TL'nin Hızlı Değer Kazanmasının Gizemi

Doların değer kaybetmeye başlamasının nedeninin ABD ekonomisinde son dönemde ortaya çıkan olumsuz gelişmeler olduğunu bir önceki yazımda açıklamıştım. ABD ekonomisine ilişkin veriler güçlü geldiğinde Fed’in faiz artırımı da gündemde ilk sıraya yükseliyor ve Dolar, öteki paralara karşı güçleniyor. ABD ekonomisine ilişkin veriler zayıfladığında Fed’in faiz artırımı gündemden uzaklaşıyor ve Dolar öteki paralara karşı güç kaybediyor. ABD ekonomisi, kriz sonrası toparlanma yönünde çizdiği performansı bu yılın ilk 4 ayında tekrarlayamayınca Dolar zayıflamaya başladı. Geçtiğimiz hafta gelen veriler bu zayıf performansın devam ettiğini ortaya koyunca piyasa, Fed’in faiz artırımından giderek uzaklaştığı izlenimi edindi ve Doların, öteki para birimlerine karşı zayıflaması hızlandı.  

Dolar, geçtiğimiz hafta, USD Endeksiyle ölçüldüğünde yüzde 2 değer kaybetti. Doların değer kaybı bu 6 parayla sınırlı kalmadı. Dolar, diğer ülke para birimlerine karşı da değer kaybetti.   Aşağıdaki tablo Doların, gelişmekte olan ekonomilerin bazılarının para birimlerine karşı son bir haftada yaşadığı değer kayıplarını gösteriyor.

Ülke / Para Birimi
Dolara Karşı Değer Kazanımı (%)
Meksika / Peso
0,7
Macaristan / Forint
0,9
Polonya / Zloti
1,0
Çek Cumhuriyeti / Koruna
2,2
Güney Afrika / Rand
2,3
Türkiye / TL
4,4

TL'nin, Dolara karşı bütün para birimlerinden daha fazla değer kaybettiği dönemde bu ek düşüşün nedeni faiz ve TCMB üzerine yapılan tartışmaların yarattığı durum ve Türkiye ekonomisinde görülen ivme kaybıydı. Şimdi TL, Dolara karşı, bütün para birimlerinden fazla değer kazanıyor. Nasıl ki bütün para birimlerinden fazla değer kaybı yaşadığında bunun bir nedeni var idiyse şimdi bütün para birimlerinden fazla değer kazandığında bunun da bir nedeni olmalı.

TL’nin benzer ekonomilerin para birimlerine göre Dolar karşısında daha fazla değer kazanmasının dört nedeni olabileceğini düşünüyorum: (1) Dolara karşı en hızlı değer kaybeden para birimi TL olduğu için Türkiye’de her şey (örneğin hisse senetleri) Dolara karşı ucuzladı. İşler tersine dönünce ucuz kalana karşı talep arttı ve TL en hızlı kazanan para birimi oldu. Bu olasılık hakkındaki görüşüm: TL’nin, baz etkisiyle daha hızlı değer kazanması finans piyasası mantığı içinde doğru bir olasılık gibi görünüyor. Dolayısıyla TL’nin diğer para birimlerine göre pozitif ayrışmasının bir nedeni bu olabilir. (2) Piyasa, yapılacak genel seçimde iktidar partisinin tek başına yönetimde devam edeceğini görmüş ve bunu ekonomik istikrarın devam edeceği şeklinde yorumlamış olabilir. Bu olasılık hakkındaki görüşüm: Seçimle ilgili bu görüş bence düşük bir olasılık. Çünkü son bir haftada seçim beklentilerini dramatik biçimde etkileyecek bir değişim yaşanmadı. Bir önceki haftada durum nasıl görünüyorsa geçtiğimiz haftada da durum aynı görünüyordu. (3) Türkiye’ye kayıt dışı döviz girişi söz konusu olabilir. Bu olasılık hakkındaki görüşüm: Türkiye’ye kayıt dışı döviz girişi olup olmadığını ancak 10 Temmuzda Mayıs ayı ödemeler dengesi açıklandığında net hata ve noksan kalemindeki gelişmeye bakarak anlayabiliriz. (4) Dolardaki düşüşü desteklemek üzere kamu bankaları piyasaya dolar satıyor olabilir. Bu olasılık hakkındaki görüşüm:  Eğer kamu bankaları piyasaya döviz satarak TL’yi güçlendirmişlerse yakında bunun izleri ortaya çıkar.

Bu dört olasılık TL’nin hızlı değerlenmesi üzerinde tek tek etkili olmuş olabileceği gibi bunların bu gelişmede birlikte bir etki yaratması da söz konusu olabilir. 

Yorumlar

  1. Faiz konusunda siyasi tarafın görüşleri aynı olmasına rağmen ve TCMB'nin bağımsızlığı yaşanan tartışmadan dolayı zedelenmiş olmasına rağmen (bugün de öyle) önceki dönemde TL'nin değer kaybetmesinde bunların payının sanıldığı gibi çok yüksek olmadığını söyleyebilir miyiz? Elbette bunların payı var ancak dış faktörler çok daha etkili sanki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim ilgimi çeken TL'nin benzer ülke ekonomilerinin paralarının değer kaybetme/kazanma ortalamasının üzerinde değer kaybetmesi veya kazanması. Oraya kadarki bölüm dışarıdan kaynaklı, üstü bizden kaynaklanıyor.

      Sil
  2. Muhtemelen Fed faiz arttırırsa ve arttırdığı zaman AB parasal genişlemeye devam ediyor olacak.Bu durumda Euro daha da değer kaybedip (1Euro 1Doların aşağısına indiğinde) bütün para birimleri Dolar'a karşı değer kaybetmeyi hızlandırırsa gelişmekte olan ülkelerde ekonomik kriz ortaya çıkmaz mı ? Daha faiz arttırmadan etkilenen ülkeler işin içinden nasıl çıkacaklar ?

    YanıtlaSil
  3. Peki o izleri her göz görebilecek mi?

    O kamu bankaları KAP'a bilgi mi verecek?

    Twitter, facebook kurumsal hesaplarından duyuru mu yapacaklar?

    Arınç ile Gökçek arasında yeni bir polemik doğarsa, satır aralarını okuyarak mı göreceğiz bu izleri?

    Gürsel Tekin bir basın toplantısı düzenleyerek mi gösterecek bize bu izleri?

    Dikdörtgen, kare, üçgen, küp veya paralellerle şekiller çizip bize bu izleri nasıl göreceğimiz mi anlatılacak bazı televizyon kanallarının imsak programlarında?

    Fuat Avni'nin 3 hafta sonraki twitlerinde mi ortaya çıkacak bu izler?

    Soruları çoğaltabiliriz ?

    YanıtlaSil
  4. Seçim sonrası akpnin birinciliği ile birlikte dolar daha da düşecektir, dolara yatırım yapanlar son dönemlerde almışlarsa zarar edecekler bence...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merak etme boyle birseyin olma olasiligi sifira yakin (eger secimde hile yapilmazsa). Eger secimde hile yapilirsa, dukkan sizin zaten hepsini goturun.

      Sil
    2. Seçimlerde nasıl hile yapılacak (sonucu belirgin şekilde etkileyecek kadar) bana bunu bir anlatır misin? Seçimin nasıl bir mekanizmayla yapıldığını bilmeyip benim beğendiğim olmazsa kesin ya bidondur ya kedidir ya da hiledir. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak gerçekten çok rahatlatıcı olsa gerek. Sonra sokağa çıkıp vurup kırın emi... Türkiye'de seçimler gözlemcilere açıktır, gidersin partini temsilen durursun sandık başında sayılırken tutanağa imza atarsın, sonrada tutanağı ysk'dan teyid edersin, bütün bunları yapabilecekken, hiç gitmeyip sonra hile var, yok çöptü yok yakıldı diyemezsin, ki kanunen imha süresi de vardır başında da polis durur... Senin o cahil dediğin insanlardan tavır olarak farkın var mı acaba?

      Sil
    3. Secimde hile yapilacak deyince neden sadece AKP'liler uzerine aliniyor, CHP, MHP ve HDP cevap verme geregini duymuyor? AKP'lilerin uzerine yapistigi icin mi bu suclama? Yoksa balik bastan koktugu icin mi?

      Sil
    4. "Seçimlerde nasıl hile yapılacak" diyen adsız, maşallah çok biliyorsun. Seçim kanununda yazılanları yarım yamalak öğrenmişsin. Gözlemcilere açık falan değil, ama gizli oy açık sayım ilkesi vardır doğru. Herkes yasa gereği, seçimlerde oy sayımını izleme hakkına sahiptir.

      Sen hiç gidip de sayım izledin mi? O iş, bilgisayar başında ahkâm kesmeye benzemez.

      Ben her seçimde sayım izlemeye giderdim. İlk kez AKP iktidarında yapılan bir seçimde, sandık başına sayım izlemeye gittiğimde, İstanbul Maltepe'de, sabah oy kullandığım sandıkta sayım izlemeye gittiğimde, sandıkların bulunduğu okulun kapısının kapalı olduğunu gördüm. Kapı önündeki polislere içeri girmek istediğimi söyleyince, giremiyeceğim cevabını aldım. Kanun falan sözlerim de işe yaramadı.

      Benim yerimde siz olsaydınız herhalde, büyüklerimiz iyisini bilir, polisler yasa çiğneyecek değiller ya der, eve gider, pijamanızı giyip televizyonun karşısına geçerdiniz.

      Ben öyle yapmadım. İlçe Seçim Kurulu’na telefon ettim; İlçe Seçim Kurulu Başkanı yargıç, polislere, "kapıyı açmalarını, kendisinin de birazdan oraya geleceğini" söylememi söyledi. Dediğini yaptım, polislere İlçe Seçim Kurulu Başkanı yargıcın sözlerini söyleyerek, içeri girebildim.

      O zamanlar daha bu günkü gibi, her şey çığırından çıkmamıştı. Bu günkü gibi, Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişi her gün anayasayı ve yasaları çiğnemiyordu. Yargıçlar hallaç pamuğu gibi atılmıyor, polisler vatandaşlara karşı kahramanlık destanları yazmıyordu ve olay İstanbul'un göbeğinde yaşanıyordu. Anadolu'nun bir ilçesinde, bir köyünde işlerin nasıl olabileceğini, belki siz değil ama, dünyadan haberi olan herhangi biri tahmin edebilir.

      Sizin dünyadan haberiniz yok, ben sizi biraz aydınlatayım. Son yıllarda yapılan seçimlerde, kimisi yargıda kesinleşmiş, birçok seçim hilesi yapılmıştır. Muhalif partinin aldığı 101 oyun sandık tutanağına 1 (bir) olarak yazıldığının ortaya çıkması gibi olayları, bir inşaatta kayıtlı yirmi otuz seçmen gibi haberleri de hiç duymamışsınızdır. Oy pusulalarının neden son yıllarda milyonlarca fazla basıldığını da hiç merak etmemişsinizdir. Azıcık ilgi duysaydınız, böyle yüzlerce örneği duyardınız.

      Daha dün, yurt dışında oy kullanılan bir sandıkta, başkasının yerine oy kullanmaya kalkışan, Sandık Kurulu Başkanı imam efendi, bu seçimin ilk hilesini yaparken yakalandı. Sandık Kurulu Başkanı’nın neden bir imam olduğunu da düşünmediğinizden eminim. Kim bilir, belki de imamdır, dürüst olur diye düşünmüşlerdir değil mi ?

      Kamu araçlarını iktidar partisinin hizmetinde kullanmak gibi seçim hileleri artık günlük olaylar. Artık seçim hilelerini gizlemek ihtiyacı bile duyulmuyor. Hilenin her çeşidine alışıldı, kanıksandı.

      Suçluların telaşına düşmüş olanlar, havanın da değişmeye başladığını görünce, her türlü hukuksuzluğu yapmakta büsbütün pervasızlar. Bir tek, zat-ı âliniz bunları görmüyor.

      Aslında bunları sizin için değil, yazınız cevapsız kalmasın diye yazdım. Sizin seçim hilelerini içselleştirdiğiniz, işinize gelen hilelere gözünüzü kapayacak bir yapıda olduğunuz yazınızdan anlaşılıyor.

      Bir de cehaletten söz etmişsiniz. Cehalet bilmemek değil, bilgiye inançsızlıktır. Bilmeyen öğrenebilir ama, bilgiye inançsızliğin çaresi yoktur. Cahiller, yani bilgiye inançsızlar, yasalarda ne yazdığını az çok bilebilirler, ama gözlerinin önünde olanları göremezler. Türkiye ne yazık ki, bilgiyi yadsıyan, böyle diplomalı cahillerle doludur.

      Sil
    5. tartışma büyüyecek ama sende şunu gör güzel kardeşim o dediklerinin çoğu seçimi belirgin şekilde etkilemez (belki Ankaradaki gibi %0.1 farkla iktidardan koltuğunu alman mümkün olmayabilir ama %2yi geçince o dediğin olmaz, %0.1 farka bel bağlayıp itiraz edersin de bunun günlük gelir geçer olduğunu(istatistiksel olarak) aslında mantalitenle arada belirgin fark oluşturman gerektiğini düşünmezsin), sende istediğin zaman gider izlersin sayımı, polis seni almamış sen de gitmiş aldırtmışsın işte, sandık başkanı kim olursa olsun tutanakta her partinin gönderdiği (yada adam göndermeyip sonra itiraz ettiği) herkesin imzası olduğunu da bilirsin. AKPlisin falan demişsin, sanki bu da bir suçmuş gibi ki bu bir pisikolojik durumu işaret ediyor... Halkın bir şekilde yarısına yakınının AKP oy vermediği sadece hile olduğu inancına devam ederseniz sonunuz/sonumuz hep AKP tekelinde olur, ister uyanın ister uyanmayın siz bilirsiniz ki benim eleştirdiğim de tam bu körlüğün maalesef toplumun genelinde olduğudur ki yazınız zaten ne demek istediğimi güzel özetlemiş; düşman/karşı taraf diye nitelediğiniz toplum kesiminden kalite farkınızın pek az olduğunu yani... Unutmayın ki dış dünya sizin yansımanız değildir yani siz var olduğunuz için var değildir, olaylara bu gözle bakarsanız bir aydınlanma yaşayacağınızdan eminim. benim vardığım sonuca varıyor olacaksınız: AKP son 13 yıldır seçimlerde hile yaptığı için iktidar değil...

      Sil
    6. 10:04'te yazan kardeşim önemli noktalara yer vermiş.

      Anladığımız ama inanmak istemediğimiz durum şu:

      Diyelim ki, AKP 7 Haziran'dan sonra tek başına iktidar olamadı, koalisyon hükümeti kurmaya razı oldu veya muhalefete düştü.

      AKP'ye oy vermiş vatandaşlarımız bir anda buharlaşıp yok mu olacak?

      Hani o istatistik verilerine dayandırıyoruz ya; %44,45,46,47,48,49,50,51,52 vatandaşımız Türkiye'yi terk mi edecek?

      Dostlar, ahbaplar, ablalar, ağabeyler, hanımefendiler, beyefendiler:
      İktidar değişir ya da değişmez;
      Her gün yine birbirimizin yüzüne bakacağımızı asla unutmayalım!

      1982 Türkiye anayasa referandumunda %91,37 'Evet' diyenler de bu ülkenin vatandaşıydı,
      13 yıldır iktidarda olan partiyi (gönüllü veya gönülsüz) sırtında taşıyan da bu ülkenin vatandaşı!

      Renkli renkli çiçeklerin yeşereceği bir Türkiye bahçesi beklemiyor bizi 8 Haziran sabahı!

      Bir iktisatçımız 'Ahbap Çavuş Kapitalizmi' başlıklı bir yazı yazmıştı, umarım haberiniz vardır bu yazıdan!

      CHP, MHP, HDP veya başka partiler iktidara geldiğinde 'Ahbap Çavuş Kapitalizmi'nin bir anda biteceğini, doğruluk timsali insanlar olacağımızı mı düşünüyorsunuz!

      Kendimizi boş boş güldürmeyelim artık!

      Herkes kendi çöplüğünde kral olmakla meşgul!

      Herkes başkasının çöplüğünden kendi çöplüğüne katık yapabilmekle meşgul!

      Herkes sadece kendi gemisini yüzdürmekle meşgul!

      Meselenin:

      'Bülbüller Güzel Ötüyor Partisi'ne veya 'Türkiye Manifaturacılar Partisi'ne meyletmek olmadığını anlamadıkça,

      'İktidar' denen mefhumu ortadan kaldırmak cesaretini gösteremedikçe, daha çok konuşur dururuz!

      Sil
    7. Evet görülmüştür herhalde seçimde hile olup olmadığı. 50 milyon oy kullanilacak 1 milyon kisi gözlemci olacak sonra hile diyeceksin beģenmediğin sonuç olunca. demekki neymiş öyle ben beğenmediysem bidondur hiledir yokumuş çünkü sistem hileye büyük oranda istatistiksel olarak müsait degilmis. Bu yorumumu tarihe not düşülsün diye yazıyorum...(seçim sonucu belli oldu akp tek başına iktidar değil. Olsaydida hile denilemezdi ama bazilarinin oylar yakildi pusula bulundu demeye hazirlardi. Eleştirimi yenileyeceğim: bilmeden fikir sahibi olmak bir aptallık göstergesidir...)

      Sil
  5. Hocam bu dolar endeksi nin gelişmekte olan ülkeler için önemli bir veri olmadığını düşünüyorum çünkü içeriğinde hep gelişmiş ülke paraları var. Ama bu yaptığınız karşılaşma çok daha mantıklı bence bizimle aynı kategoride yer alan ülkeler var. Bence gelişmekte olan ülkelere yönelikte bir dolar endeksi geliştirilmeli

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolar endeksi, ABD'nin en fazla ticaret yaptığı ülkelerin paralarına göre kurulmuş 1973'de.

      Sil
  6. Hocam, n'oluyor böyle ya?

    Çok şey kötüye gidiyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Takke düşünce kel görünür" deyiminin ekonomi versiyonu: "Büyüme düşünce sıkıntılar ortaya çıkar."

      Sil
  7. Kısa yoldan köşe dönmek isteyenler;
    İlk köşede duvara çarpıyorlar!

    Hayat, iyi bir hoca!

    Çok çalışmaktan başka yol yok!

    Erhan Erkut
    16 Mayis 2015 Cumartesi
    https://twitter.com/ErhanErkut/status/599326864394424321

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tersine bir sürü örnek var.

      Sil
    2. Hocam haklı. Klasik ekonominin ustaları bazıları şanslıdır bazıları da şanssızdır ama bu ne sistemin ne de şanssızın suçudur der.

      Sil
  8. Okul öncesi eğitime yatırılan her 1 TL;
    7 TL olarak topluma geri dönüyor!
    Geri dönüşü en yüksek yatırım!

    Erhan Erkut
    16 Mayıs 2015 Cumartesi
    https://twitter.com/ErhanErkut/status/599320647341223936

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dediğinizin yararlı olup olmadığı o çağda çocuklara nasıl bir eğitim verildiğine bağlı olarak değişir.

      Sil
  9. Hocam soru degil ama yorumum olacak; Amerikan ekonomisindeki, nispeten ( nispeten sozcugunun altini cizmek lazim) olumsuz verilerin nedeni dolarin deger kazanmasi ile kuresel bir cok amerikan sirketinin ABD disindan elde ettikleri karin dusmesi kadar, Amerikan nufusunun cogunlugunun yasadigi, sanayinin cogunlugunun bulundugu kuzey ve ozellikle kuzey dogu eyaletlerinde kisin cok sert gecmesi. Insanlar evlerinde hapis kaldilar bir bakima, alis-verise cikamadilar. Zaten olumsuz dedigimiz verilerin onemli bir bolumu tuketicilerle ilgili veriler; tuketici guven endeksinin dusmesi, sirketlerin stoklarinin artmasi gibi. Ayni donemde, mart ayi haric, Amerikan ekonomisi 1 bucuk yila yakin zamandir her ay 200,000'den fazla is yaratiyor. Issizlik 2008'den beri en dusuk seviyede. Ek olarak Amerikalilar ev halki borclarini odemeyi tercih etmisler simdiye kadar. Issizlik resminin iyilesmesi ve Havalarin isinmasi ile birlikte, enflasyon da kipirdanacak ve FED dusuk te olsa faiz arttirimi icin dugmeye basacaktir. Bomd krali Bill Gross'un gectigimiz hafatalarda "FED sirf istedigi zaman faiz arttirabilecegini gostermek icin faiz arttiracak" diye bir aciklamasi oldu. Gectigimiz FED toplantilarinda da bazi olumsuz ekonomik verilere karsin FED yoneticilerinin faiz arttirma yonunde egilim gosterdikleri goruluyor. Ozetlemek gerekirse, son baharda, en kotu aralik ayinda oyle ya da boyle bir faiz arttirimi olacak gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dediğiniz yaygın bir görüş. O nedenle ikinci yarıdan başlayarak ABD ekonomisinde yeniden bir çıkış bekleyenlerin sayısı az değil.

      Sil
    2. ancak ikinci yarıya gelene dek ilk 2 çeyrek üst üste daralma olursa teknik anlamda resesyon oluyor. Mart dış ticaret verilerinden sonra ilk çeyreğin aşağı, negatif bölgeye revize edilme ihtimali arttı. Mayıs-Haziran datası Nisan'a benzerse piyasalar bunu hoş karşılamayacaktır. geçmişte NBER resesyon ilan etmese bile teknik resesyon durumunda Fed'in nasıl güvercin tepkiler verdiğini hepimiz biliyoruz.

      Sil
    3. US 'de yeni yaratılan işlerin ağırlıklı olarak part time kısa süre sonra ne olacağı belli olmayan işler. Sabit işlerde hiç artmamış ve işinizi kaybet me ihtimaliniz nedir anketine verilen evet cevapları uzun zamanların en üst düzeyindeymiş. O yüzden millet borçlarını azaltma veya kenara köşeye ayırma derdinde.

      Sil
  10. hocam bir madde de ben eklesem haddimi aşmış olmam umarım:

    5. Türkiye'deki piyasa diğer bütün ülkelerden çok daha spekülatif. Bu yüzden daha fazla tepki veriyor.

    saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım bu pek doğru değil çünkü bizden çok daha fazla spekülasyonda açık ekonomiler varç

      Sil
  11. Çok güzel bir yazı, elinize sağlık. Önermelerinizden bazıları veya hepsi doğru olabilir, katılıyorum.
    ABD, Çin kardeşiyle beraber resesyona girecek. ABD ve Çin ekonomisi artık daha fazla büyüyemez çünkü dünya ticaretinin toplamı sıfıra eşittir, dünya teknolojiye doydu, daha fazla üretilen teknolojiyi satın alabilecek yeni ülke yok. Dünya ülkeleri kendi içlerinde yerli malını kullanmaya başlayacak. Bu durumda doların daha da düşmesi kaçınılmaz. Kendi ülkesinin para birimi yerine, dolar alıp dolara yatırım yapan ve doların yükselmesi için dua eden kişileri ise esefle kınıyorum. Ülkesini ve milletini seven vatandaş, paradan para kazanmaya çalışmak yerine, üreterek para kazanmayı tercih etmelidir. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Haklısınız milli duygular önemlidir ve en önde tutulmalıdır ama insanlar sonuçta önce kendilerini ve dolayısıyla servet ve tasarruflarını korumaya çalışıyor.

      Sil
    2. Ben de aynı duyguları sizinle paylaşıyorum ama malesef benzer sözleri geçtiğimiz yüzyılda birisi Henry Martin Ford'a da söylemişti. Malesef teknoloji sürekli ilerliyor ve aç tüketim insanları teknolojiye doymuyor, sistem doymalarına izin vermiyor. Fukuyama tarihin sonu diyordu ama bence tarihin belki de başındayız.

      Sil
    3. Amerika ve Çin niye büyüyemez anlamadım. Büyüme nasıl olur. İş gücüne katılım artarsa, onu geçtim nüfus artarsa. Amerika göç alıyor, almaya da devam edecek. Göçmenler patates soğan doğrasalar ekonomiye katkı yaparlar. Başka nasıl büyür ekonomi, yatırımla büyür. Çin her yıl GSYH'ın %50 si kadar tasarruf yapıyor. Hala köylerde atıl duran iş gücü var. Nüfus artışı durdu, dışarıdan göç almıyor ama bölgeleri arasında ekonomik kalkınma farkları devam ediyor. O da büyür.

      Sil
    4. Berna Hanım,

      Sizi kutlarım. Zor bir işi başarmışsınız. Saygı sevgi sözlerini saymazsak, hemen hemen her cümlesi yanlış, bir koca paragraf yazmışsınız.

      Nasılsa, Mahfi Eğilmez kibardır, saçmalarınıza dokunmaz, üstüne bir de teşekkür eder. Siz de çala kalem yazın.

      Bir çok yorumunuzu okudum. Çoğu zaman bana ne, bunlarla mı uğraşacağım diyorum, ama bu yazınızda kırdığınız rekoru görünce yazmadan yapamadım.

      Boyunuzu çok aşıp, Darvin, evrim falan gibi konulara girmeye kalkıştığınızda da, size bir cevap yazmıştım.

      Bu yorumdaki yanlışlara girmeyeceğim, onları herkes zaten görmüştür.

      Yalnız bir konuya değineceğim. Kendinizi “Ülkesini ve milletini seven vatandaş” olarak gördüğünüz anlaşılıyor. “Ülkesini ve milletini seven vatandaş” olmak iyidir. Ama onun da yolu yordamı vardır ve o iş uygulamada, sanıldığı kadar kolay değildir. Sizin bu sevginiz de çok naiv görünüyor. Ben kendi sözlerimle söyleyeyim, Yurdunu ulusunu sevmenin ölçüsü, “dolar mı alayım, paramı bankaya mı yatırayım” kadar basit değildir.

      Örneğin : Soygun, vurgun ve talan ekonomisiyle yağmalanarak yıkıma sürüklenen bir ülkede, yeni, temiz, adil, akılcıl bir ekonomi kurulabilmesi için, bu kirli ekonominin bir an önce yıkılmasına çalışmak, bunun için örneğin, ekonomiye bir yararı olmasın diye, faiz gelirinden vazgeçip, parasını bankadan alıp yastık altına koymak yurtsever bir hareket olabilir. Berna Hanım’ın bir solukta önerebileceği bütün naiv ülke sevme göstergelerinin tam tersini yapmak, gerçek yurtseverlik olabilir.

      Size dostça bir tavsiye: O kadar çok yazmaya çalışacağınıza, biraz okumaya çalışın. Yalnız okuduklarınızı da düzgün seçin. Çünkü yazılarınızdan açıkça görülen, eğer şimdiye kadar bir şeyler okuduysanız, bunların çok kötü seçilmiş şeyler olduğu.

      Saygılarımla

      Sil
    5. Kaya bey, bir bloğunuz ya da sürekli yazdığınız bir adres var mı ? Link paylaşırsanız çok sevinirim.

      Sil
    6. Kaya Bey,

      Kimsenin avukatlığını yapmak derdinde değiliz ama en azından Berna Korur isimli kişinin bu sayfadaki görüşlerine ek olarak kendi görüşlerinizi daha geniş bir açıyla anlatsaydınız bizler de aydınlansaydık.

      Demiyoruz ki siz en iyisini bilirsiniz. Mutlaka şu hayatta sizin de en az bizler kadar tecrübeniz, görmüş geçirmişliğiniz vardır. Ama bu kadar öfke dolu bir yazım dili kullanmak size de, kimseye de yakışmaz!

      'Soygun, vurgun ve talan ekonomisiyle yağmalanarak yıkıma sürüklenen bir ülkede,' diye yazdığınız kısımla ilgili: Berna Hanımın veya bir başkasının bunlardan haberi olmadığını mı zannediyorsunuz! Çoğumuz bunların farkında değiliz, laf olsun diye mi yazıp, konuşup, hayıflanıp duruyoruz!

      Son olarak: Kendisinin veya bir başkasının okuyup/okumadığına nasıl emin olabiliyorsunuz! Bu kadar net, kişilerin bilgi & tecrübesinin hangi seviyede olduğunu nasıl değerlendirebiliyorsunuz!

      Kimse size münakaşaya girmeyin diye direktif vermiyor, veremez! Ama münakaşaya girmek niyetindeyseniz bunun yolları var! Ve bu yolların ne olduğunu size hatırlatacak da değiliz! Mutlaka bu yolların ne olduğundan haberiniz vardır!

      Bu paragrafları bir hakaret olarak değil, tonu yoksek bir tür tavsiye olarak kabul ediniz lütfen!

      Saygılarımızla

      Sil
    7. İlginize teşekkür ederim.

      Sürekli yazdığım bir adres yok. Facebook ve Twitter'de yazdıklarımı herkese açık olarak paylaşıyorum.

      Saygılar.

      Sil
    8. sn kaya ersoy: Tanımadığım insanlarla klavye silahşörlüğüne girmem. Tanımadığınız insanların yorumlarını takip edip sinirlerinizi bozman yerine, kendinize oyalanacak daha faydalı ve sakinleştirici hobiler bulmanızı önerebilirim sadece...

      Sil
    9. 21 Mayıs 2015 saat 13:41'de yazan adsız bey,

      Yazınıza teşekkür ederim, Yazınızı hakaret değil, hatta "tonu yüksek " de değil, aksine duyduğunuz anlaşılan tepki dikkate alınırsa, oldukça zarif buldum ve hiç rahatsız olmadım.

      Bu yazıyı da, bana sorduğunuz birkaç şeyi cevaplamak için yazıyorum.

      Berna Hanım'ın söz konusu yazısını, üstünde tartışılamayacak nitelikte gördüğüm için, cümle cümle tartışmadım; yalnızca yazıyı nasıl bulduğumu belirttim.

      Sözlü ya da yazılı olarak görüşlerini belirten insanlar, yalnızca o konuda söylediklerini değil , aslında kendi bilgi düzeylerini , düşünebilme becerilerini ve kendilerini ifade edebilme becerilerini de ortaya koyarlar.

      Özellikle düşünüp taşınarak yazılmış bir yazıyı okuduğumuzda, onu yazanın o konudaki bilgi düzeyini, genel kültür düzeyini, hatta ne tür bilgi kaynaklarından beslenmiş olduğunu kolayca anlayabiliriz. Berna Hanım, bu bloga çok sayıda yazı yazarak, böyle bir değerlendirme için fazlasıyla yeterli veri sağlamıştır. Aslında okuma deneyimi olan kişiler için bir yazı bile böyle bir değerlendirme için yeterlidir.

      Bir şeylerden “haberi olup olmamak” konusuna gelince, birinin nelerden haberi olup olmadığını, gene ortaya koydukları fikirlerden, yazdıkları yazılardan anlayabiliriz. Kimsenin, haberdar olduğu şeylerden haberi yokmuş gibi düşünüp, haberi yokmuş gibi yazılar kaleme alacağını düşünemeyiz.

      Dilimi “öfke dolu” bulmuşsunuz. Gördünüz mü, yazan hakkında yazısından bir fikir edinilebiliyor. Doğru değerlendirmişsiniz. Kendimi iyi fade edebilmişim. Öfke doluyum ve bunun sözlerime, yazılarıma yansıması kaçınılmaz. Ama kendimi zorlayarak, kimi genel geçer ölçüleri korumaya çalışıyorum. Örneğin yazılarımı, saygılarımla diyerek sonlandırıyorum. Berna Hanım’ı yazısı dolayısıyla tebrik de etmiştim.

      İlgi ve zahmetinize teşekkür ederim.

      Samimi Saygılarımla.

      Sil
  12. her piyasanın kendine has bir iç momentumu var. kaosun altındaki örtülü düzen de diyebiliriz. ne olması gerekiyorsa o oluyor, piyasaların yükselmesi gerekiyorsa yükselir. abd'den güçlü veriler gelseydi ve amerikan borsaları şahlansaydı TL yine değer kazanabilirdi. o zaman muhtemelen "abd borsaları öncülüğündeki küresel iyimserlik önce avrupa sonra türkiyeye sıçradı. avrupadan gelen toparlanma haberleri ve küresel risk iştahının artmasıyla borsa istanbul günü yüzde bilmem kaç yükselişle kapadı. TL diğer tüm EM fx'lerle birlikte yabancı girişlerine bağlı olarak prim yaptı" filan derlerdi. hatta bir yatırım gurusu çıkıp "amerikanın toparlanması avrupaya yarıyor. bundan avrupanın periferisindeki ülkeler de yarar görür" diyebilirdi.
    ya da piyasanın düşüp TL'nin değer kaybetmesi gerekiyorsa "abd'den gelen zayıf veriler resesyon endişelerine neden olunca küresel risk iştahındaki azalma ve içeride S&P'nin not indirimi ayrıca hdp'nin barajı aşıp aşamayacağı belirsizliği borsa istanbul'a satış getirdi. dolar/TL günü yüzde bilmem kaç yükselişle kapadı" denilebilirdi. daha sonra XYZ menkul değerler başekonomisti turgay mantıcı "not indirimi ve beklentilerin üstünde gelen cari açık verisi zaten TL'yi ve borsa istanbul'u baskı altında bırakmıştı. bir de abd'den gelen kötü veriler resesyon endişelerine neden olunca satışlar kaçınılmaz oldu" şeklinde demeç verebilirdi :)

    YanıtlaSil
  13. Hocam 3, 6, 9, 12 aylik dolar ongorunuz nedir? Su anda dolardan cikip bi sure tl ye gecmek mantikli mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dediğiniz için geç kalmışsınız. Dolardan çıkanlar 2,70 dolayındayken çıktı şimdilerde yavaş yavaş tekrar giriyorlar. Ben doların ikinci yarıda yükseleceğini tahmin ediyorum ama o dediğiniz aralıklarla tahmin veremem çünkü oynaklık çok fazla.

      Sil
    2. Hocam kendimi cok kotu hissediyorum , neden 10TL lik banknot . Anlam veremiyorum , cozemedim !
      Neyse ben bide Fuat Avniye sorayim ...
      Tekrar tesekkurler hocam

      Sil
  14. Hocam ...
    Ben düşündüm, taşindim ama sebebini bulamadim.
    Türk Hava Yollari 170 çuval "10TL lik banknotu" zürih'e taşirken hava alaninda çuval yere düşüp patliyor.
    10TL lik banknotlar yerlere saçılıyor . Yine haberde okuduğuma göre paralar Merkez Bankasinin paralari.
    Öncelikle belki bilgisizliğimden şunu sorayim böyle bir uygulama olabilirmi ? Sonuçta paranin belkide fiziksel olarak yer değiştirmesini gerektirecek zamanlarda olabilir ... Eğer öyle ise sebebini kisaca açıklarsanız sevinirim ...
    Yok herkes kendine yakişani yapiyorsa ;
    1-Neden yurtdişina para çikariyorlar içerde Türk parasini azaltip değerini yükseltmek fantastik birşey değilmi , böyle bir hareketle piyasada ayni dolar azalinca değerinin yükselmesi gibi bir sonuç doğurma olasiliği varmi ? Birbirlerini dengeleme gibi birdurum söz konusu olabilir mi ?
    2-Para kaçiriliyor, silah, mühimmat vs ödemesi yapiliyorsa hocam allah aşkına söyleyin çikamadim işin içinden ...
    Neden 10TL lik banknot , neden daha çok çuval ?

    Hocam üzerimde emeğiniz büyüktür ... Blog ve yazilariniz için çok tesekkür ederim ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zurih'te bozuk 10luk kalmamistir belki..

      Sil
    2. Estağfurullah ben teşekkür ederim.
      TCMB'nin bu operasyonunu ben de anlamış değilim. Yurtdışında TL'ye talep var diyorlar ama ben bunu inandırıcı bulmadım.

      Sil
    3. Bildiğim kadarı ile genelde kara para böyle taşınır. Ama merkez bankası olunca ben de anlamadım mevzuyu. Dur bakalım bi düşünelim. Darphaneye kayıt dışı para bastırsalar, bunu yurtdışında bi ülkeye gönderip (denetim olmayan) oradan da dolara çevirip ülkeye transfer etseler, de niye? :)

      Sil
    4. hacim olarak toplam paranın en fazla 10milyon lira (170*60deste/çuval*100*10 tl ) civarında olduğunu düşünürsek bunun piyasaya etkisi yok denecek kadar azdır ve de talep edilebilecek bir miktardır. Bir diğer konu neden 10TL? çünkü rengi güzel :) ; şaka bir yana piyasaya sürüp kullanılmasını kolaylaştırmak için. Bunun doğal nedenleri olabileceği gibi; para bozdurma işlemleri için yurtdışı merkezlere dağıtma vb., masum olmayan sebepleri de olabilir tabi ki.

      Sil
    5. Birilerine harçlık vermek için orada paraya gerek olmuştur.

      Merkez Bankası her seçim öncesinde üstüne düşeni yapar. Geçen seçimin öncesinde de bankalara harçlık vereceğini söyleyerek, bir yem borusu çalmış, piyasaları coşturmuştu.

      Sil
  15. Paritede 1.05 dip Fed 2 yıl faiz arttıramayacak şu anki görüşüm.

    YanıtlaSil
  16. Balon misali olmuş onemli olan piyasalarin bu durumdan olumlu olumsuz nasil etkilendigi degilmi ve sanirim bu balon durumlarinin piyasaya daha cok olumsuz hava yasatiyor

    YanıtlaSil
  17. Hocam, bunlarin ortak sonucu (ya da ortak sebebi) USDTRL'nin volatilitesi yuksek bir para olmasi. Ve bu 162 haftalik verilere bakinca da ayni, 90 gunluklere bakinca da, 260 haftaliklara bakinca da. Yani sizin yazdiklariniz elbette gecerli olabilir, ama TL genel olarak bu paralardan daha volatil. TL'den daha volatil olan sadece Gana Cedi'si ve Nijerya Naira'si var, bir de G.Afrika ZAR yakin seviyelerde.
    Sonuc olarak, belirttiginiz kisa vadeli etkenlerin de otesinde TL, Turk ekonomisinin altyapisi ve dolayisiyla piyasanin bu volatiliteye acik olmasi sebebiyle daha riskli bir para birimi konumunda bulunuyor. Kisa vadeli sebepler bugun secim, yarin iran, oburgun kayitdisi vs olabilir, ama sonucta hep bu volatiliteye sebep olacak bir unsur bulunuyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet haklısınız TL bütün öteki paralara göre daha oynak bir para birimi. Dolaysıyla oynaklığın daha fazla olmasını ben de kabul ediyorum. Ama eğer benzer ülkelerde ortalama oynaklık % 1,5 ise bu kabul TL'nin benzer ülke para birimlerine göre iki katına kadar yüksek ya da düşük olmasını izah edebilir. Benzer ekonomilerin para birimleri ortalama olarak yüzde 1,5 değer kaybederken TL yüzde 4,5 değer kaybediyorsa buradaki fark bu dediğimiz şeyle açıklanamaz.

      Sil
  18. Hocam ben Marmara Üni. Maliye bölümünde son sınıf öğrencisiyim. Bölümümde benle birlikte bir kaç arkadaşım daha sizin sayenizde ekonomiyi sevdik. Hocalarımız değerli hocalar fakat sırf bölüme girmiş olmak için gelen pek çok öğrencinin ilgisizliğinden dolayı verimsiz geçen ve sırf işlenmiş olmak için işlenen derslerden dolayı pek verimli bir eğitim aldığımızı söyleyemem. Özellikle bölüme ilk başladığım senede bize anlatan pek çok grafiğin ya da terimlerin ne olduğu ne işe yaradığı tam anlamıyla anlatılmadı bu konuda güncel örneklerden çok uzaktık. Sadece ezberleyip sınavda yazılan ve ne olduğuna dair kimsenin bir fikri olmadığı (hala da pek çok öğrenci için böyle) kavramlarla ilk iki senemi geçirdim. Ardından tavsiye üzerine sizin kitaplarınız okumaya, blogunuzu takip etmeye ve 11de ekonomiyi izlemeye başladık bir kaç arkadaşla birlikte. Sayenizde son iki senemizde ne okuduğumuzu bilerek, zevkle her gün ekonomiyi takip ederek okuduğumuz bölümden zevk almaya başladık.
    Okulda ciddi bir takipçi kitleniz var, özellikle belli başlı önemli fakat kimsenin gelmediği derslere gelenlerin masalarında tek tük sizin kitaplarınız oluyor. Hocalar arasında da sizin kitaplarınız görünce ekonomiye ilgi duyan öğrenci olduğunu anlayıp ve daha da şevkle ders işleyenler var. Yani hocam kısaca verimsiz bir eğitim sistemi içinde bizim gibi bir şeyler öğrenmeye çalışan iktisat fakültesi öğrencileri üzerinde epey emeğiniz var. Neyin ne olduğuna dair güncel örnekleri takip etmek okulu epey kolaylaştırıyor. Kendi adıma çok teşekkür ederim size.

    Bir de kısa sorum olacak hocam. Muhtemelen seçim sonrası olası sonuçlara dair yorum yapmanız yanlış anlaşılabilir siz de istemeyebilirsiniz ama yine de bununla ilgili sormak istiyorum. Merkez Bankasının üzerindeki baskının daha da azalması için sizce iktidar partisinin güç kaybetmesi mi gerekir. Yoksa zaten seçimler geçmiş olduğu için güç kaybı olmasa bile bu baskı kendiliğinden azalır mı ? Ayrıca olası bir muhalefet koalisyonu olursa bunun kısa vadede ekonomiye yansıması ne olur sizce ? MB bu durumda seçim geçer geçmez faizlerle oynamaya başlar mı ?

    Sonsuz saygılar hocam iyi pazarlar dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nazik sözleriniz için çok teşekkür ederim. Sizlere ekonomiyi sevdirmek ve uygulamadan örneklerle teoriyle uygulamayı birleştirerek analiz yapmanıza yardımcı olabilmek yolunda bir katkım oluyorsa ne mutlu bana.
      MB konusunda benim çok net bir görüşüm var. Aslında bu sadece MB konusunda da değil hemen hemen bütün konular hakkında. Bir toplum, ülkedeki kurumlara, kurallara sahip çıkmıyorsa iktidarda kim olursa olsun ve hangi güçle iktidar olursa olsun o kuralları bozacak, esnetecek veya uygulamayacaktır. O nedenle ben seçimlerden sonra MB'ye yönelik yaklaşımda bir değişiklik olmayacağını düşünüyorum. Benzer bir durum mesela İngilterede olmaz. Ama orada demokrasiye karşı, yargıya karşı da bu tür tutumlar olmaz. Çünkü toplum o kurumlara sahip çıkar.

      Sil
    2. İstanbul Üniversitesinde de durum farklı değil. Makro derslerinde tahtaya pek çok kez bu blogun adı yazıldı.

      Sil
    3. Sanırım makroekonomiyi uygulamalı olarak anlattığım için derslerde ilgi görüyor yazılarım. Ekonomi okuyanların analiz yapma yeteneğini geliştirmeye yardımcı olabiliyorsam ne mutlu.

      Sil
    4. Acaba tekrar 'Maslow'un ihtiyaçlar piramidi'ne mi geliyoruz Mahfi Bey?

      Verdiğiniz İngiltere örneğinden ilerleyelim.

      O ülkede, Maslow'un saptamasıyla bakacak olursak, piramidin altından 2 katmanın (1. Physiological needs, 2. Safety needs) neredeyse toplumun bütününde var olduğunu, bu nedenle 'kurumları ve kuralları'ı savunmak noktasında İngiltere topraklarında yaşayan insanların reaksiyon gösterebileceğini söyleyebiliriz.

      Ama Maslow'un saptamasıyla Türkiye'yi incelediğimizde, piramidin altındaki bu 2 katmanı daha toplum geneline yayamamışız ki, siz hangi vatandaşımızın 'kurumları ve kuralları' savunmak noktasında reaksiyon göstermesini bekleyebiliyorsunuz?

      Lütfen yanlış anlamayınız, bu soruyu sizin görüşünüzü çürütmek için sormadım Mahfi Bey. 'Sosyoloji' denen o muazzam alanı gitgide yok saymaya başladığımızı bir kez daha hatırlatmak istedim!

      (Aslında açıklamanızda, vatandaşlarımızın 'kurumlara ve kurallara' sahip çıkmayacağını öngörebildiğiniz yönünde hayal kırıklığı yaşadığınızı dile getiriyorsunuz. Ben de Maslow'u örnek vererek açıklamanızı desteklemiş oluyorum. Ve bu kısır döngü böyle geliyor, böyle gidiyor!...)

      Saygılar ve iyi pazarlar.

      Sil
    5. İngiliz işçi sınıfının da kaygılarının bizimkinden çok farklı olduğunu zannetmiyorum. Yani belirttiğiniz ihtiyaçlar sıralamasının çok farklı olmayacağını düşünüyorum. Ancak iki ülke tarihinde ciddi farklılıklar var. Şimdi bizde köylülükle vergi toplayanlar kısaca devlet diyoruz arasında tarihsel anlamda toplumsal çatışmalar olmuş. İngiltere'de ise önce sermaye ile toprak sahibi aristokrasi, sonra sermaye ile işçi sınıfı. Kabaca 300-350 yıllık bir süreç. Bizde köylülük çözüldü. Büyük sermaye dışında da sınıf bilinci olan toplumsal kesimler pek de örgütlü değil veya sınıf bilinci düşük. Hocamın kurumlara sahip çıkmıyor dediği toplumsal kesimlerin tarihsel ve sınıfsal olarak bu bilinci yok. Ama İngilizlerin tüm kurumları sınıf mücadelelerinin sonucunda oluştuğu için arada fark oması çok doğal. Adamlar kafa vergisi koydu diye Bn. Tetçıra dünyayı zindan ettiler. Biz 16 yıldır deprem vergisi ödüyoruz hala ÖTV, İletişim Vergisi adı altında. Bu vergiyi veriyorsan hesap sor di mi? Ama sormuyor işte. Çok uzattım demek istediğim hesabı öncelikle iktidara oy veren kesimler soracak, sormalı.

      Sil
  19. Dolar endeksi cuma günü dip tepkisi verip yukarı yönlendiği halde, tl nin dolar karşısında değerlenmeyi sürdürmesi, buna karşın bu ters hareketi destekleyici herhangi bi haber akışı ve ekonomik verinin olmayışı, benim gözümde değer kazanımının kayıtdışı para girişi ile ilgili olabileceği ihtimalii güçlendiriyor, üstelik hala yuksek olan faize karşı mb ile yaşanan polemiğim bıçak gibi kesilmesi, dolar 3 kuruş düştüğünde ortaya çıkıp söylemleriyle doların ateşini yukselten siyasilerin birden bire ortadan kaybolması çok manidar, velhasıl borsamız dip yaptı, dolarımız tepe yaptı, ortalık süt liman oldu, borsa çıkmaya dolar düşmeye başladı, ne tesadüf ama.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Net hata noksan kalemi bu girişi ortaya koyacaktır. Asıl soru bu girişi kimler nasıl zamanlıyor ? Hiçkimse bunu sorgulamıyor. Evet dolar gelmiş ondan düşmüş deyip geçiyoruz. TCMB bu parayı takip etsin bulsun zor birşey değil bugünkü teknolojiyle bellidir ama açıklamak zor gelir.
      Size katılıyorum oyunu oynamak isteyen büyük misketiyle gelir diğerlerini üter ve basıp gider.

      Sil
  20. hocam yazınız icin tesekkur ederim. dolar tl kurunda bakan beyın dedigi gıbı bır kopuk var mıydı? bu kopuk sosyal bılımde acıklanabılır anlasılabılr mı sizce?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yanlış hatırlamıyorsam Bakan bey iki hafta önce TL'nin değer kaybından şikayetçi değiliz demişti şimdi de köpük vardı o gitti diyor. Bu çerçevede açıklanacak bir köpük var mı emin değilim.

      Sil
  21. hocam dolar niye düşüyor diye sormak zorunda kalmak ve bir takım hilelerde olabileceğini bile dikkate almak durumunda kalmak dolardaki düşüşün geçici olduğunun bir göstergesi değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki ama bence daha başka ve sağlam göstergeler de var.

      Sil
  22. Hocam GSYH bir ülkede üretilen nihai mal ve hizmetlerin piyasa fiyatı ise ihracatın GSYH'ye etkisi olumsuz olmuyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi dayanamadım ben yanıtlayayım dedim. GYSH bir ülkedeki tüm üretim demek. Gayri Safi, saf olmayan yani net olmayan demek. Bunun anlamı da yıl içerisinde üretilenler içerisine amortismanların da dahil oması yani fabrikaların, yolların, barajların aşınmasından kaynaklanan harcamaların veya yatırımların da dahil oması demek. Yani uzun lafın kısası üretilen her türlü nesne ve hizmet demek. Bunun içine turiste verilen hizmetler ile yurt içinde üretildiği için yurt dışına satılan her türlü mal yani ihracat da giriyor. İhracat eksi değil artı katkı sağlıyor. Eksi kakı sağlayan ithalat. Çünkü yurt dışında üretilen yurt içinde tüketiliyor, yani ülkemizde üretilmeyen demek oluyor.

      Sil
    2. Yanıt için teşekkürler, eklenebilecek bir şey kalmamış.

      Sil
    3. Ithalatin tam olarak GSYH'ya negatif etkisi oldugu soylenemez. Ulkemizdeki uretimin cogu ithalata dayali ve 'nihai urun'ler aramali ithalati olmadan uretilemezler. Ama Turkiye'de ithalat oranlari git gide aramalindan nihai urune dogru ilerliyor sanirim tabi hocam bu konuda da bir arastirma yaparsa ya da yapilan bir arastirmayi ozetlerse tadindan yenilmez.

      Sil
    4. Sn. Adsız üretim denkleminde ithalat eksi. Yoksa olumsuzluk manasında kullanmadım. Soru da üretim denkleminde ihracatın yeriydi. İthalatın elbette ülke ekonomisine katkısı var. Yatırım malları ithalatı aynı zamanda dışarıdan sağlanan kaynak demek.

      Sil
  23. Hocam selamlar,

    İngilteredeki seçimlerin akabinde gbpnin yükselmesinin usd/try kuruna etkisini yorumlamanızı rica ediyorum.

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
  24. Hocam,
    Dolarım var düşer,
    TL'ye geçerim yerlerde gezer,
    Altın alırım iner,
    Hisse senedi alırım, senet çöker...

    Paramızla el-alemi zengin ediyoruz; tasarruf neyimize?!

    Artık felsefem değişti:
    Kazandığını yiyeceksin, gününü gün edeceksin, gerisi Allah kerim.

    YanıtlaSil
  25. Hocam çoğu ekonomist Ali Babacan olmayacağı için mevcut iktidarın devamının ekonomi için ılımlı olmadığını söylüyor ama siz aksini söylemişsiniz.Tam olarak bu düşüncenizin sebebi ne?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben aksini söylemedim. Dediğim şudur: Ne yazık ki sistemimiz olmadığı kişilere bağlıyız. Oysa eğer sağlam kurulmuş bir sistemimiz olsaydı Babacan gidiyor diye endişe etmememiz gerekirdi.

      Sil
  26. Buna galiba azalan verim kanunu deniyor. Yani senden azalan fon yöneticisinin cebine giriyor.

    YanıtlaSil
  27. Hocam peki volatilite? Yani düşünce en çok düşen, çıkınca en çok çıkan para birimi. Yabancı yatırımcı bunu sevmezki, ve neden borsa yükselsin. Tabi bu volatiliteyi seçime bağlamadılarsa ama daha seçimde geçmediki. Volatiliteye karşı borsa neden yükseldi gocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam gösterge faizi düştü derken birileri gelip hazine bonosu aldı ve hazine bonosunun degeri arttı. Yani hazine bonosuna para girisi oldu. Borsa niye etkileniyor bundan. Hazine bonosunu elden cikaranlar borsaya mi giriyor?

      Sil
  28. Hocam bir diğer sorum ise şu; dolar endeksi 2008 krizi öncesi seviyelere geldi ancak sizin yazılarınızdaki değerlendirmelerinizden de gördüğümüz kadarıyla ekonomik datalar henüz 2008 öncesi kadar iyi değil. Bu durumda ya abd de balon var yada MSCI ülkelerinde ya da küresel ekonomide ne olduğunu öngöremediğimiz bir sıkıntı var. Ne dersiniz hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında her ikisi de var. Yani hem ABD de balon var hem de gelişmekte olan ekonomilerde (başta Çin olmak üzere) büyüme ivmesinde düşüş var.

      Sil
  29. hocam merhabalar. kamu harcamaları reel harcama ve transfer harcaması diye ayrılıyor biliyorsunuz. reel harcamalar ise cari ve yatırım diye ayrılıyor. peki bütçede yer alan hocam cari transfer harcamaları hocam cari harcamaları mı içine alıyor yoksa transfer harcamalarını mı işin içinden çıkamadım.saygılar hocam

    YanıtlaSil
  30. Sayin hocam,
    Kayıt dışına sehir efsanesi diyordunuz, kayıtdışı doviz girme ihtimali cok yuksek, gecen cb aciklama yaptı. Yukselecegini bekleyen zarar edecek... Kara para girisi serbest, öte yandan turkiyedeki kayıtdışı da (sehir efsanesi olan) buyuk doviz talebi olacaktır.
    Döviz işi kayıt disinin, buzdağının gorunmeyen kısmı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben kayıtdışına şehir efsanesi demiyorum. Miktarının olduğundan yüksek sanılmasına şehir efsanesi diyorum.

      Sil
    2. Hocam türkiye gibi kırılgan yapıdaki bir ekonomiye kabaca 500 milyon usd giriş veya çıkışın kurda oynaklığı sağlayabileceğini düşünüyorum. Miktar abartılı değil kanaatimce.
      Saygılar.

      Sil
  31. hocam memura yapılan öğle yemeği yardımı cari harcama mı olur transfer harcaması mı soru buydu aslında. bütçede cari transfer adı altında gösterılmıs ama hangısıne gırıyor cıkaramadım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelir Uzman Yardımcılığı'nın geçen haftaki sorusu sanırım :)

      Sil
  32. Merhaba Hocam,

    Yazınızdaki tabloda Güney Afrika / Rand iki defa farklı yüzdelerle görünüyor. Acaba belirtmek istediğiniz diğer ülkenin adı neydi, merak ettiğimden soruyorum.

    Saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız yanlışlık olmuş. Polonya / Zloti % 1 olacaktı. Düzelttim, teşekkür ederim.

      Sil
  33. Hocam,
    Öncelikler yazılarınızı bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Merkez bankasının döviz depo faizini indirmesi ve zorunlu karşılıklara faiz ödemeye başlaması, kur ve faiz üzerinde nasıl bir etki yapar? Ya da merkez bankası nasıl ve ne şekilde bir etki yapacağını düşürüyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Döviz depo faizini indirmesi biraz düşürücü etki yapar ama ötekilerin etkisi düşük kalır. MB, bu düzenlemelerle fiziksel bir etkiden çok beklentiye yönelik etki yaratmayı amaçlamış olsa gerek.

      Sil
  34. İyi günler Hocam, bu makale ile aklımızda ihtilaf yaratan sorunlara bir cevap vermiş oldunuz. Teşekkür ederim.

    Öncelikle "Adsız18 Mayıs 2015 14:44" saatli yazı pazar günü yapılan gelir uzman yardımcılığı sorusudur. Bu soru sadece yanlış bildiği bir şeyi öğrenmek içi ise bir sorun yok ama eğer kişi bu sınava girip soruyorsa bir kurum sınavı sorusudur ve sizin kurum sınavları sorusu cevaplamama hassasiyeti gösterdiğinizi baz alarak söylemek istedim.

    Bu yazınız ile ilgili olmasa da bir soru sormak istiyorum. 26 Nisan 2015 Pazar günü yazdığınız "CHP'nin Seçim Programı ile İlgili Soru ve Yanıtım" ile partilerin seçim beyannamelerini ekonomi açısından okur sorusuna binaen ayrıntılı olarak yorumlamıştınız.

    Benzer bir durum olarak,partilerin seçim beyannamesinde yer alan "asgari ücret üzerinden vergi kaldırılacak" üzerine de bir yazı yazmayı düşünüyor musunuz?
    Asgari ücret düzeyinin arttırılması ile devlete ek bir harcama yükü olacaktır. Bu da giderlerin gelirlerle karşılanması için ya borçlanma yapması gerekir ki bu da bütçe açığına neden olacaktır. Asgari ücret üzerinden kaldırılacak bir vergi ile de devlet belirli bir gelirinden vazgeçmiş olur. Bir gelir kalemi yaratması gerekir. Bunun için de diğer vergilerde bir artış olması gerekir. Yapılacak her türlü maliye ve para politikasının etkisi asgari ücretliye fazlasıyla yansıyacaktır. Asıl önemli olan kısım asgari ücetin kaldırılmasının gelecek 10 yılda toplum üzerindeki ekonomik ve sosyal etkilerinin neler olacağı sorusudur?

    Yazılarınızı okuyan biz okuyucuları ciddiye alıp cevap vermenizi takdir ediyor ve tekrardan şükranlarımı sunuyorum Hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum. Sizin o sorularınız siyasal ağırlıklı değil maliye politikası ağırlıklı olduğu için bir yazı yazmak ihtiyacı duydum. Ve düşüncelerimi açıkladım. Asgari ücretten verginin kaldırılmasını da aynı şekilde düşünüyorum. Bu yolla asgari ücretin artırılmasının işveren üzerinde yaratacağı etki azaltılmış olur. Ben Türkiye'nin bugünkü mali gücüyle ve bugünkü büyüme düşüşüyle bu politikası uygulamasının doğru olacağı kanısındayım. Ama ben asgari ücretin 1500 TL veya 1800 TL ya da daha çok olmasıyla ilgili bir hesap yapmadığım için miktar konusunda bir şey diyemeyeceğim. Bence Asgari ücretin net olarak 1200 - 1250 TL'ye çıkarılmasının bütçeye getireceği yük karşılanabilir bir yüktür. Gerisi için yeni vergiler veya vergi oranı artışları gerekebilir. Ki bu da tercih edilebilir bir seçenek olabilir. Çünkü gelir dağılımını düzeltmeye yarar.

      Sil
  35. Kaleminize saglik hocam.
    Hocam buyumek icin neden cari acik vermek zorundayiz? Bu sadece bizim ulkemize ozel bir durum mu yoksa sart mi? Mesela cari acik vermeden teknoloji, nitelik artirma gibi iyilesmeler hem buyumeyi artirip hem de cari acigi dusurmez mi?

    YanıtlaSil
  36. Partilerin vaatlerini anlattığı kitap/kitapçıkları inceliyor musunuz bilmiyorum ama programınıza konuk ettiğiniz adayların anlattıklarını dinleyerek kafanızda mutlaka bazı şeyler şekillenmiştir. En azından partilerin bizzat yetkili kıldığı kişilerden dinlemiş oldunuz.

    Bu partiler ne tür ekonomi öneriyorlar,
    Ve hemen altında her parti için 'tarafsızlığını üst düzey tutmaya çalışan bir iktisatçı gözüyle görüşüm' diye bir yazı yazmayı düşünüyor musunuz?

    YanıtlaSil
  37. Hocam öncelikle bütün güzel yazılarınız için size sonsuz teşekkürler. Dolarla ilgili yorumunuza kesinlikle katılıyorum ama bence borsadaki son dönemdeki yükselişe bakarak bu ülkedeki seçim sonuçlarının büyük ölçüde belli olduğunu düşünüyorum

    YanıtlaSil
  38. Hocam merhabalar,
    Yüksek lisans tezimi yazmaya başladım fakat ülkemizin ( diğer ülkelerin) cds puanlarına resmi sitelerden ulaşamadım. Nereden bu puanlara ulaşabileceğim konusunda yardımcı olabilirseniz çok memnun olurum. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  39. Ekonomik konularda şimdiye kadar hep yanlış şeyler söylemiş olan "Ekonomi Bakanı"nın son "kehanetinin" doğru çıkması şaşkınlık yarattı.

    Doğru çıkan bu kehanetin bir öngörü olduğuna inanmak için, Bakan'ın ekonomik konularda söylediği öteki saçmalıkların doğru olduğuna inananlar kadar saf olmak gerekir.

    Bakan aslında bir öngörü yapmamıştır. Seçim öncesinde ekonomiyi makyajlamak için, kamu bankalarına dolar sattırarak dolarda geçici bir rahatlama sağlamak için alınan kararı, herhalde "Ekonomi Bakanı"na da söylemişler, o da bu "inside trader" bilgisini kullanarak, ömrünün ekonomi alanındaki ilk doğru açıklamasını yapmış olmalı.

    Bu durumda seçeneklerinizden dördüncüsünün doğru olduğunu sanıyorum. Bunu çok geçmeden göreceğiz.

    Mucizelere inananlar da, ekonomide mucizeye yer olmadığını bir kez daha görmüş olacaklar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bakan bey doların inmesinin iyimi kötümü olduğunu bilemediğini söylemişti beyanatında doğru söylüyor çünkü kendisi sufle edilenin ne olduğunu anlayamadığından Kaya beyin yorumunu okuması faydalı olacaktır.

      Sil
  40. " ABD ekonomisine ilişkin veriler güçlü geldiğinde Fed’in faiz artırımı da gündeme geliyor, göstergeler kötü olduğunda faiz artırımı gündemden uzaklaşıyor " Hocam bu cümlenin mantığını açıkcası anlayamadım. Neden göstergeler iyi olduğunda gündeme gelirken kötü olduğunda uzaklaşıyor ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kısaca:

      Enflasyon dediğimiz kavramı kontrol altında tutabilmek; hem ABD hükümetinin, hem de FED'in faiz politikasının elinde.

      Türkiye'deki hükümetle TCMB arasındaki sürtüşme aklınıza geliyorsa; ABD'deki durumu anlamanız biraz zor, haklısınız!

      ABD'de iç talep önemle takip edilir. Her ne kadar ihracata da önem veren bir ülke olsa, özellikle 29 Ekim 2014'te QE3 (3. parasal genişleme programı)nın bitmesiyle şimdi faiz artışının ne zaman geleceği bütün dünyada konuşuluyor.

      FED, ya Haziran 2015'te, ya Eylül 2015'te faizi 0,25 baz puan artırmayı planlıyor. Fakat bunu keyfine göre yapamaz, ABD içindeki 'ekonomik iyileşme'nin sağlam adımlarla gelmesini saniyesi saniyesine takip ediyor.

      Bu sağlam adımların öncü göstergeleri olarak:

      'İşsizlik maaşına yapılan başvurular'da azalma gerekiyor. Çünkü kişi ve hanehalkları bir işte çalışmaya başlar, maaş & ücret alır, harcama yapmaya başlar, piyasalarda (iç talep) yavaş yavaş canlanma yaşanır, enflasyon ılımlı artış yoluna girer, enflasyonu dengelemek için FED faiz politikasını hassasiyetle uygular.

      'Tarım dışı istihdam verileri'nde artış olması gerekiyor. 'Çünkü'sü yukarıdaki ile aynı (kişi ve hanehalkları bir işte çalışmaya başlar, maaş & ücret alır, harcama yapmaya başlar, piyasalarda [iç talep] yavaş yavaş canlanma yaşanır, enflasyon ılımlı artış yoluna girer, enflasyonu dengelemek için FED faiz politikasını hassasiyetle uygular.)

      FED'in faizi ne zaman artıracağına karar vereceği temel iki gösterge yukarıda yazıldığı gibi olmakla beraber, PMI dediğimiz 'Satın alma yöneticilerinin & müdürlerinin yaptığı hamleleri gösteren endeks'de dikkatle izlenir. Makro ölçekte takip ettikleri daha onlarca gösterge var elbet.

      Petrol fiyatlarındaki oynamalar da bir başka gösterge.

      Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) Mart 2015'te başlattığı 'parasal genişleme programı'; Avrupa ülkeleri arasında, talebi (ve enflasyonu) kademeli olarak artıracak şekilde düzenlendi. Fakat bunun meyveleri tam manasıyla ne zaman görülür çok büyük muamma. Avrupa ülkeleri arasında talep o kadar düşük seviyede ki; kişilerin, hanehalklarının, her boy şirketin harcama yapıp, ekonomilerini tekrar çalışır hale getirmeleri uzun zaman alacak gibi gözüküyor. Çünkü insanların çok büyük bölümünün ekonominin geleceğine yönelik algıları hala çok kötümser. FED'in takip ettiği göstergeler arasında, ülkesinin en büyük ticari ortağı olan Avrupa bölgesi de var; ama yukarıda ifade edilen iki temel gösterge kadar dikkate almadıklarını, Avrupa bölgesinin durumunun listelerinde alt sıralarda yer aldığınızı bilmelisiniz.

      FED faiz artırmaya başladığında, dünya geneline yayılmış olan 'US Dollar (ABD Doları)' yavaş yavaş (veya 'hızlı hızlı') anavatanına dönme eğilimi gösterir. 'Likidite bolluğu'nun tehlikeli yanları da işte burada kendini gösterir!

      Gelişme Yolundaki Ülkeler'in çok büyük kısmının dış borcu US Dollar cinsinden, ve likidite bol iken, ülkelerinde reformları yapmadılar ise, para bol iken bu parayı geleceğe yatırım için 'teknoloji temelli', 'yükte hafif pahada ağır' ürünleri üretebileceği sanayi, eğitim, AR-GE alanlarında kullanmadı ise, kafasını dağlara taşlara vurmasının hiçbir yararı yoktur!

      FED faiz artırımına başladığında, dış borcu US Dollar cinsinden oldukça yüksek olan ülkelerin merkez bankaları (Türkiye ilk sırada!), kendi faizlerini daha da yükseltip, US Dollar'ın kaçmaması için yarışa girmeye mahkum olabilir (Bu ihtimal çok yüksektir!)

      Bu durumda karşımıza şu tablolar çıkar:

      (Tabloları dikkatle inceleyiniz.)

      http://www.mahfiegilmez.com/2014/01/faizi-artrmak-gerekir-miydi.html

      Diğer göstergeleri de Mahfi Hocamızdan bekliyoruz...

      Sil
  41. Merhaba mahfi bey,
    Biraz cahilce bir soru olabilir ama cevaplarsanız.
    Eğer 3. şık gerçek ise böyle bir etki için ne kadar kayıt dışı para girişi gerekiyor. Geçen aylarda 4-5 milyar dolar civarında kayıt dışı giriş olmuştu. Merkez bankasi da aylık büyük miktarda dolar arz ediyor diye biliyorum. Bir miktar tayininde bulunabilir miyiz?

    YanıtlaSil
  42. Üçüncü olasılık ile ilgili veriyi görmeden birşey söyleyebilmek imkansız. Nihat Zeybekçi'nin "1 hafta ya da 10 güne kadar Dolar düşecek" açıklamasının ardından böyle bir ani düşüşün gündeme oturması piyasada üçüncü olasılığa olan ilgiyi ister istemez arttırdı.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi