Gelir Dağılımında Son Durum

Kişisel Gelir Dağılımı Analizi
Kişisel gelir dağılımı analizi: Bir ekonomide yaratılan gelirin, o ekonomideki kişiler arasında ne şekilde dağıldığını ortaya koyan analizdir.

Kişisel gelir dağılımında adaleti ölçmek için kullanılan araçlar içinde en yaygın kullanılanı Gini katsayısıdır. Bir kare çizerek dikey eksene yüzde 10 ya da 20’lik bölümler halinde GSYH’dan alınan payları birikimli olarak, yatay eksene de yine yüzde 20’lik paylar halinde nüfusu birikimli olarak yerleştirelim. Her bir yüzde 20’lik nüfus payının gelirden ne kadar pay aldığını bu eksenlerin arasında kalan alanda işaretlersek karşımıza bir eğri çıkar. Buna Lorenz Eğrisi adını veriyoruz. Karenin köşegen çizgisine mutlak eşitlik çizgisi diyoruz. Yani bütün işaretlerimiz bu çizginin üzerine gelirse o toplumda gelir dağılımı eşittir. Lorenz eğrisi mutlak eşitlik çizgisinden ne kadar uzaklaşıyorsa gelir dağılımı o kadar bozuluyor demektir. Aşağıdaki şekilde hayali bir ülke için çizilmiş bir Lorenz eğrisi yer alıyor. Lorenz eğrisi ile mutlak eşitlik çizgisi arasında kalan alanın büyüklüğünü (şekilde B alanı) mutlak eşitlik çizgisinin altında kalan alanın tamamına (şekilde A + B alanı) bölersek karşımıza bir oran çıkar. Buna Gini Katsayısı diyoruz. Eğer gelir dağılımı tam anlamıyla eşitse, yani bütün değerler mutlak eşitlik çizgisi üzerindeyse o zaman Gini katsayısı sıfır çıkacak demektir. Gini katsayısı sıfır ile bir arasında değişen bir katsayıdır ve sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımı eşitliğinin, bire yaklaştıkça gelir dağılımı eşitsizliğinin arttığını gösterir.


Türkiye’de Kişisel Gelir Dağılımı
Türkiye’de gelir dağılımı araştırması, gelir ve yaşam koşulları araştırması adı altında TÜİK tarafından ve yıllık bazda yapılıyor. TÜİK bu araştırmayı yaparken örnekleme yöntemini kullanıyor ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki bütün yerleşim yerlerini ve tüm hane halklarını kapsama alıyor.  2015 yılı araştırması çerçevesinde 23.676 hane halkına anket uygulanmış bulunuyor.  

Aşağıdaki tablo Türkiye’de gelir dağılımını (Gini katsayısı bazında) 2002 yılından bu yana göstermektedir. 2002 ile 2005 yılları arasında katsayının ölçümü farklı bir anket olan Hanehalkı Bütçe Araştırması anketi sonuçlarına göre yapılıyordu. O nedenle bu tabloya bunları da almakla birlikte yöntem farklılıkları nedeniyle 2002 – 2005 yılları sonuçlarıyla 2006 – 2015 yılları sonuçları arasında bire bir kıyaslama yapılamayacağını vurgulamak isterim. Tabloda son sütunda yer alan P80/P20 gelirden en fazla pay alan yüzde 20’lik grubun geliriyle en düşük pay alan yüzde 20’lik grubun geliri arasında kaç kat fark olduğunu gösteriyor.

Yıllar
Gini Katsayısı
P80/P20
2002
0,440
2003
0,420
2004
0,400
2005
0,380
2006
0,430
9,5
2007
0,410
8,1
2008
0,410
8,1
2009
0,420
8,5
2010
0,400
8,0
2011
0,400
8,0
2012
0,400
8,0
2013
0,400
7,7
2014
0,391
7,4
2015
0,397
7,6

Tablo bize Türkiye’de gelir dağılımında yıllar itibariyle önemli bir değişme olmadığını, Gini katsayısının 0,40 dolayında yerleştiğini gösteriyor. 0,40’lık bir Gini katsayısı gelir dağılımının bozuk olduğunun göstergesidir. Gelir dağılımının adaletli olduğu eski sosyalist ülkelerde (Romanya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan) bu oran 0,30’larda, Kuzey Avrupa ülkelerinde de (İsveç, Norveç, Finlandiya) 0,25 dolayında bulunuyor.  

Tablonun bize söylediği ikinci husus gelir dağılımında 2013’den 2014’e geçişte yaşanan düzelmenin 2014’den 2015’e geçişte yeniden bozulmaya dönüştüğüdür. 2013’de 0,40 iken 2014 yılında 0,391’e gerileyen Gini katsayısı 2015’de 0,397’ye yükselmiş bulunuyor.

Son olarak tablonun son sütununda yer alan ve en yüksek gelir grubuyla en düşük gelir grubu arasındaki farkı gösteren değerlerde 2014’e kadar yaşanan düzelmenin yeniden bozulmaya döndüğüne dikkat çekelim. Aradaki fark 2014’de 7,4 kata gerilemişken 2015’de 7,6 kata yükselmiş bulunuyor.

Türkiye’de Fonksiyonel Gelir Dağılımı
Fonksiyonel gelir dağılımı analizi: Ücret, faiz, rant, kâr gibi üretim faktörlerinin yaratılan gelirden ne kadar pay aldığını ölçmeye yarayan analizdir.

Aşağıdaki tablo bize Türkiye’de fonksiyonel gelir dağılımını 2014 ve 2015 yılları itibariyle karşılaştırmalı olarak gösteriyor. 

Gelirin Cinsi
2014
2015
Maaş, ücret, yevmiye                                  
52,4
52,5
Kâr                                    
18,5
18,8
Rant  
3,3
3,3
Menkul değer (faiz vb)                
2,9
2,6
Sosyal transferler              
20,1
20,0
Hanelerarası transferler (Alınan)                                         
2,6
2,6
Diğer gelirler                            
0,2
0,2
Toplam
100,0
100,0

Bu tabloya göre Türkiye’de yaratılan gelirden 2015 yılında en büyük payı maaş ve ücret geliri elde edenler almışlar. Bu sonuç şaşırtıcı değildir çünkü nüfusun en büyük ağırlığını bu kesim oluşturmaktadır. Ücret gelirlerini kâr ve rant (kira) gelirleri izlemektedir. Üretim faktörleri yani emek (karşılığı ücret), girişimcilik (karşılığı kâr), doğal kaynaklar (karşılığı rant) ve sermaye (karşılığı faiz) arasında en düşük pay sermayeye düşmektedir. Buna göre faiz gelirleri toplam gelirlerin yüzde 2,6’sını oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu dört gelir türü arasında faiz geliri en düşük düzeydeki gelir sınıfıdır.

Tablo bize 2014 yılından 2015 yılına geçilirken ücret gelirlerinin payında çok düşük bir artış olduğunu, rantın değişmediğini, kârda artış olduğunu bunlara karşılık faiz gelirlerinde düşüş olduğunu gösteriyor.

Özet
Türkiye’de kişisel gelir dağılımı 2015 yılında bozulmuş buna karşılık fonksiyonel gelir dağılımı ücret lehine düşük bir oranda da olsa düzelmiş bulunuyor. 

Veriler için kaynak: TÜİK Gelir Dağılımı ve Yaşam Koşulları Araştırmaları
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21584 

Yorumlar

  1. Hocam özledik sizi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet hocam valla yaziniz var mi diye bakiyorum hep bir hafta patladim sikintidan. eski yazilarinizlai dare ettim

      Sil
    2. Hocam teşekkürler elinize sağlık.

      Sil
  2. Geçen seneye göre evet, hafif bir gerileme var; fakat 2006 yılına göre, yani son 10 yılda önemli bir düzelme gözüküyor. Daha iyi olabilir şüphesiz fakat genel trend olumlu bir şekilde devam ediyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevgili adsiz aslinda bu bir dikey kiyaslama. bir de bunun yatay kiyaslamasini da ypmak gerekiyor. yani guney kore ,endonezya, malezya ,g. afrika gibi bizimle ayni kategoride olan ulkelerle kiyaslama yapmak gerekior. onlardan pozitif ayrismis isek ne mutlu

      Sil
    2. varılan nokta için pek pozitif ayrıştığımız söylenemez, ama gidilen menzilde onlardan daha iyiyiz. Bir Alex değiliz henüz, ama iyi top çevirmeye başladık :)

      Sil
  3. Hocam öncelikle zamanınızı ayırıp bu değerli bilgileri bize sunduğunuz için çok teşekkür ederim. Benim hep günlük yaşamda kafa yorduğum, kendimce fikir ürettiğim bir konu bu. Kendime sorup da cevabını kolay bir şekilde veremediğim aynı zamanda. Ezcümle, gelirden en fazla pay alan yüzde 20’lik grubun geliriyle en düşük pay alan yüzde 20’lik grubun geliri arasındaki bu gittikçe büyüyen farkı nasıl bir teori geliştirerek tamamen ortadan kaldıramasak bile azaltabiliriz? Bu eşitsizliğin bedelini eşitsizlikten kendi ellerinde olmadan (veya ne kadar çabalasa da ihtiyaçlarını karşılayabilecek asgari gelir düzeyine sahip olamayan) muzdarip olan bireylerin yazgısı nasıl değişecek? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asgari ücrette yapılan artış gelir dağılımını 2016'da biraz düzeltir. Ama gelir dağılımında adalet sağlamanın yolu vergide kayıp kaçağı önlemekten geçiyor. Ne yazık ki biz onu önleyemiyoruz.

      Sil
    2. Ya zenginler fakir kesime direk fonlama yapacak ya da zenginden daha çok vergi alınıp düşük gelirliden hiç vergi alınmaz ise fark biraz kapanır. Ama Hocamın dediği gibi ücretler dışında hiç vergi alın-a-madığı için fark kapanmaz.

      Sil
  4. Tesekkurler Hocam. Fonksiyonel gelir dagılımındaki analizde; kârın artmasını, müteşebbis sayısının artmasıyla açıkladım. Ücret ve maaşın artmasını işçi sayısındaki artışa bağladım ve sosyal transferlerin azalmasıyla da bunu destekledim. Buna göre işsizliğin azalması gerekirken 2014-2015 işsizlik oranlarına baktığımda tüik oranın, 10.1'den 10,5 çıktığını söylüyor ve bir paradoks oluşuyor. Eğer yapmaya çalıştığım analiz doğru ise artan isçiler Suriyeliler olabilir mi? Değerlendirir misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Analiziniz doğru. İşsizlik oranındaki artış paradoks oluşturmuyor. Çünkü işgücü artıyor yani bir yandan işsiz sayısı artarken bir yandan da istihdam edilen kişi sayısı artıyor. Suriyeliler de olabilir.

      Sil
    2. Fatih Bey bence analiziniz çok da doğru değil, düzeltmeye ihtiyaç var. Şöyle ki: bu rakamlar toplamda tahsis edilen gelir dağılımı ile ilgilidir. Müteşebbis sayısının artmış-azalmış olması çok önemli değil, önemli olan müteşebbislerin toplam gelirin içindeki payının ne kadar arttığı. Keza ücret gelirlerini de öyle okumalısınız. Dolayısıyla, işsizlik sayısındaki artış, doğrudan etki eden bir faktör olamaz. Unutmayın tablodaki dağılım, gelirdeki dağılım, gelir artışındaki artış-azalış ile birebir orantılı değil. Kolaylıklar dilerim.

      Sil
    3. Tabloda toplam gelirin içindeki faiz gelirinin payı azalmış, bu en azından sermayenin artmadığını düşündürdü. Eğer bir kâr artışı var ise, ki tablo öyle diyor, vergi, üretim maliyetindeki düşüş vb. hariç tutulursa en nihâyetinde emek miktarının artması gerek. Ücretlerin arttığı bir dönemde emeğin veriminin(aynı emek miktarı ile daha fazla çıktı elde etmenin) artmayacağı hesâba katılırsa emek miktarının artması kaçınılmaz. Tabi tüm bu kâr artışını öğrenme eğrisine ve iş bölümüne mâl etmezsek. Ben miktar olarak değerlendiriyorum Teşekkür ederim.

      Sil
  5. Gelir dağılımı düzeliyor da; harcama dağlımı nasıldır acaba?

    YanıtlaSil
  6. Mahfi hocam, öncelikle hoş geldiniz :)) Sizin tatilde olduğunuzu tahmin edip, aklımdaki soruları bir an önce gelse de sorsam diye bekletiyordum, hocam benim üç sorum olacaktı. Naçizane cevaplarsanız çok sevinirim.

    1) Öncelikle hocam, gündemi takip ediyorsanız son günlerde ABD-AB arasında şirketler üzerinden bir ekonomik savaş var. AB, geçenlerde Apple'a vergi cezası kesmişti. Geçen günde McDonalds'a ceza kesme peşinde. Bunun yanında ise ABD, kararlar siyasi diyip, AB'nin bunu hep ABD şirketlerine yaptığını savundu. O da en son atağa geçti. AB merkezli Wolkswagen emisyon skandalına yine AB merkezli Bosch firmasına da dahil etti ve soruşturma sürüyor.

    En son, Fransa Cumhurbaşkanı; AB, ABD olmadan da kendisini koruyabilmeli' demişti. Ardından AB kendi ordusunu kuruyor diye haberler çıktı.

    Ayrıca ABD'nin, AB üzerindeki nüfuzu İngiltere idi. O da Bretix dedi.

    Bunlar bir bütün içinde değerlendirilebilir mi? Sizce bunlar ne anlama geliyor.

    2) Falcılık gibi olmasın ama hocam, belki saçma da soru olabilir. Ben Çin kaynaklı bir küresel kriz bekliyorum. Piyasaları sarsacak nitelikte. Sizce olabilir mi?

    3) İktisat öğrencisi olarak, merakla beklediğim/beklediğimiz 'Ekonomide Analiz' kitabınız ne zaman çıkacak hocam, çıksa da okusam diye bekliyorum bayadır :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşbulduk.
      (1) Genellikle bu tr büyük krizlerde işler karışır. O zamana kadar düzgün giden al gülüm ver gülüm sistemiyle çalışan kapitalist devletler arası ilişkiler kendi çıkarlarını korumaya yönelir ve işler daha da karışır. Sanırım kriz uzadıkça buna benzer olaylar çıkacak.
      (2) Aynen. Ben bunu 2 yıl önce söyledim ve Çin krize girerse kriz kısır döngüsü olabilir diye de bir kaç yazı yazdım.
      (3) Henüz yayıneviyle konuşmadım ama aybşaına kadar çıkacak diye bekliyorum.

      Sil
    2. Çok teşekkür edeerim hocam :)

      Sil
    3. herkes hali hazırda okuduğu kitapları ay başına kadar bitirse iyi olur çünkü haberi aldık beklemedeyiz hocam !

      Sil
  7. Hocam, Rize başta olmak üzere, çay ve türev ürünlerimizin en çok üretildiği şehir ve bölgelerimizde "Ricania Simulans" adlı kelebek türünün ürünlerimizi bitirdiği, tükettiği, ve bu kelebeği bölgeye, İsrailli turistlerin larva şeklinde getirip kasıtlı olarak yaydığı söyleniyor.

    http://odatv.com/rizede-vampir-kelebek-toplantisi-2109161200.html

    Bu olay doğru olabilir mi sizce?

    Eğer doğruysa, Türkiye'de satılan İsrail menşeli ürünleri almayarak veya bozarak protesto etmeli miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu onuda bilgim yok bir şey diyemeyeceğim.

      Sil
    2. sayın kardeşim bu paranoyadan vazgeçin.biz aten aldıgımız kararlarla hem ülkeyi hem tarımı bitiriyoruz zaten

      Sil
  8. Hocam Merhaba,
    Uzun bir ara oldu, bizi hayat boyu biriktirmiş olduğunuz bilgi ve tecrübelerinizden bu kadar uzun süre mahrum bırakmayın lütfen :)

    Hocam en düşük gelire sahip 20 ile en yüksek gelire sahip 20'nin kişi başına düşen ortalama gelirleri ne kadardır bilginiz var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim ama çok uzun da değildi. Sonuçta arada bir ben de tatil yapsam fena olmuyor.
      Bu bilgi araştırmanın yayınlanmış sonuçları arasında yer almıyor ne yazık ki.

      Sil
  9. Hocam sorum konu dışı olacak ama Başbakanın açıkladığı kredi kartı ile ilgili söyledikleri vatandaşı daha çok harcamaya itmiyor mu?Bence hala Turkiye'nin tuketimle büyümesini sağlamaya çalışıyorlar.Artik Türkiye ne zaman teknolojiye dayalı mallar üretecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. türkiyenin teknolojiye dayalı mallar üretebilmesi için öncelikle prof. dr. alkan soyak'ın da bahsettiği gibi bir teknoekonomi politikası hazırlanmalı ve bu politakanın uygulanabilmesi için uygun ortam sağlanmalıdır.

      Sil
  10. hocam şunu bir anlatır mısınız?

    -gelir dağılımı adaletsiz
    -asgari ücretli yoksulluk sınırının altında
    Hal böyleyken;
    -market alışverişine 3 taksit
    -tüketici kredi vadesinin 36aydan 48 aya çıkarmak
    -konutta özkaynağı %20 ye düşürüp banka kredisini %80 a çıkarmak
    -asgari ücretli kredi kartı limiti (aylık ücreti x4) 5200 TL ye yükseltmek

    Tüketimi arttırmaktan daha doğrusu kazandığından fazlasını harcatmaktan başka ne amacı olabilir?

    Hani tasarruflarımız azalıyordu?
    -bir yandan faizi indirip yerli tasarruf sahiplerini negatif reel faizle karşı karşıya bırakıp tasarrufları eritirken
    diğer yandan (harca harcaaaa.....) politakasına geçmekte neyin nesi??

    ek bir soru: bu harcama teşvikleri zaten tasarruf imkanı elde edemeyen kesimi daha beter borç batağına çekmez mi?
    Orta gelir ve üst gelir kesiminin harcamaları ve tasarruflarını nasıl etkiler?

    Benim devreler yandı bir el atında ne olup bittiğini anlayayım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk sorunuzun yanıtı: Düşen büyüme hızını artırmak.
      İkinci sorunuzun yanıtı: Bir yandan büyümeyi artırmak için harcamaları artırmak durumunda kalan bir hükümet, bir yandan düşük reel faizin getirdiği düşük tasarruf oranı. Hükümet bu ikisinden ilkini düzeltmeyi seçmiş bulunuyor.
      Ek sorunun yanıtı: Çeker ama şu anda bunu değil büyümeyi artırmayı ve işsizliği düşürmeyi tercih ediyorlar.

      Sil
    2. Kısa vadede kuyruğu belki doğrulturuz ama uzun vadede işler iyice sarpa saracak gibi duruyor.

      Sil
  11. Hocam, hergun blogu 3-5 kere kontrol ettim yeni yazi ne zaman gelecek diye. Kuba yazisi cikinca anladim durumu. Simdi de onu okuyacagim. Cok ozledik sizi, yazilarinizi ve sizi 10 da ekonomi de gormeyi.

    YanıtlaSil
  12. -Turkiyede gelir dagilimi 60li yillarda nasildi bu konuda veri bilgi bilginiz var mi

    -Kredi kartlari taksit sayisinda esneklik gevseme olayi szce ne tur sonuc getirir enflasyonda ve nicin yapilir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık ki gelir dağılımı araştırmaları o kadar geriye gitmiyor. 1994'de yapılmış bir araştırma var. Onda Gini katsayısı 0,49 görünüyor. Ama bu ölçümün ne kadar sağlıklı olduğu tartışmalı.
      Şu anda hükümet bir tercih şamasında: Büyüme mi istikrar mı? Hükümet büyümeyi seçti. O nedenle kredileri gevşetiyor. Sonuçta enflasyon yukarı doğru hareketlenir diye tahmin ediyorum.

      Sil
  13. hocam vergi gelirlerinin büyük kısmı harcamalar üzerinden alınan vergilerden sağlanıyor bu da marjinal gelir gruplarının üzerinde ciddi bir yük oluyor. Devlet neden bu durumu tersine çevirmiyor. Yani bu durum gelir dağılımında adaleti ciddi bozuyor.

    YanıtlaSil
  14. Hocam sizce yüksek faiz düşük kur politikasına dönmek mantıklı mı? Böylece enflasyonun ciddi anlamda düşeceğini düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merkez bankasının fiyat istikrarını nihai hedef olarak seçmesi içi boş bir cümleden ibaret. Çünkü uygulanan politikalar ve nihai hedef arasında ciddi tutarsızlıklar var. Özellikle sürekli bir faiz indirme isteği var. Bu nedenle merkez nekadar nihai hedefim fiyat istikrarı desede davranışları nedeni ile ekonomik büyüme daha nihai hissiyatı uyandırıyor. Bu nedenle söylediğiniz uygulamalar enflasyonu düşürür ancak ekonomik büyüme ciddi anlamda geriler diye düşünüyorum

      Sil
  15. Mahfi bey hoş geldiniz.Lorenz Eğrisi ve Türkiye özeli ile ilgili bir kaç sorum olacak.
    VARSAYIM:Bir sütunda Satınalma paritesi ile Kişi Başına Düşen Milli geliri yıllara sarih sıralasak ve gerçekte anlamlı bir artış olmadığını görseydik.
    1.P80/P20 oranının düşmesi yoksullukta eşitliğe gittiğimizemi işaret ederdi?
    2.P80/P20 oranının düşmesi kendi başına anlamlımı.Her defasında orta gelir tuzağına düşen bizim gibi ülkelerde P20 nin azalmasını hedeflemek,P80 nin nitelik ve verimliliğini bir türlü artırmamak tehlikeli değilmi?

    YanıtlaSil
  16. Hocam mikro ekonomide talep neden sürekli lineer olarak gösteriliyor,çizimi kolay olsun diye mi tekel,tekelci rekabet,oligopol piyasalar lineer talep eğrisine sahip olduğundan mı?
    Bir de gerçek hayatta talep eğrisi nasıldır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kolaylık olsun diye. Bazı kitaplarda düz çizgi halinde gösterilmiyor.

      Sil
  17. Hocam merhaba. Bir yandan tüketimi canlandırmak için taksit sayısı artırılıyor ama bir yandan da ekonomimizi 2. çeyrekte tüketim harcamaları büyütüyor burada bir çelişki yok mu? Şimdi ülkemizde talep canlı mı değil mi göstergeler canlı diyor hükümet canlandırılmalı diyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Talebin canlı olduğu büyüme verilerinden çıkıyor.

      Sil
  18. Hocam enflasyon-işsizlik-faiz. "Taş kapı makas" olsa hangisi hangisi olurdu :)))

    Seviyeyi ilkokula düşürdüm bu arada kusura bakmayın millet :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşsizlik taş, enflasyon kağıt, faiz de makas olurdu herhalde.

      Sil
  19. Hocam,
    Pinkfloyd un money adlı şarkısı,gelir dağılımında adalet için devlet müdahalesine ihtiyaç duyulmasinin nedeninin,gecerliligini uzun zaman önce yitiren tam rekabet şartları ve insanın gözünü kör eden para hırsının olduğunun müzik yoluyla ifade edilmesidir?

    YanıtlaSil
  20. Hocam dünyada bazı şirketler nasıl eksi faizli tahvil ihraç edebiliyor? Kim alıyor bu tahvilleri paraları erimesi pahasına?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir şirket var mı?

      Sil
    2. var isim vermeden bazi avrupali sirketler bu durumda gecen yazi okudum orda yaziyordu

      Sil
    3. Yanlış anlamayın sizinle bir ilgisi yok ama ben pek mantıklı bulmadım bunu. İnsan, parasını evde saklayacağına enflasyonun olmadığı ya da eksi olduğu bir ortamda belki faizsiz olarak bankaya koyabilir ama bir şirketin tahvilini niye alır anlayamadım.

      Sil
    4. daha iyi ya iste hocam. Havadan kar yapiyorlar zor durumdaki sirket bilancolari icin super. TEK CARE PARA BASMAK> bu gelir dagilimini da duzeltir. bol para basilmali ki krizden cikalim. Aksi halde dunyayi baska tehlikler bekliyor

      Sil
    5. Henkel ve Sanofel isimleri basında çıktı. Eksi %0.005 faiz. İki sebebi var; birincisi ECB ve İsviçre merkez bankası gibi bankalara göre daha az yüksek faiz (daha doğru ifadeyle daha az düşük faiz). İkincisi bu tarz yatırımcılar aynı zamanda söz konusu şirketlerin hisse yatırımcıları olabiliyorlar, tahvil ihracı sonrası hisse senedi değeri artıyor (eksi faizle borçlanma olduğu için artı fonlama gibi duruyor). Türkiye'de bu anlamda faizler çok daha fazla düşecek, bu kesin. Henüz yolun çok başındayız.

      Sil
  21. Menkul degerlerin aldiklari pay dusuklugu ulusal tasarruflarimizin dusuklugunun kaniti midir ? Faiz oranlarinin yuksek olusuna ragmen tasarruflarin yetersiz olusunun sebebi sizce nedir hocam ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Menkul değerlerin aldığı paydaki azalma tasarruflarımızın düşüşünün ya da faizsiz yollara (BES gibi) kayışının kanıtlarından birisidir.
      Faiz oranları yüksek değil. Yüksek olan nominal faiz. Enflasyondan arındırılmış reel faiz sıfır dolayında.

      Sil
    2. Enflasyon faiz denklemi dövizdeki likidite bolluğu ile dengelenmiştir. Nominal faiz artıda olduğu ve kurlardaki artış o nominal faizin altında yükseldiği sürece, döviz bazında reel faiz almaya devam ediyorsunuz. Bol likidite ve serbest sermaye hareketlerinde enflasyonu tek baz kriter kabul etmek hatalı olur. Hoş geldin global piyasalar !

      Sil
  22. Hocam herşeyin keşmekeş olduğu bir ülkede tüik vb. verilere ne kadar güvenebiliriz. Biliyorsunuz Yunanistan kalemle yapılan hilelerin ortaya çıkmasıyla birden bire krize sürüklendi yada içinde bulunduğu çaresiz durum meydana çıktı diyelim. Bizim de böyle bir durumla karşı karşıya kalıp kalmayacağımızdan kuşkuluyum artık.

    YanıtlaSil
  23. Hocam aşağıdaki adreste dünyanın en zengin insanlarının servetleri gösteriliyor. Sayfanın alt tarafındaki kaydırma çubuğu kullanılarak servetlerin tarihlere göre değişimi de görülebilir. Mesela Jeff Bezos; servetinde 1 sene öncesine göre 20 milyar dolar artış olmuş, 2 sene öncesine göre neredeyse 40 milyar dolar artış. Bu münferit bir örnek, fakat o listedeki pek çok kişinin servetlerinde bu gibi çok büyük artışlar olduğu aşikar. Servet düşmanı olduğumu zannetmeyin lütfen, sadece merak ediyorum, sizce bu durum sağlık bir gidişatı gösteriyor mu?


    http://www.bloomberg.com/billionaires

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Büyük gelir büyük kazanç getirir. Mesela siz doların iniş çıkışını kollayıp 2,90 a indiğinde bin dolar alır, 3,0'a çıktığında satarsanız 100 TL kazanırsınız. Ama aynı işi 100 milyon dolarla yapan birisi 10 bin TL kazanır. Bu da böyle bir şey.
      Hayır hiç sağlıklı değil. Keynes'in ünlü bir benzetmesi vardır: Bunu hastalıklı bir kumarhane kapitalizmine benzetir.

      Sil
    2. Klavye sürçmüş sevgili hocam. 10 milyon TL kazanır. Aaah o kadar paramız olsa keşke :-)

      Sil
  24. Hocam merhabalar, yazı için elinize sağlık.

    Yazıda geçen ' Sosyal transferler ' ve ' Hanelerarası transferler (Alınan)' tam olarak nedir ?

    Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sosyal transferler; emekli aylıkları, yaşlılık aylıkları, işsizlik ödemeleri, burslar, öğrenci kredileri.
      Hanelerarası transferler; Hanelerin başka kişi veya hanehalklarından düzenli olarak
      aldıkları karşılıksız ayni ya da nakdi yardımlar.

      Sil
    2. Bu sosyal transferlerin ozellikle ogrenci burslari ve kredilerinin ekonomiye etkisi sizce buyuk olcude mi

      Mesela avrupada gencler arasinda issizlik yuksek avrupada deflasyon var gencler tarih boyunca her donem her kosulda harcama seviyesinin ve kalitesinin yuksek oldugu canli oldugu guclu egilim gosterdigi bir grup bu vesile ile ECB helikopter para yapip bu genclerin cebine 100er EURo harclik koysa faydasi olur mu Bunu niye denmiyorlar yahu Mesela Japonya boyle yaparak bir sonuca ulasamaz mi

      Sil
  25. Sorularım maksat içermemektedir, yanlış anlamayınız.

    Küba ziyaretiniz 8 günlük. Bir sosyolog da olmanız sebebiyle 8 gün gibi kısa bir sürede bir ülkeyi yerinde gözlemleyip sağlıklı analizlerde bulunmak elbette mümkün değil.

    (1) Kilise gördüğünüzü, gezdiğinizi tahmin ediyorum, dindar Kübalılara rastladınız mı? Sinagog, cami ve diğer dinlerin mekânlarına da rastladınız mı? Musevi Küba vatandaşları, müslüman Küba vatandaşları görebildiniz mi?

    (2) Kübalıların elinde de akıllı cep telefonu mutlaka görmüşsünüzdür. Görebildiğiniz kadarıyla, herkeste var mı, gencinden yaşlısına, meslek kategorilerine göre statü simgesi gibi taşıyanlar da var mı?

    Daha çok hangi marka ve modellere rastladınız?

    Ellerindeki akıllı cep telefonuna sürekli bakıyorlar mı, yüzyüze iletişim ne alemde?

    (3) Kübalı esnaftan alışveriş yaptınız mı? Tavırları ile ilgili görüşleriniz nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Kilise gördüm. Mescit gördüm. Ötekileri görmedim.
      (2) Kübada cep telefonu bizdeki gibi yaygın değil. Genci yaşlısı, kadını erkeği ellerinde cep telefonu yerine puro var. Hatta dilencisi bile puroyla gelip dileniyor.
      (3) Esnafın tavrı gayet iyi. Herkes birbirine saygılı davranıyor. Bir şey varsa herkese aynı fiyattan var yoksa yok diyorlar. Alicia krem çok popüler ve anladığım kadarıyla arzı sınırlı. Bir kaç yerde kremi soranlar oldu satıcılar mevcudu yok dediklerinde ve iki katı para teklif edenler oldu adamlar şaşkınlıkla baka kaldılar, anlamadılar olayı. Başka yerde olsa karaborsaya düşer ama orada böyle bir şey olmuyor.

      Sil
    2. Atilla Yayla: "Küba gibi bir ülkenin ilaç üretmesi imkansız"

      Yorumsuz !

      Sil
  26. Hocam ben iktisat 2. Sınıf öğrencisiyim mikro iktisat dersi için sizin mikro ekonomi kitabınızı alsam yardımcı olur mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesin olur. Ben iktisat 1'de okumuştum, 100 üzerinde 100 ile geçtim (odtü)

      Sil
    2. ben de 0 la kaldim.

      Sil
  27. Hocam merkez başkasının gecelik faizi indirmesinin etkisi ile politika faizini indirmesinin etkisi arasındaki farklar nelerdir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında işin doğrusu borç verdiği miktar ağırlıklarıyla birlikte duruma bakmaktır.

      Sil
  28. Hocam son gelişmeler ile ilgili bir yazı yazacak mısınız? Yeni düzenlemeler, FED'in faiz kararı sonrası MB'nin faizi indirmesi vb?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok. Artık bu konularda çok yazdık. Biraz dinlensin bu konular.

      Sil
  29. Hocam fedin faizleri artırması gelişmekte olan ülkelerde tahvil getirilerini nasıl etkiler?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tek artış çok etkilemez ama eğer artış devamlı olacaksa ciddi etki yapar.

      Sil
  30. Hisse senedi ile şirkete ortak olan kişinin gelirinin cinsi kâr yerine "menkul değer" veya sermaye olarak sınıflandırılır değil mi hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet onu temettü geliri olarak değerlendiriyor sistem.

      Sil
  31. Hocam bir ekonomide fiyatlar genel seviyesi düşüşü toplam talebi artırıp büyümeyi canlandırabilirmi aynı şekilde f.g.s. artışı toplam talebi azaltıp büyümeyi azaltabilir mi? Biliyorum büyüme enflasyondan bağımsız hesaplanıyor ama mikrodaki kanun (fiyat-miktar talep eğrisi) burdada geçerlimi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her zaman böyle olmuyor. Bazen fiyat düşüşleri deflasyonist bir eğilime yol açıyor ve o zaman insanlar harcamalarını daha da kısıyor.

      Sil
  32. Hocam edebiyata düşkünüm demişsiniz,kitap listesi yapiyorum,yardimcı olurmusunuz hangi rommanlar listede olmalı? En az 10 kitap ismi isterim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1. Antoine de Saint Exupery Küçük Prens
      2. Albert Camus Yabancı
      3. Albert Camus Veba
      4. William Golding Sineklerin Tanrısı
      5. Ahmet Hamdi Tampınar Saatleri Ayarlama Enstitüsü
      6. Ivan Turgenyev Babalar ve Oğullar
      7. Charles Dickens İki Şehrin Hikayesi
      8. Franz Kafka Dönüşüm
      9. Ray Bradbury Fahrenheit 451
      10.Leo Tolstoy Anna Karenina

      Sil
    2. Cok teşekkür ederim iyi ki varsınız

      Sil
    3. Bu listede karamazov kardeşler olmazsa olmaz.
      +hayvan çiftliği
      -savaş ve barış (iletişim yayınları 2 cilt)
      He birde denemeler iyi gidiyor. Montaigne

      Sil
    4. George Orwell - 1984

      Victor Hugo - Sefiller

      Tolstoy - Diriliş

      Paulo Coelho - Simyacı

      Yuval Noah Harari - Sapiens

      Sil
  33. sayın hocam çoktandır sizi göremeyince sizidemi katakulliye getirdiler diye içimden geçmedi degil.sayın hocam hükümet hem kredi kartı taksitlerini artıyor,milleti harcamaya teşvik ediyor,bir yandanda BES i çıkarıyor,45 yaş altındakilere mecburi tasarruf kesintisi getiriyor.ve milleti tasarruf yapmaya çagırıyor..bu çelişki degilmidir hocam.hem tasarruf et hem harca deniyor bu mantıgı anlayamadım sayın hocam.bir mantıklı açıklama varsa sizden dinlemek isterim .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mahfi hocam cevap yazmadan önce ben cevap vereyim. Tasarruf bizim kronik sorunumuz amaç hep tasarrufu artırmak olmalı bunun içinde tüketimi sürekli baskı altında tutamazsın çünkü büyüme de hedeflenir. Bu ikisi arasında bir denge tutturup tasarrufa daha fazla ağırlık vermek bence en akıllıcası.

      Sil
    2. şunu da eklemek lazım: uyarılmak istenen kısa vadeli tüketim akımları, BES gibi tasarruflar ise uzun vadelidir. Buradaki tüketici-yatırımcı profili farklıdır, dolayısıyla teşvikler her iki yönde dengededir.

      Sil
    3. Vatandaşın cebinde parası yoksa ikisini de yapamaz. Üzerinde fazla düşünmeye gerek yok yani.

      Sil
  34. Hocam Friedman enflasyon her yerde parasal bir olgudur derken toplam talepteki artış enflasyona yol açmaz mı diyor,bu konuyu biraz açarmısınız?

    YanıtlaSil
  35. Hocam bir soru soracağım.
    Matematikte x bağımsız değişken f(x)=y bağımlı değişken olarak kabul edilir. Ama talep eğrisinde x miktara y fiyata denk gelir. Yani y x'i belirler, x y'yi belirlemesi gerekirken. Bunun nedeni nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fark etmez istersen fiyatı y eksenine al.ona görede fonksiyonunu yeniden kur bir şey değişmez. O sadece alışagelmiş bir çizim.

      Sil
    2. Marshall ın keyfi öyle istemiş

      Sil
    3. Evet Alfred Marshall (asıl eğitimi matematiktir) ekonomide yerleştirmeleri yaparken öyle yapmış ve bu bir gelenek olarak kalmış.

      Sil
  36. Ekonomide Analiz kitabınız çok pahalı!

    22.50 TL

    http://www.remzi.com.tr/kitap/ekonomide-analiz

    Bu kitabın korsan baskısını yapıp, bütün öğrencilerin ulaşabileceği fiyattan satacağız.

    Kazandığımız parayı da, diğer kitaplarınızın korsan basımı için kullanacağız.

    Peki bizim kârımız: Yok.

    Niçin?

    Çünkü bizler Robin Hood'uz!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomi mezunlarının çoğunun 4 yıl dünya para harcayıp okuduğu ve mezun olduğu halde ekonomik olayları analiz edemediği bir ülkede bu analizi öğreten bir kitabın 22,5 TL'ye satılması çok pahalı değil.

      Sil
    2. 22,5 TL'nin bir kitap için pahalı gelebilmesi mümkün değil. Tr'de asgari ücret 1300 Tl demek ki kitap asgari ücretin %1.73'üne denk geliyor ki bu herhangi bir harcama için çok normal bir oran. Bugün sigara 12-14 TL ve sigara içme oranı çok yüksek. Bunu kaldırabilenler kusura bakmasın ama 2 paket sigara az içsinler de kitabı alsınlar.

      Sil
    3. ayrıca online alırsanız (idefix mesela)16,42 TL (27% iskonto). Kargo da bazı günler ücretsiz, ya da 50 TL üzeri alışverişlerde bedava. Tavsiye ederim. O da uymazsa Anitta'nın Laneti'ni alın, 11 TL :))

      Sil
    4. Mahfi Hoca'nın yıllarını feda ettiği birikiminden, tecrübesinden feyz alarak günlerce, haftalarca emek verdiği eşi benzeri olmayan böylesine değerli bir kitap için bu fiyat az bile sayılır. Kaldı ki ürünün Kitapyurdu fiyatı 16,88 TL, İdefix fiyatı ise 16,42 TL gibi son derece düşük bir bedel. Metrobüs gidiş-dönüş (tabii kalabalığı aşıp binebilirsen, binersen de sağ salim gidebilirsen) fiyatının 7,10 TL olduğu ülkede, bu fiyat gerçekten çok uygun.

      http://www.idefix.com/Kitap/Ekonomide-Analiz-Ornek-Olaylar-ve-Cozumler/Mahfi-Egilmez/Egitim-Basvuru/Is-Ekonomi-Hukuk/Ekonomi/urunno=0000000712491
      http://www.kitapyurdu.com/kitap/ekonomide-analiz-amp-ornek-olaylar-ve-cozumler/403540.html&filter_name=mahfi%20e%C4%9Filmez

      Sil
    5. Hocamızın kitabını alalım okuyalım ve sonra yine burada buluşalım arkadaşlar :)

      Sil
    6. Turkiyede kitap ucuz kardesim. Bu kitap belki bir kampanya yapilip 19.99 yapilabilirdi ilk ciktigi uc gun icin. Bu da pazarlama olayi salt reklam pazarlma stratejisi

      Sil
    7. Belki ogrenciler kitabi okurlarsa fikri mulkiyetin onemini de analiz eder, daha sonra fikir hirsizlarina kazanc saglamazlar.

      Ayrica madem bu topraklarda haydutluga merak saldiniz biraz yerli olun, Robin Hood olacaginiza Koroglu olun.

      Sil
  37. Abd de son fed karari ile birlikte onumuzdeki aylarda issizlik daha da duser mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşebilir ama zaten oldukça düşük bir noktaya geldi.

      Sil
  38. ritchie blackmore hakkında ne düşünüyorsunuz

    YanıtlaSil
  39. son zamanlarda ciddi bir kitleye ulaşan paranın nasıl döndüğünün muallak sonunun mechul olduğu kairos adı altında insanlara zangin olma vaatlerinde bulunan sistem hakkındaki görüşünüz nedir acaba?

    YanıtlaSil
  40. Hocam ekonomi alaninda bir nobel gelmiyor ne dusunuyorsunuz ekonominin matematik ayaginda zayif kapiyoruz gelba gerci uzak dogu ulkelerinden bakiyorum iktisat alanindan cikmiyor ,dusundurucu ?

    YanıtlaSil
  41. Gelir dagilimi bozuklugu ABD ekonomisini yaraticiiga ve inovosyana itigine dair varsaimlara katilirmisiniz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence içi boş bir avuntu.

      Sil
    2. ABD'de gelir dağılımı bizden bozuktur genelde, en iyi dönemi bile bizimle paralel seyreder. Ama dediğiniz ilinti biraz zorlama olabilir, daha ziyade eğitim politikalarını ve sermaye-ticaret düzenlemelerini karşılaştırmak gerekir. Amerikalılar için en önemli konu rekabet ortamını bozmamaktır, anti-tröst yasaları en sert uygulamayı orada bulur; Avrupa'daki sosyal devlet ilkesi ve bir düzine sübvansiyon da yoktur. Mühim olan rekabettir, innovasyon ve yaratıcılık için önemli bir faktördür.

      Sil
    3. ABD'de hayat başke yerlerdeki hayata benzemez. Zordur, hem de çok.

      7/24, her gün 16 saat çalışsanız dahi, mortgage masraflarınızı, en basit faturalarınızı ödemekte dahi güçlük çekebilirsiniz.

      ABD'deki insanların dünyadan haberi olmamasının en temel nedeni, şirketlerin, insanlara, sürekli para kazanmaya mecbur oldukları korkusunu yaşatıp, başlarını asla kaldıramayacakları şekilde (damızlık inek misali) çalışmaya mahkum etmektir.

      ABD'de evsizlerin çokluğu ve "bunların onların sorunu olduğu, çünkü tembel olmasalardı evsiz olmazlardı" algısı ABD kültüründe yaygındır. Lise çağına kadar okuyabilmiş bir ABD'li genç, devam edebilirse, artık borçlu bir ömüre göç eder. ABD'li şirketlerin kendi insanlarını zaptetmesinin en işlevsel yöntemlerinden biri, onları borç batağına çekip, sürekli orada debelenmelerini sağlamaktır.

      Peki Türkiye farksız mı? Elbette değil, fark ise şu:
      Türkiye gibi ülkeler, en azından, "faiz lobisi", "FETÖ", "12 Eylül" deyince aklına ABD'yi getirebiliyor, Hollywood sayesinde bile olsa ABD hakkında az-çok bilgisi var Türkiye'nin.

      Ama damızlık inek hâline getirilmiş milyonlarca ABD'li için, dünyada neler olup bittiğini takip etmek bile pek mümkün değil, çünkü "şirketlerin köleleri" yapılmışlar. Akşam işten eve döndüklerinde, yorgun argın TV'yi açtıklarında uyuyakalmadan önce, Donald Trump'ın veya Hillary Clinton'ın böğürmelerinden neler duyabilirlerse, dünya hakkında bildikleri o kadar. Eee.. ne de olsa "Yeşilçam Endüstrisi" ABD'de yok, ama Hollywood Türkiye'de var...

      ABD'nin kökü "rekabet"tir.

      90 yaşına gelmiş veteran bir ABD'li emekli, ilkokula başlamaya hazır bir yeni yetme ABD'li kadar "rekabetçi"dir. Şirketlerin tahakkümünü sağlayabildiği yegane düzendir bu "vahşi rekabetçi" ortam: Eğer evsizsen bu kimsenin sorunu değil dostum, senin sorunun. Çünkü yeteri kadar rekabetçi olmadığın için sokaklara düşmüşsün, evsiz kalmışsın dostum...

      Sil
  42. Hocam merhaba,

    Öncelikle yazılarınız için çok teşekkür ederiz. Çok faydalı bilgiler ediniyoruz sayenizde.

    Benim sorum bu yazıyla ilgili değil. Eşim ve ben aylık ücretle çalışan insanlarız. 5-6 senedir kendi çapımızda az biraz para biriktiriyoruz. Biriktirdiğimiz tüm parayla yatırım amaçlı olarak projeden bir ev almayı planladık. Ama tam biz bu planı yaparken Mehmet Şimşek ekonomi kötü gidiyor itirafında bulundu. Ekonominin kötü gittiği zaten sır değildi ama bu itiraf acaba yakın zamanda bir kriz çıkar mı korkusunu beraberinde getirdi. Kriz zamanları en doğru şeyin yabancı parada likit kalmak olduğunu biliyoruz. Ne dersiniz emlağa yatırım yapmak için sizce doğru bir zaman mı?

    Yardımlarınız ve görüşünüz için şimdiden çok teşekkürler,

    Saygı ve sevgiler,

    YanıtlaSil
  43. hocam başbakanın doğuya devlet tarafından 15 milyar tl lik yatırım yapılacağını ve kurulacak fabrikalarda üretilecek ürüne talep olmadığı taktirde devletin bu ürünü alacağını söyledi ve bir kaç gün sonra da başbakan yardımcısı kamuda tasarrufa gidileceğini, kamunun küçültüleceğini ifade etti.yine 2 gün önce başbakan ekonomide talep yaratmak için veya ekonomide canlılık sağlamak için taksit sayısının arttırıldığını söyledi ancak 2 hafta önce de ötv ye zam geldi ve zam sinyalleri de devam ediyor. taksit sayısının arttırılması yine borçlanarak tüketime dayalı bir büyümeyi sağlayacağı ancak cari açıkta meydana gelecek artışın finansmanı konusunda ülkeye fed politikasındaki beklenen değişmeden dolayı sıcak para ile karşılanamama riski düşünüldüğünde atılan bu maliye politikası ve merkez bankasının para politikası adımları hakkında ki değerlendirmenizi merak ediyorum. Teşekkürler

    YanıtlaSil
  44. Hocam merhaba,

    Öncelikle yazılarınız için çok teşekkür ederiz. Sayenizde çok faydalı bilgiler ediniyoruz.

    Benim sorum yukarıdaki yazıyla ilgili değil. Kişisel bir konu hakkında görüşünüze ihtiyaç duyuyoruz. Eşim ve ben aylık ücretle çalışıyoruz ve 5 senedir az biraz para biriktiriyoruz. Biriktirdiğimiz paralarla yatırım amaçlı olarak projeden bir ev almaya karar verdik. Tam bu sırada Mehmet Şimşek ekonominin kötü gittiğini itiraf etti. Bu bir sır değildi ama böyle bir itirafın ondan gelmesi ama yakınlarda bir kriz mi çıkacak korkusunu beraberinde getirdi. Kriz zamanları en iyisinin yabancı parada likit kalmak olduğunu biliyoruz. Sizce yatırım amaçlı olarak (içinde oturmayacağımız) projeden bir ev almak için doğru bir zaman mı?

    Yardımlarınız ve görüşünüz için şimdiden teşekkür ederiz.

    Saygı ve sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Unutmayın: Bu kriz diğer krizlerden çok daha farklı bir kriz, likit kalmak tasarrufunuzu eritebilir. Zira negatif faizlerin olduğu bir ortamda enflasyon ve büyüme bu denli düşük seyrettiği sürece eski alışkanlıkların tekrar etmesi kolay değil. Farklı yatırım enstrümanlarını - g.menkul dahil - gözden geçirerek beklenen vade-getiri uyumunu daha iyi analiz etmek faydalı olabilir. Bol kazançlar.

      Sil
  45. Hocam bir ülkede ithalatsız yapılan tüketime 100 ithalatsız yapılan yatırıma 50 dersek ve kamu harcamalarını yok sayarsak ve ihracata 20 ithalata 40 dersek (ithalatın 20 birimi tüketime 20 birimi yatırıma girsin diyelim). Bu durumda milli gelir 120+70+20-40=170 olur. Eğer biz ithalatın hiç yapılmadığını varsaysak 100+50+20=170 çıkar.
    Bu durumda ithalat rakamları milli gelire dahil olsa da ithalatın reelde milli gelirde bir değişiklik yaratmadığı sonucunu çıkarabilir miyiz?

    Bir başka sorum ise ihracat geliri emeğin mi sermayenin mi rantın mı yoksa karın geliri midir?

    YanıtlaSil
  46. Hocam Karl Marks karların azalıp kapitalizmin krize gireceği ifadesinde asıl artı değeri emeğin yaratacağını ve fazla sabit sermaye kullanımındaki artışların sabit sermayenin verimliliği düşük olduğundan artı değeri ve dolayısıyla karları düşürerek ekonomiyi krize sürükleyeceği iddiasında bulunuyordu.
    Şimdi burda Marksın dediği gibi sabit sermayenin verimliliği düşük mü yoksa Marks teknolojinin gelişmesiyle sabit sermayenin verimliliğinin artacağını gözardı mı etmiştir?
    İkinci sorum şu ana kadar dünyada yaşanan hangi krizler kar oranlarının düşmesinden kaynaklanmıştır?

    YanıtlaSil
  47. Mahfi hocam merhaba. Reel ücret düzeyini yansıtan w/p'de p arttığında emek talebi artar. Pefi firmalar emek talebini bu durumda niye artırır işçilerin reel geliri azaldığı için mi? Bu bana mantıklı gelmiyor çünkü firma sadece w'ye bakar işçi alırken ama emek arzında işçi w/p ye bakar.

    YanıtlaSil
  48. Hocam selamlar.
    1) Klasik dikotomi yaklaşımını neo-klasikler benimsemişler midir?
    2) Bizim mikro ve makroda karşılaştığımız modellemelerin çoğunu neo-klasikler mi üretmişlerdir?

    YanıtlaSil
  49. Hocam, Moody's kredi notumuzu Ba1'e düşürdü. Bu notun ekonomimize ne gibi yansımaları olacaktır ekonomik olarak büyük götürüleri olur mu?

    https://www.moodys.com/research/Moodys-Downgrades-Turkeys-Issuer-And-Bond-Ratings-To-Ba1-With--PR_354341

    http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1921899-moodys-turkiyenin-kredi-notunu-dusurdu

    YanıtlaSil
  50. Osmanlica bilmek is hayatinda isimize yarar mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Osmanlica diye ozgun bir dil yoktur. Arab betigi kullanan, Turkce, Farsca ve Arapca dillerinden olusan grameri Turkce'ye ait bir dil vardir. Osmanlinin yoneten erki Turk cogunlukta oldugu ancak halkinin buyuk cogunlugunu Araplar, onemli bir cogunlugunu da Fars'lilar (Acemler) olusturdugu icin bu dillerden oldukca fazla etkilenmis (kelime almis) bir iletisim dilidir Osmanlica. Bu topluluklar Osmanli icerisinde anlasabilirken, 1. Dunya Savasi sonrasi Ingiliz ve Fransiz milliyetci ayrilikci politikalarini uygulayabilmelerinden dolayi artik anlasamamaktadirlar, anlasmak icin Osmanlica yerine bir donem Fransizca, 2. Dunya Savasi sonrasi da Ingilizce kullanmak zorunda kalmislardir.

      Gunumuzde bu cografyada is yapabilmek icin Turkce, Farsca ve Arapca'yi ayri ayri ogrenmek zorundasiniz, her birinin is hayatinda isinize yarayacagina suphe yok, bu cografya dunyanin en eski ticaret yollari uzerindedir, onumuzdeki bin sene icinde de bu konumunu degistirmeyecegine hic supheniz olmasin.

      Sil
  51. 2014 yilinda ne olmus?

    http://www.hurriyet.com.tr/merkez-bankasindan-cok-sert-faiz-artirimi-25679037

    Yuksek faizin gelir dagilimini bozdugunu bundan daha guzel kimse aciklayamazdi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi buraya 2014 yılında olan başka bir olayı yazsam neden sonuç ilişkisi hemen kurulmuş mu oluyor :D 2014te Erdoğan cumhurbaşkanı oldu ondan bozulmuştur gelir dağılımı, Erdoğan'ın seçilmesinin gelir dağılımını bozduğunu bundan daha iyi kimse açıklayamazdı. Yersen :):):)

      Sil
    2. Yuksek faizin serveti fakirden zengine aktardigi, gelir esitligini bozdugu zaten bir bilinen bir gercektir. Bunu tartisan kaldi mi bilmiyorum. Ama 2014 yilindaki etki net goruluyor.

      Sizin hipotezinize bakarsak, 2014 secimleri Agustos ayinda yapildi, etkisinin 2015'de gorulmesi daha dusuk bir ihtimal, faiz arttirimi 2014 ocak ayinda yapildi yani 2015'e etkisi tam olmus olmali.

      Sil
  52. http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1921899-moodys-turkiyenin-kredi-notunu-dusurdu

    Milli iradeye saygisiz Moodys AKP iktidarinin kredi notunu indirdi. AKpli yoneticiler panikte.yine dis gucler safsatasina faiz lobisine saldiracaklar

    YanıtlaSil
  53. bu kis komunizm gelir mi

    YanıtlaSil
  54. Hocam merhabalar yazılarınızı dikkatle takip ediyorum. Hem ders niteliğinde hemde güncel anlamda yazılar yazıyorsunuz. Beğenerek okuyorum. Bir soru sormak istiyorum Türkiyenin nüfüsü yaklaşık 75 Milyon TÜİK'in yaptığı anket sayısı ise 23.676 hane halkı merakımdan soruyorum. Bu kadar nüfüsa bu kadar anket yapılarak bulunan sonuçlar doğrumudur. Bu 23.676 hane halkında 75 milyon nüfüsmü yaşıyor sadece?

    YanıtlaSil
  55. Sayın hocam,
    Amerika'da SEC'e kayıtlı 9 derecelendirme kuruluşu bulunuyor. Bunlardan Fitch ve JCR'nin Türkiye kredi notu hali hazırda yatırım yapılabilir seviyede. Bu dogrultuda bir çok fon halen Türkiye'yi yatırım yapılabilir olarak gorebilmekte. Türkiye'nin iki kurumdan yatirim yapilabilir seviyesi olmadığı sebebiyle fonların çıkışı olacak yorumu tamamen gerçekçi olmuyor. Halen Amerikan sermaye piyasasi tarafindan kabul goren iki kurumdan yatirim yapilabilir nota sahibiz. Yanlış mı düşünüyorum, degerli yorumlarınızı rica ederim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı