Enflasyon Beklendiği Gibi Düşmeyebilir
28.01.2015’de bu blogda yayınladığım ‘Enflasyon Matematiksel
Olarak Düşecek’ başlıklı yazımda varsayımlarımı şöyle özetlemiştim. ‘Ben, eğer
kurlarda olağanüstü bir artış olmazsa, petrol fiyatı da bu düzeylerde kalmaya
devam ederse bu 4 ayda ortalama artışın yüzde 0,50’nin (yüzde yarımın) altında
kalacağını ve dolayısıyla Mayıs ayına girdiğimizde 12 aylık enflasyonun yüzde 5
dolayında (biraz altında veya üstünde) çıkacağını tahmin ediyorum. Yani demem o
ki biz hiçbir şey yapmasak da enflasyon yüzde 5 dolayında bir düzeyde olacak.
Buna baz etkisi deniyor.’
Varsayımlarım bunlardı. Buna göre şu tabloyu sunmuştum:
Aralık 2014
|
8,17
|
0,30
|
0,40
|
0,50
|
0,60
|
Ocak 2014
|
1,98
|
6,49
|
6,59
|
6,69
|
6,79
|
Şubat 2014
|
0,43
|
6,36
|
6,56
|
6,76
|
6,96
|
Mart 2014
|
1,13
|
5,53
|
5,83
|
6,13
|
6,43
|
Nisan 2014
|
1,34
|
4,49
|
4,89
|
5,29
|
5,69
|
Tabloyla ilgili açıklamalarım da şöyleydi: ‘Bu tablo neyi
anlatıyor? 2014 yılı manşet enflasyonu (TÜFE) yüzde 8,17 ile tamamlandı. Bu, 12
aylık enflasyondur. Tablonun ayların sağındaki ilk sütununda 2014 yılının ilk 4
ayındaki aylık enflasyon artış oranları bulunuyor. Ondan sonraki sütunlarda ise
2015 yılında oluşabilecek yüzde 0,30’dan
başlayarak yüzde 0,60’a kadar giden aylık ortalama artışa dayalı 12 aylık
enflasyon hesapları yer alıyor. 12 aylık enflasyon hesabında, 2014 yılındaki
aylık artışların yerine sonraki sütunlardaki ortalama artışların girmesi
halinde enflasyonun ilk 4 ayda nasıl bir seyir izleyeceği görülüyor. Örneğin bu
yılın Ocak ayında enflasyon artışı yüzde 0,30 olursa geçen Ocak’ta hesaba giren
yüzde 1,98 hesaptan çıkacak yerine yüzde 0,30 girecek ve Ocak ayında enflasyon
yüzde 8,17’den yüzde 6,49’a düşecek. Tabloya göre; ilk 4 aydaki artışlar aylık
ortalama yüzde 0,30 olursa enflasyon Mayıs ayına geldiğimizde yüzde 4,49’a,
aylık ortalama artışlar yüzde 0,40 olursa yüzde 4,89’a gelecek. Aylık ortalama
artışlar yüzde 0,50 olursa Mayıs ayında yüzde 5,29, aylık ortalama artışlar
yüzde 0,60 olursa yüzde 5,69’luk bir manşet enflasyon bulacağız.’
Bu çerçevede TCMB’nin faizi 0,75 puan indirmesinin ve sonra
gelişmelere göre tavır almasının uygun olacağını öne sürmüştüm.
Bu yazımı yayınladıktan ve TCMB’ye faizi 0,75 puan
indirmesini önerdikten sonra öyle gelişmeler yaşandı ki o yazıdaki
varsayımların ve yaptığım faiz indirimi önerisinin hiçbir iler tutar tarafı
kalmadı. Söz konusu gelişmeler arasında faiz üzerine yaşanan tartışmalar,
TCMB’ye yönelik baskılar, TCMB’nin faizi önce acil toplantıyla indirebileceğini
söyleyip ardından bu düşüncesinden vazgeçtiğini açıklaması, TCMB’ye yönelik
faiz baskılarının devam etmesi şeklinde özetlenebilir.
Yazımın tarihinden bugüne kadarki gelişmeleri aşağıdaki
tabloda gösteriyorum:
Gösterge
|
28 Ocak
2015
|
9 Şubat
2015
|
Değişim
(%)
|
USD
/ TL Kuru
|
2,3814
|
2,4903
|
4,6
|
Euro
/ TL Kuru
|
2,7044
|
2,8232
|
4,4
|
Gösterge
faiz (%)
|
6,69
|
8,36
|
25,0
|
Euro
/ USD Kuru
|
1,1354
|
1,1338
|
-0.14
|
Brent
petrol USD/Varil
|
48,5
|
58,3
|
20,2
|
Tablo bize Euro / Dolar kurunda çok düşük bir değişim
olduğunu buna karşılık hem USD / TL kurunda hem de Euro / TL kurunda bu kadar kısa
sürede oldukça hızlı artışlar olduğunu gösteriyor. Tabloya göre en ciddi
artışlar; yüzde 25 ile gösterge faizde ve yüzde 20 ile petrol fiyatında ortaya
çıkmış görünüyor.
Bu gelişmelerin bir bölümü bizim dışımızda oldu. Örneğin
petrol fiyatındaki artış böyle bir gelişme. Buna karşılık petrolde baştan
yaşanan büyük düşüş, bu artışı rahatlıkla dengeleyebilirdi. Ne var ki kurlarda
yaşanan ve bir bölümü bizim dışımızda oluşan, bir bölümü de bizim yarattığımız
faiz tartışmalarından kaynaklanan artışların yarattığı etkiler kolaylıkla
giderilebilecek etkiler değil. Ve bunlar ister istemez fiyatlar üzerinde bozucu
etkiler yaratıyor.
Gelelim en üstteki tahmin tablomuza. Bu etkilerin ortaya
çıkmaya başlamasıyla daha ilk aydaki beklentimizden çok farklı bir enflasyonla
karşılaştık. 1,98’lik enflasyon sepetten çıktı ama yerine 1,10’luk beklenmedik
büyüklükte bir enflasyon girdi ve yıllık enflasyondaki düşüş yüzde 8,17’den 7,24’e
gelerek oldukça sınırlı kaldı. Şubat ayında sepetten çıkacak enflasyon oranı
yüzde 0,43. Bu oranın yerine bundan daha düşük bir oran girmeli ki yıllık
enflasyon 7,24’ün altına düşsün. Yukarıya aldığım kur gelişmeleri ve petrol
fiyatı artışıyla bu mümkün görünmüyor. Dolayısıyla bırakın Şubat’ta enflasyonda
düşüş yaşamayı artışla karşılaşacağımız neredeyse kesin görünüyor. İzleyen
aylarda neler olacağı ise kurlarla ilgili tablonun nasıl şekilleneceğine bağlı
olacak.
Eğer bu süreci bu yönde yönetebilseydik Mayıs ayına yüzde 6
dolayında bir enflasyonla girebilirdik. Çünkü bu sürede enflasyon matematiksel
olarak (baz etkisiyle) düşecekti. Dolayısıyla TCMB’nin faiz indirimi anlamlı
olabilirdi. Ama biz bu matematiksel yardımı reddederek çeşitli tartışmalarla
riskleri ve dolayısıyla kurları olabileceğinden daha fazla yükselterek enflasyonun
yeterince düşmesi olasılığının önüne geçtik.
Eğer Şubat ayında enflasyon yükselirse, aynı anda hem kuru,
hem faizi hem de enflasyonu yükseltmeyi gerçekleştiren ilginç ekonomiler
arasında yerimizi alacağız.
Sayin Egilmez,
YanıtlaSilOncelikle bu siteyi hazirladiginiz icin tesekkurler. Yurtdisinda, ABD'de yasayan bir finans hocasiyim. Daha cok finansal piyasalar ve ozellikle altin ve petrol fiyat harekelteri uzerine arastirmalar yapiyorum ve Turk ekonomisini takip edebilecegim bir web sayfasi ariyordum, sonunda buldum.
Bu yorumumda son gunlerin tartismasi "faiz enflasyonu dusurur mu" konusunda birseyler yazmak istiyorum. CB bunu soylediginden beri benim de ilgimi cekti cunku Fisher hypothesis uzerine yayinlanmis uc makalem var ve bu hipotez enflasyon beklentilerinin nominal faizi yarattigini soyler. Fakat ben de yeni birsey ogrendim, yuksek faiz de enflasyon yaratabilirmis. Kesin degil yaratabilir,
Mekanizma soyle isliyor, faiz para dolasim miktarini (velocity) etkiliyor, bu da enflasyonu yukselten bir faktor. Yani, faizler yukselince parayi cash olarak tutmanin da maliyeti yukselir, bunun sonucunda harcamalar artar ve enflasyon yukselir.
Yani, CB tamamen yanlis degil cok kisinin dusundugu gibi.
Ama, faiz yukselmesi parasal daralmaya yolacarsa bu da tabii ki karsi bir faktordur. Pratikte hangisi daha onemli, onu arastirmak lazim.
Saygilar,
yüksek faiz harcamaları arttırır iddianız pek gerçekçi gelmedi, bana göre tersi geçerli yani tasarruf artar en azından Türkiye'de böyle
SilBen de yüksek faiz oranlarının tüketim yerine tasarruflarda bir artışa sebep olabileceğini düşünüyorum.
SilFaiz yükselince parayı cash olarak tutmanın maliyeti artar ama bankada ya da tahvilde tutmanın getirisi de artar. Yani faiz artınca elindeki cash'den kurtulmak isteyen kişi onu niye harcasın da götürüp bankaya mevduat yapmasın ya da tahvile yatırmasın o kısmı tam anlayamadım.
SilYüksek faiz USA'da da harcamalari arttirmaz....
SilÖküz altında buzağı aramaktan halisülasyon görmeye başladık.
SilBu asagidaki yazida acikliyor, Dr. Sumner blogunda,
Silhttp://www.themoneyillusion.com/?p=18780
Keynes, piyasa kurumunun üretim faktörlerinin sektörler arasında dağılımını yönlendirmeye, yani üretim bileşimini toplumun tercihlerine göre değiştirmeyi başardığını kabul etmektedir. Buna karşılık piyasa ekonomisinde işgücünün tam istihdamını ve üretim kapasitesinin tam kullanımını sağlayacak bir mekanizma olmadığını öne sürmüştür. Ekonomide üretilen tüketim ve yatırım mallarını masedecek tüketim ve yatırım harcaması yapılmadığında firmaların üretimi kısacağını, bunun da iktisadî daralmaya ("resesyona") yol açacağını izah etmiştir. Keynes, bir daralma baş gösterdiğinde firma yöneticilerinin kötümserleşip yatırım yapmaktan çekinmeleri hâlinde (19. yüzyıl sonlarında ve 1930lu yıllardaki gibi) ortaya çıkan düşük millî gelir - düşük istihdam dengesinin uzun sürebileceğini belirtmiştir. Keynes'e göre böyle bir durgun ekonomide devlet para arzını artırarak faiz haddini düşürmek suretiyle yatırım harcamalarını teşvik edebilir. Bu politika yatırımları artırmakta etkili olmazsa, devlet kendi harcamaları ile (cari harcamaları ve yatırım harcamaları ile) millî geliri artırabilir. Özetle, devlet para politikası ile veya maliye politikası ile harcamaları artırarak millî geliri artırmayı ve yüksek işsizlik oranını azaltmayı başarabilir.
SilCunku faiz haramdir. Toplumun yuzde bilmem kacinin musluman oldugunu unutmadan varsayim yapin.
Silİlginç bir ekonomiyiz zaten.
YanıtlaSilAma benim beklentim, kabak tadı veren şu inşaat balonunun da artık patlaması.
O zaman seyredin cümbüşü......
Bu sabah CNBCe kanalında "Finans Cafe" adlı programda, bir emlâk sektörü uzmanı ve iki şirket yönetim kurulu başkanı konuktu.
SilHepsi, Türkiye'de emlâk balonu, inşaat balonunun olmadığını söyledi! YKB'lar haricinde, o uzman da balon olmadığını söyledi!
Aklımıza şu gelebilir: "Halk pazarına domates, patates, çarliston biber satmaya giden bir esnaf, yaklaşan müşteriye; 'Benim malım şu günlerde kötü. Zaten ülkede kriz var, piyasa durgun! Siz yine de almak isterseniz yan taraftaki esnaftan alın.' der mi!"
İnşaat balonu "olmadığını" söyleyenlerin gerekçesi neredeyse hep aynı:
"Türkiye genelinde bir inşaat balonundan (bir zamanlar ABD, İspanya ve Yunanistan da olduğu gibi) söz etmek mümkün değil. Marmara Bölgesi özelinde, ve burada da İstanbul'da fiyatlarda yukarı doğru ivmelenme olduğu doğru. Ama güney, güneybatı, doğu ve güneydoğuya doğru sektöre mercek tuttuğunuzda bir balondan söz edemeyiz. Bir il ismi vererek savunma yapmam tabii ki doğru değil ama önbilgi olması açısından aktarayım: Adana'da konut fiyatları son 6 aylık süreçte aşama aşama düşmeye başladı. Hakeza Karadeniz bölgesi fiyatlara baktığınızda da fiyatlarda düşüş söz konusu. Ne zaman ki; ülke ekonomisi özellikle 7 Haziran seçimlerinden sonra tekrar normal seyrine dönecek, bu bölgelerde de satılmayan, bekleyen evler, yeni inşaat projeleri rağbet görecek. Hanehalkının cebinde, bankasında ev almak için yeterli mevduatı ve kredi çekmek için de gücü var. Sadece bunları doğru zamanda kullanmayı bekliyor Türkiye genelinde vatandaşlar. Seçime kadar da pek bir kıpırdanma beklemiyoruz."
Yukarıda ifade edilenler bir nebze mantıklı gözüküyor.
Asıl patlama olacaksa; bu Dolar/TL kurundaki dalgalanma, maliyetlerin yükselmesi ile fiyatlara zam gelmesi, işçilerin kitlesel olarak işte atılması gibi peşi sıra gelen olayların sonucunda Türkiye'yi (ne yazık ki!) tehlikeli aylar bekliyor! (Özellikle reel sektörü kastediyorum; inşaat da bundan ilk önce dolaylı, hemen ardından doğrudan etkilenecek!)
FED'den şimdilik ses soluk çıkmadığı hâlde, 2,50'leri gördüysek; FED bir de hapşırsa kim bilir neler olur! Gerçi saygıdeğer Y.Bulut kurlardan pek şikayetçi değil ama!...
Bu dalgalanmayı bir de ithalata morfin gibi bağımlı şirketlerimize sormak gerek!...
Acaba Mahfi Hocamız; inşaat balonu var mı, yok mu? Kısa vadede yok ise uzun vadede ne olabilir? gibi sorulara ne cevap verir?
Eğer bir kentte son on yılda konutların ortalama kira getirisi ile ortalama satış fiyatı arasındaki yıl katsayısı 20 yıldan 30 - 35 yıla çıkmışsa orada konut balonu yok demek mümkün değildir.
SilMahfi Bey, aslında konut balonu için bir ayrım yapmak gerekir diye düşünyorum. Amerikanvari bir konut balonu oluşur mu, diye sormak daha doğru olur. Türkiye'de özellikle İstanbul'da muhakkak oluşmuş konut balonu vardır, ama bunun Amerikadaki gibi tüm sistemi patlatacak bir balonun oluştuğunu söylemek mümkün mü?
