Yasak Bayram

Mustafa Kemal paşa ve arkadaşlarının[i] 1919 yılının 16 Mayısında İstanbul’dan Bandırma gemisiyle başladıkları yolculuk, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışlarıyla sona erdi. 

Mustafa Kemal, niçin Anadolu’ya gönderilmişti? Nutuk’ta Anadolu’ya niçin gönderildiğini şöyle anlatıyor: “…Bu geniş yetkinin, beni İstanbul’dan sürmek ve uzaklaştırmak maksadıyla Anadolu’ya gönderenler tarafından bana nasıl verilmiş olduğu garibinize gidebilir. Hemen ifade etmeliyim ki onlar bu yetkiyi bana bilerek ve anlayarak vermediler. Ne pahasına olursa olsun benim İstanbul’dan uzaklaşmamı isteyenlerin buldukları gerekçe Samsun ve dolaylarındaki güvensizlik olaylarını yerinde görüp tedbir almak üzere Samsun’a kadar gitmekti. Ben, bu görevin yerine getirilmesinin bir makam ve mevki sahibi olmaya bağlı bulunduğunu ileri sürdüm. Bunda hiçbir sakınca görmediler. O tarihte Genelkurmayda bulunan benim maksadımı bir dereceye kadar sezmiş olan kimselerle görüştüm. Müfettişlik görevini buldular, yetki konusu ile ilgili talimatları kendim yazdırdım. Hatta Harbiye Nazırı olan Şakir Paşa bu talimatı okuduktan sonra imzalamaya çekinmiş, anlaşılır anlaşılmaz bir biçimde mührünü basmıştır.”

Mustafa Kemal, Samsun’a çıktığı gün ülkenin içinde bulunduğu durumu şöyle anlatıyor: “1919 yılı Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım. Genel durum ve görünüş: Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu topluluk, Genel Savaşta (Birinci Dünya Savaşında) yenilmiş, Osmanlı ordusu her yanda zedelenmiş, koşulları ağır bir ateşkes anlaşması (mütarekename) imzalanmış[ii]. Büyük Savaşın uzun yılları boyunca, ulus, yorgun ve yoksul bir durumda…Ordunun elinden silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta…İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbul’da. Adana ili Fransızlar; Urfa, Maraş, Antep İngilizlerce işgal edilmiş. Antalya ile Konya’da İtalyan birlikleri, Merzifon’la Samsun’da İngiliz askerleri bulunuyor…15 Mayıs 1919’da İtilâf Devletlerinin uygun bulmasıyla Yunan ordusu İzmir’e çıkarılıyor…Bundan başka, yurdun dört bir bucağında Hıristiyan azınlıklar, gizli, açık, özel istek ve amaçlarının elde edilmesine, devletin bir an önce çökmesine çaba harcıyorlar…Sonradan elde edilen güvenilir bilgi ve belgeler, İstanbul Rum Patrikliğinde kurulan Mavri Mira Kurulu’nun[iii] (belge: l) illerde çeteler kurmak ve yönetmekle, gösteri toplantıları ve propagandalar yaptırmakla uğraştığını doğruladı. Yunan Kızılhaçı, Resmi Göçmenler Komisyonu, Mavri Mira Kurulu’nun çalışmalarını kolaylaştırmaya yardım ediyor…Ermeni Patriği Zaven Efendi de, Mavri Mira Kurulu ile düşünce birliği içinde çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tam olarak Rum hazırlığı gibi ilerliyor…Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz kıyılarında kurulan ve İstanbul’daki merkeze bağlı Pontus Cemiyeti kolaylıkla ve başarıyla çalışıyor...”

Devamında Mustafa Kemal, şunları anlatıyor yine Nutuk’ta:“…Üç türlü karar ortaya atılmıştır: Birincisi İngiliz himayesini istemek, ikincisi Amerikan mandasını istemek, …üçüncü karar bölgesel kurtuluş çarelerine başvurmuştur…bazı bölgeler Osmanlı ülkesinin taksim edileceğini oldu bitti kabul ederek kendi başlarını kurtarmaya çalışıyorlardı…”

“Efendiler, ben bu kararların hiçbirinde isabet görmedim… Osmanlı memleketleri tamamen parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türk’ün barındığı bir ata yurdu kalmıştı…Efendiler, bu durum karşısında bir tek karar vardı: O da milli hakimiyete dayanan, kayıtsız , şartsız, bağımsız yani bir Türk devleti kurmak… İşte, daha İstanbul’dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulanmasına başladığımız karar, bu karar olmuştur.”

“…O halde ya istiklal ya ölüm!...İşte gerçek kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktır…” 

19 Mayıs, Türk ulusunun ölüm kalım savaşının başladığı gündür. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bu ulusun kurtuluşu uğruna savaşmış, can vermiş, gazi olmuş bütün kurtuluş savaşı kahramanlarını saygıyla anıyor, gelecekte yeniden layık olduğu biçimde kutlanacağına inandığım bu en büyük ulusal bayramın kutlu olmasını diliyorum.





Mustafa Kemal'in 24 Mayıs 1918’de, yani aşağı yukarı Samsun’a çıkışından bir yıl önce, Ruşen Eşref’e (Ünaydın) imzaladığı fotoğrafının altına yazdıkları Cumhuriyeti niçin gençlere emanet ettiğinin yanıtı gibidir. Ayrıca bu sözler Gençliğe Hitabesinin de önsözü niteliğindedir.






[i] Bandırma gemisinde kaptan İsmail Hakkı Durusu ve 20 gemi mürettebatı dışında Mustafa Kemal paşaya eşlik eden ve aralarında Refet bey (Bele), Kâzım bey (Dirik), İbrahim Tâli bey (Öngören), Hüsrev bey (Gerede), Refik bey (Saydam) gibi önemli isimlerin yer aldığı 21 kurmay, 25 er ve erbaş, 8 müşavir ve kâtip vardı.  

[ii] Mondros Mütarekesi
İngiliz ordusu karşısında yaşanan Filistin hezimeti ve 1 Ekim 1918’de Şam’ın kaybedilmesiyle başvekil Talat Paşa hükümeti ABD’nin arabulucuğuna başvurarak İngiltere ile ateşkes sağlamak istedi. Bu başvurudan hemen sonra Talat Paşa istifa etti ve yerine Ahmet İzzet Paşa getirildi. Bu hükümette Rauf Bey (Orbay) Harbiye nazırı olarak görev aldı. Mondros Antlaşması, 30 Ekim 1918’de Osmanlı hükümetinin temsilcisi olarak görevlendirilen Rauf Bey ile İngiltere hükümetini temsilen görevlendirilen General Calthorpe tarafından Limni Adasındaki Mondros limanında demir atmış olan İngiliz savaş gemisi Agamemnon’da imzalandı.

25 maddeden oluşan Mondros Silah Bırakma Antlaşmasının başlıca hükümleri şöyledir:
‘1- Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının açılması, Karadeniz’e serbestçe geçişin temini ve Çanakkale ve Karadeniz istihkâmlarının İtilaf Devletleri tarafından işgali sağlanacaktır. 2- Osmanlı sularındaki bütün torpil tarlaları ile torpido ve kovan mevzilerinin yerleri gösterilecek ve bunları taramak ve kaldırmak için yardım edilecektir. 3- Karadeniz’deki torpiller hakkında bilgi verilecektir. 4- İtilaf Devletlerinin bütün esirleri ile Ermeni esirleri kayıtsız şartsız İstanbul’da teslim olunacaktır. 5- Hudutların korunması ve iç asayişin temini dışında, Osmanlı ordusu derhal terhis edilecektir. 6- Osmanlı harp gemileri teslim olup, gösterilecek Osmanlı limanlarında gözaltında bulundurulacaktır. 7- İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde herhangi bir stratejik yeri işgal etme hakkına sahip olacaktır. 8- Osmanlı demiryollarından İtilaf Devletleri istifade edecekler ve Osmanlı ticaret gemileri onların hizmetinde bulundurulacaktır. 9- İtilaf Devletleri, Osmanlı tersane ve limanlarındaki vasıtalardan istifade sağlayacaktır. 10-Toros Tünelleri, İtilaf Devletleri tarafından işgal olunacaktır. 11- İran içlerinde ve Kafkasya’da bulunan Osmanlı kuvvetleri, işgal ettikleri yerlerden geri çekileceklerdir. 12- Hükümet haberleşmesi dışında, telsiz, telgraf ve kabloların denetimi, İtilaf Devletlerine geçecektir. 13- Askeri, ticari ve denizle ilgili madde ve malzemelerin tahribi önlenecektir. 14- İtilaf Devletleri kömür, mazot ve yağ maddelerini Türkiye’den temin edeceklerdir. (Bu maddelerden hiç biri ihraç olunmayacaktır.) 15- Bütün demiryolları, İtilaf Devletleri zabıtası tarafından kontrol altına alınacaktır. 16- Hicaz, Asir, Yemen, Suriye ve Irak’taki kuvvetler en yakın İtilaf Devletlerinin kumandanlarına teslim olunacaktır. 17- Trablus ve Bingazi’deki Osmanlı subayları en yakın İtalyan garnizonuna teslim olacaktır. 18- Trablus ve Bingazi’de Osmanlı işgali altında bulunan limanlar İtalyanlara teslim olunacaktır. 19- Asker ve sivil Alman ve Avusturya uyruğu, bir ay zarfında Osmanlı topraklarını terk edeceklerdir. 20- Gerek askeri teçhizatın teslimine, gerek Osmanlı Ordusunun terhisine ve gerekse nakil vasıtalarının İtilaf Devletlerine teslimine dair verilecek herhangi bir emir, derhal yerine getirilecektir. 21- İtilaf Devletleri adına bir üye, iaşe nezaretinde çalışacak bu devletlerin ihtiyaçlarını temin edecek ve isteyeceği her bilgi kendisine verilecektir. 22- Osmanlı harp esirleri, İtilaf Devletlerinin nezdinde kalacaktır. 23- Osmanlı Hükümeti, merkezi devletlerle bütün ilişkilerini kesecektir. 24-Altı vilayet adı verilen yerlerde bir kargaşalık olursa, vilayetlerin herhangi bir kısmının işgali hakkını İtilaf Devletleri haiz bulunacaktır. 25-Müttefiklerle Osmanlı Devleti arasındaki savaş, 1918 yılı Ekim ayının 31 günü mahalli saat ile öğle zamanı sona erecektir.’
(Antlaşmanın 24. Maddesinde geçen altı vilayet (vilayet-i sitte) Diyarbakır, Erzurum, Van, Bitlis, Elazığ ve Sivas’tır.)

Mondros Antlaşması’nın imzalanmasının ardından İtilaf Devletleri kuvvetleri 13 Kasım 1918’de İngiliz kuvvetlerinin başkanlığında İstanbul’u işgal ettiler. 

[iii] Mavri Mira (kara kader), Birinci Dünya savaşından sonra İstanbul’da Rum patrikhanesinde kurulan cemiyet. Görevi Yunanlıların Anadolu’da yerleşmesini gerçekleştirmek amacıyla çeşitli illerde çeteler kurmak, Yunanlılar lehine miting düzenlemek, propaganda yapmaktı. Yunan hükümetinden yardım görüyordu. Yunan Kızılhaçı, Resmi Göçmenler cemiyeti ve Rum okullarındaki izci teşkilâtı ile işbirliği yapan cemiyet, Yunanistan’dan ilâç diye getirttiği çok miktarda silâh ve cephaneyi Rumlara dağıttı. Başta Patrikhane olmak üzere hemen bütün Rum kiliseleri birer cephanelik durumuna geldi. Mavri Mira, Kurtuluş savaşından sonra ortadan kalktı.

Yorumlar

  1. Hocam bunlar ortaçağ zihniyetlerinin son çırpınışları, Teknoloji bilim akıl almaz bir hızda ilerliyor, bugün olmazsa yarın bunlartarihteki çöplükte yerlerini şimdiden garanti ettiler. 19 Mayıs'ta yine kocaman Atatürklü bayrağımı balkondan asacağım.Her bayram o bayrak oraya asılacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keske oyle olsa. Ortacag comar takimi buyuk bir hizla uruyor. Benimsedigi savundugu yasami baskalarina dayatiyor. Kabul etmeyini disliyor linc ediyor bogazini kulagini kesiyor dahasi kendi yarattigi sefil hayattan kendisi de sikayet ediyor hasbelkader bir yolunu bulursa Teknolojinin bilimin akil almaz hizla yurudugu yerlere kaciyor. Sonra orada da yuvalaniyor uruyor buyuyor kitlelesiyor bu sefer oralarda kendi habitatini olusturuyor.
      Bu arada yerelde en buyuk destekcileri de cogunlugu sekuler buyuk bir kismi ateist olan lumpen sevdalisi humanistik solcu tayfa. Onlardan destek alan Ortacag comar takimi daha cok aziyor taciz tecavuz uckagit dolandiricilik kalpazanlik siyah vergisiz kazanc torbacilik mafyacilik teroristcilik bombalamaciligi adeta meslek ediniyor. Ustune ustluk bunun uzerinden magduriyet ureterek keyfine keyif parasina para katma telasina dusuyor. Avantasiz yapamiyor yani.

      Uzun sozun kisasi bu herifler tarihin coplugune gitmeyecekler en azindan demgrafik olarak salt Turkiye ozelinde degil ortadogu merkezli pakistan bangladesten tutun bu tayfa ile dolu. Bu tayfa evrime sosyal gelisime su an icin buyuk bir tehdit ve engeldir. Insanlik tarihinde boyle engeller olmustur ama bunlar kadar demografik yonen guclu bir engel su ana kadar gorulmedi.

      Sil
    2. Siz ya comarin ne demek oldugunu bilmiyirsunuz ya da baska bir tur oldugunuzu dusunuyorsnuz. Edepli olmayi anneniz babaniz ogretmedi ise nerede yasamaniz gerektigine dair bir fikriniz vardir herhalde, dag tepe bos duruyor yolunuz acik olsun.

      Sil
    3. Adsız 00:15 , TDK sözlük 2. anlamın açıklaması tam sizin için.

      Sil
    4. Adsız 00:15 , a
      Nerede nasil yasamam gerektigine bir ben karar veririm bu sizi ilgilendirmez! Edep gibi kavramlari da Anne Baba uzerinden kurgulamaya son veriniz. Bu da seni ilgilendirmez. Eger butun bunlarin uzerinden gidiyorsan ne tur edepe nail oldugun ortadadir.

      Sil
  2. Ben de bir Türk genciyim. Allah'ın izni ile bu can bu bedenden çıkmadıkça ilerde çocuklarımı tam bir vatan millet sevdalısı olarak yetiştireceğim. Zamanında bu vatan için günlerce uykusuz kalanları ve atası Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü anlatacağım. Her Türk evladının yapması gereken de budur. Kaleminize sağlık hocam. Saygı ve selametle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Ey Türk Gençliği...
      Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur."

      Sil
  3. Yazının sonundaki fotoğrafın üzerinde yazanları biz neden okuyamıyor ve anlamıyoruz onu da bir zahmet yazın!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hay hay yazayım. O yazılanları okuyup anlayamamak sizin eksikliğiniz. Eğer Arap alfabesiyle yazılmış Osmanlıcaya meraklı olsanız öğrenirdiniz ve yazılanları okuyup anlardınız. Bunu yapan pek çok kişi var.

      Sil
    2. Sizi tutan mı var,öğrenin o zaman.Bu ülke,tarihi birinci el kaynaklardan araştırmak için yabancı dil öğrenip araştıran hocalar yetiştirdi ...

      Sil
    3. Fotoğrafın üst bölümünde yazanları da anlayamadığınızdan olabilir mi?

      Sil
    4. Okuyamadığınızı anlamadığınıza üzüleceğinize okuyabildiğinizi anlamaya çalışsanız ya siz

      Sil
    5. adsız 20:17 ne boş adamsın... sevsinler seni arap alfabesini mi özledin sen kıyamam ah canım

      Sil
    6. Mahfi Hocam elinize dilinize yüreğinize sağlık

      Sil
    7. O karınca duası gibi yazıyı anlayamadığım için hiç üzüntü duymadım açıkçası. Arabın her şeyi gibi alfabesi de ilkel. Atatürk'e latin alfabesine geçtiği için bir kez daha şükran duydum.

      Sil
    8. Kutlu olsun hocam...

      Yani yapmayın böyle... bu adamın Arap alfabesine şahsi bir kini nefreti olsa o alfabeyi kendisi (en azından resimdeki gibi hatıra niteliğinde olanlarda) kullanmazdı, kendisi de fotoğrafı verdiği kişide gayet güzel Fransızca yazıp konuşan insanlar, Fransızca yazardı notunu...

      Sil
    9. Mahfi Hocam ben meraklıyım. Bana bir yol gösterebilir misiniz? Nasıl öğrenilir, üstesinden gelinir ?

      Sil
    10. İngilizce veya Fransızca nasıl öğreniliyorsa aynen öyle öğrenilir.

      Sil
    11. osmanlıca denilen şey sadece arap alfabesiyle yazılan türkçe dilinden başka birşey değildir, bazılar aksini iddia edebilir ama gerçek budur, o dönemin gazetelerine bakın anlarsınız (tabi okuyabilene),,ama kemalistlere göre latin alfabesi sanki milliymiş gibi gösterilip, şimmdi konuşlan dil ise tamamen öz türkçedir...aynen çok oturaklı götür geç misali

      Sil
    12. Adsız 19:29

      Çok oturaklı götür geç umumi tuvalet mi?

      Şaka bir yana, böyle ekstrem örnekler vermek sizi haklı çıkarmaz. Dil canlı bir organizma gibidir, sürekli gelişir. Osmanlıca'dan günümüze gelen ve yeni nesillerce neredeyse tümü yanlış yazılan ya da hatalı telaffuz edilen pek çok kelime olması o dilin Türkçe olduğunu göstermez. Osmanlıca'nın %90'ı Arapça ve Farsça kelimelerden oluşur. Böyle ağdalı bir dilin Türkçe kökenli kelimelerle sadeleştirilmesinde -eğer o kelimeler halk tarafından benimsenirse- hiç sakınca yoktur, bilakis dile zenginlik katar. Bu gün İngiltere'de orijinal Shakespeare İngilizcesini hakkıyla anlayabilecek İngilizlerin oranı bizde Osmanlıca'yı anlayabileceklerden fazla değildir.

      Alfabe konusunda ise haklısınız, zaten aksini iddia eden de yok. Harf devrimi ile birlikte Arap alfabesi bırakılıp öğrenmesi ve kullanması çok daha kolay olan Latin alfabesine geçilmiştir. Arap alfabesi nasıl milli değilse Latin alfabesi de değildir, sadece Türkçe karakterler eklenerek Türkçeye daha uygun hale getirilmiştir. Önemli olan milli olup olmaması değil kolay öğrenilmesidir. Biliyor musunuz bilmem ama Latin alfabesine geçilmeden önce "okuması var, yazması yok" diye bir söz vardı. Latin alfabesine geçildikten sonra okuma-yazma oranlarının birdenbire eskiyle kıyaslanmıyacak kadar yükselmesi ne kadar doğru bir iş yapıldığının göstergesidir.

      Sil
    13. Latin alfabesine gecmek kadar tartismali bir uygulama olamaz. Buna o donemde hemen hesrkes ,Inonu dahil tepki gostermistir. Bu konudaki israr yapilan devrimlerin esas amacini orataya cikartmakta, burada yapilan yorumlar ise malesef ne kadar basarili oldugunu gostermektedir.

      Sil
    14. Günde 5 vakit ezan okunuyor. Anlamına bir baksaniz sorun falan kalmaz. Herkes, ben dahil haddini bilecek. "cı, ci, ist, cu, çü " ekleri önüne gelen kelimeyi istismar etmekten başka bir şey değildir. Bunlarla zaman kaybetmek ileride çocuklarımıza yasatacagimiz zor ve cehennem gibi zamandan başka bir şey değildir. Son makroekonomik verileri kacimiz takip ediyoruz? Pazara çıktığımızda domatesi kaç liraya alabiliyoruz. Benim okumamış teyzem, amcam bile gorebilir bunları.

      Sil
    15. Azerbaycan'daki alfabe tartışalarını incelerseniz bir fikir edinebilirsiniz. Önce Arap alfabesi, sonra Latin alfabesi, daha sonra Kiril alfabesi kullanan Azerbaycan tüm bu tecrübelerden sonra Latin alfabesinde karar kılmıştır. Arap alfabesinin bırakılma döneminde aynen bizdekine benzer tartışmalar olmuştur ama Latin alfabesi ile birlikte hem okuma-yazma oranları hem de verilen eser sayılarında patlama gözlenmiştir. Alfabe bir araçtır, hangisi en pratikse ve gelişmiş dünya ile iletişim kolaylığı sağlıyorsa o kullanılmalıdır.

      Sil
  4. Layık olduğu biçimde kutlanacağına emin olun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sadece kutlamak değil, fikirlerini anlamak ve doğru şekilde yaşamak gerekiyor. Ama putlaştırmadan...

      Sil
  5. Sayın hocam, sizler kadar değerli hocalarımızdan olan Niyazi Berkes'in bir sözü sanırım hepimizin endişelerini giderecektir.
    "Türk çağdaşlaşmasının tarihinin iniş çıkışlarına dayanarak yine ileri sürüyorum ki,ne denli geri dönme çabaları olursa olsun hiçbiri tarihsel oluşumu durduramayacaktır.Kaç kez böyle geri dönük çabalar olduğunu,kaç kez saman alevi gibi sönerek daha ileriye doğru atılımlara yol açtığını görmekteyiz."
    Ben de şu anki siyasi ve toplumsal atmosferin geçici olduğu görüşündeyim.Birinci vazifemin bilincinde Türk genci olarak, istiklâl mücadelemizi,Gazi Paşa'yı ve silah arkadaşlarını hiçbir zaman unutmayacağım.Biz gençler,zamanı geldiğinde onların yakmış olduğu meşale ile milletimizin karartılmaya çalışılan gönül ve zihinlerini aydınlatacağız.Biz;karanlıklar,ahlaksızlıklar ve şarlatanlıklar içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ziya serpmeye ve aramaya çalışan Türk gençliğiyiz.
    19 Mayıs Ulusal Egemenlik bayramımızı kutlar, vatanımızın ve milletimizin daha güzel günlere ulaşmasını temenni ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklı olabilirsiniz. Ama bu dönüş çabalarının bize kaybettirdiği zamanı bir düşünün. Çin atasözünde denildiği gibi: "Kaybettiğin parayı belki tekrar bulabilirsin ama kaybettiğin zamanı asla bir daha bulamazsın."

      Sil
  6. Bu 19 Mayıs'ta Samsun'da bulunuyorum. Çok hoş bir tevafuk oldu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne hikmetse Kur'an da 19 sayısı üzerine inşa edilmiş.

      Sil
    2. Kur'an ve 19 alakasını kuramadım. Zaten de yoktur herhalde 😊

      Sil
    3. Alak suresi 19 ayetten oluşuyor. 19. Ayet secde ayeti. 114 de 19un katı oluyor.

      Sil
    4. Murat Selçuk kardeşim, Edip Yüksel'in 19.org sitesinde bu konuda bir sürü "bilgi" mevcut. Sonuçta Kur'an'dan birkaç ayet atarak her şeyi 19'a bağlamak gibi bir saçmalığın ürünüdür kanımca. Ayrıca da Kur'an denince hangi Kur'an diye sormak lâzım. Son halini halife Osman zamanında aldığı söylenen ama bu halinin örneğinin bile elimizde bulunmadığı, hangi esasa göre derlendiği belli olmayan bir kitaptan bahsediyoruz. Eğer içinde bir şifre mevcutsa bu şifreyi son derleyicilerin koymuş olmaları gerekir. Bu konuyla dalga geçmek için matematikçiler daha sonra içinde pek çok rakamsal "mucizeler" buldular ama bunlar pek duyulmadı. Sonuçta şeyh uçmaz, mürit uçurur sözünde olduğu gibi kitapta isteyen istediği mucizeyi buluyor, inanan da inanıyor.

      Sil
    5. Yahu Alak Suresinden mi ibaret Kur'an? Kur'an Da Vinci'nin şifresi mi ki şifre, sır filan olsun? Hiç ilgimi çekmeyen konular. Bence Kur'anın batın yorumlarının ürünüdür.

      Sil
    6. Bunlarla uğraşmayalim. Ne dinin içinde ne de dünyanın içinde kaybolmayalim. Sosyal medyada zihin kontrolu var. Kimin ne düşündüğü takip ediliyor. Biz nasıl işsizliği dusurebiliriz bunları düşünelim. Az mi çocuk yapalim, ya da kole olmayı mi tercih edelim. Tercih sizin :)

      Sil
    7. insanlar aklının gücünü bilebilse sıkıntı olmaz. Nasıl yasarsaniz öyle yonetilirsiniz diye bir söz var bilir misiniz ?

      Sil
  7. Yaptıkları hemen her şey yanlış olan bu dinci takımının en büyük hatası yaptığı hemen her şey doğru olan bir insanla aşık atmaya çalışmak. Merkez sağ politikacılar bunlardan daha akıllıydı. Onlar da dini sonuna kadar kullanırlardı ama Atatürk ile aşık atmaya kalkmazlardı. Bunlar Atatürk'ün yaptıklarının tersini yapacağız diye uğraştıkça daha çok batıyorlar. Aslında şanslı bir ülkeyiz. Atatürk sayesinde nelerin yapılması gerektiğini gördük, bunlar sayesinde de nelerin yapılmaması gerektiğini görüyoruz. Sonuçta yaşamadan öğrenmeyen bir halkız, neyin ne olduğunu, kimin kim olduğunu da yaşayarak öğreneceğiz.

    Değerini bilen herkesin 19 Mayıs bayramı kutlu olsun....

    YanıtlaSil
  8. Mahfi Bey;Örnek bir sosyal lidersiniz,bende aynı Sizin gibi sosyal çevremde korkmadan doğruları insanlara anlatıyorum.Nasıl güneş balçıkla sıvanmaz ise dogrularda ilelebet kitlelerden saklanamaz.

    YanıtlaSil
  9. Mahfi Bey sağolun var olun. Atatürk'ü unutturmak isteyenlerin iftiraları Atatürk'ü anlayanların ve yolundan gidenlerin ise yukarıda yazdığınız gibi gerçekleri var. Yazınız için tekrar tekrar teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu soylenenleein bir kismina hep Iftira deniyor da kimse iddialari curutemiyor.

      Sil
    2. Adsız 00:28

      Bir kısım deliler kuyuya taş atıyorlar, sonra "haydi çıkarın" diye bekliyorlar. O iddiaları öne sürenlerin kanıtları var mı? İddia sahibi iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Aksi takdirde yaptığı iş iftira atmak olur. Bu nedenle o kastettiklerinize iftira deniyor.

      Sil
  10. Lütfen darılmayınız:

    Ülkemiz her geçen gün karanlığa sürüklenirken, sizin gibi aydınların suskun kalması normal mi?

    'Üstünüze benzin döküp kendinizi ateşe vererek, sistem protesto edilmeli, sisteme karşı mücadele edilmeli / Veya superman-woman kostümü giyip tek başına savaşmalı' gibi saçma eylemlerden bahsetmiyoruz.

    Soru net: Aydınlar susmaya devam ederse, sonumuz ne olur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben yazıyorum, doğru gördüklerimi yazarak paylaşıyorum.

      Sil
  11. Kaleminize sağlık hocam. O günleri bizlere ne güzel aktarmışsınız. Umarım gençlik kendine emanet edilen Cumhuriyetin ve değerlerinin kiymetini bilir ve ona dört elle sarılıp sahip çıkar. Ve yine umarım Ulu Önderimizin açtığı ve gösterdiği yolda ilerleyerek, milli bayramlarımızı artan bir coşkuyla kutlar, bize bu güzel vatanı emanet bırakan kahraman ecdadımızı anmaya devam ederiz.

    Türk milletinin ve canı gönülden NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE diyebilen herkesin bu büyük bayramını kutluyorum.

    Saygılarımla

    YanıtlaSil
  12. neden yasak bayram koydunuz başlığın adını hocam, bu bayramı kutlamayı bizlere kimse yasaklayamaz, bu bayram biz gençlere ATAMIZDAN bir armağandır.saygılar.

    YanıtlaSil
  13. 2 ay sonra doğacak oğlumun adını Mahfi koymak istiyorum izniniz var mı Mahfi hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah, tercih sizindir elbet.
      Ben, ismimi gururla taşıdım. Ama sürekli yanlış telaffuz edilmesi ve yazılmasından da çok çektim. Tanınır bir kişi olduktan sonra yanlışlar azaldı. Bu tür dezavantajlarını da göze alarak düşünün. Sevgiler.

      Sil
  14. 19 Mayıs'ın unutturulmaya çalışılan anlam ve önemini anlatan bu güzel ve çok anlamlı ve yazı için teşekkür ederim.

    19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramınızı kutlularım.

    Selam ve saygılar.

    YanıtlaSil
  15. Hocam yazı için teşekkürler elinize sağlık.
    Ancak, bu metin Ortodoks tarih yazımıdır. Mustafa Kemal'in kurtuluş hareketi: Harbiye'den mezun olup ilk sürgün görevinde, Şam civarinda katıldığı vatan ve hürriyet cemiyeti ile başlar. O, yıllar öncesinden filizlenmeye başlamış bir düşünce yapısının kilit taşıdır neredeyse. Atatürk her şeye Samsun yolculuğu ile başlamaz; bu sadece kurtuluşun Anadolu'da başlayacağının idrak edilmesinden sonraki bir harekettir. Daha önce kitleleri etkilemek için arkadaşlarıyla gazetelerde yazmış; siyasi bir konum için saraydan kendisine kız bile istenmiştir. Mustafa Kemal Atatürk'ün böyle bir harekete liderlik yapabilmesi için örgütlenmiş bir yapı desteği gerekliydi bunu İttihat ve terakki ve diğer gizli örgütler(karakol vb.) üstlendi. Yine Atatürk Cumhuriyet ve kurtuluş hareketinin provasını Libya'da yaptı Enver,Ali,M.Kemal ve arkadaşlarıyla. Dolayısıyla var olan bir düşünce yapısıyla (tam bagimsizlik,milli egemenlik,modernite) yavaş yavaş gelişen bir özgürlük hareketinin liderliği ona,en yetkin olduğu için, düşmüştür ki Allah Razı olsun layıkıyla görevini yerine getirmiştir. Bu milletin içinden, ihtiyaç duyulduğunda, böyle vatan evlatları hep çıkmıştır ve çıkacaktır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağolun bu ek bilgiler için. Samsun'a çıkış bir simge olarak alınmalı haklısınız. Zaten yazının altındaki fotoğrafa yazdıklarıyla Samsun'a hareketinden bir yıl önce kafasında oluşanları anlatmış Atatürk kısmen.

      Sil
    2. Yani 1918 de biten 1. Cihan harbinin kaybedilecegini biliyordu diyorsunuz. Ilginc bir tespit. Sike mi vardi yani?

      Sil
    3. Osmanlı'nın o savaşı kaybedeceğini bilmeyen mi vardı? Hem de sürerken? Herkes boşuna mı "hasta adam" diyordu Osmanlı'ya? 1918 şart mı? Er ya da geç çökeecek olan ve içeriden dışarıdan herkesin "artık sonuna gelindi" dediği şeyi görmeyen bir kim(ler) vardı biliyor musunuz?

      Sil
    4. Atatürk'ün bildiği Osmanlı'nın o savaşı kaybedeceği değildi, Almanların o savaşı kaybedeceğiydi. Bunu da o zaman şehzade olan Vahdettin ile birlikte Almanya'ya yaptıkları gezide tanıştırıldığı Alman imparatoru Kayzer Wilhelm II'nin yüzüne söylemişti.
      Kerem Çalışkan'ın Mustafa Kemal'in İsyan Mektubu kitabında bütün ayrıntıları bulabilirsiniz.

      Sil
    5. Sultan Vahidettin (Vahidettin'dir ismi) vatan haini degilmiydi? Beraber yolculukda mi yapmislar? Iki yuzluluk yapmis Ataturk'e gercek yuzunu o zaman gostermemis demek ki. Ataturk pek aldanmaz ama aldanmis demek ki aldanmasa beylik tabancasini ceker Osmanli'yi kurtarirdi belki.

      1917'de ABD savasa girmese idi alman imparatorlugu savasi kaybedermiydi bilinmez zira Rusya savastan cekilmis Canakkale'de hezimete ugramis bir Ingiltere var. Orasi mazi de Osmanli'yi savasa sokan ve Almanya israrinda devam edenleri bugunun Ataturkculeri hala Cemal, Talat ve Evren (gerci onu ulkuculere biraktilar) meraki nereden geliyor? Ataturk Cemal pasalari niye el ustunde tutuyor? Cemal pasaya Ataturk mektuplarinda neden Kardesim diye hitap ediyor, gorusmeyi surduruyor? Cumhuriyet doneminde Osmanli sultanlari hain ilan edilirken asil sorumlu neden Ittihat ve Terakki uyelerinin isimleri oraya buraya veriliyor? Kerem Caliskan'in kitabinda bu sorularin cevabi var mi?

      Sil
    6. Vahidettin değil aslı Vahidüddin'dir. Tıpkı Muhammed'in Türkçeleştrilmesinde Mehmed ya da Mehmet olması gibi o da Vahdettin olmuştur. Madem meraklısınız doğrusunu öğrenin.
      Yaşam bu kadar kolay çözümler üzerine oturmuyor. Okumak ve öğrenmek lazım.
      Bana soracağınıza zahmet olmazsa o kitabı alıp bir okuyun. Okuyun da Enver ve Talat'a daha 1917 yılında neler yazmış öğrenin.

      Sil
    7. Adsız 14:40 madem meraklisiniz... Veda hutbesini okuyun sonra firavun sistemini ogrenin sonra da Mahfi Beyin dediğini okuyun. Sağdan soldan duydugunuz şeylere de inanmayın.

      Sil
    8. Onu bunu oku demek de degisik bir hastalik. Okumaniz yazmaniz yerindeyse yazdigim sorulari okuyun da cevap verin.

      Sil
    9. Sayın adsız 10:23. Onu bunu dediğiniz sey peygamberin veda hutbesi. Siz Osmanlı'yı niye savundugunuzu söyleyin kendi sorunuza cevabı da kendimiz bulursunuz. Guce, paraya tapacaginiza Allah'a iman edin. Kimse bu dünyaya yan gelip yatmaya gelmedi. Dünya nüfusu olmuş 7,5 milyar. Yarini kaybetmeden onleminizi aliniz.

      Sil
  16. Mahfi Bey şimdi konut kredisi faizi düşük olduğundan bazıları numaradan bir yakının konutunu alıyor sonrada dövize çevirip onuda bankada faizde degerlendirse ve bu tür vakalar cogalsa ne olur !...saygılar

    YanıtlaSil
  17. Hocam, yazınızın sonunda "Mavri mira" cemiyetinden bahsetmişsiniz. Mavri mira'nın kuruluşu ile ilgili gizli belge Nutuk'taki gizli belgeler bölümünde mevcuttur, burada üyeler arasında birinci sırada bulunan Athenagoras, Truman'ın özel uçağı ile 1948 yılında ABD'den alelacele gönderilerek bir çırpıda Türk vatandaşı, ardından da Fener Rum Patriği yapılan Athenagoras'tır. Kendisi ayrıca "büyük islam alimi" Said-i Nursi tarafından gizli müslüman ilan edilmiştir :)))

    Biliyorum, siz komplo teorisi sevmezsiniz ama yukarıda yazdıklarım komplo teorisi değil tarihi gerçeklerdir. Şimdi komplo teorisi kısmına geçeyim: Nutuk'ta da geçer, Mavri mira; Pontus Rum Cumhuriyeti kurmak isteyen güçlerle işbirliği halindedir. Daha sonra Athenagoras'ın Marshall yardımı şartlarından biri olarak alelacele getirilerek önce Türk vatandaşı, sonra da Patrik yapılmasından da anlaşıldığı üzere ne Mavri mira kurtuluş savaşı sonrası kapanmıştır, ne de Pontus cumhuriyeti kurma çabaları bitmiştir. Bilakis, bu çabalar günümüze kadar artarak devam etmiştir. Hatta söylenen odur ki Karadeniz'in doğu illerinden her yıl özel olarak seçilen gençler Yunanistan'da bu amaçla özel eğitime tabi tutulurlar.

    Anadolu ve Türkiye üzerinde oynanan oyunlar bitmez hocam. Atatürk boşuna Samsun'a gitmedi.

    Saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayni ABDnin baskani Turklerin bagimsizliginin garantoru de olmustue ama,hme de acik acik. Wilson ilkelerini bir arastirin.

      Sil
    2. Adsız 00:36

      Mondros mütarekesini imzalamaya gidenler de öyle zannetmişlerdi:
      http://www.atam.gov.tr/dergi/sayi-67-68-69/wilson-prensipleri-ve-liberal-emperyalizm

      Sil
    3. Muzakere imzalama niyetinde olanlar (Talat pasa) kacip gitmistir. Geriye de TUrkiye Cumhuriyeti'nde cadde ve sokaklarda ismini birakmistir. Imzalayan Izzet pasa daha sonra kimlerle is tutmus arastirmanizi oneririm tarih ogrenmeye merakiniz var saniyorum. Mesela Ataturk Izzet pasa hakkinda neler dusunuyordu acaba muhtemelen vatan haini oldugunu dusunuyordu. Bir arastirmak lazim, bize ogretilenler dogrultusunda mantik boyle diyor ama bilimsel dusunme arastirmayi, suphe etmeyi gerektiriyor o yuzden yoksa hasayi huzur birileri oyle yapmiyor demiyorum. Yanlis anlasilmasin.

      Sil
  18. mahfi bey sizce bir ülke nasıl olmalı?
    Mesele bilime önem vermek ve bilimde öncü olmakmıdır.Yoksa batı medeniyeti bilimde önde olduğu için onları harfiyyen taklit etmekmidir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence bir ülke bu tür sorularla zaman kaybetmeyip bilimsel eğitime geçmelidir.

      Sil
  19. Abd,Avrupa ve Israil,e 1950 yılından beri uğraşılarına istinaden,albert einstein sözü ile cevap vermek isterim..

    "Aptallığın en büyük kanıtı,aynı şeyi defalarca yapıp,farklı bir sonuç almayı ummaktır"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dogru soyklemissin, bu soz diktatorler icin de aynen gecerlidir. Hepsi baski rejimiyle sonsuza dek kalici oldugunu dusunur. Bolgemizdeki diktatorlerin nasil devrildigini anlatmaya gerek yok zaten. Bence en guzel ornegi aslinda eski Romanya baskani Nikolay Cavusesku. Dunyanin en buyuk sarayina sahipti, bir duvar dibinde karisyla kursuna dizilerek sona erdi hayati. Tarih tekerrurden ibarettir.

      Sil
  20. Hocam " nominal fiyatlar aşağı doğru esnek olmadığından merkez bankaları kısa vadeli faiz oranını değiştirerek ekonomik aktiviteyi etkileyebilir " böyle bir ifade var. Nominal fiyatlar aşağı esnek olmasaydı kısa vadeli faiz değiştirilerek ekonomik aktivite üzerinde bir etki yaratmayacak mıydı? Bu durumun nedeni nedir?

    YanıtlaSil
  21. Fiyat Kontrolleri niye yapilmiyor yapilsa ne olur. Devlet masa basinda isin uzmani burokratlarla birlikte dolardan domatese et sebezeye kadar her seyin fiyatini belirleyebilir kolaylikla, boylece millet ucuz yollu alis veris yapabilir caris pazarda. Sampanyaci Holdingler niye belirliyor fiyatlari

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Komünizm olur, iyi olur.

      Sil
    2. Bu tür politikalar hem Türkiye'de hem diğer ülkelerde denendi. Sonuç arz kısıntısı veya karaborsada o malların çok daha yüksek fiyatlara satılması.

      Sil
    3. Bir milletvekili maası ne kafar? Bu arada ben partici degilim.Bırakalım bu isleri.

      Sil
    4. Fiyat kontrolü eninde sonunda karaborsaya yol açıyor.

      Sil
    5. süper çözüm. bürokratlar domates 1 lira olsun derse domates 1 lira olur, herkes ucuz ucuz alır tabi,neden olmasın. baran 14 yaşında, arkadaşaları ona einstein diyor.

      Sil
  22. http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/yaman-toruner/genis-anlamli-tasarruf-orani-2451085/
    http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/yaman-toruner/tasarruf-orani-ve-turkiye-2450446/
    Hocam Yaman Törüner'in bu yazılarını okudunuz mu? Kısaca 2000'li yıllarda tasarrufun düşmesinde reel faizler değil ölçüm hataları etkili oldu diyor. Katılır mısınız bu görüşe?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Buzdolabı almak nasıl tasarruf ya da yatırım oluyor, ben anlayamadım?

      Genelde tasarruftan kasıt, fazlası olanın krediye dönüştürülebilecek halidir. Yani tasarruf ancak ve ancak başka biri için kredi olabiliyorsa tasarruftur, çünkü o zaman ulusal açıdan anlamlıdır. Eğitim soyut anlamda uzun vadeli yatırımdır ama geri dönüşü hesaplanabilir olmadığı için yatırım olarak göremiyoruz. Ar-Ge de bir anlamda yatırımdır ama yapacağımız roketin, elektrikli arabanın kar edeceği ya da hatta prototip aşamasını aşıp üretime gireceği dahi garanti değil ki? Olsaydı bugüne kadar olanlar çoktan kar getiriyor olurdu.

      AYnısı sağlık için de geçerli. Tüketim değil de nedir? Yatırım mı?

      Beyefendinin tasarruf ve dolayısıyla yatırım kavramları daha çok soyut tanımlamalar üzerine kurulu. Bu anlamda çocuk yapmak, kitap okumak, film izlemek de yatırım olmalı.

      Sil
    2. Geniş tasarruf kavramı son dönemlerde ortaya atılmış bir tartışmanın sonucu. IMF de de bu tartışmalar yürüyor. Ben de bu yeni yaklaşıma katılmıyorum ama taraftarı da çok.

      Sil
  23. Tesekkurler,
    Sevgi ve saygılarımla

    YanıtlaSil
  24. İyi akşamlar hocam. Harcama yöntemiyle GSYH hesaplamalarında bir noktada takıldım kaldım. Şimdi hocam, hane halkı olarak KDV dahil 118 TL'ye bir tüketim harcaması yaptık diyelim. Bunun 100 lirası malın değeri, 18 TL' de devlete ödenecek olan vergi. Kitaplardan anladığım kadarıyla 118 TL'lik bu harcamanın hepsi tüketim harcaması olarak hesaplara giriyor. Devlet'de vergi olarak aldığı bu 18 TL ile örneğin hizmet alımı yapıyor. Buda kamu kesminin nihai tüketim harcaması olarak hesaplarda yerini alıyor. Bu hesaba göre ekonomide 136 TL'lik mal ve hizmet üretimi gerçekleşmiş ancak gerçekte 118 TL'lik mal ve hizmet üretimi var. Acaba kamu tüketim harcamaları hesaplanırken dolaylı vergiler çıkarılıyor mu diye düşündüm ancak dolaylı vergiler yurt içi gelir hesaplanırken toplamdan çıkarılıyor. Yardımcı olursanız çok sevinirim sayın hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 100 TL malın fiyatı + 18 TL KDV = 118 TL tüketiciye mal olma fiyatı. Yani tüketici o mala 118 TL vermiş. Bu durumda C = 118 TL
      Devlet o tüketiciden aldığı 18 TL ile Diyelim ki yol yapmış. Bu durumda G = 18 TL
      Başka hiçbir harcama olmadığını düşünelim.
      Bu durumda GSYH = 136 TL
      Diyelim ki KDV yok ve o malın fiyatı 118 TL
      Devlet tüketiciden 18 TL yol parası alıyor ve o yolu yapıyor.
      Bu durumda GSYH = 136 TL olacak.
      Bu iki durumun farkı yok.

      Sil
  25. Hocam bayramlari biz yasaklattik, sokaklara cikmadikca, ses cikartmadikca boyle gider. Sopanin dozu artar. Yine sesimiz cikmaz.

    YanıtlaSil
  26. Hocam ABD'de 2004 yılından itibaren faizler artırılmasaydı kriz yine patlar mıydı sizce?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Patlardı. Faiz, işi biraz öne çeken ya da ileri iten düzenlemelerdir.

      Sil
  27. Benim Kahramanlarim,
    Hayallerini hic bir seye satmayan kisilerdir.
    MKATATURK

    YanıtlaSil
  28. hocam, bu 19 mayıs'ta temel düsturumuz; '' siyasi ve askeri başarılar iktisadi başarılarla taçlandırılmazlarsa, geçici olmaya mahkumdurlar '' anlayışı olmalıdır. Artık bunu ne zaman anlayacağız. sürekli devir teknoloji devri derler dururlar ama bence devir her zaman iktisat devridir; iktisatta başarılı olamayanlar neredeyse hiçbir alanda başarılı olamamaktadır. saygılar hocam..

    YanıtlaSil
  29. her millet hak ettiği biçimde yönetilir düşüncesine sonuna kadar katılıyorum. biz cumhuriyeti hak etmediğimiz için ATATÜRK sonrası ne yazık ki gerçek anlamda cumhuriyetle yönetilmedik. 80 yıldır laikliği dahi anlamayan anlamaya bile çabalamayan bir halk cumhuriyetten dem vurmasın hiç..

    YanıtlaSil
  30. Orhun Kitabelerinde Bilge Kağan ne ise, Gençliğe Hitabede Atatürk odur..

    Türk tarihte ilk bağımsızlık mücadelesini Göktürkler, ikincisini Türkiyeyi kuranlar verdi..

    Çok ilginçtir Göktürklerden 1300 küsur yıl sonra türk adıyla kurulan 2. devlette Türkiyedir..Arada kurulan devletlerin hemen hepsi hanedan-aile devletidir..

    bu ayrıntıların hiçbiri tesadüf mesadüf değil...

    Türklerin yeniden doğuşunu simgeleyen Ergenekon destanı kime ait? Göktürklere...

    Ergenekon diye diye kimleri tepelediler bu ülkede? cumhuriyetçileri, ulusalcıları, demokratları..

    Bilge Kağan'dan Atatürke uzanan paralel bir evren var...Atatürk cumhuriyetine el uzatanlar sembolik referanslarını bu yüzden 1300 yıl öncesinden alıyor...

    yaparak tarihe geçme imkanları olmadığı için yıkarak, yok ederek tarihe geçmeye çalışıyorlar...çünkü cumhuriyetin üzerine koyacakları her yeni şey, yapacakları her olumlu katkı sadece atatürkü yüceltir...bunu biliyorlar..atatürkü bu şekilde aşmalarına imkan olmadığı için yıkarak, yok ederek, itibarsızlaştırarak, değersizleştirerek atatürkü aşmaya, atatürkü tersine çevirmeye çalışıyorlar...

    Atatürkü atatürk yapan milli mücadele bir yana, 600 yıllık koca bir saltanatı resmen tarihe gömmüş olmasıdır...bu çok büyük, çok önemli bir olaydır...Atatürk ismi çağları aşacaksa bu nedenle aşacaktır...

    saltanatı yok edip cumhuriyeti kurmakla büyük adam olunuyorsa, cumhuriyeti yıkıp yerine başka birşey getirerek de aynı paye alınır, diye düşünülüyor..

    işin ilginci bizim bunların farkında olmadığımızı zannetmeleri...halen daha mış gibi yapıp cumhuriyetten, atatürkten yana poz kesmeleri bu kolpayı yutturabileceklerini zannetmelerinden kaynaklanıyor..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim bunlarla ilgilenmemiz yerine birleştirici ne yapabiliriz bunu dusunelim. Alak suresini açıp okuyalim. Oku diyor kitap. Herkesin özel hayatı kendine ama Atatürk okuyan bir adamdı. Bu dünyayı kökten iyi yönde degistirdi. Yanlışları elbette olmuştur. İnsanların yanlislari yerine doğrularının üzerine ne kalabiliriz bunları dusunelim. Selin Sayek Boke Hanım istifa etti ama partisi hala yerinde duruyor yalandan muhalif gozukuyor. Milletvekili maaşı ne kadar, asgari ücret ne kadar? Aclik, yoksulluk sınırı ne kadar? Genç işsizlik oranı nedir ? Bunları gorelim. Benim nazarımda partilerin hepsi istifa etmeli adan zye. Hiçbir parti Ataturkten sonra bu topraklara bilim adına bir şey katmadı.

      Sil
    2. Sayın Terminate Tor, sözlerinizin çoğuna katılmakla birlikte şunu da belirtmeden geçemiyeceğim: 600 yıllık saltanatı Atatürk yıkmadı. Atatürk'ün yaptığı son derece gerçekçi bir iştir, yoğun bakımda yatan beyin ölümü gerçekleşmiş bir hastanın solunum cihazından kesilme işi Atatürk'e düşmüştür. Hastanın yaşamını daha da uzatmak için beyhude bir çaba içine girmek yerine ölümü hızlandırmış ama kullanılabilecek organları cesetle beraber gömmemiş, kullanmıştır.

      Verdiğim örnek biraz insafsız gelebilir ama Atatürk'ün yaptığı gerçekten de buna benzer. Onun en önemli -ve örneğin Enver paşa'dan ayıran- özelliği son derece gerçekçi olması, boş hayaller peşinde koşmamasıdır.

      Sil
    3. saltanatın fiilen yıkılması istanbulun işgali iledir...hukuken yıkılması, 20 Ocak 1921 anayasası iledir...resmen yıkılması, 1 kasım 1922'de saltanatın kaldırılması iledir..son ikisini yapan da mustafa kemaldir...

      Sil
    4. Sayin Tor,
      Bu "buyuk resim" iliskilerin, sunulurken tarihsel gerceklerle yogun sekilde desteklenmesi gerekiyor. Aksi takdirde bahsettikleriniz sadece havadan iliskiler oluyor. Akli basinda kimse binlerce yil uzerinden yapilan havadan iliskilere itimat etmez. Bildiginiz varsa anlatin biz de ogrenelim. Desteklemeniz gereken iddialara ornek vermek gerekirse su sorulari siralayabilirim. Bilge Kagan ve Ataturk hangi acilardan benzesiyormus, birbirine benzeyen mucadeleler kimler tarafindan kimlere karsi yapilmis ve niye birbirine benziyormus, neymis bu paralel evren, sembolik referanslar da neyin nesiymis ve nelere referans veriyormus, TC'yi yikmak isteyen kimmis ve bunun Bilge Kagan'la ne iliskisi varmis? Bunu yaziyorum cunku hayatta en hakiki mursit ilimdir, fendir. Dusunce seklimizi bu mursitte ayarlamamiz gerekiyor, havadan iliskilerde degil.

      Sil
  31. Hocam hazir sizi bulmusken soyleyim istedim isletme ogrencisiyim ve butun kitaplarinizi internetten getirttim yazdiginiz kitaplar belki ilerde olusturacagim kilometretaslarinin temelini olusturuyorlar kolay ekonomi,kuresel finans krizi ve hazineyi bitirdim simdi sira ekonomi politikasi cok sagolun hocam bilgilerinizi paylastiginiz icin kitaplariniz bir cok seyi anlamamda yardimci oluyor bu tesekkuru size borc bildim

    YanıtlaSil
  32. NTV halen programinizin videolarini yuklememis hocam, sebebi nedir ? yurtdisindayiz, internetten takip etmek istiyoruz..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir kaç kez söyledim ama olmadı.

      Sil
    2. sizi umursamıyorlar hocam , üzücü.

      Sil
  33. Basquiat,i nasil buluyorsunuz
    eserinin milyon dolardan alici bulmasi sizde saskinlik yaratti mi
    Bir Basquiat eserinin orjinali ve ya reprodusksiyonunu calisma odaniza asar misiniz

    YanıtlaSil
  34. Merhaba hocam

    Konudan alakasiz ama marksizm ile ilgili onereceginiz kitap var mi :)

    Tesekkurler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Das Kapital. 2 ayrı tercümesi var.

      Sil
    2. Hocam 3 ciltlik olan var. Çevirisi nasıl arkadaşlar bilen varsa yardımcı olabilir mi ya da buna da mı ingilizcesinden baksak acaba ? Benim almancam temel seviye bile değil :)

      Sil
  35. İyi ki varsiniz mahfi hocam.

    YanıtlaSil
  36. Hocam sık sık , milli bayramlarda ise mutlaka Anıtkabir ziyareti gerçekleştiren bir okurunuz olarak; bu 19 Mayıstaki kadar ziyaretçi yoğunluğana rastlamamıştım. 2 saate yakın kaldığım Anıtkabirdeki ziyaretçi çoğunluğu gözlemlediğim kadarıyla kadınlar ve gençlerden oluşuyordu. Bir de ilgi odağı olan gelin ve damat çiftimiz vardı. Marşlar, bayraklar ve Atatürk posterleri eşliğinde binlerle ifade edilecek insan kalabalığı, her iki kapıdan Anıtkabir'e akıyordu. Hem duygulandım hem de umutlandım. Sizinle paylaşmak istedim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kadinlarda ilginc bir Ataturk sevgisi var. Deneysel. insan dogasi kucuklukten beri ilah gibi gosterildigi icin kadinlarin Ataturk sevgisi cok fazla. Cogu erkegin Ataturk sevgisi eslerinden kaynakli. Ama kimdir nedir sorgulamiyor, kendilerine ezberletilenle yetiniyorlar. Cumhuriyet baslardaki asil ortuyu cikartamamis.

      Sil
    2. Tamamen yanlış bir çıkarım.
      Kadınların Atatürk sevgisi, onlara bütün haklarını veren, erkek karşısında iyi kötü onları eşit konuma getiren, medeni nikâhı getirerek erkeğin kölesi olmaktan çıkmalarına yol açan, okula gidip eğitim görmelerini sağlayan Atatürk devrimlerini yapmış olmasından kaynaklanıyor.
      Keşke Atatürk'ü sorgulama arzunuz kadar komşu Müslüman ülkelerde kadın haklarını da sorgulamayı arzu etseydiniz. O zaman kadınların Atatürk sevgisinin ilah gibi gösterilmekten filan kaynaklanmadığını anlayabilirdiniz.

      Sil
    3. Ne ataerkil ne de anaerkil anlayışı doğru degil. Neşet Ertaş'ın söylediği Yolcu türküsünü dinleyiniz. Ayrıca merak ederseniz Kibele'den Pandora'ya kitabını okuyabilirsiniz.

      Sil
  37. Değerli öğretmenim ve sevgili arkadaşlarım öğretmenimiz Mahfi Beyin yazılarına benzer bir yazıyı paylaşmak istiyorum.Ekonomi iktisat ve geleceğimiz hakkında sloganımız"okumayan kalmasın" olsun.Geleceğimize kafa yoran öğrenci öğretmen yazar esnaf doktor mühendis işci köylü sanatçı herkesi seviyor ülkemizin verimsiz çalışmasına istediğimiz kadar kalķınamamasına zamanın bosa geçmesine kendime çocuklarımıza üzülüyor.Bilimi elden hiçbir zaman bırakmadan hepimiz için dua ediyor ve yardım diliyorum.Durduk yere fakirleşiyor ve kaynaklarımızı iyi yerlere kullanamıyoruz.siyasetçilerin çalacağı nota ile müzik farklı biz ise farklı notalardayız ortaya güzel bir müzik de çıkmıyor beste de yapamıyoruz.sevgi ve saygılarımla... link ise şu çok doğru tespitler... http://mobil.hurriyet.com.tr/yazarlar/ugur-gurses/bostaki-genclerin-de-bayrami-kutlu-olsun-40463689

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hurriyet gibi bir pacavraya bir tıkımı bile vermem. Gazeteyi kapatsınlar. Zira gazetecilik yapmamaktalar.

      Sil
  38. Mahfi hocam elinize sağlık diyorum birçok okuyucu gibi.Hani iyiki doğdun derler ya doğum günlerinde, ben de size iyiki varsınız diyorum sevgili hocam.

    YanıtlaSil
  39. Mahfi Hocam ellerinize saglik. Ne zaman bu tur yasaklari, gercek olmayan masallari anlatan ve bunu sadece ve sadece kendi ceplerini doldurmak icin yapan sarlatanlari gorsem hatirladigim bir cumle var: COKTULAR AMA ASLINDA YOKTULAR! 19 Mayis Bayramimiz kutlu olsun. Bize esitlik, adalet, dogdugumuz yerde guvenle yasama ve egitim gorme luksunu veren Atamizin ve bu savasa su bile olsa tasimis butun kisilerin mekanlari cennet olsun!

    YanıtlaSil
  40. Mahfi Hocam ekonomiye ilişkin yazilarinizdan sürekli istifade eden bir okurunuzum.Yine özellikle yakın tarihe dair yazilarinizda ufuk açar mahiyette.Bu itibarla şükranlarımı sunuyorum.Ancak ülkemizde Milli Mucadelemizin önderi Mustafa Kemal ve dönemi söz konusu olduğunda,bazı televizyon programlarında şahsi hayatına yönelik edepsiz,mesnetsiz,ahlak dışı söylemleri ayrı tutuyorum,toplumun bazı kesimlerinden bir tür savunmacilik ve karşısında sathı düzeyde bigi ile varolan tarih anlayisi mevcut.Bu bakımdan layıkıyla tarihimizle yüzleşme ve inşa sürecine gidemiyoruz.Mustafa Kemal'in bu ülkeye kazandırdıklarına şükran duymak başka, bu günün demokrasi ve özgürlük anlayışları ile bağdaşmayan(dönemin tarihi,siyasi ve kültürel koşullarını hesaba katmak şartı ile) faaliyetlerinin eleştirisi başkadır.Bunlara ek olarak,yakın tarihimizde birçok çıkar grubunun,baskıcı zihniyetin ve kendi anlayışı olan moderniteyi biricik kabul edip ülkenin sosyal ve kültürel bünyesinden habersiz olan kimselerin Mustafa Kemal'in ismine yaslanıp bir tür kutsallığa büyüdükleri bir vakadır.Hülasa, Atatürk her şeyi ile bizim insanımız,bir degerimiz.Umarim tarih anlayışımız halkımız nezdinde hakkaniyete,hürriyete ve ilmi kriterlere referansla gelişir.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı