Yıl Ortasında Türkiye Ekonomisinin Durumu

2017 yılının ortasına gelmiş bulunuyoruz. Bu yılbaşında tahmin yapmadığım için yıl ortasında bir durum değerlendirmesi yapmam şart oldu. Aşağıdaki tablo; Türkiye ekonomisinin çeşitli göstergelerini karşılaştırmalı olarak ele alacak biçimde hazırlandı (verilerin derlendiği kaynaklar: TÜİK, Maliye Bakanlığı, Hazine, TCMB, BDDK web siteleri.)

2014
2015
2016
2017
2017 Durum
İmalat Sanayiinde Kapasite Kullanımı
74,8
74,8
76,6
77,2
4 aylık
Aylık Sanayi Üretim Endeks Değişimi
5,8
1,2
4,7
2,1
IÇ’ler
Yeni Konut Fiyat Endeksi
168,4
194,5
216,5
224,2
Mart
İşsizlik Oranı (%)
9,9
10,3
10,9
12,6
Şubat
Enflasyon (%)
8,2
8,8
7,5
11,9
Nisan
Gösterge Faiz (%)
8,02
11,15
10,63
11,15
Mayıs
Bütçe Dengesi / GSYH (%)
-1,1
-1,0
-1,1
-2,0
Tahmin
İhracat (milyar USD, fob)
157,6
143,8
142,5
50,6
4 Aylık
İthalat (milyar USD, cif)
242,2
207,2
198,6
68,2
4 Aylık
Turizm Geliri (milyar USD)
34,3
31,5
22,1
3,4
Cari Denge / GSYH (%)
-5,0
-3,8
-3,8
-4,5
Tahmin
Kredi / Mevduat Oranı
114,8
117,2
117,4
118,2
Mayıs

Tablodaki ilk iki satır yani imalat sanayiinde kapasite kullanım oranı ve aylık sanayi üretim endeksinde bir önceki yıla göre değişim oranı bize sanayi üretimi hakkında bir fikir veriyor. Kapasite kullanım oranının önceki üç yılın ortalamasının üzerinde olması 2017 yılının ilk 4 ayında sanayide üretim artışı yaşandığını gösteren bir işaret. Öte yandan her yılın ilk çeyreğindeki ortalamayı gösteren aylık sanayi üretimindeki değişim bize kapasite kullanımındaki değişim kadar cesaret verici bir görünüm vermiyor. 2017 yılının ilk çeyreğinde sanayi üretimindeki artış son üç yıl içinde yalnızca 2015 yılının üzerinde gerçekleşmiş durumda.  

Konut fiyatlarında artışın 2017 yılında da önceki yıllardakiyle aşağı yukarı aynı trend içinde devam ettiği görülüyor.

İşsizlik oranında 2017 yılında ortaya çıkan gelişme oldukça can sıkıcı bir durumu ifade ediyor. Son üç yıldır çift haneli sayılarda seyreden işsizlik oranı, 2017 başında yüzde 13 ile zirve yaptıktan sonra Şubat ayında 12,6’ya gerileyerek biraz olsun umut vermiş bulunuyor. Alınan önlemlerin devreye girmesiyle işsizlikte asıl gerilemenin yılın ikinci çeyreğinden itibaren yaşanacağını tahmin ediyoruz.

Türkiye ekonomisinin başarısız olduğu bir başka alan enflasyondur. 2003’den itibaren enflasyonu hızla düşürmeyi başaran Türkiye, bu başarıyı yüzde 5’in altına çekme konusunda gösteremedi ve enflasyon yeniden tırmanmaya başladı. Nisan 2017 itibariyle yüzde 12’ye gelip dayanmış olan enflasyonun önümüzdeki aylardan itibaren düşüşe geçmesi bekleniyor. Bununla birlikte yılsonu beklentisi yüzde 9,5 dolayında kalmaya devam ediyor. Dünyada enflasyonla sorunu olan az sayıda ülkeler arasında ne yazık ki Türkiye de yer alıyor.

Piyasadaki çeşitli faizlerin bir çeşit ortalaması olarak aldığımız gösterge faizin de enflasyona paralel olarak artış gösterdiğini ve banka mevduat faizlerinin de ciddi bir artış içinde olduğunu görüyoruz.  

Bütçe, Türkiye ekonomisinin en başarılı olduğu alanlardan birisi olarak kabul ediliyor. Yıllardan beri bütçe açığı yüzde 1 – 2 arasında seyrediyor. Bununla birlikte 2017 yılı bütçesinin gerek referandumun neden olduğu harcama artışı ve gerekse büyümeyi desteklemek üzere yürürlüğe konulan genişleyici maliye politikası önlemleri nedeniyle önceki yıllara göre daha fazla açık vermesini beklememiz gerçekçi olacak.

Krizin, özellikle Türkiye’nin en önemli ihracat alanı olan Avrupa’da etkisini fazlasıyla hissettirmesi sonucunda Türkiye’nin ihracatında son yıllarda gerileme yaşandı. Bunu tablodan görebiliyoruz. Bununla birlikte 2017 yılının ilk çeyreğinde 2016’ya göre yüzde 8,7 oranında ihracat artışı ortaya çıkması Avrupa’daki toparlanmanın Türkiye’ye olumlu yansıyacağının göstergesi olarak alınabilir. Türkiye’nin bir yandan ihracatının önemli bölümünün ithal mallara bağlı olduğunu ve iç üretimde artış ortaya çıktığını dikkate alırsak ithalatta da yüzde 8,3’lük bir artışının görülmesinin normal karşılanması gerektiğini söyleyebiliriz. İlerleyen dönemde, büyümede yaşanabilecek toparlanmaya paralel olarak ithalatta daha fazla artış olması beklenebilir.

Türkiye’nin son üç yılda en fazla darbe yediği alanlardan birisinin turizm olduğunu söylersek yanlış olmaz. Özellikle 2016’da turizm gelirinin üçte birini kaybetmiş bulunuyoruz. 2017 yılının ilk çeyreği de umut verici görünmüyor. Buna karşılık Turizm Bakanlığı’nın açıkladığı Nisan ayı gelen turist sayısına bakınca ziyaretçi sayısında uzun bir aradan sonra ilk kez artış başladığı görülüyor. Buna karşılık gelen turist sayısındaki artışın gelir artışına yansıyıp yansımadığını ilerleyen günlerde göreceğiz. Eğer sayı artışı gelir artışına tam olarak yansımamışsa o zaman daha çok sayıda turisti daha ucuza ağırlamış olmak gibi bir durumla karşılaşacağız demektir.

Cari açığı daraltmak yolunda yürürlüğe konulan ve çoğu makro ihtiyati politikaların birer parçası olan önlemler büyümenin düşmesine yol açmış olsa da cari açığı yüzde 4’ün altına çekmeyi başarmış görünüyor. Bununla birlikte 2017 yılında gerek turizm gelirlerinin düşüklüğü gerekse ithalatta başlayan artışlar cari açığın yeniden artmaya başlayacağının işaretini veriyor.

Kredi/mevduat oranındaki artışın ekonominin tamamını etkilediğini söyleyebiliriz. 2015’de yaşanan sıçramanın ardından daha makul bir genişlemeyi gösteren değişim trendi 2017’de farklı bir noktaya gidebilir. Özellikle Kredi Garanti Fonunun da devreye girmesiyle kredilerde ciddi artışlar söz konusu oluyor. Bu oran daha da artabilir. Bunun büyümeye olumlu etkisi olmakla birlikte orta – uzun dönemde enflasyona olumsuz etki yapması kaçınılmaz görünüyor.

Paranın dış değerindeki kayıpların ekonomide yarattığı etkiyi de dikkate almak gerekiyor. Aşağıdaki grafik 2017 yılbaşından bu yana Türk Lirasının Dolara karşı olan dış değerinde yaşanan kayıpları kırılgan beşlinin diğer dört üyesiyle karşılaştırmalı olarak ortaya koyuyor.

(Kaynak: Bloomberg, https://www.bloomberg.com/markets/currencies.)


Görüleceği üzere yılbaşından bu yana diğer dört ülke paralarının Dolara karşı kayıpları artıya dönmüş geriye ekside yalnızca Türkiye kalmış bulunuyor. Bu durum dış dünyada olan bitenin yanında Türkiye’nin iç sorunlarının da parasının değerini düşürdüğünün bir kanıtıdır.

Sonuç olarak Türkiye ekonomisinin 2017 yılının ortasındaki durumunun oldukça karışık mesajlar veren bir görünüm sergilediğini söyleyebiliriz. Görünürde enflasyon hedeflemesi uygulayan ama aslında büyümeyi tercih eden, faizin düşük tutulmasının yatırımlar için yararlı olacağı görüşünde olan ama faizi alabildiğince yükselten, işsizlik sorununu geçici önlemlerle çözmeye çalışan, inşaata dayalı büyümeden vazgeçemeyen ama bir yandan da sanayiye yönelmeye çalışan bir görünüm bu. Bütün bunların yansımasıyla sürekli dalgalanma içinde bulunan TL’nin yabancı paralar karşısındaki değeri de ekonominin sıkıntılı durumunda önemli rol oynuyor.


Teknik bir konu ile ilgili açıklama:
Üzerinde dikkatle durulması gereken teknik bir konuya dikkat çekmekte yarar var. Türkiye, son dönemde maliye politikasını, para politikasına destek olmaktan çıkarmış ve büyüme amaçlı kullanmaya başlamış görünüyor. Oysa sermaye hareketlerinin serbest olduğu ve dalgalı kur rejiminin uygulandığı bir ortamda maliye politikası etkisizdir. Bu konuda daha önce yayınlanmış olan şu yazıma bakılabilir: Para Politikası Niçin Maliye Politikasına Tercih ediliyor?

Yorumlar

  1. Hocam konuyla ilgisiz ama merkez bankasinin hissedarlarinda yabanci kaynaklarda var mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. http://www.ntvradyo.com.tr/PodcastDetay/34949/oom7347e/mahfi-egilmezle-ekonomi-dersleri
      En üstten aşağı doğru sayın 21. dersi dinleyin.

      Sil
    2. Hocam ben de merak edip dinledim, teşekkürler. Bu durumda B grubu hisseler de varlık fonuna devredilmiş olmuyor mu?

      Sil
    3. TCZB ve Halk Bankası Varlık Fonuna devredildiğine göre bunların sahip olduğu TCMB payları da Varlık Fonuna devredilmiş oluyor.

      Sil
    4. hocam bunu neden daha önce paylaşmadınız çok güzel hepsini en kısa zamanda dinleyeceğim

      Sil
    5. Bunları sürekli twitterda paylaşıyorum.

      Sil
    6. Hocam, ntv radyo ile kaynak veriyorsunuz fakat sadece dinleme ile pek verim alamadığımı ben ve sınıf arkadaşlarım adına belirtmek isterim.
      (bir YouTube kanalınız olsa ne güzel olur)

      Sil
    7. Hocam facebook ta da paylaşın lütfen.

      Sil
  2. http://m.karar.com/yazarlar/etyen-mahcupyan/borsa-niye-yukseliyor-4138
    Hocam bu yorumlar doğru mu genel itibariyle?

    YanıtlaSil
  3. Diğer 4 ülke ile ilişkili yorumlar yapmak ne kadar dogru bu ulkelerin irak ve suriye gihi komşuları yok ben 1991 askerken 20 tane obus mermisi bir Şahin binek oto ediyordu Türkiye nin güneyinde catismalar oluyor askeri hareketlilik hep para demek birde 3 milyon mülteci ye yapilan masraflar var sonra hükümet devamlı gezi olayi gibi 17..25aralik olayi gibi 15 temmuz darbesi gibi sorunlarla savaşiyor bence Türkiye eskiye oranla daha iyi performans veriyor degerlendirmeniz tam objektif degil jeo politik riskler hususunda bigane bir tutum izliyorsunuz saygilar sunuyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Brezilya'da olanları incelediniz mi? Bir inceleyin isterseniz. Bizden ne kadar farkları var bir bakın. Orada Gezi benzeri en az 20 olay yaşandı.
      Benzer durum Güney Afrika için de geçerli.
      Öte yandan bu kırılgan beşli benim yaptığım bir gruplama değil. Dünya bize bu grupla birlikte bakıyor.

      Sil
    2. Recep bey, sizin için objektif değerlendirme "görelim iktidar neyler, neylerse güzel eyler" kıvamında olmalı anlaşılan.

      Sil
    3. Amerika da kriz yaratıp krizi çözüyor gibi yapıyor ama yeniyoruz artik! Gel bir de benim yanından bak dünyaya diyoruz.

      Sil
    4. Sayın Er hükümet objektif mi önce buna cevap verin. Kusura bakmayin da aklinizi güzel yerlere emanet eşiniz.

      Sil
    5. Recep bey 15 temmuz diyorsunuz fetoyu kim yaratmış ve niye vermiyorlar bize? Yarın ben ketöyle de uğraşmak istemiyorum. Siz seviyorsanız bakın amerika da bekliyor :)

      Sil
  4. o kadar kur artisina ragmen rakam ortada ihracatta 50milyardolar bu ayi bonkorce hesaplarsak 60milyar dolar eder carp 2 ile tas catlasin 120 milyar dolar hadi her ay icin bi 1milyar dolarda benden olsun 6milyar dolar! etti mi 126 milyardolar bu mu basari

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle demeyin altın ithalatında ileri gitmisiz. Benim telefonun altından yapılma.

      Sil
  5. Konut fiyat artışları enflasyon oranının altında kalmış gibi görünüyor.

    YanıtlaSil
  6. Hocam bir internet alışveriş sitesi Haziran sonu faaliyetlerini durduracağını açıkladı. Üstelik bu firma kısa süre önce oldukça yüksek bir meblağa yabancıya satılmış, profesyonel şekilde yönetildiğinden ve sermaye yeterliliğinden şüphe edilmesi zor bir firma, daha önce alışveriş yapanların söylediğine göre de müşteri memnuniyeti yüksek. Böyle bir firma Türkiye'de iş yapamıyorsa bence reel sektör için alarm zilleri ciddi ciddi çalıyor demektir. Sizce bu durum Türkiye ekonomisi açısından bir gösterge mi yoksa tekil bir örnek olarak kabul edilip fazla üzerinde durmaya değmez mi?

    YanıtlaSil
  7. Hocam soyle 90'lardaki gibi guzel bi kriz ne zaman cikar? Iyice umutsuzluga kapilmaya basliyioruz. Biraz tavsiyelerde bulunsaniz hukumete, tecrubelisiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kriz mı ? Dolar 3.60 hala düşük nasıl kriz olsun olmaz bence! 5 lira olsa neyse belki o zaman diyebiliriz ! Bide merhez in para basma yetkisi var ! Daraldimi metbea gibi basverir !al sana mani mani der ! Isı çözer!

      Sil
    2. Kriz benim evimde. Geçim sıkıntısı çekiyoruz. Naralara pabuç bırakmıyoruz. Seffaf, samimi, acil, sürdürülebilir adımlar beklemiyoruz, yaptiriyoruz!

      Sil
    3. Adsiz 20:58, baksaniza Internet erisimine kadar sahipsiniz, Allah'tan belanizi mi istiyorsunuz?

      Sil
    4. Artık öyle eskisi gibi ağız tadıyla güzel bir kriz yaşamak mümkün değil. Eski krizlerde dolar bir anda 2-3 katı olurdu, ölen ölürdü, kalan sağlarla yola devam edilirdi. Şimdi dalgalı kur olduğu için yeni krizler öldürmüyor, süründürüyor. Bu nedenle sizin için üzgünüm, dünyanın zirvelerindeki enflasyon, işsizlik, faiz, KDV, ÖTV oranları ile yaşamaya ve sürünmeye devam edeceksiniz.

      Sil
    5. Adsız2 Haziran 2017 10:55 sizin ruhunuz folloş olmuş. Dinleyin de kendinize gelin. Haddinizi bilin.
      https://www.youtube.com/watch?v=ZEGEyW5v_TQ
      https://www.youtube.com/results?search_query=ne%C5%9Fet+erta%C5%9F+yolcu

      Sil
    6. Adsız 10:55 ben sürünmeyi seviyorum. Gelin beraber sürünelim. Sizi almadan olmaz ama. 7 milyon işsizi yığarım tepene.

      Sil
    7. Adsız 03:33 Allah bana bela okuma diyor. Bela sizden geliyor zati.

      Sil
    8. Adsız 14:42

      Ben gerçekleri önceden görüp tedbirimi önceden alırım, bu nedenle kolay kolay sürünmem. Sizlere iyi sürünmeler, bu kafayla daha epeyce sürüneceksiniz gibi görünüyor.

      Sil
    9. Sen hala burda misin !

      Sil
    10. Adsız 17:30

      Halanızı burada mı arıyorsunuz??

      Sil
    11. Seni gidi club rocker.
      https://youtu.be/e2Tmn0a6S8M

      Sil
  8. Cuma gecemiz hayırlı olsun. Allah biz insanlara akıl, irfan nasip etsin.

    YanıtlaSil
  9. Arkadaşlar Brzezinskinin Büyük Satranç tahtasini okumak bugünlere nasip oldu. Kendini satranç tahtasında at gibi hissediyorum.

    YanıtlaSil
  10. Hocam doğrudan yabancı yatırımlarda vergi alınıyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yatırımı yapıp gelir elde etmeye başladığında alınıyor tabii.

      Sil
  11. Hocam kurumlar vergisi kar üzernden mi toplam gelir üzerinden mi alınır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kar üzerinden. Yani Kurumlar Vergisi bir ciro vergisi değil kazanç vergisidir.

      Sil
    2. o halde Kurumlar vergisinde bir indirim sirket karliligini artirir kari artan sirket ise yatirimlara devam eder mi

      Sil
  12. İyi Akşamlar Mahfi Bey. Normalde sizin sayfanızı takip etmem ama kızım sürekli sizi tavsiye ettiği için biz de takip eder olduk. Sizi şu konu hakkında soru sormak istiyorum kızımın okurkenki Para iktisadı kitabından: Rezerv Opsiyon Mekanizması (ROM) bankaların TCMB'de tutmak zorunda oldukları Türk Lirası zorunlu karşılıkların belirli bir yüzdesini döviz ve standart altın cinsinden tesis edebilmelerine imkan sağlamaktadır. Böylelikle bankalar, Türk lirası zorunlu karşılıları tesis etmede esneklik kazanmakta ve gönüllü olarak döviz rezervi biriktirmektedir.
    Size sorum şu: Bizde (ROM) mekanizması çalışmıyor mu? Ben düğüne gidiyorum herkes gram altın takıyor ya da dolar bir iniyor çıkıyor. Bu tam olarak nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ROM mekanizması çalışıyor. Ne var ki son dönemde döviz kurlarında yaşanan hızlı yükselme ve dövize olan talep artışı nedeniyle eskisi kadar yüksek oranda tercih edilmiyor.
      Doların inip çıkması gerek dışarıda gerekse içeride yaşanan sürekli şoklarla ilgili. Mesela Trump'ın ABD'yi Paris İklim Antlaşmasından çıkarması şok etki yaratıyor ve günlük olarak kurları etkiliyor. Buna karşılık fon yöneticilerinin çoğunun Güney Afrika Randını yatırım aracı olmaktan çıkarıp yerine TL'yi koymaları carry trade yönünü Türkiye'ye çevirdiği için bu kez TL'ye değer kazandırıyor. Bu gibi şokların sıklıkla yaşanması halinde ROM mekanizması tek başına kur düzenlemekte yetersiz kalıyor doğal olarak.

      Sil
  13. "Barışık bir nesil yetiştirmek hepimizin boynunun borcu"
    Sayın Emine Erdoğan çok önemli bir nokta üzerinde durmuş. Biz toplum olarak barışık olmak istiyoruz. Fakat cumburbaşkanımız nedense bize şsffaf ve acil adımları atmıyor. Demek ki burda sıkıntı var. Siz biz ayrımı mı oluyor burda? Biz de anadilimizi güzel konuşuyoruz, ingilizce konuşamıyorsak bile anlayabiliyoruz. Fakat gerekli iş sahaları açılmıyor. 7 milyona "siz" diyorsunuz gibi geliyor. Gelin sizi bizi bırakalım. Hep beraber biz olalım. Partileri birleştirin veya parti isimlerini silin kişisel milletvekili sistemini kuralım. Partilerin içlerinde fetoyle bağlantılı kişiler varsa da ve bunları düşünüp adım atmıyorsanız bunu da beraber yapalım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel söylemiş ama söylemle eylem birbirine uymuyor ne yazık ki. Benim görebildiğim kadarıyla son on beş yıldaki kadar birbirine düşman bir nesil yetişmedi şimdiye kadar. Her alanda birbirini düşman gibi gören bir nesil yetişti.

      Sil
    2. Yani kizlarin basortuleri sokulurken, ikna odalari kurup "cagdas" olmaya ikna edilirken dusmanlik beslemiyorlarmiydi? Ya birakin Evrim askina, bu soylediklerinize kendiniz inaniyor musunuz acaba?

      Sil
    3. Tek mağduriyet bu sanki. Sokaklarda çocuklar vuruldu, gaza boğuldu, grevler yasaklandı. Sadece bir bölgedeki OHAL bütün ülkeye yayıldı. Devletin kurucuları iki ayyaş denilerek aşağılandı. Onlara kıymet verilen insanlar ötelendi. Ordu bir paralel çeteye teslim edildi. Ama ikna odaları hikayesi bi türlü bitmedi.

      Sil
  14. Hocam OECD "labor productivity" verilerinde Türkiye G.Kore'den yüksek çıkıyor. Bu imkansız gibi geliyor bana. Ayrıca Türkiye kendisi gibi gelişmekte olan birçok ülkeden daha yüksek bir üretkenliğe sahip. Türkiye'de üretkenliğin G.Koreden yüksek olması mümkün mü,bu veriler güvenilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Veriler güvenilir diye düşünüyorum. Ama bu sizi şaşırtmasın işsizlik arttıkça daha az işçiyle aynı üretimi yapmaya başladığınızda verimlilik artmış görünür. Yani verimlilik ölçüsü (adam başına üretim miktarı) tam olarak doğru bir ölçü değil.

      Sil
  15. Hocam bu karar kabul edilebilir bir şey değil. Biz toplum olarak birlik olmalıyız gibi geliyor. https://www.google.com.tr/amp/www.ntv.com.tr/amp/turkiye/cumhurbaskani-erdogandan-abdnin-iftar-kararina-sert-tepki,Hf3uR3AsFkixbnfIN59r0Q

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu muhtarlara söyleyeceğimiz yerde ABD Dışişleri Bakanına söylememiz gerekmiyor mu?

      Sil
  16. Şu an nasıl ki sıcak paraya bağımlıysak, aynı şekilde inşaata da bağımlıyız.

    İnşaat sektöründe yaşanacak küçülme, 165 milyara ulaşan konut kredilerinin ödenememesine yol açar.

    Bu varsayımım, cari açık veren, iç tüketime dayalı büyüyen bir ülkede kredilerin ödenmesi ancak bir başka yurtiçi yerleşiğin kredi borçlanmasıyla olur.

    Ortalama vadesi 7 yıl üzerinde olan, faizi tüketici kredilerine göre çok düşük olan 165 milyarlık konut kredilerinin, faizi daha yüksek ve vadesi en fazla dört yıl olan diğer tüketici kredisine dönüşmesi piyasanın tıkanmasına neden olur.

    Konut kredileri için bir yılda örneğin 20 milyar geri ödeme yapıyorsak, bu tarz bir dönüşümde en az 40 milyar ödenecektir.

    Düşük büyüme oranıyla bu mümkün mü?
    Bu yüzden inşaata dayalı büyümeden kısa vadede vazgeçilemez.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru bir saptama. Bu kısır döngüden çıkmamız lazım.

      Sil
    2. Insaat sektorundeki daralma, konut kredilerinin odenmesine neden sebep olsun? Borc insaatcilarin degil, konutu alanlarin borcu.

      Ayrica insaat sektoru neden kuculsun ve kuculmek zorunda bunu da anlayan beri gelsin.

      https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_road_network_size

      Yukaridaki listeyi inceleyin, mevcut olan tum yollarin yarisi kadar yol yapsak, gene yuz olcumu Turkiye'nin yarisi kadar olan Almanya kadar yolumuz olabilir.

      https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_home_ownership_rate

      Gene su yukaridaki listeye bakarsaniz, Turkiye'de genis aile oranin oldukca yuksek olmasina gore cogu Avrupa ulkesinden daha geride oldugunu gorursunuz. Dahasi 6 ve daha yuksek katli binalarda yasayanlar Istanbul ve Ankara'da neredeyse 50%'lerde.

      Anlayacaginiz muteahhitlerin daha isi cok.

      Kimi super zekalilar "Yol yaptilar ama" diye dalga gece dursun, Allah bu topraklarin insanlarini o kafalardan korusun.

      Sil
    3. Biz kitap okuyoruz lütfen gider misiniz?

      Sil
    4. Adsiz 15:35, siz su an okudugunuz sayfayi cevirin ben gitmis olacagim.

      Sil
    5. Sen zaten yohsun :)

      https://youtu.be/15SP588vCRM

      Sil
    6. Şimdi bir kez daha sakin sakin okuyun yazdıklarımı; sektörün küçüleceğinden bahsetmediğimi anlayacaksınız, anlattığımın küçültmeye çalışırsak yaşayacaklarımızın varsayımı olduğunu umarım görürsünüz.

      Yaşadığımız şu ekonomik sıkıntıların sebeplerinden biri olarak inşaat olarak görülmekte. Bu konuda bu blogda yapılan okuyucu yorumlarını okumuşsanız çokca görmüş olmalıydınız.

      Bende bu aşamada ne kadar kızılırsa kızılsın bağımlı olduğumuz inşaata kısa vadede desteklerimizi çekemeyeceğimizi anlatmaya çalıştım.

      Ve bu aşamada bir varsayım ortaya attım, açık bir şekilde;

      "Bu varsayımım, cari açık veren, iç tüketime dayalı büyüyen bir ülkede kredilerin ödenmesi ancak bir başka yurtiçi yerleşiğin kredi borçlanmasıyla olur."

      Bu varsayımın nesini anlamadınız da;

      "İnsaat sektorundeki daralma, konut kredilerinin odenmesine neden sebep olsun? Borc insaatcilarin degil, konutu alanlarin borcu."

      diyebildiniz?

      Şu varsayımın olması mümkün mü; ihracata dayalı değil iç tüketime dayalı bir büyüme performansı gösteren bir ülkenin borcu azalır mı?

      Sil
  17. Her halukarda devletin bütçesindeki iyileşmenin sebebi araba aldığımda bir araba parasını da devlete, yakıt aldığımda arabaya koyduğum yatıkın 2 katını yine devletin cebine atmamdan kaynaklı. Küçük Özel sektör sahibi iseniz kazandığınız daha cebinize girmeden %35-40 nı maliyeye kaptırıyorsanız(vergi çalmazsanız) özel sektör çalışanı iseniz ve geliriniz 3-5 bin civarında ise maliyeye kölesisiniz demektir. Oysa aynı maliye iyi kazanan şirket patronunun metresine kullandırdığı araba için vergi almamaktadır( vergiden düşme)
    Ayrıca Suriyelilere yardım, ninelere yardım vs ile sizden alınan vergiler başkasının cebine girmektedir.

    Bu yolla orta kesimi biçme ve alt tarafa yuvarlama başarısını bulmuşlardır.

    Bu politikalar ile belki iyi vergi toplanır ve belli alt kesime destek olunur. Ama üretemez bir toplum haline getiriliriz. Çünkü devlete özel sektörde köle olmak yerine en iyi gençler üretmeyen doktorluk vs gibi memurluğa yönelirler. Sonra da Almanya ve Avrupa neden iyi durumda diye sızlaşırız...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Turkiye'de toplanan vergiler Avrupa'dan oldukca asagida, acaba farkinda misiniz?

      https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_tax_revenue_to_GDP_ratio

      Sil
    2. Kitap size de lazım olacak Sayın Adsız 2 Haziran 2017 15:01.

      Sil
  18. Hocam bankalar serbest karşılıklarını istediği zaman geri talep edebiliyor mu? Yoksa o da z.k. gibi mi?
    2)Eğer z.k. gibi değilse serbest karşılık bankanın %7.25 ten MB'ye borç vermesi mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1. Bankalar MB deki serbest mevduatlarını diledikleri zamanda ve istedikleri gibi kullanabiliyor.
      2. Borç vermesi değil tam olarak ama her bankanın MB üzerinden yaptığı günlük işlemleri var onları karşılamak için orada mevduat tutuyorlar.

      Sil
  19. EKONOMİ TIKIRINDA
    Gumruk Bakanligi verilerine gore, dis ticaret acigi mayis ayinda gecen yilin ayni ayina gore yuzde 49.5 yukselerek 7.65 milyar dolara ulasti.(avea finans)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adsız TÜİK ekonomiyi daha tıkırında diyor.

      Sil
  20. Hocam tablodaki 2017 icin kredi/mevduat oranlari dogrumu? 4 yoldir hemen hemen ayniyiz. Oysa ben degisik kaynaklarda. %125-140 arasi diye duyuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam kredi/mevduat oranında bir yanlışlık olabilir mi ? KGF sonrası tüm bankaların kredi hacmi arttı, ama o kadar mevduatın olduğunu sanmıyorum. Nitekim kamu bankaları bile 14,75'li oranları veriyorsa, bende İsmet gibi oranın daha yüksek olma ihtimali var die düşünüyorum...

      Sil
  21. Hocam özetle diyorsunuz ki; Ekonomi gayet güzel gidiyor ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 80 milyon Türk vatandaşı lütfen aklınızı başınıza alınız diyor. ?=?

      Sil
  22. Soru: bu ekonomik veriler diğer bir X partisi (özellikle sol görüşlü bir parti) iktidarında gerçekleşmiş olsaydı, bir sonraki seçimde iktidarını sürdürebilir miydi?

    YanıtlaSil
  23. Hocam, Güney Afrika'dan ithal edilen 1500cc araçlara %10 TOKİ vergisi koyarak araçtan emlâk vergisi alan ilk ülke olduk. Hayaldi, gerçek oldu :))

    YanıtlaSil
  24. sayın hocam
    1- tartışma konusu "zeytinlikler" konusunda görüşünüz nedir?

    2- Tarım politikasında tersine hareketle ne amaçlanıyor?

    3- tüm bunlar prof. Canan Karatay zeytinin faydasını söyleyip zeytin yeyin, zeytin yağı kullanın dediği için mi oluyor?

    YanıtlaSil
  25. http://m.gercekgundem.com/yilmaz-ozdil-yarbay-songulu-yazdi-yaziklar-olsun-bu-ulkeye-277281h.htm

    Okudunuz mu hocam?

    YanıtlaSil
  26. ndeksler ekonomide iyileşmeyi gösteriyor

    İmalat Sanayii Satın Alma Yöneticileri endeksleri, mayıs ayında imalat sanayiinde ve ekonominin bütününde canlanmanın başladığını gösteriyor.

    İmalat Sanayii Satın Alma Yöneticilerinin üretim konusunda ay içi değerlemelerini yansıtan endeksler, ekonominin öncü göstergeleri olarak kabul ediliyor.

    Hemen her ülkede yayımlanan bu gibi endeksleri bizde İSO ve MÜSİAD düzenliyor, yayımlıyor.

    - İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat Sanayi Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) endeksi Mayıs ayında 53.5’e yükseldi.

    Üretim Şubat 2014’ten beri ölçülen en güçlü düzeyde artarken, yeni siparişlerdeki büyüme son 42 ayın en yüksek hızına ulaştı. Anket verileri iç talebin güçlendiğini gösteriyor. İhracat siparişleri de son üç yılın ikinci en yüksek hızında arttı.

    - Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD)ın, “Sanayi ve hizmet sektörlerini içeren Satın Alma Müdürleri Endeksi SAMEKS Bileşik Endeksi, mayıs ayında 4.69 puan artarak 57.55 değerine yükseldi.

    Mayıs ayında sanayi sektöründe 4.26 puan, hizmet sektöründe 4.87 puan artış gerçekleşti.

    Endekslerin 50 puanın üzerine çıkması ekonomide iyileşmeyi işaret ediyor.

    Sayın Eğilmez, yukarıdaki yazı Güngör Uras'ın bugünkü Milliyet gazetesindeki aynı konuya dair makalesi.
    İktidar yanlısı veya karşıtı olmaksızın güncel verilere dayanarak yazılmış.
    Sizin yazılarınız bana biraz yanlı gibi gelmeye başladı.Herhalükarda Türkiye' de ekonomi ve ülkemiz kötüye gidiyor.Yapmayın bu ülke hepimizin,tahminlerimizle temennilerimizi birbirine karıştırmadan
    eleştirel bakışlarımızı dillendirmeliyiz.

    YanıtlaSil
  27. Merhaba Hocam;
    Merkez Bankası'nın para arzı (M2) ile enflasyon arasında bir bağlantı kurulabilir mi?

    YanıtlaSil
  28. hocam, gerek abd ekonomisinde beklenilen güçlü büyüme ve enflasyonist baskıların olmaması gerek ecb nin 80 milyar dolarlık tahvil alımlarına devam etmesi gerekse de risk iştahının henüz sert biçimde azalmaması ve içerde siyasal tansiyonun biraz düşmesi merkezin faiz bandını biraz yukarıya çekmesi bazı mali ve reel ekonomiye dönük palyatif önlemler dünyada dolar endeksinin de 100 ün üzerini görmemesi gibi etkenlerle piyasalarda biraz canlanma olduğu kesin. ancak bunun geçici olduğunu düşünüyorum. çünkü küresel ve ulusal bazda ekonomilerde adeta dengesizliklerin dengesi oluşmuş durumda. 2017 ilk ysarısında türkiyede büyümenin ortalama bazda %4 - 4,5 olabileceğini ancak yılın ikinci yarısından itibaren bu büyümenin muhtemelen yarı yarıya düşebileceğini düşünüyorum. belirsizlikler devam ediyor ve daha da önemlisi yapısal sorunlarımız devam ediyor. mesela büyümedeki nispi artış bile cari dengesizliğimizi belirgin biçimde artıracaktır.eskiden %4 ve altına düşen büyüme dönemlerinde cari açığımızda sert daralırdı ancak günümüzde % 3 ün bile altına gerilesek cari açık yine de yüksek seyrediyor zira dışa olan bağımlılığımız bilhassa son 14 yılda fazlasıyla arttı uzun yıllar boyunca düşük kur - yüksek reeel faiz modunda götürülen ekonomi buna paralel olarak fazlasıyla ithalata bağımlı oldu ve her 100 birim üretimin neredeyse 75-77 birimi ithalatla yapılabilir duruma gelmiştir. keza merkezin giderek azalan kullanılabilir döviz rezervleri de cabası ki; bu kalemde son aylarda ciddi erime var ve yaklaşık olarak 7 milyar dolar son 4 ayda eridi. doların 3,50-55 arasında uzun zamandır durulmasında bunun da azımsanamaz etkisi vardır. tüm bu kısa vadeli de olsa pozitif fazlı gelişmelere rağmen dolar kuru 3,50 tl nin altını göremiyor. bu da ne kadar kırılgan bir ekonomik yapı stokuna sahip olduğumuz ortaya koyuyor maalesef hocam!. saygılar sunuyorum hocam.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı