Faize Takılmanın Faturası

2021 yılının Eylül ayında ‘faiz neden enflasyon sonuçtur’ söylemine dayanılarak para politikası tamamen yanlış bir yöne döndürüldü. Ağustos ayı gerçekleşmesine göre 12 aylık enflasyon yüzde 19,25 idi. TCMB, Temmuz ayında yayınladığı Enflasyon Raporunda yılsonu enflasyon beklentisini yüzde 14,1 olarak açıklamıştı. Bu tahmine göre enflasyonun ilerleyen aylarda düşeceğini bekleyen TCMB politika faizini yüzde 19’dan 18’e indirdi. Ardından Ekim ayında yayınladığı Enflasyon Raporunda yılsonu enflasyon tahminini yüzde 18,4’e yükseltti. Buna karşın 22 Ekimde politika faizini yüzde 16’ya düşürdü. Enflasyon düşmüyor tam tersine yükseliyordu. Eylül ayı enflasyonu yüzde 19,58 olarak açıklandı. Enflasyondaki düşüş beklentisi tutmamasına karşın TCMB, Kasım ayında faizi yüzde 15’e düşürdü. Enflasyon Ekim ayında düşmek bir yana yine yükselmişti: Yüzde 19,89. TCMB, tahminlerinde yanıldığı halde yanlışında ısrar ederek politika faizini Aralık ayında yüzde 14’e düşürdü. Ardından açıklanan Kasım ve Aralık aylarında enflasyon daha hızlı yükselmeye devam etti ve yılı yüzde 36,08 ile tamamladı. Böylece yılsonundaki enflasyon oranı TCMB’nin Ekim ayında revize ederek yüzde 18,4’e yükselttiği enflasyon tahmininin iki katı daha yüksek bir düzeyde gerçekleşmiş oldu.

Uygulanan yanlış politikayı daha açık bir şekilde gösterebilmek için aşağıdaki grafiğe bakılabilir (grafikte kullanılan veriler için kaynaklar: TCMB, Bloomberg HT ve TÜİK istatistikleri, Mart 2022 tahmini bana aittir):

Grafikten açıkça görüleceği gibi ekonomideki kopma 2021 yılı Eylül ayında TCMB’nin faizi indirmesiyle başlıyor ve aynı yoldaki ısrarıyla da devam ediyor.

Bu yanlış uygulamanın faturası karşımıza birkaç şekilde çıkıyor: (1) Türkiye’nin risklerinde artış olduğu için CDS primi yükselmiş bulunuyor. (2) CDS primiyle birlikte döviz kurları da yükselmiş ve daha da kötüsü kontrolden tamamen çıkmış görünüyor. (3) TCMB, kamu bankalarıyla birlikte kurdaki hızlı yükselişi bir yerlerde tutabilmek için milyarlarca dolar tutarında döviz harcamış bulunuyor ve harcamaya devam ediyor. (4) Faizi artırmama ısrarının bir yansıması olarak oluşturulmuş bulunan Kur Korumalı Mevduat Hesabı, bütün çabalara karşın yükselen kur nedeniyle Hazine üzerinde giderek artan bir yük oluşturmaya devam ediyor. (5) Bu hesabı şirketler açısından çekici hal getirmek için milyarlarca liralık vergi gelirlerinden vaz geçilmiş bulunuluyor. (6) İnsanlar, kurdaki ve enflasyondaki durdurulamaz yükseliş nedeniyle ellerine geçen parayı hemen harcamaya yöneliyorlar. İleride almayı düşündükleri her şeyi bugünden alarak enflasyonun etkisinden korunmaya çalışıyorlar. Bu ‘öne çekilmiş talep’ talep enflasyonunu tetikleyerek kur artışı nedeniyle zaten var olan maliyet enflasyonunun yanına talep enflasyonunu da katarak tam bir ‘enflasyon kısır döngüsüne’ yol açıyor. (7) Kamu kurumları, ülkenin kalkınması için çaba harcamak yerine kuru tutmak, fiyatları denetlemek, faiz politikasındaki yanlışı başka yerlerde aramak gibi gereksiz çabalarla zaman kaybediyorlar. Çin atasözünün vurguladığı gibi: ‘Yitirdiğin parayı belki bulursun ama yitirdiğin zamanı asla bulamazsın.'

Bütün bu saydığımız sonuçların tek bir nedeni var: Yanlış faiz politikası. Faiz çözüm değildir ama yanlış belirlendiğinde finans piyasalarının, beklentilerin ve sonuçta bütün ekonominin bozulmasına yol açacak kadar önemlidir. İşin kötüsü bir süre sonra düzeltilse de kayıpların kısa sürede karşılanması ve ekonominin eski görüntüsüne dönmesi o kadar kolay değildir. 

Yorumlar

  1. Elinize emeğinize sağlık hocam. YAPISAL REFORM ŞART.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın hocam, faizi indirerek kazandığımızı varsaydığımız (kazanılan birşey yok) tutar ile, aslında yükselen faiz ve kurlar ile kaybettiğimiz tutarı parasal olarak karşılaştıran bir çalışma gerekli

      Sil
    2. Türkiye, Ortadoğulu istilası altındadır. Bu sebeble önce kıtlık sonra da enflasyon oluşmuştur.
      İçinde bulunduğumuz ekonomik çöküşün sebebi budur.

      Bunu hesaba katmayan bir akademisyende bana göre gerçekleri gizlemektedir.

      Bu sebeple yaptiği çalişma bilimsellikten uzaktır.

      Sil
  2. Faizin düşük tutulması bankalara ucuz kaynak sağlayarak onları ayakta tutmak için de olabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. avrupa merkez bankası başkanı lagarde kadar cesur olunsa keşke ama nerde onu takip et bence bir çok başkan ,politikacı vb den daha cesur



      Sil
  3. Hocam kaleminize sağlık çok sade ve öğretici bir yazı olmuş her zaman ki gibi..

    Rasyonel bir yönetim olsa bu konuda gözlem yapar ve yaptığı eylemlerin sonuçlarını irdeler. Ve bu durumda hem kendi prestijine, hem ülkesine, hemde iktidarda kalma şansına ve yönetimden gittikten sonra iyi anılmayacağı gerçeği ile yüzleşir.

    Fakat biz faiz ve riskler konusunda hatayı daha önce yaptık ve eylemin sonucuna katlandık.

    Neden aynı hatada ısrar ediyoruz? Neden?

    Bunu gerçekten anlamakta çok güçlük çekiyorum Mahfi hocam.. Ve ülkem içinde bulunduğu durum beni kahrediyor..

    Saygılarımla..
    Bilal Akgün

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sn Akgün,
      Yorumunuza ilave yaparsam;
      Tüm hatalarda ısrar edildi, ediliyor, edilecek.

      Tek adam yönetiminin tek özelliği vardır, her şeyi bitirmek, kurutmak.
      Tek adam kaldığı sürece, toplum yararına bir karar beklemeyin.
      Faiz indirimleri, MB döviz satışlarının yegane amacı;
      Tek adamın etrafındaki adı iş adamı diye anılan çantacılarda para toplanmasını sağlamaktır.

      Başka amacı, yoktur, olmayacak, olamaz.

      Varsa isteyenler lütfen yazsınlar.

      80gZ4Os0vCKQWbe4

      Sil
    2. Analiz faizin belirleyici özelliği olan ülkeler/durumlar için geçerli ancak TCMB POLİTİKA FAİZİNİN ÜLKEDEKİ FAİZ ORANLARINI BELİRLEDİĞİ DOĞRU BİR VARSAYIM mı acaba ? kredi faizleri yüzde otuz civarında tahvil faizleri de bu civarlar da TL mevduata kimse yüzüne bakmıyor yani faiz yüzde 20 ye çıksa durum düzelecek mi?

      Sil
  4. Bazen yazmak çok sıkıcı ve boş diye giriyorum yazıya.

    Sitede gördüğüm sorunların temeli tek adam rejimi.

    Bu yüzyılda, Türkiye büyüklüğünde tek adam ile yönetilip ihya olmuş bir ülke yok.
    Olmayacak da.
    Rusya, işte.
    O kadar nükleeri var, Ruslardan kimse çekinmiyor.
    Damarına damarına basıyorlar.
    Çatlasın istiyorlar.
    Rusya çatlıyor.
    Tek adamı Rusya'yı bitirsin diye beklediler.
    23 yılda adam Rusya'yı bitirdi.
    3 ay sonra yazın iç kargaşalar başlayacak.
    Tek adam felakettir.
    İktidarda durduğu her dakika felakettir.

    Siyasi, ekonomik, stratejik ne kadar yazarsanız yazın,
    Anahtar halktadır.
    Halk isterse değiştirir.

    Çoğu Rus, şimdi Ukrayna'lıların kendi şehirlerini bombaladığı hikayelerini okuyor.
    Asker olmaya yazılıyor. Gitsinler.
    Böyle başlar.
    Sonra kendi içlerinden de düşman bulurlar.
    Sonra birbirlerine girerler.
    Takatları bitene kadar birbirlerini yerler.

    Her tek adam rejimi bir yerde son saçmalamasını yapar.
    İnsanlığın doğal süreci, tek adamını silemeyen halkı siler.
    Bakalım, halkının çok sevdiği uzun tek adam nerede saçmalayacak?
    Bekleyip göreceğiz.

    1dvdI3hRzI46S89H

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, geri döndünüz galiba :-)

      Görüşüme göre bireysel ve toplumsal değerimizi cebimizdeki para ile, kollardaki altın ve altımızdaki araba markası ile ölçtüğümüz sürece buralara mahkumuz. Eğitimlisine, hele hele doktoruna, hukukçusuna ve öğretmenine saygı göstermeyen toplumlar hep topal, hep bir ayağı çukurda olmaya mahkumdur. Atatürk'ü tek adam gibi görsek dahi, çevresinde eğitimli, saygı gören ve ondaki dehayı farkedip besleyen ve beslenen bir ekip varmış. Bence Halk(toplumlar) çok acı çekmeden tercihlerini değiştirmiyorlar.

      Bu günkü toplumun davranış biçimine bakarak 1. Dünya savaşı ve hemen arkasından Kurtuluş savaşı olmasa idi, Türk halkı aman rahatım bozulmasın, ağzımın tadı kaçmasın demeye devam edecekti belki de. Ve o müthiş değişime ortam sağlamayacaktı.

      Kısacası, işler daha da kötüye gitmeden ne kadar büyük zararların altına milletçe, toplumca imza attığımızın farkına varmayacağız. O yüzden faiz inmiş, çıkmış, dolar bişi bişi olmuş ile yaşadıkları arasında bağ kuramayan bir toplumun hataları tek adamın değildir. O gider, yerine yenisi gelir.

      Sil
  5. Hocam yazınız her zaman olduğu gibi sade, anlaşılır ve öğretici olmuş. Teşekkürler. Bir şey sormak isterim. Bu faiz politikasının bir amacı yokmu? Eğer varsa bir amacı neden bu kadar ekonomik hasarın oluşmasında ısrar ediliyor? (yazıda belirttiğiniz amaçlar dışında)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Az önce Sn Akgün'ün yorumunun altına yazmıştım.

      Tek amaç, tek adamın etrafındaki iş adamın denilen çantacılarda servetin birikmesidir.

      oD74wa8wVvZY7Pvo

      Sil
  6. Benzinin litresini 50 TL'ye çıkarsalar, sonra da Erdoğan çıkıp 39'a indirse sokağa çıkıp halay çekecek bir seçmen kitlesi varken Erdoğan'ın sırtı yere gelmez. İş, seçmen-yönetici ilişkisinden çıkıp şeyh-mürit ilişkisine döndü.

    YanıtlaSil
  7. TCMB'nin bu kadar etkisiz kalması faturanın artmasına sebep oluyor
    Merak ediyorum nereye kadar sürecek bu sessizlik ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sessizlik, ahali bitene kadar sürecek.
      Ahalinin tüm kaynakları bittiğinde kimsenin umurunda olmaz.

      5-6 gün önce Rus sözcüsü Batının yaptırımlarına çok sert ekonomik karşılık vereceklerini söyledi.
      5-6 gün geçti, sözcüden ses yok, yaptırımlardan ses yok.
      Acaba hangi yaptırım Batı dünyasını sertçe sarsacak herkes merak etti.
      Bugün sözcü konuştu, çok sert olacakmış, Batı beklesinmiş.

      Yani, Rus halkının elinde avucunda bir şeyleri kalmadı.
      Dünyaya sunacak hiç bir şeyleri kalmadı.
      6 bin tane nükleer bomba vardı.
      Bu sabah bazı bilgiler gelmeye başladı,
      Rus nükleer bombalarının 4-5 bin tanesini rampadan fırlatacak mekanizması yokmuş.
      Teknolojileri SSCB döneminden beridir yatırım yapılamadığı için eski kalmış.
      Putin'in kırmızı düğmesinin ucuna hat gitmiyor.
      Tek adam, koca Rusyayı yedi bitirdi.
      Şimdi bir şey kalmadı, Rus doğal kaynaklarına Batı çökecek.

      İşte sessizliğin sonu bu.
      İnsanlar daha başka ne bekliyor ?

      BWb6m0x2KLD14GEm

      Sil
    2. doğal gazı kesi verdi mi Batı birbirine girecek diken üstünde duruyorlar her ne kadar yaptırım koysalarda.

      Sil
  8. Hocam merhaba,Görünen o ki bu para politikası enflasyonu daha da yükseltti.Kredi faizlerinde bireysel de yüzde 2 ticaridede yıllık yüzde 20 -25 aralığına çıkardı.Peki neyi düşürdü.Mevduat faizlerini tabiki.Hatta çıkarılan kur korumalı ürün mevduat faizlerini daha da düşürerek yüzde 15 ila 17 seviyelerine getirdi.Dövizin yükselişini kesmedi. MB nın gösterge faizinin bir anlamı kalmadı.Sizce Bu tabloda MB nin faiz artışından başka bir yol kaldımı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşin kötüsü bu aşamada MB'nin faizi artırması da fazla bir yarar sağlamaz.

      Sil
  9. Grafiğe piyasa faizlerini de eklemek faydalı olabilir Mahfi Bey.

    YanıtlaSil
  10. konuyu çok güzel özetlemişsiniz teşekkürler

    YanıtlaSil
  11. Berat Albayrak kitap yazmış ismi Burası Ok Önemli.

    İddiaları arasında 2030 yılında Türkiye gelişmiş ekonomileri ile yarışacak falan filan. 2023 olmadı şimdi yeni yakın bir tarih yazmış. Seçim için hikaye kitabı

    YanıtlaSil
  12. Hocam bu ekonomiyi yönetenler ne içiyorlar bende ondan istiyorum . Param yok bari kafam güzel olsun.

    YanıtlaSil
  13. Hocam çok güzel özetlemişsiniz elinize sağlık. Bir şirketi böyle yönetmeye kalksanız anında kapının önüne koyarlar ve zarar ziyanın tazmini için mahkemeye verirler ki şirketin batması en fazla hissedarları ve şirket alacaklılarını etkiler. Ülkeyi yönetenlerin yaptığı yanlışlar ülkede yaşayan herkesi etkiliyor. Bunun siyasi ve hukuki bir faturası olmalı. Neticede devletten sebeplenenler dışında hepimiz her geçen gün biraz daha fazla yoksullaşıyoruz. "Faiz sebep enflasyon neticedir" mağdurlarından biri.

    YanıtlaSil
  14. Hocam kaleminize sağlık. Yine leziz bir makale.

    YanıtlaSil
  15. Bilmemek ayıp değil,öğrenmemek ayıp.Bu konuda çok önemli uyarılar yapan ülkemizin iyi iktisatçıları var,onların vede sizin yazılarınızı ,yorumlarınızı keşke ülkeyi yönetenlerde lütfen bir okusa ve Çinlilerin atasözünde söylediği kaybettiğimiz zamanlarımız olmasa.

    YanıtlaSil
  16. Hocam bu aşamadan sonra faizi % 30 yaparak toparlanır sorun değil, veya % 50 yapılır gerekirse...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyonun % 54,4 olduğu ve artmaya devam ettiği bir yerde faizi % 60 bile yapsanız kalıcı bir düzeltme yapmanız zor.

      Sil
    2. Millet kurumlara ve Erdoğan'ın ekonomi politikalarına güvenini kaybetti. Faiz neden enflasyon sonuçtur, KKM gibi kendinden menkul uygulamalar hiç normal şeyler değil. Güvenin kaybedildiği, bekleyişlerin değiştiği yerde, ne kadar önce erken seçim yapılır, o kadar zarar kesilir. Çalışan kesim kaybediyor, esnaf ve sermaye daha da çok kaybedecek. Ekonomi bir bilimdir, hadi politikalarda biraz farklılık olabilir ama bu kadar hoyratlık olmaz!

      Sil
    3. Kemal Kandemir10 Mart 2022 20:13

      Hocam, enflasyonun nereye gideceği belli değilken faizi artırmanın bir etkisi olamayacağı konusunda görüşünüze katılmamak mümkün değil. Peki, yönetim değişimi hariç ekonomi içinde mümkün olan bir çözüm var mıdır sizce?

      Sil
  17. Bu politikanın sonucu 2022'de %2-2,5 büyüme, 35-40 milyar dolar cari açık ve %65-70 TÜİK enflasyonu ile dünya ekonomi tarihine "bir ülke stagflasyonun dibine nasıl vurur" şeklinde geçmektir. Bunu başarabilmek için gereken tek şey siyasal islâmcı bir tek adam rejimi kurmaktı, Türkiye bu şartı yerine getirdiği için ne kadar övünse azdır...

    YanıtlaSil
  18. Hocam malum faizi devre dışı bıraktık, şimdide tümden sıfırlayıp yeni ekonomik modelin gücünü dünyaya güstermenin vakti gelmedimi?

    YanıtlaSil
  19. Hocam, “dış borçlarımızı ruble olarak ödeyeceğiz”(Rusya Maliye Bakanı) cümlesinden ne anlamalıyız?
    Eğer Rusya bunu hayat geçirebilirse,dünya finansal sistemi adına bunun çıktıları ne olur?
    Türkiye’ye yansımaları ne olur?
    Bunu bir çeşit moratoryum olarak görmek mümkün müdür?

    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her şeyi yakmaya karar verirseniz hiç ödemeseniz de olur.

      Sil
    2. Rus Maliye Bakanı elinde kalandan bahsediyor.

      Hani, hacize eve gelirler de, borçlu der, yırtık dondan başka bir şey yok alın sizin olsun diye.
      Yırtık don bile Rus Rublesinden daha değerli.

      Borçlu ve Alacaklının anlaştığı para biriminden işlem yapılır.
      Rusya'dan alacaklılar Ruble istemiyorlar.
      Alacaklı tatmin olmadığı sürece, borç ödenmemiş demektir.

      Hocamızın yazdığı gibi, Ruble vercem demek, hiç ödemiycem demekle aynı anlamdadır.

      Son 2 hafta bize Rus devletinin çöktüğünü ispat etti.
      Osmanlı İmparatorluğu gibi düşünün.
      Devleti ve orduyu bitirmek kolaydı da topraklarını paylaşmak zordu.

      Rusya'da öyle. Devlet çöktü, ekonomi default oldu.

      Bundan sonra ne olacak?

      - Uluslar arası bir komisyon Ruslara küçük bir ciro payı verip Rusların doğal kaynaklarına mı konacak?

      - Rus devletini bitirmeyip, ortaklaşa Ukrayna'yı batı ile paylaşarak herkese sus payı verirken, Rusları öcü diye gösterdikleri diğer devletlere Batı ortak mı olacak?

      - Kukla bir Rus idaresi kurup, Çinlilere ortak doğal kaynak mı satacaklar?

      Olasılık çok, hangisi olur bizler bilemeyiz.

      Her olasılık da Rus devleti bitti, ekonomisi bitti, doğal kaynaklarının kontrolü elinden gitti.
      Ne olacağına Batı devletleri karar verecek, Rusya aktör olmaktan çıktı.

      sjHW6M3zoUSS59Mz

      Sil
    3. Sayın Adsız 19:41,
      Çok güçlü bir hayal gücünüz olduğunu düşünüyorum.Yorumunuzu okuduğumda Rusya’nın Ukrayna’yı değil de,batılı ortaklarının desteğiyle Ukrayna’nın Rusya’yı işgal ettiğini ve Rusya’nın teslim olduğunu düşündüm!
      Ruslar için sunduğunuz seçenekler de “Sevr” i anımsattı!

      Burası bir satranç tahtası ve henüz kimsenin şah dediğini zannetmiyorum.
      Bu tahtada Çin’in olduğunu da unutmayın.Çin’in elinde Rusya’yı rahatlatacak ekonomik imkânlar var.Rusların ürettiği hammaddelere hem ihtiyacı var hem de satın alabilecek ekonomik gücü var.Ve Çin henüz hamlesini yapmadı.Yapar mı?Bilemem.
      Ya da ne karşılığında yapar?Tayvan işgaline karşı destek karşılığı olabilir mi?
      Batıyı karşısına alma pahasına Rusya’yı destekler mi?
      Soruların cevaplarını bilmiyorum.Ama Çin’in tavrı netleşmeden,Rusya’nın pes etmeyeceğini düşünüyorum.

      Sil
    4. Adsız 22:00,

      Rusya'yı unutun. Kimse Rusya'ya yatırım yapmaz artık. AMD ve INTEL bile satışı kesti. Nerden bilgisayar bulacaklar bilemiyorum. Visa mastercard yurtdışında çalışmıyor. SWIFT yok, yurt dışına para gönderemiyorsunuz. 90 öncesine döndüler. 90 öncesi SSCB Soğuk Savaşı kaybetmışti ve dağılmıştı. Şimdi de aynısı ya da benzerinin 2020'ler versiyonu olacak. Imkanı yok buradan döndüremezler. Boşa kafanızı meşgul etmeyin.

      Batı eleştirilebilir, eleştiriliyor da, eleştirecek yönü çoktur, her şey gibi, siz de eleştirin. Hatta eleştirileriniz sağlam ise çok isterseniz batıdan fon bile bulursunuz, memnun olurlar, para verirler. Kendi açıklarını farkedebilen, görebilen biri önemlidir batı için. Açıklarını kapatmalarını sağlar.

      Şunu unutmayın: batının insan kaynağı kullanımı diğer "güçlerle" kıyaslandığında beyin uçuklatır seviyededir, hiç bir kıyas kabul etmez. İnsanların nerdeyse sadece propogandaya maruz kalıp, vergi verip oligarkların cebini doldurduğu bir yer ile insanların her birinin kendi bireysel özelliklerini, düşüncelerini, fikirlerini verimli bir şekilde kullanabilen, işleten ve bunun elinden geldiğince önünü açmayı amaç edinen bir yeri kıyaslıyorsunuz. Ortada şah mat'lık bir durum yok. Çünkü şu durumda oyun karşılıklı oynanmıyor bile.

      Sil
    5. “Blackrock’ın Rusya’daki zararının 17 milyar dolar olduğu belirtildi.”
      Bu blackrock batı mıydı doğu muydu?!

      Sil
    6. Selam 2200;

      Daha önceki yorumlarımda para hareketlerini de yazmıştım.
      Çin, üretim gücü yüksek, politik olarak önemsiz bir aktördür.
      Çin üretimi yatırımının da büyük kısmı kendisinin yok etmek istediği Batı ülkelerine aittir.

      Sn 14:15 bahsetmiş, insan gücü diye,
      Çin ve Rusya, dünyayı soğuk savaş perdesinden okudular,
      Batı ise insan kaynağını geliştirdi, Rus ordusunu iyi tanırım,
      Rus askeri dünyanın en rüşvetçi ordusudur,
      Son bir kaç haftalık tüm yorumlarımda yazdım.

      Rusya, artık geleceği Batının güdümünde olan bir ülkedir.
      Batı, yaşasın derse yaşar, bitsin derse biter.
      Ukrayna'yı Rusya ve Nato paylaşsın derse paylaşılır,
      Rusya çıksın derse Rusya çıkar.
      Rusya yaşasın derse, doğal kaynakları Sevr'e rahmet okutacak biçimde elinden alınacak.
      Daha önce yazdım, 2 haftacık oldu, en az 7-8 yıllık süreç bu.

      Bugün Rusya'yı WTO ve prestijli ülke konumundan da çıkaracaklar,
      Yani isteyen istediği gümrük ve ambargoyu Rus mallarına istediği gibi uygulayacak.
      Son yorumlarımda makamını rüşvetle satın alan, askerliği bilmeyen, Rus ordusu
      lideri Şangay Songu (böyle bi isim galiba) , acaba Putin yerine mi geçirsek diye de
      konuşuluyor.

      Yani ne kaynaklarını, ne liderlerini seçemeyen, hepsini Batının belirlediği bir ülke oldu Rusya.
      Hem de bir günde.

      Çin, doğal kaynaklarını Rusyadan alır.
      Batı, Çin in bu kaynaklarını elinden alıyor.
      Çin pasif bir ülkedir, arada bağırır çağırır,
      Şark kafası bağırıp çağıranları bir şey zannedebilir,
      Günü gelince Çin de mezbahaya çekilir.

      Bugün yaşadıklarınız yeni değil,
      Biden 1994 te bugünlerin geleceğini söylerdi,
      Biden öncesinde Kissenger, 80li yılların ortasında SSCB dağıldıktan
      sonra yapılabilecekleri yazdı.
      Ben asker kökenliyim, asker gibi düşünürüm,
      2. dünya savaşında müttefikler Berlin'e girerken, taa 1940larda,
      Rusya ile ilgili durumu iki müttefik generali rapor etti, bugüne ışık tutan önlemleri de sundular.
      Yoksa ben nasıl bu yaşananları okurum ?

      Çin konusunda batı da kimsenin Çin'den korktuğu yok.
      2 milyara yaklaşan nüfusuyla Çin ile bırakın teknolojiyi,
      taş ve sopalar ile savaş yapılsa, Batı müttefikleri yine Çin'den sayıca fazla.

      Çin yönetimi insanlığa ne vaat veriyor?
      Tek bildikleri ucuza insanları köleleştirmek,
      Çin dünyayı yönetse, dünyaya köle düzeni dışında ne veriyor?
      Kabul etmeyenleri Uygur Türklerine yaptıkları gibi asimile etmek dışında.

      Edip Akbayram der ya "Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz" diye, ondan Çin.

      fVtwIND3653Nw8vG

      Sil
    7. Sn 11:45 in yorumuna ek olarak;

      Şu çelişki de bir kaç gün ortaya çıktı.
      AMD, Intel ve diğer çip üreticileri mallarının Rus pazarına girmesini istemiyorlar.

      Bu durumda, ordu ve hükümet kurumlarında kullanılan gelişmiş elektronik cihazları bir kenara bıraktım, cep telefonu, tablet, bilgisayardan tutun, televizyon, bazı kahve ısıtıcı gibi ürünlere kadar bu çipler kullanılıyor. Bu ürünlerin de doğal olarak girişlerini markalar istemiyorlar.

      Bu ürünleri alıp yeni üretim yapanlar da Çinli üreticiler. Şimdi Çinli üreticiler satmak isterken, Batılı tedarikçileri satmayın demeye başladılar. Çinli üreticiler de yaptırımlara maruz kalmaya başladı.

      Bu açmazı aşması gereken merci Çin Komunist Partisi yani Çinli yöneticiler.
      Fakat Çinli yöneticiler böyle bir sorun ile hayatları boyunca karşılaşmadılar.

      Çin de devlet yöneticisi olmak kolaydı.
      ÇKP ye girersin, en üstteki adamın işine gelen işler yaparsın,
      Rakiplerini elersin, rüşvetle işadamlarının işini kolaylaştırırsın,
      Herşey yolunda giderse yükselir, yükselir, ülkenin bakanlarından,
      üst bürokratlarından olursun.

      Üretim ve üretimi dünya piyasalarına satmak ise ÇKP dışında gelişen bir süreçtir:
      Batılı bir yatırımcı gelir,
      Yer seçimi yapar,
      ÇKP yöneticisi rüşvetini alır,
      Firma büyür, yan sanayi gelişir,
      Dünya pazarına malı batılı firma satar.
      ÇKP yönetici biraz daha rüşvet alır, vergiyi düşürür,
      Dünya pazarına daha çok mal satılır.

      Bu düzende, Batılı yatırımcı hiç bir zaman ÇKP ile karşı
      karşıya gelmez, ÇKP ile ortaklaşa Çin işçisini ucuza çalıştırırlar.
      Batıda pazar hazır vardır, Batılı firmalar yüzyıllarca çalışıp pazarı geliştirmiştir.
      ÇKP yöneticisi arada Batı ülkelerine heyy, huyy, filan der,
      Kimse de umursamaz. Böyleydi Çin de yönetici olmak.

      Şimdi Batılı firma; iş ortaklarına, alt yüklenicilerine Rus piyasasına malımı satamazsın diyor.
      ÇKP li yönetim şaşırdı.
      Gerçek patron konuştu, ÇKP komisyoncuydu, ÇKP şimdi komisyoncu olduğunu anladı.
      ÇKP patron olmadığını anladı, afalladı.

      Çin, Tayvan'a girerse, etrafının çevrili olduğunu gördü.
      Rusya'dan korkmayan, Çinden hiç korkmaz.
      Rusya'ya Batının dalması demek,
      Batının hem Rusya, hem de Çini, hem de Hindistan'ı karşısına almaya
      hazır olduğunu göstermesi demek.

      Çin'e karşı batı elini açtı; buyur hamleni yap dediler.

      Z0iLbt8tLPNXD45H

      Sil
    8. 1. Bölüm

      Çin’in yükselişi ne zaman başladı?
      20.yüzyılın ikinci yarısında.
      Peki,500 yıldır uyuyan bu dev nüfus nasıl uyandı?
      Mao’nun toplumu uyuşturduğuna/uyuttuğuna inandığı eski inançlara karşı açtığı savaşla.
      Mao’nun “sürekli devrim” vizyonu,modası geçmiş konfüçyusçu öğretileri dönüştürdü.Karın tokluğuna çalıştığını bilmeden,karın tokluğuna çalışmaya motive edilmiş milyarlık bir nüfus yaratıldı.
      Kuşkusuz bu Mao’nun toplum mühendisliğinin bir sonucuydu.
      Batı bunu keşfettiğinde tam da ucuz iş gücü arayışındaydı.
      Batı,sanayi kapitalizminden aldığı güç ile emperyalist aşamaya geçmiş,hammadde - pazar arayışı ve sömürge paylaşımları iki dünya savaşına neden olmuştu.2.dünya savaşından geriye çok büyük yıkım kaldı.
      Ama bu iki büyük savaşın yıkımından etkilenmeyen,bu süreçte sanayileşen ve büyüyen bir güç vardı: abd.
      Avrupa’daki yıkımdan kaçanlar, “yeni dünya” ya BEYİN VE SERMAYE getirdiler.
      2.Dünya Savaşı’nın sonunda,artık dünyanın yeni güvenli limanı abd idi.
      Abd bu iki savaşın da taraflarından biri değildi.Ana karasında bir çatışma yaşamadı,yıkıma uğramadı.Savaşlara sonradan dahil oldu ve kazananı belirledi.Ama asıl önemlisi savaşların sonuçları üzerinde belirleyici olan ülkeydi.
      O sonuçlardan biri de 2.Dünya Savaşı sonunda kurulan uluslararası para düzeniydi.Bretton Woods’ta alınan kararla abd parası altına endeksleniyor ve dünya ticaretinin tek geçerli para birimi dolar oluyordu.

      2.Dünya Savaşı’ndan geriye kalan sanayisi,alt yapısı,insan kaynağı yerle bir olmuş bir Avrupaydı.abd ise savaşta cephe ülke olmadığı için tam tersine mülteci göçü(beyin göçü) almış,sanayileşmesini güçlendirmiş ve sermaye birikimini inanılmaz rakamlara ulaştırmıştı.Şimdi sıra,sonradan dahil olduğu,savaştaki müttefiklerini ayağa kaldırma vaktiydi.
      Abd,borç ve kredi anlaşmalarıyla(oecd’nin ilk hali) Avrupa’yı ayağa kaldırmak üzere dümene geçti.

      Sil
    9. Selam 1554;

      BlackRock ın Rus tahvillerindeki zararı 17 milyar USD biraz üzerinde.

      Tüm finans sistemi Rusya default olduğunda 430 ile 470 milyar dolar civarında zarar yazacak.
      Ya da Rusya bu kadar borcu ödeyememiş olacak.

      Rusya henüz default olmadı. Varlık fiyatlamaları default seviyelerine düştü. Çarşamba günü default olabilir.

      Önceki blog altında yorum olarak eklemiştim.

      Batılı kamu ve büyük kurumlarının Rus varlıklarını çalıştığım banka satın aldı.
      Bu varlıkları yüzde 95 ile yüzde 99 indirim ile satın aldı.

      BlackRock gibi kurumların Türkiye ve Rusya gibi pozisyonları hedge edilir.
      Hedge edilen varlıkların yüzde 1 ile yüzde 5 i kadar fiyatla verilmesi onların operasyonlarını etkilemez. Blackrock özelinde 17 milyar dolarlık varlığı yaklaşık 175 ile 250 milyon dolar arası bir bedel ile elden çıkarmış oldu.

      430 ile 470 milyar dolar civarındaki bu tarz finansal varlıkların durumu böyle,
      finans sistemini etkilemez.

      Ancak, gelen bazı duyumlara göre, bazı Avrupa Birliği Bankaları ve İsviçre bankaları taşınır, taşınmaz varlık karşılığında kredi vermişler. Yani, oligarkın yatı karşılığı oligarka kredi vermiş, bunu ne kadar banka yapmış bilemem. Yapmış ise, bu durum o bankaları bağlar. Bu tarz incik boncuk yat kat teminatlı kredilerin üstüne su içsinler. Zaten böyle de bankacılık olmaz, batarlarsa batsınlar, iyi de olur. Bir de Merkel'in düşük faiz politikaları yüzünden, Euro cinsi ucuza alınan kredileri, Rus varlıklarında kaldıraç yapanlar varmış. Bu da Alman bankacılık sisteminin sorunu.
      Avrupa, Rusya politikasında 20 yıldır yaptığı hatanın faturasını ödemedi henüz.
      Son yaşananlar Avrupanın faturasının ucu. Avrupa esas faturayı, savaş derinleşince görecek. Daha savaş çok yüzeysel aşamada, daha savaş üzerine bir kış bile yaşanmadı.

      Rusya'nın Finlandiya'ya da dalması ihtimali var. Finlandiya kartı masaya geldi ancak, henüz Finlandiya kartı oynanmadı, Ukrayna kartı oynanıyor.

      Bir sorun hedge yapamayan, finansal olmayan şirketlerde. Misal; Shell in fiziksel operasyonlarındaki kaybı -eğer Shell hedge etmediyse-, yemek içecek sektöründe faaliyet gösteren firmaların Rusya içinde satın alınmış ofis binaları, hizmet binaları, elde kalan stokları, mevcut sözleşmelerden doğan yükümlülükleri, personel yükümlülükleri vs.

      Bu tarz, finansal olmayan reel şirketlerin, genel operasyonları içinde Rusya ortalama yüzde 1 civarında, yüzde 2 civarında. Bu şirketlere özel kredi imkanı tanınacak, tanınıyorda.

      Çalıştığım bankanın da Rusya da ofisi, 400 kadar personeli var. O personellerin sistem erişimleri uzun süredir yok. Şu güne kadar çalışmadan, atıl halde maaşlarını alıyorlar.
      Bankanın Rusya içinde müşteri bilgileri içeren, sunucu bilgisayar donanım, fiziksel data bilgi arşivi sunucusu vs de yok. Kapattık denildiğinde, masa, kullanıcı bilgisayarları, sandalye, dolap dışında varlık yok. Sanırım, banka kapanırsa, onları da kullanan personele hibe edip kapatacak.

      Bekleyip olacakları göreceğiz.

      ta6auiq1ySD5ajBT

      Sil
  20. Hocam

    Sizin gençliğinizi anlatan, hangi mücadelelerden geçerek 72. yaşınıza ulaşabildiğinizi anlatan dizi nihayet 25 Mayıs'ta yayınlanacak.

    İşte fragman:

    https://www.youtube.com/watch?v=lxOt-Gz2uo0

    (linkte virüs yok)

    Yorumunuz nedir hocam, birkaç cümle yazmanızı sabırsızlıkla bekliyoruz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fragman muhteşem, gerçekten bizim öykümüze benziyor bu. Savaşı kaybettik ama hala umudumuz var.

      Sil
    2. Master Mahfi,

      May the Force be with you.

      Sil
    3. Hocam,

      Eğer sakıncası yoksa, "ışın kılıcı"nızı nerede saklıyorsunuz ve twitter'da fotoğrafını paylaşır mısınız?

      Sil
  21. Hocam,başımızdaki hükümetin anti-ortodox iktisat anlayışını örnek alıp politika faizi ve enflasyonun birini kul yapısı diğerini allah vergisi ismini verdim şöyleki faizi oranını insan belirler,enflasyon verisi ise her ne kadar insan odaklı gözükse de deprem olur,sel&yangın olur,hastalık olur,savaş olur, kontrolümüz dışında da yükselebilir öyle değilmi?öyleyse faize daha insan yapısı,enflasyona ise biraz daha ilahi bir anlam yükleyebiliriz.nede olsa laik değil dinsel bir iktisadi anlayışla yönetilen bir ülkeyiz.burdan nereye geleceğim: öyleyse bundan 2-3 ay sonra politika faizinin enflasyona göre çok daha öngörülebilir olmasını beklersiniz öyle değil mi?ama bizde tam tersi: değil sokaktaki pazarcıya,sıradan bir vatandaşa bile sorsanız mayıs haziranda size tüfenin %60-70 olacağını söyleyebilir,ve doğrudur da 3aşağı5yukarı öyle olacak,peki 2ay sonra politika faizi kaç olucak diye sorsak?şuan 14..yine14mü,12-13 mü yoksa 18-20-30-35-40 mı biliyormuyuz?bence ne maliye bakanı,ne mb başkanı bile bilmiyor!hocam böyle ülke olurmu?böyle ekonomi yönetimi olurmu?fedin şube başkanı mesela atlanta başkanı çıkıyor 3ay sonra faiz artışı yapabiliriz,enflasyon verilerini takip ediyoruz diyor ama bizim maliye bakanının kardeşi faiz toplantısından bakın3ay değil,12saat önce indirim olacak deyince vay efendim sen bunu nasıl açıklarsın deniyor.hocam bizi böyle belirsizliklere mahkum edenlerden nasıl kurtulacağız da önümüzü göreceğiz?buna okadar hasret kaldıkki..

    YanıtlaSil
  22. Mahfi Hocam,
    Bir sorum olacaktı. TUIK Şubat 2022 enflasyon oranını %54,44 olarak açıklamış.
    Fakat 2 yıllık ve 10 yıllık Türkiye tahvil faizleri %25 civarında.
    Tahvil faizinin enflasyon oranına yakın seyretmesi gerekmiyor muydu?

    Saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Negatif reel faiz var. Yalnız burada değil her alanda. Onun için ekonomi kötü durumda.

      Sil
  23. Bu düşük faiz ısrarını birileri açıklayabilir mi? Her türlü komplo teorisine de açığım. :) Şu yüzden faizi düşük tutuyorlar şunu yapmak istiyorlar deyin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiçbir açıklaması yok. Dini açıklama dahil.

      Sil
    2. Selam, yukarda yorumlarda yazdım.
      Hocamız işin politik tarafına dokunmamak için yazmıyor.

      1. Özel şirket döviz borçlarını kamulaştırmak.
      2. Sermayenin siyasetçi çantacısı özel şirketler elinde toplanmasını sağlamak.

      Başka bir amaç yok.
      1. yazdığımı uzun yıllar kamu- özel dış borç oranlarından görürsünüz.
      2. yazdığımı milli gelirin çalışan kesime düşen payının azalmasından + ve çantacı şirketlerin sermayelerindeki, genel sermaye şirketleri arasındaki asimetrik büyümelerinden görürsünüz. Saklı, gizli uydurulmuş şeyler değil.

      Eskiden 90ların sonları ile 2binlerin başında gizlerlerdi.
      2017 sonrasında gizleme ihtiyacına da gerek kalmadı.

      TZJ54aP5PwIaE6Sv

      Sil
  24. Hocam merak ettiğim üniversitelerde iktisat dersi veren hocalardan bu teoriyi destekleyen kaç kişi var acaba.

    Çünkü bir çok islamcı hocaların üniversitede bu teoriyi destekleyen açıklaması nasıl hangi argümanlarla dayanarak yapıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok var çünkü maalesef Türkiye'de bilim siyasallaştı ve dinsel bakış açısına göre şekillenmeye başladı. Üniversitelerde İslam iktisadı diye ders hatta bölüm var. Oysa iktisat bir sosyal bilimdir ve hristiyanı, yahudisi, müslümanı olmaz. Faizin adını değiştirince fazsiz finans oluyor ve koskoca iktisat bilimini bu çerçeveye oturtup İslam Ekonomisi diyorlar. Ondan sonra bilime, akla, mantığa tamamen aykırı, neden -sonuç ilişkisini dini düşünceye göre biçimlendiren teoriler geliyor gündeme: Faiz sebep enflasyon sonuç gibi.

      Sil
    2. Hocam, o zaman 28 şubatçılar haklıydı.
      Bunlar kanser gibi tüm vücudu sarıyor,
      Kanser gibi tedavi zamanı vardı, o da 28 Şubattı,
      Tedavi edilmedi ve artık hastalık her hücreye yayılıyor.

      Bugün İslamcıları çıkarırsanız, Türkiye kalmaz.
      İslamcıların bulaşmadığı yüzde 25-30 luk bir nüfus kitlesi var,
      Ancak bu kitle de geri kalan yüzde 70-75 ile entegre,

      Tıpkı kanserli dokular ve kansersiz dokular gibi,
      Kanserli dokuları çıkarınca ortada işlevsel bir vücut kalmıyor.

      Sil
  25. 3. dünya savaşı kapıya dayanmış, bu saatten sonra faiz versen ne olur vermesen ne olur?

    Hocam, yıllardır pozitif reel faiz verdik, kafaya iki bomba yemeden bırakın da dünya gözüyle 0 faiz nasıl olur görelim.

    Gençliğimde çok rahmetli yaşı gelmiş hastayı doktora götürdüm, bi yerden sonra doktorlar da, bu saatten sonra bırakın ne yerse yesin derdi.

    Hocam, ekonominin hali ortada, sizin kadar bilecek değiliz, boyum kadar kitap yazdınız. Bu saatten sonra ne faiz verirse versin moduna geçmedik mi? Bakan bırakmış, gözlerimin ışıltısına bakın diyor, Merkezin müdürü politik faizden bankayı kurtardık diyor, tepelerindeki ben ekonomistim, FSES diyor,
    daha ne desinler hocam. Hepsi durum ortada diye bağırıyor.

    Bu saatten sonra ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşte ben öyle diyemiyorum. Ülkem için 'bu saatten sonra ne yerse yesin' diyemiyorum. Biz böyle yetişmedik. Elimden gelen yazmak, anlatmak, uyarmak. Ben de onu yapıyorum. Ben gidip bir sahil kasabasında balık tutarak 'bana ne, ne halleri varsa görsünler' diyecek düşüncede yetişmedim. Onun için bu saatten sonra da olsa yazmaya ve anlatmaya ve de uyarmaya devam edeceğim.

      Sil
  26. hocam merhabalar,
    yayınlarınızı severek takip ediyorum.
    bunlar verilen bilgiler, ve millet olarak canlı yayında seyrediyoruz ciğerimiz yanarak. ben yapısal reformları da yapmak için şu saatte elde avuçta bir şey kalmadığını düşünüyorum. 2018 kur şoku, sonrasında korona döneminde yapamadığımız swap anlaşmaları, sonrasında sizin de yazdığınız gibi yakılan dolarlar. Bir taraftan enflasyon ile ağzımızı açıp diğer taraftan api ve swap ile kgf leri fonluyoruz. Benzin dökmüyor muyuz ateşe? Nasıl fonlayacağız bu yapısal değişiklikleri 700 cds ile?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapısal reformlara başladığımızı açıklayıp bir iki adım atar ve kararlılığımızı gösterirsek CDS ve ardından kur zaten hızla düşmeye başlar merak etmeyin.

      Sil
  27. Sayın Hocam,
    Arjantin deki mevcut durum ( şu an faizler 48 lerde ) ile Türkiye arasında ki benzerlikler ve ayrışmalar hakkında gelecek bloglarınız da kısa bir bilgilendirme yapmanız mümkün mü ? Arjantinin şu an daki durumuna bakarak Türkiye için bir gelecek projeksiyonu çizilebilir mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorunlar benzer görünse de çok farklı kültürel yapılara sahip iki ülke. Çözüm yolları da farklı olmak zorunda.

      Sil
    2. Bence bize anlatılmayan büyük açmaz; Arjantin deki faiz artışın hızlı gerçeklemesine rağmen peso da ki değer kaybının; faizi Arjantin'e göre çok daha düşük düzeyde tutan ülkemizde Türk lirasının değer kaybı ile eşit düzeyde olması.
      İki ülkenin para değerinde ki kayıplar birbirine eşit, enflasyon oranları ve borsa trendleri birbirinin nerede ise aynısı buna mukabil Arjantin de faiz %50 ve IMF ile anlaşma mevcut.
      Benim buradan çıkardığım sonuç bütçe açığınız ve yapısal sorunlarınız var ise faiz yükseltmek, IMF ile antlaşmaya gitmek ne enflasyonu düşürür ne de para biriminde ki düşüşü engeller. Bu durumda şartlar düzelinceye kadar faizin arttırılmaması en doğru karardır. Kanıt mı istiyorsunuz ? bknz Arjantin ekonomisi.

      Sil
  28. Hocam grafikteki verilerde TÜFE'yi ENAG'a göre alırsak tavanı deliyor :)

    YanıtlaSil
  29. Sayın Eğilmez, çıkıntılık olsun diye sormuyorum.

    Tansu Çiller'in siyasete döneceği söyleniyor.

    Konu hakkında herhangi bir yorumunuz var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tapu dairesinde imzası geçiyor muymuş?

      Sil
    2. Kişilerle ilgili yorum yapmayı sevmiyorum, çünkü sorunlarımız sistemden kaynaklanıyor. Çözüm yolu bu hanımefendinin tekrar siyasete dönmeyi düşünmesine yol açacak kadar bozuk olan sistemi değiştirebilmekten geçiyor.

      Sil
  30. Mahfi Bey,

    Ekonomi birçokları tarafından fizik gibi genel geçer kaidelere uyan bir bilim gibi algılandığından Türkiye'de ekonomistlerin sıkça söylediği "Faiz sebep değil sonuçtur" önermesine çokça sahip çıkılıyor ancak bu ikisinin birbirini beslediğinin pek farkına varılmıyor, ne dersiniz? Üreticinin finansman maliyetini genel giderlerine dahil etmesiyle, faizin de enflasyonu beslediği bir vakıadır. Fakat Erdoğan'ın yazının girişinde söylediğiniz önermesinin ardından attığı adımlarla enflasyonun tırmanması bu önermeye doğal olarak itibar kaybettiriyor ve "madem enflasyonun nedeni faiz o halde faizi sıfırlayın da enflasyon ne oluyor bakalım!" haklı yorumunun çokça yapılmasına sebep oluyor. Bu halde sizler de devamlı söylediğiniz gibi faizin sonuç olmakla birlikte enflasyonun nedenlerinden biri olduğunu da anlatsanız daha aydınlatıcı olmaz mı? Siyasetçiler bu gibi önermeleri kendi ajandalarına kılıf olarak kullanıyor olabilirler fakat dikkat çekmeye çalıştığım atılan yanlış adımların önermenin çöpe atılmasına da neden olması. Faiz ve enflasyonun birbirlerinin nedenleri olduğunu anlatmak ekonomik okur-yazarlığımız açısından da daha faydalı değil midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://www.mahfiegilmez.com/2022/02/faize-hic-dokunmasaydk-ne-olurdu.html

      Sil
    2. Demek istediğim düşürülen faiz değil, faizin kendisi. Yüzde 1 de olsa faizin enflasyonun nedenlerinden biri olduğunu anlatmıyorsunuz? Neticede kendinize aydınlatıcı bir misyon yüklemiyor musunuz?

      Sil
  31. aynı şeyi yaparak farklı sonuç bekliyorlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşin daha da kötüsü aynı şeyi yaptıklarının da farkında değiller.

      Sil
  32. Sağduyuyla bıkmadan usanmadan yazıyorsunuz hocam elinize sağlık

    YanıtlaSil
  33. Hocam her zamanki gibi aydınlatıcı bir yazı daha.. elinize sağlık.. Size bir soru soracağım, Ben emekli bir hekimim, yaşım da 70'in üzerinde.. ben fakülteye girdiğimden beri aynı söylem; tıp öğrenimi en pahalı öğrenimdir.. dolayısıyla doktorlar bu memlekete borçludur, borçları da hiç bitmez, seslerini çıkarmasınlar, hepsi para düşkünüdür.. ben bu pahalı eğitim lafının da bir yanlış söylem olduğuna inanıyorum.. öğrenci iken bırakın barınma ve beslenmeyi, yerli ve yabancı pahalı kitapları, hatta deney tüplerini, lam lamelleri bile biz öğrenciler kıt kaynaklarımızdan karşılardık.. burs alanlara en mahrumiyet olan yerlerde 4 yıl mecburi hizmet, kredi zaten yetersiz üstelik kolay çıkmazdı ama alanlar mezun olunca faiziyle ödedi.. daha ne borcu, anlamıyorum.. bu pahalı eğitim hesabı nasıl yapılıyor onu siz daha iyi bilirsiniz.. yoksa hastalara harcanan ilaç, malzeme ve bakım tedavi giderleri de mi eğitim gideri olarak hesaplanıyor.. politikacıların çok sevdiği bu konu halkın aldatılmasında çok kullanışlı.. bu konuda elle tutulur bir araştırma var mı, yoksa bu memleketteki çok şey gibi bu da bir şehir efsanesi mi..? saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bir ara incelemiştim. Tıp eğitimi gerçekten öteki dallara göre daha pahalıya mal oluyor devlete bu doğru. Ama devlet de bunun için var. Ben bu zorunlu hizmeti doğru bulmuyorum. Amaç doktorları, kimsenin gitmek istemediği yerlere de göndermekse oralara göndereceğimiz doktora maaşı kadar da tazminat veririz mutlaka gitmek isteyen çıkar. Yani bu tür olaylar yasayla, zorlamayla değil ekonomiyle çözülür. Bunu bir türlü anlayamadık. Fiyatlar da öyledir. Olayı yanlış yönetirseniz piyasada fiyat yükselir. Bunu polisiye önlemle çözemezsiniz, karaborsa oluşur. İşin bir başka yanı da vakıf üniversitelerinde parayla tıp eğitimi alanlar. Burada devlete maliyet nedir? O zaman vakıf üniversitelerinden mezun doktorları bu gerekçeyle zorunlu hizmete tabi tutamazsınız. Yani hangi tarafından tutsanız elinizde kalacak uygulamalar.

      Sil
  34. Mahfi hocam, yazılarınızı okuyup anlamaya çalışıyorum bizleri aydınlattığınız için teşekkür ediyorum.
    Bir kaç sorum olacak.
    Düşük faizde uzun süre kalınması kur ve enflasyonu düşürebilir mi?
    Yüksek faizin olduğu bir yerde kur şoku yaşanabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Düşürmez, tersine artırır.
      Yaşanabilir. Kur şoku sadece faizle ilgili değildir. Daha çok risk artışıyla ilgilidir.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi