TL'nin Değer Kaybı ve Sonuçları
2012 yılının Ocak ayından bu yana
TL, ilk kez hem Dolar hem de Euro karşısında önemli sayılabilecek bir değer
kaybıyla karşı karşıya bulunuyor. 2012 yılının Ocak ayında [(1 Dolar + 1 Euro)
/ 2] formülüyle hesaplanan sepet kuru 2,15 iken TCMB’nin son dönemde kur ile
ilgili uygulamalarına dayanak aldığı TÜFE bazlı reel efektif kur endeksi (REK)
112,4 idi.
Aşağıdaki tabloda 2012 yılının
Ocak ayından bu yana REK, Dolar kuru, Euro kuru, sepet kuru ve Euro-Dolar
çapraz kurunda yaşanan değişiklikler aylık bazda yer alıyor.
Tarih
|
REK
|
USD Kuru
|
Euro Kuru
|
Sepet Kuru
|
USD-Euro Çapraz
Kuru
|
2012 Ocak
|
112,4
|
1,88
|
2,42
|
2,15
|
1,30
|
Şubat
|
115,9
|
1,76
|
2,31
|
2,04
|
1,31
|
Mart
|
114,2
|
1,78
|
2,35
|
2,07
|
1,32
|
Nisan
|
115,9
|
1,80
|
2,35
|
2,07
|
1,33
|
Mayıs
|
116,8
|
1,76
|
2,31
|
2,04
|
1,31
|
Haziran
|
117,0
|
1,85
|
2,30
|
2,08
|
1,24
|
Temmuz
|
118,2
|
1,80
|
2,27
|
2,03
|
1,26
|
Ağustos
|
118,9
|
1,78
|
2,21
|
2,00
|
1,24
|
Eylül
|
116,3
|
1,82
|
2,29
|
2,05
|
1,26
|
Ekim
|
117,4
|
1,81
|
2,34
|
2,07
|
1,29
|
Kasım
|
119,4
|
1,80
|
2,30
|
2,05
|
1,26
|
Aralık
|
118,2
|
1,78
|
2,35
|
2,06
|
1,32
|
2013 Ocak
|
120,6
|
1,77
|
2,36
|
2,07
|
1,34
|
Şubat
|
119,8
|
1,77
|
2,36
|
2,07
|
1,33
|
Mart
|
120,3
|
1,81
|
2,37
|
2,09
|
1,30
|
Nisan
|
121,1
|
1,79
|
2,34
|
2,07
|
1,31
|
22.May
|
?
|
1,85
|
2,38
|
2,11
|
1,29
|
Elimizdeki son REK verisi Nisan
ayına ait olanı (121,1.) Nisan ayında Dolar 1,79, Euro ise 2,34 dolayında
fiyatlanıyor, kur sepeti oranı ise 2,07’ye eşit görünüyordu.
Yapılan açıklamalardan REK’in 120’nin
üzerine çıkması halinde yani TL’nin yabancı paralara karşı değerlenmeye
başlaması halinde TCMB’nin duruma müdahale etmeye başlayacağını biliyoruz.
22 Mayıs 2013 sabahı itibariyle Dolar
1,85, Euro 2,38 ve kur sepeti oranı 2,11 dolayında bulunuyor. Bu verilere göre
REK’in 120’nin altına düşmüş olduğu anlaşılıyor. Yani Dolar ve Euro’nun TL’ye
karşı değer kazanması sonucu durum, TCMB’yi, TL’nin değer kazanması anlamında, rahatsız
edecek konumdan uzaklaşmış görünüyor.
TL’nin değer kaybı yaşamasının iki
nedeni var: (1) Türkiye’den kaynaklanan nedenler arasında en belirgin olanı
yabancıların piyasadan çıkışı. Moodys’in not artırımından sonra satın alınacak olumlu
beklenti en azından şimdilik bittiği ve TCMB’nin faiz indirimi sonucu elde
edilecek getiriler düştüğü için yabancıların bir bölümü piyasadan ayrılıyor. Bu
hareket döviz talebini artırdığı için TL değer kaybediyor. (2) ABD’de bazı sorunların
geçici olarak da olsa çözülmüş olması (borç tavanı sorununun Eylül’e kadar
yönetilebilir hale getirilmesi), yine ABD’den gelen verilerin cesaret verici
olması ve Fed Başkanı Bernanke’nin yapacağı açıklamalara ilişkin olumlu
beklentiler Doların bütün paralara karşı değer kazanmasına yol açıyor. Buna karşılık
Euro ile ilgili pek fazla olumlu bir gelişme olmamasına karşılık Euro da ABD’ye
bağlı olarak Dolar dışındaki paralara karşı toparlanıyor. Bir anlamda ikinci rezerv
para olmasının sonuçlarını yaşıyor. Türkiye’ye benzer ekonomilerin çoğunda benzer
eğilimler görülüyor ve bu ekonomilerin paraları bu iki paraya karşı değer
kaybediyor.
TL’nin Dolara karşı değer kaybı pek
olumlu bir durum değil. Çünkü ithalatımızın ağırlığı Dolar ile yapılıyor ve dış
borçlarımızın ağırlığı Dolar ile olan borçlara dayanıyor. TL’nin Dolara karşı
değer kaybetmesi demek yapacağımız ithalatın ve vadesi gelip ödememiz gereken
borcun TL karşılığının yükselmiş olması demek. 100 Dolar borcumuz olduğunu ve 1
Dolar = 1,80 olan kurun borcumuzu ödeme zamanı geldiğinde 1 Dolar = 1,85 TL’ye
yükseldiğini düşünelim. Kur 1,80 TL iken 100 Dolar satın almak için 180 TL vererek
ödeyeceğimiz borcu şimdi 185 TL vererek ödeyeceğiz. Eğer bu farkı fiyatlarımıza
ya da gelirimize yansıtma şansımız yoksa fark aleyhimize sonuç verecek.
Buna karşılık TL’nin Euro’ya karşı
değer kaybı lehimize bir durum. Çünkü ihracatımızın ağırlığı Euro üzerinden
yapılıyor. TL’nin Euro’ya karşı değer kaybetmesi demek Euro ile yapacağımız
ihracat karşılığında daha fazla TL elde edeceğiz demek. 100 Euro ihracatı 2,34’lük
kur ile yaparken 234 TL elde ediyorduk kur 2,38’e çıkınca 238 TL elde edeceğiz
demektir.
Türk ihracatçısı için ideal durum
TL’nin Dolara karşı değer kazanıp Euro’ya karşı değer kaybettiği durumdur. Ne
var ki bunun gerçekleşmesi o kadar kolay değil. İdeale en yakın durum ise
Doların TL’ye karşı daha az değer kazanırken Euro’nun daha çok değer
kazanmasıdır. En kötü durum ise Doların TL’ye karşı değer kazanırken Euro’nun TL’ye
karşı değer kaybetmesidir.
Bugünkü durumu bir ay önceki
durumla karşılaştırırsak Doların TL’ye karşı yüzde 3,4 değer kazandığını buna
karşılık Euro’nun TL’ye karşı olan değer kazanımının yüzde 1,7’de kaldığını
görüyoruz. Bu durumda bu değerler şimdilik ihracatçının aleyhine gelişmiş
görünüyor.
(Not: Hiç kuşkusuz bunlar
ortalama yaklaşımlar. Yani herkesin maliyeti ve borcu Dolarla olmadığı gibi
herkesin gelirinin ağırlığı da Euro ile değil.)
Hocam gene çok açıklayıcı bir yazı olmuş çok teşekkürler.
YanıtlaSilbenim sorum şöyle: büyümeyi yılsonunda yüzde 4 olarak belirledik ve şuanda bu hedefin biraz gerisindeyiz. ihracatçının elinin güçlendirilmesi için dolara değer kaybettirmek adına piyasaya dolar verilemez mi?
Teşekkürler.
SilTCMB bunu yaparsa rezervleri azalır. Kaldı ki eğer dolar bizden değil de ağırlıklı olarak dışarıdan dolayı değerleniyorsa o zaman bu boşa kürek çekmek gibi olur.
diğer sorum ise şu anda nerdeyse tüm dünyada düşük faiz ile birlikte çok geniş parasal genişlemeler var. bu akıma bir nebze biz de uyduk sayılır. doların euroya göre daha çabuk tepki verdiğini biliyoruz. Kredi hacimlerimiz yüzde 25 civarında, hedefimiz 15 te tutmak idi. buna rağmen ikinci çeyrekte TCMB döviz zorunlu karşılık oranını düşürerek veya para tabanını daraltarak ihracatı artırmak için kurlara ufak bir etki yapabilir mi?
YanıtlaSilBen böyle bir tepki beklemiyorum. Çünkü o zaman TL değer kazanabiliyor. Ama tabii dışarıdaki gelişmeler nasıl olacak onu beklemek gerekir.
Silithalatımızın özellikle enerji ithalatımızın etkisini azaltmak adına dolara değer kazandırılabilir mi amacında sormuştum. Çok teşekkür ederim hocam çok yardımcı oldunuz, öğrenmeye devam ediyoruz.
YanıtlaSilTşkler.
Silüstad hayırlı günler
YanıtlaSilithalatımızın dolarla olması durumunda tl'nin değer kaybetmesi ithalatçımız açısından kötü bi durum. Doların değer kazanması ise FED'in politikiları ve küresel ekonomik görünüm dışında T.C. Merkez Bankası'nın faiz oranlarını azaltması ile de pek tabi alakalı. Euro'nun değer kazanması ihracatçımızı iyileştirirken, doların değer kazanması ithalatçımızı kötüleştirmekte tam bu noktada Merkez Bankası'nın faiz oranlarını düşürmede izleyeceği ince ve öngörülebilir politika ne olabilir?
Bunu ilerleyen günlkerde dolar ve euronun yönü belirleyecek.
SilHocam anlamadığım nokta şu;örneğin 1€=1 tl iken 100 liralık mal sattığımızda ithalatçının bu 100 liralık malı alabilmesi için 100€ vermesi gerekiyorken 1€ = 2tl olduğunda kur yükseldiğinde 100 liralık malımızı alabilmeleri için 50€ vermeleri gerekmez mi ? Hocam anlamadığım husus bunun neresinde gelir artışı olduğu aydınlatırsanız sevinirim
YanıtlaSilBiz ihracatı TL ile değil € ile yapıyoruz. Yani 100 € luk mal satıp karşılığında 100 TL alıyoruz 1 € = 2 TL olunca 200 TL alıyoruz karşı taraf için bir şey değişmiyor.
SilDiğer bir ifadeyle karşı taraf sizin belirttiğiniz 50 euroya da 100 euroya da aynı miktarda mal ithal etmiş oluyor..
SilBiz 100 € değerinde bir malı karşı tarafa sattığımızda adam bize 100 € ödüyor. Biz 1 € = 1 TL ise bunu bankaya verip karşılığında 100 TL alıyoruz. 1 € = 2 ise 100 € yu bankaya verip 200 TL alıyoruz. Konunun karşı tarafla ilgisi yok konu bizle ilgili.
Silhocam meraba, ihracatciyı euro ile tahsilat'a ithalatciya da dolar ile odemeye ikna edip , dolari 1,40'a indirip,euroyuda 2,40'a cikarirsak bunun zarari ve kari ne olur
YanıtlaSiltesekkurler
Böyle bir şey mümkün olmaz çünkü sorun bizimkileri değil karşıdakileri ikna etmek.
Silpeki hocam kurlar dedigim sekilde olursa bunun sonucu ne olur
Siltesekkurler
Dolar ve Euro kurlarının değişimine bir çok uluslararası gelişmenin neden olması mümkündür.Bu tür gelişmelerin çeşitli etkileri olabilmektedir.Örneğin sizin belirttiğiniz gibi Doların 1.40 seviyesine inmesi dolarla borçlanan ülkemiz için dış borçlarımızın azalması anlamına gelebilir.Ya da euronun 2.40 olması değerli hocamızın yazısında belirttiği gibi ihracat gelirlerinin nispeten artmasını sağlayabilir. Fakat tüm bunların yanında kurlarda bu yönlü bir değişim olması halinde uluslararası ticarette kullanılan para birimlerinde değişiklikler görülebilir.Örneğin tüm dünya ülkeleri daha düşük olan dolar yerine daha yüksek para birimleri ile ihracat yapmayı tercih edebilir.Politik ve ekonomik konjonktürde buna izin verilmeyeceği aşikardır. Hülasa doların dünya üzerinde geçerli kurlarında negatif anlamda büyük değişiklikler olmasının çok kolay olmadığını düşünmekteyim..naçizhane fikrim bu yöndedir...MHG
SilBöyle bir şey yapamayız ama varsayalım ki yapsak bile kısa sürede herkes 1,40'dan dolar almaya başlayacağı için dolar yine eski yerine yükselir.
SilBaşkasının parasını kendi paranızla etkilemek ancak paranız rezerv para ise mümkün olabilir.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilMerhaba Hocam , REK verisine hangi adresten ulaşabilirim?
YanıtlaSilYazı için ayrıca teşekkürler.
TCMB sitesinden ulaşılabilir.
Silhttp://www.mahfiegilmez.com/2013/05/tlnin-deger-kayb-ve-sonuclar.html
Hocam buldum ben veriyi. Başka bir konu takıldı aklıma. Veride ayrı ayrı Gelişmekte Olan Ülkeler- Bazlı ve Gelişmiş Ülkeler Bazlı diye vermiş. Bunlar arasındaki farklılıkla ilgili bir yorum yapılır mı?
YanıtlaSilTCMB farklı bazlarda REK hesaplıyor ama asıl bakılanı TÜFE bazlı toplam REK
Silhocam kur yükselince ihracat nasıl artmaktadır bir örnek vermeniz mümkün mü?
YanıtlaSil100 €'luk malı ihraç ettiğinizde bugünkü kurla (1,85) elinize geçen 100 €'yu bankada bozdurduğunuzda 185 TL'niz olur. Diyelim ki kur 2 TL'ye çıkmış olsun. Bu durumda elinize geçecek TL 200 TL olur. Yani aynı malı ihraç ettiğimiz halde kur yükselince elinize daha fazla TL geçer. Bu da sizin ihracat yapmanızı teşvik eder.
SilAdsız
YanıtlaSilSayın Hocam,
Yazınız ve soru cevap sisteminiz mükemmel.Hocam Merkez Bankasının reel kur endeksi nasıl hesaplanır.Teşekkürler.
Teşekkür ederim.
SilREK için bu blogda yazım var: http://www.mahfiegilmez.com/2012/11/reel-efektif-doviz-kuru-endeksi-nedir.html
Hocam kur yükselince ihracatın artacağını şu şekilde açıklasam yanılırmıyım yanlışım varsa düzeltin lütfen kur 1$ =1 tl iken 1000 lira değerindeki bir malı satıyorsak ithalatçı ülke bu 1000 liraya tekabÜl eden 1000$ I ödeyecek kısa zaman içerisinde kurun 1$= 2 tl olduğunu varsayarsak ithalatçı ülke 1000 lira değerindeki malı alabilmek için eskiden 1000 $ öderken şimdi 500 $ ödemesi gerekecek eskiden pahalı bulup alamadığı bu malı şimdi %50 ucuzladı diye bu mala olan talebini artıracak mal yabancılar için ucuzladığından ihracatçı firma daha çok mal satacaktır bu sayede kur yükseldiği için ihracat artacak
YanıtlaSilKurgulama yanlış. Karşı taraf bizim TL mizi bilmez. O 1000 $ değerinde bir mal alır. Onu bunun TL karşılığı ilgilendirmez. 1000 $'ını öder. Kur bizde 1 TL ise bu 1000 $ 1000 TL eder. Kur 2 TL'ye çıkınca bizim satıcının eline 2000 TL geçtiği için ihracatını artırmaya çalışır.
SilHocam bİz dışarıya mal satarken karşı taraf bize ödemeYi $ yada € ile yapıyor biz mal satarken malımızın fiyatını tl olarak bildirip ithalatçı o fiyata karşılık gelen tutarı € ile mi ödüyor? Yoksa fiyatı tl olarak bildirmeyip direk € yada $ olarak mı bildiriyoruz ?
YanıtlaSilHer türlü dış alış verişte mal fiyatları $ veya € ile bildirilir. Yabancı TL'yi bilmez.
SilHocam deniyor ki kur yükselirse ithalatçı için mal ucuzluyor ve bu sayede daha fazla mal satın alıyor denilmektedir ? Hocam ithalatçı için maliyet neden ucuzluyor izah ederseniz sevinirim
YanıtlaSilBunu kim diyorsa yanlış diyor.
SilKur yükselirse ithalatçı için mal pahalılanır.
2 $ = 1 TL olsun. 100 $'lık mal ithal edebilmek için bankaya 200 TL yatırmak gerekir. 1 $ = 1 TL'ye düşerse o zaman 100 $'lık mal alabilmek için bankaya 100 TL yatırmak gerekir. Yani kur düşerse ithalat ucuzlar kur yükselirse ithalat pahalılanır.
Hocam bu kur savaşı dediğimiz olayda ülkeler paralarının değerini düşük tutarak daha fazla mal satmaya çalışmaktadırlar . Peki kuru yüksek tutarak diğer ülkelere daha fazla nasıl mal satılabilir ki? sizin dediğinize göre malı 1$ =1 tl iken 100 $ a satıyorsak kur 1$ =2 tl olduğunda da o malı 100 $ dan saymayacakmıyız hocam böyleyse nasıl daha fazla mal satacağız ki ?
YanıtlaSilyukarıdakine paralel olarak 1$=. 2 tl olduğunda biz 100 $ değilde 50$ isteyeceksek o zaman kur Savaşı'ndan bahsedebiliriz yanılıyormuyum hocam
SilHocam ellerinize sağlık çok güzel anlatmışsınız...Hocam benim aklıma bir soru takıldı:Özel sektörün bu kadar döviz borcu olduğunda para politikası yapıcıların döviz kuruna müdahalesi ve dövizin dalgalanmaya bırakılması veya kısaca TL'nin değer kaybetmesi pek mümkün gibi gözükmüyor.Bu ise yabancı yatırımcıya TL'ye yatırım yapmasını teşvik etmiyor mu? Sonuçta özellikle doların değerlenmesi özel sektörü sıkıntıya sokacak bir durum anlattıklarınıza göre borçluluk arttığı için. O zaman TL'nin değer kaybetme riski azalıyor bu ise dışarıdan döviz girişinin artmasına ve TL'nin değerlenmesine sebep değil midir? Sizce özel sektörün bu kadar borçlanmasına ve döviz borçlarının artması ülkede politika yapıcılarının hareket alanını daraltıyor mu? Bu durumu üçlü açmaz ile açıklamak mümkün müdür?Ülkenin bağımsız para politikası uygulama ihtimali azalıyor gibi geldi bana...Teşekkürler hocam.
YanıtlaSilAslında hocam arkadaşa katılıyorum özel sektörün olan borcu böyle yüksek seyrettikçe yabancılar açısından kurun yükselmemesi garanti altına alınmış oluyor ve kurun yükselme eğilimine girmemesi bir nebze de olsa sağlanmış oluyor ve bu merkez bankasının elini kolunu bağlıyor m. B portföy yatırımından para kazananları cezalandırmak için ya faizleri düşürecek ya da kurun yükselmesini sağlayacak son dönemde faizleri bir yere kadar düşürmesi bunu gösterdi ama Buda bir yere kadar kurun yükselmesine izin verme cesareti ise şunaşamada merkez bankasında bulunmuyor bu ise kur politikasında eline bağlıyor merkez bankasının bilmem katılırmısınız hocam
SilDoğkan Aygün
Hocam ihracatçının kurun yüksek olmasını istemesinin sebebi hem tl cinsinden elde edeceği gelir artacağı için hemde kurun yükselmesiyle önceden 100$ satıp 100 lira gelir elde ederken kur 2 tl ye çıktığında önceki gelirini elde edebilmek için 50 $ satması gerekecek ve bu sayede diğer ülkeler ile rekabette önemli bir silah kazanmış olacak bunlardan dolayı mı ihracatçı kurun yükselmesini istemektedir?
YanıtlaSilHocam o zaman şöyle bir genelleştirme yapabilirmiyiz kurun yükselmesine veya düşmesine paralel olarak ihraçatçı kendi maliyetini kurtaracak olan fiyatı $ cinsinden belirliyor desek yanılmış olurmuyum yani ihraçatçının gömlek sattığını varsayalım içeride bu malın fiyatı 25 lira ve kurda içeride 1$=1 tl olduğunu düşünelim bunu dışarıya 25 $ dan satarız yok kur 1$=2 tl ise bunu dışarıya 12.5$ a satabiliriz ve kur yükseldiği için elimize diğer ülkelere karşı bir silah geçmiş olur yani ihracatçı ülke o anki kura bakarak maliyetini kurtaracak şekilde bir fiyat belirliyor kur yüksek olursa bu fiyat düşük olabiliyor kur düşük isede maliyetini kurtarabilmek adına fiyat yüksek oluyor. Kur sayesinde belirlediği fiyatta dışarıda rekabet edebilmesini sağlıyor
YanıtlaSilDoğkan Aygün
bence de aynen öyle doğkan kardesim.Bizim malimiz disariya gore daha ucuz oluyor ve bu da rekabetimizi arttiriyor.
SilHocam, ben konuyla alakasiz bir seye dikkat cekmek istiyorum:
YanıtlaSil2012 yilinda ortalama 14.25 yazi/ay gibi yuksek bir performans sergilemissiniz.
Bu sene, au ana kadar biraz daha dusuk (11.03 yazi/ay) gibi gorunse de, yine de yuksek.
Benzer tempoda 3 sene kadar bir blogu yuruten birisi olarak, biraz yavaslamanizi onerecegim --bu gidisle bir 'burn out' kacinilmaz gorunuyor ve (en azindan benim acimdan) sizin yazilarinizi 'daha seyrek' okumak imkani 'hic okuyamaz' olmakten yegdir.
Bu tespit ve öneri için teşekkürler.
SilHocam içeride olan bir enflasyonun develüasyona yol açmasını şu şekilde açıklasam yanılmış olurmuyum; içeride 100 liraya pantolon sattığımızı ve kurunda 1$ =1 tl olduğunu varsayarak dışarıya da bu malı 100 $ dan satıyoruz bir an için içeride %100 enflasyon yaşandığını düşünerek pantolonun fiyatı 200 liraya çıkıyor eğer kuru bu şekilde devam ettirirsek içeride bizim hatalarımızdan dolayı yabancılar eskiden 100 $ a satın aldığı pantolonu 200 $ a satın almak durumuna gelecektir ve böyle oluncada bizim malımızı almayacaktır ama biz paramızın değerini düşürürsek yani hatamızı telafi edersek yani 1$ =2tl yi içeride yaparsak ihracatçı maliyetini kurtaracak bir şekilde eskisi gibi 100 $ isteyecek ve bizim hatalarımızı yabancılara ödetmeden Sabit kur rejiminde ise develüasyon yapmış olacağız hocam yanlışım varsa düzeltirseniz sevinirim
YanıtlaSilDoğkan Aygün
Hocam Türkiye parasının değerini yüksek tutarak kişibaşına düşen geliri yüksek gösterme gayreti içerisindeyken bu paranın değerinin düşük olması acaba stratejisini değiştirdiğinin bir göstergesimidir ? m. B son yaptığı politika faizi indiriminde olduğu gibi yabancıları cezalandırmak istediği gibi bu seferde kur silahını kullanarak mı cezalandırmak istiyor? N düşünüyorsunuz hocam
YanıtlaSilBu son gelişme Türkiye'nin insiyaifinden çok dış gelişmelerin sonucudur.
SilGenel olarak bu yazıya gelen yorum ve sorulardan kur meselesinin iyi anlaşılamamış olduğu ortaya çıkıyor. Son kez burada bir daha yazıyorum.
YanıtlaSilBir yabancının Türkiye'den 100 $'lık mal aldığını düşünün. Bizim satıcı malı satacak ve 100 $'ı alacak sonra bunu alış verişinde kullanmak üzere 1 $ = 1,85 TL'lik bugünkü kurdan TL'ye çevirecek ve 185 TL'si olacaktır. Şimdi kurun 1 $ = 2 TL olduğunu düşünün. BU durumda bu kişi aynı malı aynı kişiye sattığında karşılığında yine 100 $ alacak ve bankaya gidip bunu TL'ye çevirdiğinde bu kez 185 TL değil 200 TL alacaktır. Bu durumda eğer ülkedeki enflasyon aradaki farkı götürmüyorsa satıcı 15 TL daha fazla kazanmış olacaktır. Bu durumda ihracatını artırmaya çalışacaktır. Bunun için fiyatını 100 $'dan biraz aşağı (mesela 98 $'a) indirse bile (98 x 2 = 196 > 185) karlı olacaktır.
Hocam, bir bilgi paylaşmak istiyorum: ABD'nin borç tavanı problemi Eylül'e kadar değil Temmuz sonuna kadar yönetilebilir durumda. ABD hazine sekreteri Eylül'e kadar dese de kastettiği Fannie Mae'den gelecek kar dağıtımı yasal olarak mümkün değil çünkü kar, değerleme karı yani karşılığında herhangi bir nakit varlığı içermiyor. tamamıyla kağıt üzerinde bir kar olduğu için Fannie Mae'nin hazineye para aktarması ancak varlık satmasıyla mümkün ki yasa böyle bir şeye izin vermiyor.
YanıtlaSilayrıca ABD'nin sosyal güvenlik açığı vergi gelirlerinin %45'ine ulaşmış durumda. CBO'nun projeksiyonuna göre sistem bu haliyle devam ederse 2023'te sadece sosyal amaçlı transfer harcamaları vergi gelirlerini aşıyor. ABD'nin bu anlamda İspanya'dan farkı olmadığını söyleyebiliriz. borç tavanının artırılması için ya sosyal güvenlik vergileri artacak ya harcamalar azalacak, ama neticede ekonomi üzerinde olumsuz etkileri olacaktır. piyasa şu an bunları fiyatlamıyor çünkü tüm dünyada borsa endeksleri tamamıyla momentum trading'in kölesi olmuş durumda. tabi bir gün mutlaka temel verilere dönecekler orası ayrı.
Bu önemli bilgi için teşekkür ederim.
Silkur artışının ihracatı artırma mekanizması dolar veya euro cinsinden ihracatçının fiyat kırmasıyla mümkün oluyor. diyelim ki ihracatçı 100 dolara mal satıyor ve kur 1.80 düzeyinde. malın maliyetinin ithal kısmı 40 dolar, yerli kısmı ise 50 dolar yani 90 TL olsun. kur 2 TL'ye yükselirse yerli maliyeti (90 TL / 2 TL = 45 dolara düşüyor) böylece toplam maliyet: 40 dolar ithal maliyet + 45 dolar yerli maliyet = 85 dolara iniyor. satış fiyatı üzerinden aynı kar marjını, yani %10'luk marjı malını 94,44 dolara satınca sağlamış oluyor. ve dış piyasalarda sattığı malın fiyatı 100 dolardan 94,44 dolara gerileyice dış talep artıyor.
YanıtlaSilBu yazınızdan çıkan önemli bir mesajı şöyle algılıyorum:
YanıtlaSil1- TL'ye karşı zayıf € ve güçlü $ konumuna pek gelinemeyeceğine göre ihracat pazarlarının çeşitlendirilmesi çok önemli. Ülke sayısı değil, ihracatın parasal değeri çok ama çok önemli. İhracatın ülke kompozisyonu değiştiği takdirde, kurdaki koşullara karşı riskini azaltmış bir ülke haline gelebiliriz. Bugüne kadar atılan adımların arkası mutlaka gelmeli.
2- €'nun Avrupa'nın tüm zayıflıklarına rağmen $ karşısında güçlü kalmasını 2 temel nedene bağlayabiliyorum: bir paranın bir gücü temsil etmesi ve $ tarafında uygulanan politikalar. Çok yordum bu konuda kendimi ve daha fazla açıklama bulamadım.
3- Katma değeri yüksek üretim kapasiteleri yaratılmalı.
Yukarıdaki 1. ve 3. maddeler konusunda sonuç alınması uzun dönemde mümkün. Bugünden adımlar atılması lazım. Bugünden atılan adımların yetersiz olduğunu görüyorum.
Bu yazıdan, "Kendime Yazılar" bunlar.
Teşekkür ederim.
Çok teşekkürler bu yorumlar için. Gerçek yapısal değişim katma değeri yüksek üretim kapasiteleriyle gerçekleştirilebilir. Ama bunlar zahmet isteyen, sabır isteyen işler.
SilArda Bey, 2 nolu başlıkta belirttiğiniz Euro'nun dolara karşı bu denli güçlü kalması para arzı değişimlerinden kaynaklanmış olabilir mi? M3 Euro arzı bir sene önceye göre %2,2 oranında artarken, M2 USD arzı %7 oranında artmış. her ne kadar ECB gevşek para politikası uyguluyor gözükse de para arzı artış oranı çok düşük. bu durum Euro'ya güç vermiş olabilir gibi.
Silhocam bu faiz oranları düştüğü zaman tüketim harcamalarınn artması enflasyonu körüklüyor sanırım. peki Amerika avrupada durum nasıl abdde faiz 0,25 ama enflasyon da 1,1 olarak gerçekleşmiş yani faiz düşük olduğu için insanlar hep tüketim yapmamış yatırıma da yönelmiş bizde durum neden böyle olmuyor yabancı doğrudan yatırım yapmak istemiyor mu ya da türk insanı direkt borsadan hisse senedi almak yerine altına ya da gayrimenkule neden yatırım yapar istihdam nerdeyse sıfır bunda islam toplumu olmamız borsanın kumar olarak bakılması dolayısıyla kötü imaj yaratmış olması yatabılır mı. neden tasarrufu arttıramıyoruz tasarrufu sadece faız oranıyla mı artırabılırız
YanıtlaSilBuna ekonomi biliminde Keynesyen Likidite Tuzağı deniyor.
SilEskiler "herşeyin kararı iyidir" derlerdi. Bir şey aşırıya gittiğinde duruma verilen tepkiler normalde verilenden farklı oluyor. Faizler bu kadar düştüğünde normal hallerde tasarruftan vazgeçilip tüketime yönlenileceği sanılırken tam tersi oluyor. Gelecek korkusu insanları faiz alamasalar bile harcama yapmamalarına neden oluyor. Japonya yaklaşık 20 - 25 yıldır bu durumda.
Başbakan aşağıdaki açıklamayı yaptı,
YanıtlaSil"Özel sektör dahil brüt dış borç stoğunu yüzde 56'dan yüzde 43'e düşürdük. Türkiye'nin kamu net borç stoğunu MHP'li hükümetten yüzde 61,5 seviyesinde aldık, yüzde 17 seviyesine düşürdük. Avrupa Birliği tanımlı dış borç stoğunu da yüzde 71'den aldık, yüzde 36'ya düştü. Dürüst bir politikacı, dürüst bir genel başkan, bu oranlara bakıp, 'Türkiye'nin dış borcu arttı' diyemez. Eğer diyorsa ya dürüst değildir ya da ekonomi cahilidir"
Şimdi ekonomiyi bilmeyen bir kişi olarak soruyorum, Türkiye'nin dış borcu azalmış mıdır artmış mıdır?
borcun dış borç veya iç borç olmasının bir önemi yok. dış borç ödenemezse devreye IMF girer "vergileri artır, harcamaları kıs, kuru yükselt" der, yani fatura vatandaşın cebinden ödenir. eğer özel sektör yurtiçi bankalara ve diğer finans kuruluşlarına olan borcunu ödeyemezse bu kuruluşlar vatandaşın evini, arabasını, yazlığını, eşyalarını haczeder, şirket varsa iflasını ister tasfiye ettirir. hiçbiri olmazsa bu sefer banka iflas noktasına gelir, devlet bankaya el koyar, fatura yine vatandaşa çıkar.
SilTürkiye'de 2002 sonunda kamu bankaları hariç kamu iç-dış borç stoku GSYH'nin %72'si kadar. finans dışı firma ve hanehalkı borcunun GSYH'ye oranı ise %26. toplamı %98 eder.
2012 sonunda kamu iç-dış borç stokunun GSYH'ye oranı %38'e düşerken finans dışı firma ve hane halkı borcunun GSYH'ye oranı %68'e çıkıyor. yani toplam borçluluk %98'ten %106'ya çıkmış. bu dönemde ortalama büyüme ise %5 olmuş ve 1946-2002 arası büyüme trendiyle aynı. bazı alanlarda gelişme, bazı alanlarda gerileme kaydetmişiz. büyük fotoğrafa bakınca toplam borçluluk ve büyüme trendi anlamında olduğumuz yerde saymışız aslında.
iç dış borç stoku nedir?
Silbir de su tablolar var, sanki daha fazla borçlanmışız gibi yorumlanıyor veya borç bir yerden başka bir yere gitmiş gibi, yani bir bankadaki borcunuzu baska bankadan kredi alarak kapatmak gibi...
http://ekonomi.milliyet.com.tr/kamunun-imf-borcu-sifirlanirken/ekonomi/ydetay/1707662/default.htm
kamunun iç piyasaya yaptığı borçlanmalara iç borç deniyor. stok ise belli bir tarih itibarıyla mevcut anapara borç miktarını gösteriyor. DİBS denilen TL veya döviz cinsi borçlanma kağıtları ihracı iç borçlanmanın en yaygın yolu. DİBS'ler yurtiçi bankaların ve yurtiçi yerleşiklerin mülkiyetinde olabileceği gibi yabancı yatırımcıların mülkiyetinde de olabilir. dış borç ise dış piyasalara yapılan borçlanmayı ifade ediyor.
Silkamu, IMF'ye olan borcunu hep başka kaynaklardan borçlanarak ödedi. bir bankadaki kredinin diğer bankadan alınan krediyle kapatılması gibi. özelleştirme gelirleri ise bu borcun faiz ödemeleri ve kamu yatırımları/harcamaları için kullanıldı.
Bu blogda daha önce yayınlanan şu yazımı okumanızı öneririm: http://www.mahfiegilmez.com/2013/04/kimin-borcu-artyor.html
SilTürkiye'de kamu kesiminin borçları mutlak miktar olarak artıyor fakat borçların GSYH'ya oranı düşüyor. Buna karşılık özel kesimin borçları hem mutlak miktar hem de GSYH'ya oran olarak artıyor. Bireylerin borçları da hem mutlak miktar hem de GSYH'ye oran olarak artıyor.
tesekkürler, sanırım biraz rakamlar ile oynanıp istatislik ile istediğiniz sonuçlara ulaşabiliyorsunuz.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilHocam başka bir ekonomi yazarı da gazetesindeki yazısında borçlanma da bazılarının milli gelire oran yerine nominal değerler üzerinden ölçme yapıp bilgi kirliliği yarattığını söylemişti.2002 de kamu artı özel kesim totalde toplam dış borcun milli gelire oranı yüzde 56.2 iken 2012 yılında ise 13.4 puan azalarak yüzde 42.8 oldu diyerek bu konuda bir kötüye gidiş olmadığını söylemiş.
Silşimdi özel kesiminin ve kamu kesiminin ayrı ayrı dış borçlarının milli gelire oranına ya da bireysel bazda borçların milli gelirine bakarak mukayese yapmak mı daha doğru yoksa kamu özel kesim ikisinin toplam dış borcununun milli gelire oranına bakarak ele almak mı
Ayrıntılara bakmak doğrudur. Yani kamu + özel kesim toplam dış borç stokunun azalmasına karşılık özel kesim dış borç stokunun artması daha kötüdür. Çünkjü özel kesiminm ağırlıklı dış borç stoku kısa vadelidir. Oysa kamu kesimi uzun vadeli borçlanır.
Silhttp://www.radikal.com.tr/2000/02/29/yazarlar/mahegi.shtml
YanıtlaSilburda bahsini etmiş olduğunuz ekonomımızın lıkıdıte tuzağında test edilme surecıne yaklaştık dıyebılırmıyız?
Henüz likidite tuzağına girmiş değiliz ama evet yaklaştığımızı söyleyebilirim.
SilHocam özellikle euronun değer kazanması cari açığın azalması konusunda bizi olumlu etkiler diyebilir miyiz. öte yandan doların değer kazanması ise, genel olarak yapısal sorunlarımızdan, üretim için ara mal ithalatına bağımlı olmamızdan dolayı, ekonomik büyüme açısından bize bir dezavantaj nedeni olur mu.
YanıtlaSilBir de yakın zamanda okuduğum bir kitapta bazı şirketlerin ithalat fiyatlarını olduğundan yüksek, ihracat fiyatlarını da olduğundan düşük gösterdiklerini, hatta bazı şirketlerin yurtdışından ithal ettikleri ürünleri kendi şirketlerine yine yurt dışında kendi sahip oldukları şirketler üzerinden geçirterek maliyeti sanal olarak yüksek gösterdikleri ve böylece vergi matrahlarını düşürdüklerinden bahsetmiş. ve bundan dolayı da cari açığın gerçekte olduğundan aslında daha fazla gözüktüğünü iddia etmiş.böyle bir şey gerçekten mümkün olabilir mi sizin bu konudaki görüşünüzü merak ettim?
Evet € nun değer kaybı genel olarak lehimize $ ın değer kazanması ise aleyhimize diyebiliriz. İthalatı olduğundan yüksek gösterip ihracatı düşük göstererek daha düşük gelir göstermeleri ve dolayısıyla daha düşük vergi ödemeleri mümkündür. Bir zamanlar tersini yaparak ihracatta KDV iadesi alan şirketler vardı. Net hata ve noksan bunların da bir bölümünü kapsar.
SilHocam benim anlamadağım nokta, eğer ithalatımız dolar, ihracatımız da euro ağırlıklı oluyorsa euro'nun daha ucuz olması gerekmez miydi?
YanıtlaSilTeşekkürler
hocam size bir soru soracağım?
YanıtlaSilhocanız bize 23,05,2013 tarihli dersimizde şu soruyu sormuştu tam olarak yanıtını bulamadım?
kredi notu artarken 2 haftadır bir şeyler düşüyor'' dedi o tarihte tam olarak neyi kasdetmişti?
Merhaba hocam anlamadığım nokta doların değer kazanmasını anlıyorum tum dunya para birimlerine karşı dolar değer kazanıyor TL nin bunun dışında kalması düşünülemez.Ancak dikkatimi çeken bur durum Euro Dolar karşısında ve milyarlarca yen basılmasına rağmen yen karşısında da değer kaybediyor .Ancak TL karşısında nerdeyse Hindistan ın para birimi bile değer kazanıyor yani bütün kur cephesinde bir çöküş var sanirim bu olay artık ticari olmaktan çıkmış siyasi bir kriz oluşturma gayreti içine girmiş gibi görünüyor birileri zorla merkez bankasıni faiz artırımı için doğru zorluyor gibime geliyor.En büyük delilim Sayın Başbakanın "Ey faiz lobileri ne yaparsanız yapın Bu hükümete boyun eğdiremiyeceksiniz bu Milletin alın terini size yedirmeyeceğiz"sözleri bu işin arkasındakileri açık etmeye iplerini pazara çıkarmaya yeterde artar bile.Telâşa lüzum yok pozisyonlarınızı koruyun bunlar gelip geçici hükümet inşaallah buna yakinda son vericektir.Millet olarak hükümetin yanindayız.
YanıtlaSilHocam ellerinize ve fikrinize sağlık. Bu yazinizi cok begendim musade ederseniz kendi sitemde bi kesitini yayinlamak istiyorum. Musadenizle?
YanıtlaSilMerhaba Hocam; kurun yükselmesi sıkı maliye politikası uygulamasını nasıl kolaylaştırır ?
YanıtlaSilMerhaba hocam, Avrupalı şirket olarak Türkiyede şube açıp gelirlleri yine avrupaya euro olarak havale ediyorsak TL'nin düşüşünden dolayı zarar etmekten başka yolumuz yok mu?
YanıtlaSil