Ekonomide Analitik Düşünme Dersleri 3 (Örnek Olay: Büyümenin Analiz Edilmesi)
Teorik örnek: Büyümenin
analiz edilmesi
Diyelim ki ekonomide büyümenin durumunu araştıracağız.
Büyüme burada sonuç ya da sentezdir. Analiz yaparken bu bütünü oluşturan
parçaları ayrıştırmamız gerekir. Büyümeyi etkileyen birçok parça söz konusudur.
En basit denklemle başlayalım. Gayrısafi yurtiçi hasılanın
(GSYH) harcamalar açısından yazılışı şu denklemle ifade ediliyor:
Y = C + I + G + (X – M) (Bu denklemde Y = GSYH, C = Tüketim, I =
Yatırım, G = Kamu harcamaları, (X – M) de ihracat - ithalat farkını gösteriyor.)
Çoğu ekonomi öğrencisi bu denklemi bu aşamada bırakır ve
metnin devamını okumaya devam eder. Çok az öğrenci daha bu aşamadayken bazı
sorular sorup yanıt arar. Y’nin artması demek ekonominin büyümesi demektir. Bir
ekonominin büyümesi için fiziksel üretimi artırması gerekir. Fiziksel üretimi
artırmak için de ya yatırım yapılması ya da üretimde kullanılan kapasitenin
daha yüksek oranda kullanılması Kapasite kullanımının kullanılabilecek son
aşamada olduğunu yani daha fazla artırılmasının mümkün olmadığını varsayarsak
üretimi artırmanın yolu yatırımdan geçecek demektir. O halde büyümenin yolu
yukarıdaki denklem açısından I’nın artırılmasıyla sağlanacak demektir. Buraya
kadar anlattıklarımızı yazalım:
Yatırım
Üretim artışı
Büyüme
Yatırım yapmak için ne gerekir? Yanıt: Kaynak gerekir.
Kaynak nasıl bulunur? Yanıt: İç tasarruflar kullanılır. İç tasarruflar yetmezse
ne olur? Dışarıdan tasarruf ithal edilir (borçlanma veya yatırım çekerek.) Şimdi
bunu yazalım:
Tasarruf
Yatırım
Üretim artışı
Büyüme
Tasarruf nasıl yapılır? Gelir eşitliğini hatırlayalım: Y = C
+ S Yani gelir (Y) iki şekilde kullanılır: Tüketim (C) ve tasarruf (S.)
Tasarrufları artırmanın iki yolu
vardır: (1) geliri (Y’yi) artırmak, (2) Gelirin kullanım biçimini değiştirmek
ve tüketimi düşürüp tasarrufu artırmak. Bunun da yolu tasarruf yapmayı çekici
hale getirmek ve insanları tüketim taleplerini ertelemeye yöneltmekten geçer.
Bunu yapabilecek tek araç faizdir. Faizi artırırsak tüketim azalır, tasarruf
artar. GSYH’yı şimdi de üretim cinsinden
yazalım:
Y = Ap + Ip + Sp + o (Bu
denklemde Y gelir, Ap tarımsal nihai üretim, Ip sanayi nihai üretimi, Sp hizmet
kesimi nihai üretimi, o diğer kalemleri gösteriyor.)
Y’yi yani geliri artırabilmek
için denklemin sağ tarafındaki nihai üretim değerlerini (reel yani fiziksel
olarak) artırmak gerekiyor.
Bu durumda Kısır döngüye girmiş
oluyoruz. Çünkü büyümeyi artırmadan yani denklemin sağ tarafındaki üretim
miktarını artırmadan geliri (Y’yi) artırmak mümkün değil. Oysa yukarıda
yazdığımız Y = C + S denklemindeki tasarrufu (S) artırabilmek için Y’yi
artırmak gerekiyor. S’yi artıramazsak yatırımı, yatırımı artıramazsak üretimi,
üretimi artıramazsak geliri artıramıyoruz. Bu durumda hayati önemdeki değişken
tasarruflardır (S.) O halde S’yi artırmak gerekir. S’yi nasıl artırırız? S,
gelirin ve faizin bir fonksiyonudur: S = f (Y, i)
Geliri, yukarıda açıkladığımız
kısır döngü nedeniyle artıramıyorsak faizi artırmak suretiyle S’yi
artırabilirmiyiz? Y = C + S olduğuna göre yani gelir tasarruf ve tüketim olarak
kullanıldığına göre C’yi düşürerek S’yi artırabiliriz. Bunun da yolu faizden
(i) geçiyor. Faizi artırırsak o zaman insanlar C’ye ayırdıkları kaynağın bir
bölümünü S’ye ayırırlar. Böylece yatırımlar için kaynak bulmuş oluruz.
Güzel de Faiz tasarrufları
etkilediği kadar yatırımları da etkiliyor. Yatırım fonksiyonunu yazalım: I = f
(Y, i, K) (Bu denklemde K, sermaye miktarını gösteriyor.) Artırmayı
hedeflediğimiz Y’yi bir yana bırakırsak tasarruf fonksiyonu [S = f(Y, i)] ve
yatırım fonksiyonunda [I = f (Y, i , K)] ortak anahtar i’dir (faiz.) Ne var ki
i, tasarruflar açısından artarsa olumlu, yatırımlar açısından ise azalırsa
olumludur. Bir başka kısır döngüye giriyoruz. Bu durumda tek çözüm dışarıdan
tasarruf ithali kalıyor.
İç Tasarruf + Dış Tasarruf
Yatırım
Üretim artışı
Büyüme
Dış tasarrufu nasıl ithal
edebiliriz? Üç yolu var: Ya yabancı sermayeyi yurtiçinde doğrudan yatırım
yapmak için çekeriz veya portföy yatırımı için davet ederiz (borsa yatırımı) ya
da bize borç vermesini sağlarız. Yabancı kaynak kendi ülkesinde yatırım yapmak
veya faiz kazanmak varken niçin bizim ülkemize gelsin? Ya da soruyu farklı
soralım: Yabancı kaynakların, kendi ülkesine yatırım yapmak yerine bizim
ülkemize gelmesi için ne yapmamız gerekir? Eğer bizdeki faiz, yabancı
sermayenin kendi ülkesindeki veya bizim yerimize gidebileceğimiz alternatif
ülkelerin faizinden yüksekse o zaman yabancı sermayeyi çekebiliriz. İyi de faiz
yükselince yatırımcı, finansman maliyeti pahalandı diye yatırım yapmıyor. İç ve
dış enflasyon farklıysa devreye reel faiz giriyor. Çünkü tasarruf sahibi
nominal (görünür) faize değil reel faize (enflasyondan arındırılmış faize)
bakıyor. Bizde enflasyon yüzde 8, nominal faiz yüzde 10, yabancı yatırımcının
ülkesinde nominal faiz yüzde 2 enflasyon da yüzde 1,5 olsun (bu faizleri vergi
sonrası net faiz olarak alıyoruz.) Bizim paramızla yabancı yatırımcının ülkesinin
parası arasındaki kur 1 yıl boyunca değişmeden kalmış olduğunu varsayalım. Bu
durumda yabancı yatırımcı 100 birim parasını kendi ülkesinde bankaya (veya
tahvile) yatırsa yılsonunda yüzde 2 faiz alacak ama bunun reel (yani
enflasyondan arındırılmış) getirisi kabaca 0,5 puan olacak. Oysa bu parayı
buraya getirip aynı işlemi yapsa yüzde 10 faiz kazanacaktı. Onu, bizim
ülkemizdeki enflasyon değil kendi ülkesindeki enflasyon ilgilendireceği için
arındırmayı ona göre yapacak ve 8,5 puana yakın reel faiz elde etmiş olacaktı.
O halde biz, yabancıya sağlanan bu imkanla faizi artırmadan yani yatırımcının
maliyetini artırmadan tasarruf ithali yoluyla yatırımlar için kaynak
bulabiliriz.
Ne var ki bunun da sınırları var. Her şeyden önce bizim
ülkenin para birimi değer kaybederse bu yabancı yatırımcı için kayıp demektir.
Kur riskini bu yatırımı yaparken dikkate alır. İkinci olarak kur riski dışında
diğer riskler de vardır. Örneğin ülkedeki siyasal istikrarsızlık, ekonomik kriz
ve paraların ödenememesi riski gibi riskler yabancı yatırımcıyı olumsuz
etkiler.
Ekonomide her konu aşağı yukarı böyle uçsuz bucaksız
tartışmalara neden olur. Ama bu analitik akıl yürütmeyi yapmazsak ekonomiyi
anlama imkânımız da olmaz. Çelişkiler, labirentlere dönüşür. Bu tür
labirentlerde birden fazla çıkış yolu vardır ama o yolları bulmak kolay
değildir. Onun için ekonomide aynı konuda iki farklı görüşe dayalı iki farklı
teori Nobel ödülü alabilir. Bu iki farklı teori labirentin birden fazla olan
çıkış yollarından ikisini göstermiştir muhtemelen. Ekonominin zorluğu da buradadır, güzelliği de.
hocam elinize sağlık , çok güzel ve ayrıntılı olmuş. Şimdi döngüye hangi kısımdan girmek gerekcek :)
YanıtlaSilTeşekkürler. Döngüden çıkmak önemli.
Silbeyniim yandı elinize sağlık hocam
YanıtlaSilEkonomi çalışmalarında yaygın bir durumdur beyin yanması. Neyse ki kendi kendini söndürüp devam eder beyin çalışmaya.
SilBu ülkeye yüksek faiz nedeniyle, yabancı yatırımcılar tarafından milyarlarca döviz gelse ve dövizlerini tl ye çevirip vade sonunda da tekrar daha fazla dövizle ülkelerine giderken iç piyasadan bu kadar fazla dövizi toplayabilirler mi? Toplarlarsa bu ne gibi sorunlar ortaya çıkarır acaba?...
YanıtlaSilTeşekkürler...
Evet bu tür paranın çıkış zordur. Sıkıntı yaratır. O nedenle yabancı sermayenin makbul olanı doğrudan yatırım için gelenidir.
SilBu sorduğunuz sorunun yanıtını hep birlikte Fed'in faiz artırım kararıyla yaşayacağız. Neyse ki herkes çıkış için o anı beklemiyor, bir bölüm önceden çıkıyor.
Hocam selamlar, eski bir konu evet ama buradaki sorular ve onlara verdiğiniz cevaplardan bile faydalanmaya çalışıyorum. Sorum şu olacak ; FED in faiz arttırmasının nedeni enflasyonun 2% olan hedefe ulaşması olacak. Faiz artışında beklenen oran ise ilk aşamada 25 baz puan. Yani 0,25% ten 0,5% olması bekleniyor. Peki ; reel faiz yine eksi olmayacak mı burada ? Yani vergiler muaf en yalın haliyle bile yine -1,5% luk bir negatif getiri söz konusu iken neden EM lerden para çıkışı söz konusu oluyor ? Konjonktürel riskleri bir kenara koyduğumuzda tabi . Yani sadece faiz artışı nedeniyle para çıkışı olduğunu varsaydığımız durumdan bahsediyorum.
SilSaygılar..
Hocam çok güzel bir yazı olmuş gene. Okuduğumuz kitapların resmen özünü çıkartıp önümüze koyuyorsunuz.O derece faydalı oluyor bize. Birde hocam affınıza sığınarak sizden birşey rica edeceğim. Bize güzel bir okuma listesi daha hazırlarsanız gerçekten bizi çok mutlu edersiniz. Daha önceki hazırladığınız okuma listenizden bir kaç kitap dışında ( onların satışı tükenmiş. ) hepsini okudum. Takdir edersiniz ki ne kadar çok kaynaktan beslenirsek bizim için okadar iyi. Elimden geldiğince gece gündüz okumaya çalışıyorum. Ne yazıkki özelikle makro ekonomi mikro ekonomi vb. konular sürekli tekrar etmeyince unutma kaçınılmaz oluyor. Kendi okuduklarım dışında sizin önerdiğiniz kaynaklarıda okumak bizim için gerçekten çok önemli. İlginiz için şimdiden çok teşekkür ederim. Sevgilerimle...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilEvet ben de her yıl yeni çıkan bir makro bir de mikro kitabı alıp hızlıca okurum. Hem bilgi tekrarı olur hem de yeni teorileri elden geçirme fırsatı verir bu tür tekrarlar.
Bu yazı serisini tamamladıktan sonra daha geniş bir okuma listesi vereceğim. Bir yazımı böyle bir listeye ayıracağım.
Hocam İktisada Giriş derslerinde okutulacak örnek analiz olmuş. Ellerinize sağlık...
YanıtlaSilHocam bir sorum olacak cari açığı ödemeler bilançosu kalemlerinden biri olan cari işlemler hesabının açık vermesi olarak tanımlayabilir miyiz ? Şimdiden çok teşekkürler.
YanıtlaSilAynen öyle tanımlarız. Yalnız doğrusu ödemeler dengesidir. Ödemeler Bilançosu doğru bir çeviri değildir. Çünkü ingilizcesi Balance of Payments dir Balance Sheet of Payments değil. Esasen u bir bilanço değildir. Çünkü kar zarar yoktur içinde.
SilHocam hiç mübalağa etmeden üniversitede aldığım 4 yıllık İngilizce iktisat eğitiminden daha fazlasını sizin blogunuzdan öğrendim.Yazılarınızın devamını bekliyoruz. İyi ki varsınız.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Bunun nedeni üniversite eğitiminin uygulamadan uzak olmasından kaynaklanıyor. Teorinin uygulamaya dönüştürülmesi genellikle applied economics derslerinde verilir ama bizde bu dersler ya yok ya da olsa bile uygulama olarak genellikle Türkiye uygulamasını değil başka ülkelerin uygulamasını anlatıyor.
Silyatırımdan yatırıma da fark var tabii. verimli-verimsiz, döviz gelirini daha çok artıran-daha az artıran, döviz giderini daha çok azaltan-daha az azaltan gibi.
YanıtlaSilmesela Avustralya'da son 5 yılda (kümülatif) yatırımlar %10 artmış ama ekonomi %14 büyümüş. Hindistan'da yatırımlar %22 artarken Hint ekonomisi %42 büyüme kaydetmiş. Çin'de hem yatırımlar hem ekonomi %50 büyümüş. G.Afrika %11 yatırım artışıyla %13 büyüme yakalamış. benzer şekilde Meksika %13 yatırım artışıyla %18 büyümüş.
bize gelirsek; yatırımlar %77 artmış artmasına ama gelin görün ki ekonomi son 5 yılda yatırım artışının sadece %39'u kadar yani %30 büyümüş.
ABD bizden biraz daha iyi. %26'lık yatırım artışının %46'sı kadar yani %12 büyüme gelmiş.
Çok doğru. Katkı için teşekkürler.
SilHocam MB nın faizleri 100 bp artırması dolar üzerinde etkisi olur mu?
YanıtlaSilSaygılarımla,
Buradaki konu yabancı kaynakları çekebilmek. Sın dönemde Türkiye'de riskler hızla arttı: Koalisyon kurulamıyor, erken seçim kapıda, Sınırımızda savaş hali var, terör tırmanıyor. Bunlara ek olarak ihracat düşüş eğiliminde, büyüme oldukça düştü, enflasyon yüksek, cari açık düşse de hala yüksek. Ayrıca Fed'in faiz artırma beklentisi arttıkça ülkeden parasını alıp gidenler artıyor. Böyle bir durumda TCMB faizi artırmak zorunda kalacak. 100 bp ile başlayıp daha yukarı giderek döviz erimesini en azından yavaşlatabilir.
SilHocam merkez dolara fed+ufak bir miktar (örneğin %0.5) verse dolar karşılığında o günkü kurdan dolar teminatı ile kısa vadeli başka bir oranda tl karşılığına faiz alsa (yani gelin dolarınızı feddden daha iyi alayım, bunu teminat olarak kullanıp tl yatırım yapın dese ki sanırım buna benzer bir şey yapıyor) faiz hadlerini fazla oynamadan işi çözebilir mi?
SilS+T+M = I+G+X =>>> (S-I) = (G+Tr-T) + (X-M) =>>> Özel Kesim Dengesi = Bütçe Dengesi + Dış Ticaret Dengesi
YanıtlaSilSızan Tasarruflar S, Yatırım I şeklinde, sızan Vergiler T, Kamu Harcaması G şeklinde, sızan ithalat M ihracat X olarak ekonomiye tekrar enjekte olur ve denge sağlanır.
Özel kesim dengesinin dengede olduğu S=I ortamında; devlet, topladığı tüm vergileri bütçede denklik sağlanacak şekilde kamu harcaması olarak topluma geri döndürmektedir.
Özel kesim, kamu kesimi ve dış ticaret dengesinin bulunduğu sızıntı ve enjeksiyon eşitliğinde ekonomide herhangi bir sorun meydana gelmez.
Teşekkürler, katkı için.
SilTasarruflar (S), faiz artınca normal şartlar altında artar, insankar tasarrufa yönelir yazınızda belirttiğiniz gibi.
YanıtlaSilPeki, ülkemiz ve bizim gibi hepsi olmasa bile vatandaşların önemli bir kısmı faizi haram olarak değerlendiriği ve tasarruf kararını değiştirmediğini düşünmek yanlış mı?
Eğer böyle ise faiz arttırma/azaltma nın etkisi olması gerektiğinden sınırlı olmaz mı?
Eğer faiz ile katılım bankalarının aldığı farkın aynı nitelikte olduğunu düşünürsek (ki öyledir) faiz artırımının etkisi sınırlı olmaz. Bizde olmuyor mesela.
SilEkonomi her ne kadar matematik dolu olsa da sonunda sosyal bir bilimdir, ve toplum tercihleri makro ekonomiyi belirler. Kesin cevaplar yoktur fizikte oldugu gibi. Bunu gosteren gayet guzel bir yazi. Buna benzer cevapsiz bir soru da ben sorayim: ABD senelerdir cari acik veriyor, Almanya ise surekli fazlada. Hangisi ekonomi icin daha iyi?
YanıtlaSilÇok doğru bir katkı. Teşekkürler.
SilSoruya gelince hangisinin doğru olduğu tek bir veriye bakarak anlaşılmaz.
Hocam,
YanıtlaSilbiz de sizin tasarruflarınızı (bilgilerinizi) kullanarak yatırım yapıyoruz (öğreniyoruz).
Faiz olarak (şimdilik) sadece teşekkürlerimizi sunabiliyoruz. Teşekkürler.
Teşekkürler. O kadar faiz bana yeter.
SilMahfi Bey Merhabalar,
YanıtlaSilTürkiye Ekonomisine ilişkin tahminlerinizi değiştirdiğinize ilişkin yazınıza yorum yapmıştım, Dolar kuru ve büyümeye ilişkin yılsonu öngörülerinize katılıyorum. Yakın zamanda Türkiye için senaryonun iyiye gideceğine dair pek bulgu yok diye düşünüyorum. Benim size bireysel emeklilik sistemine ilişkin bir sorum olacak. Bu sistemde hisse ağırlıklı fonlara portföyde önemli bir ağırlık verilmesi gerektiği, zira uzun dönemde bu fonların en iyi getiriyi sağladığından bahsediliyor. Sizce bu önerme sadece yapısal sorunları olmayan ya da görece az olan ülkeler için mi geçerli? Türkiye'nin gelecek 5- 10 yılı için
bu önermenin geçerli olabilme ihtimalini görüyor musunuz? Yoksa Amerika'nın faiz artırım süreci ve Türkiye'nin büyüme ve enflasyon sorunları uzun vadede de olsa Türk Lirası varlıklara yatırımı çok riskli hale mi getiriyor?
Bir de bugün Harvard'dan bir ekonomistin gelişen ülkelerin gelecek 10 yılı daha kötü gidecek diye bir yazı okudum. Bu bilgiler ışığında Türk yatırımcılarına döviz cinsi varlıklar dışında bir seçenek kalıyor mu sizce?
Çok teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.
Aynı kanıdayım. Uzunca bir süre önce krizin son aşamasının gelişmekte olan ülkeleri vurması olacağını anlatmıştım.
SilBu durumda en akıllıca iş Dolara yatırım yapmak. Yılbaşından beri herkese söylüyorum. Ozaman Dolar / TL kuru 2,30 idi.
Yanıt için teşekkür ederim Mahfi Bey. Eurobond yatırımını da bu kapsamda önerir misiniz, yoksa ülke riskinden dolayı o da beklenen getiriyi sağlayamayabilir mi? Bir de altının bir sonraki küresel krize kadar yatırım aracı olmaktan çıktığına ilişkin yorumlar var. Sizin bu konudaki düşüncelerini alabilir miyiz? çok teşekkürler, iyi günler.
SilEmeğinize sağlık,resmen beyin fırtınası yaşattınız hocam ya nasıl faydalı bir şey oluyo anlatılamaz yazılarınız.Yukarıda kitap okuma dizisinden bahsetmişiniz,sabırsızlıkla bekliyorum gerçekten.Diyecek söz yok hocam size keşke imkan olsa da her üniversitenin birinci sınıfında en azından birkaç derse girseniz.Hem iktisatı sevdirirsiniz hem de öğrencilerin ufkunu açarsınız.
YanıtlaSilSizin gibi değerli,karşılıksız emek harcayan insanları hala bu ülkede kaldığını görmek geleceğe umutla bakmamızı sağlıyo hocam tekrar herşey için teşekür ederiz..............
Çok teşekkür ederim.
SilHocam öncelikle yazınız için ellerinize sağlık diyorum. Nihai tarım üretimi, sanayi üretimi adımlarında kritiklik olduğunu düşnüyorum. Sanayi üretimine yönelim planlı bir şekilde gerçekleştirilmeli. Patent başvurularına ülke ülke baktığımızda hangi noktada olduğumuzu görüyoruz. ( bazı siteler koydum aşağı incelemek isteyen arkadaşlara) devletin daha fazla AR-GE konusunda teşvik sunması gerekiyor. Bunun yanında bütün yük devlette değil bizim de dediğiniz şekilde finansman yaratmak için tasarrufta bulunmamız gerekiyor. Ama ülkemizde müthiş bir üretim çılgınlığı olduğunu düşünüyorum. C üzerinden Yyi arttırmak I olmadığı sürece geçici büyümeler gerçekelştirir üretimin devamı gelmeyeceği için. İnsanların tasarruf konusunda bilinçlenmesi gerekiyor.
YanıtlaSilhttp://deneyimpatent.weebly.com/1/post/2013/07/patent-top-20-listesi.html
https://stats.oecd.org/Index.aspx?DataSetCode=PATS_IPC
http://data.worldbank.org/indicator/IP.PAT.RESD
"tüketim" çılgınlığı olacaktı
Silişin özü
YanıtlaSilkarlı yatırım ,karların tasarrufu ve tekrar karlı yatırım
Hocam merhaba
YanıtlaSilÖncelikle bu güzel yazı kendi adıma için teşekkür ederim. Bu blog ve emeklerinizin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Hem türkçe kaynak açısından hemde anlaşılır uslubunuz sayesinde bir çok konuda bizi aydınlatıyorsunuz. Bir kaç sorum var.
1- Tasarruflar yatırımlara kaynak oluşturuyor bunu anlıyorum fakat tasarruflar arttıkça yapılan yatırımları karlı kılacak ve yeni yatırımları teşvik edecek tüketimi kısmış olmuyor muyuz ?
2-Yüksek tüketim oranlarının enflasyon ve dış borçlanma gibi negatif etkileri olduğunu gözardı edemem ama bir yandan da ekonomiye olan güvenin bir göstergesi olamaz mı ?
3-Belki de çözüm yatırımların kaynağında yapılacak bir değişiktir borçlanma yerine katılım ile olsa (biraz Amerika gibi ) daha sıkı denetlenen şirketler ve ekonomi ile daha ilgili bireylerin sayısının artması ile tasarruf oranlarının artmasından daha olumlu sonuçlar doğurmaz mı ? Böylece ekonomik ilişkiler daha içiçe geçerek ' Köşeyi dönme ' hırsından devamlılık hırsına pozitif bir motivasyon sağlayabilir mi ? ( Yüksek tüketimin enflasyonu tetiklediğini biliyorum fakat belki buna bir çözüm bulunabilir)
hocam cok tesekkurler müthiş faydalı yazılarınız takip ediyorum
YanıtlaSilhem türkiye hemde dünya ekonomisi konusunda bu tip analizlerin devamını diliyorum
başarılar dilerim
Yukarida sergilediginiz ogretim becerileri cogu ogretmende bulunmaz hocam.Bir lise ogretmeni olarak size tesekkur ediyorum.
YanıtlaSilhocam elinize sağlık,bir öğretmen olarak ekonomiyi bu şekilde anlatmanız gerçekten kafamda farklı düşünceleri açtı...
YanıtlaSilsonuç olarak hocam bizim kendi tasarruflarımızdan öte ithal tasarrufa hitap etmemiz gerekiyor.bunun yoluda kur istikrarı ve hukuk devleti güvencesiyle yabancı yatırmcılara güven sağlamamızdan geçiyor.siyasilerimiz hukuki konularda biraz az müdahil olup bağımsız ve tarafsız yargıyı tesis edip yatırımların yapılması önündeki hiyerarşiyi azaltıp hızlandırmamız ve kurdaki oynaklığa mümkün olduğunca erken müdaheleyle istikrar sağlamamız öncelikli hedeflerimiz olmalı.bundan bi kaç ay önce yazdığım' reeel faiz yabancı yatırımcıyı cok bağlamaz' yorumuma neden cevap yazmadığınızı anladım sanırım.. teşekkürler..
YanıtlaSil