Merkez Bankası Faizi Artırdı da Ne Oldu?


Merkez Bankası, politika faizi adı altında dünyaya farklı bir oran ilan etse de (yüzde 8,0) asıl politika faizi halini almış olan geç likidite penceresi imkânı (GLP) faizini hafta içinde yüzde 12,75’den 13,50’ye yükseltti. Kasım 2017’den bu yana Merkez Bankası’nın politika faizi de, ortalama fonlama maliyeti de GLP faizidir. Dünyada, gün sonunda hesaplarını kapatamamış bankalar için uygulanan GLP imkânı 2017 yılına kadar bizde de aynı amaçla kullanılırdı. 2017 Ocak ayında kurlarda yaşanan hızlı artışların enflasyona etkisine karşı önlem almak isteyen Merkez Bankası bu imkânı olağan haller için fonlama aracı haline getirdi ve Kasım ayından itibaren de yalnızca bu aracı kullanır oldu.

Son günlerde ABD ekonomisinde ilginç gelişmeler yaşandı. Bir süredir yükselişte olan ABD 10 yıllık tahvil faizleri bu hafta başında yüzde 3’ü aştı. Bunun temel nedeni ABD’de enflasyonun hızlanmaya başlamış olması. Mart ayı sonu itibariyle mevsimsel etkilerden arındırılmamış olarak 12 aylık tüketici enflasyonu (CPI) yüzde 2,4’ü işaret ediyor. 12 aylık çekirdek enflasyon da (core inflation) yüzde 2,1’e ulaşmış görünüyor. Bunun geçici bir çıkış mı olduğu yoksa yükseliş trendine mi işaret ettiği sorusunu yanıtlamak için henüz erken. Eğer bu bir yükseliş trendine işaret ediyorsa o zaman Fed’in uzun vadeli hedefine varılmış demektir. Ki bu Fed’in faiz artışlarını bu yıl için 4’e çıkaracağı anlamına gelebilir.

Geçen haftaya başlarken  (16.04.2018) Dolar Endeksi 89,42 idi. Endeks, 25.04.2018’de yani Merkez Bankası’nın faiz artırım kararı aldığı gün 91,19’a yükselmişti. Bir başka ifadeyle Dolar, diğer paralara karşı değer kazanmaya başlamıştı. Dolar Endeksi 27.04.2018 itibariyle 91,53 idi. Yani hafta boyunca yükseliş eğilimini sürdürdü. Doların değer kazanmasını Euro/Dolar paritesine bakarak da görebiliriz. 16.04.2018’de 1,2383 iken, Merkez Bankası’nın faiz artırdığı 25.04.2018’de 1,2185’e gerilemişti. Hafta, 1,2130 paritesiyle tamamlandı. Dolar, diğer paralara karşı değer kazanmıştı.

Dolar niçin son günlerde değer kazanmaya başladı? Bunun iki nedeni olduğunu düşünüyorum: (1) Trump, ticaret savaşlarındaki yaklaşımını yumuşattı. (2) ABD’de enflasyonun yükselişi ekonominin canlandığının ve toparlandığının göstergesi olarak görülmeye başlandı. Bu, aynı zamanda Fed’den beklenen faiz artışı sayısının 4’e doğru yöneleceği anlamına geliyor. Bunun sonucu olarak da tahvil faizleri yüzde 3’ün üzerine çıktı.

Merkez Bankası, böyle bir ortamda faiz artırdığı için faiz artışı kurları ilk ağızda kontrol edemedi. Hatta tam tersine kısa bir düşüş sonrası kurlar yükseldi. TL’nin değerlenmesi ancak hafta sonuna doğru oldu.

Bu gelişme karşısında pek çok kişinin kafası karıştı. “Merkez Bankası faiz artırdığı halde TL değer kazanamadı, hatta kaybetti, demek ki faiz artırımıyla kuru kontrol etmek mümkün olmuyormuş” diyenler oldu. Oysa yukarıda açıkladığımız gibi işin aslı öyle değil. İşin aslının nasıl olduğunu anlamanın bir yolu da Türkiye ile aynı grupta olan ekonomilerin paralarının Merkez Bankası’nın faiz artırdığı günden sonraki 2 günde Dolar karşısındaki durumunu TL’nin durumuyla karşılaştırmak.

Aşağıdaki tablo Merkez Bankası’nın faizi artırdığı günün sabahı (henüz faiz artmadan), ertesi günün akşamı ve hafta sonunda Türkiye ve aynı gruptaki ekonomilerin paralarının Dolar karşısındaki durumunu gösteriyor (tablodaki eksi işaretler paraların Dolara karşı değer kaybını ifade ediyor.)

25.04.2018
26.04.2018
Fark
27.04.2018
Fark
Brezilya (Real)
3,4724
3,4848
-0,4
3,4575
0,4
Endonezya (Rupiah)
13,899
13,9255
-0,2
13,893
0,0
Hindistan (Rupee)
66,385
66,8962
-0,8
66,6613
-0,4
Güney Afrika (Rand)
12,3262
12,4427
-0,9
12,3294
0,0
Türkiye (TL)
4,0861
4,0856
0,0
4,0426
1,1
TL Hariç Ortalama
-0,6
0,0

Tablodan görüleceği üzere Dolardaki değer kazanımı 25 Nisan’dan 26 Nisan’a TL hariç bütün paraları etkilemeye devam etmiş. Yalnızca TL, değişmeden kalmış. Diğer paraların değer kaybı ortalama olarak yüzde 0,6 olmuş. Haftanın son günü kayıplar durulmuş ve TL dışındaki paralar arık değer kaybetmezken TL, Dolara karşı yüzde 1,1 değer kazanmış. İşte TL’nin bu şekilde pozitif ayrışmasının nedeni Merkez Bankası’nın faiz oranını yüzde 12,75’den 13,50’ye çıkarmış olmasıdır.

Eğer Merkez Bankası bu hamleyi yapmamış olsaydı ve TL de gruptaki diğer ekonomilerde olduğu gibi en az yüzde 0,6 değer kaybedecek ve USD/TL kuru (4,0861 x 1,006=) 4,11’e ulaşacaktı. En az dememizin nedeni Merkez Bankası’nın faiz artırmaması halinde beklentiler karşılanamamış olacağı için muhtemelen TL’deki kaybın daha fazla olacağı tahminidir.

Dolayısıyla Merkez Bankası’nın faiz artırımı doğru bir adım olmuştur. Buna karşılık faiz konusunu hala geç likidite penceresi imkânı çerçevesinde yürütmesinin doğru bir yaklaşım olmadığını bir kez daha vurgulamakta yarar var.

Yorumlar

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teknik analize göre günlük grafikte 23 Mart'tan bu yana oluşmakta olan OBO formasyonu ve RSI uyumsuzluğu kısa vadede dolar/TL'de bir geri çekilmeyi işaret ediyor. Eğer P.tesi günü önce 4,03 daha sonra 4'ün altına inerse formasyon teyid edilecek. Dolar endeksi ve ABD 10 yıllıklarındaki düşüşler de bu geri çekilmeyi destekliyor. Formasyon çalışırsa sonraki seviyeler 3,92-3,83. Öte yandan içinde bulunduğumuz jeopolitik çalkantılar ve yaklaşan seçim nedeni formasyonun çalışmaması, doların yukarı ani hareketler yapması da mümkün. Bu durumda ilk direnç 4,08, kırılması durumunda 4,11 ve 4,15'li seviyeler gündeme gelebilir. Bahsettiğimiz geri çekilme olsa bile içinde bulunduğumuz şartlarda orta-uzun vadeli yükseliş trendi devam edecektir.

      Hocam nasıl yorum? Ekonomi kanallarındaki piyasa değerlendirmeleri formatına uygun mu? :)

      Sil
    2. Turgut Gokcek, Mahfi Egilmez bunun cevabini eski yazilarinda vermisti. Yabancilar nasil bu iste cifte kazancli cikiyor bilimsel olarak izah etmisti. Kazanc icin ilk adimi gerceklestirebildiklerine gore, simdi ikinci adim icin dolarin dusuyor olmasi lazim ki ugrastiklarina degsin. Ki o en kolayi.

      Bu arada TL icin gecmis olsun. Yerli ve Milli para birimi olarak; Turkiye Rublesi, ya da Turkiye Dinari hazirliklari olabilir, o yuzden cok onemsemiyor olabilirler tabi o da mumkun.

      Sil
  2. bu arada yazınız yine çok aydınlatıcı.elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  3. Osman Cem Uzun28 Nisan 2018 17:20

    Hocam parasal sıkılaşma dönemine girildiğinde yapısal reformlar genede işe yarar mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu soruyu soran bir kisinin 'yapisal reformlar'i dogru anladigina sasarim. Ise yarayip yaramayacagini ogrenmeden once 'yapisal reformlar' ile ne kastediyorlar bunu ogrenmenizi tavsiye ederim. Hele bu konuda Mahfi Egilmez'in fikrini soruyorsunuz. Mahfi Egilmez'e gore 'harf inkilabi', 'sapka inkilabi' yapilmis en buyuk yapisal reformlardan. Sizin kafanizdaki ile ne kadar uyustu bilemiyorum.

      Sil
    2. Yapısal reformlar her zaman işe yarar ama yapılması kolay değildir.

      Sil
    3. yapısal reform yapmak için reform yapacak yapı lazım.

      Sil
    4. hocam size katılıyorum

      Sil
  4. Hocam genel olarak ekonomide ne yapılması gerektiğini söylemiyorsunuz.risk alsanız biraz,bence gizli gizli sizi takip edenler vardır hükümetten;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oysa yıllardır sadece onu söylüyorum.

      Sil
    2. ben sizi yanlış anlamışım o zaman hocam.genelde hep ne yapılmaması gerektiğini söylüyorsunuz;)

      Sil
    3. Bence tam tersi siz doğru anlamışsınız çünkü ne yapılmaması gerektiğini söyleyerek aslında ne yapılması gerektiğini söylemeye çalışıyorum. :-)

      Sil
  5. Kısa vadede doğru görülebilir fakat uzun vadede daha ne kadar faiz arttırilabilir. Hocam daha kalici cozumler bulunmasi gerekmiyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bulamadığımız için ya da bulduklarımızı yapamayacağımızı bildiğimiz için ikide bir faiz artırıyoruz.

      Sil
  6. Sayın hocam bu faiz oranı yeterli mi? Değilse durumu seçim sonrası oluşacak siyasi yapıya göre mi tekrar değerlendirilmeli? Yeterliyse eğer bunu ekonomiyi düzeltmede yapmamız gerekenlerin ilk adımıdır diyebilir miyiz hem sonrasında gelmesi gereken yapısal reformları düşünürsek?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkide bir de faiz artırarak sonuç alamayız.

      Sil
    2. Fed 4 faiz artışına giderse MB den 3 artış gelmesi gerekir.

      Sil
  7. Hocam yazınız için teşekkürler. Size bir sorum var.

    Ekonomi kanallarında takip ettiğim kadarıyla beklenti fiyatlanması olayını merak ediyorum. Örneğin Amerika da faizlerin 3 kez artacağı beklentisi var. Hal böyle iken faiz arttıkça tahvil fiyatları düşer mantığı ile şu andan Abd tahvillerine yönelmek demek sürekli elindeki kağıtların fiyatının düşmesi demek değil mi? Böyle bir durumda yatırımcı vadeyi beklemeyecekse her faiz artışında elindeki kağıt zarar etmiş olmayacak mı? Bu yüzden faiz artacak beklentisi ile kağıt almak, gerçekleşmeden sonra kağıt almaya göre bana saçma geliyor. Mesela bir anda 3 değil 4 faiz arttırımı yapıcak beklentisi oluşsa ki oluşuyor bu durum ABD dolarına değer kazandırırız diyoruz ama benim mantığıma göre sürekli elimdeki tahvilin fiyatı düşecek bir piyasadansa, faizlerin düşeceğini veya sabit gideceğini bekleyeceğim faiz oranı olarak yakın bir piyasaya yatırım yapmam daha mantıklı. Umarım dediğimi anlatabilmişimdir. Beklenti konusu ve fiyatlaması çok kafamı karıştırıyor kısacası.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru ama eldeki tahvilin faizinin düşmesiyle yenilerinin faizinin artması eş anlı oluyor.

      Sil
    2. Hocam 100 TL nominal değerli bir tahvili bir yabancının 95 TL ye aldığını düşünelim. Faiz kabaca %5.3 olur. Şimdi bu adam vadeyi beklemeden isterse ikincil piyasadan bu kağıdını satabilir. Sizin yazılarınızdan da hep okuduk eğer tahvil faizi düşerse kazançlı çıkar satış için. Eğer faiz artarsa örneğin %10.5 olursa 95 TL ye aldığı kağıdı 90 TL ye satıp 5 TL zararla karşılaşır.
      Şimdi elinde TR tahvili olan bu adamın Türkiye'de MB faizleri arttıracak görüşü varsa hatta beklentisi de 50 baz puansa elindeki tahvilin de fiyatının düşeceğini biliyordur. Ben diyorum ki bu adam elindeki kağıdın fiyatı düşmeden satış yapar Abd dolarına döner ve Mb açıklama yapana kadar TR dışındaki fonlarda değerlendirir. Ne zaman bir faiz artışı haberi gelirse ondan sonra TL ye geçer. O yüzden beklentiler faiz artışı yönünde ise o ülkenin kurları yükselir, faiz artışından sonra da düşer diye mantığım var. 100 baz puan yaparsa MB çok daha fazla döviz arzı olur kur daha çok düşer, 25 baz puan arttırsa daha az döviz arzı olur kur daha az düşer.

      Ama yanlış takip etmiyorsam bu tarz anlattığım beklentiler oluşmaya başladığında yani MB hamlesini yapmadan yapacak beklentisi oluştuğunda kurda aşağı yönlü hareket başlamış oluyor. Benim mantığıma göre ters olduğu için yardımınıza ihtiyacım var bu konuda.

      Sil
    3. MB'nin faiz arttiracagina dair net bir beklentim varsa elimdeki tahvilin fiyati dusecegine gore daha yukardan satmak icin elimden cikaririm. Elime gecen parayi ornegin USD'a dönersem veya piyasada alternatif olarak USD'a donme beklentisi yüksekse bu durumda kollektif bir hareket sonucu USD yukselecektir.
      Sonucta bu hareketler yurtici ve yurtdışı yatirimcilarin stratejileri sonucu olusuyor. Benim zarar kaygisiyla elimden cikardigim tahvil ornegin Malezyada bir yatirimci icin elindeki araclara kiyasla kârli olabilir.
      Dogru mudur bu Hocam?

      Sil
  8. Hocam değerli paylaşımlarınız için çok teşekkür ederim. Hali hazırda Vergi Müfettiş Yardımcılığını kazanmış güvenlik soruşturmasını bekleyen biri olarak başarımda özellikle mülakat hazırlığımda sayfanızın, kitaplarınızın ve hayata bakış açınızın beni önemli derecede etkilediğini ve yardımcı olduğunu söylemek isterim. Çok sağolun iyi ki sizin gibi bizlere ışık tutan insanlar var. Hocam vergi mevzuatı ile ilgili bana önerebileceğiniz bir kaynak var ise paylaşırsanız çok sevinirim. Çalışmaya başlamadan aşinalığımı arttırmak istiyorum konulara karşı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, meslek yaşamınızda üstün başarılar dilerim.
      Hüseyin Şen ve İsa Sağbaş'ın Vergi Teorisi ve Politikası kitabını tavsiye ederim.
      https://www.seckin.com.tr/kitap/447462564

      Sil
  9. Hocam faiz dışında ne ile kura müdahale edilebilir? Bir de seçimden AKP galip çıkmazsa ne olur öngörünüz var mı?

    YanıtlaSil
  10. Sayın hocam, kaleminize sağlık. Nacizane üretmeden tüketmenin de bir sonucu olacak diye düşünmekteyim. Maalesef güzelim ülkemizde inşaat ile büyünebileceğini düşünen bilim insanları(!) oldukça biz sürekli faizi arttırmayı konuşur dururuz. Neden sürekli faizi arttırmak durumunda kalındığını tartışacağımıza konu başka başka yerlere gidip duruyor. Açık anlatım ile ana resmi göremiyoruz değil görmek işimize gelmiyor. Zira dış ticaret açığı bu denli arttığı müddetçe faiz-kur ve enflasyon üçgenini konuşur dururuz.
    Sıkı bir takipçiniz ve bir iktisat mezunu olarak tasarruf bütün bu sorunların ilacıdır lakin böylesine adeletli (!) bir gelir dağılımında tasarrufun nasıl yapılacağının ise cevabı yok aslında. O vakit gelirlerimizi arttırmak için know how ı yüksek ürünler üretmeden bu işler olmaz maalesef. Know how dediysem bu iş ağaçta yeişen meyveye benzemez tabiki. Emek ister, yatırım ister en önemlisi de kaliteli eğitim ister.Sonuç bir ay sonra ABD faizleri arttırdığı için bizde arttırmak zorunda kaldık dememek için aynaya iyi bakmak lazım. Saygılarımla Erkan Çolakoğlu

    YanıtlaSil
  11. Yanlış bir yazı yazmışsınız Mahfi bey.

    YanıtlaSil
  12. Sevgili hocam yazı için teşekkürler. Geç likidite penceresi bankalar açısından arızi bir durum. İnternette yaptığım aramada Türkiye'de 1990 yılından bu yana sadece 9 kez kullanıldığını gördüm. Şimdi bu faiz oranının artmasının önemini anlamadım. Bu oran artınca buna bağlı olarak diğer tüm faizler de aynı oranda artıyor mu?
    Bu yüzdenmi önemli. Yoksa diğer faizler artmıyorsa 26 yılda 9 kez kullanılan faiz % 50 olsa ne yazar ?
    Gerçekten izaha ihtiyacım var. Hocam, ya da konuya vakıf bir arkadaş yanıtlarsa çok memnun olurum. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazıyı bir kez daha okursanız geç likidite penceresinin 2017'den bu ayan MB'nin asıl faiz oranı haline geldiğini göreceksiniz. Artık MB sadece bunu kullanıyor.

      Sil
    2. Evet hocam ilk paragrafı dikkatli okumamışım teşekkürler...

      Sil
  13. Hocam son cumlenizde
    a-MB politika faizi, haftalik repo faizini de yukseltmeli
    ya da
    b-farkli araclar kullanilmali mi demek istiyorsunuz?
    Eger a secenegiyse Hocam, onlari da GLP'yle ayni yapmanin nasil bir faydasi olur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. a seceneği. MB GLP'yi eskiden olduğu gibi istisnai durumlarda kullanmalı. İşin özü bu.

      Sil
    2. Mahfi Egilmez, anlasilan siz de Cumhurbaskani ile ayni dusunuyorsunuz. OHAL'in normal hayata bir etkisi olmadigi fikrindesiniz.

      Sil
  14. Diğer faizler uzun zamandır uygulanmıyor

    YanıtlaSil
  15. Hocam ben bu tahvil faizinin mayematiksel olarak nasil hesaolandigini ve ne manaya geldigini anlayamamaya devam ediyorum. Ornek 10 yillik faiz %15 diyelim. Bu tahvil sepetinin icinde vafe bitimine az kalmis dusuk faizli tahvilletde var ve daha yeni satilmis uzun vadeli ve yuksek faizlu tahvillerde var diye biliyorum. Vade bitimine 1 sene kalmis ve %6 faizlu kagit ile daja yeni satilmis 5 aene vadeli ve %16 faizli kagitlar nasil tek bir "10 senelik tahvil faizi%×.××" diye hesaplaniyor? 2.ci sorumda faizlerin yukselmesi tahvilin degerinin dusmesi olduguna gore aslunda sepetteki dusuk faizli tahvillerin degeri duserken yuksek faizlilerin (beklenen enflasyondan yuksek) degeri yukselip bunlarin hesaplanan ortak deger mi ilan ediliyor? Karmasik bir konu. Ama sorabildim sanirim. Saygilar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunlar tek bir faiz değil, her birinin faizi ve fiyatı farklı. Konuşulan faiz gösterge faiz denilen ve piyasada en çok işlem görenininin faizi. Onu gösterge faiz olarak alıyoruz ve sanki tek faiz varmış gibi görünüyor.
      İkinci sorunuzun yanıtı da aslında ilk yanıttakiyle aynı.

      Sil
  16. Seçim sonucundan ve siyasi şahıs ve partilerden bağımsız, taraftarlık yapmadan soruyorum:

    24 Haziran'da kim kazanırsa kazansın, ekonomideki kötü gidişatın ağırlığını hem seçilen yeni başkan+kabine+meclis hem vatandaş çekecek, yanılıyor muyum?

    Siyaset sahnesi hangi şekli alırsa alsın, ekonomide yaşayacağımız buhran değişmeyecek, diyebilir miyiz? (Dikkat ederseniz, kriz değil; buhran yazdım.)

    YanıtlaSil
  17. ege cansen hoca tam tersini söylüyor düşük faiz yüksek kur politikası devam ettirilmesi gerekiyor yoksa cari açığı kapatmak ve ihracat artışı sağlamak mümkün olmazmış siz bu konuda ne düşnüyorsunuz hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konuya sadece cari açığı düşürmek açısından bakarsak Ege beyin dediği kısmen doğrudur. Gerçi kur yükselince ithalat da ihracat kadar hatta ondan fazla artmaya devam ediyor ama neyse.
      Sorun yalnızca cari açık değil. Faizi düşürüp kurun artmasına izin verirseniz enflasyon patlıyor. Mesela faizi yüzde 10'a düşürsek USD/TL kuru 4,50'ye fırlasa enflasyonun nereye varacağını düşünebiliyor musunuz?

      Sil
    2. Ege Cansenin dedigi gerceklesmesi icin enflasyonun en az 5 yildir dusuk olmasi ve bizim gibi gelismekte olan bir ulke icinde %3-5 araliginda dalgalanmasi gerekir.
      Boyle bir ortamda kur yukselse bile enflasyonun kur hassasiyeti %10lu enflasyonlu ulkeye gore daha dusuktur. Dahasi dusuk enflasyon ortami dusuk ve stabil tuketim ortami olusturdugu icin kur artisi ile ic piyasada aradigini bulamayan ureticiler ihracata yonelebirli ihracatcilar ise dis pazara daha cok yonelir agirlik verir. Ithalatcilar ise daha az mal siparisine yonelme egilimi icersine girer cunku kur yukselmistir enflasyonda iceride dusuktur piyasa stabildir bu nedenle daha fazla mal ithal edip masrafa ve riske girmektense daha az mal ithal etme egilimine girerler. Stoklardaki mallarini ise eritmeye yonelirler.

      Kur artisi ya da develuasyon surecleri dusuk enflasyonlu ulkelerde daha faydalidir. daha uzun solukludur cari dengelerde etkiye.
      Bizde enflasyon yuksektir kur artisi ise birbirni beslemektedir.

      Sil
    3. İşte sıkıntı orada sayın Adsız 11:54, işte biz o düzeye nasıl ineceğiz. İneceğiz derken yüksek enflasyondan belirttiğiniz bant aralığına. Hem de 3 ila 5 sene boyunca.

      İşte düşük faiz yüksek kur tercihi; üretimi özellikle ihracata dayalı üretimi teşvik ettiği için bu dönemde ihtiyacımız olan yatırımları yapıp ihracatın GSYH ağırlığını arttırabilirsek sizin de bahsettiğiniz enflasyonun kur hassasiyetini düşürebiliriz. Ama işte bu noktada mevcut var olan çevirmek durumunda borçlarımız ekonomimize stres yaşatıyor her kur yükselişlerinde. Enflasyonumuz da yükselme eğilimine giriyor doğal olarak. Bu durum nedeniyle karşı görüşte olanlar çoğalıyor haliyle.

      Ama bu aşamada ben de diyorum ki, faizin olması gereken seviyesine çektiğimizde, yapısal reformları yapmamız gerekiyor. Bu yapısal reformlar halkımızın canını acıtmayacak ise zaten yapılırdı. Acıtacak ki yapılması göze alınamıyor.

      Görece düşük faiz yüksek kur politikasında da acı çekeceğiz, yüksek faiz değerli TL politikasında da.

      Geçmiş deneyimlerimize baktığımızda, değerli TL ortamında üretimimiz tüketimimizi geçemeyeceğine göre, ben tercihimi düşük faiz yüksek kur politikasından yana kullanırdım.

      Sil
    4. cari acıgın kalıcı olarak duşmesinin yegane yolu ihracatın ithalatı gecmesi ile olur.Bunun için aramal uretimini yapmamız aynı zamanda katma degeri yuksek urunler ihrac edebilmemiz gerekli. boyle bir altyapı da ancak egitim kalitemizin artmasıyla ARGE yatırımlarıyla mumkun. Yani yakın zamanda duzelmesi imkansız

      Sil
    5. O patikaya girelim yeter. Hemen cari fazlaya geçemeyiz zaten. En küçük bir projenin bile meyvesinin alınması yıllar alıyor.

      Ama bir yerden başlanmalı. Kısa vadede de birşeyler başaramazsak bu işin uzun vadesi olamaz ki.

      Fakat ben de TL değer yitirebildiği kadar yitirsin demiyorum. Faiz arttırılmasın da demiyorum.

      Önceden de stratejik yatırımlar için süper teşvikler vardı bu kadar yatırım ortaya çıkmamıştı. Şimdi pahalaşan döviz nedeniyle yurt içinde üretim yapmak cazip hale geliyor.

      Sil
    6. ege cansen doğru söylüyor. nedeni şu. yapısal önlem alınmalı enflasyon nereye gider diye soranların herhangi bir çözüm önerisi de yok. türkiyenin başı sadece cari açık yüzünden belaya girer. enflasyonun yükselmesi bize fakirlik olarak yansır ama zaten fakir yaşamamız gerekiyor.bizim şu andaki refah düzeyimiz her ay 5-6 milyar dolar borçla sağlanan refah düzeyi.bunun altında bir refahı hak ediyoruz.mahfi beyin kur yükselince ithalatta yükseliyor sözüne bir anlam veremedim. neden yükselsin ki?

      Sil
    7. tanerus8 (23:17)'ye,

      "mahfi beyin kur yükselince ithalatta yükseliyor sözüne bir anlam veremedim. neden yükselsin ki?"

      İki anlamda söylemiş olabilir:

      1. "Kur yükselince ithalatın da yükselmesi" derken işaret ettiği şey: İthalat yapan şirketler, kurdaki yükselişi takip ederek, bunun daha da artabileceği şüphesini yaşayarak; kur çok yüksek seviyelere henüz ulaşmamışken, ellerindeki (bankalarındaki) döviz ile mümkün mertebe çok miktarda hammadde, yarı-işlenmiş mamul vb.'lerini ithal ederek, fabrikalarında, depolarında stokluyorlar. Sonuç olarak, ithalat yükselmiş oluyor. Böylece, ilerleyen günlerde kur çok yüksek seviyelere ulaştığında, yüksek kurla ithal hammadde almaya mecbur kalmıyorlar.

      2. Kur yükselince, ithal edilen mallara ödenen paranın da (çünkü Dolar ve Euro'ya endeksli) yükselmesini demek istemiş olabilir Mahfi bey. Yani, ithalat hacminin artmasını değil, ithalat yaparken ödenen paranın (Dolar ve Euro cinsinden) artmasını (pahalılaşmasını) işaret ediyor olabilir.

      Mahfi bey, konuya açıklık getirirse iyi olur (?)

      Sil
    8. @tanerus830 Nisan 2018 23:17

      Herhangi bir mal ya da hizmet düşünelim ve fiyatının arttığını var sayalım. Bu durumda satılan mal veya hizmetin miktarı azalacaktır. Ancak elde edilen gelirin azalıp artacağını bilmemiz için fiyat esnekliğini bilmemiz gerekiyor. Şayet fiyat yükseldikten sonra daha yüksek bir gelir elde ediliyorsa bu, bahse konu mal ya da hizmetin fiyat esnekliğinin inelastic olduğu anlamına gelir. Yani fiyat artışından elde edilen ek gelir, miktardaki azalmayı "domine" etmiştir.

      Kur ve ithalat arasındaki ilişkiyi de aynı çerçevede inceleyebiliriz. Farz edelim ki tek bir mal ithal ediyorsunuz ve fiyatı da kur dediğimiz nane. Bu durumda fiyat yani kur arttıkça toplamda daha az mal alsanız da daha az para harcayacağınızın garantisi yoktur. Bu ancak elastic bir talebiniz varsa mümkündür.

      Bu "çözümlemeden" yapılacak çıkarım da Türkiye'nin ithalatının kur esnekliğinin inelastic olduğudur. Ancak ben bunu sadece "Gerçi kur yükselince ithalat da ihracat kadar hatta ondan fazla artmaya devam ediyor ama neyse." yorumuna istinaden yapıyorum. Bu konuda yapılmış bir ampirik çalışmaya dayandırmıyorum.

      Sil
  18. Elimizde kalan tek koz faiz artırımı olduğu için artırmak gerekiyordu da hocam nereye kadar gidebilir böyle sadece faiz artırımı yeter mi ? Başka yol bulmamız gerekiyor artık ekonominin güven kazanması şart. Faiz arttı ama ne kadar hissedildi? Bence oldukça az.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet haklısınız, ben de aynı şeyi söylüyorum, faizi artırarak sonsuza kadar devam edemeyiz. Sonunda bir yerde gerçek anlamda yapısal reformları yapmak zorundayız. Ama yapabilir miyiz sorusuna olumlu yanıt veremiyorum, çünkü 15 yıldır yapamıyoruz.

      Sil
  19. Hocam merhaba

    1 aralık 2017 Tcmb analitik bilançoda kamu mevduat 61 milyar tl en son açıklanan analitik bilançoda 14 milyar gibi son zamanların en düşük seviyesine gelmiş.

    2017 yılında fazladan borçlandıgınız daha yılın ilk 4 ayında bitmesi nasıl degerlendirmek mümkün ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım askeri harcamalara çok para gidiyor.

      Sil
  20. sayın hocam garanti bankası ile akbankın bilançolarında yakız izlemeye alınan kredilerde bir artış olduğu söyleniyor? Doğruysa Bu ne anlama gelir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özel sektörün boçlarını ödemekte zorlandığını gösteriyor.

      Sil
    2. teşekkür ederim.

      Sil
  21. Hocam sizce bu seçimde yine iktidar C.Bşk. ve diğerini de kazanırsa artık şu yapısal reformlara el atar mı ? Yoksa bu sefer de mahalli seçimleri de görelim mi der ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 15 yılda yapısal reformlara girmeye bir iktidar söz konusu. Bu geçmişe bakarak girmeyeceklerini söylesek gireceklerini söylemekten daha tutarlı davranmış oluruz sanırım.

      Sil
  22. sayın hocam bankalardaki takipteki krediler ve yakın izlemedeki krediler ile ilgili bir yazı yazmalısınız bence...oranlar 2001 e yakın gibi...saygılarımı sunarım.

    YanıtlaSil
  23. Hocam petrol, 70-75 dolar bandina cipa atti. Bu aralikta uzun sure de dalganacagina benziyor. En iyi ihtimalle 69u gorur ama daha asagisi zor sanki.

    Azerbaycan bildiginiz uzre hem 2015 basinda hem 2016 basinda Azerbaycan para birimi Manatta develuasyon yapti. Petrol fiyatlarinin 20-30-40 bandlarinda dalgalanmasindan oturu ve ulkedeki uretimi ekonomiyi cesitlendirmek icin. Diger korfez arap ulkeleri ise boyle bir girisimde bulunmadilar.

    Bu durumda Manat serbest dalgalanan ve degerinin piyasada olustugu bir para birimidir. Petrol fiyatlari yukselmesine ragmen yapilan develuasyonlardan beri Manat degerlenmemis durumda buna ragmen Azerbaycanda suan enflafyon %4lere kadar inmis durumda.

    Sizce petrol fiyatlarina ragmen yuksek manat kuru Azerbaycan ekonomisi icin avantaj midir?
    ve yuksek yukselen petrol fiyatlari azerbaycanda isleri daha da rayina koyar mi ekonomik manada

    Azerbaycandan saygilar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence petrol fiyatlarının artması kuşkusuz Azerbaycan'ın lehine bir gelişme. Manat'a baktığım zaman en az TL kadar Dolara karşı değer kaybetmiş olduğunu görüyorum. 22 Mayıs 2013'de yani Bernanke'nin ünlü sıkılaştırmaya başlama açıklaması yaptığı tarihte 1 USD = 0,78 Mant imiş. Bugün ise 1 USD = 1,70 Manat. Yani ortada ciddi bir değer kaybı var.

      Sil
  24. Hocam yap işlet devret metodunda hazinenin yaptığı ödemeler bütçede hangi kalemde yer alıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Transfer ödemeleri içinde yer alması gerekir. Ama YİD ismi altında bir kalem göremedim.

      Sil
  25. Hocam bir tahvil sorusu daha sorabilirmiyim? Diyelim x ulkesi 1 sene sonraki enf tahminini %10 diye tahmin bildirdi ve %12 faizli 5 yillik tahvil satti. Fakat ilj senenin sonunda enf %11 daha sonraki seneletde de hep 100 baz puan artarak 5.ci yil sonunda %15e dayandi. Bu tahvili alan ilk senenin sonunda %2 kazanc saglamayi planlarken %1 kazandi. Ve bi tahvili zarar edecegini anladigi icin %2-3 bedelle baskasina satti. Ama ayni senaryo her aene oldugu icin her alan zararina satmak zorunda kalacak. Bu satis neteye kadar gider? En sonunda biri satamayacak ve tum zarar onami patliycak? Bir noktada alici kalmayacaktir degilmi? Yoksa o noktada da baska bir kazanc kapisimi doguyor ne oluyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O noktada kazanç kapısı doğmuyor ve zarar ortaya çıkıyor. Zarar devam ederek gider.

      Sil
  26. Hocam merhaba. Bu konudan bağımsız bir şey sormak istiyorum. Reel ekonominin gerçekleri ile bürokrasinin bu gerçeklere yaklaşımı arasında önemli bir fark var. Örneğin bir şirket kurduğunuzda ilk günden vergiler ve cezalara maruz kalma durumunda iken, işin olgunlaşması en az iki seneyi alıyor. Fakat bürokratik bakış, sizin şirketi işler hale getirmenizi değil verginin tahsilini önemsiyor, bu ise firmanın orta ve uzun vadede ülkeye katacağı katma değeri arka plana atıyor.vergi ve bürokratik yükler ile kapanan şirketler arttıkca bunun ülkeye gelecekte tahsil edilcek vergilerin kaybı gibi ilk anda farkına varılmayan dolaylı olumsuz etkileri oluyor. Sizce bu yaklaşımın değişmesi ile ilgili bir umut var mıdır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. AKP'nin iktidara gelirken verdiği söz bu yaklaşımın değiştirileceği idi diye hatırlıyorum. Demek ki kolay değil.

      Sil
  27. Hocam bu kkdf bütçede hangi kalemde izleniyor ?

    YanıtlaSil
  28. http://www.yenicaggazetesi.com.tr/mobi/sorostan-destek-isteyen-kimdi-47213yy.htm

    Arkadaşlar konu dışı ama yorumlarınızı merak ediyorum.

    YanıtlaSil
  29. Hocam Türkiyede örneğin altın alıp bozup aradaki kar vergiye tabi midir ? Değilse vergilendirilebilir mi gelir elde edildiği için

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil. Aynı şey dövizde de söz konusu. Dünya uygulaması da bu yönde. Bu dediğiniz olumlu farkın vergilendirilmesi yalnızca gayrimenkulde geçerli.

      Sil
  30. hocam merhaba,
    faizi artıyoruz ama bu faiz tl faizi değil ki yanı bizim üretim karşılığında emisyonunuz yokki üretim karşılığında para bassak zaten faizler düşer.tüketim artacağından mukabilinde üretimde artar enflasyon dengeye gelir gelmezse sabit fiyat uygulaması yapılamaz mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam olarak yorumunuzu anladığımı söyleyemeyeceğim o nedenle yanlış bir tanıt vermemek adına belki soruyu bir kez daha sorarsınız diye beklemeyi tercih edeceğim.

      Sil
  31. Hocam yapısal reformlar meyvesini uzun vadede vereceği düşünülürse, kısa vadede bu sokağa yansımayacaktır ve gelecek olan hükümet için de negatif yansıması olacaktır. Ayrıca reformların kısa vadedeki maliyeti de göz önüne alınırsa ekonominin daha da kötüye gideceği gerçeği vardır. Bu durumda yapısal reformu yapacak olan lider siyasal anlamda risk almış olmuyor mu? Çünkü halkın oy verme eğilimi genelde anlık, cebindeki parayla ölçülüyor. Ne düşünürsünüz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız ama mevcut iktidar partisi gibi uzun vadeli olarak iktidarda olan bir parti açısından bu yaklaşım doğru değil. Kısa vadeler birbirine eklenince uzun vade olmuş ve uzun vadede iktidar partisi yapısal sorunlara çözüm getirememiş olmaktadır.

      Sil
  32. merkezi yönetim brüt borç stokunun icinde hem dis hem de ic borc mu var hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vardır. Bugün itibariyle merkezi yönetim brüt borç stoku 913,1 milyar TL'dir. Bunun 550,4 milyar TL'si iç, 362,7 milyar TL'si dış borç stokudur.

      Sil
  33. Hocam bir akademisyenin(Ekonomist) özel bir bankanın yönetim kurulunda çalışması doğru mudur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer o bankanın durumuna uygun olarak tavrını, yaklaşımını değiştirmiyor, tam tersine kendi düşünceleri onlara anlatıyor, yanlışları ortaya koyuyorsa sorun yoktur.

      Sil
  34. Günaydın Hocam, bir yazınızda da bankaların bilanço içi ve dışı kur pozisyonları ile kur risklerini irdeleseniz çok memnun oluruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orada yeterli ve kaliteli veri bulmak kolay değil.

      Sil
  35. Hocam, tcmb başkan para ve maliye politikalarının sıkılaştırılacagini söyledi ve bununla birlikte işsizliğin gerileyeceğini belirtti. Daraltıcı politikalarla işsizlik nasıl gerileyecek? Bir de secim öncesi böyle daraltıcı politikalar hükümetin aleyhinde olmaz mı? Iktidar neden böyle bir şey yapsın?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TCMB Başkanı bunu açıkladıktan bir kaç saat sonra hükümet tam tersine bir paket açıkladı.

      Sil
  36. Hocam değerli ve aydınlatıcı yazılarınız icin gerçekten çok teşekkürler. Orta halli işçi emeklisi bir ailenin çocuğuyum. Ailem yatırım konusunda her zaman çok ürkek olmustur. Babam emekli olduktan sonra almış olduğu kıdem tazminatını bankada faiz getirisinde değerlendiriyor. Faizler arttıkça kazancı artıyor fakat enflasyon karşısında parasının da eridiğinin farkında. Şuan mevcut parasını %15.00 ile aylık olarak bağlatmış. Sizden öğrenmek istediğim mevduat faizinin kârı mi daha kazançlı yoksa suan ki mevcut kurlardan EUR veya USD alıp uzun vadeli olarak beklemek mi daha mantıklı? Bu konuda aileme yardımcı olmak istiyorum, sizin görüşünüz benim icin oldukça önemli. Benim fikrimi soracak olursanız da kısa vadeli (6 ay) dövize geçmesini önerdim. Mevcut durumda dövizin artacağını düşünüyorum. 4.90’dan EUR veya 4.04’ten de USD almak mantıklı diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Babanın parasına karışma,kendin kazan onla $ veya € alırsın.

      Sil
    2. Doviz her zaman kazandirir TL faizi her zaman kaybettirir veya en azindan birsey kazandirmaz. Altin da var ama riskli, her zaman kazandirmayabilir. %60 Euro %40 Dolar al

      Sil
    3. Euro alınacak zaman geçti en iyisi pound al zira BOE şahinleşecek.

      Sil
  37. Sayin hocam, TCMB 2018 enflasyon tahminini 7.9 dan 8,4'a yükseltirken 2019 tahminini 6,5 da degistirmeyerek birakti. Bu durumda 2019 tahminini de yükseltmesi gerekmez miydi ? Böyle sürekli enflasyon tahmini degistirmek TCMB'nin güvenilirligini zedelemez mi ? Saygilar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TCMB'nin bu tahminler konusunda güvenilirliği zaten yok. 15 yıldır hedef olarak yüzde 5 diyor.

      Sil
  38. Hazine Müsteşarlığı'nın İstanbul'da binası, yerleşkesi, temsilciliği, ofisi var mı?

    Varsa nerede?

    Ara sıra çay içmeye gidiyor musunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eskiden Kambiyo Bölge Müdürlükleri vardı sonra kaldırıldı.

      Sil
  39. 2018 MART AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI ( TÜRK-İŞ )

    Türk-İş, Mart ayında dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 1.663 liraya, yoksulluk sınırının ise 5.416 liraya yükseldiğini açıkladı.

    ürkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (Türk-İş), Mart ayında dört kişilik bir aile için açlık ve yoksulluk sınırı raklamlarını açıkladı.

    Türk-İş'ten yapılan açıklamada, "Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1.662 lira, gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 5.416 lira oldu" denildi.

    Türkik-İş verilerine göre, geçen ay açlık sınırı 1.637 lira, yoksulluk sınırı 5.331 lira, geçen yıl Mart ayında da açlık sınırı 1.481 lira, yoksulluk sınırı 4.823 lira düzeyindeydi.

    Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti de 2.055 lira oldu.

    Türk-İş'ten yapılan açıklamada, Mart ayında yaş-sebze fiyatlarının artışa geçtiğine dikkat çekildi ve şu ifadelere yer verildi: "Yaş-sebze fiyatlarındaki artışta, özellikle benzin ve motorine son dönemde gelen zammın etkisinin olduğu pazar esnafı tarafından ifade ediliyor. Geçtiğimiz ay 4.04 lira olan ortalama sebze-meyve fiyatı bu ay 4.40 lira olarak hesaplandı. Sebze ortalama kilogram fiyatı geçen ay 4.17 lirayken, bu ay 4.58 liraya, geçen ay 3.67 lira olan meyve ortalama kilogram fiyatı bu ay 3.93 liraya yükseldi."

    Türk-İş : Açlık sınırı 1,663 liraya, yoksulluk sınırı 5,416 liraya yükseldi
    yükseldi."

    Türk-İş : Açlık sınırı 1,663 liraya, yoksulluk sınırı 5,416 liraya yükseldi

    Enflasyon ile birlikte her ay artan açlık ve yoksulluk sınırı yeni zamlarla birlikte dahada arttı. türkiyede çoğu devlet memuru dahil yoksulluk sınırı altında kaldiki işçi olarak özel sektörde çalışan milyonlarca türk vatandaşı şuan en yüksek 2.000 tl maaşla geçinmeye çalışıyor. türkiyenin son ili olan 81 plakalı Düzcede kira fiyatları 1.000 tl ki en küçük illerimizden diğerlerini siz düşünün artık.

    YanıtlaSil
  40. Mahfi hocam, defansa siz de katılır mısınız? Twitter hesabınızdan paylaşır mısınız:

    İstanbul Üniversitesi bölünmemeli!

    YouTube: Cerrahpaşa'ya Dokunma!

    https://www.youtube.com/watch?v=gnLWdesIATk

    Instagram: https://www.instagram.com/cerrahpasayadokunmayin/

    Mahfi hocam, eğer susmaya devam edersek, sadece İstanbul Üniversitesi'ne değil, diğer üniversitelere de zorbalık tek tek gelecek!

    Eğer şimdi susarsak, bir daha hiç konuşamayacağız!

    Sizin de desteğinize ihtiyacımız var Mahfi hocam!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam adsız 15.32,
      Sen o cerrahlara söyle, millet haksız yere hapse tıkılırken, hapiste kanserden ölürken, görevlerinden alınırken, ülkenin genel kurmay başkanı 26 ay hapis yatarken bir zahmet tepki göstermediler, o insanlar bu ülkenin fedakâr muhafızları idi. Şimdi boşuna o cerrahlar zırlamasinlar. Geçmiş olsun.

      Sil
    2. Adalet herzaman herkese lazım arkadaşım. bugün senin ihtiyacın var diye lazım değil. bugüne kadar yapılan adaletsizliğe ses çıkarmadınız mı bugün tüm platformlarda sesiniz çıkıyor.
      Sağlık Çalışanlarına performansa göre maaş sistemi geldi ameliyat olmayacak kişileri ameliyat ettiler yıllardır dahası günde nekadar çok hasta muayene ederlerse okadar para diye muayene etmeden hasta gönderildi. Şahsen doktor bana haşhimato hastasısın ilacını yazdım ömür boyu ilacı kullanacaksın çıkabilirsin dedi. bilgi istediğimde internetten araştır herkese konu anlatır gibi anlatamam dedi gönderdi ve daha acısı hasta olmadığım hastalık teşhisi konuldu daha sonra yanlış teşhiş denildi 1 yıl hastane hastane gezdim.
      kısaca ezilen hep vatandaş niye normal vatandaşa adalet aranmıyor hiç meslek grupları sesini duyurabilenler adalet arıyor. nerde yanlış yaptık nezaman sesimizi çıkarmadık başkasına adaletsiz davranılınca biz niye sustuk diye bakın bugün bize yarın size adalet lazım olacağını anlarsınız.
      Ben tüm kamu çalışanlarına söylüyorum sizler güzel maaşlarınızı alırken daha çok çalışan torpili olmadığı için memur olamayan hakkı yenilen bizim gibi vatandaşlar asgari ücret alırken siz sesinizi çıkarıyormusunuz. bende lisans mezunuyum okul birincisiyim ama torpilsiz olduğumdan özel sektörde azami çalışıp asgari alan vatandaşım.
      şimdi soruyorum hakim savcı doktor subay polis hepsine biz maaşımızı alıyoruz ama 1600 tl maaş alan kardeşlerimizi düşündük mü onların yanında olduk mu sesi kulağı oldukmu diye hayır. Bizim gibi vatandaştan alınan vergilerle maaşlarınızı aldınız ve başkasından banane dediniz ama zulüm karşısında susan dilsiz şeytandır hadisi şerifi ni yok saydınız.

      Sil
    3. Adsız 17:22

      Cerrahlar ne yapacaklardı? Ellerinde bistüri, makas mahkeme mi basacaklardı? Ülkenin hukukçuları yok mu? Anayasa mahkemesi, yüksek yargısı yok mu? Hukuk fakülteleri, anlı-şanlı hukuk profesörleri yok mu? Yaşanan hukuksuzlukların birincil sorumlusu olan siyasi iktidar halen de halkın neredeyse yarısından oy alırken en son hesap sorulacak meslek grubu cerrahlardır herhalde.

      Sil
    4. ortada bir sey yok. tarihlerdir sikisip kalan bir fakulte bolunuyor baska yerlere tasiniyor. bu kadar yaygaraya vermenin bir manasi yok atilan yok ceza alan yok.
      KHK ile atilan baris akademisyoenleri icin ses cikarmadiniz yillarca tip fakulteleri ve hocalari universitelerin rektorlerleri oldular agirliklari hep hissedildi bas ustunde tutuldular ve her universite rektorluk secimlerinde Tip fakulteleri tipki akpnin yaptigi gibi cogunluk gucunu hoca bollugunu kullanip kendi hocalarini tutup rektor yaptilar. Boyle olunca da hep tip fakulteleri gelisti diger fakulteler hemseri olmadigi icin garip kaldi hatta hor gordunuz ogrencisini hocasini....simdi birileri fakulteyi tasiyacak universiteyi bolecek diye ortaligi yaygaraya veriyorsunuz. Size destek mestek yok kardesim Oturun oturdugunuz yerde.
      30 Nisan 20.00 guzel yazmis ekleyecek bir sey yok

      Daha cok sey yazilirdi da bu blogun zaten konusu degilsiniz burasi iktisad konulari uzerine isleyen bir yer. zaten siz Iktisat ve SBF gibi bolumleri de hor goruyordunuz kendi fakultelerinize yatirim yaptiriyordunuz elinizdeki rektorluk iktidari ile

      Basa gelen cekilir.

      Sil

    5. Adsız30 Nisan 2018 15:32

      Karar verin cerrahpasa mi istanbul universitesi mi?
      istanbul univeristesiyse diger fakulteler nerede peki ?
      cerrahpasa istanbul universitesi mi
      istanbul universitesi cerrahpasa mi?
      istanbul universitesinde cerrahpasadan baska fakulte yok mu?
      Cerrahpasa tip fakultesini mi sizin icin daha degerli yoksa Istanbul universitesi mi
      Hangisi hangisinden ayriliyor?
      Cerrahpasa tip fakultesinden baska diger fakulteler size destek oluyor mu diger fakultelerdeki hocalarin ogrencilerin durumu nedir mesela SBF hukuk Iletisim. Buradaki hocalarla burlarin ogrencileri ile iliskiniz nedir?Ortak bir karar alabilir misiniz?
      Tip fakultesi olan universitelerde ozellikle IUde benim bildigim rektorluk hep Tip Fak tarafindan kazanilir diger fakultelere yonettiginiz yillarda hic hal hatir sordunuz mu?

      Sil
    6. Bu işlerin temel amacı Cerrahpaşa'nın deniz manzaralı arazisinin gözlerini dolar yeşili bürümüş kişiler tarafından ranta açılmasıdır, gerisi laf-ı güzaftır. Tıp fakültesini kazanmayı çok isteyip başaramamış kişilerin her vesile ile ortaya çıkan geleneksel öfke tatminleri ise işin sadece tuzu-biberidir.

      Sil
    7. Insanlar buraya ekonomi yorumlari okumaya geliyor, sizin sacma isyanlarinizi okumak ve destek olmak zorunda degiliz...

      Sil
  41. SEÇİM SONUCUNU AÇIKLIYORUM:

    CHP henüz adayının kim olduğunu açıklamadı. X kişi veya Y kişi, CHP'nin adayı olacakmış, fark etmez.

    Seçim, ikinci tura (8 Temmuz'a) kalacak.

    İkinci tur: Recep Tayyip Erdoğan ile Meral Akşener arasında geçecek.

    Seçimi, Meral Akşener kazanacak.

    Bunu unutmayınız: 8 Temmuz akşamı Meral hanımın kazandığını öğrendiğinizde, "Mahfi beyin sitesinde biri yazmıştı bunu" dersiniz.

    Not: Nostradamus değilim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adsiz keske oyle olsa, bunu ben de cok isterim ama oyle olmayacak. Yine hile yapacaklar ve RTE tekrar kazanacak. Iste ondan sonra memlekette ekonomi de toplum duzeni de dahil hersey b.ka saracak. OHAL ilde devam, zulmun alasi yapilacak. Kurtulus yok malesef. Aslinda var ama henuz zamani degil. Romanya'da Nikolay Cavuseku'nun nasil gittigini okursan ne demek istedigimi anlarsin.

      Sil
    2. demokrasi var. secmek secilmek guzel oy vermek iyi.

      Sil
  42. Bu gülünç yorumun Clinton da ısrar eden demokratları hatırlatıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Neresi gülünc.. Onu da bir aciklasan. Böylece senin ciddi yorumunun bir temeli olmus olur.

      Sil
    2. Selam 21.57, o yorum lafonten masalindan bile daha komik ve hayal urunu.

      Turkiye nin ilk baskani simdiden Sn Recep Tayyip Erdogan. Herkese hayirli olsun.

      Sil
    3. Tebrikler 01:20.. senin yorumun elestirdigin yorumdan cok farkli. gercekten akil dolu bilimsel müthis bir öngörü.

      Onun ki Lafonten den masallar.

      Senin ki Andersenden masallar olmus.

      Sil
    4. Selam 13:18.. 16 yıllık istatistikler Recep Tayyip Erdoğanı işaret ediyor. Senin elinde hiç bir doğrulayıcı yok

      Sil
  43. YAPISAL REFORM NEDİR. yapısal reform katma değeri yüksek ürünler üretmek değildir.nedeni şu. bu ürünleri üretmek için geçecek zaman on yıllardır.uzun bir sürede yapa bileceğiniz şeyi söylediğinizde aslında bir şey söylememişsiniz demektir. ama hemen yapabileceğiniz şeyler var. 1.dövizin yükselmesine izin vermek. 2.olağanüstü hali kaldırmak. 3. ona buna düşman deyip gereksiz düşmanlıklar yaratmamak. 4.osmanlıcılık oynamayı dış ülkeleri dizayn etme hikayesini bırakmak.5.gösterişli fakat gereksiz yatırmlara son vermek. sarayları makam arabalarını kapatmak.

    YanıtlaSil
  44. Selam, adsız 20.33,
    Ülkede hukuk yok mu diye zahmet Edip sormuş.

    İşte o ülkenin muhafizlarıni, Adalet, hukuk kullanarak hapse tıktılar. Kimsenin sesi çıkmadı.

    şimdi basın gidin, o hukuk size destek olsun.

    Artık o bisturi ve cerrah aletlerinizi ne diye kullanırsanız kullanın.

    YanıtlaSil
  45. elden geldikçe aklıma geldikçe yazılarınızı okuyorum. Hepsi için emeğinize, beyninize sağlık.
    Size iki keşke iletmek istiyorum:
    1.Hazine kitabınızı güncelleseniz keşke,
    2.Bu yazılarınızı kitap haline getirtseniz keşke,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Hazine kitabındaki bilgilen çoğunu Kamu Maliyesi kitabına aldım.
      Bu yazılarımı aynen olmasa da kitaplarımda değerlendiriyorum.

      Sil
    2. Teşekkürler hocam, yakın tarihte kitaplarınızdan eksik olanları tamamlamaya (satın almaya) çalışıyorum ve kamu maliyesi bunlardan biri.

      Sil
  46. emeğiniz için teşekkürler.
    koi'ler de borçlanma değil mi aslında hocam?
    Bir de koi'lere konan ücret bir nevi harç olarak değerlendirilemez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      KÖİ'lerin kamuya ait borçlanma kısmı da kamu borçlanması sayılır.
      Aynen öyle değerlendirilebilir.

      Sil
  47. Dolar Euro kuru: Yüksek
    Mazot Benzin : Yüksek
    Enflasyon : Yüksek
    İşsizlik : Yüksek
    Cari Açık : Yüksek
    Maliyetler : Yüksek
    ( Kiralar, Vergiler, Cezalar vb. )
    Belirsizlik : Yüksek
    Hocam böyle bir ekonomi nasıl düzelir.
    Siyaset ülkelerin beyni fakat diğer önemli olan organlarından ekonomide kalbi niteliğinde kalp ritmi bozulunca kan pompalayamayan kalbin tedavisi olmazsa ölümü kesindir. Bence Ekonomide Adaletli gelir dağılımının olmadığı tüm modeller ölmeye mahkumdur. Tek bir organı yaşatmak için diğerlerini görmezden geldiğimiz sürece kaybettiğimiz organlar sistemimizin ölümüne neden olur.
    Teklik Allaha Mahsustur. Tek akıla, Tek düşünceye, Tek olan herşeye karşıyım yaşamak için herşeye ve farklı çeşitlere ihtiyaımız olduğu ilkesi kesin iken ortak akıl ile bizi birleştirdiğiniz gibi ortak platformda ülke ekonomimiz için ortak sesimiz olmalı. Adalet Adalet Adalet.
    Ayet:
    De ki: "Rabbim bana adaleti emretti. Her mescidde yüzünüzü O'na doğrultun ve dini yalnız kendisine has kılarak O'na yalvarın. İlkin sizi yarattığı gibi yine O'na döneceksiniz."
    Ayet:
    Şüphesiz ki Allah, size adaleti, iyilik yapmayı ve yakınlara bakmayı emreder; hayasızlıktan, fenalıktan ve azgınlıktan nehyeder. Öğüt almanız için size böyle öğüt verir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu durum 1979 1980 kriizndeki gibi o zamanda her sey yuksekti.

      2001 ve 1994de cari acik yuksek degildi tam tersi fazlaydi issizlik yuksek degildi %7-8 bandindaydi.1994de piyasa iki ayda 2001de ise 6 ayda acilmisti.Secim vs icsel dissal kavga gurultu ortamida yoktu.
      1979-1980de ise doviz enflasyon issizlik cari acik vs hersey yuksekti ben suanki durumu biraz ona benzetiyorum.

      Sil
    2. Adsiz 03:56 güzel demis. Dogru soruyu sormus."Hocam böyle bir Ekonomi nasil düzelir"

      Ekonomi düzelir de.. Mu millet nasil dogruyu görecek ve düzelecek? önemli olan soru budur.

      2015 secimlerinde CHP ekonomik paket ile bazi adimlar attiginda, Ordular halinde saldirdilar, hakaretler ettiler, kaynak nerede.. siz anlamazssiniz Devlet yönetiminden.. igrenc sekilde dalga gectiler.. Tarihin en degerli ekonomi bakanimiz. ""Bekara kari bosamak kolay"" kaynak bulsunlar CHP ye oy vericem demisti..

      Kendisi hala Ekonomiden sorumlu Bakan.

      sadece 3 yail sonra ayni paketi kendileri acikladi. ögrenciden emekliye, isciden ciftciye, imar affindan toprak affina 25 milyar TL lik paketi müjdeler ile Kahraman Türk milletinin önüne attilar.

      Sadece 12 milyon emekliye verilecek bayram ikramiyesinin tutari 15 milyar TL.

      25 Hazirani bekliyoruz. herseyi görecegiz.

      Buraya yaziyorum.. Bu Aziz kahraman millet geregini yine yapacak, layik oldugu yöneticilerini sececek ve yönetilecek.

      Sil
  48. Adsız1 13:15 kinaye seziyorum yorumunuzda.

    YanıtlaSil
  49. geç likidite penceresini uygulayarak aslında tüm bankalarımızın zor durumda oldugunu bir anlamda itiraf etmiş olmuyormuyuz sayın hocam.

    YanıtlaSil
  50. Hocam yazıdan 3 gün sonra dolar kuru tekrar 4,10 - 4,11'de. Yani sizin diğer benzer ülkelerle yaptığınız hesaba denk geliyor.
    1-O zaman faiz artırımı bir işe yaramadı mı demeliyiz?
    2-keşke faiz artımasamıydık da Cumhurbaşkanının dediğini mi yapsaydık?

    YanıtlaSil
  51. Merhaba Hocam.
    Bu başlık altında yazdığım ve yayınladığınız iki adet yorumun silindiğini fark ettim.
    Sebebini öğrenebilir miyim?

    YanıtlaSil
  52. Hocam kesinlikle çok iyi analiz etmişsiniz, "TL değer kaybetmedi, Dolar değer kazandı." diyen ekonomi bakanını da destekleyen bir yazı olmuş aslında bir bakıma. Fakat Dolar bugün 4,26 seviyesini gördü. MB faiz artırmasına rağmen, Türkiye'de halen Dolara olan talebin artışıyla ilgili de bir açıklama getirmek gerekmez mi? Yani artık sıcak para politikalarıyla bu işi çözemeyeceğimizi göstermiyor mu bu gidişat? İthalat bağımlılığımızın ve ihracat konusundaki yetersizliğimizin gündeme getirilmesini gerektirmez mi faiz artırmamıza rağmen döviz kurunun artmaya devam etmesi? Zira artan sadece Dolar kuru değil, Euro kuru da artmaya devama ediyor.

    YanıtlaSil
  53. Hocam Merhaba, dövizlerin deger kazanıp kaybetmesinin arz ve talep ile doğrudan ilişkili olduğunu biliyoruz ancak bunun hesaplanması ve kuruş bazındaki değişikliklerin anlık olarak ekranlada yansıtılması nasıl oluyor?

    YanıtlaSil
  54. Saudações a todos vocês por aí lendo este e-mail, meu nome é Aslam Hanson, isso é uma grande surpresa para mim porque este homem chamado Collins James colocou um sorriso no meu rosto quando estou precisando de crédito, você pode contatá-lo através deste e-mail: collins_jamesfinance555 @ hotmail.com ou contato whatsapp: +2349081926673.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi