TL'nin Dış Değer Kaybının Sonuçları
TL son dönemde ne
kadar değer kaybetti?
TL, Dolara ve Euro’ya karşı Fed’in tahvil alımını
azaltacağını ilk kez resmi olarak açıkladığı 22 Mayıs 2013’den beri hızlı
biçimde değer kaybediyor. Değer kaybı
2013 yılında belirgin biçimde ortaya çıkmış olsa da asıl olarak 22 Mayıs’tan
sonra hızlı bir hal aldı.
2012 sonundan bu yana TL’nin değerinde ve diğer önemli kur
göstergelerinde yaşanan değişimleri aşağıda bir tablo halinde sunuyorum.
Tarih
|
USD TL Kuru
|
Euro TL Kuru
|
Euro USD Kuru
|
Sepet Kur
|
31.12.2012
|
1,79
|
2,36
|
1,32
|
2,08
|
31.12.2013
|
2,13
|
2,94
|
1,38
|
2,54
|
20.1.2014
|
2,32
|
3,18
|
1,37
|
2,75
|
Değişim (%)
|
||||
2013 / 2012
|
19,0
|
24,6
|
4,5
|
22,1
|
2014 Ocak / 2013
|
8,9
|
8,2
|
-0,7
|
8,3
|
2014 Ocak / 2012
|
29,6
|
34,7
|
3,8
|
32,2
|
Bu tablo bize TL’nin 2012 sonundan bu yana (1 yıl 24 günlük
bir sürede) yaklaşık olarak Dolara karşı yüzde 30, Euro’ya karşı ise yüzde 35
değer kaybettiğini söylüyor. TL, bu iki para biriminin oluşturduğu sepet kura
karşı (½ Dolar + ½ Euro) aynı sürede yüzde 32’nin üzerinde değer kaybetmiş
görünüyor.
Doğrudan Etkiler
TL’nin dış değerindeki
değişmelerin dışticarete olası etkileri
İlk bakışta TL’nin değer kaybının Euro’da Dolara göre daha
hızlı olmasının bizim açımızdan olumlu bir tablo çizdiği izlenimi doğuyor.
Bunun temel nedeni Türkiye açısından döviz gelirlerinde ağırlığın Euro’da
olmasına karşılık, girdi maliyetleri ve finansman maliyetlerinde ağırlığın
Dolarda olması. Bu durumda TL, Euro’ya karşı daha fazla değer kaybettiği sürece
ihracatçının gelirleri artıyor, Dolara karşı değer kaybı daha düşük olduğu için
maliyetleri daha yavaş artıyor.
Ne var ki son bir aydaki gelişmeler bu görünümü yavaş yavaş
tersine çevirmeye başladı. Tabloya bir kez daha bakarsak 2014’de bu tersine dönüşü
görebiliriz. 2014’ün ilk 24 gününde TL, Dolara karşı yüzde 8,9 değer
kaybetmişken Euro’ya karşı yüzde 8,2 değer kaybetmiş bulunuyor (Euro / Dolar
kuru da Dolar lehine yüzde 0,7 değişime uğramış görünüyor.) ABD ekonomisinden gelen
veriler ve Fed’in tahvil alımı programını bu yıl bitirecek gibi görünen
yaklaşımı Doların, Euro’ya karşı 2014’de değer kazanacağını işaret ediyor.
Birçok yorumcu Euro / Dolar kurunun 2014 sonunda 1,30’un altına geleceğini öne
sürüyor. Bizim ihracatçı için kötü haber burada. Dolar, Euro’ya karşı bu
şekilde değer kazanmaya devam ederse bizim ihracatçının girdi ve finansman
maliyetleri TL cinsinden artarken, gelirleri TL cinsinden maliyetleri kadar
artmayacak. Şimdiye kadar Dolar Euro’ya karşı değer kaybederek geldiği için
bunun tersi oldu ve bizim ihracatçı için dolaylı bir teşvik gerçekleşti. Şimdi
işler tersine dönüyor. Bu bizim açımızdan 2014 yılının daha da sıkıntılı
olmasına yol açacak bir gelişme ne yazık ki.
TL’nin dış
değerindeki değişmelerin özel kesime ve kamu kesimine etkileri
TL bu şekilde hızlı bir dış değer kaybıyla karşılaşmaya
devam ettiği sürece ithal edilen malların TL cinsinden fiyatları arttığı için
özel kesimin üretim maliyetleri de artacak. Türkiye, yüzde 10 – 12 dolayında
tüketim malı ithal ediyor ve ithalatının asıl ağırlığı hammadde, ara malı ve
sermaye (yatırım) malından oluşuyor. Bunları bir araya getiren özel kesim
bunlara yerli malları ve hizmetleri ve katma değerini ekleyerek mal üretiyor ve
bunları içeride ve dışarıda satıyor. Son dönemde ortaya çıkan Dolar’da Euro’ya
göre daha hızlı değer artışı bu tür üretimi daha pahalı hale getiriyor. Çünkü
üretim girdilerinin çoğu ve finansman maliyetlerinin ağırlığı Dolar ile. Bu,
firmaların yalnızca dışarıya sattıkları değil içeriye sattıkları malların
üretiminde de geçerli.
Bu durumda özel kesimin üretim maliyetlerinde artış olması
ve bunun fiyatlara yansıması kaçınılmaz bir gerçek. Yani son zamanlarda TÜFE’nin
gerisinde kalan ÜFE’de belirli bir atış ivmesi ortaya çıkabilir. Ne var ki bu
da o kadar kolay değil. Çünkü iç talepte de canlılık yok. Bunu, tüketici
beklentileriyle ilgili anketlerin sonuçlarından anlamak mümkün bulunuyor. Söz
konusu anketlerde tüketici güveninde ciddi gerilemeler olduğunu görünce bu
gerilemelerin talepte düşüşe yol açacağını ve üreticinin de bu durumda
fiyatları istediği oranda artıramayacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.
Enflasyon yükselse bile üreticinin istediği fiyatları yansıtacak kadar fiyat
artırması talep düşüklüğü nedeniyle kolay olmayacak. Fiyat artışlarının yanı
sıra ve belki de ondan daha etkili biçimde üretimde düşüşler yaşanması olası
görünüyor. Bu da büyümeyi düşürecek bir başka etki olarak karşımıza çıkıyor.
TL, Dolar ve Euro karşısında değer kaybettikçe Hazine’nin
dış borçları TL cinsinden yükseliş gösteriyor. Benzer bir artış dış borçların
faizleri yönünden de söz konusu oluyor. Faizler bütçeye gider olarak yazıldığı ve
bütçe TL cinsinden tutulduğu için kur artışları bütçe harcamalarına artış
olarak yansıyor.
TL’nin dış
değerindeki değişmelerin yabancı yatırımcılara etkisi
Yabancı yatırımcılar Türkiye’ye, burada elde edecekleri
getirinin kendi ülkelerinde ya da başka ülkelerde elde edecekleri getirilerden
daha yüksek olduğunu düşündükleri için geliyorlar. Bunun bazı istisnaları
olabilir. Örneğin konut satın alarak yerleşmek üzere gelenler getiriden ziyade
harcamalarının burada daha az olacağını düşünerek ya da burada iklimin daha
uygun olduğunu düşünerek geliyor olabilirler.
Türkiye’ye yüksek faiz ya da yüksek borsa kazancı elde etmek
üzere portföy yatırımı ya da mevduat hesabı açarak gelenler faiz ve borsa getirinsin
yanında kurlarla da ilgililer. Diyelim ki bir Amerikalı yılbaşında 1,80 olan
kurla 100 Dolar getirmiş ve bunu TL’ye çevirerek 180 TL tutarında yıllık yüzde
10 faizle (faizin net olduğunu düşünelim) bir yıllık mevduat hesabı açtırmış
olsun. Eğer kurlar hiç değişmemiş olsa bu Amerikalı yılsonunda faiz dahil 198
TL elde etmiş olacak ve bunu Dolara çevirerek 110 Dolarını alıp gidecektir. Bu yatırımcının
kazancı (10 Dolar) kendi ülkesinde enflasyon yüzde 1,5 olduğu için yüzde 8,5’a
yakın bir reel kazancı ifade edecektir. Bu durumda parasını kendi ülkesinde
yüzde 2,5 – 3 faizle değerlendirmeye göre oldukça karlı bir yatırım yapmış
olacaktır. Şimdi, kurun yılsonunda 2’ye yükseldiğini varsayalım. Bu durumda
Amerikalı yatırımcı alacağı 198 TL’yi 2 TL’lik kurdan Dolara çevirince eline 99
Dolar geçecektir. Bu yatırımcı, bırakın faiz kazanmayı, anaparadan bile zarar
etmiş olacak ve kurlar durulmadan Türkiye’ye gelmekte eskisi gibi istekli olmayacaktır.
Dolaylı Etki: TL’nin
dış değerindeki değişmelerin ekonomik göstergelere etkisi
GSYH, TL cinsinden
hesaplanıyor ve sonra Dolara çevrilerek uluslararası karşılaştırmalara hazır
hale getiriliyor. Bu çevirme işlemi yapılırken yıllık ortalama Dolar kuru temel
alınıyor. Buna göre kur ne kadar yüksek çıkarsa Dolar cinsinden GSYH o kadar
düşük çıkıyor. Bunu bir örnek üzerinden açıklayalım. 2014 yılı için OVP’de tahmin
edilen GSYH TL olarak 1.718 milyar TL .Diyelim ki yılsonunda bu tahmin
gerçekleşti. Şimdi önce Dolar kuru ortalamasının 2014’de 2 TL olduğunu
varsayalım. Bu durumda Dolar cinsinden GSYH (1.718 / 2 =) 859 milyar Dolar
olarak hesaplanacaktır. Dolar kurunun 2014 yıl ortalamasının 2,20’ye yükseldiğini
varsayalım. Bu durumda GSYH Dolar cinsinden (1.718 / 2,20 =) 781 milyar Dolar
olarak hesaplanacaktır. Görüldüğü gibi GSYH her iki halde de 1.718 milyar
TL’dir. Değişen tek şey Dolar kurudur. Geçmişte sabit kaldığı için bizim
GSYH’mızı olduğundan hızlı artmış gibi gösteren kur, şimdi hızlı arttığı için
bizim GSYH’mızı olduğundan hızlı düşmüş gibi göstermektedir.
Benzer bir gelişmeyi kişi başına gelir açısından da
yaşayacağız. Eğer GSYH’mız 859 milyar Dolar olsaydı kişi başına 11 bin Doların
üzerinde gelir hesaplanacaktı. GSYH’mız 781 milyar Dolarda kalacak olursa kişi
başına gelirimiz 10.210 Dolar dolayında kalacak demektir. Bu, 2013 yılındaki
10.800 Dolarlık kişi başına gelirin gerisine düşmemiz anlamına geliyor.
hocam saygılar. hocam merkez bankasının günlük borç verme ve alma faiz oranları arasındaki fark yani makas enflasyonist ortamlarda daha mı artar neye bağlıdır kısaca.hoşçakalın
YanıtlaSilBorç alma genellikle döviz girişini denetim için öteki ise piyasa faizini denetim için kullanılıyor.
SilHocam faiz dışı fazlayı kısaca anlatabilme imkanınız var mıdır. Çok ca okumama rağmen zihnimde oturtamadım.
SilVergi gelirleri ve diğer gelirlerden oluşan bütçe gelirlerinden, faiz dışı giderlerin farkıdır. Artı çıktığı durumdaki değer faiz dışı fazlayı ifade eder. Faiz giderleri hesaba katılmadan kurulan faiz dışı dengeyi, faiz giderleri olmadığı durumda bütçenin gidişatı üzerine gösterge olarak kabul edebiliriz.
SilMahfi Bey'in önceki yazılarından örnekleyecek olursak, http://www.mahfiegilmez.com/2012/03/butce-acg-ve-faiz-ds-fazla.html, konuya yardımcı olacağını düşünüyorum.
http://www.isyatirim.com.tr/p_exchange_avarege.aspx hocam burada yıllık ortalama döviz kuru sizin göstergeler kısmındaki 2013 yılsonu döviz kurundan daha aşağı sevıyede. siz ortalama yıllık kuru mu belırtmıssınız yoksa 31.12 tarıhlı gunun kurunu mu yazmıssınız hocam
YanıtlaSilBen TCMB sitesinden yılsonu döviz satış kurlarını aldım.
SilHocam, buna bir de döviz özel sektörün döviz borçlusu olduğunu ekleyebilir miyiz? Kurdaki ani artışlar bu borçları TL bazında hızla büyütüyor. İç talepteki darlık da buna eklenince özel sektörün ödemelerinde sıkıntı olabilir. Saygılarımla
YanıtlaSilBir yerlerdevmaliyet konusunda finansal maliyet diye değindiğim buydu, siz daha açık yazmışsınız.
SilMerhaba hocam, bugün Servet bey ile Ali Babacan'ın röportajını izledim. Hükümetin büyümeden taviz vermeyecek şekilde davranmayacağını anladım. acaba siz ne gördünüz bugünkü röportajda. hükümet cari açığa göz mü yumuyor ? dış finansmanı nasıl sağlayacaklar bu durumda ... iyice karıştı durum bir net olamadılar gitti. kendileri ne yapmak istediklerinden emin olmayabilirler mi acaba ???
YanıtlaSilKafalar karışık.Çünkü faiz konusunu hep kenara itiyorlar. Öyle olunca yaklaşımlar eksik kalıyor.
SilNabukadnezar'ın rüyasında gördüğü heykel gibi "sağlam bankalarımız" heykelin altından yapılmış başını, "düşük kamu borcu" ise gümüş gövdeyi çağrıştırıyor bana. "heykelin kaidesi" durumundaki hukukun üstünlüğü, güçler ayrılığı, yönetimde adalet, ehliyet, liyakat, namus gibi kavramlar demir yerine kilden yapılmış. heykele uzaktan bakan yabancı yatırımcı "parlayan bir şeyler" gördü. "olsun" dedi "heykel yıkılsa bile altın ve gümüş kısmının hurda değeri var, daha önce olduğu gibi IMF falan girer devreye ben alacağımı alırım, yerliler heykelin altında kalıp can vermiş umurumda değil" heykelin dibindeki yerliler ise "siyasi istikrar şarabı" ile sarhoş durumdaydı ve heykelin kaidesinin çürük olduğunun farkına varamadı. şimdi biraz daha farkındalar ama iş işten geçmek üzere.
YanıtlaSilEvet benzetmeler ilginç.
SilEkonomi ciddi iştir.
YanıtlaSilTürkiye'ye gökten yağan dolarla senelerce düşük tuttuğun kur gün gelir patlar işte.
Kasaba kurnazlığı buraya kadar.
hocam(sizin herzamanki doğru öngörülerınizde belirttiğiniz tapering) daha fed faiz artırmadan piyasaya verdiği parayı azaltırken gelişen ülkeler paraları bugun sertleşen sert düşüş devalüasyon sizce öncü depremler midir? Amerikan borsasını da gelişen ülkeler yüzünden bugun dusmus,gelişen ülkelerin durumu Amerikan borsasını vurması Amerikan reel ekonomısını etkileyip taperingi sizce daha uzun bir vadeye yayabılır mı yoksa tapering ekonomik bir zorunluluk mu şartlardan bağımsız teşekkür ederım...
YanıtlaSilABD ekonomisi toparlanma eğilimleri göstermeye devam ediyor. Bu durumda Fed açısından taperingi ertelemek pek anlamlı görünmüyor. Bilançosu 3 kat büyümüş olan Fed bunu normale çeviremezse ileride bugün konu olmayan enflasyon ortaya çıkabilir. Fed aslında anormal olan bir şeyi normale döndürmeye çalışıyor. O nedenle ben erteleneceğini pek sanmıyorum.
SilHocam ben şunu öğrenmek istiyorum sizde yorumlarınızda sık sık belirtiyorsunuz ülkemize duyulan güven azalmadıkça risklerimizde aşırı bir şekilde artmamışsa bankalar her türlü dövizi bulabilir diye belirttiniz . Acaba kurlar bu düzeydeyken bile örneğin 55 milyar $ lık cari açık verilmek istense bankalar bu talebi karşılayabilir mi ? Karşılayamassa kurlar biraz daha yükselmiş mi olur?
YanıtlaSilTürkiye'ye olan güvende hızlı bir gerileme söz konusu. Bu kısmen, Fed kararıyla birlikte benzer ülkelerde de ortaya çıkan bir olay gibi görünse de bizim CDS primlerimizin aşırı yükselmiş olması bu gelişmeye bizdeki siayasal olayların da ek katkısı olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla kurlar yükseliyor. Bankalar döviz bulmakta zorlanmıyor çünkü dediğimiz gibi her şeyin bir fiyatı var. Riskler artarsa dövizin de fiyatı artar ve dengeler daha yüksek bir noktada yeniden kurulur.
SilFaiz arttırımı olsaydı, en fazla büyüme oranlarımıza yansıyacak ve belirli kriterleri etkileyerek kalacaktı. Ama dövizin önlenemez yükselişi başta üretici tüketici yatırımcı olmak üzere tüm kanallarda etkisini gösteriyor ve bu enflasyon, borsa, kamu kesimi gibi kilit durumları etkiliyor. Yani kötünün iyisi derler ya sanırım faiz arttırımı tam da buydu işte. MB 3 milyarı sanki çöpe atmış gibi oldu.
YanıtlaSilHocam bir de öğrenmek istediğim bir konu var. konuyla alakalı olmayabilir. Altın bu belirsizlik ortamından nasıl etkilenir. Yani altın fiyatının oluşumu doların ve Euro'nun artışıyla veya değer kaybedişiyle ilgili mi ? aralarında ters yönlü ve doğru yönlü bir ilişki mevcut mu ? En basit anlamda altın neden etkilenerek değer kaybeder veya kazanır?
Saygılar Hocam.
Evet doğru diyorsunuz ama artık bu işin önünü faizi artırmakla almak mümkün görünmüyor. Artık başka şeyler, ekonomi dışı şeyler gerekiyor. Uzlaşma gibi, ortak çözümler arama gibi. İşin en zor tarafı da bu. Çünkü bizim kültürümüzde bunlar yok.
SilAltın genellikle belirsizlik, güvensizlik, özellikle de dolar gibi rezerv paralara olan güvenin sarsılmasıyla artıyor. Şu aralar biraz yükselmesinin nedeni yükselen piyasa ekonomilerinde işlerin ters gitmesi. Ama buradan giderek bire bir ters ya da düz yönlü ilişkiler kurmak çok kolay değil.
Hocam hep deniyor ki Türkiye bu sene eskisi kadar cari açık veremeyeceğini söylüyorlar (örneğin 55 milyar $ ) bunun gerekçesi olarak bu kadar parayı bulamayacağımdan dolayı mı bu kadar cari açık verilemez deniyor ? Yoksa maliyetler yükseldiği için mı bu kadar cari açık olmaz deniyor ? Siz hep bir banka dövizi her türlü bulabileceğini belirtiyorsunuz o yüzden bu kadar cari açık verilememesinin sebebi olarak maliyetlerin yüksekliğini mi görmeliyim ?
YanıtlaSilEvet. Kurlar bu kadar yükselince bu kurla ara malı, hammadde ya da sermaye malı ithal edip burada üretim yapan bir üreticinin fiyatı çok yükselmiş olacağı için ürettiği nalı eskisi kadar çok ve kolay satamaz. Bu durumda da ithalatını ve üretimini azaltır. Öyle olunca da ne eskisi kadar büyüyebiliriz ne de eskisi kadar cari açık veririz.
SilDaha önce dediğim gibi kur 1,80 iken de döviz vardı 2,30 iken de var. Ama eskisi kadar bol değil çünkü 2,30'dan döviz talep eden azaldı.
hocam konuyla alakalı degıl ama bır sorum olacak,yaklasık 2-3 yıl once ekonomi bakanlıgı sanayi alanına ilişkin bir teşvik paketi yayınlamıştı ozellıkle dogu anadoluda fabrıkalar kurulması ıcın %100 teşvik verilecegi soylenmıştı.ne oldu o paket bır sonuc alındımı acaba
YanıtlaSilHaklısınız herhangi bir sonuç açıklanmadı. Ben de o pakette cari açığı düşürecek önlemler vardı ne sonuç verdi onu merak ediyorum. Hiç bir açıklama yok.
Silhocam W.Buffett ve J.Rogers gibi kurt yatırımcılar Ocak 2009dan bu yana ilk defa geçen ay portföylerindeki hisse senedi ağırlığını düşürmüşler(bu bilgiyi amerikada accredited investor konumunda bulunan ve parasını hedge fonda değerlendiren bir yakınımdan aldım)böyle adamların satışa geçmesi hayra alamet değildir. bu siyasi kaosa zayıflayan amerikan piyasaları eklenirse ve para riskli varlıklardan çıkıp amerikan hazine kağıtlarına dolayısıyla dolara hücum ederse mini bir 2008-2009 krizi oluşabilirmi? dolar bazında emtia fiyatları TLdeki değer kaybına yakın bir hızla düşerse, türkiyede resesyon riski olursa ve enflasyon tehdidi azalırsa MBnin hiçbir şey yapmadan beklemeye geçmesi beklenebilirmi?
YanıtlaSilAmerikan piyasaları çok sorunlu görünmüyor açıkçası. Ama Buffet ve Rogers hisse senedinden elde ettikleri karları yeterli görüp realize etmiş olabilirler. Bu adamların bazı öngörüleri doğru çıksa da çoğu öngörüleri tutmuyor. Ben yatırımcının sözünü dinlerim ama iskonto ederek dikkate alırım. Çünkü adam kendi yatırımını kötülemez tam tersine doğru olduğunu anlatır.
SilPeki hocam bu yüksek kurların düşmesi yükselmesi veya sabit kalmasi hususunda öngörünüz nedir?
YanıtlaSilFed'in Salı günkü kararı bu konuda etkileyici olacak. Eğer taperinge bu seviyede devam ederse kur buralarda kalabilir. Eğer taperingi artırırsa kur daha yukarı gider. Bunlara ek olarak bizdeki siyasal uzlaşmazlık devam ederse kuru tutmak pek mümkün olmaz.
SilTahmin edilmesi çok zor bir durumun ortasındayız.
Mahfi Bey, yabancılar açısından ileride kurların bugünkü seviyesinden aşağı yönlü düşeceğine, borsanın kriz öncesi seviyelerine yakınlaşabileceği senaryosuna göre, bugünkü yüksek kurdan Türkiye'ye giriş yapmak cazip gözükebilir.
YanıtlaSilYurtiçi yerleşikler açısından, pahalı hale gelen ithalat nedeniyle, maliyetleri düşürmek için yurtiçinde üretilebilir/tedarik edebilir.
Firmalar bu yönde yatırıma girişebilirler. Varsa muadili, yurtiçinden tedarik edebilirler. Yani bu durum pahalı ithalatın muadilini yurtiçinde üreten, üretmeyi düşünen firmalar için fırsat yaratabilir.
İhracatçılar açısından, yurtdışına sattığı malın maliyeti açısından, evet ithal girdiler nedeniyle maliyetler yukarı yönlü hareket edecek, yerli girdiler yönünden ise döviz bazında maliyeti düşecektir. Toplamda döviz cinsinden maliyeti değişmeyebilir. Maliyetlerini yükseltmemek adına yerli girdi oranını arttırmak isteyeceklerdir. Bu yönde yatırıma girişebilirler.
Tabi herkez ileride döviz kurlarının düşeceğini öngörüyorsa, bu yönde kararlar alınmayabilir. Sayın Koç'un dediği gibi Mart ayını beklemek gerekecek sanırım.
Mart ayında önce Salı günkü Fed toplantısı var. Fed eğer taperingi artırırsa olay daha da kötüleşebilir. Bu kadar oynaklığın olduğu bir ortamda ancak korsanlar gelir yatırım yapmaya. Onlar da kalıcı olmaz çok kısa süreli sıcak para girişleri olabilir. O da bizim sorunumuzu çözmez.
SilÇok değil 2-3 sene önce 1 TL = 1 USD diyen çok bilmişler vardı.
YanıtlaSilGörünmez oldular.
Buhar oldular sanki...................
2 -3 sene değil 5-6 sene önceydi o dediğiniz ve o zamanın koşullarıyla şimdiki koşullar arasında dağlar kadar fark vardı. Keynes' e sormuşlar "Koşullar değişirse bu düşüncelerinizi ne yaparsınız?" diye "Düşüncemi değiştiririm, siz ne yaparsınız?" diye yanıtlamış. Her dönemin koşulları farklıdır, her koşulda düşünceler farklılaşır. (Bu dediğim ekonomi açısından doğrudur. Her konuda düşünceler koşullara göre değişmez.)
Silson günlerde medyada "sıkı para politikası uygulansın, bunun büyümede, özellikle yatırımlar üzerinde yarattığı olumsuzluk ilave bütçe açığıyla telafi edilsin" şeklinde öneriler çıkmaya başladı. F.Özatay bunun tehlikeli bir öneri olduğunu, faiz artışının özel sektör tasarruflarında çok sınırlı bir artış sağlayabileceğini, mevcut %7 gibi yüksek bir cari açığın üzerine ilave 1-2 puan bütçe açığının ülkenin görünümünü daha da olumsuzlaştıracağını yazdı. bu konuda sizin görüşünüz nedir?
YanıtlaSilFatih Özatay'la aynı görüşteyim. Bir çok konuda görüşlerim Fatih Özatay'ın görüşleriyle benzeşiyor zaten.
Silhocam selamlar. aydınlatıcı yazılarınız için ne kadar teşekkür etsek az. iki sorum olacak. cevap vermek için zahmet ederseniz minnettar olurum.
YanıtlaSilmb düşük faizle bankalara tl kullandırarak aslında ilave döviz talebi yaratmış olmuyor mu?
özel sektör dövizle borçlanırken bunu hedge etme yoluna gitmedi mi? bu borcun ne kadarının hedge edildiğine bakabileceğimiz bir yer var mı?
teşekkürler.
Teşekkürler.
Sil(1) Aynen dediğiniz gibi oluyor. Bankları yüzde 7,75 ile fonluyor (haftalık 4,5 ile) sonra onlar da bu parayla MB den döviz alıyorlar. Biz de bunu MB faizi artırmadı diye alkışlıyoruz.
(2) Ne yazık ki yok.Sadece duyduklarımıza göre yaptığımız tahminler var. Özel kesim borçlarının hedge edilmiş bölümünün toplamın yüzde 40'ı olduğu yönünde tahminler var. Ne kadar doğru bilmiyorum.
Hocam aslında piyasada bu denli döviz talebinin artmasının sebelerini hedge işleminizde büyük bir etkisi olduğunu söyleyemezmiyiz çünkü hedge işleminin yapılmasından sonra bankada kendini koruma altına alabilmek için o da dönüp hedge işlemi yaparak ve sonrasında zincirleme bir hareket te kurlar üzerinde baskı oluşturmuyor mu?
SilHocam siz de belirttiniz bankalar dışardan döviz bulmakta çok zorlanmıyor dediniz ama benim genel olarak bir sorum olacaktı normalde bankalara ithalat için yada başka sebeplerle döviz talebi gelse ve bankalar bu talepleri karşılamak için dışardan borçlanma yolunu seçse fakat gelen taleplere yetecek kadar borçlanamadığı durumunu varsayarsak Bu durumda bazı ithalatçıların döviz talebini yada bazı kesimlerin döviz ihtiyaçlarını karşılayamayacak mı ? Yoksa böyle durumda piyasa şartı gereği kurlar daha da yükselip yeni bir denge ye mı gelir ?cevabınız için şimdiden teşekkür ederim
Sil1) hocam bugüne kadar döviz piyasasına merkez bankasının ihale ile müdahale etmesine alışmıştık 2 gün önce alışılmışın dışında doğrudan müdahale yöntemine başvurdu .bu yöntemin ihale yöntemi ile farkı tam olarak nedir hocam ?
Sil2) hocam piyasada kura bakınca 2,33 görüyorum acaba bu kur bütün Bankalardan alınan kurun ortalaması mı ?çünkü bazı yerlerde piyasada görülen kurdan aşağı satıldığı yerler oluyor . Hocam birde merkez bankası piyasaya müdahale edip döviz verdiğinde piyasada döviz bollaşır ve kur düşer deniyor ama hocam her bankaya döviz veriyor mu verse bile aynı miktarda mı veriyor ki her banka kuru aynı oranda düşürsün burayı açarsanız çok sevinirim .yani bir bankanın eline bol döviz geçer kuru düşünebilir ama başka bankanın geçmez dövizi düşürmeyebilir gibi geliyor bana doğrusunu yazarsanız çok memmun olurum
(1) Hedge işlemini başlangıçtan yaptığını anda bişr sorun yok. Ama sonradan herkes aynı anda buna girişirse dediğiniz sıkıntı doğabilir.
Sil(2) Döviz bulmakta sıkıntı varsa döviz fiyatı artar o zaman da talep düşer. Düşmezse fiyat talep düşene ve denkleşene kadar artmaya devam eder.
(3) İhale yönteminde MB önceden tarih ve miktar vererek işhale açıyor, doğrudan müdahalede ise zaman veya miktar belirtmeden döviz satmaya başlıyor.
(4) 2,33 ortalama kurdur. MB ihtiyacı olan her bankaya döviz satıyor ve öyle olunca da kur düşüyor. Bir banka dövizi pahalı satarsa insanlar öteki bankadan alacağı için o banka da eninde sonunda kuru düşürür. Ne var ki talep çok yüksek olduğu için kur düşüşü kalıcı olamıyor.
hocam selamlar:
YanıtlaSil''TL’nin 2012 sonundan bu yana (1 yıl 24 günlük bir sürede) yaklaşık olarak Dolara karşı yüzde 30, Euro’ya karşı ise yüzde 35 değer kaybettiğini söylüyor''
dolar TL karşısında kazandığı değerle TL'nin dolar karşısında kaybettiği değr birbirine eşit olmamalı kanaatimce...
yani;
(2.32/1.79)-1 = % 29.6
ve
(1.79/2.32)-1 = % 22.8
gibi ???
Evet hangi taraftan baktığınıza bağlı olarak değişir.
SilSayın Hocam, kolay para politikası genişletici para politikası ile aynı anlama mı geliyor.. FED'in kolay para politikasından vazgeçmesinden daraltıcı para politikasına geçtiğini mi anlıyoruz? Ekonomi sözlüğünüzde kolay para politikası tanımını bulamadım ve Google'da Türkçe bi açıklama bulamadım ancak yabancı bir sitede daraltıcı para politikasının zıttı yazıyordu ona da güvenemedim size sormak istedim saygılar :)
YanıtlaSilEvet bu iki kavram temelde aynı anlama geliyor. Eskiden genişletici para politikası denirdi şimdilerde kolay para politikası tercih ediliyor. Bunlara gevşek para politikası deyimi de eklenebilir. Bunların karşıtı daraltıcı para politikası ya da sıkı para politikasıdır.
SilHocam normalde piyasa koşullarında dövize olan talep artmış ise kur yükseliyor ve yüksek kurdan piyasa ya döviz arzının artması beklenir ve piyasanın yeni bir dengeye oturması beklenmez mı ?kurların sürekli yukarı yükselmesinden döviz talebinin döviz arzına göre daha fazla artıyor olduğunu mu düşünmeliyiz ?
YanıtlaSil2) hocam bazı iktişatçıların yapmış olduğu hesaplamaya göre önümüzdeki dönem içinde yaklaşık 220 milyar$ finansmana ihtiyacımız olduğunu bununda 220milyar$ döviz talebine denk geleceğini kurların daha da yukarılara çıkacağı düşünülüyor .hocam yalnız bu 220 milyar$ ın bir kısmı içeriden karşılanacak ve bir kısımda dışardan karşılanmayacak mı ? Yani bu miktarın hepsi içeriden karşılansa beklenildiği gibi kurların yukarı fırlaması düşünülebilir fakat bir kısmı da dışardan karşılanıyorsa beklenen bir kur fırlamasından bahsedemeyiz herhalde değil mi hocam ?
(1) Evet risklerin arttığı bir ortamda bizim gibi ekonomilerde dövize talep artar ve o nedenle de kurlar yükselir. Parası rezerv para olan ekonomilerde ise bu o kadar etkili olmaz. Yani riskler yükselse bile Amerikalı Euro talep etmez ya da Avrupalı Dolar talep etmez. Tabii burada arbitraj vb amaçlı talebi değil şirketlerin ve vatandaşın talebini kastediyorum.
Sil(2) 2014'de vadesi gelecek dış borç geri ödemesi tutarı 160 milyar dolar, buna cari açığı (55 milyar dolar diyelim) eklerseniz dış finansman ihtiyacı 215 milyar dolar ediyor. Bunun içeriden karşılanacak kısmı oldukça sınırlı çünkü eğer riskler bu şekilde artmaya devam ederse döviz talebine vatandaşın talebi de eklenecek. O nedenle bu paranın çoğunu dışarıdan bulmak zorundayız.
Turkiye gibi kaybedenler oldugu surece faiz lobbisi herzaman kazanir cunku para ve bankalar kendilerinin yada uzantilarinin
YanıtlaSilFaiz lobisi gibi ucuz sloganlara takılmayın. Bu blogda yayınlanan Faiz Yükselince Kim Kazanır başlıklı yazıma bir göz atın.
Silhocam sayenızde unıversıte egıtımımızdekı ekonomıyı daha ıyı kavrıyoruz sormak ıstedıgım1-Acaba enflasyonun altındaki reel faiz seneler içinde iktisadi yönden verimsiz sabit yatırımlara tuketıme veya konut alımını(yurtdışı tıcarete konu olmayan malları),ucuz kur nedenıyle yurtdışı turızmı fınanse ettıyse ve al sat kazancı dusuncesıyle yabancılar emlak aldılarsa ;olması gerekenın altındakı faiz reel sektörde cok buyuk bır krız cıkarabılır mı tasarruflar yanlıs kullanılmış olmuyor mu?Bir de kur yükselse bıle ara malı uretımını seneler once cine kaptıran işini kapatan firmalar dovız artısının eskı orneklerdekı gıbı gecıcı olduğunu dusunup veya stagflasyon olacağı ıhtımalıyle uzun vadelı yatırım kararı alırlar mı? 2-Gecen haftakı 10 yıllık eurobond ihalesinden sonra usd faizimiz 0/0 6 lara yukseldıyse ,yerlı para kur riski taşıyan 2/10 senelik bono faizlerimiz o/0 11 lerde olması sizce nispeten gevsek para polıtıkası uygulandığı ıcın mı ,yoksa klasık gecelik borçlanma faizi 9/9.50/0 lara cıksa herşey duzeldı dıye bono faizlerı buralarda kalabılır mı? bildiğim kadarıyla kısa vadelı faızlerı TCMB belırleyebılıyor ama uzun vadeye pıyasa karar verıyor? enflasyonun kurdan gecıskenlıgı sızce de uzmanların dedıgı 0/0 15ler de mı ?çok soru sordum ama bazen ınsan OBJEKTİF BİLGİYE AÇ olabılıyor hele bu dönemlerde Şimdiden teşekkurlerım ve saygılarımla
YanıtlaSil(1) Tasarrufların yanlış kullanıldığı bir gerçek. Çünkü doğru kullanılmış olsaydı her geçen gün daha fazla tasarruf ithaline çalışmazdık.
Silİşlerimizi Çine kaptırdığımız için dövünmeyelim. Vaktiyle aynı işleri biz de İspanya'dan, İtalya'dan kapmıştık. Onlar marka yaratabildikleri için bundan zarar görmedi biz ise marka yaratamadığımız için bundan zarar görüyoruz. Kabahat Çinde değil bizde.
(2) MB fonlama faizini yüzde 7,5 da tuttuğu sürece yani bankaları ucuza fonladığı sürece bankalar mevduat faizini değil ama kredi faizini yükselterek devam ediyorlar. Ayrıca MB'den yüzde 7,5 ile aldığı TL ile dönüp yine MB den döviz alıyor. Biz de bunu sona erdirecek faiz artırımını faiz lobisi diyerek engelliyoruz.
hocam hayırlı günler. Sepet cinsinden tl değeri ne amaçla kullanılır? Açıklarsanız sevinirim. Hoçkalın
YanıtlaSilTürkiyenin ihracat ve turizm gelirleri Euro ağırlıklıdır, ithalat ve borçlanma maliyetleri ise Dolar ağırlıklıdır. Dolar ve Euroyu toplayıp ikiye böldüğümüzde TL'ye karşı ikisinin ortalama değeri çıkar. Bu da bize gelir ve maliyetimizin ortalama değerini verir.
SilÇok teşekkür ederim hocam yalnız son bir sorun olacak müsaadenizle.
SilSon 1 yıl içerisinde sepetin gösterdiği hareketler ve merkez bankasının sepet kura ilişkin attığı adımları belirtebilirmisiniz?
sayın hocam, son bir yıl içerisinde sepetin gösterdiği hareketler ve MB'nin sepet kura ilişkin attığı adımlar nelerdir? yardımcı olursanız sevinirim saygılar.
YanıtlaSil