Kimse Kusura Bakmasın Ama Bunlar Yapısal Reform Değil
Hükümet, Eylem Planını açıkladı. Kimileri için bu plan bir
yapısal reform paketi anlamına gelebilir ama benim anlayışım çerçevesinde bu
bir yapısal reform paketi değil. Bana sorarsanız bu bir çeşit yapılacak işler listesi.
Her şeyden önce yapısal reform dediğimiz çerçevede en önemli 5 – 10 konu yer
alır. Yüzlerce konuda yapısal reform olmaz. Sonra yapısal reform konuları bir
takvime bağlanır. Takvim, öyle konuları haftalık, aylık, 3 aylık vb olarak
gruplandırmakla olmaz. Yapısal reformların ayrıntılarıyla ortaya konulması ve
oradaki her bir ayrıntının hangi gün başlayacağı, hangi aşamalardan hangi
zamanlarda geçeceği ve sonunda hangi gün amacına ulaşacağı biçiminde bir takvim
yapılması gerekir. İşin ciddiyeti ve beklentiye olumlu yön verilmesi için bu
şarttır.
Özetle söylemem gerekirse açıklanan Eylem Planı bir yapısal
reform planı değil. Tuhaf bir şey ama Türkiye, yapısal reform işine bir türlü
girişemiyor.
Yapısal reformları bir türlü hayata geçiremeyişimize ilişkin
ilk eleştiri yazımı 1999 yılında ‘Bir Karagöz - Hacivat Öyküsü’ başlığı altında Radikal Gazetesindeki
köşemde yayınlamıştım. Türkiye yapısal reformları yapmadı ve 2001 yılında krize
girdi. Krize girdikten sonra zorunlu kaldığı için bankacılık ve bütçe disiplini
alanlarında yapısal reformları yaptı. Ne yazık ki diğer alanlarda aynı şeyi
yapmadı. Yine de bu iki reform Türkiye’yi 2008’e kadar taşıdı. 2008 sonrasındaki
gelişmeler Türkiye ekonomisinin ivme kaybettiği dönemler oldu. Özellikle
2010’da Euro Bölgesi krizi baş gösterince Türkiye ekonomisindeki ivme kaybı
iyice arttı. Bu durumu görünce aynı yazıyı Radikal Gazetesindeki köşemde 2010
yılında bir kez daha yayınladım. Ben istediğim kadar yazayım Türkiye o tarihten
sonra da yapısal reformlara girişemedi.
Yazının ilk yayınlanışından itibaren 16 yıl geçmiş. Hükümetin
açıkladığı Eylem Planına bakıp da o günden bu yana yapısal reform konusundaki
anlayışımızda en ufak bir gelişme olmadığını görünce aynı yazıyı bir iki
değişiklikle bir kez daha yayınlamaya karar verdim. Kim bilir belki bu kez bir
uyarı görevi görebilir.
Bir Karagöz - Hacivat Öyküsü
“Vay Karagözüm nasılsın?”
“Hasta sensin”
“Ne hastası Karagözüm”
“Ay Karagözüm hasta mısın demedin mi?”
“Yok canım nasılsın dedim”
“İyiyim iyiyim”
“Yapısal reformları yapıyor musun?”
“Yapıyorum tabii. Önce Ceza kanunuyla başlayacağız”
“Ne cezası Karagözüm?”
“Yargısal reform demedin mi?”
“Yok Karagözüm öyle değil. Yapısal reform, yapısal”
“Çok iyi yapıyoruz”
“Ne yapıyorsunuz?”
“Gümrük kapılarını ıslah edeceğiz”
“Ne gümrük kapısı?”
“Kapısal reform demiyor musun ?”
“Yapısal reform diyorum Karagözüm. Yani eğitimin
bilimsel temellere dayandırılması reformu, dolaylı vergilerden dolaysız
vergilere geçişi sağlayacak vergi reformu, cari açığı düşürmek için teşviklerin
iç üretimi desteklemeye yönlendirilmesi reformu filan”
“Geç onları”
“Nasıl geçerim Karagözüm?”
“Bal gibi geçersin”
“Geçemem Karagözüm işin aslı o”
“Reform yapmazsak bize bir şey olmaz”
“Yıllardır aynı şeyi söylüyorsun Karagözüm”
“Gördün mü bak orada tutarlıyız işte.”
Yapısal reformlar hakkında okuma:
http://www.mahfiegilmez.com/2015/10/guncellenmis-yapsal-reformlar-rehberi.html
http://www.mahfiegilmez.com/2015/10/guncellenmis-yapsal-reformlar-rehberi.html
Hocam şu dolaylı vergilerden dolaysız vergilere geçişin ne kadar doğru olduğunu biraz tartışmalı değil mi?Tamam dolaylı vergiler adaletsiz ama dolaysız vergileride yükseltirsek ülkenin tek tasarruf yapan kesimini cezalandırmış olmazmıyız?Hele ki tasarrufları artırmanın çok önemli olduğu bir dönemde.
YanıtlaSilTasarruf düşük dolaysız vergiyle olmaz. Tasarruf yüksek gelirle olur. Bu yüksek gelir ayrıcalıklı sınıfın değil tüm toplumun geliri dir.yüksek gelir elde etmek de yapısal reformlardan geçer.
Silben radikalim dolaylı vergiler %100 olsun (nasıl olsa milletin kaçacak hali yok), doğrudan vergi kaldırılsın (zaten zorunda olanlar dışında kimse ödemiyor- vatandaş ödemiyor; devlet memuru işçisi ödüyor) ancak temel tüketim malları için belirli miktarlarda geri ödeme olsun yeterli-sosyal adalet (4 kişilik ailenin ekmek masrafı vs. için) her şeye vergi arttırılsın eve-arabaya-benzine-telefona... tüketeceğin her şeye hemde kaynaktan başlansın(fabrikadan) ve iyi denetlensin böylece dünyada bir ilk oluruz vergi tabana yayılır... başka önlemlerde alınmalı özellikle cari açık için mesela telefon 1000TL altıysa vergisi %25 üstüyse %75 olsun mesela telefona ödenilen milyarlarca dolar para cebimizde kalır (bu sınır yerli üreticiye yarayacak şekilde de belirlenebilir)...
SilOECD ülkeleri arasında dolaylı vergilerin GSYH'ya oranı % 12. Bizde de oran o civarda. Buna karşılık OECD ülkeleri arasında dolaysız vergilerin GSYH'ya oranı % 12. Bizde ise % 5,6. Buna karşın bu durumu savunmak doğru mu sizce?
SilVatandaş vergi ödemiyor diye vergiyi kaldıran bir devlet vatandaş kurallara uymuyor diye trafik kurallarını da kaldırabilir. Mantık aynı.
Turkiye'nin dolayli vergi problemi denetim mekanizmalarinin teknolojiden ve cogu zaman akildan uzak olmasindan kaynaklidir. Ayni zamanda gucu eline geciren vergi kanununa bir seyler ekledigi icin yamali bohcaya cevrildi ve sorun buyudukce buyudu. Acin Kurumlar Vergisi kanununa bakin istisnalardan gecilmiyor. Bunun ciddi bir reforma ihtiyaci var. Zor istir kabul. Becermek icin insanlarin bu sorunu algilayip becerebilenleri iktidara getirmesi gerekir.
SilHocam OECD ülkelerinin tamamına yakını kalkınmış ülke.Kalkınmış ülkelerde dolaysız vergilerin fazla olması gayet normal.Tasarrufları zaten yeterli.Bizde tasarruf az olduğu için dolaysız vergileri artırmak Zaten az olan tasarrufu iyice Azaltır.TVS de değiştirmek lazım ama doğrudan dolaysız vergileri artırmak çözüm müdür?
SilMutlak miktardan değil GSYH'ya olan oranlardan söz ediyoruz. OECD ortalaması Dolaysız Vergiler / GSYH % 12 bizimki % 5,6. Dolaysız vergileri artıralım demiyorum zaten. Ödemeyenlerin (yani kayıt dışı kalanların) üzerine gidelim diyorum.
SilMillet zar zor geçinirken siz bir de gidip devlet kasasından para harcayarak kendinize saray yaptırırsanız kimse kusura bakmasın vatandaş da ''benim vergim nerelere gidiyor'' diyerek vergi kaçırmanın yollarını arar.. ya da en azından o adamlara gidip ''vergi tahsilatında sorunlar yaşıyoruz'' deme yüzü hiçbir kamu görevlisinde olamaz..
Silumarım rusya bizden önce ve daha derin krize girer de birde orada oluşacak stratejik bölgesel kaybımızı geri almaya 30-40 yıl uğraşmak zorunda kalmayız...
YanıtlaSilSanki birlikte girecekmişiz gibi bir görünüm var.
SilHocam öncelikle yazınız için teşekkürler. Sorun aslında krize birlikte girip girmeme değil. Krize girildiğinde hangi ülke daha çabuk atlatabilir bu durumu? Petrol fiyatları yıllarca bu fiyatlarda gitmeyecek, illa ki yine yüksek seviyelere ulaşacak. Rusya bu durumdan faydalanacak ya biz? Maalesef bizim elimizde yapılması gereken reformlardan başka bir şans yok. Ayrıca şuan piyasalardaki bozulmayı sadece Rusya ile ilişkilerimizé ve Fed faiz arttırmasına bağlanmasını da doğru bulmuyorum (bu şekilde düşünen büyük bir kesim var). Türkiyenin birçok alanda yapısal reformu yapmasına ihtiyacı var. Mali yapıda, eğitimde ve hukuksal alanda. Saygılarımla
SilHocam ümit ederek bu işler olmaz. Siz 1999 da yazmışınız belki bir başkası da 1960 da falan yazmıştır. Sizi alıp koyalım bakan olarak açıklayın reform paketini . Ne olacak biliyor musunuz? Kimse uygulamayacak . Kimsenin işine gelmez böyle işler.Toplumumuzda başarıyı paylaşma kültürü yok. Birisi başarılı olsun hemen tutup aşağıya çekilir , önü kesilir.Ama bu her alanda böyle .Bizim kültür yapımızda ne olduğunu çözemediğim bir bozukluk var. Yani şuan ki siyasi partilerin bu reformu yapmama nedeni bu.Yani bu kültüre uygun hareket etmezlerse orada nasıl duracaklar? Bu topluma öyle işlemiş ki siyaseti her şeyi bırakın en ufak işlerde bile insanlar hemen birbirlerinin çekemeyip önünü kesmeye çalışıyorlar.Avrupa' da Amerika ' da olmaz böyle işer. En ufak bir başarıda inanılmaz destek görürsün.O yüzde daha 10 lu yaşlarda insanlar müzik , tiyatro , yazılım alanında tanınmaya ve özgüven sahibi olmaya başlıyor.20 yaşlara gelmeden de tüm dünyada büyük işler yapmaya başlıyorlar. Yok efendim reform şöyle olacak böyle olacak vs.. Bu iş öyle olsaydı herkes kalkınırdı.Bizim kültür yapımız müsait olursa o zaman kendiliğinden gelecek her şey.
YanıtlaSilBence bozulmuşluk tabandan yani halktan kaynaklı demek bozulmuşluğun en açık göstergesi. Yani siyasiler toplumumuzu biliyor o yüzden köklü değişikliklere gitmenin yersiz olduğunu bu yüzden yapısal reform gitmedikleri düşüncesi acınası. Çözüm konusunda adım atmaları gerekenlerin bunu yapmıyıp ve suçu yönetilene atması bence yozlaşmanın tavandan topluma yayıldığının göstergesidir. En son suçlanacak kişiyi en başa almayalım.
SilHocam tavan derken sizde aslında bu ülkenin ileri gelenlerindensiniz. Sizinde bir şeyler yapmanız gerektiğini düşünüyorum. "Ben köşemde yazdım benim görevim bu" bence size yakışmıyor. Sesiniz daha fazla duyurmanız bu ülke ve insanları için doğru olduğunu düşündüğünüz şeyleri daha yüksek sesle duyurmanız dileğiyle.
SilEvet sonuçta Türkiye ancak krize girince yapısal reformları yapıyor. Ben bunu hatırlatıyor ve diyorum ki gelin bunları yapın ve krize girmeyelim. Bu, bana yakışıyor veya yakışmıyor bilemem. Ben, kimsenin sözüyle değil ama yetiştiğim ortam ve vicdanımın sesiyle gerekeni yapabildiğim kadarıyla söylüyor, anlatıyorum. Bunları dikkate alıp almamak toplumun ve siyasetçinin bileceği iştir.
SilHocam ne kim bilir falan diyonuz ya sinir oldum resmen . Dalga geçer gibi.Sizin bu yaştan sonra yapacak bir şeyiniz olmayabilir . Çaresizce umut eden birisi olabilirsiniz . Ama benim umrumda değil . Duygusallığın anlamı yok . Aziz Sancar burada kalsaydı kol saati alırdı.Artık global dünyadayız. Gidersin seni adam yerine koyan bir ülkede mis gibi de yaparsın hedeflerini. Öyle de yapıyorlar zaten.
YanıtlaSilHer kes bir yerlere gitmeyi sevmez. Ben üç defa görevle gittim, bir çok teklif de aldım. Kalsam kalabilirdim. Ama kalmayı hiç düşünmedim.
Silİnsanın her yaşta ve her koşulda yapabileceği bir şeyler vardır.
Kim bilir hocam . Biz kurtarıcı beklemeyi seviyoruz bir şey yapmayı değil. Günüm birinde bir kurtarıcı gelir de bunları dikkate alır :)
YanıtlaSilKurtarıcı sen değilsen kimse değildir.
SilDaha günceli:Çaresizseniz çare Siz( siniz..)
SilMehdi gelecek dertler bitecek . Hocam teşekkürler çok güzel bir cevap olmuş
SilMehdi geldi bile ve milletin basina coreklendi. Millet de gitti %52 oy verdi. Simdi sadece memleketin basina degil dunyanin basina corap ormeye calisiyor. Mehdi geldi dertler basladi aslinda.
SilHocam FED sonrası dolar tl yorumunuz
YanıtlaSil^^^^^^
SilYapısal reform kafada başlar, o kafa da bizim yöneticilerde yok. Napalım biz sizi okumaya devam edip kendimizi yapılandıralım.Sevgiler hocam.
YanıtlaSilTeşekkürler. Ama kabahati yöneticilere atarak işin içinden sıyrılamayız. Bir toplum yapısal reform isterse yöneticiler onu yapmak zorunda kalır. Yöneticiler topluma rağmen yapısal reform yapmışsa onun yaşaması kolay olmaz.
SilHaklısınız hocam.Reform yanlısı olsaydık siyasi konjektürde su an farklı olurdu. Kısaca şöyle sıralıyorum ben:Atatürk devrimlerinin olmadığı yerde bilimsel eğitim;bilimsel eğitimin olmadığı yerde yapısal reform olmaz.
SilTürkiye'nin bugüne kadar yapabildiği tek toplu yapısal reform atılımı Atatürk devrimleridir.
SilHazır yeri gelmişken hocam Atatürk devrimlerini de tartışmaya açabilir miyiz? Yoksa orası sizin kırmızı çizginiz mi?
SilMesela bizim toplum olarak genel anlamdaki bilgisizliğimizin ve en önemlisi kültürsüzlüğümüzün sebeplerinden biri de acaba Atatürk devrimleri olabilir mi? ya da bu devrimleri yaparken izlenen yöntemler?
Sizin bilgisizlik ve kültürsüzlüğünüzün nedeni sevgili çocuğum Atatürk devrimleri ya da onlar yapılırkan izlenen yöntemler değil yeterince okumamış, çalışmamış olmanızdır. Bu bilgisizlik ve kültürsüzlükten kurtuluşun yolu Atatürk devrimlerinin şu topraklara getirdiği aydınlanmadan yararlanarak bol bol okumaktır.
SilHocam size gerçekten büyük saygım var, polemiğe girmek de haddime değil ama benim vurgulamak istediğim kişisel olarak siz-biz ya da sen-ben değil; toplumun genel olarak bilgi-kültür seviyesinin düşük olma durumudur.
SilAyrıca ben hamasi söylemler dışında Türk toplumunda bir aydınlanma da göremiyorum. Sizin de son derece farkında olduğunuzu tahmin ediyorum beğenmediğimiz komşularımızda bile (Yunanistan, Bulgaristan, hatta İran, Irak, Suriye -Ermenistan ve Gürcistan konusunda pek bir bilgim yok-) insanlar anadillerinin yanında en az bir global yabancı dil (İngilizce, Fransızca...) ve/veya bir de bölgesel yabancı dil (Türkçe, Arapça, Rusça, Farsça...) bilirken bizim toplumumuzun (yine genel konuşuyorum Edirne'den Hakkari'ye bir ortalama alırsak -çarpıtılmaması açısından özellikle not düşmek istedim-) kendi dilini konuşma ve kullanma konusundaki durumu malumunuz.
Burada hemfikir olacağımızı düşünüyorum. Dolayısıyla bana göre de bunun başlıca nedeni dil devrimidir. Devrimin kendisi bile tartışılabilir ama izlenen yöntem dogmatik saplantıları olmayan her fikir insanı için sorunludur.
Not: klasik okuma yazma oranı argümanını sunmayalım hocam ben de size o devirdeki Suriye coğrafyasındaki insanların okuma yazma oranı ve günümüzdeki okuma yazma oranını sunarım maça yenik başlarsınız:))
Saygılarımla
Estağfurullah önemli olan tartışmadan bir sonuç çıkarmak.
SilVarsayalım ki o zaman bir hata yaptık ve dil devrimi yaptık. Sizce bugün tersini yaparsak aynı hatayı bir daha yapmış olmaz mıyız?
Toplumun genel bilgi düzeyinin düşüklüğü dille ilgili değil. Toplumun gelenekleri ve inançları nedeniyle sorgulayıcı, analiz ve felsefe ağırlıklı bir eğitime geçememiş olmasından kaynaklanıyor. Diyelim ki biz dil devrimi yaptığımız için böyle oldu. Ya ortadoğulu komşularımız? Onlar dil devrimi yapmadılar. Onlarda niçin kültür düzeyi ileri gitmedi? Yüzlerce yıldan beri aynı dili ve alfabeyi kullanan Araplar niçin bilimde, kültürde veya diğer alanlarda ileri gidemediler? Bu kadar petrol zenginliğine karşın niçin aydınlanmayı yaşayamadılar? Niçin kadınları hala köle gibi yaşıyor? Bence yanıtı buralarda arayın dilde değil.
Hocam öncelikle çok teşekkür ederim günümüz Türkiye'sinde sizin kalibrasyonunuza sahip kişilerle böyle tartışabilmek özellikle bizim gibi sıradan insanlar için takdir edersiniz ki çok kolay değil.
SilKonumuza gelecek olursak;
Tabii ki düşüncem biz de karşı dil devrimi yapalım değil, ama özellikle benim devrimin kendisinden de çok uygulanış biçimine takılmamın nedeni biz de eski tamamen murdar artık yeni bu şeklinde devrimin gerçekleşmesidir.
Yani gerekirse eleştirelim ama Cumhuriyet de bizim Osmanlı da bizim diyebilelim. Zamanında travmatik bir şekilde koparılan bağlantıyı kuralım artık, bu geriye dönüş değil. Örneğin tarih, edebiyat vs. bölüm mezunlarının hiç olmazsa mezun olduklarında Osmanlı Türkçesi metin okuyabilecek seviyede yetişebileceği bir sistemi kuralım korkmayalım.
Toplumun genel bilgi düzeyinin düşüklüğünün tek nedeni dil olmayabilir ama çok önemli bir nedenidir.
Burada ortadoğulu komşularımızla batının kıyaslanmasından çok biz/Ortadoğulu komşularımız ve biz/Batılılar kıyaslaması hatta ben de klişelere gireyim:) Japonlar/Batılılar, biz/Japonlar, Çinliler/Batılılar, Ruslar/Batılılar gibi çok yönlü kıyaslamalara girmemiz bakış açımızı genişletmek açısından daha faydalı olur.
Neticede toparlayacak olursak hocam zaten insana acı veren, toplum olarak o beğenmediğimiz Araplardan da Farisilerden de bilgi ve kültür düzeyimizin düşük olmasıdır. Bunun da sebepleri çoktur ama birinci sebebi dil devrimi (özellikle de izlenen yöntem) dir. Tabii ki sebepler çoğaltılabilir mesela özellikle toplumun en parlak beyinlerini embesilleştirmek üzere kurgulandığını düşündüğüm ÖSYM sınav sistemleri de önemli sebeplerdendir ama temel neden devrimler özellikle de uygulanış biçimleridir. Çünkü tabiri caizse uygulama şöyle olmuş; anne-baba çocuğu yapmış, çocuk belli bir yaşa gelmiş bakmışlar beğenmemişler bunu nasıl ıslah edebiliriz dememişler de en iyisi biz bu çocuğu öldürelim yenisini yapalım demişler:))
Aydınlanma konusuna gelince ise bu dil ile değil din ile ilgili. Müslüman toplumlarda sizin gibi aydın insanların din ile ilgili söyleyecek sözü olmayıp -belki de özellikle uzak durup/uzak bırakılıp- meydanı bütün dünyanın looserlarını toplama merkezi işlevi gören IŞİD manyakları gibi toplulukların doldurması sonucunda bundan daha iyi bir sonuç beklenemez(di).
Not: ÖSYM'ye çamur atınca kedi-ciğer meselesi gibi düşünülerek yanlış anlaşılmasın ben de o sistemin sınavlarında 44.lük 342.lik gibi dereceler almış maalesef bu sistemin ürünü bir kişiyim ve aslında uzmanlık alanım bu konular değil sayısalcıyım ama duyarsız kalamıyorum.
Belli bir mevkiye geldikten sonra özellikle de maddi durumu çok iyi olduktan sonra herkes de bir pollyannacılık başladı.Bu işleri neden orta kesim ya da alt kesim yapmaz da hep böyle maddi durumu çok iyi ve özellikle de medyatik isimler yapar? Emin Çapa , Cem Seymen , siz vs... Benim düşüncem toplumda bir kopukluk var bir taraf refor derken diğer tarafın alakası yok .
YanıtlaSilBu yazının neresi Polyannacı bana da söyleyin ben de anlayayım.
SilHocam sizinle aynı düşünceyi paylaşan, hükümette olan bir arkadaşınız veya meslektaşınız yok mudur? Onlarla konuşma şansınız oldumu? Neden yapılmıyor?
YanıtlaSilBen o makamlara gelenler arkadaşım değil kardeşim olsa aramam. Bir şey istiyorum sanırlar.
SilHocam bide mümkünse Japonya ya gitmeden önce haber verin. Bende aynı grupla gelmek isterim
YanıtlaSilhocam karagöz hacivat çok iyi olmuş ya çok güldüm :DD ama maalesef gerçekler aynen böyle işte
YanıtlaSil"Takvim, öyle konuları haftalık, aylık, 3 aylık vb olarak gruplandırmakla olmaz. Yapısal reformların ayrıntılarıyla ortaya konulması ve oradaki her bir ayrıntının hangi gün başlayacağı, hangi aşamalardan hangi zamanlarda geçeceği ve sonunda hangi gün amacına ulaşacağı biçiminde bir takvim yapılması gerekir."
YanıtlaSilBu yorumunuza katilmiyorum. Yapisal reformlarin hemen hepsi yeni kanun gerektirecektir. Kanun yapma gorevi de meclise aittir. Sayet hukumet, su tarihte su kanun gececek derse bu milletin iradesine saygisizlik olur. Mevcut duzenimizde yapabilir mi? Yapabilir. Ancak bu tip bir hareket hangi kanun icin olursa olsun saygisizliktir. Iktidar partisi millet vekillerinin iktidar ile her zaman ayni fikirde olma zorunluluklarinin da (demokrasilerde) olmamasi gerekir. Bu yuzden hukumet sadece kanunlarin meclise gelme vakitlerini takvime baglayabilir bu da pratikte olsa olsa haftalik, aylik planlanabilir, hukumet istedigi kanunu istedigi tarihte gundeme aldiramaz. Zaten yarali bir demokraside daha da otoriter bir yonelimin kimseye faydasi olmaz, niyet iyi olsa bile.
Yani burası İngiltere olsa size sonuna kadar hak vereceğim ama burası Türkiye. Hangi Meclis? Hangi Anayasa? Hangi demokrasi? Hayal kurmayalım.Ayrıca öyle bile olsa hükümet takvim yaptığında Meclise empoze etmiş olmaz. Sadece niyetini göstermiş olur.
SilHocam popülizm'i seviyoruz. Tribünlere oynamak maalesef rasyonel aklın yerini tutuyor ülkemizde. Zora gelmeyi sevmiyoruz, zor bizim kapımıza dayanana kadar. Sizin de örnek verdiğiniz gibi 2001 krizi yaşanana kadar yapısal reformlar adam gibi yapılmadı. Şimdi de fed'in faiz arttırımı sonrası sizin de önceki yazılarınızda belirttiğiniz GOÜ'ler için zor olan döneme girmeden çok önce bu reformları yapmamız gerekirken biz sıcak parayı inşaat, tüketim ve katma değer yaratmayan üretim şekillerine harcadık. Maalesef 3. evreye girdiğimizde bu popülist ekonomik anlayış bize pahalıya patlayacak.
YanıtlaSilEvet öyle görünüyor.
SilHocam,dolaylı vergilerden dolaysız vergilere geçişi nasıl sağlayabiliriz acaba? Neler yapılabilir mesela,şu anda kdv ve ötv gibi önemli dolaylı vergiler nasıl dolaysız hale gelecek?:...
YanıtlaSilOnlar dolaysız hale gelmeyecek. Biz sadece kayıt dışı bıraktığımız dolaysız vergileri toplayarak iki grup arasındaki bozuk dağılımı düzelteceğiz.
Silkurumlarla yasamayı ogrenemedigimiz surece hangi fomları yaparsak yapalim bu fasıt daireden uzaklasamayız oncumuz egitim ve bilim olmadıktan sonra atılan nutuklar ve naraları daha cok duyarız
YanıtlaSilÇok doğru. Onun için ilk yapısal reform bilime yalnız bilime dayalı analitik, sorgulayıcı ve isyan edici eğitim olmalı. Bunun ilk adımı da YÖK'ün kaldırılması olmalı. Ama böyle bir umut yok.
SilHocam dolar niye costu son dakika?
YanıtlaSilABD verileri Fed'in faiz artışına destek verir gibi geliyor.
Sil2 olası neden var. Siz seçin;
Sil1) Mahfi Eğilmez "Bunlar Yapısal Reform Değil" başlıklı bir yazı yazdı. Bu da piyasalarda paniğe yol açtı.
2) Seçimden önce nereden geldiği belli olmayan ve büyük miktardaki "net hata noksan" kalemine dahil olan emanet para geldiği yere geri gitti. Yani yapay olarak ortaya konan artış ortadan kalkıp dolar gerçek değerine geri döndü.
İ.İ.
Biliyorsunuz uzun süredir Fed'in faiz artırması gündemde. Fed'in Aralık ayında faiz artıracağı beklentisi giderek yükseliyor. Fed açısından üç gösterge önemli: (1) Büyüme (ABD büyümesi rayına oturmuş görünüyor) (2) İstihdam (ABD'de işsizlik oranı normal yerine yüzde 5'e düştü) (3) Enflasyonun artmaya başlaması (son veriler orada da yukarı yönlü gelişmelere işaret ediyor.) Bu durumda Fed'in Aralık'ta faiz artırma olasılığı yüzde 90'ın üzerine çıktı. Öte yandan Fed, Aralıkta faizi artırınca bu tek artış olmayacak ve Fed 2016 boyunca artırmaya devam edecek. Öyle olunca dışarıda parası olanlar daha fazla risk almaktan vazgeçip paralarını dolara çevirip dönüyorlar. Bu durumda yabancı ülkelerde (Türkiye dahil) dolara, euroya talep artıyor. Bir şeye talep artınca o şeyin fiyatı yükselir.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilArkadaşlar Allah kerim ,yarın ola hayır ola,Bu panik ve ileriye dönük karamsarlık niye?Allah bizimle..Ama galiba şu sıralar biraz bizden daha çok sıkıntıda olanlarla birlikte gibime geliyor.
YanıtlaSilHocam vergi reformu hakkindaki goruslerinize katiliyorum.Ancak tarim hibe destegi,genc girisimciye tesvik uygulamalari vs. sizce ic üretimi desteklemez mi?Yapisal bir reform mudur bilmiyorum ama sizce de iyi birsey oldugu asikar degil midir?
YanıtlaSilBunlar yapılması gereken işlerdir ama yapısal reform bu değil.
SilHocam şu dış güçlerin oyunu muhabbeti ne kadar doğru? Eğer varsa sadece Türkiye de mi var?
YanıtlaSilBence iç güçlerin oyunu tutmayınca dış güçlerin oyunu gündeme geliyor.
Silhocam benim anladıgım kadarı ile bunlar yapısal reformalrdan ziyade daha çok harcamaya yöneltici paketler.. faizsiz krediler,burslara zamlar,destekler vs vs vs.. daha çok harcayalım diye mi reform yapılıyor.?
YanıtlaSilDoğru diyorsunuz. Bunlar daha çok popülist politikalar. Muhtemelen başkanlık gündeme geldiğinde halktan daha çok destek almaya yönelik adımlar. Böyle yapısal reform olmaz.
SilHocam bir şey söyleyeceğim. Ben 19 yasında birisiyim ekonomi hakkında pek bir bilgim yok daha üniversite birinci siniftayim dokuz eylül üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesinde okuyorum. Sizinle siyasi olarak çok zıt düşünüyorum, dünya gorusu olarakta çok farklı frekanslardayiz. Bir suredir sizi takipbediyorum hep aklımda olan birseyi söylemek istedim. Hocam gerçekten burada herkesin sorusunu cevaplamaniza hayran kaldım. Yorumları okuyorumda aslinda çok sinirlenilcek, hatta size hakarete varan cümlelere muhteşem yanıtlar vermişsiniz. Sizinle hayat olarak çok farklı fikirlerde olmamıza rağmen hem bir kucugunuz, hem ekonomi alanında bir oğrenciniz olarak sizi canı gönülden tebrik ediyorum. İyi ki varsınız
YanıtlaSilBende dokuz eylul isletmedeyim sizin bolum ne ?
SilAslında bütün mesele budur, öyle güzel özetlemişsiniz ki ben de 19 yaşında olmanıza karşın size hayran kaldım. Eğer hepimiz aynı düşüncede olsaydık zaten robotlar ordusundan bir farkımız kalmazdı. Dünya çok renksiz bir yer olurdu. Düşüncelerimiz, inançlarımız (ya da inançsızlıklarımız), yaklaşımlarımız farklı olmasa hiç bir ilerleme sağlayamazdık. Önemli olan farklı düşüncelere saygı duyabilmek ve o farklılıklardan dersler çıkarabilmek. Bütün mesele taraf tutsak bile tuttuğumuz tarafa objektif bakabilmek. Hataları, eksikleri söyleyebilmek. Bu ülkede bu tür yaklaşımlar hoş karşılanmasa da öyle yapabilmek.
YanıtlaSilBu yorumunuzu okuduğumda umutlarımın arttığını hissettim.
Hocam sitenizin sade tasarımı çok güzel fakat reklam alarak gelir elde etmek, kendi ihtiyacınız için kullanmayı tercih etmezseniz bu kaynağı herhangi bir yardım kurumuna bağışlamak ister misiniz?
YanıtlaSilŞimdilik böyle bir düşüncem yok.
Silhocam merhaba, özellikle ekonomi ve borsa konusunda günlük yazı yazan önerebileceğiniz yabancı yazarlar varmı. saygılarımla
YanıtlaSilYaşar Erdinç var. https://www.paraborsa.net/kategori/yazarlar/
SilHocam yanitiniza tesekkur ederim. Peki yabanci yazarlar varmi time dergisinde falan.
SilBen Krugman'ı, Makkiw'i izliyorum.
SilHocam, en son yapısal reformlar (toplumun bir kısmı için acı reçeteler) 2001 Şubat krizinden sonra yapılabildi, yapısal reformlar acıdır, yine ancak büyük bir krizden sonra yapılabilir.
YanıtlaSilGaliba öyle.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilYazılarınızdan anladığım kadarıyla siz devletçi değilsiniz.
YanıtlaSilAma yine anlıyorum ki siz köktenci piyasacı da değilsiniz!
2015 gibi bir devirde, herkes (sadece iktisatçılar değil) piyasaya yön veren olmak için birbirini yırtarken, sizin piyasaya sadece piyasa olarak yaklaşmanız çok şaşırtıcı doğrusu!
Kendinizi bu dehşet rekabete kaptırmamanızın nedenleri neler olabilir acaba?
Öyle sanıyorum ki, siz matematiği savunan biri olmakla birlikte matematiğe tapan biri değilsiniz, bir neden bu olabilir. Acaba diğerleri nedir?
Bence sen pek bir sey anlamamissin.
SilBence doğru anlamış.
SilBen hiçbir konuda köktenci olmam. Yetişme tarzım köktenci olmayı reddediyor.
Devletin de piyasanın da iyi yönleri ve kötü yönleri var. Bence karma ekonomik model iyi bir model. Çünkü karma model devletçiliğin iyi taraflarıyla piyasanın iyi taraflarını alıp uzlaşmaya yöneliyor. Ama tabii onun da kötü uygulandığına çok tanık olduk.
problemler görmezden gelip problem şu gözlemlerimize göre hedef kitle yok alti başlik yok bilgilendirme yok hangigün başlayack kordinasyon nasil olacak ? problem yanliş gözlem yanliş hipotez yanliş çikar başari yakalanmayanica problem 2019 seçimlerinde tekrar belirlenir ama yine oy üzerine maalesef
YanıtlaSilO kadar zamanımız olmayabilir.
SilHocam krizin 3. aşaması demiştiniz.
YanıtlaSilBazı filmler 3'leme olarak çekilir ve arşivlere kaldırılır.
Peki küresel ekonomik krizin 3. aşamasından sonra, krizin sona ereceği yönünde mi öngörüleriniz var? Yoksa krizin şiddetlenerek 4., 5., 6., 7... gibi süreceği yönünde mi öngörüleriniz var?
Evet var. 3. aşama iyi yönetilemezse kriz kısır döngüsüne girip en başa dönebiliriz.
Silhttp://www.mahfiegilmez.com/2015/06/kapitalizmin-sonu-mu-geliyor.html
Hocam lütfen kızmayın ama ben 1 Doların 4 TL'lere ulaştığı günleri yaşayacağımızı bile öngörüyorum!
YanıtlaSilSiz?
Eger 2016 icin konusuyorsaniz, bu 33%'luk bir artis demektir. 33%'luk kur artisi enflasyonu cift haneli rakamlarin uzerine tasir (o vakit enflasyon umurunuzda olursa tabi). 2015 yilinda, FED faiz artisinin fiyatlandigi senede 12% artmis bir kur var, bir senede 33% artmasi ABD'de de 2016'da enflasyon artisini hesaba kattiginizda cok anormal bir durum olur. Bu gerceklesirse zaten kur cok umurunuzda olmayacaktir kuru bu seviyeye cikartan etkiler genel gundeminizi olusturur (savas, issizlik vs.) Ufukta cok anormal bir durum olmadigina gore 4 tl beklentisi 2016 icin desteksiz bir tahmin kim yaparsa yapsin. Bir gun 4 tl tabi ki olacak ama bu 2016 senesi icinde olmaz.
SilTurkiye'de artik (dalgali kurdan sonra) krizler kuru firlat(a)miyor, cunku krizlerin doruk noktasina kadar kur coktan fiyatlanmis oluyor. Oldurmeyen 2001 krizinin bizi guclendiren yani burasidir. Ve fakat bu da artik kriz algimizi degistirmek zorunda oldugumuzu gosteriyor. Eger ulkede issizlik artiyor, buyume azaliyorsa bizim artik bunu kriz olarak algilamamiz lazim, eskisi gibi kurun birden yukselmesini degil.
Niye kızayım tabii ki kızmam. Ama 19:01 de yazan arkadaşımızın dediği gibi bu 2016'da olursa eğer yani 2016'da 1 USD = 4 TL olursa zaten ekonomi kolay kolay ayağa kalkamaz.
Sil13 senedir şunu söyledim, bu hükümetin elinde fırsat vardı. 30 yıldır kronik enflasyondan sonra dibe vurmuş bir ülkenin başına geçtiler. gelir dağılımının iyileştirilmesi, üretimin teşvik edilmesi ve yapısal düzenlemeler konjonktür dolayısı ile sıcak paranın akacağı bir ortamda tek parti iktidarı ile rahat yapılır idi. ancak milli geliri üreterek değil de satarak veya tüketerek büyütme yolunu seçtiler. ülke nominal olarak büyüdü, kuru baskıladılar, tüketim patladı falan ancak sıcak para akışı bitti, hatta geri çekilişi başladı.
YanıtlaSilbu uçağı bu hükümet kaldırdı, eğer bu uçağı indirmek başka bir hükümete kalsaydı millet bütün suçu yeni hükümette bulacaktı. o nedenle kaldıran adamların uçağı indirmeleri bence daha hakkaniyetli oluyor. artık %49,5 oy oranı ile 40 gün önce bu arkadaşlara tek başına uçağı indirme yetkisi verdi. bakalım piste gereğinden daha hızlı yaklaşan bu uçak piste nasıl inecek, göreceğiz!
https://eksisozluk.com/entry/56896439
dün bir arkadaşımın elinde, 150 bin liralık iş için temmuz ayına kesilmiş 20 bin liralık bir çek, ve birer ay aralıklarla 13 tane 10 bin liralık senet gördüm.
YanıtlaSilbu arkadaşım, çalışanının maaşını cebinden ödedi, devlete kdv'sini de ödedi ya da ödeyecek.
fiyatı da ona göre ayarlamıştır denilecek bir durumda da değil. normalde 60 gün vade ile ödeme alacaktı sözde.
adama dedim ki "niye kabul ediyorsun 8 aylık çeki ?"
"abi bunun alternatifi 0" dedi.
"0 mı daha iyi yoksa 8 aylık çek mi" dedi ?
bir şey diyemedim.
eninde sonunda bunların ucu "kriz yok", diyenlere de dokunacak!
henüz size gelmemiş olması, ortada kriz olmadığı anlamına gelmiyor.
daha önce de söyledim, yavaş yavaş oluyor/oldu her şey!
https://eksisozluk.com/entry/56856640
Merhaba hocam.Benim sorum şu:yapısal reform pekâlâ yapılsın diyorum sizin yazılarınızı okuduktan sonra fakat bu yapısal reformun toplum açısından olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir. Bunlardan biraz bahsedebilirmisiniz.böyle bir reform paketi toplumun psikolojisini bozabilirmi? Teşekkürler şimdiden hocam.
YanıtlaSilYapısal reform ileriye dönük rahatlama getirecektir ama bugün can yakacağı kesin. Mesela vergi konusunda kayıt dışının üzerine gidince vergi ödemeyenler feryat edecek. Dolayısıyla bazılarının psikolojisi bozulacak tabii. Ama bunları yapmazsak eninde sonunda yaşayacağımız sıkıntıyla toplumun tümünün psikolojisi bozulacak.
Silhocam ben bir videoda şöyle bir şey dinlemiştim.orada adam şöyle diyordu:sgk'ya ödenen primlerin faizlerinin %5'i sgk'ya %35i bankalara dağıtılıyor diyordu.adam da sgk bank kurulduğu takdirde bütün gelirlerin burada toplanılarak sosyal güvenlik sisteminin iyileştirilebileceğinden bahsetti bu mümkün müdür hocam ?
SilGsyh'ı gelir yönünden de hesaplasak harcamalar yönünden de hesaplasak birbirine eşit çıkmak zorunda çünkü birinin harcaması diğerinin geliridir.örneğin; bir müteşebbis 100.000 tl ilk üretim yapsa bu tutar ücret,faiz,rant ve kar şeklinde paylaşılmaktadır. Ben şunu sormak istiyorum; örneğin; bir kişi birinden almak istediği arabayı finanse etmek üzere faiz karşılığında borç alsa vade sonunda ödeyeceği faiz tutarının da 20.000 tl olduğunu varsayarsak bu 20.000 tl gelir yöntemi ile hesaplanan gsyh içinde yer alır mı?
YanıtlaSilEmin olamadım ama şöyle düşünüyorum;senaryoma göre borç karşılığı alınan para ile araba satın alınmaktadır,bu harcama araba satıcılarının da gelirini oluşturacağı için gsyh içinde yer alacaktır burada bir sorun yok.fakat söz konusu 20.000 tl olan faiz tutarı ,borç alanın yaptığı üretim ve bu üretim sonucu elde edeceği gelirden ödenmemektedir. Borç alan vade sonunda 20.000 tl yi servetinden ödeyeceği için ortada ekonomik işlem olmadan sadece para el değiştirecektir.eğer borç alan aldığı borcu yapacağı üretimde kullansaydı ve üretim sonucu elde edeceği gelirden verecek olsaydı 20.000 tl faiz kalemi olarak gelir hesaplarında yer alırdı.ama yapılan üretim sonucu faiz bedeli ödenmediğinden gsyh içinde yer almaz diye düşünüyorum,Katılırmısınız?
Doğru bir mantık akımı kurmuşsunuz.
SilHocam ben yeni öğrendim ve şok oldum! Güngör Uras Hoca 82 yaşınadaymış Hocam!
YanıtlaSilHocam, Güngör Hoca 60'larında gösteriyor, çok şaşırdım!
Hocam bir de lütfen söyler misiniz, Ali Rıza Kardüz mahlasını kullanmasının nedeni neydi Güngör Hocamızın?
Güngör bey bir kaç farklı yerde yazdığı için değişik adlarla yazıyordu diye biliyorum.
SilAli Riza Karduz Gungor hocanin anne tarafindan dedesinin adi. Gungor hocanin tam adi Tevfik Gungor Uras. Bazen Tevfik Gungor adi ile de yaziyordu (yanilmiyorsam Posta gazetesinde).
SilHocam daha önce sorulmuş olabilir ama yine de sorayım, para teorisi üzerine bir kitap yazmayı düşünüyor musunuz? Gerçi biraz zor olur gibi...
YanıtlaSilPara Teorisi üzerine Fatih Özatay'ın çok güzel bir kitabı var. O nedenle şimdilik düşünmüyorum.
SilHocam ekonomik anlamda yapısal reformlar arz yonlu politikalar mi demektir anlamı genel olarak
YanıtlaSilBu blogda yapısal reformlarla ilgili yazılarım var.
Silgençleri için açiklanan yapisal reformlar tam bir fiyasko 30 bin vereceksiniz gidip başvuracam. 1 yil maaş karşilayacaklarda yaş araligi ne işveren kabul edecekmi, hiç bir net yani yok? gss borcuda ayri bir muama ?
YanıtlaSilBunlar yapısal reform değil.
Sil"Bir ülkede seçilmiş iktidar neyse halkta odur (vice versa)." Eğer hükümet reform yapmıyorsa demekki onu tekrar ve tekrar seçip göreve getiren halkta reform istemiyordur.
YanıtlaSilNeden yapısal reform diye nefesinizi tüketiyorsunuz ??
Her ne kadar kurunun yanında yaşta yanacaksa da "Halk" verdiği oyun sonuçlarına katlanmalı.
İktidarın vadettiklerinin %80nını yapmasını beklemezken vadetmediğini yapmasını beklemek ütopik değil midir?
Sn Hocam, Sn Prof.Aziz Sancar kazandığı Nobel Ödülünü, Atatürk'ümüze ithaf etmiş ve " Bu ödül Ata'mız sayesinde alınmıştır. " diyerek 19 Mayıs'ta Türkiye'ye gelip; ödülünü Anıtkabir'e bırakacağını söylemiş. Bence son zamanlarda duyduğumuz en güzel haber bu.
YanıtlaSilHaklısınız. Her geçen gün bilimden uzaklaşan bir toplumda dünyanın en önemli bilim ödülünü kazanan kişinin bu ithafı beni de çok duygulandırdı. Atatürk'ün devrimleri olmasa, Türkiye o dönemde o devrimler (tevhidi tedrisat kanunu) sayesinde, şimdilerde yitirdiği, bilimsel eğitime geçmemiş olsa Aziz Sancar o ödülü alacak şekilde yetişemezdi. O da onun farkında olduğu için ödülünü Atatürk'e adıyor.
SilBu millet devrimlerden, Tevhidi Tedrisat kanunu kabul edilmeden önce medreselerde de birçok bilim adamı yetiştirdi unutmayalım.
SilBu millet devrimlerden, kanunlardan önce medrese gibi kurumlarda da birçok bilim adamı yetiştirdi. Çoğu tarihin akışını değiştirdi bir kısmı da sizin bildiklerinize basamak inşa etti unutmayalım
SilBana isimlerini söyler misiniz? Bir de bilime ne gibi katkıları olduğunu. İleride ben de soranlara söylerim.
SilSayin hocam cok haklisiniz, ilan edilen planinin yapisallikla hic bir ilgisi yok. Ancak yapisal reformlarin gerceklestirilmesi konusunda TUSIAD gibi kuruluslarda hicbir girisimde bulunmuyor, demek ki sanayiciler ve isadamlari gidisattan memnunlar... Memnun olmayan, bu reformlarin yapilmasini isteyenler sadece bizleriz galiba... Saygilarimla.
YanıtlaSilYani sonuçta bize zor gelecek konular açılınca biz de ister miyiz bilemem.
SilDaha Ak Parti bile yokken bir müsiad toplantısında defterdar Nurettin Canikli almanya vergi sisteminden bahsetmiş ve bizdeki sistemi eleştirmişti. Aradan neredeyse 20 yıl geçti hala bizde bir malın çıkışında kontrol altına alacak bir sistem oluşmadı. Ne yazık ki bu iktidar döneminde lafla peynir gemisi götürülmeye çalışılıyor. Kesinlikle yapısal reformlar şart ama kim yapacak bilen yok. Allah yoluna gidiyoruz umarım selamete gideriz
YanıtlaSilHocam gerek ekonomik gerekse siyasal kararlar alarak yada almayarak ülkemizin gelişmişlik düzeyini yakalama hızını sekteye uğratanlar yaptıklarının bedelini ödeyecek kanunlarımız yok mu?
YanıtlaSilSn. Hocam merhabalar,
YanıtlaSilGeçtiğimiz günlerde BloombergHT üzerinde okuduğum bir haberle ilgili düşüncelerinizi merak ediyorum. Konunun ekonomi bilimine ilgi duyan herkesi ilgilendireceğini düşünüyorum. Lakin haberdeki kavramlara yeteri kadar hakim olmayan benim durumumdaki takipçileri aydınlatabilirseniz çok memnun oluruz.
İlgili konu : http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1840862-gelisen-piyasalar-tum-zamanlarin-en-buyuk-borcu-ile-karsi-karsiya
Saygılarımla.
Haklısınız çok anlaşılabilir bir şekilde yazılmamış (ya da tercüme edilememiş.) Ben şöyle anlıyorum. Gelişme yolundaki ülkeler likidite bolluğu yaşanırken bol keseden ve düşük faizlerle borçlandılar. Şimdi likidite daralıyor ve ayrıca faizler de yükseliyor. Dolayısıyla vadesi gelen düşük faizli borçlarını artık ancak daha yüksek faizli borçlarla yenileyebilecekler. BU da onları sıkıntıya düşürecek.
SilHocam,
YanıtlaSilYapisal reform yapilmasi gerektigini ve icerisinde dolayli dolaysiz vergilerin dolaysiz lehine ele alinmasini uzun zamandir dillendiriyorsunuz.
Eger dolaysiz vergiler artarsa, katma deger gibi dolayli vergiler dusecek diye anliyorum. Bu tuketimin artmasina neden olmaz mi? Ekonominin iyilesmesi icin illa tuketim, tuketim, daha cok tuketim mi gerekiyor? Bu halki fakirlestirir, zaten odeyemedigi borclarini iyice isin icinden cikilmaz hale getirmez mi?
Ekonominin niceligi ile halkin refahi anlayisi catismiyor mu?
Saygilarimla
Dolaysız vergileri artırmak gerekmiyor. Onlar zaten yeterli oranlarda. Önemli olan kayıp kaçağı yani kayıt dışını yakalayıp vergi tahsilatını artırmak. Bunu yaparken de dolaylı vergilerin oranlarını düşürmek gerekmiyor. Çünkü orada ancak OECD ortalamasını tutturuyoruz.
Silruzgar enerjisi icin yerli kaynak deniliyor ama Turkiye de turbin yapan veya yaptiran bir sirket bile yokken bunu hala yerli kaynak olarak nasil tanimlayabiluyoruz
YanıtlaSilRüzgar buranın rüzgarı ayrıca para ödemeyeceğiz de o bakımdan.
Silçokça yapılırsa yerli üretime geçilebilir.
SilYerli ruzgar turbunu yapan hepsini yerli yapan bir tane firma var bu yil odul aldilar hatta ararstirirsan gorebilirsin
SilHocam bu yazınızda da değindiğiniz Türkiye nin bankacılık reformlarını yapabilmesi için kriz çıkması gerekiyormuş gibi bir cümlenizi sanırım bir kitabınızda okuduğumda o zaman tuhaf gelmişti. Ancak bugün görüyorum ki eğitim ve hukuk reformu başta olmak üzere diğer alanlarda kalkınmanın dinamiklerini pozitif etkileyecek reformları da yeni bir kriz ile karşılaştığımızda yapacağız.. Ancak 2001 krizi finansal kökenli bir krizdi ve bankacılık reformları kısa sayılabilecek bir sürede işe yaradı. Ancak bugün karşı karşıya kaldığımız finansal ve ekonomik risklerin çözümü köklü reformlar gerektiriyor ve bunlar kısa sürede sonuç alınabilecek şeyler değil maalesef. Bilmem doğru mudur üstadım..
YanıtlaSilNe yazık ki geçmiş deneyimlerimiz bu dediklerinizin doğru olduğunu gösteriyor bize.
SilDoğrudan vergileri %70 e çıkartma sözü vermeyen bir parti seçimlere hiç girmemeli. Bu vergileri vermek istemeyen işverenler de derhal ülke sınırları dışına çıkarılmalı!
YanıtlaSilBöyle bir şeye ihtiyaç yok. Konu vergileri artırmak değil. Bizde veri oranları yeterince yüksek. Konu dolaysız vergileri ödemeyenleri yakalayıp vergiyi alabilmek, yani kayıt dışılığı giderebilmek. Vergisini ödemeyenler için yeterince ceza var zaten. Ama onları kim yakalayacak da o cezayı uygulayacak? Konu o.
SilHocam ekonomi konularında siz ve burada yorum yapan arkadaşların fikirleri çok değerli.Çoğu üniversite mezunu ülkenin ekonomisine yön vermeye aday arkadaşlar ancak ülkeyi yönetenler de aynı okulları bitirdi.Sizin gördüğünüz sorunları onlar neden görmüyor görüyorsa neden çözmek istemiyor.Iktidara gelince karakter mi değişiyor?Siz ekonominin başına gelseniz bu yapısal reformları uygulayabilir miydiniz?Yoksa işin başına geçince popülizmin esiri mi oluyoruz?
SilBen emekli harçlığımla nereden kesebilirimi hesaplamaya çalışırken, durmadan aracını değiştiren, yurtdışından ve kayak merkezlerinden uzak durmayan yakınımdaki kişilerin doğrudan vergilerle uzaktan yakından herhangi bir ilişkileri olmadığını görünce kaşınmadan edemiyorum. Saygılar.
YanıtlaSilVergilendirimemis kazanc kutsaldir hocam. Baska yol birakmiyorlar
YanıtlaSilAsgari ücretin kısmi yükünü devletin yüklenmesiyle ilgili; devletin yükleneceği yük vatandaşa ek yükler olmayacak mı? Sonuçta yapılan zam vatandaştan tekrar çıkınca zam manasını aşıp bambaşka yerlere gitmeyecek mi?
YanıtlaSilBenim önerdiğim biçimde olursa vatandaşa ek yük gelmez. Çünkü asgari ücret artışı özel sektörün cebinden çıkacak ve bir bölümü devletin kasasına vergi ve sgk primi olarak girecek. Yani bu devletin bir çabası olmadan gelecek bir katkı. İşte o katkının yarısını asgari ücret yükünü paylaşmada kullansa yük yaratmadan meseleyi çözmüş olur.
SilHocam şuan için gereksiz bir soru ama. Belki de imkanı yok. Türkiye Euro'ya geçerse neler olur? Mesela 3-4 yıl içinde geçti diyelim. Ekonomide neleri etkiler yüzeysel olarak anlatmanız mümkün müdür?
YanıtlaSilEuro kazandığın için Avrupa'ya tatile gittiğinde bin TL ortalama 330 Euro olmayacak. Yani tuvalete 6 küsür lira vermemiş olacaksın. Bu bizim için; devlet için de benzer şartlar. Ama bu bir de bizimkilerin eko-refahımızı ne kadar yükselteceğiyle ilgili. Yoksa aynı şeyler olacaktır.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil