Türkiye’de Uygulanan Ekonomi Politikası Başarılı mı?

Ekonomi politikasının iki temel alt politikası var: Para politikası ve maliye politikası. Her ikisinin de alt politikaları var. Para politikasının alt politikaları açık piyasa işlemleri, faiz politikası ve zorunlu karşılıklar, maliye politikasının alt politikaları ise vergi, harcamalar, borçlanma, teşvikler, destekleme, dışticaret başlıkları altında toplanıyor. Bu alt politikalar aynı zamanda asıl politikayı hedefine ulaştırmak için kullanılan araçları oluşturuyor.  

Para Politikasının Başarısının Ölçülmesi
Ekonomi politikasını ve onun araçlarını birçok amaca ulaşmak için kullanmak mümkün. Buna karşılık TCMB’nin yasasında yer alan “TCMB’nin temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır” ifadesinden hareketle Türkiye’de para politikasının amacının fiyat istikrarını sağlamak olduğunu öne sürebiliriz. Merkez Bankası bu amaca ulaşabilmek için “enflasyon hedeflemesi” denilen bir yöntemi uygulamaktadır. Bu yöntemde hükümetle ortak bir yılsonu enflasyon hedefi belirlenmekte ve Merkez Bankası para politikası araçlarını bu hedefe ulaşmak için kullanmaktadır. Bu durumda para politikasının başarılı olup olmadığını ölçmek için bu hedefle gerçekleşen enflasyon arasındaki ilişkiye bakmamız gerekir.

Merkez Bankası’nın enflasyon hedefiyle yılsonu enflasyon gerçekleşmelerini birlikte ele almayı amaçlayan aşağıdaki grafik TCMB ve TÜİK verilerinden yararlanılarak tarafımdan hazırlandı.




Grafik bize 2009 ve 2010 yıllarında küresel krizin yarattığı çöküşün etkisiyle ortaya çıkan geçici bir başarı dışında para politikasının başarısız olduğunu açık biçimde gösteriyor.

Maliye Politikasının Başarısının Ölçülmesi
Maliye politikasının başarı kıstası olarak elimizde para politikasındaki gibi yasal bir tanım bulunmuyor. Bununla birlikte maliye politikasının başarısını bütçe açıklarıyla ölçmemizin en doğru yol olduğunu düşünüyorum.

Burada iki farklı grafik sunacağım. Hazine ve Maliye Bakanlığı Bütçe Uygulama Sonuçları istatistiklerinden yararlanarak hazırladığım aşağıdaki ilk grafik 2000’den 2018 sonuna kadar bütçe dengesindeki gelişimi gösteriyor.


Bu grafik bize bütçe dengesinin 2001 krizi sonrasında oldukça ciddi bir görünüm sergilediğini ve açığın düşük düzeylerde tutulduğunu yani maliye politikasının başarılı olduğunu anlatıyor.

Buna karşılık bu başarıdan tek seferlik gelirlerin (varlık barışı, vergi affı, bedelli askerlik, imar affı gibi uygulamalarla sağlanan gelirlerin) çok önemli katkısı olduğunu biliyoruz. Bu tür uygulamalarla gelirlerin artırılması sağlandı ve bütçe açıklarının büyümesi engellendi.

Acaba tek seferlik gelirleri dışarıda tutarak duruma bakarsak karşımıza nasıl bir sonuç çıkar? Burada yapmamız gereken karşılaştırma sürekli gelirleri ifade eden vergi gelirleriyle faiz dışı giderleri karşılaştırmaktır. Bunu yaptığımızda bütçenin normal gelirleriyle bütçenin faiz dışı harcamalarının yüzde kaçını finanse edebildiğimizi görmüş oluruz.

Aşağıdaki grafik bu amaçla Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçe uygulama sonuçları istatistiklerinden yararlanılarak tarafımdan hazırlanmıştır.


Grafik bize 2015’de vergi gelirleriyle faiz dışı giderlerin yüzde 90’ını karşılayan sistemin zaman ilerledikçe bu yeteneğini yitirdiğini 2019 yılının ilk çeyreğinde bu oranın yüzde 70’in altına gerilediğini gösteriyor.   

Sonuç
Sonuç olarak para politikasının, fiyat istikrarını sağlama hedefini hiç tutturamadığını, maliye politikasının ise bütçe açığını düşük düzeyde tutma işlevini uzunca bir süre yerine getirdiğini, son dönemde bu görevi yerine getirmekte zorlanmaya başladığını ve önümüzdeki dönemde vergi artırımları ve/veya harcama kısıntılarına gidilmeden bütçe dengesindeki bozulmanın giderilmesinin pek mümkün görünmediğini söylememiz mümkündür.

Geçmişten ayırarak baktığımızda bugünkü görünüm ekonomi politikasının her iki alt politika uygulaması açısından da başarısız bir yıl içinde olduğumuzu ortaya koyuyor.

Yorumlar

  1. hocam bir ekonomide para politikasıyla maliye politikası arasında eşgüdümlülük olması gerekir diye düşünüyorum. yani bir nevi birbirini tamamlayıcı temel unsurlardır kanaatindeyim. türkiye ekonomisinde son dönemde bu iki temel politikanın eşgüdümlü olmadığını da görüyoruz. merkez bankası sıkı para politikasına rağmen hükümet tarafı giderek maliye politikalarını genişletti. bu da enflasyon-kur tarafında yükseliş yarattı ki enflasyonun sert yükselişi nedeniyle de merkez bankası enflasyon hedefinin yanına dahi yaklaşamadı. zaten daha önceki yıllarda söz konusu edilen düşük enflasyon düşük bütçe açığı uluslar arası sermaye akışındaki aşırılıktan beslenmiştir. sermaye akışındaki yavaşlama trendiyle beraber başarı illüzyonu giderek bozulmaya başladı. fakat para ve maliye politikalarında daha uzun süreli başarının ancak orta iktisat tabanını güçlendirmekten ve büyütmekten geçtiğini anlayamayanlar maalesef bu ülkede özellikle son 10 yılda orta sınıfı ciddi derecede daralttı. ya üst ya alt tabaka olarak toplum adeta iktisaden de ikiye bölündü. bu da bu politikaların uygulanmasını ve en önemlisi verimliliğini fazlasıyla azalttı. bütçe açığını cari açığı büyütmeye dayalı olarak finanse ettik. iç borç stokumuzu dış borç stokumuzu adeta patlatarak azalttık. eskiden bütçe açığını büyüterek ekonomiyi büyütürdük. cari dengesizliğimiz çok küçük boyutta idi. sanırım yine yeniden bütçe açığına dayalı iktisadi ivmelenme çabasında olacağız. ancak 1-eskisi kadar yüksek kamusal iktisadi varlığımız yok. 2- eskisi kadar tasarrufumuz yok. bu yüzden de bütçe açığını büyütsek bile istenilen ölçüde büyüme gücü açığa çıkarmak zordur. hane halklarının da gidebileceği yer çok azdır. eskisi gibi düşük finansal kaldıraçlı değiliz çok daha fazla finansal kaldıraçlıyız. teşvikler de destekler de geldiği gibi borç finansmanlarına gidecek büyük boyutlarda. doğal olarak da yatırım-istihdam - üretim artışlarına dönüşümü zayıf kalacaktır. son 16 yıllık aşırılıkların getirdiği prangalar nedeniyle her halükarda etkisi zayıf kalabilecek para ve maliye politikaları dönemine girdik ve henüz başındayız derim hocam. iyi çalışmalar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maliye politikası ve para politikası ayrı derin mevzular,maliye; vergi gelirleri ve kamu harcamaları ile ilgili para politikası; makro ölçekli bir kavram, fiyat istikrarı ,enflasyon falan filan likitidesi en yüksek cash paradır. Ayarı kaçarsa atmden para çekemezsin

      Sil
    2. adsız 00:50 para politikasıyla maliye politikası birbirini etkileyen temel politikalardır. mesela merkez bankası enflasyonla mücadele edebilmek için parasal sıkılaşma yaptı. buna karşın siyasal irade seçim için veya bir başka neden dolayı genişleyici maliye politikasını tercih etti ve vergileri indirdi teşvikleri artırdı vs.. şimdi bu noktada merkez bankası nasıl enflasyonu dizginleyebilir. ya da tersine sıkı maliye politikasını uygularken merkez bankası genişleyici para politikası uygularsa sıkı maliye politikası sadece temenni olarak kalır. iktisatta tüm olgular birbirine zincir şeklinde bağlıdır. önce bunu öğreniniz. bir kere vergi gelirleri ve kamu harcamalarının para politikasının değil maliye politikasının konusu olduğunu öğreniniz. ikincisi fiyat istikrarı enflasyon cash para değil krediler mevduat munzamlar rom gibi çok sayıda para politikası enstrümanının konusudur. ayrıca her ikisi de makro iktisadi konudur. siz bunu da mikro bir konu gibi algılamışsınız. her ikisi de makro konudur. konu hakkında ve yazıma doğru yorum katabilecek kadar iktisat bilginiz yoksa cevap yazmamalısınız. bırakınız gerekirse sayın mahfi hocamız gerek görürse cevap yazsın.

      Sil
  2. Senato sistemi hakkinda ne dusunuyorsunuz?
    Cift mecllisli sitem ve 61 Anayasasi hakkinda gorusunuz nedir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Neden soruyorsunuz. Maliye politikasını bir meslis para politikasını diğer meclis mi yönlendirsin?:)
      Biraz düzgün sorular sorun adama.

      Sil
    2. Sorun meclis sayısını artırmakta değil. Sorun meclise saygı göstermekte. Güçler ayrımı olmadan meclis bir değil iki tane olsa da hiçbir şey değişmez.

      Sil
    3. 08.26
      nasil soracagimi ne siz ne de bir baskasi karisir karar verir. Kendi isinize bakin.
      Bu soruda bir tuhaflik gormuyorum.
      Sadece sordugum gecmisteki bir sistem senatolu cift meclisli 1961 anayasasindaki sistem. Biz bu sistemi okuyabiliyoruz ogrenebiliyoruz Anayasa kitqplarindan. Amma yasayan goren hic olmadik. Belki o donemi 61 anayasasinin uygulandigi donemi yasamis birisi olarak soyleyecekleri vardir diye sordum. Cunku yasamakla bizim gibi okumak arasinda fark bakidir.
      Cift meclisli sisteme gelince tum cagdas bati demokrasilerinde buyuk cogunlugunda senato vardir. Oyle saniyorum ki Senato gucler ayrimin da bir ogesidir.

      Sil
    4. Bence çok güzel bir soru. Genel oyla seçilen ve grup kararı alınan bir meclise denge oluşturmak aynı zamanda yürütmeyi de denetlemek için bir üst meclis (senato) olması fikri Batı demokrasilerinin genel özelliğidir. Zaten senato, güçler ayrımının garantisidir.

      Genel oyla seçilmiş, parti genel başkanı tarafından listeye alınmış, grup kararına katılmak zorunda olan parlementerlerden hakiki bir özeleştiri beklemek, kendisinin ya da partisinin çıkarını değil de ülkenin genel menfaatini düşüneceğini beklemek saflıktır. Hele hele hükümeti denetleyebileceğini düşünmek tamamen komiktir

      ABD'de eyaletlerin genel oyuyla seçilir senatörler. Yani atıyorum California'da seçime girdiniz ve o eyaletteki sen çok oyu alan kişi senatör olur ve o kişi de doğal olarak eyaletin en güçlü otoritesi olur. O senatör kendi eyaletine bağlıdır, partisinin kararına uymak zorunda değildir. Temsilciler meclisinde alınan popülist kararları kendi vicdanına göre veto eder. Gerektiğinde de hükümeti sorgular-denetler.

      ABD'de senatonun ABD başkanı dahil sorgulamak isteyip de sorgulayamayacağı tek bir insan bile yoktur. Bizde birkaç sene önce komedi gibi yürütüne meclisteki FETÖ soruşturmasını hatırlarsınız. Üzerinden bu kadar zaman geçti ve biz hala darbede tam olarak neler olduğunu bilemiyoruz. ABD'de senato soruşturmaları başkanların siyasi hayatlarına bile mal olur. Türkiye'de meclis komediden ibarettir.

      Sil
    5. 82 Anayasasına göre daha demokratik ve ilerlemeye daha açık diyebiliriz sanırım.

      Sil
    6. En saçma gülünç ve en absürt soru dahi olsa; Soru sormak 1 zeka belirtisidir ve 1 demokrasi kültürüdür. Soru sormak Özgüveni ifade eder Yurttaş olma bilincinin, Özgür basının ve meclis mantelitesinin de temelidir

      "Biraz düzgün sorular sorun" cümlesi sanırım günümüz "yeni Türkiyesi" için daha uygun.... neden bu duruma geldimizin de en açık belirtisidir."Biraz düzgün sorular sorun" cümlesi yeni Türkiyede Özgür olmayan basını anlamak için iyi neden

      Tabii "düzgün sorulardan" kasıt neyse artik---- Kime göre "düzgün sorular" Kimine göre sipariş sorular kimine göreyse yamuk :))

      Sil
    7. Unknown24 Nisan 2019 08:26

      Emredersiniz bi dahakine yamuk sekilsiz soru sormayacak:)))))) ya da hic hic soru sormayacak..susacak..

      Sil
    8. İki meclisli sitemler genellikle federal sistemler için daha uygun. Üniter devletler için uygun değil. Elbette çift meclis sadece federal devletlerde olmayabilir. Daha çok devlet yapısının bir üst meclis eliyle tahkim edilmesi için de kullanılabilir. Bizde 1960 yılında senatonun tabi üyeleri, eski cumhurbaşkanı gibi ve senatoya cumhurbaşkanı atamasıyla gelen senatörlerin, olması hep yapının tahkimatını sağlamayı gözetmekten kaynaklanan uygulamalardı. 12 Eylül ile senatonun kalkması tahkimatın başka şekilde de yapılabileceğinin düşünülmesinden, MGK gibi, Anayasa mahkemesi gibi, dolayı olmuştur. Elbette bu yapının getirdiği hantallık da bir sebep olmuş olmalıdır.


      Ama sayın Eğilmez'in dediği de kesinlikle doğru. Sorun meclisin sayısı ya da yapısı değil. Meclise ve kararlarına ne kadar saygı duyulduğu ile ilgili. Şimdiki sitemde meclis var iken yok durumunda. En iyi kurallar ve sistemler uyuldukları durumda işe yararlar.

      Sil
  3. Sayın hocam slumpflasyon durumundayken hem enflasyonu düşürecek bir maliye politikası hem de fiyat istikrarı sağlayacak para politikası mümkün müdür? Slumpflasyondan çıkış icin nasıl bir politika uygulanmalı? Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mümkündür, bunu 2001 krizi sonrası becerdik. Ama bunun için temel koşul beklentileri değiştirebilmektir. Onun da yolu ekonomiden değil hukuktan, yargı bağımsızlığından, bilimsel eğitimden, demokrasiden geçiyor.

      Sil
    2. 2001 sonrasında dünyada devasa boyutta parasal genleşme dönemleri olmasaydı slumpflasyondan uzun süre çıkamazdık.

      Sil
  4. Fatih Kömürcüoğlu23 Nisan 2019 18:47

    Hocam siz de pekala radikal kararlar alınamayacağını biliyorsunuz. Herkes yaklaşan sonu görüyor ve bir mucize olmasını bekliyor. Hepimiz hasta odasının kapısında bekleşenler gibiyiz. Doktor dışarı çıktı: Durum ümitsiz. Biz elimizden geleni yaptık. Allah'tan ümit kesilmez dedi gitti. Sizi Beştepe'ye çağırsalar Ekonomi'de tüm yetki ve sorumluluk sizde deseler ancak geçici bir rahatlama sağlarsınız o da ancak 3-5 yıl sonra. Çünkü yargı, eğitim, seçim sistemi, dış politika gündemi ekonomide yapılacak reformlara eşlik etmezse tarih tekerrür edecektir. (NOT:En geç 2020 yılında Genel Seçime gideceğiz.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet doğru tespit bu. Demokrasiye, erklerin ayrımına, hukukun üstünlüğüne, yargı bağımsızlığına geçmeden ekonomide bir şey yapılamaz.

      Sil
    2. Ben de tam "sizi ekonominin başına getirsek atacağınız ilk on adım ne olur?" diye soracaktım.
      Bence kısa vadeli bazı çözümler de mevcuttur.

      Sil
  5. Hocam para ve maliye politikası araçlarıyla fiyat istikrarını sağlayamıyoruz çünkü dışa epey bağımlıyız. Kurdaki hareket bizim ekonomiyi fena sallıyor. Genellikle Türkiye şu süreçte maliyet enflasyonu yaşadığı için yüksek enflasyon hanehalkı ve firmalar için öngörülemez bir durum değil( kısa vadede belki yanılsama olur ama uzun vadede tahmin hataları düzelecektir) Bence asıl sorun dış politika. ABD den irandan petrol ithal eden ülkelere yaptırım muafiyetinin bir daha tekrarlanmayacağına dair bir açıklama geldi. Abd arap dostlarına daha çok pazar sağlama arzusunda belliki. Bizimde enerjiye olan bağımlılığımız ortada. Türkiye bu noktada nasil bir denge politikasi oluşturmalı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım artuık bunu düşünmek için çok. Bunu, sağa sola bulaşmadan önce düşünecektik.

      Sil
    2. swap sözleşmesiyle

      Sil
  6. Bu da bir savas ekonomisine(ekstra vergi, kamulastirma vs) ihtiyac duyuldugu gorusumu destekliyor.. hem ekonomiyi desteklemek icin, hem siyasal/yasal guc artirimi icin.. Suriyedeki en basarisiz ulke olarak Suriye-Iran-Rusyayla arkamizi saglamlastirip yuzumuzu Ege/Akdeniz tarafina cevirip soyle kazanilacak seviyede bir savas (ya da catisma) ile bel dogrultma politikasina yoneldiklerini dusunuyorum.. sizce?

    YanıtlaSil
  7. Ocak-Şubat-Mart 2019 Altınbaş Üniversitesi ekonomi konuşmalarının kayıtları, üniversitenizin YouTube kanalında niçin yayınlanmıyor Mahfi bey?

    Mart hariç hepsine katıldınız, sizin dahil olamadığınız Mart oturumu ile beraber 3 konuşma da YouTube'da yayınlanmadı!

    İstanbul'da ikamet etmiyoruz ve üniversitenizin salonuna gelemiyorsak, en azından YouTube üzerinden niçin takip edemiyoruz?

    Size ısrarla sorduğum bu soruyu niçin ciddiye almıyorsunuz? Lütfen gerekçelerinizi açıklar mısınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanki bunu hocaya değil de ilgili kurumda bu toplantıları düzenleyen kişilere sormak gerekir.

      Sil
    2. Adsız 23:02, Mahfi bey'den başka kimse sesimizi duymuyor. Bahsettiğiniz kurum ve kişiler cevap vermiyor.

      Sil
    3. Üniversitenin Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin yanıtladı bu soruyu. Yayın sırasında kopukluklar olduğu yayın bittikten sonra kaydı Altınbaş Üniversitesi sitesinde yayınlanıyor.

      Sil
  8. Hocam, insanlar eskiden devlet babanın kendilerini koruduğunu görürlerdi. Şimdi devlet şirketi, halkı tüketici olarak görüp bütçe gelirlerini artirmak için gelecekte ulaşılacak gelirleri bile bugün tüketmeye teşvik ediyor. Bence geçtiğimiz yillarda bütçe başarısı tamamen geçici erken bahar. Bedeli gelecekte ödenecek.

    YanıtlaSil
  9. Elinize saglik hocam. Bakalim nasil cikacagiz bu isin icinden.

    YanıtlaSil
  10. Gayet sade ve net bir anlatım!

    YanıtlaSil
  11. Hocam yeni bir kitap var mı? Yola çıkmış halde 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Henüz yola çıkmadı ama üzerinde çalıştığım iki kitap var. Oldukça ilerledi.

      Sil
  12. Hocanin onceki yazilarina bir bakin isterseniz, GOÜ (Gelismekte Olan Ülkeler) arasinda en alt siradayiz..

    YanıtlaSil
  13. Hocam eskiden çok mu zengindik de şimdi fakir olduk?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiçbir zaman zengin değildik ama eskiden çok daha fazla umudumuz vardı.

      Sil
    2. Eskiden fakirdik ama şimdi fakfakiriz, zira geleceği sattık.

      Sil
  14. Hocam merhaba, uygulanan bu para politikasının hedefini tutturamamasının sebepleri neler oldu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunun iki nedeni olabilir: (1) Ya para politikası yanlıştır (2) Ya da hedef yanlıştır. Ben ikisinin de yanlış olduğu kanısındayım.

      Sil
  15. 1- hocam içinde bulunduğumuz krize, cumhuriyet tarihinin en büyük krizi diyebilir misiniz?

    2- bu vesileyle krizden çıkış v şeklinde olacak yoksa L şeklinde mi?

    3- L şeklindeyse potansiyel büyümemiz olan %4-5'leri hangi yılda görürüz sizce?

    (yazınızda grafiklerde 2019/3 yazılmış, 1Ç olacak sanırım. diğeri ise metinde 2019 yılı için 219 yazılmış. bilgilerinize)

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1. Henüz değil ama böyle devam edersek olabilir.
      2. Neler yapacağımıza bağlı.
      3. O da 2 deki yanıtla aynı.

      2019/3 2019 yılının 3'üncü ayı anlamına kullanıldı. 219 meselesinde haklısınız, düzelttim, teşekkür ederim.

      Sil
    2. L seklinde olasi...
      potansiyel buyumemiz ne yazik ki artik %4-5 olmayacak.
      Cunku bu kriz bizim buyume dinamiklerimizi sarsacak dahasi 1923den beri buyume ortalamamizi dusurecek ve ortalama potansiyel buyumemizde takdir edersiniz ki dusecek
      dahasi dunya artik eskisi gibi yuksek buyume yuksek verimlilik ekseninde degil dunya %2-3 (3.5 olursa ne ala..) bandlarinda buyumeye tav oldu artik. Bunun bir cok sebebi var dunyamizin demografik yapisi yaslaniyor ortanca yas artiyor bizim de oyle yaslaniyoruz... dahasi artik yuksek buyumeyi de kimse istemiyor gibi gibi...cunku cevre dogal durum bunu kaldiramyior dahasi herkes anladi ki cok yuksek buyume olduktan hemen sonra ya da en gec 3 sene sonra kriz oluyor...Tabi tum bu eksenler dahilinde Turkiye buyumesinin de artik %4-5 potansiyeli olmayacak...Ama yine de her sey bize bagli bizim yapacaklarimiza icad yaparsak uretime yonelik isler basarabilrisek elimizdeki imkanlari dogru reel kullanirsak ne ala o zaman 6da buyuruz 7 de..kimse sen niye 6 7 buyudun demez

      Sil
  16. Hocam, belirttiğiniz durumu tcmb'deki, maliyedeki ve hazinedeki üst düzey bürokratlar göremiyorlar mı? görüyorlarsa da peki neden bile bile lades oluyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü konular artık bürokrasinin düzeltebileceği aşamayı çoktan geçti.

      Sil
  17. Hocam,
    Maliye politikası açısından bakıldığında istikrarın bozulmasının sebepleri iki değişkenli denklemde ya vergi gelirlerindeki azalış yada kamu harcamalarındaki artış olarak görünüyor.
    Kamu harcamaları açısından bakıldığında kamu harcamalarının en önemli üç kalemi; sosyal güvenlik transferleri, faiz ödemeleri ve KİT’lere yapılan transferler olarak görünüyor.
    Faiz ödemelerine müdahale etmek mümkün değil. Çünkü bugünkü faiz ödemesi önceden alınan bir borcun karşılığıdır ve müdahale edilemez.
    Sosyal güvenlik transferleri konusunda ise gerek primler, emeklilik yaşı gibi konular nedeniyle zaten sıkıntılı bir sosyal güvenlik sistemine sahip olduğumuz ortada. Sosyal güvenlik sistemimiz sürekli açık veriyor. Sosyal güvenlik alanında sıkı politikalar izlenmesinin oy tepkisine yol açacağı malum. Hükümetin (kimi çevrelerin görüşüne göre) mağlubiyetle çıktığı bir seçim sonrası oy tepkisine yol açacak sıkı sosyal güvenlik politikaları izlemek istemeyeceği görüşündeyim.
    KİT’ler konusunda fiyatlama davranışı, yönetimsel sıkıntılar, temel amacın kar elde etmemek olması gibi etkenler sebebiyle sıkıntılar yaşandığı da ortada. Yine oy tepkisi nedeniyle hükümetin bu alanda da sıkı politikalar izleyeceğini zannetmiyorum.
    Geriye ise kamu harcamalarının belki de %1-2’sini oluşturan kırtasiye,yakıt,elektrik gibi alanlardaki tasarruf önlemleri kalıyor. Ülkemizde de kamuda tasarruf denilince akla ilk olarak yukarıda saydığım diğer sebepler nedeniyle de “kırtasiye önlemleri” geliyor ve bu önlemlerin de kamu harcamaları açısından yetersiz kalacağı açık.
    Maliye politikası açısından istikrarın tekrar sağlanabilmesi için geriye iki değişkenli denklemin kamu gelirleri ayağıyla ilgilenmek kalıyor. Kamu harcamaları yoluyla müdahale konusunda hükümetin elinde çok fazla araç bulunmaması nedeniyle yakın zamanda istikrarın sağlanması amacıyla ciddi vergi artırımları beklemeli miyiz? Beklemeli isek sizce oluşacak vergi yükünün hangi ekonomik birimler tarafından karşılanacağını öngörüyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım artık konu buraları çok aştı. Artık vergi de alsanız işler düzelmeyecek gibi görünüyor. Türkiye'de artık zihniyet değişikliği gerekiyor.

      Sil
  18. Hocam,
    Maliye politikası açısından bakıldığında istikrarın bozulmasının sebepleri iki değişkenli denklemde ya vergi gelirlerindeki azalış yada kamu harcamalarındaki artış olarak görünüyor.
    Kamu harcamaları açısından bakıldığında kamu harcamalarının en önemli üç kalemi; sosyal güvenlik transferleri, faiz ödemeleri ve KİT’lere yapılan transferler olarak görünüyor.
    Faiz ödemelerine müdahale etmek mümkün değil. Çünkü bugünkü faiz ödemesi önceden alınan bir borcun karşılığıdır ve müdahale edilemez.
    Sosyal güvenlik transferleri konusunda ise gerek primler, emeklilik yaşı gibi konular nedeniyle zaten sıkıntılı bir sosyal güvenlik sistemine sahip olduğumuz ortada. Sosyal güvenlik sistemimiz sürekli açık veriyor. Sosyal güvenlik alanında sıkı politikalar izlenmesinin oy tepkisine yol açacağı malum. Hükümetin (kimi çevrelerin görüşüne göre) mağlubiyetle çıktığı bir seçim sonrası oy tepkisine yol açacak sıkı sosyal güvenlik politikaları izlemek istemeyeceği görüşündeyim.
    KİT’ler konusunda fiyatlama davranışı, yönetimsel sıkıntılar, temel amacın kar elde etmemek olması gibi etkenler sebebiyle sıkıntılar yaşandığı da ortada. Yine oy tepkisi nedeniyle hükümetin bu alanda da sıkı politikalar izleyeceğini zannetmiyorum.
    Geriye ise kamu harcamalarının belki de %1-2’sini oluşturan kırtasiye,yakıt,elektrik gibi alanlardaki tasarruf önlemleri kalıyor. Ülkemizde de kamuda tasarruf denilince akla ilk olarak yukarıda saydığım diğer sebepler nedeniyle de “kırtasiye önlemleri” geliyor ve bu önlemlerin de kamu harcamaları açısından yetersiz kalacağı açık.
    Maliye politikası açısından istikrarın tekrar sağlanabilmesi için geriye iki değişkenli denklemin kamu gelirleri ayağıyla ilgilenmek kalıyor. Kamu harcamaları yoluyla müdahale konusunda hükümetin elinde çok fazla araç bulunmaması nedeniyle yakın zamanda istikrarın sağlanması amacıyla ciddi vergi artırımları beklemeli miyiz? Beklemeli isek sizce oluşacak vergi yükünün hangi ekonomik birimler tarafından karşılanacağını öngörüyorsunuz?

    YanıtlaSil
  19. Hocam harika bir yazı daha çok teşekkürler.Fakat belirtmek istedigim bir sey var TCMB 33 Milyar Tl hazine payı diğer gelirler katogorisinde değilmiydi?Hazırladığınız grafikte bu miktarda içerisinde diye belirtmişsinizde.Tekrar elinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, o cümleyi çıkardım, teşekkür ederim.

      Sil
    2. Rica ederim hocam.

      Sil
  20. Türkiye'de ekonomi politikası doğru olsa AKP gidip CHP ye size verelim Maliye ve Hazine bakanlığını denir mi. AKP kulisleri yeni bomba haberle çalkalanıyor Cumhurbaşkanı Ekonominin çok kötü olduğunu görüp damat berat ile bu iş olmaz demiş, CHP ye size Hazine ve Maliye bakanlığını verelim siz para bulun yönetin dış ilişkilerde düzeltin diyecekmiş yani ben muhalefeti maliye ve hazineye koydum görüyorsunuz herşey şeffaf sizin dediğiniz gibi bilanço makyajlama yada Merkez Bağımsızlığı herşey yerinde mesajı verilecek. yok yok ya ülke IMF lik olmuşta CHP ye maliye ve Hazineye devredip IMF kapısına bu CHP zihniyeti gitti demek için yapacak. Ayrıca bunun altyapısını da konuşmuşlar Türkiye İttifakı olacakmış büyük ittifak katılımcı herkesin söz sahibi olduğu falan sözde tabi, gerçekte batak CHP ye yıkılacak halka da bunu anlatacaklar CHP yanaşmayınca bu çakallığa gördünüz mü bakın bizimle olmadılar terörle oldular diyecekler. yahu ne pis iş siyaset bu kadar kötü politikalar varken ekonomi iyi olur mu. MHP dışlanma korkusu ile nerden çıktı Türkiye ittifakı demiş burda biz varız Cumhurun ittifakı var demiş. işte Türkiye ittifakının gerçek yüzünün bir parçası. sıkışmış dış politkada zaman kazanma ülke batığını CHP ye yıkma IMF ile ben anlaşmadım demek için.

    Bunlar hemen IMF ye gitti biz hazineyi devrettik ama onlar emir aldıkları yere gitti diyecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu haber kulis bilgisinden çıktı eski AKP milletvekili emin şirin olması lazım çağla cilaraya konuşmuş youtube videosu var dinledim. CHP bu teklifi kabul ederse hayatının hatasını yapar. Teklif karşılığında İstanbulda Ekrem İmamoğlu için size bırakalım davadan vazgeçelim sizzde hazineyi yönetin demişler.

      Sil
    2. Erdoğan'ın CHP'ye ekonomi kötü gelin ekonomi yönetiminin başına siz geçin deme ihtimali olduğunu gerçekten düşünüyor musunuz? Yani ekonomiyi biz batırdık, işin içinden çıkamayız anca siz çıkarsınız demek olur böyle bir şey. Tam teslimiyet hali aslında. Buna kimse razı olmaz.

      Aslında normal koşullarda bu krizi aşacak bir ekonomi yönetimini Akp çıkarmakta zorlanmaz. Ama o zaman tek adam rejiminin gereklerine ters düşülür. Çünkü artık AKP'yi konuşmanın anlamı yok. Akp kurumsal kimliğini çoktan yitirdi. Sadece Erdoğan'ın seçim işlerini görmekten ibaret bir topluluk.

      Zaten sayın Erdoğan'ın da bugünlerdeki siyasi yalnızlığı o yüzden göze batmaya başladı. Sözüm ona özgül ağırlığı olan kimse kalmadı bu partide.

      Artık ne yapıyorlarsa bir gün daha fazla iktidarda kalmak için yapıyorlar. Meşruiyet vs. sorgulanmaksızın tek amaç bu. O yüzden elde milli ve dini duygular dışında bir şey kalmadı. Ama tencere kaynamadıkça bu halk dini ve milli söylemler ile bu halk bu iktidara desteğe ne kadar daha sebat eder, onu da bekleyip göreceğiz.

      Sil

  21. Mahfi bey yazılarınızı takip ediyorum.Siz ve katkı sunan herkese teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
  22. Alkışlar mahfi hocama gelsin 👏👏👏👏
    Çok faydalı bir analiz. Tabi sağır, kör ve dilsizler yine mahrum kalacaklar. Hayal dünyasında yaşayanların akibeti büyük bir hüsran olacak.

    YanıtlaSil
  23. Grafik 3 sizce de normal değil mi hocam ? Grafik aşağı yönlü olmasa bu ekonomiyi daha çalkantılı yapmaz mı ? Ayrıca çok merak ediyorum genel manada bizim gibi durumda olup,gelişmiş ülke statüsüne sıçrayan ülkeler hangi süreçlerden geçmiştir.Özellikle araştırmamızı tavsiye ettiğiniz örnek var mı ? teşekkürler

    YanıtlaSil
  24. 1.Bölüm
    Mahfi Bey,
    Genel olarak yorumlara baktığımda,(son yazınızda ve önceki yazılarınızdaki) şöyle bir ortak payda gözüme çarpıyor.
    Hükümetin yapısal reform kararlarını almayacağı/alamayacağı,çünkü ülke konjonktürünün ve uluslararası dengelerin buna izin vermediği yazılıyor.
    Şüphesiz ki okurlarınızın yorumları içinde,doğru saptamalar olduğunu da kabul ediyorum.
    Ancak ben farklı düşünüyorum.
    En başta vergi ve tarım olmak üzere,yıllardır ötelediğimiz bu reformlara başlamak için, en doğru zamanın geldiğini düşünüyorum.
    Peki neden böyle düşünüyorum?
    Hadsizlik saymazsanız kendi açımdan izah etmeye çalışayım.

    Önce dünyayı anlamaya çalışalım:
    • Son Çin verileri,anlayabildiğim kadarıyla beklenenden iyi geldi.
    Yani Çin ekonomisindeki karamsarlık hayli azaldı.
    Bu da dünya ekonomisi için olumludur.Dolayısıyla Türkiye için de.
    • Abd-Çin ticaret görüşmelerinden,henüz neticelenmemesine rağmen,olumlu sinyaller geliyor.
    Dünya ticaretini ve üretimi boğmayacak kararlar çıkması halinde,bu da dünya ekonomisi için iyi bir gelişmedir,tabi Türkiye için de.
    • Şu anda fed faiz arttırımlarını durdurdu.(hatırlarsanız 2018’de yapılan tahminler,2019 için 3 faiz artışı öngörülüyordu.)Abd de ekonomi normal bir hızda büyüyor.Ama bu bile Trump’a yetmiyor.:)Abd başkanı faiz artışını istemiyor.Ekonomik canlılığın artarak sürmesinden yana.Ve yanılmıyorsam gelecek başkanlık seçimleri için yapılan kamuoyu yoklamalarında,başkanlığı yeniden alabileceği görülüyor.
    Yani abd seçmeninin çoğunun,Trump’ın mevcut politikalarını desteklediğini düşünebiliriz.
    Bu feedback(geri dönüş)’ten de,Trump’ın ekonomi politikalarındaki tercihlerinde ısrarlı olacağı sonucunu çıkarabiliriz.
    Bu anlamda uluslararası sermaye akımlarındaki fed faizi kaynaklı etkinin,yakın vadede daha olumsuz olmayacağı hatta daha da iyiye gidebileceğine dönük bir kanaatim var.
    Bu da yoğun dış finansman ihtiyacı ve döviz cinsi borcu olan Türkiye için,olumludur diye düşünüyorum.Bu durum bize zaman kazandıracaktır.
    • Avrupa’da büyümede ve enflasyonda hala sıkıntılar var.Ecb de son toplantısında bunlara vurgu yaptı.Ekonomik aktivitenin,hala parasal olarak desteklenmeye ihtiyaç duyduğu görüşündeler.Ecb parasal genişlemeyi bitirdi ama henüz faiz arttırımlarına başlamadı.Daha doğrusu başlayamadı.Yakın vadede de başlayabilecekmiş gibi görünmüyor.Hatta yıl içinde tekrar parasal genişlemeye de dönebileceğine dair güçlü sinyaller verdi.Avrupa penceresinden bakıldığında da,sanırım merkez bankası kaynaklı parasal bolluğun devam edebileceğini söylemek mümkün.Tabi bu arada brexit in ekim ayına ötelenmesi de;hem ab,hem ingiltere,hem de Türkiye ekonomisi açısından(en azından şimdilik)olumlu bir gelişmedir diye düşünüyorum.
    Tüm taraflar bu brexit sürecini daha iyi yönetebilmek adına zaman kazandılar.
    Yani genel olarak Avrupa ekonomisinde farklı riskler ortaya çıkmaz veya mevcut riskler(fransa sarı yelekliler,abd ile ticaret savaşı,kamu borcu yüksek birlik üyesi ülkelerin bu borcunun yönetilmesi,iran ile ticaret vb.) iyi yönetilebilirse,bu taraftaki konjonktür de Türkiye için olumlu diyebiliriz.
    Sanırım mb’ da böyle bir okuma yapmış olacak ki,son dibs ihalesini euro cinsinden yapıyor.(euro/dolar paritesinin düşük kalacağı öngörüsü)
    • Son zamanlar petrol fiyatları yükseliyor.Jeopolitik risklerden kaynaklı olarak yükseldiği doğrudur.Ama neticede petrol bir emtiadır.Bir çok sanayi dalını besleyen bir hammadde ve bir yakıttır.Bu nedenle hala talebin güçlü kaldığını söyleyebiliriz diye düşüyorum.
    Yani dünyanın ekonomik aktivitesi,imf ve dünya bankasının da öngördüğü üzere çok daha kötüye gitmeyecek.Bu da Türkiye adına olumlu bir gelişmedir diye düşünüyorum.
    Zira Türkiye’nin,yoğun petrol ihracatçısı olan ülkelere yaptığı ihracatı atlayamayı.
    Petrol fiyatlarının yükselmesi Türkiye’yi içeride zorlasa da;enflasyonun yüksek seyrettiği,kredi kullanımının ve iç talebin daraldığı bir konjonktürde,bu artışı fırsata çevirmek gerekir diye düşünüyorum.Hatta,petroldeki fiyat artışlarından olumlu etkilenen,ama ihracatımızın az olduğu ülkelere(özellikle brezilya,nijerya,sudan,libya,venezuella) yoğunlaşmak gerektiğini düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  25. Halkın tepkisi ekonominin iyi olduğunu göstermiyor mu.mesela CHP liderinin gittiği cenazede insanlar muhalefete isyan ediyorlar.dememki ekonomi çok iyi en çok memnun olanlar inanın geliri en az olanlar.bunun açıklaması yok.ben kehveye giderim inanın is bulamayan da memnun işi olanda .inşaatta çalışan işcide .en ufak elestkrinize çok sert tepki veriyorlar.bence krizin ölçüsü onlar.sizin gibi ekonomistlerin okuyunca uykum kaçıyor.kahveye gidince huzur buluyorum.anlamasi çok zor bir durum.bence muhalefet muhaeleti bırakıp herşeyi kendi haline bırakmalı.elestirmemeli konuşmama kararı almalı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. beleşten birisinden paralar gelirse tabi memnun olurlar. asıl sorunumuz da budur zaten. kahvede oturup sözde devletten sosyal yardımlar adı altında gelen oy ve parti üyeliği paraları yerler. balık tutmayı öğrenmeyi değil balık verilmesini seven ve buna çok bağımlı olan bir halk haline geldik. unknown ama şu yazınızın şu tarafını beğendim. bence de muhalefet kenara çekilip herşeyi kendi haline bırakmalıdır. çünkü artık deniz bitti bitiyor. üretmeden alın teri dökmeden çabalamadan iyi hayat yaşamak istemek karaktersizliktir. karaktersiz halkın sonu da zillettir. az kaldı zillete. zillet olduğunda en çok o sert tepki verenler bizden daha fazla hükümete sövecekler merak etmeyin.

      Sil
  26. Küçülmeyi "eksi büyüme" şeklinde pazarlayan, akli melekelerini tamamen yitirmiş bir siyasi iktidar varken başarılı mıyız sorusu bile abestir hocam.

    YanıtlaSil
  27. 2. Bölüm

    Türkiye’yi anlamaya çalışalım;
    • Yerel seçimler geride kaldı.
    Artık seçimler üzerinden ekonomiyi etkileyecek risklerin sona erdiğini düşünüyorum.
    Artık YSK da, yönetemediği/kötü yönettiği istanbul seçimlerindeki belirsizliği bitirmelidir.
    Yanlışlarını ve eksikliklerini kabul edip,bunu milletle paylaşmalıdır.
    Güvenilirliğinin zedelenmesine ve daha fazla sorgulanmasına seyirci kalmamalıdır...
    Milletin iradesi tecelli etmiştir.Türkiye’nin önünde seçimsiz bir 4,5 yıl vardır.
    Millet iradesine tekrardan başvurulmayacağını düşündüğüm bu zaman çok değerlidir.En şekilde efektif kullanılmalıdır.
    İlk adım da ortak aklı üretmektir olmalıdır.
    Çünkü hiç bir ölümlü,her şeyi her açıdan göremez ve bilemez.
    Bu sadece Allah’ın bir özelliğidir.
    • 2019’un Türkiye için çok iyi bir turizm yılı olacağı öngörülüyor.
    Zaten gelen ilk rakamlar da bunu teyit etmektedir.Bu da Türkiye’nin hem cari açığına hem de döviz ihtiyacına,kısa süreli de olsa,nefes aldıracaktır.
    Bu artı zamanı(bu sözü son kitabınızdan öğrendim) da iyi değerlendirmeliyiz.
    • Mayıs ayına yaklaştık.Havalar ısındı.İnşallah yakın zamanda tarım ürünlerinde fiyat düşüşleri görmeye başlayacağız.Dolayısıyla enflasyonda da bir düşüşün başlaması mümkün.Bu düşüşten,faizlerin de aşağı yönlü etkilenmesini beklemek,sanırım çok iyimser bir tahmin olmaz.Mb nın faiz indirimi konusundaki tavrının ne olacağını bilemem.
    Ama sanırım o da tüm gelişmeleri dikkatle analiz edip,faizi nasıl inderebileceğinin hesaplarını yapmak isteyecektir.
    Yani zamanın,bu noktada da Türkiye’nin lehine akmaya başlayacağını öngörüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. maşallah polyannacılıar çıkmış meydane!. neymiş tarım üretimi yaz döneminde artacakmış da enflasyon düşecekmiş. senin enflasyonunu dolar kuru belirliyor. kuru 6 tl nin altında sürekli tutabilirsen enflasyon da azmaz yerinde durabilir ama kurları tutabilirsen. sonra iran petrol-doğalgaz ambargosu muafiyeti de bitti nisan sonu itibariyle. eh iran petrolü düşük maliyetle yüksek benzin, mazot çıktısı sağlayan özelliğe sahiptir. artık bu olumlu maliyet düşüklüğü imkanından da oluyoruz. haliyle yakında benzine en zamlar da gelir. tarımsal ürün taşıma maliyetleri yeniden artacak. eh enflasyon nasıl düşecek. vergiler artırılacak bütçe açığını kamçıladık kaldı ki bütçe açığını zorlamaktan başka çare kalmadı ekonomide çünkü cari açıkla gideceğimiz yer yok artık. bu da vergiler üzerinde artış baskısını o da enflasyonda artış baskısını getirecektir. yine enflasyon düşmez. turizm diyorsunuz sen s-400 leri alma bakalım bir tane rus turist geliyor mu. adamlar turizmin göz bebekleridir. onlar yoksa turizm ölüdür. sonra diyelim ki geldiler çoğunlukla biz zengin turist çekemiyoruz. herşey dahil uygulamasıyla ayakta kalan turizmde yüksek katma değer beklemek abesle iştigaldir. senin bir yıl içinde ödemen gereken kısa vadeli dış borç stoku ve ek cari açıkla birlikte 190 milyar dolara ihtiyacın varsa merkezin net döviz rezervi sadece 16,2 milyar dolarsa kimse kusura bakmasın polyannacılık bizi kurtarmaz. iyi düşünmekle iyi olunmuyor doğru düşünüp doğru uygulamalarla iyi gelişmeler olabilir. ama biz hep polyannacılık yapmayı seviyoruz. oldum olası gerçekleri değil beklentileri öne çıkarıyoruz ve bu çok kötü bir hastalıktır. neymiş fed faiz artırmıyormuş. ne güzelmiş. ama neden artırmıyor bunu düşünen yok. çünkü dünya ekonomisi özellikle de türkiye gibi bazı ekonomiler ağır hasta hatta zombileşmiş durumda olduğu için fed faiz artırmıyor ama fed de bir noktadan sonra daha abd ekonomisi odaklı hareket etmek zorunda kalacaktır. çünkü abd ekonomisi giderek dünya ekonomisinden olumlu ayrışıyor. işsizlik oranı,işsizlik maaşı başvuru sayılaarı, tarım dışı istihdam yükselişi oranları,pmı ısm verileri iyi görünüyor. mart perakende satışları artışı iyi geldi şubat da biraz düşüktü. yani petrol fiyatları da artıyor ki iran ambargosu 1 mayısta tam olarak başlıyor. dünyada petrol fiyatları artmaya başladı ve artmaya devam etmesi olasılığı güçleniyor. bu durumda abd de fed öyle trump a bakacak bir kurum değildir düne kadar trumpa ağzına geleni sayanlar bugün birden trumpçı oluverdi. fed küresel efendilerin kontrolündedir trumpı takmaz bile fed. bunu unutunuz bir kere!. fed bu yılın ikinci yarısından sonra yeniden az da olsa faiz artıracaktır. dolar/euro paritesinin de düşmesi beklenebilir bu da bizim aleyhimizedir. Avrupa yavaşlıyor ve bizim ihracatımız da düşebilir. bu da küçülme trendimizi güçlendirebilir. havalar ısındı herşey güzel olacakmış. biz sürekli hatalar yapalım sonra da dış konjonktürün olumlulaşmasını umalım ne güzel kafalara sahibiz ya. çok ironik bir toplum olduk.

      Sil
    2. Adsız 17:06,
      Biraz fazla karamsar ama güzel cevap olmuş.
      Eğer yaşarsak yıl sonundaki duruma bakıp tekrar değerlendiririz.

      Sil
    3. Adsız 13:31

      Ben size MB'nın faiz konusundaki tavrının ne olacağını kısaca özetleyivereyim:

      Dolar 6,80'e çıkıncaya kadar faize dokunmayacak, 6,50-6,80 hareketini muhtemelen bir günde yapacağı için aynı akşam acilen toplanıp panik faiz artışı yapacak.

      Turizm işi de şöyle, Türkiye'deki 7 yıldızlı oteller bile değeri düşen TL nedeni ile yabancıya o kadar ucuz geliyor ki her taraf 7/24 yiyip içmeye gelen, İspanya, İtalya, Fransa ve Yunanistan'dan arta kalan bedavacılarla dolu. Böyle turizm hayırlı olsun hepimize.

      Sil

    4. http://www.mahfiegilmez.com/2011/12/para-poltikas-giderek-tuhaf-bir-hal.html

      http://www.mahfiegilmez.com/2011/12/illuzyon.html

      Bol zamanda kasanı doldurmazsan,dar zamanda kur yükselişlerine karşı rezervin yetersiz kalır.
      İşin tekniğini bilmiyorum ama nedenini öğrenmek isterdim.

      Sil
    5. Sayın Adsız 09:34

      İşin tekniğini bilmiyorum diye kendinizi üzmeyin. Bakın koskoca MB da bilmiyor. Yalnız değilsiniz yani.

      Sil
  28. Gelismis ulkelerin krizden cikisi gelismekte olan ulkelere kriz getirir mi

    YanıtlaSil
  29. 3. Bölüm
    Dünya ve Türkiye şartlarını,bilgim elverdiğince ve ifade edebildiğim ölçüde anlatmaya çalıştım.
    Bu yazıda s400,iran ve suriye konusuna özellikle girmedim.
    Hem çok uzatıp sıkmamak hem de onları başka bir başlıkta analiz edebilmek için.

    Yazıyı yazmaktaki amacım;dünya ve Türkiye konjonktürünün bize bir zaman ve fırsat verdiğini düşünmemdir.
    Ne için zaman?
    Şu hep konuşup hiç yapamadığımız hatta başlayamadığımız yapısal reformlara başlamak için.
    Daha önceki bir yazınızda okumuştum ama şimdi arayınca bulamadım.
    Aklımda kaldığı kadarıyla özü şöyleydi.
    “Biz ekonomide her şeyi aynı anda yapmaya çalışıyoruz.
    Her parametreyi aynı anda kontrol etmeye çalışıyoruz.
    Serbest piyasa ekonomisinde bu mümkün değildir.
    En doğru tercihler yapılır ve diğer parametrelerin düzelmesi zamana bırakılır.
    Kısa vadeli sosyal tepkileri dikkate alarak politika üretmekten ziyade,uzun vadeli planlama yapmak gereklidir.
    Bu nedenle iktidarlar,oy kaygısıyla, ekonomide yapmaları gerekenleri bildikleri halde yap(a)mıyorlar(Lütfen hatalı veya eksik ifade ettiysem düzeltiniz)...”
    demiştiniz.
    Eee,seçimler bitti.
    Alın işte size zaman ve fırsat...
    Halkla kurulacak doğru bir iletişim stratejisiyle,bu yapılacaklar anlatılmalıdır.
    Çünkü halk artık sürpriz istemiyor.
    Çünkü halk yorgun.
    Sürprizlerden ve belirsizlikten bıkmış.
    Riskler veya fırsatlar artık halının altına süpürülmesin.
    Gerçekçi,dürüst ve inandırıcı olunsun.
    Bu halk nelere sabretmedi,neleri göğüslemedi ki?
    En kötü günler için sakladığı ziynet eşyalarını ve birikimlerini,savaş gemisi yaptırılması için götürüp devlete vermedi mi?(Hadiseyi öğrenmek isteyenler rahatlıkla bulabilir)
    Yine sabredebilir.
    Ama neye sabredeceğini bilmekte onun hakkıdır.
    Hem de sonuna kadar hakkıdır diye düşünüyorum.

    Eğer sorumluluk makamlarında oturanlar içinde;yorgun,yetersiz veya umutsuz olanlar varsa,hemen yenileriyle değiştirmek gerekir.
    Liyakatın ideolojisi,dini,rengi,ırkı olmaz.
    Tersini düşünen varsa;dünya gücü olmuş abd’ye ve osmanlı tarihine bakmasını öneririm.
    Görev ve yetkinin;kimlere,nasıl verildiğini veya nasıl geri alındığını anlamak bakımından önemlidir.

    Bu yazımdaki tüm tezler,eleştiriye ve tartışmaya sonuna kadar açıktır.
    (Dejenere ve kötü niyetli sosyal medya diliyle yazılmadığı müddetçe)

    Saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Adsız 24 Nisan 14:24

      İktidar bu tezlerinizi okursa IMF'e göndereceği niyet mektubuna ekleyip "bu da iyi niyet mektubumuz" diyebilir, işleri kolaylaşır. Sağolun...

      Sil
    2. Siz sağolun da,ben kimim ki öyle bir etkim olsun?
      Şaka da olsa onere oldum....
      Yalnız,
      Derdim ne iktidardır,ne imf dir.
      Tek derdim bu vatan ve bu mazlum millettir.🇹🇷

      Sil
    3. Turkiyede halk; filmleri gercek zannediyor gercekleri de kurgu komplo senaryo zannediyor....

      Sil
    4. Sayın Adsız 17:28,
      Sizin gerçeklerinizi de öğrenmek isteriz.
      Malum,kafalar hayli karışık.

      Sil
  30. Yargı bağımsızlığında 140 ülke arasında 111. , basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 157. sıradayız.
    Yazayım dedim..

    YanıtlaSil
  31. Dün(23 nisan 2019)Mahmutpaşa'da korseci bir âbimizin toptancı dükkânında idik..Çin'den bir konteynır mal getirmenin mâliyeti 200bin$ dedi..iş(PARA) yok-mal çekemiyoruz!.dedi..:BU ŞU ANLAMA GELİYOR: üretim ekonomisi bitti-ithâlat'dayalı ekonomi de bitmek üzere..slumpflasyon(çöküş ekonomisi=daralma+enFİLasyon) SUTOK'lar bitince..fikrimce..
    ÇIKIŞ: bahçeye hazır domates fidesi ektim dün İstanbul'dan gelince..ACEMİlik..çektikten sonra suyu kovayla döktüm..fide'yi toprak yuttu-kayboldu..DAMLA SULAMA EKONOMİSİ ocak şubattan şubat marttan iyi olacak ekonomisi(:))'neden iyi'dir..acemi eller fide'yi batırır!!..haliltopuztekirdağ59*..

    YanıtlaSil
  32. Sayın hocam hep mevcut ekonomi- neoliberalizm- modeli içinde düşünüyor ve değerlendirmede bulunuyorsunuz. Okuyucuya da bu modelin dışında düşünmenin çok zor olduğu şeklinde mesaj veriyorsunuz. ve bu sınırların dışında yorum olmayınca gerçekler veya yapilan yanlışların gerçek sebebi anlaşılmıyor. Mesela para politikasi diyoruz da merkez bankasının devletin egemenliğinde olmadığı bir düzeni de sorgulayınız lütfen. Hırsızdan mal kaçırır gibi devletlerden para politikası neden el çektiriliyor. Siyasilere ülkeyi dış ekonomik odakların müdahalelerine maruz bırakmamaları için ne yapmaları gerektiğini liberalizmin kavramlariyla değil ülkemizin gerçeklerini dikkate alarak ve sadece aklımızı kullanarak anlatmak gerekir. Maliye politikasına gelince bu alanda da vergiler, yatırımlar artık ülkenin geleceği için olmaktan çikti ve para politikasına yön verenler bu alandaki gelişmeleri de kontrol ediyor. Faizler kur kredilerin hangi alanlara yönlendirileceği vergi politikası parasal güçlerce belirleniyor. Gelecek nesilleri düşünüyorsak evvela devletimizi özgür düşünmeye ve en azından bağımsız politikalara teşvik edici davranmaya yönlendirmeliyiz.

    YanıtlaSil
  33. Temelli bağlanamıyoruz demek ki

    YanıtlaSil
  34. Mahfi bey, yazılarınızı takip ediyorum. Yalın, açık ve hep mantık temelli anlatımlarıniz icin teşekkür ediyorum. Keşke güzelim ülkemizde siz ve sizin gibi uzmanların kıymeti bilinse ve bu değerlerden istifade edilse.. Yine de sağ olun, var olun.. Saygılar

    YanıtlaSil
  35. Yazık ki ne yazık ulkeme çocuklarımızın gelecegine

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dert yanmayla birşeyler değişseydi ben şimdiye Bill Gates kadar zengindim...

      Sil
  36. fark etiysen devlet yeni kaynaklar(para) arama içersin de, çözüm olarakta işçi sınıfında bes sonrasında kıdem tazminatı ile fon oluşturarak özel veya kamuya sıcak para akışı yani likitide sağlayacak bunu da düşük faiz ile onları besleyip borç stoklarını eritecek yakın zaman da bankalar ya birleşmeye gidebilir yada iflas ama şuan ki şartlarda zor görünüyor.

    YanıtlaSil
  37. https://www.yenicaggazetesi.com.tr/istikrar-kaf-daginin-arkasinda-1-51647yy.htm

    https://www.yenicaggazetesi.com.tr/istikrar-kaf-daginin-arkasindadir-2-51661yy.htm

    https://www.yenicaggazetesi.com.tr/istikrar-kaf-daginin-arkasindadir-3-51674yy.htm

    Hukukun üstünlüğü olmadan bu reçeteler işe yarar mı?

    Bir de Hoca, kamu, iç borçlanmayı artırmalı demiş. Bu faizleri artırır mı?

    YanıtlaSil
  38. Merhaba hocam doğum gününüzü kutlar nice yıllar dilerim son zamanlar da resesyondan çıkış için bazı ekonomistlerce keynesyen politikalar önerilmekte işte işsiz kalanlara sürekli yardım gibi vatandaşın cebine para koyalım tüketim artsın tüketim artarsa üretimde artar ve bu durum eskisinden daha iyi olur deniyor sizce böyle politikalar geçerli olur mu resesyondan çıkarmıyız ?

    YanıtlaSil
  39. o zaman winter is coming

    YanıtlaSil
  40. Ben ülkem adına uzuluyorum.keske barış olsa sanat olsa müzik olsa spor olsa sevgi dolu bakışlar olsa.komedyenler cogalsa herkes herşeyi hiciv edebilse.ureten olsak.ataturk üretmeyen toplumlar zamanla herseyini kaybeder demiş.SAyin hocam

    YanıtlaSil
  41. Değerli hocam, MB döviz rezervlerindeki azalışa açıklama getirecekmiş.Neden artmıyor rezervler?

    YanıtlaSil
  42. Mahfi hocam, ilk kez bir yazınızı başlığı gördükten sonra okumuyorum.

    "Uygulanan Ekonomi Politikası" ifadesini kullanmışsınız.

    Ortada uygulanan bir şey olduğu kesin, ama buna Ekonomi Politikası denmez,
    benim bilemediğim bir şey, ancak kesinlikle ve kesinlikle Ekonomi Politikası değil.

    Olmayan bir şey nasıl uygulanır?

    YanıtlaSil
  43. Hocam verem olmaya gör. Kapı açık kalsa biraz cereyanda kalsan cigerin sokulurcesine oksurtur. Yatağa dusurur. Veremin tedavisi yok. İyi gecineceksin. Hükümet 10 yıl iyi gecindi. Simdi alevlenme dönemi. Kan kusturacak yatağa düşürecek ondan sonra...

    YanıtlaSil
  44. Hocam Günaydın. Ekonomi Programı var mı yok mu tartışılır ama lutfefeder yanıt verirseniz çok memnun olacağım bir sorum olacak ;
    Ziraat Bankası bana tuhaf gelen bir promosyonla TL toplamaya başlıyor. Bunun adına da yeni ürün diye lansmanını yapıyor. Rezerv tartışması içinde bu yapılan ne anlama geliyor?
    (Kaş yapalım derken göz çıkarmak bu mudur?) Kanaatimce önümüzdeki günler daha sıkıntılı ...

    YanıtlaSil
  45. Türkiye'nin şu an ekonomi politikası uyguladığını düşünmüyorum, o yüzden başarılı veya değil diyemem. Politikamız yok :) rüzgar nereye götürürse...

    YanıtlaSil
  46. Hocam 23 Nisan dan itibaren yazmıyorsunuz bir sorun mu var lütfen Sevenlerinizle paylaşır mısınız

    YanıtlaSil
  47. Hocam siz olsaydınız hangi sebeple hangi politikayı uygulardınız?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

GSYH’de Dünyada Kaçıncıyız?