Kişi Başına Düşen Gelirimiz Kaç Dolar
Ekonomide insanların en az
inandığı hesaplamaların başında enflasyon ve işsizlikle birlikte kişi başına
düşen gelir hesabı geliyor.
Kişi başına gelir hesabı ekonomi bilimindeki birçok hesaplamada olduğu gibi teorik bir ölçüdür. Sadece bir ortalamayı
göstermeyi ve bu ortalamalardan hareketle uluslararası karşılaştırmalar yapmayı
hedefler.
Kişi başına gelir ya da daha
bilimsel şekliyle kişi başına GSYH şu basit formülle hesaplanır: Kişi Başına
Gelir = GSYH / Yıl Ortası Nüfusu. Örneğin Türkiye’de 2011 yılı GSYH’sı 772
milyar dolar ve yıl ortası nüfusu 73,5 milyon kişi olarak bulunmuş ve buna göre de kişi başına yıllık ortalama gelir 10.444 dolar olarak hesaplanmıştır.
Bu hesaplamada üzerinde durulması
gereken iki önemli nokta vardır: (1) Bu gelir yıllık gelirdir. Yani aya
bölersek aylık gelir kişi başına 870 dolar eder. (2) Bu
gelir ortalama gelirdir. Yani bu ortalama tutarın çok altında veya çok üstünde geliri
olanlar olabileceği gibi bu gelir dolayında yıllık gelir elde edenler de
vardır. Yani bu gelire bakıp da herkesin bu kadar bir ortalama gelir elde ettiğini düşünmek yanlıştır. Bu yalnızca basit bir ortalamadır. Gelirin adaletli dağılıp dağılmadığı bu hesapların değil gelir dağılımı
hesaplarının konusudur. Türkiye'de gelir dağılımının nasıl olduğunu merak edenler bu
sitedeki Türkiye’de Gelir Dağılımı başlıklı yazıma bakabilirler.
Bu hesaptan giderek Türkiye’de
kişi başına gelirin yıllar itibariyle nasıl değiştiği ve buna göre gelişme yolunun
doğruluğu ya da yanlışlığı hakkında bir sonuca varmak mümkündür.
Aşağıdaki grafikte Türkiye’nin 1923 ile 2008 yılları arasında kişi başına gelirindeki değişim gösterilmektedir. (Bu grafikte kullanılan veriler Angus Maddison’ın sitesinden http://www.ggdc.net/MADDISON/oriindex.htm alınmıştır. Maddison dünya GSYH ve nüfusunu milattan itibaren hesaplamış ve yayımlamıştır. GSYH hesabını yaparken 1990 yılı uluslar arası Geary – Khamis dolarını kullanmıştır. (Geary – Khamis Doları ya da uluslararası dolar, belirli bir dönemde ABD’deki doların satınalma gücünü baz alan hipotetik bir para birimidir. Geary – Khamis doları bir yandan satınalma gücü paritesine bir yandan da malların uluslararası ortalama fiyatları üzerine kuruludur. Bu birim ve hesaplama şekli 1958’de Roy C. Geary tarafından ortaya atılmış ve bu kavram 1970’lerin başında Salem H. Khamis tarafından geliştirilmiştir. ABD’deki satınalma gücü hesaplamasında baz olarak 1990 veya 2000 yılları esas alınmaktadır. Geary – Khamis dolarıyla hesaplanan kişi başına gelir hesaplarıyla yapılan uluslararası karşılaştırmalar cari fiyatlarla hesaplanan kişi başına gelirle yapılacak karşılaştırmalara göre daha anlamlı bir yaşam standardı karşılaştırmasına imkân sağlar.)
Grafik bize Türkiye’nin kişi
başına gelirini düzenli bir biçimde artırdığını, buna karşılık 2000’li yıllara
gelinceye kadar bir sıçrama yapamadığını gösteriyor.
Gelir dağılımında eşitliği ölçmede Gini katsayısı diye bir katsayı
kullanıyoruz. Eğer gelir dağılımı tam anlamıyla eşitse, yani bütün değerler
mutlak eşitlik çizgisi üzerindeyse o zaman Gini katsayısı sıfır çıkacak
demektir. Sıfır ile bir arasında değişen katsayı, sıfıra yaklaştıkça gelir
dağılımı eşitliğinin, bire yaklaştıkça gelir dağılımı eşitsizliğinin arttığını ifade
ediyor.
Aşağıdaki tablo 2010 yılı itibariyle OECD ülkelerinde ortalama hane halkı medyan gelirinin yarısının altında yaşayanların oranlarını gösteriyor. Bu anlamda Türkiye OECD ülkeleri arasında en kötü durumda olan 5 ülkeden birisi konumundadır
(Kaynak: http://www.oecd-ilibrary.org/sites/soc_glance-2011-en/06/02/g6_eq2-01.html?contentType=&itemId=/content/chapter/soc_glance-2011-17-en&containerItemId=/content/serial/19991290&accessItemIds=/content/book/soc_glance-2011-en&mimeType=text/html )
Gini katsayısı yıllar itibariyle değişim gösterse de 2010 yılındaki gelir dağılımı ölçümünü esas alarak Türkiye’de kabaca 0,40 oranında olduğunu söylememiz mümkündür. Bu oran gelir dağılımının oldukça adaletsiz olduğunu yani bu ortalama gelirin çok üzerinde ve çok altında gelir elde edenler olduğunu gösteriyor bize. TÜİK’in 2010 yılına ilişkin gelir dağılımı araştırmasına göre nüfusun gelirine göre en üstte yer alan yüzde 20’lik bölümü milli gelirden yüzde 46,3 pay alırken nüfusun gelirine göre en altta yer alan yüzde 20’lik bölümü milli gelirden yalnızca yüzde 5,8 pay alabiliyor.
Kişi başına geliri gelir dağılımı sonuçlarıyla birlikte ele alınca kişi başına yıllık gelirin 10.444 dolar olduğunu söylediğimizde niçin bazıların güldüğünü ve niçin bazılarının kızdığını anlamak mümkün oluyor.
Cumhuriyet’in ilan edildiği 1923
yılında Türkiye’de kişi başına gelir cari piyasa fiyatlarıyla 50 doların
altındaymış. Bu değere 1990 yılı uluslararası Geary – Khamis dolarına göre düzelterek
baktığımızda 712 dolarlık bir kişi başına gelir çıkıyor karşımıza
Kişi başına gelirlerde
uluslararası karşılaştırma yaparken birbirine yakın noktalardan yarışa başlamış
iki ülkeyi almakta yarar olduğunu düşündüm ve o nedenle Türkiye ile Tayvan’ı
seçtim. Aşağıdaki grafik Türkiye ile Tayvan’ın Geary Khamis dolarıyla
hesaplanmış kişi başına gelirindeki gelişmeyi karşılaştırmalı olarak ortaya
koyuyor. Grafiğe baktığımızda 1923 yılını başlangıç olarak alırsak Türkiye ile
Tayvan’ın birbirine yakın kişi başına gelirlerle yarışa başladığını görüyoruz.
Türkiye, 1970’lerin ikinci yarısına kadar Tayvan’ın önünde gitmiş. O
tarihlerden sonra Tayvan müthiş bir atılım içine girerken Türkiye eski düzenle
devam etmiş. 2000’lerden sonra Türkiye bir atılım içine girmiş olsa da benzer
bir sıçrama Tayvan’da da söz konusu olmuş. 2008’de ise her iki ekonomide de
küresel krizin etkisiyle bir aşağı dönüş yaşanmış.
Tayvan’ın böyle bir çıkış
yakalamasına karşın Türkiye’nin benzer bir çıkışı yakalayamamasının nedeni
nedir? Bu soruya yanıt ararken akla gelen ilk şey nüfus artışı oluyor. Yani
eğer Türkiye’nin nüfusu Tayvan’dan hızlı artmışsa o zaman kişi başına düşen
geliri daha yavaş artmış olur.
Aşağıdaki grafik Türkiye ve
Tayvan’ın 1923’den bu yana yaşadıkları nüfus gelişimini gösteriyor. Grafikten
açıkça görüleceği gibi başlangıçta birbiriyle paralel bir nüfus artış eğilimi
içinde olan iki ülke 1950’lerden itibaren kopmaya başlıyor ve Tayvan’ın nüfus
artış hızı Türkiye’yi geçiyor. Buna karşılık 1980’lerden itibaren Tayvan’ın
nüfus artış hızı düşmeye başladığı halde Türkiye eski hızıyla devam ediyor.
2000’lere gelirken de Türkiye mutlak artışta Tayvan’ın önüne geçiyor. Grafiğin
tümüne baktığımızda nüfus artış hızının Tayvan’ın kişi başına gelirinin artışı
üzerinde Türkiye’ye göre daha olumsuz bir etki yarattığını belirtebiliriz. .
Nüfus artışının olumsuz etkisi de
söz konusu değilse Tayvan’ın kişi başına gelirinin Türkiye’ye göre daha hızlı
artmasının nedeni nedir? Kuşkusuz bunun birçok nedeni vardır. Ve bu nedenler
içinde ekonomik olmayanlar da en az ekonomik olanlar kadar önemli yer
tutabilir. Örneğin bir ülke ötekine göre siyasal istikrarı daha uzun süreli
sağlamış olabilir, kişi başına verimlilik bir ekonomide çeşitli
nedenlerle çok daha yükselmiş olabilir, bir ülke ötekine göre teknolojide daha
ileri gitmiş olabilir, yabancı sermaye girişi bir ülkeye daha fazla yönelmiş olabilir, bir ülkede tasarruflar yatırımlara çok daha fazla kanalize olmuş olabilir. Ya da bunların hepsi etkili olmuş olabilir. Bunları incelemek ve değerlendirmek de ayrı bir araştırmanın konusu.
Hocam yazılarınızla biz halihazırda okuyan öğrencilere de yardımcı olmuş oluyorsunuz çok teşekkürler.
YanıtlaSilTeşekkürler
Silhocam,
YanıtlaSilHarcanabilir gelirimiz "GSMH" oranı şu anda ne kadar,nereden öğrenebiliriz?
Kişi başına düşen mi,harcanabilir gelir mi önemli?
Eskiden DPT yayımlardı bunları ama şimdi nereden bulunur ben de bilmiyorum.
SilKişi başına düşen harcanabilir gelir daha önemli ama bu bilgi elimizde yok.
Hocam, sıralamaya baktığımızda biz hariç adı çok geçen ülkelerin son sıralarda olması enterasan.Dünya'ya hükmetmek ya da piyasaları ele geçirmek için ve birileri daha zengin olsun diye açıkça kendi vatandaşlarından para saklamış ya da kaçırmışlar.Listenin ilk sıralarına baktığımızda Dünya^da fazla söz sahibi olmayan ülkeler. Ama O ülkeler sanki daha sıkıntıda sondakiler ise refahtaymış gibi bir tablo var yanılmıyorsam.Tabi hangi ülkeleri kastettiğimi anlamışsınızdır.Nedir tabloyu tersten okutan bastırılmışlık? Birde tabloda Çin ve Rusya yok. Bir nedeni varmıdır?Saygılar.
YanıtlaSilÇin ve Rusya OECD üyesi değil onun için tabloda yoklar. Eski sosyalist ülkeler refah ve gelir dağılımı işlerinde hep iyi çıkıyorlar.
Silhocam "Geary - Khamis doları satınalma gücü paritesi" daha eski ve daha güvenilir sanırım.
YanıtlaSilson zamanlarda popüler olan bigmac endeksi ile satın alma gücünü ölçüyorlar.
bu endeksin tutarlılığı konusunda endişelerim var.
mesela türkiye gibi enflasyonu çift hanelerde, gelişmekte olan bir ülke için bu endeksi uygulamak ne derece doğru olur?
yıllar öncesinde mcdonalds gibi zincirler adeta lüks idi. basit mantıkla gidecek olursak, lüks olan şeyi almak için satın alma gücünün yüksek olması gerekiyor. ama şimdi artan rekabet koşulları, çeşitli kampanyalar nedeniyle birçok kesimin hitap edebildiği yer oldu artık. bu cümleden yola çıkarak daha önce mcdonalds dan alışveriş yapamayan alt kesim sınıfının alım gücünün arttığını mı söylemek gerek?
ayrıca abd abd japonya gibi düşük adeta sürünen enflasyonlu ülkelerde fiyat değişimlerinin haliyle daha az olması beklenir.
gene bigmac endeksi uygulamasında bu ülkelerin satın alma gücü daha nicel olarak diğer ülkelere oranla daha az mı artacak?
hatta daha sonra ipod endeksi yapalım diye bir şey öne sürmüşler. ipodlar çinde üretiliyor diye.
ama ithal edilen ipodların taşıma maliyetleri gibi masraflar yüzünden gene fiyat farkı yaratılabileceği de söylenmiş.
ikinci sorum ise danimarka izlanda gibi ülkelerin gini katsayısı düşük ise yani gelir dağılımı iyi bir seviyelerde ise bu ülkelerde halkın büyük çoğunluğu vergi muhalefeti yapamaz herhalde?
ama türkiye gibi gelişmekte olan düzensiz ülkelerde 10.000 tl kazanan da asgari ücret kazanan da aynı vergiyi veriyor ise burada bir çarpıklık söz konusu.
geçen sormuştum neden vergi reformu yapılamıyor diye. oy kaybettirir dediniz. süleyman demirel in bir lafı var, "türk milleti yönetilmez idare edilir" diye. o zaman bu kafa ile hükümet üstü bir polikitayı kendiliğinden beklemek olağandışı görünüyor.
ek olarak bir kaç şey daha söylemek istiyorum:
Silbig mac endeksi paritelere göre yapılıyorsa kur hatasından ötürü bu endeksin de tutarsızlığı ortaya çıkmış olmaz mı? kur hatasından kastım mesela japon yeni geçen senelerde dolar karşısında tarihi diplerini yapmıştı. değerli japon yeni ile big mac endeksi hesaplaması bizi şaşırtmış olmaz mı?
Önemli olan ya her yerde standart olan bir mal bulmak ya da çok sayıda malı kapsayan bir sepet yapmak. Big Mac gibi tek mala dayalı ölçümler çok sağlıklı olmuyor. Bu açıdan Geary Khamis endeksi çok daha anlamlı.
SilDeğerli hocam bu tabloda Abd bizim hemen alt sıramızda yer alıyor; yani tabloya göre biz gelir dağılımı adaleti açısından Abd ye göre daha iyiyiz demek mümkün.Abd'nin milli geliri Türkiye'nin milli gelirine göre çok fazla olması dolayısıyla; bir amerikan vatandaşının, türk vatandaşına göre gelir dağılımındaki adaletsizlikten daha az etkilendiğini söylersek doğru olur mu? Saygılarımla..
YanıtlaSilABD de kişi başına gelir bizim 4 katımız. Ama gelir sağılımı çok bozuk. Bu da çok normal çünkü dünyanın en zenginleri orada. Yoksulluk endeksinde ise Türkiye ABD ye göre çok geride. Amerikalınin daha az etkilendiğini söylemek pek mümkün değil.
SilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilEvet, ABD'de bir de homeless'lar var. Bizde sanırım daha az sayıdalar ve karton kutu yerine görece daha rezidansvari köprü altlarında, otobüs terminallerinde vs. barınıyorlar + üstüne üstlük, son yıllarda belediyeler onlar sıcak kapalı spor salonlarında bakıyor, besliyor, tedavi ediyor ki bu AKPnin yabana atılmaması gereken başarısı) Kimyada bir tepkimede (reaksiyonda)genel reaksiyonun (overall reaction)ortalama bile değil, sadece ve sadece hızını en düşük hızdaki reaksiyon tespit eder. Mahfi Hocam, size katılıyorum, gelir dağılımı adaletsizliğindeki bu zirve GSMH'yi vs. oldukça anlamsız kılıyor; toplam kimyasal tepkime hızında rate-determining step'in (basamağın) en yavaş olanı olması olgusunda olduğu gibi, bir ülkedeki refah ve UNDP kalkınma indeksi seviyesini en yoksul olanımız temsil eder. Buna göre, bir aşırı zenginimizin, holdingimizin, bankamızın bu en yoksul kesimi kompanse etmeğe mali gücü yetmez. Gauss eğrisine göre en alttaki en yoksul kesim oranı büyüdükçe o ülkenin kendi refah sorunlarını onarmadaki gücünün az ve zayıf olduğu ortaya çıkar öznel görüşüme göre. Geştalt, yani bünyeleşmiş bütün görüşüne göre bir değerlendirme yaparak toplumu-ülkeyi-devleti bir organizma (sistem, bir bütün) olarak düşüneceksek eğer, vücudun bütün organları hiyerarşik olarak başta en yukarıda (Tycoon veya Koç ve SA ailesi vb, şimdilerde MÜSİAD ve belediyelerden çok kazananlar (belediye şirketleri) dahil) en zengin (dünyada bil gatesin, Rakıfelırın vs. dikkatini çekecek denli aralarına kaynak yapmış olsa dahi!), hiyerarşide nispeten aşağılardaki "fakir" pankreas iflas etti mi, tüm bünye (beyin, en zengin dahil), fazla değil, en faza 1 ay daha ömür yaşayabilir.
YanıtlaSilYorumunuzda ilginç ve bir o kadar da düşündürücü noktalar var. Gerçekten de pankreas iflas ettiği zaman geri kalan organlar fazla idare edemez. Sanırım en fakirler değil, zenginler de değil ama ücretle çalışan orta tabaka önemlidir ve o iflas ederse pankreasın iflası etkisi yapar.
SilYazdiklarinizdan hareketle en az uc cocuk gibi soylemler GSMHyi dusuruyor... Buradan hareketle Nufus artisi GSMH acisindan olumsuz bir durum mu yoksa calisacak nufusun arkadan gelmesi avantaj mi?
YanıtlaSilEğer işsizlik oranı yüzde 5'ler düzeyindeyse yani genç nüfusa iş bulmada fazla sorun olmuyorsa o zaman GSYH'ya olumlu katkı yapar. Ama eğer işsizlik oranı yüzde 10 ise ve üstelik kadınların dörtte üçün işe girmeyip evde oturuyorsa olumsuz katkı yapar.
Silhocam yazı için çok teşekkürler.. size bi sorum olucaktı ya da sizden bi ricam da diyebilirim; GDP Nominal ile GDP PPP(Satın Alma Gücü) arasındaki farkın ne olduğunu tam olarak açıklayan bir yazı kaleme alabilirmisiniz acaba? .. ya da kısaca bana cevaben yazarsanız çok memnun olurum. Teşekkürler
YanıtlaSilNominal GSYH ülkede geçerli fiyatlara göre hesaplanır. Yani üretilen malların satış fiyatı ne kadarsa onlar toplanır ve GSYH hesaplanır. Buna cari piyasa fiyatlarıyla GSYH diyoruz. Sonra bu miktar yıl sonunda o yılın ortalama dolar kuruyla dolara çevrilir ve uluslararası karşılaştırmalar buna göre yapılır. Bunu nüfusa bölünce kişi başına GSYH bulunur. Satınalma gücü paritesi ise diyelim 10.444 dolarla ABD'de ne kadar Türkiye'de ne kadar mal alabildiğine göre hesaplanan bir ölçüdür. Bu parayla ABD standartlarına göre Türkiye'de diyelim 13.000 dolarlık mal alabiliyorsan satınalma gücü paritesine göre kişi başına GSYH 13.000 dolardır denir. Yani böylece hesaplamaya harcama gücü de dahil edilmiş olur. Bu hesaplama için uluslararası bir mal sepeti oluşturulur ve her ülkenin cari GSYH'sı bu sepete göre ne kadar mal satın alabiliyor ona bakılır ve her ülkenin ayrı ayrı GSYH'sı ve kişi başına geliri hesaplanır.
SilÇok teşekkür ederim hocam, saolun... İzninizle şunu da sormak istiyorum: Bu değerlerden hangisi öncelikli?, mesela Çin'in satın alma gücü ABD'ye yakın bir seviyede ama nominal değerlere baktığımızda arada daha büyük bi fark var. Satın alma gücünde Çin ABD'yi geçtiği zaman Çin'in daha güçlü bi ekonomi olduğunu söyleyebilicekmiyiz? Genelde gelişmekte olan ülkelerin satın alma güçleri nominal değerlerinden daha yüksek, gelişmiş sayılan g8 ülkelerinde ise bunun tam tersi bi durum var, bunun temel sebebi nedir?
SilSayın Eğilmez,
YanıtlaSilYaptığınız analiz eminim ki pekçok kafası bulanık vatandaşımızın bir nebze de olsa anlamasını sağlamıştır. Ellerinize sağlık.
İzin verirseniz bir başka şüpheli duruma dikkat çekmek isterim.
Türkiye'nin gerçek nüfusu kaç kişidir?
Örneğin; Sayın Prof.Dr. D. Ali Ercan'ın analizi dikkat çekicidir >> http://www.toplumsalbilinc.org/forum/index.php?topic=2695.0
Sayın Ercan'ın hesaplamalarını haklı çıkaracak bir veri de CIA'nın "The World Factbook" sayfalarında yer almaktadır >> https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/tu.html (Burada temmuz 2012 tahmini nüfusumuz 79.749.461 kişi hesaplanıyor.
Oysa ki TUIK 74 milyon'da ısrar ediyor..
Sahi; gizlenen 5-6 milyon kişi varsa, istatistik sonuçları kandırmacanın bir parçası haline gelmez mi? Keza, seçim sonuçları? (YSK ile bizzat yaptığım yazışmalar neticesinde 3.450.000 fazladan oy pusulası bastırıldığı ve sandıklara gönderilmediğini itiraf etmiş durumdadırlar)
Değerli görüşlerinize sunar, iyi günler dilerim.
Saygı ve sevgilerimle,
Kemal Denizer
@KemalDenizer
Bu dediğiniz benim de dikkatimi çekiyor. Benim de baktığım veri kaynaklarında nüfusumuz hep bizim istatistiklerden daha yukarıda gösteriliyor. CİA The World Fact Book'a baktım dediğiniz gibi en yüksek olanı da orada. Bu eğer doğruysa kişi başına gelir hesaplarımız yanlış demektir. O zaman 10 bin doların altında kalır kişi başına gelir.
SilOrtalama gelir hesabı, gelir dağılımındaki adaletsizliği gizlediği için politikacıların sevdiği ama akademisyenlerin pek itibar etmediği bir hesaplama yöntemi. Sadece ülkeleri aynı bazda karşılaştırmada işe yarayan bir yöntem. Ancak ülkede yaşayan kişiler için bir anlam ifade etmediğini düşünüyorum. Ailenizin gelir seviyesinin ne olduğunu merak ediyorsanız ortanca gelir (median income)hesabına bakarak daha anlamlı bir fikir edinebilirsiniz. Ne yazık ki bu konuda henüz yeterli istatistik yok ama son yıllarda araştırmalar hızla artıyor. Daha fazla bilgi için bkz: http://en.wikipedia.org/wiki/Median_household_income
YanıtlaSilEkonomide çoğu konu böyle ortalamalara ve oranlara bakılarak değerlendiriliyor, yetersiz ama daha iyisi henüz yok ya da dediğiniz gibi kavram olsa da buna dayalı değerlendirilebilecek yeterli veri yok.
SilMahfi Bey,
YanıtlaSilTayvan ile gelişim karşılaştırmasında 74 sonrası Türkiye'ye uygulanan ambargoları gözardı etmemeliyiz.
Doğru dersiniz 1980'e kadar etkisi var.
SilGüzel bir yazı olmuş...
YanıtlaSilHocam, ortalama aylık geliri (GSYH / Nüfus) / 12 şeklinde hesaplamışsınız ve bu rakamı 870 dolar olarak bulmuşsunuz. Yanlış anlaşılmaları engellemek için ben yazınıza birkaç ilave yapmak istiyorum. Türkiye'deki 75 milyon insanın yaklaşık olarak 34%'ü işsahibi. Bu durumda çalışan başına aylık gelir 870 / 0,34 = 2559 dolar oluyor. Tabii bu gelirin bir kısmı insanların cebine girmeden ya gelir ve kurumlar vergisi olarak devlete kalıyor ya da amortisman gideri olarak yazılıyor. Bu miktar benim hesaplamalarımla yaklaşık olarak GSYH'nin 17%si kadar. Bu durumda çalışan bir vatandaşın cebine giren ortalama aylık 2559 * 83% = 2119 dolar. Çalışan nüfusun belki 90%'ının aylık kazancı elbette bu rakamın altında. Ama bu anlaşılır bir durum çünkü geriye kalan 10% un içerisinde holding sahibi patronlar, işverenler vs, geliri/kazancı oldukça yüksek bir kesim var. Onların yüksek geliri ortalamayı hali ile yukarıya çekmiş oluyor. Yani eğer işveren değilseniz, çok varlıklı bir aileye mensup değilseniz vs, benim burada hesapladığım aylık ortalama kazancın bir miktar altında bir geliriniz var diye insanların çoğundan daha az bir gelire sahipmişsiniz yanılgısına düşmemeniz gerekir
YanıtlaSilHocam kişi başına milli gelir karşılaştırmasında tam yedi ölçüt var.
YanıtlaSilK.B.SAGP GSMG (cari)
K.B. GSMG (sabit)
K.B. Atlas Yöntemi SAGP (cari)
K.B. GSYİH (cari)
K.B. GSYİH (sabit)
K.B. GSYİH SAGP (cari)
K.B. GSYİH SAGP (sabit)
Kafam karıştı hangi ölçüt en doğru sonucu verir? Genelde K.B. GSYİH cari kullanırlar ama yine de pek emin değilim. Çünkü çok farklı sonuçlar çıkıyor.
Hocam kişi başına milli geliri hesaplamada birçok yöntem var.
YanıtlaSilK.B. GSYİH (cari) ve sabit
K.B. Atlas Yöntemi GSMG (cari)
K.B GSYİH SAGP (cari) ve (sabit)
K.B GSMG (sabit)
Birine göre Türkiye'nin K.B milli geliri 18.000 dolar diğerine göre 8.000 dolar. Hangisi en doğru yöntem ve ülkeleri karşılaştırırken hangi yöntem kullanılır genelde?