Osmanlı Hazinesi
Fatih
Sultan Mehmet'e gelinceye kadar Osmanlı Hazinesi tümüyle İslam geleneğine uygun
olarak Beytülmal anlayışı çerçevesinde en üst düzeyde yönetilmiş, kararlar hep
en üst düzeyde alınmıştır. "Beytülmal"
adı verilen İslam Hazine'sinin çerçevesini şöylece çizmek mümkündür: “Her şey
Beytülmala aittir. İslamın yararı için harcanması gereken her şeyi ödemeye
Beytülmal mecburdur. Asker aylıkları ile hayvan ve silah bedelleri ve kamu
yararına yapılacak diğer giderler Beytülmaldan ödenir.”
Osmanlı
Devleti'nin sınırları genişledikçe geleneksel Hazine yönetiminin içine
sığılamaz hale gelinmiş, özellikle İstanbul'un fethinden sonra daha da büyüyen
ihtiyacı karşılamak üzere Fatih Sultan Mehmet, devletin örgütlenme yapısını ve
o arada Hazine'yi yeniden şekillendirmiştir. Bu düzenlemede yöneticiler,
protokol, yapılacak işlemler ayrıntılı olarak belirlenmiştir.
Rumeli
Defterdarı (sonraları Başdefterdar) bugünkü anlamıyla Hazine ve Maliye Bakanlarının
yetkilerine sahip bulunuyor, Fatih Sultan Mehmet’in Kanunname-i Devlet-i Ali
Osman adlı yasasında tanımlandığı şekliyle Devlet Hazinesini Padişahın vekili
sıfatıyla yönetiyordu. Fatih Sultan Mehmet'in hükümdarlık döneminin sonlarına
doğru Anadolu Defterdarlığı adıyla, Anadolu'da toplanan gelir ve yapılan
giderlerden sorumlu, bir Defterdarlık daha kurulmuştur.
Fatih
Sultan Mehmet, üç ayrı Hazine oluşturmuştur: (1) Devlet Hazinesi (Hazine‑i Amire, Hazine‑i Hümayun, Hazine‑i
Emiriye, Hazine‑i Birun, Dış Hazine ya da Hazine‑i Devlet.) (2) Padişahın Özel Hazinesi (Hazine‑i
Hassa, Hazine‑i Enderun ya da İç Hazine.) (3) İslamın kutsal emanetlerine tahsis edilen hazine (Hazine‑i Harem, Hazine‑i Haremeyn.)
Başdefterdarın
yönetimi altında bulunan Devlet Hazinesi; dine ve geleneklere dayalı bazı
vergiler, ele geçirilen ülkelerden alınan haraç, müslüman olmayan halktan
alınan cizye, Sadrazam, vezirler ve Devletin önde gelen kişileri tarafından
zaman zaman padişaha verilen hediyelerin bir bölümü (rikabiye), savaş gibi
olağanüstü hallerde alınan geçici vergiler (avariz), Mısır gibi timar sistemine
dahil olmayan bazı eyaletlerden yılda bir kez alınan vergiler (salyaneli
eyaletler vergisi), Devlet arazilerinin kiralanması karşılığı elde edilen kira
gelirleri (mukataa) gibi gelirlere sahipti. Devlet Hazinesi'nin başlıca
giderleri ise yeniçeri ve Devlet memurlarının maaşları ile merkezi yönetim
giderlerinden oluşmaktaydı.
Hazine
Kethüdasının (Hazine Kahyası) sorumluluğu altında bulunan Padişah'ın özel
hazinesi (Hazine‑i Hassa), Padişah ve sarayın giderlerinin karşılanması
amacıyla kurulmuştu. Hazine-i Hassa’ya çeşitli
savaş ganimetlerinden Padişah'ın payına düşen değerli eşya ve paralar, çeşitli
değerli hediyeler ve benzeri değerler konurdu. Hazine-i Hassa, sarayın içinde
özel bir bölümde mühür altında saklanırdı.
Harem
Hazinesi; Mekke ve Medine’deki kutsal emanetlerin saklanması, bakımı ve onarımı
için tahsis edilmiş kaynaklardan oluşurdu.
Devlet
Hazinesi açık verdiğinde Padişah, özel Hazinesinden Devlet Hazinesine borç
verirdi.
Yorumlar
Yorum Gönder