Türkler Kazandı, Yabancılar Kaybetti

Bankaların bir yıllık mevduata verdiği yüzde 10 dolayındaki faiz nominal (görünürdeki, üstünde yazılı olan) faizdir. Nominal faizden Türkiye’de yıllık olarak yatırılan mevduatta TL kazançları üzerinden yüzde 12 gelir vergisi kesintisi (stopaj) yapılır. Bu durumda kişinin eline geçecek faiz yüzde 8,8’e iner. Buna da net nominal faiz denir. Yani yılbaşında bankaya 100 TL yatıran bir kişi yılsonunda parasını 108,8 TL olarak geri alacak demektir.

Reel faiz, nominal faizden enflasyonun arındırılmasıyla bulunan faizdir. Şöyle bir formülle hesaplanır: Reel faiz = (1 + net nominal faiz) / (1 + beklenen enflasyon) – 1. Buradan çıkan sonucu 100 ile çarparsak reel faizi yüzde cinsinden görmüş oluruz. Yukarıdaki örnekten gidersek, o yıl gerçekleşen enflasyon yüzde 7,5 ise, bu kişinin elde ettiği reel faiz yüzde 1,2 dolayında çıkacak demektir. Beklenen enflasyonun gerçekleşme sonucuna göre bu faiz sıfırdan büyük çıkabileceği gibi sıfır ya da sıfırdan küçük de çıkabilir.

Aşağıdaki tablo, 15 Kasım 2012’de (yani tam bir yıl önce) 100 TL’sini bir yıl vadeyle ve yüzde 10 nominal faiz üzerinden bankaya yatıran bir Türk ile aynı tarihte 55,6 dolarını getirip 1,80 TL’lik kurdan bozdurup elde ettiği 100 TL’yi aynı faizle bankaya yatıran Amerikalının durumunu karşılaştırmalı olarak ortaya koymayı amaçlıyor.  


Türk yatırımcı (TL)
ABD’li yatırımcı (USD)
Tutar
100 TL
55,6 USD
15.11.2012 USD kuru
1,80
1,80
Mevduat olarak yatırılan tutar
100 TL
100 TL
Nominal faiz (%)
10
10
GV Stopajı (% 12)
1,2 TL
1,2 TL
Net nominal faiz geliri
8,8 TL
8,8 TL
Anapara + faiz geliri
108,8 TL
108,8 TL
15.11.2013 USD kuru
2,03
2,03
Anapara + faiz
108,8 TL
53,6 USD
Enflasyon (%)
7,5
1,5
Reel faiz
1,2
7,2

Türk de Amerikalı da bir yılın sonunda 10 TL faiz elde etmiş olacak. Bu faiz gelirinden yüzde 12 gelir vergisi kesilecek ve her ikisinin de eline 8,8 TL faiz geliri geçecek. Her ikisinin de o aşamada parasını çektiğini düşünelim. İkisinin de elinde toplam 108,8 TL olacak demektir. Amerikalının aynı gün parasını 2,03 TL’lik kurdan dolara çevirdiğini ve eline geçen 53,6 dolarla ülkesine döndüğünü düşünelim. Türkiye’de enflasyon yüzde 7,5 olduğu için Türk’ün bu işlemden elde ettiği reel faiz yüzde 1,2’te olmuştur. ABD’de enflasyon yüzde 1,5 olduğu için Amerikalının elde ettiği reel faiz ise yüzde 7,2 olarak gerçekleşmiştir. Buna karşılık kurda TL aleyhine değişim olduğu için faizden kazandığını fazlasıyla kurdan kaybetmiş ve bu yatırımdan zarar etmiştir.

Kurların bu şekilde seyretmesi Türkiye’ye kredi, tahvil alımı veya mevduat biçiminde gelen yatırımları düşüren en önemli gelişmedir. Bu örneğimizde eğer kurlar sabit kalmış olsaydı o zaman Amerikalı yatırımcı yüzde 7,2 gibi yüksek bir reel faiz elde etmiş, TL değer kaybetmemiş olsaydı karını katlamış olacaktı. Kurlarda yaşanan bu tür değişimler yabancı kaynak girişinin önündeki en önemli engeli oluşturuyor. Bu, sıcak parayı denetlemek için iyi, dış finansman ihtiyacını karşılamak için kötü bir durumu ifade ediyor. Merkez bankalarının kurlardaki oynaklıktan rahatsız olmasının temel nedenlerinden birisi budur. 


Not: Aynı hesabı 2012 yılı için yaparsak bu kez ABD’li yatırımcı karlı, Türk yatırımcı zararlı çıkıyor.
Aşağıdaki tablo, 01 Ocak 2012’de 100 TL’sini bir yıl vadeyle ve yüzde 7 nominal faiz üzerinden bankaya yatıran bir Türk ile aynı tarihte 52,9 dolarını getirip 1,89 TL’lik kurdan bozdurup elde ettiği 100 TL’yi aynı faizle bankaya yatıran Amerikalının durumunu karşılaştırmalı olarak gösteriyor.


Türk yatırımcı (TL)
ABD’li yatırımcı (USD)
Tutar
100 TL
52,9 USD
01.01.2012 USD kuru
1,89
1,89
Mevduat olarak yatırılan tutar
100 TL
100 TL
Nominal faiz (%)
7
7
GV Stopajı (% 15)
1,05 TL
1,05 TL
Net nominal faiz geliri
5,95 TL
5,95 TL
Anapara + faiz geliri
105,95 TL
105,95 TL
01.01.2013 USD kuru
1,79
1,79
Anapara + faiz
105,95 TL
59,2 USD
Enflasyon (%)
6,2
2,0
Reel faiz
-0,2
3,9
Bu karşılaştırmaya göre 2012 yılı boyunca parasını banka mevduatında tutan Türk yatırımcı negatif reel faiz elde ederken, aynı işi yapan Amerikalı yatırımcı, kendi ülkesinde enflasyon oranı düşük olduğu için, yüzde 3,9 oranında reel faiz elde etmiş bulunuyor. Öte yandan TL’nin yılbaşında 1,89 olan dolar kurunun yılsonunda 1,79’a düşmesi de ABD’li yatırımcıya ilaveten kur kazancı sağlamış bulunuyor. 

Yorumlar

  1. Sayın Hocam

    güzel yazınız için teşekkür ederiz , aydınlandık . Diğer yandan kur eger son yıllardaki gibi yatay dursa (1,80 gibi ) idi 15/11/2013 de 108,80 tl sini dolar yaptıgında eline 60,44 dolar gecerdi . %8,7 + bir fark olusurdu . Reel faizi de % 7,2 olurdu . Yabancı yatırımcı için Türkiyeye gelmeye deger reel faiz kaç olabilir sizce ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence yabancı yatırımcı için bu faiz oranı oldukça büyük bir kazanç sağlıyor ve gelmesine fazlasıyla yetecek bir oran. Asıl mesele kurun oynaklığı. Oradan kayıp olduğu için yabancı gelmekte tereddüt ediyor. Kurun sabit kaldığı dönemlerde yabancı girişi çok yüksekti hatırlarsanız.

      Sil
    2. Ama hocam kurun oynaklığı bir nevi yabancının girişine de bağlı değil mi? Yani yabancılar gelirse kur zaten düşmez mi sıcak para girdiği için?
      Yani bu biraz Tavuk mu yumurtadan çıkar yoksa yumurta mı tavuktan meselesi gibi olmadı mı? teşekkürler:)

      Sil
  2. Mahfi Bey, günaydınlar. Yine güzel bir yazınızla uyandırdınız bizi.

    Tabloya göre parası TL mevduatta olan Türk tasarruf sahipleri ülke enflasyonuna göre %1,2 reel faiz elde etmiş, ülkemizde TL mevduata yatırım yapan DOLAR tasarruf sahibi ise kendi ülke enflasyonuna göre % -5 (yuvarlak hesapla) zarar etmiştir.

    Bir başka açıdan bakacak olursak, 15.11.2012 tarihinde, 55,6 usd ödeyerek alacağımız bir malı, %1,5 enflasyonu hesap ederek, 15.11.2013 tarihinde 56,40 usd ödeyerek alacağız demektir. Elde ettiğimiz 108,80 TL 53,60 usd ettiğine göre bizimde zararımız yuvarlak hesapla %5 oluyor demektir.

    Kazandığı dövizden fazla döviz harcayan bir ülke olduğumuz için fazla bir ince hesap yapmaya gerek duymadan Türklerin kaybettiğini söyleyebiliriz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler.
      Evet hesabınız çok doğru. ben burada sadece mevduat faizi ve kur karşısındaki durumu göstermek amacıyla yazdım. Yoksa asıl kaybeden tabii ki Türkler oluyor. İthal malı (petrol ve doğal gaz dahil) daha pahalı alır hale geliyoruz.

      Sil
    2. Mahfi bey, zaten yazılarınızı takip eden herkez, bugünkü yazınızla Türklerin kazandığını söylediğinizi düşünmez zaten.
      Rakamları bizden daha iyi bildiğiniz için nerden kazandığımızı, nerde kaybettiğimizi çok daha iyi bir şekilde yazar,anlatırsınız. Ona hiç bir şüphem yoktur, bilmenizi isterim.
      Saygılarımla,

      Sil
    3. Tabi bu kazanç ve kayıplar yaşadığımız ana göre hesaplanıyor. Kaybetti derken ya da kazandı, bu demek değildir ki ebediyen kaybetti ya da kazandı. Eğer birgün sürdürebilir bir cari fazla veren bir ülke olursak, bugünün de bu süreçte olumlu bir katkısı, payı olacaksa işte o zaman Türkler kazandı diyebiliriz.

      Geçmişte yaşadığımız krizler nasıl ki bugün daha sağlam durmamıza sebep olmuşsa, umarım bu durumda gelecekte çok daha sağlam durmamıza sebep olur.

      Sil
  3. Hocam Selamlar,

    Son paragrafta "...elde etmiş, TL değer kaybetmiş olsaydı karını katlamış..." kısmı "... elde etmiş, TL değer kaybetMEmiş olsaydı karını katlamış..." şeklinde olmalı değil mi? Yoksa bütün yazı ile ters mi düşüyor, ben mi yanlış anlıyorum.

    Bu arada yazılarınızı kısa bir zamandır takip ediyorum, ancak müthiş aydınlatıcı ve iktisatçnın değil de mühendisin de anlayabileceği dilden olduğu için sanırım 1-2 haftada tamamını okudum.

    Saygılar

    YanıtlaSil
  4. Mahfi Hocam öncelikle yazınız için çok teşekkür ederim.
    Bizim gibi ticaretle ugraşan yeni nesil için bulunmaz bir yazı..

    Bu yazınız ve bunun gibi bir kac yazınızdan aldıgım en önemli sonuç;
    Bist30' daki Eregl-Tuprs-İsc-Halkb gibi temel analiz olarak olumlu olan büyük şirketlerin hisse senetlerinie dogru yerlerden ,belirli bir zararı göze alarak, alım yapılarak orta ve uzun vade beklenmesinin daha karlı olacagıdır.

    Ama burada önemli olan temel analiz olarak olumlu, teknik analiz olarak alınabilecek seviyede olmasıdır..

    Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Tespitleriniz çok doğru.

      Sil
  5. hocam elinize sağlık... güzel bir hafta sonu olması dileğiyle, iyi günler.

    YanıtlaSil
  6. iyi gunler sayin hocam. Bu durumu bilen yabanci yatirimcilar mevduatlarini nicin doviz turunden yapmiyorda TL ye cevirme geregi duyuyor. oranlar dusuk oldugu icinmi ? tesekkurler. Selametle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yüzde 2faiz için buraya gelmezler. Hem oran düşük hem de yp de stopaj oranı yüksek.

      Sil
  7. hocam güzel yazınız için teşekkür ediyorum,
    bu yazınız kısa vadeli sermaye hareketlerinin kurdaki değişikliklerden nasıl etkilendiğini ortaya koyuyor. sıcak para ülkeye girişte yüksek kuru çıkışta ise düşük kuru seviyor. hocam bizim gibi cari açık konusunda yapısal sorunları olan bir ülkenin tobin vergisi uygulaması ne kadar doğru olur? yukarıdaki tabloda tobin vergisinin de uygulandığını varsayarsak yabancı tasarrufçu ülkemize hiç gelmek istemeyecektir. hocam son olarak ab ülkelerinin tobin vergisini uygulamaya koyacağı söyleniyor siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tobin vergisi çok tartışmalı bir konu. Zamanlamasını iyi yapmak ve sıfıra kadar indirme yetkisine sahip olmak gerekiyor. Mesela Türkiye 2011 ve 2012'de Tobin vergisini uygulasa bu kadar sıcak para bağımlısı hale gelmeyebilirdi. Ama bugün uygulamak artık doğru değil çünkü Fed'in açıklamalarından sonra sıcak para girişleri zaten eski hızını kaybetti. 2011'de yürürlüğe konsaydı bu yılın ilkbaharında da kaldırılsaydı dengeleyici bir görev yapmış olurdu.
      AB ülkelerinin böyle bir adım atacağını sanmıyorum.

      Sil
  8. sayın hocam son 1 senede dünyada reel faiz anlamında en çok kazandıran ülkeler hangisidir. bunları görebilirmiyiz türkiye kaçıncı sıradadır. sanırım burda nominal faizin yüksek olması önem taşımıyor ve kurların volatilitesi pek oynak olmayacak en azından kur yükselmeyecek yerinde sayıcak diyebilirmiyiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda kaynak: http://data.worldbank.org/indicator/FR.INR.RINR

      Sil
  9. yine aydınlatıcı bir yazı ile karşı karşıyayız. emeğinize sağlık hocam.
    Hocam sorum şu; yazınızda kafama takılan; kesilen gelir vergisi oranı yüzde 12 mi, yoksa 15 mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Mevduatta gelir vergisi stopaj oranları değişti biliyorsunuz. 2013 başından itibaren 6 aya kadar vadeli mevduata % 15, 6 ay - 12 ay arasına % 12, bir yıldan uzun vadelilere % 10 stopaj uygulanıyor. Bizim örnekteki mevduat tam bir yıllık olduğu için stopaj oranını % 12 olarak aldım.

      Sil
  10. Ama hocam kurun oynaklığı bir nevi yabancının girişine de bağlı değil mi? Yani yabancılar gelirse kur zaten düşmez mi sıcak para girdiği için?
    Yani bu biraz Tavuk mu yumurtadan çıkar yoksa yumurta mı tavuktan meselesi gibi olmadı mı? teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet doğru bu iş biraz tavuk ile yumurta ilişkisine benziyor.

      Sil
  11. Hocam konuyla alakalı değil ama cevabını bulamadığım bi soru var: bir ekonomi düsünün gsmh si 10 bin dolarken 8 bin dolara düsüyor ve ayni zmnda issizlik orani da düsüyor ne yapilmis olabilir ki istihdamda artis yasanmasina sebep olmus?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu şekilde düşen işsizlik oranı tekrar artar. Türkiye'de son dönemde bunu yaşıyoruz. 8,8' e düşen işsizlik oranı yeniden 9,8' e çıktı.

      Sil
    2. daraltıcı para politikası uygulamasımı neden olmuştur diyebilirmiyiz

      Sil
  12. Hocam gıda fiyatları almış başını gitmiş. Geçen ay ile bu ay arasında % 10 fark var. Enflasyon nasil % 7,71 hesaplanıyor anlamış değilim. Enflasyon hesaplanırken herşeyin en ucuzuna mı bakılıyor? İçinde endüstriyel katkıların kullanıldığı ürünlerin fiyatları artmıyor belki de.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gıda ve alkolsüz içeceklerin TÜFE endeksindeki payı % 25 dolayında. Bu, eskiden yüzde 28 idi. Son düzenlemede düşürüldü. Dolayısıyla gıdada ortaya çıkan yüzde 10'luk artış endekste yaklaşık 2,5 puanlık etki yapıyor.

      Sil
    2. Teşekkürler, şimdi anladım. Gelirimizin önemli bir bölümünü gıda harcamalarımız teşkil ediyor. Bizim için enflasyon daha yüksek tabi ki.

      Sil
  13. Hocam yazınız için teşekkürler.
    2014 için parasını yurtdışından getirecek yatırımcı için öngörünüz nedir?
    Yine zarar ederler mi?
    Kurdaki beklentiniz nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu biraz Fed'in tahvil alımı konusunda nasıl bir tavır alacağına biraz da Türkiye'nin dış finansman konusunda (cari açık nedeniyle) nasıl bir gelişme göstereceğine bağlı. 2014'de Türkiye'ye döviz girişinin sınırlı olacağını ve dolayısıyla kurun düşmeyeceğini düşünüyorum. Eğer faiz de bu düzeyde kalırsa yabancılar yine zararlı çıkabilir.

      Sil
  14. hocam hersene bütçe açıkları oluyor. bunlar nasıl dönüyor. mesela gecen sene 30 mılyar lıra butce acıgı olmus. bu hazınenın borcu mu sımdı. bunlar ust uste mı toplanıyor nasıl oluyor hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bütçe açıkları borçlanmayla karşılanıyor. Kamu borçları her yıl mutlak olarak artıyor ama GSYH'de arttığı için bipi olarak gerilemiş oluyor.

      Sil
    2. Hocam BÜTÇE AÇIĞI/GSMH formülü ne derece doğru olabiliyor.Şunu anlatmak istiyorum; bütçe açıkları borçlanma ile kapatılıyor tamam ama sonraki söylemde GSYH'da arttığı için negatif bir kayıp olmuyor gibi görünüyor ancak GSYH somut olarak devlet geliri değil.Biraz yanıltıcı değil midir?

      Sil
  15. Hocam değerli bilgilerinizi bizimle paylaştığınız için size çok minnettarım.Sürekli sizi takip ediyorum.Üniversite derslerimde de çok yararlı oluyor yazmış olduğunuz yazılar .Bütün arkadaşlarıma sizin yazılarınızı öneriyorum. Sabırsızlıkla gelecek olan yazılarınızı bekliyorum.Saygılar

    YanıtlaSil
  16. Değerli hocam bize katmış oldugunuz değerli bilgiler için çok teşekkür ederim.
    Bu yil İktisat bölümunden mezun oldum. 4 yil boyunca işlemis oldugumuz konulari sizin yazilarinizi okuyarak yerine oturtabiliyorum.
    22 kasimda vergi müfettiş yardımcılığı mülakatina gireceğim ve mulakata sizin yazilarinizi okuyarak hazırlanıyorum.
    Yapmış olduğunuz katkilardan dolayi teşekkür ediyorum.Allah razi olsun sizden

    YanıtlaSil
  17. Çok teşekkürler.
    Öğrencilere ve piyasalar hakkında ilgililere doping gibi bir yazı olmuş hocam, elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  18. Yabancı şirketlerin yatırdıkları paralar, kazanç ve kayıpları dikkate alınınca korkunç paralar mevzu bahis oluyor. Hükümetlerin bile devrilmesine sebep olabilecek kadar büyük...
    Hocam Teşekkür ederiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Evet bu alanda hareket eden paralar çok büyük miktarlar.

      Sil
  19. 1) hocam şunu öğrenmek istiyorum kamu harcaması dediğimizde bunun içine devletin dışardan ithal ettiği mallarda giriyor mu ? Yada devlet kamu harcamaları in gerçekleştirirken dışardan tüketim malı yada üretim malı ithal ediyor mu ? Eğer ithal ediyorsa bunu harcamalarında o günkü kurdan çevirerek mi kamu harcamalarına dahil ediyor ?
    2) hocam devletin bütçe açığı dışında dış borçlanma yapmasının sebebi dışardan mal yada hizmet ithalatı yapmak için olduğunu söyleyebilirmiyiz ? Yani kamu belirli bir yerde proje gerçekleştirdiğini düşünürsek bu proje içinde Türkiye'de üretilmeyen aramallarına hammaddeye ihtiyacı olduğunu düşünsek bunların ithalatını kamumu gerçekleştirecektir ? Yoksa kamu yatırım yada tüketim malı ithalatına karışmaz mı ?
    3) devlet bütçe açığı için dış borçlanma yaptığında bu parayı merkez bankasına yatırıp elde ettiği tl ile harcamalarını mı karşılayacaktır yoksa bir kısmını merkeze yatırıp tl elde edip içeride ki harcamalarını karşılayacak bir kısmınıda dışardan mal ithal etmek için mi kullanacaktır ?
    4) hocam eğer kamu kesiminin dışardan borçlanmasının sebebi dışardan daha fazla aramalı yada üretim malı almak için se onu anlıyorumda , eğer borçlandığı parayı merkez bankasına yatırıp elde ettiği tl yi içeride harcayacaksa bunu anlamıyorum çünkü borçlandığımız parayı direk merkez bankasına yatırıp tl elde edipte dışarıya karşı borçlarımızı artıracağımıza eğer tl ye ihtiyacımız varsa bunu içeriden borçlanarak bulsak dışarıya karşı borçlarımızı artırmamış oluruz . Hocam mutlaka eksik düşündüğüm bir yer var ama çıkartamadım aydınlatırsanız çok sevinirim .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Kamu harcamalarına yerli, ithal her türlü mal için yapılan harcama giriyor. İthal edilen mallar için TL karşılığı olarak ne ödenmişse hesaplara o miktar giriyor.
      (2) Kamu kesimi de bir proje yaparken ihtiyaç duyulan malı dışarıdan ithal edebilir. Ancak dış borçlanmanın nedeni bu değildir. Bu miktar zaten kamu harcaması içindedir. Borçlanmanın nedeni harcama ile gelir arasındaki açığı kapatmaktır.
      (3) Devlet dış borçlanmadan elde ettiği parayı TCMB'ye yatırır. Bunun önemli bir bölümünü TL olarak bir bölümünü de döviz olarak TCMB'de tutar ve harcama ve borç ödemelerinde kullanır.
      (4) Devletin dışarıdan borçlanmasının nedeni daha uzun vadeli borçlanabilmesidir. İçeriden bir veya iki yıllık vadeyle yüzde 8 ile borçlanırken dışarıdan 10 yıllık vadeyle yüzde 4 - 5 dolar faiziyle borçlanabilmektedir. Eğer kurun artmayacağını düşünüyorsa dışarıdan borçlanmak ortalama vadeyi uzatır.

      Sil
  20. hocam iyi akşamlar..konuyla pek alakalı degil ama merak ettiğim birkaç soru var. Fed'in tahvil alımını azaltacak olmasının tek nedeninin ekonomik verilerinin iyi gelmesi midir? sayet buysa bunun sürekli olacagına dair beklentisi bu kadar yüksek midir?yoksa amacı sadece e7 ülke ekonomilerine dolaylı olarak yapmak istedigi bir darbe midir??

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fed'in tahvil alımını azaltmayı planlamasının asıl nedeni bu işin sonsuza kadar sürdürülmesinin mümkün olmamasıdır. Fed bu işe başladığında bilanço büyüklüğü 0,9 trilyon dolardı şimdi 3,8 trilyon dolar. Ekonomik veriler iyi gelince Fed bu alımları azaltacak ve normale dönmeye çalışacaktır. Fed, ABD ekonomisini kurtarmaya çalışmakla meşgul başkalarını düşünecek veya onlara darbe yapacak durumda değil. ayrıca diğer ülekelerde yaşanacak olumsuzlukların gelip ABD ekonomisini vurması söz konusu olacağı için onlarla uğraşacak durumu da yok.

      Sil
  21. hocam 1944 yılında breton Woods sisteminde dolar altına endeksleniyor diğer ülkelerde paralarını dolara endeksliyor .yani bir sabit kur rejimi var 1944 ile 73 arasında. Bununla alakalı bir kaç sorum olacaktı ;
    1) bu dönem arasında paralarını Amerikan dolarına karşı sabit tutacağının sözünü veren ülkeler acaba dilediği şekilde kendi paralarını basabiliyorlarmıydı ? Yoksa sabit kur sözünü verdiklerinden kendi paralarını basamıyorlarmıydı? aynı şekilde amerika da o donemde kendi parasını basabiliyormuydu ?
    2) hocam 1944 ile 73 arasında kaynak bulma, para bulma sorunu yaşandı mı? Eğer yaşandıysa bunun sebebi nedir ? Bu dönem arasında ülkeler para bulamadığından borç krizi yaşandığını ve ülke krizleri olduğu söyleniyor acaba bunun sebebini açıklayabilirmisiniz ? Neden Ülkeler para bulamıyor ki ; yeterince ihracat mı yapamıyorlar ?sermaye akımları serbest olmadığından ülkeler para bulamıyor bundan dolayımı izah ederseniz çok memmun olurum .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önce bir düzeltme yapalım. Bretton Woods anlaşması öncesinde de doların altın karşılığı vardı. Bazı ülke paralarının da altın karşılığı vardı. Bretton Woods ile birlikte dolar dışında altına dayalı para kalmadı.
      (1) Ülkelerin hepsi diledikleri şekilde kendi paralarını basıyorlardı. O nedenle bu dönemde paraları değer kaybeden ülkeler paralarını devalüe ediyorlardı.
      (2) 1944 - 73 arasında kaynak bulma sorunu yaşandı. Bunun temel nedeni sermaye akımlarının bugünkü gibi serbest olmaması, dünyanın her yerinde kambiyo kısıtlamalarının uygulanmakta olmasıydı. Ülkeler cari açık verdiklerinde bunu finanse edecek kaynakları kolay kolay bulamıyorlardı çünkü sermaye akımları serbest değildi. Bu durumda da ülkeler fazla cari açık veremiyorlardı.

      Sil
    2. Hocam yukarda ki verdiğiniz cevapla ilgili bir sorum olacaktı ; hocam dediniz ya 1944 ile 73 arasında sermaye hareketlerin kıstlılığından dolayı ve paranın. Serbestçe dolaşımı olmadığından ülkeler kaynak bulmakta zorluk çekiyorlar ve cari açık veremiyorlar dediniz . Ben bu noktada şunu sormak istiyorum hocam sizin dediğiniz gibi dolarda bir maldır ve onun da fiyatı vardır o fiyatı ödemeye katlananlar ( Yüksekte olsa ) doları bir şekilde bulacağını söylediniz fiyatı Yüksekte olsa . Acaba 1944 ile 73 arasında sermaye kısıtlılığının olduğu dönemde bireyler yinede ithalat yapmak istese banka bu dövizi bulabilirmiydi ? Şu yüzden soruyorum siz birey dövizin fiyatına katlanıyorsa bankanın o dövizi her türlü bulacağını söylediğinizden acaba o dönemde de bunu bulabilirmiydi ?

      Sil
    3. Bir malın fiyatına katlanıp da bulunabilmesi için o malın satışının serbest olması gerekir. O dönemde döviz giriş çıkışı devletlerin kontrolü altındaydı ve devletler sebestliğe izin vermiyordu. Yani o dönemde fiyatını iki kat fazlasıyla ödemeye razı olsanız bile döviz bulmanız devletin iznine tabiydi. Benim dediğim bugün geçerli olan sermaye hareketlerinin serbest olduğu düzende geçerlidir.

      Sil
  22. Hocam
    Bir yabancı yatırımcı Türkiye'ye yatırım yapmak isterse reel, nominal ve enflasyon oranlarına bu kadar takılır mı yoksa daha çok geleceğe yönelik gelir karlarına mı bakarlar. Eeşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer burada bir üretim yapacak, bir iş kuracaksa bunlara o kadar takılmaz, ülkenin geleceğine daha çok odaklanır, ama eğer parasını getirip tahvil hisse senedei alıp kar etmeyi planlıyorsa bu göstergelerle yakından ilgilenir.

      Sil
  23. Hocam geçmiş makalelerinizden biriyle ilgili bir soru sormak istiyorum.
    Eğer borç tavanı artırılamazsa Fed’in tahvil alımı programında kısıntıya gidemeyeceğine kesin gözle bakılıyor demişsiniz.
    Borçlanmaya para bulamayan abd, olmayan parayla nasıl tahvil alacak? Tahvili para karşılığı almiyorlar mi?
    Iyi günler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Borçlanmayı Hazine, tahvil alıp piyasaya para sürme işini Fed yapıyor.

      Sil
  24. Mahfi bey, bu analize su sekilde bir yorum getirmek de mumkun mudur? Yabanci yatirimciyi bir sureligine gozardi edelim; yerli yatirimci negatif reel faiz ile tasarruf yaptiginda (su anda oldugu gibi) zaten her sekilde zararda degil midir? Kronik olarak tasarruf eksigi olan bir ulkede tasarruf edilen kesim cezalandirilmaktadir. Simdi ikinci saptamama geceyim izninizle; analizde yabancilarin fonlama oranlari gozardi edilmis. Yani yabanci yatirimcinin karini hesaplarken fonlama maliyetini de gozonune almak gerekir kanimca, sadece USD enflasyonunu dikkate almak biraz eksik gibi geldi bana. Bir de yabanci yatirimci, mevduat faizi yerine tahvil/bono alarak yatirim yapmayi tercih eder, yerli yatirimcinin odedigi 10%'lik stopaji da odemez. Genellikle de tahvil/bono alirken direkt olarak USDTRY satmak yerine swap ile USD'den TRY'ye doner, bu durumda yabanci yatirimcinin fonlama maliyeti libor+swap maliyeti kadar olur. TC Merkez Bankasi haftalik ve aylik repo ihalaleri ile (kisa) swap maliyetlerini dolayli bicimde etkilemektedir. Sonuc olarak kim kazancli diye bir hesap yapmak istersek yabancinin fonlama maliyeti (libor diyelim) + swap maliyeti ile tahvil bono getirisini karsilastirmamiz gerekir diye dusunuyorum. Yazilarinizi ilgiyle takip ediyoruz, iyi calismalar dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet her şekilde yerli yatırımcı zararda görünüyor.
      Yabancı yatırımcının fonlaması ve karı konusunda haklısınız, ancak yerli yatırımcıyla aynı bazda değerlendirme yapsbilmek için yerli yatırımcının da fonlama maliyetini ihmal ettim.
      Teşekkür ederim.

      Sil
  25. Iyi de enflasyon orani devalasyon oranindan dusuk cikabilir mi ?Ikisi bire bir orantili degilmi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır bire bir bağlantı diye bir şey yok. O dediğiniz döviz kurunun tam dalgalanmaya bırakılmadı halinde mümkündür. Günümüzde MB ler kura müdahale ettiği için bu dediğiniz gerçekleşmiyor.

      Sil
  26. Merhabalar, yatırımcı açısından bu yazınızdaki gelir vergisi dolayısıyla olan reel faiz kaynaklı zararın üzerine bankaların yatırım hesapları üzerinden aldıkları işletim ücretini de eklerseniz, bankalar üzerinden yatırım yapmak mantıksızlaşıyor. Zaten insanların %70i kredi borcu içinde iken bankaların astronomik karlar açıklamaları (ya da kardan zarar açıklamaları) şaka gibi! Toplumda bankalara karşı müthiş bir nefret var. Sizce bu zararlı değil mi?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi