Üç Güncel Konu
Başbakan “IMF’ye borcumuzu erken ödeyeceğiz” demiş bu ne anlama
geliyor?
Türkiye’nin 1999 ile 2008 yılları
arasında IMF ile birlikte uyguladığı stand by düzenlemeleri aşağıdaki tabloda
yer alıyor:
No
|
Tarih
|
Süre (Ay)
|
Tahsis (Milyon USD)
|
Kullanım (Milyon
USD)
|
17
|
1999
|
36
|
22.707
|
17.726
|
18
|
2002
|
36
|
19.360
|
17.990
|
19
|
2005
|
36
|
10.060
|
10.060
|
17,18,19
|
Toplam
|
52.127
|
45.776
|
|
1 - 19
|
Toplam
|
56.942
|
49.557
|
Türkiye’nin 1999 yılı sonunda IMF
ile başladığı ve 2008 yılı Mayıs ayına kadar uygulaması süren 17, 18 ve 19
numaralı stand by uygulamalarıyla IMF’den kullandığı desteğin dolar olarak
karşılığı 45,8 milyar dolardır. Türkiye 1960 yılından itibaren IMF ile toplam
19 stand by düzenlemesi içine girmiş ve toplam olarak 49,6 milyar dolar destek
kullanmıştır. Demek ki 1999 sonundan 2008 yılının Mayıs ayına kadar IMF’den
kullanılan 3 stand by düzenlemesiyle alınan desteklerin toplamı tarih boyunca
kullanılan stand by destekleri toplamının % 92’sidir.
Türkiye, IMF’den kullanılan stand
by desteklerini, prosedür gereği, taksitler halinde geri ödüyor. 31 Ocak 2013 tarihi
itibariyle Türkiye’nin IMF’ye kalan borcu (565 milyon SDR) yaklaşık 865 milyon
dolardır. Bu miktarın 432,5 milyon doları 14 Şubat ve kalan 432,5 milyon doları
da 14 Mayıs tarihlerinde ödenecek ve borç bitecektir.
Eğer Türkiye 14 Şubat’ta 432,5
milyon dolar yerine 865 milyon doların tamamını öderse erken ödeme yapmış ve
borcunu erken kapatmış olacaktır. Ödemeler, kullanımlara göre daha uzun zamana
yayıldığı ve daha küçük taksitler halinde geri ödendiği için 13 yıldan uzun
sürmüştür. Mayıs ayında ödenecek taksitle bitecek olan borcu, bir taksit öne
çekerek bitirmek ne kadar erken ödeme sayılır ve ne işe yarar takdiri okura
aittir.
Merkez Bankası bağımsızlığı nedir? Niçin tartışma başladı?
Merkez Bankası’nın bağımsızlığı
söz konusu olduğunda 4 tür bağımsızlık gündeme gelir: Amaç bağımsızlığı, araç
bağımsızlığı, finansal bağımsızlık, kurumsal bağımsızlık. Amaç bağımsızlığı, merkez bankasının amacının ne olacağının
seçimiyle ilgilidir. Günümüzde pek çok merkez bankasının yasasında bankanın
amacının fiyat istikrarını sağlamak olduğu yazılı bulunuyor. Bu durumda merkez
bankasının amaç bağımsızlığı gündemden düşer. Araç bağımsızlığı, merkez bankasının fiyat istikrarını sağlama
amacına hangi araçları kullanarak varacağına ilişkin seçimin kendisinin karar
vereceğini ifade eden bir bağımsızlıktır. Günümüzde merkez bankası bağımsızlığından
genellikle araç bağımsızlığı anlaşılıyor. Finansal
bağımsızlık, merkez bankasının finans kaynaklarını kendisinin
belirlemesinin, siyasetin eline bakmamasının sağlanması anlamına geliyor. Finansal
bağımsızlık olmadan ötekilerin sağlanması zordur. Kurumsal bağımsızlık, merkez bankası yöneticilerinin atanma, görevde
kalma süresi gibi konuların açık ve net olarak yasayla belirlenmesi ve
tartışmaya açık olmaktan uzak tutulması anlamına geliyor. Bu da yöneticilerin,
siyasetten bağımsız kalabilmeleri için ön koşul olarak kabul ediliyor.
Eğer merkez bankasının amacı
yasayla belirlenmiş yani amaç bağımsızlığı tanınmamışsa araç bağımsızlığı,
finansal bağımsızlık ve kurumsal bağımsızlığın açık biçimde verilmesi gerekir. Finansal
bağımsızlık ve kurumsal bağımsızlığın sınırları yasa ile çizilmeli ve ötesine
karışılmamalıdır.
Merkez bankalarının amacı arttıkça,
yani konu maliye politikasının alanına doğru genişlemeye başladıkça bağımsızlık
da yavaş yavaş yitirilir. Bağımsızlığını yitirmiş bir merkez bankası siyasetin
emrine girer. Bunun ilk sonuçları kredilerin kamu kesimi emrine tahsisi
biçiminde gün yüzüne çıkar, sonraki sonuçları ise hükümetin isteğiyle para
basmaya kadar gider. Türkiye, çok yakın zamana kadar kamu kesimini finanse eden
bir merkez bankasına sahipti ve o dönemde Türkiye’nin enflasyonu iki haneliydi.
O nedenle ben Stiglitz’in “krizde bağımsız olmayan merkez bankaları daha
başarılı oldu” söylemine katılmıyorum. Stiglitz’in söylemine örnek olarak gösterdiği
Çin ve Hindistan’da Yuan ve Rupi kurlarına baktığımız zaman dolara karşı en
düşük tutulan döviz kurlarının bu ikisi olduğu görülüyor. Başarı buysa yarın
kur savaşları başlayacak denmektir.
TCMB’nin “Merkez Bankasının
Bağımsızlığı” kitapçığını yayınlamasının nedeninin asıl olarak banka üzerinde “faizleri
düşürme” yönünde kurulan siyasal baskıya karşı bir tavır sergilemek olduğunu
düşünüyorum. Srgilediği tavır nedeniyle TCMB’yi haklı buluyorum. Türkiye, geçmişte TCMB’nin bağımsız
olmamasının sıkıntısını çift haneli enflasyon ve çift haneli reel faizlerle
ödemiştir.
Kur savaşları ne anlama geliyor?
Bir ülkenin parasının öteki ülke
paralarıyla eşitlendiği değerlere döviz kur ya da parite diyoruz. Örneğin 1 Dolar
kaç TL eder diye sorduğumuzda bunun yanıtı 1,78 ise burada TL’nin Dolar kurunun
1,78 olduğu ortaya çıkıyor.
Burada sözünü ettiğimiz döviz kuru
nominal yani görünürdeki kurdur. Reel döviz kur bundan farklı olabilir. Reel
döviz kuru, iki ülkenin mallarının göreli fiyatıdır. Reel kur hesabı aslında
bir anlamda satınalma gücü karşılaştırmasıdır. Reel kuru tam olarak hesaplayabilmek
için ülkelerde üretilen aynı standartta birkaç maldan oluşan bir sepet yapmak
gerekir. Bunu bulmak çok kolay değildir. The Economist Dergisi, Big Mac’in
bütün dünyada aynı standartta üretildiğinden hareketle bir Big Mac indeksi düzenlemekte
ve ülkelerin reel kurlarını buna göre hesaplamaktadır. Bu hesapta Big Mac’in
asıl üretim yeri olan ABD’deki fiyatı baz kabul edilmekte ve diğer ülkelerde
Big Mac’in satış fiyatları alınarak bu baz fiyatla karşılaştırılarak reel
kurlar hesaplanmaktadır. Ocak 2013 itibariyle ABD’de Big Mac fiyatı (dört
kentteki fiyatların ortalaması olarak) 4,37 dolardır. Aynı Big Mac, Çin’de (5
kentteki ortalama olarak) 2,57, Hindistan’da 1,67, Brezilya’da 5,64 dolara denk
gelen yerel paralarla satılmaktadır. Euro bölgesinde ise Big Mac’in ortalama
fiyatı 3,59 Euro ya da 4,88 Dolardır. Bu durumda Çin Yuanı (ya da renminbisi)
dolara karşı % 41, Hint Rupisi dolara karşı % 62 düşük değerli, Brezilya Real’i
dolara karşı % 29,2, Euro ise dolara karşı % 11,7 yüksek değerli durumdadır. Bu
durumda Euro ile Yuan arasındaki çapraz kur farkı % 50’yi geçmektedir. Yani Çin’in
Avrupa’ya mal satması çok kolay buna karşılık Avrupa’nın Çin’e mal satması o
kadar kolay değildir. 2008’de küresel krizin Lehman Brothers olayıyla birlikte doruk
noktasına tırmanmaya başladığı tarihten itibaren Japon Yeni değer kazanmış ve yakın
zamana kadar da bu durum devam etmiştir. Ancak son dönemde durum tersine dönmüş
ve Yen Dolara karşı biraz değer düşüşü yaşamıştır. Ocak 2013 itibariyle Japon
Yeni Dolara karşı % 19,5 düşük değerlidir. Bu geri dönüşe karşın Japonya, Yen’in
Dolara karşı zaman içinde değer kazanmış olmasından rahatsızdır çünkü ihracatı
düşerken ya da yeterince artmazken ithalatı artmaktadır. Yeni Japon hükümeti Yen’in
değerini daha da düşürmek ve Japonya’ya ihracat gücünü yeniden kazandırmak
istemektedir. Kurlardan duyulan rahatsızlık son dönemde Euro’nun Dolara karşı
hızla değer kazanması nedeniyle Avrupa’ya da sıçramış ve Fransa Euro’nun aşırı
değerli olduğunu öne sürerek konuyu Euro Grup toplantılarına ve G20 toplantısına
taşımaya karar vermiştir.
Kur savaşları deyimi, ihracatı
artırmak, ithalatı sınırlamak için kendi paralarının değerini öteki paralara
karşı düşük tutmak için girişilen çabaları ifade ediyor. Birkaç ülke
paralarının değerini düşük tutarak dünya pazarındaki yerini genişletmeye yönelince
öteki ülkeler de benzer hamlelere girişiyorlar. Karşılıklı adımların sonunda herkesin
zarar göreceği aşamaya kadar gitmesi kur savaşlarının korkulan gelişim sürecini
yansıtıyor. Bretton Woods Konferansının amaçlarından birisi de bu olayın
dışticaret savaşları versiyonunu önlemekti. Bir ülke, cari açığını gidermek
için ithalat kısıtlamalarına giderse öteki ülkeler de aynı yolu izlemeye
başlayabilir ve bu durumda dünya ticaret hacmi küçülür. Kapitalizmin temel önermelerinden
birisi “dünyada ticaret ne kadar artarsa refah da o kadar artar” olduğu için bu
gelişmenin dünyada refahı düşüreceği düşünülmektedir. IMF, Dünya Bankası ve
sonradan eklenen WTO bu tür ithalat kısıtlamalarına yol açacak gelişmeleri önlemek
için dizayn edilmişlerdir. Günümüzde dışticaret savaşlarının yerini kur
savaşları almış bulunuyor.
Ocak 2013 itibariyle Türkiye’de
Big Mac fiyatı 8,45 TL’dir. O tarihteki nominal kurla bunun karşılığı 4,78
Dolar etmektedir. Bu durumda TL, Dolara karşı % 9,4 yüksek değerlidir. Ocak
ayında TL’nin Dolar kuru 1 Dolar = 1,76 TL idi. Yani bu hesaba göre Ocak 2013’de
TL’nin Dolar kurunun 1 Dolar = 1,92 TL olması gerekiyordu.
Burada ele aldığımız Big Mac
kurunun sembolik bir anlamı olduğunu, dünyadaki kurları ve fiyatları bir
sandviçle ölçmenin çok da anlamlı olmadığını belirtmekte yarar var. Çok anlamlı
olmasa da sadece bu sandviç fiyatı, kur savaşlarından merkez bankası
bağımsızlığına kadar birçok konuyu kuşbakışı da olsa anlamamıza yardım ediyor.
Hocam selamlar,
YanıtlaSilen büyük ihraç kalemleri(fiyat bakımdan) olan otomobili bile üretecek(sıfırdan) durumda değilsek ihraç edeceğimiz her malın içine illa ithal mal girecekse gerçek finansal bağımsızlıktan söz edebilir miyiz?
iyi çalışmalar...
100 yıldır tekstilin içinde olduğumuz halde dünya çapında markamız olmaması da ayrı bir konu.
SilMB ları bağımsız değil, direkt FED e bağlıdır.
SilBuradan hareket edersek ülke başkanları başbakanları da bağımsız değil direkt Obama'ya bağlıdır deyip çıkarız işin içinden
Silhocam MB nin yüzde 15 i ingiltereye mi ait bu bilgi doğru mudur ?
SilKesinlikle. Bildiğim kadarıyla ara mallarda ithale bağımlıyız. Yani ihracatımızın artması çok da övünülecek bir durum ortaya çıkarmıyor. Ama ben sırf Zafer Çağlayan'ın MB ile olan sürtüşmelerinden, MB'nın yeterince bağımsız olduğu hissine kapılıyorum. Sizin bahsettiğiniz belki ülke olarak ekonomik bağımsızlığa girebilir. En iyisi hocanın cevabını beklemek. :)
YanıtlaSilMerkez Bankası'nın bağımsızlığı konusunda şu anda bir sıkıntı görmüyorum. Ama konu kamuoyunda yaratılan baskı. Sanırım MB'yi en çok yoran konu bu.
Silİhracatımız ciddi anlamda ithalata bağımlı. Enerji girdilerini düşsek bile ara malı ve yatırım malı kategorisinde ithalat olmadan ihracat yapamaz durumdayız.
elinize sağlık hocam. hocam tablo da milyar dolar yerine milyon dolar yazmışsınız galiba? iyi bir hafta olmasi dilegiyle iyi gunler.
YanıtlaSilTablo doğru. Türk usulü gösterimde nokta kullanılıyor. Dolayısıyla tabloda örneğin en sondaki sayı 49 milyar 557 milyon USD olarak okunuyor.
SilTeşekkürler hocam.
Silelinize sağlık hocam. hocam tablo da milyar dolar yerine milyon dolar yazmışsınız galiba? iyi bir hafta olmasi dilegiyle iyi gunler.
YanıtlaSilYanıtım bir üstte.
SilHocam, kur düşük tutularak ihracat arttırılabilir, fakat eş zamanlı olarak hane halkının satın alma gücü düşer. Öyle görünüyor ki birinden biri feda edilmeli. Bunun optimal bir noktası var mıdır ? Saygılar.
YanıtlaSilBütün mesele burada. Ne var ki gelirde kur nedeniyle ortaya çıkan artış da düşüş de sanaldır. Öteki ise gerçek. Ama çoğu siyasetçi geliri yüksek gösteren değerli kuru tercih ediyor. Çünkü başarı kriteri olarak çoğunluk gelire bakıyor.
Silhocam bu durumda dolar bazında hesaplanan kişi başı milli gelir rakamlarına baktığımızda bunda da artışların bi kısmının özellikle düşük kur dönemlerinde sanal artış olduğu söylenebilir mi, saygılar
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilMYO MALİYE ÖĞRENCİLERİME DERS İÇİN TAKİP ETMELERİ GEREKEN WEB SAYFASI OLARAK BELİRLEDİM HOCAM GÜNCEL KONULARI TAKİP ETMELERİ AÇISINDAN ÇOK FAYDALI OLACAĞINDAN EMİNİM
YanıtlaSilÇok teşekkürler.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilIMF'ye borcun 2 ay önce ya da sonra ödenmesi hava atmaktan başka hiçbir anlam ifade etmiyor.
SilTCMB'nin rahatsızlığı benim aylar önce yaptığım bir uyarıyla örtüşüyor. Faiz konusunda TCMB üzerinde o kadar ağır bir baskı oluşturuldu ki yarın öbür gün faizi yeniden artırmak gerekirse nasıl yapabilecekleri konusu tartışmalı hale geldi. Yani para politikasının en önemli alt politika aracı olan faiz politikası neredeyse tek yönlü (iniş yönünde) kullanılabilen bir araç haline geldi.
hocam ülkelerin döviz kurunu düşürmek için uygulayacağı para arzı genişleme politikaları kendi iç ekonomilerinde enflasyon baskısı oluşturmaz mı? zaten iç piyasa tüketim yetersizliğinden sıkıntılı bir de fiyatlar genel seviyesinin yükselmesi yaraya tuz dökmez mi?
YanıtlaSilPara arzını genişletmeden kuru denetlemek mümkün. Bunun yolu faiz politikası ve karşılıklar politikasından geçiyor.
Sil
YanıtlaSilİMF'ye Olan borcun erken ödenip ödenmemesi konusunda hükümetin döviz rezervlerini ve döviz fiyatını kontrol ederek bu kararı vermesi gerektiğini düşünüyorum.
MB'sının bağımsızlığı sorunu ise MB'sının kendisine yarı kalkınma bankası görevi verilmesinden ve para politikası analizinin ikinci planda tutulmasından kaynaklanmaktadır.
Kur savaşlarında ise sıcak paraya dikkat edilmelidir.
Ereğli Tersanesi'nde ise yaprak kıpırdamıyor. Daha önceleri 11 Bin kişinin çalıştığı tersanede şimdi sadece 150 kişi çalışıyor.
YanıtlaSilBatı Karadeniz Deniz Ticaret Odası Başkanı İrfan Erdem tarafından hazırlanan raporda, 100 bin nüfuslu, 39 bin haneli ilçede 35 bin icra dosyası bulunduğu,
İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, sahibi olduğu 4 şirket için iflas erteleme talebinde bulundu. İstanbul Ticaret Mahkemesi, 21 Ocak’ta yapılan başvuruyu inceledi, 4 Şubat’ta tedbir kararını verdi.
Hürriyet’e konuşan Hikmet Tanrıverdi, “37 yıl sonra ilk kez çekim yazıldı. Şirketlerimi kurtarmak için evimi, yazlığımı sattım. Tabi bizim koyduklarımız sadece faizleri karşıladı” dedi. Tanrıverdi büyük bölümü bankalara olmak üzere 50 milyon TL’lik borçları olduğunu açıkladı.
bir çok inşaat şirketi iflas ertelemeye başvurdu ,İMKB işlem gören şeker piliç aynı yolu seçti
anadoluyu gezen bakan zafer çaglayan durumun farkında merkez bankasına faiz indir baskısı başladı
hocam size sorum faiz %5.5 degil de 1 puan indirim yapsa merkez bankasımız %4.5 olsa faydası ne kadar faydası olur?
Faiz indirimi giderek aleyhe etki yapmaya başlıyor. Tasarrufların oranı son on yılda % 22'den 12'ye geriledi. Şu anda reel faiz negatif. Yani parasını bankaya yatıran kişi enflasyondan arındırıldığında bırakın faizi anaparasından kaybediyor.
SilSorun faizi indirmek değil. Birçok işveren aldığı borcun anaparasını ödeyecek durumda değil. Çünkü çoğu borçlanırken sanki hiç ödemeyecekmiş gibi borçlanıyor.
Hocam Bretton Woods öncesi sadece dış ticaret savaşları değil kur savaşları da vardı. Mesela Almanya, Avusturya ve İngiltere'nin 1931'de altın standardından çıkarak paralarını devalüe etmeleri, 1934 başında Roosevelt'in 1 ons altının değerini 20 dolardan 35 dolara çıkarması, takip eden yıllarda İtalya, Hollanda, Belçika ve Fransa gibi ülkelerin de altın standardından çıkmaları vb. hepsi kur savaşının bölümleriydi.
YanıtlaSilKur savaşıyla dışticaret savaşını birbirinden ayırmak çok kolay değil. Hatta belki doğru da değil. İkisi iç içe.
SilHocam merhaba,
YanıtlaSilBig Mac'in hesaplamasıyla ilgili sorum olacaktı. Türkiye'de Big Mac'in fiyatı 8,45 TL. ABD'de bu fiyat 4,37 $. Bu durumda satın alma gücü paritesi 8,45/4,37=1,93.
Ocak 2013 TR $/TL kuru 1,77. Bu durumda (1,93-1,77)/1,93=0,0829. Yani % 8,29 TL Dolar karşısında değerlidir denilmez mi? % 9,4 değerli denilmesi kafamı karıştırdı.
Eğer (1,93-1,77)/1,77 şeklinde yapıyorsak bu sefer % 9,04 değerli olur. İnternette hesaplamalar ilk yazdığım gibi hocam.
SilKüsuratlar sonucu etkilese bile TL'nin USD'ye karşı % 9 dolayında değerli olduğu gerçeği değişmiyor.
SilSon yıllarda en başarılı kurumumuz Merkez Bankası diye düşünüyorum..
YanıtlaSilFaiz politikası en çok eleştirilen ve takip edilen politika Merkez Bankası bu politikaya fazla dokunmayıp diğer araçları kullanıp piyasayı istediği duruma getirebiliyor..
TCMB sadece işini yapmaya çalışıyor. diğer kurumlar başarısız olduğu için merkez bankası başarılıymış gibi gözüküyor.
SilBütün mesele faiz konusunda dönüyor. Çünkü siyasal iktidarın (en azından önemli bir kanadının) faize bakışı ekonomik değil ideolojik. MB'nin en önemli araçlarından birisi faiz. Faizler aşağıya giderken sorun yok. Asıl sorun faizleri artırmak gerektiğinde ortaya çıkacak. TCMB bunun farkında ve o nedenle rahatsız.
Silİdeolojik derken faizin günah olduğunu savunan görüş anlamında mı hocam?
SilMerabalar ustad. ustad bizim vergi mevzuatimizla dunyadaki mevzuati kiyaslayabilecegim bi kaynak öner'e bilir misiniz. ya da bu konu ile ilgili herhangi bi yazınız ve bana gönderebilirseniz çok memnun olurum.
YanıtlaSilbizim vergi mevzuatımızda mükellefin vergisini tam olarak ödemediğini vergi idaresi ispat etmek zorunda iken, gelişmiş ülkelerde mükellefler servet artışları ve harcamalarının dayanağının vergisi ödenmiş kazanç olduğunu ispat etmek zorundadır. bu temel farktan gayrısı teknik detaydır.
SilBen Maliye Müfettişi iken Harward Üniversitesinin dünyadaki vergi sistemlerini karşılaştırmalı olarak değerlendiren ve bir kaç yılda bir güncellenen ayrıntılı bir yayını vardı, ondan yararlanırdık. Ama aradan çok zaman geçti bu yayın hala var mıdır, güncellenir mi, ya da bu konuda başka yayın var mı izleyemedim.
SilPeki ustad genel itibariyle siz bilgi verebilirmisiniz. Vergi mufettisligi mulakatina yetecek kadar.
SilKamu sektörünün IMF den aldığı krediler ve özel sektörün dışarıdan aldığı borçlar sermaye hareketleri hesabının alt kalemi olan kısa vadeli yada uzun vadeli krediler hesabında gözükmektedir değil mi? Ayrıca bizim ülkedeki yerleşik olan bir kişi bir ülkeden mal almak üzere bankayla akreditif anlaşması yapmasıyla yaptığı ithalatın tl bedelini buradaki bankaya ödediğinde ihraçatçı ise malın bedelini ülkesindeki anlaşmalı olduğu bankadan aldığında bizim ülkede faliyet gösteren bankanın muhabir olan bankaya borcu ödemeler bilançosunun hangi kaleminde gözükmektedir? Cevabınız için teşekkürler
YanıtlaSilakreditifler, yükümlülükler-ticari krediler hesabında takip ediliyor. kullanımlar (+) değer, ödemeler (-) işareti alıyor.
SilIMF kullanım ve ödemeleri, ödemeler dengesinin en altında yer alan Rezerv Hareketleri içinde IMF başlığı altında bulunuyor. Özel sektör için dediğiniz doğru.
SilSelamlar hocam,
YanıtlaSilMerkez bankasının büyümeye yönelik düşüncesi daha dengeli,volatilitesi düşük istikrarlı büyüme.Bence gaz-fren tartışmalarında yanlış anlaşılmıştı.
MB, konuya en sakin bakan kurum olarak öne çıkıyor. Bence TCMB'nin bağımsızlığı yarın öbürgün faizleri artırmak zorunda kaldığında atacağı adımla ortaya çıkacak.
SilKur savaşları konusunda ülkeler birbirleri ile rekabete girişeceği sırada kimin daha çok etkili olması beklenecektir? Ekonomik anlamda daha büyük bir güç taşıyan ülkeler mi? Yoksa merkez bankası daha fazla para basma yeteneğine sahip ülkeler mi? Sonuçta paritenin bir tarafını oluşturan ülke kendi kurunu zayıflatmak istediğinde kur rejimi ile; karsısındaki daha etkili bir ülke ise, zayıflattığı kurunu, karşı ülkenin kurunu güçlendirmek isteyeceği max. sınıra kadar değersiz hale getirebilecek. Ya da bu sınırlar arası harekette kısır bir döngü yaşanacak ve bu duruma paralel daha fazla kar pesinde kosan hedge fonların akımları sırayla belirleyici olacak belki de?
YanıtlaSilKur savaşlarında kur rejimi ile kendi para birimini zayıflatmaksa amaç; TCMB de sanki bu konuda da proaktif çalışmış dersine ve ilerleme sağlamış gibi 2011 yılında yaptığı politika değişikliği ile.
Kur savaşları genellikle herkesin kaybettiği savaşlar şeklinde oluyor. Bretton Woods anlaşmasının amacı bu genel kaybı önlemekti. Ama bazen öyle anlar oluyor ki işin başındakiler dirayetini kaybediyor ve savaş çıkıyor.
SilTCMB, son bir yılda bence de işi doğru yönetti.
hocam yukarıdaki yoruma aynen katılıyorum. ülkede ekonomi çarkları resmen durdu.kimse borcunu odeyemiyor.Alacaklarimizi alamıyoruz.ticaret hayatımızın en kötü gunlerini yasiyoruz.Bunu bir tek bizmi görüyoruz önlem alması gerekenler ne yapiyor.Gec kalıyorlar hocam hemde çok gec .Merkez Bankasımi bu ekonomiyi duzeltecek anlayamiyorum.saglimiz bozuldu kabus gibi bir durum
YanıtlaSilTCMB bence doğrusunu yapıyor. Türkiye'nin % 10'luk cari açıkla işi götürmesi bilemediniz bir veya iki yıl daha sürer sonra Yunanistan'ın durumuna düşerdik. Küresel kriz diye bir olgu var ve ne yaparsak yapalım bundan kaçmamız mümkün değil. Ben bunu 2012 başında söylediğimde kötümser olmakla suçlandım. 2012 sıkıntılı olacak demiştim ve tahminlerimi açıklamamıştım. Büyüme yüzde 3'ün altında görünüyor. Eğer Avrupa toparlanamazsa 2013 daha sıkıntılı olacak.
Silhocam 2 yıl sonra abd de yüksek lisans yapacağım.reel kura baklırsa dolar 2.00ye doğru yaklasacak önümüzdeki yıllarda.ancak TCMB'nin tarihi rezerve ulaşması da bir umut veriyor doların sabit kalması adına.dolar almak için en uygun parite kaç arasıdır sizce?
YanıtlaSil1,75'e gerilediği andan itibaren alınabilir diye düşünüyorum.
Silçok teşekkürler hocam.
Silfaizler daha da düşerse tasarruf sahiplerinde daha korumacı defansif harcamaları kısan bir etki yaratabilir buda ekonomik canlanma yerine durgunluk getirir insanların tasarruf yapmaktan keyif alması için birşeyler kazandığına inanması lazım şu anda anapara enflasyona karşı korunmuyor bile
YanıtlaSilCari açıkta düzenleme yapılacak ve muhtemelen 3 - 5 milyar da bu düzeltmelerle düşecek. Bu durumda TL değerlenebilir. Bu da TCMB'nin faizi daha düşürmesine yol açabilir. Dolayısıyla olası bir faiz düşüşü gündeme geliyor gibi.
Silhocam hayırlı günler dilerim
YanıtlaSilmalumunuzdur merkez bankası mevduat faizlerini oldukça aşağı çekti..şuan bankadaki mevduat faizlerinin bizlere dönüşümü moralleri alt-üst etmektedir..şöyle bir düşüncem var..internette bu konuyla alakalı kampanyalar başlatırsak, merkez bankasını mail yağmuruna tutarsak acaba sizce faydası olur mu?
Ondan sonra hepimizi faiz lobisi diye ilan edereler artık.
SilElinize sağlık hocam.
YanıtlaSilReel efektif döviz kuru endeksinin Ocak ayında 120 seviyesine yükselmesi (gerçi Erdem Başçı kritik seviyenin 125 ve üzeri olduğunu açıkladı) yani zaten TL'deki değer artışı varken bir de kur savaşlarının Türkiye'ye etkisi nasıl olur ve Türkiye kur savaşlarına nasıl bir tepki verir hocam?
Teşekkürler saygılar.
Bence kur savaşlarından önce cari açığın düzeltilmesiyle daha da düşük çıkması ve TL'!nin daha da değerlenmesi olasılığı daha yüksek. Böyle bir gelişme olursa faizler daha da düşer. Kur savaşına Türkiye'nin girişi TL'ye değer kaybettirmek biçiminde olacaktır.
Silhocam program arkadaşlarınız bile büyüme yuzde 5in ustunde olur derken sizin tahminleriniz 2.5 larda .Türk is dunyasi hükümet reel sektör boyle bir büyüme rakamı karşısında olmasi gereken bu olsa bile dayanabilecek güç ve dirayettemi.Kabinedeki bakanlar bile karşıt görüşteyken çok zor.Genel olarak gördüğüm kadariyla avrupaya ihracatimiz gecen yıla oranla artıyor. Talep konusunda her gecen gun siparişleri iştahlı. Avrupa duzelirse bizim büyüme şansımız dengeleri bozmadan beş ve üstü olurmu.iyi aksamlar
YanıtlaSilBenim tahminim % 2.5 tur. O nedenle bu soruyu daha yüksek tahmin apanlara sormak gerek. Olması gereken bu değil, olacağını tahmin ettiğim bu.
Silhocam merhaba bu yaznın altına bu soru gitmzezdi ama soriyim ben yinede. 2006 ile 2012 yılları arasındaki yurtiçi faiz oranları nasıl seyretmiştir. tablo şeklinde nerde bulabiliriz..? teşekkürler
YanıtlaSilMerkez Bankası ve Hazine sitelerinde bulabilirsiniz.
Silteşekkürler hocam
Silmahfi abi paylaşımınız için çok teşekkür ederim....
YanıtlaSilHocam eğer mümkünse bir ara bireysel emeklilik sistemi(BES) ile ilgili bir yazı yazabilir misiniz? Artıları-eksileri, varsa riskleri...
YanıtlaSilBenim uzmanlık alanımda olmasa da bir bakacağım.
SilMerhaba hocam
YanıtlaSilJaponya'nın kur savaşından galip duruma geldi diyebilmemiz için bir kur bandına bakmamız gerekir mi ? yada cari dengesinin hangi noktada olduğunda ok diyebiliriz.
çok teşekkürler
sayg.
Yeniden büyümeye dönmesi bence en önemli göstergedir.
SilHOCAM, BENİM TÜRK EKONOMİSİ İÇİN 2012 GENEL ORTALAMA BÜYÜME BEKLENTİM %2,9 İDİ.ANCAK BÜYÜK OLASILIKLA BÜYÜME %2,5-2,6 OLACAK GİBİ.ZİRA:SON İMALAT SANAYİİ VERİLERİ DÜŞÜK GELDİ.HOCAM CARİ İŞLEMLER AÇIĞI İLA BÜYÜMENİN YÜKSEK PARALELLİK GÖSTERMESİ DEMEK SÖZ KONUSU EKONOMİDE SAĞLIKSIZ VE ÇARPIK BÜYÜME DEMEK DEĞİL MİDİR?.YANİ:SANAL BÜYÜME VAR ESASEN GERÇEK BİR REEL BÜYÜME YOK VE BEN NAÇİZANE OLARAK TASAARRUF AÇIĞI VEREREK BÜYÜME GÖSTEREN BİR EKONOMİYİ İYİ EKONOMİLER KATEGORİSİNDE GÖRMEMEKTEYİM HOCAM..BU KONUDAKİ DÜŞÜNCENİZİ MERAK EDİYORUM..SAYGILARR....
YanıtlaSilAynı düşüncedeyim. Enerji açığı olan bir ekonomi bir miktar cari açık verebilir ama tasarruf açığı büyüdükçe iş sıkıntıya girer. 2013 büyüme tahminim % 2,5.
SilFaydalı yazılar için tüm katılımcılara teşekkür.
YanıtlaSilBenden de teşekkürler
SilBES konusunda Ali Tezel televizyonda çok güzel açıklamalar yaptı. Kendi de BES'e dahil olmamış. Yaş şartlarından bahsetti.,ayrıntılı anlattı ama pek tavsiye etmedi.
YanıtlaSilAli bey bu işin uzmanı. Ben işin devlet katkısı açısından iyi olabileceği kanısındayım. Önümüzdeki on yıl boyunca faiz getirisinin % 25'i aşmayacağını düşünüyorsanız ve emeklilik maaşınız da yoksa bence iyi bir tasarruf değerlendirme aracı.
SilHocam ellerine, yüreğinize sağlık güncel konulara olan bakış açımızı bir kez daha genişlettiniz bir de imkansız üçlü ile ilgili bir yazı yazsaznız da o konuya da olan bakış açımızı genişletseniz. Saygılar,
YanıtlaSilTeşekkürler, yazarım.
Silhocam küçük ölçekli firmaların istihdama katkısı yüksek fakat bu gibi daralarmalarda en cok etkilenen onlar.sizce bu tip firmalar büyümeye ve ekonomiye katkıları açısından ne gibi projelerle devlet tarafindan desteklenmelidir.
YanıtlaSilBu konuda kitap yazılabilir.
Silsevgili hocam ekonomiyi bu kadar basit ve akıcı şekilde anlatmanız bazı gerçekleri yorumlama ve muhakeme kurma alanında büyük kazanımlar elde etmemizi sağlıyor bize kazandırdıklarınız için size binlerce kez teşekkürler...
YanıtlaSilÇok teşekkürler
Silİstanbul'da yüksek lisans yapmak için(devlet,özel) fark etmez tavsiyesi olan var mı?
YanıtlaSilSAYIN HOCAM, BEN İŞLETME FAKÜLTESİ MEZUNUYUM.9 YIL ÖNCE MEZUN OLDUM.FAKAT ŞİMDİ İKTİSAT MASTERI YAPMAK İSTİYORUM.BENİM MATEMATİĞİM ÇOK GÜÇLÜ DEĞİL YANİM TEMELİM ÇOK SAĞLAM DEĞİL HOCAM.İKTİSATT MASTERINDA BU BİR SORUN TEŞKİL EDER Mİ İKTİSAT MATEMATİĞİNDE ÇOK ZORLANIRMIYIM YA DA HOCAM İKTİSAT YÜKSEĞİ YAPMAMI TAVSİYE EDERMİSİNİZ?.SAYGILAR....
YanıtlaSilMatematik zorlayabilir ama yine de yapabilirsiniz diye düşünüyorum. Bu kararı vermeden önce bir matematiksel iktisat kitabı alıp biraz üzerinde çalışmanızı öneririm. Bu size kararınızı kesinleştirmede yardımcı olabilir.
SilHOCAM, ABD SERMAYENİN BOL OLDUĞU BİR ÜLKE OLMASINA KARŞIN NEDEN CARİ İŞLEMLER AÇIĞI VERİYOR SİZCE?... BİR DE BEN NAÇİZANE OLARAK ABD EKONOMİSİNİN REEL BASKIN OLMAKTAN ÇOK FİNANS BASKIN BİR İKTİSAT YAPISINA SAHİP OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM.BU NE DERECE DOĞRU OLUR HOCAM.SAYGILAR...
YanıtlaSilABD'nin ithalatı ihracatından çok fazla.
SilABD ekonomisinde finans daha ağırlıklı olabilir ama reel sektörün ağırlığı da az değil. Özellikle uzay ve savunma sanayiini düşünürsek.
HOCAM,2001 KRİZİ ÖNCESİNDE BANKACILIK SİSTEMİMİZ AŞIRI DERECEDE DÖVİZ CİNSİNDEN AÇIK POZİSYON TUTMUŞTU.VE BUNU DA ÖZELLİKLE KAMU FİNANSMANLARINDA MOBİLİZE EDEREK BÜYÜK KARLAR ELDE ETMİŞ ANCAK HEM KENDİNİ HEM DE KAMU EKONOMİSİNİ BÜYÜK RİSKE ATMIŞTI.SONRASI ZATEN ÇOK AĞIR KRİZ..HOCAM, AYNI ŞEYİ SANKİ SON YILLARDA REEL SEKTÖRÜMÜZ YAPIYOR GİBİ GÖRÜNÜYOR HOCAM BU KONUDAKİ DÜŞÜNCENİZ NEDİR?..
YanıtlaSilDoğru teşhis.
SilHOCAM, T.C.M.B SİNİN REZERVLERİNDEKİ KISA VADELİ DÖVİZ REZERVLERİNİN YÜKSEK OLDUĞUNU DÜŞÜNÜRSEK; M.B MİZİN DÖVİZ REZERVLERİNİN YÜKSEK OLMASIYLA ÖVÜNENLERİN BOŞ HAYAL GÖRDÜKLERİNİ SÖYLEYEBİLİRMİYİZ HOCAM?. SAYGILAR....
YanıtlaSilHOCAM,İÇ TALEBE DAYALI BÜYÜYEN EKONOMİLERDE FİNANS SİSTEMİNİN DIŞ TALEBE DAYALI BÜYÜME YAPAISNA SAHİP EKONOMİLERDE İSE REEL SİSTEMİN DAHA GÜÇLÜ BİR TABANSAL GENLEŞME YAŞADIĞINI DÜŞÜNÜYORUM.HOCAM BU DÜŞÜNCEM RASYONEL MİDİR?...
YanıtlaSilKısmen. Bazen de tersi söz konusu.
SilHOCAM, TÜRK EKONOMİSİNDE CARİ AÇIĞIN ORTALAMA BÜYÜME HIZI 2012 YILINI SAYMAZSAK GENELLİKLE HEP ORTALA MAKRO EKONOMİK BÜYÜME HIZININ NET BİÇİMDE ÜZERİNDE SEYRETMİŞTİR.HOCAM BU DURUMDA; 1-TÜRKİYE GEREKLİ BÜYÜME İÇİN GEREĞİNDEN FAZLA BORÇLANMIŞTIR DİYEBİLİRMİYİZ?. 2-İTHAL EDİLEN TASARRUFLARIN, OPTİMAL PRODÜKTİVİTESEL DÜZEYLERDE İKTİSADİ AKTİVASYONLARA KOŞULLANDIRILAMADIĞINI SÖYLEYEBİLİR MİYİZ?.. SAYGILAR..
YanıtlaSilCari açık ile dış finansman bire bir aynı değil. Yani her dış borçlanma cari açıkla ilişkili değil. Örneğin bu yıl cari açık 46 milyar dolar (yeni düzenleme ile) buna karşılık gelen finansman 62 milyar dolar. Yani bu durumda Türkiye, büyüme için gerekli cari açığın zerinde borçlanıyor.
Silİkinci sorunun yanıtı hemen verilebilecek gibi değil. Bu konuda sayılara dayalı analiz yapmak gerekir.
HOCAM,ABD REEL SERMAYELİ İŞLETMELERİN AKTİF KÜMÜLASYONLARINDAKİ FİNANSAL VARLIKLAR STOĞU HACMİ %32,1 İKEN AYNI KONUDA A.B MENŞEELİ REEL SERMAYE İŞLETMELERİNİN HACMİ %19,3 VE JAPON MENŞEELİ REEL İŞLETMELERİN İSE %11,6 GİBİ GÖRÜNÜYOR.EN AZINDAN BEN ŞU AN İÇİN BU ŞEKİLDE BİLİYORUM.HOCAM BU GÖRÜNTÜ A.B VE ÖZELLİKLE DE JAPONYANIN ABD EKONOMİSİNE NAZARAN DAHA REEL, A.B VE JAPONYA YA NAZARAN DA ABD NİN DAHA FİNANSAL İKTİSADA SAHİP OLDUKLARINA DAİR ÖNEMLİ BİR İPUCU OLARAK ALGILAYABİLİRMİYİZ?...
YanıtlaSilBu sayılara bakmadan da söyleyebiliriz bunu. ABD daha finansal ağırlıklı bir ekonomi.
SilHOCAM, REEL PİYASALARDA BİR VARLIĞIN DEĞERİ YÜKSELİNCE BU ENFLASYONİST BASKIYA VE DOLAYISIYLA DA FAİZ BANDININ YÜKSELMESİNE NEDEN OLUYO İKEN; FİNANSAL VARLIKLARIN DEĞER KAZANMASI FAİZLER ÜZERİNDE TAM TERSİNE DÜŞÜ YARATIYOR.YİNE REEL VARLIK DEĞERİNİN DÜŞMESİ FAİZ DÜŞÜŞÜNE, FİNANSAL VARLIK DEĞERİNİN DÜŞÜŞÜ İSE FAİZ ARTIŞINA NEDEN OLUYOR.BUNUN TEMEL SEBEBİ NEDİR HOCAM?.SAYGILAR..
YanıtlaSilFinansal varlıklar spekülatif değerlendirmelere çok daha açık varlıklardır. Oysa reel varlıkların değeri spekülasyona daha kapalıdır. Bu durumda spekülasyon reel varlıkları az, finansal varlıkları çok etkiler.
SilHOCAM, TÜRKİYE EKONOMİSİ YILLIK BAZDA %3-3,5 LİK BİR BÜYÜME HIZIYLA 20-30 YIL DEVAM EDEREK TASARRUF ARTIŞI SAĞLASA VE DAHA SONRA DA BU TASARRUFLARLA BAŞTA AĞIR SANAYİ OLMAK ÜZERE SANAYİ ODAKLI REEL YATIRIMLARA AĞIRLIK VERSE BELKİ DE DAHA OPTİMAL-STABİLİTEL BİR İKTİSAT YAPISINA SAHİP OLACAKTIR GİBİ BİR DÜŞÜNCEM VAR; ANCAK HOCAM BUNUN İKTİSAT BİLİMİ TABANINDA BİR KARŞILIĞI VAR MIDIR SİZCE?. SAYGILAR..
YanıtlaSil20 - 30 yıl sonraya sanayide öyle yapı değişikliği olabilir ki tamamen dışında kalabiliriz. O nedenle bu konuyu o kadar ertelemek pek de doğru olmaz. Türkiye zaten çok geç kaldı.
Sil