayıp adalet mekanizmalarını da eşgüdümle oluşturmak
geliyor..diye düşünüyorum..diğer yandan; Dünyada akışkanlığı iyice artan ve hızlanan sermaye ile birlikte nufusun akışkanlığı arasında bir denge kurulmazsa sistemlerin tıkanıp sıkışmasında bunun da önemli bir rol oynayacağı yönünde bir hissiyata da sahibim..
Yaani ticaret fazlası veren büyüyen; mesela genç dinamik cevval Çin, Brezilya vs vatandaşları yaşlı ve tüketmeyen demografiye sahip Avrupaya gelip rahatça yerleşebilirse, mülk sahibi olurlarsa .. o zaman likide olmuş nüfus, coğrafi tercihlerini hızla değiştiren sermayenin olumsuz etkilerini biraz olsun dengelemiş de olur.
Ülke başbakanları ve yönetimleri salt iktidar değil örtülü salt iktidarın personeli gibi..Şimdilik bunları hakkıyla yerine getirseler tam süper olacak...
Sonrasında ise demokrasiler yerini daha ileri seviye ve sofistike bir sistem olacak olan "STOCKARSİLERE" bırakacak galiba..
(Birkaç senedir obsesif biçimde bu hayal ettiğim stockratik yapıya takmış vaziyetteyim..özetle"devlet vatandaş için var" değil de "devlet şirket için var, şirket hissedarları yani hissedaşları için..Kullandığım anahtar kavram hızla artan verimlilik paradoksu)Yaani gelecekte; zamanında hisse senedi sahibi olmayanların çok üzüleceği bir düzen bizi bekliyor olabilir):)Hele bir de CERN den farklı bir enerji formu keşfi gerçekleşirse..
HG WELLS Time machine ELOİler ve Morlocklar kıyak bir öngörüymüş aslında...
"Maddi güce dayanmayan otorite güçlü olamaz." çok güzel bir söz hocam güzel bir yazıyı güzel bir sonla bitirmişsiniz.
YanıtlaSilBütün yorumlara teşekkür edrim
YanıtlaSil