Acı Reçete

Fiyatlar niçin enflasyondan daha hızlı artıyor? Yanıtlamamız gereken ilk soru budur. Çünkü bu soru gerçeği ama saçma bir durumu gösteriyor. Tüketici fiyatları enflasyonu (TÜFE) dediğimiz şey sonuçta en çok tüketilen mal ve hizmetlerin fiyatlarının, bu mal ve hizmetlerin aile bütçelerinde işgal ettiği ağırlığa göre hesaplanmış bir katsayıyla çarpılarak dâhil edildiği bir sepetin değerinin sürekli artması demektir. Bizde hangi mal veya hizmetin fiyatına bakarsanız bakın sepetin gösterdiği yüzde 38,21’lik yıllık artışı bulmak mümkün değil. Geçen yılın gıda fiyatlarına baktığımızda yüzde 100’ün üzerinde artışlarla karşılaşıyoruz. Konut fiyatları, kiralar, otomobil, benzin, ulaştırma, okul ücretleri, apartman veya site aidatları yüzde 38,21’in üç katına varan artışlar gösteriyor. Bunun için araştırma yapmamıza gerek bile yok, hepimiz bunu yaşayarak görüyoruz. ENAG grubu da yıllık enflasyonu yüzde 108,58 hesaplıyor. ENAG’ın tüketici enflasyonu hesabı TÜİK’in TÜFE hesabından 2 kat kadar daha yüksek. Yani ENAG’ın hesabı bizim yaşayarak deneyimlediğimiz fiyat artışlarına çok daha yakın bir durumu gösteriyor. O zaman sorunun yanıtını şöyle verebiliriz: Fiyatlar, enflasyondan daha hızlı artmıyor, enflasyon hesabı doğru yapılmıyor. Yani gerçekte saçma bir durum yok, saçmalık, ölçüm ve hesaptan kaynaklanıyor.

Yanıtlamamız gereken ikinci soru fiyatların niçin (gerçek) enflasyona göre olması gereken düzeyden de öteye gittiği sorusudur. Bunun yanıtı aslında ilk sorunun yanıtında gizli. Eğer bir ülkede açıklanan enflasyon verisi gerçeği yansıtmıyorsa yani enflasyon açıklanandan daha yüksekse ya da en azından insanlar öyle olduğunu düşünüyorsa, o zaman fiyat artışları enflasyondan daha yüksek olur. Satıcılar, gelecekte yaşanacak gerçek enflasyon artış payını bugünün fiyatına eklemeye başlıyor. Öyle olunca da ortaya fahiş fiyat denilen fiyatlar çıkıyor. Geleceğin enflasyonunu bugünün fiyatlarına geçirmeye neden olan şey satıcının aç gözlülüğü değil, kendini koruma güdüsüdür. Bunu yapmadığı takdirde sattığı maldan elde edeceği parayla yeni mal alma imkânı olmayacağını düşünüyor.  

Geleceğin enflasyonunun bugünün fiyatına yansıtılmasını önlemenin yolu fiyatları denetlemek ya da satıcıya ceza vermek değil, ekonomi politikasında bir hata olup olmadığını, varsa hatanın nerede olduğunu araştırmak ve hatayı düzeltmeye çalışmaktan geçiyor. Hatanın nerede olduğunu bulmak o kadar zor değil, zaten yıllardır bunu göstermeye çalışıyoruz. Bütün mesele hatayı düzeltecek önlemleri alacak cesarete sahip olmak. Geleceğin enflasyonunun bugünün fiyatlarına yüklenmesini önlemek için yapılması gereken şey insanların beklentilerini düzeltmek. Bunun da yolu doğru ekonomi politikasını uygulamaya koymaktan geçiyor. Doğru ekonomi politikası sadece faizi azar azar artırmak ve vergileri yükseltmek değildir. Bunlar, geçmişte yapılan yanlışları, seçim nedeniyle bol keseden dağıtılan paraları toparlamaya yarar ama ne yazık ki beklentileri düzeltemez. Dışarıdan bir yerlerden para bulmakla da bu sorunlar düzeltilemez, bunlar geçici iyileşmeler sağlayabilir. Beklentileri düzeltmek için yapılması gereken şey yapısal reformlardır. Beklentileri düzeltmenin başka yolu ne yazık ki yok.

Önce gerçek enflasyonu hesaplayıp kabul etmek gerekiyor. Ki alınacak önlemlerin ne olduğu ortaya çıksın. Hemen ardından hukukun üstünlüğünün ve yargının bağımsızlığının sağlanmasından başlayarak, güçler ayrımına, vergi dilimlerinin yeniden ayarlanmasına, eğitimin yalnızca bilime dayandırılmasına kadar bir dizi yapısal reformun yapılmasını öngören bir programın açıklanması gerekiyor. Eğitim reformuyla ekonominin ne ilgisi var diye sormayın, başımıza ne geldiyse bilim dışı eğitimden geldi. Yanlış ekonomi politikası uygulamamızın ve bu duruma düşmemizin de nedeni yanlış eğitim. (Yapısal reformların ne olduğunu defalarca anlatmama karşın yine de merak edenler olursa bu konudaki şu yazıma bakabilirler: https://www.mahfiegilmez.com/2019/01/yapsal-reformlar-kitab.html#more)

Yapısal reformlarla birlikte Merkez Bankasının faizi yavaş yavaş gerçek enflasyon düzeyine yükseltmeye başlaması gerekiyor. Bunun bir üst sınırı olmamalı. Merkez Bankası’nın, faizi ne kadar yükselteceğini önceden yavaş yavaş topluma aktarması, beklentileri düzeltmek için uygun olur (eğer yapısal reformlar yapılmayacaksa faizi yükseltmenin fazlaca bir yararı olmaz.)

Bu dönem döviz açısından sıkıntılı olacağı için IMF’ye gidilmesi de bir seçenek olarak mutlaka düşünülmeli. Hiçbir yerden IMF’den alınacak destek kadar ucuza borç bulma imkânı yok. Buna ek olarak birçok yatırımcı ve borç veren IMF’nin program uyguladığı ülkeye para yatırır. IMF bize acı reçete uygulatır diye düşünülüyorsa acı reçete zaten vergi artırımları ve düşük ücret artışlarıyla uygulandı ve IMF gelsin gelmesin uygulanmaya devam edilecek. Çünkü bugüne kadarki yanlışları düzeltmenin yolu ne yazık ki başka yolu yok.

Yorumlar

  1. Hocam iyi günler yazınız için teşekkür ederim size bir sorum olacaktı. Bu sene inşallah üniversitesiye girmeyi düşünüyorum İstanbul Üniversitesi sınıf öğretmenliği düşünüyorum bana bu bölümü tavsiye eder misiniz? Şu an da en çok atama sınıf öğretmenliği alanında yapılıyor. Kolay gelsin hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben olsam devlete en kolay girilen yere göre hedef seçmezdim. Bağımsız da çalışabileceğiniz bir dal seçin: Hukuk, tıp, mühendislik, mimarlık, diş hekimliği, iktisat, gibi

      Sil
    2. Merhaba, oncelikle ozur dileyerek baslamak istiyorum cunku ingilizce klavye ile turkce yazmaya calisiyorum okumak biraz zor olabilir.
      Soru Mahfi Hocam icin sorulmus ama izninizle bende fikrimi paylasmak isterim.
      Eger diger mesleklere ya da branslara gore daha fazla atama yapildigi icin sinif ogretmenligi tercih edecekseniz bence tekrar dusunun derim. Biliyorum ekonomik ve psikolojik olarak mezun olduktan sonra is bulamamak cok zor ancak seveceginiz, tutku ile yapacaginiz bir meslek secmeniz uzun vadede daha iyi olacaktir. Mezun olduktan sonra onunuzde uzun bir hayat var sevmediginiz bir isi sadece para icin yapmak bir sure sonra sizi motive etmeyecektir.
      Eger terchih edecek olursaniz, Istanbul ve Istanbul Universitesi Egitim Fakultesi guzeldir iyi bir ogrencilik zamani gecirebilirsiniz. Basarilar dilerim, saygilarimla.

      Sil
    3. Hocam sürekli yapısal reform diyorsunuz nedir bu yapısal reform ve bu kadar zor mu yapılmıyor

      Sil
    4. 50 kere anlattı adam, hala yapısal reform nedir diye sormayın artık!

      Sil
    5. Hocam değerli yazınız için çok teşekkür ederim. Sn Adsız Yapısal reformlar tabi ki çok zor değil, lakin mevcut yönetimin yol haritasına uygun düşmüyor anlaşılan. Benim asıl yıllardır merak ettiğim Hocam bir ülkeye dışardan para gelmez ise o ülkenin ekonomisi yönetilemez mi ? Çağdaş ülkeler arasında kendi kendine yeten ülke yok mu ?

      Sil
    6. Yurtdışı dahil uluslararası bir ortamda çalışabileceğiniz ufkunuzu açacak dünyanızı genişletmenize yol açacak bir meslek seçmenizi öneririm. Çok önemli bir eşiktesiniz. Hakkınızda hayırlısı olsun.

      Sil
    7. Eğer üniversite de bölüm seçme asamasindaysan hocanın başarısızlığa övgü kitabını okumanı tavsiye ederim

      Sil
    8. neymiş bu yapısal reform ya imkansızı istemeyin artık o bahsettiğiniz şeyler için gelişmiş ülkeler 700 sene harcadı

      Sil
    9. Çok doğru ama Atatürk bize bu reformlar için 700 sene harcamaya gerek olmadığını gösterdi. Çoğunu 1923 - 38 arasında yaptı ve yaşama geçirdi. Bugün hala o yapısal reformlar sayesinde ayakta duruyoruz. Yapmamız gereken şey kaybettiklerimizi yeniden yerine koymak.

      Sil
    10. Nuanslari kolay anlasilsin diye gecmissiniz sanirim, bu soylediklerinizi bile anlamamakta israr edenler oldugu icin olsa gerek... CPI da gercek enflasyonun altinda kaliyor. ABD'de de yanlis hesaplamiyorlar, sepet neyse o. O yuzden enflasyon sabit gelirli, dusuk gelirlileri daha cok vuruyor. TR'de politika faizinin negatif olmasi (diger ulkelerde, bilhassa dengimiz olanlarda oldugu gibi) aslinda idare edilebilir bir durum olabilir, ama mevcut durumda aradaki makasin cok fazla olmasi sorun. Naci Agbal, Lutfu Elvan ikilisinin dogru politikalarini siyasi olarak hafif yumusatarak uygulasalardi, gorevlerinin devam ettirebilecek ve belkide ekonomiyi daha az zararla "idare" etmis olacaktik.. Her seye ragmen, siyasi iktidarin / burokrasinin her donem sapkadan tavsan cikarabilme hunerine hayranim. Surekli ucurumun kenarindan donunce herhalde uzmanlik alanin olmaya basliyor.

      Sil
    11. Sınıf öğretmenliğinde de bağımsız branşlarda çalışılabilir. Boş vakitleri çok. Emlakçılık, galericilik, müteahhitlik, ev dekorasyonu

      Sil
  2. Hocam iktidar ilk iki dönemden sonra zaten reform yapmayı bıraktı ve su an da kendilerini ülke ve vatandaş kadar düşünmedikleri için yapmayacağı da çok açık. Sadece nerede ve ne zaman duvara toslayaacagiz artık onu düşünüyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında ilk iki dönemdeki reformlar da IMF'nin önceki hükümet zamanında yaptırdığı reformların devamıydı.

      Sil
    2. Yıllardır yazılarınızı aksatmadan takip ederim üstat. Hatta bazı eski yazılarınızı tekrar tekrar okumuşluğum vardır. Son 1 yıldır artık sadece başlığa bakıyorum. Ülkeye insanlara ve geleceğe dair hiçbir umudum kalmadı. Son 15 yıldır ülke büyük bir çıkmazda. Kurtulma ihtimalimiz sıfıra yakın.
      Saygı ve selamlar.

      Sil
  3. IMF lafi gecti ya simdi ne vatanseverliginiz kalir, ne de ekonomistliginiz. Bu ulke bu aptalligi artik kaldiramiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben alıştım onlara. Gerçeği söylemenin bedeli vardır. Ama buna katlanacağız.

      Sil
    2. IMF'e gitmeyerek kaynak bulma işi kapalı kapılar ardında, hangi güvencelerin verildiğini, hangi ülke değerlerinin satıldığını kamuoyundan gizleyerek yapılıyor. IMF'den sınırı kapsamı belli şeffaf bir anlaşmayla kaynak bulmak bu durumdan çok daha iyidir.

      Sil
  4. Bundan beteri de varmıdır acaba🙄🤔⁉️
    Akp beterinden korusun diyeceğim de😳
    Allah bari daha beterinden korusun bunlara yol yordam göstersin🙏Amin..
    "Acami nalbant gevur Eşşeğin de öğrenirmiş.."
    Selamlar🙋‍♂️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sorunların kök nedeni; AKP’nin (RTE’nin diye okunabilir) sürekli (neredeyse sonsuz) iktidarda kalma isteğinden ve bunu başarmak için de toplumda ikilik yaratma üzerine kurgulanmış ‘milliyetçilik’ ‘köktendincilik’ sosuna bandırılmış ‘popülist’ ve kendisine yarayan ‘pragmatik’ politikalar izlemesinden kaynaklanıyor. Ve bu yöntemi terk etmeyecekleri için orta vadede (3 yıl olabilir) bir değişiklik ya da iyileşme olası görünmüyor. Hayali bile zor ama sonrasında demokratik yollarla oluşacak bir başka siyasi yapılanma olası en mükemmel politikaları arka arkaya birkaç dönem izlese bile ülke 15 yılda kendine gelemez. En gerçekçi beklenti teknokrat hükümet biçimi, bu da nasıl gerçekleşir bilmiyorum.

      Sil
    2. Tamamen katılıyorum, bravo. Bir şey eklemeye gerek kalmamış.

      Sil
  5. Yine teşekkürler Sevgili Mahfi Bey yazınız için. Şurada bir düzelme gerekiyor sanırım. "ENAG’ın tüketici enflasyonu hesabı TÜİK’in TÜFE hesabından 3 kat kadar daha yüksek." cümlesi yerine "..... 2 kat kadar daha yüksek." ya da "..... enflasyonu hesabının yaklaşık 3 katı." demek gerekiyor sanırım Mahfi Bey.

    YanıtlaSil
  6. Alttaki etiketler ile yazıyı üç kelimede özetlemişsiniz hocam

    YanıtlaSil
  7. Yine güzel bir yazı, sağolun hocam sizi sürekli takip ediyorum.

    YanıtlaSil
  8. Hocam, bir diğer çelişki TÜFE ÜFE arasında. Yıllardır üfe endeksi / tüfe endeksi 0.90-1.10 arasında gezerken şu anda 1.70 gibi. Aslında üfe endeksi enag’a yakın seyretmiş. Maaşlar tüfe’ye göre belirlendiğinden alım gücü düşmüş durumda. Aradaki makası nasıl kapatacaklar, makas kapanınca benim maaşım %70 artacak mı merak ediyorum. Asgari ücrete (üfleye yaklaşmasa da) tüfenin çok üzerinde zam yapılması, Emekliye de tüfenin bir miktar üstünde yapılması bu kesimin refahını artırmadı. Çalışan kesimin refahını düşürdü. Bir diğer konu da Emekli maaşlarına yapılan %25’lik zam, henüz emekli olmamışlara da yansıtıldı. Ancak Yılbaşında bu yapılmamıştı. Yılbaşında emekliye zam %30 yapılırken emekli olmayanın emekli maaşına %15 yaptılar. Kabaca alacağım emekli maaşı Aralıkta emekli olsaydım alacağım maaşa göre %15 daha düşük kaldı. Yıllardır tavandan prim öde, sonuç hüsran.

    YanıtlaSil
  9. Teşekkürler hocam. Türkiye ekonomisi kitabınızın güncel versiyonu çıkacak mı acaba

    YanıtlaSil
  10. Hocam selamlar, ''Geleceğin enflasyonunu bugünün fiyatlarına geçirmeye neden olan şey satıcının aç gözlülüğü değil, kendini koruma güdüsüdür.'' Hocam 58 yaşındayım.Tırnak içine aldığım yazınızın bu bölümüne tümüyle katılamıyorum.Yıllarca enflasyonu yaşamış biri olarak kronik bir vak'a olan bu olgu ,satıcıların da genellikle çok kötü niyetli olmasından kaynaklıdır kanısındayım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 3 yıl önce böyle bir durum yoktu. Ne zaman ki faizi yanlış belirleyip enflasyonu fırlattılar bu olgu o zaman ortaya çıktı. Yani olay satıcılardan değil yanlış ekonomi politikasından kaynaklanıyır.

      Sil
  11. Hocam yazınız için teşekkür ederim. Keşke tüketimi değil geliri’de vergileyebilseler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bordroluları vergiliyorlar.

      Sil
    2. Gelir zaten vergileniyor..Şirketler Kurumlar vergisi öder, bu vergisi ödenmiş kar payı ortaklara dağıtıldığında ortak ayrıca %40 lara varan gelir vergisi öder.

      Sil
  12. İlk yorum olur mu acaba diye yazdım :) gerçekten kedi kuyruk modeli bir piyasa var bir de insanlar zam olayına alıştı. Kimseye hiçbir fiyat aaa dedirtmiyor artık. Şehiriçi ulaşım yüzde 50 arttı ama şaşıran var mı soru bu :)

    YanıtlaSil
  13. Hedef göstermek ayrıştırmaktır. İyi niyetle verilen bilgi almak isteyeni bulur. Lakin istisnalar kaideyi bozmaz. Hocam bilginize sağlık. Ömürlü olun.

    YanıtlaSil
  14. Bugünkü faiz artırım kararı ile anlaşıldı ki :" faiz sebep , enflasyon sonuç " ilkesi doğrultusunda ve TÜİK verileri ışığında yola devam edeceğiz. Mahalli seçimler sonrasını düşünmek istemiyorum..Yazınız !ç!n sağolunuz...

    YanıtlaSil
  15. Hocam sizi daha önce çok uyarmıştım veriler sahte diye defalarca yazdım. Siz her seferinde devletin kurumlarına güveniyorum dediniz.

    Şimdi de prof. Dr. Özgür Demirtaş uyarıyorum Mehmet Şimşek ve ekibine güveniyorum diyor. Asla güvenmemeli çünkü siyaset her zaman galip geldi ve başkan ne derse o oldu. Sonuç ortada bugün merkez bankası kararı ortada kimsenin güveni kalmadı faiz kararından sonra.

    Size bildiğiniz doğruları yazın ve asla devlet kurumunda olsa kimseye güvenmeyin. Saygılarımla elinizden öperim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      O verilere güveniyorum demedim, onları kullanıyorum dedim. Halen de onları kullanıyorum ama güvenmiyorum.

      Sil
  16. Hocam yapısal reformlara desteklenmeyen ve sürekli beklentinin altında kalan faiz arttırımları daha çok zarar vermiyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Veriyor ama belki amaçları da 'bak faiz artırımıyla da çözülemedi' demek olabilir.

      Sil
  17. Hocam selamlar. Faiz artırımının yetersiz olduğu aşikar. Mümkün değil ama bu doğrultuda seçim ve seçim sonrasına kadar kararlı adımlarla gidilse ekonomi 2021 sonu seviyelerine gelmez mi? Neyse sanıyorum sorunun cevabını da mümkün değil diyerek sorunun içinde vermiş oldum. Severek takip ediyor, saygılar sunuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizi enflasyon düzeyine çıkarırlarsa herkes batar. Önemli olan faizi düşürüp enflasyonun bu düzeye gelmesine yol açmamaktı.

      Sil
    2. Çok trajik, enflasyon-faiz farkı yoluyla birilerinden alıp onlara gelir transfer etmez isek batacaklarmış, zaten sorun hormonlu tüketim ekonomisi yüzünden yanlış yapılanmış, kurulmuş bu yapı. Bunlar batmaz ise biz batacağız. Ya kangren olmuş bu yapıları kesip atacağız, yada hep beraber batıp, ülkeyi para için satıp, hepimiz onların kölesi olacağız.

      Sil
  18. Hayrola, kafanıza saksı mı düştü Mahfi bey?

    Eğer IMF bir ülkeyle anlaşma imzalayacaksa, o ülkede yayınlanan verilerin şeffaf ve erişilebilir olmasını şart koştuğunu söylerdiniz hep. Türkiye'de hükümetin "şeffaflık" konusunu açmaya hiç yanaşmadığını, bu sebeple IMF'yle anlaşmayı istemeyeceğini belirtirdiniz sık sık.

    Ne oldu da şimdi, IMF ile anlaşılması gerektiğini savunur hale geldiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yine aynı görüşteyim. Ben iktisatçıyım, bilimle uğraşırım. Siyasetçiye doğruyu gösteririm. Kabul ederler etmezler bu onların bileceği iş. ben de biliyorum IMF ile bir düzenleme içine girmelerinin çok zor hatta imkansız olacağını. Çünkü IMF geldiğinde gerçek enflasyon ortaya çıkar.

      Sil
    2. Adsız20 Temmuz 2023 18:45 Mantık zincirini koparmışsın....Konu seni çok aşmış....

      Sil
  19. Üstad, zaten çalışan ve emekli aylıklarına TÜİK in açıkladığı enflasyonunun üzerinde zam yapılması, açıklanan enflasyon oranlarının gerçek olmadığının tüm kesimlerce kabul edildiğini gösteriyor. Kabullenilmiş o yüzden düzeltilmesi yönünde istek de niyet de yok maalesef.

    YanıtlaSil
  20. Mahfi bey

    "IMF" harflerini yanyana getirip yazdığınız için:

    * "New World Order"cı,

    * "Lozan Antlaşması 100 yıllık"cı,

    * Rotsçayıld,

    * Rakıfellır,

    * İllüminati,

    * Masonlar,

    * Tapınak Şovalyeleri,

    * Töton Şovalyeleri,

    * Kral Arthur'un yuvarlak masa şovalyeleri,

    * Rotary kulüpleri,

    * "Covid aşılarında çip var"cı,

    Ve elbette "Dış minnaklar"

    tayfası gelip size sataşırsa, ne yapacaksınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten sataşıyorlar. İşin ilginç yanı şu: Onlar ülkenin aleyhine olarak yaptıkları bu işten para kazanıyorlar, biz ülke lehine yazıp çizdiklerimizi tamamen gönüllü olarak ve saldırıları göze alarak yapıyoruz.

      Sil
  21. Hocam bu bölümde sorunun ekonomi yönetiminde olmadığını bir kez daha göreceğiz. Rasyonel politikalar şimdiden havada kaldı. Ortada bir politika yok. Piyasayı ürkütmeden faiz-kur ilişkisini yeniden oluşturmaya çalışıyorlar. Şu ana kadar somut bir şey göremedik.

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu zaten biliyoruz. Onun için bana sıkça sorulan "ekonomi yönetiminin başına getirilseniz ilk ne yaparsınız" sorusuna her defasında "istifa ederim" diye yanıt veririm. Yetki yok, niyet yok. Böyle bir durumda ekonomi yönetimi ne yapabilir ki?

      Sil
  22. Murat DAĞLIOĞLU20 Temmuz 2023 19:51

    Yazınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  23. Sevgili hocam yapısal reformlar için en dibi görmek gerekiyor diye düşünüyorum ki bunu hiçbirimiz istemeyiz, bu saatten sonra yapılabilecekler ancak bir remodeling olabilir ki buda süreci epeyce geciktirip dibe iniş  sürecini yumuşak inişe dondurebilir diye düşünüyorum, gerçek anlamda yapısal reformlar yapılsaydı tarihte ikinci dünya savaşı olurmuydu yada Çanakkale hiç yasanırmıydı, maalesef çanakkale vefat sayısını bile doğru olarak bilemediğimiz büyük bir trajedidir lakin bize hiç bu yönüyle gösterilmeyip ders cikaramadigimiz tabikide bir kahramanlık destandır. Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En dip dediğiniz nedir bilmiyorum ama bugün hukukun üstünlüğü, demokrasi, güçler ayrımı, liyakate göre atama yapılması, eğitimini bilime dayandırılması, vergi sistemi, para politikası gibi pek çok alanda zaten dipteyiz. Uluslararası karşılaştırmalarda Türkiye hep sonlarda. Daha fazla dip nasıl olacak ben bilmiyorum. Herhalde insanların işsiz ve aç kalmalarını kastediyorsunuz.

      Sil
    2. Sayın Hocam, hep dipten bahsediyoruz. Boğulmak için en dibe çökmeye gerek var mı? Ayrıca, dipte olduğumuzu kabullenmek için yamyamlık mı yapmamız gerekiyor?

      Sil
  24. bankalar mevduata %30 küsur faiz verirken politika faizi 20 küsurlarda ve krediler verilmiyor. bu durum devam edebilir mi yoksa bankalar krize mi girer? mevduat %30ken politika faizine ne gerek var?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Politika faiz % 17,50. Bu faiz Merkez Bankasının bankalara verdiği bir hafta vadeli kredinin yıllık faizi. Bankaların mevduattan daha ucuza kaynak bulmasını sağlıyor ama limiti var.

      Sil
  25. Sayın Hocam, sürekli paramızın değeri düşüyor alım gücümüz azalıyor. Ben kendimi bildim bileli bu böyle. Acaba Avrupa birliğine tam üyelikle euro para birimine geçmemiz ile mi ancak makus talihimizi yenebiliriz? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır. Bu bir talih meselesi değil bu yanlış ekonomi politikası uygulamanın bir sonucu. Ancak ve ancak doğru politikalara geçince paramız istikrar kazanır.

      Sil
  26. üstadım doğruları 100 kere de söyleseniz 101. kez söylemekten usanmıyorsunuz. Sizin gibi bu özellikteki insanlar benim hep idolüm olmuşlardır. Güçlü bir iradeye sahip olmak için, doğruların peşini bırakmamak için bir(kaç) tavsiyeniz var mıdır acaba, biz de faydalansak?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben çocukluğumdan beri hep gerçeğin ve doğrunun peşinden koştuğum için bu bana doğal geliyor. Gerçeği söylemekten bıkmamak lazım çünkü yalan söyleyenler bıkmıyor.

      Sil
  27. Merkez Bankası bir taraftan döviz alırken diğer yandan yüklü KKM ödemeleri yaptığı için bankaların TL likiditesi arttı, bu nedenle son günlerde TCMB bankalardan nette borç alıcı konumuna düşüyor.

    Bu durum, referans faizlerin yukarı gitmesi gereken bir dönemde, tam tersine piyasa faizlerini düşürdüğü için kur üzerinde olumsuz etki yapıyor.

    İki türlü çözülebilir.
    1) Bankaların fonlama ihtiyacını artıracak (ZK, Hazine borçlanması, likidite tahvilleri gibi) düzenlemeler
    2) 2001-2010 dönemindeki gibi politika faizinin gecelik borçlanma faizi yapılması ve resmi faizlerin buna göre ayarlanması.

    İkinci seçenek resmi tabela faizlerinde daha fazla artış gerektireceği için (siyasi kısıtlar da dikkate alındığında) ne kadar tercih edilebilir emin değilim.

    merhaba,
    bu twitte tam olarak neyden bahsedilmekte acaba? kkm ödemeleri yüzünden çok mevduat toplandığından mı bahsediyor? piyasa faizleri aşağı iniyor derken hangi faizden bahsediyor ve neden iniyor, zkleri azaltmak ne işe yarar?

    YanıtlaSil
  28. Hocam çok net ve tane tane izah ediyorsunuz konuları, tebrik ederim. Bilime dayalı eğitimden de bahsetmişsiniz. Sizce Türkiye’de bu ne zaman tam olarak uygulandı ? Yada en iyi uygulandığı zaman hangisi ise yazınızda belirttiğiniz sonuçlara ulaşıldı mı bu zamanlarda ? Yani o bilimsel eğitim bu ekonomiyi bizden önce şahlandırdı da biz mi kaçırdık ?

    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye, Atatürk döneminde bilimsel eğitimi yerleştirmeye uğraştı. 1950'lere kadar da uyguladı. Sonra yavaş yavaş bilimden uzaklaşılmaya başladı. Bunda dinin siyasete alet edilmesi önemli rol oynadı. Türkiye, eğitimi bilimsel olarak yaptığı dönemde yani 1940'lara kadar dünyaya örnek olacak bir çıkış yakalamıştı. Atatürk dönemini incelerseniz göreceksiniz.

      Sil
    2. Mahfi bey herşeyden önce sürdürülebilirlik diyorum. 1920-1950 arası uzun bir süreç ve baktığımızda 2002-2023 arası süreçten daha uzun. O dönemin 5 yılda bozulduğunu bu dönemin 20 yılda toparlanamayacagini söylüyorsunuz. 30 yılda neden insanlar örnek gösterilen bir uygulamayı elinin tersiyle itti. Bu dönem herşeye rağmen yanlışı kabul ediyor

      Sil
    3. Hocam sizin bu konudaki yazını okudum da sanki kesin bir sonuca varmak pek de mümkün olmuyor gibi, gerek sağlıklı ölçüm kısıtı gerekse birtakım önemli küresel hadiselerin etkisi nedeniyle.

      O yazınızdan anladığım kişi başına düşen milli gelir yaklaşık son 25 senede ciddi bir ivme yakalamış.

      Yani bilimsel eğitim de sanki aynı dönemde tavan yapmış olabilir.

      Saygılar.

      Sil
  29. merhaba,
    bankalar şuan 30la mevduat topluyor. daha düşükle ticari kredi veriyor veya zorlanıyor ve kredi oranı azalıyor? politika faizi ise yalnızca 17.5%. bu durum sürdürülebilir mi yoksa bankalar zoraki mevduat faizlerini düşürecek mi? mevduat faizleri %30-35se kuru tutamaz mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sürdürülemediği için ekonomi yönetiminde değişikliğe gidildi ama yetki olmadığı için yapılması gerekenler de yapılmıyor hala.

      Sil
  30. Hocam elinize sağlık, Hukuk okumuş biri olarak dikkatimi çekti de ekonomide bu yapısal reformlardan söz açılınca konu dönüp dolaşıp yargı bağımsızlığına geliyor. Acaba neden yargı tarafsızlığına bir türlü sıra gelmiyor, bunun özel bir nedeni olabilir mi sizce ? Bundan bahsetmeyi sanki toplumum bir kesimi kendine yasaklamış gibi bir izlenim doğuyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü yargıyı bağımsız yapacak kararları alacak olanlar o kararın aleyhlerine çalışmasından korkuyor.

      Sil
    2. Anladım Hocam, sanki bu da yeni bir mesele değil gibime geliyor, 90’lı yılları da görmüş biri olarak kanaatim biraz o yönde.

      Teşekkürler.

      Sil
  31. Hocam piyasa faizleri zaten çok yüksek(mevduat ve kredi) bu durumda politika faizini artırmanın talepte azalmaya neden olacağını söylemek ne kadar doğru olur yoksa burada politika faizinin ne olduğu psikolojik açıdan mi önemlidir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Politika faizi sistemi etkilemenin bir aracıdır. Ama enflasyonun % 100 olduğu yerde politika faizi % 17,5 ise ve ek olarak doğru politikalar yürürlüğe konulamıyorsa politika faizi hiçbir olumlu işlev göremez hatta olumsuz beklentilere yol açar.

      Sil
  32. Hocam 43 yaşındayım ve hiç bir beklentim yok bu ülkeden. (Not: düzenli gelir sahibi, ekonomik sorunu olmayan bir vatandaşım). İnsanların yüzündeki tebessüm ölmüş maalesef hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet maalesef son 20 yılın getirdiği en acı katkılardan birisi bu oldu: İnsanların eğlencesi, gülümsemesi gitti.

      Sil
  33. Hocam iyi akşamlar. Yazılarınızı genç maliyeci olarak severek okuyorum. Kötülemek gibi olmasın ama üniversite hocalarımızdan ziyade sizden daha çok verim alıyorum. Size bir sorum olacak. İktidar ısrarla faizi düşürürken bugün %17.5 seviyesine çıkardılar. Bu kötü gidişatın bedelini hep beraber ödedik. Kısa ve öz bir soru önümüzdeki 5 yıllık Türkiye'yi ne bekliyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah, sağ olun.
      Bu politikalarda devam edilirse (ki edileceği anlaşılıyor) Türkiye daha da kötüye gider.

      Sil
  34. Hocam olacakları tahmin edeyim. 5 yıl boyunca IMF'ye gidilmeyecek, bunun yerine (kim bilir neler karşılığında) körfez ülkelerine sırtımızı dayayacağız. 5 yıl boyunca beklediğiniz yapısal reformlar yapılmayacak. Yapılsa bile kız çocuklarıyla erkek çocukları ayrı okusun şeklinde, (Kuran'la hiç bir şekilde alakası olmayan) mezhepçi uygulamaları hayata geçirmeye çalışacaklar. Böylece Afganistan'a daha da yaklaşmış olacağız. 5 yıl boyunca gerçek veriler yine gizlenecek ve halka yalan verilen sunulmaya devam edilecek. Halkına yalan söyleyen bir iktidar ve gerçekleri ört bas eden medyayla ülke güllük gülistanlık gösterilmeye çalışılacak. Bu süre içerisinde yapılacak zamların bedelini yine halk ödeyecek. Ülkenin %90'ına tekabül eden 76.5 milyon insan açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşarken, ülkeye gelen turistlerin yaşantıları ise göz dolduracak. 5 yıl geçecek, yapılmayan doğrulara ve yapılan onca yanlışlara rağmen yine milliyetçilik ve din vurgusu altında oy dilenecekler. Kendi açıklarını yine halkın duygularını sömürerek kapatmaya çalışacaklar. Bu yetmeyecek, muhalefete iftiralar atacaklar ve sahte videolar çıkartacaklar. Çünkü 5 yıl önce bu tutmuştu. Yine başaracaklarını zannedecekler fakat artık Erdoğan aday olamayacak. Bu güne kadar millet şahsa oy vermişti. Bu yüzden 5 yıl sonra artık kazanamayacaklar. Benim tahminlerim bu yönde. 5 yıl sonra yine bu yorumumu okursunuz. Ülke bu 5 yılda geriye gidecek. En üzücü olan kısım da bu. Çünkü hep birlikte bunu yaşayacağız. Şimdi bir çok insan zamlardan şikayet ediyor. Hatta biraz önce fırından çıktım, fırıncı bile kedi mamasına yapılan zamma isyan etti. Artık kedi bile besleyemeyeceğiz dedi. Pazara çıktığımda pazarda bile birbirlerini hiç tanımayan teyzelerin, fiyatları görünce birbirlerine fiyatlardan dert yandıklarına şahit oluyorum. İçim acıyor. Fakat yapacak bir şey yok. Çünkü halk böyle istedi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ''Celladına aşık olmuşsa bir millet, ister ezan ister çan dinlet. İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet, müstahaktır ona her türlü zillet'' (Ömer Hayyam)

      Sil
    2. ''Uyuyan milletler ya ölür, ya da köle olarak uyanır'' (Mustafa Kemal Atatürk)

      Sil
  35. Merhaba Hocam,
    İlk defa yazma gereği hisettim.
    Sizi gerek bloğunuz gerekse kitaplarınızla yıllardır takip eden okuyucunuzum. Özel bir bankada kıdemli müfettiş olarak görev yapmaktayım. Naçizane olarak; kullanmış olduğunuz dil, söylem ve anlatımınız gerçekten muazzam. Yoğun temponuza karşın bu kadar üretken olmanız gerçekten takdire şayan.
    Seviyenize erişmek olası değil.
    Gerek kavramsal gerek beşeri gerekse de tekniksel anlamda sizden yıllar boyunca çok istifade ettim. Geldiğim pozisyonda emeğiniz düşündüğünüzden de fazla.
    Her şey için çok teşekkür ederim.
    Saygılarımla,
    Her şey

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Bir nebze katkım oluyorsa ne mutlu bana.

      Sil
  36. Fizikte kimyada sonuçlar yada sebepler değişkenlik gösterebilir mi, hayır olmaz. Bu ekonomi olunca durum değişiyor. Faiz bugün de az arttırıldı ancak döviz yükselmedi. Geçen az arttırıldı diye durum tam tersi oldu.
    Ekonominin bilim değil filim olduğunu anlamak lazım. Yani müdahale edilen, kurgulanan, sebeplerin her zaman aynı sonucu vermediği bir sistemdir ekonomi. Dünyanın en borçlu ülkesi ABD, fakat onlarda fiyatlar düşüyor. orda da enflasyonun fırlaması lazımken azalıyor. Dışardan sermaye giriyor bu ülkeye dünyayı askeri gücünden dolayı etkisine alarak kaynakları kontrol ediyor. Bizim ülkemiz yıllar önce de aynı teknoloji, aynı tarım, aynı üretim kapasitesindeyken enflasyonu azdı şimdi vaziyetimiz farklı değil ancak enflasyon artıyor. Eskiden dövizimiz çokmuş ondan iyiymişiz. Eskiden dünyaya uzay mekiği mi satıyorduk da döviz çoktu.
    Şimdi enflasyonu ertelenmiş bir olgu olarak görmek lazım. Aslında enflasyon bastırılmış bir hastalıktı. Hep vardı. Siyasi olarak Türkiye stratejik bir konumda olduğundan batı ekonomik olarak bizi destekledi. Biz bunu ekonomik ilerleme zannedip ciddi kazanımlara dönüştüremedik. Siyasi avantajlarımızı sadece parayla değiş tokuş yapıp tükettik. Siyasi olarak batıya sırt çevirince de dolar gelmedi fiyatlar arttı. Çin dünyanın en gaddar ülkelerinden biriyken batının sermayesi ve fabrikalarıyla donanıp sahte harikalar yaratırken batıyla ters düşmeye başlayınca harikalar diyarı sıkıntıya girdi. Fakat onlar batının yatırımlarını kendi lehlerinde kullandılar. Biz de tükettik.
    Lütfen ekonomiyi değerlendirirken siyasi vaziyete bakınız. Türkiyemiz ekonomik siyasi vs.önemli bir ülke ancak her şeyi rakamlarla ölçüyor. böyle gelmiş böyle gider gibi duruyor inşallah olmaz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fizik ve kimyada (özellikle fizikte) koşullar değişmezse sonuçlar değişmez. Ama koşullar değişirse sonuçlar da değişebilir. 100 metreyi sakin bir havada koşanla çok rüzgarlı bir havada koşan atletlerin aldığı sonuçlar farklı olabilir. Ekonomi de böyledir. Faiz artırılınca aslında kurun düşmesi beklenirdi. Çünkü yüksek faiz insanları döviz talebinden vazgeçirir ve yabancıları da ülkeye çeker. Ne var ki yapılan faiz artışı beklenenin çok altında kaldı. Fizikte beklentilerin sonuca etkisi olmaz. Ekonomide olur. Öte yandan olay sadece politika faizinin artırılmasıyla kalmadı. Bir yandan da döviz satışı yapılarak kurun yükselmesi önlenmeye çalışıldı (halen de aynı şey devam ediyor.)
      Diyeceğim o ki konunun bilimle ilgisinden ziyade yanlış uygulamalarla ilgisi var.

      Sil
    2. Bir de aynı dönemde körfez ülkelerine yapılan ziyaretle, döviz gelecek algısı da dövizin yükselmesini engelledi. Yani sadece faiz arttırılması belirleyici olmadı,. Her faiz karari haftasi benzer bir gezi oluyor.

      Sil
  37. Hocam severek takip ediyorum yazılarınızı ben Gümrük işiyle uğraşıyorum. Gümrük Müsavir yardımcısıyım. Şimdi öyle bir algı yaratiyolar ki dolar arttığında ihracat artar. İhracatın artması dolara bağlıdır. Dolar artmazsa ihracatçı patlar falan filan ya hocam bizim firmalarimizda ihracat yapan faturasını zaten dolarla kesiyor beyan ediyor. Bu adam eşyayı zaten hep 1000 dolara satıyor. Aslında firma için bişey değişmiyor. Müşterisi içinde mal ucuzlamiyor ama kimsede bunu anlamıyor. TL fatura kesen kimse yok ki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İhracatı etkileyen şey sadece kur değildir sizin de değindiğiniz gibi. Sattığımız malların alıcı açısından ne kadar vazgeçilmez olduğu da kur kadar önemlidir. Petrol, doğalgaz gibi vazgeçilmesi mümkün olmayan malları satıyorsanız durum farklıdır tekstil ürünleri gibi vazgeçilmesi kolay malları satıyorsanız durum farklıdır.

      Sil
    2. Gümrükçü arkadaşa: İhracatçı; alımlarını yani hammadde, yarı mamul, yardımcı malzemeleri ağırlıklı olarak TL ile yapıyorsa ve TL. cinsinden aldığı bu alımların fiyat artışları (maliyeti) kur artışının altında artıyorsa, kur kazancından dolayı kazançlı çıkar.

      Sil
  38. Hocam. Beni asıl endişelendiren, yaz aylarında bu kadar sıkıntı yaşarken, kış aylarında halimiz ne olur? Okullar açılacak, üniversitelerde okuyacak öğrencilerimiz, gittikleri illerde ev aramaya başlayacaklar, kiralık konut talebi artacak. Servis ücretleri elbette, yüksek oranda aratacak. Gıda fiyatları mevsimsel olarak artış gösterecek... Bunun gibi bir çok sorun cok değil 2 ay sonra karşımızda duruyor. Hocam, sizce bu reçete daha ne kadar acı olur? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  39. bu son hamleyi anlamıyorum. zorunlu karşılık arttırılması kredi vermeyi zorlaştıracak. kredi maliyetini yükselticek kredi faizleri artacak. borç verme değil alma faizi kullanılacak oda 17.5%. bu durum zaten mevduat faizlerini düşürmeyecek mi? zaten bu durum mevduat faizleri düşmesin diye yapılmadı mı? o zaman ne işe yarayacak?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım amaç KKM'den diğer mevduata kayma sağlamak. Ama amaca ulaşamk bu yolla kolay değil.

      Sil
  40. Hocam, degerlendirmeniz ışığında mevcut durumda enflasyon, algılar sonucu oluşan fahiş fiyat -gelecekte oluşacağı düşünülen enflasyon farkının da eklenmesi ile -birikimli bir sarmala giriyor ki bu yine mevcut şartlarda enflasyonun her an geometrik bir artış gösterebileceğine de işaret ediyor o zaman, doğru mu anlamışım? Saygılarımla

    YanıtlaSil
  41. Şark insanı dolambaçlı yol sevmez. Disiplinli çalışmayı hiç ama hiç sevmez. Hele bilimi hiç sevmez. Bir önceki yazınızda da değindiğiniz konu aynen burada nedeni açıklıyor. Şark kurnazlığı dedikleri şeyi 2 yazıyı Peşpeşe okuyup da aklıma getirdiniz. Mahfi bey yazılarınız için çok teşekkür ederiz. Bunca yanlışa inat halen bilim diyorsunuz, doğru yolu bıkmadan usanmadan söylüyorsunuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Başka çaremiz yok. Yalan söyleyenler hiç bıkmadan usanmadan yalan söylemeye devam ettikçe biz de bıkmadan usanmadan doğruyu söylemeliyiz.

      Sil
  42. Bence hükümetin İstanbul taksi plaka politikası diğer tüm politikalarını özetliyor. Niyet ekonomiyi düzeltmek, refah arttırmak degil.Politikaları,kendilerine karşı olan toplumsal kesimleri
    kendi çıkar gruplarının lehine sömürmek. Buradan elde edilen kaynağın büyük kısmını kendi sermaye gruplarına ve toplumu dönüştürecek organizasyonlara kanalize etmek, bir kısmını da yürütülen politikadan olumsuz etkilenen kendi taraftarlarına dağıtıp onlarla bağlarını sağlamlaştırmak.

    YanıtlaSil
  43. Hocam iyi ki varsınız yazılarınızı okurken bazen çok üzülüyorum umarım herşey yoluna girer !!;(

    YanıtlaSil
  44. Emeğinize sağlık. Her zaman olduğu gibi tüm gerçekleri yalın bir Türkçe ile anlatmışsınız. İktidar seçimlerde elde ettiği başarı ile bir yerde uygulayageldiği "nas ekonomi politiği"ni mevcut sonuçlarıyla birlikte onaylamış oldu. Seçimlere kadar TUİK enflasyon verileri bir yerde iktidar için gereklilikti, ancak seçimler geçtiğine göre, sizce TUİK enflasyon verisinin halen aynı doğrultuda sürdürülmesinin nedeni nedir? Yaklaşan yerel seçimler mi? Yoksa bu hal, otokrasilerin ortak ideolojik özelliklerinden biri olduğunu düşündüğüm, bu nedenle farklı biçimlere bürünse de sürmesi beklenen mitomanik bir gereksinmenin sonucumudur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İki nedeni var ilki sizin de dediğiniz gibi yaklaşan yerel seçimler ve enflasyonu düşürme vaadi, ikincisi de arada o kadar büyük fark var ki hızlı bir düzeltme mümkün değil.

      Sil
  45. Hocam iyi günler,
    Yanlış hesaplanan enflasyon yüzünden, yıllardır çalışanlar ve emeklilerin maaşları sistematk olarak eritildi. Olası bir hükümet değişikliği aonrasında, geçmişe yönelik bu htalı hesaplamaların bir dönüşü mümkün müdür?

    Yıllarca tavandan prim yatırmış, ülkenin ihracatına destek vermiş, 8000-10000 prim günü ile emekli olmuş kişilerin maaşları asgari ücret seviyesine yakın :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru, o yüzden orta sınıf kalmadı.

      Sil
    2. Zaten günümüzde sınıfta kalmadı sadece paranın kölesi olanlarla parasızlığın kölesi olanlar var.

      Sil
  46. Merhaba sevgili Hocam, emeğinize sağlık... her bir sözünüz çok değerli, ancak birde "birey ahlakı/ahlaksızlığı" bağlamında bu konuları incelesek... teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. O konuyu da inceleyelim haklısınız.

      Sil
  47. IMF 'ye gidilecek olursa ki bence bu seçenek asla şuan için geçerli olmayacaktır Hocam. Kamu harcamalarının denetlenmesi düşüncesi bile şimdiki iktidarı ürkütüyor. Çünkü harcamaların açıklanabilirliği YOK.
    Yazınız için teşekkür ederim, elinize sağlık Hocam.

    YanıtlaSil
  48. Faiz ve enflasyon unsurları, debriyaj ve gaz pedalları gibidir. Enflasyon ileri giderken faizi beri çekerseniz, en hafifi silkelenirsiniz (şahlanırsınız), ya takla atarsınız ya da stop edersiniz. Gaz pedalına az basacak debriyaja iyi basacaksınız. MB

    YanıtlaSil
  49. Hocam merhaba,
    Amerikan ve dünya piyasaları neden FED’in faiz arttırımına göre hareket ediyor toplam faiz 5 seviyesinde bir kaç yıl öncesi ile karşılaştırdığımızda çok ciddi bir faiz. Lakin faiz bu noktada 0,25 artmadığında paranın emtia borsa gibi kaynaklara aktığı görülüyor. Yüzde 3 enflasyon ortamında bu faiz neden değerlendirilmiyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İki nedeni var: (1) ABD ekonomisi dünyanın dörtte biri büyüklüğünde ve dolayısıyla dünyanın geri kalanını etkiliyor. (2) Dolar dünya parası konumunda.

      Sil
  50. Sayın Eğilmez, Güzel ve rahat anlaşılır yazılarınız için teşekkür ederim. Yanlış Eğitim tabirinize bir de Yanlış Dini İnançlar tabirini eklemek istiyorum. Her ikisi de zaten bir birini destekliyor, Yanlış Dini İnançlar tabirinin artık daha fazla konuşulması gerektiğini düşünüyorum. Hadis maddelerinin, Kuran Maddelerini geçtiğini düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Çok haklısınız. Kuran ve din konusunda konuşanların büyük çoğunluğu bu konularda ezber bilgiler dışında bilgi sahibi değil. Kulaktan dolma bilgilerle yorum yapıyorlar.

      Sil
  51. Çelişki: Madem gerçek enflasyon TÜİK'in açıkladığının çok çok üstünde ve çalışan kesim enflasyona ezdiriliyor. O zaman firmaların durumunun iyileşmesi, sermaye birikiminin artması ve bütçe açıklarının kapanması gerekmiyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Firmaların durumu iyi zaten, hepsi geçen yıl kâr rekorları kırdı. Bütçe açıklarının kapanması için iki şey lazım: (1) Kamu harcamalarının artmaması, oysa kamu harcamaları gerçek enflasyondan da daha hızlı artıyor. (2) Vergilerin de tahakkuk ettiği kadar değil % 65 - 70 oranında tahsil edilebilmesi.

      Sil
  52. SAYIN HOCAM EKONOMİDE ATILAN ADIMLARI BİR İKTİSATÇI OLARAK NASIL BULUYORSUNUZ.

    YanıtlaSil
  53. “ gerçek enflasyonu hesaplamak ve kabul etmek “ bu hükümet ve liderliği için olası bir şey değil … üstüne tüm fiyaskolarına ve aşikar cehaletlerine rağmen körükörüne destekleyen %50’nin üzerinde bir kesim olunca, bizlere doğanın kendi sistematiği içinde zararlı bireyleri elimine ederek sorunu çözmesini beklemek kalıyor maalesef.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz doğrusunu söyleyelim de siyasetçi kabul eder ya da etmez onun ve seçmeninin bileceği iş. Ama doğruyu inkâr eden bir gün mutlaka onun cezasını çeker.

      Sil
  54. Peki.Ülkemizde sürekli artan gıda enflasyonunun temel sebepleri sadece arz-talep dengesizliği ve yüksek üretim maliyetleri mi ? Sizce başka sebepleri de var mı ? Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu saydıklarınız da var tabii ama hemen hepsi fiyat ve dolayısıyla faizle bağlantılı. Bütün dünya tarım ve hayvancılığı sübvanse ederken biz sübvansiyonları düşürdük. Neden? Düşük faizle inşaatı desteklemek uğruna.

      Sil
  55. Sayın hocam kkm de zorunlu karşılıkların %15 yapılmasına ne diyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önce KKM ile kuru tutmaya çalıştılar şimdi baktılar ki bütçeyi tutamayacaklar bu geldi. Rüzgarın estiği yöne göre savrulup duruyoruz.

      Sil
  56. Hocam Türkiye ekonomisinden çok daha iyi ve profesyönel yönetilen şirketler bile iflas ederken.. :)

    YanıtlaSil
  57. Evet hocam, acı olan reçete degil;
    Yutmamız için, o reçeteye yazılan hap'tır.
    Gözümüzü kapatıp, bir bardak soğuk su ile içiyoruz!

    YanıtlaSil
  58. Hocam en az 2 yıldır sizden bu konuda yazmanızı bekliyordum. Elinize sağlık. Onerdiginiz çözümlerin uygulanacağına inanmıyorum. Çünkü yöneticilerin böyle bir kaygısı yok. Göstermelik birkaç kararla ve satılacak değerlerimizden gelecek paralarla seçime kadar zaman kazanacaklar. Dilerim beni yanıltırlar. Siz üzerinize düşeni yapıyorsunuz. Uyarıyorsunuz, aydınlatıyorsunuz. Sağolun. Sevgiler, Saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de inanmıyorum ama yine de yazmaktan geri duramıyorum.

      Sil
  59. 1- Hocam piyasada likidite fazla oluyor bankalar tcmbye borç veriyorsa bu ne demek? bu neden istenmiyor? bu kredi faizleri ve mevduat faizleri aşağı gelecek mi demek?
    2- merkez bankası mb faizinin ne kadarını fonlama için kullanıyor nereden bakabiliriz? bankalar politika faizi %17.5ken 35 mevduat vermeye ne kadar devam edebilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bankaların elinde gereksiz TL var demektir. Mevduata fazla faiz vermesinler diye MB para dağıtmış demektir. İstenmemesinin nedeni faiz takıntısının devam ediyor olmasındandır.
      Merkez Bankası fonlaması bankaların toplam kaynağının % 5'i kadar.

      Sil
  60. Türkiye IMF'ye yani namıdiğer Uluslar Arası Para Fonu'na başvurmalıdır.İşte bu başvuru yapılırsa şayet Türkiye ucuza borça alabilir nispeten.Bu başvurunun yapılması gerekir IMF denen Uluslar arası fazla uluslu parasal fona

    YanıtlaSil
  61. Bu hükumet yirmi yıllık iktidarıyla ülkenin gelmiş olduğu şu durumda oluşturduğu yapısal sorunları hadi ben reform yapıyorum diye kendini inkar etmez diye düşünüyorum, bunların ülkeye bıraktıkları miras ülkenin geneline yayılan ahlaki çöküntü, orta direğin çökmesi ve artan yoksulluk, diğer taraftan kara para ayıplı para ne derseniz deyin yaşanan lüks hayat, ülkenin dört bir yanına yapılan eserler diye tanıtılan atıl yapılar ve kaynakların peşkeş çekilmesi ve tabiki gelinen durumda Mustafa Kemal Atatürkün genclige hitabinda hangi ahval ve şartlarla karsilasabilecegini belirttigi durumlar (ülkenin yabancı yatırım adı altında). Bu durumda yapısal reformlar değil ama mevcut bozuk yapının üzerine mış gibi yapabileceği makyaj uygulamalardan daha fazlasını bekleyemeyiz. Misalen çok mecbur kaldıkları için (kira artışları vs) istemeyerekde olsa boş evlerden vergi almak durumunda kalmaları bu mışlardan biri (kaldıki inşaat sektörü bunların en son canını acitacagi sektördür). Ez cümle naçizane görüşüm toplum olarak on yıllar sürecek bir sıkıntılı dönem bizleri bekliyor diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef doğru diyorsunuz.

      Sil
    2. Hocam ekonomide büyük dönüşüm için ne tür çabalar göstermeliyiz?

      Sil
    3. Önce küçük dönüşümü yapmamız lazım. Yani normale dönmek.

      Sil
  62. Hocam merhaba.Yazılarınızı severek takip ediyorum. Davranışsal Ekonomiyle ilgili kitap tavsiyesinde bulunabilir misiniz? Şimdiden teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. http://www.ijopec.co.uk/wp-content/uploads/2020/01/2019_20.pdf
      Ücretsiz okuyabilirsiniz. Hatime Hocanın öğrencilere ve öğrenmek isteyenlere hediyesidir.

      Sil
  63. Üstad iki konuda size katılmıyorum.fenerbahçenin sezon başlamadan önceki çoşkusunu ve ülkenin seçimlerden önceki şaha kalkan ekonomi başarısını halen görmüyor ve tenkit ediyorsunuz.Esasen Fenerbahçeliler ve iktidar yanlıları bu durumdan fazlasıyla memnun.

    YanıtlaSil
  64. Mahfi bey konuya tamamen yabancı bir vatandaş olarak soruyorum:

    Piyasada (yani alış-veriş yaptığımız her yerde) fiziki 100 ve 200 TL'lik banknotların sayıca çoğaldığını, ama aynı zamanda, fiziki 5 - 10 - 20 - 50 TL'lik banknotların sayıca azaldığını gözlemliyorum.

    Bu, sadece bana özgü bir gözlem mi? Geçici bir durum mu? Yaz mevsimi ile mi sınırlı?

    Türkiye genelinde de bu durum var mı? Kalıcı mı? Mevsimlere yayılır mı?

    Büyük rakamlı banknotların sayısı artarken, küçük rakamlı bankontların sayısı azalıyor. Böyle bir durum var mı gerçekten?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru gözlem. Enflasyonun çok yüksek olduğu ortamlarda küçük para birimleri giderek kullanılamaz hale gelir ve o nedenle de piyasada azalır. Bugün 5 liraya alınacak şey sayısı çok azaldı, o nedenle 5 liraya ihtiyaç da azaldı. İhtiyaç olmayınca piyasaya sürülen 5 liralık banknotlar da azalıyor. Madeni parada bu durum çok daha önce ortaya çıktı. Çoğumuz madeni para taşımıyoruz artık.

      Sil
  65. Hocam enflasyon neden suni olarak düşük gösterilip insanlara az zam veriyorlar bile bile kkm yi soktular yanlış politika rezerv kalmadı kurudu hatta hiç yok
    peki son faiz artırımı neden bir işe yaramadı indirince kur artıyor oysaki birde bu kadar yüksek fiyattan kim dolar avro sterlin alıyor
    Birde devlet memura yüksek zam verirken neden aynı zammı emekliye vermedi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir Türk Atasözü var bilirsiniz: İki yanlış bir doğru etmez." Maalesef biz yüzlerce yanlışın bir doğru etmesini bekleyecek politikalar uyguluyoruz. Bilimden uzaklaşılınca her şey yanlış oluyor.

      Sil
  66. Hocam Türkiye'de 20 milyon doğalgaz abonesi bulunuyormuş. Bu 20 milyon kişi toplam 5 milyar dolarlık doğalgaz tüketmekte. Bu 20 milyon kişinin doğalgazını söküp yerine klima versek hane başına ortalama 2000 dolar desek toplam 40 milyar dolar ediyor. 40 milyar dolarlık yatırım başta 5 milyar dolarlık ithalatın feragati ile bize 5 milyar dolar gsyh büyümesi sağlayacak, klimalar elektrik yakacağı için ilave 5 milyar dolarlık elektrik üretilecek, totalde 10 milyar dolar gsyh artışı sağlayacak, sadece görünen kısmı. Bir de artan elektrik üretiminin yan sektörleri beslemesi de var. Peki gsyh'da 1 dolar artış için 5 dolar yatırım mantıklı mı? Buna göre Türkiye'nin 4 trilyon dolar gelir üreten bir ülke olması için 12-15 trilyon dolar yatırım yapması gerekiyor :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kullandığımız elektriğin bir bölümünü doğalgaz çevrim santralları aracılığıyla üretiyoruz.

      Sil
  67. TL Likidetenin fazla olmasının yarattığı sorun nedir kredi iştahını arttıracak olması mı? Bankaların tcmbye borç vermesi anormal bir durum mu? Şuan politika faizi kredi fsizç mevduat faizi kopuk böyle devam edilebiliyor mesela 2021de bankalar niye mevduat faizini düşürdü bu devam edebilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bankaların elinde fazla TL likiditesi var. Bu parayı satamazlarsa zarar ederler çünkü maliyeti var. O nedenle kredileri artırmaya çabalıyorlar, kredi veremezlerse mecburen TCMB'ye satıyorlar.

      Sil
  68. Hocam faiz enflasyon beklentisi kadar arttırılmasa bile piyasa TL azalınca kendi yavaşlamaz mı enflasyonu düşürmez mi? Sürekli stagflasyon mu olur?

    YanıtlaSil
  69. Değerli yazınız için teşekkürler Sayın hocam. Tahminimce yapısal reformları bu siyasi iktidarda biz yurttaşlar göremeyeceğiz. Nitekim kendi şehrimizin adını taşıyan İstanbul Sözleşmesi’ne bile taraf olmaktan çıkıldı. Sadece siyasi iktidar da değil, muhalefet kanadında da gizli anlaşmalar vs. ortaya çıkıyor. Yapısal reform için en başta şeffaflık, eşitlik ve keyfi olmayan kararlar gerekiyor. MB faiz arttırımı konusunda da bankalara düşük faizli tahvil aldırıldığı için olması gereken düzeye getirilmeyeceğini ve kısır döngünün devam edeceğini düşünüyorum. Saygılar sunarım.

    YanıtlaSil
  70. Hocam Merhaba; Mehmet şimşek 50 milyar dolar borç para bulduğunu ile ilgili bir açıklama yapmıştı. Bu paranın bize maliyeti doğal olarak olacaktır, döviz kurunun artışları devam ettiği için alınan paranın bizlere kat kat maliyet olarak önümüze çıkacak ilerleyen yıllarda peki bu alınan paranın borcunu nasıl ödeyecekler döviz kuru artıştayken buldukları para anlamsız değilmi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her şeyden önce böyle bir para yok. Bu söylenen 50 milyar dolar BAE ile yapılacak ticaretin ve alış verişin hacmi olarak hesaplanan para. Kimsenin kimseye 50 milyar dolar vermesi söz konusu değil. Öte yandan bu alış verişte maliyetler ne olacak kimse açıklamadı.

      Sil
  71. Hocam sanki ülkeyi bir gizli grup yönetiyor, mevcut parti liderleri de sanki birer figüran. Ülkede tüm adaletsiz uygulamalar bir bir uygulanıyor ve ülkeden yatırımcı ve nitelikli beyinler kaçırılıyor. Normal vatandaş açıklanan faşz oranlarının yanına bile yaklaşamazken bu faiz oranları ile %15 20 ile birileri kredi kullanıyor mu acaba? Eğer bu düşük oranlarda kredi kullananlar mevcutsa bu gizli grup onlara çalışıyor gibi gözüküyor . Ne dersiniz ?

    YanıtlaSil
  72. Artık toplum bunun siyasal bir sorun olduğunu görmeli. Ben seçim sonuçlarının bu anlamda hayırlı olduğunu düşünüyorum. Eğitim, ekonomi, sağlık birçok problem var. Artık kentsel politikalar da telaffuz edilmeli. Ancak bu köklü sorunları çözmeye iktidarda bir enerji yok asla. Unumu eledim eleği astım havasında. Ama muhalefette de yok :) Bence sorun Türkiye’de yönetilenler ve siyasi elitler arasındaki mesafededir. Toplum örgütlenmekten bir araya gelmekten çekinmemeli. Elitin açtığı mesafeyi toplumsal muhalefet kapatmalıdır.

    YanıtlaSil
  73. Emeğinize sağlık sevgilim hocam . Neden politikacılar sizleri dinlemez . Halk neden talepkar olmaz . Bu genç yaşta yaşlandırdılar beni

    YanıtlaSil
  74. Mahfi hocam kalemine sağlık yine çok güzel bir yazı yazmışsın. Benim sormak istediğim bir şey var. Bu Körfez gezisi sonrası 50 milyar dolar yatırım gelecek denildi. Bunun karşılığında bir şey verildiğini düşünüyor musunuz?

    YanıtlaSil
  75. Teşekkürler hocam. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  76. Hocam ben bankacıyım , şundan bahsediliyor; TL Rasyo uygulamasından bankaların mecbur olarak aldıkları tahvillerin geri ödeme vadelerinde güncel faiz oranınca ödeme yapıldığı için, faizin çok yükseltilmesinde de bankaların geri ödeyeceği rakamlar çok yüksek olacağı için bankaların sermaye yapılarında bozulmalara hatta sermaye yapısı çok kuvvetli olmayanların ise batışına neden olabileceği düşünülüyor. Bu konuda ne dersiniz ? bunu hesaba katıp faizleri 20-22 seviyelerinde sabir tutarlar mı sizce ?

    YanıtlaSil
  77. Hocam, fiyatlarla enflasyon arasındaki bu bozukluk nasıl çözülebilir?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı