Ekonomi 101: Temel Kavramlar

Üretim, dört faktörün (emek, sermaye, toprak ya da doğal kaynaklar ve girişimcilik gücü) bir araya gelmesi ve birtakım girdilerin (doğal gaz, elektrik, hammadde, yarı mamul, sermaye malı vb. gibi) kullanılmasıyla yapılır. Genellikle kafa karışıklığına yol açan toprak ya da doğal kaynakları mesela üretimin yapılacağı arsanın veya binanın üretim amaçlı olarak kiralanması olarak düşünebiliriz.  

Üretim faaliyetine katılan bu dört faktörün üretilen mal veya hizmetten aldıkları paylar emek için ücret, sermaye için faiz, toprak ya da doğal kaynaklar sahibi için rant (kira), girişimci için kâr şeklinde karşımıza çıkar.

Bu faktörlerin aldığı paylar her biri açısından geliri oluşturur.

Gelir iki şekilde kullanılır: Tüketim (ya da yatırım) ve tasarruf.

Tüketim; ekonomideki mal ve hizmetlerin talep edilip satın alınması ve tüketmek amacıyla kullanılması demektir. Tüketim (ya da yatırım) arttıkça bunu karşılamak için üretim de artar. Burada en önemli mesele tüketimin ve üretimin niteliğidir.

Yatırım; ekonomideki mal ve hizmetlerin yeni bir üretim yapmak veya mevcut üretimi artırmak amacıyla kullanılmak üzere satın alınıp kullanılması demektir. Ekonomi biliminin yatırım tanımı sokak deyimiyle yatırımdan farklıdır. Sokak konuşmasında ev alımı yatırım sayılır oysa ekonomi biliminde ancak yeni bir bina yapılıyorsa yatırım tanımına girer. Bir kişinin bir apartmandan daire satın alması tüketim faaliyetidir (dayanıklı tüketim.)

Tasarruf: gelirin tüketilmeyen bölümüdür. Ekonomi bilimi açısından tasarrufun bir anlam taşıması için yastık altına gitmemesi veya bir şekilde ekonomi dışına çıkarılmaması ve banka (veya benzeri kurumlar) aracılığıyla ödünç olarak kullanıma sunulması gerekir. Tasarruf bu şekilde ödünç olarak yatırım yapmayı hedefleyene kullandırıldığında sermayeye dönüşür.

Ücret; emeğin kiralanması karşılığında elde edilen gelirdir. Emek sahipleri genellikle toplumun en zayıf kesimidir. O nedenle elde edecekleri gelir için hükümetler tarafından asgari ücret denilen bir taban ücret tespit edilir.

Faiz; tasarrufların başkalarının ödünç olarak kullanımına verilmesinin karşılığında alınan bedeldir. Genellikle yıllık enflasyonun birkaç puan üzerinde belirlenmesi gerekir. Merkez bankaları, fiyat istikrarını sağlamak amacıyla belirledikleri politika faiziyle piyasada oluşacak faizlere yön verirler.

Rant (kira); üretime malını kiraya vererek katılanların aldığı kira geliridir. Piyasa koşullarına göre belirlenir.

Kâr; öteki üç üretim faktörünü bir araya getirip üretimi gerçekleştiren girişimcinin (müteşebbis) üretimden alacağı paydır. Bu pay üretilen mal veya hizmetin satışından elde edilen gelir ile bu mal veya hizmeti üretmek için katlanılan giderler arasındaki farktan oluşur.

Piyasa ekonomisi sisteminde bu dört üretim faktörünün üretimden alacağı paylar arasında dengesizlik olursa ekonominin düzgün çalışması mümkün olmaz: Gelir dağılımı adaleti bozulur, orta sınıf kaybolur, enflasyon hızlanır, belirli alanlarda yoğunlaşmalar olur.

Piyasa ekonomisi sisteminde faiz, en önemli unsurlardan birisidir. Merkez bankası faizi yanlış belirlerse fiyatlar ve değerler şişmeye başlar, enflasyon yükselir, hayat pahalılığı başlar. Zamanla enflasyon düşse bile hayat pahalılığı devam eder. Türkiye’de son dönemde ana akım iktisada karşı çıkıyoruz diye uygulanan yaklaşım budur.

Yorumlar

  1. cumhuriyet kuruluğundan beri merkez bankasının başına kaç kişi gelip geçtıyse döviz kuruyla ilgili vaziyet hrp aynı ,düzelmeler olduysa da dış takvıyıyle geçiçi tenefüsler diyorum buna ben

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü merkez bankası gerçekte hiç bağımsız olamadı. Hep hükümetler merkez bankası yerine de karar verdi.

      Sil
    2. Cumhuriyet kurulduğundan beri de ,
      cumhuriyet kurulmadan önceki 600 yıldan beri de,
      Anadolu üretim verimi hep çok ülkeden düşük oldu.
      Hal böyle olunca, parayı iğdiş eden padişahı mı ararsın?
      Lirayı matbaada bastıran hükümetleri mi ararsın?
      Para değerini düşüren neyi ararsan bulursun.

      Sil
    3. Hocam haklısınız müdahale hep vardı. Ancak bu müdahale genelde kurları kontrol etmek üzere faizin yükseltilme (nadiren de olsa düşürülmesi) oranındaki tercihlerle ilgiliydi. Bir anlamda faizin düşürülmesi veya yükseltilmesi yönünde bir mutabakat vardı. Şimdi ise faizin yükseltilmesi gereken durumlarda tam tersi indirime gidilmesi yönünde baskı var. Faiz oranının ne olacağından vazgeçtik, Yönünde savruluyoruz.

      Sil
  2. hocam elinize saglik tine zevkle okudugumuz bir paylasim.. sizce 94 veya 2001 benzeri bir finansal kriz yasama olasiligimiz nedir..?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Bu kez daha farklı sanırım.

      Sil
    2. Sayın Hocam; 1978-79 yıllarında, 1kg et almak için sabah çok erken saatlerde, EBK nın önünde kuyrukta beklediğimi, dedem için komşumuz bakkaldan el altından sigara aldığımı; tüp, yağ kuyruklarını veya el altından tanıdıklar vasıtasıyla bunları aldığımızı hatırlıyorum. 93-94 Çiller krizlerinde de, şimdikine benzer, otomobil fiyatlarının çok kısa sürede 3 veya 4 katına çıktığını, döviz kurlarının önce tutulmaya çalışıldığını sonra tutulamayıp füze gibi 5, 6 katına çıktığını hatırlıyorum. Bu sefer, bunlardan ortaya karışık, her şey krizi gibi bir durum bizi bekliyor sanki. Saygılarımla.

      Sil
  3. Hocam merhaba. Bankaların finansman kaynağı büyük ölçüde mevduatlar ve merkez bankasından yaptıkları borçlanmalar oluyor. Merkez bankası bu yönden piyasayı etkilemeye çalışıyor. Sizin merkez bankası ile bankalar arasındaki ilişkiyi biraz daha detaylı anlatan bir yazınız, kitaplarınızın bir bölüm mevcut mu? Veya öğrenebilecegimiz bir yazı tavsiyeniz var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merkez bankası borçlanması bankaların % 15 kaynağını oluşturuyor. Buna karşılık faiz oranıyla geleceğe ilişkin uygulamalar için işaret veriyor ve o nedenle etkili oluyor.

      Sil
  4. Mahfi Hocam, herşeyi o kadar güzel açıklamışsınız ki elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Gelir dağılımının geldiği yer, ücret geliri elde edenlerin tüm gelirleri ile ancak geçinmeleri ve tasarruf ederek sermaye sahibi olmamaları. Seçim öncesinde bireylerin elinde yatırıma yönlendirebilecekleri paranın geçmemesi, yatırıma yönlendirilebilecek para olursa da dolara değil borsaya yönlenmesi stratejisine sahipler. Ülkenin tüm kaderi dolar kurunun seviyesine bağlı gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında ülkenin kaderi hükümetin yanlış politikaları bırakıp doğru politikalara dönmesine bağlı.

      Sil
    2. Hükümet yanlışı bırakmıyor,
      Muhalefet de ne yapıyor anlamıyoruz.
      Ne olcak hocam?

      Sil
  6. Teşekkürler hocam kaleminize sağlık.Politika faizinin piyasa faizine yön vermesini bekleriz normalde ama banka kredi faizleri malumunuz.serbest piyasanin aslında kendini dengeledigini soyleyebilir miyiz düşük faize rağmen büyümenin ayak diretmesi buna örnek gösterilebilir mi?tesekkurler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ olun.
      Büyümenin direnmesi ve işsizliğin düşmesi kanımca Fed'e duyulan güvenin sonucu.

      Sil
    2. Hocam yazınız için teşekkürler. Fed in verdiği kararlar Türkiye deki büyüme ve işsizlik rakamlarını etkiler mi ?

      Sil
  7. Neydi Neden Sonuç ilişkisi?

    ABD'de Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), Aralık 2022'de aylık yüzde 0,1 azalırken, yıllık yüzde 6,5 arttı.

    YanıtlaSil
  8. diyelim çok para basıldı çok enflasyon olacaktır ama bunu insanlar nereden bilecek? kimse para arzına göre fiyat ayarlamıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok para basılınca o paralar piyasaya çıkar ve talep arza yetişmez olur o zaman da fiyatlar yükselir. İnsanların para arzının arttığını görmesine gerek yok.

      Sil
    2. Merhaba hocam. Galiba arz talebe yetişemez olacaktı. Saygılar.

      Sil
    3. Hocam Merhaba,
      "Çok para basılınca o paralar piyasaya çıkar"
      Bu kısmı açıklayabilir misiniz? Bu paralar piyasaya nasıl çıkıyor?
      Herkesin geliri belli, maaşı belli. Kimin eline geçiyor bu paralar? Anlayamıyorum

      Sil
    4. Evet yanlış yazmışım: Arz talebe yetişemez olacaktı.

      Sil
    5. Herkesin geliri belli, maaşı belliyse çok para basılmaz zaten. Ama ona yardım, buna destek ötekine zam diye para basarsanız enflasyona etkisi olur.

      Sil
    6. Çok para basılması demek sadece ek yardım demekle olmaz. Devlet bütçesi açık verince maaşı yoktan para varederek öder. Oysa içerdeki değer (GDP) o kadar artmamıştır vergi geliri oluşmamıştır. Bu durumda o maaşların karşılığı yoktur. Bu da paranın sisteme enjekte edilmiş olmasıdır. Görmene gerek yok. Boş cepten para çıkarmaya çalışıp oğluna harçlık vermeye çalışan baba illa ki sahte(! örneğin) para basmak zorundadır ki bakkala gidince bakkal "yine ahmet amca parasız kalmış belli ki oğluna para üretmiş" diyerekten davranır ve bu para ile vereceği sakızın fiyatını yükseltir. Çünkü o parayı ahmet amcaya "gel dükkanın önünü süpür" diye verecek olsa ahmet amca onu sahte olarak bastığı için kem küm edecek, çocuğuna daha çok şeker alayım diye o paradan daha çok isteyecektir. Al sana enflasyon.

      Sil
  9. değerli hocam, kaleminize sağlık. Eylül 2022 de başlatılan uygulamalar finansal kriz yanında farklı krizleri de yaşatacak mı diyorsunuz? "bu kez daha farklı sanırım" cevabınıza dayanarak sormak isterim. saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Reel kesim krizi yaşanabilir.

      Sil
    2. Bizim reel kesime bişi olmaz hocam.
      Aralarında ne hin oğlu hinler var, rakip firmalar batsa da, piyasasına konsak,
      batan rakip firmanın arsa, mal, stok, fabrikalarına ucuza konsak diyen ne kadar çok
      reel kesim firması var.

      Bizim Kayseri'nin bakkal bi hacı abisi vardı. iki mahalle öteye o zamanlar meşhur olan market açıldı. Millet markete doluştu. Bu sinek avlıyor. Hacı ağaa işler nası diyene, nası olsun tüm müşteriyi kesti, hepsi bana geleceedi diye terslenirdi.

      Hacı ağaa tabi kirli çıkı, 94 krizinde gitti marketin dükkanını satın aldı, kendine kiracı yaptı. Adamlara da sağlam bi kira zammı çakmış.

      Yine bizim Kayserinin uşağından bi akrabamız, İstanbula ofis açtı. Bi tane Rus firması da rakibi, onun CEOsu ile atışmış, bizimkini beğenmemiş Rus'un yerli CEOsu, silinmeniz lazım piyasadan demiş. Gücüne gitmiş. Araştırmış, Rus firması prensip gereği ofis yerini kiralıyomuş. Plazasından ofisin sahibini bulmuş, allem etmiş kallem etmiş, mülkü almış. Rus firmasını çıkardı alır almaz. Eee koca firmayı taşımak kolay mı Mahfi hocam. Onlar da iyi kötü alel acele başka bi yer bulmuşlar. Aylar sonra gitti bi de orayı aldı. Ruslara da çekti fahiş kirayı. İster kal ister git, mal benim.

      Diyeceğim o ki, bizim reel sektörde kirli çıkı epey vardır. Siz hesabınızı kitabınızı iyi yapıyorsunuz, o kadar altın var, gömü gömü nerede o altınlar? Kim gömüyo bakalım onları?

      Bizim kayserinin yeni nesil tüccarlarının kafa iyi çalışıyor. Paraları almışlar almışlar Alamanya ile Fransaya zula etmişler. Politikacı adamlar, milletin mala mülke konunca, bunlar da akıllanmış oralarda hesap açmışlar. Parayı getirmiyorlar, oralardan mal mülk almışlar, üzerine kredi alıp krediyi getiriyorlar. Kredi faizini de mülkün kirasına yediriyorlar. Siz de istanbuldan bakınca net hata noksan diyorsunuz. Oluk oluk nireden geliyo bu paralar böyle?

      Bizim milletle başedilmez hocam, bunlara bişi olmaz.

      Sil
  10. Faizsiz bir düzen mümkün değil mi? Mesela Erbakan'ın adil düzen ekonomik modelini okudunuz mu? Ne düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ücretsiz, kirasız bir düzen mümkün olursa faizsiz düzen de mümkün olabilir. Yoksa adına başka bir şey deyip de faizsiz düzene geçtik demek komik olur. Trampa ekonomisine dönüş 21. yüzyılda mümkün değildir.

      Sil
    2. Çatal,

      Faizi biz indirdik, avrupa bindirdi.

      TL faizi %9 iken hükümet niye gidip elin eurosuna yüzde 9.5 10 yıl faiz ödüyor?

      Bizim hükümet niye ucuz faizli TL borç almıyor da gidip daha yüksek faizden döviz borç alıyor?

      Sil
    3. "Düzen" değişecek, yeni "düzen" biz olacağız diyenlerin hepsi hocam, "düzenin" altında kaldı.

      Sil
  11. Ekonomi 101

    Kekonomi 101

    Bize plân değil, pilav lâzım Mahfi hoca

    Tamam mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her yerde pilavcılar var, arabalarla dolaşıyorlar. Afiyet olsun.

      Sil
    2. iş var, aş da var...ekonomi tıkırında :)

      Sil
  12. Hocam, bu 101 olayı nedir?
    Grinin 50 tonu gibi ekonominin de 101 tonu mu var?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her adam için, heyet-i içtimaiyede görmek ve görünmek için mertebe denilen bir penceresi vardır. O pencere kamet-i kıymetinden yüksek ise, tekebbürle tetâvül edecek. Eğer kamet-i kıymetinden aşağı ise, tevazu ile takavvüs edecek ve eğilecek, tâ o seviyede görsün ve görünsün. İnsanda büyüklüğün mikyası küçüklüktür, yani tevazudur. Küçüklüğün mizanı büyüklüktür, yani tekebbürdür."Hocam biraz eski lisan oldu ama tam sizin gibileri anlatıyor.(Tetavül uzun olmadığı halde uzun görünmeye çalışma, tıpkı temâruz gibi yani hasta olmadığı halde hasta görünmeye çalışma ve sonunda kendisini de ikna etme hâli.

      Sil
  13. Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomist olduğunu söylüyor. Ekonomist bir insanın bunları bilmemesinin imkanı yok. Demek ki bunların saçma olduğunu anlayıp kendi ekonomi anlayışına göre ekonomiyi yönetiyor. Bu güne kadar da batmadıysak doğru yoldayız demektir. Siz ne düşünüyorsunuz bilemem.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amacımız batmamaksa mesel yok ama eğer amacımız doğru dürüst yaşamaksa o zaman mesele var.

      Sil
  14. Hocam, kavramları sade tanımlarla özetleyerek durumumuzu ne güzel anlatmışsınız. Çok teşekkürler.
    Yukarıda cevaben yazdığınız "reel kesim krizi" beklentinizi biraz açabilir misiniz lütfen?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Faizleri artırmak zorunda kaldığımızda (ki mutlaka kalacağız) reel kesim ciddi sıkıntılar içine girecektir.

      Sil
  15. Hocam merhabalar seçim sonucu ne olursa olsun seçimlerden sonra dövizde yukarı yönlü sert hareketler bekliyormusunuz acaba ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seçme kalır mı bilmiyorum.

      Sil
    2. Sn.Eğilmez her yazınızı okuduğum gibi bunu da okudum.Teşekkürler net ve açık anlatımlarınız için. Reel sektör faiz olduğu kadar, kur ile de çok bağımlı..Üstteki cevabınızı (kur ile ilgili) da okudum. Ben de aynısını düşünüyorum ama, tcmb reel efektif kur endeksi hem tüfeye hem de üfeye göre 100'ün oldukça altında.! O da mı ezdirilmiş acaba?

      Sil
  16. Sizin emekli maaşınızı Recep Tayyip Erdoğan ödemiyor mu?

    Eğer Recep Tayyip Erdoğan'ı iktidardan düşürürlerse aç kalırsınız.

    Recep Tayyip Erdoğan'ı kanınızın son damlasına kadar savunmanız gerekmez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim emekli maaşımı sizin ödediğiniz vergilerden devlet ödüyor. Tayyip Beyin maaşını da aynı şekilde sizin ödediğiniz vergilerle devlet ödüyor. Tayyip Bey iktidardan düşerse maaşını alamaz, emekli maaşına kalır, gelir kaybı yaşar. Benim durumum ise değişmez.

      Sil
    2. Hocam, emekli maaşındaki çarpıklık da bu değil mi?
      Sizin emekli maaşınızı şimdiki çalışanlar ödüyorlar.
      Gerçekte ise aldığınız emekli maaşını siz çalıştığınız dönemde ödediniz,
      şimdi ise maaşınızın değerlendirilmiş kısmını size ödemesi lazım.

      Hazine Müşteşarına akıl veremem elbette de, halkımızın emekli maaşı için
      ayrılan sigorta priminin hükümetten bağımsız bir kurumda emanete alması,
      en kötüsünden devlet tahvili satın alması gerekmez miydi?

      Hesaplıyorum, sizin sigorta/emeklilik kesintileriniz ile sadece devlet tahvili alınıp,
      size 65 yaşında iade edilse, şimdikinden bir kaç kat fazla emekli geliriniz olurdu.

      Mevcut çalışanlar da, kendi emeklilikleri için birikim yapardı.

      Eminim, böyle bir sistemde bizim emeklililerimiz de başka ülkelere gezmeye gider, arabasına atlar Anadolu'yu gezer, temel ihtiyaçlarını rahat giderirdi.

      Sil
  17. Hocam, mal ticaretinden kaynaklanan cari açıkta,
    aslında ithal malların parası ödenmiş olmuyor mu?
    Parayı almadan mı mal gönderiyorlar ülkeye?
    Bir şekilde gelen malların ödemesi finanse edilmiş olmuyor mu?
    Böylece cari açık dedikleri de geçici bir açık değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır. O malların bir kısmının parası borçla ya da bazen satıcı kredisi denilen sistemle ödeniyor. Cari açık borçla, rezervlerden yiyerek karşılanır. Bir kısmı da nereden geldiği bilinmeyen paralarla (net hata ve noksan) karşılanır. Bunların hepsi geleceğe yük yükler.

      Sil
    2. Hocam, satıcı da kendi alacaklısına sigorta yaptırmıyor mu?
      O sigorta primini de mal fiyatlarına ekleyip göndermiştir.
      Aslında kredili - vadeli işlemlerde satıcı da, alıcı da riski berteraf etmemiş midir?
      Türkiyenin bile bir risk primi var. Parayı gönderen riski de prime ekliyor gönderiyor.
      Böyle bakınca cari açık büyük risk olmaktan da çıkıyor diyebilir miyiz?

      Sil
  18. Hocam merhabalar,
    Uzun dönem için merkez bankası mı (yani para politikası) daha çok etkilidir, hükumetin bakanlıklar(yani maliye politikası) ile uyguladıkları mı ?
    Günün şartlarına göre değişebilmektedir ama uzun dönemi mi önceliklendirmeliyiz kısa dönemi mi ?

    Bir merkez bankasının bağımsızlığı mı önemli, halkın öncelikleri mi ?

    Günümüzde yaşadığımız enflasyonda parasal gelişmenin etkisi ne ölçüde ?

    Yanıtlarınız ve Paylaşımlarınız için teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzun dönemde etkili politika para ve maliye politikasının işbirliğidir. Eğer bir ülke gelişmiş ülkeyse ve geçici bir krizle uğraşıyorsa o zaman kısa döneme odaklanabilir. Buna karşılık gelişme yolundaki ülkeler uzun döneme odaklanmalıdır. Merkez Bankasının bağımsızlığı halkın önceliğiyle çelişmez. Çünkü halkın önceliğidir diye popülist politikalar izlerseniz sonunda faturayı daha ağır biçimde halk öder. MB'nin bağımsızlığı halkın bu tür faturalar ödemesini önlemenin bir yoludur.
      Günümüz enflasyonu parasal genişlemeden ziyade yanlış faiz politikasının sonucudur.

      Sil
    2. Hocam bu yazının konusu nedir tam olarak? Ders kitabının bir parçası mı?

      Sil
    3. Bu yazının konusu ekonomiyi bildiğini sananlara ekonomiyi bilmediklerini anlatmaktan ibarettir.

      Sil
  19. Sayın Eğilmez, 2000 yılından önce Siyasetçiler , Halktan toplanan Vergilerin Yol , Su , Elektrik olarak Halka geri döndüğünü anlatılırlardı. Şimdi Halktan toplanan Vergilerin çok büyük bir bölümünün Yol , Su , Elektrik olarak Halka geri dönmediği , başka yerlere kanalize edildiği görülüyor. Bizlerden toplanan vergiler bilinen başka yerlere kanalize edilmeyip, Ekonomiye geri döndürülseydi, Enflasyon , Pahalılık, Gıda sıkıntısı, Konut sıkıntısı bu kadar fazla olur muydu acaba ? Bu mealde İstanbul'un en güzel yerlerinde, Çamlıca tepelerinde oturanların kimler olduğu bir araştırılırsa durum ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum, acaba yanılıyor muyum ?

    YanıtlaSil
  20. "...tüm bunlara bakarak faizi arttırmanın kesim çözüm olduğu sonucuna varılmamalıdır.! Faiz artışı, yalnızca zaman kazanamaya yarayan bir adımdır. Hemen sonrasında şemada gösterilen zincirin en başına(Yüksek Ülke Riski) gidip risklerin çözümü ve sonraki adımlar konusunda daha önce anlattıklarımızın devreye sokulması gerekir."
    (M.Eğilmez, Yapısal Reformlar ve Türkiye, 2022, Remzi Kitapevi)

    Hocam kitabınız konsantre meyve suyu gibi, tüm satırları çize çize çiziksiz satır kalmadı. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  21. Ekonomi biliminden uzak ve ütopya içerisinde yaşamayı düşünen ve bilime itirazı üstünlük nedeni görenlerin yarın gelişmeden bahsetmesi gerekir. Bilim gelişmenin anahtari ise saygı duyulması bilinmiyor ise ogrenilmesi gerekir.
    "Biliyorsan konuş âlim sansınlar, bilmiyorsan sus da adam sansınlar." /Mevlana/.
    Bunu da idrak bilimsel zeka gerektirmez. Yeterli üretimin değerini bilelim.
    Teşekkür ederim hocam saygılar iyi çalışmalar efendim

    YanıtlaSil
  22. Çocukluğumdan beri krizler hep dolar yüzünden bulamadık şu doları gitti,ihracat artmıyor turizm yetmiyor yatırımlar yetmiyor her zaman bi döviz açlığı çekiyoruz en iyi zamanımızda bile 50 60 milyar dolar cari açık veriyoruz hiç öyle demokrasi hukuk adelet falan demeyelim birbirimize döviz yok bizde olmuyor başaramıyoruz onu bulmayı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam çıkıp birisi desin ab uyum yasalarını uygulayacağız,insan hak hukuk özgürlüklerine,İstanbul sözleşmesine atıfta bulunsun,TCMB hür,özgür bağımsız diye bir açıklama yapsın,sadece bu açıklama ile o gün kur hareketine bir bakın,sonrasında tabiki icraat olmalı,bu icraatlarına sonra bak bakalım döviz akışı nasıl başlıyor.ben inanıyorumki bu kadar basit şeylerle iyileşmeye başlayacak ama iktidar sahipleri kendi çıkarlarını önde tutunca olmuyor,bu bugün için böyle ama geçmişten gelen hastalığımız malesef.

      Sil
    2. Bu kez yaşadığımız sıkıntılar dolar yüzünden değil faiz takıntısı yüzünden.

      Sil
  23. Değerli Hocam emeğinize, kaleminize sağlık. Bu ortamda devalüasyon ihtimali ya da gerekliliği/zorunluluğu konusunda görüşünüzü paylaşır mısınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizi normal düzeyine çıkarsak TL değer kazanır.

      Sil
  24. Çok eskilerde ben her nedense devlet birşey yapıyorsa, halkın zararına birşey yapmayacağına inanırdım. Şimdi bakıyorum devlet daha çok ticaret, daha büyük ekonomik aktivite yani daha çok vergi için yapmayacağı hiçbir şey yok.
    Yıllarca yabancı parası ve ucuz ithal mallarla tüketimi artırmışsınız. Tarımda üretim yapanları ucuz ithal mallarla aç bırakmış şehre göçmek zorunda bırakmışsınız, cadde mağazalarını büyük pahalı avm lere taşımışsınız, şehir içi ulaşımı kolay hastahaneleri ulaşımı zor ve pahalı büyük hastanelere taşımışsiniz. Bu düzene hizmet eden düşük ve orta teknoloji fabrikalar ihtiyacın 2-3 katı kapasiteye ulaşmış. (Benim evin 500 metre etrafında 7 tane 3 harfli market var)
    Demek istediğim devlet tarım, şehirler, hizmet sektörleri ve sanayi verimsizleşirken işine gelmiş, destek vermiş. Şimdi çark aynı hızda dönebilmesi için gerekli devlet dışı döviz girişinden yoksun kalınca sistem çatırdamaya başlamış, bulunabilen her yolla çark döndürülmeye çalışılıyor. Maliyeti kimsenin umrunda değil. Tarım arazilerini bile dolambaçlı yollarla yabancılara satıyoruz.
    Gelecekte Türkiye birileri için cennet vatan olacak fakat şimdi bu topraklarda yaşayanların çocuklarının değil!
    Üstelik bu zihniyet bu topraklarda yeni de değil, 1453 ten beri
    ekonomik uygulamalar bunlara ne kadar çok benziyor.

    YanıtlaSil
  25. Sayın Hocam,
    Kısa, öz ve bilgilendirici yazınız için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  26. Hocam merhaba. Şu andan itibaren ana akım iktisada göre bir yaklaşım uygulanmaya başlansa bağımsız bir merkez bankası faizi hemen yaklaşık %65' e mi yükseltmelidir? Ya da bu oran yavaş yavaş mı yıllık enflasyon seviyelerine çekilmelidir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır, doğrusu ilk adımda faizi % 12'ye yükseltip, enflasyondaki gidişe göre artırılabileceği izlenimini vermektir. Önemli olan bu kararlılığı göstermektir. Ne var ki bu kadro bu konuda inandırıcılığını kaybetmiş durumda.

      Sil
  27. Sevgili Hocam,
    Bir zamanlar "şirket sahipleri kasadaki parayı kendi cepleri olarak gördüğü sürece üretimde gelişme gösteremeyiz" siz mi demiştiniz? 90ların ortasında?

    YanıtlaSil
  28. Hocam, sanırım ekonomi politikası olarak heterodoks iktisat okullarının veya ekollerinin yaklaşımı da degerlendirilebilir, ancak kurumlarimizin ve ekonomi birikimimizin bu ekolleri destekleyebilecek yapıda olması gerekir; ben uygulandığı beyan edilen heterodoks iktisat politikasının hangi okulun desteklediği politika veya alt yapısını, dinamiklerini anlayamadım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Heterodoks politika, bazı okullara bağlı olanların kendilerine mal etmeye çalışmasına karşılık ana akım ya da ortodoks denilen iktisat politikalarına uygun olmayan her türlü yaklaşımı ifade eden geniş bir kavramdır.

      Sil
    2. Hetero metero hepsi hikaye.

      Malı verimli üretip satamıyorsan, parayı verimli yatırımlara koyamıyorsan, kenarda köşede artık bir tasarruf/sermaye biriktiremiyorsan, her ekolün günün sonunda hoşafı çıkıyor.

      Ortada üretim yoksa, para yoksa istediği kadar heteroyum heteroyum diye dolansın durdun.

      Bizim Kayseri'de esnaf buna Alinin külahını Veliye, Velinin külahını Ahmete takmak derler. Günün sonunda parayı bulamazsa batar, parayı bulursa da şişine şişine yaptığını bi marifetmiş gibi anlatır, anlattığı hikayeye o ekonomistler hetero diyo.

      Belki memleketin tekinde, parayı bulana kadar böyle oyala oyala tutmuştur, bunlar da mal bulmuş mağribi gibi orda burda hetero yapıldı ülkeyi kurtardı diye anlatıyorlardır.

      Biz de ticari hayatta parasız iş yaparken çok yaptık böyle. Ordan para gelir, burdan öbürünün malını çıkarın, berikine alacağı ötelettirir, gelen nakitle ordan gelenin malını öder, işi dönderirdik. Paramız oldu, kenarda birikim yaptık, o zaman bıraktık böyle işleri. Şimdi biri bana desin hayatta yapmam.

      Hükümet de parasız, pulsuz kaldık diyemio, hetero yapıyoz dio. Böyle parasız, pulsuz kalanlara da o ekonomistler iyi ki hetero yapıosunuz diyo.

      Daha basit nası anlatayım Mahfi hocam?

      Sil
  29. Dışa aleyhte bağımlı bir ekonomin üzerine en bagımsız merkez bankası gelse bile iktidarsızdır , doğu avrupa ülkelerine bakın batıdan gelen teşviklerle beslenıyorlar ve sunni olarak iyi gözükürlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bütün ekonomiler dışa bağımlıdır. Belki en fazla dışa bağımlı ekonomi ABD'dir. Buna karşılık Fed bağımsızdır ve son derecede iktidarlıdır. İngiltere Merkez Bankası, Avrupa Merkez Bankası, Yeni Zelanda Merkez Bankası bağımsız merkez bankalarının en iyi örnekleridir. Merkez Bankasının görevi kendi bastığı paranın istikrarlı olmasını yani enflasyondan ve dış değer kaybından mümkün mertebe uzak kalmasını sağlamaya çalışmaktır. Parası değer kaybetmeyen bütün ülkelerin merkez bankaları bağımsızdır ve son derece muktedirdir.

      Sil
  30. İyi ki varsın Hocam .

    YanıtlaSil
  31. Hocam yazını okuyunca şöyle düşündüm,
    evet konuyu sıfırdan yeniden anlatmak lazım haklısınız ve çok güzel bir özet olmuş.
    Acı olansa 100. yılda olmamız.

    YanıtlaSil
  32. Hocam diyelimki piyasada 5 ekmek üretiliyor ve 5 TL var, 5 ekmek uretimi sabitken para miktari 5 TLden 20 TL ye arttirilirsa 1 ekmek malum 4TL olur, Burda 20 TL olan para bu ornek icin hangisidir M2 mi? M3 mü? Yoksa merkez bankasi bilançosumu? Yani basilan para icin hangisini takip edelimki para arzindan dolayi enflasyonu tespit edelim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu M0. Çünkü sadece nakit para söz konusu.

      Sil
  33. Kaleminize sağlık hocam. Durumu gayet sade bir şekilde özetlemişsiniz.
    Bu bakış açısı ile ekonomi 2100 yılına kadar düzelmez diyebiliriz sanırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam merhaba.Yeni evim projesi ile sıfır ev almak mantıklı mı? Anladığım kadarıyla Faiz artırımında konut balonu patlayacak ama faiz artışında düşen evi yüksek faiz oranı ile almak bana maliyeti yine fazla olmaz mı?

      Sil
    2. Hocam 15:50 de yorumuma vermiş olduğunuz cevapta sanırım sözcük anlamı dogrultusuda ortodoks politika dışındaki davranış bicimlerinin heterodoks olduğunu belirtmişsiniz, benim vurgulamak istediğim ise heterodoks yaklaşımların da ciddi iktisat tartışma, birikim ve yazini ile çözüm önerilerine sahip olduğu idi . Takdir edersiniz ki birikim, tartışma süreci, yazını olmayan ana akım dışı herhangi bir yaklaşım farklı bir reaksiyon şekli olmakla beraber iktisat politikası olma niteliği tartışılır. Saygılarımla.

      Sil
    3. Bu ev projelerini incelemiş değilim, o nedenle size yanıt veremeyeceğim.

      Sil
    4. Heterodoks politikaların bir bölümü mesela sosyalist politikalar ya da Neo Keynesyen politikalar ciddi önerilere sahipler ve beğenilir ya da beğenilmez ama alternatif politikalar oluşturacak nitelikteler. Buna karşılık gelirler politikası (incomes policy) gibi ücretlerin, kiraların
      n, fiyatların dondurulmasını, sabitlenmesini öneren ya da kredilere tavan konulması gibi yaklaşımları içeren heterodoks politikalar geçici çözümler getiren ve orta uzun dönemde daha çok sorun yaratan yaklaşımlardır.

      Sil
  34. Cari açık veren ekonomiler aleyhte cari fazla veren ekonomilere bağımlıdır ve birde cari açık veripte parası rezerv statüsunde olan ekonomiler vardır bunlar istisnadaır yanı ekonomi denilem oyunun tanrılarıdır yani fizikteki virtual parçacıklar gibi bir örmek vereyim suudi arabistan ve rusya tıpkı almanya gibi cari fazlalık verirler bunlar merkez bagımlı mı değıl mi size bırakıyorum ama netıce bizden iyiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında dediğinizin tersi de geçerli. Yani cari fazla veren ekonomiler de cari açık verenlere bağımlı. Cari açık verenler ithalatı kıssalar cari fazla verenler zora düşer.

      Sil
  35. babam suudi arabistan da 90 yılarda inşaatlarda çalıştığı zaman suudların parası sağlam dıyordu bizim lira o yıllarda salanırken o yıllarda rusya da çalıştı yetsın yıllarında o zaman ruble de salanıyordu ama o yıllarda rusya kominizimden yeni çıkmış ve geçiş dönemindeydi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Suudların parasının sağlamlığı tamamen petrol sahibi olmalarına bağlı.

      Sil
  36. Mahfi hocam öncelikle merhaba yazınızı okudum. Çok sade bir dil ile mükemmel bir anlatım olmuş. Müsadenizle engin fikirlerinize bir kaç şey danışmak istiyorum. Küresel piyasalar bildiğiniz üzre resesyona doğru evrilmekte. Bu sürecin bence en büyük tetikçisi enflasyon ; insanlar enflasyon var diyerek lüks yaşamaya başladılar. Buna istinaden borçlandılar. Borçlu insan toplulukları haliyle bir süre sonra borç doygunluğuna ulaştı. Enflasyonda onlara istediğini vermedi. Ardından durgunluk dönemi yani resesyon tetiklenmeye başladığını düşünüyorum. Bunlar benim düşüncelerimdir. Şimdi sormak istediklerim şunlar. Küçük yatırımcı olarak borsa ve türevleri den çıkıp altın gümüş gibi güvenli limanlara ne zaman geçmeliyiz yada geçmeli miyiz? Resesyon da nasıl davranmalıyız? Başlangıç orta ve sonlanış dönem belirtileri nelerdir? Sizlerin görüşünü almak isterim saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Haklısınız. İnsanla enflasyonla birlikte servetlerinin değerlendiğini ve daha zengin olduklarını düşünmeye başladılar. Evleri, arabaları daha çok para eder hale gelince kendilerini zengin hissedip daha çok harcamaya ve hatta lüks harcamalara dönmeye başladılar. Buna ekonomi biliminde 'servet etkisi' diyoruz.
      Bence altın, yatırım sepetinizde daima olmalı. Özellikle kısa vadede ihtiyaç duymayacağınız paralarınızı yatırıma yönlendirirken altını mutlaka portföyünüze koymalısınız. Tabii bu benim düşüncem, siz kendi durumunuzu ve tercihlerinizi bilirsiniz, karar sizindir. Öte yandan ABD ekonomisi Fed'in akıllı politikaları sayesinde beklenenden daha iyi gidiyor gibi. Bu durumda kısa süreli bir resesyon ya da stagflasyonla sorunu atlatabilirler. Avrupa daha kötü görünüyordu ama orada da sıkıntı beklendiği kadar büyük olmayabilir. Kışın şimdilik yumuşak geçmesi Avrupa'yı ciddi bir resesyondan kurtardı. Sonrası ne olur bilinmez ama şimdilik beklenenden iyi gidiyor.

      Sil
  37. Kaydi para esasında bir nevi toplumsal sözleşme, sözleşmeyi garantörü yani devlet negatif reel faiz ve para arzı artışı yaparak sözleşmeyi ihlal ve istismar edince para artık para olmaktan çıkıyor. Bunu erken fark eden toplum kesimi elindeki parayı bunu farketmeyen kesime verip karşılığında somut şeyler alarak zenginleşiyor. Herkes farkettiğinde ise para sobada yakacak olarak kullanılıyor. Bizimkilerin epistemolojik kopuşunun sonucu da o olacak maalesef.

    YanıtlaSil
  38. Hocam selam reel kesim krizi daha önce yaşamış bir ülke mevcut mu ? Bugüne kadar Mevduatta kalıp fonlayanlar hep para kaybetti,fonlananların para kaybetmesi çok uzak mı sizce?
    Borsamızda uzun süredir yatırım yapıyorum parada kazandım fakat en iyi şirketlerde bile bulunsak bi yerden hava kaçarsa büyük bir yıkım olacağından korkuyorum.Ve faizin patladığı,dovizin patladığı,borsanın çöktüğü,ve kronik olarak %30larda enflasyonun olduğu ortamda biz gençler ne yapacağız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Genellikle krizler finans kesimiyle başlar gibi görünse de bu krizlerin ardında reel kesimin aldığı kredileri geri ödeyememesi gibi nedenler vardır. Çoğu kriz finansal kriz diye adlandırılır ama gerçekte arkasında reel kesim vardır. Borsada veya herhangi bir başka alanda yapılan yatırımlarda her zaman tavsiyemiz değerlerin çok yükseldiği ve iyi para kazanıldığı zamanlarda kar realizasyonu yapmaktır. Bu, ortaya çıkabilecek zararları en aza indirmenin en bilinen yoludur. Ne yazık ki bizde kripto para veya borsa yatırımcılarının çoğu kazandıkça kazanmaya sonsuza kadar devam edeceklerini düşünürler ve kar realizasyonu yapmayarak hep daha çok kazanmayı hedeflerler. Bu da bazen ciddi zararlarla karşılaşmalarına neden olur.

      Sil
  39. Hocam saygılar
    Sizi takip ediyorum uzun zamandır ama hiç yazmamıştım ticaretle uğraşıyorum
    bilişim şirketim var
    Türkiyedeyiz ama her şeyi dolarla alıyorum TL fatura ediyorum daha önceki kiri de akıllı davrandık düşmedik dolar borcuna
    Sorcağım soruya vereceğiniz cevabı da ileride hiçbir yargıda bulunmayacağım
    Haziranda seçim var ben marta Nisan gibi doların 23 TL olacağını düşünüyorum
    Şu anda bankalar kredi vermiyor ama kredi almanın da çok mantıklı olduğunu düşünüyorum

    Sizin düşüncenizi almak isterim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru bir tespit. Enflasyon bir süre düşecek. Ama seçim nedeniyle bol keseden öyle harcamalar yapılıyor ki seçim sonrası ister istemez bunların faturası topluma yansıyacak ve faiz politikası bu şekilde yanlış olmaya devam ederse enflasyon yine yükselecek. Tahminler bu yılsonunda enflasyonun % 30'lar dolayında olacağı yönünde. benim tahminim daha yüksek (% 40 - 50 arası bir yerde olacağımız şeklinde.) % 30 olacağını düşünelim. Bu durumda bir yılın ortalaması kabaca % 45 dolayında olacak demektir. Buna göre % 30 - 35 dolayında bir faizle kredi almak son derecede akıllıca bir seçim olur diye düşünüyorum. Enflasyon eğer daha da yükselirse (ki bu son derecede mümkün görünüyor) böyle bir kredi çok akıllıca olur.

      Sil
  40. Hocam örneğin enflasyon kadar faizin aslında faiz olmadığı paranın değer kaybının tazmini olduğunu yani reel getiri sağlanmadığı sürece faizin nass içerisinde problem olmadığını söylüyor bazı bilim adamları. Bu durumda sayin cb acaba faiz nass ilişkisini yanlış anlamis olabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilim adamlarının söylediği doğru. Faiz enflasyona eşitse bu enflasyonun tazmini demektir. Bana sorarsanız faizin enflasyondan birkaç puan yukarıda olması lazım ki tasarruf sahibi tasarrufunu başkasına kullandırmayı kabul etsin. Ne yazık ki bizde bilim uzun zamandır bir yol gösterici olarak kabul edilmiyor. Hatta bilimle ilgisi olmayan bir kesim bilimle alay etmeyi marifet sanıyorlar.

      Sil
    2. Hocam, yazı için teşekkürler. "Faiz, enflasyonun tazmini" dediniz. Şimdi faiz, enflasyondan düşük. Bu durumda, enflasyonu ne ile tazmin ediyoruz?

      Sil
  41. mb mesela gelecek için mesela %5 bir enflasyonu hedef belirleyip ona halkı zorlayamaz m herkes 5 zam yapsın diye , sonra faizi de 6ya düşürür mesela herkes kazanmış olur? niçin geçmiş endeksli bakıyor yada beklenen enflasyona göre hedefliyor? üstelik beklenen enflasyonu da kendi anketiyle ölçüyor bu ankette piyasayı yansıtmıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçmişten gelen % 85'lik kaybı nasıl karşılayacaksınız?

      Sil
  42. reel faizin geçmiş enflasyona göre olmasının sebebi zamların geçmişin devamı niteliğinde olması mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Reel faiz gelecekte beklenen enflasyona göre hesaplanır. Bugün ne olduğunu hesaplamak için bir yıl önceki faizi ve bugünkü enflasyonu alıp bakarız.

      Sil
  43. Hocam ekonomiden önce bence ilk önce bilimin önemin kavramamız lazım diye düşünüyorum siz bu konuda ne düşünüyorsunuz

    YanıtlaSil
  44. Görünen şu ki, seçim sonrası çatışma olmadan iktidar değişebilirse.... faizlerin olması gereken seviyelere yükseltilmesi, ekonomi olması gereken anlayışla yönetilmesi, yurtdışından düşük faizli kredi aranması ve kamuda gerçek tasarruf modeline geçilmesi, ekonomi yönetimi değişimi gibi adımlar gelecektir. Peki, bunun gibi atılacak adımlar ve özellikle fazilerin yükseltilmesi dolar, altın, borsa, emlak piyasalarını nasıl etkiler? Yani düzgün işleyişe dönülmesi ile hemen etkisini gösterir mi yoksa yavaş yavaş mı olur? Bütün bunlar olurken bedel ödemeye devam edilir mi? Diğer konu, mevcut düzen devam ederse bu anlayışla, kur baskılama ile, enflasyon ile, borç alarak, nereye kadar gider? Çıkmaza girince faiz politikası inadı kırılır mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizi enflasyon düzeyine yükseltmek gerekmez. Onu yaparsanız sanayi elinizde kalır. % 12'ye yükseltip enflasyon düşene kadar devam edileceği havasını vermek yeterlidir. Faizi artırmaya başladığınızda kur düşer, borsa geriler, kârlar düşer. İyilerin yanında kötüler de olur. Faizi düşürmeden bu yapılsaydı olay bu aşamaya gelmezdi.

      Sil
    2. Bence faizi düşürmeniz ya da yükseltmeniz kısa vade de sadece gsmh dan kimin daha fazla pay alacağını değiştiriyor. Faizi düşürüyorsunuz ucuz para ile tüketim patlıyor, fakat bu ucuz para MB den çıksa bile aslında toplumdaki başka birilerinin bugüne veya geleceğe ait gelir veya servetlerinin başkasına transfer edilmesinden başka bir şey değil. Faizi yükseltiyorsunuz kimse ellindeki birikimi kaybetme korkusuna kapılmadığı için tüketime yüklenmiyor, para dışı alanlara park etmeye çalışmadığı için balonlar oluşmuyor, geleceğe daha fazla imkan bırakmaya çalışıyor, o zaman da tüketim uzun vade planlarıyla yapıldığı için ılımlı kalıyor. Birilerinin eline korkunç büyüklükte başkalarının parası geçemiyor.
      Bir ekonomi verimli değil ise bu iki yolldan da varacağı yer aynı, düşük faiz, yüksek tüketim ile daha kısa sürede varır o kadar!
      Kaldı ki bizim gibi başkasının birikimleri veya eldeki varlıkların başkasına teslim edilerek karşılığında alınan parayla çevrilecek şekilde dizayn edilmemiş ekonomilerde bile kapitalist sistemin toplumun çok büyük kesmini soyduğu, gelirsiz veya servetsiz bırakması sonucu nasıl tıkandığı ortada. Onlar daha dengeli , verimli teknojik üretime sahipken sürekli para basarak buraya kadar zor geldi, her an parasal sistemin çöküş riski gündemdeyken biz hastalıklı bir ekonomi oluşturup aynı hataların daha büyüğünü yaparak nereye varacağımızı sanıyoruz.

      Sil
  45. Hocam hepimizin malumu 2002 yılındaki fedin parasal genişleme ve düşük faiz politikası neticesinde bütün ülkeler daha önceden hiç olmadığı kadar büyüdü bunu gdp grafiklerinden de çok net görebiliyoruz. Hangi ulkeye baksak 2002 den sonra grafik diklesiyor. (Tabiki zamanlama itibariyle akpnin ilk yılı olmasindan dolayi bu buyume akp iktidara geldiği icin oldu algısı olustu) Ancak 2020 yılında, fed 2002 nin kat be kat fazlası parasal genislemeye gitmesine rağmen ulkelerin gdp lerinde bir ilerleme gorulmuyor. Bunun sizce nedeni nedir? Basılan bu kadar para nereye gitti ki ne gelismekte olan ne de gelismis ulkelerde bu grafik oynamadi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Milattan 2000 yılına kadar dünya GSYH'si 44 trilyon dolara gelmişti. Bugün 95 trilyon dolar. Bunun önemli nedenlerinden birisi bu kadar para basılması.

      Sil
  46. Mahfi hocam saygılar. Bir fırsat oluşturursanız, Terörle mücadelenin Türk ekonomisine maliyetini konu edinen bir makalenizi de okumak isteriz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık ki bu konuda elde yeterince veri yok. Çoğu yayınlanmıyor, gizli. O nedenle bu konuda sağlıklı bir şeyler yazmak pek mümkün dedğil.

      Sil
  47. Mahfi hocam
    Dünya da ve Türkiye de para nasıl basılıyor. Bu işin bir kuralı, denklemi vardır.
    1971 den sonra doların karşılığı altın, tüm paraların karşılığı dolar prensibi uygulanıyor.
    Bu konu hakkında detaylı ve anlaşılır bir makale hazırlar mısınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doların altın karşılığı 1971'de kaldırıldı. O tarihten beri hiçbir paranın karşılığı yok. Genellikle merkez bankaları reel büyümeye denk gelecek şekilde para razını artırıyorlar ki enflasyon olmasın. Ama bunun bir kuralı yok.

      Sil
  48. Mahfi hocam merhabalar 2 sene önce yatırım amaçlı bir gayrimenkul satın aldım türk lirası bazında ×10 dolar bazında ×2 yaptı şimdi satıp tamamı ile altın almayı düşünüyorum sizce bu konut piyasası böyle gidebilirmi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konular tamamen kişisel duruma ve tercihe göre değişir. O nedenle ben yatırım tavsiyesi vermiyorum.

      Sil
  49. Bu sistemin sürdürülebilir olmadığını aslında hükümet de biliyor ve tum hesaplar seçime kadar idare etsin üzerine yapılıyor. Eğer seçim kaybedilirse gelen hükümet için beceremediler imaji verilecek. Kazanırlarsa ne yapacakları konusunda tahmininiz var mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kim kazanırsa kazansın ülkenin kaybedeceği kesin.

      Sil
    2. Ali Babacan 6 ayda çözerim diyor hocam?

      Sil
    3. Babacan aday olursam hem kazanır hem düzeltirim diyor.
      O da ikinci ekonomistmiş.

      Sil
  50. “Seçim de oyu merkez bankası mı verecek?”
    İşte bu anlayış , seçilenlerin 2 den fazla seçilmesi nedeni ile seçmenden sürekli beklenti içinde olan
    sistemin sorunudur.
    Bu durum ülkenin terazisini bozar.
    Faiz olması gerekenin altına inince finansal anlayış bozulur.
    Sigortacı pert olan aracı ödemez.Aklı kendi verin ”mahkemeye gidin”
    Nasıl olsa yargıda yasal faiz yıllık 9.
    Ticareti bozar, ahlakı bozar , en nihayetinde ekonomi bozulur.
    Ama para su gibidir. Su yolunu bulur.

    YanıtlaSil
  51. geçmiş enflasyon %15ken mesela geleceğe yönelik %5lik bir enflasyon hedefi verip geleceğe merkez bankası faizi %6ya indirse mesela bu sefer olur mu? enflasyon hedeflemelerinde enflasyonu hep yavaş yavaş indiriyorlar sebebi geçmişe endeksleme mi? mesela naci ağbal için enf ancak 2023te %5e ulaşılabilir diyordu 2021 için 9 hedefliyordu niçin kademe kademe iniş hedefliyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir merkez bankasının geleceğe ilişkin hedef verdiğinde inandırıcı olabilmesi ve dolayısıyla beklentileri değiştirebilmesi o merkez bankasının geçmişte ne yaptığıyla ilgilidir. Geçmişte yaptıkları yanlış olan bir merkez bankasının verdiği hedef inandırıcı olmaz.

      Sil
  52. Mahfi hocam bu sistemde ülkenin büyümesi için sermayenin güçlenmesi gerekir ki bunun için mevcut kaynakların verimli kullanılarak sermayenin güçlenmesi gerekiyor, sonrasında da gelişmek için yatırımların gelişmesi gerekir diye bir çıkarım yapabiliriz herhalde?
    Türkiye özelinde düşünürsek ülkemizdeki kaynakları doğru verimli kullanmamız gerekiyor ki bizde tarım, hayvancılık, turizm ve insan gücü halihazırda bulunan kaynaklar yalnız doğru kullanılmayan kaynaklar. Bunları doğru ve verimli kullanarak başta sermayenin büyümesi gerekiyorki hükumet ve bağımsız olması gereken merkez bankasının bu doğrultuda hamleler yapması gerekiyor. Bu süreçte eğitim ile iş gücü daha kalifiye hale getirilerek yatırımların gelişimleri sağlanmalı diye düşünüyorum da benim düşünmemden ziyade bizleri yönetmekten vazgeçip bizlerin düşüncelerine göre ülkede karar almayı bilmesi gereken hükümetlerin bunu düşünmesi gerekir herhalde..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet tabii ama hükümetler çoğu kez kendilerini düşünmekten ülkeyi düşünmeye vakit bulamıyor.

      Sil
  53. Hocam selamlar. 1 tl, 1 euro
    1 tl 1 dolar diyebilir miyim? Birim olarak 1 yani. Bunu neden soruyorum ben süt alıyorum dün zam gelmiş 22 lira olmuş , fransa da bir marketin sitesinde 1 litre aynı süt 1.35 euro, onlardan 16 kat daha fazlaya alıyorum diyorum. Sonuçta 22 birim 1.35 birim. Doğru bir mantık mı?

    Yoksa 22 tl 1 euro, fransada 1.35 euro, sevinmelimiyim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru karşılaştırma için Türkiye'de ortalama gelir 9 bin dolar / yıl yani 750 Dolar / Ay. Bu aylık 14.100 TL eder. Bununla 750 şişe süt alınır. Fransa'da ortalama gelir 38 bin dolar. Kabaca 35 bin euro. Aylığı 2.932 euro. Bununla 2.172 şişe süt alınır. Buna göre Fransa, Türkiye'ye göre (2.172 / 750 =) 2,9 kat daha zengin diyebiliriz. Tabii bu kıyaslama tek ürünle yapılmaz.

      Sil
  54. demek istediğim abd mesela yavaş yavaş faizi %5e çıkartmak yerine %2e çıkartıp gelecekte%1 enflasyon hedefi niye vermiyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten % 2'ye çıkardı ama enflasyon o zaman düşmedi.

      Sil
  55. Hocam Merhaba elinize sağlık çok güzel bir yazı, Faiz ile enflasyon arasında ufak bir dengesizlik yok mu? Enflasyon geçmiş 1 yılın göstergesi iken faiz ile gelecek 1 yıl baz alınarak yatırım yapılmıyor mu? Bu durumda MB faizi belirlerken önümüzdeki yıl enflasyon tahminine göre faizi belirlemesi daha mantıklı değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. MB'nin enflasyon hedefi % 5. 20 yıldır hedef değişmedi. Hiç kimse inanmıyor artık.

      Sil
  56. Hocam öncelikle saygılar 🙏 işinizin ve uzmanlığınızın bu olmadığını işin felsefesinin başka bir alan olduğunun farkındayım ama bu alanı dolduran hiç kimse yok ülkemizde.

    Konumuz şu; bu ülkede ücret faiz rant ve kârın geliri paylaşması konusunda rant her zaman bir kaç adım öne çıkıyor ve bir şekilde vergilendirilemiyor. Bu sebeple halkımızın genel psikolojisi; çalışarak üreterek icad ederek, imâl ederek, tedavi ederek, tamir ederek ya da hizmet ortaya koyarak zenginleşmekten,para kazanmaktan ziyade, BORÇLA, KREDİYLE bir ev alıp, hisse senedi, yada kripto para alıp ya da araba alıp bir iki yıl bekletip 3 5 katına satmak bu yolla zenginleşip, para kazanmak.

    Böyle olunca da her çalışan mesai saatlerinde borsaları ev fiyatlarını araba fiyatlarını takip eder oldu. Bu işin ekonomi boyutu desek tam oturmuyor, sosyoloji desek evet konu sosyolojik ama başka boyutlarıda var. Vergi desek tek başına karşılamıyor ama işin bir de vergi boyutu olduğu ortada.

    Ülkemizde rantın vergi dışı tutulması ve enflâsyon dönemlerinde tam ve ciddi bir koruma sağlamaya başlaması, insanları doğrudan üretime ve ticarete dönük yatırım yapmaktan alıkoyuyor aksine fabrika açmaktansa aynı sermaye ile konut alıp kiraya vermek daha kârlı hale geliyor. Bu üretimi ve istihdamı arttırmayıp, aksine azaltıyor. Konut piyasasında talebi şişirip hem konut fiyatlarını hem de konut kiralarını yükselterek çalışan ve üreten kesimin üzerindeki ekonomik yükü daha da arttırıyor.
    Bir türlü üretim ekonomisine geçemememizin sebebinin naçizane bu olduğunu düşünüyorum. Üretim ve imalât kârlı ve en az vergilendirilen sektör olabilirse eğer ve rant mutlaka ama mutlaka vergilendirilip sermayenin doğrudan üretime yönlendirilmesi sağlanabilirse o zaman sosyolojik olarak zenginleşmenin yolunun çalışıp üretmek olduğu kanıksanacak ve toplum rant peşinde koşmaktan ziyade üretim ve girişim peşinde koşacaktır diye düşünüyorum. Hele ki bu süreçte ihraca dönük sektörlerle ithal edilen ara ve nihai malın ülke içerisinde üretimine dönük tam korumacı olmasa da kollayıcı bir teşvik politikası geliştiripebilirse, tam istihdama çok daha yakınsarız gibi duruyor. Kisa dönemde yani belki 3 4 yılda da sonuçları görülmeye başlayacak siyasi açıdan da cazip hale gelebilecek bir fikirdir. Bizler, yeni nesil; siz her ne kadar kabul etmek istemeseniz de torpiller ve siyasi referanslar yüzünden hakettiğimiz koltuklarda oturamıyor sorunlara çözüm sunamıyoruz. Sunduğumuz çözümler de etiketimiz yüzünden ciddiye alınmıyor. Lütfen sesimizi duyurun hocam. Saygılar

    YanıtlaSil
  57. Fakirleşen kısma göre yanlış olan şey Zenginleşen kısma göre doğru oluyor ve ülkeleri daima zenginler yönettiği için sonuç doğru yönetim oluyor ki ülkeyi 20 yıldır yöneten 2008 de 1 .15 TL=1 dolarda 18.8OTL=1 dolara çıkaran 2023-2008=15 yılda 18.80/1.15=16.3 16.3/15=1.08 yani her sene TL dolar 1 TL pahalılaşdı buna rağmen bu yönetim hala ülkeyi yönetmek istiyor ve ilginç ki Türkiyede 40% ev sahibi değil ve Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar, tüketicilerin yüzde 95’inin 'aç ve yoksul' olduğunu açıkladı bunların üstüne sosyal medyada twitter,facebook vb fakirleşmeden kurtulmak ve herkesin konut sahibi olması için için devlet yardımlarından bahsedin bakın neler oluyor bir gurup size öyle bir saldırıyorki yapayalnız kalıyorsunuz ve düşünüyorsunuz kimse benimle değil demekki Türkiyede hiç fakir yok herkesin evi var o zaman ben bir daha bu konuları açmayayım.

    YanıtlaSil
  58. Gelişmiş ülke olmak refah içinde yaşamak için tek bir yol vardır ARGE ülkenin topyekün argeye destek vermesi ile olur desteklenen zengin firmaların argeci elemanları sadece firmanın ürününü geliştirmeye çalışırlar yani bir ürünün üzerinde inovasyonlar yaparlar ki bunun ülkeye hiç bir faydası olmaz önemli olan fakir iktidara yakın olmayan araştırmacılarında desteklenmesidir Türkiye ancak bu şekilde gelişmiş refah ülkesi olur bu yazıya benzer yazıları çeşitli örneklerle çeşitli ortamlarda defalarca yazdım ülkemizin ekonomik sistemi zenginlerin zenginleşmesi fakirleri çalıştırması şeklindedir
    16 ocak 2023 borsa istanbul tüm 5735 değerindedir USD 18.79 dir bist tüm endeks değeri 305.21 USD dir bist tüm firmalarının toplam değeri 288 milyar 71 milyon USD değerindedir yani Türkiyedeki borsada işlem gören tüm firmalar
    Herkesin bildiği Apple firması piyasa değeri 16 ocak 2023 günü 2,14 trilyon USD yani 2140 milyar USD yani
    2140/288=7.43 defa borsa istanbuldan değerlidir Apple firmasını iki ABD li fakir araştırmacı evlerinde kurmuşdur ve bu fakir araştırmacılar işin başındayken o zamanki ABD piyasasının zengin firmalarının çoğunun argecileri kendi ürünlerinin geliştirilmesi için arge yapdıkları için atılım yapamamış batmış ve küçülmüşlerdir örneğin o zamanların en değerli bilgisayar firması IBM in şu anki piyasa değeri 131,90 milyar USD dir (USD=ABD doları)
    Eğer bu düşünceyi Türkiyede yaşayan fakir insanlar anlıyabilirse Türkiye gelişmiş ülke olabilir.

    YanıtlaSil
  59. Merhabalar ülkemizde ne yazık ki politikacılar bu temel kavramlara çok yanlış gözle bakıyorlar.insanlar mevduata gitmesin ticaret yapsın diye mevduat faizlerini düşük tutuyoar oysaki ortadoks politikalar uyguluyup mevduatı düşürmek yerine kâr i arttirabilirler ellerinde magic var zannedip biz hu işi tek kelimeyle hallederiz diyip faizi düşüyorlar Allah sonumuzu hayretsin

    YanıtlaSil
  60. Sayın Hocam; tam anlamıyla, anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az, deyimine oturan bir makale. Ama bunlara mehteran bölüğünün KÖS ü bile az desek yeridir. Beyninize, kaleminize sağlık. İyi ki varsınız.

    YanıtlaSil
  61. Hocam, diğer üretim faktörlerinin getirisi caiz de sermayenin ki neden haram?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çünkü üretim gerçekleşemezse veya gerçekleştiğinde eğer girişimci zarar ederse; emekçi ücretini alın teri kurumadan zaten almış olmalıdır, toprak ya da doğal kaynaklar sahibi kiralığını geri alabilir, ancak sermaye sahibi sermayesi tükendiği halde sadece verdiğini değil faizini ve zamanla ödeme geciktikçe daha da fazlasını almak için dolaylı olarak girişimciye yüklenir ve üretim yerine sömürü gerçekleşir.
      "Menfaat celbeden borç fasiddir" Mecelle.

      Sil
  62. Baştan başlamak iyidir hocam, temel kavramları bilmeden ilerlemek ileride sıkıntılara yol açabiliyor.

    YanıtlaSil
  63. demek istediğim abd mesela yavaş yavaş faizi %5e çıkartmak yerine %2e çıkartıp gelecekte%1 enflasyon hedefi niye vermiyor? - yani enflasyonun inmesini beklemeyemez miydi? göstergeler düştüğünü göstermesini beklemesi mi gerekti? zorla %1e düşürüp enflasyonu %2 faiz verse daha az bedel ödemez miydi?

    YanıtlaSil
  64. Merhabalar Hocam, kaleminize sağlık,
    Senelerdir sizi takip ediyorum, hatta hocanızın "cevher olan yerde ağaç mı biter?" sözünü de aynaya baktıkça anıyorum :)
    Yazınızı okuyunca aklıma bir soru takıldı, bilginize danışmak istedim.

    Mevcut durumda ücretli bir çalışan olarak ben kendimi nasıl zarardan koruyabilirim? Ücretlerimiz enflasyon oranında artmıyor, kredi çekip ev/araba almak da herkesin ulaşabileceği bir yer değil. Haliyle tren kaçıyor ve büyük bir kesim geride kalıyor gibi. Bireysel olarak alabileceğimiz önlemler var mı acaba?
    Teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  65. Ekonomiyi yeni kavrayan bir öğrenci olarak sormak istediğim var. Son cümlenizde bahsettiğiniz "enflasyon düşse de pahalılık devam eder" dediğiniz durumdan nasıl kaçınılabilir. Enflasyon düşmesine rağmen enflasyon kaynaklı fiyat artışlarını satıcıların düşürmeye yeltenmesi için ne gereklidir? çünkü satıcı kârından kolay vazgeçmeyecektir ayrıca satıcının kendi tükettiği ürünlerin fiyatları da aynı kalacağı için acaba düşüşü başlatacak bir tetikleyici mi lazımdır belki bir çeşit devlet eli gibi?

    YanıtlaSil
  66. Iyi günler hocam şayet Fed başkanı bei cümle sarf etmişti bu mealen maliyet enf!lasyonu var etkileyemedigimizden enflasyonu dusuremiyoruz. Bu cümle ne kadar doğru talep ve arzenflasyonu cercevesinde sonuçta MB para değerini belirleniyor mu buda dış alımı daha az odeyerek alma imkanı sağlaması bir süre sonra sonuçta dolar her yerde kullanılan bir tam oonvertible para sadece talep enflasyonunu mu etkileyebilir arz enflasyonunu hiç etkisi olmaz mı para politikasının?

    YanıtlaSil
  67. Selamlar hocam elinize kaleminize sağlık.2023 yılında ülkemizde enflasyon düşecek söylemleri gerçeği yansıtmıyor.Çünkü mevcut hükümetin Faiz politilası , USD yi frenlemesi, seçim zamanı bol keseden para dağıtması, ayrıca bana göre en büyük etken olacak dış ekonomik etkenler enflasyonun pik yapmadığını kanıtlayacaktır.Bence 2023 sonu ve 2024 ilk çeğreği pik yapacak.Daha sonra düşüşe geçecek.İyi çalışmalar.

    YanıtlaSil
  68. Teşekkür ederiz yazılarınız için

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi