Türkiye Son On Yılda Ne kadar Büyüdü?


GSYH üç ayrı yöntemle hesplanıyor: Üretim yöntemi, harcamalar yöntemi ve gelir yöntemi. Harcamalar yöntemiyle GSYH şu denklemle hesaplanıyor:
Y = C + I + G + (X – M)
Y = GSYH
C= Özel nihai tüketim harcamaları
I = Özel kesim yatırım harcamaları (Özel kesim yatırımlarının içine bir de stoklardaki değişimleri eklemek gerekiyor. Bu da stoklardaki malların artmasını veya eksilmesini gösteriyor.)
G = Devlet harcamaları (tüketim + yatırım)
X = İhracat
M = İthalat
Yani bir yıl içinde yapılan bu harcamaları topladığımızda o yılın GSYH’sını hesaplamış oluyoruz.

2011 yılında bu büyüklükler şöyle gelişmiş.

GSYH Bileşenleri
Milyar TL
GSYH (Y)
1.294,9
Özel Tüketim Harcamaları (C )
920,8
Devletin Tüketim Harcamaları (G)
180,7
Özel Kesim Yatırımı (I)
234,6
Kamu Kesimi Yatırımı (G)
48,6
Stok Değişmesi (I)
25,1
İhracat (X)
308,3
İthalat (M) (Eksi)
423,1

Şimdi bunları bir araya toplayalım ve toplam içindeki paylarına bakalım:

GSYH Bileşenleri
Milyar TL
Toplam İçinde Payı (%)
GSYH (Y)
1.294,9
100,0
Özel Tüketim Harcamaları (C)
920,8
71,1
Özel Kesim Yatırım Harcamaları (I)
259,7
20,1
Devletin Tüketim ve Yatırım Harcamaları (G)
229,3
17,7
İhracat (X)
308,3
23,8
İthalat (M) (Eksi)
423,1
32,7

Demek ki bizim GSYH’mızda özel nihai tüketim harcamalarının yeri yüzde 71,1. İhracat ithalat dengemiz ise eksi 10 puan. Yani ihraç ettiğimizden daha fazlasını ithal ediyor ve bir bölümünü ihracat için bir bölümünü de iç kullanım için kullanıyoruz. Devlet harcamalarının toplamdaki payı ise giderek azalıyor.

Ekonomi tüketimle büyüyor. Eğer bu tüketimi ihracat ithalat dengemizi on puan eksiyle kapatmayıp daha az ithalatla gerçekleştirebilsek sorun olmayacak. Ama ihracatın ithalatı bu kadar aşması demek cari açığımızın artması ve bizim ithalatı finanse edebilmek için dışarıdan kaynak aramamız demek. Ki onun da önemli bölümü borçlanmayla yani sıcak parayla finanse ediliyor. O nedenle ithal ettiğimiz malların ne kadarını içeride üretebilirsek o kadar az cari açık veririz ve o kadar fazla istihdam yaratabiliriz. Tek koşulla: Rekabet edebilir üretim yapmamız gerek. Aksi takdirde içeride üreteceğiz diyerek dışarıdan aldığımızdan daha pahalı üretim yaparsak tüketicimize zarar veririz.     

Şimdi de cari fiyatlarla GSYH’nın yanına dolar cinsinden GSYH’yı ve 1998 yılına göre sabitleştirilmiş yani enflasyondan arındırılmış fiyatlarla GSYH serisini ekleyip bir daha görünüme bakalım.

Yıllar
Cari Fiyatlarla GSYH (milyar TL)
Dolar Cinsinden GSYH (milyar USD)
Sabit Fiyatlarla GSYH (milyar TL)
2002
350,5
231,0
72,5
2003
454,8
305,0
76,3
2004
559,0
390,0
83,5
2005
648,9
481,5
90,5
2006
758,4
526,4
96,7
2007
843,2
648,8
101,3
2008
950,5
742,1
101,9
2009
952,6
617,6
97,0
2010
1.098,8
735,8
105,9
2011
1.294,9
772,3
114,9

GSYH cari fiyatlarla, yani o yıl içinde geçerli olan fiyatlarla, hesaplanıyor. Bu durumda o yılın fiyat artışlarını da içinde barındırıyor. Sonra bulunan bu tutar o yılın ortalama kuruyla bölünüyor ve dolar cinsinden GSYH bulunuyor. 2011 yılındaki GSYH cari fiyatlarla 1.294,9 milyar TL hesaplanmış. Bu tutarı 2011 yılının ortalama dolar kuru olan 1.677 ye bölersek karşımıza dolar cinsinden 772,3 milyar dolarlık bir GSYH çıkıyor. Cari fiyatlarla ekonomi 2002’den 2011 sonuna kadar 2,7 kat büyümüş görünüyor. Dolar cinsinden bakarsak 2,3 kat büyümüş görünüyor.

Oysa hesaplamada gerçek büyümeyi bulmak için bu hesapları fiyat artışlarını arındırarak yapmak gerekiyor. 1998 yılını baz alarak yapılan sabit fiyatlarla GSYH serisine bakarsak GSYH’nın 2002’den 2011 sonuna kadar olan büyümesi yüzde 58 görünüyor. Gerçek budur. Yani Türkiye’nin GSYH’sı 2002 – 2011 arasında yüzde 58 büyümüştür. Gerisi fiyat artışlarından kaynaklanan köpüktür.

Bu konu bize özgü değildir. İnsanlık son on yılda hep birlikte kendisini aldatmaya karar vermiş ve sanal büyümeyle reel büyümeyi birbirine katarak konuyu böyle sunmayı tercih etmiştir. Bu, gelişme yolundaki ekonomilerin hızla büyüdüğü ve gelişmişlerle arayı kapattıkları gibi bir sanal durum yaratarak gelişme yolundaki ekonomilerin siyasetçilerine itibar kazandırırken aynı zamanda gelişmiş ekonomilere yönelik eleştirilerin de azalmasına yol açıyor. O nedenle de herkes tarafından destekleniyor.

Not: Ekonomi eğitimi almamış olanların bu yazıyı daha kolay anlayabilmeleri için şu iki eski yazıma göz atmalarında yarar olabilir.
Bir sayfada GSYH dersi (bu yazı GSYH’nın üretim yöntemiyle hesaplanmasını anlatıyor) http://www.mahfiegilmez.com/2012/01/bir-sayfada-gsyh-dersi.html
Türkiye’nin GSYH Büyümesi (Bu yazım da üretim yöntemiyle hesaplanan GSYH’nın büyümesini anlatıyor.) http://www.mahfiegilmez.com/2012/01/ekonomik-buyume-ne-demektir.html

Yorumlar

  1. halka anlatirken sabit bir consumer price index kullanirken anlatmadiklari icin rakamlar boyle gozukuyor, ancak %58 de hic fena degil tarihin en buyuk krizlerinden birinin icinde bulundugu bu donem goz onune aldindigi zaman

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sadece gerçeği konuşalım kendimizi kandırmaya gerek yok, aslında on yılda yüzde 58 büyüme oldukça büyük başarı.

      Sil
  2. Hocam fiyatı artan ürünlerin içinde katma değeri yüksek ürünlerin ağırlıklı olduğunu var sayar isek, bu durumda üretimin daha nitelikli ürünlere doğru evrildiğini söyleyebiliriz. Buradan da fiyat artışını önemsemek ve anlamlandırmak ihtiyacı ortaya çıkar. Tabii peşinen söyledim: Fiyatı artan ürünlerin niteliği incelenmeden bu sadece bir varsayımdır. Saygılarımla

    YanıtlaSil
  3. Hocam bu dönemde biz %58 büyüme oranıyla dünyada nasıl bi yere gelmişiz sıralama olarak? Ve bu büyüme oranıyla en fazla gelişen ilk 10 ekonomi arasına girebilmiş miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında en can sıkıcı nokta o. 10 yıl önce de 17. sıradaydık şimdi de aynı sıradayız.

      Sil
    2. Diğer ülkelerde de bu denli yüksek büyüme oranlarının gerçekleşmesi yaşanan ekonomik krizlerle çelişmiyor mu sizce?

      Sil
    3. Büyümek ekonomik krizden etkilenmemek anlamına gelmiyor. Basitçe şöyle örnek vereyim cebinizde 5000 TL olduğunu varsayalım. Size yetmiyor olsun gidip bir ek işte çalışarakta 6000 TL elde edebilirsiniz bankadan kredi kullanarakta. İki durumda da cebinizde 1000 TL fazla para olmuş olur.

      Sil
  4. Mahfi Bey, yazdıklarınızdan anladığım aslında bir ülkede yüksek enflasyonun, bu tip istatistikî hesaplamalarda ekonomi yönetiminin bazı yönlerden işine de yarayabileceği yönünde. Şöyle ki dediğiniz gibi kendisini son 10 yılda aldatmaya karar vermiş insanoğlu ırkı yüksek enflasyon ile beraber aldatma katsayısını da daha yukarılara çekebiliyor. İkinci olarak da 2006 yılı Gsyh rakamı hesaplanırken yöntem değişikliğine gidilmiş ve yaklaşık olarak yüzde 31'lik bir artış meydana gelmişti. Bu ve bunun gibi değişiklikleri uluslar arası platformda denetleyen ve düzenleyen bir kurum mevcut mudur? Yoksa bu hesaplamalar sadece o ülkenin kendi resmi istatistik kuruluşlarına mı aittir? Yunanistan'da yakın geçmişte istatistikî veriler ile fazlasıyla oynanmıştı. Böyle karmaşık konuları bu denli basite indirgeyip anlattığınız için tekrar teşekkürler ..

    YanıtlaSil
  5. Merhaba Mahfi Hocam,

    Ben tezim için danışacaktım. Bir kırılganlık göstergesi olarak cari işlemler açığı/GSYH'ı aylık olarak hesaplamak istiyorum. GSYH üç aylık yayınlandığı için aylığa çevirmek için ayları sanayi üretim endekslerine göre ağırlıklandırmak doğru olur mu? Bir de cari işlemler açığını TL'ye çevirmek için aylık nominal döviz kurunu kullanmak doğru olur mu?
    Şimdiden çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz zor bir iş ama yapılabilir sanırım. Tez hocanıza danışmanızda yarar var.

      Sil
  6. Mahfi Bey bir anekdot:Şarkıcı Sting ilk Türkiye'ye geldiğinde(90 yılların başında) bir muhabir ilk düşünceniz ya da farklı gelen şey nedir? anlamında bir soru sormuş. "Lüks arabalar gözüme"çarptı demiş.İkinci gelişinde yine bunlara benzer bir soru sorulduğunda "Lüks arabalarda artış var" demiş.Üçüncüsünde sordular mı bilmiyorum:)Bunu İngiltere gibi bir ülkeden gelen adam söylüyor.
    Türkiye'nin büyümesi bir gencin sağlıklı bir şekilde yaş alıp olgunlaşmasından çok obezite olması gibi geliyor bana.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sting'in saptaması biraz sonradan zengin olma görgüsüzlüğünü ortaya koyan bir saptama. Buna ekonomide "gösteriş tüketimi" adı veriliyor. Bir kaç kuşak sonra zenginlik yerine oturuyor ve gösteriş tüketimi azalıyor.

      Sil
  7. Büyümenin tek basına herhangi bir şey ifade etmez ki. Kalkınma göstergeleri? Büyük bir degisiklik olmayan Gını katsayısı ? Devasa cari açık? Tasarruf düzeyinin % 12'lere inmesi? Özel kesim borcu? 2002-2010 dönemindeki ortalama büyüme hızı? Soz konusu büyüme hızının 1960-2000 arası dönemle aynı olması?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sadece onlar değil. Büyüme ekonominin büyümesidir, gelişme ise sosyal hayatın, demokrasinin, eğitim kalitesinin, insan haklarının artmasıdır. Normal olarak büyüme bir süre sonra bunları getirir diye beklenir. Ama bu kural her zaman geçerli değildir. Bizde büyüme hızlı oldu ama insani gelişmişlik endeksindeki yerimiz yukarılara çıkamadı mesela.

      Sil
  8. Çok temel bir noktayı kaçırıyorsun: 2008-2011 arasında dünya ekonomik krizden geçti.

    YanıtlaSil
  9. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  10. Yapay buyume, bir gun devaluasyon olarak birikmis olarak sekilde geri donecektir.Cari acik orani bir sekilde Siyasi bunye tarafindan halka (istenildigi zaman)odettirilecek olan bir rakamdir.Turkiyedeki tum siyasi hukumetler bu verilerle yapay gelisimi kullanmis fakat biriken gaz bir sekilde halkin sirtina yuklenmistir.Bence buradaki ana nokta cari acigin nasil dayanilabilir bir hal aldigidir.Borclanma gorunur neden olsada, Turkiyede kayit disi ekonomi esas faktordur cunku tum bu degerler hesaplanirken kayit disi ekonomi her zaman bilinmez bir sekilde !! istatik degerlerinde gozukmesede anahtardir.Bence icinde bulunulan siyasi donemde istatistik degerlerinin guvenilirlik endeksi de dusuktur.

    YanıtlaSil
  11. Mahfi Hocam,
    Son 10 yilda %58 'lik bir ekonomik buyumenin , ayni oranda ekonomik kalkinma olarak halkimiza yansimasi oldu mu? Tesukkurler...

    YanıtlaSil
  12. Olmamış yukarda yazdı hocamız

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

GSYH’de Dünyada Kaçıncıyız?