Gelir Artışı İllüzyonu
Sürekli tekrarlanan bir
cümle var: “Cumhuriyet dönemi boyunca ne GSYH’mızda ne de kişi başına düşen
gelirimizde son 11 yıldaki kadar önemli artışların sağlandığı bir dönem daha
yok.” İlk bakışta doğru bir cümle gibi görünüyor. Ne var ki ilk bakışlar her zaman
gerçeği görmemize yetmez. Bazen ilk bakışta görünenlerin arkasında gerçekte
farklı şeyler olabilir.
İllüzyon ya
da yanılsama, gerçek bir nesnenin duyular üzerindeki izlenimlerinin yanlış
değerlendirilmesidir. Algılama sırasında oluşan yanılsamalar bazen
kendiliğinden ortaya çıkar. Bazen de birisinin yarattığı illüzyonlar
algılamamızı etkileyebilir.
2002 yılsonu ile 2013
yılsonu arasında: GSYH, 592 milyar dolarlık bir artışla 231 milyar dolardan 823
milyar dolara, kişi başına düşen gelirimiz 3.492 dolardan 10.897 dolara
yükselmiş bulunuyor.
Demek ki bu 11 yıllık
dönemde kişi başına gelirimizi 7.315 dolar (3,1 kat) artırmışız.
2002 yılsonu ile 2013
yılsonu arasında: Kamu kesimi iç borcu yaklaşık 160 milyar dolar, Türkiye’nin
toplam dış borç stoku yaklaşık 250 milyar dolar, hanehalklarının kredi borcu
150 milyar dolar artmış bulunuyor. Bunlara, Cumhuriyetimizin 80 yılında yapılan
kamu kuruluşlarının ve arsalarının bu dönemde özelleştirilmesinden elde edilen
50 milyar dolarlık özelleştirme gelirini de eklersek 610 milyar dolarlık kaynak
toplamına ulaşırız.
Bu 11 yıllık dönemde
özelleştirme gelirlerini bir kenara bırakırsak kamu kesimi ve hanehalklarının
toplam borcu 495 milyar dolar artarak 210 milyar dolardan 705 milyar dolara
yükselmiş görünüyor. Artış oranı 3,4 kata ulaşmış. Nüfusumuzun yaklaşık olarak
6 milyon arttığı aynı dönemde kişi başına düşen borç miktarı da kabaca 6.400
dolar artarak 3.000 dolardan 9,400 dolara yükselmiş yani 3 kat artmış
bulunuyor.
GSYH, akım kavramdır.
Yani her yıl tekrarlanır. Buna karşılık borç stoku, özelleştirme gelirleri gibi
kavramlar stok kavramlardır. Yani ele alınan dönemde geçmişte beri gelen
birikimi gösterir. Dolayısıyla yukarıdaki karşılaştırmalardan hareket ederek
“son 11 yılda GSYH 592 milyar dolar artmış bu da borçlardaki 610 milyar
dolarlık artıştan gelmiş” demek mümkün değildir. Çünkü GSYH bu yıl da
önümüzdeki yıl da bu miktar dolaylarında kalmaya hatta yükselmeye devam
edecektir ama borç stoku aynı şekilde artmayabilir.
Buna karşılık borçların
ve özelleştirme gelirlerinin bu kadar artması kuşkusuz GSYH’nın yükselmesine
ivme kazandırmış en önemli itici güçtür. Üstelik bu hesaba 2B gelirleri ve
benzeri bir seferlik gelirler de eklenmemiş durumdadır.
Son 11 yılda geldiğimiz
durumu bu çerçevede özetlememiz gerekirse kişi başına gelirimiz 7.315 dolar
artarken kişi başına düşen borç miktarı da 6.400 dolar artmış bulunuyor.
Asıl mesele bundan
sonraki 11 yılda bu kadar borçlanmadan gelirimizi aynı şekilde artırıp artıramayacağımız
meselesidir. Bu mesele bizi orta gelir tuzağından çıkıp çıkamayacağımız
sorusunun yanıtıyla aşağı yukarı aynı yere götürüyor.
Selamlar. Çok teşekkürler hocam yazi için.sayg.
YanıtlaSilTeşekkürler
Silhocam anlamadığım bir yer var hane halkı borçlanması olan 150 milyar lira, dış borç olan 250 milyarın içinde olması gerekmiyor mu? bankaların dış borçlanmayla aldığı paraları içeride hane halkına kredi olarak kullandırdığı düşünülürse iki kere hesaplanmış olmuyor mu acaba?
YanıtlaSilBanka kredi kullandırıp gelir elde etmiş oluyor, hanehalkı da borcu kullanıp harcama yapmış oluyor. Ayrıca bankaların hanehalkına verdiği bu krediyi dış borçla temin ettiğine ilişkin bir bilgi yok. Yani bankalar genellikle dış borçlanmayı eski borçların ödenmesinde kullanıyorlar (yenileme).
SilGünaydın Mahfi Bey,
YanıtlaSilEfektif olarak 11 yılda 3492 $'ndan 4407 $'a ulaşmışız denilebilir mi?
% 2.15 gibi bir büyüme demek bu. Biz borcu çevirerek büyüyoruz gibi görünmüyor mu?
Saygılar
Bu aslında yeni bir olgu değil. 1980'lerden itibaren durumumuz böyle. Ama 2001 krizinden sonraki dönemde dış kaynaklara bağlılığımız daha arttı. Cari açığı büyütmeden ekonomiyi büyütme imkanı kalmadı.
SilHocam merhaba, bu GSYH bildiğim kadarıyla cari fiyatlarla hesaplanıyor yanlış mıyım? Burada belirli bir zaman aralığında olan gelişmeyi ölçmek için reel büyümeyi düşünmek gerekmez mi?
YanıtlaSilGSYH TL ile hesaplanıyor ve sonradan yıllık ortalama kurla dolara çevriliyor. Bütün ülkeler GSYH'larını kendi paralarıyla hesaplayıp dolara çeviriyorlar. Dolara çevrilme nedeni uluslararası karşılaştırma yapabilmek için.
SilAsıl doğru hesaplama sabit fiyatlarla yapılan hesaplama.
"Asıl doğru hesaplama sabit fiyatlarla yapılan hesaplama" ise bu asıl doğru hesaplamanın sonucunu, aslında nereden nereye gelmiş olduğumuzu, herkesin görüp anlayabileceği bir açıklıkla ortaya koyup "on yılda üçe katladık" safsatasına bir son verir misiniz lütfen.
SilBu herkesin erişebileceği bir veri. TÜİK'in web sitesinden indirebilirsiniz.2003-2013 arası bileşik büyüme oranı %5 civarı bir şey çıkıyor.
SilBay sygnylmz, "herkesin erişebileceği bir veriyi" bana aceleyle ileterek, size sorulmamış bir soruyu cevaplama çabanız için teşekkür ederim.
SilAslında benim sorumdan, benim söz konusu veriyi bildiğim ve bu verinin neden ekonomik analizlerde göz ardı edilerek "on yılda üçe katladık" safsatasına meydanın boş bırakıldığını sorguladığım kolayca anlaşılabilirdi.
Yalnız telaştan olsa gerek yanlış veri yazmışsınız. Yaklaşık %5 olan, o dönemin "birleşik" büyüme oranı değil, "ortalama" büyüme oranıdır.
Konumuz olan, o dönemin toplam büyüme oranını, çok iyi kullandığınız anlaşılan TÜİK'in web sitesinden bulabilirsiniz herhalde. Eğer orada bulamazsanız bir dizi çarpma işlemiyle kendiniz de kolayca hesaplayabilirsiniz.
Sanrım bu konuda sizi hemen klavye başına geçiren şey "on yılda üçe katladık" safsatasına duyduğunuz yakınlıktır.
Gayri safi milli hasıla hesabı dolar üzerinden yapılıyor. Ancak dolar kurunun son 10 yılda TL'ye karşı reel olarak değer yitirdiği (Doların TL enflasyonu kadar değer kazanmadığı) gözönüne alınır ise GSMH'nın dolar cinsinden değer hesaplaması zaten yanıltıcı değil mi? GSMH artışını olduğundan fazla göstermiyor mu? Nitekim dolar kurundaki son 1 aylık yükseliş tüm hesapları değiştirim GSMH'nın dolar cinsinden değerini %5 azaltmadı mı? Yani dolar cinsiden hesap son derece yanıltıcı ve işleri olduğundan çok daha iyi gösteriyor. Selamlar
YanıtlaSilGSYH TL ile hesaplanıyor ve sonradan yıllık ortalama kurla dolara çevriliyor. Bütün ülkeler GSYH'larını kendi paralarıyla hesaplayıp dolara çeviriyorlar. Dolara çevrilme nedeni uluslararası karşılaştırma yapabilmek için.
SilTL'den Dolara çevirme sırasında hesaplama yıllık ortalama dolar kuruyla yapıldığı için ara etkiler o kadar fazla etkili olmuyor.
Asıl doğru hesaplama sabit fiyatlarla yapılan hesaplama.
Hocam güzel yazınız teşekkürler, gene çok karışık konuları sizden öğreniyoruz :) belli konularda cep kitapları olurdu sayfanızda bana Türkiye ekonomisini anlamada cep kitabı veya daha doğru ifade ile e-kitap oldu. 610 milyar dolarlık kaynak içerisinde devletin 80 yıllık birikimi 50 milyar dolar! Düşündürücü %10 bile değil. Çok rahat borç bulduğumuzu buradan anlarsam hata olmaz herhalde. Doğru yatırımlar yapılırsa ihya edecek düzeyde kaynak bulmuşuz. AB parasal genişleme yaparsa sıkıntılar gözükmeyecek, ertelenecek aksi halde geride bıraktığımız 10 yılda ne kadar doğru yatırımlar yaptık anlayacağız. Haydi, hayırlısı Allah devlete millete zeval vermesin, zor yıllar önümüzde...
YanıtlaSilAnadolu'dan bir atasözü ''Zor kapıdan girerse, şeriat bacadan çıkar'' ne faiz lobisi kalır, ne paralel, ne dış mihraklar... Bu sorumluluk sadece hükumete yıkılır, Ama bir o kadarda Özel sektörün sınavı, en büyük borçlu onlar.
Hocam yazınız için tekrardan teşekkürler kaleminize sağlık.
Nazik sözlerinize ve yorumunuza teşekkür ederim.
SilGercekten sitenizi freshlemekten biktim yeni bir yaziniz cikarda hemen okuyamam diye. Mukemmel hersey, umarim yigit bulut gibi geri vites yapmassiniz gunun birinde. Sayg.
YanıtlaSilHocam kıyaslamayı cumhuriyet tarihi boyunca yaparsak ilüzyon dediğimiz şeyin ne kadar anlamlı olduğunu görür müyüz?
YanıtlaSilİllüzyon 1980'lerden sonra çıktı ortaya asıl olarak
SilHocam bir de milli gelir hesaplama sitemindeki değişiklik meselesi var. Yanlış hatırlamıyorsam AB müktesebatına uyum çerçevesinde hesaplama sistemi 2006 yılında değişmişti. Bu da yayınlanan resmi rakamları %20 oranında artırmıştı.
YanıtlaSilEvet ama seriyi geriye doğru düzelttiler.
SilMerhaba hocam. Burada bahsettiğiniz aslında borçların sürdürülebilir olup olmayacağı mı? Sonuçta borçların artışının üretimin artışıyla desteklenmesi iyi bir şey değil mi? Tabi bu söylediğim Türkiye ekonomisi için geçerli.
YanıtlaSil(1) Borç artmadıkça üretim artmıyor (bu iyi bir şey değil) (2) Üretim artmadığı zaman borçları nasıl ödeyeceğimiz her zaman sorun (bu da iyi bir şey değil) (3) Üretim artışı bir seferlik inşaat yapımlarıyla geliyor (yani sürdürülebilir değil.)
Silhocam lütfen sonraki yazılarınızdan birinde banka dışı özel kesim borcunun (iç + dış) GSYH'ye oranını yıllar itibarıyla gösteren bir grafik koyun. GSYH'ye oranlama olunca daha reel oluyor. böyle dolar bazında göstermek yanıltıcı. ha biz Amerika da değiliz. özel kesim borçlanamazsa devreye kamu girer gibi bir seçeneğimiz de yok. neticede cari açık veren küçük bir ülkeyiz. yüksek bütçe açığı veremeyiz. yolun sonuna yavaş yavaş geldiğimizi cümle aleme göstermek lazım diye düşünüyorum.
YanıtlaSilÖzel kesim borcunun iç borç stokunu bilmiyoruz. Böyle bir veri bulunmuyor. Özel kesim dış borç stokunu ise zaman zaman yazıyorum. Yine yazarım.
Sil1986'dan günümüze yurtiçi kredi hacmi verisi var. hem TL hem yurtiçi döviz kredileri dahil. bu veride reel sektör ve banka dışı mali kuruluşlar belirtilmiş durumda. banka dışı kesimin dış borcunu da bildiğimize göre mümkün.
Silverdiğiniz rakamlar hanehalkı borcu, toplam dış borç ve kamu borcundaki artışı gösteriyor. bir de reel sektörün yurtiçi borcundaki artış var. TCMB verileri mali olmayan şirketler, bireysel firmalar, kooperatifler ve diğer kuruluşların yurtiçi borçlarında 283,1 milyar dolarlık bir artış olduğunu gösteriyor (2002 sonunda 16,9 milyar dolar, 2013 sonunda 300 milyar dolar) 283,1 milyar doları toplam nüfusa bölersek kişi başı 3750 dolar ediyor. 3750 doları da kişi başı borç artışına eklemek gerekmez mi? ayrıca bankalar yurtdışından borçlandıkları zaman elde ettikleri kaynağı kredi olarak kullandırıyor. yani bir yandan borçlular diğer taraftan alacaklı, birbirini offset ediyor. sanki bankaları hesaplamaya dahil etmesek daha iyi olabilir.
YanıtlaSilhocam hiç tereddütsüz ilizyon, ancak her olay kendi tarihi içinde değerlendirmemiz daha doğru olmazmı ör. 1000 USD'nin 1940 yılındaki alım göcüyle buğunkü alım gücü kıyaslanabilirmi.
YanıtlaSil