Hobi Edinmek


Bu yazı Sınav ve Mülakat Rehberi ve Meslek Seçimi yazılarımla birlikte öğrencilere yönelik olarak yazdığım üçlemenin son yazısı. Aslında sıralama Hobi Edinmek, Meslek Seçimi ve Sınav ve Mülakat Rehberi biçiminde olmalı, ya da bir kez daha okumak isteyenler bu sırayla okumalı.

Kişinin mesleği dışında, özel ilgi alanına giren ve boş zamanlarında dinlenmek ya da eğlenmek amacıyla yaptığı işlere hobi deniyor. Bu tanım bize hobinin dinlendirici ve eğlendirici bir iş olduğunu ve dolayısıyla yapan insana keyif verdiğini anlatıyor.

Henüz çocuk yaştayken piyano, keman, gitar ya da saz çalmayı öğrenen, ders alanlar var. Ya da yine çocuk yaşta tenis, basketbol, futbol, atletizm, yüzme gibi bir spor dalıyla uğraşmaya başlayanlar var. Aynı çağlarda şiir yazmaya, öyküler yazmaya, resim yapmaya, fotoğraf çekmeye başlayanlar da var. Bazıları bu öğrendiklerini meslekleri haline getirebiliyorlar. O zaman bir hobi meslek haline dönüşmüş oluyor ki en iyisi budur. Çünkü hobi insanın sevdiği için uğraştığı bir iştir. Bu durumda hobisini meslek haline getiren kişi sevdiği işi yapmış ve dolayısıyla hobisinden para da kazanmış oluyor. Bazıları da bambaşka mesleklerde yükseliyor ama hobilerinden de yaşamları boyunca vazgeçmiyorlar. Bu da çok keyifli bir iştir. Akşamları işinden evine döndüğünde gitarını çalan, öyküsünü kaldığı yerden tamamlamaya uğraşan bir kişi o kısacık sürede sevdiği işi yaptığı için mutlu olur.

Hobilerin çocuk yaşta seçilmesi şart değildir. Bazen insanlar ileri yaşlarda da hobi edinebilirler. Marangozlukla uğraşan üst düzey yöneticilik yapan bir tanıdığım var. Bu konuda o kadar ileri gitmiş durumda ki değme marangozlar eline su dökemez. Akşamları evline gelip kendine ayıracak zamanı bulduğunda başlıyor üzerinde uğraştığı masayı yapmaya. Bundan para mı kazanıyor? Kesinlikle hayır. Sadece kendisini bu dünyadan soyutlayan, dinlendiren bir iş yapıyor. Mesleğinin yanında yazı yazan, kitap yazan birçok tanıdığım var. Kimisi mesleki konulardaki bilgisini aktarıyor, kimisi de mesleğiyle hiç ilgisi olmayan konularda yazıyor. Gezilerini yazanlar, fotoğraflarını yayınlayanlar sadece örnek olarak verebileceğim kişiler. Yemek yapmayı seven tanıdıklarım var. Çok farklı mesleklerde oldukları halde sonradan yemek kurslarına gidip bu konudaki hobilerini geliştirip kendi pastanesini açan insanlar tanıyorum.

Bir süre sonra hobiniz asıl mesleğinizin yerine geçebilir. İşte o en iyisidir. Yani hobinizden para da kazanmaya başlamışsanız bundan iyisi yoktur.

İnsanın yaşamının çeşitli dönemlerinde keyif alacağı alanlarda yeteneklerini sınamasında yarar var. Buna göre hobiler oluşturulabilir. Kitap okumak bir hobidir. Bu hobiyi, okuduğu kitapları yorumlamaya, eleştirmeye çevirmek daha gelişmiş bir hobidir. Okuduklarından edindiği kültürle yazı ya da kitap yazmak bu hobinin en gelişmiş halidir. Yazarlık bir meslektir. İnsan başka bir işle uğraşmaz ve yazarlık yaparsa bu bir hobi sayılmaz. Ama başka bir işle uğraştığı halde yazarlık yapmak hobidir. Bazen bu hobi ilerler ve insan o işten para kazanmaya başlar. Hatta bazen daha da ilerlerse asıl işini bırakıp hobisini mesleği haline getirebilir.

Bu tür yazılarda insan ister istemez kendisini örnek olarak göstermek zorunda kalıyor. O nedenle özür dileyerek kendimi örnek göstereceğim. Mülkiye’deki öğrencilik yıllarımda ekonomi ve güncel konular üzerine yazılar yazmaya başladım. Not defterlerim vardı. Notlar alıyor, kendime göre yorumluyor, sonra onları yazılar haline getiriyordum. Çoğu ilkel görüşlerdi ama her şey öyle başlayıp gelişiyor zaten. Maliye müfettişliğimin ilk yıllarında bir arkadaşımın önerisiyle Hititler üzerine bir kitap okudum. Bu kitap, o zamana kadar hiç ilgilenmediğim bir alana ilgimi çekti. Ondan sonra başladım Hitit tarihiyle ilgili kitapları ve makaleleri okumaya, müzelerde Hitit kazı bulgularını incelemeye ve notlar almaya. Öteden beri ekonomi ve maliye ile ilgili yazlar yazıyor ve çeşitli dergilerde yayınlıyordum. 1998’de gazetede (önceleri Yeni Yüzyıl sonraları Radikal) yazılarım yayınlanmaya başladı. Ekonomi ve diğer güncel konular üzerine, arada bir de Hititler üzerine yaptığım çalışmalarla ilgili yazılar yazıyordum. 2001 yılında Hitit tarihi üzerine ilk öykü – tarih kitabım olan Anitta’nın Laneti yayınlandı. Müthiş bir ilgi gördü. Çünkü o karmaşık Hitit tarihini bir öyküler dizisinde basitleştirerek anlatıyordu. Mesleği arkeologluk, tarihçilik ya da Hititologluk olmayan kişilerin Hitit tarihine ayırabilecekleri zaman dilimi en çok bir ya da iki gündür. Bu kitap bir günde bitecek bir okuma süresinde Hitit tarihini özetliyordu. Gençlik yıllarımda başlayan not alarak, eleştirerek okuma hobisiyle Hitit tarihi çalışma hobisinin bir karmasıydı kitap. 20 bin adede yakın satıldı, hala da satılıyor. Ve bana para kazandırdı. Kazandırdığı para emeğimin karşılığı değil elbette. Çünkü bu işler Türkiye’de pek para kazandırmıyor. Ama ne olursa olsun asıl mesleğimin dışında iki hobimden para kazanmam işin keyfini artırdı.

Bazen insan yaşamı boyunca yanından gelip geçtiği şeyleri fark edemez ya da yıllarca ilgilendiği halde birkaç gününü ayırıp işin aslını öğrenmediği için özünü kavrayamaz.  Bundan beş altı yıl öncesine kadar voleybolla hiç ilgim yoktu. Özellikle Türk kadın voleybol takımlarının başarılarının artmasıyla birlikte televizyonda voleybol yayınları da arttı. Ben de izlemeye başladım. Ve birkaç kez izledikten sonra oturup voleybolun kurallarını öğrenmeye karar verdim. Bu iş benim bir günümü aldı. Hepsi o kadar. Sahanın eni, boyu, çizgilerin anlamı, oyuncuların dizilişi ve pozisyonları, setler, sayılar, fauller vb. Sonraki dönemde bu kuralları bilerek maçları izlediğim için teknik adamların taktiklerini de anlamaya başladım. Şimdi voleybol konusunu, maçı yorumlayacak kadar iyi biliyorum. Voleybolu izlemek benim bir hobim haline geldi. Bundan para mı kazanıyorum? Hayır. Her hobi sonunda para kazandıracak bir işe dönüşmez. Bizde spor yazarı veya yorumculuğu yapanların çoğuna voleybolda beşinci set kaçta biter ya da üç metre çizgisi nedir diye sorun bilmezler. Oysa insan futbol yorumculuğu yapıyorsa basketbol, voleybol, atletizm gibi dallarda ne olduğunu, nasıl oynandığını merak etmez mi? Her ne kadar bir atasözü “merak kediyi öldürür” dese de herşey merakla başlar.

Zamansızlık asla bahane değildir. Hazine’de görev yaparken gün boyunca nefes alacak zamanı bile zor buluyordum. Akşamları eve geldikten sonra herkes yattığında en az iki saat doktora tezimi yazmakla uğraşıyordum. Zaman zaman yorulup bırakmayı düşünsem de devam edip bitirdim ve doktor unvanını aldım. Doktoramı yapmış olmam bana ileriki yıllarda üniversitede hocalık yapmanın yolunu açtı. Üniversitede ders vermek ise ekonomi alanında daha çok yazı ve kitap yazmamı sağladı.   

Yaşamın her aşamasında edinilecek hobiler vardır. Kiminden para da kazanılabilir. Hobinizi geliştirmeye başladığınızda olayı ciddiye alırsanız o alanda önde gelen kişiler arasına girmeniz mümkün olabilir. Bütün mesele kendi içinizdeki yeteneği bulup çıkarmak ve biraz da zorlamaktır. Para kazanmak önemli bir artı getirse de para kazanmadan da sevdiğiniz işi yapmak önemlidir. Bugün bu blogdan para kazanmıyorum. Hatta dışarıdan bakılınca benim için zaman kaybı olarak bile görülebilir. Ben öyle görmüyorum. Ben bu blogda yazı yazmaktan ve bildiklerimi ve deneyimlerimi paylaşmaktan keyif alıyorum.

Son söz: Mutlaka içinizdeki yeteneği keşfedin ve mutlaka ona dayalı bir hobi edinin. Bu size mesleğinizin ötesinde kapılar açacaktır. Hobisi olmayanın fobisi olur.

Yorumlar

  1. Blog ve yazmayacdevam fayda sagliyoruz hocam..tebrikler elinize saglik

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. üstadım merhaba sgk da denetmen yardımcısıyım. aynı zamanda maliye alanında yüksek lisans yapıyorum sizi de ders kitabımız olan hazine kitabınız aracılığı ile tanıdım. sizi merak edince bu siteyi buldum. yazılarınızı artık merakla ve ilgiyle takip ediyorum. Meslek seçimi ve meslek hayatı ile ilgili kendi hayatınızdan örnekler verdiğiniz son yazılarınız çok eğitici ve yol gösterici. Yazılarınız için acizane size çok teşekkür ediyorum. Üstadım Daha önce 3 yıl kamuya ait bir bankada bankacılık, 1 yıl maliyede gelir uzman yrd. yaptım. son 1 yıldır sgk'dayım bundan sonra idari hakimlik veya kaymakamlık düşünüyordum fakat yüksek lisansa başlamakla birlikte akademik alana büyük ilgi duymaya başladım ve kariyer planım değişti diyebilirim akademik alana yönelmek istiyorum siz de kariyer meslekten akademik alana geçmiş biri olarak ne tavsiye edersiniz. Alan birikimimin olduğu ve üniversite okurken hayalimde olan kariyer meslek sınavlarına(kaymakamlık, idari hakimlik) hazırlanmaya devam mı edeyim yoksa benim için yeni ve ilgi duyduğum ve ingilizce gibi yeni bir dersin olduğu akademik alana mı yöneleyim?

      Sil
    2. Aslında üniversitede yapmanız gereken planlamayı yapmamış olmanızın sıkıntısını yaşıyorsunuz.
      Gelir uzmanlığı, SGK denetmenliği, bankacılık, kaymakamlık, idari hakimlik, akademik kariyer birbirinden çok farklı alanlar. Benzer yanları olsa da farkları daha fazla. Plansız başladığınız için hepsini denemeye çalışıyorsunuz. Çoğu genç sizin durumunuzda. Çünkü kendilerine üniversitede okurken yol gösteren, rehberlik eden birileri olmamış.
      Bence yaşınız ilerlemeden bir karara varın ve onu uygulayın. Çalışmayı düşündüğünüz bir mesleğe girip yüksek lisans ve doktoranızı dışarıdan yapabilirsiniz. Böylece birini ötekine tercih etme sıkıntısı yaşamazsınız. Yalnız o durumda doçentliğe dışarıdan girip profesörlüğe kadar devam etmeniz gerekir. Türkiye'nin en çok ihtiyacı olan kişiler uygulamayı bilen akademik kariyer sahibi hocalar ile teoriyi bilen ve uygulamada çalışan kişilerdir.

      Sil
    3. peki üstadım hem iş hem akademik çalışma birarada zor olmazmı derslere devam, bulunduğum işin gerektirdikleri mevzuat öğrenme vs. Yüksek lisansda çok zorlanmıyorumda doktora biraz daha kapsamlı ve titiz çalışmayı gerektirmez mi. yüksek lisanstan sonra üniversiteye araştırma görevlisi ya da öğretim görevlisi olarak geçip mevcut mesleğimi tamamen bırakmak mantıklı mı

      Sil
    4. Eğer yüksek lisanstan sonra akademik kariyere geçebiliyorsanız bu mantıklı olur tabii.
      Akademik kariyer, ister masleki kariyere ek olarak yapılsın ister tek başına yapılsın zor bir iştir. Kendi dinlenme zamanınızdan hatta ailenize ayıracağınız zamandan zaman çalarak çalışmanız gerekebilir. Bunu yaparsanız farklı bir kişi olursunuz, yapmazsanız sıradan bir meslek memuru ya da akademisyen olursunuz.
      Girdiğiniz işi en üst düzeyde yapmaya çalışın. Onun için sevdiğiniz işi yapın. Başka meraklarınız varsa onları da hobi olarak yapın. İleride onları da ön plana çıkarabilirsiniz.

      Sil
    5. çok teşekkür üstadım.

      Sil
  2. Belki blog size para kazandırmıyor gibi görünse de buyuk bir tanıtım ve neticede yazılarınızı okuyanlar merak edip kitaplarınızı da alıyor dolaylı da olsa tabi blog da yazmanın verdigi hazın yanında hiç kalır benim için siir yazmak hobi zevk alıyorum ama son birkaç yıldır yazmayı bıraktım sınavlar is vs ancak insanların hobilerine ayıracak vakti her zaman olmalıdır

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ama işin maddi yönü çok düşük düzeyde kalıyor. Yani hobiler maddiyat düşünülerek yapılamamalı. Sonunda belki o da gelir ama öyle başlamak doğru değil. Bazen insan hobisine ayıracak zaman bulamayabiliyor. Ama ilk fırsatta zaman ayırıp dönmek gerek.

      Sil
  3. Serdar Kelleci (EN İYİ OLMASAN DA);
    Mahfi Eğilmez önceleri bir ekonomistten ibaretti benim için; ta ki Lİght Günlük ve bu yazısını okuyana dek ama artık bir idol haline geldi.
    Bu hafta sonu yakınlarıma dert yandım hobi-iş çıkmazı arasında kaldığımdan ve dinlenmem gerektiğinden. Sabah bu yazıyı okuduğumda ise ne kadar doğru bir yolda olduğumu anladım. En iyi olmak zorunda değiliz. Kapitalist düzen insanı da bilgisayar gibi görmekte bu yüzden hobi adı altında bir yazı müthiş olmuş. Nasıl ki bilgisayar bile bir gün beni resetle diyorsa insan metabolizması da resetlenmeye ihtiyaç duyar, o resetlenme kitap okumak-yazmak, enstrüman çalmak,resim yapmak vs. diye çeşitlendirebiliriz. Benim kendimi resetlediğim yerler; okumak-yazmak-çalmak-spor yapmak ve spor yorumculuğu yapmak. Ne dünyanın en iyi yazarı ne dünyanın en iyi pianisti ne dünyanın en iyi futbolcusu ne de dünyanın en iyi spor yorumcusuyum ancak ben tüm hobilerimden vazgeçersem; ne kimse, benim yazdığım gibi yazacak ve çalacak, ne de hiçbir kimse benim yorumladığım gibi yorumlayacak. Dolayısıyla dünyada birşeyler eksik kalacak. Dünyanın en iyisi olmasan da çal-yaz-yap ama mutlaka birşeyler yap.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel bir saptama, ben de tam bunu söylemek istiyordum.

      Sil
  4. sizde öyle anormal bir kapasite var ki hobi diye el attığınız konular profesyonel seviye kazanıyor..hobi,kişinin hayatla derin bağ kurmasını sağlar..marangozluk,insana huzur ve tatmin veren hobilerin başında gelir kanımca..bir de hobileri aktif ve pasif hobiler diye ikiye ayırabiliriz belki..kendimden örenek vereyim affınıza sığınarak:..58 yaşıma kadar iyi bir müzik
    dinleyicisi oldum...arşiv yapmak, high-end müzik seti kovalamak, neticede pasif bir iş, bir tür başkalarının pişirdiği yemeği yemek gibi..derken bir Bach çalmadan ölürsem gözlerim açık gider diyerek ve de bütün cesaretimi toplayarak kendi kendime piyano öğrenmeye soyundum..aslında bu yaşta olacak iş değil tabii ama oldu..şimdi yaş 62 ve kolaylarından 2 prelüd çalabiliyorum ve başka şeyler de tabii..çalışan başarıyormuş bunu öğrendim..hayatın anlamı çalışmakta sanırım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok takdir edilecek bir şey yapmışsınız, kutlarım. İnsan hangi yaşta olursa olsun istediği ve yapabileceğine inandığı şeyi yapmayı denemeli. Sonuçta çıkıp da dünya çapında pianist olmayacaksınız ama kendi hoşunuza giden bir işi yapmanın tatmini ondan daha az değil.

      Sil
  5. elinize sağlık hocam. hocam lütfen siz yazmaya devam edin. Özellikle benim gibi öğrenci olan arkadaşlar için maddi manevi katkiniz çok yüksek. tekrar teşekkür ederim; hocam bizimle zamaninizi ve bilginizi paylaştığınız için, iyi bir hafta olması dileğiyle.

    YanıtlaSil
  6. İnsanlara yol yordam göstermeniz çok hoş bir şey..

    Ben kendi açımdan hobi olarak edindiğim sürekli olarak yaptığım bir şey yok açıkcası edinmek istiyorum ama ilelebet olmalı ki bu bende namevcut. Kitap okurum gezerim araştırmayı severim fakat sürekli bir edinimim yok araştırıyorum filan ama şuana kadar süreklli yapabileceğim bir şey bulamadım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Madem kitap okuyup geziyorsunuz biraz daha derinleştirip gezip gördüklerinizi resimleyip yazmayı deneyin. Herkesin bakışı farklıdır. Aynı yeri 10 kişi gezer herkes farklı şey görür.

      Sil
  7. Merhaba Hocam, benim şu sıralardaki hobim yazılarınızı takip etmek. Bende bundan para kazanmıyorum ama her gün girip Mahfi Hoca bu gün ne yazdı acaba diyerek meraklanmak adeta hayatıma renk getiren bir uğraş oldu. Hobi edinmenin bile büyük ölçüde paraya dayandığı ülkemizde bize bu fırsatı verdiğiniz için size teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Bu kadar teşekkür almak hiçbir parayla ölçülemez.

      Sil
  8. Sayın Hocam bu blogdan para kazanmanız hayli zor zira yazılarıniza paha bicilemez.

    YanıtlaSil
  9. Sayın Hocam bu blogdan para kazanmanız hayli zor zira yazılarıniza paha bicilemez.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler, sizlerin takdiri de hiçbir parayla ölçülemez.

      Sil
  10. bence örnek alınmak servetlerin en büyüğüdür yada öyle olmalı binlerce kişi tarafından hergün takip edilip acaba hocam bugün bir şey yazdımı diye merak edilmek nasıl bir duygu merak eden tarafından şahsım adına biliyorum ama inşallah bir gün bende merak edilebiliirim.
    bilgi dolu yazılarınızla o kadar ilgi çekiyorsunuz ki hocam kitaplara dalıp bende bir yorum yapabileyim diye bazen kendimi saatlerce kitaplar içinde buluyorum yani buda birileri için ne kadar yönlendirici etkiye sahip olduğunuzu kanıtlıyor.Genç beyinleri yönlendiren bir iradeyi temsil etmenin,doğal olarak para gibi bir karşılığı olmuyor her şey için teşekkürler hocam ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  11. Merhaba Hocam,

    4.sınıf öğrencisi olarak son dönemde aklımda hergün ama hergün dolaşan sorularıma cevap verebilmek adına yazılarınız büyük yardımcı oldular bana.Çünkü hergün mezun olacağım günü düşündükçe içimden bir ses ' bir kurum ya da firma için çalışmak bana ne kadar tatmin verebilir ki! Maaşı, çalışma koşulları, mevkisi tatmin edici olsa bile beni ne kadar mutlu ve tatmin edebilir? İçimdeki potansiyeli bir firma için çalışarak ne kadar ortaya çıkartıp mutlu olabilirim?... Fakat sözlediğiniz çok doğru.Şöyle bir gerçek var.Bir işin mutlaka olacak.Ama o işten arta kalan(bana kalan) zamanlarımda hobilerime yönelebilirim.

    Şimdi örneklerin benim için en çarpıcısını sizlere vermek isterim.İlkokul arkadaşım bir hemşire oldu.Ama herzaman sahne sanatlarıyla çok ilgiliydi.Tiyatro yapmaktan inanılmaz keyif alır ayrıca şiir yazar,okur ve şiir dinletilerine katılırdı.Şimdi çalıştığı hastanede bir 'şiir dinletisi' düzenliyor.Şiirleri hemşireler ve hastane personeli okuyacak.Daha dün bana sahnede olmaktan ne kadar büyük keyif aldığını anlattı.

    Sanırım bu herşeyi özetliyor.

    Ben de arkadaşıma ve size teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
  12. Hocam, ne güzel yazmışsınız...Elinize sağlık.
    Ben Dünya gazetesinde Ekonomi muhabiriyim. Aynı zamanda Kocaeli Üniversitesinde İktisat Doktorası yapıyorum... Bu yoğunlukta hep uğraştım bir hobim, edebiyatla haşır neşir olmak oldu. Yani roman ve öyküler okumak, denemeler yazmak edebiyatı şu ya da bu şekilde takip etmek... Anlayacağınız, İktisadı edebiyat ile besliyorum :) Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dünyanın en güzel işlerinden birisini yapıyorsunuz. Edebiyatla uğraşmak benim de hobilerimden birisi. Size bir öneride bulunayım. Bütün edebiyatla ilgilenmekle birlikte kendinize seçeceğiniz bir ya da iki yazar konusunda derinliğine uzman olmaya çalışın. Ben Camus, Edgar Allen Poe konularında uzman sayılabilecek kadar bilgi edindim. Hemen hemen bütün yazdıklarını okudum. Neye yarar derseniz arada bir onların görüşleri üzerine bir şeyler yazıyorum.

      Sil
    2. Hocam tavsiyeniz için çok teşekkür ederim. Aslında benimde bir kaç yazarım var. Türk Edebiyatından yazarlar, mesela Sabahattin Ali, Sait Faik... Okurum ama üzerlerine yazmak için biraz daha biriktirmem gerekecek. Bu arada hocam, bloğunuz iktisat ile ilgilenen bizler önemli bir "merkez" oldu. Bu o kadar değerli ki.. İyi akşamlar dilerim.

      Sil
    3. Serdar Kelleci
      Mahfi Bey sizin yazılarınızı ve kitaplarınızı sevmemin bir nedenini de şimdi anlamış bulunuyorum. Edgar Allen Poe ve Albert Camus.
      Yeni nesil Türk yazarlarının üslubunu, dilini beğenmememe rağmen sizin ilk kitabınızı okuduğumda çok şaşırmıştım, benim önyargımı da kırmış olmuştunuz. Bunun sebebi olarak da naçizane beğendiğiniz yazarların üslubundan, dilinden esinlenmiş olabileceğinizi düşünüyorum.
      Adger Allen Poe;(Morgue Sokağı Cinayeti) bu kitap 18 yaşımda hayata bakış açımı değiştirmişti. Her ne kadar cinayet romanı gibi gözükse de aslında insan hayatında çağrışımın ne denli etkili olduğunu göstermişti bana ve böylelikle insanların aklından geçenleri tahmin etme yeteneğim gelişmişti.
      Albert Camus ise düşüş ile başlayıp bulantı ile meraklandığım ve serisini tamamladığım yazar oldu. Ben bu yazarlar arasına bir de Jean Paul Sartre'ı eklerim. Özellikle duvar adlı öyküsü yine beni çok etkilemiştir. Özellikle bir paragraf var ki o romanda çok etkileyici. Mahkumların arasındaki konuşmada geçen; bazen mutluluk anlarının gereksiz ve kıymetsiz olabileceğine dair paragrafı ara sıra kendime hatırlatmak için tekrar tekrar okurum.

      Sil
    4. Sartre benim için de çok önemlidir. Daha saymadığım isimler var tabii ama en çok bu ikisi beni etkiledi. Ömer Hayyam'ı saymazsam olmaz mesela.

      Sil
    5. Sabahattin Ali, Sait Faik, Nazım Hikmet, Orhan Veli. O kadar çok ve önemli Türk yazarı ve şairi var ki. Hepsini değilse bile çoğunu okudum. Kimisinin etkisi altında kaldım. Ama beni en çok etkileyen üç yazar ve şairi sırala derseniz Camus, Poe ve Hayyam'ı sıralarım.

      Sil
    6. Hocam, verdiğiniz resim şahane. Teşekkür ederim.

      Sil
  13. Yaziniz gerçekten çok güzel cok begendim,benim hobimde ekonomi yazilari okumak ve okuduklarimida kendi kendime sanki bir konferanstaymiski anlatmak
    ,bu arada hocam ben bir sey sormak istiyorum ekonomide kafama takilan nokta faiz konusu;simdi o kadar faiz varki anlamiyorum gosterge faizi ne faiz koridorune repo faizi ne politika faizi ne simdi faizler dusuyor diyoruz ama faiz koridorumu degisti merkez bankasinin hangi faiz orani banka faiz oranlarini etkiliyor bununla ilgili bizim anlayacagimiz sekilde yazarsaniz cok sevinirim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda bu sitede yazılarım var. Geriye doğru tararsanız faiz konusunda yazılarımı bulacaksınız.

      Sil
  14. Hocam Merhaba, tekrar yazıyorum konu ile alakası yok ama kusura bakmayın. Tez yazımı ve araştırma teknikleri ile ilgili iyi bir kaynak arıyorum elmde seyidoğlunun kitabı var anck çok akademik anlatıyor daha basit, anlaşılır ve uygulamada yardımcı olacak bir kaynak önerebilirmisiniz? Saygılar,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim bildiklerim hep çok eskide kaldı. Google da bir tarasanız bulabilirsiniz diye düşünüyorum.

      Sil
  15. Hocam, gene çok güzel bir yazı. Ama günümüzde malesef çoğu insanın geç saatlere kadar çalışması olsun, geçim derdi olsun emeğinin karşılığını alamamaları olsun,zamansızlık bahane olamaz demişsiniz ama gerçekten kendilerine ayıracak zamanı ya da hobilerine ayıracak maddi güçleri olmadığını görüyorum.Sadece özel kesimde çalışan değil özellikle kendi işini yapan kobi sahiplerinin de hafta sonları bile geçim derdiyle iş yerlerini açıp işlerinin başında durduklarını düşünürsek, kendilerine ayıracakları bir hafta sonlarının bile olmadığı bir gerçek. Benim düşüncem günümüzün tamamen büyük sermaye sahiplerinin lehine çalışan , maaşlı çalışan insanları ise sömürme üstüne kurulu, az maaş çok iş tarzında bir sistem üzerine kurulu olmasıdır. insanların hobilerine sevdikleri olayları gerçekleştirebilmeleri için ise bu düzenin kırılması gerekir.Ben üniversite zamanında hobiler edinip, ş hayatına geçtikten sonra bunlardan vazgeçmek zorunda olan pek çok insan gözlemledim. Bence kesinlikle iş saatlerinin düşürülüp, var olan çalışma saatlerinin ise daha verimli geçirilmesi gerekir. Bu durumda insanların sosyal hayatlarına ayıracakları zaman konusunda bir artış sağlanacaktır. Ama ne yazıkki bunun gerçekleşmesi çok ütopik durmaktadır.Çoğu gelişmiş ülkelere bakıldığında ise esnafların dahi kendilerine ayıracak zamanlarının fazlasıyla var olduğu bir gerçektir. Ben bugün ülkemizde çalışan kesimin kesinlikle çoğunluk olarak hobilerini istedikleri sosyal yaşama sahip olamadıklarını düşünüyorum. Tabiki bütün hobiler ekonomik gelişmişlikle ilişkilendirilemez ama genel olarak, insanların yaşam standartı yükselmedikçe, ekonomik veriler gelişmiş ülkelerin seviyesine gelmedikçe insanların sosyalleşme, hobi edinme oranlarında da çok fazla artış olmayacağı kanısındayım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Size bütün samimiyetimle söylüyorum benim de bu hobilerimle uğraşırken başımı kaşıyacak zamanım yoktu. Ama 8 saatlik bir otobüs yolculuğunda Hitit tarihiyle ilgili koca bir kitabı bitirdiğimi hatırlıyorum. Bence bahane yok.

      Sil
  16. Hocam, Orta Gelir Tuzagını ekonomi kitaplarında işlerseniz sevinirim.

    YanıtlaSil
  17. hocam öncelikle yazılarınız için bu blogla uğraşıp benim gibi iktisadı yeni yeni sevmeye baslayan arkadaslara ve büyüklerime yardımcı olmaya, farklı açılardan bakabilmeye yönelttiğiniz için çok teşekkür ederim ...inanın iktisadı yazılarınızla ve kitaplarınızla sevdim daha önce okulda öğrendiklerim havada kalıyodu ama şimdi bi bağ kurabiliyor ve yorum yapabiliyorum...bi sorum olacak;
    prof dr Vefa Tarhan bi yazısında Cari açıkla ilgili bi makalesinde, 2003’de 1 dolarlık ihracat yapılabilmesi için 1,43 dolarlık ithalat yapılması gerekirken, bu rakamın bugün 1.78’lere geldiğini görüyoruz diyo bunu anlamadım bu fark nerden doğuyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Vefa beyin hesabını bilmiyorum. Ama doğru kabul edersek bu artış bize iki şey söylüyor: (1) İthal mallarının fiyatları ihraç mallarına göre daha fazla artmış olabilir, (2) İhraç edilen malların içindeki ithal malının miktarı artmış olabilir.

      Sil
  18. Gerçekten güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  19. hocam iyi ki yazıyorsunuz...
    bir de sizi örnek alan biri olarak sizi takip etmek benim için hobi oldu sanki :)

    sevgiler...

    YanıtlaSil
  20. Hocam sizi ilgiyle takip ediyorum,her yeni yazinizi gordugumde heycanlaniyorum ve bir maliye ogrencisi olarak dersler cikartiyorum.emin olun bu yaptiklariniz hicte zaman kaybi degil turk gencligine yapilmis bir hizmettir

    YanıtlaSil
  21. Hocam, bence meslek ile hobi seçimi arasında en büyük fark zamanlamada. Ülkemizde 20'li yaşlara gelmeden büyük ölçüde aile baskısıyla meslek seçimine zorlanan bizler 40'lı yaşlarda kendimizi tanıdıktan sonra tek başımıza hobi seçiyoruz. Tabiki hobi seçimi daha sağlıklı oluyor. (Bizler üniversite sınavına girmeden tercihlerimizi bile belirtmiştik. O sistem tam bir felaketti.)
    Ayrıca ben bu bloğunuzun sizin için hobi olmaktan çıkıp, bir sosyal sorumluluk projesine döndüğünü düşünüyorum. Ama tevazu gösterip bunu söylemiyorsunuz. Size yazılan bütün yorumlara cevap vermeniz bence çok büyük bir nezaket. Yıllar yıllar sonra da bu bloğun çok başka kişiler tarafından da okunacağına ve çok kişinin hayatına yol göstereceğine inanıyorum. Bence ülkemizin en büyük sorunu olan 'İLETİŞİMSİZLİK' yarasına önemli bir neşter vurdunuz. Ne mutlu size...

    YanıtlaSil
  22. Hiç unutmam dönem 1996-1997 idi. Hazine müşteşarı olan Mahfi Eğilmez'in açıklamalarını, beyanetlarını okuyor kendisine uzaktan hayranlık besliyordum.
    Ayrıldığı gün oldukça üzülmüştüm.
    Light Günlüğü okuduktan sonra bunu benim Mahfi Eğilmez'e imzalatmam dedim ve kendisi ile Tüyap Kitap Fuarında tanışma fırsatını yakaladım.
    Sonra yıllarca e-postalar şeklinde iletişim kurark fikirlerinden fayadalandım.
    Üstad ile bir öğle yemeği yediğim günü hiç unutamam.
    Sonları yılda 1-2 kez bu yemek geleneğini devam ettirdik.
    Kendisini yıllar önce televizyonda seyrettiğimde bir arkadaşım Mahfi Eğilmez ile canlı yayında bir araya gelseniz ne müthiş olur demişti. Ben de bunun ancak hayal olabileceğinden bahsetmiştim.
    Ancak üstadım mutevazılığı o denli ileri bir boyutaydı ki hem benim bir çok kez programlarına konuk etti hem de zaman zaman kendisine yakın da olsa değerlendirme notlarımı Radikal Gazetesindeki köşesinde yayımladı.
    İŞte benim mesleki ilerlememde örnek olarak aldığım Mahfi Üstadı'ım ve Ağabeyim'in gerek kişiliği, gerek insani duruşu ve gerekse de filozofik mutevazılığını takip etmek en büyük hobim oluverdi.
    Allah Mahfi Ağabeyime uzun ve sağlıklı bir ömür nasip etsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beni utandırdınız. Çok teşekkür ederim.

      Sil
  23. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  24. Hocam Radikalden sonra kaybetmiştim sizi. Güngör URAS sayesinde tekrar buldum. Kendisi bir yazısında yazılarınıza buradan devam ettiğinizden bahsetmişti.Bilgi ve deneyimlerinizi bizimle paylaşmaya devam ettiğiniz için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  25. Mahfi Hocam voleybolda pozisyon, diziliş ve taktiklerle ilgili teknik bilgileri edinebilmek için hangi site, blog, kitap vb kaynakları õnerirsiniz?

    YanıtlaSil
  26. Mahfi Hocam voleybolda pozisyon, diziliş ve taktiklerle ilgili teknik bilgileri edinebilmek için hangi site, blog, kitap vb kaynakları õnerirsiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En kısa ve iyi kaynak wikipedia. Oradan öğrenmek mümkün.

      Sil
  27. Hocam Mülkiye'de neden ders vermiyorsunuz? Ben sınavlarıma çalışırken internetten ne arasam sizin sayfanıza yönleniyorum. Yazdığınız bir paragrafla ders notlarımdan daha fazlasını öğreniyorum. Buna bir yandan sevinirken bir yandan üzülüyorum.
    Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İstanbul'da olduğum için burada Kadir Has Üniversitesi'nde ders veriyorum. Ama bildiklerimi güncel olaylara ve gelişmelere göre buradan herkesle paylaşıyorum. Dolayısıyla Açık Üniversite'de ders veriyor gibi oluyorum.

      Sil
  28. hocam her zamanki gibi keyif veren bir yazı oldu benim için.bugüne kadar tüm kitaplarınızı okudum ve son kendime yazılar kitabınızı ara sıra tekrar okuyorum oldukça sevdim.çabalarınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  29. Üstad gerçekten harika bir yazıydı, tavsiyeleriniz için teşekkür ederiz...

    YanıtlaSil
  30. Hocam merhaba,
    22 yaşındayım üniversite son sınıf öğrencisiyim. Sizi sırf yazılarınızdan, kitaplarınızdan takip ettiğim halde sanki her gün sizinle görüşüyormuş gibi yakın hissediyorum kendime. Benim hayatıma resmen yön veriyorsunuz. Umarım ilerde sizin gibi bir ekonomist olabilirim. Çok teşekkür ederim hocam aktardığınız hayat deneyimleriniz için. Umarım bir gün tanışma fırsatı bulabilirim sizinle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler. Umarım çok daha iyi ve başarılı bir iktisatçı olursunuz. Başarılar dilerim.

      Sil
  31. Merhabalar hocam yazılarınızı 1 aydır takıp edıyorum hobiler baslıklı yazınız cok hosuma gıtti.Aynı zamanda maliye bolumu 3. sınıf ögrencısıyım. Meslekı karıyer akademık karıyer arasında gıdıp gelıyorum fakat su sıralar vergı mufettıslıgıne odaklandım sızce neler yapmalıyım bılgılendırırsenız sevınırım başarılarınızın devamını dılıyorum teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Akademik kariyer ile vergi müfettişliği çok farklı şeyler. Önce akademik kariyer mi yoksa mesleki kariyer mi ona karar vermelisiniz. Sonra o karara göre yönlenmelisiniz. Akademik kariyer hem madden hem çalışma olarak biraz fazla fedakarlık isteyen bir alandır.

      Sil
  32. Sizin sayenizde 8 yıldır istediğim sınavı kazandım, bu yazınızla da hayranlığım 2 kat arttı, çünkü öncelik verdiğim şeyler için koştururken, kendime reset atmayı ihmal ettiğimi bunun beni mutsuzlaştırdığını farkettim.
    Siz hep yazın, ben hepsini okurum.. Saygılar..

    YanıtlaSil
  33. Mrb sayin hocam ben ekonomi 4. Sinif ogrencisiyim ve 2. Siniftan beri once bati dunyasi dusunurlerinin ekonomi sonra cagdas islam dunyasi dusunurlerinden okuduklarim olduki tarihi sureci nerden bu noktaya geldik anlaya bilmek icin ardindan dunya ekonomisini inceledim arkasina sizin kitaplariniz ve doviz piyasalari ... okulda hocam kafami cok karistirdigimi soyluyor sizce de yanlis mi yaptim?

    YanıtlaSil
  34. Merhaba Mahfi Hocam,
    "İnsan bilgisinin de zakatını vermeliymiş." Sizin bunu hakkıyla yerine getirdiğinize inanıyorum. Teşekkür ediyorum böyle bir insan olduğunuz için.

    YanıtlaSil
  35. Merhabalar hobiler hakkında yazılar okuyordum, yazınıza denk geldim. Uzun yıllardır Hüsnü hat sanatıyla ilgileniyorum. Fakat bu sanatın yeterince zor olmasından dolayı olabilir. kendimi iyi hissetmek yerine ödev olarak yapıyorum. Belki yeterince hızlı ilerleyemememden dolayı da olabilir. Ama bana yazmak keyiften çok zul haline geliyor. Zorunlulukla yazmak istemiyorum. Ama ödevimi ertelemek de zihnimde yük oluyor. Yıllardır gayret ediyorum. bırakmaya da kıyamıyorum. Hat sanatı hobiden çok sanat için yapılır ama ben asla başına oturup yazmak istemiyorum Ne önerirsiniz teşekkür ederim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı