Faizler Nasıl Düşürülür?

1970’lerde Fiyat belirlemek serbest değildi. Fiyat artırmak isteyenler çeşitli bakanlık temsilcilerinden oluşan Fiyat Tespit Komitesi adlı bir komiteye başvurup oradan onay almak zorundaydı. O dönemde bu izinleri almadan fiyat artıranlarla kolluk kuvvetleri uğraşırdı. Faizler de serbest değildi. Merkez Bankası belirlerdi faizlerin tavanını. Bankalar faizle sağlayamadıkları rekabeti çeşitli ikramiye çekilişleriyle sağlamaya çalışırlardı.

Bunların çoğu dönemin koşullarından kaynaklanan düzenlemelerdi. Döviz kurlarının belirlenmesi sabit kur yöntemiyle yapılırdı. Ayrıca kambiyo denetimi vardı. Kimse istediği dövizi alıp satamaz, bankalarda döviz hesabı açamazdı. Sermaye hareketleri serbest değildi.

1980’lerde Türkiye önce fiyatların belirlenmesini piyasaya bıraktı sonra faizlerin piyasada belirlenmesine ve sabit kur rejiminden esnek kur rejimine geçti. Ardından ekonomi politikasında ağırlık yavaş yavaş maliye politikasından para politikasına doğru kaydı.

Son dönemlerde Türkiye’de ekonomi politikası alanında ilginç gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmeler aslında ekonomi politikası alanında mı değil mi o da tartışmalı ama sanırım en yakın olduğu yer orası. Mesela bunlardan birisi enflasyonla mücadelede fiyat denetlemelerine girişilmesi. Geçmişte de yapıldığı için ilginç bir yanı yok diye düşünülebilirse de ilginçliği bu denetimlerin piyasa mekanizması ve fiyatların serbestçe belirlendiği bir ortamda yapılıyor olmasında yatıyor. Yani bir yanda piyasa sistemi var gibi ama öte yandan da yok gibi. İşin ilginçliği burada.

Bir başka ilginçlik faizler alanında yaşanıyor. Faizler, 1980’lerin sonundan beri piyasada serbestçe belirleniyor. Merkez Bankası, piyasa ekonomisi sistemini benimsemiş ülkelerde olduğu gibi para politikası aracılığıyla faizlere ayar veriyor. Enflasyon yükseldikçe kendi borç verme faizini yükselterek bankaların faizlerini yönlendirmeye çalışıyor. Ne var ki dış finansmana aşırı bağımlı her ekonomide olduğu gibi Türkiye’de riskler arttıkça kur yükseldiği, ithal girdi fiyatları ve dolayısıyla üretim maliyetleri arttığı için enflasyon yükseliyor. Doğal olarak enflasyon yükseldikçe bankalar mevduat müşterisini kaybetmemek için faizlerini artırmak zorunda kalıyor.

Burada yapılması gereken şey enflasyonu yaratan nedenleri ortaya çıkarıp onları önlemeye çalışmak. Örneğin riskler niçin artıyor? Bu artışın ne kadarlık kısmı bizden kaynaklanıyor? Bizden kaynaklanmayanları çözmekte fazlaca bir etkimiz olmayacağına göre bizden kaynaklanan olumsuzlukları çözmeye çalışmamız gerekiyor. Nerede hata yapıyoruz? Risk ve dolayısıyla kur artışının arkasında bizim hangi hatalarımız var? Bu soruların yanıtlarını bulup ona göre politikalar izlememiz gerekiyor. Bunu yapabilirsek enflasyonu düşürebiliriz ve ardından zaten faizler düşer.

Tabii burada işe başlarken faiz ile enflasyonun hangisinin neden hangisinin sonuç olduğu konusunu birbirine karıştırmamak şart. Çünkü bir durumu belirlemeye giderken yapılan en ciddi hata neden – sonuç ilişkilerinin karıştırılmasıdır. Neden – sonuç ilişkisi karıştırıldığında girilen yol çıkmaz sokak olur. Mesela enflasyon neden faiz de sonuçtur. Ne var ki bu ilişki önlenemez de uzayıp giderse bir süre sonra neden ve sonuç yer değiştirmeye başlar. İşte o aşamada kafalar da karışır. Olayın en başına gidip de ilk nedeni bulamazsanız faiz neden enflasyon sonuçmuş gibi görünür olur. Ve o zaman faizi düşürüp enflasyonu düşüreceğinize inanmaya başlarsınız. İşin kötüsü yetkili bir konumdaysanız inanmakla kalmaz uygulamaya da geçebilirsiniz. Mesela 1994 yılındaki kriz bu nedenle çıkmıştır. 1994 krizinden hemen önce faizi düşürerek enflasyonu düşürme yaklaşımı çerçevesinde Hazinenin borçlanma ihaleleri siyasal iktidarca peş peşe iptal edilmeye başlanmıştı. Sanırım sekizinci ihale iptalinden sonra da kriz çıkmıştı. 

Son haftalarda Hazinenin borçlanma ihaleleri ilan edilenin çok altında miktarlarla kapatılıyor. Oysa Türkiye ekonomisi bolluk içinde değil. Mesela ödemeler dengesine baktığımızda 34 milyar dolarlık açığın 17 milyar dolarlık kısmının Merkez Bankası’nın döviz rezervi kullanılarak karşılanmış olduğunu görüyoruz. Bu durumda borçlanma ihalelerinin bu şekilde geçilmesinin tek gerekçesi var: Faizleri düşürmek. İhale yapılmayınca faizler niçin düşüyor? Çünkü o zaman piyasada bulunan yüksek faizli tahviller ikincil piyasada ek taleple karşılaşıyor. Mevcut tahvillere talep artması onların fiyatlarının yükselmesi demek. Tahvilin fiyatının yükselmesi ise faizinin düşmesi demek (tahvil fiyatlarıyla faizleri ters yönlü hareket eder.) Bu nedenle tahvil faizleri son dönemde düşüyor. Ne var ki bu kalıcı bir hareket değil. Bu tür baskılamalarda faizler önce düşer sonra bu hareketin altının boş olduğu ortaya çıkınca yeniden yükselmeye başlar.

Türkiye ekonomisinin sorunları var. Bu sorunların çözüm yolları da var. Ekonomi politikası doğru uygulanırsa bu sorunlar çözümlenebilir. Ne var ki buraya kadar yapılan yanlışların faturası o kadar hafif olmayacak. Tabii bunu halka anlatmak da kolay değil. Ama bunları anlatıp doğru politikaları uygulamak yerine enflasyonu kolluk kuvvetleriyle denetlemeye çalışmak ya da faizi düşürerek enflasyonu düşürmek gibi ters bir yola girmek sorunu ağırlaştırmaktan başka sonuç getirmez.
Türkiye ekonomisinin sorunlarının çözümü için atılacak ilk adım faiz takıntısından kurtulmaktır. O zaman enflasyonu düşürmek için yola çıkılır ve faizler de zaten düşmeye başlar. Bunun nasıl olacağının anahtarı ise 2001 krizinden sonra izlenen güçlü ekonomiye geçiş programında saklı. Üstelik o programı AKP hükümetleri uyguladı.


Ek: Soldaki grafik 2003 – 2012 arasındaki tahvil faizlerini, sağdaki grafik 2013 – 2018 arasındaki tahvil faizlerini gösteriyor.



Yorumlar

  1. Hocam merhabalar, kaleminize sağlık. Şunu anlamadığım için soruyorum Hocam;
    Hazinenin borçlanma ihalelerinin ilan edilenin altında kapanması durumu tam olarak nasıl yaşanıyor? Bu yeterli talep gelmemesiyle mi yoksa ihaleyi yöneten tarafla mı ilgili?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeterli talep geliyor da Hazine faizi yüksek bulduğu için talebi karşılamıyor.

      Sil
    2. Hocam 2013 ten sonra fed in sıkılaştırmasından sonra 470 milyar dolar dış borç varken faizleri düşürmek eskisi kadar kolay değil

      Sil
  2. Döviz Kurları nasıl düşüyor politika yanlış ise

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yılbaşında USD/TL kuru 3,78 idi.

      Sil
    2. İyi de hocam el insaf. 2002 de dolar 1.4 tl. Sene 2018 ocak, dolar 3.78. Saçma olan rakam bence 3.78. Döviz kurundaki tek sıkıntı değişimin hızlı olması

      Sil
    3. Fed in parasal genişlenme yaptığı yılları çıkarmanız gerekir ümiteroğlu bu yorumunuzun doğru olması için bu dönemde üreten cari fazla verdi tüketen cari açık

      Sil
    4. ağustos-eylül dönemine göre düştü kurlar, bunun da tek değil ama temel sebebi rahibin serbest bırakılması ile piyasalardaki siyasi risk beklentisinin azalması, hani salıverilmeden birkaç hafta öncesine kadar iktidar ve lağım medyası tarafından ajan-fetöcü-pkk'lı-terörist ilan edilen rahip

      Sil
    5. Umiteroglu dostum senin iktisat bilgini seveyim. 2002 ile 2018 karşılaştırırken global döviz hareketlerini ve Merkez bankalarının aldıkları kararı incelemelisin, FED dünyaya para saçarken ekonomimiz iyi, adamlar saçtıkları paraları FAİZİ ile toplarken 2002 den 2018 yıllarını karşılaştırmak :) Ayrıca yükselen sadece dolar değil, bütün yabancı para birimlerine karşı değer kaybediyoruz.

      Sil
  3. Hocam kaleminize sağlık.Bizde su an enflasyon ile ilgili ciddi bir çalışma yapılmadan sadece usd kuru geriliyor diye mevduat faizleri çok hızla Bddk banka baskısı ile geriye çektiriliyor.Aklımıza şu soru geliyorPeki paramızın değerini nasıl koruyacağız? Enflasyon farklı seriler ile %24 çıkarak gida da özellikle daha fazla hissedilirken banka %23 mevduat faizi teklif ettiğinde neden TL de kalalım? Tasarrufumuzun eriyeceği bu tabloda göz göre göre belli.O zaman dövize geçmek çok daha mantıklı oluyor.Ama üzülerek kendi paramızda itibarsızlaşıyor.Yanlış mı değerlendiriyorum?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru. Enflasyon düşmeden faiz düşürülürse insanlar dövize geçer.

      Sil
  4. Hocam elinize sağlık❤
    Hocam, bir de yine bizim de anlayabileceğimiz dille bu USDnin 7.20den 5.3x seviyesine nasil gerilediğini anlatabilir misiniz? Herkes bir seyler soyluyor. Kimisi merkez bankasının baskiladigini, kimisi de adil degerinin bu olduğunu söylüyor. Nedir hocam bu dususun aslı astari?
    Teşekkürler,❤

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Siz bana US/TL kurunun 3,78 seviyesinden 9 ayda 7,20 seviyesine nasıl çıktığını anlatabilirseniz söz veriyorum ben de size 7,20'den 5,33 seviyesine nasıl indiğini anlatacağım.

      Sil
    2. Tekrar merhaba hocam.
      Cevap için teşekkürler ❤
      MB faiz artirmada gecikti, bir de Bronson krizi galiba neden. Tamam,bronson serbest ama faiz düşerken USD de dusuyor. Ben bunu hiç anlamıyorum. Artmasi gerekmez mi? Ben nerede hata yapıyorum?
      Teşekkürler ❤

      Sil
    3. bu durumda kendi sorusunu da cevaplamış olacak.

      Sil
    4. Hep derlerdi de inanmazdim. Doğru cevabı alabilmek için dogru soruyu sormak gerekirmis ;-)

      Sil
  5. Mahfi bey

    Depresyona girdiğinizde yoga yapıyormuşsunuz, doğru mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç depresyona girmedim ama resesyona girdiğim oldu.

      Sil
    2. Hocam elimde cok iyi bir stagflasyon var. Hiç girmediyseniz bu diyet urununu bir deneyin derim. Çok güzel kilo verdiriyor,digerleri gibi de değil, kafa da açıyor hem.

      Sil
    3. Hocam yaaaa ;-))))))))))

      Sil
    4. Hocam yani zayıfladınız mı? :D

      Sil
    5. Yok hayır zaman zaman gelirim düştü.

      Sil
  6. Hocam kaleminize sağlık. Lakin tüm bu yazdıklarınız an be an gerçekleşirken, her geçen gün uçurumun kıyısına biraz daha yaklaşırken, arka fonda akıp giden teknoloji devrimini kaçırıyoruz. Eğitimde bilime yönelmemiz gerekirken durumumuz ortada. Adalet mülkün temelidir cümlesi sadece mahkemelerin duvarlarını süslemeyi sağlayan bir yazıdan ibaret. 2001 krizinden çıktıktan sonra ülkemize yağan parayı betona gömdük. Betona yatırım yapıp, 1+1 evlere milyonlar ödeyen, zenginleştiğini düşünen insanlarımız oldu. Hayali bir refah dönemi yaşadık ve bu dönemin artık sonuna geldik. En acısı da teknolojisini geliştirip, hep daha ileriye gitmeye çalışan ülkelere yetişme şansımız bence artık çok zor. Üniversitelerimiz sadece diploma basıp dağıtan müesseseler. Genç işsizliğin geldigi boyut ortada ve su an üniversitelerde en az 5 milyon öğrencimiz mevcut. Çoğunun hedefi de mezun olduktan sonra kamu kurumuna girip hiçbir şey üretmemek. Nüfusumuz ise giderek yaslanmakta ve ilerleyen yıllarda sosyal sigorta sistemimiz daha da zorlanacak. Bilemiyorum Hocam, ülkemizi gerçekten çok zor yıllar bekliyor. Mustafa Kemal Atatürk'ün yapmış olduğu yapısal reformlardan feyz alarak acil önlemler alırsak tekrar toparlanabileceğimizi düşünüyorum. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  7. 2002 de Akpartinin yaptığı daha önce yapilan her ne kadar ajan olarak nitelendirdiler se Kemal Derviş politikalarının 'ya da yapısal reformların Ali Babacan tarafından ve hükümet tarafından devam ettirilmesiyle oldu. E tabi ekonomide bir takım bozulmalar olacaktı. Bunun devam ettirilmesi gerekiyordu. Bir bocalama oldu. Bunu devam ettiren irade bundan sonra da reformları devam ettirebilir. Zaten ekonominin kurtulması da bu bağımsız kurumların oluşturulması ve topyekun bir tasarruf politikalarıyla olmuştu. Yine aynısı bir yaklaşım sergileniyor. Umarım aşılır

    YanıtlaSil
  8. er.) Bu nedenle tahvil faizleri son dönemde düşüyor. Ne var ki bu kalıcı bir hareket değil. Bu tür baskılamalarda faizler önce düşer sonra bu hareketin altının boş olduğu ortaya çıkınca yeniden yükselmeye başlar.Hocam peki altının boş olduğunu nasıl ortaya çıkacak kur mu yükselecek biz bunu nasıl anlarız veya nasıl bir ipucu bulabiliriz ? Yazı ınız için elleriniz dert görmesin çok mükemmel olmuş tşk

    YanıtlaSil
  9. Hocam iptal olan ihalelerden sonra bankalarda kalan para nereye gitmis olabilir. Bu süreçte dövizde geriledi.

    YanıtlaSil
  10. Abinizi gördüm, size çok benziyor. (O size benziyor, siz ona benzemiyorsunuz:)

    Top sakal bırakıyor. Tıraş olduktan sonra, ikinizi yan yana görenler karıştırır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O benim kardeşim. Benden 2 yaş küçük. Aslında gençliğimizde hiç benzemezdik. Saçlar dökülüp yaşlar ilerleyince benzer olduk. :-)

      Sil
  11. Mahfi bey,

    Yazınızdan anladığım;

    Eğer enflasyon yerine faiz ile mücadele edilir ise, kriz derinleşebilir ve ekonomideki düzelmenin sağlanması uzar.

    Bügünün şartlarında, ekonominin yetkilileri faiz ile mücadele verir ise, yakın gelecekte 6-9-12 aylık periyot için öngörünüzü merak ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru.
      Sıkıntı önce azalır gibi olur sonra artar.

      Sil
  12. Yazı için öncelikle teşekkürler. Benim anlamadigim bankalar mevduata yüksek faiz veriyorken piyasaya nasıl bu faizlerde kredi verebiliyorlar. Yani kim kredi çeker ki bu faiz oranlarında. Bankaların işi çok zor olmali bu dönemde, yanlış mı düşünüyorum?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esasen pek de kredi vermek istemiyorlar. Mevcutları tahsil etmeye çalışıyorlar.

      Sil
    2. Ee madem kredi vermek istemiyorlar, ne diye sendikasyon yenilemek için uğraşıyorlar hocam? Sadece borc otelemek için mi?

      Sil
    3. Aynen öyle. Türkiye tasarruf yoksunu olduğu için büyümek için gerekli olan parayı içerideki mevduat ile karşılayamıyor. Bu nedenle de bankalar yurtdışından sendikasyon, sekürizasyon gibi krediler ile yurtiçine kaynak aktarıyorlar. Ancak, yurtiçerisinde kredi kullananlar mevcut piyasa koşullarında kredilerini geri ödemede zorluk yaşadıkları için ve bankaların da bir şekilde yurtdışından temin ettikleri kredileri geri ödemeleri gerektiği için sendikasyon kredileri yenileniyor. Eskisinden bir tek farkla, yüksek maliyetli olarak maalesef. Bu maliyet de en sonunda sizin bizim cebimizden çıkacak.

      Sil
  13. akp iktidarları döneminde kedi kuyruğunu yakalayamaz,umarım bir gün yakalar ama hala Kanal İstanbul filan yapacağız diyorlar.Diyanetin bütçesini arttırıyorlar.Enflasyon bunlara müstehak

    YanıtlaSil
  14. Merhaba Mahfi hocam,

    Kaleminize sağlık öncelikle. Son paragraftan anladığım kadarıyla son 2-3 aydır piyasalardaki olumlu havanın aldatıcı olduğunu ve ekonomik krizin derinleşerek devam edeceğini düşünüyorsunuz. Buradaki en büyük endişeniz ekonominin sert bir küçülmeye girmesi ve uzun süre de bundan çıkamayacağını düşünmeniz midir?

    YanıtlaSil
  15. Kıymetli hocam moratoryum ihtimali nedir sizce

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
  16. Hocam sizce sizden sonra gelmiş geçmiş en iyi ekonomist kim?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana gelene kadar dünya kadar iktisatçı var. Ben sıraya bile giremem.

      Sil
  17. Sevgili hocam merhabalar,
    Enflasyonla mücadele konusunda memurlara ve diger calisanlara yapılan enflasyon zammi uygulamasina son verilirse parasal genisleme sona ermis olur ve uzun vadede dogru politikalarla satin alma gücü artirilirsa daha makul sonuclar elde etmez miyiz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi de % 25 enflasyon olan bir ülkede bunu nasıl yapacaksınız ki?

      Sil
    2. Hocam hemen uygulansin demiyorum, sizin dediginiz gibi yapisal reformlarla hukumet ve tcmb doğru politikalar izlerse ve ulkede her sey makul seviyede olursa. Yani oncelikli olarak buna zeminin hazir olmasi gerekir. Hakli olarak zaten böyle bir konjonkturde bu zam uygulanmaz diyeceksiniz ama ogrenmek istedigim sey şu soz konusu zam ve enflasyon arasinda bir kısır döngü yok mu ? Enflasyonun %5 seyrinden % 10 a yukseldigi bir ekonomiyi varsayiyorum. Yanlis biliyorsam lutfen beni bu konuda aydinlatin, tesekkur ederim.

      Sil
    3. Memurun aldığı enflasyon farkıdır. Zam diye söylenir. Ama zamlı fiyatlardan alış verişini yapar altı ay sonra farkını alır. Aradaki farkı cepten ödemiş olur. 100 lira maaş alıp tamamını harcıyorsa mevcut durumda yaklaşık maaşı 104 lira olur %24 enflasyon(yıllık) olduğu düşünülürse her ay %2 aldığı ürünler zamlansa her ay aynı ürünleri almak için 102-104-106-108-110-112 ödeme yapması gerekir ki 624 birim maaş alır ve 642 birim para harcar ve bu 18 birimlik fark kredi kartında ödenmemiş borç haline gelir. Yada aldığı şeylerden kısması lazım. Ki elektriğe doğalgaza benzine enflasfonunda çok üzerinde zamlar geldi reel olarak işçininde memurunda aldığı maaş değer kaybetti.

      Sil
  18. Hocam elinize sağlık. Sizden anlamadan iktisat alaninda derinlemesine analiz yapamiyorum. Cari acik ve ödememe biloncosunu çok guzel sizden anladim. ve SSCI da yayin yapatik. Merkez bankasının APİ işlemlerinde arz ve talep artışları n nedenleri ve herhan gibir arz talep dengesizliklerinin ekonomik yorumlarını kapsayan bir yazı yazarsanız cok sevinirim

    YanıtlaSil
  19. Faiz takintisindan da doviz kuru ne oldugu takintisindan da vazgecmeliyiz bence. Kurun asiri degerli veya degersiz olmasi onemli degil ani ataklar ile degerinin degisnesi ve degerine guvenilmez olmasi tum dengeleri ve hesaplari bozuyor.

    YanıtlaSil
  20. Hocam ağzınıza sağlık.. Hem kitaplarınız hem burası bize Işık oluyor.. Sağlıklı hayatlar diliyorum..

    YanıtlaSil
  21. Hocam saygılar.
    Piyasa faizi enflasyon altında kaldığına göre para politikası toplantısında faiz artırımı bekliyormusunuz?

    YanıtlaSil
  22. Hocam, tahvil talebinde bulananlar sanirim bankalar oluyor bu ihalelerde. Eger ki Hazine yapay yontemlerle mevcuttaki tahvile yonelik talebini arttiriyorsa bu durumda bankalar neden bile bile talepte bulunuyorlar? Bunun gecici bir faiz düşüşü oldugunu bildiklerine gore ellerindeki parayi klasik mevduatta veya farkli piyasalarda neden degerlendirmiyorlar?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Verdikleri para geri gelmiyor. Devletten alabilirler.

      Sil
    2. Bu duruma; karsi tarafin(bankalar) zor durumundan(sorunlu krediler) faydalanip onlara zararina(enflasyondan dusuk getiri) alim yaptirma(tahvil) pahasina faizlerde gecici iyilestirme saglamak diyebiliriz. Eger dogru anladiysam ki anlamamis da olabilirim bunun gunluk hayattaki karsiligina zorbalik diyebilir miyiz Hocam? Yoksa sadece iktisadi bir deneme olarak mi adlandirilmali?

      Sil
  23. Üstelik o programı AKP hükümetleri uyguladı.

    Burada bir yanlışlık yapmışsınız.

    "AK Parti hükümetleri" olarak düzeltmeniz gerekir. Legal adı: "AK Parti"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kardeş sen bunamı takıldın? Evet hocanın söylediği bir yanlış var fakat sizin bahsettiğiniz şey değil...2001 de ABD düşük faiz bol para politikasına geçmeseydi uygulanan politikaların başarılı olma ihtimali okadarda yüksek değilidi, kaldıki Abd faiz arttırarak para kıtlığını ortaya çıkarmasaydı bit halen kredi çekip betona gömmek suretiyle büyüyoruz batı bizi koskanıyor hikayeleriyle devam edecektik...2001 krizinden sonra ortaya çıkan düşük faiz furyasını en iyi değerlendiren ülke çin oldu ve belki abd karşısında böyle bir dev büyüteceğini bilse bu adımları atmazdı...Uzun lafın kısası ortada ne bir başarı nede iyi uygulanmış bir program var sadece ve sadece kaçırılmış ve en yanlış şekilde kullanılmış ucuz krediler var...... Bunu anlamak için en iyi örnek ;Ucuz kredi bulmuşsun hayvancılık yapıp süt üretmek için sen tutmuşsun villa yapmışsın araba almışsın şimdide borcu nasıl ödeyeceğini kara kara düşünüyorsun....No milk No money

      Sil
    2. G. Kore de fırsatı çok iyi değerlendirdi. hatta belki Çin'den bile başarılı oldu, genişleme süreçlerinde.

      Sil
  24. çok merak ediyorum faiz takıntısı olanların faiz hakkında ne kadar bilgileri vardır ya da faizin hangi durumda artırılıp azaltılacağını bilen ekonomi bürokrasisine sahipmiyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle biliyorlardır ve sahibiz. Mesele başka.

      Sil
  25. Hocam burada amaç, piyasada para bırakıp kredi mekanizmasını ve şirketlerin birbirlerine borç ödemelerindeki sorunu aşmak olabilir mi?
    Zira eninde sonunda gelinecek noktayı onlarda görüyordur.
    Ya toptan borç-ödememe kapanında öleceğiz, yada bir ihtimal ihale iptal edip anlattığınız sıkıntıyı yaşayacağız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyonu bıraktıysak mesele yok. Ama o zaman da çıkıp enflasyonla mücadele filan dememek lazım.

      Sil
  26. Ege Cansen de ''Bırakın döviz pahalı kalsın ! Sanayiciyi ihracata zorlayın.İhracat artınca cari denge düzelir,kur düşer,kur düşünce faiz ve enflasyon da düşer'' diyor.Sihirli reçete gerçekten bu mu acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru diyor. Sanayici batınca sorun çözülür. Herkes bizim malları mı bekliyor da sanayiciyi ihracata zorlayacağız.

      Sil
    2. Ege bey bu yazdıklarınızı görmesin Mahfi bey.

      Üzülür.

      Arkadaş değil misiniz?

      Sil
    3. "Herkes bizim malları mı bekliyor da sanayiciyi ihracata zorlayacağız."

      İşte bu...

      Hormonlu büyüme, haddinden fazla "inşaata yatırım"dır, dünya genelinde rekabet edebilecek nitelikte ürünler üretememek ve ihraç edememektir.

      Teşekkürler Mahfi bey...

      Sil
    4. Belki döviz pahalı olunca ihracatımız yüksek miktarlarda artmayabilir, 2019 yılında 200 milyar usdlik bir ihracat olmayabilir ama TL değerli olunca ne olduğunu biliyoruz, ithalat patlaması, üretimin karlı olmaktan çıkması.80 milyar Usdlik dış ticaret açıkları veriyorduk unutmayalım. O dönemlerin sıkıntısını yaşıyoruz şuan.

      Ama buradaki dengeyi iyi gözetmek gerekiyor. Çünkü Türkiye ağırlıklı olarak iç tüketime dönük bir büyüme modelinde olduğu için kurun dramatik yükselmesi de büyük bir risk oluşturuyor. Ve bu kur biz bunu istediğimiz için bu seviyelerde değil.

      Ayrıca döviz kuru yüzde 30 arttı, enflasyonda yüzde 30 artarsa bu ihracata bir avantaj sağlamıyor. Hele enflasyon artışı döviz kuru artışından fazla olursa zarar görür, geçmişte olduğu gibi.

      Bu yüzden ne Mahfi Bey ne de Ege Bey karşıt görüşte değiller. Aynı görüşün farklı noktalarına dikkat çekiyorlar.

      Sil
    5. Bence adam çok doğru söylüyor,bırakın döviz yükseldin millet bir süre sıkıntı çeker sonrasında üretici olur çıkar...,Mecburen

      Sil
    6. Ege bey benim çok yakın dostum, arkadaşım. Yazdıklarını, görüşlerini izlerim ve genellikle de beğenirim. Ama bu ne benim onun her görüşüne katılmamı ne de onun benim bütün görüşlerimi beğenmesini gerektirmez. Yüksek faizin iyi bir şey olmadığını ben de biliyorum. Ama enflasyondan düşük faiz verirseniz neler olacağını da biliyorum. Sorun yapısaldır. O nedenle çözümlerin de yapısal olması lazım. Oysa faiz yapısal bir çözüm değildir. Geçici düzeltme sağlar. Biz faizi sürekli artırarak yapısal sorunları pansumanla çözmeye çalıştığımız için kesin çözüme ulaşamıyoruz. Ama bu faizi indirip de çözüme gidelim gibi yanlış bir mantığa bizi yöneltmemeli.
      Kurun yüksekliği sistemi terbiye eder yaklaşımı bence doğru değil. Sistem batarsa bir daha ortaya çıkması kolay olmaz. Önemli olan sistemi batırmadan düzeltebilmek.

      Sil
    7. Son 15 yılda tüm ülke olarak kazandığımızdan daha fazlasını harcadık gereksiz tüketim içinde olduk. 1 araba yetmedi 2.arabayı aldık 1 ev yetmedi 2. evi aldık yılda 1 çift ayakkabı almamız gerekirken yılda 4 çift ayakkabı aldık.

      Nasıl olsa kredi kartı limitimiz var, e bankalar da sağ olsunlar, yurtdışından sendikasyon kredisiyle düşük faizle borç alıp bize düşük faizle kredi verdiler herşey çok güzeldi. Bu anormal tüketim, köpük talebe sebep oldu. Bu köpük talep, arz kısmındaki sanayiciyi,müteahhiti aldattı.

      Talebin bu seviyede gitmeyeceği belliydi mutlaka düzeltme olacaktı. Çok şanslıydık ki bu düzeltme rahip krizi sayesinde erkenden oldu ve hepimiz kendimize geldik. Tüm ülke olarak tüketim modundan tasarruf moduna geçtik. Elbette tasarruf moduna geçildiği için ve köpük talep sönmeye başladığı için köpük talebe göre planlama yapan sektörler zora düştü. Şimdi bu köpük talebe göre planlama yapan şirketleri kurtarmak için maliyetleri düşürmek adına faiz arttırıp kuru düşürtürsek yine en başa dönmüş olacağız.

      Bu kısır döngünün bir yerde kırılması gerekir. Elbette bir kısım sektörün dara düşmesi, insanların işsiz kalması son derece üzücü. Ancak düşük faiz yüksek kur politikasını oturtabilirsek, iş adamları düşük faiz sebebiyle yeni girişim yapabilecek istihdam yaratabilecek , yüksek kur sebebiyle de hem iç piyasada hem de dış piyasada ürünlerini rahatlıkla satabilecek.

      Dolarla borçlanan şirketler elbette bundan kötü etkilenecek ancak bu işin başka formülü yok.

      1-)Başta devlet olmak üzere herkes tasarrufa gidecek,
      2-)Tasarrufa gidildiği için ,piyasada faiz talebi o kadar azalacak ki , bankalar kredi satabilmek için sanayicinin ve üreticinin kapısını çalacak ve çok düşük faizle sanayiciye kredi vermek zorunda kalacak.
      3-)Sanayici ve üretici, çok düşük faizle işini kuracak istihdam sağlayacak ve kur yüksek olduğu için hem iç hem de dış piyasada rahatlıkla rekabet edip satış yapabilecek
      4-)Cari denge kurulacak ve dış borçlanma gereksinimi en aza inecek hatta cari fazlaya bile geçilecek . Cari fazlayla dış borç geri ödemesi yapılacak , piyasada dolar bollaşması olmayacağı için doların düşmesi engellenecek.
      5-)İktidar, 2 yıllığına büyümeden fedakarlık yapacak 2 yıl durgunluk, sonraki 2 yılda ise üretime dayalı yüksek büyüme gerçekleşecek. Ülkenin geleceğini ipotek altına alan borçlanmaya dayalı yüksek faiz düşük kur politikasıyla büyüme, yerini üretime dayalı düşük faiz yüksek kurla büyümeye bırakacak..

      Sil
  27. Hocam konu dışı olacak ama özellikle kitaplarınızda neden Prof ünvanını kullanmıyorsunuz? Çok özel değilse paylaşabilir misiniz? Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiçbir özelliği yok. Çünkü ben prof. değilim. Ben dışarıdan doktora yaptım ve akademide devam etmedim. Ben 25 yıl Maliye ve Hazine'de 10 yıl da özel kesimde görev yaptım, yöneticilik yaptım. Benim hocalığım hep dışarıdan oldu. Yani bir yandan başka işlerde çalışırken bir yandan ders verdim.

      Sil
    2. Hocada doktor unvanı var. Sanırım universiteler arası kuruldan docent unvani almamış. Gerek de yok zaten. Hocayı sozlu sinava alacak çapta prof
      olmadigi icin docentlik sinavina girmemeli de. Hoca gonullerde Profesör. Sen gonullere bak bence. Arzu edersen profesör de doktor de, dede de (❤), önemli değil. Özetle takilma böyle seylere. Lazım olaydı hoca alırdı zaten...

      Sil
    3. Sakın o ünvanları kullanmayın hocam. Sizin o önüne gelene verilen, içi boşaltılmış ünvanlardan çok daha değerli bir isminiz var.
      Ve kullanmamaktada ısrar edin. Bu bir tepki olsun. Keşke değerli bilim adamlarımızın hepsi kullanmayı reddetsede o anaokulundan hallice üniversitelerde nasıl alındığı bilinen o ünvanları göğüslerini gere gere değil, kızara bozara değersiz isimlerini bir nebze değerliymiş gibi göstermek için kullanmak zorunda kalsalar.

      Sil
    4. Arkadaşlar alınmış her unvan önemlidir ve değerlidir. Bu unvanları hakkıyla alan pek çok insan var. Ben eğer yaşamıma akademisyen olarak başlasaydım bu unvanları almak benim için temel hedef olurdu. Ama ben akademisyenlik yerine memuriyete Maliye Müfettiş Yardımcısı olarak girdim ve Hazine Müsteşarlığına kadar yükseldim. Bir yandan da akademiden, teoriden kopmamak için doktoramı yaptım. Son 20 yıldır da üniversitede ders veriyorum. İki yol da değerlidir. Ama benim açımdan artık unvanın bir anlamı yok.

      Sil
  28. Beni yanlış anlamayın lütfen..

    Ekonomide daralma sürdükçe, yakın gelecekte "iktisat teröristi" gibi bir kavram uydurup, (siz de dahil) karalama kampanyası başlatırlarsa hiç şaşırmayın...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten var öyle yaklaşımlar. Doğruyu söylemek özellikle bizim gibi ülkelerde her zaman zordur.

      Sil
  29. Gormus-gecirmis, cok tecrubeli Mahfi dedecigim;😃
    Dolandirmadan kivirmadan soruyorum. Dolandirmadan kivirmadan da cevap isterim.
    Tecrübelerinize göre bu kriz iktidar degistirir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Post-truth" hastalığı devam ettikçe:

      Dolar/TL 25 TL bile olsa,

      Enflasyon %2525 (yüzde iki bin beş yüz yirmi beş) bile olsa,

      Mevcut iktidar değişmez.

      Artık, "hakikatler"in çağında değiliz.

      "Post-truth" hastalığını kaldırmadan, hiçbir şey değişmez.

      Okuyunuz:

      http://www.mahfiegilmez.com/2018/09/gercek-otesini-tercih.html

      Sil
  30. Gecici olarak faizin düşürülmesinin faydasi nedir Hocam? Gecici olarak CDS'ler de mi dusuyor? Bu sayede doviz girisi mi hedefleniyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bu sorunuzun yanıtını bilmiyorum. Zararı hakkında yazabilirim ama yararı nedir bilmiyorum.

      Sil
  31. Sayin Hocam,
    Tasarruflarinizi yatirima kendiniz mi yonlendiyorsunuz yoksa profesyonellere mi emanet ediyorsunuz? Cok ozelse cevaplamayabiliriniz.
    Teşekkürler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben tasarruflarımı bankada mevduat olarak tutuyorum.

      Sil
  32. Hocam çok teşekkürler, elinize kaleminize sağlık, çok güzel ve öz bir yazı olmuş. İnşallah bu önerileri dikkate alırlar da uygulamaya geçerler, sevgi ve saygılarımla 😊

    YanıtlaSil
  33. Merhaba değerli hocam nasılsınız? Yazdıklarınız gayet bilgi ve birikim açısında önemli noktalar sadece sorum şu olacak eğer değerli vaktinizi ayırırsanız Yıl sonu TÜFE 2018 beklentiniz kaç?
    şimdiden teşekkürlerimi sunarım iyi çalışmalar

    YanıtlaSil
  34. Hocam merhabalar, uzun zamandır güzel paylaşımlarınızı takip ediyorum ve genellikle (%90) söylediklerinizde haklı çıkıyorsunuz.
    Ben Ekonomist değilim sadece Ticaretle uğraşıyorum.
    Son 3 paylaşımınızdan çıkardığım sonuç şöyle;
    Enflasyonla mücadele borsadaki balon olaylarına dönmüş durumda maalesef.
    Ekonomiye yön veren bu akıllı arkadaşlar, TCMB döviz rezervlerindeki açığı faizleri artırarak piyasadaki TL ını toplayıp nasıl olsa bu ekonomiyle 2019 yılında dövizi tutamayacağız (TL olarak ta kar ederiz) diyerek (kaynak yaratıp) dövize çeviriyor olmasın?
    Sizce böyle bir fantezi mümkün mü?

    YanıtlaSil
  35. Merhaba Hocam öncelikle yazınız için teşk ederim . Son dönemde yaşanan konkordato ile ilgili Bankaların bilonçolarında yarattığı hasarlar hakkında ne düşünüyorsunuz teşk sayg

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bankalar konkordatodan çok müzdarip oldukları için süreci uzatacak işlemi zorlaştıracak bir düzenleme için akp yi ikna ettiği söylentileri mevcut.

      Sil
  36. Hocam illa faize kafayı yapacaksak belki şöyle bir yaklaşım olabilir; 100 kişinin yaşadığı bir ülkede bütün insanlar %15 ile kredi kullanıyorsa toplam faiz 1500 olur. Ancak faiz oranları %25'e yükselirse kimse kredi kullanamaz ve toplam faizler 0'a düşmüş olur. İşler donmeyeceginden herkes batar üretim sifirlanir. İssizlik alır gider tüketim duser böylelikle enflasyondan da kurtulmuş oluruz. Ne diyordu kitapta "artık büyük biladeri seviyorum"... :)

    YanıtlaSil
  37. Eko diyalogu Ege Cansen ve Asaf Savaş Akat hocamızla sizi özledik.Aslında tam sırası.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ olun. Ama artık geçti o programları zamanı.

      Sil
  38. Hocam 2 sorum var.
    1- siradan vatandaşın Döviz mevduatlarına bir sınır konabilirmi? Ornegin bir ust limit koyup gerisini tl mevduata döndurmeye zorlaysbilirlermi?
    2- Seçimlerin ertelebilecegini ihtimal dahilinde görüyormusunuź?
    Elinize saglık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Döviz mevduatları tl ye çevrilmesi söz konusuysa ben dahil büyük bir kesim bankalardan mevduatlarını çekebilir.
      Zaten %5 döviz faizi alsan ne olur almasan ne olur. Ortalık duruluncaya seçim bitip döviz değerini buluncaya kadar yastıkaltı beklenilebilir. Döviz mevduatlarının mb nin kuru indirmesinde cömertçe kullanıldığı kanısındayım.

      Sil
    2. İlk sorunuzun yanıtını arkadaş vermiş ve güzel yanıtlamış.
      Seçimlerin ertelenmesi meselesinde şimdiden bir şey söylemek mümkün değil.

      Sil
  39. Hocam merhabalar dünyadaki parasal daralma önümüzdeki 5 yılı nasıl etkiler? Bernankeyi çok yâd edeceğiz gibi geliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben ciddi biçimde etkileyeceğini, hatta etkilemeye başladığını düşünüyorum.

      Sil
    2. Erkin Şahinöz de, Mart 2019'da Brexit olayının arapsaçına döneceğini, Brexit'in küresel ekonomik krizin hızla yayılmasında katalizör etkisi yaratacağını, zaten daralmakta olan Türkiye ekonomisinin daha da kötüleşeceğini söylüyor.

      Sil
  40. Hocam 1980'lerden sonra sizin de bahsettiğiniz gibi fiyat oluşumları serbest piyasa kuralları içerisinde belirlenmeye başladı. Bu durumda kolluk kuvvetlerinin esnafı dolaşıp fiyat denetimi yapması hukukimidir? Esnaf "istediğim fiyattan satarım sizene, pahalı bulan almaz" diyebilir mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esnaf bunu diyebilir ama satamaz. Sonuçta insanlar daha ucuza satan yerden alırlar. Piyasa sisteminin mantığı budur. Devletin yapması gereken şey kalite denetimidir. Esasen yapılan fiyat denetimleri raf fiyatıyla kasadaki fiyatı aynı olup olmadığı gibi enflasyon denetiminden çok farklı bir yere gitmiş görünüyor.

      Sil
  41. Yandaş gazetelerde Altın çok ciddi para kazandıracak diye manşet atmışlar dikkat edin bu sizi bir tarafa çekme gayretidir Döviz den çıkın paraları Altına yatırın ve Altın talebini artırın bu arada suni olarak düşen döviz kuru ile kendileri düşükten dolar euro alıp borçlarını ödesin garip zenginler.

    Oyun içinde oyun gazetede Altın yatırımı ileriki dönemde çok ciddi ivme kazanacak denilmiş kısa vadede dolar kurunu düşürmek için manipülasyon yapılması denilir buna ayrıca Altın da çok ciddi değer falan kazanmayacak seçime kadar doları düşürmek için yapılan uydurma haber ama tam tersine döviz kuru ciddi yükseliş sürdürür seçime doğru bu siyasi söylemlerle ve karşılıklı atışmalarla daha ivme kazanır zaten 2019 verileri berbat gelmeye başlayınca göreceksiniz. yapılan haber suni tenefüs niteliğindedir dikkate almayın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Altını yurtdışından tl ile değil usd ile getiriyoruz o yüzden varsayımlarımız geçerli değil.

      Sil
  42. Hocam merhaba,
    Öncelikle kitaplarınız ve sosyal medya yazılarınız ile bizlere ışık tuttuğunuz için teşekkürler. Ben kendimce enflasyonla mücadeleyi geçen sene 2 kazak alıyorsam bu sene 1 kazak alarak, geçen senelerde aldığım botları giymeye devam ederek yapıyorum. Bunu kendi bütçem için yapıyorum tabi doğruluğu tartışılır. Ancak bunu genele yayarsak, yani tüketim toplumu olmaktan çıkarsak enflasyonu dengeleyebilir miyiz

    Teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tasarrufu artırarak belki enflasyonu denetleyebiliriz ama bu sefer de büyüme iyiden iyiye eksiye gider.

      Sil
    2. Dış talep artsa belki eksiye inmez hocam. Dış piyasalarda rekabetçi ye yenilikçi olabilmemiz için eğitime ve özgürlüğe öncelik vermek gerekir.

      Sil
  43. Faizdi enflasyondu anladıgım şeyler degil.bugün sokakta yürürken yaşları bana göre epeyce ilerlemiş 70 li yaşlarında bir çift gördüm.konuştukları konu kömür ile ilgiliydi.kiş ağır geçecekmiş diyorlardı.erkek olan eşine sende kalan üç çeyreğı bozduralım benim emekli maaşı ancak boğazımıza belki yeter dedi
    eğer kömür alamazsak donarız ve yiyecekten bile daha önemli dedi.kadınin bakışı manidardı.bence enflasyonu faizi konuşmak onlar için bir çuval kömür kadar önemli degil.ve giderken maaşı henüz almadim hamsiyide inşallah önümüzdeki bir hafta pazarında alalim dedi.bu ülkede faiz = kömür.enflasyon ise 1kg hamsi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TL hep değersizdi. Başımızı yaslayacak güvenli bir limanımız olmadı. Kırılganlık hatsafada. Psikolojimiz de bozuldu. Üşüyoruz, kış aylarında umutlarimiz da kırılıyor. Soğuk ellerimizi nefesimizle ısıtıyoruz Daha fazla kırılmamak için kabuğumuza çekildik. Kendi kabuğumuzda ısınıyoruz.

      Üşüyen Vatandaş

      Sil
    2. Oysa bu emekli çift Suriye vatandaşlığına geçip tekrar tc vatandaşı olsalardı yada suriyeli gibi takılsalardı ne ısınma ne gıda ne giyim ne sağlık ne kira harcaması ile ilgili düşünmelerine bile gerek yoktu. Bu mülteci konusu ülkenin kanayan yarası bütçenin kara deliği olmasının ötesinde sıkıntılar taşıdığını görmeye başladık. Böyle bir kıyağı tarihte hangi ülke diğer ülke vatandaşına yapmış bir örneği yok.

      Sil
  44. Sayın hocam 94 krizi öncesinde olduğu gibi faizleri düşürüp enflasyonu düşürmeyi sağlamakontrol düşüncesi hangi iktisadi mantıkla izah edilebilir yani faizi düsürerek yetkililer enflasyonu nasıl düşürmeye çalışabilir? Teşekkür ederim saygılarımla

    YanıtlaSil
  45. Hocam hazine anlattığınız yolla aşırı yüksek faizi düşürerek soğuyan ekonomiyi canlı tutmak isteyemez mi? Çünkü %40 lar seviyesindeki reel faizle ekonomide oyuncu kalmayacaktı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer niyet buysa enflasyonu düşürmeye yoğunlaşmaları lazım faizi değil. Çünkü faiz zaten enflasyona bağlı.

      Sil
  46. Hocam sonucta dolar, enflasyon ve faiz düşüyor mu düşüyor. Gerisi hikaye. Şu an ihracat rekorları kırarken bir de cari fazla veriyoruz. Ekonomi hiç olmadığı kadar iyiye gidiyor. Dolar da biraz daha düşerse ki düşecek iyice ilerleme kaydedeceğiz.

    YanıtlaSil
  47. Hocam...Kasada para yok...Acı ilaç veya kemoterapi olucak....Seçim var...cevap burda....Hocam eski usülle 16 senedir tatlı tatlı yemenin,acı acı sindirmesi olucak...Hasar çok çok büyük..Yüksek kur,yüksek faiz,yüksek eflasyon...Kalp hem ritmini kaybetti,hem de yüksek tansiyon...veladdalin,amin..yanına güzel bir helva...Kalan sağlar bizimdir...iyi geceler...

    YanıtlaSil
  48. Hocam Atilla Yeşilada ve siz, faiz arttıralım herşey düzelsin diyorsunuz . Ege Cansen ise yüksek faiz, düşük kur politikasının zararlı olduğunu söylüyor.

    Kusura bakmayın ama Ege Cansen haklıdır. Faizin yüksek olması,doları düşürür. Yurdum insanının ucuz ithal mallara yönelmesine ve cari açığa sebep olur.Doların düşmesi İhracatçının ve yerli üreticinin elini zayıflatır. İnsanlar yerli tekstil ürünü alacağına ucuzladığı için Çin tekstil ürünü alır tekstil fabrikalarımız kapanır ayrıca ihracat yapamayacakları için de tekstil fabrikalarımız kapanır.

    Aynı zamanda verilen cari açık , dış borçlanmayı arttırır ve bizi dış borç faiz kıskacına sokar.

    Biz bir seçim yapmak zorundayız. Ya faiz arttırarak maliyet düşmesi sayesinde inşaat sektörü gibi üretime dayalı olmayan sektörleri kurtaracağız, ya da faiz düşürerek doları yükseltip , tekstil,otomotiv,tarım hayvancılık v.b. üretime dayalı sektörleri kurtaracağız. Hem üretime dayalı olmayan, hem de üretime dayalı sektörleri aynı anda kurtarma lüksümüz yok artık...

    Yani enflasyonu düşürmek için faizleri yükseltmek çok yanlış bana göre... İşini krediyle çeviren onbinlerce işletme var bu ülkede .. Faizler yükselince ya onlar ne olacak? Onlar batmayacak mı?

    Enflasyon ,ülkeyi üretime değil tüketime iten yüksek faiz düşük kur politikasının bir sonucudur. Aynı şeyleri yapıp farklı sonuç beklemek doğru değildir. Bu politika değiştiğinde, Cari dengeyi kurduğumuzda paramızın değer kaybı duracak ve sonuçta enflasyon da inecektir...


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dedikleriniz doğru olsaydı 2015, 2016 ve 2017 yıllarında uygulanan düşük faiz yüksek kur politikası Türkiye'yi iyiye götürürdü. Oysa o politikanın sonucu olarak 2018'deki sıkıntılara gelmiş bulunuyoruz.

      Sil
    2. bu dediginiz 2005lerde olabilirdi
      o donem faizler yuk olmak yerine dusu tutlsaydi talep ise vergi reformu ile yuksek gelirlilerden baslamak uzerine kurulu olarak kisilsaydi maliye politikalariyla
      hem butce dengesi hem cari denge birlikte guclenirdi..

      Sil
    3. Hocam kurun yüksek gittiğine eminmisiniz? Kur,suni olarak olması gerekenden düşük tutuldu. Çünkü dış güçler Türkiye'yi sürekli fonladı.

      Bunu yaparak 2 amaca ulaştılar
      1-)Ülkemizdeki yüksek faizle bizi sömürdüler..
      2-)TL nin aşırı değerli olmasını sağlayarak, ülkemize Mercedes,İphone v.b. satmaya devam ettiler...

      Elbette tüm bu konjonktürde faizi suni olarak indirmek tek başına çözüm değil. Eğer hem devlet hem de vatandaş tasarrufa gidip faizin indirilmesini sağlarsa bu işe yarar. Saygılar..

      Sil
    4. adısz 00:18, eğer türk şirketlerinin bu kadar döviz borcu olmasa düşük faiz, yüksek kur önerisi seçenek olabilirdi. oysa şu an türk şirketleri zaten döviz cinsinden borçlu. kuru tamamen salar, faizi piyasa şartları dışında düşürürseniz döviz borcunu ödeyemeyen batar ve borç devlete, yani vatandaşa kalır.

      Sil
    5. Mahfi bey yorumlarında güzel bir cümle paylaştı.

      O malları kim alacak?

      Bunun cevabı düşük TL nin ne kadar işe yarayacağını gösterir.
      - Aşırı düşük kur, refah açısından uzun dönemde kalıcı olarak Türk sosyal güvenlik sistemini iflas ettirir.
      - Aşırı düşük kur bir süre sonra, rakip üretici ülkelerin alternatif fiyat politikaları ile ihracatın düşmesine sebep olur.
      - Aşırı düşük kur bir süre sonra, alıcı pazar ülkelerin siyasi baskıları ile yaptırım güçlerinin artışına sebep olur.
      - Aşırı düşük kur bir süre sonra askeriyenin zayıflamasına ve ülkenin bölgesel gücünün gitmesine, terörün artmasına, askeri harcamalrın bütçeden yüksek pay almasına sebep olur.
      ...

      Sil
  49. Hocam öncelikle kıymetli vaktinizi bizleri aydınlatmak için yazılar yazdığınız, hatta yorumlara bile cevap verdiğiniz çok teşekkür ederim.
    Konuyla alakası yok ama yeni sistemde bütçe süreci ile ilgili bilgi paylaşımı yaparsanız çok sevinirim. Kolay gelsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Bu konu ayrı bir yazı konusu olabilir.

      Sil
    2. Eski bütçe süreci ile mukayeseli olarak bir yazı paylaşırsanız, biz de Bütçe Hakkı'nın aşınıp aşınmadığı konusunda fikir sahibi olabiliriz. Bütçe sürecinde rol alan bakanlıkların sitelerinde hala eski süreç yer alıyor yani bu konuda bir belirsizlik var gibi

      Sil
  50. Hocam 2001 sonrasindaki gibi bir likdite bollugu yok, tr de enflasyon talep degil maliyet enflasyonu, bunun nedeni de arz sikintisi ve ithal girdiler, buradan hareket edersek turkitlye enflasyon kur faiz sarmalina girmis gibi duruyor, tek cozum yolu da uretimi artirmak, hukuku isler hale getirmek ve en onemlisi kuruari calisir hale getirmekten geciyor, ben ulkede iyi kalkinmaci, iyi planlamaci ve iyi maliyecilerin olduguna inaniyorum.

    YanıtlaSil
  51. Mevduatta Stopaj oranları için süre uzatımı bekliyor musunuz?

    YanıtlaSil
  52. Hocam bazı bankaların hazine ihalelerinde olması gerekenin altında faizle teklif verdiği ve bu sayede gösterge faizin düştüğü doğru mu?
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu ben de duydum ama bildiğim bir konu olmadığı için bu konuda bir yorum yapmam doğru değil.

      Sil
  53. Hocam, Türkiye ekonomisinde son birkaç yıldır 90'lar rüzgarı estiği fikrine katılır mısınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 90lar olsa yine iyi
      o donem enflasyon yuksekti ama dunyada da bizimle esdeger ulkelerde de enflasyon yuksekti. Ayrica o donemdeki enflasyon uretimi(sanayi tarim ) besleyen bir dinamige sahipti
      o donem issizlik %8i gecmemistir. Issiz kitleler ise egitimli, elinde bilezikli, usta-cirak iliskili insanlar degildi.
      o donemlerde cari acigimiz yok denecek kadar azdi.
      o donemde butce acigimiz vardi ama istense kapatilabilirdi cunku vergi arttirma yeni vergi koyma icad etme alani vardi mevcuttu.(Suan boyle bir alan manevra alani yok dunyada en yuksek vergi ligindeyiz dolayli vergilerde kayip/kacak oraninda had sahfalarda bakiniz Alkollu urunler sigara vs..)

      Sil
  54. Hocam merhabalar. Bir sorum olacak. Tam sermaye kontrolünde sabit kurda bağımsız para politikası uygulaması birlikte olabilir mi 3lü açmaz kuramına göre? Yoksa uygulanmasına rağmen etkin bir politika oluşmamasından dolayı uygulanamaz mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sermaye kontrolü tam ve sabit kur yöntemi varsa para politikası etkindir.

      Sil
  55. Hocam günaydın istemeden de olsa sizi kırdıysam özür dilerim.Twitterda beni engellemişsiniz.Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Twitter adresinizi yazarsanız bakarım bulamadım çünkü

      Sil
  56. Benden size giden bildirimleri sessize almışsınız hocam

    YanıtlaSil
  57. Hocam tahvil faizlerindeki bu düşüşün ardından aralık ayındaki merkez bankası toplantısında faiz indirimi kararı gelir mi ne düşünüyorsunuz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben o konuya hiç girmiyorum. Yani MB'nin ne yapacağını tahmine çalışmıyorum ama ne yapmaması gerektiğini söyleyeyim: Enflasyon kalıcı biçimde düşmeden faiz indirimine girişmemeli.

      Sil
  58. Hocam merkez bankasının döviz stoğu spekülatif bir atağı karşılamayacak gibi gözüküyor.Fikriniz nedir acaba?Teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Spekülatif atağın hacmine göre değişir ama sanırım bu aralar öyle bir atak olasılığı pek yok gibi.

      Sil
  59. Vergi affi cikar mi? Cok vergi borcum var. Girtlaga kadar borcluyuz Nefes kredisi ya da vergi affi bize hayat opucugu gibi gelecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çıkar çıkar sakın borçlarınızı ödemeyin yakın zamanda af çıkar zaten ödeme yapmayın sakın haaa

      Sil
  60. Sayin hocam elinize saglik, yine muthis bilgilendirici bir yazi olmus, tesekkurler. Sormak istedigim, 2019-2010 ABD ekonomisi-byumesi- dolar endeksi icin ongoruleriniz nelerdir? Uygun bir yazida islerseniz cok memnun oluruz, saygi ve selamlar.

    YanıtlaSil
  61. Serbest piyasayı savunuyorsunuz ama patronist değilsiniz

    Acayip

    YanıtlaSil
  62. Yani, 2001 krizindeki gibi bir Kemal Derviş ve IMF REÇETESİ lazım diyorsunuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır sadece akıllı olmak ve bilimsel davranmak gerekir diyorum. Çünkü 2001 krizinden sonra uygulanan politikanın doğru yanları kadar yanlışları da var.

      Sil
  63. Tekelin, tüpraşın, petkimin, telekomun, thynin, kamu bankalarının özelleştirilmesi falan mı? yaşım küçüktü o zamanlar; bilemiyorum o yüzden. nasıl bir anahtarmış o zamanki güçlü ekonomiye geçiş programı merak ettim!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sadece o kısmını mı hatırlıyorsunuz? Türkiye o krizde GSYH'sinin dörtte birini kaybetti onu hatırlamıyor musunuz? IMF buraya 45 milyar Dolar yatırdı.

      Sil
  64. Hocam Devletin Ekonomide yaptığı manipülasyonlar ekonomiye daha fazla zarar vermiyor mu uzun zamandır Borsa da yapılan yada döviz kuru üzerinde baskı oluşturulan bunlar suni tabi ayrıca hazine ihalelerinde bankaların düşük faiz teklif vermesi yada işsizlik rakamları enflasyon rakamları gibi konularda TUİK te orataya çıkan görevden alma ve vs. bir çok konuda kendimiz bile ekonomi yönetimine ve ülkemiz ekonomisine güven duymuyoruz artık bunların karşılığı ne olur.

    İhracatta bile limanda olan mal ülkeye girmeden başka ülkeye ihraç ediliyor önce ithalat hemen ihracat fakat rakamlar da ihracat şişiyor bunları daha ayrıntılı düzenleyen veriler sunsalar bize mesela.

    YanıtlaSil
  65. Kafanızı çok takıyorsunuz ekonomiye Mahfi bey.

    İşler tıkırında.

    Yerel seçimleri Recep Tayyip Erdoğan'ın belirleyeceği adaylar kazanacak.

    Kurlarda beklenen dalgalanma olmayacak. Dolar-TL, seçimden önce yükselmeyecek, seçimle beraber 5'in altına inecek çünkü belirsizlik sona ermiş, Erdoğan'ın göstermiş olduğu adaylar kazanmış olacak.

    2019, 2020, 2021, 2022, 2023, sessiz sedasız, herkesin işinde gücünde olduğu, telaşın olmadığı, huzurlu geçecek. 2023'te, Recep Tayyip Erdoğan kazanacak.

    Siz kuruntu yapıyorsunuz Mahfi bey, kendinize çile çektiriyorsunuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müneccim misin nerden biliyorsun kazanacağını yada 2023 te Recep Tayyip Erdoğanın yaşayacağını nasıl garanti ediyorsun gaybı mı biliyorsun belki sen ölecen ozamana kadar belki Cumhurbaşkanı ölecek gelecek hakkında kesin hükümlü kararlar bunlar 2023 te Recep Tayyip Erdoğan kazanacak demek kadere iman etmiyorum demek buda ben imansızım demek kusura bakmayın da geleceği sadece Allah bilir insanlar öngörüde bulunur gelecek hakkında tahminde bulunur buna da tahmin ediyorum yaşarsa denir yada başka rakip yada başka olaylar olmaz ise denir. Siz direkt Recep Teyyip Erdoğan kazanacak demişiniz kendinizi rab yerine koymuşsunuz

      Sil
    2. Benim için önemli olan seçimi kimin kazanacağı değil. Türkiye'nin ne zaman muasır medeniyetler seviyesine geleceğidir. O da seçim kazanmakla değil demokrasinin gelişmesiyle, kadın - erkek eşitliğiyle, laikliğin yaşama tam olarak geçirilmesiyle, karma eğitimle, eğitimde bilimsel düzene geçişle, siyasetçi değil bilim insanı yetiştirmekle olur.

      Sil
    3. Bağnazlığın (İnat, Nispet, Haset, Nefret, Kin) bu derecesi çağımızda çok nadir görülen bir hastalıktır, ancak Ülkemizde yaygındır. Bağnazlık başlayınca Mantık ortamını terk eder, ilim, sanat, hoşgörü, zarafet biter.

      Sil
    4. Ben bütün okullarda, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Arapça ve Türkçe derslerinin zorunlu olmasını,

      Matematik, fizik, kimya, biyoloji, bilgisayar, müzik, resim ve felsefe derslerinin seçmeli ders olmasını savunuyorum.

      Ülke genelinde referandum yapalım. Alın size demokrasi Mahfi üstat.

      Sil
    5. Mahfi bey sizin talihsizliğiniz ne biliyor musunuz, siz hala Türkiye'de kalmakta ısrar ediyorsunuz.

      Sizin derhal T.C. vatandaşlığından çıkıp, İsviçre, İsveç, Norveç, Danimarka, Finlandiya gibi ülkelere taşınmanız, bunlardan birinin vatandaşlığına başvurmanız lazım hemen.

      Ancak o vakit rahatlarsınız.

      Sil
  66. Sevgili Hocam,
    işsizliğin rekor seviyelerde, kapasite kullanım oranlarının 65% lere indiği, otomotiv hariç hiçbir sektörün kar edemediği bu dönemlerde bu sorunların çözümü için 0 yatırım ile mevcut kapasite kullanım oranının yükseltilerek daha rekabetçi (düşük faiz = yüksek kur politikasıyla) olarak bu sorunların üstesinden gelmek daha hızlı sonuç vermez mi? devamında ise daha evvel yazılarınızda da belirttiğiniz gibi radikal çözüm kararlarıyla memleket düzelemez mi??

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok denediler bu dediğinizi sonuç hep ters oldu.

      Sil
  67. Turkiye secimlere giderken para ve maliye politikasini sizce nasil duzenlemelidir ? Siki para ve maliye politikasi onumuzdeki 3 ay icin surdulebilir bir politikadir ? yada acikcasi siz gevseme bekliyormusunuz ?

    YanıtlaSil
  68. Mahfi hocam tebrik ediyorum. doğruları ve gerçekleri yazmışsınız. Stopajı düşürdü. faizleri düşürdü. ancak dengeyi sağlayabiliyor. akıllanmadılar, ders almadılar.biraz rahatlama olunca yine bildiklerini okumaya başladılar. hile ile tahvil faizlerini düşürüyorlar. neden mevduat sahiplerini dolar almaya itiyırlar. Dolarizasyonun sevenleri kendi yanlış ekonomi uygulamaları değilmi ,bu gidişle IMF davetiye hazırlıyorlar. bunuda sebebi yine dış güçler olacak. Sevgi ve saygılarımla

    YanıtlaSil
  69. Hocam merkez bankası doviz şortluyor diyorlar bu kadar doviz var mı yoksa bi maniplasyon mu

    YanıtlaSil
  70. Mahfi bey size iki sorum var.

    Okuyacaklarınızın ülkemizde bir alışkanlık olmadığını, sadece ham hayalden ibaret olduğunu biliyorum.

    1. Türkiye'nin her yerinden insanlar toplanıp TBMM'ye gelse, milletvekillerinin çalışma odaları önünde gruplar halinde nöbetleşe eylemler yapsa, hiçbir yeri kırmadan dökmeden, kavga çıkarmadan, sadece reformların yapılması için milletvekillerinin çalışma odaları önünde aylarca eylemler yapmaya hakları var mı? Çay termoslarını, yemeklerini, çöp poşetlerini, seyyar sandalyelerini, uyku tulumlarını bunun gibi her şeyi kendileri getiriyor ve nöbetleşe olarak eylem yapıyorlar. Hukuka aykırı mı?

    2. Okuduklarınız ham hayal olsa da, gerçekleşmesini ister miydiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunlar olmaz, olsa da sonuç alınmaz.

      Sil
    2. 80 sonrasında demoktratik cumhuriyete ve katılımcı demokrasiye giden yol tıkandığı için insanların bu tarz davranışlarının bir karşılıkları olmayacaktır.

      Hepsi 5er 10ar gruplar halinde nezarete atılır, 5er 10ar ay sonra dışarı bırakılırlar.

      Sil
  71. 1. Susmak
    2. Karışmamak
    3. MB’nı rahat bırakmak
    4. Yapısal reform
    5. Hukuk üstünlüğü
    Denemelerini tavsiye ediyoruz.

    YanıtlaSil
  72. hocam, türkiye hatayı 2001 krizinde sadece bankacılık sistemine odaklanarak yaptı. aslında ekonomiye bütüncül yaklaşımla reform gerekiyordu. enflasyonu dolayısıyla faizi düşürmenin daha kalıcı ve verimli yolu reel ekonomiyi güçlendirmek temelli yapılandırmaktan geçiyor. biz sadece kredi mekanizması daha iyi çalışsın diye bankaların risk algılama kapasitelerini yükselttik. bilanço kalitesini ve yönetimini güçlendirdik. ama kredileri kullanan ve bunları çıktılar haline getiren esas önemli kesimi yani reel kesimi çok ihmal ettik. biz sadece sonuçlara müdahale ederek sonuçları değiştirebileceğimizi zannediyoruz. sorunları kaynağında kesmiyoruz. sorun üretim kapasitemiz ve yapısallığımızdır. temel enflasyon - faiz -kur sorunsallığımız da buradan kaynaklanıyor. paranın gerçek değerini üretim belirler. yüksek faiz düşük kurla bir yere kadar sanal biçimde enflasyonu düşürebilirsiniz. türkiye de yıllardır hep bunu yaptı. ne dersiniz hocam yanılıyor muyum?: iyi çalışmalar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diyelim ki Mahfi bey "yanılıyorsunuz" cevabını verdi.

      Ne yapacaksınız?

      Mahfi bey'e küsecek misiniz?

      Sil
    2. 17:05 eğer yanıldığım şeklinde mahfi hocamdan cevap alsaydım yanıldığım noktaları kendisine sorardım.

      Sil
  73. Sayın eğilmez, içinde bulunduğumuz ekonomik zamanı "ekonomik pastırma yazı veya ekonomik pastırma ayazı" olarak niteleyebilir miyiz?

    YanıtlaSil
  74. Mahfi bey

    Bir cenah diyor ki, Osmanlı İmparatorluğu'nu İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan yıktı.

    Başka bir cenah diyor ki, Osmanlı İmparatorluğu'nu Mustafa Kemal ve ekibi yıktı.

    Hangisine inanalım?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisine de inanmayın. Osmanlı İmparatorluğu'nu bilim dışı yaklaşımlar yıktı.

      Sil
  75. Şimdi şu ekonomiyi mekonomiyi bi kenara bırakın da söyleyin bakalım, kumaş pantolon, gömlek ütülemeyi biliyor musunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben Maliye Müfettişiyken yılda 4 ay turne yapardım. Bunların hepsini bilirim.

      Sil
  76. Hocam daha önce söylendi mi bilmiyorum ama bence youtube de olmalısınız.Dikkate alırsanız sevinirim.saygilar

    YanıtlaSil
  77. Hocam sadece suriyeli değil Afgan ve Irak'lı mültecilerler birlikte 7 milyona yakın mültecimiz olduğu ve gıda enflasyonunda bununda etkili olduğu söyleniyor ne dersiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 7 milyon yoktur ama 5 milyon dolayındadır. Bunun da etkisi vardır çünkü ek talep geldi.

      Sil
  78. Hocam Yılsonu için;

    Dolar : 5 TL
    İşsizlik: %13
    Enflasyon: %24
    Faiz: %24

    Rakamlar bu şekilde olduğunda;
    Enflasyon %24 bu fark asgari ücrete yansıtılır mı yansıtılırsa ne olur ve yansıtılmadığında piyasa daha çok sıkışmayacak mı yani üretim düşecek ekonomi yavaşlamayacak mı?

    Faiz %24 para çevirmek zorlaşacak nakit bulmak zor kredi kullanmak imkansız piyasa daha fazla daralmayacak mı?

    İşsizlik % 13 ve 2001 krizinden daha yüksek seviyelerde olan bu işsizlik oranı 2019 yılında durgunlukla daha da artacak ve ozaman iş bulmak zorlaşırken ücret konusunda pazarlık şansı kalmayacak bu durum ekonomi tüketimde daha sıkıntılı yapmaz mı?

    Dolar 5 TL kullandığımız akaryakıt fiyatı düşmeyecekse ve akaryakıta bağımlı olan herşey taşımacılık maliyetleri artığında yol ücretleri harçlar ve diğer zamlar yapılırsa halk nasıl geçinecek kısaca ev kirası enflasyon farkı kadar alınırken ücretlere yapılmayan bu fark ve zam olmaz ise 2019 halk için felaket olacak diyebilirmiyiz.

    Bunların siyasal ve sosyal sonuçlarını sormuyorum merak ettiğim sadece bu ekonomik tablo insanlar için çok zor yılların başlagıcı 2019 demek oluyor düşündüklerimde yanlışmıyım sizce ?

    YanıtlaSil
  79. Osmanlı İmparatorluğunu Allah yıktı.
    Mustafa Kemal'e Cumhuriyeti Allah kurdurdu.
    Aksini iddia eden dünyanın Allah'ın hükmü ile idare edilmediğini ima eder.

    YanıtlaSil
  80. Temel prensipten bakar isek, ekonomi her zaman bir denge seviyesini bulur.

    Sn Ege Cansen, ihracat ile cari açığı kapatmak der iken bu dengeyi görmek istediğini belirtiyor. Durduğu yerden bakınca Ege bey haklıdır.

    İşin diğer ayağında, ne ihraç ettiğimiz ve nasil bir denge istediğimiz bulunuyor. Cari açığı kapatıp, cari fazla vermek ister iken bu sefer Türk ekonomisi yurt dışına kaynak transfer etmeye başlayacak.

    Bu ne demektir? Bugünkü cari açığı döviz kuru ile kapatır iken yarın için cari açık vermektir.
    Şöyle izah edebiliriz, bugün ihracat fazlası veren fabrikalar makinelerini yenilemek istediklerinde, tekrar cari açık üreteceklerdir.

    Ekonomi temellerinden kaynaklı sorunlar sebebi ile verimli çalışmayan ekonomi döviz fiyatları ile bir doping alacak, cari açığını kapatacak, sonra eskiyen teknolojisini yenilemek isterken, tekrar cari açık verecektir.

    Bunu önlemenin yolu yapısal reformlardır.

    Güney Kore, verimli çalışması sebebi ile parasal genişlemeyi verim artırıcı faaliyetlere aktarmış, Almanya da hakim gücünü kullanarak verim artışına odaklanmış, bunların sonucunda yönetilebilir cari dengelere ulaşmışlardır.

    Ege hoca esasen, verimlilik üzerine durup, verimliliği arttırdıktan sonra döviz ile doping yapılan ihracat artışına dem vursa daha doğru olurdu, bana göre.

    Ege Hoca, bana göre niçin eksik söylemde bulunmuştur? Şuradan test edebilirsiniz.

    Türkiye'de yerel para bir kaç ay çok fazla değer kaybedince, yurt dışından hiç bir ülke, Türkiye parasının değerini düşürdü, biz ihracat yaptığımız pazarları Türklere karşı kaybedeceğiz diye Dünya Ticaret Örgütüne başvurmadı.

    Niçin?

    Çünkü Türk ekonomisi ve üretim gücü onlar için asla bir tehlike olmadı.

    Benim yazdığım gibi Türk ekonomisi verimli olsa, ve üzerine TL değer kaybetse, Türk malları Mahfi Hoca'nın yazdığı gibi kapış kapış gideceği için, Türkiye'yi rakip olarak gören ülkeler mutlaka Dünya Ticaret Örgütüne gideceklerdi. Bizim basınımızdan birileri mutlaka filan ülke ihracat gücümüz karşısında dayanamadı DTÖ'de ağlıyor diye haber yapardı.

    TL değer kaybedince benim gördüğüm kadarı ile Avrupa emeklileri ucuz tatil yapacakları için sevindiler, onların sayısı az olduğu için malesef haber değeri olmadı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazıları da diyor ki, Türkiye'de tüketim çok yüksek bu nedenle ekonomideki gidişat iyi değil. İhraç ettiğimiz ürünlerin dünya genelinde rekabet edebilecek nitelikte olmamasına kafa yormamalıymışız, bu argüman aklınızda bulunsun Şahabeddin bey.

      Mahfi bey'in şu uyarısı herkese ders olmalı: "Herkes bizim malları mı bekliyor da sanayiciyi ihracata zorlayacağız."

      Sil
  81. Yanıtlar
    1. Sevgili Koray Gültekin, bir kez daha baktım ben sizi engellememişim, sessize de almamışım. Bana yolladıklarınız niye gitmiyor anlayamadım.

      Sil
  82. Hocam Avrupa, ozellikle Ingiltere ve Italya sebebiyle oldukca karisikken, Amerika'da ekonomik veriler gayet iyiyken Dolar sat Euro al diyenlerin argumani ne olabilir? Yine bu baglamda paritenin yukari yonlu olmasinin ana sebepleri nedir Hocam? Baska bir deyisle Dolarla ilgili beklenen olumsuzlugun sebepleri nedir?

    YanıtlaSil
  83. Kadri Gürsel'in gazeteciliğini beğenir misiniz?

    "Ben de sizin için üzgünüm..." kitabını okudunuz mu? (Yazılarından seçki değilmiş.)

    https://www.kitapyurdu.com/kitap/ben-de-sizin-icin-uzgunum/480065.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kişilerle ilgili yorum yapabilmem için çok iyi tanımam ve eserlerini okumuş olmama lazım.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

GSYH’de Dünyada Kaçıncıyız?