Enkaz

Türkiye’de, her iktidar değişiminde, iktidara gelenlerim enkaz (çöküntü, yıkıntı) devraldığını söylemesi adetten olmuştur. Bu kısmen doğru bir söylemdir. Türk siyasetçisi, iktidar süresini uzatabilmek için eldeki imkânları har vurup harman savurarak, elde olmayan imkânları da borçlanıp popülist harcamalara başvurarak oylarını korumaya çalışır. Bunları yaparken de ekonomiyi enkaza döndürür. Şimdiye kadar hemen hep böyle oldu. Bu kez durum iki açıdan geçmiştekilerden daha farklı: İlk olarak bu kez ekonomik enkaz bütün öncekilerden çok daha ağır, ikinci olarak bu kez ortada ekonomik enkaza ek olarak sosyal ve siyasal bir enkaz da var. Bu enkaz, şimdiye kadar enkaz sandıklarımızın aslında pek de enkaz olmadığını gösteriyor. Deprem, enkazı iyice büyüttü ama deprem olmasaydı da ciddi bir enkaz olacaktı karşımızda.

Önce sosyal ve siyasal yaşamdaki enkazı özetleyelim. Elimizde hukukla ilgili hemen hemen hiçbir şey kalmamış durumda. Hukuk, büyük ağırlıkla ‘iktidar ne isterse o olur’ yaklaşımıyla yürür hale geldi. Eğitim, tam anlamıyla bir facianın içine gömülmüş görünüyor. İlkokuldan üniversiteye kadar son derecede düşük kalitede bir eğitim söz konusu. Üniversite sayısını artırıp girişi kolaylaştırmanın sonucu olarak üniversite bitirip de ne okuduğunu bilmeyen binlerce insan yetiştirdik. Özgürlükler kısıtlı, basın özgürlüğü, bilim özgürlüğü, gösteri özgürlüğü yitirilmiş durumda. Demokrasinin özünü oluşturan güçler ayrılığı hiçbir şekilde çalışmıyor hatta tam tersine güçler birliğine dönüşmüş görünüyor. Toplum, hemen her alanda uzlaşma zeminini kaybetmiş durumda, her tartışma ya kavgayla ya hakaretle sonuçlanıyor. İsraf, yolsuzluk artık hesaplanamayacak boyutlara yükselmiş bulunuyor. Türkiye, dış politikada dünyadan tamamen soyutlanmış duruyor. Rusya ve Körfez ülkeleriyle çıkar ilişkilerine dayalı bir sözde dostluk dışında dostumuz yok. Yöneticilerinin anayasaya uymamakla iftihar ettiği bir ülkede iyi niyetli bir azınlığın dışında yasalara uyan kalmadı. Türkiye, uluslararası endekslerde bütün alanlarda geriye gidiyor.

Gelelim enkazın ekonomik boyutuna. Bu yılın bütçe açığının 659 milyar lira ile rekor kıracağı tahmin ediliyordu. Depremin kabaca 100 milyar dolarlık direkt maliyeti olacağını ve bu maliyetin üç yıla yayılacağını düşünürsek bu yıla 30 milyar dolar (bugünkü kurla 600 milyar lira) düşer. Buna, vaat edilen ödemeler, seçim harcamaları, kur korumalı mevduatın getireceği büyük yükler ve kamu borçlanması artışı dolayısıyla faiz ödemelerinde ortaya çıkacak artış da eklenirse kabaca 900 milyar lira ek harcama geleceğini tahmin edebiliriz. Gelir tarafında hiçbir düşüş olmasa bile bütçe açığı 1,5 trilyon liraya çıkacak gibi görünüyor.

Bütçe açığının böylesine artacağı bir ortamda, faizin de enflasyona göre düşük tutulmaya devam edilmesi halinde baz etkisiyle düşmeye başlamış olan enflasyonun yeniden artışa geçmesi ve yılı yüzde 50 dolayında tamamlaması hiç şaşırtıcı olmayacak (gerçekte tahmin ettiğim enflasyon, açıklananın çok üzerinde olsa da burada resmi verileri kullanıyorum.)  

Deprem nedeniyle ortaya çıkan inşaat faaliyetinin ve yüksek enflasyonun yarattığı paradan kaçış ve talep artışının büyümeyi yüzde 3,5’lar düzeyinde tutmasını bekliyorum. Büyümedeki düşüş, önümüzdeki aylarda cari açıktaki hızlı artışı frenleyecek gibi durmakla birlikte cari açığın yüzde 5 - 5,5’dan aşağıya düşmesi pek mümkün görünmüyor.

Ülkenin risk primi, aşırı riskli olarak kabul edilen 300 baz puanın neredeyse iki katına yakın. Bu puan bizi dünyanın en riskli birkaç ülkesinden birisi konumuna getiriyor. Bu yüksek risk primi dış borçlanma faizlerini dolar bazında yüzde 10 ve üzeri düzeye taşıdığı için bu maliyetle dış borçlanma yapılması daha büyük sorunlar yaratacağa benziyor.   

Bunlar buzdağının görünen kısmı. Görünmeyen kısım ancak seçimden sonra eğer iktidar el değiştirirse ortaya çıkacak ve emin olun bu saydıklarımdan daha az olmayacak.

Siyasal iktidar, çeşitli hamlelerle bu feci enkazı seçime kadar gizlemeyi başardı. Pek çok kişi durumun iyi olduğunu sanıyor. Eğer iktidar el değiştirirse yeni gelenler bu feci tabloyu devralacak. Ve eğer bu durumu halka anlatmayı başaramazlarsa enkazı onların yarattığı sanılacak. Eğer iktidar değişmezse, tarihimizde ilk kez bir siyasal iktidar kendi kendisine büyük bir enkaz devretmiş olacak.

Yorumlar

  1. Hocam elinize emeğinize sağlık. Muhalefet tarafının vaatleri de sadece popülist söylemler, bütün vaatler enflasyonu artırıcak şeyler bütçe bukadar kötü durumdayken enflasyon alıp başını gitmişken bazı şeyleri değiştirmeden bu vaatleri nasıl yerine getireceklerini söylemiyorlar. Sizce eğer iktidar değişirse muhalefet ekonomiyi rayına oturtmak için öncelikli olarak en başta ne yapması gerekir ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Aslında muhalefetin ayrıntılı bir planı var. Özellikle Deva Partisinin. Kendi web sitelerinde yayınladılar bunları. Hiç zaman geçirmeden liyakatli kadroları işbaşına getirerek faizi yavaşça artırmaları ve derhal yapısal reformlara başlamaları gerekiyor. Ekonominin ayağa kaldırılması için bence IMF ile yeni bir program yapılıp maddi destek alınması gerekiyor.

      Sil
    2. Hocam her zamanki gibi gerçekleri tüm çıplaklığıyla ortaya koyan bir yazı olmuş, kaleminize sağlık. Çizdiğiniz tablodan muhalefet partileri bu konuları halka daha net aktarmazlarsa 14 Mayısta iktidar değişse bile çok da uzun olmayan bir vadede tekrar seçime gideceğimiz sonucunu çıkarabilir miyiz?

      Sil
    3. Bu ulkede 18 yasini gecen her vatandasa 10 000$ verecegini(670 milyar $ ) soyleyen politikacilar bile var..Tralay lom..tratra lay lom

      Sil
    4. Once Hitler ve ekibi gitmeli.. sonrasında adalet ve eğitimle ülke 5yılda büyük gelişme gösterir. her sorun çözülür adalet olduktan sonra...

      Sil
    5. Hocam,
      Sn Bilge Yılmaz'ı dinledim, ayağı yere basan, ne söylediğini bilen bir insan. Neyi nasıl yapacağını da biliyor.
      Ama kazın bir de öbür ayağı var. Sn Bilge Yılmaz'ın söylediği en ufak bir hamle bile en az 2 veya 3 bakanlığın ortak platformda harekete geçmesini zorunlu tutuyor.
      Sn Kılıçdaroğlu'nu dinlediğimde de gördüğüm şu ki, tüm bakanlıklar farklı siyasi klikler arasında pay edilmiş.

      Tüm bu insanların Sn Bilge Yılmaz ın istediği istikamette gitmelerinin imkanı bulunmuyor.

      Bir de ekonominin patronu Sn Ali Babacan olacak. Sn Bilge Yılmaz'ın yapacaklarının yarısından fazlası da Sn Babacan'ın düşünceleri ile taban tabana zıt.

      Şenlikli günler bizi bekliyor.

      Seçimleri kazanan kim olursa olsun size de epey yazı konusu çıkacak :)

      Sil
    6. Hocam elinize emeğinize sağlık. Anlayıp da anlatamadığım birçok bir çok konuyu basit, sade ve net olarak bir kaç cümle ile anlatıvermişsiniz. 1975 mezunu İnş. Müh. olarak hala çalışan ve Müh.ler çalıştıran biri olarak eğitimle ilgili yazdığınız cümleleri ayakta alkışlıyorum. Piyasada yetkili imza sahibi olan genç meslektaşlarımın bilgi düzeyleri ve sorumluluk anlayışlarına karşı hayret ve dehşet içerisindeyim.

      Sil
    7. Çözüm faiz artırıp imf e borçlanmak mı ?? Bu kadar ekonomi bilgisiyle geçmişte defalarca denenmiş ve başarı göremediğimiz bu eski yönteme mi döneceğiz ?

      Sil
    8. Sevgili Adsız 08:21, IMF'nin hangi başarısızlığını gördünüz Türkiye'de? Mesela son programı 2002 - 2008 arasındaydı ve AKP iktidarının başarılı tek dönemi o dönemdi. Siyasetçinin kendi başarısızlığını ve popülizmini IMF'ye yıkma faaliyetine inanmayın. Defalarca başarısız oldu dediğiniz yöntem her defasında başarılı olmuş ama siyasetçi bu yolu terk edip tekrar popülizme dönünce tekrar batmıştır. Siyasetçinin becerisi ise sizleri bile kendisinin değil IMF'nin başarısız olduğuna ikna edebilmesidir.

      Sil
    9. Elinize sağlık.. Hocam İMF!nin girmesi zaten yok olmak üzere olan alt ve orta tabakanın iyice bitmesine ve yoksullaşmaya neden olmaz mı? Ayrıca alt ve orta tabakanın (ki orta diye bir şey kalmadı aslında) desteklenmesi ekonominin canlı kalması ve gelir adaletsizliğinde bir nebze de olsa düzelmesi sonucunu doğurmaz mı? Saygılar.

      Sil
    10. Sayın Mahfi bey, IMF sadece 2002 2008 arasi mi vardı? 1990-2002 arasi Imf yok muydu? O yıllar neden kriz içinde geçti?

      Sil
    11. Türkiye ile IMF programı 1985'de bitti. 1994'de Tansu çiller başbakanlığında krize girilince IMF tekrar yardıma çağrıldı. IMF geldi ve Türkiye 1 yılda krizden çıktı. Sonra yine gitti. 1999 sonunda geldi ama dedikleri yapılmadığı için 2001 krizi çıktı. IMF yeni bir program yaptı ve Türkiye krizden çıktı. AKP'nin başarılı olduğu tek dönem IMF ile programın devam ettirildiği ve yenilendiği 2003 - 2008 dönemidir. Özetle söyleyeceğim şudur: IMF geldiği için kriz olmuyor, kriz olduğu için IMF geliyor. Siyasetçilerin kendilerini temize çıkarmak için suçu IMF üzerine atmasını ciddiye almayın.

      Sil
    12. Sayın hocam;
      Sizden şu sorunun cevabını rica edecem.Bildiğiniz gibi mevcut iktidar şimdiye kadar para kazanılmayan işler yaptı.Nedir bu
      Altyapı işleri
      Yollar,köprüler.petrol arama,savunma sanayi,güvenlik doğalgaz bulmak için araştırmalar... gibi yatırımları yaptı.Bu dönemde dünyada pandemi ,Ukrayna savaşı oldu ,Lojiktik yapılar bozuldu.

      İnsan insana ilişkisi olmadı.sonra büyük bir enflasyon oldu.Bundan sonra Bu yapılanların semeresini almaya başladığımızda Türkiye kalkınmasına, refahına
      Sizin kaleminizden nasıl bir fayda sağlar.Bununla ilgili beni aydınlatırmısınız.Bu iktidarın yanlış mı doğrumu yaptığını merak ediyorum.

      Sil
    13. Bir iktisatçının sorması gereken ilk soru: 'Maliyeti nedir' sorusudur. Eğer maliyete aldırmazsanız yani zararı göze almışsanız her şeyi yapabilirsiniz. Araba da yaparsınız, uçak da, uçak gemisi de. Ama bunlar ekonomik olmayabilir. O zaman paraları, imkanları çar çur etmiş olursunuz. Araba yapacağım diye tarımı öldürmüşseniz bunun maliyeti çok ağır olur. Hem tarımsal ürünleri dışarıdan ithal etmeye başlarsınız hem de yaptığınız arabanın satışından zarar edersiniz.
      Şu ana kadar yapılanlara baktığımızda eğitimden hukuka, demokrasiden kadın haklarına kadar hiçbir alanda ileri gidemediğimiz görülüyor. Kalkınmanın göstergeleri bunlardır. Ekonomi büyüyebilir, üretiminiz artıyor olabilir ama toplumsal kaliteniz değişmiyorsa büyürsünüz ama kalkınamazsınız.

      Sil
    14. Övünç Tezer9 Mayıs 2023 18:54

      Bugünkü (9.5.2023) T24 haberine göre Çin ekonomisi Nisan ayında 90 milyar USD fazla vermiş durumda. TÜİK'e göre ise bizler Mart ayında 8+ milyar USD açık vermişiz. Ülke ekonomisini kıyaslamalı incelemek adına faydalı bir gösterge.

      Sil
    15. Sayın Hocam, IMF’nin krizde olan ülkeye yardım ettiği doğru fakat neoliberal politikaları dayatarak adı reçeteyi her daim yoksul halka(şu an ülkemizde büyük çoğunluk) yüklemesi hakkında düşüncelerinizi öğrenebilir miyim? Umarım sorumu hadsizlik olarak görmezsiniz. Dünya Bankası ve IMF’nin yapısal uyum politikaları ile Neo-Liberalizm dayatması hakkındaki fikrinizi merak ediyorum.

      Sil
  2. Hocam dün Kılıçdaroğlu memurlara asgari ücretin 2.5 katı maaş vereceğini (ki bu da yaklaşık 21 bin civarı yapar) duyurdu. Sizin hep bahsetmiş olduğunuz beklenti tuzağının kimse farkında değil anladığım kadarıyla. Bir memur olarak ben de isterim tabi ki ama şu ekonomik tabloda böyle bir şey mümkün mü sizce?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Memura verilen zaten memurdan çalınan paralar. Halkta para olmazsa ekonomi nasıl dönecek. 21 bin bugün 1.000 dolar yapıyor.

      Sil
    2. Verilen vaatlerin bir kısmı için hemen gerçekleştireceklerini söylüyorlar, bir kısmı içinse zaman vermiyorlar. Zaman verilmeyen vaatleri ancak tüm planları yolunda gider, ülke ekonomik ve sosyolojik olarak sıkıntıları atıp normalleştiğinde gerçekleştirmek üzere veriyorlardır.
      Türk halkı siyaseten popülizm narkozuna kapılmış durumda, ve tercihini buna göre belirliyor. 1993 yılında Tansu Çiller göreve geldiğinde "bana beşyüz gün verin, hepinizin cebine iki anahtar koyacağım (Ev ve otomobil anahtarı)" diye vaatte bulunmuştu. Ancak ülkemizde popülizm ve siyasi söylemler hiç bugünkü kadar uçmamıştı. Malum, bir gün Cudi'de petrol, ertesi gün Kayseri'de altın madeni buluyoruz.

      Sil
    3. 21 bin eline aldığında 500 dolar belki de çok daha azı yapacak. Sanırım yazıyı okumadan yorum yaptın.

      Sil
    4. Sağ iktidarlar bizlere öğrenilmiş çaresizlik sendromunu ezberletti. Emekçi sınıf bile kendisine verilen sosyal ve ekonomik menfaat için hemen kaynak nerde, enflasyon ne olcak sorusunu soruyor. Yıllardır gerçek enflasyon ile açıklanan arasındaki farkı düşündüğünüzde verilen rakamlar az bile. Kaldı ki ekonomik kalkınma işçinin memurun sırtından yapılamaz. Sizlerin aklına ilk önce kamu kaynaklarının kimlerden sağlandığı, vergi adaleti ve yolsuzluklar gelmeli. Aksi durumda hakkın bizatihi sahibi nasıl verilecek, kaynak nerde diye sorarsa kimse bırakınız ilave menfaat vermeyi, gerçek olmayan enflasyon yoluyla sizi fakirliğe mahkum eder. Sonuçta birileri kalkınır ancak bu siz değil sermaye, kayıt dışı para kazananlar olur. Bu durum son tüik istatistiklerinde dahi çok açık.

      Sil
  3. O zaman bu da şu demek oluyor ülke minumum 3-4 sene toparlanamayacak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En liyakatli kadrolarla, en akılcıl adımlarla bile 3-4 sene bile iyimser bir tahmin.

      Sil
    2. Mahfi hocanın önceki yazılardan birinde yoruma verdiği cevaptaki gibi "Bu noktaya 20 yılda gelindi öyle 2 senede bu durumdan çıkış yok."

      Sil
  4. Mahfi hocam günaydın. Önceki yazılarınızda da belirttiğiniz üzere oldukça hoyrat bir vaatler silsilesi süreci yaşadık muhalefet tarafında. Kazanmaları durumunda bu enkazı devraldıklarında bu vaatlerden vazgeçmek zorunda kalacakları bir ekonomi tablosu değil mi bu ısrarla anlattıklarınız? Yok yine de bir şekilde tabloyu daha da ağırlaştırmayı göze alarak verilen yüksek maliyetli vaatleri gerçekleştirme yoluna giderse yeni iktidar, bunun faturası bizi bir erken seçime bile götürebilecek kadar ağır ve acı çıkabilir mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tablo giderek ağırlaşıyor.

      Sil
    2. Hocam enkaz honusunda unutmayalım ki Türkiye,Doğu Roma yani Bizansın devamı Osmanlının devamıdır.

      Sil
  5. Hocam bu bir enkazdan ziyade moloz yığını.

    YanıtlaSil
  6. "Yapmak" için akıl, bilgi, eğitim, plânlama yeteneği gibi olumlu özellikler gerekirken "yıkmak" için kaba güç ve vicdansızlık yeterlidir. Bu nedenle siyasal islâm, girdiği ülkede yıkım ekibi olarak çalışır. Bu konuda gerçekten de ellerine su dökebilecek bir ideoloji henüz dünyaya gelmedi. Ülkemizde 80 yılda yapılmış ne varsa 20 küsur yılda yerle bir ettiler, şimdi enkazın üzerinde oturup sağa sola bakınarak ne yapacaklarını düşünüyorlar. Bu iktidar devam ettiği sürece aynen şimdi olduğu gibi bakınıp duracaklar zira ülkede artık yıkacak bir şey kalmadı, onlarda ise herhangi olumlu bir şey inşa etme kapasitesi de niyeti de yok. Yıkım sırasında ortaya saçılan hurdalardan kazanılabilecek her türlü geliri elde ettiklerinden artık para da kazanamıyorlar, şimdi daha önce elde edilmiş gelirleri bölüşme derdine düşmüş vaziyetteler. Yani kısacası, klâsik bir "siyasal islâm" hikayesi daha sonuna gelmiş vaziyette.

    Not: Ülkemizde son 20 yılda yaşananların islâmla ilgisi bulunmadığını iddia edecek arkadaşlara bir soru: Allah'tan talimat aldığını, Allah'ın tartışılmaz emirlerini (Nass) uyguladığını açıkça söyleyen bir iktidarın uygulamalarının islâmla ilgisi yoksa neyle ilgisi olduğunu açıklayabilirseniz çok sevineceğim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İslam'la derdin nedir ? İnancın varmı? Varsa nedir ? İslam akp nin değil!!!

      Sil
    2. Bu kadar güzel bir özet olmaz. Mahfi hocam kadar mükemmel değerlendirme.

      Sil
    3. Not kısmına cevap:
      İslamı kendi siyasal amaçları için kullanması ile ilgisi var. Ben de zaten bu yüzden artık malum partiye oy vermiyorum.

      Sil
    4. İslamla alakalı değil. Çünkü İslam faizin yüzde 9 u ya da 8 i helaldir demiyor. Faizin kendisini yasaklıyor. Bunlar ise 0 yerine kendi planları dahilinde istedikleri seviyelere getirdiler. Sonra topu Allah'a atıyorlar. Buna olsa olsa dini siyasete alet etmek denir.

      Sil
    5. Adsız 16:56 ve 20:10,

      Cevaplarınız için teşekkürler ama "siyasal islâm" zaten islâmı siyasete alet eden ideoloji'nin adıdır. Yani uygulanan politikaların temeli; islâmi kurallara göre şekillendirilmiş uygulamaları Allah'ın emri adı altında inançlı halk kesimlerine bir şekilde pazarlamak ve bu şekilde siyasal destek sağlamaktır. (ör: ülkeyi yöneten kişinin Allah'ın halifesi adı altında Allah'ın emirlerini yer yüzünde uygulayan tek yetkili kabul edilmesi, islâmi kurallara yani şeriata uygun yönetilmeyen ülkenin darülharp kabul edilmesi ve yağmalanmasının hak görülmesi, beytülmal'e, yani halifenin kontrolündeki bir havuza zekat adı altında ödeme yapılarak vergiden kaçınılması, düşman görülen kesimlerin malına mülküne ganimet adı altında çökülmesi......). Bu uygulamaların hepsinin farklı isimler altında ülkemizde uygulandığını özellikle son 7-8 yıldır hep beraber izlemiyor muyuz?...

      Sil
    6. Sadece bankalara uygulanan faiz düşürüldü, faiz düşüşüyle döviz fırlamasın diye dövizi daha yüksek faizle borçlandık. Şimdi nass uygulanmış mı oluyor? Faizleri daha düşük olan ABD müslümanlığa bizden daha yakın demek ki. İktidarın İslamla bir alakası yok, ilk emri, fakir çalmasını bilmediği için fakirdir, ikinci emri, demokrasi bir araçtır diyen, Allah'ı para, peygamberi o parayı getirenlerin yazdığı münafıklık ve şirk dinidir.

      Sil
  7. Yazılarınız için çok teşekkürler. Sayenizde çok şey öğreniyoruz

    YanıtlaSil
  8. Emeğinize sağlık Sn. Müsteşarım. İktidar değişiminde enkaz toparlanmasının 5 senelik dönemin en az yarısında ana gündem olacağını göz önünde bulundurursak, IMF ve Dünya Bankası ile yoğun işbirliğinin şart olduğunu düşünmek işten bile değil...

    YanıtlaSil
  9. EYT' nin getirdiği yükte cabası.

    YanıtlaSil
  10. Mahdut Koçtohlusuzoğlugil5 Mayıs 2023 09:39

    Normal şartlarda ülkeyi bu hale getiren hükümetin seçime bile girecek yüzü olmaması lazım lakin bizde hala birinci parti. Yani sorun görünenden ve tahmin edilenden çok çok daha fazlası...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 👏👏👏

      Sil
    2. Çok doğru söylüyorsunuz ama bu durumun farkında olmayan milyonlarcasi var malesef

      Sil
    3. Fakir yaratiliyor bilerek hükümete tapsin isteniyor vatandaş hükümete komple mahkum olsun isteniyor böylece daha iyi yönetirim derdinde AKP

      Sil
  11. Hocam bankamatikten çekilen paranın yeni basılmış gıcır gıcır olması para basıldığı anlamına gelmez diye biliyorum. Çünkü para basmak ile banknot basmak aynı şey değildir. Yani banknot basmak para basmak olmadığı için enflasyonu körüklemez. Peki enflasyon; paranın alım gücünü düşürüp alışverişte kullanılan toplam para miktarını ve nakit ihtiyacını artırdığı için banknot basımıza sebep olur diyebilir miyiz?

    YanıtlaSil
  12. Hocam her yıl ovp nin yayinlanmasiyla başlayan bütçe süreci sonunda kanun hazırlanıyor. Bu kanun sadece merkezi yönetimi mi kapsıyor yoksa aynı zamanda sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareleri de kapsıyor mu?

    YanıtlaSil
  13. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  14. hiç kimse, böyle bir enkazın müsebbibini sormuyor tek söz etmiyor da asıl sorgulanması gerekeni bir tarafa bırakıyor görmezden gelerek muhalefet aleyhinde yazabiliyor..olacak iş değil.

    YanıtlaSil
  15. Hocam hazine ve Maliye bakanlığı üç aylık borçlanma stratejisini yayınlıyor. Burada yer alan tarihlerde ihale yoluyla tahvil ihraç ediyor. Bu borçlanma merkezi yönetim tarafından mı yapılmış oluyor?

    YanıtlaSil
  16. Hocam kendi kendilerine enkaz devretmiyorlar aslında kendilerine sonsuz bir saltanat yaratmak için bir kumar oynuyorlar. İnsanları sefilleştirip daha sonrasında istedikleri ortadoğu zihniyeti ile saltanatlarını güvence altına almaya çalışıyorlar. Bu seçimi kazanamasalar bile bir dahaki seçimde bunu devam ettirme düşüncesi yoluna gidiyorlar. Ancak dediğiniz gibi insanlara mevcut durumu açıkça her yolu ile anlatmaları gerekir gelecek iktidarın aksi taktirde kısa bir reklam arası olur ancak bu sistem...

    YanıtlaSil
  17. Kaderi değişemeyen ülke. Dünyanın en güzel doğasında yaşayıp ne tarım, ne hayvancılık ne de turizmde başarı elde edememek çok üzücü.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu ülkenin seçimden sonra kim gelirse gelsin bir Saniye dahi boş vakti yoktur öncelikle liyakatli kadroların işbaşında olması gerekir ivedilikle yapısal reformların özellikle hukuk devletinin kurulması elzemdir.

      Sil
  18. Hocam Enflasyon için faizi yavaşça değil de hızlıca yükselterek Enflasyonu yenmek mümkün diyenler de var. Siz buna katılır mısınız? Çünkü yvaş giden hiçbir şey Türkiyede başarılı olamıyor maalesef..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğrusu odur aslında ama bunu yaparsanız çok fazla şirket batar.

      Sil
    2. Yavaş hareket edilirse söz konusu şirketler batmaktan kurtulur mu yoksa sadece batmaları mı geciktirilmiş olu?

      Sil
    3. Batacak olan yine batar, ortalık yıllardır sürünen zombi şirketlerle dolu. Batarlar, bir altı ay ortadan kaybolur, sonra yine piyasaya çıkar bir yıl ufaktan gider, sonra ellerinde çeklerle yine vadeli mal kovalarlar.

      Sil
    4. Faizi hızla arttırınca neden çok fazla şirket batar hocam, anlatabilir misiniz? Saygılar.

      Sil
    5. % 10 faizli devlet tahvilleri bankalara zorla satıldı. Faizler % 30 olursa bu tahviller çöp mertebesine düşer ve bankalar buradan zarar yazar, bu zararı kurtarıp en azından likiditeyi toparlamak için verdikleri kredileri geri çağırırlar o zaman da şirketler zora girer.

      Sil
  19. Sayın Eğilmez,her iki durumda da sıkıntılı günlerin yaşanacağını çok net açıklamışsınız.Ekonomideki bu sıkıntıların "dış mihraklar" için çok elverişli olması ,bu durumdan kendileri için yarar sağlamaları ,onlar açısından son derece anlaşılır.Elbette yönetime gelecekler,bu tehlikelerin de farkındadır.Çok sık ve gereksiz yerlerde kullanılarak anlamı boşaltılan "beka" kavramı bu kez burada önemli.İçerde halka yeterince anlatmak ne kadar önemliyse ,dış politikada da atılacak adımlar oldukça önemli olacaktır.https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1169277 Ord.Prof. Sad IRMAK ın Atatürk'ün Dış Politika İlkeleri yazısında belirttiği önemli uyarıları ilgililer umarım dikkate alırlar.Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  20. Hocam çok güzel yazı olmuş teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  21. Yine çok güzel bir yazı olmuş. En önemlisi de insanların hala iyi olduğunu sandığını belirttiğiniz kısım bence. Umarım farkında olanlar çoğunluğu oluşturuyordur ve yine umarım yeni hükümet vadettiği gibi liyakata uygun atamalar yapıp eğitim hukuk ekonomi gibi çökmüş yapıları zamana yayarak çözme adımları atar. Elimizdeki mülteci, kira ve barınma, eğitimin kalitesizliği, rezervlerin erimesi, kkm, zenginin daha çok zenginleşip orta kesimin bitmesi, kur ve faiz sorunu vb gibi sayılamayacak kadar çok sorunumuz varken bunların bir anda çözülmesi mümkün değildir. Her ne kadar seçimden sonra etkilerini daha net görecek duruma gelecek olsak da umut her zaman tek çaremizdir. Yeter ki doğruya yönelik adımlar atılsın.

    YanıtlaSil
  22. Barış Öztürk5 Mayıs 2023 09:55

    Hocam "Ve eğer bu durumu halka anlatmayı başaramazlarsa enkazı onların yarattığı sanılacak" durumu, 2024te yerel seçimlerle birlikte erken seçime sebebiyet verir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet erken seçime sebebiyet verir,durumu anlamayı başaramayan seçmenler enkazı muhalefetin yarattığını sanıp tekrar Akp iktidarını seçerler.

      Sil
    2. Akp bu seçimde gitmeye gönüllü zaten,2024 de tekrar iktidar olmamaları için bir sebep yok.

      Sil
  23. Memura, isciye verilecek parayla ki aclik sinirinin altindaki rakam hala, toparlanmasin bu memleket! Yolsuzluklar, horsizliklar bitsin! O yeter! Insanlar 60 70 senelik ömürlerinde bi rahat yasamasin mi?

    YanıtlaSil
  24. Mahfi bey bunlar daha iyi günlerimiz iktidar-muhalefet bu kafayla giderse daha beterini görürüz eminim göreceğiz de ben siyasilerin seçim kazanmak için yalan söylemesinden bıktım kendi adıma iktidarda kazansa muhalefette kazansa verdikleri sözlerin arkasında dursunlar. Resmî secim sonuçları açıklandığı gün herkesin bir kıvırma süreci başlayacak ama öyleydi de böyleydi de iktidar değişirse (liyakatli kadrolar iş başına gelecek ya temmuz enflasyonunu merak ediyorum. %2.5 çikan tüik enflasyonu %5 cikacakmi)

    YanıtlaSil
  25. Hocam, elinize sağlık. Bilge hoca IMF ye çok sıcak bakmıyor. Onların yapacağı planı yapacak liyakatli kadromuz hazır, artık vatandaş kemer sıkmayacak, azdan az çoktan çok gidecek diyor. Ben millet ittifakının ekonomide şampiyonlar ligi olarak adlandırdığı kadroya güveniyorum. Umut dünyası ne yaparsın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. IMF'ye sıcak bakmama fikirleri popülist söylemden başka birşey değil. Ekonomik enkazın toparlanmaya başlaması için öncelikle uzun vadeli ve düşük maliyetli dövize ihtiyaç var. Bunu en ancak IMF ile elde edebilirler. IMF bu kaynağı sağlamak için kendilerinin onaylayacağı ve denetleyebileceği bir ekonomik program ister.

      Sil
    2. Adsız 11:47 Söylediklerinize kısmen katılıyorum şöyleki; seçimlerden sonra muhalefet göreve başladığı takdirde bu enkazı toparlayabilmek için hem iç kaynağa hem de dış kaynağa (dövize) aynı anda ihtiyacı olacak. (sadece birisini bulması yeterli olmaz.) Özellikle dış kaynağın (dövizin); dediğiniz gibi ucuz (daha düşük faizli) ve tatmin edici bir miktarda düzenli olarak sağlanması ülkenin lehine olur. Ülkemizin iç kaynakları; hükümet kanadındaki israfın önlenmesi ve tasarrufun sağlanması ile edinilecektir. Piyasalarda ve diğer alanlarda (hukuk, dış politika vs.) "güven" sağlanırsa kendi iç yatırımcılarımız ve ülke dışındaki yabancı (dış) yatırımcılar ülkemize doğrudan yabancı sermaye akımında bulunacaklardır. Ama bu "güven" unsurunun kazanılması ve dünyada bulunan bol paranın TR'ye gelmesi bir miktar zaman alacaktır. Dediğiniz gibi İMF konusu bugüne kadar ülkemizde hep popülist söylemlerle "öcü" gibi gösterildi; fakat İMF programlarının genel olarak ayağı yere basan, kontrollü, planlı programlar oldukları çok açıktı. Tülay hanımın dediği gibi; muhalefetin hazırladığı "ortak mutabakat metni" asgari müşterek zemininde tüm partilerin onayı ile bütçe ve takvim içerecek şekilde çok kapsamlı bir şekilde hazırlanmış. Söz konusu eylem planlarını okuduğumda ve muhalefet liderlerini ayrı ayrı dinlediğimde şu kanaate vardım: Şu anda TR'de bulunan kaliteli insan kaynağı (kadrosu) , teknik bilgi ve plan/programlar İMF'den daha aşağı bir seviyede değil. (20 yıl önce durum böyle değildi. Şu anda gerek insan kaynağı (kadro) gerekse tecrübe ve teknik bilgi kısmında onlardan daha geride değiliz. Ayrıca şu anda Dünya'daki toplam para, 20 yıl önceki paranın yaklaşık on katı büyüklüğünde.) O yüzden Tülay hanım'ın söylediklerine katılıyorum. Yani muhalefetin popülist konuşmadığını ve ülkemizdeki sorunların hızla çözüleceğini düşünüyorum. Eğer bu kapsamlı hazırlıklar seçimden önce yapılmasaydı hiç bir umudum olmazdı..

      Sil
  26. Ülkemizin bu şekilde uçurum kenarında olmasına aldırmayan garip bir şekilde hiç bir şeyi umursamayan, bilmek, anlamak, çalışmak, yapmak, üretmek istemeyen, nerden gelirse gelsin de gelsin beklentisi içinde, beleşçi, torpilci, köşe dönmeci, garip bir şekilde dinle ilgili hiç bir şey bilmediği halde dinci, tarikatçı, şeriatçı, kendisine benzemediğini farklı olduğunu algıladığı için bilim, sanat, kültür ve öğrenme ile ilgili her şeye ve herkese düşman garip bir çoğunluk sayesinde. Enkaz toplumsal olarak dönüşüm için yapısal bir reform gerektiriyor. Ülke liderliğinin bir fiil ahlaken yaptıkları ile örnek olduğu etik davranmayana hiç bir şekilde göz yumulmadığının hissettirilmesi, liyakatin, bilmenin, bilimin değer gördüğü bir uygulamaya ülke olarak acil geçilmesi gerekiyor. Yozlaşmaya son verilmeli yoksa enkaz kalkmayacak ve büyüyecek!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En güzel ve gerçekçi yorum bu..tebrikler

      Sil
  27. Hocam merhabala, üçlü açmazdan esinlenerek durum üçlü çıkmaz ( ekonomik, siyasi, sosyal)gibi görünüyor ilk bakışta.Bahsettiginiz üzere ciddi, hukuk oncelikli hareket eden iktidar, bilim ve akıl merkezli icraat ve mevcut durumun halka neden-sonuç ilişkisini kurabilmelerini sağlayacak sekilde izahı ;sanırım üçlü çıkmaza üçlü anahtar da bu formül. Yansımalar ilk iki anahtarın yeni bir iktidar olduğunda gerçekleşme olasılığını gosteriyor, ancak son maddenin ne kadar yapılabileceği konusunda toplumun sosyal dinamikleri nedeniyle problemler olabileceğini düşünüyorum. Başarı, biraz da algı yanilsamalarindan uzak kalabilme kabiliyetine veya bu kabiyetin kazanilmasina ya da bu kabiliyetin kazandirilabilmesine bagli gibi. Saygılarımla

    YanıtlaSil
  28. Mahfi bey,
    Bu saydıklarınızın ışığında 50% enflasyon beklenmesi saflığın dışinda bir şey olsa gerek.
    Ekonomist değilim ama 100%'ün cok üzerinde bir enflasyon olması kaçınılmaz sanırım.
    Millet enflasyondan kendini korumak için ne yapacağını şaşırmış durumda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazıda değindiğim gibi TÜİK verilerini esas alıyorum.

      Sil
  29. Bu enkazı tekrar iktidara devretsek, bu sefer de bizden öncekiler enkaz devretti derler herhalde.

    YanıtlaSil
  30. Hocam elinize sağlık. Artık ampül ü değiştirme vakti geldi. Led ampül takıcağız. Başka çaresi yok karanlıklarda ortaya çıksın

    YanıtlaSil
  31. Hocam ilk paragraf da yer alan '' Şimdiye kadar hemen hep böyle oldu'' cümlesi hemen hemen şeklinde olacaktı galiba bildirmek istedim.

    YanıtlaSil
  32. Kaleminize sağlık hocam. ``PATRON ÇILDIRDI`` sanırım cuk oturur ülkemizin ve siyasetçilerin durumuna, insan uzulme den duramiyor. Gariban halkım kendini bir süper lider çıkıp hem dünyaya hem içeriye meydan okuyacak, ülke refaha kavuşacak sanıyor. Siyasiler ise popülist söylemlerden öte hiç bir vaat, izahat veremiyor. Bu 600 milletvekili ve 1 başkandan artık sıkıldık( iktidarı muhalefeti ile ). Sanırım dükkana kilit vuracağız bu gidişle, çocuklarımız arkamızdan beddualar ile anacak gibi görünüyor. B.O.P zaten üzerimizde oynanıyor, bu ekonomik batisin sonu öyle para faizi ile ödenmeyecek Nil den Fırat a önce Kürdistan sonra BUYUK İSRAİL kurulacak, bizde kendimizi avutacagiz. Utanıyorum kaderimde böyle yönetici ve toplum ile yaşam olduğundan.

    YanıtlaSil
  33. Sade yalın bir anlatım. Emeklerinize sağlık hocam.

    YanıtlaSil
  34. Hocam
    küreselde birçok emtianın(değerli metal hariç) pandemi öncesi fiyatlara geldiği görülüyor.
    Fakat ülkedeki fiyatlamada henüz bir indirim gözlenmemekte.
    Bu durumun sebebini karşılaşabileceğimiz sonuçları hakkında bir öngörünüz mevcutmudur ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Neler yapılacağına bağlı ama şu ana kadar verilen sözlere bakarsak çok zor.

      Sil
  35. Mahfi Bey merhaba, yukarıda bir arkadaşa verdiğiniz cevapta muhalefetin özellikle DEVA'nın ayrıntılı bir planı olduğunu söylemişsiniz. Bu planı okuduğumda çok mantıklı geliyor ama dünyanın günümüz ekonomik durumunda, muhalefetin ekonomi planını gerçekleştirebilmek ne kadar gerçekçi sizce?

    YanıtlaSil
  36. Hocam ülkenin yarısı duygusal olarak ülkeyle bağlarını koparmış durumda. 20 yıldır o kadar çok hakarete, aşağılanmaya engellemeye maruz kaldılar ki, ülkeden gidebilen gitti, gidemeyenler de çocuklarımızı nasıl gönderebiliriz derdine düştü. Bu durum çok uzun bir süre devam ettiği için üstüne üstlük muhtemelen en az bir beş yıl daha devam edeceği göründüğü için ülke olarak beraber üretme paylaşma, ulus olma duygusu maalesef yok oldu. Sanırım bundan sonra da iyi eğitim almayı zar zor başarabilen ülkeyi terk edecek. Diğer vasat kesim ise kendilerine akan vergilerle ortalama bir hayat sürecek. Tahminim Türkiye Azerbaycan benzeri bir ülkeye dönüşecek. Tabi Azerbaycan gibi doğal kaynaklar olmadığı için Fakir bir Azerbaycan olacak.

    YanıtlaSil
  37. Mahfi hocam, yüksek risk primi dış yatırımcıların ve fonların ülkeden kaçmasına sebep olur bu çok normal çünkü para güvenli limanı sever, riskli bir ülkeye kimse parasını yatırmak istemez.

    Fakat yüksek risk primi dış borçlanma faizlerini neden yükseltir?
    Yani dış fonlar şöyle mi düşünüyor: Bu ülke riskli, güvenilmez, ne olacağı belli değil, biz bu adamlara para verelim ama yüksek faiz ile verelim. Ana parayı bile geri ödeyebileceğinin garantisi olmayan riskli bir ülkeden yüksek faiz istemek anlamsız değil mi?

    YanıtlaSil
  38. "Eğer iktidar değişmezse, tarihimizde ilk kez bir siyasal iktidar kendi kendisine büyük bir enkaz devretmiş olacak" harika bir tespit kıymetli hocam. Emeklerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  39. Hocam zincirleme hacım endeksini nominal gsyh dan reel gsyh ya ulaşma yöntemi olarak tanımlamak doğru olur mu? Zincirleme hacım endeksi yönteminden önce nominal gsyh dan reel gsyh ya ulaşma yöntemi neydi?

    YanıtlaSil
  40. Makro ekonomik göstergeler (bütçe açığının milli gelire oranı, kamu borç yükü vb.) sizin çizmiş olduğunuz tablo ile örtüşmüyor. Resmi verilere mi güvenmiyorsunuz yoksa bugün soldan mı kalktınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bütçe açığı ve kamu borç yükünün GSYH'ye oranı düşük. Burada bir marj var. Deprem harcamalarının tamamının bütçeden karşılanması üzerine bir öngörüde bulunmuşsunuz. Öncelikle deprem hasarının tamamının giderilme sürecini neden 3 yılla sınırladınız? Böyle bir uygulama olmaz. İlk yıl yüksek olur diğer yıllar düşer ve tüm hasarın giderilme süreci 3 yılı aşar ve tamamı kamu tarafından karşılanmaz (yabancı devletler, yerli ve yabancı yardım kuruluşları devreye girer). Cari açık alarm zilleri çaldıracak kadar yüksek değil. CDS'in yüksek olmasının reel bir sebebi yok. Tamamen ortodoks politikalardan farklı bir yol izlenmesi nedeniyle yüksek. Bu politikalardan dönülürse veya politikaların işe yaradığı görülürse düşer.

      Sil
    2. Depremde evleri yikilanlara yapilacak evler 3 yil icersinde bitirilmeli bu insanlar bir an önce konutlara yerlestirilmeli, eger sizin söylediginiz gibi deprem hasari daha uzun sürelere yayilirsa bu insanlar cok daha uzun bir süre cadirlarda yasayacak demektir.

      Sil
  41. Karadeniz'de doğalgazla, Togg'la, drone'la, Rusya'dan veresiye doğalgazla ekonominin yürümediği bir gün anlaşılacak.

    YanıtlaSil
  42. Merhaba hocam, siz yıllardan beri "bu böyle gitmez, ekonomi çok kötü yönetiliyor" dediniz. Biz de dedik ki "bunlar çok şanslı, ekonomi kör topal devam eder. Bunlar da iktidarını devam ettirir. Boşuna heveslenmeyelim." Tabii biz yarı cahiller değil siz haklı çıktınız. Ekonomi resmen göçtü (yine de aziz milletimiz! sayesinde iktidarlarını devam ettirme şansları epey var). Şimdi muhalefet kazanırsa acı çeke çeke (belki şans bu sefer onlara da güler) düzelme ihtimalimiz var. İktidar devam ederse yukarıda bahsettiğiniz adımlar atılmayacak. Bu durumda Arjantin gibi olmamıza ne kadar; Venezuela gibi olmamıza ne kadar var? Çöküş ne zaman?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. An itibarıyla çökmüş durumdayız ama henüz algılayamadık.

      Sil
  43. Maalesef muhalefet oy almak için kaynaksız vaatlerde bulunuyor iktidar olurlarsa vâdettiklerini yerine getirmek için durumu daha da kötüleştirecekler birde gelecek yıl yine seçim var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dırumu beklenti tuzağı başlıklı yazımda ele almıştım.

      Sil
  44. Hocam;
    1- Sağlam bir ekonomi kadrosu, Tüik ve Merkez Bankasına üst düzey liyakatli atamalar
    2- Kaçaklarin tek tek yakalanarak ülkelerine gönderilmesi, Geçici sığınmacılarin hukuki şekilde ülkelerine dönüşünün sağlanması, vatandaşlık verilenlerden usulsüzlük yapılanların iptal edilmesi
    3- Tarim'da tamamen ülkemizin ihtiyaçlarını sağlayacak şekilde üretim yapılacak duruma gelmek, çiftçiyi desteklemek başta olmak üzere sırasıyla doğru adımlar bir bütün halinde birbirini tamamlayıcı şekilde atılsa 2 sene içinde kur,enflasyon,gida-giyim-konut-arac fiyatları, ev kiraları tamamen normale döner mi yoksa daha uzun bir süreye mi ihtiyaç var

    YanıtlaSil
  45. Hocam bir çökemedik gitti. Herkesin ağzında çöktük çöküyoruz çökücez. Dolar 8 den 18e fırladı bu kadar yazılıp çizilen şeyler olmadı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oysa tam anlamıyla çökmüş durumdayız ama bunu algılamanız biraz daha zaman alacak.

      Sil
    2. dolar 8 den 18 e fırladı varlıklı halkın parası döviz-altın-emlak-arabada hepsinin fiyatı artınca sevindiler zaten varlıklı kesim hergün dolar artsın TL ucuzlasın diye dua ediyor gariban ise yiyecek fiyatına bakıyor en ucuz yiyeceği yiyor amaç beslenmek değil mide açlığı bastırsın yiyecek fiyatları yavaş yavaş yükseldi iktidar gariban isyan etmesin diye gıda fiyatlarına baskı yapdı sonra maaşları arttırıp pahalılığı hissettirmemeye devam etdi şimdide hergün değişik havuçlar uzatıyor siha-mmu-hürjet-doğalgaz-togg-nükleer-altın-teknofest-vd.vd. sanki bunlar garibanın karnını doyuracak bunların hepsi dolar artsın diye dua edenlerin servetlerini korumak için garibanın canından başka koruyacak bir şeyi yokki halbuki en büyük sorun barınma sorunu artık sadece zenginler ev alabilecek zenginler dışındaki halk gariban ise köle sınıfı oldu buna çare üreten siyasetçi duymadım hep konuşulan faiz dolar altın borsa lüks araba lüks ev yani evi olmayanlar ülkemizin sorunu değil evi olmayanlar yüksek kiralar ödesin varlıklı kısmı daha varlıklı yapsın varlıklı kısım hergün kirayı arttırsın yada evi olmayan sokakda yatsın yada ölsün çünkü ülkemiz için önemli olan faiz dolar altın lüks araba lüks ev yani bütün siyasi kişiler garibanın köleliğini onaylıyor bakalım bu para açlığının sonu ne olacak.

      Sil
  46. Hocam, olası muhalefet zaferinde..CDS kısa bir sürede 300-200-100 lere düşerse altın,faiz,döviz,borsa gibi yatırım araçlarına bu nasıl yansır..teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. CDS in oraya düşmesi için faizin de aralarında bulunduğu alanlarda bir şeyler yapılması gerek.

      Sil
  47. Aslında bir bakımdan bunların tekrar kazanmasini istiyorum ki millet batiranin kim olduğunu görsün yoksa bir sonraki seçimde %60 ile tekrar gelip aynı şeylere devam edecekler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ülkeyi bu duruma sürükleyenler siyasetcisinden, bürokratına kadar yargılanırsa, hepsi değil yönetmek; dört duvarın arasından çıkamaz. Zaten bunun korkusuyla mücadele veriyorlar.
      Ancak hiçbiri yargılanmaz ve önceden olduğu gibi "olan olmuş, biz önümüze bakalım" mantığı işlerse, aynen dediğiniz gibi bir sonraki seçimde tekrar gelirler.

      Sil
  48. Hocam iktidarın seçim kamyanyasında kullanmış olduğu dili nasıl buluyorsunuz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her iki tarafın ekonomi konusundaki açıklamaları çok uçuk.

      Sil
    2. Eyt yi değil mantıklı yada yaşa göre kademeli emeklilik getirseydiler. 42 yaşında insanları emekli etmeselerdi. Zamana yapsalardı bir yük azalirdi. Hemde Adalet sağlanırdi.1 gün ile 17yil geç emeklilik demeçlerdi

      Sil
  49. Hocam bu kadar çirkin bu kadar ağızdan salyalar fışkırarak kindar tehditkar söylemlerin olduğu seçim kampanyasıyla tarihte ilk defa karşı karşıyayız sanırım değilmi ?

    YanıtlaSil
  50. Sayın Hocam
    O kadar güzel yazmışsınız ki sizi tebrik ediyorum.İktidar tekrar seçilirse önümüzdeki seneleri düşünemiyorum çok kötüye gideceği o kadar belliki ama bunu görmek istemeyen çok büyük bir kitle var ki,daha önceki yazılarıniźda yazmıstınız bu iktidar dan o kadar nemalanan ve bunlar giderse kolay kazanamayız ve harcayamıyız diyorlar çünkü kolay kazanmaya alıştılar ve bunu kaybetmemek için elinden geleni yapacaklar.Bilmiyorlar ki ülke elden gidiyor ve enkaz derinleşiyor.Eğer iktidar değişirse gerçekten ďüzeltmek için elinden geleni anlata anlata yaparsa başarıli olur ve en az 2 yıl sıkıntılı gecer sonra yavas yavaş düzelir.Popülist yaklaşımlar da bulunursa yine sil baştan başlarız.Imf konusu ise çok düşünülmesi gereken bir konu...
    Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vaatlere bakılırsa, tek hedef koltuğa oturmak. Ülke batmış, batmamış hiç önemli değil..Muhalefet ekonominin bozuk olduğunu bile bile sürekli vaatte bulunuyor. İktidar da kaybetmeyeyim diye bol keseden veriyor. Vermedikleri de var. Kurban Bayramında 15,000 TL cebimizde...Maalesef gelecek karanlık. Tolum da böyle istiyor. Eğitimsiz toplum olunca...

      Sil
  51. Hocam yazı için elinize sağlık Dün syn kemal kılıçdaroğlunun söylediği memur maaş oranı vs yanında muhtemelen asgari ücretinde arttıralacağını düşünürsek özellikle kamu maaşları arttırlırsa bütce açığına artışı söz konusu evet biz biliyoruz tüik gercek enflasyon oranlarını acıklamadı . Sizce önce enflasyonla mücadelemi ? Yoksa vatandaşın gelir seviyesini yükseltmek mi öncelikli olması lazım yada 2 sini aynı yönetebilecek bir politika izlenebili mi ? Ücret artışları ülkemizde direk maliyet artışlarına kurunda artmasıyla beraber sebep oluyor bu durumda yeniden enflasyon artışı yaşanmaz mı ? Hali hazırda hükemetin politikaları zaten ileride enflasyon artışına sebep olacakken nadıl bir
    Yol izlenmeli ? Teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyonun çözümüne öncelik verilmediği sürece vatandaşın gelir ve satın alma gücü sorunu çözülemez. Ücret artışı yaparsınız bir ya sonra fiyatlar artar ücret artışı işe yaramaz.

      Sil
  52. Hocam yine çok güzel bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık. Seçimden bir gün sonrası yazınızda çok güzel açıkladığınız gibi öyle bir ortamdayız ki insanımızın bir kısmını krizin varlığına bile inandırmak çok zor. İktidar değişikliği olursa bu algıyı değiştirmek çok güç olacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İster istemez algının gerçek olmadığını, krizin tam ortasında bulunduğumuzu görecek ve yaşayacağız.

      Sil
  53. Mustafa Kotan5 Mayıs 2023 16:40

    Gayet yalın ve net şekilde halimizi ve ahvalimizi anlatan başyapıt niteliğinde bir yazı olmuş elinize bilgeliğinize sağlık ustaların üstadı.

    YanıtlaSil
  54. Rano Alibaeva5 Mayıs 2023 17:25

    Teşekkürler Mahfi hocam, elinize sağlık
    Türkiye 2022 de 5,6 büyümesi ile, uluslararası kuruluşların pandemi sonrası Türkiye tahminlerinden farklı çıktı, bu konuya değinseniz, ayrıca 2013-2014 Türkiye ekonomisini ile ilgili yorumunuz nedir?

    ileveten - Hocamızın, Nisan 12, 2023'te yayınladığı bir yazı daha var rakamlar durumu daha net anlamanıza yardımcı olur. tavsiye ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyonu düşük gösterirseniz büyüme yüksek çıkıyor.
      2013 Türkiye ekonomisi için önemli dönüm noktalarından birisidir. Bernanke parayı kısacağını ve faizlerini artıracağını söyleyince likidite bolluğu ve yatırım iştahı azalınca, Türkiye de AB ilişkilerini soğutunca ivmeyi kaybetti.

      Sil
  55. Eskiler, memleketin hali üzerine yaptıkları uzun sohbetlerin ardından "Böyle gelmiş, böyle gider..." diye kulağa karamsar gelse de tecrübeleriyle gidişatın zaten hep böyle olduğu ve olacağı konusunda uzlaşır biraz olsun iç rahatlatırlardı.
    Görünüşe göre, o günlerin kötü ekonomisinin bile bir anlamda bir "stabil" yapısının olduğunun ifadesi olan o cümleyi artık kullanamayacağız
    Artık "Böyle gelmiş ama böyle bile gitmeyecek..."
    - Erhan İlter

    YanıtlaSil
  56. Hocam,
    Herkes Sn Kılıçdaroğlu seçilirse sanki uzun yıllar ülkeyi yönetebilecek gibi algılıyor.
    Gerçekte olan ise, Türkiye'nin en büyük siyasi partisi muhalefet tarafına geçmiş olacak.
    Daha kötüsü, yeni muhalefet olacak olan AKP seçmeni, yeni hükümetin de politikalarından ve eskinin enkazından en çok etkilenecek olan kesim.
    Daha da kötüsü, bu kesimin hatıralarında AKPli yılların zengin günleri var.
    Şimdi, rakamlar net ortaya konup, kaynak bulunup, işler rayına konulana kadar siyasi ortam çok gergin olacak. Siz daha iyi bilirsiniz böyle siyasi ortamlarda ekonomik karar filan alınamaz.
    Yönetim ortamını rahatlatmak için ise, AKP kanadına ve eski kadrolarına yeni hükümetin sert hamleler yapması lazım. Bu da siyasi ortamı gerecek gelişmeler.
    Bilge Yılmaz açıkladı, Batının desteği kestiği, Rusya ve Ortadoğu sermayesi ile yüzdürülen Türkiye ve yeni hükümet finansörleri ile de masaya oturmak zorunda. IMF, Rus ve ortadoğu sermayesini bahane ederken, Rusya ve ortadoğu alıştığı tavizleri isteyecek.
    Çok zor bir dönem başlıyor.

    YanıtlaSil
  57. Bernard Lewis birisi 2002 yılında (What Went Wrong) ve diğeri 2003 yılında (The Crisis of İslam) iki kitap yazdı. Her iki kitapta gerek ABD’de gerekse Avrupa ülkelerinde müthiş yankı uyandırdı. Ne yazıktır ki her iki kitapta konu edilen coğrafyada neredeyse hiç satmadı. Galiba benden başka alan olmadı 🤣. Lewis What Went Wrong’da kısaca şunu söylüyor. Doğu toplumları başlarına gelenlerle ilgili kendilerine şu soruyu sorarlar; “Bunu Bize Kim Yaptı?” Batı toplumları ise şunu sorar “Biz Nerede Hata Yaptık?” . Bu iki soru üzerinden diğer İslam ülkeleri ile laik Atatürk Türkiye’sini karşılaştırır. Umuyorum artık kendimize ikinci soruyu sorma zamanı gelmiştir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Lewis, Ortadoğu üzerine en önde gelen uzmanlardan birisidir kuşkusuz. What Went Wrong'u ben de okudum. Aslında 'bunu bize kim yaptı' sorusu, ile 'biz nerede hata yaptık' sorusu arasındaki fark batı ve doğu arasındaki farkı gösteren en ciddi ayrım. Bunu hatırlattığınız için teşekkür ederim. İlk soru dış güç arayışıdır. Yani bizde hata yok bunu bize düşmanlarımız yaptı anlamına gelir ve hatayı dışarıda arar o nedenle de asla çözemez. İkincisi ise hatayı kabul edip nedenini aramaya yöneliktir ve bir daha aynı hatayı yapmamayı sağlar. Çok önemli bir fark.

      Sil
    2. Böyle güzel bir yorumu "Adsız" bir kullanıcı olarak değil adınıza ait görmeyi arzu ediyorum.

      Sil
    3. Mahfi bey sayfanızda ilk defa yorum yaptım. Adımı yazmayı unutmuşum. Çok özür dilerim. Yusuf Güvenç

      Sil
    4. Sayin hocam bir nokta daha var, Prof Levis, sayfa 88 de "Bati'da para piyasada kazanilir ve iktidari etkilemek ya da satin almak icin kullanilirken, Dogu'da iktidar ele gecirilir ve para kazanmak icin kullanilir' der.

      Sil
  58. Mahfi bey,

    Seçimlerden önce, "müsteşarlık nedir?" giriş mahiyetinde bir yazı yazar mısınız lütfen?

    Bu yapının tekrar kurulacağı söyleniyor.

    Yazınızı merakla bekliyoruz...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müsteşar, Türk bürokrasisinde en önemli makamın sahibidir. Daha doğrusu öyleydi. Kaldırıldı. Öyle olunca da Türkiye'de bürokrasi tamamen çöktü, karar alamaz hale geldi. Müsteşar teknisyenlikle siyaset arasındaki kişiydi ve dengeyi sağlardı. AKP'nin yaptığı pek çok yanlıştan birisi bu makamı kaldırmak oldu.

      Sil
    2. Bir bakıma "Teknokrat".

      Sil
  59. Hocam bu güruh seçimi bilerek kaybedecek gibi geliyor enkazı gelecek olanların üzerine yıkıp çekilecekler ve bir veya bir kaç seçim sonrasında tekrar güçlenip gelecekler gibi hissediyorum seçim önemli lakin seçim sonrası daha önemli çünki bütün medya ellerinde devlette teskilatlandılar bu sebeple alanında uzman olan kisilerin uzman oldugu alanlarda yapilan yanlislari halka iyi anlatmalari lazim yoksa bu isin sonu monarsi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kimse koltuğu bilerek bırakmak istemez. Dediğin şu şekilde doğru ahmet davutoğlu ve eşi saygı duyduğum bir isim keşke hiç siyasete bulaşmasaydı. Ahmet davutoğlu temel karamollaoglunun yerini alabilir. Ali babacanın söylemlerine dikkat ettikten sonra ondan uzaklastim. Asıl o tayyip erdoğanın tahtına göz dikmiş durumda sağda asıl takdir ettiğim isim abdüllatif şener

      Sil
  60. Nereden baktığınıza göre değişir.
    Yakından bakarsan enkaz görürsün.
    Uzaktan bakınca yok edilmiş bir ülke görürsün

    YanıtlaSil
  61. Hocam merhaba yazilarinizi okuyunca yanlis hatirlamiyorsam 2009-10 gibi sabahlari ntv radyodaki programlariniz aklima geliyor ne guzel gunlerdi surekli iyi rakamlardan bahsederdiniz artan not puanlari tek haneye inen enflasyon biz yaklasik 15 senede oralardan buralara nasil geldik inanin aklim almiyor

    YanıtlaSil
  62. Bazı yazılar vardır, okursunuz ne diyor dersiniz. Bağrı yazılarda vardır; Ufuk açar, yön tayin eder…
    Bu güzel yazı için teşekkürler hocam.

    Şu bir gerçek ki, geminin su aldığını sadece makina dairesi değil, kaptan köşkü de biliyor.

    Yazınızdan da anlaşıldığı gibi enkaz çok çok büyük. Hükümet aynen devam ederse palyatif tedbirler ile para basma, vergi salma ve borçlanma yolu ile nereye kadar giderse gidecekler. Ama yol o kadar uzun olur mu zaman gösterecek.

    Yönetimde ki değişiklik her zaman bir umuttur. İnşallah o umut boşa çıkmayacak, söylenen ve vaat edilenler en kısa sürede ülkeyi ekonomik yönden ve diğer açılardan girdaptan çıkaracaktır.

    Az kaldı…

    YanıtlaSil
  63. Hocam faiz artırmak sorunu çözse idi tüm dünyada parası doları geçerli olan ABD ekonomik krizden rahatça sıyrılırdı. Sizin gibi değerli bir insanın siyasal tarafsızlığı ile objektşf olması gerekir diye düşünüyorum. Sizin birçok kitabınızı okumuş ve fayda görmüş biri olarak söylüyorum. ABD faiz artırmasına rağmen bankaları batırdı. Sorun ve çözüm çok çok farklı ve büyük bir planın getirdiği sorunlar. Niall Ferguson bu günlere işaret etmiş ve net tespitler yapmış zamanında. Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ABD'de bankalar faiz arttığı için batmadı, faiz düşüşünden kazandıkları paraları faiz normal düzeye çıkınca kazanamadıkları için battılar. İlk nedene gidemezseniz neden - sonuç ilişkisini çözemez ve yanlış sonuçlar çıkarırsınız.

      Sil
    2. Aynı şey bizde olmayacak mı yani? Nasıl önlem alınacak?

      Sil
  64. Yönetim devrinde en önemi konu esk yönetimden devir aldıkları tüm enkazı detaylıca ve halkın dilinde sürekli anlatması gerekiyor yoksa CHP geldi ülke battı olur.

    İletişim konusunda halka yapılan yanlışları tüm gerçekliği ile anlatmak yeterli değil aynı zamanda yargılanmalılakrda yoksa suç yine CHP ye kalır ve halk suçlu olmadıklarına hükümeti iftira attığını düşünür maalesef halkın seviyesine inilip kanıtları ile anlatılmalı ve mahkeme kayıtları ile tescillenmeli

    YanıtlaSil
  65. Selamlar Hocam. TÜİK, 2022’ye ilişkin gelir dağılımı istatistiklerinin hesaplandığı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması yorumlayan bir yazı kaleme alır mısınız? 2000 öncesinide karşılaştırarak yazacağınız yazı şimdiki durumumuzu daha iyi açıklayabilir.

    YanıtlaSil
  66. Hocam iktidarın yarattığı enkazı çok güzel özetlemişsiniz. Hatırlama ve bilgilenme açısından bu özetler çok faydalı oluyor. Teşekkürler. Ben sadece şunu eklemek istedim: Bu dönem cehaletin ve terbiyesizliğin erdem sayıldığı tuhaf bir dönem aynı zamanda. Bu da sanıyorum enkazın bir parçası. Bunda iktidarın yahut iktidar sahiplerinin eylemlerinin ve söylemlerinin payı ne kadardır bilemiyorum hatta bu döneme özgü müdür değil midir o da tartışılır tabi ama maalesef gördüğüm bu.

    YanıtlaSil
  67. Hocam öncelikle emeğinize sağlık..

    Samimiyetinize güvenerek sormak isterim: neoliberal akp ‘ nin 20 yılda ekonomiyi getirdiği nokta ortadayken, neoliberal Kılıçdaroğlu ve saz ekibinin mevcut ekonomiyi kurtaracağına gerçekten inanıyor musunuz?

    Hatırlatmakta isterim ki, akp de biz öncekilerden farklıyız diyerek iktidara gelmiştir..hal böyleyken, küresel sermayenin çıkarlarını öncelleyen hiç bir iktidardan ben kendi adıma umutlu değilim..

    Xyz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir ülkenin halkı ekonomiyi kurtarmaya hazır değilse ekonomi kurtarılamaz. Ama en azından yolsuzluklar, soygun, israf, liyakatsizlikler, ahlaksızlıklar önlenebilir. O da bir şeydir.

      Sil
  68. Hocam merhaba,

    İktidar değişirse teknokratlarla siyasetçiler arasında ciddi çatışmalar yaşanabilir. Gerçeklerle vaatler arasında uçurum var. Siz bu konuda tecrübelisiniz. Devlet kadrolarında yer alacak ekonomistlere yardımcı olabilirsiniz.

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bildiklerimi yazıyorum, paylaşıyorum. benim yardımcı olma yöntemim bu.

      Sil
  69. Mahfi hocam, görünen şu ki orta ve uzun vadede sıcak paraya gereksinimimiz devam edecek. Erdoğan'ında ilk 10 yılında elindeki en işe yarar hamlede buydu. Ab uyum yasaları vb ataklar sıcak paranın soğumamasının temel sebebiydi. 2. dönemdeki söylem ve iç siyasi söylemlerle oluşturulan avrupa karşıtlığı propagandaları sıcak para ve yabancı sermayeyi çok ciddi şekilde durdurdu gerek varmıydı o tartışılır. Millet ittifakanında ilerlemeyi ilk dönemlerde sıcak parayla yapacak olması gerekli görünüyor. Yatırım almayan ve yerli para birimimize güvenmeyen yatırımcı psikolojisinin derhal sona erdirilmesi elzemdir. 2 dönemli millet ittifakı yönetimleri olacak düşünürsek ilk dönem sıcak parayla epey yol gidilip, tarıma süper destekler verip, çiftçiye rüya bir dönem yaşatılabilir. Arge ve üretim eksenli ikinci dönemde çok farklı ekonomimiz olabilir. Tekrar aktif edilmedi gerekli olan konular; liyakat, bağımsız yargı, sosyal destekler, toplum üzerinde etkin olan korku ve başıma iş gelir paranoyanın son bulunmasıdır. (ali haspolat)

    YanıtlaSil
  70. Üstadım, bir de Rusya’ya yapılması gereken ama ertelenen doğalgaz ödemeleri ile Körfez ülkelerinden alınan mevduatlar ve swap’lar da var değil mi? Yani, vadesi iktidar değişikliğine ve yeni hükümetin tavrına göre muaccel olması muhtemel olan. Bunun da ivedilikle anlatılması lazım seçmene/halka diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  71. Mahfi hocam merhabalar. Öncelikle kaleminize sağlık. Dediğiniz gibi; ülkemizde seçimlerden sonra çok büyük bir enkaz oluşacağı çok açık. Sizin de daha önce bahsettiğiniz gibi "sadece ekonomide bir şeyler yaparak, ekonomiyi düzeltmenin bir imkanı kalmadı". O yüzden topyekün, her alanda, eş zamanlı uygulanması gereken bir revizyona ihtiyacımız var. Deva partisinin ve daha sonra muhalefetin asgari müşterek zemininde hazırladığı "ortak mutabakat metni", "anayasa değişiklik paketi" ve "geçiş süreci" çalışmalarını ve hazırlıklarını detaylı olarak okuduğumda birçok kişinin katılımıyla (parti üyesi olsun ya da olmasın) hazırlandığı ve kaliteli çalışmalar olduğu açıkça görülüyor. Ayrıca bunları uygulayacak kadroların da liyakat esasına göre seçileceği anlaşılıyor. Sırasıyla; hukuk, adalet, özgürlük, eğitim, dış politika, AB uyum süreci, ekonomi, afet yönetimi gibi alanlarda eş zamanlı uygulanacak kaliteli ve ayrıntılı çalışmalar (sizin deyiminizle: yapısal reformlar) söz konusu. Düzelmemiz biraz zaman alacak ama düzeleceğimizden yana hiç bir şüphem yok.

    YanıtlaSil
  72. hocam bence şuan ki iktidar seçimi kaybettiğinin farkında ve yeni gelecek olan iktidara büyük bir yük bırakmak ve başaramamaları için her geçen gün devletin kaynaklarını bile isteye daha kötü kullanıyor. Bu da vatana ihanettir umarım yeni gelecek olan iktidar bunun altından kalkabilir ayrıca muhalefetin sunduğu bir çok vaad'in gerçekleşmesi demek ülkeyi bataklığa götürmek demektir seçimi kazanmak için yaptıkları orta da ama umarım başa geldiklerinde bunları gerçekleştirmezler son olarak da hocam yeni iktidarın veya devlet yetkililerinin ekonomi konusunda sizden destek veya yardım istemeleri sonucunda dilerim kolları sıvar işe el atarsınız çünkü artık bu iş normal politika hazırlamaktan çıktı artık beka sorunu olmaya başladı. güzel yarınlar görmek dileği ile...

    YanıtlaSil
  73. Mustafa karabörklü7 Mayıs 2023 13:12

    Türkiye de 68 ve 78 kuşağı olarak adlandırılanlardan daha çok 78 kuşağı hayatta. Bunlar Türkiye de ideolojik akımların en hararetli olduğu dönemleri yaşadılar. Ben de o dönemlerin yaşayanı olarak ülkenin geleceği açısından bu günkü iktidardan daha ağır ekonomik, siyasal ve sosyal yıkım yapan bir iktidara şahit olmadım.Seçime bir hafta kala hala popülist vaatlerin, hatta sosyal ayrışma ve kamplaşmayı körükleyen mevcut iktidar yerine gelecek olan yeni iktidarın gerçekten işinin zor olduğu düşüncenize samimi olarak katılıyorum ve endişeleniyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben 68'liyim. O nedenle bunların hepsini yaşadım. O nedenle de sizin gibi endişeliyim.

      Sil
  74. Hocam merhabalar,
    Müfettiş yardımcısı olarak atanmaya hak kazandım ,iktisat mezunuyum ve ekonomi ile ilgili kitaplar önerisi sizin gibi üstatlarımızdan bekliyorum. Ekonomik sistemler veya Türkiye ekonomisinin yapısal sorunları vb için önerdiğiniz kitaplar var mıdır acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu bloğu ve yorumları okumanız yeterli olabilir.

      Sil
  75. Seçimi AKP kazanırsa RTE balkon konuşmasında mutlaka "enkaz devraldık, aldatıldık, dış güçler vs." diyecektir. Ağlanacak halimize gülmeye çalışıyoruz ve bunlar iyi günlerimiz... İktidar değiştiğinde -ki ilk turda Kılıçdaroğlu'nun %55-60 oy oranıyla kazanacağını tahmin ediyorum- acı reçeteleri yine ödemek zorunda kalacağız. Bürokratların, kanunların, eğitim sisteminin, enflasyon hesaplama şekillerinin vs. değişmesi ve tekrar dengeye oturması için en az iki yıllık bir zaman gerekiyor. Yani en erken 2025'ten sonra "Herşey çok güzel olmaya başlayacak", daha iyimser bir tablo beklemek aptallık olur! Umutsuzluğa gerek yok ama gerçekçi tahminlerle yol almak zorundayız.

    YanıtlaSil
  76. Şeref Çiçek7 Mayıs 2023 18:11

    2. Dünya savaşında müfettikler Berline girdiğinde Almanlar savaşı kazandıklarını zannediyorlardı . umarım gelen gideni aratmaz. bir ülkede bu kadar mı hırsız olur. her gelen gideni aratıyor

    YanıtlaSil
  77. Öncelikle verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim. Keşke seçime giren partilerden biri popilist politikalar yerine "eyyy halkım bu enkazdan çıkmak için hep birlikte acı çekeceğiz. Size yüksek maaş vermeyeceğim ama ilk 3-5 yıl hep birlikte istikrar tedbirleri ile düze çıkacağız ama bu süreç kolay olmayacak. Süreç sonunda ise enflasyon düşmüş, satın alma gücü artmış, kayıt dışı ekonomi bitmiş duruma geleceğiz. Bundan sonrası ise hormonsuz gerçek büyüme olacak ve hep birlikte refaha ulaşacağız.Eğitim, adalet ve tarım öncelikli politikalarımız olacak diyebilse. Ama bunları söyleyecek ne bir parti nede buna inanacak bir halk var. Halk popilist politikalara prim verdiği müddetçe çözümün olmadığını düşünüyorum. Maalesef iktidar değişsede değişmesede umudum yok. Önce "BİZ DEĞİŞMELİYİZ"

    YanıtlaSil
  78. Sevgili Mahfi hocam zamanınızı ayırıp bizleri bilgilendirdiginiz için teşekkür ederim. Ekonomi de güven çok önemli unsurdur. Arjantin bunun en güzel örneği, IMF ile anlaşmaya gitmek piyasalara güven verir, lakin benim merak ettiğim olası iktidar değişikliğinde, piyasaya IMF kadar güven verecek kadrolarımız yok mu ?

    YanıtlaSil
  79. Murat yatırımcı20 Mayıs 2023 01:08

    Hocam merhaba, şimdi benim maaşım asgari ücretin 2 katına yakındı pandemi döneminde. Hem kendime hem babama hem ablama 3 farklı konut kredisine girerek 3 ev almaya zorladım. İlk sene biraz zorlandıl ama sonra rahat ettik.
    Son 1 yıldan fazladı 1.36 dan nakit avans çekip bunu ya borsada ya başka ihtiyaçlarda değerlendirdik. Son 3 aydır limitleri arttırıp 136 dan çekip %30 dan faize koyduk nerdeyse ayda 1.5 asgari ücret cebimize kalıyordu. Şimdilik durdu tabi. Aslında şunu demek istiyorum düşük faiz yüksek enflasyon gayet iyi benim in. Enflasyon ile Yaşamayı bilmeyenlerin problemi.eminim sizde ekonomi bilginiz ile daha fazlasını yapıyorsunuzdur.
    Zaten bunları yapmayı bilmeyen bence iyi şartlarda yaşamamalı. Asgari ücret ile çalışıp malum pstti ve kişiye oy vermeleri daha iyi değil mi ? Ben şahsen vermiyorum ama kazanmasını kendi lehime kullanmaya çalışıyorum.
    Seçim sonrası 5500 e doğru endeks fırlar şimdide oraya yöneliyorum bu hafta ucuz ucuz almayı düşünüyorum

    YanıtlaSil
  80. Hocam şimdi okuma şansım oldu. Kitap gibi yazmış monolit gibi koymuşsunuz.
    Saray veya saray ekonomistleri yazılarınızı okuyor mu sizce ?
    Sizce hakkınızda ne düşünüyorlardır ?

    YanıtlaSil
  81. hocam bu kadar büyük bir enkazı düzeltmek için hangi adımlar atılmalı ve bu süreçte toplumun nasıl bir rolü olmalıdır?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi