TL ile Büyüdük, USD ile Küçüldük

Büyüme nedir?
Büyüme dediğimiz şey bir ekonominin belirli bir dönem sonunda (burada 1 yıl) bir önceki döneme göre ne kadar daha fazla fiziksel üretim gerçekleştirdiğini gösteren bir ölçüdür. Buna reel büyüme de denir kısaca büyüme de denir. Reel büyümede fiyat artışları arındırılarak sadece fiziksel üretim artışı hesaba katılır.   

Önce basitleştirilmiş bir ekonomi örneğini ele alalım
Her zaman basitleştirmek için verdiğim yalnızca ekmek üreten ekonomi örneğini ele alarak konuyu açıklayayım. Para birimi TL, 2013 yılı nüfusu 10 olan ve sadece 1.000 ekmek üreten bir ekonomi düşünelim. Bu ekonomide ekmeğin tanesi 1 TL’ye satılıyor olsun. Bu durumda bu ekonomide 2013 yılının GSYH’sı (1.000 x 1 =) 1.000 TL ve kişi başına gelir de (1.000 / 10 =) 100 TL olarak hesaplanır. 2013 yılı ortalama USD kuru 1,90 TL ise bu ekonominin USD cinsinden GSYH’sı (1.000 / 1,90 =) 526 USD ve kişi başına geliri de (526 / 10 =) 52,6 USD olarak hesaplanır.

Şimdi diyelim ki 2014 yılında bu ekonomide nüfus 11’e çıkmış, ekmek üretimi 1.000’den 1.020’ye, ekmek fiyatı 1 TL’den 1,08 TL’ye ve USD/TL yıllık ortalama kuru da 1,90’dan 2,19’a yükselmiş olsun. Bu ekonomide 2014 yılı GSYH’sı (1.020 x 1,08 =) 1.102 TL olarak hesaplanır. Bu ekonomi nominal olarak [(1.102 – 1.000) / 1.000 *100 =] % 10,2 büyümüş görünür. Buradan fiyat artışını arındırırsak bu ekonominin reel büyümesini [(1.020 – 1.000) / 1.000 * 100 =] % 2 olarak buluruz. Bu ekonominin 1.102 TL olan GSYH’sını 2014 yılı ortalama USD/TL kuru olan 2,19’a bölersek USD cinsinden GSYH’yı (1.102 / 2,19 =) 503 USD ve kişi başına geliri de (503 / 11 =) 45,7 USD olarak hesaplamış oluruz.

Bu ekonominin 2014 yılındaki nominal büyümesi yüzde 10,2, reel (gerçek) büyümesi ise yüzde 2’dir. Buna karşılık USD / TL kuru 1,90’dan 2,19’a çıktığı için uluslararası karşılaştırmalarda dikkate alınan GSYH’sı 526 USD’den (1.102 / 2,19=) 503 USD’ye, kişi başına geliri de hem nüfus artışı hem de kur artışından dolayı (503 / 11=) 52,6 USD’den 45,7 USD’ye düşmüş olur.

Şimdi gelelim Türkiye ekonomisindeki duruma
Türkiye ekonomisinin 2013 yılındaki GSYH’sı 1.567 milyar TL idi. Bu GSYH’yı yıllık USD / TL kur ortalaması olan 1,904 ile USD’ye çevirdiğimizde USD cinsinden GSYH 823 milyar USD, kişi başına gelir de 10.822 USD ediyordu. Ekonomimiz, 2014 yılında 2013 yılına göre yüzde 2,9 reel büyüme gerçekleştirdi ve GSYH’mız 1.750 milyar TL’ye yükseldi. Buna karşılık yıllık USD / TL ortalama kuru 1,90’dan 2,1875’e yükseldiği, bir başka deyişle TL, USD’ye karşı yüzde 15 oranında değer kaybettiği, için USD cinsinden GSYH’mız 823 milyar USD’den 800 milyar USD’ye kişi başında gelirimiz de 10.822 USD’den 10.404 USD’ye geriledi.  

Sonuçta Türkiye ekonomisi TL bazında büyümüş gibi görünürken USD bazında küçülmüş oldu. 2014 yılının ulusal hesaplar açısından özeti budur.

Olumsuz gelişmeler
GSYH’mızın USD cinsinden gerilemesinin ortaya çıkaracağı bazı olumsuz etkiler söz konusu. İlk olumsuzluk; Cari Açık / GSYH, Dış Borç Stoku / GSYH gibi oranlarda ortaya çıkacak artışlarda görülecek. Çünkü gerek cari açık gerekse dış borçlar USD ile hesaplanıyor, oysa GSYH TL ile hesaplanıp sonra USD’ye çevriliyor. Bu durumda orantının altındaki büyüklük küçülünce oran da büyüyor. Yani cari açık ve dış borç yükümüz GSYH düşüşü nedeniyle artmış görünecek. Buna göre 2014 yılı cari açık yüzde 5,7, dış borç yükü de yüzde 49,6 çıkıyor.

İkinci olumsuz etki Türkiye’nin en büyük ekonomiler sıralamasında 17'nci sıradan 18’nci sıraya gerilemesinde görülecek. Türkiye, 2014’de 800,1 milyar USD olan GSYH’sıyla 800,2 milyar USD’ye sahip olan Hollanda’nın gerisine düşmüş bulunuyor.

Üçüncü olumsuz etki Türkiye’nin son 7 - 8 yıldır içine düştüğü orta gelir tuzağındaki yerinin kalıcı hale gelmesi şeklinde ortaya çıkıyor. 7 – 8 yıldır kişi başına geliri bir türlü 10 bin doların üzerine yükseltemeyen Türkiye orta gelir tuzağına saplanıp kalmış bulunuyor.

Yapısal reformları yapmayıp, eski teşvikleri evirip çevirip yeni yapısal dönüşüm programı gibi sunmaya devam edersek olacağı budur. 2015 yılında eğer ortalama kur 2,60 USD/TL olursa GSYH’mız 750 milyar USD’nin altına düşer ve biz Suudi Arabistan’ın da gerisine, 19'uncu sıraya düşeriz.


Yapısal reformlar için kaynak:
http://www.mahfiegilmez.com/2014/03/yapsal-reformlar-rehberi.html

Yorumlar

  1. Hocam Kocaeli de sanayi durdu bugun butun gun. Buyuk bir zarar silsilesi oldu. Annem ben kucukken dis ziyarete komsularla iyi iliskiler icin ikili gorusmeler icin giderken elektrigi keserdi yangin cikmasin diye ben de oyun oynardim. Sonra gelirdi kizardi bize yaramazlik yapsak da yapmasak da efelenirdi. Germanwingste miyiz peki ?Kaptan pilot caylar sirketten daha henuz demedi diger pilot kokpiti coktan terk etmis saate baktim ileri alinmis ama irtifa kaybediyoruz.Turkiye iyi yonetilmiyor hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomi tek başına iyi yönetilebilecek bir alan değil. Demokrasiyi, hukuk sistemini, eğitimi, dış politikayı iyi yönmetmek lazım ki ekonomi de iyi yönetilebilsin.

      Sil
  2. Sayenizde yalancilarin mumu yatsiya kadar bile yanmiyor. Tesekkurler hocam.

    Mehmet Simsek ‏@memetsimsek
    Türkiye ekonomisi

    1990 $198 milyar
    2002 $230 milyar
    2014 $800 milyar

    Küresel krize
    AB borç krizine ve
    Ortadoğu'da kargaşaya RAĞMEN

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kore
      1990 $ 285 milyar
      2002 $ 609 milyar
      2014 $ 1.449 milyar
      Küresel krize
      Çin'deki düşüşe
      Japonya'daki durgunluğa rağmen

      Sil
    2. Sn. M.Eğilmez, kişibaşı milli geliri açıklar iken yanında da kişibaşı milli borcumuzu açıklamamız daha anlamlı değilmi ?

      Sil
    3. Sn. M.Eğilmez 1990 yılındaki T. C. nufusu ile 2014 yılındaki nufusuda GSMH rakkamlarının yanına koymamız tabloyu daha net görmemizi sağlarmı ?
      Ben bilgi amaçlı koyayım , daha net görürüz. 1990 nufus : 56.473.... 2014 kayıtlı nufus : 77.695 ....

      Nufus %37,5 artmış . Tabi ki kayıtlılar ....

      Sil
    4. Kore'nin orta gelirden yüksek gelire geçme başarısının sırrı, otomobil ve cep telefonu gibi ihracat değeri yüksek markalar üretmeyi başarmış olmasıdır, bkz Hyundai, Kia, LG ve Samsung. Türkiye, artık Vestel ile kendi cep telefonunu üretiyor, destek olmamız gerek. Yerli otomobili ise devlet yapmalı. Kore öyle yapmış. Dünyada örneği çok. Renault Fransa devletine ait mesela...

      Sil
    5. Aslında Renault 2.dunya savaşından sonra devletleştirilmiştir. Ancak otomobil kar marjı eskisi gibi değil. Benim önerim insansız araçlar.

      Sil
  3. Hocam korkunç birşey bu.Sanki kendini besleyen bir girdap,kısırdöngü gibi.Gerçi bugün ekonomi bakanımız 2014 büyümemizin Avrupa ülkelerinden iyi olduğu müjdesini verdi.Çok şükür basiretli bir yönetimimiz varda geleceğe umutla bakabiliyoruz.Bu günkü enerji kesintisi ise sadece ufak bir şanssızlık sanırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Buluş yapamayan, ona göre eğitilmeyen bir toplum ancak buraya gelebiliyor.

      Sil
    2. Hocam merhaba, bu eğitim sistemi içinde biraz olsun farklilaşabilmek ve keşfetmeyi öğrenebilmek için ne önerirsiniz?

      Sil
  4. merhabalar hocam , şuan kur aldı basını gidiyor ve MB ve Hükümet arasında faiz indir tartışmaları bunun basşlıca nedenlerinden birisi bu kur hareketlerinden mikro bazda kar elde edenler var ama ülke olarak makro bazda kaybediyoruz ve hala MB Dolar rezervlerini piyasaya neden salmıyor bunun nedeni ne olabilir ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolar rezervini salarak piyasayı etkilemesi mümkün değil. Bunu geçmişte fazlasıyla denedik. Yapısal reformları yapmadan faiz, dolar, kur vb ile sadece yüzeysel düzeltmeler yapmak mümkün. Ötesi yok.

      Sil
    2. Döviz satarak piyasayı etkilemeyi MB bir sene önce denedi milyarlarça doları boşuna harcadı, boyunun ölçüsünü aldı ve sonunda faiz yükseltmek zorunda kaldı. Aslında MB şimdi de döviz satıyor. Günlük 40 milyon dolar gibi sınırlı satışların yanı sıra, dışarıya milyarlarca dolar ödeme yapmak zorundaki kimi büyük kuruluşların piyasadan döviz almaması için, almış olduğu, onlara doğrudan döviz sağlama kararı ile MB, dolaylı yoldan piyasaya milyarlarca dolar döviz vermektedir.

      "MB rezervlerini piyasaya neden salmıyor?" diye sormadan önce, başka başka sorular sormak gerekir."MB'nın kullanılabillir döviz rezervi ne kadardır? MB'nın döviz rezervi, Türkiye'nin her yıl yapmak zorunda olduğu yüz milyarlarca dolar ödemeyi karşılamaya yetecek düzeyde midir? Bir süredir ekonomi yönetiminde görülen telaşta ekonomik büyümedeki düşüşün yanı sıra, bu kaygının da rolü var mıdır?

      Sil
  5. hocam buyeme illizyon yaziniz vardi orada kur dusuk tutarak satin alma gucunu gostermistiniz . şimdi ruzgar tersten esiyor...
    bizim iyi gunlerimiz bu daha da iyiye gitmez
    size bir sorum olacak ekonim bakan kur artiş iyidir ihraacat artar diyor ayni bakan bakin paramiz guclu ekonomi iyiye gidiyor bu tezat degilde nedir... kur yukseldide ihraacat mi arti bizim haberimiz yok,
    sanki dolar karsisinda bizim paramiz tek deger kaybediyor nerdeyse hepsi ayni sanki ihracat yerlerde neden cunku biz dunya hep oyle kalacak yapisal reform diyoruzda daha beter uygulamalari yapiyoruz. dost oldugumuz ulke kalmadi kime satacagiz ki?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kur artışıyla ihracat artarsa ilk iki ayda ihracat niçin yüzde 6,7 geriledi acaba?

      Sil
    2. uretmemek veya fason uretim ihraç pazarinda 148 ulke arasinda siralamamiz 44 nasil orta gelir tuzagindan cikacaz gerci cikmişiz alt tarafa

      Sil
  6. universitelerin durum vahim bana ders vermisler derse hoca vermeyi unutmuşlar hey allahim neler kaldik

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Eğilmez’e ve bu sayfanın ziyaretçilerine hatırlatma:

      “ ÜNİVERSİTELERİMİZİN İÇLER ACISI HÂLİ HER ZAMAN İKİNCİ PLÂNA ÖTELENİYOR! ”

      “ YAŞADIĞIMIZ: KABZIMALLIK! ”

      “ DİPLOMALAR ARTIK KIRTASİYEDEN ALDIĞIMIZ A4 KÂĞITTAN BİLE DEĞERSİZ! ”

      “ TÜRKİYE’DE VAKIF ÜNİVERSİTELERİNİN %70’İ KAPATILMALIDIR! ”

      “ -İSTİSNALAR VAR- SÖYLEMİ; ZEHİRLİ SİSTEMİ MEŞRU GÖRMEYE YOL AÇAR! ”

      “ AKADEMİDE ‘YILDIZ HOCALAR’ KÜMESİ VAR MI ?!
      VE BU HOCALAR ÜNİVERSİTELERDE SÜREKLİ KAYIRILIYOR MU ?! ”

      “ KAPİTALİZM’İ SORGULAMADAN;
      ‘BİLİM’E HAKKINI VERMEK PEK MÜMKÜN GÖZÜKMÜYOR! ”

      Bu sorular ve daha fazlası üzerine ciddiyetle düşünebilmek için;

      Aşağıdaki adresi dikkatle okumanızı tavsiye ederim:

      http://www.mahfiegilmez.com/2015/02/bilim-ve-inanc.html?showComment=1424981158554#c5655288372284381708

      Saygılarımla.

      Sil
    2. oyle sinav hoca ariyorum vize yapsin diye sacmalik mugla uni bu kadar vurdum duymazlar

      Sil
    3. sayın adsız, sizin bir siteniz vs var mı? en azından google hesabı alsanız da yazılarınızı oradan da okusak.

      Sil
    4. Sanırım öncelikle YÖK'ü kapatarak eğitim reformuna başlamak lazım. YÖK, üniversiteleri ortaokula döndürdü.

      Sil
    5. ortaokulmu o iyi hocam anaokulu

      Sil
  7. Hollanda GSYH de gerileyebilir, bu durumda yerimizi koruyabiliriz. Orta gelir tuzağından çıkmak için enerji ve sanayi hammaddelerinde dışa bağımlılığımızın azaltılması şart. Enerjide doğru adımlar atıldı ancak hammadde özellikle plastik hammadde imalatında yapısal sorunlar aşılamadı henüz ama ben ümitliyim. Ve de hep söylüyorum artık kendi otomobilimizi üretmemiz gerekiyor, bu konuda havanda su döven teknoloji ve bilim bakanını esefle kınıyorum... Kabinenin en başarısız kişisi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Hollanda GSYH 'da gerileyebilir. Asıl sorun bizim kişi başına gelir de orta gelir tuzağından çıkamayışımız.

      Sil
    2. hocam büyüme 2014'ten daha iyi olmayacak gibi görünüyor ve dolar kurunun da en azından bu seviyelerde kalması bile bizi orta gelir tuzağından (aşağı yönlü) uzaklaştırır .yani orta gelir tuzağını arar hale gelebiliriz.

      Sil
  8. aa hocam yapisal reform ilk adimda elektrik kesintisi onu da su dogalgaz kesintisi ile yapisal reformlari tamamlayacagiz bakin siz dinlemişleri demek ki......

    YanıtlaSil
  9. Hocam merhaba. Philips eğrisi çalışıyorum. Enflasyon ile işsizlik arasındaki ters yönlü iliskiyi ele alıyor tamam. Ama Friedmanin uzun donem eğrisini alınca isler karışıyor. Friedmana gore kısa vadede trade off geçerli. Hükumet alımlarını arttırırsak çıktı artıyor, işsizlik azalıyor enflasyon artıyor. Ama uzun vadede işçiler enflasyonun farkına varıyorlar. Sorum tam burada . Enflasyonunun farkına varınca neden işsizlik tekrar artıyor ? Reel ücretlerinin artmasını istedikleri icin mı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet o zaman da işten çıkarmalar başlıyor.

      Sil
  10. Hocam güzel yazınız için öncelikle teşekkürler. Benim merak ettiğim durum şu ; oysa GSYH TL ile hesaplanıp sonra USD’ye çevriliyor. Buradaki çok haksız bir durum değil mi. İlla ki su an ki dönemin anapara birimi olan dolarla kıyaslama yapmak gerekir bu hesaplamalar için ama böyle olunca da adaletsizmis gibi bir kavram çıkmıyor mu ortaya?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolar sabitleşme eğilimindeyken bu durum lehimize işliyordu, şimdi TL değer kaybedince aleyhe işlemeye başladı. Başkalarıyla aynı durumda hesaplama yapılıp da kıyaslamaya sokulunca adaletsizlik de ortadan kalkmış oluyor. Bir söz vardır bizde "Elle gelen düğün bayram" diye onun gibi.

      Sil
  11. Hocam öncelikle bu güZel yazınız için teşekkürler. Benim kafama takılan bir şey oldu ;oysa GSYH TL ile hesaplanıp sonra USD’ye çevriliyor. Hocam bu durum haksızlık değil mi biraz. Yani illa ki şu dönemin anapara birimi olan dolarla mukayese edilerek bu tip ortalama bilgiler sunuluyor ama yine de bizim için bir adaletsizlik durumu değil mi? Yurt içinde yükselme var ama dolara vurduğunuz da bir düşüş? Yurt dışındaki vatandaş ile yurt içindeki vatandaşın etkilenisleri farklı oluyor buyuzden değil mi?

    YanıtlaSil
  12. Hocam doların dışarıdaki olaylardan bu kadar çok çabuk etkilenmesi normal mi ? Yani başbakanımız yaptığı ufak bir yorumun etkisi,Yemen deki savaş,petrol fiyatları,yapılan açıklamalar... Yani demek istediğim bir para birimi ülke genelindeki olaylardan neden bu kadar çok çabuk etkilenir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Etkilenen Dolar değil TL. Dolar da etkileniyor ama asıl etkilenen TL. Bir ekonomide işler iyiye gitmiyorsa o ekonomide riskler yükselmiş demektir. Türkiye'nin risk primi CDS 220'ye kadar yükseldi. Bunda birçok faktör etkili. Ekonominin yanlış yönetilmeye başlanması, MB bağımsızlığı ve faiz üzerinde yaratılan gereksiz tartışmalar, AB ile ilişkilerin üyelik aşamasına getirilememesi, çevremizde oluşan ve artan jeopolitik riskler vb. hep TL'nin değerini düşürücü gelişmeler. 2004 - 2008 arasında TL, tam tersine değerini koruyor hatta değer kazanıyordu. Tek nedeni var: Yukarıda saydıklarımın tam tersi yapılıyordu.

      Sil
  13. Sayın Hocam hem TV'deki yorumunuz dikkatlice dinledim hem de yazını dikkatlice okudum. Ülkemizde dolar olarak büyümede gerilerken, TL ile büyüme de son derece sınırlı iken (TÜİK bile en fazla bu kadar gösterebilmiş; sürekli değiştirdikleri hesaplama yöntemleri ile geliri artırmaya, işsizliği ve enflasyonu düşürmeye çalışıyor) sizinde yukarıda belirttiğiniz üzere, bir de nüfus artışını dikkate alırsan kişi başına gelir neredeyse yerinde saymış gözüküyor. Ancak işadamlarımızın ve kazanç kaynağı belli olmayan kişilerin hem TL hem de dolar olarak geliri arttığına göre (milyoner ve milyarder sayısı gibi) nasıl oluyorda GINI katsayısı azalıyor ben anlam veremedim. Acaba orta ve orta üst geliri alt gelir grubuna yakınlaştırarak (ÖTV gibi dolaylı vergileme araçlarlıya) mı Gini Katsayısını düşük gösteriyorlar. Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında Gini katsayısı pek değişmiyor. 2010'dan beri 0,40'da çakılmış duruyor.

      Sil
  14. Üstat, Günaydın.

    Ekmek ekonomisi örneğinizde 2013'e göre nominal olarak 10,2% büyüme hesabı ile bulunan GSMH rakamını 2014 ortalama $ kuruna bölmüşsünüz. Reel büyüme oranına göre hesaplanan GSMH rakamının bölünmesi gerekmez mi?
    Çok selamlar
    Cafer Demir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uluslararası karşılaştırmaları böyle yapıyorlar. Yani ülkenin o yıla ait cari fiyatlarla hesaplanmış GSYH'sını alıp o yılın ortalama USD kuruna bölerek Dolara çeviriyorlar ve USD cinsinden GSYH'yı hesaplıyorlar. Ben de onu kullandım.

      Sil
  15. CB defalarca yorum yaptı MB'nın faiz indirme/artırma/sabit tutma politikası ile alakalı. Bütün bu açıklamalarda dolar biraz daha yükseldi. Okadar çok danışmanı var, Maliye bakanı var, jöleli arkadaş var ki kendisi zaten bu işlerin uzmanı. Anlamadığım nokta şu; Bile bile doların yükseleceğini bunu niye yaptılar? Niye doların yükselmesini istediler. bunun iki tane cevabı olabilir. birincisi; açıklanan verilerde dolara endeksli bir oranı yükseltmek istemeleri ve bunu seçimde kullanmak istemeleri, diğeri ise ki bunu hiç düşünmek istemiyorum dolara yatırım yapmış olmaları. siz ne düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. her ikisi de.

      Sil
    2. Ben kişilerle ilgili yorumlara girmiyorum. Elbette benim de bir düşüncem var bu konularda ama bu blogda bunlara girmiyorum.

      Sil
  16. Hocam bu konu ile ilgili olmasada önceki yazınızla ilgili sorum olacaktı. Önceki sayfada bu konuya benzer soruları büyük bir sabırlılıkla cevapladınız lakin konu ile ilgili çok net bilgi bulmadığımdan izniniz olursa tekrar olacağını da göze alarak tekrar sormak istiyorum şimdiden kusura bakmayın.daha doğrusu sorudan ziyade düşünce tarzımda yada olayı kurgulamamda hata olup olmadığını söylemeniz benim açımdan büyük bir yardım olacaktır.

    Dünya rezervlerinin 12 trilyon$ olduğu yönünde ki haberde, bu rezervlerini tamamının Türkiye'de dolaşımdaki para+bankaların kasasında ki paradan ibaret olan=93,4milyar tl gibi fiziksel Varlığı olup olmadığı yönünde bir sorum olmuştu. Ben bu 12 trilyon$ olarak basına yansıyan tutarın hepsinin fiziki olduğunu düşünmüyorum.çünkü kurguyu şöyle yaparsam ,örneğin;Türkiye rezervlerinin 40milyar$ ını başka bir ülkenin tahviline yada merkez bankasına yatırdığını düşünürsek (bu da genelde fed yada başka bir merkez bankası olabilir) kendisine para yatırılan Amerikan merkez bankası yada başka merkez bankası bu 40milyar$ ile bankaları api işlemi ile fonlayabilme yetkisine sahiptir. Eğer kendisne Türkiye tarafından para yatırılan merkez bankası, yatırılan para ile api işlemi yaparak bankalrı fonlarsa bankalrın eline 40milyar$ geçecektir. Bankalarda bu dolarlarla ithalatçıların ihtiyacını karşılayacak ve parayı başka bir X ülkesine transfer edecektir.söz konusu X Ülkesi'nin merkez bankası da döviz piyasasına müdahale edebileceğinden müdahale ile 40milyar$ I kendi mülkiyetine geçirebilecektir.böylece de X Ülkesi'nin rezervleri aynı tutarda artmış olacaktır. Şimdi geri dönüp baktığımda örneğini verdiğim 40milyar$ ,hem Türkiye'nin rezervinde gözükmekte hemde X Ülkesi'nin rezervinde gözükmektedir.ortada fiziki olarak 40milyar$ var fakat bu 40milyar$ iki ülkenin de merkez bankası bilançosunda gözüktüğünden rezervler 80milyar$ olarak gökmektedir.bu sebeple dünya merkez bankasının rezervleri 12 trilyon$ denirken hepsinin fiziki bir şekilde olduğunu düşünmüyorum bu büyüklüğün bir ksımının kaydi para gibi muhasebe hesapları şeklinde olduğunu düşünüyorum.
    Hocam gerek olayı kurgulamamda gerekse de söylediğim cümlede Yanlış gördüğünüz yer var mı?bu soru günlerdir Aklımı kurcalamaya ve sıkıntı vermeye yettiğinden sorma ihtiyacı hissettim. Tekrardan kusura bakmayın affınıza sığınarak bU soruyu soruyorum Hocam .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok ısrar ederek, aynı soruyu birçok kez sordunuz. Ve cevaplandı aslında. Ama bir şeyi öğrenmek istiyorum sizden, sizi neden bu soru bu kadar sıkıntıya soktu? Neye ulaşmak istediğinizi söylerseniz, cevabı daha kolay bulabiliriz.

      Yanlış anlamayın, yeter artık sormayın, anlamında değil. Cevaplanıyor, ama siz tatmin olmuyorsunuz. Demekki asıl soruyu sormuyorsunuz?

      Rezervlerin tamamı banknot/fiziki para değil. Banknot yerine tahvil olması, rezerv niteliğini yok eder mi? Kasada tutmayı düşünüyorsanız, fiziki olarak orada öylesine duracağına, tahvil yoluyla faiz yani gelir kazandırması daha iyi değil mi?

      12 trilyon USD rezevlerin 2 trilyon USD veya 10 trilyon USD lik bir fiziki paradan oluşması sizi hangi sonuca ulaştıracak?
      Bunu bizimle paylaşabilir misiniz?

      Unutmayın Kaydi para = banknot para/fiziki para


      Sil
    2. Hay yaşa adsız arkadaş. Bu soruyu beşinci kere cevaplamaktan kurtardınız beni. Ayıp olmasın diye her seferinde cevaplıyorum ama giderek yorulduğum için cevaplarımın da kalitesi düştü.

      Sil
    3. Adsız bey yada hanım ;son derece nazik yaklaşımınız için teşekkür ederim. Fakat keşke bilmediğim bir şey söyleseydiniz beni daha da memmun ederdiniz. Dediklerinizin yanlış bir tarafı yok bende bu dediklerinize Aykırı şeyler söylemedim zaten. siz olaya sadece basit bir taraftan yani tek bir merkez bankası acısından yani mikro perspektifden yaklaşmışınız.elbette merkez bankalarının kasasında banknot yerine tahvil olması rezerv niteliğini kaybettirmez. Örneğin;bugün Türkiye'de banknot olarak banka kasaları da dahil 93.4milyar tl var gözüküyor halbuki m3 para arzı 1.1trilyontl . Bizim içinde asıl olan ,satın alma gücü yaratan M3 para arzıdır zaten, orda sorun yok.

      Adsız bey/hanım 2 trilyon$ yada 10tirlyon$ ın fiziki olarak olup olması beni inanılmaz muhteşem sonuçlara ulaştırmayacak ama merakımı giderecek bu sizce yeterli sebep değil mi ?bana göre bilim merakla başlar merakla devam eder.merakın Bittiği yerde bilimde biter.lafı fazla uzatmadan neyi merak ettiğimi kısaca örnek vererek açıklarsam;

      Örneğin:TCMB rezervlerinde fiziki olarak duran 10milyar$ ını Amerikan tahvillerine yatırdığını düşünelim. türkiye,Amerikan tahviline 10milyar$'ı yatırsa bile kasasında 10milyar$ Tahvil olarak yani rezerv olarak hala gözükecek yani rezervleri azalmış olmayacak. Amerikan hazinesi ise tahvil karşılığında borçlandığı 10milyar$ I harcamalarda kullanacak harcama neticesinde bir tarafın harcaması öbür Tarafın geliri olduğundan bireylerin ellerine 10milyar$ Geçecek. Buda Amerikan bankacılık sistemine mevduat olarak yatırılacaktır.bankaların ise ithalatçıları finanse etme görevi olduğundan yapılan ithalat karşısında 10milyar$ ın başka ülkelere transfer edildiğini varsayalım. Başka Ülkelere transfer edilen 10milyar$ da ülke merkez bankası tarafından döviz piyasasında yerli parayı değerlendirmemesi için bu tutarı alıp rezervine koyabilir ve koyacağını varsayalım (bunların hepsi Olasılık dahilinde olduğu için varsayıyorum)bu durumda X Ülkesi'nin rezervi de aynı tutarda yani 10milyar$ artacaktır. Görüldüğü üzere kurguladığım olayda 10milyar$ fiziki para yada banknot olmasına karşın ,söz konusu tutar olan 10milyar$, her iki merkez bankasının Varlığı olduğu için iki merkez bankasınında rezervlerinin varlık tarafında gözükecektir.
      Yani kısaca ortada dolaşan 10milyar$ Büyüklüğünde fiziki para var , dünya rezervleri açısından ise (10milyar$ iki merkez bankasının rezervinde gözüktüğü için ) ortada 20milyar$ var. Ben de bundan yola çıkarak 12 trilyon$ olarak ifade edilen dünya merkez bankası rezervlerinin hepsinin olmasada bir ksımının ,M3 para arzı gibi muhasebe kayıtları neticesinde oluştuğunu düşünüyorum sorumda buna yönelikti ve doğru bir mantık yürütme olup olmadığı konusunda fikir almak üzere bu soruyu sormuştum.
      Şimdi değerli fikirlerinizi eğer sorumda anlaşıldıysa dinlemeye yada okumaya hazırım.

      Son söz: Merağın olmadığı yerde bilim üretilemez , bilim merakla başlar merakla devam eder. Bilim yolunda merağını kaybeden, savaş yolunda silahını unutmuş asker benzer.

      Sil
    4. Buradaki durum merakınız yüzünden değil, aynı soruyu cevaplanmasına rağmen tekrar tekrar sormanız nedeniyle gerçekleşti. Yoksa hepimiz merak ettiğimiz için buradayız.

      Siz ne yazarsanız onun üzerinden yorum alırsınız. Burada bazen kaydi paraya yanlış açıdan bakıldığı durumlar oluyor. Sizin yazdıklarınız da benzer unsurlar içeriyor. Burada cevaplar sizin merakınızı engellemek için değil doğru yöne yöneltmek içindir.

      Kaydi para yaratma mekanızması bir posttan 3 post çıkartma değildir. Para değişimi karşılığında her zaman bir varlık değişimi de gerçekleşir. Mevduata 100 TL yatar, banka bunun 90 TL sini kredi olarak verir, krediyi çeken 90 TL lik bir mal alır, malı satan parayı bankaya yatırır. Belki 1 saat içinde gerçekleşir olay ve para da hiç bankadan dışarı çıkmayabilir. Ve banka tekrar bu 90 TL nin bir kısmını zorunlu karşılık olarak ayırıp kalanı kredi olarak verir, işlem aynı şekilde gerçekleşir ama sonsuza kadar değil, zorunlu karşılık oranının izin verdiği imkana kadar. Ama örnekte görüyorsunuz bir posttan 3 post çıkarma yok. Varlık veya hizmet alımı olmasa bu durum gerçekleşir mi? Ya da borç çevirme olmasa. Yani bir kişinin aynı parayı kullanarak haksız bir şekilde 3 kez veya 10 kez kullanımı söz konusu değil.
      Sizin durumunuzda ise bu durum ülkeler arasında gerçekleşmesi şeklinde. Aynı kurallara tabi.

      Bunu da biliyor olabilirsiniz. Bu yüzden sordum neden soruyorsunuz diye, yoksa sormayın anlamında değildi. Herkez herşeyi sorsun, herkez burada yorumlarını yapsın. Keşke herkez yani, bu bloğu okuyan herkez yorumlarını da düşünmek yerine burada paylaşsa.

      Saygılarımla,

      Sil
    5. E madem biliyiyorsun da ne soruyorsun tekrar tekrar? Anlama zorlugun mu var yoksa yine DOS attack mi yapiyorsun aklinca?

      Sil
    6. Hocam,

      '...yine DOS attack mi yapiyorsun aklinca?...' ve benzerlerini yazan arkadaşımızı sitenizden lütfen tamamıyla uzaklaştırınız!

      Ve Timur Çimen arkadaşımızın sabırlı yanıtları için teşekkür ederiz.

      Saygılarımızla.

      Sil
    7. Öncelikle benim anlama zorunluluğum olduğu konusunda haddine düşmeyecek şekilde yorum yapan adsız bey yada hanım gerçi benim için hanım mıdır beymidir çokta fark etmiyor her iki şekilde de yapılan yorum üslupsuz ve çirkin.bu yorumları yazarken defalarca hocadan ve okuyuculardan özür dileyerek ve gelecek tepkileri de göze alarak Israrla aynı soruyu sordum çünkü tam manasıyla beni tatmin edici cevap alamadığımı düşündüm ve merak ettim.
      Adsız arkadaş, bir üstteki arkadaş size Layık olduğunuz şekilde cevabı vermiş. Ben merak ettiğim soruyu sorarak bir kere aptal konumuna düşebilirim ama siz bu kafayla ve bu zihniyetle Ömür boyu aptal kalabilirsiniz.ne demişler en büyük yenilik zihniyetteki değişikliktir. bu blog bilimsellikten kopmayarak Edepli bir şekilde Tartışma Kültürünü aşılamaya çalışan bir blog.kısaca kendini bilmez hadsizlerin ve edepsizlerin mahalle kavgası şeklinde olayı saptırarak temiz bir Sayfayı kirletmesi bu blogun amacını aşmaktadır.söyleyecek şeyi olmayanların en iyi bildiği şey herşeyi kavgaya ve tartışmaya dönüştürmektir.
      Say'ın Timur Çimen bey öncelikle yorumunuz için teşekkür ediyorum önceki sayfalarda ki yerli yerince Yazılmış yorumlarınızında bu bloga çok şey kattığını düşünüyorum.cevabınızı anladım ama ben yukarda olayı kurgularken 1 posttan 3 post çıkarmadım. aslında kaydi para yaratmada önemli olan faktörlerden biri de nakit tutma oranıdır. Kişi elinde tuttuğu nakit oranını ne kadar artırırsa bankacılık sistemine girecek mevduat azalacağı ve bankanın da kredi verme kabiliyeti azalacağından kaydi para yaratması da azalacaktır. Burayı anlıyorum.
      Verdiğim örnekte aslında dediğinize Aykırı şeyler söylediğimi de düşünmüyorum ama tabiki de yanılıyor olabilirm. Sizce benim yanıldığım yer neresi izah ederseniz sevinirm.? Örneğin; TCMB rezervlerinin bir kısmını ABD tahviline yatırdığında TCMB nin rezervleri azalmayacak sadece rezervlerinin kompozisyonu değişecek. ABD hazinesi ise tahvil karşılığında aldığı rezervleri harcayacak ve bu rezervler dolaşarak mal ve hizmet harcamalarına konu olarak başka bir ülkenin merkez bankasına ait olacak.bu merkez bankası da rezervlerini başka ülkenin merkez bankasına ya da tahviline yatırırsa bu para el değiştirerek bu sefer başka ülkenin rezervine geçecektir. Görüldüğü üzere türkiyeden yatırım amacıyla çıkan rezerv 3 ayrı ülkenin merkez bankasında varlık olarak gözükmektedir ama ortada bu kadar banknot şeklinde fiziki rezerv yoktur şeklinde düşünüyorum daha doğrusu mantık yürütmem beni bu sonuca ulaştırıyor. Şunu da belirteyim elbette rezervlerin fiziki para şeklinde olması yada fiziki şekilde olmasada muhasebe kaydı şeklinde oluşması ülkelerin rezervleri açısından durumu değiştirmiyor. Fiziki Şekil de olsa muhasebe kayıtları şeklinde de olsa önemli olan satın alma gücü yaratması tabiki de. Şimdiden teşekkür ederim saygılar

      Sil
    8. Mahfi Bey, size vermiş olduğu cevapta kurgulamanız için herhangi bir şey söylemedi. Tüm rezervler fiziki paradan oluşmuyor düşünceniz bence de yanlış değil. Siz sormaktan, araştırmaktan, sonuca ulaşmaktan asla vazgeçmeyin yeter. Niyetimiz gerçekleri bulmaksa eğer muhakkak aynı noktada buluşuruz. Saygılarımla.

      Sil
  17. Çok guzel bi yorumlama hocam agziniza saglik bi sorum olucakti hocam size.
    1)Bir ülkede siyasi bagimsizlik mi ekonomik bagimsizlik mi önemli.
    2)siyasi bagimsizlik mi ekonomik bagimsizligi dogurur yoksa ekonomik bagimsizlik mi siyasi bagimsizligi
    3)siyasi bagimsizlik ile ekonomik.bagimsizlik ikisi ayni anda olabilir mi?
    tteşekkür ederim şimdiden

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) İkisi de çok önemli. Ve biri olmadan öteki olmaz gibi görünüyor.
      (2) Sanırım öncelikle siyasal bağımsızlık gerekiyor. Yine de bazı hallerde bir bölge ekonomik bağımsızlığını elde ederse ardından siyasal bağımsızlığını da elde edebilir diye düşünüyorum.
      (3) Olabilir. Bazen farklı da olabilir. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti, Cumhuriyeti ilan ettikten ve Lozan Antlaşmasını yaptıktan sonra siyasal ve ekonomik bağımsızlığa kavuştu. Buna karşılık ekonomik bağımsızlığına tam olarak kavuşması ise devralınan Osmanlı dış borçlarının son taksidinin 1954'de ödenmesinden sonra oldu.

      Sil
    2. Hocam yanılmıyorsam Atatürk'ün bağımsızlıktan kastı siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri bağımsızlık idi. Sizce bugün bunların hangisi var?

      Sil
    3. Hepsi de var ama yarim. Aynen yari diktatorluk oldugu gibi. Silah uretiyoruz ama o silahi kullanmamiz Obama'nin sopa gostermesine bagli.

      Sil
  18. Sayın Mahfi bey; yazınız için teşekkür ederim. Benim gibi sıradan lise mezunu için bile çok aydınlatıcı. Dün bir yetkili bir bakan faizin indirilmemesinden dolayı 15.000 milyar $ zarar ettiğimizi söyledi. Sizce gerçek nedir, sizin birebir ağzınızdan duymadan inanmam. Lütfen izah eder misiniz...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Bu açıklama doğru değil. Kaldı ki 15 milyar doların nereden ve nasıl çıktığını da söylemiyorlar.
      Faizi indirseydik o zaman kur fırlayıp gidecekti ve asıl zarar o zaman ortaya çıkacaktı.

      Sil
  19. Selam Hocam,

    Çakır ekranlara geri dönüyormuş.

    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  20. Cunku bir Printer bile yapmasini beceremiyoruz

    YanıtlaSil
  21. Petrol ihrac eden ulkeler dusen fiyattan etkilenecegir bir masal evet su anda daha az dolar kazaniyorlar ama kazandiklari dolarlar daha degerli

    YanıtlaSil
  22. indirmeyi hesaplamista bide bu soralim indirmenin kazancin da soylesin o zaman bakan bey hangisi daha kazancliyimis soyle kulagi tersten tutmasin bide duz tutsun oyleymimis

    YanıtlaSil
  23. Hocam, seçim öncesi bir piyasa analizi paylaşabilirseniz mükemmel olur. Seçim sonrası ülkenin pek de iyiye gitmeyeceğini düşünürsek en azından elimizde karşılaştırmak için iyi bir veri seti olur.

    Saygılar,
    ng

    YanıtlaSil
  24. EMNİYET UYGULAMALARINIZI ŞİMDİDEN AYARLAMAYA BAŞLASANIZ İYİ EDERSİNİZ:

    FED (ABD Merkez Bankası) HAZİRAN'DA FAİZ ARTIRACAK!

    (Atilla Yeşilada / 1 Nisan 2015 şakası değildir!)

    Karşımdaki masada oturan doktor bir yanda dudaklarını kemiriyor, öte yanda da endişeli gözlerle önündeki tahlil sonuçlarına göz atıyor. Elindeki kalem masanın üstünde ağır bir kadensle tempo tutuyor, adeta cenaze marşı. Gerilime dayanamıyorum sonunda, yalvarıyorum: “Doktor, ben koca adam oldum artık, lütfen gerçeği söyleyin. Ebola mıyım, domuz gribi mi?” Çünkü iki haftadır öksürükten barsaklarım ağzımdan fırlıyor.

    Doktor kaygılı gözleriyle beni süzüyor: “Keşke, Atilla Bey” diyor. “Ama o basit hastalıklar sizi kesmez....Çok daha vahşi, adeta balta girmemiş ormanlardan gelen, daha önce medeniyetle hiç karşılaşmamış bir virüsle tanıştık sizde....”

    “Nedir, nedir?” diye yalvararak tekrarlıyorum sorumu. “Öküz gribi” diyor doktor, “Türkiye’de, hatta benim tetkiklerime göre Dünya’da teşhis edebildiğim ilk vaka sizsiniz...”

    Bu kadar somut tanı karşısında direnecek hâlim yok, gerçekten de öküz gribi olmuşum demek, acaba kaç gün ömrüm kaldı. “Çare?” diye yalvarıyorum. “Tıp biliminin çaresiz kaldığı yerdeyiz” diyor, merhametli gözlerle beni süzen doktor, “maalesef öküz gibi güçlüsünüz ve yaşayacaksınız, ama insanoğluna bu pis hastalığı bulaştırarak tüm Dünya’yı zehirlemeye devam edeceksiniz. Şimdi eve gidip insanlıkla fiziki teması kesin ve ve acılı kebap terapisine devam edin.”

    Böylece tam Fed FOMC “sabırlı olacağız” ifadesini metinden çıkartıp Yellen 2015 yılı içinde faiz artıracağını açık açık herkese beyan ederken, ben tıbbi bir sessizliğe gömüldüm. Şatomun bir kulesinde mum ışığında okuyorum, öksürük şurubu, burbon, ve Meksika’da eczane işleten arkadaşların gönderdiği bir karışımdan oluşan ilaçlarımı içiyorum. Hizmetkârlarım yemeklerimi kağıt kaplar içinde kapıya bırakıyor. Ben yedikten sonra kaplar ve hizmetkârlar imha ediliyor.

    Sessizliğim bazı aklı evveller tarafından Fed’in Haziran ayında faiz artıracağı fikrinden “ricat” ettiğim şeklinde yorumlandı. İşte bir twitter mesajı:

    “Haniymiş 'Haziranda FED faiz artıracak artıracak' diye diye milleti döktünüz ayıp olmadı mı şimdi? 'Artırabilir' de demediniz, yazık!”

    Ben çabuk fikir değiştiren, iknaya açık ve esnek fikirli bir olsaydım; şimdi herhangi bir partinin MV aday adayı olurdum, eğer seçilemezsem başka bir partinin aday adayı olurdum. Adı üstünde işte, ÖKÜZ GRİBİ! Hangi kısmını anlamadınız? Adam olsam, KUŞ GRİBİ olurdum. Hazır ABD tarım-dışı istihdam verisi yaklaşırken Fed hakkında ne düşündüğümü detayları ile bir kez daha yazayım:

    >>>>>

    YanıtlaSil
  25. >>>>>

    Fed son FOMC toplantısında faiz artımı ile arasındaki son teknik engeli kaldırdı ve verileri gözlüyor. Verileri okuyuşu bana göre daha temkinli, dolayısı ile sene sonunda "fed funds oranı"nı tahmin eden guvernörlerin projeksiyonları %1.12’den %0.61’e geriledi. Bu gözlemden yola çıkarak piyasa “Bu sene 2 faiz artırımı, demek ki, Ekim’den önce başlamayacaklar” diye bir çıkarım yaptı.

    Öncelikle, faiz artırım süreci 2017 sonlarına kadar süreceği ve bu sürecin iskonto edilmesi şimdiden başladığı için Ekim 2015 veya Haziran 2015 çok farketmez. Türkiye her iki hâlde de ayvayı yemiş durumdadır!

    Zaten piyasalarımızın bir türlü ayağa kalkamamasından da hoşafın yağının kesildiği görülüyor, ama bizde hâlâ "Bu ay TÜFE %1’in altında kalırsa, TCMB faiz indirir" gibi fantezilere kendini kaptıran toy gençler var! Onlar yüzünden beklediğim dev satış dalgası gecikiyor.

    İkincisi, Yellen Haziran 2015’de faiz artırımının kapısını kapatmadı, zahmet edip FOMC toplantısı sonrası açıklamalarını ve Kongre’de yaptığı sunumun tamamını okuyun.

    Üçüncüsü, Fed ABD ekonomisinin gücü konusunda yanılıyor. Kış aylarında ekonominin yavaşlaması için geçici fakat çok önemli nedenler vardı. Gelin bunların üstünden gidelim:

    * Soğuk kış koşulları,
    * Petrol sektöründe çok hızlı ve keskin bir istihdam-yatırım daralması,
    * Pasifik Okyanus’u limanlarında sevkiyat darboğazları.

    Baharda bu koşullar geride kalırken, dünya ekonomisinden gelen kısmen güçlenecek taleple birlikte ABD’nin 1.çeyrek yavaşlaması ardından 2015’in 2.çeyreğinde bir kez daha %4’e yakın bir büyüme sergilemesi bence akla çok yakın.

    Zaten, eğer ABD ekonomisi hakkında yorum yapacaksanız, önce "yapı"yı anlayacaksınız sonra da hangi verilerin önemli olduğunu bileceksiniz!

    Mesela, dayanıklı mal siparişleri ve perakende satışlar gibi veriler size ekonominin trendi hakkında fazla bir ipucu vermez, çünkü son derece oynaktır. Konut pazarından gelen zayıf verilerin ise talep eksikliği ile alakası yok. Arz tarafında ciddi bir darboğaz oluştu, pazarda kaliteli konut stoğu daraldı. Sorun, inşaatçıların yeterli kredi bulamayarak yeterli üretim yapamaması, ama bu Fed’i engelleyecek bir mesele değil.

    Ben ABD ekonomisini tüketim tarafında güven endeksleri, üretim tarafında ise PMI-ISM endekslerinden takip ediyorum. Tabii ki, istihdam da önemli, ama zaten istihdam hususunda herkes aynı fikirde, atıl kapasite hızla daralıyor! Tüketici güveni endeksleri son 3 aydır geriliyordu, ama Mart Conference Board göstergesi 101’i aşarak güvenin geri geldiğini ispatladı. Son ABD milli gelir istatistikleri 1996’dan bu yana en hızlı özel tüketim artışını rapor ederken, hanehalkı tasarruf oranı da %5.5’u aştı, yakında harcamalar patlayacak!

    Geçen ay ISM’in trendi artıya dönerken, bu ay ise öncü bileşik PMI altı aylık zirve yaptı. ABD ekonomisi kış durağanlığını üstünden attı, baharda depar atacak. Ne petrol üretiminin daralması, ne güçlü dolar, ne de her an Yerküre’nin çeşitli yerlerinde patlak veren diğer olaylar; ABD ekonomisinin 2015 yaz mevsiminde tam kapasiteye erişmesini engelleyemez!

    FED'in Haziran 2015’de faiz artırımı olasılığı %75!

    Bu durumda seçimden önce bizim piyasalarda, hattâ "Gelişmekte Olan Piyasalar genelinde" yıkıcı şokları daha çok yaşayacağız!

    http://www.paraanaliz.com/fed-haziranda-faiz-artiracak-makale,575.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2015 yılının dünya için zor Türkiye için çok zor olacağını yılbaşında söylemiştim ayıptır söylemesi.

      Sil
    2. Atilla Yeşilada mı sizden kopya çekti yoksa siz mi ondan?
      http://www.paraanaliz.com/m/?id=575&t=makale

      Sil
  26. hocam, ülkedeki memur sayısı ciddi arttı. memur maaşları da görece arttı. her gencin hayali de artık memur olmak. memur demek orta gelir demek.
    bu haldeyken tabi ki orta gelirde tıkılıp kalırız.
    son yıllarda müthiş ar.ge destekleri hibeler veriliyor ama, bu eğitim sistemi ve neredeyse kişiliğe işlemiş bir iç güdü ile çoğu parayı aldığı gibi kaçıyor, işe yaramayaak şeyler yapıyor.
    bu aslında özal ile başladı ama ülkede insan kaynağı iyi olmayınca verdiğiniz destek heba oluyor..
    valla yine eğitime mi geldik ne :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye'de başladığımız her tartışma sonunda eğitime geliyor.

      Sil
  27. Hocam amerika da faiz arttirimi olursa dolar in Turkiye de fiyatinda artis olur mu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olur çünkü o zaman Türkiyeden döviz çıkışı olması bekleniyor. Bunun donucunda döviz azalırsa dövizi yeniden Türkiyeye çekebilmek için faizi artırmamız gerekir.

      Sil
  28. CNBCE'deki bugunku yorumlariniz ders verir nitelikteydi, hocam. Tesekkurler, iyi ki varsiniz.

    YanıtlaSil
  29. Turkiye hicbir konuda ilerleme gostermeyen, ayni tip hayati her yil artan nufusla yeni kitlelere kabul ettiren bir ekonomi. Input = GDO'lu Biskuvi, Output = Apartman. Gelir kaynaklari: Cay ocagi, taksi plakasi, arsa deger artisi. Et, baklagil, meyve-sebze fiyalarinda Malthuscu trendler... Ihracatta hangi ulkelerle rekabet icindeysek, rezillikte de onlari ona katlarsak ancak tahtlarina kurulabiliriz (Banglades'e Baris Nobeli getiren Grameen Bank, bizde dolandirilmisti). Hepimize bol sans...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Okyay,

      Bangladeş (ve çevresinde) bir başarı örneği olarak dünyaya yutturulan "Grameen Bank" hiç de dışarıdan gözüktüğü gibi değil!

      http://www.mahfiegilmez.com/2014/12/ne-pahasna.html?showComment=1417624592466#c7581237377951773756

      ***
      Tavsiye:

      KİTAP: Küresel Çarkın Dışında Kalanlar "Tüketim Toplumundaki Yeni Fakirlik"

      YAZAN: Kathrin Hartmann

      ÇEVİREN: Etem Levent Bakaç

      YAYINEVİ: Ayrıntı Yayınları

      ADRES: https://www.ayrintiyayinlari.com.tr/kitap/kuresel-carkin-disinda-kalanlar/583

      İLK 16 SAYFAYI OKUMAK İÇİN:
      https://www.ayrintiyayinlari.com.tr/images/UserFiles/Documents/Gallery/kuresel%20carkin%20disinda%20kalanlar1-16.pdf

      Saygılarımla.

      Sil
  30. hocam piyasanın az çok içinde bir mühendisim. eski bir mühendisim üstelik yaşımı başımı aldım. 2001 krizi dahil bu kadar kötü bir piyasa görmedim. çok açıkça soruyorum batıyor muyuz ? zira bir çıkış da göremiyorum. işe mühendis alacağım adamların eğitimi beni dehşete düşüyor. 100 tane üniversite var 5 tanesi belki mühendis yetiştiriyor. ülkede elektrik kesiliyor sebebi açıklanmıyor. ben açıklayayım burada korkunç bir beceriksizlik adamlar gridi çökerttiler. cidden bir umut var mı ? yoksa ben de yavaştan beyin göçüne katılayım mı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğitim konusu tam bir facia. Türkiye'de iyiye gitmiş şeyler de var kötüye gitmiş şeyler de. Ama ben eğitim kadar kötüye gitmiş bir alan görmüyorum. Her geçen gün daha geriye giden bir eğitim sisteminin içindeyiz. Bilim dışına çıkan bir eğitim sisteminden daha iyisini beklemek de safdillik olur zaten. Eğer biz yeniden bilimsel eğitime dönmezsek geleceğimiz kötü.

      Sil
    2. Yavastan degil bir an once katil beyin gocune, hala durdugun fazla. Bunlar daha iyi gunler, esas secimden sonre gor sen durumu. Bir se Istanbul da deprem filan olursa tam anlami ile batariz. Bir an once kac kurtul derim ben, hem de hic donmemecesine. Ben kactim kurtuldum da ondan soyluyorum.

      Sil
    3. hocam eğitimden dem vurup duruyoruz ama geçen gün sizin kanalda bir ekonomi profesörü sanırım şu anda bir üniversitede rektör kim olduğunu anlarsınız sanırım, kanalda bir konuda konuşurken şuna benzer bir cümle kurdu; " hala kirada oturyorum ve bundan gurur duyuyorum" yıllarını ekonomiye vermiş profesör olmuş hatta emin değilim ama sanırım rektör olmuş biri en basitinden dolar alıp satarak bile kendine ek gelir edinemiyor, insanlar bu adamı dinleyip birşeyler öğrenmeye çalışıyor. yazık onun öğrencilerine, yazık o öğrencilerin ileride akıl vereceği insanlara, profesörü olduğu işte pratiği olmayan bir eğitimci öğrencilerine ne katabilir ki? yoksa bu işler ayıp günahta bizim mi haberimiz yok? kendisi aktif işlem yapamayan ekonominin içinde olmayan biri başkalarına ne öğretebilir ki...

      Sil
  31. hocam yazınız için teşekkürler.

    bugün haberlerde ihracatın geçen seneki mart ayına göre yüzde 13 azaldığı yazıyordu. bizlere para politikası derslerinde kurun artışı ihracatı tetikler denildi hep. burada demek bazı parametreler doğru işlemiyor. bunun sebebi sizce nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bunu tv deki programımda hep anlatmaya çalıştım. Kur, ihracatın artmasında bir nedendir ama tek neden değildir. Kur artışının yanısıra bizim sattığımız malları alan ekonomilerin durumu, sattığımız malların talep esnekliği de önemlidir. Eğer karşı tarafın alım gücü düşmüşse o zaman kur ne kadar düşerse düşsün olay değişmez. Maalesef anlatılanlar doğru değil. Bizim mal sattığımız ülkelerin çoğu Avrupa ülkeleri, Rusya, Ukrayna vb. Bunların durumu parlak değil ki bizim kur nedeniyle daha çok satacağımız malları alabilsinler.

      Sil
    2. teşekkürler hocam, anlatılanları kaynaklarla kontrol dr etmek gerekiyor demek ki, iyi akşamlar.

      Sil
  32. Sn. M.Eğilmez, kişibaşı milli geliri açıklar iken yanında da kişibaşı milli borcumuzu açıklamamız daha anlamlı değilmi ?

    YanıtlaSil
  33. Sayin Mahfi Egilmez,
    Iktisatci degilim. Dikkatimi ceken bir noktayi size yazip 'Kendime Yazilar' basligi altinda herkesin anlayabilecegi sekilde aciklamanizi rica edecegim. Cunku bu konu politikacilar tarafindan her zaman istismar ediliyor. Konu su : Milli Gelir hesaplari bir sene icinde uretilen mal ve hizmetleri esas aliyor, ama bu arada ulkenin yaptigi borclari hesaba katmiyor. Ornegin 100 TL borc aldiniz 100 TL lik mal urettiniz. Hesaplarda sadece uretilen mal gozukuyor, ama borclar hic ortada gozukmuyor. Borc almadan 100 TL lik mal ureten ulkenin milli geliri ile aradaki fark nasil anlasilir? Aciklamalariniz icin simdiden tesekkur ederim.

    YanıtlaSil
  34. Sn hocam, yazılarınızı zevkle okuyorum. Anlaşılır ve güzel yazılarınızın devamını dilliyorum. Saygılarımla.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!