SilO dönemde yazılanlara göre, amerikada olan olayın, bir kuzudan çok sayıda post çıkarılmasından ibaretti. Yani Amerikalı vatandaş, çok uzun vadeli, düşük faizli bir krediyle kira öder gibi bir ev alıyor, evini ipotek ediyor. Tabi talep çok fazla olunca evlerin değeri artıyor. Aynı vatandaş evinin değeri arttığı için, artan değeri de ipotek ederek kredi kullanıyor. Hatta aynı yöntemle toplamda 3 kez kredi kullananlarda oluyor. Bir ev, karşılığında kullanılan 3 kredi. Bu vatandaş ayağı. Bankacılık ayağı çok karışık, işin içine türev piyasaları giriyor. Evin değeri diyelimki 100 birim, bizde en fazla 75 birimlik kredi kullanılıyorken, orada bu 300 birime çıkmış, örneği yanlış vermediysem. Sıkıntı ortaya çıktığında evler eski değerine döndüğünde verilen ipotekler kredileri karşılamıyor, krediler karşılıksız kalıyor, türev piyasalarını da katın işin içine bankalar zor durumda kalıyor.
Şimdi gelelim bize, bilmiyorum bizde de vatandaşlar evini ipotek edip bir evden 3 kredi çekiyorlar mı? Özellikle konut balonunun oluştuğu söylenen İstanbul'da? Bankaların, o dönemde bizimkilerin türev piyasalarında aktif olmadığı söyleniyordu, türev piyasalarındaki riski ne kadar? Konut kredilerin toplam krediler içindeki payı ne kadar? İstanbul'da kullanılan konut kredilerinin payı ne kadar? Bu soruların yanıtları verilirse amerikanvari bir konut balonu riski ölçülebilir.
Bana göre evet konut balonu her zaman bir risktir, zararı er geç çekilir, ama tüm sistemi çökertecek bir riski yoktur. Çünkü konut kredilerin karşılığı her zaman var, bizim vatandaş bir evden 3 kredi çekmediği için. Bankacılık ayağından bir risk gelmez. İnşaat sektörü, eğer talep bıçak gibi kesilirse sıkıntıya girer. Devlet zamanında otomobil sektörü için ne yapmışsa, ötv indirimi, işçi ücretlerinin bir kısmının karşılanması gibi, gerek varsa inşaat sektörü için de yapar.
Eğer oturacağınız evi alıyorsanız, Türkiye'de asla zarar etmezsiniz.
Hocam, katsayinin 10 yil oldugu cok ornek vardi Istanbul da.
SilDunya lideri olmak bu iste. Kimsenin yapamadi bir isi yapacaksin (veya bozacaksin) ve aynı anda hem kuru, hem faizi hem de enflasyonu yükseltmeyi becerip tarihe gececeksin. Korkarim ki bu daha baslangiz, daha neler gorecegiz bakalim bu gidisle.
YanıtlaSilHocam bu veriler isiginda, temel amaci fiyat istikrarini saglamak olan bir kurum icin mantikli olan sey (onumuzdeki 3-5 ay icerisinde FED'in de faiz arttirma olasiligi ile) faiz arttirimi degil midir? Bunu yap(a)mayan bir kurumun ilerleyen donemlerde akilci kararlar vermesini bir yatirimci olarak nasil bekleyebilirim. Muazzam bir basiretsizlik ornegi oldu bu son yasananlar. 'Epic fail' dedikleri turden.
YanıtlaSilNot: Butun sucu Basci'da gormuyorum.
En azından artık faiz indirimi değildir.
SilAramızda devrime ve devrimcilere laf atanlar hâlâ var!
YanıtlaSilŞu haberi okumalarını tavsiye ederim!
Haberi okurken ve okuduktan sonra;
"Aaa... Bu haberde ne var ki!
Bunlar olağan şeyler!
Dünyanın her yerinde oluyor böyle şeyler!
İstisnalar; kapitalizmin güzelliğini bozmaz!
Sen şimdi bu tekil örneği bir kenara bırakta; Marksist iktisat bu dünyaya ne kazandırdı ondan bahset!
Bu dünyaya kazandırdığınız hiçbir şey yok; yıllardır oturduğunuz yerden sallıyorsunuz!
Sizi gidi klavye devrimcileri, müşkülpesentler!"
Diyenler ve diyecekler çıkarsa; HEPSİNE ŞİMDİDEN AKIL SAĞLIĞI ve VİCDAN DİLERİZ!
9 ŞUBAT 2015
* TÜRKÇE:
HSBC İsviçre'de Türkiye ile ilişkili 3105 gizli hesap var
http://www.evrensel.net/haber/104270/hsbc-isvicrede-turkiye-ile-iliskili-3105-gizli-hesap-var
* TÜRKÇE:
İsviçre'deki gizli hesaplar deşifre oldu
http://www.gazetevatan.com/isvicre-deki-gizli-hesaplar-desifre-oldu-738130-ekonomi/
* TÜRKÇE:
Gizli kasa açıldı, dünya şokta… İşte hesabı olanlar
http://www.taraf.com.tr/ekonomi/gizli-isvicre-hesaplari-sizdirilditurkiyeden-3105-hesap-acilmis/
* TÜRKÇE:
İsviçre'deki gizli hesapların sahipleri açıklandı
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/28154316.asp
* TÜRKÇE:
HSBC'nin İsviçre'deki gizli hesapları sızdırıldı: Türkiye'den isimlerin de olduğu 30 bin kişi!
http://haber.sol.org.tr/dunya/hsbcnin-isvicredeki-gizli-hesaplari-sizdirildi-turkiyeden-isimlerin-de-oldugu-30-bin-kisi
>>>>>
>>>>>
YanıtlaSil* İNGİLİZCE:
"Corrupt politicians,
Drug lords,
Bankers,
Sportsfigures,
Royalty arms dealers held HSBC Swiss bank accounts, HSBC profited from blood diamonds, illegal arms trade"
http://www.techworm.net/2015/02/leaked-docs-hsbc-profited-from-arms-dealers-blood-diamond-traffickers-other-international-outlaws.html
* İNGİLİZCE:
Leaked HSBC Documents Shed Light On Swiss Banking Industry
http://www.npr.org/2015/02/09/384865935/leaked-hsbc-documents-shed-light-on-swiss-banking-industry
* İNGİLİZCE:
HSBC files show how Swiss bank helped clients dodge taxes and hide millions
Data in massive cache of leaked secret bank account files lift lid on questionable practices at subsidiary of one of world’s biggest financial institutions
http://www.theguardian.com/business/2015/feb/08/hsbc-files-expose-swiss-bank-clients-dodge-taxes-hide-millions?CMP=share_btn_tw
* İNGİLİZCE:
Cash pilgrims and bricks of money: HSBC Swiss bank operated like cash machine for rich clients
http://www.theguardian.com/business/2015/feb/09/hsbc-files-swiss-bank-cash-machine-rich-clients?CMP=share_btn_tw
* İNGİLİZCE:
HSBC admits Swiss bank failings over client taxes
http://www.reuters.com/article/2015/02/09/us-hsbc-leak-taxavoidance-idUSKBN0LD01H20150209
*
Haberi okuduktan sonra daha fazla bilgi sahibi olmak için şu adresi ve yorumları sabırla okuyunuz!
http://www.mahfiegilmez.com/2015/01/yunanistan-turkiye-ve-tsipras.html
Dünyanın 1 numaralı “kapitalist” ülkesinden bir örnek vererek mesajımı sonlandırayım:
“...
‘Bankacılık’ denen sistem tamamıyla yoldan çıkmış bir sistemdir.
Bu sistemi, tüm kurumlarımızda ve tüzüklerimizde izi kalmış bir tür ‘leke’ olarak değerlendiriyorum.
Eğer boğazlarına kadar yolsuzluğa batmış kumarbazlar tarafından çok uzun zamandır darbe yiyen bu sistemi temizlemezsek, sistem olağan akışı içinde kendi kendini yok edecek;
Ve hattâ şu anda insanlarımızın kazanımlarını ve morallerini bu akış içinde silip süpürmeye devam ediyor.
‘Finanse etmek’ veya ‘kaynak yaratmak’ dediğimiz şeyi kendi çapımda değerlendirdiğimde;
Bir kuşağın çok büyük bir bölümünün altına imza attıkları bir borçtan kurtarılması, durumuna ulaşıyorum.
Kainatı yaratan gücün koyduğu kurallara göre; her kuşak eşit şartlarda dünyaya gelir.
Bu gücün insanların hayatlarını sürdürebilmesi için yarattığı yeryüzündeki her varlığı özgürce kullanabilmeleri ile ilgili;
Nasıl ki kendilerinden önceki kuşaklar borçsuz geldiler ve borçsuz gittilerse,
Aynen onlar gibi şimdiki kuşakta bu dünyada bir kiracıdır, sonucuna ulaşıyorum.
Ve sizinle aynı fikirde olduğumu tüm içtenliğimle bildiririm:
‘BANKA’NIN BİZZAT KENDİSİ VE BUNLA İLİŞKİLİ HER KURUM;
DÜZENLİ ORDULARDAN DAHA TEHLİKELİDİR!
‘Finanse etmek’ sözü ile gerçek anlamı perdelenen durum:
‘Para harcama prensibi’ ile şimdiden tüketilen kaynağı gelecek kuşakların sırtına bir ‘borç’ olarak yüklemekten,
İstikbalimizde dolandırıcılık yapmaktan başka bir şey değildir!
...”
Thomas Jefferson
ABD 3. Başkanı
&
“Bağımsızlık Bildirgesi”nin temel yazarı
( Yukarıda okumuş olduğunuz alıntı;
28 Mayıs 1816’da
Dönemin Virginia senatörü John Taylor’un, artık emekli olan Jefferson’a gönderdiği mektupta;
Genel manâda “bankacılık” (ve özelde ise “merkez bankası”) üzerine sorduğu soru üzerine Jefferson’ın verdiği cevaptır!
Cevabın İngilizce aslını şu adresten öğrenebilirsiniz:
http://oll.libertyfund.org/quotes/187 )
Devrimci sevgi ve saygılarımızla!
Her işi ahlaka ve yasalara uygun yapanlar olduğu kadar ahlaka ve yasalara aykırı yapanlar da vardır. Bu bankalar için de böyledir bakkal için de böyledir. Sadece işin boyutu farklıdır. Buradan giderek bütün bankaları, bankacıları dolandırıcıymış gibi sergilemek son derecede yanlış bir iş olur.
SilProf. Dr Gultekin Cetiner , Prof Dr Mete Gundogan havadan para ureten bankalara savas acmis durumdalar ilginizI cekebilir.
SilHocam bu yazınızın ana fikri:
YanıtlaSil"İktisatçı;
Dün açıkladığı bilgilerin,
Bugün niçin tutmadığını,
Yarın izah edecek kişidir."
Saygılarımızla...
Tam öyle değil.
Sil"İktisatçıları falcılardan ayıran tek şey ilk gruptakilerin tahminlerini varsayımlara dayandırmasıdır.
Türk iktsatçılarını öteki ülke iktisatçılarından ayıran şey varsayımlarını daima bozacak politikacıların varlığıdır."
Güzel oldu bu söz valla.
Greenspan demisti galiba "Dinamik Stokastik Analiz benim merak ettiğim tum degiskenleri sabit kabul ediyor". Iktisattaki sorun da bu sanki. Bu kadar siyasi riski sabit kabul edip sonra yarını tahmin etmeye calisimak :)Olmayacagi muhakkak. Ama baska çare de yok.
SilNot: Bizi hocalarimiz insan rasyonel davranir diye kandirdilar. :)
Aslında insanlar rasyonel davranıyor. Çünkü siyasetçinin irrasyonelliğine bir süre sonra alışıyor onu rasyonalize ediyor. Ben buna 'irrasyonelliğin rasyonelleştirilmesi" adını veriyorum.
SilHocam, biraz taraflı bakmışsınız.
SilEn sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: Herkesin rasyonelliği kendine! (Hele hele 'iktisat'ta!)
Kısaca:
Hükümet, iktidarda kalmak için çeşitli yollar kullanır.
En önemli yollardan biri ekonominin büyümesini düşürmemek; sürekli yükseltmektir.
Mevcut hükümet, elinde tuttuğu seçmeni korumak ve üstüne yeni seçmen de kazanıp tekrar iktidara gelmek için; dalgalarla savrulan ekonomiyi dizginlemeye yöntemler arıyor: Keynes ile Smith'i birbirine vurdurmayı bile göze alabiliyor; varın gerisini siz düşünün!
X tarafı rasyonel davrandığını her fırsatta iddia ve seçmen kitlesini etkilemeye devam ediyor.
Buna mukabil:
Y tarafı da rasyonel davrandığını söylüyor, X'in söylediğinin rasyonellik ile uzaktan yakından ilgisi olmadığını iletiyor.
Bu çetrefilli duruma 'Game theory'nin Türk usülü diyebiliriz!
Bu durumda insanların rasyonel davrandığını söyleyemeyiz; en doğru kelime 'oportünist' yani 'fırsatçı' davrandıkları olur!
Açıklayayım:
Kimya ve biyolojinin bizlere öğrettiğine göre; yoğurt beyazdır. (İktisat'ta hangi renk olduğu tarihte hiçbir zaman belli olmamıştır! Bugün de belli değildir, yarın da belli olmayacaktır!)
Ama birileri; 'yoğurdun siyah olduğuna inanalım, değişen ne olur ki' diye ortaya söylemler atınca, ve bu söyleme karşı mücadele edecek kişiler meydana çıkacakları yerde muazzam suskunluk devam ettiği için; toplumun geneli 'kasten devam eden yanlışı izleyip' fırsatçı davranarak kendi şahsi kârını arttırmaya bakar! Gün gelir, yoğurdun beyaz olduğu tekrar rağbet görür; o zaman (yeni) koşullara göre oportünist davranır!
İktisat denen şeyin içinde 'insan' denen faktörün niçin ağır bastığını işte yukarıdaki sebepten ötürü sürekli hatırlatıyoruz!
İktisat, bir beşeri alandır; dünya genelinde, her yerde aynı değildir; misal fizik gibi yasaları yoktur!
'Game theory'ye giriş yapmadan önce ve yukarıda yazılan kısa örneği daha derinlemesine idrak etmek için 'Fuzzy logic' ve 'Fuzzy concept' kavramlarını araştırmanızı tavsiye ederim.
_____
Rasyonel olmak, rasyonel olmak için çabalamak; ilk önce erdemli olmayı, ilk önce etik değerleri eritmemeyi şart koşar!
Oportünist davranmak için bir olayın rasyonelite içerip içermemesine bakılmaz! Eğer kesin fayda (pure pragmatism) var ise; orada oportünist davranış da vardır!
Rasyoneliteden uzaklaşmak; etik değerlerden kopuş ile başlamıştır. 300 yılı aşkın süredir bu kopuş devam etmektedir! Günümüzde en tehlikeli evrelerinden birini geçirmektedir!
Olayların içinde rasyonelite olup olmamasını dikkate almadan daima 'oportünist' davranmayı şart koşan; sistemin ta kendisi 'kapitalizm'dir!
(Örnek:
Çin ve Tayvan'da devasa fabrikaları olan 'Foxconn' şirketi; istihdam ettiği 1 milyon 200 bin den fazla insanın çok büyük bir bölümüne -- 400.000 - 700.000 kişi arası beden gücü ile çalışıyor -- 'bullying'in feriştahını uygulayarak çalıştırıyor, bir hayvanın bile barınamayacağı koşullarda ikâmet sağlıyor, ücret politikasından bahsetmem üzüntüden psikolojik destek almanıza yol açar vb.
Buna mukabil:
Bu fabrikalardan çıkan tırlar, uçaklar dolusu 'Akıllı cep telefonu'nun dünya geneline -- ama özellikle 'Batı ülkelerine' -- cix cix reklam & pazarlama kampanyaları ile fahiş fiyata satılması sonucuyla 'Surplus value -- Mehrwert --' unutulup gidiyor!)
Kapitalizmi kendi ellerimizle ortadan kaldırmadan; rasyonel düşünceye de, etik değerlerin tekrar ciddiye alınmasına da dönüş olmayacaktır!
Klişe örnek olduğu söylenir; fakat ilk adımı atmak için şu eser elzemdir:
The Protestant Ethic and the Spirit of Capitalism (Protestan Ahlâkı ve Kapitalizmin Ruhu) (Max Weber)
Bu eserle başlamak üzere diğer yüzlerce, binlerce eser ve araştırma raporu sonuçları sabırla incelenmelidir.
İnsanların rasyonel, Türkçe söylersek akılcı davrandığı varsayımı, aslında bir başka varsayıma dayanıyor. O varsayım da insanlarda, örneğin "çalıyorsa benim paramı çalıyor size ne?" diyen adamda akıl olduğu varsayımı. Temeldeki bu varsayımın geçerlilik derecesi kuşkusuz ona dayanan, İnsanların rasyonel davrandığı varsayımının kaderini de belirliyor.
SilSayın Ersoy,
SilYaptığınız açıklamanın kökü yine, yeniden insanlardaki 'oportünist' yani 'fırsatçı' davranışa işaret eder!
Vatandaşların çok büyük bölümü, eğer bir gün mevcut hükümet gider yerine bir başkası gelirse; kendi hayatlarında muazzam değişiklik olacağını beklemez. Yönetim erkinin bir toplumun kılcal damarlarına kadar yayıldığı, o en şaşalı günler takriben 50 küsür yıl önce bitti (günümüzde birçok ülkede de bitmeye yüz tutuyor.)
(NOT: Yönetim erklerinin, devletlerin, hükümetlerin vb. güçlerinin azalması iyiye işarettir. İnsan beyninin, duygularının, hayatının üstüne tahakküm kuran, binyıllara yayılan bir anlayışın yavaş yavaş yok olmaya başladığını müjdeler. Şimdi asıl tehlikeli olan ve önlem almamız gereken durum; 'devletlerin' yerini artık 'şirketlerin' almaya başlamış olmasıdır! Yani perde arkasında sadece yöneten 'kişi ve kurumlar' yer değiştiriyor! Asıl mesele; kapitalist sistemi temelinden ortadan kaldırmak, ve sömürünün egemen olmadığı sistemler kurmak için kafa yormak, mücadele etmektir!)
Kapitalizmin temel sütunları 300 küsür yıl önce dikilirken, dikkatle plânlanan alanlardan biri; 'etik değerler' sahası ile 'ekonomi & ticaret' sahasını birbirinden olabildiğince uzaklaştırmaktı! 1960'ların ikinci yarısından günümüze değin; bu ölümcül plânın büyük başarıyla işlediğini siz de, biz de gözlemliyoruz!
'Çalıyorsa benim paramı çalıyor size ne?' düşüncesi günümüzün 'oportünist' yaklaşımıdır. Yarın (eğer) yeni bir hükümet veya koalisyon iktidara gelirse; aynı vatandaşın hayatında büyük bir değişiklik olmayacaktır. Bir gün iktidar değişirse ve bu vatandaşın kapısı tekrar çalınırsa, röportaj esnasında kendisine sorulan soruya verdiği cevaba (...size ne?) utanmak aklına kolay kolay gelmez; çünkü 'kapitalizm' bu vatandaşlarımızın çoğuna 'etik hayat'ın ne ifade ettiğini unutturmuştur! Bugün de yüksek hızda unutturmaya devam etmektedir!
Tekrar hatırlatmak gerekir:
Oportünist davranmak için bir olayın rasyonelite içerip içermemesine bakılmaz! Eğer kesin fayda (pure pragmatism) var ise; orada oportünist davranış da vardır!
Olaylara akılcı yaklaşıp yaklaşmamak 'kapitalizm'de önem arzetmez! Topluma pompalanan yegâne anlayış; 'oportünizm (fırsatçılıktır)'! Yukarıda 'siyah yoğurt' örneği ve 'Surplus value (-Mehrwert- veya -Artı, artık değer-)' kavramı bunun için verilmiştir!
Saygılarımla
Sayın "Adsız",
SilYazımdan esinlenerek yaptığınız ilginç yorumları ilgiyle okudum. Yorumlarınızı ayrıntılı olarak burada tartışmak olanaklı değil. Genel yaklaşımı, görüşlerime aykırı bulmadım. Birkaç konuya kısaca değinmek isterim. Etik değerlerin kapitalizm dönemindeki erozyonu ortada, ama önceki sınıflı üretim biçimlerinde de çıkarlar söz konusu olunca etik değerler önem taşımazdı. Aslında o zaman günümüzdeki anlamıyla etik kavramı bile yoktu. Her sınıfın kendi içinde geçerli farklı "ahlaklar" vardı. Köle sahiplerinin ya da feodal beylerin "ahlak" larında bir etik değer olmadığı gibi günümüzün kapitalistlerinin "ahlak" ı da etik kaygılar taşımaz.
"Asıl mesele; kapitalist sistemi temelinden ortadan kaldırmak" konusuna gelince: Bu gün dünyada ekonomik ve politik yapıya egemen olan Mali Sermaye' nin çılgın açgözlülüğü dışında, kapitalizmi tehdit eden bir şey yok. Ama o çılgın açgözlülük denetim altına alınamazsa, yol açacağı krizlerle, kapitalizmi yıkacak güçleri ortaya çıkaracağını görebiliriz.
Saygılarımla.
varsayım tablonuz eksikmiş, bundan böyle RTE faktörünü de koyarsanız tahminleriniz daha isabetli olur
YanıtlaSilTablonun neresine koyabilirim bilemiyorum. Çünkü ekonomide her şey öyle ya da böyle rasyonellik varsayımına dayanır.
SilHocam merhaba
YanıtlaSilMB bankasına uygulanan mobbing ve bullying ne zaman sonuçlanır?
Teşekkürler
Hocam merhaba
MB bankasına uygulanan mobbing ve bullying ne zaman sonuçlanır?
Teşekkürler
Seçimden sonra belki.
Silhocam dolardaki artış anlaşılabir (en azından gündemde oldugundan artış sebpleri konuşuluyor) ancak euro'nun dolardaki artışa paralel bir artış içinde omasının sebebi nedir acıklayabilir misiniz?simdiden tesekküeler hoacm.
YanıtlaSilAslında Euro/Dolar kuru pek değişmiyor. Yani Euro Dolara karşı pek değer kazanıyor. Konu bizim paranın ikisine birden değer kaybetmesiyle yani bizim hatalarımızla ilgili.
SilHocam ben bu merkez indirmeli yaziniza yorumda demistim hatirlarsaniz faiz indirmenin cok erken ve yersiz olacagini- En azindan eskilerin tabiri ile karlarin erimesini beklyecektik yani Mart sonu Nisan donemi. O donem neden bu zamana kadar faiz indirilmemesi gerektigini de zaman ve sartlar(petrol fiyatlari seyri, fed siyasasi, avrupada neler olacak, ilk ceyrek rakamlar. 2014 tamami buyume performansi verileri datalari ) bakimindan argumanlarimla ifade etmistim. zaman ve sartlar bakiminda bekle gor politikasi uygulamaliydi bekleyim gorup datalari elde edip ona gore hareket etmeliydi demistim en azindan bahara kadar. Siz karsi cikistiniz Zaman ve sartlar acik konusmak gerekirse beni hakli cikardi. Eger gercek bir bagimsiz merkez bankasi olsaydi rasyonel dusunup faizlere hic dokunmasaydi bugun bambaska yerlerde sartlarda dusunuyor olacaktik. Merkez Ocak toplantisindaki faiz karari ile gelecek enflasyon akibetini riske soktu. Gelecekte yapabilecegi ya da yapma sansini faiz indiirm alanini darlastirdi. Cok daha ileri giderek piyasanin bir kuklasi oldu. Mart sonu nisanda faizleri 50 puan sonralari da yaz donemi boyunca 25*3 toplamda 1.25 baz puanda indirseydi hem buymeye katki saglardi isiszlige hem de enflasyonla ciddi bir durus sergilerdi. Ha bundan sonra ne olur acik konusayim bu sartlarda birkain faiz indirmeyi acil bir toplantiyla faiz arttirimi bile olur onumuzdeki surecte.
YanıtlaSilHocam sözünüz "İktisatçıları falcılardan ayıran tek şey ilk gruptakilerin tahminlerini varsayımlara dayandırmasıdır.
YanıtlaSilTürk iktisatçılarını öteki ülke iktisatçılarından ayıran şey varsayımlarını daima bozacak politikacıların varlığıdır." cok gercekci ve dogru.
Teşekkürler
Silhocam bir ülkede faiz indirip para likiditesi azaltmak nasıl olur sizce azaltılan likidite faiz indirimi telafi edebilr mi yani enflasyon üzerindeki baskısı azaltılabir mi değerli yorumlarınız için teşekkürler
YanıtlaSilEvet ama bunlar geçici çözümler. Hatırlarsanız TCMB bunu bir kaç kez denedi. Bir süre sonra piyasa boğulmaya başlıyor, işsizlik artmaya yöneliyor.
SilHocam yazı için teşekkürler. Konut balonu elbetteki var ama orta gelir düzeyindeki ve daha düşük düzeyde geliri olanlar için yapılan konutlar da balonun sanıldığı kadar şişmedi kanaatindeyim. Nüfusu artan Türkiyede yeni evlenen çiftler takılan altınlardan gelen birikimin üzerini konut kredisi artı tüketici kredisiyle tamamlayıp ilk evlerini aldığına çevremden şahidim. Oturduğum muhitte 80 bin-150 bin aralığında değişen mülk bedeli 400-600 aralığında kira bedeli mevcut. Gayrimenkul sayısı fazla olan ev sahipleri kira sözleşmesini daha düşük gösterip 12 aylık gerçek kira tutarında senet alarak kiraya veriyorlar. Belki bu ''kayıt kaçakları'' balonu daha yüksek gösterebilir. Kayıt kaçağı yakıştırmasını Elektirikteki ''kayıp kaçak bedeli''den esinlenerek yaptım hatam varsa affola. Hocam yazı için tekrardan elinize sağlık
YanıtlaSilHocam iyi geceler.
YanıtlaSilBir önceki yazınızda faiz kurun artmasıni izliyor demiştiniz. Bugün ise bunların daha da arttığını görüyoruz. Gösterge faiz politika faizinin üzerinde enflasyonda tahminleri tersine dönmüş durumda. Merkez bankası bu durumda faiz indirimine gitmemesi ile doğru bir adım attığını naskı yapan koşilere de göstermiş olacak. Peki 24 şubat tarihinde beklenen faiz indirimi veya koridorundaki değişmeler ne yönde olacaktır. Bu beklentilerde ne gibi değişmeler olur ? Teşekkür ediyorum.
Ben bu saatten sonra TCMB'nin 24 Şubatta faiz indirimi yapmayacağını düşünüyorum.
Silsanayi üretimiyle, büyüme arasında oldukça yüksek bir ilişki var. diğer taraftan ihracatın TL değeri ile sanayi üretimi arasında %90 civarı bir korelasyon var. eğer 2015 Şubat'ta, bir önceki ayda olduğu gibi 10,8 milyar dolar ihracat yaparsak, ihracatçının Şubat 2014'teki TL hasılatı elde etmesi için kurun 2,47 olması gerekiyor. işin bu tarafı sanırım ekonomi yönetimini seçim öncesi daha çok ilgilendiriyor çünkü seçime küçülen bir ekonomi ile girmek istemeyeceklerdir. ayrıca Türk halkı önemli miktarda döviz mevduat ve altın tuttuğu için kurdaki artış servet etkisiyle tüketimi artırıcı yönde etki de yapabiliyor.
YanıtlaSilSeçimde oy ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki diğer bütün göstergelerden daha fazla etkili görünüyor.
SilHocam sene sonu dolar tahmininiz hala 2.40 mi
YanıtlaSilO tahmin öteki verileri elde etmek için yapılmış zorunlu bir tahmindi. Çünkü benim kullandığım modelde diğer gösterileri tahmin edebilmek için USD kurunu girmek gerekiyor.
SilHocam, son zamanlarda sıkça tartısma konusu olan faiz oranının indirilmesiyle ilgili "herseyde en iyisini bilen" Erdogan aynen şöyle bi açıklama yaptı:
YanıtlaSil"Faiz ve enflasyon dogru orantılıdır"
Hocam sizce bunu neye dayanarak soylüyor iktisat biliminde böyle birsey nasıl münkün olabilr? iktisadın en temel kurallarından birisi bunun tam tersi degil mi? Ya da bunu bilm karsıtı söylemini adet edinmisliginin bir teamülü olarak mı gerekir?
Tesekkürler.
Hiç bir bilgim yok emin olun.
SilR.T.Erdoğan'ın adeta obsesif kompülsif bir yapıyla konuya yaklaşması belki de çok basit bir sebebe dayanıyor olabilir:
Sil"Faizin yüksek olması; Türkiye'de uygulanan yüksek faiz ile kazancını arttıran, hem içeriden hem dışarıdan 'sıcak paracılar'ın iştahını kabartıyor!
Bu insanların resmiyette kayıt altında gözükmemesi, bu ülkeye yol geçen hanı gibi; faiz yüksekken girmelerine, faiz düşerken de ülkeden çıkmalarına olanak sağlıyor!
Adeta ağız birliği yapmışçasına, seslerini çıkarmadan, topluca ve çok hızlı hareket ettikleri için; Türkiye'nin sırtından kazandıkları paranın haddi hesabı yok!
Hattâ işlerinde o kadar profesyoneller ki; enflasyonun yüksek olduğu yanılsamasını bile, sırf yüksek faizden istifade etmek için; bu 'sıcak paracı'lar yaratıyor!
Bu düzenbaz hareketlerin ceremesini de; benim vatandaşım, benim sanayicim, benim reel sektörüm çekiyor!
Yani enflasyonu yüksek gösterten de,
Bu sayede yüksek faizden kazanan da hep aynı kişiler; 'sıcak paracı'lar!
Ben de diyorum ki;
İndirin şu faizleri, bu kumarbazlar alsınlar ağızlarının payını!
Merak etmeyin:
Faiz düştüğü an, bu spekülatif hareketler de durgunlaşacağı için; yine kendilerinin yarattığı suni enflasyon da kendiliğinden düşecektir."
R.T.Erdoğan'ın yukarıdaki ifadesi; şimdilik sadece Türkiye özelinde bir konu gibi gözüküyor.
Dünyanın başka ülkesinde bu kadar profesyonel ve güçlü olan 'sıcak paracı'lar var mı, geçmişte hiç oldu mu; Mahfi Hocamın ne cevap vereceğini merak ederim?
R.T.Erdoğan, ifadesine destek bulmak için; Türkiye ile hiçbir benzerlik göstermeyen ABD, İngiltere, Japonya gibi başka gezegenlerin 'düşük faiz uygulamasını' baz alıyor. Yanlış ülkeleri kendine referans seçtiğinin farkında mı; bilemiyoruz!
Eğer R.T.Erdoğan:
Çok ama çok uç gözüken yukarıdaki yaklaşımını ispatlarsa;
O zaman 'faiz & enflasyon & büyüme' üçgeninde 'spekülatörlerin (sıcak paracıların) faktörleri nedir?' sorusunu bütün dünyaya sordurmuş olacak;
Ve böylece iktisat aleminde uzun dönemdir hasır altı edilen bir sayfayı tekrar açmış olacaktır!
R.T.Erdoğan'ın durduğu yerden bakınca; kendi içinde tutarlı olduğu kanaatindeyim!
(Bunları söylerken taraf tutmadığımı, sadece naçizane gözlemimi aktardığımı belirtirim!)
Mahfi Hocamızın cevabını bekliyoruz?
"Enflasyonu yüksek göstertmek" nasıl bir durum, ben anlayamadım. Harici unsurlar, yani bu "faiz lobicileri" nasıl oluyor da ülkedeki milli ve hatta çoğu kişinin bizzat hükümetin güdümünde olmakla suçladığı kurumların verdiği rakamları manipüle edebilirler ki? Enflasyonu belirleyen ve resmi rakamları söyleyenler Erdoğan'ın denetim ve erişimi haricindeki unsurlar mı, yoksa bu kurumlar da mı hedef oluyor yavaş yavaş? Aksine çoğu kişi bu rakamların olması gerekenden düşük olduğu iddiasındadır. "Pinpon topu, at nalı vb ile enflasyon sepeti mi olur?" diye sorup dururuz hep.
SilKendi içinde tutarlı olmak meziyet değil, dış gerçekler karşısında argümanlarınız ne derece geçerlidir buna bakmazsanız bilimsel olmaz.
Belki espri olarak güzel ama ekonomi politikası birilerine ekonomik sistemin nasıl işlediğini öğretmek için kullanılmaz ki. Bu işin kitapları var. Her şey uygulamada öğrenilecek diye bir şey yok. O çok pahalı bir eğitim olur.
SilTürkiye bu eğitimi zamanın Başbakanı Çiller'e vermişti ama bu eğitimin maliyeti BBB olan reytingin B'ye düşmesiyle sonuçlandı.
Silusd global olarak kurlara baskı yaptı, oradan golü yedik zaten.. petrol ise 100lerden 50lere düşerken bir sürü fırsat verdi.. (çevredeki ihracat ,turist kayıpları da olacak maalesef ) tüm bunlar olurken tcmb başkanı faiz kararlarını sürekli yanlış zamanlama ile ve hatalı yönde ve oranda verdi.. doların belini kırıcam demekle kalmadı bugüne kadar hatasının üzerine hükümetle çekişmeye devam ediyor.
YanıtlaSilbence son olarak faizi öyle bir zamanda indirecek ya da istifa edecek ki, kriz çıkaracak gibi görünüyor maalesef.
Bunu bilemeyiz.
SilHocam bugün 11 de ekonomi programında 70 li yıllardaki petrol krizi sonrasinda ABD nin faizleri %20 ye çektiğini ve enflasyon oranının düştüğünü söylediniz petrol krizi maliyet enflasyonu olduğu için faizin indirilmesi gerekmez mi enflasyonu dusurmek adina çünkü önceki bir yazinizda maliyet enflasyonunda yatırımın maliyetini yani faizi düşürmek enflasyonu düşürür demiştiniz
YanıtlaSilEvet ama o tarihte ABD'de sadece maliyet enflasyonu değil önemli oranda maliyet enflasyonu da vardı. Aslında yayında onu söylemeyi atladım. Petrol fiyatı bir kez artmıştı. Bu enflasyon değil pahalılık getirir biliyorsunuz. Çünkü sonra o arttığı yerde kaldı. Ama talep enflasyonu vardı yani talepteki artışın yarattığı fiyat artışı sürekliydi.
SilHocam, cevabınızı yazarken; "...önemli oranda talep enflasyonu da vardı." demek istediniz; doğru mu?
SilYanlışlıkla gözden kaçırmış olabilirsiniz?
Evet kesinlikle. Çok komik olmuş.
SilSayın Hocam, Merkez Bankası doların ateşini nasıl düşürmeli ve hükümetin üzerine düşen görev nedir?
YanıtlaSil(1) Susmak, susmak ve de susmak (2) Faiz takıntısından kurtulmak
SilCITI'nın açıklamasına göre petrol fiyatları 20 dolar/varil e kadar inebilir. O zaman tüm dengeler değişir. Bunun Türkiye ekonomisine etkisi hakkında tahmin yürütmek veya öngörü yapabilmek oldukça güç. Can alıcı soru: petrol fiyatlarındaki bu düşüş küresel resesyonu azaltır mı? Yoksa daha mı büyütür? Petrol karteli el değiştirdi diyorlar. Alternatif bir enerji senaryosu mu var dünyanın?
YanıtlaSilDünya genelinde 'talep' yerlerde sürünürken; petrolün bedava dağıtılması bile hiçbir şeyi değiştirmez!
Silİktisadın en temel parametrelerinden olan 'talep'in nasıl arttırılacağına; teori üzerine teori araştırması yapıldığı hâlde kallavi bir çözüm bulamıyorlar!
Öyle gözüküyor ki:
Bretton Woods'un temeli üzerinden yükselen dönem belki de 2008 küresel ekonomik kriziyle tepe noktasına ulaştı, ve devrini tamamladı!
Çoktan yeni bir ekonomi çağına girmiş olabilir ama bunu henüz kemiklerimize kadar hissetmemiş olabiliriz!
Dünyanın en gelişmiş ülkesi diye lanse edilen ABD'de işsizliğin azaldığını söylüyorlar. Ama istihdamın içeriğine, kalite düzeyine baktığınızda 'beyaz yaka' diye tabir edilen güruhun; tarihte görülmemiş seviyede işsiz kaldığı ve ilerleyen yıllarda da bu işsizliğin artacağına işaretler var!
Yepyeni bir çağa girmiş olabiliriz. Bakalım Keynes ve Smith'i birbirine vurduran bizler; bu çağın varlığından ne zaman haberdar olacağız!
Keynes'i ve Smith'i Türkçe özet ekonomi kitaplarındaki yarım paragraflık özetlerden değil de aslından okuduğumuzda belki bir şeyler değişebilir.
SilAlan greenspan-turbulans çağı kitabini yeni aldım. Orada da yeni bir caga girildiginden vs. Bahsediyor. By yayinlari türkçe once turkcesini okuyup elimize geçerse bir de cozebilirsek ingilizcesine bakariz.
SilAHMET DAVUTOĞLU:
YanıtlaSil"KİMSE DOLAR'DAKİ YÜKSELİŞ YÜZÜNDEN EKONOMİK KRİZ BEKLEMESİN!"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, dolardaki yükselişle ilgili değerlendirme yaptı.
Partisinin grup toplantısında konuşan Davutoğlu, "Kimse kurdaki hareketlilik nedeniyle kriz beklentisi içinde olmasın. Türk finans sisteminin gücü konusunda herkes bir güven halindedir" dedi.
(http://www.cnbce.com/haberler/ekonomi/davutoglu--kimse-dolar-yuzunden-kriz-beklemesin)
SAAT: 15.33 İTİBARIYLA:
1 DOLAR = 2,4964 TL!
Eskiden böyle olurdu. Maliye Bakanı mesela benzine zam yok derdi. Ertesi gün benzine zam gelirdi.
SilDolara karsi onlem alinmali
YanıtlaSil1) Yurt disina cikis harci 50 lira olmali
2) Pasaport ucretlerine %10 zam yapilmali
3)Faizler 5 baz puan arttirilmali
4)Elektronik esya cep telefonu vb mamullerde %10 otv arttirimina gidilmeli
5)Kozmetik urunlerde otv %10 arttirilmali
6)Otomobilde %10 otv arttirlmali 2000ccnin uzerindeki araclarda %25otv artisi yapilmali
7)Benzinde %2 otv artisi yapilmali
8)KDV gida haric 2 puan arttirilmali
Ya da bütün bunların yerine bu faiz takıntısından kurtulunmalı.
SilVe 1 Dolar = 2,5005 TL ile yeni bir sayfayı açtı!
YanıtlaSilKutlamak için şu iki şarkıyla başlayalım:
1)
Klibi TRT; 31 Aralık 1979 kutlamasından izleyip nostalji yaşamak için,
'Şenay (Yüzbaşıoğlu)'dan gelsin:
https://www.youtube.com/watch?v=Wp25oRXlndY
Honki ponki tonino
Çalına bimbo poriro
Muşi muşi popopo kozizo
Çiki çiki şayne tikitak tok
***
Demedim demedim
Bir şey demedim
Derdimi kimseye söylemedim
Eredem teredim
Herşey meredim
Keltimi şerlere çelteledim
***
Honki ponki tonino
Çalına bimbo poriro
Muşi muşi popopo kozizo
Çiki çiki şayne tikitak tok
***
Çok gerilince sinirlerim
Tutamam çenemi söylenirim
Kulağı vardır
Şşşşşşt heryerin
Zararı küpüne sirkenin
***
Honki ponki tonino
Çalına bimbo poriro
Muşi muşi popopo kozizo
Çiki çiki şayne tikitak tok
***
Hiçbir anlamı yok bu sözlerin
Sadece rahatlamak için söyledim
Sende mi öğrendin, aferin
Haydi gel beraber söyleyelim
***
Honki ponki tonino
Çalına bimbo poriro
Muşi muşi popopo kozizo
Çiki çiki şayne tikitak tok
2)
Kimseye etmem şikayet ağlarım ben hâlime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime
Perde-i zulmet çekilmiş korkarım ikbalime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime
***
Söz: İhsan Raif Hanım (1877-1926)
Müzik: Müzeyyen Senar
http://www.youtube.com/watch?v=_A3T8lRrXgg
Saygılar ve sevgiler...
Sanki gıda fiyatlarındanda bir gol yiyecegiz gibi dduruyor.
YanıtlaSilHocam,
YanıtlaSilG20 toplantısı için Türkiye'ye gelen Janet Yellen'in sizin 11'de Ekonomi programına konuk olacağı teyit edildi.
Kendisine soracağınız ilk soru ne olacak?
Burada ne işin var?
Sileşi Akerlof ile limon problemine çözüm bulmuşlar mı çok merak ediyorum
SilO da size diyecek ki:
SilBen aslında 10 şişe büyük boy Yeni Rakı ve 20 paket lokum alıp ülkeme dönecektim, kendimi birden bire fotoğraf çektirirken ve Ali Babacan isimli beyefendiyle el sıkışırken buldum.
Ve bu hediyeleri sayın Stanley Fischer'a asla vermeyecektim. Çünkü Türkiye'de ondan pek hoşlanmayan bir ahbabım var!
Saygılar
DOLAR 2,70 TL'YE TIRMANABİLİR!
YanıtlaSil(10 Şubat 2015)
ABD Merkez Bankası (FED) eski ekonomisti ve 'Dünya Gazetesi' Yazarı 'Erkin Şahinöz'; dolardaki yükselişi yorumladı:
"Piyasalar bu tip kritik seviyeleri sever. Son yükselişi dolardaki global değer kazancına bağlıyoruz ama bizim merkez bankamız da bu sürece ciddi katkı yaptı. Faiz indireceğim, ara toplantı yapacağım deyip vazgeçmesini piyasa sevmedi."
ARTIK 2,70'İ TELAFFUZ EDECEĞİZ
Yarın (11 Şubat) çok önemli. Avrupa, Yunanistan konusunda karar verecek. Yunanistan'a sürenin uzatılması piyasaları biraz rahatlatabilir.
Ama artık dolarda 2,65 & 2,70'i telaffuz edeceğiz. Birkaç ay içinde 2,70'lere yükseliş oldukça yüksek ihtimal.
TCMB, PİYASA FAİZİYLE MÜDAHALE EDİYOR
TCMB zaten müdahale ediyor. Piyasa faizini yukarı çekti. Belki direkt döviz satmıyor ama piyasa faizini yukarı çekerek müdahale ediyor.
(http://www.cnbce.com/haberler/finans/dolar-270-e-cikabilir)
Hocam Merkez Bankası Başkanı enflasyon yüzde 1 oranında düşerse faizi düşürebiliriz demişti. Burada tam olarak Taylor kuralını mı uygulamayı düşündü sayın Başcı?
YanıtlaSilBence burada faizi düşürmemek için baraj uyguluyor.
SilAYLARDIR TAZMİNATLARINI ALAMAYAN SOMA'LI MADEN İŞÇİLERİ ANKARA'DA!
YanıtlaSilSoma’da 301 madencinin hayatını yitirmesine neden olan facianın ardından aylar geçmesine rağmen tazminatlarını alamayan Somalı maden işçileri bugün taleplerini dile getirmek için Ankara’ya gitti.
ÖLMEDİLER DİYE ADETA CEZALANDIRILIYORLAR!
Sayıları 3 bine ulaşan, tazminatları ödenmeyen işçiler adına konuşan Türkiye Maden-İş Sendikası Başkanı Nurettin Akçul, “Binlerce işçi orada aç... İşçiler ölmediler diye sanki cezalandırılıyorlar” dedi.
Şu zamana kadar ödenmeyen tazminatların tutarı toplam 41 milyon 84 bin TL’ye ulaşmış durumda. Bunun 31 milyonunun 301 madencinin yaşamını yitirdiği Eynez Ocağı’nda, 10 milyonunun da Atabacası’nda çalışan işçilere ait olduğunu dile getiren Akçul, “Bu devlet için çok büyük bir rakam değil. Devlet nerelere neler ödüyor. Ancak işçilerin tazminatları verilmiyor” diye konuştu.
Öte yandan daha önce işten atılan Uyar Madencilik çalışanları da tazminatlarını almayı bekliyor.
TÜRKİYE KÖMÜR İŞLETMELERİ KURUMU'NUN (TKİ) ÖDEME YAPMASI GEREK
Pazar günü yayımlanan ‘Kamu İhale Kanunu’na Göre İhale Edilen Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımları Kapsamında İstihdam Edilen İşçilerin Kıdem Tazminatlarının Ödenmesi Hakkında Yönetmelik’ hükümleri tazminatların asıl işveren olan Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) tarafından ödenmesi gerektiğini belirtiyor.
Akçul, “Binlerce işçi orada aç… Herkes borçlu. İşçilere ikinci bir facia yaşatılıyor” dedi.
Sendika olarak iki talepleri bulunduğunu kaydeden Akçul, taleplerini şöyle sıraladı: “Birincisi TKİ tazminatları hemen ödemeli. İkincisi de işçilerin istihdam edilmelerini bekliyoruz. Devlet yaraları sarmalı. Soma’da insanlık dramı yaşanıyor. İşçiler Ankara’ya gelerek TKİ’de, Meclis’te seslerini duyurmaya çalışacaklar. İşçilerin haklı bir talepleri var.”
http://www.diken.com.tr/tazminatlarini-alamayan-soma-iscileri-bugun-ankarada/
FLAŞ HABER
YanıtlaSil1) 2,50'yi gören Dolar, birçok iktisat ve ekonometri lisans öğrencisinin not ortalamasını geçerek kendini en başarılı konuma yükseltti!
2) Bu başarının üstüne ayrıca TCMB'nin de vereceği burs ile Dolar çift anadal programına başvuru hakkı kazandı! Yuan ile dostluğunu pekiştirmek için Pekin'de bir devlet üniversitesine kayıt yaptıracağı, pasaport & vize işlemlerini hâlletmek için Çin Konsolosluğu'na uğramak üzere olduğu spekülasyonları yapılmaya başlandı!
3) Tarihi rekoru kıran Dolar, başarısının arkasındaki en büyük güç olan T.C. Cumhurbaşkanı'na şükranlarını sunmak için balkon konuşması yapacağı tarih ve saati basın mensuplarına twitter adresi üzerinden duyuracak!
4) Dolar'ın balkonda ne söyleyeceği üzerine 33 ekonomistle yapılan ankette;
Artık daha fazla dolmayıp kendini boşaltacağı yönünde tahmin bildiren sadece 1 ekonomist olurken,
Yeni rekor denemesi için hedefi 3 Lira 99 Kuruş olarak belirleyeceği üzerine tahmin bildiren ekonomist sayısı ise 32 oldu!
Bu tahminleri bildiren ekonomistlerden erkeklerin çoğunun saçının olmaması da dikkat çeken bir diğer unsurdu!
Ayrıntılar geliyor...