Borçlarımızı Nasıl Ödeyeceğiz?


Merkezi yönetim borç stoku
Ağustos 2012 sonu itibariyle; Merkezi yönetim (bu çerçevede Hazine ile eş anlam taşıyor) iç borç stoku 385 milyar TL’dir.

Hazine iç borç stokundaki tahvil ve bonoların (Devlet iç borçlanma senetleri) DİBS) yüzde 79’u yurtiçinde yerleşik olanların, yüzde 21’i yurtdışında yerleşik olanların elindedir. DİBS’lerin yüzde 53’ü bankacılık kesiminin, yüzde 24’ü bankacılık dışındaki kesimin, yüzde 2’si de TCMB’nin elindedir. 

Hazine iç borçlanmasının yıllık maliyeti ya da yıllık ortalama faizi, Ağustos ayı ortalaması itibariyle, yüzde 9,22’dir. Nakit iç borçlanmanın ortalama vadesi yaklaşık 45 aydır.

Aşağıdaki tabloda merkezi yönetimin iç ve dış borç stoku son beş yıllık gelişmeyi de gösterecek şekilde yer almaktadır.

Merkezi Yönetim Borç Stoku
2008
2009
2010
2011
2012/8
İç Borç Stoku (Milyar TL)
274,8
330,0
352,8
368,8
384,9
Dış Borç Stoku (Milyar USD)
69,8
74,1
78,1
79,2
79,5
Merkezi Yönetim Toplam Borç Stoku (Milyar TL)
364,8
444,9
470,1
501,1
528,0

Merkezi yönetim dış borç stoku 2011 yılı sonundan bugüne kadar pek değişiklik göstermediği halde iç borç stoku ilk 8 ayda geçen yılın tamamı kadar artış göstermiştir. Bütçe açığının büyüdüğü dikkate alınırsa bu artışın kalan 4 ayda da devam edeceğini tahmin etmek zor olmaz.

Türkiye’nin toplam dış borç stoku
Haziran 2012 sonu itibariyle Türkiye’nin toplam dış borç stoku 323,5 milyar USD’dir. Bunun dağılımı şöyledir: Kamu kesimi dış borç stoku 102,3 milyar USD, özel kesim dış borç stoku 212,5 milyar USD, TCMB dış borç stoku 8,7 milyar USD.

Aşağıdaki tabloda Türkiye’nin (kamu kesimi + özel kesim + TCMB) toplam dış borç stoku son beş yılı kapsayacak biçimde verilmektedir (Burada kamu kesimi denildiğinde merkezi yönetime ek olarak diğer kamu kurumları da yer aldığı için buradaki tura yukarıdaki tablodaki merkezi yönetim tutarlarından büyüktür.) Tablonun en altında yer alan AB tanımlı genel yönetim nominal borç stoku / GSYH da AB karşılaştırmalarında (Maastricht kriterine esas alınan) oranı vermektedir.

Türkiye Dış Borç Stoku (Milyar USD)
2008
2009
2010
2011
2012/I Y
Kamu Kesimi
78,3
83,5
89,0
94,1
102,3
TCMB
14,1
13,3
11,8
9,7
8,7
Özel Kesim
189,0
172,9
191,5
202,8
212,5
Türkiye Toplam Dış Borç Stoku
281,4
269,7
292,3
306,6
323,5
AB Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku / GSYH (%)
40,0
46,1
42,4
39,4
35,6

Yıllar itibariyle kamu kesimi ve özel kesimin dış borç stokunda artışlar olsa da AB karşılaştırmasında esas alınan oran yüzde 40’ın altında bulunmaktadır. Bu oran aslında yıllık olarak alındığı için 2012 ilk yarısı için verdiğim % 35,6 oranı, borç stokunun bu miktarının tahmin edilen GSYH’ya oranlanmasıyla bulunmuştur. Yılsonunda bu oranın daha yukarıda olacağını ama yüzde 40’ın altında kalacağını tahmin ediyorum. Bu oran AB ülkeleri içinde en düşük borç yükü oranlarından birisidir.

Borç ödeme projeksiyonları
Aşağıdaki tabloda merkezi yönetim iç borç ödeme projeksiyonu ile Türkiye’nin toplam dış borç ödeme projeksiyonu yer almaktadır. Bu projeksiyonların 1.8.2012 tarihinde yapıldığı ve o an itibariyle mevcut borçlar üzerine inşa edildiği dikkate alınmalıdır. O tarihten sonra yapılacak yeni borçlanmalar vadesine göre ilgili yılın tutarının değişmesine yol açacaktır.

Toplam Borç Ödeme Projeksiyonu (2012 +)
2012
2013
2014
2015
2016+
Toplam
Merkezi Yönetim İç Borç Ödemeleri (Milyar TL)
122,2
163,3
117,2
40,3
167,0
610,0
Kamu + Özel KV + UV Dış Borç Ödemeleri (Milyar USD)
61,5
46,4
28,6
27,7
152,2
316,4

Tabloya dikkat edilirse 2013 yılında merkezi yönetim iç borç ödemelerinin yüklü olacağı görülmektedir. Bu borçların yenilemelerinin yapılacağı faiz oranları önemlidir. Faiz düşüş yoluna girerse yeni borçlanmanın maliyeti düşük olacak, tersi olursa yüksek olacaktır.

Dış borçlarda özel kesim açısından 2013 yılına eklenecek yeni kısa vadeli borçlar görünümü etkileyecektir.

Değerlendirme
Türkiye’de bir zamanlar en önemli sorunların başında gelen borç stoku ve onun yönetimi meselesi bugün önem sırasında daha gerilere kaymış görünüyor. Zaten bunu haberler ve yorumlardan da görebiliyoruz. Bununla birlikte bütçe açığının artacağı, cari açıktaki düşüşün bir süre sonra duracağı, hatta yeniden artışa geçeceği tahmin ediliyorsa o zaman finansman bulma meselesi yenide gündemin ön sıralarına gelebilir. 

Yorumlar

  1. "Faiz düşüş yoluna girerse yeni borçlanmanın maliyeti düşük olacak, tersi olursa yüksek olacaktır. "

    Bu durumda, düşen faizin, emlak gibi emtialarda balon oluşturma ve diğer tüketim talebini artırarak enflasyonu tetikleme riski, hangi ölçekte olabilir?

    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her makroekonomik hedefin bir başka makroekonomik hedefle çelişmesi kaçınılmazdır.

      Sil
  2. Kırk katır mı kırk satırmı:))

    Teşekkürler değerli hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ne yazık ki ekonomi sürekli bu seçimle uğraşmak durumunda.

      Sil
  3. Hocam,
    Öncelikle elinize sağlık..

    Peki ödemesek kim küser :)

    Şaka bir yana çevrilebilir borç stoku bir yana, total borç olarak krize hazırlıklı olmadığımızı gösteriyor tablolar.. Kriz olmayacakmış gibi yaşamaya devam. Kriz olunca da Allah Kerim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teğet geçiyor diye bakınca önlem de alınmıyor doğal olarak.

      Sil
  4. Dış borç stokuna ilişkin analiz yapılırken yurtiçi döviz cinsi ve dövize endeksli kredi borçlarının da analize dahil edilmesi veya en azından bir not olarak düşülmesi gerekir. Sonuçta özel sektör açısından dış borç ile yurtiçi döviz borcu arasında kur riski anlamında hiçbir farklılık yok. Üstelik yurtiçi döviz kredilerinin ortalama vadesi dış kredilerin ortalama vadesinden daha kısa. 2008 krizine girerken yurtiçi döviz borç toplamı 27 milyar dolar iken son verilere göre 88 milyar dolara çıktığını da bir not olarak belirtmek isterim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dövize endeksli borcu dış borca katmak bence doğru olmaz. Hangi parayla ödenecekse orada olmalı. Sonuçta döviz kuru orada sadece bir gösterge işlevi görüyor. Alacaklı "bana alacağımı dövizle öde" diyemez.

      Sil
  5. yanılmıyorsam japonya nin kamu borcu en yüksek ülkeler arasında idi değil mi hocam?
    özetle ülkenin kendi halkına olan borcu desek yanlış olmaz herhalde?

    bir de Amerika daki geçen sene ufak bir kriz çıkaran borç tavanı yükseltme mevzusu gene aynı yola çıkıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Japonya yüzde 250 ile dünya borçluluk rekortmeni.
      ABD'De şimdiki sorun borç tavanı değil mali uçurum.

      Sil
    2. Üstad, borç tavanının da ciddi bir problem olduğunu düşünüyorum. Diyelim ki Obama yeniden seçildi. Obama başkan seçilince işler bitmiyor. Bir de Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu elde etmesi gerekiyor ki borçlanma tavanı konusunda sorun çıkmasın. Demokratların çoğunluğu elde etmesi için Cumhuriyetçilerin %48 oyda kalmaları gerekiyor. Bu adamların en ölü halleriyle, 2008'de, %47 oy aldıkları düşünülürse (2010 seçimlerinde %51 aldılar) durum pek parlak değil.

      Sil
    3. Bence onu çözerler. ABD'de bu işler karşılıklı tavizlerle çözülür.

      Sil
  6. bir de zamanında bi yerde okumuştum:
    yunanistan in krize girmeden once, Maastricht kriterlerinden sapdigini fakat buna göz yumuldugunu.
    perşembenin gelişi çarşamba dan bellidir hesabı. önceden zaten ortam hazırlamışlar yunanistan in batacagi da bilerek ihmal edilmiş gibime geliyor bana. hatta bir ara yunanistan in kredi notu bizden iyi idi. o dönem bizim ülkemizin durumunun daha iyi olmasına rağmen. bunu zamanında ısrarla söylemiştiniz. kredideğerlendirme kuruluşları ağır hareket ediyor diye.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Euro iktisadi değil siyasi bir para birimi. Fransa'nın, İngiltere'nin, ABD'nin yüzyılı aşkın süredir "Almanya-Rusya ittifakı" fobisi vardır. Anglosakson dış politika açısından en önemli 3-4 tehditten biridir Alman-Rus ittifakı. Bu yüzden Almanları AB'ye "sıkı sıkı" bağlamak ve Ruslardan uzak tutmak için para birliği oluşturuldu. Çünkü oluşturulan para birliğinden Almanya'nın sonradan çıkması kendisi açısından ciddi zarar anlamına geliyordu, Almanlar bu zararı göze alamaz diye düşünüldü, ki hala öyle düşünülüyor. Almanların projenin başındaki şüpheleri ise "merak etmeyin Euro, Bundesbank modeline uygun bir para birimi olacak" denilerek yatıştırıldı. Almanları AB'ye bağlamak o kadar önemliydi ki Yunanistan gibi temerrüt sabıkası bir hayli fazla olan ülkeler "detay" olarak görüldü, para birliği mümkün olduğunca geniş olsun denildi ve "detaylar" atlandı(!)

      Sil
    2. Sadece Yunanistan değil Maastricht borçluluk oranı kriterini (% 60) tutturamadığı için idare edilenler arasında İtalya da vardı.
      Bizim hakkımız kredi ölçüm kuruluşlarınca 2007 yılında yendi. O zaman benden başka bağıran pek yoktu. Şimdi ortam uygun değil ama biz bağırıyoruz. Geç kaldık.

      Sil
    3. Oysa şeytan detayda gizlidir.

      Sil
    4. evet italya da krizde bu aralar. yani ciddi sinyaller veriyor. önce nutelle'nın italya fabrikası kapatılacak manisa'da üretilecek dedikodusu, ardından fiat ceosunun; türkiye bizim için iyi bir pazar. gelişmekte olan ülkeler olmasa yandık bitti tarzı açıklamaları sinyalleri belirgin gösteriyor.
      hatta yanılmıyorsam italyan başbakanı fiat ceosuna cevap verdi. ağzını sıkı tut diye.

      bir de ferrari lerde indirime gidilmiş. kriz nedeniyle. tabi bu mevzuyu arabası olan düşünsün.
      almanlardan hazır laf açılmışken, 2.dünya savaşı sırasında sahte para basıyorlar ingiltere ekonomisini çökertmek için.
      http://www.imdb.com/title/tt0813547/
      filmin adı "kalpazanlar"

      sanırım bunun dışında almanların kafası değil iş gücü ve disiplinleri ayakta tutuyor diyebiliriz. para birliğinde tuzağa düştükleri net.

      sayın "adsız";
      peki fransa neden frangını bırakıp euro'ya geçti?

      Sil
  7. hocam sizce dış borcumuzun GSYH’ya oranlanmasımı yoksa net dış borcumuzun GSYH’ya oranlanmasımı daha gercekçi olur

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uluslararası borç karşılaştırmaları brüt dış borçlar üzerinden yapılıyor. İkisi de anlamlı ama brüt borcun oranı bence daha anlamlı.

      Sil
  8. Yazı için teşekkürler. Herkesin borcu var, alacaklılar kimler? Borçların ödenmemesi durumunda alacaklı fonların içinde sadece fazla parası olanlar yüksek getiri risk iştahının faturasını ödese belki çok sorun olmazdı ama bireysel emeklilik fonlarının da da bu zincirin önemli bir parçası olduğunu okumuştum. Bireysel emeklilik fonlarının da bulunduğu alacaklı riski sosyal sorunlara da gebe değil midir? Alacaklı fonların başlıca tasarruf ve yatırımcı profilleri kimlerdir? Tekrar teşekkürler.

    YanıtlaSil
  9. hocam bütün bunlar bence ekonominin yan unsurları..bütçeye yük getiren oluşumlar..önemli olan asgari ücreti insanına ne kadar sunabiliyorsun. benzin' doğalgaz gibi temel kalemlere ne kadar zam yapmadan dayanabiliyorsun..ev kiralarının uçtuğu bir ülkede 700 tl ile borç olsa ne olur olmasa ne olur..
    http://zoomlabakalim.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  10. Mahfi Bey,
    Blogunuzdaki yazıları öğrencilerime öneriyorum. Acaba her bir yazının ayrı ayrı yazdırılmasına (yazıcıya gönderilmesine)uygun bir formata dönüştürülemez mi?

    Emeklerinize sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Sanırım olmuyor ama bir araştıracağım.

      Sil
  11. hocam merhaba; enflasyon hedeflemesi stratejisinde merkez bankasının hedefini %8 den % 6 düşürmesi durumunda tam istihdam faiz oranını %4 oldugun biliyorsa ilgili durumla ilgi neler söyleyebilir. nomninal faiz oranlarıylamı ilişkilendirmeliyiz bu soruyu.kitaplarda bulamadım cevabını yardımcı olursanız sevınırım . hafta sonu vergi müfettişliği sınavında vardı. şimdiden teşekkürederim.

    YanıtlaSil
  12. Hocam bir sorum olacak:

    Kamunun ülke içindeki kişi veya kurumlardan döviz cinsinden borçlanması dış borç hanesine mi yazılır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada yerleşiklik ilkesi uygulanıyor. Yani borç veren kişi ya da kurum yurtiçinde yerleşik ise bu iç borç sayılıyor, borç veren kişi ya da kurum yurt dışında yerleşik ise verdiği borç dış borç sayılıyor.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı