Endüstri 4.0

Devrim ve üretim yapısında devrim
Devrim, bir toplumun yaşamında önemli işlevi olan kurumların hızlı ve geniş kapsamlı bir biçimde kökten değiştirilmesi ya da yenileştirilmesi, yeniden biçimlendirilmesi ya da belli bir alanda birdenbire gerçekleşen kökten değişiklik olarak tanımlanıyor. Devrimler sosyal ve kültürel alanlardan üretime dönük ekonomik alanlara kadar her alanda ortaya çıkabiliyor. Yukarıdaki tanımdan gidersek bazen devrimlerin belirli bir evrim süreciyle iç içe geçerek geliştiğini görüyoruz. Mesela birinci sanayi devriminden ikinciye geçiş birdenbire olmuş bir devrim değil. Bu iki devrim bir arada bir süre yaşadıktan birlikte var olduktan sonra ilki ortadan kaybolmaya yöneliyor ve onun sistemleri yerine ikincinin sistemleri geçiyor. Buna karşılık mesela Fransız devrimi çok daha kısa bir sürede gerçekleşmiş ve daha ani ve kökten değişikliklere yol açmış görünüyor.

Dünya, bugün, Hannover 2011 Fuarında Almanların ortaya attığı Endüstri 4.0 deyimiyle tanımlanan yeni bir sanayi devrimini konuşuyor.   

Üretim alanında şimdiye kadar biri tarım kesiminde üçü sanayi kesiminde olmak üzere 4 büyük devrim yaşandı. Önce kısaca bunlara bir bakalım.

Tarım devrimi ya da neolitik devrim
İnsan, M.Ö.10 binlere, bir başka deyişle neolitik döneme,  gelinceye kadar avcı ve devşirici olarak yaşadı. Vahşi hayvanları eti ve postu için avladı, yabani meyveleri devşirip yedi. Ürettiği tek şey hayvan öldürmeye ve kendini savunmaya yarayan taştan yapılma ilkel silahlar ve üşümemek için giydiği ilkel kıyafetlerdi. Bunun dışında yalnızca bir tüketici konumundaydı. Doğaya hiç bir şey katmıyor, yalnızca doğanın verdiklerini alıp tüketiyordu. M.Ö. 10 binlerde insanın ilk kez yerleşik yaşama geçerek, tarım yapmaya ve hayvan yetiştirmeye başladığına ilişkin izler var. Çatalhöyük ve Hacılardaki kalıntılar, insanların buralarda yerleşip kentler kurduklarını, bitkileri ehlileştirerek tarımsal üretim ve hayvanları evcilleştirerek hayvancılık yapmaya başladıklarını gösteriyor. İnsanın tüketicilikten üreticiliğe geçişi çok büyük bir ekonomik devrimdir. Bu devrimin sonraki devrimlerden çok önemli bir farkı var: İnsan ilk kez tüketicilikten üreticiliğe geçmiş bulunuyor. Buna ‘tarım devrimi’ ya da ‘neolitik devrim’ adı veriliyor. Bana sorarsanız bu devrimin adı ‘üretime geçiş devrimi’ olmalıydı. Çünkü bunun ötekilerden ayırt edici farkı insanın üretime başlamasıdır.

Birinci sanayi devrimi ya da Endüstri 1.0
1712 yılında Thomas Newcomen yeni bir tür buhar makinesi geliştirdi. Bu makinenin pistonu bir zincir yardımıyla bir kaldıraca, kaldıraç da su tulumbasına bağlanmıştı. Piston silindirin en üst noktasında iken silindirin içine gönderilen soğuk su buharı yoğunlaştırılıyor, böylece atmosferik basınç pistona aşağıya doğru kuvvet uyguladığında su madenden yükseliyordu. 1764 yılında bozulan Newcomen makinelerinden birini onaran James Watt, bu makineyi geliştirerek iki odalı ve supaplı hale getirdi. Bu odalardan biri sürekli sıcak, diğeri soğuk tutuluyordu. Watt 1781 yılında yeni mekanik aksamlar ekleyerek makineyi iyice geliştirdi.

Bu yeni katkıyla buhar makinesi sanayiye uygulanabilir hale geldi. Bu şekilde geliştirilmiş buhar makinesinin 1700’lerin son bölümünde dokuma tezgâhlarında kullanılmasıyla üretim sürecinde çeşitli aşamaları tamamlayacak biçimde birbiriyle bütünleşmiş bir düzene geçilmesi birinci sanayi devrimi olarak kabul ediliyor. Tekstil sanayiinde başlayan bu değişim başta kimya sanayii olmak üzere diğer sanayi dallarına hızla yayıldı. Demiryolu ağının yaygınlaşması bu devrimin de yaygınlaşmasına yol açtı. Endüstri 1.0 üretimin makineleşmesi ve elde edilen ürünlerin demiryolu ağlarıyla tüketim merkezlerine taşınması olarak tanımlanıyor.

İkinci sanayi devrimi ya da Endüstri 2.0
İkinci sanayi devrimi, üretim sistemlerinde elektriğin kullanılması ve elektrik gücünün montaj hatlarına kumanda etmesiyle ortaya çıktı. Elektrik gücüyle hareket eden üretim hattı ilk kez hayvan kesim işlemleri için ABD’de mezbahalarda kurulan sistemlerle başladı. Ama sistemin asıl uygulanışı Ford Motor Fabrikalarında kurulan seri üretim hatlarıyla oldu. Ford Motor Fabrikalarının otomobil üretiminde uyguladığı bu sistem, üretim ölçeğinin büyütülebilmesine ve dolayısıyla maliyetlerin ve fiyatların ucuzlamasına yol açtı. Bu fabrikalarda uygulanan teknikler o zamana kadarki iş yönetim modellerinin de yeniden yazılmasına yol açtı. Bu devrimin yarattığı ekonomik verimliliğin yaygınlaşmasında karayolu ağının yaygınlaşması önemli rol oynadı. Endüstri 2.0 üretimin makineleşerek seri üretime geçilmesi ve üretilen malların demiryolunun yanı sıra karayolu ağıyla da tüketim merkezlerine ulaştırılması olarak tanımlanıyor.

Üçüncü sanayi devrimi ya da Endüstri 3.0
1970’lere girerken algılayıcılardan alınan bilgiyi, bir program çerçevesinde iş elemanlarına aktaran mikroişlemci tabanlı programlanabilir mantık devresi geliştirildi. Ve bu sistemin üretim sistemlerine uygulanmasıyla üretim sisteminin otomasyonu mümkün oldu. Bu gelişme üretime insan katkısını oldukça düşürerek hatayı da minimize etti. Böylece 1970’lerin başından günümüze kadar gelen yeni bir sanayi devri başlamış oldu. Bu dönemde bilgisayar kullanımı, akıllı telefonlar, internetin yaygınlaşması üretimi her yönüyle geniş biçimde etkiledi ve biçimlendirdi. İletişim ve ulaşımdaki gelişmelerle, ticaret ve endüstri küreselleşti. Endüstri 3.0 üretimde insan emeğinin en aza indirilmesi ve üretimin otomasyonu olarak tanımlanıyor.
Buraya kadar saydığım devrimlerin iki özelliği var: (1) Devrimler arasındaki süreler kısalıyor. Tarım devrimi ile ilk sanayi devrimi arasında yaklaşık 12 bin yıl süre geçti. Endüstri 1.0 ile 2.0 arasındaki süre yaklaşık 80 yıldır. Bu süre Endüstri 2.0 ile 3.0 arasında 120 yıl, Endüstri 3.0 ile 4.0 arasında 70 yıldır. (2) İnsan emeğine ihtiyaç azalıyor. Her bir sanayi devrimi üretim yapılırken bir önceki üretim sistemine göre insan emeğine olan ihtiyacın daha da azalmasını sağladı.  
Yeni bir sanayi devriminin eşiğindeki dünya: Endüstri 4.0
Dünya ekonomisinin küreselleşmesi en açık etkisini iki alanda gösterdi: (1) Sermaye akımlarının serbestleşmesi, (2) Üretimin yer değiştirebilmesi. İlkinin sonucu olarak sermaye, en çok para kazanabileceği alanlara ve yerlere gitmeye başladı. İkincinin sonucu olarak da üretim en ucuza gerçekleştirilebileceği yerlere kaydırıldı. Üretimin en ucuza yapılabileceği yerler, ucuz emek ve sağlanan vergi kolaylıkları nedeniyle başta Çin olmak üzere Uzakdoğu ülkeleriydi. 1980’lerden başlayarak ABD ve Avrupa sermayesi üretim merkezlerini bu ülkelere kaydırdılar. Çin ve diğer Uzakdoğu ülkeleri bir süre Amerikalı ve Avrupalı firmaların üretim üssü olarak çalıştı. Halen de bu şekilde çalışmaya devam ediyorlar. Ne var ki artık bu ülkeler bu ürünleri kendileri de yapmaya yöneldiler. Çin ve diğer Uzakdoğu ülkeleri, yavaş yavaş başkaları için üretim yapmaktan çıkmaya ve kendi markaları altında üretim yapmaya başladılar. Bugün yalnızca Çin mallarını satan çok sayıda internet satış sitesi var.
Aşağıdaki tablo 2006 ile 2011 yılları arasında sanayi malı satış gelirlerindeki değişimi gösteriyor (milyar USD, Kaynak: Ali Rıza Ersoy: On the Way to Industry 4.0, March 2016)
Ülke
2006
2011
Değişim (%)
Euro Bölgesi
550
620
13
ABD
280
280
0
Almanya
190
220
16
Rusya
10
15
50
Çin
170
580
241

Tablo bize Çin’in sanayi malı üretiminde sergilediği çarpıcı gelişimi gösteriyor. Alman hükümeti bu gelişme üzerine Doğu’nun Batı’yı geçtiğini ve aranın hızla açılmakta olduğunu görerek 2011’de Hannover Fuarında Endüstri 4.0’ı gündeme getirdi.
Endüstri 4.0; asıl olarak imalat sanayiinde bilgisayarlaşmanın en üst düzeye çıkarılması ve dolayısıyla üretimin yüksek teknolojiyle donatılmasını hedefleyen bir yaklaşım. Burada üç temel amaç güdülüyor: (1) Üretimde insan emeğinin en aza indirilmesi ve bu yolla üretimdeki hataların ortadan kaldırılması. (2) Üretimin en üst düzeyde esnekliğe kavuşturulması ve bu yolla tüketiciye özel ürün yapabilme imkânının elde edilmesi. (3) Üretimin hızlandırılması.
Bu amaçlara ulaşıldığında Çin ve diğer Uzakdoğu ülkelerinin ucuz emekle elde ettikleri rekabet üstünlüğü ortadan kalkacak. Üreticiyle tüketicinin anlaşması çok daha kolay olacak. Örneğin beyaz boya üzerine siyah puanlı desenleri olan bir otomobil isteyen tüketiciye, aşağı yukarı aynı fiyat kalıpları içinde kalınarak, özel üretim yapılması mümkün olacak. Üretim hızlanacak ve bu yolla siparişin beklenme süresi son derecede azalacak.
Almanya tarafından ortaya atılmış olsa da bugün ABD ve diğer Avrupa ülkeleri de Endüstri 4.0 üzerinde ciddi çalışma yapıyorlar.
Sanayi devriminin Osmanlı devleti üzerindeki etkileri
Nüfusu ve doğal zenginlikleriyle Osmanlı Devleti Avrupa malları için önemli bir pazar niteliği taşıyordu. Sanayi Devrimi sonrasında Avrupa’da ortaya çıkan arz fazlası üretim, kapitülasyonların da varlığından yararlanarak Osmanlı pazarlarını istila etmeye başladı. Sanayi devriminin yarattığı bu gelişmeden olumsuz yönde etkilenmemek için Osmanlı Devleti’nin gümrük vergilerini artırması ve Avrupa mallarına karşı yerli sanayiyi koruması gerekiyordu. Ne var ki kapitülasyonlar ve çeşitli antlaşmalar bu konuda adım atabilmek için önemli bir engel oluşturuyordu. Dolayısıyla sanayi devrimi, Osmanlı Devletini ve sanayisini olumsuz yönde etkiledi.

İngilizler mevcut haklarla yetinmediler Osmanlı Devleti’nin uyguladığı ticaret yasaklarını kaldırtmak için çeşitli baskılar uygulamaya başladılar. Bu çabaları 1838 Ticaret Antlaşmasıyla sonuçlandı. Serbest ticaret hakkını elde eden İngilizler, Osmanlı pazarlarına mallarını rahatça soktular. Bu antlaşma daha sonra Avrupalı devletlere de yaygınlaştı ve Osmanlı devleti bir yarı sömürge konumuna geldi.

Türkiye’nin sanayi devrimindeki yeri
Osmanlı devletinin sanayi devrimine girememesinin temel nedeni Rönesans ve Reformun getirdiği aydınlanmaya ve dolayısıyla bilimsel atılıma girememiş olmasıydı. Türkiye, cumhuriyetin kurulmasından sonra Atatürk devrimleriyle aydınlanma dönemine girdi ve yavaş yavaş açığı kapatmaya yöneldi. Cumhuriyetin ilk yıllarında kamu iktisadi teşebbüslerinin atılımlarıyla başlatılan sanayileşme hareketi sonraki yıllarda özel kesime de yayılarak ve hızlanarak ilerledi. Türkiye, bir tarım ekonomisi olma konumundan sanayi ve ticaret ekonomisi olma konumuna geçti. Günümüzde Türkiye’nin ihraç ettiği ürünlerin yüzde 80’i sanayi ürünü olmakla birlikte bu ürünlerin hala yalnızca yüzde 3’ü yüksek teknoloji içeren mallardan oluşuyor. 

Bugün Türkiye’nin Endüstri 2.0 ile 3.0 arasında bir yerde olduğu kabul ediliyor. 

Endüstri 4.0 eşiğinde Türkiye
Sanayi devrimini sonradan yakalamış olmak bugün için büyük bir kayıp değil. Ama sanırım Endüstri 4.0 diye adlandırılan yeni devrimi kaçırmanın maliyeti çok yüksek olacak. Endüstri 4.0 eşiğinde iki mesele var. (1) Endüstri 4.0 uygulamasının gerektirdiği robotları yapmak. (2) Yapılmış robotları satın alıp üretimi bunlarla yapmak.

Bizim için geçerli konu ikinci başlıktaki konu. Yani, biz Almanya’da veya ABD’de ya da bir başka gelişmiş ülkede yapılmış olan robotları ve dijital makineleri satın alıp üretim tesislerimize monte edeceğiz. Bunların çalışma programlarını da (yani softwarelerini) satın alacağız, bu programlarla o robotların çalışmasını sağlayarak üretim yapacağız ve ürettiğimiz ürünleri satacağız. Yani bizim açımızdan Endüstri 4.0, bu devrimin gerektirdiği makine, robot vb gibi araçları veya bunların çalıştırılmasına yarayan programları yapmak değil, bunları satın alıp kullanarak gerekli üretimi yapmak olacak. Kuşkusuz asıl parayı o makine ve robotları yapanlarla o programları yazanlar kazanacak. Bu makineleri, robotları ve programları alıp üretimi bu yöne kaydırmayı başaranlar da kazanacak. Çünkü anlaşılan o ki bir süre sonra bu yeni sanayiyle üretim yapan birimlerle eski sanayiyle üretim yapan birimler arasındaki fark terziyle konfeksiyon arasındaki fark gibi olacak.

Türkiye açısından bu devrimin dalgalarına hazırlanmak gerekiyor. Bu açıdan birkaç önerimi sıralamak isterim: (1) Sanayi odalarımızın önderliğinde yüksek kalitede eleman yetiştiren bilim liseleri kurulmalı. Bu liselerde öğrenciler bir yandan bu yeni sanayiye, bir yandan da onun gerektireceği programları kullanmaya adapte olacak şekilde yetiştirilmeli. Türkiye artık vakıf üniversiteleri yerine vakıf bilim liseleri kurmalı, devlet bunları teşvik etmeli. Bu okullarda üniversitelerin teknik alanlarında ders veren hocalar ders vermeli. Devlet, bu okullarda okuyacak öğrencilere burs vermeli. (2) Üniversitelerde bilim dallarına dönüş yapılmalı. İktisadi İdari Bilimler Fakültelerinde kontenjanlar hızla düşürülmeli. Çünkü bu bölümlerden mezun olanlara duyulacak ihtiyaç bu yeni devrimle hızla azalacak. Yeni düzende muhasebecilik, insan kaynakları uzmanlığı, işletmecilik gibi mesleklerin çoğu büyük ölçüde bilgisayar programları yoluyla yapılacak ve insana olan ihtiyaç azalacak. Biz bu bölümlerden bu kadar çok sayıda öğrenci mezun etmeye devam edersek bu mezunlar çalışacak iş bulmakta giderek daha fazla zorlanacaklar. (3) Endüstri 4.0, aksine bütün iddialara karşın ister istemez işsizliği artıracak bir devrim. Robotlarla çalışan üretim birimlerinde mavi yakalılara ihtiyaç azalacak. Bu yeni oluşumda ancak program yazabilen, robotları ve makineleri yapabilen insanlarla programları kullanabilen insanlara yer olacak. Diğerleri sanayiden hizmetlere kaymak durumunda kalacak. O nedenle bu büyük dalgayı karşılayabilmek için geleceğin toplumuna yönelik eğitim değişikliğine gidilmesi gerekiyor. (4) Endüstri 4.0'a geçişle birlikte ortaya çıkacak işsizliği azaltabilmek için tarım ve hayvancılık politikalarını, bu alanlarda üretimi ve verimliliği artıracak biçimde ele almamız gerekiyor. Esasen o alanlarda da genetik biliminin gelişmesi ve uygulanması sonucu birçok devrim peş peşe geliyor. Yani yalnızca sanayi devrimi değil tarım ve hayvancılık devrimi de güncelleniyor. Tarım ve hayvancılık alanında Türkiye bırakın ileri gitmeyi geri gitmiş bulunuyor. Endüstri 4.0'ın yaratacağı işsizliği azaltmak ve yeni tarım ve hayvancılık devrimine ayak uydurabilmek için bugünden tarım politikamızı baştan aşağıya ele almamız gerekiyor. (5) Bütün bunları yapabilmek için başımızı inşaattan kaldırıp çevremize bakmamız gerekiyor. Sanırım yenilenme inşaata odaklanmış gözlerimizi çevremize çevirmekle başlayacak. İlk adım bu. 

Türkiye’nin bir kez daha sanayi devrimini kaçırmamak ve onun etkilerinden olumsuz olarak etkilenmemek için ve binlerce yıl önce bu topraklarda başlamış olan tarım devriminde bugün yaşanan güncellenmeyi yakalayabilmek için eğitimde mutlak surette bilime yönelik reforma gitmesi gerekiyor. Bugün için Türkiye’nin önündeki en önemli yapısal reform olarak bu değişim uzanıyor. Sorgulayan, araştıran, analiz yapabilen bir kuşak yetiştirmek için yeterince geç kaldık. Bundan sonra kaybedilecek tek bir saniyemiz bile yok.     

Yorumlar

  1. Hocam merhaba,
    Yazdıklarınızda kendi adıma karışık bulduğum bir iki noktayı sormak/konuşmak istediğim için yazıyorum.

    Türkiye gibi Ar-Ge konusunda sıfırın altında deneyime sahip bir ülkenin (ne yazık ki ülkemizdeki firmaların bilançolarında Ar-Ge altında gösterdiği harcamaların hepsi, en kibar bakış açısı ile Ür-Ge sınıfında) bir devrimi yakalaması ne şekilde olabilir ? Örnek olması açısından: Atatürk, yaptığı devrimlerin hiç bir temelini anlamıyor olsaydı ve sadece kanunları "ithal" ederek devleti öne çıkartmaya çalışsaydı sanırım sadece ülkece batmamış olurduk.

    Bahsettiğiniz robotların ve yazılımlarının üreticisi olan ülkeler, iyimser bakış açısı ile sürekli olarak aramızdaki mesafeyi korumayacaklar mı ? Bir devrimi geriden takip ettiğinizde, yakalamış olmak yerine sadece benzer bir çağda yaşıyor olarak nitelendirilmez misiniz ?

    Ülkemizdeki, Sakıp Sabancı'nın bir üniversite konuşmasında belirttiği "Ne Ar-Ge'si ? Lisans parasını bastırır üretime geçerim" fikri, bahsettiğiniz devrime sadece şeklen katılabilecek ama ruhen 20. yy'da kalmış ve yok olmuş olması gereken bir yönetici kesimi ile birlikte ne derece devrime izin verebilecektir ?

    Ülkemizdeki büyük teknoloji firmalarımızın fikri haklar bölümleri, kendilerine açılan patent davalarından kurtulmanın yollarını ararken, yöneticileri de "biz follower'ız, riske girmeyelim" gibi garip cümleler kurarken, yön veren sınıf kendisine benzer kişileri alarak, yönümüzün aynı kalmasına sebep olmayacak mıdır ?

    Son olarak, fikir üretmeye bu derece uzak kalmış bir sanayi ne şekilde dönüşebilir ? Bütün bu yöneticilerin ve firmalarının batmaları ve yeniden yapılanmaları, endüstri devriminin ruhu olan Ar-Ge'yi anlamamıza bizi yaklaşık olarak bir yüzyıl kadar yaklaştırmaz mı (adım adım bilgisizliğimizde yok olacağımız yere) ?

    Biraz uzun oldu, ama fikirleriniz için şimdiden teşekkürler.

    (Ufak bir not olarak; yazdıklarımı Elektronik Mühendisliği mesleğim ve bazı firmalarla olan deneyimlerim ve yurtdışındaki firmalarla ilgili bilgim üzerinden yazmaktayım)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dedikleriniz çok doğru ve yerinde saptamalar ama sanırım artık oraları geçiyoruz. Yani bu eğitim düzeyiyle artık bu yeni teknolojiyi kullanabilecek elemanlarımız bile olmayacak. Eskiden biz makineleri alıp onları kendi mühendislerimizle, teknik adamlarımızla işçilerimizle yönetiyorduk. Şimdi o adamları da ithal etmek zorunda kalacağız.

      Sil
    2. Eren bey "Türkiye gibi Ar-Ge konusunda sıfırın altında deneyime sahip bir ülkenin" neye dayandırıyorsunuz anlamak güç, Rahmetli Sabancı'nın vaktine göre doğru sözünü bugüne almak anlaşılır değil, Türkiye'nin bu konuda sorunları olduğu inkar edilemez ama Sanayileşme Derneği başkanı olarak, Makina mühendisi olarak diyorum ki ümitsizlik değil gerçek projeler sunmak lazım.

      Sil
    3. İsmail bey merhaba,

      İlk olarak ümitsiz geldiyse yazdıklarım yanlış ifade ettiğim için olmalı, çünkü ümitsiz değilim. Sadece çözümün daha çok suyun taşı şekillendirmesi gibi yumuşak ama sürekli hareketlerle değil de, artık biraz daha deprem gibi bir şeyle olması gerektiğine inanıyorum. Şu andaki yöneticilerimizin çok zararlı (kasten değil, sonuç olarak) olduklarına inanıyorum.

      "Vaktine göre doğru" ifadenize katılamıyorum, çünkü vaktine göre doğru yatırımlar yapan bütün büyük özel firmalarımız, mühendisliğin nasıl bir şey olması gerektiğinden uzaklaşıp, mühendislerden, bilgili teknisyenler ya da yöneticiler yarattılar (ucuza iş gücü arayan yöneticiler ne yazık ki)...

      Ar-Ge olarak sıfırın altında olma konusunda ise, Türkiye'de yapılan ilkler arasında bulunan görüntü işleme IC'sinde algoritma tasarımcısı olarak bulunmam, NEC firmasına tasarlamış olduğumuz algoritmaları fikri hak olarak satılmış olması ve bunlara benzer deneyimlerim var. İyi yönde olması gereken bu deneyimlerim sonucunda gördüğüm, tasarımı yapabilen ve uygulamaya yönelik projelerini hem kendi koyup (ürün fikrini geliştirip) hem de teknik problemi çözen bir çalışan gruptan nasıl yararlanacağını bile bilemeyen bir firma kültürümüz var (eski firmam ve başka firmalardan gördüğüm). Grubumuz dağılırken, iş arkadaşlarımın çoğu yurtdışında gerçekten alanında dev sayılabilecek firmalara gittiler (ARM, Qualcomm vs. gibi). Bu seviyedeki mühendislerin ve eğitimli kişilerin, ülkemizde kalmayı seçmişlerken ve katma değer üretirlerken kaybetmek ve ülkesini terkettirmek, Ar-Ge konusunda "eksi" olmak anlamına geliyor benim için, diğer bir deyişle, olana da zarar vermiş oluyorlar (Yoksa Ar-Ge olarak nitelendirilebilecek Ür-Ge yatırımlar dahil olmak üzere, GSMH %si olarak Almanya gibi gelişmiş ülkelerin yarısından bir parça azız ama dünya üzerinde bir yerimiz var) .

      Ümit konusunda ise, halen teknik bilgi ve deneyimim olduğu konuda, yurt dışından ürün ithal edip destek vermek yerine, yenilikçi çözümler vermek için eski iş arkadaşım ve şu anki ortağımla beraber çaba gösteriyoruz ve gerçekten yenilikçi projelerle firmalara gidiyoruz. Ülkemizde mühendisler ve üreten insanların ümitli olması gerektiği konusuna katılıyorum, ama onlar zaten ümitli (başka bir ülkeye gitmediklerinden ötürü ne de olsa çok rahat gidebiliyorlar), yönetici sınıfımız ise çok ayrı bir konu ne yazık ki...

      Sil
    4. Güven Sak'ın Ferit Şahenk (Harward Mezunu) üzerinden yazdığı "Bir Harward Mezunu neden kebapçılık yapar?" yazısını okumanızı ve ar-ge yatırımlarınızı desteklemek üzere bütçenize göre dönerci kebapçı vs açmanızı öneririm.

      Sil
    5. Eren S bey yazdıklarınızı okudum ve Yöneticiler konusunda tamamen diğer konularda genelinde hemfikiriz.

      Sil
    6. Eğitim tarzını ve şeklini değiştirerek başlayalım ve bu değişiliklere toplum olarak inanalımda biz batı ile aradaki mesafeyi hızla kapatırız. O zaman bunu nasıl başardığımıza kendimiz de hayret ederiz. Unutmamak gerekirki her başlangıç zordur. Tecrübeyle sabit

      Sil
  2. Hocam çok güzel bir İktisat Tarihi yazısı olmuş. Özgün analizler için teşekkür ederiz.

    YanıtlaSil
  3. hocam iyi bir üniversitede işletme üçüncü sınıftayım. henüz uzmanlaşacağım alana da pek karar veremedim. yol yakınken bilgisayar mühendisliği mi okuyayım? finans alanında makine tehlikesi var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence buraya kadar gelmişsiniz bunu bitirin sonra ötekini de okuyun.

      Sil
  4. Sayın hocam,
    Önerinizde ve Türkiye'nin şu an içinde bulunduğu aşama için eleştiri yapmak isterim.
    Yazınızda yeni endüstride kullanılacak robotları ve yazılımları üretmeyip bu robotları ve yazılımlarını satın alarak yolumuza devam etmeliyiz diyorsunuz.
    Bu yaklaşım gerçekçi bir yaklaşım fakat bu robot ve yazılımları üretebilecek eğitimin verilebilmesiyle bu konuda yetenekli olan öğrencilerin yetiştirilmesi mümkün olacaktır.
    Bu en az bu iki üretim imkanının kullanılması kadar önemlidir. Türkiyenin şuan 2.0 ile 3.0 arasında kalmasının nedeni bu değil midir?

    Halı üretiminde kullanılan makineleri dışardan milyon dolar ile getirirken, bu makinelere lazım olan çiplere ve diğer parçaları, bu makineler ile üretilen bir tır ürün ile takas ederek elde edebiliyoruz.

    Bu makineleri üretebilecek ağır sanayiye, bilgisayar yazılım teknolojisine sahip olsak bu kaynaklar ülkemizde kalacaktı.

    İdari bilimler okuyupta devlette nasıl yer bulacağız çabasında olan bireylerin üretim gibi zorlu aşamaları tercih edeceğini düşünmek biraz zor bunun için önemli teşvikler gerekir. Rahata alışmış bir topluma stres biraz ağır gelir sanırsam.

    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu eğitim sistemiyle gidersek sanırım 20 yıl içinde işsizlik bugünkünün bir kaç katına çıkacak. Buna sadece sosyal bilim okuyanlar değil mühendislik okuyanlar da dahil. O zaman rahat kalmayacak.

      Sil
    2. Mahfi Eğilmez hocam, sorun eğitimden çok hayalgücü eksikliğinden kaynaklanıyor, hayali varsa ürünü üretmek/ürettirmek zor değil asıl olan hayalgücü dolayısıyla algoritmasıdır. Türkiye'de en büyük sorun hayalgücü kurulacak bir atmosferin olmaması, dün deterjan üretim makina IoT projesinin hayalini kurarken Silopi'deki iki çocuk haberini gördüm ve bu dünya ve amacı boş dedim, emin olun diyen tek kişi ben değilim

      Sil
  5. Mahfi Bey merhaba,
    Gelişmiş ülkeler bu geliştirmekte oldukları teknolojileri satarlar mı? Belki bir şehir efsanesi ama hep söylenir daha üstün bir teknoloji elde edilmeden eldeki teknoloji satılmaz diye.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bugünkü gibi olacak. Satacaklar ve daha iyisini yapmakla uğraşacaklar. Akıllı telefon gibi düşünün.

      Sil
  6. THIS IS MENTAL POWER.
    Bugün bilindiği haliyle çok daha karmaşık sistemleri yönetebilen bir fabrikanın oluşturulabilmesi için bilişim, yerleşik sistemler, üretim, otomasyon tekniği ve makine mühendisliği alanlarındaki inovasyonlar bu yeni sürecin gelişimini desteklemektedir.
    Mobil cihazlar veya araçlar “akıllı” hale gelmekte Bu aynı zamanda gelecekteki fabrikalarımız için de beklenebilir ve görülebilirdir.
    Fabrikaların belli bir hedefe yönelik olarak tamamen otomatik hale getirilmesi, iş yükünü adım adım makinelere devredecektir.
    “Akıllı” ürünler ve üretim teçhizatı, ağa bağlı olacak ve ürünün fikir aşamasından, Ar-Ge, tedarik zinciri ve imalata kadar tüm süreci kontrol edecektir. Bu da toplamda daha verimli bir üretim yapılmasını sağlayacaktır.
    Ürünlerin son müşterilere teslimi, satış sonrası hizmetleri ve ürün geri dönüşümünü de kapsamaktadır. Değer zincirindeki tüm bileşenlerin gerçek zamanlı olarak bir araya getirilmesi ve bunlarla ilgili önemli bilgiler, büyük veriyi oluşturmaktadır.
    Şirket içerisinde ve şirketler arasında gerçek zamanlı kendi kendini yönetme ve optimize etme yeteneğine sahip insanlar ve sistemler tarafından yeni bir dinamik ortam oluşturulmuştur.Mavi ve beyaz yaka yerini dijital yaka alırken,Yöneticiler yerini yapay zekaya bırakacaktır.Veri madencilerinin algoritmaları önünde yatırımcılar sıra olacaklar.
    Bu, İnternet’in akıllı makinelerle, sistemlerle ve süreçlerle birleşmesini sağlayarak daha gelişmiş bir ağ oluşturacaktır. YENİLEŞİMCİ ORGANİZASYONLAR yeni ekonomini lideridir.YENİLEŞİM MÜHENDİSLİĞİ düşünceden ürüne paradigma kaymasıdır.Diğer üç devrimi kaçırdık.Bu sefer sanayi 4.0. farkındayız. Her yer de sanayi 4.0. konferansları. Sanayi 4.0. teknoloji yol haritası hazırlanıyor. Eğer başta otomotiv sanayi, elektronik sanayi ve beyaz eşya sektörü dijital dönüşümü kısa sürede tamamlayarak sanayi 4.0. entegre olmaz ise ülke de no ford, kalır ne fiat ne toyota ne bosch ne siemens ...eğer İNOVASYON EKONOMİSİ ne uyum sağlayamaz isek ne AB ne de ABD için mavi-beyaz yakanın bir anlamı kalır. Önerileriniz çok değerli hocam. MAKRO EKONOMİSTLER artık sanayi 4.0. konusuna hiç değil ise DAVOS kadar ilgi göstermeli. saygılar www.cahitgunaydin.com innovate or evaporate

    YanıtlaSil
  7. Valla ben Avcilik yapiyorum beni etkilemiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de Toplayicilik yapiyorum.

      Sil
    2. Ben de Muz Cumhuriyeti'nden bildiriyorum. Biz beleşçilik yapıyoruz.

      Sil
  8. Sayın Hocam;TR'de trafik düzeltilmediği sürece istediğiniz imkanı,eğitimi vs. verin ,bu trafik kaosuna neden olan kafa ile endüstri 4.0 olmaz.Endüstri 4.0 yeteneği kazanacak olan birkaç bin insanda bu kaosta kahrolup yurt dışına kaçar.Önce ahlaklı ,saygılı,vicdanlı,analitik düşünme yeteneği olan nesiller yetiştirmemiz gerek.Bu ancak ve ancak eğitim ve disiplinle başarılabilir.Döndük geldik gene yapısal reformlara.

    YanıtlaSil
  9. Beklediğim yazıydı kaleminize sağlık Özgür Demirtaş hoca da üzerinde duruyor bu konunun pisa sonuçları ortadayken ne kadar ümidiniz var hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Pisa sonuçları yanlış eğitimin bizi getirdiği noktadır. Derhal değiştirilmesi gereken bir eğitim sistemimiz var.

      Sil
    2. Hocam, pisa sonuçlarının eğitim sistemimizin bir başarısı olduğunu görmemiz gerekiyor. Osmanlı hiç eğitmedi, TC soru sormayan araştırmayan bir nesil hedefledi, sonuç ortada.

      Sil
  10. Endüstri 4.0 konusunda politikacıların karar mekanizması olarak rolü nedir? Üreticiler tek başına bu devrime geçebilirler mi? Devlet teşvikleri nasıl olması gerekir sizce? Ya da devletçi politikaların bir yararı olur mu, tüketici liberal bir anlayışta nasıl ilerler hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Devletin hızla bu alanda bir politika oluşturması gerektiğini ve mesela teşvikleri artık tamamen bu alanda kullanması gerektiğini düşünüyorum.

      Sil
  11. 19.yy İngilteresinde sanayi devrimi sonucu işini kaybeden tekstil işçileri Ned Ludd isimli bir gencin ardında toplanarak fabrikaları basmış ve yeni üretim araçlarına zarar vermişlerdi.

    https://en.wikipedia.org/wiki/Luddite
    linki açamayanlar şuraya linki kopyalayıp siteye girebilir
    http://unblocksites.co/


    4.0. nasıl bir sonuç getirecek bilmiyoruz gerçi ama ne kadar reform yaparsak yapalım birilerinin işini kaybedeceği kesin. Bakalım bu istihdam dönüşümü nasıl bir sosyal değişimi beraberinde getirecek.


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazmayı unuttuğum iki örneği eklemek istedi.
      4.0. konusunda bilindiği gibi merkez ülke Almanya. Şimdilik başı çeken şirketler ise Bosch ve Adidas.

      Yani üretim bantlarına dair bilgileri şuralardan görebilirsiniz:
      http://www.ispo.com/en/trends/id_77829550/adidas-speedfactory-fully-automated-shoe-production.html
      https://www.youtube.com/watch?v=GKhSTjraHlU



      Sil
    2. Kısa vadede nasıl bir sonuç doğurur bilmiyorum ama uzun vadede kapitalizmi ve sistemin insanlara duyduğu ihtiyacı yok edeceği kesin.Dolayısıyla birilerinin bu sistemi almasına gerek olmayacak çünkü artık sistem yenilenebilir enerji kaynakları ile kendi kendini dönüştürebilecek hatta geliştirebilecek.

      Sistem insanlara ihtiyaç duymayacağı zaman milyarlarca insan kıtlıktan kendini yok edecek. Komplo teorileri ilk defa gerçek olacak bir avuç insan dünyanın kaderini ellerine alacak.

      Sil
    3. Çok yanlış bir saptama.

      Hep unutuyoruz: Bu sonuçta hala kapitalizm ve üretim ilişkisinde yeni bir düzenleme.
      Bu kadar robot ve otomasyon elbette daha hesaplı ve verimli üretim yapacak; peki bu ürünleri kim alacak? Robotlar mı?

      Biraz uydurmaca bir hikayedir ama anlam olarak doğrudur: Henry Ford, işçi sendikasının başkanıyla yeni otomasyona geçtiği fabrikasını geziyormuş ve demiş ki "Eee? Bu robotlardan nasıl sendika kesintisi alacaksın bakalım?" Sendika başkanı cevap vermiş: "Sen o robotları ürettiği arabaları kime satacaksın?"

      Yani bunca insan son derece lazım. O arabaları almak, tüketmek için. Aksine bu sefer insanlara para vermeleri gerekecek. Bu nedenle I4.0 ile beraber gündeme gelen bir diğer konu da standart temel gelir konusu.

      Kısacası, insanların tüketilmesi gerek ki bu kadar yatırım işe yarasın. Hatta daha verimli olan üretim tesisleri daha çok satmak isteyeceklerdir. Paramız yoksa nasıl alacağız o telefonları?

      Şu andaki sorun robotlar değil, I4.0 ile açığa çıkacak insanların kaydırılacağı yeni alanlar. Bu insanalara gelir yaratmak gerek. Bu noktada aksine şu anda üretim yani sanayinin aşama aşama sona ermekte olduğunu iddia eden de var. Bunca insan ancak hizmet alanında çalışabilir. Demek ki turizm vb gelişmeli. Herkes gezecek. Bunun için de zaten boş zaman ve tatil kavramları daha önemli olacak. Daha az çalışıp daha çok kazanacağız ki gezebilelim.

      Elbette butüm dünyayı aynı dereceve hızda etkileyemez. Biz hala Mercedes ve BMW almak isteyceğiz, peki Almanlar bunları bize nasıl satacak? O nedenle Türkiye gibi ikinci sıradaki (gelişen piyasa vb adlarla tanımlanan) ülkelere de bu ürünleri almalarını sağlayacak bir yol gösterilecek. Almanlar turist olacak gelecek ki kazandığımız parayla arabalarını alabilelim. O zaman yine bize kredi vermeleri de mümkün olabilir.

      Kısacası mevcut sistem kökünden değişmeyecek. Bir adım terfi edecek. Hatta I3.0 da hemen yok olmaz. Orası kendi içi tüketimin vb için sürmek durumunda.

      Saygılar

      İ.İ.

      Sil
    4. Adsız 8 Mayıs 2017 23:32;

      Verdiğin bilgi için teşekkür ederim. Düşünüpte dile getirememiştim. Bugün Türkiye'de inşaat sektörüne bu bakış açısıyla bakarsak olayı anlarız.

      Sil
    5. Sayın İ.İ.'nin 23:32'de hatırlattığı öykünün, bilinen hâli şu şekildedir:

      1950'lerde ABD-Cleveland'da, 'Ford'un tesislerini; şirketin kurucusu Henry Ford'un torunu ‘Henry Ford II’nin ev sahipliğinde gezmekte olan ‘Otomotiv Sanayi Çalışanları Sendikası (United Automobile Workers, UAW)’ başkanı ‘Walter Philip Reuther’ arasında bir konuşma geçer.

      Tesisin ortalarına yaklaştıklarında; Henry Ford II, W. P. Reuther’ı, yeni teknoloji ile donattıkları üretim bandının başına getirir, ve sinsi bir ses tonuyla ona sorar:

      Sayın Reuther, siz de kendi gözlerinizle gördünüz; çağ artık makinelerin çağı!
      Şu robotik kollara bakar mısınız! Bir insan koluyla kıyaslayacak olursak; ne kadar da maharetli çalışıyorlar, değil mi!
      Aslında ben bir şeyi merak ediyorum:
      Lütfen bana söyler misiniz;
      (Eliyle, dalga geçer bir şekilde makineleri işaret ederek)
      Artık, bu üretim bandımızın başında tutmamız gereken işçi sayısı azaldı, yakında bu bölümümüzde hiçbir işçiye ihtiyacımız kalmayacak. Artık, hamarat makinelerimiz göğsümüzü kabarta kabarta yüksek hızla çalışıyor. Peki, siz, sendikanıza topladığınız aylık aidatları bu vakitten sonra nasıl toplamayı düşünüyorsunuz!


      W. P. Reuther, istifini hiç bozmadan, aynı alaycı ses tonuyla cevap verir:

      Bay Henry, peki siz, bu üretim bandından çıkardığınız otomobilleri nasıl satmayı planlıyorsunuz!
      Arabalarınızı ‘bu makineler’, ‘şu robotik kollar’ satın almayacak herhâlde; değil mi bay Henry!
      Bir şeyi asla aklınızdan çıkarmayın bay Henry;
      Siz, yepyeni teknolojileri tesislerinize kurarak, üretim maliyetlerinizi her geçen gün azaltarak, işçileri çıkartarak arabalarınızı üretiyor olabilirsiniz.
      Ama unutmayın;
      ‘Tüketici’ dediğimiz ‘insanlar’ hâlâ o eski bilindik yöntemle, yani, bir erkekle bir dişinin biraraya gelmesiyle üretiliyor! Henüz, sizin bütün arabalarınızı satın alabilecek ‘insan (tüketici) fabrikaları’ inşa edilmedi! ‘Kadınların’, birer ‘seri insan (tüketici) imâlathaneleri’ olMAdığından, kadınların birer kuluçka merkezi olMAdığından haberdarsınızdır, diye umuyorum!

      Her ay bir önceki aya göre,
      Her yıl bir önceki yıla göre,
      Veya her ‘beş-yıl’ bir önceki ‘beş-yıl’a göre gibi zaman dilimlerini dikkatle incelerseniz;
      Eline daha az maaş (ücret & para) geçen bir tüketici, eğer gelirini arttıramazsa,
      Sizin ‘yepyeni teknoloji’ ile donatılmış, ‘robotik kollarla üretilen’ son model arabalarınızı da almayacaktır!
      Sizin ‘maliyet unsuru’ olarak yaftaladığınız işçiniz, aynı zamanda, sizin ürünlerinizi satın alan müşterinizdir de! Yani, ‘insan’; hem üretici, hem tüketicidir!
      Tesislerinizde teknolojiyi nasıl en verimli şekillerde kullanacağınızı öğrenmişsiniz, ama, ekonomideki oyuncuların hangi rolleri üstlendiğini henüz öğrenememişsiniz!
      İşçileri çöp kutusuna gönderirseniz, sizi, teknolojiniz bile kurtaramaz!
      Ürünlerinizi ‘bu makineler’, ‘şu robotik kollar’ değil; hâlâ insanlar satın alacak!


      der, ve her ikisi de kahkaha atarak tesisin diğer bölümlerini gezmeye devam ederler!

      Kasım 2011
      'The Economist'
      ‘Artificial intelligence - Difference Engine; Luddite legacy’
      ( http://www.economist.com/blogs/babbage/2011/11/artificial-intelligence )


      Üzerinde kafa yormamız gereken husus şu olabilir:

      Biz mi taşı kullanacağız, taş mı bizi kullanacak; mühim soru işte bu.

      Biz mi musluğu kullanacağız, musluk mu bizi kullanacak; mühim soru işte bu.

      Biz mi facebook’u kullanacağız, facebook mu bizi kullanacak; mühim soru işte bu.

      Biz mi robotları kullanacağız, robotlar mı bizi kullanacak; mühim soru işte bu.

      Buna banzer örnekleri çoğaltabilirsiniz.

      Sil
  12. Hocam, "bu büyük dalgayı karşılayabilmek için geleceğin toplumuna yönelik eğitim değişikliğine gidilmesi gerekiyor" demişsiniz, biz de tam olarak bunu yapıyoruz. Bırakın endüstri 4.0'ı, 1,2 ve 3'ü es geçmiş bir toplum olarak "her şey Allahtandır" demeyi öğrenen, şükretmeyi bilen yeni bir işsizler ordusu yaratıyoruz. Azıcık aşım kaygısız başım diyerek sosyal yardımı ATM'den çekecek kadar bilgisayar öğrensin, 5 vakit namazı kaçırmasın, "hayır da şer de Allahtandır" diyerek yumuşak başlı olsun, isyan etmeye falan kalkmasın, en iyisini büyüklerimiz bilir diyerek oturduğu yerde otursun, başımıza icat çıkarmasın yeter.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diyecek bir şeyim yok. Gerçekler böyle ne yazık ki.

      Sil
    2. Dönüşüm sağlayacak kapasitesi olmadıktan sonra insanlar isyan etse ne olur etmese ne olur.

      Sil
    3. İnsanların alışkanlıkları belli bir de can çıkar huy çıkmaz denir ama Gandhi'nin
      sözü durumu daha iyi özetliyor:Söylemin düşüncelere dönüşür. Düşüncelerin,duygularına dönüşür. Duyguların,davranışlarına dönüşür. Davranışların alışkanlıklarını oluşturur. Alışkanlıklarına dikkat et; değerlerine dönüşür. Değerlerine dikkat et; karakterine dönüşür. Karakterine dikkat et; kaderin olur.

      Sil
  13. Hocam elinize sağlık. O kadar önemli konular bunlar ve kimse ilgilenmiyor. Belki az çok bir refah yakalamıştık ama bu iletlemeler ile yine çok gerilde kalacağız.

    Müsadenizle yazınıza ufak bir katkım olacak. Gelişmekte olan ülkelerin çoğu 4.0 a hazır değil ancak Hindistan'ı ayrı tutmak lazım. Özellikle chip 0retimi konusunda büyük yatırımlar yaptılar. Gerçi son zamanlarda bazı problemler yaşamışlar ama 10 milyar dolarlık bir declet teşviğinden bahsediliyor. Ayrıca bildiğim kadarı 28nm chip üretebilen tek gelişmekte olan ülke. Malesef biz onlar chip fabrikası kurarken parayı betona yatırdık.

    Hocam son olarak bir dorum olacaktı. sanayi devrimi 4.0 ın oluşturacağı işsizliğe çözüm için "universal income" teorileri ortaya atılıyor bu konudaki görüşünüz nedir ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katkılarınız için teşekkür ederim.
      Universal income teorisi henüz daha çok başında ama geliştirildikçe önemli bir çözüm olabilir.

      Sil
  14. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben boşveremem. Benim işim boşvermemek.

      Sil
    2. İstiklâl harbinden bu yana bu topraklarda dedeleriniz, babalarınız, siz yaşıyorsanız sığır dediğiniz insanların hürmetine yaşıyorsunuz. Bu söylediğimin ne demek olduğunu sığır dediğiniz insanların yardımına muhtaç olduğunuzda, onlardan yardım istetidiğinizde anlarsınız.

      İnsanları arasındaki farklar tamamen frekans ile ilgilidir. Frekansını bilmediğiniz bir insana sığır demeniz doğru olmaz.
      Bir başkası kendine uyum sağlamadığınız için size sığır demek durumunda kalır. Sonra çatışma çıkar ve gücü yeten gücü yetene düzeni gelir.
      Konuyu birde sizin anlayacağınız dilden anlattım.

      Sil
  15. Hocam ! Diyelim bizde faizler 15 -16 ya çıksa ne olur ? Misalen döviz iner en azindan gibi ? ...peki bunun vatandaşa , mutahite zararı ne olur ?...

    YanıtlaSil
  16. atalarımızın mezar taşlarını okuyamadıktan sonra napayım ben endüstri 4ü..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Endüstri 4.0 atalarınızın mezar taşlarını okuyup size tercüme edecek.

      Sil
  17. Hocam, iyi güzle de, üretimi makina yapınca insanlar parayı nasıl kazanacak? Bir başka ifade ile piyasanın alım gücü olmayınca üretim ne işe yarayacak? Çalışıp para kazanayamayan insanlara satışı bedavaya mı yapacaklar? Kafam çok karıştı. Sistem nasıl işleyecek?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda vatandaşlık maaşı uygulaması fikri var, devlet makinalardan veya imalattan ilave vergiler alacak ve tüm vatandaşlarına minimum bir yaşam ücreti verecek ki tüketim devam etsin

      Sil
    2. Sanayi devrimi olduğunda da aynı kuşkular vardı. Birçok iş tarihe karışırken yeni birçok iş çıktı ortaya.

      Sil
    3. Sistem asgari ücretliye 3000 TL'ye telefon aldırıyorsa onun da bir yolunu bulur.

      Sil
    4. Ben Mahfi bey gibi düşünmüyorum bana sorarsanız bu devrim kapitalizmi ve insan temelli dünyayı kökten yok edecek bir sistem. Uzun vadede insanların yapacağı her şeyi çok daha iyi yapan makineler olunca sistem insanlara ihtiyaç duymayacak ve milyarlarca insan kıtlık içinde kendilerini yok edecekler. Bu teknolojide muhtemelen sistemin kendi kendini yenilemesi ve yenilenebilir enerji kaynakları ile olacaktır.

      İlk defa komplo teorileri gerçek çıkacak bu teknolojiye hakim bir avuç insan diğer milyarlarca insanın hayatını ellerine tutacak.

      Sil
    5. Ahir zamandayiz.

      Sil
  18. Hocam sanayi 4 zannediyorm 2020den sonra daha net olarak 2022den sonra etkisini gorecegiz cunku sanayi 4 su an 5g ile alt yapiya uygun degil iste insansiz araclar vs 6g ile ortaya cikacak. Guney kore almanyada zanneyorum 2020den sonra 6gye gececek bir makalede okudum. Su an icin sdanayi4 etkili degil 2022lerde etkili olacak.

    YanıtlaSil
  19. Kusura bakmazsanız, endüstri 4.0'ın bir hikaye olduğuna inanıyorum. Açıklayayım:

    Benzer gelişmeler tüm sektörlerde yaşanıyor. otomasyon, merkezileşmek, dağınık merkezler kurmak (4.0).

    Bilgisayar sistemleri: otomasyon ile başladı, main frame'ler ile merkezileşti, PC'ler ile dağınık merkezlere dönüştü.
    İçerik servisleri: web bir iletişim aracı oldu, içerik web siteleri ile merkezleşti (yahoo ile toparlandı), sosyal medya ile dağınık merkezlere dönüştü.
    İnsan vücudunda dahi, bir iş (diyelim otomobil kullanmak) önce öğreniliyor, sonra beyin aracılığı ile tüm organlar koordine oluyor, sonra da refleksler aracılığıyla merkeze dönüşüyor.
    Terör için kendi başına hareket eden hücre evleri için bile benzer gözlem yapılabilir.

    Mr. Harari'nin dediği gibi: "Sapiens rule the world, because we are the only animal that can cooperate flexibly in large numbers."
    Dağınık merkezler gibi esnek ve büyük sayılarda "cooperate" eden her düzen, merkezi sistemden de daha iyidir. Beynimiz, her sinir hücresinden gelen bilgiyi işlemeye kalksaydı, ambole olurdu. Refleksler geliştirerek, karar mekanizmasını dağıtarak, daha önemli kararlara odaklanabiliyor.

    Üretim için ise bu yapıldı. Adını 4.0 koymadık, globalleşme koyduk, ve dünyaya müthiş bir etkisi oldu. Nasıl üreteceğimizi anladığımız şeyi otomasyona soktuk, fabrikalarda merkezileştirdik, sonra fabrikaları dağıttık. Bugün zaten üretim birçok parçanın farklı merkezler üretilip, birleştiriliyor. Yani 4.0'a globalleşerek geçtik aslında.

    3D printerlar yeni bir yöntemi. Üretimin 4.0'ı olmaktan çok, yöntem olarak henüz 1.0. Belki de bir oyuncak olarak kalacak.

    Türkiye'nin üretim konusunda gelişmiş ülkeleri yakalayabilmesi için, ciddi ölçeklere ulaşması lazım. Çin'in avantajı Türkiye'de yok (o vizyon da yok, o başka)

    Bu dağınık merkezlerin işleyebilmesi için iki şey lazım: veri toplamak ve karar alabilmek. Veri toplamak için, tıpkı sinir sistemleri gibi, sensörler kullanılıyor. O kadar çok veri üretiyoruz ki, isim bile koyamadık duruma, big data dedik çıktık. Verinin büyüklüğü, dağınık işlenmesi ve saklanmasını gerektiriyor (cloud computing) ve karar alabilmek için de yapay zeka gerekiyor. Google'ın sürücüsüz arabası, verileri toplayıp, analiz edip karar alabiliyor.

    Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin big data analizi ve yapay zekaya odaklanmasının daha faydalı olacağına inanıyorum.

    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  20. Mahfi Hocam iyi günler. Sizin iktisat kitaplarınıza paralel olarak ingilizce kaynak önerebilir misiniz ? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://www.amazon.com/Basic-Economics-Thomas-Sowell/dp/0465060730

      Sil
  21. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediklerine katılıyorum. Atatürk gibi birini bekleyeceğimize Atatürk'ün yaptığını yapabiliriz belki. Halk orgutlenebilir, partiler istifaya davet edilir. Gercekten bu ülkede ortam olsa düşünen çok insan var ama böyleleri istenmiyor nedense :)

      Sil
    2. Dedikleriniz doğru ama tekstilde 1 numara olduğumuz doğru değil. Biz her alanda olduğu gibi tekstilde de fasoncuyuz. 200 yıldır tekstil sanayiinin içindeyiz dünya çapında bir tane markamız yok.

      Sil
    3. sarar ipekyol kemal tanca falan filan bunlar dünya çapına erişmedi mi hocam

      Sil
    4. Dünyanın merkezini Türkiye kabul edersek sarar ipekyol kemal tanca falan filan bunlar dünya çapına erişmiştir.

      Sil
    5. Bir İngilize Sarar'ı sorduğunuzda bilme olasılığı bir Türk'e Burberry'yi sorduğunuzda bilme olasılığına yaklaştığında Sarar dünya markası olmuş demektir.

      Sil
  22. Hocam alım-satıma konu olmayan dövizleri almak ülke genelinde yasak mı?

    YanıtlaSil
  23. Hocam çok bilgilendirici çok ciddi öngörüler içeren yazınız için çok teşekkür ederim. Üniversite tercihlerine yardımcı olan bir öğretmen olarak sizden çok yararlanıyorum. Ayrıca yazınızı okudukça bizi yönetenlerin zihniyetinin hala neolitik dönemde olduğunu görüyor ve ülkem için çok üzülüyorum. Zenginleşmekten anladıkları tek şeyin inşaat olması bile buna bir örnek. Bu arada okula salavatla giren öğrenciler videosunu gördükçe de iyice karamsarlaşıyorum. Ayrıca aydınlanma özgür düşünce deyince akla gelen ilk çare olan gerçek felsefe eğitiminin yine bu zihniyet tarafından potansiyel ateizm kaynağı olarak görülüp eğitim sisteminden dışlanıyor. Yeni müfredat programında felsefe dersinin getirildiği hali görseniz ne demek istediğim daha iyi anlaşılır.Varsa yoksa Sokrates platon Gazali idealizm sezgicilik yazık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Maalesef müfredatı izliyorum ve çok üzülüyorum. Her geçen gün ileri gitmesi gereken ama tam tersine geriye giden bir eğitim sistemi içindeyiz.

      Sil
  24. Japonya'da endüstri 5.0 başladı hocam

    YanıtlaSil
  25. Hocam her ne kadar çok yararlı bir sistem olsa da bu bence bizim gibi genç nüfusu yüksek ülkelerden çok Norveç,Danimarka vs. gibi daha yaşlı ve az nüfuslu ülkelerin işine yarar gibi duruyor.İnsanlar iş bulupta para kazanamazsa hırsızlık, soygun, cinayet vs hepsi tavan yapar bu da iç çatışmaya kadar götürebilir.Bunu yapmadan önce önlemlerini almak şart yoksa bir anda yapılacak bir iş değil. En az 20-30 yılı var bunun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki öyle ama dünya bu sisteme geçince Endüstri 3.0 ile iş yapan fabrikalar iş alamaz olacak.

      Sil
  26. Hocam Dinde AR-GE ve İnovasyon yapmak varken neden sanayi yapalım ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dinde AR-GE yapabilsek zaten gerisi gelecek.

      Sil
    2. Dinde AR-GE'yi Mutezile bir zamanlar yapmaya kalktı, başlarına gelmeyen kalmadı. O zamandan beri kimse bulaşmıyor o işlere, 1400 senedir neyse o. İnovasyonu ise cübbeli ve türevleri başarıyla yapıyor. Yanmayan kefen, cennete taşıyan terlikler gibi yaratıcı ürünler yabana atılamaz.

      Sil
  27. Değerli Hocam, ABD'de Robot ahlakı nasıl olmalı" konusunda çalışmalar devam ediyor. Robotlara yüklenecek olan ahlakın hangi kriterlere göre belirlenmesi gerektiği konusu şu anda ciddi tartışmalar yaratıyor. Yapay Zeka, Endüstri Devriminden beri dünyanın gördüğü en yıkıcı/dönüştürücü teknoloji olma yolunda. Endüstri Devrimi 4.0 ve Yapay Zeka’ya hazırlık için devletlerin ve şirketlerin bir çok adım atmaları gerekiyor. Yeni neslin hazırlanması çok önemli. Gelecek için lazım olan bilgi ve beceriler yeniden gözden geçirilmeli. Eğitim ve öğretim yeni ihtiyaçlara göre dizayn edilmeli. Yapay Zeka, bugün henüz var olmayan, tümüyle yeni becerilere sahip insanları hazırlamak için bizlere bir fırsat sunuyor. Önemini kavrayıp, hazırlanmamız lazım. Kanunlarımızın Robotlara/Yapay Zeka’ya göre yeniden düzenlenmesi ve Yapay Zeka’ya uygun ahlâk Kurallarının hazırlanması kaçınılmaz görünüyor. Böyle bir şeye hazır mıyız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz daha yasalarımızı demokrasiye adapte edememişken...

      Sil
  28. Ülkemizin büyüklükte ilk 50'de bulunan şirketlerinin iş konusuna bakıldığında , çoğunluğu endüstri 3,4,5'le işi yok , aksine iibf menşeyli iş alanlarının yoğunlukta olduğu kuruluşlar.Yabancı markaların burada fabrika açıpta 3ü 4ü getirdik demesiyle de bu iş olmaz.Kısaca balık bştan kokmakta ve bunu tersine çevirmek için de çok köklü bakış açısı değişikliğine ihtiyacımız var.

    YanıtlaSil
  29. Ege CANSEN: "Aklınızda olsun: “4.0” Dördüncü Sanayi Devrimi” özellikle Alman bilişim şirketlerinin bugünkü ürünlerden çok daha pahalı yazılım ve donanım sistemleri satmak için bulduğu bir “pazarlama-reklâm” sloganıdır." Google a "Ege CANSEN endüstri 4.0" yazarsanız tamamını okuyabilirsiniz...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ege beye sevgim saygım sonsuz, esprili yaklaşımını da çok severim ama bu konu böyle dalga geçilecek bir konu değil.

      Sil
    2. Yok hocam dalga değil. Makalesini tekrar okudum. Hâlâ internetten bulmak mümkün. Daha uzun bir bölümünü kopyalayım: "Bundan 20 yıl kadar önce de, kadim Yunan filozofu Heraklitos'un, “Değişmeyen tek şey değişmenin kendisidir” önermesiyle söze başlamak çok modaydı. Bu üfürmeden o kadar bunalmıştım ki “hiçbir şey değişmiyor” diye tepkici bir konuşma hazırladım. Bir üçgenin iç açılarının toplamı 180 derecedir, ışığın hızı da sabittir diye söze başlıyordum. Amacım değişimi yadsımak değil, “bilimsel bilginin” değişmeyenlerde olduğuna dikkat çekmekti.
      Konuşmamın son sözü de “değişimi anlamak için, değişmeyeni kavramak gerekir” idi. Şunu söylemeden geçmeyeceğim. Aklınızda olsun: “4.0” Dördüncü Sanayi Devrimi” özellikle Alman bilişim şirketlerinin bugünkü ürünlerden çok daha pahalı yazılım ve donanım sistemleri satmak için bulduğu bir “pazarlama-reklâm” sloganıdır."

      Sil
    3. Herkesin bu kadar ciddiye aldığı bir durumu onun gibi bir iktisatçı nasıl almaz. Anlamadım.

      Sil
  30. Çetin Altan, "makineler çalışacak insanlar hayatlarını yaşayacak" derdi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Makineleri yapan insanlar belki ama ötekilerin köle konumuna düşme tehlikesi var.

      Sil
  31. Feodal Toplumlarin hali nice olacak ben bunu merak ediyorum. Feodal degerlerle buyudum Kapitalizm karsitiyim.Bu vesile ile solcu genclerle iyi anlasiyorum Feodal bir yapi giderse halimiz duman binlerce yildir feodal degerleri savunan biriyim. Bireye karsiyim bireycilige de. Ben endustri 4.0 istemiyorum bu kadar basit bu devrim bizi bitirebilir valla kan davasi baslatirim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin endüstri 4.0'ı istememenizin bir önemi yok. Endüstri 4.0 sizi istiyor.

      Sil
  32. Haklısınız ama her şeyden önce buna yönelmek gerekiyor.

    YanıtlaSil
  33. Böylesi güzel bir yazı için çok teşekkür ederim hocam. Şahsi kanaatim, bize şunda lazım olan en gerekli şey, çağı anlayabilen, bilimsel düşünme yetisini kazanmış, kültür ve sanat anlayışı olan politikacılardır. Bu konuda maalesef çok şanssızız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Ama bu dileğiniz olacak gibi görünmüyor. Çünkü bu dediğiniz insanlar politikaya girerek bu rezaletin bir parçası olmak istemiyor. Biraz tavuk ve yumurta çelişkisi.

      Sil
  34. Hocam,

    Roger Waters, yeni albümünden ikinci parçasını yayınladı:

    Déjà Vu: https://www.youtube.com/watch?v=gf7kMaurLZk

    1970'lerin Pink Floyd sound'u tamamen geri dönmüş hocam!

    Albüm 2 Haziran'da...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Animals albümünün kötü bir kopyası olmuş. Syd Barrett ve David Gilmour olmadan Pink Floyd havası olmuyor. Roger Waters'ın single albümleri bence başarısız.

      Sil
    2. Adsız 23:06, sizi demir sopalarla kovalarız!

      Eğer Roger Waters'ın yaptığı müziğe laf atarsanız, gece rüyalarınıza girip size kabuslar yaşatırız ;-)

      Sil
    3. Ben de dün gece neden uyuyamadım diyordum. Geri aldım, en büyük Roger, başka büyük yok :)

      Sil
    4. Tekrar merhaba,

      8 Mayıs akşamı, ABD'de, CBS televizyonunda "The Late Show with Stephen Colbert" programında, Roger Waters "Déjà Vu"yu canlı seslendirdi.

      Doya doya izleyip dinlemenizi öneririm:

      https://www.youtube.com/watch?v=r3YlyE58LAk

      Sil
    5. Teşekkürler. Ben de bir Deja Vu yaşadım, adeta pigs on the wing'i dinler gibi oldum :)

      https://www.youtube.com/watch?v=KGSPUOaHYn4

      Sil
  35. İlk defa bir sanayi devrimi önceden duyurularak yapılıyor. Anladığım kadarıyla...

    YanıtlaSil
  36. Soluksuz okudum. Yazı için teşekkürler. Türkiye inşaata, müteahhitliğe ayırdığı kaynağın yarısını uzun yıllar eğitime aktarsa belki biraz düzelme olur. (Rant olmayan işe kaynağı hangi hükümet aktarır onu bilmiyorum)

    YanıtlaSil
  37. Sayın Eğilmez,

    Kabaca hesap edersek, yapılan duble yollar, tüneller, havalimanları, köprüler, barajlar, konutlar, binalar ve maden sahalarında binlerce iş makinası kullanıldı ve eskitildi. Acaba iş makinası ithalatına Türkiye son 15 yılda ne kadar döviz ödemiştir? Kendi tankını, topunu, helikopterini yapan bir ülke binlerce iş makinasını neden üretmedi? Hala daha binlerce iş makinasına ihtiyaç var. Evet, 4.sanayi devrimi için hazırlık şart. Ama önümüzde yapılacak binlerce km duble yol, kanal-istanbul projesi, tüneller vb. projeler var. Türk müteahitlerinin dış devletlerde iş yapma kapasitesinde düşünürsek, Türkiye de iş makinası üretimi seferberliği yapılsa 100 bin kişi nitelikli işe kavuşur. İş makinası üretimi konusunda Türkiye ne yapmalıdır, somut adımlar neler olmalıdır, yazabilir misiniz?
    Osman

    YanıtlaSil
  38. Sayın hocam, bütün yazılarınız gibi yine öğretici ve yol gösterici bir yazı yazmışsınız, ellerinize sağlık. Hocam kızım 3 sene önce üniversite sınavına hazırlanırken; meslek seçiminde çok kararsızdı. Bana sürekli kendisi için, geleceği olan ve onu mutlu edebilecek bir meslek alanı araştırmamı söylüyordu. Belirlediğim 3 meslekten biri olan yazılım mühendisliği bölümü ilgisini çekti ve tek tercih yaparak bir vakıf üniversitesine yerleşti. Bu bölümü tercih edeceğini, anadolu lisesindeki ve gittiği dershanedeki rehber öğretmenleriyle paylaştığında inanın o öğretmenlerin böyle bir bölümden neredeyse haberleri yoktu ve kızımı başka bölümleri tercih etmesi için yönlendirmeye çalıştılar. Demem o ki bu konuda önce öğretmenlerimizin bilgilendirilmesi sonra bu bölümlere öğrencilerin teşvik edilmesi gerektiğine inanıyorum. Saygılarımla...

    YanıtlaSil
  39. Hocam elinize sağlık güzel bir olmuş.
    sizi uzun zamandır takip ediyorum bir iktisat öğrencisi olarak. Endüstri 4.0 çalışma konum olunca konuya dahil olmadan edemedim. bence Endüstri 4.0 bugün Avrupa'da ki milliyetçilik söylemlerinin destekçisi konumunda. Avrupa medeniyetleri her durumu tamamen kendi menfaatleri doğrultusunda işlemekte. benim beklentim bundan sonra Avrupa siyasetin daha sert söylemler olması. Çünkü artık ucuz iş gücüne ihtiyaçları kalmayacak. Daha şimdiden 3D yazıcılar ile bir daireyi ve arabayı 24 saatte üretmeyi hiç iş gücü kullanmadan yapmayı başardılar. bundan sonrası da gelecek belediyecelik faaliyetlerinde son okuduklarıma dayanarak söyleyebilirimki wifi bağlantılı çöp kovaları geliştirip belediye çalışanlarının sayılarında azaltmaya gitmekteler. ayrıca Darpa'nın geliştirmiş olduğu yapay zekaya sahip robotları henüz Türkiye'de insanlar hayal bile edememekteler. hele ki gelecek bilimcilerin bu konudaki varsayımları ve teorileri oldukça ürkütücü ve ilgi çekici...
    Asıl meselemiz olan Türkiye ekonomisine döndüğümüz zaman ben bu konuda çokta karamsar değilim açıkçası. Ar-Ge merkezlerimiz hızlı bir şekilde artış sergiliyor. özellikle son 2 yılda Endüstri 4.0 ve inovasyon kongreleri, bu konudaki teşvikler ve ödüllendirmeler yeni ürünlerin ülkemizde üretilmesine olanak sağlamakta. en büyük sorunumuz aslında Pardüs işletim sistemini geliştirememiş ve yerli bir işletim sistemine geçememiş olmamızdır. bu konuda devletin tekrar Pardus için çalışma başlattığını da duydum son zamanlarda. inanıyorum ki Türkiye ihtiyacı olan sıçramayı endüstri 4.0 ile gerçekleştirebilecektir. belki bu süreç uzun zaman alacak ama henüz sanayi 2 ve 3 arasında sıkışıp kalmış gibi görünüyor olsak da Türkiye'nin dinamik genç yapısının bu süreçte önünün açılacağını ve sıçrama noktası gerçekleştirebileceğine inanıyorum. belki gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşamamış olmamız bizim için gelişmiş ülkelerdeki endüstri 4.0 konusunda isteksizlik durumunu yaşatmayarak gelişmiş ülkelere yaklaştırabilecektir. özellikle verimlilik ve maliyetler konusunda avrupa ülkeleri arasında rekabet üstünlüğümüz hala mevcutken. yalnız endüstri 4.0'a yetişemezsek maliyet rekabet avantajımızı Almanya'ya kaptırma ihtimalimiz çok yüksek.

    YanıtlaSil
  40. http://www.tusiad.org/indir/2016/sanayi-40.pdf
    sayfa 33 Boston Consulting group üretim maliyet endeksi. Eğer Almanya Endüstri 4.0 için belirlenen verimliliğin % 20 artışını gerçekleştirirse Türkiye bu konuda rekabet edebilir konumunu kaybedecektir. tabi ki bir çok konuda ki avantaj kaybının yanında...

    YanıtlaSil
  41. Hocam hukuk dalı için düşünceniz nedir? Önümüzdeki dönemde avukatlık hakemlik gibi meslekler de tarihe karışır mi ne düşünüyorsunuz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar karışsa da mahkeme karşısına çıkacak birisi olacak herhalde.

      Sil
    2. Hukuk en son kaybolacak meslekler arasında sayılabilir. Ancak yasalar ve emsaller üzerinden yapılacak başarılı bir algoritma sayesinde davaların büyük kısmı mahkemeye taşınmadan, yalnızca belirli sorular sisteme girilerek kategorize edilebilir ve böylelikle bir çok dava insan eli değmeden sonuçlanabilir. Belki %100 ü hiçbir zaman bulamaz bu durum, kendi içinde eşsiz davalar için mahkeme gerekli kalacaktır ancak insana ihtiyaç duyulacak dava oranı %10 lara kadar düşebilir bence.

      Sil
  42. mahfi hocam, ben allah'a güveniyorum ve gerisini kafama takmıyorum.

    allah ne derse o olur mahfi hocam.

    endüstri 4.0 allah isterse olur, istemezse olmaz.

    siz kafanızı çok takıyorsunuz şu fani işlere.

    iyi geceler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu mantıkla gidersek Allah bana da kafayı bu işlere tak demiş oluyor.

      Sil
    2. Allah seni zaten köle yapmış kardeşim.

      Sil
    3. kafamı buluyorsun ne içip klavyenin başına geçiyorsunuz anlamıyorumki

      Sil
    4. Bu şarkıyı dinleyelim umudumuz yesersin. Allah insanlara akıl vermiş. Herkes senin gibi düşündüğü için sıkıntı oluyor. Ayrıca Allah'a güvenmek için iyi işler peşinde olmak lazım. Once dünyamızı cennete çevirmek gerekiyor...
      https://youtu.be/YGxCvwV6UTQ

      Sil
  43. Hocam çok güzel bir analiz olmuş teşekkürler.Bu durumda eğitimde bir refor yapılmaz ise işsizlik daha da kronik bir hale gelecek demektir...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim ever aynen öyle görünüyor.

      Sil
  44. Endüstrü 4.0 Mendüstrü 4.0 bunlar hikaye...

    "Internet of Things" geliyor, sokağa adım attığımızda belediye otobüsünün kapısı ismimizi söyleyerek açılacak!

    Peki sonra?

    Skynet, terminatörler tarafından işgal edilecek, bütün insanlar teknolojinin kölesi olacak!

    Bizler köleleşirken, arka fonda çalan müzik ise şu olacak:

    https://www.youtube.com/watch?v=1XblVVbqIHU

    YanıtlaSil
  45. http://www.tepav.org.tr/tr/blog/s/5547

    YanıtlaSil
  46. Hocam,Endustri 4.0'ìn biz iktisatci adaylarina, maalesef severek okuyan son nesliyiz heralde, etkisi ne olacak? Cidden dediginiz gibi Endustri 4.0 bizim calisma alanlarimiza cok kotu bir darbe olarak mi yansiyacak?
    Siz diger bolum/alanlara bakarak biz iktisatci adaylarinin(lisans/y.lisans/calisan) daha bir hocasisiniz. Bizimle ilgili olan kisimlari, artilari, eksilerini daha ayrintili aciklayan bir yazi rica edebilir miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Analiz yapmayı öğrenen her insana her alanda her zaman iş olacak. Yeter ki ekonomik olayları analiz etmeyi öğrenin. Ezbercilere bugün az olan iş gelecekte hiç olmayacak.

      Sil
  47. insanda giydirilebilr birteknoloji taşır, ulusal devletlerin tiranlaştığı bir çağ başlıyor ve bunu durdurabilecek birgüç şimdilik yok. Türkiye gibi ülkelerin sonu zaten belli oldu.

    YanıtlaSil
  48. Merhaba hocam

    Yine çok güzel kıymetli bir yazı kaleme almışınız.mesela siz bir siyasi parti lideri olsanız ve halka bazı şeyler vaadederek iktidara gelmek isteseniz halka eyy vatandaş her ile ilçeye üniversite yapacağım herkes üniversiteli olacak deseniz veya tam tersi bu kadar üniversite mezununa gerek yok dağa taşa iki sıra atıp üniversite yapmanın anlamı yok iktidara gelirsem bir çok üniversiteyi kapatcam deseniz. sizce hangi vaadiniz halkta karşılık bulur tabiki birincisi.işte siyasilerde halkta karşılık bulacak vaadlere yöneliyorlar.peki bu kısır döngü nasıl kırılır onuda açıkcası bilgim ve eğitim düzeyim cevaplamaya yetmiyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Batıda olsa muhtemelen gerçekleri söyleyenler kazanır ama bu coğrafyada gerçekleri değil hoşa gidecek olanları söyleyenler kazanıyor. O nedenle de geri kalıyoruz. Ben bu nedenle siyasete girmiyorum.

      Sil
  49. Hocam, eğitimde reform için önce eğitimci reformu şart. Sağlık (tıp vs.)kazanamadı diye matematik öğretmeni vs olanlar oldukça olmaz o iş. Ya da sırf garanti diye/aile baskısı ile sağlık yazanlar var.Bazılarındaki ticari zeka, mühendis kafası az insanda var. Harcanıyorlar.Yazık. Sanırım eğitim reformundan önce toplumsal bilgilendirme ile toplum reformu ve eğitimci reformu şart. Daha sağlam olacağını düşünüyorum. Yoksa biz yine birkaç yıl sonra başa dönüp acaba biz yine neyi yanlış yaptık ya da neyi eksik yaptık diye "yine" soracağız. İibf alımlarının kesinlikle azaltılmasına katılıyorum. Azaltılmadığı sürece amacın milyonlarca işsizi 4-5 yıl ertelemek olduğunu düşünüyorum.
    Sadece azaltılması da çözüm değil bence. Kalanlara da hala aynı çerçeve de eğitim verilecekse o da büyük sıkıntı. Zaten iibf azaltılmazsa kalan hocalarımız da dershanede KPSS hocası olma yolunda olacak. O kadar mezuna kaç KPSS dershanesi yeter ki ? "Sorgulayan, araştıran, analiz yapabilen bir kuşak" gelecek kaygısı olan bir kuşaktan bunların elde edilmesi çok zor maalesef hocam.
    Bu yazılarım yazınıza bi eleştiri değil kesinlikle hocam, yazılarınızın yakından takipçisi olmaya çalışıyorum. İktisat öğrencisiyim ve bu konular sürekli konuşulan konular olduğu için burda ifade etmek istedim. Twitter'da da yazdım ama okunmama ihtimaline karşı buraya da yazmak istedim. İyi çalışmalar dilerim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru önce eğitimcilerin eğitilmesi gerekiyor. Kore ve Çin bunu yaptı. Aslında Türkiye'de Atatürk döneminde bunu yapıyordu ama arkasını getirmedi. Her iktidar değişiminde biraz daha geriye giderek 19. yüzyıl eğitimine geri döndük.
      Zorluğun farkındayım.

      Sil
  50. Yaziniz icin tesekkurler. Guzel aydinlatici bir yazi olmus fakat okuyan degil capslerden gordugumuz yalan yanlis trollerin paylasimlari ile aklimizla dalga gecilen tarihimizi bile okuyamayan buguncu bir toplum haline geldik. Yazinizdaki teoride de iktisat bu devrimin neresinde kaliyor? Talep arz dengesi yalan mi olacak? Talep olmadan uretmenin bi anlami var mi ? Ya da teoriniz uzerinden bu sistemleri uretenler kendilerine yetecek kadar uretip elit bir toplum yaratip dunya nufusunu azaltmaya mi calisacaklar? Bu teknolojileri kullanip insanlara prangalar vurup denetimli nufus yapisi mi amaclanacak? Insana ilk bakista bilim kurgu gibi geliyor fakat insan dusunebilen bi varlik oldugu gibi ne yapip edip bunu gerceklestirebiliyor. Uretimin bu kadar kolaylasacagi dunya da talep arz kanunu mu ortadan kalkacak yoksa paranin islevi mi ? Robotlar kime hizmet edecek? Suanda bi asgari ucretlide iphone un en ust modelini kullaniyor C. Ronaldo da ayni teknolojiyi kullaniyor.

    YanıtlaSil
  51. Hocam merhaba,
    Yazılarınızı ve kitaplarınızı takip ediyor ve çok istifade ediyorum.Gerçekten ufuk açıcı. Bunun için öncelikle teşekkürler. Bununla birlikte , eleştirel aklı sevdiğiniz ve tenkide müsamahakar olduğunuzu anladığım içün bir kaç hususa değinmek isterim. Osmanlı iktisat tarihiyle ilgili belirttiğiniz kapitulasyonlarin Osmanlı yi yari sömürge haline getirmesi görüşünüz yaygın olarak dile getirilen ancak yüzeysel ve bilgi eksikliğine dayalı bir görüş. Kapitulasyonlarin verilmesi uygulamasının nedenlerini iyi analiz etmek icab ediyor. XVI. asırdan beri uygulanan, özellikle XIX. asirda Baltalimani Anlatlasmasiyla İngilizlere verilen kapitilasyonlar, Atlantik deniz ticaretinin, Akdeniz havzasindaki ticari hareketliliğe sekte vurması nedeniyle Akdeniz'in yani eski ticaret hinterlandinin tekrar cazibe alanı olması amacıyla uygulanmıştır. Bir diğer sebep ise İktisat Tarihçisi Mehmet Genç' in Devlet ve Ekonomi adlı eserinde belirttigi üzere "iaşecilik" politikası gereğidir.
    Değerli hocam, bir diğer degerlendirmem ise, bilime bakış açınızin ideolojik bilim çerçevesinde olduğu . Yani Comte'cu bir bilim yaklaşımınız var gibime geliyor. Metafizik unsurlar ile bilimin yapılamaması vs. ayrı bir tartışma konusu (Popperci yaklaşım) ancak siz dini alanda olan ile bilim alanında olan arasında bir çatışma ongoruyorsunuz. Bilim felsefesi bağlamında bana göre biraz demode bir yaklaşım. Bati'da özellikle Kuantum fiziği ile çetrefil hale gelen ve katı bir metafizik karşıtlığını bırakan bilim anlayışı gelişmekte. İnanç dünyası ile bilimin alanı arasinda böylesine bir çatışma alanı varsaymak bence Islamiyeti iyi bilmemek ya da Bati'nin kilise ile mücadelesini Islam'a da yansıtmak gibi yanlış bir noktaya yönelmek oluyor.
    Faizin olmadığı bir ekonomik sistemin gerçekdışı olduğu şeklindeki yaklaşım ise hakim paradigmanin ilelebet süreceği, yani bir anlamda' tarihin sonunun geldiği' demek oluyor. Bence siz hakim paradigmayi aklen ve vicdanen kabul etmiyorsunuzdur, belirttiğiniz rasyonel insan ise 'bilimsel' bir yaklaşım değil. A priori bir bilgiden bahsediyoruz. Rasyonel insan hayır işi yapmamalıdır, ama insanlar dini ya da vicdani nedenlerle bunu yapıyor. Hocam bu konular çok derin felsefi açılımları içeren mevzular olduğu için buraya kadarki degerlendirmelerimle iktifa etmek istiyorum.
    Saygılar,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklı olduğunuz yönler var ama batıyla buraları karıştırmayın. Protestan düşüncenin bilime yaklaşımı ve bir ortaklık yaratmasıyla buralarda geçerli dinsel anlayışın bilime yaklaşması pek aynı şey değil.

      Sil
    2. Kuantum fiziği metafizik değildir, hele de inançla hiç ilgisi yoktur. Klasik fizik kurallarına uymaması onu inançla uyumlu hale getirmez. Bilinmezliklerle dolu olduğu için klasik bilimsel kurallara bir türlü uyduramadıkları, uydurmaya çalıştıkça da komik odukları inançlarını bilimle bağdaştırmak isteyen kesimler için umut olmuştur ama kuantum fiziğinin kişileri götürebileceği yer inanç değil agnostisizmdir.

      Sil
  52. hocam,en önemlisi vizyonlu yöneticiler.. Adam, Endüstri 4.0'ı 2023e kadar yerli arabamız yollarda olacak olarak algılıyor..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef öyle. O nedenle ben yapısal reformları önermekten vazgeçme aşamasındayım. Çünkü herkesin yapısal reformdan anladığı şey farklı.

      Sil
  53. Hocam üniversiteler bankalardan direkt borçlanabilir mi yoksa hazineden mi alır

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Devlet üniversiteleri borçlanamaz. Kamu kesimi adına borçlanmayı Hazine yapar.

      Sil
  54. Mahfi Bey bu konuya dikkat cektiginiz icin cok tesekkurler.

    Endüstri 4.0 un uzakdogu ulkelerine karsi nasil bir avantaj saglayacagi cok supheli olsa gerek. Ozellikle Cin orneginde, Birlesmis Milletler verilerine gore 2050'de Cin ortalama nufus yasinin (median age) 48.7 olmasi bekleniyor. O durumda yuz milyonlarca yasli insan nufusuyla karsi karsiya kalacagindan Cin Endüstri 4.0'e ister istemez gecis yapmak zorunda kalacaktir. Oncellikle bu degisimi gerceklestirmeye yetecek kadar politik irade, sermaye birikimi, teknik kalifiye nufus ve ar-ge merkezlerine sahipler. Durumun ciddiyetinin farkindalar. Universitelerin arastirma oncelikleri bunu gosteriyor. Cin yeni bes yillik ekonomik planinda gelistirilmesine oncelik verilen alanlardan bazilari: kuantum bilgisayarlar ve iletisim, robot bilim, ve genetik. Bu konulara ayrilan butce 40 milyar dolar civarinda. Ayrica Cinli buyuk ureticiler su asamada Endustri 4.0 icin gerekli olan teknoloji transferi icin dis yatirim da yapiyorlar. Bunun en yakin ornegi 2016'da Cin beyaz esya ureticisi Midea'nin Alman otomasyon makineleri uretim sirketi Kuka'yi 4.5 milyar Euro civari bir meblag vererek satin almasi gosterilebilir.

    Cin ornegine kiyasla Turkiye'nin isi kulturel nedenlerden dolayi oldukca zor gozukuyor.
    Sonucta Endustri 4.0'den en cok Turkiye gibi ekonomiler olumsuz etkilenecek gibi. Yaziniz icin tekrar tesekkurler.

    YanıtlaSil
  55. Hocam wikipedia'nın, paypal'ın yasaklandığı ülkede sanayi 4.0'ı konuşuyoruz. Trajikomik.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adsız9 Mayıs 2017 07:18

      Valla espri diye ben buna derim iste! Espri4.0 bu olmali....Yasaklayanlara bisey dedigim yok onlar kendi zihinlerine gore hareket ediyorlar ya bu ulkenin aydinlari ya bu ulkenin insanlari....Aydinlari nerede mesela wikipediayi gectim paypali niye soz etmezler neden biliyor musunuz adlari kapitalist burjuva banka lobilerinin aydini cikar diye iste aydin bunlara mi diyoruz. Paypal dedigimizolay ile o aydinlarin kitaplarini alabiliyoruz bu halk icin buyuk kolaylik. Bir konforu bile savunamayan aydinlarin oldugu ulkede ne beklersin

      Sil
  56. Bizdeki çoğu tesis ve işletme halen endüstri 2.0'da o yüzden önce bir 3.0'a tam manasıyla geçmemiz gerek. Endüstri 4.0'ın Türkiye'ye gelmesi en az 50 yıl sürer.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kadar zamanımız olduğunu sanmıyorum. Açıkta kalırız. Bu seferki öyle sanayi devrimini ıskalayıp sonradan yakalamaya pek benzemiyor.

      Sil
  57. Ogrencilerin en sevmedigi, en beceremedigi ders matematik. Matematigi gectim toptan ders calismayi sevmeyen nesillerimiz yetisiyor. Egitim daha ailede basliyor aileler cocuklarina ders calismayi sevdiremiyorlar. Bir sekilde calisarak okul surecini bitiren insanlar da is hayatinda hakettigi yeri bulamayinca yurt disi dusunuyor veya hevesi kirilip kendini saliyor verilen isi yaparim gerisine karismam diyor. Egitim sistemini iyilestirirken is hayatini da liyakata dayali sekillendirmek gerekir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Armut dibine düşer diye bir söz var, bilir misiniz ? Toptan reforma ihtiyacımız var.

      Sil
  58. 4.0 uretimi elbette yapalım, bahsettiğiniz eğitim sistemini getirelim. Ama asıl odaklanmamız gereken yapay zeka ve kod yazmak. İste o zaman endüstri 5.0'ın mimarı oluruz.

    YanıtlaSil
  59. Sayın hocam gene çok etkileyici bir yazı kaleme almışsınız. Sizin örnek verdiğiniz lisenin çok iyi bir modeli ni Bahçeşehir Fen ve teknoloji lisesi yapıyor. Ayrıca Amerika da First vakfının düzenlediği robotic yarışlarında Türkiye den de hatırı sayılır okul katılıyor. Hatta benim oğlum da okul(HEV Hisar Okulları) takımıyla bu sene ohio ve Houston da iki kez yarıştı ve 2 yarışta da Rookie All Star aldılar. Bunları yazmam da ki amaç belki sosyal ve görsel medyada dikkat çekmeniz bilinirliğin in artması ve daha çok gençe ulaşması anlamında katkısı olacağıdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru. Az da olsa bu tür çabaların içinde okullarımız var. Umarım bu çocukları yurt dışına kaptırmayız.

      Sil
  60. Hocam yazdıklarınız ve yaşadıklarımız çok uzak.İnsan üretmek için, çalışmak için, düşünmek için önce özgür olmalı.Hakikaten çok sevdiğim bir blok ama çok uzak geliyor artık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok uzak değil aslında bir üstteki yorumu okuyun. Ben de biliyorum tanıdıklarım var.

      Sil
  61. Hocam yazılarınıza yorum yapmadan ilgiyle takip eden bir kitle oldğundan emin olabilirsiniz.Önemli paylaşımlarınız için genel bir teşekkür paylaşmak isterim. İyi çalışmalar

    YanıtlaSil
  62. bu konularla ilgili geniş bilgi için hangi kitaplar okunmalı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitaptan önce bu siteye bir bakın derim.
      http://www.endustri40.com/

      Sil
  63. Mahfi Bey bizim dışarıya mal satmamiz lazım ! Turist gelmesi laaaazimmm ! Ki dövizle aldikimiz seylerin ( otomobil, kozmetik , buğday ,k.fasula gibi daha milyonlarca var ...)borcunu ödeyebilelim... !...açıkçası ben bu konuda Arapları (katar , Suudi.A ...) Merak ettim! Durumları iyi olmalı ki bizden maal aliversinler! Peki Arapların ekonomisi nasıl şuan !

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok da iyi değil. Borçları hızla artıyor. Katar Fonu akıllıca yönetildiği için onların durumu daha iyi Suudların durumu pek parlak değil.

      Sil
  64. Endüstriyel robot üretimi bir hayal değil. 94 yılında bir Türk firması tarafından yapılmış fakat sanayiden yeterli desteği görmediği için devam edilememişti. Büyük robot üreticileri için robotun mekanik gövdelerinin imalatını yapan birçok yerli firmamız var. Önemli olan robotun en önemli parçalarından olan "servo motor" , "boşluksuz redüktör" ve "tabii ki yazılımı" yapabilmek.
    Servo motor sadece robot için değil tüm hassas ve programlanabilir makinalarda olmazsa olmaz bir parçadır ve eğer bunu üretip geliştirme becerisi sizde değilse Endüstri 4.0 treni çoktan kaçmış demektir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çağatay bey, size katılıyorum. Henüz endüstri 4.0 isminin telaffuz edilmediği 90'lı yılların ilk yarısında Türkiye'de bu işlerle uğraşanlar vardı. Ben de o dönemde bir hardwareci arkadaşla birlikte servo motorlar kullanarak endoskopik cerrahi yapabilecek ilk cerrahi robot prototipini geliştirmek için az uğraşmadım. Kahve tiryakisi olduğum için en büyük motivasyonum 3. kattaki odamdan oturup kahvemi içerek ameliyat yapabilme hayaliydi :))...

      Sonra ne oldu derseniz, bu işlere çok fazla zaman ve emek harcadığım, ayrıca da durduk yerde icat çıkardığım için üniversiteden ayrılmak durumunda kaldım. Bugün cerrahi robotlar çok popüler, hastaneler milyonlarca dolar verip alabilmek için sıradalar, ben de o robotların maliyetini ve işleyiş mekanizmalarını bilen bir kişi olarak oturduğum yerden seyredip acı acı gülüyorum.

      Sil
  65. gözden kaçmaması adına not düşmek istedim. 4.0 da yine tarım ve hayvancılık ile başladı. Hollanda özelinde robotlar yem otomatizasyonu, ortam temizliği, ışık kaynağı yönetimi gibi alanlarda oldukça yaygınlar.

    YanıtlaSil
  66. Değerli yazınız ve yazılarınız için çok teşekkür ederim emeğinize yüreğinize sağlık. Bu yazınızı okurken küçükken bilgisayarda oynadığım Need for Speed Underground oyunu aklıma geldi. Bilgisayar ekraninda bir araba seciyorsunuz ve bu arabanın tasarımını bizzat ekrandan siz yapıyorsunuz. Arabanın jantları, genişliģi vb bir cok aksesuar yanı sira bir ressam sanatçı gibi arabanın desenlerini seçiyorsunuz boyasının biçimini seçiyorsunuz tüm bunları yaparken ekranin bir köşesinde toplam tutar yer alıyor değişimler yaptıkça fiyatlardaki oynamayı takip edebiliyorsunuz. Performans gücünüde ayarladıktan sonra tek tuşla araba hazır oluyor ve garajdan arabayı alip sürmeye başlıyorsunuz. Buna çok benziyor bana bu oyundaki üretimi hatırlattı yazınız. İyi çalışmalar.

    YanıtlaSil
  67. Peki Mahfi Bey edebiyat, şiir, öykü, roman, sinema, müzik, tiyatro... Bunlar, endüstri 4.0'ın yaygınlaşmasıyla önemini yitirecek mi?

    Yoksa, robotların "yapay zeka"yı kullanarak duyguları da öğrenmeye başlamasıyla, robot ve insanın aşkı üzerine yazılmış romanlar, şiirler mi piyasaya çıkacak?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunlar biraz da futuristlerin bileceği ya da tahmin edeceği şeyler.

      Sil
  68. Biz en iyisi, Mahfi bey'i bir laboratuvara götürüp, beynini, .ISO formatıyla harddisklere aktaralım.

    İnsan bedeni göçüp-gider... Yarın öbür gün, 3D printing teknolojisi sayesinde dayanıklı yapay organlarla ömrü daha da uzatılabilir, bilemeyiz...

    Mahfi bey'in beynini harddisklere aktardıktan sonra, günü gelip Mahfi bey de göçtüğünde, beyni, makinelerin içinde yaşamaya devam edeceğinden, bizlere yeni blog yazıları yazabilir.

    Gelecekteki insanlara da yardımcı olabilmek adına, torunlarınız için bile, bugün laboratuvara girmeyi kabul ediyor musunuz Mahfi bey?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında bu konuda islamcılardan destek almak lâzım. Adamlar yaklaşık 1400 yıldır hiç değişmeyen insanları nesilden nesile klonlamayı başarıyorlar. Belki bir akıl verirler.

      Sil
    2. İslamcılıkla falan alakası yok bunun. Dindar ve dinci arasındaki ayrımı görmelisiniz. Hayatta etiketin değil, nasıl yaşadığın önemlidir. Tarafsız düşünce burda da var bakın. Yoksa herkesin inancı kendisine aittir.

      Sil
    3. Islamcilarla alakasi cok var. Yeter artik ayirim mayirim yapmiyorum ben Dindar da Dinci de benim gozumde aynidir. Ne yasadiklari nasil yasaiklari umurumda degil ama benim ne yasadigim nasil yasadigima karsiyorlar karismasalr bile karisma ihtimalleri var. Onlarin girdikleri her yer atom bombasi dusmus gibi. ayrica tacize tecavuze erken yasta evlendirmelere ses cikarmiyorlarsa benim gosumde aynidir hic degismez! Zaten imajlari da kalmadi Dindarlarin artik sokaga cikacak yuzleri kalmadi.

      Sil
  69. Mahfi Hocam muhteşem bir yazı, ufkumun açıldığını hissettim, elinize sağlık. Bu yazının ülkede bütün gazetelerin birinci sayfasında manşetten yayımlanması gerekirken, kişisel sitenizi takip eden nispeten küçük bir kitlenin dikkatini çekebiliyor oluşu çok trajik. Aynı zamanda işimizin ne kadar zor olduğunun bir kanıtı.

    Endüstri 4.0'a doğru, bizi ileri sıçratacak beyinleri teker teker başka ülkelere kaptırmaya devam edersek bizi 4.0'a kim geçirecek? Onu da mı başkalarından bekleyeceğiz? Kafası çalışan, vizyon sahibi, bugünü yaşarken yarının planını yapan yetişmiş ve yetişmekte olan değerlerimizi tutmamız lazım. Bu iç politikanın yarattığı çatışma ortamı yüzünden en verimli çağında, yetiştirmesi yıllar süren değerlerimizi kaybediyoruz.

    Ben akademisyenlere, siyasetçilere ve sivil toplum kuruluşlarına toplumu aydınlatmak konusunda büyük iş düştüğünü düşünüyorum. Yeterli bilgilendirmeyi yaptıklarını düşünüyor musunuz? Endüstri 4.0'ın televizyonda tartışıldığını ya da bir haber bülteninde isminin zikredildiğini hiç hatırlamıyorum mesela.

    Birey olarak bize önerileriniz nedir? Kendimizi bu geleceğe nasıl hazırlamamız gerekiyor? 9-6 mesaisi sonrası bilgisayarın başına oturup kodlama mı öğrenelim? Son olarak da çocuklarımızı bu son hız giden trene nasıl bindirebiliriz sizce?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mahfi Bey zaten kendi imkanları dahilinde aydınlatmaya çalışıyor. Bu bir aşk meselesidir, çıkar meselesi değil. Kazanacak olan önce kendi toplumumuz, sonra insanlık olacaktır.
      Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır.

      Sil
    2. Bana sorarsanız buraya yorum yaptığınıza ve bu işi dert edindiğinize göre siz bu işle zaten kendinizi hazırlıyorsunuz demektir. Asıl olan çocuklarımızı, gençlerimizi nasıl hazırlayacağız bu işe onu araştırmamız gerekir. Eğitim durumuna bakınca pek bir umut göremiyor insan.

      Sil
  70. En yüksek tirajlı gazetelerde yer alması gereken bu yazı internet bloğunda çıkıyor.Her gece bir birinin benzeri ve tekrarı olan Tv açık oturumlarında bu yazı konusu ele alınmıyor..Biz adam olmayız,bu kafayla güçlü devletlerin oyuncağı olur Amerika rusya arasında bocalar dururuz..Acilen devlet adamı yetiştirecek okullar da açmamız lazım ama mezunları iş bulabilir mi ondan emin değilim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu blogu da o kadar küçümsemeyein. Bazı yazıları yüzbin kişiden fazla okuyan oluyor.

      Sil
  71. Hocam iyi günler. Öncelikle ellerinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş.
    Siemens genel müdürü Ali Rıza Ersoy öğrencisi olduğum okulda endüstri 4.0 ile ilgili konferans vermişti. Kısa bir sürede olsa dinleme şansı bulmuştum. Onun düşüncelerine göre Endüstri 4.0 sayesinde işsizlik sanıldığı gibi artmayacak, aksine giderek azalacak. Bunu söyleme nedeni olarak yeni yeni iş alanlarının oluşacağını düşünmesiymiş. 10 yıl önce sosyal medya uzmanlığı diye bir mesleği hayal edebilir miydiniz falan demişti?
    Son olarak tek alanda uzmanlaşan mühendisliklerin hızla tükeneceğinden bahsetmişti.(inşaat müh vs)
    Endüstri 4.0 da bu mühendisliklerin yeri yok, daha çok karma mühendislik alanlarına ihtiyaç duyulacağından(endüstri müh vs.) demişti. Bu söylemlerle ilgili düşünceleriniz nelerdir? Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ali Rıza Ersoy'un bu sunumunu ben de geçenlerde izledim. Kendisi bu konuyu en iyi bilen en çok kafa yormuş kişilerin başında geliyor. Son derecede doğru bir saptama. Alan genişletmek gerekiyor.

      Sil
  72. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  73. Arkadaşlar Mahfi hocam değil! de sizler yorumlar mısınız?
    "Merkez'in döviz depo ihalesine 9.99 milyar dolar teklif geldi"
    Ancak m.b 1 yada 1.25 link kısmını karşılıyor zannedersem ?
    Bu olayı izah edenlere teşekkürler şimdiden. ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İzah edecek bir şey yok aslında. Sadece bu ay 10,7 milyar dolar dış borç ödemesi var, gelecek aylardaki ödemeleri grafik halinde basitleştirilmiş şekilde aşağıda bulabilirsiniz:

      https://assets.garanti.com.tr/assets/paragaranti/pdf/TurkiyeDisBorc_070317.pdf

      MB'nın net döviz rezervleri 20-30 milyar arası gidip geliyor, son dönemde düşük kurdan ne kadar topladılar ya da topladılar mı yoksa kuru basmak için daha da çok mu tükettiler belli değil henüz. Varlık fonunun jöleli dolarları da bir yere kadar. Bugün CB Kuveyt'deydi galiba, bir şeyler toparlayabildiyse gelince kurdan anlarız. Hesap meydanda, toplama ve çıkarma işlemleri yeterli.

      Sil
  74. Hocam yazınız çok güzel yanlız japonya hakkındaki fikrinize katılmıyorum.honda nin geliştirdigi asimo isimli insansı robotu örnek vermek istiyorum.hocam Japonya'da yaşlanan nüfusun bakımı konusunda sıkıntılar var Japonlar yaslilarina başka kültürden insanların bakmasını istemiyorlarmis bu sebepten bir tür yaşlı bakım robotu veya sistemi üzerinde çalışıyorlarmış dünya capinda zenginleşen yaşlı nufusu düşünürsek inanılmaz bir pazar var hocam adamlar bir adım önde

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Japonya son 20 yılda giderek bu işlerden koptu. Bunun nedeni finans sisteminin çökmüş olması. Şimdilerde toparlanmaya çalışıyorlar ama bu kolay değil. Kaybedilen 20 yılı telafi etmek zor. Çin ve Kore geçti gitti Japonyayı. Tabii Japonya bunu telafi eder ama geride kaldığı kesin.

      Sil
  75. Hocam teşekkürler peki hocam sgk ve belediyeler hazine olmadan kendi başlarına gerek iç gerek dış borçlanma yapabiliyorlar mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Genellikle yapamıyorlar. Bazı belediyeler yapıyor.

      Sil
    2. Hocam peki sgk iç ya da dış borçlanmaya gidebiliyor mu?

      Sil
  76. Hocam her şeyin yolunda gittiğini varsayarsak ülkemizin bu sisteme tam anlamıyla entegre olması ka yılı bulur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Parası olanlar makineleri satın alıp kurar ve hemen başlayabilir. Ama Türkiye çapında kolay değil. Herkes çok borçlu.

      Sil
  77. Hocam peki bu sistemin ülkeye entegrasyonu hemen olabilecek bişey midir?

    YanıtlaSil
  78. Mahfi hocam Endüstri 4.0 için büyük önem arz eden Yapay Zeka, ekonomik finans ve bankacılık alanında da istatistiksel ve ekonometrik yöntemlere alternatif olarak kullanılmaya başlandı. Ancak biz bu alanlarda da bu konulara mesafeliyiz. Sadece sanayii üretimi değil hizmet üretiminde de ciddi bir dönüşüm Yapay Zeka ile yaşanacağa benziyor.

    YanıtlaSil
  79. Hocam elinize yüreğinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazılarınızı, mümkün oldukça, başka ortamlarda paylaşarak daha geniş kitlelere ulaştırmaya çalışıyorum. Kolay gelsin.

      Sil
  80. Mahfi bey sizi uzun süredir takip ediyorum. Çoğu mevzuda sizinle hem fikir biri olduğumun farkındayım. İşsizlik sorunu ile ilgili olarak.
    Devletin şuanda hemen herkese üniversite okuma imkanı vermesi ,öğrencilere öğrenciliklerinden ötürü hizmet verenlere istihdam alanları yaratmakta.
    Tüm bunlara rağmen bir türlü gerçekleştirilemeyen reformlardan ötürü milyonlarca insanın işsizlikle boğuşması göz önüne alındığında kişilerin lise mezunu işsiz olmasındansa üniversite mezunu işsiz olması hem kalifiye elmana ihtiyaç duyulan pazarda işçiler arası rekabeti artırması hem de bir değer yaratmaya daha fazla olanak sağlaması bakımından doğru bir politika mı?
    Fakat tüm bunlara en büyük kösteği eğitim sisteminin ve eğitmenlerin; ilgi duyup araştırmayı, sorgulamayı, öğrenmeyi öğretmeyi ... vs. destekleyememesi/verememesi hiç yoktan günü kurtarmaya idare edecek sistemin "kesinlikle tavsiye etmiyorum ama" çarkına çomak sokmak olduğunu düşünüyorum. Bilmiyorum siz ve değerli takipçileriniz de benimle aynı fikirde misiniz? Gözden kaçırdığım bir şeyler var mı? Kısa da olsa cevaplarınızı bekliyorum. Başarılarınızın devamını dilerim. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tamamen aynı görüşteyim. Ne yazık ki öğretmenler toplumun düşük gelirli kesimi durumundalar ve kendilerini geliştirmeleri için devletin yaptığı bir şey yok. Her şey kendilerine kalıyor. Onlarda bu düşük gelirle ve bu kadar fazla sorunla bu konuda bir şey yapamıyorlar.

      Sil
  81. Hocam merhabalar. Lisans duzeyinde 3. Sinif muhasebe ogrencisiyim, bolumume ve calismaya ilgim buyuk. Fakat iibf hakkinda soyledikleriniz su goturmez gercekler... Yol haritamiz nasil olmali birakalim bu para muhasebe finans ekonomi islerini teknik alanlara mi yonelelim yoksa devam etsek tutunabilir miyiz ? Tesekkurler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Muhasebe iyidir. Ama mutlaka bilgisayar eğitimiyle desteklemeye çalışın.

      Sil
  82. Endüstri 4.0'ın günümüzdeki virüsler gibi hızlı yayılacağını, bazı mühendislerimizin mevcut teknolojiye sensörler, IOT cihazları entegre ederek 4.0 ile rekabet edebilir hale getireceğini varsayabilirsiniz.
    Evrim böyle birşey.

    YanıtlaSil
  83. Mahfi hocam bundan 4 5 yil once bilincsizce vizyonsuz bir sekilde universite secmis iibf li 4. Sinif ya da mezun olmus ogrenciye ne tavsiyede bulunur sunuz ? Cunku elinde nitelikli bir is gucu yok ozel sektor kole olarak bakiyor en alt tabakadan ilkokul lise mezunundan farksiz goruyor. Ya bu en alt tabakadan mi baslamali issizligin oldugu bi ulkede yoksa okudugu bolum uzerine uzmanlasmaya mi calismali ? Yani kpss gibi bi sisteme adepte olup 2. Yilini buraya mi vermeli ? Cunku bundan 5 sene sonra 4.0 sistemi ile belkide daha kisa zamanda koca bir balondan baska bir sey olarak gorulmeyecekler. Yanitiniz ve tavsiyeniz icin simdiden tesekkurler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Finans masteri yapın. Ama bu kez işi ciddiye alıp gece gündüz çalışıp kendinizi tam olarak yetiştirin.

      Sil
  84. Hocam 2008 yılında petrol fiyatlarının çok yükselmesinin nedeni nedir? Kriz çıktığında petrol talebinin düşmesi gerekmez miydi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam olarak bilmiyorum ama bazı rafineriler kapanmış olabilir.

      Sil
  85. Hocam Merhaba çok güzel bir yazı olmuş.
    Yalnız endüstri 4.0 devriminde finans sektörününde kendini yenilemesi ve bakış açısını değiştirmesi gerekiyor.
    Finans kurumları altyapısal olarak teknolojiye büyük önem veriyorlar. bu anlamda belki de endüstri 4.0 a en erken geçen kurumlar banka ve finans kurumları..
    Ancak işin teknolojiyi finanse etme kısmına gelince aynı hevesin olmadığnı görmekteyiz.
    Şöyle ki : yazılım finansmanında leasingde kdv oranı %1. örneğin 1 milyon usd lik bir yazılımı peşin alırsanız 180 bin usd kdv öderken,leasinde bu rakam 10 bin usd.
    Ancak finans kurumları bu yatırımı finanse etmek istemiyor. çünkü kullanılacak yazılımın 2.el değeri yok ve bu konuda gelişmiş bir 2.el pazarı yok.
    Aynı şekilde yüksek teknoloji ile kullanılan bir robot finanse edilmek istendiğinde gene aynı sorun çıkıyor.
    48 ay vade ile robot finanse ediyorsunuz ama 12.ayda robotun yeni sürümü çıkıyor,sizin ekipmanınız çöp oluyor ( cep telefonlarında sürekli yeni model çıkması gibi)
    dolayısıyla teknolojimi yatırımının nasıl finanse edileceği,bu finansmanın fizibilitesinin nasıl yapılacağı konusu hala oturmamış bir konu.
    değişimin köklü hale gelebilmesi için izmir iktisat kongresi tarzı geniş çaplı bir çalıştaya ihtiyaç mevcut olduğunu düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  86. Hocam hem döviz kurunun, hem borsanın, hem faizin, hem enflasyonun, hem işsizliğin hem de cari açık ve borçların yükselmekte olduğu sistemin ekonomi literatüründe bir ismi var mı? Yoksa yükselen ekonomi dedikleri şey bu mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Var,ortaya az az hepsinden yani everything little little into the middle olarak geçer literatürde.

      Sil
    2. Balon ekonomisi olabilir.

      Sil
  87. Bence sanayi 4.0 degil 44.0 da gelse isteyene calismaya, uretmeye, niyeti olana is cok. O kadar korkmayin. Etrafiniza bakin. Bugun 1 kg koyun etine 60 tl verdim Kipada. Alti ustu 1 kg. Otursam kendim yer kalkarim ama fiyata bakin. Ulkede uretime niyeti olan yok. Niyet olsa gerisi kolay bence. Araplar kadar olmasakta biraz tembel bir milletiz, o yuzden Ataturk "Turk, Ogun, Calis, Guven" demis. Motive etmek amacli.

    YanıtlaSil
  88. hocam döviz depo ihalelerindeki döviz için yapılan talebin artması ne anlama gelmektedir(bugünkü talep 9.9 milyar dolar).teşekkürler

    YanıtlaSil
  89. Hocam devletin başındakilerin imam hatip açmaktan ve dini eğitim vermekten başka dertleri olduğunu düşünmüyorum. Milli eğitimde ve eğitim işine bulaşmış belediyelerde çok sayıda tanıdığım var tek düşünceleri dini eğitim verebilmek . zaten idealist insanları istemiyorlar. kendi görüşlerini savunan empoze eden insanları kadrolara yerleştiriyorlar.
    Devletin başındakilerin derdi bilimle sanayi ile uğraşan zehir gibi toplum yetiştirmek değil.
    Sorgulamayan biat eden toplum yetiştirmek . isteyen inansın isteyen inanmasın. Devletin başındakiler bilinçli bir şekilde eğitimi geri götürüyor.

    YanıtlaSil
  90. Avrupa ve abd nin endustri4.0 a adapte olma suresinin cok kisa olacagini dusunursek buyuk bir işçi toplulugunun dunyaya yayilip gelismemis ulkelerde is aramaya baslayacagini soyleyebilir

    YanıtlaSil
  91. Robot Lobisi bos durmuyor....Isci sinifi olarak DISK ve KESK ve sendikalar onderliginde o robotlari bandlarda parcalamasini da biliriz. Sermaye isci sinifinin birliginden korktugu icin robotlari devreye sokarak guya iscilerin birligini bozacak isci sinifina boyun egdirecek. Bir keskli olarak bu robot yapay zekaya karsiyim bu kadar basit! Bu robotlar gelirse gerekirse meydana cikar genel grev genel halay yapariz grev cadiri kurariz.

    YanıtlaSil
  92. Bazi bilim kurgu filmlerinde bir gelismis toplum, bir de gelismemis toplum olur ve ikisinin arasinda kalin bir duvar vardir. Gunumuzde yasanan gelismeler ile bu distopik temali filmler daha gercekci gelmeye basladi.

    Gecen katildigim bir konferansta elektrikli araclarin sarj edilmesinin elektrik agina etkileri ve olasi problemlerin cozumleri tartisiliyordu. Kabile devleti olma yolunda hizla ilerliyoruz. Ben tepki olarak bilime ve ilerlemeye karsi kurum-kurulus-firmalari boykot ediyorum. Sosyal hesaplarimda da yanlis paylasim yapanlari tartismaya davet ediyorum. Hakli olan haksiz olan kadar sesini cikartmadigi surece degisimin yasanacagini dusunmuyorum.

    Bir parantez de toplumun gelecegi olan iyi egitim almis gencler icin. Basinizdaki amir, daire baskani, mudur, kim olursa olsun eger o konumu haketmiyorsa sesinizi cikartin ve tepkinizi koyun. Paranin esiri olup, onurunuzu uc kurusa satmayin.

    YanıtlaSil
  93. Agalik rejimi olan feodal koyler etkilenir mi. Marabalik sistemi bunda feci etkileneck gibi

    YanıtlaSil
  94. Domates olmuş 7 lira 10 lira !

    Ramazan ayı geliyor, biz ne yiyip ne içeceğiz hoca ! Fiyatlar çok pahalı

    Enflasyon hortladı, siz endüstri 4.0 derdindesiniz !

    Ayranı yok içmeye, beygirle gider tuvalete...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi