Merkez Bankası Ne Anlatmaya Çalışıyor?

Merkez Bankası, ekonomide Ocak ayında yaşanan risk ve kur artışlarının enflasyonu tetikleyeceği düşüncesinden hareketle şok bir faiz artırımına gitti. Bu adım, bir yandan destek bulurken bir yandan da çok eleştirildi. Merkez Bankası’nın bu kadar yüksek faiz artışına gitmesini eleştirenler şimdilerde aynı oranda indirime gitmemesini eleştiriyorlar. Merkez Bankası da bu eleştirilere karşı ne yaptığını anlatmaya çabalıyor. Bu çaba sırasında Fisher eğrisini kullanıyor.

Merkez Bankası’nın bu ilişkiyi anlatmakta kullandığı şekli biraz değiştirerek durumu anlatmaya çalışayım.


Dikey eksende faiz oranları, yatay eksende enflasyon oranı yer alıyor. 2014 Ocak ayında enflasyon oranı yüzde 7,4 ve gösterge tahvil faiz oranı yüzde 7,5 iken ekonominin B noktasında bulunduğunu düşünelim. A noktası ise Merkez Bankası’nın enflasyon hedeflemesi uygulamasında hedef aldığı yüzde 5 oranını gösteriyor. Yani Merkez Bankası orta – uzun dönemde enflasyon oranını yüzde 5’lik A noktasına çekmeyi amaçlıyor. Enflasyon o noktaya indiğinde faiz oranı da onunla uyumlu gerilemiş olacak.

Ocak ayında ekonomi B noktasında iken birdenbire artan riskler ve kurlarda başlayan yükselişin etkisiyle enflasyonda artış eğilimlerinin ortaya çıktığını ve Merkez Bankası’nın enflasyonun C noktasına doğru ilerlediğini tahmin ettiğini varsayalım. Bu durumda Merkez Bankası’nın önünde iki seçenek vardır: (1) Faizleri arttırmayacak ve gidişata karışmayacak ya da zorunlu karşılık artışları gibi zaman alıcı ve daha zayıf araçlarla müdahale edecektir. (2) Şok bir faiz artışı yapacak ve enflasyondaki gidişe set çekecektir.

Merkez Bankası’nın ilk seçeneğe göre davrandığını ve faizleri artırmadığını düşünelim. Bu durumda ekonomi, şekilde faizin arttırılmaması hali olarak gösterilen patikada ilerleyecek, kısa vadeli faizler düşük kalacak ama enflasyon artmaya devam edecektir. Bu durum devam ederse ekonominin geleceği nokta D noktasıdır. Çünkü enflasyonun altındaki faizler, bankalardan tasarruf çekilişine ya da TL’den dövize geçişlere yol açacak bu da bankaların bu gidişi durdurmak için faizleri artırmasına yol açacaktır. D noktasında hem enflasyon ciddi biçimde artmış ve enflasyon hedefi elden kaçırılmış hem de bu yükü taşıyamayan sistem ister istemez uzun vadeli faizleri ciddi biçimde arttırmak zorunda kalmış olacaktır.

Merkez Bankası’nın ikinci seçeneği seçtiğini ve şok bir faiz artışı yaparak enflasyondaki gidişe set çektiğini düşünelim. Bu durumda uzun vadeli faiz – enflasyon dengesi E noktasına çıkmış olacaktır. Bu artış talep üzerinde baskı yaratacak tasarrufları özendirecek ve enflasyonu frenleyecektir. Ekonomi, bu noktadan geri dönecek, enflasyondaki artış, düşüşe dönmeye başlayacaktır. Bu aşama enflasyondaki düşüşe paralel olarak faizler yavaş yavaş indirilerek yeniden eski düzeye doğru gelinecektir. Enflasyondaki inişe paralel olarak faizlerde yavaş indirime devam ederek enflasyon hedefi olan yüzde 5’lik orana dönüşü sağlayan patikaya yeniden girilmiş olacaktır.

Bu ikinci seçeneğin tercih edilmesinde dikkat edilmesi gereken nokta faizlerin eski düzeyine inmesini sağlamak konusunda acele etmemektir. Eğer şok faiz artışıyla amaca ulaşıldığı düşünülüp kısa bir süre sonra sert bir faiz indirimi yapılırsa bu kez şekilde görüldüğü gibi yeniden B – C patikasına geri dönülerek aynı kısır döngüye girilmesi olasılığı çok yüksektir.  

Yorumlar

  1. Sanırım daha net anlatılamazdı. Elinize sağlık. TCMB'nin yaptığı sunum bence iyi idi. Politik tartışmaların bir parçası haline gelmemesi gereken bir kurum olarak derdini anlattı ve çekildi. 1.92'lik kur telaffuzu, çok sayıdaki faiz oranının kafa karıştıran hali, hedefim bu ama tahminim de bu diyen söylemler nedeniyle TCMB'yi hep eleştirdik ama mevcut durumda temel ilkeler açısından TCMB'yi eleştiremiyorum doğrusu. Zaten tartışmanın para politikası uygulamasından ötede bir yere gittiği gerçeği ile karşı karşıyayız. Türkiye, iktisat teorilerini yeniden yazmaya soyunmuş gibi bir havada. Literatüre Erdoganian equilibrium falan gibi bir kavram mı katmaya çalışmaktayız acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Aynen öyle çokça eleştirdik. Ama şimdi yaptıkları doğru şeyleri de belirtiyoruz. Çünkü biz konuya tarafsız bakıyoruz.

      Sil
  2. Hocam ocak ayında alınan kararın doğru olduğunu ppk'nın şuan ki politikasını hükümetin isteklerini kulak arkasına atarak devam etmesi gerektiğini düşündüğünüzü mü söylemek istiyorsunuz doğru mu anladım ? Yani MB'nin ayı şeklide devam mı etmesi gerekiyor..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet zaten bu konuda daha önce de yazmıştım. Yavaş faiz indirimiyle devam etmeli. TCMB'ye son dönemdeki tek eleştirim Ocak ayında faiz arttırımında geç kalmış olmasıydı.

      Sil
  3. Hocam ocak ayında alınan kararın doğru olduğunu ppk'nın şuan ki politikasını hükümetin isteklerini kulak arkasına atarak devam etmesi gerektiğini düşündüğünüzü mü söylemek istiyorsunuz doğru mu anladım ? Yani MB'nin ayı şeklide devam mı etmesi gerekiyor..

    YanıtlaSil
  4. Merhaba hocam yazı için teşekkürler. Dikey eksendeki acaba hangi faiz oranı? Borç verme faizi mi gösterge faizi mi? Gerçi tahvil faizi olarak belirtmişsiniz ama tahvil faizini merkez bankası hangi yolla etkileyebilir? Faizlerde kafam karışıyor hocam kusura bakmayın soru için

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu tür analizlerde genellikle gösterge tahvilin faiz oranı alınır. Merkez bankası bankalara yönelik fonlamasının faizini değiştirerek bankaların maliyetini ve faizini etkiler. Bankaların faizleri değiştiğinde de tahvil faizleri ona uygun olarak değişir. Çünkü bunlar birbirinin alternatifi yatırım araçlarıdır.

      Sil
    2. Teşekkür ederim hocam

      Sil
  5. Hocam benim düşünceme göre enflasyon geçmişte olmuş bitmiştir. Faiz ise gelecekle ilgili bir beklentidir. Yani ikisinin birbiriyle sebep sonuç ilişkisi yoktur. Ben bugüne kadar bankaya para yatırırken : acaba kaç enflasyon bekliyorum ? diye düşündüğümü hatırlamıyorum ...
    Ekonomi çöküş trendiyken bütün dünya merkez bankaları biraraya gelse de bunu durduramaz. O taban bulunur ( geçmişte yaşadık ) + aynı şekilde de faizler yükseldi diye insanlar tüketimden vazgeçmez.
    Ben bugünlerde devam eden bu garip tartışmanın altında başka bir neden yattığını ve tabiri caizse ' dillerin altında başka bir baklava ' olduğunu düşünüyorum. Çünkü tartışmayı götüren taraflar en son ekonomik veriler açısından herkesten çok daha donanımlı oldukları halde sanki farklı ülkelerde yaşıyormuş gibi konuşuyorlar ??? Ayrıca ekranlara çıkan bazı ekonomik yorumcular Nasrettin hoca tarzı sende haklısın - sende haklısın tarzı değerlendirmelerle çok komik görüntü veriyorlar.
    Sonuç olarak biz halk olarak ne olursa ? ne olur ? tarzı yön göstermelere ihtiyaç duyuyoruz. Herkes kendi hesabını bir şekilde yapacaktır zaten. Sizin gibi gerçekten objektif yorum yapan ekonomi hakemlerine ihtiyacımız var. Yoksa ' hakkımızda hayırlısı neyse o olsun inşallah ' demekten başka çare kalmıyor :(
    saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Ne var ki mesele bugünden bağladığınız paraya vade sonunda alacağınız faizin o tarihe kadar oluşan satın alma gücü kaybını (enflasyon) karşılayıp karşılamayacağıdır. Diyelim ki enflasyonun yüzde 20 olması bekleniyorsa ve faiz yüzde 10 ise kimse bankaya para yatırmaz. Fakat oranlar birbirine yakınsa insanlar farkına varamayabiliyor.

      Sil
    2. Hocam, Açıkca benim hükümetten beklentim : Demeli ki : '' Merkez Bankam güçlüdür. Ekonomik ortam gerektirirse faizi sıfırın altına bile indirir . Ben onlara güveniyorum.'' Aynı şekilde Merkez Bankası başkanı demeli ki: '' Ben hükümetime güveniyorum. Gerekirse seçimleri kaybetmek pahasına yapısal reformları devreye koyar. Cari açığı düşürür. İthalata vergi koyar ve enflasyonu düşürmede bana yardım eder.''
      Ben böyle bir ülkede yaşamak istiyorum. Mesele bu kadar basit.
      Ancak bunu ifade edemeseniz de konumunuz ve üzerinizdeki toplumsal sorumluluk nedeniyle tehlikeli sulara girmek istemediğinizi anlayışla karşılıyorum.

      Sil
  6. mükemmel anlatımınız için teşekkürler üstat.birde borsayla ilgili bi yazıyı kaleme alırsanız sevinirim iyi günler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Borsa farklı bir uzmanlık alanı. Ben teknik analiz yapmadığım için borsa üzerine böyle yazı yazmıyorum.

      Sil
  7. Merkez Bankasinin su siralar uygulamis oldugu politikanin dogru oldugunu düsünmekle birlikte, gec kalinmis yada siyasi nedenler ile alinmamis kararlarin bedelini de ödedigimizi düsünüyorum.

    Mahfi hoca, tekrar sagolun, yine cok basit ve keyifli bir anlatimdi.

    Kalin sevgimle, hep

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle haklısınız ben de gecikenin bedelinin ödendiği kanısındayım. Umarım bundan sonra da erken davranmanın (hızlı faiz indirimi) bedelini ödemeyiz.
      Teşekkürler.

      Sil
  8. Hocam yine çok açık bir anlatımla bizleri bilgilendirdiniz, teşekkürler.Hocam bu yeni vergi af kanunun içeriği, bunun vergide adalete, maliye yapısına ve ekonomiye ne gibi etkileri olabileceği hakkında bir yazı yazarak bizleri bilgilendirmeniz mümkün müdür acaba?

    YanıtlaSil
  9. merkez bankası ne anlatmaya çalışırsa çalışsın siyasetçi dinlemez. 12 haziran 2011 seçimlerinin olduğu hafta kredi artış hızı yıllık bazda %35 düzeyindeydi. şu sıralar %22 ve azalış trendinde. muhtemelen önümüzdeki aylarda %10-15 seviyelerine gerileyecek. 1 sene sonra genel seçim var, referandum çoğunluğunu almak lazım. o halde "ease erdem ease, seçimden sonra bi ara tighten yaparsın" biberleyelim o zaman

    YanıtlaSil
  10. hocam merhaba,
    ekonomi teorisi acisindan yazdiklariniza tamamen katiliyorum. ama benim sekil ile ilgili bir sorum olacak. ekonomi teorisinde, genel olarak bakildiginda, faiz oranlari ile enflasyon oranlari arasinda ters yonlu iliski vardir. sizin yazinizdaki sekilde ise faiz oranlari ile enflasyon oranlari dogru orantili gosterilmis. nedenini aciklarsaniz sevinirim.
    saygilarimla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyonla faiz oranları arasında doğru yönlü ilişki vardır. Yani enflasyon arttıkça faiz de artar. Enflasyon düşmeye başlarsa faiz de düşer. Bazıları bu doğru yönlü ilişkiyi ters tarafından görür ve faiz düştüğü için enflasyon düşüyor diye okurlar.
      Enflasyonla faiz arasında ters yönlü bir ilişki çıkarsa yani enflasyon arttığı halde faiz düşerse krize gidiliyor demektir.

      Sil
    2. aciklamalariniz cin tesekkur ederim hocam. soyle bakarsak olaya eger; merkez bankalari neden, enflasyonu dusurmek veya stabil kilmak icin faiz oranlarini artirir veya faizi dusurerek biraz enflasyonla buyume gerceklestirmek isterler? bu acidan bakilldiginda, merkez bankalari icin faiz ile enflasyon arasinda ters yonlu iliski olmaz mi?
      saygilarimla,

      Sil
    3. hocam kusura bakmayin diger yorumlari okuyunca buna cevap verdiginizi farkettim. cok tesekkurler

      Sil
  11. Kıymetli yazınız için teşekkür ederim.

    Grafiğe baktığımız zaman enflasyon ve faiz oranları arasında doğru orantı olduğu görülüyor. Acaba bu mekanizma şu yönde mi işliyor? Faiz oranları artınca yabancılar ülkemize gelecek böylelikle TL değer kazanacak kur düşecek. Kur düşünce ithalat maliyeti eskiye göre azalacak bu da maliyet enflasyonu(?) aşağı yönde tetikleyecek.Tabi burada maliyet enflasyonu düşerken talep enflasyonunun artma riski yok mudur? Sizce yapılan bu yorum doğru mudur ayrıca enflasyonla faiz oranlarının ters orantılı olma durumu var mıdır? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Evet yabancı para açısından mekanizma böyle işliyor. Faiz yükselince yabancı para girişi artıyor, kurlar düşüyor, kurlar düşünce ithal maliyetleri düşüyor ve enflasyonist baskıda en azından maliyet yönünde düşüş oluyor. Öte yandan bu maliyet düşüşü sizin de dediğiniz gibi fiyat artışlarını frenleyeceği için talebi arttırıyor ve talep enflasyonunu körüklüyor. Ne var ki faizler yurtiçinde yaşayanlar için de yükseldiğinden onlar da bu getiriden yararlanmak için tüketimden vazgeçip tasarruflarını arttırıyorlar bu da talep enflasyonunu frenliyor.

      Sil
  12. hocam elinize sağlık. arkadaşlara açıklamış olmanıza rağmen faiz enflasyon arasındaki doğrusal ilişkiyi oturtamadım. taylor prensibi gereği beklenen enflasyon yükseldiği zaman, faiz oranları artırılmaz mı? dolayısı ile artan faiz oranları enflasyonu düşürmez mi? bu da ters yönlü bir ilişkiyi ifade etmez mi? saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyonla faizin ilişkisi kimse karışmazsa birlikte hareket biçimindedir. Yani enflasyon arttıkça faiz de artmak durumundadır. Akdi halde tasarruf olmaz. Ama eğer MB işe karışır da faizi arttırırsa yani enflasyonun önüne geçerse o zaman iliski ters yönlü olur. Yani faiz artar enflasyon düşer.

      Sil
  13. Mükemmel bir analitik sunum. Çok teşekkür ederim. Elinize sağlık Üstadım.

    YanıtlaSil
  14. Merkez Bankası'nın anlatmaya çalıştığı şeyin , karşısındakilerce bir türlü anlaşılamamasının (daha doğrusu anlamak istenmemesinin) nedeni ne ?

    Bana göre doğru soru bu.

    YanıtlaSil
  15. mahfi bey iyi ki varsınız...
    mehafi bey adb faiz indirdi diye biz rahatça faiz indirebilir miyiz... saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır. Bizde koşullar farklı. Bizim tasarruf yapma ihtiyacımız AB ülkelerinden fazla.

      Sil
  16. hocam ecb ve fed in ne yapmaya çalıştığını anlayamadım olan küçük tasarruf sahibine olacak devler çarpışırken biz ezilecez fed faiz arttıracak derken şimdi ecb tam gaz dedi benim beynim durdu varlık fiyatlarının daha da şişmesinden başka neye faydası olacak bu adımların anlayamıyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ECB, Euronun aşırı değerini düşürmeye çalışıyor. Almanya dışındaki bütün Euro üyeleri ihracatlarındaki düşüşten şikayetçi.

      Sil
  17. Hocam elinize sağlık çok hoş bir yazı.Hocam ilaveten ECB nin faizi negatife çekmesi konusunda ne düşünüyorsunuz acaba ve Türkiye ye yansıması sizce nasıl olur.Bu faiz tartışmalarına da sanırım bir yenisi daha eklenmiş oldu:)
    Saygılarımla;

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ECB, Euronun aşırı değerini düşürmeye çalışıyor. Almanya dışındaki bütün Euro üyeleri ihracatlarındaki düşüşten şikayetçi. Bu nedenle faizi düşürerek Euronun değerini düşürmeye ve bu yolla ihracatı desteklemeye çalışıyor.

      Sil
  18. Hocam, gerçekten zihnimizi billurlaştırıcı bir metin olmuş? Hocam, siyasi otoriteyi memnun etmeyen MB'nın diğer teknik başarısı olan Merkez Bankasının kâr elde etmesinin, dış borçlanma haricinde ekonomideki faiz ve enflasyon hedeflemesine etkilemede araçsallığı olabilir mi? Başka bir deyişle, MB, kar elde etmeyen kuruluş olarak neden kâr elde edebiliyor ve bu ne anlama gelebiliyor. Sizden ricam; son olarak bu kârın faiz, enflasyon ve istihdama etkisi var mıdır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. MB her zaman kâr eder. Çünkü 50 kuruşa 1 TL'ye aldığı kağıt ile boyayı bir araya getirip üzerine 100 TL yazdığında bu kâr olur. Öte yandan eskiden ucuza aldığı döviz ve altın rezervleri TL değer kaybettikçe ya da altın değerlendikçe kâra yazılır. TL aşırı değer kazanırsa eldeki dövizler nedeniyle zarar ortaya çıkar. Bu kârın hiçbir şeye doğrudan etkisi yoktur. Devlet zaten MB'nin kârının önemli bölümünü temettü olarak aldığı için aradan böyle bir kurumlar vergisi alması da fazla anlam taşımaz.

      Sil
  19. Çok teşekkür ederim hocam.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!