Mayısın İlk Haftasında Yaşananlar
Bu hafta Türkiye siyasetinde yaşananlar ve
bunların piyasalara ve ekonomiye etkileri konusunda ısrarla bir yazı yazmamı,
yorum yapmamı bekleyen değerli okurlarım için ben de ısrarla benim aşağı tam 2
yıl önce yazdığım 3 Mayıs 2015 tarihli İrrasyonel Beklentiler Teorisi başlıklı
yazımı okumalarını önerdim. Buna karşın devam eden ısrarlar karşısında o yazımdan
da yararlanarak bugünkü durumu ele alıp analiz etmekten geri duramayacağımı
görüyorum.
Önce o yazımı aşağıya bir kez daha alayım,
sonra bugüne geleyim.
“Rasyonel
beklentiler teorisi
Rasyonel sözcüğü, akla dayalı, ölçülü ve hesaplı anlamına geliyor. İrrasyonel
sözcüğü ise bunun karşıtı bir anlam taşıyor: Akla dayalı olmayan, ölçüsüz,
hesapsız.
Rasyonel beklentiler teorisi, bu teoriyi
geliştiren iktisatçılardan ikisine (Lucas, 1995 ve Sargent, 2011) Nobel Ekonomi
ödülü kazandırmış bir ekonomi teorisi. Teoriye göre bütün veriler açıklandığı
için piyasadaki karar alıcılar, en az ekonomiyi yönetenler kadar, olaylar ve
gelişmeler hakkında bilgi sahibi olur. Bu durumda piyasadaki karar alıcılar,
ekonomi yönetiminin alacağı önlemlerin etkilerini önceden tahmin eder ve ona
göre davranırlar. Hükümetin ekonomiyi büyütmek için tüketimi arttırma kararında
olduğunu, merkez bankasının da bu karar paralelinde para arzını ekonomik büyüme
oranından fazla arttırdığını düşünelim. Piyasadaki karar alıcılar bu yaklaşımın
enflasyon yaratacağı beklentisine girerler ve ürünlerinin satış fiyatlarını
yükseltirler. Sonuçta enflasyon ortaya çıkar. Beklenti ne yönde ise gerçekleşme
de o yönde olur.
Diyelim ki siyasal iktidar yüksek
enflasyon sıkıntısını çözmek amacıyla mali disiplini sağlamaya yönelmiş ve merkez
bankasına para politikası uygulamasında bağımsızlık veren yasal düzenlemeyi
hayata geçirmiş olsun. Merkez bankası da enflasyon hedefine ulaşmak için para
politikası araçlarını bağımsız olarak kullanmaya başlamış olsun. Bu durumda rasyonel
beklentiler teorisine göre, beklentiler, enflasyonun düşmesi yolunda gelişecek demektir.
Ekonomide yatırım, üretim, satın almalar, ücret pazarlıkları ya da fiyatlamalar
için karar verme durumunda olanlar, enflasyonun düşeceği beklentisine göre
davranacaklar ve bu davranışlar enflasyonun düşmesine yol açacaktır.
Türkiye, 2001 krizi sonrasında burada
anlattıklarıma benzer gelişmeler yaşadı. Bir yandan Merkez Bankası’na para
politikası uygulamasında bağımsızlık tanınırken bir yandan da bütçe disiplini
sağlandı ve beklentilerin kökten değişmesi gerçekleştirildi. Sonuç olarak
enflasyon düşmeye başladı ve faizler de peşi sıra inişe geçti.
İrrasyonel
beklentiler teorisi[i]
Diyelim ki günün birinde çeşitli
nedenlerle risklerde artış başlamış ve bunun kurlara yansımasının da etkisiyle enflasyon
yeniden yükselişe geçmiş, bu durum devam ederken siyasal iktidar, kendi
getirdiği yasal düzenlemeye karşın merkez bankasına baskı yaparak faizi yarı
yarıya düşürmesini istemiş olsun. Piyasalar bu talebi irrasyonel bir davranış
olarak kabul eder. Eğer merkez bankası siyasal baskıya boyun eğerek faizi yarı
yarıya indirirse piyasa bunu irrasyonel davranışların rasyonel davranışların
yerini alacağı biçiminde algılar. Bu durumda enflasyonun artacağı beklentisi
yaygınlaşır ve karar alıcıların alacakları kararlar bu yönde değişirse
enflasyon da yükselir.
Yukarıda anlatmaya çalıştığım olay mesela
ABD’de olsa siyasal iktidar Fed’in faizi nasıl yönlendireceğine karışmaz. Fed’in
yasasındaki ifade “hükümet içinde bağımsızlık” şeklinde bizdeki kadar açık
olmayan bir ifade olduğu halde böyle bir karışım olmaz. Çünkü bu tür bir
karışım toplumda ciddi tepki görür, toplum Fed’e sahip çıkar. Bu saptama Almanya,
İngiltere, Fransa gibi ülkeler için de geçerlidir.[ii]
Aynı durumun Türkiye’de geçerli olmadığını
biliyoruz. Yani hükümet, merkez bankasına baskı yoluyla karışarak beklentinin
tam tersini yapmasına neden olabiliyor. Bunu geçmişte birçok kez yaşadık. Geçtiğimiz
birkaç ay bunu bir kez daha hatırlattı bize. Bu tür irrasyonel yaklaşımlar
arttıkça beklentiler de uygulamanın irrasyonel biçimde olacağı yönünde
gelişiyor. Bu durumda rasyonel beklentilerin yerini irrasyonel beklentiler
alıyor. Bir başka ifadeyle irrasyonel yaklaşımlar öyle yaygınlaşıyor ki
piyasalar siyasal iktidardan gelecek kararın irrasyonel bir karar olduğunu tahmin
edebiliyorlar. Bu durumda alınacak kararın tersi yönünde gerçekleşmeler
olabiliyor. Örneğin merkez bankası faizi indirse bile bankalar bu kararın
enflasyonu indirmek bir yana riskleri ve dolayısıyla enflasyonu arttıracağını
tahmin ettikleri için faizlerini indirmiyorlar.
Normal koşullarda bu tür bir irrasyonel
yaklaşım şok etkisi yaratır ve piyasalarda bozulmalara yol açar. Ne var ki bu
yaklaşım yalnızca bu alanda değil birçok alanda tekrarlanan bir rutin halini
almış yani irrasyonel yaklaşımlar beklenir duruma gelmişse şok etkisi fazla
büyük olmuyor, piyasalarda bir dalgalanma olsa da bu etki uzun sürmüyor. Bir
anlamda insanlar ve piyasalar sürekli irrasyonel yaklaşımlar olacağını bekledikleri
için irrasyonelliği rasyonalize etmiş oluyorlar. Bunu irrasyonel beklentiler
teorisi olarak adlandırıyorum.
Buradaki kritik nokta yabancı kaynakları
yönlendirenlerin bu tür bir irrasyonelliği rasyonelleştirmiş olup
olmamalarıdır. Eğer rasyonelleştirmemişlerse risk artışı beklenenden daha büyük
olabilir.”
Gelelim bu hafta yaşananlara
Türkiye, bu haftaya önceki haftalardan farklı olmayan bir çerçevede
başladı. Başbakanın görevden ayrılacağına ya da ayrılmasının isteneceğine
ilişkin en küçük bir işaret yoktu. Buna karşılık haftanın ikinci yarısında
durum tümüyle değişti ve iktidar partisinin kongreye gideceği, Başbakanın parti
başkanlığı için aday olmayacağını açıklamasıyla piyasalar karıştı ve gündem
tümüyle değişti. İktidar partisinin içinde olmayanlar böyle bir gelişmenin
nereden nasıl ve niçin çıktığını bilmemeleri doğal karşılanabilir ancak iktidar
partisinin içindekiler hatta en üstündekiler için bile bu gelişme sürpriz oldu.
Böyle bir siyasal gelişme hangi ülkede yaşanırsa yaşansın riskler artar, piyasalar
alt üst olur, kararlar ertelenir. Bu tür bir gelişmenin etkisi birçok ülkede
çok derin ve kalıcı etkiler yaratır. Türkiye’de ne oldu? İlk anda piyasalarda ciddi
bir dalgalanma çıktı.
2 Mayıs Pazartesi günü ile 5 Mayıs Perşembe gününe ilişkin piyasa
verilerini aşağıdaki tabloda sunuyorum.
Gösterge
|
2 Mayıs
Pazartesi
|
5 Mayıs
Perşembe
|
Değişim (%)
|
BIST 100 endeksi
|
85.169
|
78.699
|
7,5
|
USD TL Kuru
|
2,81
|
2,93
|
4,3
|
Gösterge Faiz
|
9,27
|
9,70
|
4,6
|
Euro TL Kuru
|
3,23
|
3,34
|
3,4
|
Altın Gram TL
|
116,4
|
120,4
|
3,4
|
Haftanın sürpriz siyasal gelişmesinden en çok kaybeden borsa olmuş. Bu
değişimler aslında bir ay içinde bile olsa bir piyasa için ciddi etkiler
yaratan gelişmelerdir. Hele bu şekilde 3 günde ortaya çıkmışsa tam anlamıyla
bir darbedir. Vadesi bu hafta gelmiş 1.000.000 USD tutarında bir şirket borcu düşünün.
Vade hafta başında gelmiş ve ödenmişse (1.000.000 x 2.81 =) 2.810.000 TL olarak,
vadesi Cuma günü gelmiş ve ödenmişse (1.000.000 x 2,93 =) 2.930.000 TL olarak
ödenecek. Aradaki fark 120.000 TL. O borcu kullanarak bu kadar kazanç sağlanmış
mıdır dersiniz?
Bir Başbakanın ortada herhangi bilinen bir mesele yokken görevini bırakması
dünyanın her yerinde ciddi bir siyasal sarsıntı yaratır ve bu piyasaları
etkiler. Üstelik bu eylemin sonunda iktidar partisi kongreye gidecek ve parti
başkanı ve dolayısıyla başbakan değişecekse bu etki devam eder gider. Bizde tam
öyle olmuyor. Sarsıntı bir süre gidiyor sonra normal yaşama dönülüyor. Bu nasıl
oluyor? Yukarıda ortaya koymaya çalıştığım irrasyonel beklentiler teorisi bunun
nasıl olduğunu açıklıyor diye düşünüyorum. Toplum, bu tür irrasyonel karar ve
gelişmelere öylesine alışmış durumda ki bu tür karar ve uygulamaları rasyonel
karar ve uygulamaların yerine koyuyor. Yani irrasyonelliği rasyonelleştiriyor.
Öyle olunca da bu tür irrasyonel gelişmeler ilk anda bir şok etkisi yaratsa
bile kısa bir süre sonra çalkantıların durulmasına hatta giderek kaybolmasına
yol açıyor. Yani toplum, irrasyonel karar ve uygulamayı rasyonel gibi
algılamaya yöneliyor.
Sanki iyi bir şeymiş, piyasaları kurtaran bir yaklaşımmış gibi görünse de irrasyonelliklerin
rasyonelleştirilmesi aslında ne yazık ki toplumun vurdumduymaz bir yapı
edinmesine yol açması bakımından son derecede kötü bir olgu. Sonuçta bu
yaklaşımla toplum, kendi yaşamını bire bir ilgilendiren konulara, hukuk dışı, bilim
dışı hatta akıl dışı uygulamalara hep bu aldırmazlık çerçevesinde ilgisiz
kalabiliyor. Bu ilgisizlik toplumu ‘bize bir şey olmaz teorisine’ kadar
getiriyor. Oralara gelince de yapısal reformları yapmadığımız halde bir mucize
ile 2023’de ilk on ekonomi arasına girmeyi bekleyecek kadar bilim dışı bir
konuma geçiveriyoruz. Sonra hayallerimiz yıkılınca kendimizi bir masanın
etrafında “ne olacak bu ülkenin hali” toplantısında buluyoruz.
[i] İrrasyonel beklentiler teorisi bana aittir. Bu deyimi ve hangi anlamda
kullandığımı ilk kez 1996 yılında “Türkiye İçin Bir Ekonomik İstikrar Programı
Önerisi” adı altında yazdığım ve zamanın hükümetine sunduğum raporda konu
etmiştim
[ii] Bu da bize gösterir ki merkez bankası bağımsızlığı yasaya yazılmakla değil,
merkez bankasına toplumun sahip çıkmasıyla olur. Toplumun sahip çıkmadığı bir
şey yasayla yaşatılamıyor (demokrasi, ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı da
böyledir.)
"Toplum, bu tür irrasyonel karar ve gelişmelere öylesine alışmış durumda ki bu tür karar ve uygulamaları rasyonel karar ve uygulamaların yerine koyuyor. Yani irrasyonelliği rasyonelleştiriyor." sanırım irrasyonelliği,rasyonelmiş gibi uygulayan biri en tepede olunca toplumda buna ayak uyduruyor.
YanıtlaSil"O başımızdaysa sorun yok" algısı herkes tarafından kanıksanmış durumda.
Evet yazık ki öyle.
SilMahfi Bey,Tcmb faiz indirim yada artışları hakkında toplumun fazla ilgili olması sizce doğru mu? Toplum her ay tcmb açıklaması bekliyor.Bilen bilmeyen herkesin merak konusu ve gündemini işgal ediyor.oysa faiz yükü seviyesi ile Merkez bankası kararlarının piyasalarda çok büyük etki yarattığını düşünmüyorum.üretim yapan firmaların SMMM baktığımızda Finansman giderleri en düşük seviyede devam ediyor .ülkemiz açısından Hammadde ,işçilik,enerji giderleri sırtımızdaki büyük yük. toplumda asıl odağın SMMM içerisinde dağılım kontrolu olmalı diye düşünüyorum.Bugün firmalar faiz giderinden çok krediye ulaşamama sorunu yaşıyor.firmalar Fiyat politikasına finansman giderini ekleyerek paranın devir hızını artırarak piyasada canlılık sağlanabiliyor. .içinde bulunduğumuz daralma paranın devir hızının düşmesi kaynaklı diye düşünüyorum. .TCMB tarafından Düşürülen faiz oranı, inşaata dayalı ekonomi modeli senebiyle yine ağırlıklı konut finansmanı ,kentsel dönüşüm vs sektörleri içerisinde kayboluyor..siz piyasa uzmanı olarak yazılarınızda Girişim sermaye fonları gibi kaynaklardan da bahsederseniz , Dış finansmana ihtiyacı olan firmalar da Farkındalık artacaktır.Ülkemizde en büyük problemin paraya,finansmana ulaşamamak olduğunu görüyorum.Bilime ilgili,yeni ürün geliştiren,hidrojen ile araba üretme kapasitesi olan ve bunu denemiş olan firmalarımız be vatandaşlarımız var .@mahfieğilmez
SilMahfi Bey, tespitlerinize katılmamak elde değil. Peki çıkış yolu ne? Mesleksiz okumuşlar, işsiz meslek sahibi insanlar, katma değer yaratması gerektiğinin farkında olmayan vatandaşlarımla dolu güzel ülkemde çıkış yolu ne? Sevgi ve Saygılarımla..
YanıtlaSilBilime, sorgulamaya ve analitik düşünmeye dayalı bilim. Aması, eğeri, fakatı olmayacak biçimde bilime dayalı.
SilAma Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi olmadan olmaz...
SilDin ile bilim yan yana, gürbüz nesillerimizle geleceğe...
Hocam dolardaki yüzdelik artış eksi yazılmış
YanıtlaSilHepsini düzelttim. Teşekkürler.
SilHocam dolardaki ve eurodaki yüzdelik artış eksi yazılmış
YanıtlaSilHepsini düzelttim. Teşekkürler.
Sil2015 gibi 2016 yılını da kaybettik demektir. Ülkemiz ekonomisi petrol ve emtia değer kaybederken sıçrama yapmak yerine şahsi siyasi gelecek kaygısı ve kavgası yüzünden çamura batıyor demektir. Muhalefet ve iktidar hepsi olağan üstü kongreye giderse belki bir umut olur.ülkem adına.
YanıtlaSilOlmaz, çünkü bu sistemde doğru insanlar siyasetten kaçıyor.
SilKesinlikle katılıyorum. Bu düzen temiz insanların düzeni değil. Organize İşler sinema filminde bir sahne var. "Çok temizsin Süpermen, kirlenme çünkü sen çok daha fazla kirlenirsin."diye. Temiz inşalar da bu düzende daha çok kirleneceğini bildiğinden uzak duruyorlar. Bu ıraklaşma da güzel ülkeme kaybettiriyor. Sevgiler.Saygılar.
SilUsd Kuru değişim oranı - değil + olmayacak mı?
YanıtlaSilYazılarınız okumak gerçekten çok zevkli.
Hepsini düzelttim. Teşekkürler.
SilHocam günaydın, Güzel bir yazı olmuş elinize sağlık. Yazının son paragrafında 2013 değil,
YanıtlaSil2023 olacak herhalde..
Haklısınız, düzelttim, teşekkür ederim.
SilRasyonel olan seçimle gelenin seçimle gitmesiyken, incitmeden ince bir sitemle ve çaktırmadan çokça maduriyet hissiyatıyla irrasyonel değişimi sanki şartlar bu değişimi (birdenbire hangi şartlar buna neden oldu ayrılış konuşmasından hiçbir şey anlamadım.) gerektirmiş gibi rasyonel göstermeye çalıştılar.
YanıtlaSilUzun zamandır siyasette rasyonel bir hareket göremiyorum malesef. O yüzden irrasyonel her şeyi kanıksayıp rasyonelmiş gibi yutmaya başladık. Bakalım yan etkisi ne olacak!
ayrıntı profesörü olmaya gerek yok.
Silsebeple, sonucu karıştırmayalım.
sebep: işler kötüye gidiyor.
Günaydın hocam.Teşekkürler.Son paragraf 2023 olacak sanırım
YanıtlaSilDüzelttim. Teşekkürler.
SilHocam merhabalar, Altın fiyatları şuan baya bi yükseldi... 22 mayısta Ak parti kongresinden sonra altın fiyatları ne durumda olur sizce ?
YanıtlaSilBaşka bir irrasyonellik de olabileceği için tahmini mümkün görünmüyor.
SilMahfi Bey,
YanıtlaSilYine çok ufuk açıcı, güzel bir yazı. Elinize sağlık.
Sanırım son paragraftaki 2013, 2023 olacak. Ama bu irrasyonalite varken birileri 2013'te ilk ona girmiştik dese ona da inanılır:)
Çok teşekkürler. Düzelttim, sağolun.
SilMahfi Bey inanılmaz güzel yazmışsınız. Ülke olarak herhalde rasyonel düşündüğümüz, karar aldığımız hiçbir husus yok artık. Sürekli ve artarak artan bir hızla geriye giden bir toplum nasıl ayak uyduracak yeni dünya düzenine? Şahsen, ülkedeki bu irrasyonel gelişmelere ne kadar duyarlı olursam o kadar kafam karışıyor o kadar umudumu yitiriyorum ve bir o kadar da dünyanın gerisinde kaldığımı hissediyorum. Sonra 'TED' izliyorum, başka insanların nelere kafa yorduğunu, nasıl mesafeler kat ettiğine şahit oluyorum. Ve sonra diyorum ki, ağzımız açık izlediğimiz medeniyetler, bir şekilde araştırmalarını sonlandırsa ve aradan 1.000 yıl geçse bile, bu düşünce yapımızla, şimdiki ulaştıkları bilgileri edinemeyiz. Ülkece bir şeyler hakkında değil de birbirimiz hakkında konuşmaya daha bi meraklıyız sanki !!!
YanıtlaSilNe yazık ki dedikleriniz doğru. Teşekkürler.
SilÇok "Rasyonel" bir yorum olmuş Mahfi bey. :)
YanıtlaSilSaygılar
Eh irrasyonellikleri rasyonalize etmeyi öğrendik.
Silİçinde bulunulan durumu çok güzel anlatan bir yazı olmuş yine. Teşekkürler Mahfi hocam. Tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanının, seçilmiş hükümete - başbakana baskı yapması ve onu değiştirmek istemesi, milletin tercihine saygısızlık yapılması, yani darbeleri bitireceğiz diye iktidara gelenlerin, islamo faşizm darbesi yapması üzerine bir iki kelam etseydiniz daha güzel olurdu.
YanıtlaSil2 yazım hatası gözüme takıldı:
"Böyle bir siyasal gelişme hani ülkede" - hangi
"2013’de ilk on ekonomi" - 2023
Çok teşekkür ederim. Biliyorsunuz ben siyasal polemiğe girmeyi, kişilerle uğraşmayı sevmiyorum. Sorunun sistem sorunu olduğunu, sistemi düzeltmedikçe gelen giden kişilere göre davrandığımızı savunuyorum.
SilHataları düzelttim. Sağolun.
Hocam kaleminize sağlık çok güzel bir yazı olmuş
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilBugünkü programda şubattan itibaren toplam 4 milyar dolar ülkeye giriş yaptı dediniz.
YanıtlaSilBu para sadece borsa yatırımımı. Yani yabancı parasını buraya getirmesi mi?
Birde biz bu gelen paralara faiz veriyormuyuz. Veriyorsak şubatta faiz ne kadardı, şimdi ne kadar?
4 milyar doların 2,3'ü devlet DİBS'lere, 1,7'si de borsaya yatmış. DİBS'e gelene faiz veriliyor tabii. Bu konudaki yazıma bakınız.
Silhttp://www.mahfiegilmez.com/2016/05/turkish-delight.html
Merhaba Mahfi Bey,
SilDİBS kısaltmasının anlamını blogunuzda "Ekonomi Sözlüğü" bölümündeki "DİBS (Devlet İç Borçlanma Senetleri)" maddesinden okurken bir hata dikkatimi çekti. Söz konusu maddedeki "(100 – 93)/100 = % 7,5" ifadesi, "(100 – 93)/93 = % 7,5" olarak düzeltilmeli.
Düzelttim, çok teşekkürler.
SilEllerinize sağlık hocam. En temel sorun şu bence; biz gelişmek istemiyoruz.
YanıtlaSilTeşekkürler
SilZaten ülkenin gün geçtikçe bataklığa saplanmasının sebebi de cehalet sonucu ortaya çıkan bu vurdumduymazlık hocam. Ayrıca yeni kabinenin ekonomi yönetiminde bir değişiklik bekliyor musunuz hocam?
YanıtlaSilİşin kötüsü bu vurdumduymazlık en okumuş olanımızda bile var.
SilYeni kabine konusunda bir düşüncem yok açıkçası.
Turkiye nin insaat devi olup ta hic insaat makina ekipman alaninda bu kadar ger olmasini nasil karsiliyorsunuz ?bu bir celiski degil mi ?
YanıtlaSilBina yapmak ile buluş yapmak oldukça farklı bilimsel temellere dayanıyor.
SilMahfi bey;Bilineni gene çok güzel özetlemişsiniz ve bu irrasyonel davranış ,düşünce hastalığına kapılmamak için sorumluluğu olan , bu sorumluluklarını taşıyıp yerine getirmeye çalışan çevremdeki tüm insanlara görsel medyaya bakmayın, yazılı medyayı (her iki bakış açısından)takip edin diye öneriyorum.Zira bu ülkedeki olaylara baktığım zaman görüyorumki hepimiz akut kalpkrizi tehdidi altında günü bitirip acaba yarın ne olacak diye uykuya dalıyoruz.Yazık bu ülkeye ve biz vatandaşlarına...
YanıtlaSilhttp://m.milliyet.com.tr/Uzmanpara/NewsArticle?ID=47155
YanıtlaSilMehmet Şimşek, " Türkiye için de dünya için de çok temel sorunlar var, biz geçici bir bahar havası yaşıyoruz, buna aldanmamak lazım. Aslonan yapısal sorunlara çözüm üretmemizdir. Reform süreci dinamik bir süreçtir, süreklilik arz eder. "
Hepsi doğru saptamalar ama reform denince hepimiz aynı şeyi anlıyor muyuz orası karışık.
SilHiç iç açıcı birşey yok, herkes kederli. Şuana kadar okuduğum ekonomi haberleri yazılar vs. içinde hiç doğru dürüst birşey başardığımızı okuyamadım. Çok nadirdir, onuda unutmuşum belli ki. Umarım Birgün okuyup gururlanırız.
SilCahilliği yücelten kaderci bir toplumdan daha fazlası beklenemez zaten.
YanıtlaSilDom Helder Camara'nın
“Yoksullara ekmek verdiğimde bana aziz diyorlar, Yoksullar neden aç diye sorduğumda bana komünist diyorlar."
Diye bir lafı var. Ülkemizde bizi komünist, çapulcu, bölücü, ergenekoncu vs diye suçlayan yine aynı yoksullar. Gerçekten ibretlik.
Çok değerli bir yazı. Elinize sağlık.
Çok teşekkür ederim.
SilHocam elinize sağlık. Peki irrasyonel davranışlar rasyonelleşmiş olunca,ekonominin temelleri de buna göre KALICI OLARAK farklı reaksiyonlar mı gösteriyor? Enf yüksek iken faiz indirimi mesela.. Bu durumda ekonomi politikası yada teorilerine hiç gerek kalmaz,sadece beklentileri yönetmek yeterli olur,değil mi? Sizce bu yönlendirmelerle ekonomi iç basıncı yüksek kazana dönüşmüyor mu? Ekonomimize bakınca Kötü rakam yok ama "piyasa normal" diyen esnaf da yok,bırakın iyi demeyi.. Durum Sanki Reel ekonomi çökmüş ama finansal kurumlar mecburen piyasaları ayakta tutmak zorundalarmış gibi bir hava var.. Pozisyon icabı mı korku mu o mecburiyet bilemem ama benim gördüğüm bu..?
YanıtlaSilDoğru saptamalar. Sanırım hepsinin etkisi var.
SilKendimizi “ne olacak bu ülkenin hali” toplantısında bulunca da durumu faiz lobisi, dis gucler, yuksek akil gibi aslinda mevcut olmayan sacmaliklarla aciklamaya calisiyoruz. Kimse irrasyonalite'nin hesabini sormuyor bunu aklina bile getirmiyor. Hatta bunun mevcut oldugunu gormuyor bile cunku bu zaten kaniksanmis oluyor.
YanıtlaSilhükümeti hiç sevmem ama şu an kiriz denecek bir durum yok.çünki herkes biliyorki akp nin sahibi tayyip erdogandır.ve herkes biliyorki erdogan istemedi davutoglu gitti. bu yüzden türkiyede kiriz olmaz. ama tayyip erdogana ragmen partinin başına biri gelirse ve erdoganla devamlı ters düşüp tartışırşa işte o zaman kalıcı kiriz çıktı diyebiliriz.onun dışında bana göre şuan borsada alım fırsatıdır.ayrıca kongreninde hemen yapılacak olması bizim ekonomiyide olumlu etkliliyecektir
YanıtlaSilBuyuklere masallar programina hos geldiniz.
SilBorsada alım fırsatı olması işlerin pek iyi gitmediğinin bir işaretidir.
SilHocam bir sorum olacaktı,yanitlarsaniz çok sevinirim.Euro ve dolar risk arttığı için yükseliyor aynı şekilde BIST endeksi riske bağlı düşüyor. Altın güvenli liman olduğu için artıyor diye düşünüyorum,peki hocam tahvil faizleri neden artıyor talep azaldığı için mi?Talep neden azalıyor? Tahvilde güvenli sayılabilecek yatırım aracı olarak görebilir miyiz?Ona talep artması beklenebilir miydi?
YanıtlaSilTahvilde fiyat ile faiz ters yönlüdür. Yani insanlar Türk tahvillerinden çıkmak isteyip satmaya başladıklarında arz fazlası oluşur ve tahvil fiyatı düşer ama faizler ters yönlü hareket ettiği için artar. Niye ters yönlü olduğuna ilişkin açıklamalar bu blogda bir yazımda var.
Silhttp://www.mahfiegilmez.com/2012/12/likidite-tuzag.html
Çok teşekkür ederim hocam.
SilÇok teşekkür ederim hocam.
Silmerkez bankasına sahip çıkmamıza gerek yok bence..Cumhurbaşkanımızın sahip çıkması kafi..Muhalefetin zayıflığını fırsat bilen CB tam gaz tek adam rejimine (diktatörlüğe)gitmek istiyor..Düşük profilli ''başbakan''la bu hedefi gerçekleştirecek gibi..Piyasalar buna da alışacak eminim
YanıtlaSilSiz tersini söyleseniz de bu anlattıklarınız niçin MB'ye sahip çıkılması gerektiğinin de özeti gibi.
SilHocam,
YanıtlaSilTürkiye Cumhuriyeti'nin yetiştirmiş olduğu en büyük bilim adamı kim?
Hangi alanda? Her alanda var. Bir bölümü burada: https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk_bilim_insanlar%C4%B1_listesi
SilHocam merhabalar. Yazıyla ilgili değil ama bir sorum olacaktı. Çok teorik bir soru olacak ama eğer biz 1$=1tl olmasını istiyorsak faizi yüzde kaç seviyelerine cekmeliyiz .Bunu yapabilmemizin tek yolu faizi arttırmak mıdır ? Şimdiden teşekkürler.
YanıtlaSilHayır. Tam tersine faizi o kadar artırırsak bize hiç döviz gelmemeye başlar. Çünkü yabancı yatırımcılar ülkede bir sorun olduğunu ve her şeye razı hale gedindiğini düşünür.
SilDüşünün ki uçakla yolculuk yapıyorsunuz ve pilotun bayılmış olduğunu duydunuz. Sizde biliyorsunuz ki pilot o koltukta oturuyor uçağı kontrol ediyor gibi görünse de gerçekten de uçağı kontrol eden pilot değil otomatik pilot. Siz pilotun uçakta bayılmasına tepki verir misiniz ? Biliyoruz ki kumanda Başbakanda değil Kumanda Cumhurbaşkanında. Bu yüzden o koltukta oturanlar gelir geçer Önemli olan kumandayı elinde tutandır.
YanıtlaSilÖrnekle anlatmak iyidir ama bu örnek pek tutarlı değil. Hem pilot var, hem otomatik pilot hem de bir başkası kumandayı elinde tutuyor. Bu karmaşa bana bir Çin Atasözünü hatırlattı: "Kaptanı çok olan gemi karaya oturur."
SilNiçin sürekli Çin'den atasözleri veriyorsunuz anlamakta güçlük çekiyorum doğrusu. 1970'li yıllarda maocumuydunuz neydiniz bunu da söylemeye çekiniyorsunuz...
SilSon cümlenize paralel olarak bir Fransız atasözü var; "Trop de cuisiniers gâte la sauce". "Fazla aşçı sosu bozar" gibi bir manası var...
SilYaşamımın hiçbir döneminde bir şeyci olmadım. Kendi görüşü olan bir birey olarak görüş sahiplerinin, yazarların, siyasetçilerin, bilim adamlarının bazılarını takdir eder bazı görüş ve yaklaşımlarını beğenir ve benimserim ama bunlardan giderek kendi görüşlerimi geliştiririm. Kimsenin peşine takılmam, kimsenin görüşünü ölümüne desteklemem.
SilMao Zedung, beğendiğim ve takdir ettiğim liderlerden birisi de değildir.
Çin Uygarlığı,insanlık tarihinin sürekliliği bozulmadan devam eden iki uygarlığından biri. Bu neden ile, insana ait en değerli atasözlerinin bu kültürden çıkması çok anlamlı. Çin atasözlerini kullanmak, Mao'nun düşünce tarzını yansıtmak değildir. Bu kadar kestirme düşünmek, sağlıklı bir şekilde fikir üretmeyi engeller.
Sil"Kaptanı çok olan gemi karaya oturur."
Siliyi iste baskanlik sistemi ile bu duzelecek. Tek adam rejimi ile tek kaptana sahip olacagiz vira bismillah diyecegiz Gemimiz karada degil okyanuslarda balina avlayacak yeniden fetihli gunlere vira bismillah diyecek. Su an ki sistemde gemimiz hamsi avliyor ama biz balina avlamya calismaliyiz fetih yapmaliyiz hizmet etmeliyiz.yeniden fetih demeliyiz.
Unutmayin hepimiz ayni gemideyiz. Iscisi ile issizli ile mutehiti ile muhendisi ile Ak partilisi ile muhalifi ile ayni gemideyiz. Bunun icin baskanlik rejiminde israr etmeliyiz. Baskanlik da israr etmek insanlik da israr etmektir.
"İkinci kaptanı, telsizcisi olmayan kaptan, gemiyi yanlış limana götürür." Japon Atasözü.
SilPilotluk vasfı olmayan pilotluğa soyunursa,
SilKaptanlık vasfı olmayan kaptanlığa soyunursa,
Çin'in Ç'sindeki "," işaretinden haberi olmayan, her şeyi Mao'ya bağlarsa,
Sos yaparken içine Şanlıurfa isotu katılmazsa,
Japonların uyguladığı eğitim modeli üzerine kafa yorulmazsa,
Ve bütün bunlardan daha önemlisi,
Mahfi Eğilmez gibi bir kişi siyasi mücadeleye başlamazsa,
gerisini yazmak istemiyorum...
kiralik isci yasasi esnek calisma yasasi cikti. bu yasa ile issizlik orani duser mi
YanıtlaSilBiraz düşebilir.
SilHepimiz unuttuk ki başbakanıda seçim öncesi zaten cumhurbaşkanı getirmişti o yüzden seçilmiş bir başbakan zaten yoktu. Atanan bir başbakan vardı. O yüzden bu irrasyonel durumu rasyonel algılamamak gerekir. Bu bakımdan dışarıdan döviz getiren yatırımcı bu durumu irrasyonel algılıyor yazınızda belirttiğimiz gibi. Ve parasını çıkarıyor kar elde ederek. Ancak onlar bizi bizden daha iyi tanıdıklarından bu durumun geçici olduğunu bildiklerinden bizim bunun irrasyonel bir durum olmadığını algıladığımızdan herşey süt liman olunca borsaya düşükken tekrar girip yine buna benzer bizim için rasyonel onlar için irrasyonel olan herhangi bir gelişmede tekrar paralarına kar katıp çıkıp tekrar girecekler. Çünkü sistemimiz buna müsait.
YanıtlaSilSaygılar.
hocam turkiyenin kredi notu niye yukseldi. ya siz ekonomiden anlamiyorsunuz yada kredi derecelendirme kuruluslari...
YanıtlaSilİkisi de değil. Doğrusu sizin kredi derecelendirme konusundaki bilginizin eksik olduğu.
SilTürkiye'nin kredi notu yükselmedi. S&P, Türkiye'ye verdiği BB + (Negatif görünüm) olan kredi notunu BB + (Durağan) olarak değiştirdi. Yani not değil görünüm değişti. Kredi notunun yükselmesi için BB +'nın BBB'ye çıkması gerekiyor. Kredi kuruluşları genellikle ülkelerin kredi notunun görünümünü belli bir süre negatifte tutuyorlar o sürenin sonunda ya durağan yapıyorlar ya da notu bir alt kademeye düşürüyorlar. S&P, Türkiye'nin notunu daha aşağıya düşürmek için bir ortam olmadığını düşündüğü için görünümü durağana çekti. Eğer kredi notu yükselmiş olsaydı Türkiye'nin CDS primi düşerdi. Oysa hiç bir değişiklik olmadı. Bu da bize piyasaların, S&P'nin bu hamlesini sadece rutin bir işlem olarak algıladığını gösteriyor.
Değerli hocam ülkede yaşanan şeyler için utanç duyuyorum, sizin de bildiğiniz üzere çoğu insan bu topraklardan daha medeni ülkelere gitmek istiyor. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz ne olursa olsun ülkede kalınmalı mı, yoksa eldeki fırsatlar imkanlar varsa gitmeli midir insanlar. Siz çok ülke görmüşsünüz bu konuda bizi aydınlatabilirsiniz, ben ülkeyi modern diktatörlük olarak görüyorum bir sürü kurum var ama sadece isimleri var hepsi sistemin sadık kölesi olma yolunda. Bazen umutsuzluğa düşüyorum bu insanlar bunları hak edecek ne yaptı diye sanırım oy verenlerin çoğunluğu da bu sorunun cevabını bilmiyordur:(
YanıtlaSilUmutsuzluk yok. Atatürk'ü ve arkadaşlarını düşünün. O zaman Sevr Antlaşması geçerliydi. Bırakıp gitselerdi burayı Türkiye diye kalacak olan ülke İç Anadoludan ibaret bir yer olacaktı.
Silİnsanımızın artık normali anormal, anormali normalmiş gibi algılamaya başladığını, bunun yıllardır yapılmaya çalışılan bilinçli bir psikolojik harekat olduğunu düşünüyorum. Belki beni komplo teorilerine takmış biri olarak görebilirsiniz, saygı duyarım, ama şöyleki:
YanıtlaSilDikkat ederseniz bir ara twitter'da fuatavni diye biri vardı, hükümetin yapacağı eylemeri 1-2 gün öncesinden haber verirdi ve söylediklerinin %90'i doğru çıkardı. Çoğu kişi bunun hükümetin içine sızmış bir ajan olduğunu söylerdi ve nedense devletin sınırsız imkanına rağmen kim olduğu bir türlü bulunamazdı.
Ben bu twitter hesabının hükümetin en üstündekiler tarafından yaratılmış feyk bir hesap olduğunu düşününürdüm. Söylediği doğru bilgiler ile milletin güvenini kazanarak insanların kendine inanmasını sağlamış ve böylece yüzbinlerce kişiye kendini takip ettirerek aslında devlet tarafından adı konulmamış üstü kapalı bir haber verme birimi olarak işlev gördürüldüğünü düşünürdüm hep.
Peki hükümet neden böyle bişey yapmıştır sizce. Gizli sayılan bilgileri gerçekleşmeden 1-2 gün önce halka neden söyler ve bunu için neden sahte bir hesap (veya başka sahte isimle bir çok hesap) oluşturur sizce? Ben bunun milletin GAZINI ALMAK için yapılan bir operasyon olduğunu düşünüyorum. Son yıllarda o kadar çok isyan yaratacak, halkı karşı karşıya getirecek olaylar oldu ki hükümet eliyle, bu olayların gerçekleşmeden birkaç gün önce halka iletilmesi ile sanki halkın gazı alınmış, patlaması isyan çıkarması önlenmiştir. Yani hükümet yapacağını yapmıştır ama isyanları da önlemek için böyle bir telkin yoluna basvurmuştur diye düşünüyorum.
Düşünsenize doktorlar bile birisinin öleceğini anladıklarında, aile bireylerinin bir taşkınlık yapmasını önlemek için o kişinin öleceğini direk söylemezler, muhtemelen alıştıra alıştıra söylerler, artık birazda evde dinlensin gibilerinden telkin verirler hasta yakınlarına.
Ben son 3-4 günde olan olayların da buna benzer bir amaca hizmet ettiğini düşünüyorum, siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama ben başbakanın istifa etmesininin bilinçli bir psikolojik harekat, bir danışıklı dövüş olduğunu, milleti BAŞKANLIK sistemine hazırlamak bunu topluma kabul ettirebilmek için yapılmış planlı bir psikolojik algı eylemi olduğunu düşünüyorum.
Yani bakın işte artık aynı partiden olmalarına rağmen bile başbakan ve cumhurbaşkanı anlaşamıyor, bu sistem yürümüyor, bakın borsa anlaşmazlıklar dolayısı ile bir anda düşebiliyor, yabancı yatırımcı kaçabiliyor, bu sistem kötü, cumhuriyet kötü demeye getiriyorlar insanların bilinç altında, gizli telkin gönderiyorlar.
Hocam irrasyonel beklentiler teorisine katılıyorum bende, insanlarımız öle bir duruma getirildi ki yıllardır, rasyonelin mi doğru yoksa irrasyonelin mi doğru olduğuna artık sağlıklı bir şekilde karar veremez, ayırt edemez oldular.
Bir vakıfta onlarca erkek çocuğa tecavüz ediliyor, insanımız bunu normal karşılıyor ikinci güne unutuyor, 6 ay içinde ülkenin her yerinde bombalar patlıyor, insanımız birdahaki acaba nerde patlar diye bahse giriyor vb... Herkes boşver su akar yolunu bulur diyor, ama bulur mu ondan hiç umudum yok.
Yokuş aşağı freni boşalan kamyon gibi gidiyoruz bir yerlere, kimse nereye, neden gittiğimizi düşünmüyor, düşünmek istemiyor, anormali normalmiş gibi kabulleniyor.
Mahfi hocam lütfen yazılarınıza devam ediniz, gelecekten umudu kalmayan bizlere bi nebze umut aşılıyosunuz, emeklerinize minnettarız.
İlginç bir analiz ve komplo teorisi gibi görünse de akla oldukça yatkın şeyler.
SilTeşekkür ederim paylaşımınız için.
Hocam
YanıtlaSilLÜTFEN
Bu ülkeyi kurtarmak için birşeyler yapın!
Bunu klavye kovboyluğu olsun diye söylemiyorum. Sizin de evlatlarınız, torunlarınız yok mu, var. Onların geleceği de sallantıda! Sizin yaşınız 66. Şunun şurasında bir 20 yıl daha aksamadan yürürsünüz, blogda yazı yazarsınız, kitap yazarsınız ama sonra yorulup elinizi eteğinizi çekersiniz...
Türkiye 22 Mayıs 2016 itibariyle ÇOK TEHLİKELİ bir dönemece giriyor!
Siz de siyasette mücadeleye başlamazsanız, biz mahvoluruz!
Zaten ömrünüzü çalışarak geçirmişsiniz tamam, kabul, saygımız sonsuz. Ama faşist bir adam buldozerle ülkeyi paramparça ederken, 66 yaşında bir genç olarak mücadele etmez misiniz?
"Sizi, günlerce işlerinizden alıkoyan uzun ve ayrıntılı sözlerim, en sonu tarihe mal olmuş bir çağın öyküsüdür. Bunda, ulusum için ve yarınki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek kimi noktaları belirtebilmiş isem kendimi mutlu sayacağım. Bu söylevimle, ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulusun, bağımsızlığını nasıl kazandığını; bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir."
İlla mevcut partilerden birine girmeniz gerekmiyor. İktisatçılar camiası olarak, İNZİVAYA ÇEKİLMİŞ JEDI KONSEYİ OLARAK, bir sıçrama hamlesi başlatanlardan olmanız şart hocam!
Ne zaman başlıyorsunuz?
Yoksa çoktan başladınız da bizlere sürpriz mi yapmayı planlıyorsunuz?
tek care baskanlik
YanıtlaSilMevcut durum o zaten ama çare olmuyor.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilFed, faizi artıracağını telaffuz etmeye başladığında işler çok daha kötü olacak. Tahminim budur.
SilHocam yazı çok güzel olmuş. Yıllar önce Özal anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz demişti. Büyük tepki çekmişti o zaman. Şimdi bütün kurallar defalarca ihlal ediliyor ve dediğiniz gibi herkes de bunu kanıksamış. Bu kaos ve kargaşaya yol açar ilerde. Kanun ve kurallar uygulanmak için vardır. Beğenmediğiniz kuralı ihlal etmezsiniz değiştirmeye çalışırsınız. Merkez bankası faizi temelsiz düşürsün, Tüik enflasyonu düşük göstersin. Kendimizi kandırmaya devam edelim. Ta ki büyük bir kriz çıkana kadar.
YanıtlaSilTurgay bey korkmayin istikrar var. Tek basina iktidara sahip halkin buyuk cogunlugunun teveccuhune nail olan kadrolaraiyla yasam stilleriyle halkin icinden cikmis bir iktidar var. Koalisyon ve kaos yok. eskisi gibi degiliz ekonomi iyi ve emin ellerde. Korkulacak panik yapacaka bir durum yok. Hizmetler buyuk suratla devam ediyor yatirimlar hiz kesmiyor. Faizler dusuyor.Gelir dagilimi duzeliyor
SilÖzgürlükler en ileri düzeyde, bilim deseniz tavan yapmış, her yandan yeni buluşlar, teknolojiye katkılar geliyor, düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü, demokrasi, insan hakları, hukuka saygı hepsi en üst düzeyde.
SilNiye korkar ki insanlar anlamaya imkan yok.
Hocam herşry bu dandik eğitim sistemi yüzünden bırakın fen bilimlerini sosyal bilimleri bile doğru dürüst öğretemiyor ezbervi nir sistem. Kavramları kjsaca tanımlıyor ama niçin ortaya çıktığını neden gerekli olduğunu anlatmıyor. Bakınız laiklik tartışmaları şuan üniversite öğrencisiyim ilkokuldaki sıra arkadaşımla bu meseleyi konuşuyoruz laik ve demokrasiyle ilerleyemeyiz islami şeriat şart şeklinde bir görüşü var. Bu adam okadar yıl benle yanyana atatürkçülük ve inklap tarihi dersi aldı sonuç ortada..
SilDine eğitimi eleltirdiğimizde din düşmanı damgası yiyoruz. Halbuki mesele dini eğitim verildiği kadar adam akıllı bilim ve felsefe eğitimi verilmemesi.. Bana göre 6.sınıftan itibaren adam akıllı felsefe ve doğa bilimleri eğitimi verilmeli. Müfredatta tabiat tarihi dersi olmalı. Mevcut sistemde felsefe defsi sadece 11. sınıfta iki saat veriliyor ki hiç unutmam lisede arkadaşlarım felsefe dersinden farklı düiünmekten sorgulamaktan çok korknuştu dinden çıkıcağız diye.. İşte bütün sorun bu..
Tarih bize göstermiştir ki 15-20 yıllık dönemler devletler için önemli gelişmeleri içinde barındırabilir ama ancak toplumlar için çok kısa bir zaman aralığıdır. Türkiye'nin tarihi özetlenirse:
YanıtlaSil1. Atatürk’ün ilk dönemi. 1923-1930 Kuruluş, Cumhuriyet'in ilk prensiplerinin oluşturulması, ilk ekonomik ve sanayileşme başarımları.
2. Atatürk’ün 2. Dönemi. 1930-1938 Dünya Ekonomik Buhranına karşı korunma çabaları, Cumhuriyet’in prensiplerinin tamamlanması,
3. 1938-1945 2.Dünya Savaşında “zor” bir tarafsızlık politikası.
4. 1946-1950 İki kutuplu Dünya’da yalnız kalmanın getirdiği güçlükler, çok partili hayata geçiş denemeleri, CHP iktidarının sonu.
5. 1950-1955 DP’li yıllar, ABD öncülüğündeki batı ittifakına katılım, “liberal politikalar”, dış yardım ve fonların hızlı büyüme ve değişime olan etkisi.
6. 1955-1960 Ekonomik tıkanma, iktidar partisinin otoriterleşmesi ve tek parti Cumhuriyet’ine kayma eğilimi.
7. 1960-1965 DP iktidarının sonu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin politika sahnesine çıkışı, derece derece yeniden demokrasiye geçiş dönemi.
8. 1965-1971 AP ve Süleyman Demirelli yıllar, düşük enflasyon, hızlı büyüme dönemi, Türkiye’de sağ-sol kutuplaşmasının başlangıcı olan toplumsal gelişmeler.
9. 1971-1973 Türk Silahlı Kuvvetlerinin yeniden iktidara dönüşü.
10. 1973-1980 Soğuk Savaş’ın, Türkiye üzerinde toplumsal bölünmeye kadar etkileri, ABD ambargosunun etkileri.
11. 1980-1983 Türk Silahlı Kuvvetlerinin yeniden iktidara dönüşü.
12. 1983-1991 ANAP ve Özal dönemi, liberal ekonomi politikaları. Türkiye ile ABD ve Batı Dünyasının yakın olduğu dönem, PKK terörünün başlangıcı,
13. 1991-2001 Ekonomik bunalım, yükselen PKK terörü, kısa dönem kararsız iktidarlar, yüksek enflasyon dönemin sosyal yapıyı iyice bozduğu dönem, 1991-1994-1998-2001 ekonomik krizleri
14. 2002-2008 AKP iktidarının ilk dönemi, Dünya’daki bol para, düşük faizli dönemden faydalanan ve sosyal projeleri ile iktidar partisinin toplum üzerinde etkisinin artması,
15. 2008-2013 AKP iktidarının 2. Dönemi. Bilim, Hukukun bağımsızlığı ve demokrasi kavramlarından kazanımların eksildiği dönem, ekonomide hızlı büyüme döneminin ortalamada sonlandığı dönem.
16. 2013- 3. AKP dönemi. Otoriterleşme eğilimlerini arttığı, terörün tırmandığı, ekonomik açıdan Türkiye’nin elindeki kozlarının daha da azaldığı bir dönem,
Kısaca baktığımız zaman, 2. Dünya Savaşından sonra, Yalta ve Potsdam Konferansları sonrasında Türkiye, Mihver Devletlerine yardım etmiş, cezalandırılması gereken bir ülke olarak sınıflandırıldı. Türkiye’nin Batı Dünya’sına girişi, Doğu Avrupa’daki politik gelişmeler ve Demirperde’nin oluşması ile başladı. Türkiye, bu tarihten sonra Batı Dünya’sının bir parçası değil, Batı’nın etkisi ile yönetilen bir ülke haline geldi
Bu dönemden itibaren, Türkiye ABD ve Batının desteğini almış muhafazakar ve ılımlı sağ parti iktidarları ile büyüyen, bu iktidarların sona ermesi ile başlayan ara dönemlerde zorlanan bir ülke kimliğinde görünüyor. Cumhuriyet tarihinde, ekonomik sorunlar artması, sosyal huzursuzluğun baş göstermesi, otoriterleşmenin artması ve terörün günlük yaşantıyı etkiler duruma gelmesi ilginç bir şekilde el ele giden bir eğilim gibi görünüyor.
Sn. Eğilmez, yazınız için teşekkür ederiz. Ben dahil pek çok okuyucu, yazılarınız ile pek çok düşünsel boşluğu dolduruyoruz.
Estağfurullah, çok teşekkür ederim katkınız için.
SilHocam, ülke bu hafta pekte Turkish Delight değildi diyebilirmiyiz ? :)))
YanıtlaSilBir önceki yazımı göz önüne getirin. Parasını alıp giden Amerikalı yatırımcı kur 2.96'ya çıktığında 129 bin dolara çıkardığı parasını tekrar getirip bozdursa eline (129.000 x 2,96 =) 381.840 TL geçer. Bunu yeniden düşen borsaya yatırsa sonra borsa ykselince satıp çıksa yine kazançlı çıkar.
SilYani diyeceğim o ki Türkiye gibi risk - faiz - kur dengesini kuramamış ülkelerin Turkish Delight'lığı hiç bitmez.
Kurlar Mayıs ayında artış gösterip Borsa düşünce sizin Turkish Delight yazınız aklıma geldi ve içimde acaba bile bile yine birilerine bir şeyler mi kazandırdık diye şüpheler oluştu. Tabi ki tek sebep bu değildir fakat Mayıs ayı olmasının sebebi bu olabilir. Çünkü birkaç ay öncesinden Mayıs ayında kongre için salon kiralanmış olması bütün bu gelişmelerin bir program dahilinde yapıldığı şüphesini ortaya çıkarıyor. Roosevelt diyor ya, Politikada hiçbir gelişme yoktur ki önceden planlanmamış olsun. Selamlar.
SilHocam bir yazınınızda tasarruf ve yatırımları aynı anda artırmak istiyorsak enflasyon ve risklerin düşmesi ile faizi düşürürsek bu sorunu çözebiliriz demiştiniz.Bu noktada bir çok değişkeni aynı anda etkisini düşündüğümden midir bilmiyorum, bir noktada açıklığa kavuşturamadığım bir husus var.
YanıtlaSilEnflasyon ve risklerin düşüşü ile faizi düşürürsek bunların olası etkileri şu şekilde gözükmekte; enflasyonun düşmesi dış rekabet gücümüzü artıracağı için belirli malların ithalatı azalıp talep içeriye kayacak ve aynı şekilde belirli malları fiyat rekabetinden dışarıya ihraç etmeyi başarabiliyor olacağız buda üretimi artıracaktır.
Analize birde faizlerin risklerle beraber düşmesinin kurlarda getireceği etkiye birlikte bakarsak ; muhtemelen kurlarda, faizlerin risklerle beraber düşüşü ile düşme eğilimi gösterecektir. Eğer böyle bir durum olursada kur düşüşü ihracatı pahalılaştırıp, ithalatı ucuzlatacağından dış dengeyi bozucu etkisi olacak ve ülke içi üretimi düşürücü etkisi olacaktır.
Sayın hocam içinden çıkamadığım yer bu sıraladığım iki etkiyi birleştirince hangisinin daha ağır basacağı? Yani enflasyonun düşüşü ile rekabet gücümüz artıyor buda etkisini üretim artışı ile gösterebiliyor.diğer yandanda faizlerin risklerle düşüşü ülkeye güveni artıracağından kuru düşürerek ihracatı azaltıp ithalatı artırabileceğinden üretim gücüne sekte vuracaktır.hangi etkinin daha ağır basacağı konusunda fikrinizi ve görüşünüzü almak istedim sayın hocam?
Enflasyonun düşüşünün rekabet gücünü neden arttırdığını açıklayabilir misiniz? Benim anladığım kadarıyla rekabet gücünü arttıran unsur kurdur. Enflasyon ülke içi alım gücü ile ilgili olmalı daha çok.
SilHocam merhaba konuyla alakasız ama bir şey sormak istiyorum.Ben bu sene üniversiteye başlayacağım ve iktisat okumak istiyorum,iibf ile ilgili yazılarınızı okudum ama yinede içimde bir huzursuzluk var çünkü,halihazırda binlerce işsiz mezun ve ben mezun olana kadar artacak olan işsiz sayısı ya da kpss ile atanmanın zorlaşması gibi nedenler yüzünden soğudum.Sizce kendini geliştirerek ve iyi bir üniversitede iktisat okunur mu ? teşekkürler
YanıtlaSilİyi bir üniversitede okumak yetmiyor. Çok çok iyti yetiştirebilirseniz kendinizi o zaman iyi bir iktisatçı olabilirsiniz ve iş sorununuz olmaz. Ama sıradan bir mezun olursanız iş bulamazsınız.
SilIfade ozgurlugu yuzde yuz ABD de acaba var mi ?Hergangi bir gazeteci ABD de ,aslinda PYD bir teror orgutudur biz bunlara neden silah yardimi yapiyoruz ,diye yazabilirmi ,yazar mi cok merak ediyorum
YanıtlaSilBırakın gazeteciyi senatör senatoda bakana bu dediğiniz soruyu soruyor. İzlemediniz mi o videoyu. Buyurun ben size yardımcı olayım. İfade özgürlüğü böyle bir şeydir. Aması maması yoktur.
Silhttps://www.youtube.com/watch?v=AOHeOKaybcc
İstiklal mahkemelerinde katledilenlerin ifade özgürlüğü yokmuydu?
SilZavallı insanlar sizi
Mahkeme kararına saygı duyulmasini isteyen, şeriatın kestiği parmak acımaz diyen siz değil miydiniz? İşinize gelince öyle, gelmeyince böyle. Bir yerde durun artık yoksa dönmekten başınız dönecek.
SilMahkeme kararına saygı duyulmasini isteyen, şeriatın kestiği parmak acımaz diyen siz değil miydiniz? İşinize gelince öyle, gelmeyince böyle. Bir yerde durun artık yoksa dönmekten başınız dönecek.
Silnasıl olsa hiçbir yerde %100 ifade özgürlüğü yok bizde de olmasın değil mi istediğimize vatan haini diyelim istediğimizi işaret ettirip toplumu kışkırtalım istersek öldürelim canımız isterse yaşatalım?
Sil"TERMİNATÖR" FİLMİNİN GERÇEK OLMASINA AZ KALDI!
YanıtlaSil"Google, göz içine yerleştirilecek bir elektronik lensin patentini alıyor."
http://www.theverge.com/circuitbreaker/2016/5/3/11582090/google-wants-to-inject-a-computer-into-your-eye
kiliste halk terk ediyor. isid kilisi fetih edecegini soylemis. Akpye oy verenlerde seviniyor. Siz ne dusunuyorsunuz
YanıtlaSilçok doğru hocam toplumumuzun hissizleştiğini düşünmeye başladım artık (bölünmüşlükde cabası)
YanıtlaSilHocam 10'da ekonomi programlarının tekrarını bulamıyorum ya nerde yayınlanıyor teşekkürler
NTV Para da var. Daha kolay bulunması için gerekli şeyleri site yöneticilerine söyledim.
SilSandığınız gibi sürpriz olmadı. Fuat Avni bir süredir yazıyordu zaten. Yeni başbakanı da merak etmiyorum. Çok iyi açıklamışsınız. Yazılarınızı ve yorumları okuyarak biraz ekonomi öğrendik. Teşekkürler!
YanıtlaSilHocam enflasyonda uzun zaman sonra 6.5 lere gelindi. Bence en onemli gelismelerden biri bu. Ancak manset enflasyonun bu kadar dusup olup cekirdek enflasyonun hala yuksek duzeylerde kalmasi Sizce neden olabilir? Yanilmiyorsam ikisi arasindaki fark hic bu kadar olmamisti.
YanıtlaSilHaklısınız. Bu uyumsuzluk ikisinden birinin ötekine uymasıyla gider. Ben manşette yıl sonuna doğru yükseliş bekliyorum.
SilHocam
YanıtlaSilZero Hedge diye bir şey duydum. Bu tam olarak ne?
Hedge'in zero'su olur mu?
Bir bilginiz varsa açıklar mısınız?
http://www.zerohedge.com/
Bu bir blog. Hedge in zerosu olmaz ama blog adı olarak hoş olmuş.
SilHocam doların 3,5 Tl olması ile aslında Türkiye'nin dışa bağımlılığının azalacağını, ihracatın artacağını sonuç olarak da bunun Türk ekonomisinin daha üretken ve kendine yeten hale gelebileceğine dair tezlere nasıl bakıyorsunuz? Sizce bu kadar olumlu mudur yabancı kuru artışı,yoksa zararı çok daha fazla mıdır?
YanıtlaSilSaygılarımla.
2015 yılında TL % 25 değer kaybetti. Dolar / TL kuru 2015 başında 2,32 idi yıl sonunda 2,90 oldu. Sizin dediğiniz olursa yani USD 3,5 olursa bu, yılbaşına göre % 20 değer kaybı demektir. Acaba böyle olursa ihracat artar mı? 2015 yılında TL, USD'ye karşı yüzde 25 değer kaybettiği halde ihracatımız yüzde 10 dolayında düştü. Yani diyeceğim o ki sadece kurla ihracat artmaz. Malı sattığınız yerde ekonomik sıkıntı varsa fiyat tek belirleyici olmaz.
SilBu konuda blogda bir yazım var:
http://www.mahfiegilmez.com/2015/09/dolar-artt-euro-artt-ihracat-niye-dustu.html
Hocam merhaba bağlayıcı tarife indirimi ne demek? İnternetten araştırdım okuduklarım pek anlaşılır değil. Sade bir şekilde anlatabilirmisiniz. Teşekkürler.
YanıtlaSilİthalatçı, ithal edeceği mala ilişkin belirlenmiş bir gümrük vergisi tarifesi yoksa, Gümrük İdaresine başvurarak getireceği malın hangi tarife üzerinden gümrük vergisine tabi tutulacağını sorar. Gümrük İdaresi durumu inceleyerek bir karar verir ve eşya o karara göre gümrük vergisine tabi hale gelir. Buna bağlayıcı tarife deniyor. Sonradan bu oranda bir indirim yapılmasına karar verilirse buna da bağlayıcı tarife indirimi deniyor.
SilHocam tarım sektörünün geçmişte sıkı bir şekilde korunmasının nedeni nedir. Sonuçta tarım fazla gelir getirmeyen küçük bir sektör.
YanıtlaSilEvet tarım fazla geliri getirmeyen bir sektör ama sonuçta biz de mikroçip ya da televizyon kablosu değil, tahıl, bakliyat, et, süt yiyerek yaşıyoruz.
SilSn Adsız 01:36;
SilÜlkede bunca sorun varken; katma değeri yüksek teknoloji üretimi yok, turizm Almanya ve Rusya ya endeksli (bu sene Rusya yok), geriye bir tek tarım kalıyor. Tarımda da durum hiç iç açıcı değil ama yapabildiğimiz en iyi şey tarım...
Hocam gelişmiş ülkelerin aksine MB hata yapsa ve para politikası kaynaklı bir kriz yaşasak halk faturayı hükümete kesmez mi ? Faturayı ödeyecek olan kendisine fatura edilebilecek her şeye karışır Hocam. Saygılarımla
YanıtlaSilO zaman MB Bağımsızdır diye kanuna yazmayacağız.
SilYa halkı MB'nin bağımsız olduğuna ve para politikası kaynaklı bir kriz olursa hesabı MB'nin vereceğine inandıracağız ya da kanuna MB bağımsızdır yazıp, yazdığımızı uygulamama sahtekârlığını bırakacağız.
Mesela Sabancı Grubunu dusunun. Bankasının başına bir yonetici atadı. Yonetici başarısız oldu. Sizce Sabancı Grubu sadece yoneticiyi mi suclar? Yoksa bu yoneticiyi ben atadım, sorumluluk ben de diye mi dusunur? Aynı hatayı yaparak tekrar basiretsiz bir yonetici atamamak için çozum mu uretir? Herhalde bu çozumu uretecek olan sorumluluğun gerçek sahibidir.
SilHocam Anadolu Üniversitesinde iktisat alanında iyi bir üniversite mi?
YanıtlaSilİyidir. Kitapları çok iyi.
SilMerhaba hocam,
YanıtlaSilYazınızda kanunların içselleşmediğinden bahsetmişsiniz.Batı toplumlarında durum bizimkinden kötü mü?Ya da iyiyse neden iyi.
Batıda kanunlara uyuyorlar.
Silak partiliyim ve felsefe okuyorum
YanıtlaSilBir parti tutmanız ya da tarafsız olmanız herkesin saygı göstermesi gereken bir tercih. Partinizin görüşlerini bilimsel yaklaşımınıza karıştırmadığınız sürece sorun yok.
SilDeğerli Hocam yazınız için teşekkürler.. Geçenlerde twitterda (kimin paylaştığını hatırlamıyorum) bir paylaşım gördüm.. paylaşımda: " Türkiye 'nin 1985 ile 2015 arasında 10 kat büyüdüğünü" yazıyordu. Bu hesaplamayı bir kaç yerde aradım,Prof. Aziz Konukman'ın, sonra hocası Prof. Yakup Kepek'in yazdiklarına baktım belki böyle bir çalışma vardır diye, ama net bir sonuca ulaşamadım.. Sizden rica etsem, (sadece araştırma ve merak) bunun nasıl ölçüldüğünü bize anlatabilir misiniz? İyi günler dilerim..
YanıtlaSil1985'e kadar gidemeyeceğim ama 2002 ile 2015 arasında 4,6 kat büyüdük iddiasının gerçeği yansıtmadığını yazmıştım.
Silhttp://www.mahfiegilmez.com/2016/03/gercekte-refahmz-ne-kadar-artt.html
eskiden sizin gencliginizde kac otomobil sahibi olan vardi kac telefon sahibi olan vardi bugun internetimiz var cep telefonumuz hem de akilli telefon var ceblerimizde otomobillerimiz ve otoyollarimiz var, hala konusuyorsunuz
YanıtlaSilElin oğlu hangi devirde ne yaparsa bizde de o oluyor. Bizim zamanımızda elin oğlu akıllı telefon yapsa alırdık belki.
SilSiz burada yapısal reform, yapısal reform diye konuşup duruyorsunuz da, siz ne yaptınız? Siz buluş yaptınız da mı ülkeye laf savuruyorsunuz?
SilHazine müsteşarı oldunuz diye ülke kemale mi erdi? Hazine müsteşarı oldunuz ama kendinize oldunuz, peki ülke?
Siz de gençliğinizde hiçbir şey üretmemişsiniz, buluş yapmamışsınız, sonra gelmişsiniz buraya, bizim zamanımızda elin oğlu akıllı telefon yapsa alırdık belki, yazıyorsunuz.
O saydıklarının hangisini biz üretiyoruz?Hangisini icat ediyoruz söyler misin?Pardon ya sizin duble otoyollarınız vardı dimi :)
SilAdsız 23:20. Ben de onun için yapısal reform diyorum ya zaten. Belki sizin gibi elin icadını alıp ithal ettiği için övünen kişileri doğru dürüst eğitiriz de belki bir şeyler yapar, yaptıklarımızla övünürüz diye yapısal reform deyip duruyorum.
SilMahfi bey ekonomi iyi gitmiyor durumuna katılıyorum. Ancak verileriniz çarpıtılmış gerçeklerden oluşuyor. Dolar ve borsa başlangıç değerleriniz hatalı.yazınız bana rte 'nin faizler 50 bp düştü enflasyon düştü konuşmasını hatırlattı.bu tutumu takınanlara sinir oluyorum.neyseki mesajınızı etkilemiyor bu durum.İkide bir amerika mbden bahsediyorsunuz ama siyasilerden çok para manipülasyonu yapan baronlardan oluşan fedden bahsetmiyorsunuz.asıl müdahale yapanları görmezden geliyorsunuz.Tüm dünyada yaptıkları dolar manipülasyonunu anlatın lütfen. Bizim gariban merkez bankası sanki çok büyük oyuncu. Yok siyasi müdahale varmış. Bizim gibi ülkede tabiki olur. Güç güçtür. Bilgi güçtür yalanı gücü olan için geçerlidir. Ekonomi yüzyılımızın soğuk savaşıdır. İran,rusya vb ülkelere uygulanan ambargolar buna en güzel örnektir. Birgün petrol hikayesi gibi dolar hikayesi bitişini izleyecegiz. Yeni hikaye inşaallah adalet hikayesi olur.
YanıtlaSilOnları da siz anlatın. Ben komplo teorilerinden pek anlamıyorum.
SilHocam, ilk isminizi sevmeme huyu haric, sizi seviyoruz... elinize saglık, tabi yazinizi kac kisi okuyabilir...
YanıtlaSilTahmininizden çok okuyan var. İlk ismimi çok seviyorum. Ama Mahfi zaten az bulunduğu için iki ismı kullanmaya gerek kalmıyor.
SilHocam biraz geç olduğunun farkındayım.
YanıtlaSilAnnenizin mezarını ziyarete gittiniz mi bilmiyorum.
Annenize teşekkür ederiz, sizin gibi bir evlat yetiştirdiği ve bize hocalık yapmanızın yolunu döşediği için...
Çok teşekkür ederim.
SilHocam Karadeniz Teknik Üniversitesi Maliye bölümü sizce nasıl?Ve tanıdığınız hocalar mevcut mu?
YanıtlaSilBir bilgim yok ne yazık ki.
SilHocam Merhaba,
YanıtlaSilKonu ile ilgili değil ama kayyum atamaları ile ilgili bir yazı yazmayı düşünüyor musunuz ? Malum son zamanlarda bir çok sirkete kayyum atandı. Ya da kayyum ile ilgili onerebileceginiz bir site, kitap vb. şey var mi ?
Bu benden ziyade hukukçuların işi. Bildiğim bir site yok.
SilMerhabalar hocam,
YanıtlaSilDış ticaret açığı ve ekonomiye etkileri hakkında tam olarak çözemediğim/anlayamadığım noktalar var.
1.GDP (ve GDP per capita) olarak en büyük ekonomi ABD, dış ticaret açığında da en büyük ABD. Bu durum normal mi? ABD ekonomisini nasıl etkiler? Dolar'ın rezerv para birimi olması nedeniyle ABD'nin dış ticaret açığını önemsizleştirir mi?
2. ABD, İngiltere, Fransa dış ticaret açığında ilk 4'te, bu ülkelerin bu kadar büyük dış ticaret açığı vermelerinin nedeni üretimlerini büyük oranda Çin'e kaydırmaları mı?
3. Dış ticaret açığı ABD, İngiltere ve Fransa ekonomilerini, Türkiye ekonomisinden farklı şekilde mi etkiler?
4. Almanya, Rusya ve Çin'in dış ticarette fazla vermeleri onların zamanla diğer ülkelere göre daha iyi bir ekonomiye sahip olacaklarını mı gösterir?
Bu konu hakkında blogunuzda okumamı tavsiye ettiğiniz yazılarınız var mı?
(1) Önemli olan oranlar. Yani Dışticaret açığının GSYH'ya oranı. Eğer GSYH da büyüyorsa sorun büyük değil. Ama GSYH büyümüyor da DT açığı büyüyorsa o zaman sorun var demektir.
Sil(2) Hem o dediğinizin etkisi var hem de bunlar artık mal üretimi yerine hizmet üretimine (finans ağırlıklı) yönelmiş durumdalar.
(3) Bu ülkelerin paralarının rezerv para olması nedeniyle farklı etkilediğini söylemek mümkün. Mesela ABD istediği kadar para basıp sorunu çözebiliyor gibi görünüyor. Oysa Türkiyenin TL basması döviz sorununu çözmez hatta tam tersine daha da kötüleştirir.
(4) Hayır tam olarak öyle değil. Nasıl fazla verdikleri de önemli. Mesela Rusya petrol ve doğal gazla fazla veriyor. Buna karşılık Çin ve Almanya teknolojiyle. Eğer teknolojide buluş yapmaya devam ederlerse onlar diğer ülkelere göre daha güçlü ekonomiye sahip olmaya devam edebilirler ama Rusyanınki doğal kaynakalrının varlığına, süresine ve onların yerine alternatif kaynaklar bulunup -bulunmayacağına bağlı.
Siteden ziyade dünya ekonomisi kitapları var onları okumanızı öneriririm. Mesela Ted Walther'ınm kitabı iyidir.
Cevaplariniz icin cok tesekkur ederim hocam.
SilHocam artık baz yılı değişmeli bildiğim kadarıyla bazı ekonomik Göstergeler de 98 ve 2002 yılı baz alınıyor. Artık bu değişmeli 2013 veya 14 olmalı. Pek anlatamadım ama
YanıtlaSilGSYH Sabit fiyatlı hesaplamada 1998 baz yılı alınıyor. Enflasyon sepeti (TÜFE) için 3 yılda bir yenileniyor zaten.
Silhocam türkiyeye döviz girişinde aşağıdakilerin payları nedir?
YanıtlaSil-borsa ?
-ihracat ?
-yatırım (evalımı -şirket kurma/ortaklık) ?
-turizm ?
Bunların bende dökümü yok.
Silhttp://m.gercekgundem.com/guncel/207076/akp-iktidarinin-kanli-tarihi-17-bin-57-kisi
YanıtlaSilölen işçi sayısk her gecen gün artıyor. işçi ölümlerinin önüne geçmek lazım önlemler arttırılmalı.
http://m.gercekgundem.com/ekonomi/207061/4-turk-bankasina-reza-zarrab-soku
YanıtlaSilTürk bankalarının kredi notu düşecek bunun yanısıra övünülen Türk bankacılık sistemide sorgulanır olacak diye tahin ediyorum. Bizi zor günler bekliyor hocam. Geleceği bırakın 6 ay sonrası ne olur endişe verici.
İrrasyonelliği rasyonelleştirmek kadar doğru bir kavram olamazdı.Elinize sağlık hocam.
YanıtlaSilTeşekkürler
SilHocam merhaba konuyla alakasız bir sorum olacak. Reel milli gelir fiyattan bağımsız hesaplandığına göre fiyat artışı nasıl alım gücünü (reel milli gelir) azaltıyor ?
YanıtlaSilReel milli gelir fiyattan bağımsız hesaplanmıyor. Daha doğrusu milli gelir (ya da daha geniş haliyle GSYH) nominal olarak yani cari fiyatlar cinsinden hesaplanıyor sonra belirli bir yılın fiyatları esas alınarak ona göre fiyat arındırması yapılıp reel hale getiriliyor. Bu hesap büyüme hesaplanırken kullanılan GSYH. Bunun dışındaki hesaplarda nominal GSYH kullanılıyor.
SilYani hocam demek istediğim fiyat artışları reel milli geliri etkilemiyor ama fiyat artışları alım gücünü azaltıyor. Burada bir zıtlık yok mu hocam?
SilEmeğinize sağlık hocam öncellikle.Ben ekonomi politikası adlı eserinizi okumaktayım ve bu kitaba dahil bir özet ödevim var.Daha birinci sınıf olduğumdan ötürü anlamadığım.dolu şey var ve bana ders kitabı gibi geliyor ki sözlüğü bölüm sonu soruları da var.Özet konusunda nasıl çıkarmalıyım bilemiyorum istediğim yanıtı da bulamadım açıkçası yardımcı olursanız sevirim
YanıtlaSilÖdevlere yardım etmeye kalksam binlerce ödev yapmam ve sınav sorusu yanıtlamam gerekir. Ki takdir edeceğinizi gibi buna ne zamanım ne de gücüm yeter.
Silhttp://m.gercekgundem.com/dunya/207188/panama-belgelerinde-ikinci-sizinti-basladi
YanıtlaSilpanama sızıntısında 101 türk şirketi varmış
hocam,herkesin anlayacagı dilden yazdgnz ekonomi tarihini bekliyoruz :)
YanıtlaSilO biraz uzun sürecek.
SilMahfi Hocam, uzun süre yazılarınızda yapısal reformları vurgulayıp durdunuz, şimdi aynı vurguları reformları gerçekleştirmeye daha yakın isimler, Bakanlar yapıyor. Umarım reformlar söylemde olduğu gibi icraatta da iyi uygulanır, planlı ve kapsayıcı olur. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilAklın yolu bir ama çok geç kaldık.
SilDemekki merkez bankası ozgurlugu sadece yasaylamis yani faliyette özgürlük falan yok
YanıtlaSilNe yazık ki öyle. Bu sadece MB bağımsızlığı konusunda geçerli değil. Biz, kanuna yazdığımız şeyin kendiliğinden uygulanacağını beklemek gibi bir huya sahibiz.
SilHocam iyi günler bu konu ile pek alakası olmasa da size bir sualim olacak. Avrupa birliğinin Türkiye kapılarını açması ekonomik anlamda Türkiye'ye yansıması nasıl olacak acaba ?
YanıtlaSilHenüz gerçekleşmedi.
Silhocam yeni bir bilimsel bilgi öğrendim paylaşmak istedim: Yer çekimi yokmuş, gök itimi varmış.
YanıtlaSilbkz. https://www.youtube.com/watch?v=1RA4ExHrK0A
Atatürk ""efendiler ve ey millet! iyi biliniz ki, Türkiye cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar ülkesi olamaz. en doğru, en gerçek tarikat uygarlık tarikatıdır." demişti. Ne yazık ki 21. yy da dediklerinin tam tersi oldu ve ülke meczuplar ülkesi oldu.
SilHocam Hindistan cin gibi parasini yapay olarak dusuk tutarak yani hep banaci bir sekilde buyume dinamikleri yok degil mi ?
YanıtlaSilHindistan cari acik veren ve tuketim ozellikle dayanikli tuketim acigina hatta tavuk olmak uzere gida sanayisi acigi olan bir ulke. Orada henuz istenilen tuketim seviyesine ulasmasi ne kadar zamani bulur.
Cinin avantaji nufus planlamasi var ve yaslaniyorlar hizla
dezavantaji yapay kurlari var
hindistanin avantaji serbest piyasada olusan bir kuru var
dezavantaji nufus planlamasi yok.
Sevgili hocam şu simülasyon için yorumumuzu bekliyorum
YanıtlaSilBir disa kapali ulke var bu ulke bir baska ulke ile savas yapiyor ve savas tazminati kazaniyor savas tazminatini alinca ulkede disa acilmak icin uretime basliyor bir sure sonrada disa acik bu ulke diger ulkelere urettigi mali satmaya basliyor satin alan ulkeler bu ulkeye para odemesi yapiyor ama bu ulke bu parayi almiyor ve parayi odeyen ulkenin devlet tahvillerini alıyor bu durumda bir kaydi para ortamı meydana geliyor tum bu olgular butununu dis ticaret hadlerindeki grafiksel kaymalar, gelir transferinin arz ve talep yonunden ilk duruma gore etkisi nasil olmustur.
Hocam Kpss ve diğer kurum sınavlarına hazırlanan bizler için en uygun kitabınız hangisi acaba ?
YanıtlaSilBen kitaplarımı insanlar sınava hazırlansın diye değil ekonomiyi öğrensin diye yazıyorum o nedenle bilemeyeceğim.
Silhttp://dunyalilar.org/stephen-hawkingten-insanliga-uyari-iktidar-siniflari-yok-etmeden-dunyayi-terkedin.html
YanıtlaSilne düşünüyorsunuz hocam?
Doğru demiş de nereye gideceğiz.
SilStephen Hawking'e verdiğiniz cevap nokta atışı olmuş ;-)
SilHocam umarım yanlış anlamazsınız.
Sivas'da, eski bir sanayi bölgesinde yıkıma ilk önce oradaki umumi tuvalet ile başlanması, hem bölge esnafını hem sıradan vatandaşı isyan noktasına getirmiş. Burada çalışan işçiler, paldır küldür yıkma işlemine tuvaletten başlanmasına karşı eylem yapmışlar.
İşçilerden bir tanesi, belediye başkanına sorulması gereken asıl soruyu, lafı hiç eğip bükmeden sormuş: Nereye s*ç*caklar? Eskiden olduğu gibi, çukur kazıp oraya mı tuvaletimizi yapalım. Bu kadar vicdansızlık, bu kadar insafsızlık olmaz. Müşteri geliyor, lavabo nerede, artık git belediyenin önüne orada tuvaletini yap mı diyeceğiz?
https://www.youtube.com/watch?v=CeXh5Kz_Zu0 (49 saniyelik haber)
https://www.youtube.com/watch?v=JuPuDR6L-gI (8 dakikalık haber)
Hocam, duru bir insan olduğunuz için sizi çok seviyoruz...
Mahfi Hocam bugünkü Eko Anadolu'yu başından sonuna kadar site üzerinden izledim.Program hep bu şekilde sanayi formatında mı gidicek yoksa bütün sektörleri ele alıcak mısınız?
YanıtlaSiltarımın yoğun olduğu Anadolu bölgelerine gelip değişik bölgeleri ziyaret edicek misiniz?
proje çok ilgimi çekti ve gayet başarılıyınız bugün.Tebrik ederim Saygıdeğer Mahfi Hocam.
Çok teşekkür ederim.
SilGideceğimiz yerin ekonomik özelliğine göre format da değişecek. Ama genel görünüm böyle olacak.
Hocam konudan bağımsız bir soru sormak istiyorum. Bir ülkede ekonomiye dair veriler gerçeği tam olarak yansıtmaması durumunda, tam olarak açıklamak gerekirse ekonomide işsizlik beklentisi yüzde 10 iken daha iyi bir tablo yansıtılarak yüzde 9 olarak halka bilgi verilmesi yada enflasyon beklentisi yüzde 8 iken yuzde 7 olarak verilmesi durumunda , yani ekonominin psikolojik kismina dayanilirak, verilerin hep gerçeklesmesi gereken durumdan daha iyi bir senaryo haliyle yansıtılmasi durumunda ekonomide hep iyimser bir hava yakalanamaz mi? Ve halk gerçegi bilmediği sürece olumlu hava devam.eder mi? Ve asil gerçekle yüzlesme nasıl olur?
YanıtlaSilBen iktisadi verilerin toplum psikolojisini yonlendirme konusundaki etkisini gerçekten merak ediyorum.
Bu tür olaylarda yalan söylendiği bir kez anlaşıldığında bütün itibar biter Ondan sonra işsizlik gerçekten yüzde 9'a da inse kimse inanmaz olur. Yani ekonomiyi beklentiyle yönetebilmek için doğruyu söyleyerek edinilmiş bir itibar olması gerekir. Bakın mesela MB enflasyon hedefi % 5 deyince kimse inanmıyor. Neden? Çünkü hiç tutmuyor hedef de ondan.
SilYani hocam, formal bilimlerde de, sosyal bilimlerde de, "gerçek" sürekli saklanamaz. "Gerçek" eninde sonuna bir şekilde açığa çıkar.
Sil"İktisat"ta da, gerçeği sakladığınız sürece hayata kötülük etmiş olursunuz, demek doğru olur mu? Hani sizin, Çin'deki büyüme yavaşladığında sorunlar gün yüzüne çıkıyor, saptamanız var ya?
Peki şuna nasıl cevap veririz, bir şirket iflasın eşiğine gelmişse, o şirkette çalışan personel işten atılacaksa, makinelere haciz gelecekse, bunu, işçiler ayaklanmasın diye sürekli saklamaya gayret etmek doğru mu yanlış mı?
Türkiye için, "net hata noksan" kanalı ile ülkeye para girişi oluyorsa bu güzeldir, sus susabildiğin kadar. Bu paranın kaynağının neresi olduğunu asla sorgulama, gibi?
sayın hocam,
YanıtlaSil1- Sene sonuna doğru vergi dilimi artıyor
2- yıl sonu mevsim etkisinden dolayı gıda fiyatlarında da artış oluyor bundan mütevellit enflasyon artıyor
1 de harcanabilir para miktarı düşürüyor
2 de paranın satın alma gücünü kırıyoruz.
Yani yıl sonuna doğru çifte baskı ile emek kapitalizmi mi oluşuyor? Buna emek kapitalizmi demek yanlış bir ifade olur mu?
Ya da bunu nasıl tanımlamak gerek?
Bence bu emek kapitalizmi değil emeğin hakkını vermemek, vergi dilimi uygulamasıyla emeğin hakkından azını almasını sağlamak. Burada patronların değil devletin günahı var. Çünkü emekten alınan o ek vergi patronun değil devletin cebine giriyor.
Sil2014 Dünya ticaret hacmi: ihracat 19,13 trilyon dolar; ithalat 19,08 trilyon dolar. Mahfi Hocam, ihracat ile ithalat rakamları neden birbirine denk değil, bu fark nereden kaynaklanıyor?
YanıtlaSilhayali ihracat
YanıtlaSilHocam kolay gelsin yazılarınız için teşekkürler. Bazı kavramları ne kadar okursam okuyayım anlayamıyorum yardımcı olabilir misiniz.
YanıtlaSilForward - future farkı
Faktoring-fortfaiting-swap