Sınavları Hakkıyla Yapın
Bugüne kadar hep sınava girecek olanlara tavsiyeler verdim. Yıllardır
masanın iki değil dört tarafında bulundum. Sınava girdim, sınav yaptım, sınavda
danışmanlık yaptım, sınav sorusu hazırladım. Bu konuda deneyimimin kendi
çapımda fazla olduğunu düşündüğüm için yazdım. Ama şimdiye kadar yazdıklarım
hep sınava girecek olanlar içindi. Bugün de sınav yapanlar ve sına yaptıranlar
için bir şeyler yazmak istiyorum.
Tanıdığım birçok yönetici kaliteli eleman bulamamaktan yakınıyor.
Sınavla eleman alıyorsanız sınavı mutlaka ama mutlaka tarafsız, objektif ve her
türlü torpilden uzak olarak yaptırın. Başvuruda bulunanların en iyilerini seçip
alacak bir sınav uygulanmasını bizzat gözetin. Sizden torpil isteyenlere
aldırmayın. En iyileri istihdam etmezseniz işinizde başarılı olamazsınız.
Torpil yapıldığı dedikodusu çıkarsa bir daha bu işlerden başınızı
kaldırmazsınız. Herkes sizden torpil yapmanızı talep etmeye başlar. Sonuçta
sınav açtığınıza açacağınıza pişman olursunuz. Üyelerinin çoğu dışarıdan olan
bağımsız bir jüri kurun ve bu jüriye sınavı tümüyle objektif olarak ve en iyiyi
seçecek şekilde yapmalarını istediğinizi iletin. Aksi takdirde kaliteli eleman
bulamıyoruz diye şikayet etmeyin.
Sınavlarda torpil yapıldığı, adam kayrıldığı her zaman var
olan bir iddiadır. Bunların bir bölümü dedikodudan ibarettir. Bazen bu durum sınavda
başarısız olanların ortaya attığı dedikoduların yayılmasıyla oluşan bir
kanaattir. Maliye Müfettiş Muavinliği sınavına girerken birçok kişi bana “seni
almazlar, çünkü torpilin yok” demişti. Bu söylenenlere hiç aldırmadım. Öyle
olsa bile sınava hazırlanıyor ve bilgimi artırıyordum. Sınavı kazanamasam bile
bu çalışmalar bana ileride mutlaka gerekli olacaktı. Sınava girdim ve kazandım.
Benimle birlikte girenlere benden önce ve sonra girenlere baktığımda sınavı
kazananların benim gibi kişiler olduğunu, kimsenin torpili olmadığını gördüm.
Söylenenlerin doğru olmadığını Maliye Müfettişliğinde torpilin asla sökmediğini,
hatta tam tersine olumsuz etki yaptığını gördüm. Ne yazık ki bu her zaman ve
her yerde geçerli olan bir durum değil. Bazı sınavlarda kayırılma müessesesi
oldukça etkili olabiliyor.
Onbinlerce genç insan sınavlara hazırlanıyor ve giriyor.
Aralarından bir bölümü sınavı kazanıp iş bulabiliyor, büyük bölümü işsiz
kalıyor. Genç nüfusun bu kadar yüksek olduğu ve artmaya devam ettiği,
okullardan mezun olmanın son derecede kolay olduğu bir ülkede ne yazık ki bu
durum böyle sürecek. Bütün mesele sınavların ve mülakatların gerçekten hakkıyla
yapılması ve hak eden kişilerin işe alınmasının sağlanması.
Bir işi ileri götürecek olanlar o işlerde çalışan
kişilerdir. Eğer bu kişiler en iyiler arasından hakkıyla seçilip alınmamışsa
ileride sorunlar doğar. O nedenle sınavların objektif olarak, hiç kimsenin
kayrılmasına imkan vermeden yapılmasını sağlamak sizin yararınızadır. Bugün bir
yakınınızı, bir siyasetçiyi, bir ricacıyı kırmamak için işe aldığınız kişi, yarın
öbür gün işlerin aksamasına yol açan kişi olabilir.
Onbinlerce genç hakkıyla kazanacağı sınavlar için çalışıyor.
Kimsenin hakkını yemeyin.
Hocam katılmıyorum, sınav yapıp en iyileri almak iyi bir fikir değil..İyiler yetişip işi öğrendikten sonra daha iyi yerlere gidiyorlar..
YanıtlaSilSiz de haklısınız.Aptalları yönetmek her zaman için daha kolaydır.İşverenler mutlak itaat ister.Ancak; bu zihniyet, ülkedeki işletmelerin %98'inin orta ölçekli ve kısa ömürlü olmalarının en büyük sebebidir.Çevremizde ben kurumsal deyip de staj da bile torpil arayan firmalar bunun en büyük göstergesi..
SilTorpilli ama kötüleri alıp elde tutmaktansa iyileri alıp yetiştirip bir yerlere yollamak daha iyidir.
SilÖyle bir yazı yazmışsınız ki, bu adamların neden yapısal reformların yapamayacaklarını, neden iktidarlarını sürdürebilmek için liyakata değil sadakata önem verdiklerini , neden kendi şirketleri olsa kapısından sokmayacakları kimseleri danışman kadrolarına , muşavirliklere atadıklarını gözlere sokuyor, teşekkürler hocam..
YanıtlaSilTeşekkürler
SilYazı : 1/2
YanıtlaSilHocam ve üstadım... Bu yazınızla, son yapılan vergi müfettiş yardımcılığı yeterlik sınavlarına bir gönderme yapıp yapmadığınızdan emin olamadım ama öyleymiş gibi varsayarak birşeyler belirtmek istiyorum.
Hocam, dönem başı ortalama 8-10 kişi alan maliye müfettiş yardımcılığı mesleğinde yetiştiğiniz ve kurulculuk anlayışının bir sonucu olarak kurulun bağrına basıldığınız için kurulunuz tarafından üvey evlat muamelesi görme konusunda beni tam anlayamayabilirsiniz. Ancak birçok kitap-makalenizi okumuş, Ntv'deki birçok söyleşinizi ve Derneğimizin düzenlediği Türk Ticaret Kanunu'na ilişkin sempozyumunuzu izlemiş biri olarak sağduyulu biri olduğunuzu ve benimle empati yapmaya çalışacağınızı biliyorum.
Malumunuz, Temmuz 2011'de 4 denetim birimi birleştirildi. MTK, HUK'un birleşmeye ne kadar şiddetle karşı çıktığını, kontrolörlerin ise denetmenler de projeye katıldığı için yine şiddetle karşı çıktıklarını biliyorsunuz. Maliye bürokratlarının da karakter yapısını az çok tahmin edebiliyorken sizce, bir "Denetmenlerden birleşmenin intikamını alma" söz konusu olabilir mi? Hocam bu göz önüne alacağınız BİRİNCİ HUSUS olsun.
Üstadım, ben istatistik ve ikinci üniversite olarak işletme mezunuyum. İşletmeden MBA yaptım. Özel sektöre hazırlanırken bir anda devlete girme kararı aldım. KPSS'ye 5 ay vardı. Hızlı bir şekilde çalıştım (Sizin Makroekonomi kitabınızı da o dönemde okudum-Allah sizden razı olsun), 85 üstü, KPSS puanları elde ettim ve KPSS'den 3 ay sonra ilk denediğim sınav olan vergi denetmen yardımcılığını kazandım. Niyetim oradan MTK veya HUK'a geçmekti. Kurum sınavlarına gerçekten çok da iyi hazırlanmıştım ama Birleşme oldu ve "kısmet değilmiş" diyip müfettişlik A grubunda kendimi geliştirmeye başladım. Kısa süre sonra işletme doktoraya başladım ki bu VDK başkanının gayri resmi olarak yardımcılara, yüksek lisans veya doktora yapma yasağı koymasından hemen önceydi. Bir de refakat dönemimde 1 haftalık yurtdışı seyahatine çıkmıştım ki bu da yine VDK başkanının yardımcılara yurtdışı yasağı koymasından önceydi :) Hocam, bu standart dışına çıkmış çizgim de ÜÇ HUSUSTAN İKİNCİ AKILDA TUTULACAK HUSUS olsun.
Hocam, doktora derslerinin çok ödev verilen bir döneminde olmasına rağmen yetki sınavını sorunsuz geçtim. Doktora yeterlilik sınavıma denk gelmesine rağmen hem, 1 yılda 59 rapor çıkararak yüksek başarıyla performans kriterini tutturdum hem de 4 üzerinden 3,75 ortalamayla doktora yeterliliği geçtim. Müfettişliğim yeterliğine çalışmak için yaklaşık 8 ay gibi bir boşluk oluşturdum ve disiplinli bir şekilde bu sınava çalışmaya başladım.
Üstadım, KPDS'de 92,5 puana, ALES'te 93,78 puana sahip, anadil hızında ingilizce konuşabilen biriyim. 2 üniversite 1 yüksek lisans bitirdim, doktora tezim de bitmek üzere. Biri uluslararası hakemli dergide yayınlanmış, belli sayıda makalem var. En önemlisi, kendimi adayıp da başarısız olduğum bir sınav hatırlamıyorum. Hocam, bunları beni tanımayan birisine kendimi övmüş olmak için anlatmıyorum. Sadece denetmen kökenliler içinde de yazıp çizebilen, kariyer odaklı insanlar olduğuna dair bir kanıt sunmuş olmak istiyorum.
Affınıza sığınarak lafı bu kadar dolandırdıktan sonra, artık asıl konuya geleyim... Üstadım, hayatımda her bir sınavın iyi kötü üstesinden gelmişken ve bu yeterlik sınavına dolu dolu çalışmışken, sınavdan çıkıp "Her bir kağıdı tam doldurdum. Bu işi de hallettik." demişken, notlarımız bir açıklanıyor: ders geçme notunun 50, geçme ortalamasının 65 olduğu sınavda, revizyon 58,5 (65 puanlık randıman tam sonucunu bulmuştum) teftiş 63 (İşlem yönergesini bile madde atıfıyla yazmıştım), muhasebe 64,5 (kuruma girmeden önce bile mtk sınavlarında zorlanmayacak seviyedeydi), vergi tekniği 39,5 (Ders çalışma süremin 5'te 4'ünü buraya ayırmışımdır) geliyor. Be insafsızlar, vergi tekniğinde sadece tanımları yazsak aşağı yukarı o puan geliyor zaten..............
Güzel yazmışsınız teşekkürler.Maalesef ben hayatım boyunca torpile karşı bir insan olarak torpilsiz olmuyor düşüncesiyle bazı şeylerden peşinen vazgeçtim.Bunda kpss ye birlikte çalıştığım arkadaşlarımın ve ciddi bir çoğunluğun torpille bazı kurumlara girmelerinin payı büyük.Keşke herkes emeği ile girse biryerlere ve keşke mezhepçilik,hemşehricilik vb şeyler birer kriter olmasa.
SilBen teşekkür ederim. Keşke tüm memur adayları, üniversite yerleştirmelerinde olduğu gibi sadece merkezi sınavda aldığı puana göre atansa değil mi...
SilYazı : 2/2
YanıtlaSil............Yalnız ben değil, kalanların çoğu bu civarlarda saçma notlar almış durumda. Kalan 119 kişiden en az 70-80'i elenme ihtimalini hiç düşünmemiş bile. Hadi ben doktorayla birlikte yürütemedim, başaramadım diyelim. Bu kalanlar içinde öyle mevzuat-muhasebe bilgisi olanlar var ki "MTK, HUK dışında böyle adamlar var mı?" diyip şaşırırsınız...
Hocam, benim için mesele sadece yeterlik değil. Yan vasıflarımla üniversiteye geçebilirim. SMMM belgesi alabilirim. 4 büyükler bu ingilizcemle, yeterliği almadığım için biraz düşük bir pozisyon veya maaşla olsa dahi beni kabul eder. Ayrıca, şu an aldığımızdan daha iyi bir maaşla kurumsal olmayan bir YMM'nin yanına geçebilirim. Ancak hiçbir seçenek haksızlığı sindirmeme yardımcı olmaz. Biz burada yetersiz olduğumuz için bırakılmadık. Adamlar 100'ün üstünde denetmen kökenli bırakmak istediği için ve siyasi anlamda korunmasız olduğumuz düşünüldüğü için bırakıldık. Hüseyin Karakum'un açıklaması var: "694 kişiden 525'i kaldı, sayıyı biz buralara düşürdük." diyor. Yani, elenmenin istisna olduğu yeterlik sınavında kağıtlar o kadar hunharca okunuyor ki ilk okumada sadece 169 kişi geçmiş. Denetmenlikten müfettişliğe geçildiği için mesleğe ve mevzuata 4 elle sarılan o 694 kişi arasında ilk 169'a giremediğiniz zaman direkt potadasınız. İşte bu noktada ince bir cımbızlama süreci başlıyor. "Bunlardan olanlar geçsin, şunlardan olanlar kalsın, korunmasızlar kalsın, buyruklarımızı dinlemeyip kendini geliştirme cüretinde bulunanlar kalsın." denilerek nihai liste belirleniyor (Yersiz siyasete girilmesini sevmediğinizi bildiğim için bunlar-şunları hayal gücünüze bırakıyorum).
Hocam bir yazınızda belirttiğiniz gibi; bizim sadece 2. hak talebini gündeme getirdiğimiz doğru ama bu demek değil ki tek 2. hakla yeterliği alacağız. Çoğumuz zaten bilirkişi okumalarında haklı sayılacağımızdan emin kişileriz. Ancak işte o geç gelen adalet süresince yarı maaşla, düz memurluk kadrolarına gönderileceğiz. 3 yıl oralarda çalışıp dönen üstadlarımız olmuş. Zaten, kağıtlarımızdan çoğunun döneceğini ve bakanlığın bir dünya gereksiz tazminat ödeyeceğini tepedekiler de biliyor. Ancak aşikar olduğu üzere, süreç bize ziyadesiyle zarar veriyor ve bu şekilde "Birleşme"den en çok fayda sağlayan bizlerden intikam alınıyor. Ayrıca tazminatlar ödenmesi, yetişmiş denetim elemanı azalması sayesinde "Birleşme" kararı alanlardan da intikam alınıyor. Mideleri kaldırabiliyorsa zekice değil mi? Üstadım, bu kısım da akılda tutulacak ÜÇÜNCÜ HUSUS olsun.
Şimdi Hocam, bu bütün anlattıklarımı, yoğunluğunuz arasında hoşgörü gösterip okuduysanız size şu soruyu soruyorum: Bizi düşürdükleri durumu, devletin yetişmiş eleman kaynağının nasıl heba edildiğini ve de mücadelemezin ne kadar kutsal bir davaya dönüştüğünü görebiliyor musunuz?
Sabrınız için sonsuz teşekkürler hocam...
Vergi Müfettişliği sınavı ile ilgili birçok şikayet okudum ama bu yazıyı doğrudan o konu için yazmadım. Bu yazıyı kamu kesimi kadar giderek aynı tehlikeye düştüğünü gördüğüm özel sektör kurumları için de yazdım.
SilBu yazdıklarınızı okurken içim acıdı, çok üzüldüm. Sizin için üzülmedim emin olun. Çünkü siz yaptıklarınızla zaten daha iyi işlere gireceksiniz mutlaka. Memleket için üzüldüm. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Umarım yargı hızlı karar verir ve haksızlıklar giderilir.
Hocam, yazıyı okumaya vakit ayırmanız ve bu içten cevabı vermeniz beni çok mutlu etti. Sağolun. Varolun.
SilBir olayı anlamak istiyorsanız mutlaka 2 tarafı da dinlemelisiniz. Hocam keşke yorum yapmadan önce VDK başkanı ile bir görüşebilseydiniz.
SilBen iki taraftan birisinin haklı olduğu yorumu yapmadım. Çünkü sınavın nasıl yapıldığı ve nasıl cevaplar verildiğini bilmiyorum. Ben yargıç değilim. İki tarafı dinlesem de karar versem de bir anlamı yok. Ben sadece konu yargıya havale edildiği için yargının kararını hızlı vermesini vurguladım. Bu tür sınavları kaybeden herkese de üzülürüm.
SilEllerinize sağlık hocam.Umarım bu yazı bazı kesimlerin daha dikkatli olmasını sağlar.Böylece ülkede üniversiteli işsiz sayısı bir nebze olsun azalır.
YanıtlaSilEvet ben de bu umutla yazdım, teşekkürler.
SilMahfi Bey,
YanıtlaSilIlk defa yorum yaziyorum. Siteniz benim gibi iktisatci olmayan kisiler icin cok faydali bir kaynak. Ilk evvela bunu takdir ettigimi belirteyim. Ozellikle basite indirgeme konusunda mukemmele yakin bir is basariyorsunuz bence ve bu da sitenizi iktisatci olmayanlarin ekonomik konulari takip edebilmesi icin bir numarali Turkce kaynak yapabilir.
Fakat yapisal reformlar meselesinde (genelde muhalifligin dozu konusunda) bir takipci olarak bazi sikayetlerim var, sizin bunu feedbak olarak degerlendirmeniz dogru olacaktir:
1) Yapisal reformlar degil her yazida neredeyse her paragrafta (ve dahi alttaki yorumlarda) geciyor. Buna karsilik bundan kastinizin ne oldugunu anlamak icin gecmisteki bir ya da iki yaziya gitmek gerekiyor. Bir kere hasbel kader bunlara link vermistiniz de oyle gordum ve okudum, ama detaylari hatirlamiyorum ve simdi tekrar bulmak zor. Madem yapisal reformlar bu kadar onemli ve herseyle ilgili, bu yazilara linkleri anasayfada sabitleyin ya da cogu yazinizdan sonra "bunlar da ilginizi cekebilir" listesine alin.
2) Yine bu kadar lafi gecen yapisal reformlar nihayet hukumet tarafindan ele aliniyor, basina sunuluyor ve tabii ben merakla sizin bakis acinizdan bir analiz gorurum diye sitenize geliyorum, ama hicbirsey bulamiyorum. Tesadufen ve browser'imin sayfada search fonksiyonuyla (malesef sitenizi search eden bir tool yok galiba) bu konuda ne dusundugunuzu bir yazinin yorumlar bolumunden ogrendim. Megersem, ciddiye almamissiniz! Bu olacak sey degil. En azindan yapisal reformlarin ne olup ne olmadigini okuyucuya hatirlatmak icin bir firsat olarak gorulemez miydi bu? Ayrica benim aylar once okudugumdan aklimda kaldigi kadariyla, sizin listenizle basbakaninki arasinda kesismeler de var.
3) Diger yandan bazi baska onemsiz seyler "ciddiye alinabiliyor". Ornegin bir yazinizda Turkiye'nin neden 15. degil de 17. ekonomi oldugunu anlatmak icin bir paragraf acmissiniz. Yani rakamlarla oynayip TR'yi ilk on bese sokmak isteyenleri ciddiye almissiniz. Bu yukardakiyle tutarli degil.
Ozetle, sitenizde yapisal reformlarin havada kalmis ama surekli tekrar edilen bir kavram olarak gorulmesi ve bunlar hakkinda bir gundem varken tamamen atlanmasi eserinizin butnlugunu bozmakla kalmiyor ciddiyetine de buyuk zarar veriyor. Eger yakin cevrenizin disindan gelen ve/veya muhaliflik takintisi olmayan okura acilmak ve daha etkin olmak istiyorsaniz bence bu konuda "yapisal reform"a ihtiyac var ve cok basit: bir sabit link ve hukumetin dusundugu reformlari analiz eden yeni bir makale...
Saygilarimla...
Safak
Nazik sözleriniz ve yapıcı eleştirileriniz için çok teşekkür ederim. Yapısal reformlar konusunda sanırım en az dört veya beş makale yazdım. Ve aynı şeyleri söylemekten artık ben de usandım. Ama bir kez daha belki kapsamını daha da geniş tutarak bir yazı daha yazıp bir yerlere sabitleme fikrinizi beğendim.
SilHükümetin açıkladığı yapısal dönüşüm programını açık söylemem gerekirse bir yapısal dönüşüm programı olarak görmüyorum. Bu program daha çok uygulamada ortaya çıkmış bazı aksaklıkların giderilmesi, teşviklerin düzenlenmesi gibi bir program. Ayrıca bir takvime bağlı da değil. Yapısal reform ciddi bir iştir. Ben bu programın yapısal reform kavramının ciddiyetini zedelediğini ve bir bütün olarak yapısal reform olmadığını düşündüğüm için için hiç ele almadım. Bu programın kalkınma planları ve yıllık programlardan hiç bir farkı yok. Yapısal reform dediğimizde ben Türkiye'nin bankacılık sektöründe yaptığı reformu anlıyorum. Bu programda buna benzer hiç bir şey bulamadım. O nedenle de açıkçası "görmezden geldim."
Anladigim kadariyla hukumet ve basin "yapisal reform"u sizin kullandiginiz ve daha gecerli anlamda kullanmadigi icin kavramin icini bosaltmaktan cekindiniz. Tabii cok anlasilir bir durum. Ama demek ki kamuda ve hatta en ust duzeyde bile yapisal reform konusunda kafalar karisik ve ne olup ne olmadigina dair bir karsilastirmali yazi faydali olacaktir. Ben sahsen merakla bekliyorum. Tesekkurler!..
SilSafak
Naçizane ben de bir konu sormak istedim. Is sinavlari hic klasik olur mu yani hayatin onemli karari hic birilerinin takdirine birakilir mi. Bence istedigi kadar zor olsun ama test olsun her sey net olsun kim ne yaptiysa belli olsun.Malum is sınavları universite ki vize final degil. Cok sacma bir ortamda yaşıyoruz.
YanıtlaSilklasik olmasi daha iyi degil miydi hocam
Silhocam bende vergi müfettiş yardımlığı yeterlilik sınavı mağduruyum yukarıda söylemiş olduğunuz: ''Bu yazdıklarınızı okurken içim acıdı, çok üzüldüm. Sizin için üzülmedim emin olun. Çünkü siz yaptıklarınızla zaten daha iyi işlere gireceksiniz mutlaka. Memleket için üzüldüm.'' sözler bir nebzede olsa içimi rahatlattı sizin gibi birisinden bu sözleri duymak çok güzel...saygılarımla
YanıtlaSilmahfi bey kusura bakmayın belki biraz kişisel olacak ama, şu anda gelir uzmanlığı mülakatına hazırlanan ve bunu gerçekleştiremezsem iktisat master'ı yaparak smmm olmayı planlayan çiçeği burnunda bir maliye mezunuyum. muhasebe bilgim gerçekten çok zayıf çünkü bölümümüzde zorunlu ders olarak sadece 2 genel muhasebe okutuldu. maliyet ve finansal tablolar seçmeliydi ben de bunların yerine daha çok iktisada, siyasete ve yabancı dile dönük dersler aldım.
YanıtlaSiliktisat eksiklerimi allaha şükür krugman ve mankiw ile kapatıyorum ama muhasebe eksikliğini nasıl gideririm bilemiyorum.
bana hem bu sınavları hazırlanmam hem de olası smmm için muhasebe açığımı kapatmam için önerebileceğiniz kaynak kitaplar var mı?
Hocam bende kpss a kadroya çalışıyorum. Sizce mikro iktisat için hangi hocanın kitabını tercih etmeliyim ? Karar vermedim lütfen yardımcı olurmusunuz ?
YanıtlaSil