Gösteriş Tüketimi ve Züppe Etkisi

‘Gösteriş tüketimi’ (conspicuous consumption); ekonomi jargonunda uzun süredir kullanılan bir deyim. Thorstein Veblen, sanayi devrimiyle birlikte sınıf atlamış olan sonradan görme zenginlerin lüks tüketime yönelmelerini bu kavram çerçevesinde açıklamıştır.  

Zamanla, gösteriş tüketimi gelişmekte olan ülkelerde de ortaya çıkmıştır. Gelişmekte olan ülkelerde yeterli gelire sahip olmayan hatta düşük gelirli olan çoğu insan, çevrelerine daha iyi durumda olduklarını gösterebilmek, kendilerini kanıtlayabilmek için gelirlerinin izin verdiği ölçülerin ötesinde harcama yaparlar. Örneğin borç, harç son model cep telefonu alırlar.  

‘Züppe etkisi’ (snob effect); gösteriş tüketimine göre daha sonra ortaya çıkmış bir ekonomik – sosyolojik tanımlamadır. John Maynard Keynes tarafından ortaya atılmış olan züppe etkisi, yüksek gelirli insanların bir tüketim ürününe karşı taleplerinin düşük gelirli insanların talebiyle ters yönde oluşmasını açıklayan bir kavramdır. Örneğin X marka saat fiyatı yüksek olduğu için normal saatlere göre daha düşük talebe sahiptir (talep yasası.) Buna karşılık fiyatı düştükçe talebi artmaz. Çünkü fiyatı hala diğer saatlere göre çok yüksektir ve belirli gelirin altında geliri olanlar fiyatı düşmüş olsa da bu saati pahalı bulur ve alamazlar. Buna karşılık saatin fiyatı yükseldikçe bu saati talep edenlerin sayısında artış olur. Çünkü bu saati alanlar artık saatin daha az kişide olacağını ve kendilerine önemli bir statü sağlayacağını düşünerek hareket ederler.


Normal koşullarda normal mallar için talep eğrisi soldaki şekilde olduğu gibidir. Fiyat düştükçe talep edilen miktar artar, fiyat arttıkça talep edilen miktar azalır. Yukarıda X marka saati esas alarak örneğini verdiğim bazı mallar için talep eğrisi sağdaki gibidir: Fiyat arttıkça talep artar, fiyat düştükçe talep azalır.

Gösteriş tüketimi düşük gelirli insanların statülerini yüksek göstermek amacıyla yaptıkları pahalı harcamaları, züppe etkisi ise yüksek gelirli insanların durumlarını iyi göstermek için yaptıkları gereksiz harcamaları anlatıyor.

Türkiye’de uzunca bir süredir ücretler enflasyon kadar artmıyor. Ücret dışı gelirlerin de en azından son bir yıldır enflasyon kadar artmadığını ekonominin küçülmesinden çıkarabiliyoruz. Buna karşılık alışveriş canlı, lokantalar, kafeler dolu, sokaklarda arabalar cirit atıyor. Bu durumu, AVM’lerin yeni gezi yerleri görevini üstlenmesi, yazın serin kışın sıcak olması, insanların çoğu kez bir çay içip uzun zaman kafelerde oturması gibi başka bazı durumların yanı sıra kısmen gösteriş tüketimi kısmen de züppe etkisiyle açıklamak mümkün.              

Yorumlar

  1. Hocam emeğinize sağlık, her zamanki gibi iyi bir noktaya değinmişsiniz. Gösteriş tüketimi; insanlara verdiğimiz değerin, prestijin zeka, yetenek ve çabadan çıkıp giyimleri, kuşamları, eğlencesi, yemesi, içmesine göre değerli görüldüğü bir nesil yaratıyor. Özellikle sosyal mecralarda insanlığa değer katan buluşlar yapmış, fikirler üretmiş kişilerin gösteriş tüketimine mâl olmuş mecralardan daha az yer bulması gibi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Malum kahveciden Bir defa merak ederek kahve aldım. Bir kere de bir buluşma için davet edildim. Bana da ortam züppe gelmişti. Ben de Züppe sayılmam herhalde 😃

      Sil
  2. Hocam yüreğinize sağlık. Trump'ın mektubunu 8 gün sonra öğrenmiş ve moralimiz bozulmuşken. Bizi içine düştüğümüz sarmaldan çıkardınız, kafamızı dağıttınız. Bilimsel literatürde yerinin olduğunu bilmesekte gösteriş tüketimini sokakta bol bol konuşuyorduk. Ama züppe etkisini sayenizde öğrendim. İtibar dan tasarruf olmaz'ın bilimsel literatürde bir yeri var mı acaba. Yoksa bi ara literatüre ekleyin lütfen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      İtibardan tasarruf olmaz da gösteriş tüketiminin bir başka yansıması. Aslında itibar, harcamayla değil tasarrufla kazanılır.

      Sil
    2. Aynen katılıyorum.. hocam aydınlatma gibi bir ulvi göreviniz var teşekkür ediyorum

      Sil
    3. Balık baştan kokmuş .

      Sil
  3. Hocam merhaba, emeğinize sağlık. Ben yazının konusu dışında bir soru soracaktım size: Ben Türkiye veya dünyanın iyi üniversitelerin ekonomi bölümünde hangi kitaplardan ders işliyorlar öğrenmek ve bende o kitaplardan çalışmak istiyorum. Fakat bütün aramalarıma rağmen bir şey bulamadım bana bu konuda yardımcı olma şansınız var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dediğiniz yıldan yıla değişiyor. Benim gençliğimde Samuelson'un kitabı modaydı. Sonraları birçok kitap geldi geçti. Bir ara Mankiw'in kitapları modaydı. Şimdi hangisi okutuluyor bilmiyorum.

      Sil
  4. Emeğinize sağlık hocam.

    YanıtlaSil
  5. Gerçekten insanların aydınlanma yaşamaları gerekiyor Facebook un sahibine bakıyorum giyim yönü ile sokakta sıradan bir insan giyimine sahip Twitter sahibinin yaşam tarzi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çünkü yeterince tatmine erişmişler, gösterişin boş olduğunu biliyorlar.

      Sil
  6. Hocam merhaba, yazdıklarınıza ilave olarak cafe vb. yerlerdeki tüketimin ve geçirilen zamanın artmasının dolaylı nedenleri olduğunu düşünüyorum. İş bulamayan gençlerin zamanını geçirme ve sosyalleşme ihtiyacı; İşi olan fakat daralan ekonomide

    işleri iyi gitmeyen işyeri sahibinin kendisine zaman geçirecek bir meşgale araması; yapılacak iş azaldıkça artan boş zamanı değerlendirme ihtiyacının doğması; Sigara, gıda gibi ihtiyaçların ön plana çıkarak, pahalılaşan diğer ihtiyaçların ertelenmesi; daha çok çalışarak ve üreterek daha çok gelir elde edilebileceği konusundaki motivasyonun düşmesi gibi ilk bakışta göze çarpmayan sebepler, insanlarda para var, AVMler dolu gibi sorunu çok doğru teshiş edemeyen yanlış çıkarımlara sebep olabiliyor. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  7. Züppe etkisine ego etkiside diyebiliriz hocam ��

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam da Eckhart Tolle Var olmanın Gücü Ego kısmını okurken.. :)

      Sil
  8. Bugunku rejimden once de enflasyonun %30larda oldugu siralar hatirlarim calisma hayatindaydim ve is merkezi niteliginde bir bolgedeydim, hep herkes pahaliliktan para yetmediginden sikayet eder ama ayni zamanda restoranlari kafeleri tiklim tiklim doldururlardi, cocuklugumun sefertasi cok rukus ve gorgusuz fakirlerin tercihi olarak gorulurdu.. bugunku rejimle bu hal tabana iyice yayildiydi ve iyice dellendilerdi.. ta ki bereket elden gidene kadar..

    YanıtlaSil
  9. Düşündüm, sabahtan beri düşünüyorum, bugüne kadar aldığım ne züppe etkisi sebebi ile olmuştur diye,
    hiç bir şey bulamadım.

    Baklavası pahalı da olsa, Maraşlı Himmet Abimiz var, kendi baklava künefesini yapar,
    yazın da dondurması iyidir. Ayda yılda bir ondan alış veriş yaparım, temiz diye, bu
    züppeliğe girer mi acaba?

    Bir de çocuklar küçükken pahalı da olsa, organik yesinler diye yüksek fiyattan satılan
    meyve-sebzeyi onlara aldık.

    İmza : MemurSpor

    Not: Züppe etkisini bir daha okudum, yüksek gelirli insanların diyormuş, üzerime alınmışım.
    Gösteriş tüketimi tanımına da giremedik.
    Bizden züppe de, gösteriş meraklısı da çıkmaz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cep telefonunuza bir bakın derim.

      Sil
    2. Hocam, ileride cep telefonunun yerini alabilecegini dusundugunuz tuketim malzemesi var mi? Yoksa cep telefonlari ilelebet payidar mi kalacak? Tesekkurler.

      Sil
  10. Emeğinize sağlık
    Hocam adil düzen ile düşünceleriniz nedir çok meraak içerisindeyim
    Uygulanır mı artıları eksileri nedir sizin için çok sağolun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 14 yaşındayım, okul izin günü ile evime Kayseriye gittim.

      Elimde çanta, Kayseri saat meydanı hınca hınç dolu,
      Eve giden cadde seçim otobüsüne yakın, ister istemez otobüse doğru yürüdüm.
      (Yolculukta kırışmasın diye sivil kıyafet giymiştim,
      askeri üniforma olsa dik dik bakan çok kişi olurdu.)

      Erbakan, yanında Şevket Kazan, ve diğer ekip topluca adil düzeni anlatıyor.

      Aklıma gelen birbirine tezat sloganları şunlardı.
      Evrensel Hukuk Düzeni savunuyor ve İslamidir.
      Herkese hürriyet ve eşitlik der, meydandaki kalabalıkta kadın erkek ayrımı, kadınlara ayrımcı davranan tüm siyasetçileri bir araya getirmesi (Tabi Ermeni ve Yahudi yurttaşları aşağılayan söylemlerin tüm camialarında savunulmaları)...

      Otobüse yaklaştığımda, Erbakan milli üretim faslına geçmişti. Biraz durdum,
      Herkesi ve dini kuşatmak dedi, sonra da başladı İsrail ve Batı'ya giydirmeye.
      Elinde mikrofon, otobüsün üstünde ses sistemi "General Electric" yazıyordu bir köşesinde,
      Otobüs Alman Mercedes...
      Milli görüş! yardım paraları İsviçre, Hollanda Bankalarında istif...

      Adil desem adil değil,
      Düzen desem düzen değil.

      Merakınız gitti mi?

      Sil
    2. O Erbakan gümüş motoru kurdu. Onun gibi sanayiyi öncelikleyen biri oldu mu.

      Sil
  11. Hocam örnekte saat yerine 15 binlik telefonları veya 500 binlik arabaları kullansak daha güncel ve anlaşılır olmazmıydı 🤭

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saatçiyiz galiba :)

      Sil
    2. Sn 0630, 15 binlik telefon mu?

      Burada 15 milyon dolara satılan siyah elmas kaplama iPhone'dan bahsediyor.

      https://www.investopedia.com/terms/c/conspicuous-consumption.asp

      Elinizi korkak alıştırmayın, 15 bin TL nedir ? Kuş gibi para :))

      500 bin TL ye lüks araba mı olur ?
      5 milyon dolarlık özel yapım Bentley, Rolls Royce var.

      5 milyon dolarlık araba bile artık itibar göstergesi değil,
      Abramovich e ait 500 milyon dolarlık özel yat varken.

      Fakirin fikri de fakir oluyor ne diyelim :) :P

      Sil
    3. Şimdi sen zengin mi oldun peki, zenginlerin hepsi de elmas iPhone kullanıyor dimi

      Sil
  12. İyi sabahlar her sabah okul önündeki konuşmalarımızda yazdiklarinizdan alıntılar yaparak ogrencilerimizde hayata dair farkindaliklar oluşturmaya çalışıyoruz ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  13. hocam enfes bir yazı.öncelikle işsizlik oranına çok üzülüyorum insanların işsiz kalmasını istemiyorum fakat krizin de bir yönden iyi olduğunu düşünmüyor değilim.insanlar korkunç tüketiyorlardı hazır parayla.batı avrupa turuna çıkan devlet memurları o kadar çoktu ki uçaklarda yer bulunamıyordu 2010-2014 arasında.özel sektör şu anda çok kötü bir durumda ama devlet memurları için aynı şeyi söyleyemeyeceğim bu memur kesimi ülke sırtına çok büyük bir yük vasıfsız olanlarından bahsediyorum özellikle.bu kesim nasıl olsa param geliyor diyerek özel sektörde işten çıkmak zorunda kalanlarla dalga geçiyorlar.bu konuda ne düşünüyorsunuz maaşlarının düşürülmesi gerektiğini düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Memur olamayanlar 0747 gibi düşünüyorlar.

      Sil
    2. Yaptigin kiskancliktan baska birsey degil. Zaten ücretler duşuk kamuda daha ne kadar düsurulebilir. Bir iki orneği,genellemeye yaymak seni yalniş sonuclara goturebilir. Ben de oyle memurlar taniyorum ki,cocuguna para gondermek icin oglen 5tl'lik yemegi bile yemiyor.cogu kendini cocuklarini okutmaya adamiar... genc olan kesim de evet geziyor,gezsin nasilsa yarin obur gun baska masraflari olunca onu yapamayacaklar.

      Sil
    3. adsız 16:39 ve adsız 17:09 ikinize de ortak cevap:durumum gayet iyidir.kariyer olaylarına girmek istemiyorum.yıllar önce istanbul'da bir devlet üniversitesinde bilgisayar mühendisliği okudum.neresi olduğunun bir önemi yok.memur olmaya çalışmaya ihtiyacım yok yani.ben vasıfsız,niteliksiz devlet memurlarının ülke sırtına yük olduğunu söylüyorum.hatta daha ileri gideyim karı koca bir sınıf öğretmeni ailenin evine aylık 10-12 bin tl gelir giriyor.bu para yaptıkları işe göre iyi bir para öğretmenlerin %90'ı vasıfsız.nereden biliyorsun laflarına gerek yok öyleler.10 bin tl'de istanbul dışında çok çok iyi bir para rahat rahat geçinirler.herkesin cebine istediği kadar para koyamazsınız bunun sonu yok.5 ver 10 ister 10 ver az geliyor artık der.ortadoğu ülkesine göre memurlar bence dehşet bir para alıyorlar altını çiziyorum yaptıkları işe göre.gel bakalım sen özel sektöre kendimden bahsetmiyorum ama insanlar gün doğumu ile gün batımını üç kuruşa bekliyorlar hem de teknik iş yapan insanlar bu kişiler.devlette teknik iş yapan,kol işçisi(terzi vs) kişilere verilen 5 bin tl para değil çünkü emekçi aynı zamanda makine gürültüsü,yıpranma her şeyi yaşıyor fakat belediyedeki zabıta,kaymakamlıkta kaşe basan düz memur ,sabahtan akşama kadar oturup twitter'da dolaşan memur bunlara verilen para az para değil.bir şeyi eleştiren kişilere "olamamış ta eleştiriyor" gibi ilkokuldan kalma cümleleri kullanmayın.

      Sil
  14. Hocam yazılarınız sayesinde yıllar önce aldığımız iktisat derslerini yeniden hatırlıyoruz. Okul yıllarını ozledigimizi anlıyoruz. Ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  15. Teşekkürler Hocam. Emeğinize gözlemlerinize düşüncenize sağlık. Turgay

    YanıtlaSil
  16. Yav senin bana olayı anlattığın gibi ders anlatan bi hocam olaydı şimdiye okuyup çok acayip yerlere gelmiştim.

    YanıtlaSil
  17. Hocam elinize sağlık, yazı için teşekkürler. "conspicuous consumption" deyimini yeni öğrendim, ve aratırken farkettim; conspicuous içinde bir "u" unutmuşsunuz, nacizane geri dönüş:)

    YanıtlaSil
  18. Taşra sayılabilecek ilimizden İstanbul'a taşınan arkadaşım şaşkınlıkla anlatıyordu bu gösteriş tüketimi çılgınlığını. İstanbul yanında turizm ile hızlı zenginleşen illerimizde de gösteriş yarışı mevcuttur. Sat bir tarla arazi al bir BMW..

    YanıtlaSil
  19. Aklıma bu videoyu getirdi yazınız Mahfi Bey umarım alakasız olmaz :)
    https://www.youtube.com/watch?v=MSC_YtlLicI

    YanıtlaSil
  20. Göster göster nereye kadar; cep delik cepken delikse olacağı belli.
    AVM’ ler de boşalmaya başladı.
    Koca koca mağazalar kapanıyor.

    Borç alan kesesinden.

    YanıtlaSil
  21. evet suriyenin kuzeyinde 30 km sınırı geçilmeyecek fıratın doğusu tamamıyla temizlenmeyecek abd nin istediği olacak çok sınırlı operasyonla kalınmış olacak. bunun karşılığında abd yaptırımlar yapmayacak. ve işte dolar hemen iniverdi. neden?. çünkü son dönemde hep burada yazdığım gibi türkiye ekonomisinin durumu sadece ve sadece siyasi durumlara göre değişiklik gösterecek. aslında bu hep böyle olmuştur. ekonomik krizler hep aslında temelinde siyasal krizlerdi. özellikle 2001 krizi buna en iyi örnektir. küresel güç merkezlerinin istediklerini yapmaz direnirsen ekonominin kırılgan olduğunu realize ederek hatırlatırlar. fazla direnç göstermeyip pragmatist olursan ekonomik kırılganlığın uzun müddet görülmez finansman akımını devam ettirirler.tıpkı şimdi olduğu gibi. büyük enerji şirketleri suriyenin kuzeyinde enerji koridoru konusunda uzlaştılar abd İngiltere rusya fransa !. ekonomik kaymağı bunların büyük şirketleri yiyecek tabi. enerji buradan d.akdenize çıkarılıp oradan dünyaya pazarlanacak. maalesef bunun bekçiliğini de bizim askerimize yaptıracaklar. ve 30 km güneyimizden sonrasında kademeli olarak bir kürt otonom bölgesi kurulacaktır tıpkı 1991 sonrasında ırak'ın kuzeyinde yapıldığı gibi. inşaat sever hükümetimizde muhtemelen bu sözde güvenli alannın inşasını yandaş müteahhitlere yaptırıp rant sağlayacak ekonomik sıkışıklığını biraz gidermiş olacak. kaybeden yine bizler ve geleceğimiz olmuş olacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 14:11
      Halk boyle istiyor ozellikle 65 yas ustu ve egitimsiz kesim talebi bu yonde
      Butun bunlarin cozumu ne peki?
      Senato sistemi
      65 yas ustu emekli olmus kisilere oy kullanmayacak nasil 18 yas alti kullanmiyorsa
      Millet meclisine ek olarak Senato secimleri Yokten bildirilmis YSK listelerinde olusmus sadece universite mezunlarinin sectigi bagimsiz adaylardan olusacak 150 kisilik senato.

      Milli Egitim bakanligi ve Adalet Bakanligi direk Senatoya baglanacak ve Senatodaki bagimisz senatorler tarafindan secilen bakanlar tarafindan yonetilecek. Bakanlar hem senato tarafindan hem millet meclisi tarafindan denetlenecek soru onergesinin yaninda "cozum onergesi" kavrami da siyaset ve hukuk literaturune girecek.
      Cunku adalet hangi hukumet olursa olsun bagimsiz seffaf ve partiler siyaset ustu olmak zorunda. bagimsiz yargi ve hukuk reformundan bahsedecekler once adalet bakanliginin bagimsiz elde olmasini isteyecekler hangi hukumete olursa olsun adalet bakani siyaetci olamaz!
      Egitim ise uzun vadeli olan yine partiler ustu siyasetten bagimsiz bir konu.Bu mesele de siyasetciye birakilmamali.

      Sil
    2. Ek olarak;
      Millet meclisi secimleri barajsiz Dunya tarihinde ilk defa Turkiyede 1965 secimlerinde uygulanan ve sadece bizim icad ettigimiz dunyanin en adil secim sayim sistemi olan "Milli Bakiye Sistemi" olacak 18-65 yas arasi kisiler secimlere katilabilecek. Secimlerde oy kullanmayana YSK ve maliye bakanliginin eliyle en az 100 lira ceza yazilacak bu meblaga muhakkak alinacak

      Partiler aldiklari oy sayisi kadar devletten para alabilecek her oy 2 lira olacak(Almanyada 2. dunya savasindan sonra parti yardimlarinda boyle uygulama vardir her oy 1 mark kadar secim yardimi) Aldiklari yardimdan artan oranli kurumlar parti vergisi kesilecek az kazanandan az cok kazanandan cok tabii 10.bin oy alan yani 20bin lira yardim alan partilerden kurumlar parti vergisi kesilmeyecek
      Senato secimlerinde ise YOK onayli yskye bildirimli sadece universite mezunlarinin oy kullandigi bagimsiz senatorlar "dar bolge secim sistemine" gore secilecek senator olmak icin en az 1 yabanci dili belgeli bilmek(ulusal uluslarasi sinavlarla kanitlanmis) en az universite mezunu kisiler olacak. Senator adaylari son 5 yil icinde herhangi bir siyasi partide gorev yapmis uyelikte bulunmus olmayacak bu senator adayinin evli ise esi cocuklari bekarsa annesi babasi icinde gecerli. Senatorlar 5yillik gorevleri boyunca da bu gecerli olacak. Senatorluklari aksi halde otomatikman iptal edilicek. Aldiklari maas faiziyle geri verilecek. Senatorlar senaorlukleri bittikten sonra da sadece kendileri icin 5 yil icin herhangi bir siyasi partiye uyelikleri olmayacak aksi halde senatorken aldigi tum maas geri odenecek, Senatorluk sadece bir defaya mahsus olacak. Senatorlar senatorlukleri b9ittikten sonra eger vekil olmak istiyorlarsa en az 5 yil sonra bir partiye uye olup herhangi partiden ilk 5 siradan olmamak kaydiyla aday olabilecekler.Yani 1.siradan olamazlar.Olduklari taktirde YSK otomatikmen iptal eder ve o secimlere katilamaz isterse sirasi degissin.

      Millet meclisinde partilere aday listesinde %50 kadin kotasi olacak. Kadin kotasina uymayan partilere yardim %50 kesilecek.

      Sil
    3. 16:31, Oyle her universite mezunu olmaz. ABD, Ingiltere gibi ulkelerde mezun olanlar olmali ancak. Madem sacmaliyoruz, tam sacmalayalim.

      Sil
    4. Yine ek olarak, Tek basina hukumet kurmak icin meclisin %50sini gerek kalmayacak. mecliste en az %30a sahip ve secimlerde 1. parti olan parti tek basina iktidar olabilecek bunun icin on sart en az 2 bakanligin secimlerde 2. parti olmus ana muhalefete verilmesi kosulu olacak. Anamuhalefet partisi 2 vekilini yasalarca belirlenmis belli bakanliklara verecek(Turizm, Aile sosyal,gida tarim hayvancilik, Genclik spor, Calisma sosyal guvenlik gibi)
      Bu iki vekil bakanliklardan el cekilmesi kendi parti liderinin sozu ile olamayacak kendi partisinin 4/3 cogunlugu ile olacak. Gerekirse meclis karari ile de oylanacak Ayrica bu iki vekil bakanlikta gorev yaptigi sure icinde iktidar partisine ya da bir baska partiye gecemeyecek gecerse millet vekilligi ve bakanligi otomatikman iptal edilecek.Aldigi maas faiziyle geri alinacak

      Cumhurbaskanligi secimi
      Cumhurbaskanliginin yetkisi daralacak rektor vs tayin etmeyecek
      C.baskani olmak icin en az 50 yas sarti ve yuksekogretim mezunu olacak
      C.baskanligi meclisin oylamasi ile belirlenecek eger ustuste iki ve ya daha fazla oturumda meclisete belirlenmiyorsa en cok oy alan iki adayin oylamasi senatoya otomatikman intikal edecek senatoda tek oturumda gizli oylama ile yapilacak en cok oy alan aday c.baskani olacak.

      Sil
    5. 15:54 bir oneri bir deneme bir akil firtinasi benimkisi...
      salt bir paylasmak fikrimi
      iyi mukemmel oldugunu dusunmuyorum.
      Bahsettiginiz universiteler ve mezunlari bu ulkenin insanlari bahsettigim secimlerde sadece 150 kisiden olusan meclise gore sayica az Cumhuriyet Senatosu icin gecerli. Senatonun zaten uc asagi bes yukari yapisi belli. Sadece akil bu ulkenin iyi kotu egitim insanlarinin sectigi akil ve bagimsiz hepsi egitimli siyaset ve partilerustu insanlardan olusan bir yapi

      Sil
    6. Adsiz 17:04, yani iyi hos da, buralarin demokrasi tarihinde senato iki defa denenmis ikisinde de sonu husran olmus. Anadolu ve cevre halklarinin inatla benimsedigi model baskanlik modelidir. Donup dolasip ayni yapi kabul goruyor. Cunku Anadolu bir gecis cografyasi. Kus goc yolu gibi. Burada bugun yasayanlar er ya da gec buradan gidecekler, yerlerine baskalari gelecek. Burada batida oldugu gibi yerlesik, muhafazakar sistemler tutmuyor. Daha gundelik, kontrole degil guvene dayali sistem ve yonetim bicimleri tercih ediliyor. Bu cografyanin diktator tecrubesi cok guclu, o yuzden kulturu de ayni sporlu bir bakteri gibi kendini koruyor. Halklar mezhepler, dinler hatta ‘irklar’ arasinda sartlara gore gecis yapabiliyor, amiyane tabirle cok rahat donuyor. Donmeyen de basip gidiyor. Kalanlar ise, en nihayetinde ‘tek adam’ ne kadar guclu olursa olsun bir imansizin cikacagini biliyor, cekirdek alip izliyor.

      Turkiye’nin bir Afganistan, Irak ya da Suriye olmayacaginin sebebi budur.

      Sil
    7. senato turkiyede 1961 anayasasi ile kurulmus 1961-1980 arasinda hizmet etmistir.
      O zamanki senato sistemi ve yapisi benim kurguladigim senato ile yakindan uzaktan alakasi yoktur.O zamanki senatoda partiler var yani bagimsiz olamayan siyasi elemanlar soz konusu. Dahasi C.baskani tarafindan tayin edilen kontejan senatorleri var direk atanan ve askeri kisiler var emekli olmus yasini basini almis "omur boyu" senatorluk gorevi verilmis kisiler. Senato secimleri ise herkesin katildigi egitim duzeyinin olmadigi tipki millet meclisi secimlerindeki gibi bir surec soz konusu.Ayrica o zamanki senato deneyiminde yurutme yani yasama yetkisi cok yok mecliste gecen kanunlarin %93u geciyor
      Benim bahsettigim senatoda Adaylar ve senatorler "Bagimsiz" herhangi bir siyasi partiye uye degil bu sert kanunlarla duzenlenmis Benim bahsettigim senatoda "omur boyu" ve ikinci ucuncu kez senato adayi olma soz konusu degil. Yani hayati boyunca bir kez senator olur kisi. Benim bahsettigim senatoda partiler yok bagimsiz kisi ve kisiler var secimlerde oy kullanan insanlar yuksekogretim yapmis kisiler. Benim bahsettigim senatoda yurutme yetkisi de var "Milli Egitim bakanligi ve "Adalet Bakanligi" senatodan cikacak kisiler tarafindan yurutulecek. Siaysi partilerin bulundugu millet meclisine hukumete bu konular verilmeyecek sadece mecliste cozum onergesi dahilinde komisyonlar uzerinden mudahil olacak milli egitim bakanligi politikalarina benim bahsettigim senato hem yurutmede devamliligi(adalet ve mebin senatoda olmasi sayesinde herhangi bir politik istikrarsizlik buraya ugrayamiyor) sagliyor hem de denetimi.
      O zamanki senato sistemi 1961 anayasasinda kurulan ozerk denge kurumlar dahilinde anayasa mahkemesi gibi bir denge mekanizmasi olarak goruluyor. Meclisin yaninda denetleyici bir mekanizma zaten eski siyasilerin cogu senatoyu iyi goruyor bizi denetliyordu anayasa mahkemesine cok is kalmiyordu yargida tikanikligi asiyordi diyor.

      Sil
    8. Adsiz 13:39, ne buyutmussunuz gozunuzde universite mezunu olmayi. Ulkeyi pislige sokanlarin hepsi universite mezunu. Sanki coluga cocuga yazdiriyorlar o kanunlari, yonetmelikleri. Meclisin cogunlugu gene universite mezunu. Yani universite mezunlarinin istemedigi hicbir kanun zaten gecemiyor. Anlayacaginiz sorun orada degil.

      Adaletli, vicdanli ve ahlakli olmanin akademisi yok, bize oyle insanlar lazim. Olmayanlari nasil eleyebiliriz ona bakmak lazim.

      Sil
    9. 14:56
      Siz benim yazdiklarimdaki cogu seyi kacirmissiniz besbelli ama onemi yok tekrar etmeliyim
      Yazdigin onca seyden bir konuya temas etmissiniz.Ben daha cok bagimsiz hur akademik iradeden bahsetmeye calisiyorum. Bunu da Senato baglaminda ele aliyorum.

      Oncelikle Secenler kim? Ona bakmanizi rica ediyorum ya temsil edenler vekiller kim?
      Ulkeyi pislige sokanlarin hepsi universite mezunu demissiniz ama secenlerin kim oldugundan bahsetmemissiniz yada temsil edenlerin vekillerin neye nasil KIME gore karar verdiginden de bahsetmemeissiniz

      Her neyse benim yazdiklarim hep irade uzerine bagimsiz kanunla belirlenmis hur irade uzerine Senatoda bulunan kisilerin herhangi bir lider siyasi parti baglilik bagimlilik olmamasi uzerine bagimsiz olmalari uzerine
      Yoksa begenmeyen gider mecliste okuma yazma bilse bile yeter herhangi bir partiden secilir oradaki liderin dedigine takilir bana ne! eger buyse vicdanli ahlakli adaletli yonetim devam edin buyrun. Benim onerime de gerek kalmaz ya da baska onerilere ayni tas ayni hamam dusunmeye gerek yok zaten
      Insan tarihsel itibariyle kosullardan bagimsiz olarak zaten vicdanlidir adaleti arayandir daha iyisini aramaya calisandir. Vicdanli ahlakli adaletli olmanin tek ve yek kosulu bagimsiz hur iradedir iste orada vicdan ve akil devreye girer yoksa simdi gibi lider sultasinin oldugu uzlasma diyalog parti ici demokrasinin olmadigi birbirne dalkavukluk muthis yetenek oldugu yapmanin oldugu yerde isterse ordinaryus olsun insanlarda vicdan adalet ahlak olmaz.

      Tekrar ediyorum benim yazdiklarin agirligi bagimsiz hur siyasetustu partilerustu bir senato uzerinedir senato-meclis diyalektigini bu cercevede ele aldim. Kaldiki neredeyse tum cadgas bati demokrasilerinde Senato vardir ve tanim gorev tarihsel itibariyle Akil tarafsiz partilerustu kisilerin olusturdugu meclis olarak ele alinir genel manasiyla senatolar.

      Daha iyisini siz biliyorsaniz muhtemelen biliyorsunuz o zaman siz yazin yukarida da dedigim gibi benimkisi salt bir fikir paylasimi
      iyi mukemmel oldugunu dusunmuyorum. Belki siz daha iyisini dusunebilirsiniz

      Sil
  22. Bilgi ve görgünün değer görmediği, bireylerin ancak para ile statu sahibi olabildigi toplumlarda züppe etkisinin var olmasina hic sasirmamak gerekir. Oysa, paranin kiymetinin bilincinde olan, tasarruf ekonomisinin gucunu bilen toplumlarda bireyler para ile sosyal statu sahibi olamazlar. Toplum duzeni, kendiliginden bunu elimine eder. Hersey, egitimle baslar.

    YanıtlaSil
  23. Şurada güzel kaynakları olan bir yazı var.

    Of Diamonds and Desires: Understanding Conspicuous
    Consumption from a Contemporary Marketing Perspective

    https://cdn.ymaws.com/www.ams-web.org/resource/resmgr/original_amsr/chaudhuri09-2006.pdf

    Buradan da gösteriş tüketimi ile ilgili bilgileri bulabilirsiniz.
    https://conspicuousconsumption.org/

    YanıtlaSil
  24. Hocam, kaynakların sınırlı olduğu bilindiğine göre, talepteki artışın bir sınırı olması gerekmiyor mu? Gelir artı borç, alım gücü olarak tanımlayalım. Bu tanıma göre alım gücü bir süre yüksek olacaktır. Ama borcun vadesi gelince gelir eksi borç kadar bir alım gücü oluşacaktır. Bu durumda talepte düşüş görmemiz gerekmez mi? Borç uzun vadeli olarak veya borcu borç ile bir süre öteleme imkan olsa bile bu süre eninde sonunda biter. Sizin anlattıklarınız göre Türkiye'de talebin artık durma noktasına gelmesini bekleriz. Görüldüğü üzere AVM'ler dolu, yollar dolu ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazıyı bir kez daha mı okusanız acaba?

      Sil
    2. Züppe etkisi bambaşka bir şey o zenginlerin fakirlerin sahip olduklarından daha iyisine sahip olmak istemesiyle ilgili
      Gösteriş tüketiminde ise eğer aldığınız mal dayanıklı(en azından borcun tamamen ödeneceği süre kadar) bir mal ise hiç bir sorun yok.
      Kendimden örnek vereyim peşin fiyatına satın alamayacağım kaliteli telefonları 12 taksitle telefon faturama ek olarak satın alıyorum.Borçlarımı vadesinde ödeyip hiç bir sorun yaşamıyorum.Telefonu bir kez satın alıp lüksüme bakıyorum.
      Borç tamamen bitince (1-2 yılda) telefonu kardeşime verip daha iyi bir telefon alıyorum
      Ömrümün sonuna kadar bunu yapabilirim.Bence burada hiç bir tıkanma yok
      Aynı şey araba için ev için vs de geçerli

      Sil
  25. Hocam ,züppe etkisi ekonomiyi kurtarmaz , bu gösteriş etkiside nereye kadar sürücek sizce ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bankalar kredi verdikçe devam edecek gibi duruyor.

      Sil
  26. Emeğinize sağlık hocam çok güzel bir anlatım olmuş.

    YanıtlaSil
  27. Kerem İNANIR18 Ekim 2019 22:09

    Hocam çok güzel bir yazı olmuş, ellerinize sağlık. Hatırlıyorum, eski iş yerinde, bundan yaklaşık 15 sene önce, bazı arkadaşlar son model cep telefonu alma yarışına girerlerdi. Bunun gibi başka örnekler de vardı tabiki, sizin yazınızda bahsettiğiniz gibi. Bakıyorum şimdi de durum pek farklı değil sanki 😋
    Sevgiler :)

    YanıtlaSil
  28. Bizde blog sitemizde bu tarz konulara değiniyoruz ama gelen cevapları bir görseniz yok efendim parası olan almasın demekle yetiniyorlar. Hocam yazılarınızı severek takip ediyorum. Umarım bizim sitemize yorum yapanlarda arada verdiğimiz bağlantılardan sitenize girip birazda olsa eğitim alabilirler.

    YanıtlaSil
  29. 9 kasımda kaymakamlık sınavında beklediğim bir husus idi pekiştirmiş oldum hocam :) elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  30. Üstad, kayıt dışı ekonomi ve doğrudan vergilerin oranının az olması nedeniyle, gelir dağılımında adaletsizliğin bir görüntüsü de olamaz mı?

    YanıtlaSil
  31. Finansal sistemin sorunu tüketim ekonomisi sorununa dönüştü. IMF yalan yayınlar yapmaya devam etsin dünya ekonomisi tehlikede.

    Ayrıca parasal genişleme ile ekonomi kurtulmaz daha fazla genişleme daha büyük risk olacak. Dünya 2008 krizinden daha büyük krize girer.

    Fed ve IMF gibi kurumların açıklamalarını ciddiye alıp olduğu gibi kabul edenler. Analiz etmeyi bilmiyorlar mı acaba. Bu kurumlar dünya ekonomisinde manipülasyon yapıyor bu uda yönlendirme ile yaparken sonuç hüsran olacak.

    Son anda ekonomi kötüye gidiyor diyor patlayınca haklı olduğunu iddaa etmek için. Parasal genişleme deneyi yapılıyor dünyada. Evwt dünya ekonomisi şuan parasal genişleme deneyi yaşadı ama sonuçları çok ağır oldu varlık balonu türev hisse balonları.

    Kriz dünya için 2020 de olacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu arada IMF de dünyada işlerin iyi gitmediğini söylüyor.

      Sil
  32. Yine güzel bir noktaya değinmişsiniz saygıdeğer hocam. Peki ülkemizde yeni satışa çıkan 13.999 TL civarındaki Iphone marka cep telefonlarına gösterilen yoğun ilgi, hangi kavramla açıklanabilir?
    Saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu ilgi, iPhone telefonların iyi olduğunu gösterir :)

      Şaka bir yana iPhone Türkiye satışları başka ülkeler ile kıyaslandıklarında çok düşüktür, Türk insanının alım gücünün çok düşmesi bunda büyük etkendir.

      Türkiye'de uzun yıllardır teknoloji ürünleri üretilmedikleri için fiyatları aşırı yüksek tutulur, bu sebeple sizin bahsettiğiniz gibi, ister istemez orta halli insanlar da daha düşük model teknoloji ile yapabilecekleri işler için bile daha yüksek fiyata üst düzey modeller alırlar.

      Bir tanıdığımın annesi benden bilgisayar getirmemi istedi, kadın Apple diz-üstü istedi, sizin oralarda ucuz oluyor, parasını vereyim bir tane al dedi. Ne iş yapacağını sorduğumda, internete girmek ms office dosyaları açıp okumak, 250 dolarlık bir makine ile yapılacak işler. 300 400 dolara bir tane makine tavsiye ettim, yok illa Apple olsun o çok iyiymiş dediler dedi. Biraz üsteleyecek oldum, o zaman kalsın buradan alırım dedi. Aldım kadına bir tane verdim.

      Ben, 20 yıl olmuş ilk yazılım kodlarını yazalı, hayatımda hiç yüksek fiyatlı bir bilgisayar almadım. Apple ürünleri zaten hiç bir işime yaramaz.

      Ubuntu 19.04 ile tüm işlerimi yapıyorum. 6 yıllık bir laptop 10 yıllık 23 inçlik iki led monitor işimi görüyor. Monitörlerden birini taa 2008 veya 2009 da, mecidiyeköy bilgisayarcılarında (o zamanları bilenler bilir) at pazarlığı yaparak almıştım. En sonunda adam bana yarı fiyatına vitrinde reklam-fiyat yazılarını yansıttıkları monitörü vermişti.
      Kıyamadım, yıllar önce sarıp sarmaladım, valize koydum, yurtdışında da onu kullanıyorum.

      Benim kadıköyde küçük bir ofisim vardı, eğitim verirdim, bir gün ben yokken haciz memurları gelip çilingir ile ofise girmişler, benim bilgisayar ile bazı eşyaları toplamışlar, toplasan 2. elde 200 dolar etmez hepsi. Zaten haksız bir haciz idi, itiraz süresini filan bilmiyordum, başka adreslere tebligat göndermişler, olmayan borç için.

      Ben de ceketi alıp memleketten çıkmıştım, ne günlerdi bee.

      Sil
  33. Şu an gösteriş tüketiminin adı: İnstegram; daha çok takipçi kazanmak ve yediğini, içtiğini gezdiğini gösteren fotolara daha çok like almak... Hem talep kanununa hem de rasyonelliğe aykırı davranılmaya devam ediliyor. Göker

    YanıtlaSil
  34. Sayın Eğilmez,

    Kişiler özelinde değil, ödül verilen konuların yaşamakta olduğumuz makro ölçekteki ekonomik problemlerden kopukluğuna işaret etmek için yazılmış; Abhijit Banerjee, Esther Duflo ve Michael Kremer'e verilen Nobel ödülünü eleştiren ve düşündüren akademik bir yazı.

    Çamur atmak için, itibar zedelemek için değil; soru sormak için yazılmış:

    'Dünya ekonomisi sistemik krizlerle boğuşurken, 'iktisatçılık' mesleği niçin küçük teknik şeyleri tamir etmekle uğraşıyor?'

    18 Ekim 2019

    https://www.opendemocracy.net/en/oureconomy/impoverished-economics-unpacking-economics-nobel-prize/

    Eleştiriyi yazan akademisyen:

    Ingrid Harvold Kvangraven;
    Lecturer in International Development at the University of York,
    PhD in Economics 'The New School',
    Founder and editor of 'Developing Economics' ( https://developingeconomics.org/ )

    Yazıyla ilgili yorumunuz nedir Mahfi bey?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eleştiriyi son derecede haklı buluyorum. Nobel ekonomi ödülleri giderek marjinal konulara verilir oldu.

      Sil
  35. Hocam iyi ki varsın. Eline yüreğine sağlık

    YanıtlaSil
  36. Hocam Merhaba , Mert hoca ile video ne zaman gelecek ?

    YanıtlaSil
  37. hocam merak ettim bir kişinin özel günlerde giymek için küçük bir devlet memurundan bahsediyorum mesela kendine 1000 tl'ye gömlek alması gösteriş tüketimine girer mi?ya da küçük bir memurun çocuğuna 10-15 yıl giysin diye 1500 tl'ye bot alması yukarıda yazdıklarınıza girer mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hangi cocuk 10 15 yil bot giyiyor,pardon?

      Sil
  38. Sayın Hocam, Bir istatistikçi olarak hep kendime sormuşumdur; "Neden bu eğrilerde yatay eksen fiyat, dikey eksen miktar değil?" Böyle yapılsa konunun açıklamasına daha uygun olmaz mıydı?
    Kendimce bulabildiğim tek yanıt mevcut durum konuyu satıcı/tüccar bakış açısı ile özetlerken, önerdiğim durum alıcı/müşteri bakıl açısıyla olayı algılamaya çalışmak şeklinde... :)

    YanıtlaSil
  39. Hocam,"Snob etkisi yaratan gösteriş tüketimi" şeklinde bir kavram önesürülebilir mi?Böyle bir kavramı öne sürmemiz durumunda,ıspat için kullanabileceğimiz ekonomik ve davranışsal örnekler neler olabilir?

    YanıtlaSil
  40. Eskiden Türkiye'de uçakla seyehat çok pahalı idi. Son 15 yılda epeyce ulaşılabilir oldu. Bir gün havalimanında şöyle bir şey işittim. Bir bayan ''Uçak bileti fiyatları bu kadar düşerse olacağı bu işte. Saçma sapan insanlarla bir arada uçuyoruz.'' Bu durumun züppe etkisi veya başka bir ekonomik teori ile ilgisi var mı yoksa tamamen sosyolojik bir vaka mı? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  41. Bilimsel görünümlü bilimsel olmayan bir yazı olduğunu düşünüyorum.Hani AVM nin canlılığı hangi döneme göre ne kadar arttı?Satışlar mı arttı mağazalara giren müşteri sayısı mı?Sadece kendi özelimizde kalırsak hata etmiş olacağımızı başımdan geçen olayla anlatmak isterim. Cevizlibağ-topkapı arası (Panorama 1453) belediyenin yeşillik alanı mevcut.Konuşmayı kimin başlattığını hatırlamamakla bilrikte amcanın bakış açısına göre yeşillik alanda bir sürü insan var "hani Türkiye açtı fakirdi?". Ona göre insanlarda çok para vardı.Bana göre insanlar orada bonfile et mangalı yapmıyordu susadığında bedava çeşmeden su doldurabiliyordu ve yanında getirdiği 3-5 domatesin yiyip mutlu olabiliyordu. Bireysel gözlemler...
    Örneğinizde kesinlikle züppe etkisinin olmadığını,gösteriş etkisinin de sosyal medya etksiyle yüksek oranda olmuş olabileceğini düşünüyorum.Yazınızın , hesaplamalarınza ters düşen ülke durumuna açıklama getirme gayreti olduğu görüşündeyim. Ancak doğrulardan kaçtıkça açıklamalarınız da doğrudan uzaklaşacaktır. Doların iniş yükselişiyle ilgili ekonomistlerin tahminleri dışındaki hareketlerine zorlama yorumlar yaparkenki tavrınızla paralel olduğu görüşündeyim. Belki siyasi baskılardan hesaplamalrınızı açıkça yansıtamıyorsunuz ama dışarıdan bu şekilde görüyorum.iyi çalışmalar dilerim

    YanıtlaSil
  42. Ayrıca yazılarınıza geri bildirim ekleyeip hangi yazınızın naısl tepki aldığını belki daha rasyonel gözlemleyebilirsiniz.Eklentilerde olması lazım blogger ın.

    YanıtlaSil
  43. 1983'den itibaren bizim de içine girdiğimiz garip durum...

    YanıtlaSil
  44. Hedonizm ve hazcılık diyebilir miyiz bu duruma?

    YanıtlaSil
  45. Lüks bir Kafeterya sahibi olan arkadaşına sorar adam;insanlar burada oturup bir çay'a neden bu kadar fazla para ödüyor? Oysa ki daha ucuz içecrkleri yerler var? Arkadaşı;insanların ödedikleri para çaya değil der. Ya neye? Bu çaya o fiyatı ödeyemeyecek olanlarla aynı yerde oturmadıkları için ödedikleri para der.. Sn. Elinize sağlık aydınlatmalarınız için teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
  46. Hocam 10 yıl kadar önce kıyafet konusunda hep kendimi zorlayıp marka almaya çalışırdım. Şuan ise kıyafetin benim için hiç değeri yok sadece ihtiyaçtan dolayı kıyafet alıyorum. Şimdi bu durum olgunluk mu yoksa karakter değişimi mi. Yoksa çoğu insanda olan normal bir durum mu. Bu durumun da psikolojik bı tanimi var mi

    YanıtlaSil
  47. Merhaba,
    Bir arkadaş sefer tası deyince aklıma geldi. Yıl 2015'ti. Kamu bankasında çalışıyordum. Gelirim idare eder, yemek kuponum var, eşim özel bankada çalışıyor yani fakirlik seviyesinin üstündeydik.tsızlığ Mide rahatsızlığım nedeniyle diyet yapmalıydım. Bankaya sefer tası götürmeye başladım. Evet, o aklınıza gelen ama termos özelliğiyle yemeği soğutmayan bir sefer tası. Bana meraklı gözlerle bakan mesai arkadaşlarıma, kelimeleri ağzımda geveleyerek "midem rahatsız, ebebe, bla bla..." birşeyler anlatmaya çalışıyordum. Soranda yok aslında. Bakışlarından kendimi ezik hissetiğimden.
    Bir ay kadar sonra bir arkadaşım daha sefer tası getirmeye başladı. Onun sebebi de mideydi.
    Sonra sefer tası getirenler altı kişiye ulaştı. Bir gün, sefer tası getiremeyen bir arkadaş (bekarım, evde yemekde yapmıyorum nedenlerinden dolayı), "buraya bir ocak alsak, kendimiz yemek yapsak. Olmaz mı? Arada ev yemiş olurum. Hatta ocağı ben alıyorum." dedi. Kabul ettik. Mutfak çay kahve ve dedikodu konumundan esas işlevine evrildi. Peki nasıl mı yetişiyorduk?
    Bir saatlik araya hepsi sıkışıyordu. Öğle tatilleri keyfe döndü. Bir ara hesapladık, dışarıdan daha uygun ve daha da önemlisi sağlıklıydı. Ben, oradan ayrıldıktan sonra üç yıl daha devam ettiğini biliyorum. Sonrasını bilmiyorum.
    Kendi adıma " hep çevre hep dışarının etkisi de arkadaş evde ayna var. Bir de kendine bakıp kendini görsen"
    Saygılar.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  48. Ağzınıza sağlık hocam okumayanlar umarım fırsat bulurlar

    YanıtlaSil
  49. Bir konu bu kadar kısa ve bu kadar net açıklanabilir...Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  50. Hocam yazdığınız her şey şu an çevremde yaşanıyor. Geliri olmayan insanlar ÖTV zammının bu kadar arttığı bir dönemde kredi ile araba alıyor. Ekonomik krizden bahsediyoruz ama insanlar tüketim çılgınlığı içerisindeler.Bir de memur olup her ay belli geliri olduğu halde tüketime yeltenmeyen insanlar da var tabi çevremde sohbet ettiğim. Yazılarınızı herkes okumalı çok bilinen iktisat kuralları ama toplumun iktisat bilgisi sıfır bir de iktisat fakültelerini küçümserler.

    YanıtlaSil
  51. Gösteriş ekonomisi zorunlu hale geldi Türkiye'de hocam sizin dediğiniz gibi en iyi ekonomi tasarruf diyip hayatı öyle yaşamaya çalışsak kızlar yüzümüze bakmaz😁

    YanıtlaSil
  52. Ya benim avm'de bir kafede, sadece tek bir kahve ile bir saat oturarak buradaki makalelerinizi okumam... Emeğiniz için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  53. Hocam yazinizi bir kez daha okudum. Gelir azalmasina ragmen alisverisin canli, avm lerin dolu olmasi tespitinize izninizle bir ekleme yapmak istiyorum.
    Son yillarda kazanamayacagimizdan fazla kredili harcama yapiyoruz. Bu da piyasanin canli olmasina katki yapiyor ama artik yolun sonu gorundu gibi. Saygilarimla🙋‍♂️

    YanıtlaSil
  54. Askeri ucretlinin iPhone telefon alması banwagon ve weblen etkisi veyatta düğün dernek gerdek :d için düğün salonuna 5 yıl borçlanarak şekilde yapilmasıda örnek gosterilir

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

GSYH’de Dünyada Kaçıncıyız?