Kurlar Aleyhe Dönüyor

Türkiye’nin ihracatının büyük bölümü Avrupa ülkelerine yapılıyor. Dolayısıyla ihracat gelirlerinin ağırlığı Euro’da bulunuyor. Benzer bir durum turizm gelirleri için de geçerli. Türkiye’ye gelen turistlerin çoğu turizm paketlerini Euro ile satın aldığı için turizm gelirleri ağırlıklı olarak Euro’ya dayanıyor. Buna karşılık Türkiye’nin ithalat girdileri için ödediği bedeller daha çok Dolar ağırlıklı. Benzer bir durum borçlarda da görülüyor. O halde şöyle bir ifade yanlış olmaz: Türkiye’nin döviz gelirleri ağırlıklı olarak Euro’ya, döviz giderleri ise ağırlıklı olarak Dolara bağlı bulunuyor. Bu durumda Euro’nun Dolara karşı değer kazanması ihracatçının ve dolayısıyla Türkiye’nin lehine, Doların Euro’ya karşı değer kazanması ise ihracatçının ve dolayısıyla Türkiye’nin aleyhine bir gelişme olarak kabul edilmeli.   
Aşağıdaki grafik bu yılın başından bugüne kadarki Dolar / TL ve Euro / TL kurlarını gösteriyor.


Yılbaşında Dolar, TL’ye karşı, Euro’dan daha fazla değer kazanmaya başlamış, fakat zaman içinde bu eğilim dengelenmiş. Nisan ve Mayıs aylarında Euro, TL’ye karşı Dolar’dan daha fazla değer kazanmaya başlamış ve bizim için ideal duruma dönülmüş. Haziran ayından başlayarak Dolar, TL’ye karşı Euro’dan daha fazla değer kazanmaya ve Ağustos ayından itibaren de bu değer kazanım farkını açmaya yönelmiş.

ABD ekonomisinden gelen verilerin ABD’nin toparlanmaya devam ettiğini göstermesinin yanı sıra Avrupa’dan gelen verilerin Avrupa’nın durgunluğa, hatta deflasyona doğru yol aldığı endişesini yaratması Dolar – Euro paritesini Dolar lehine bozmuş bulunuyor. Ayrıca Avrupa Merkez Bankası’nın eninde sonunda bir tahvil alım programı uygulayarak parasal genişlemeye gideceği beklentisinin yayılması da Euro’ya değer kaybettiriyor.

Yukarıda da değindiğim gibi bu gelişme, eğer böyle devam ederse, gelirleri ağırlıklı olarak Euroyla gider ve borçları ağırlıklı olarak Dolarla olan Türkiye ekonomisi için riskli bir gelişmedir. 

Yorumlar

  1. avrupa merkez bankasının parasal genişlemeye tereddütlü bakmasının en önemli nedeni tıpkı bizim gibi avrupa'nın da döviz giderlerinin ağırlıklı olarak dolarla olması. amb parasal genişleme ilan ettiği ve piyasalar paranın kokusunu aldığı anda dolar bazında emtia fiyatları çok kısa sürede yükselecek. ve euro dolara karşı değer kaybettiği için maliyetleri euro cinsinden biraz daha artıracak. ancak euro/dolar paritesindeki gevşemenin avrupanın ihracatına olumlu yansıması ise çok daha fazla zaman alacak. kısa vadede kaş yapayım derken göz çıkarma olayı olabilir.
    bizim ihracatçının bu durumdan zararlı çıkmaması için kurun yükselmesi gerekiyor ki malının döviz fiyatını düşürebilsin ve ihracatı artırabilsin. kurun yükselmesi ise enflasyon demek. yükselen enflasyon bir süre sonra yine ihracatçıyı vurmaya başlıyor.

    YanıtlaSil
  2. çok güzel sade bir yazı....

    YanıtlaSil
  3. 500 Milyar Dolar Borcu olan Türkiye'nin Euro - Dolar paritesinden sağlayabileceği kazanç %5 (ki yüksek bir rakam bu) olduğunda dahi 25 Milyar Dolar eder. 500 - 25 = 475 Milyar Dolar. Sonuç: Dış Borçta parite bizi kurtarmaz hocam. Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dış borç stokumuz 387 milyar dolar.
      Parite dış borçtan çok günlük gelir gider açısından önemli.

      Sil
  4. hocam soracağım soru ile alakalı bir çok makale yazdınız fakat ufak bir sorum olacaktı.aydınlatırsanız çok sevinirm;
    televizyonda ekonomistler arasında çok konuşuluyor ve tasarruf oranımızın artırılması gerektiğini söylüyorlar.acaba
    1)tasarruf oranının artırılması gerektiğini savunmalarının sebebi S-I=CARİ AÇIK olduğundan tasarruf artarsa cari açık azalır gerekçesinden dolayı mı tasarrufların artması gerektiğini savunmaktalar yoksa tasasrruflar artarsa ve buda finansal kesime aktarılırsa tl cinsinden kredi vermek ve iç harcamalarda kullanmak için dışardan borçlanmaya gerek kalmaz düşüncesinden hareketlemi tasarrufun artması gerektiğini savunmaktalar?yoksa her iki düşünceye dayanarak mı?,
    ,
    2)hocam tasarrufların oranı %14,yatırımların oranı ise %20-21 deniyor arada ki 6-7 puanlık farkta cari açık olarak bize dönüyor.şunu sormak istiyorum bu %14 lük tasarruf oranının içinde dövizde dahildir değil mi?yani yapılan ihracatta ülkenin MİLLİ gelirini arttırdığından,ve her ne kadar dışarıya satılan malları tüik tl ye çevirerek milli gelire dahil etsede bu milli gelirin içinde döviz geliride vardır.ve milli gelirden tüketimi çıkararak tasarufa ulaştığımzıdada bu tasarruf içinde döviz gelirleri de dahildir şeklinde yorum yapsak yanılırmıyım?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) (S - I) + (T - G) = (X - M) yani (özel kesim tasarruf yatırım açığı) + (kamu kesimi bütçe açığı) = (cari açık) Bu durumda sol taraftaki tasarrufları artıramazsak dışarıdan tasarruf ithal etmek zorunda kalırız.
      (2) Elbette bütün tasarruflar dahil. Yanlış olmaz.

      Sil
  5. Sayın Eğilmez bu durumda dolar satışını hedge edemezmiyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabii, esasen hedge etmek de lazım ama çoğu ihracatçı bunu yapmıyor.

      Sil
  6. Hocam ,dolarin kisa donemde euro karsi deger kazanacagi , ve amb nda bu konuda onlem alacagni bekliyoruz . Iki para biriminde tl ye karsi degerlenecegide ortada ,sonuc olarak çeneye sag sol kroşe yemiş boksor gbi olucaz sanirim d. Dis Ticaret hacmimizin daralmasi bir krizin ilk belirtilerindn biri olarak algilamali miyiz? Yine mukemmel bir yazizdi hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler, kriz olarak algılanmaması gerekir. Çünkü bir bölüm ihracatçı kendini bu tür değişimlere karşı hedge etmiş durumda. Onlar dışında kalanların durumu karışabilir.

      Sil
  7. Zayıf euro Avrupalı üreticilerin Türkiye pazarında rekabetçiliklierini artırmakta ve Türkiye'nin Avrupa'ya ihracatını zorlaştırmaktadır. biz bunu demir çelik piyasasında yakından hissetmekteyiz.

    YanıtlaSil
  8. hocam yazınız her zamanki gibi sade ve anlaşılır...

    YanıtlaSil
  9. Hocam bu durumda 2015 yılında borsadan uzak durulması mı gerekir sizce?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu söylemek için erken, bazen bu tür çalkantılar borsayı farklı yönde harekete geçirebiliyor.

      Sil
  10. hocam ekonominin genel dengesini kamu kesimini de işin içine katarak bakarsak (S - I) + (T - G) = (X - M) şeklinde oluyor. ve bu denkleme bakılınca cari açığın bir nedenininde bütçe açığından kaynaklandığı görülüyor.yani denklemin sol yanında ki bütçe açığı artınca mecburen matematiksel eşitlik gereği cari açıkta artmış oluyor .kısaca şunu sormak istiyorum;bütçe açığı artınca mademki eşitlik gereği cari açıkta artmış oluyor acaba kamu harcamalarının(G'nin) içinde dışardan alınan mallarda dahil dir diyebiliriz değil mi?dışardan alınan mallardan dolayı bütçe açığı cari açığa neden oluyor diyebilirmiyiz?
    2)kamu harcamalarının içine dışardan alınan mallar dahilmidir?eğer kamu harcaması yapıldığında dışardan mal alınmamış ise isterse bütçe açığı verilsin cari açığa katkı yapmaz diye düşünüyorum yanılırmıyım?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bütçe açığı artinca bunun bir şekilde kapatılması gerekir ve bu da borçlanma yoluyla gerceklesir, bu hem iç hemde dış borç ile yapılabilir. Bu iç borç yardımıyla yapılırsa cari açık için sorun teşkil etmez ancak dış borç ile yapılırsa eşitliğn sağ tarafı artar..

      Sil
    2. Hasan Ali Türk konuyu yanıtlamış zaten. Bir şey ekleyeyim. Kamu kesimi dışarıdan, genellikle mal almak için değil günlük ödemelerini yapmak için borçlanır. Bütçe açığının büyük bölümünün mal alımıyla ilgisi olmayabilir. Bu anlamda saptamanız doğrudur. Yani mal veya hizmet dışarıdan alınmamış, yalnızca borç alınmışsa cari açığın finansmanı için değil bütçe açığının finansmanı için borçlanılmış olur. Ve bu işlem cari açığı etkilemez.

      Sil
  11. Hocam doların dünyada büyük çapta kabul görmesi Bretton Woods da kabul edilen,(doların) altına dönüştürülebilir tek para birimi olarak kabul edilmesi ve diğer para birimlerininde dolara endekslenmesi sonucunda mi gerceklesmistir ve eğer gerçekleştiyse bunu diğer devletler neden kabul etmiştir.Teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü Bretton Woods öncesinde bütün Avrupa ve Japonya II. DS nedeniyle çökmüş ve ABD'ye muhtaç hale gelmişti. ABD, Avrupa'nın toparlanması için Marshall yardımı verdi. Zaten Dünya Bankası'nın kuruluş nedeni başlangıçta Marshall yardımının organize edilmesiydi. Yani dünyada başka hiçbir devletin parasını altına bağlı tutacak gücü kalmamıştı. Rusya, savaştan karlı çıkmıştı ama onun da batıyla dostluğu değil düşmanlığı vardı.

      Sil
  12. Hocam her zamanki gibi tespitiniz çok güzel olmuş

    YanıtlaSil
  13. Sayın hocam Avrupa Merkez Bankası'nın süpriz bir şekilde faiz indirimi kararı aldığı haberi geldi! Mevduat faizleri %-0,10'dan %-0,20'ye indirilmiş. Çok enteresan bir karar ve daha evvel bu hususta yazdığınız makalenizde belirttiğiniz gibi AB'nin gidişatında deflasyon, durgunluk gözüküyor. Likidite tuzağına düşmeleri herhalde an meselesi. Böylesi faiz oranları olan bir birlikte tasarruf yapılması mümkün gözükmüyor. AB'nin, Rusya-Abd tarafından ekonomik anlamda köşeye sıkıştırıldığını, asıl mücadelenin AB'nin lokomotif ülkeleri Almanya-Fransa'ya karşı olduğunu düşündürüyor. Petrol fiyatları yükselmeye başlamış. Enerji fiyatlarının artması AB için son derece olumsuz bir durum ve Ortadoğu-Ukrayna'daki mücadelenin daha da kızışacağını zannediyorum. Ülkemiz için ise Euro-Dolar paritesinde Euro'nun değer kaybının genel manada olumsuz olduğunu zaten yukarıda belirtmişsiniz. AMB'nin faiz indiriminin AB'nin geleceği, enerji fiyatları ve ülkemize olan muhtemel yansımalarının kısa-orta-uzun vadeli yansımalarını gözlemleyeceğiz. Saygılarımı sunarım.

    YanıtlaSil
  14. hocam merhabalar çok alakasız bir soru olucak ama cevap verirseniz çok memnun olucam,
    sudi arabistan riyalı 55 kuruş kuveyt dinarı 7 lira ikiside zengin ülke niye arabistanın para değeri daha düşük açıklarsanız çok sevinirim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aşağıdaki linkde iki ülke ekonomilerinin karşılaştırılması var. Yanıt orada: http://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2014/01/weodata/weorept.aspx?sy=2013&ey=2013&scsm=1&ssd=1&sort=country&ds=%2C&br=1&pr1.x=81&pr1.y=8&c=456%2C443&s=NGDPD%2CNGDPDPC%2CNID_NGDP%2CNGSD_NGDP%2CPCPIEPCH%2CLUR%2CGGXCNL_NGDP%2CBCA_NGDPD&grp=0&a=

      Sil
    2. hocam bu mantık ile suudi arabistan veya kuveytte 10 sene çalışarak biriktirebileceğimiz 100.000 KWD-SAR yurda dönüşte oldukça büyük bir farklılık yaratıyor. bu varsayımdan yola çıkarak eğer ki yurtdışında çalışma niyeti varsa bir kişinin kuveytte çalışması daha mı doğru olur?

      Sil
  15. hocam teşekkürler ama ingilizce çıkıyor ingilizcem çok iyi değil.Şöyle en azından bir cümleyle veya iki cümleyle özetlerseniz çok memnun olacağım Şimdiden teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kuveyt, Suudi Arabistan daha küçük bir ekonomi ama daha güçlü. Kişi başına geliri SA'nın iki katı, cari fazlası ve bütçe fazlası çok daha yüksek, enflasyonu daha düşük. Ekonomisi güçlü olduğu için parası da daha değerli.

      Sil
  16. hocam çok teşekkürler. birde sizin bazı kitaplarını internetten temin edemiyorum mesala kolay ekonomi kitabını internetten hangi siteden temin edebilirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=598084

      Sil
  17. Bu durumu risksiz duruma döndürmek için öneriniz nedir ?

    YanıtlaSil
  18. Mahfi hocam ben ülke geneli için sordum. Ülke olarak ne yapmamız gerek ? Bu sadece döviz i olanların sorunu değil sanırım dövizi olmayanlarıda etkileyen unsurlardan öyle değil mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında Türkiye, ihracat yaptığı ülkeleri çeşitlendirerek Euro gelirinin yanna başka paralarla geliri de ekliyor. Yani bu alandaki çabaları oldukça iyi. Bir yamdan da ihracatçıyı herge etme konusunda daha iyi eğitmek gerekiyor.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

GSYH’de Dünyada Kaçıncıyız?