Satışlar Düşüyor mu? Piyasada Son Durum ve İki Seçenek

Dışarıda iç piyasayı etkileyen iki önemli olay var: Rusya – Ukrayna Savaşı ve İsrail – Filistin Savaşı. Bunlara ek olarak Almanya’da resesyon, Avrupa genelinde durgunluk, Çin ekonomisinin borç sıkıntıları ve daha başka olaylar da iç piyasa üzerinde etkili. Bunların etkisi başlıca iki alanda görülüyor: Kurlar yükseliyor, petrol fiyatı artıyor. ABD ekonomisi, gelişmiş ekonomiler arasında en sağlam görünen ekonomi konumunda olduğu için Dolar diğer paralara göre prim yapıyor. Dolar Endeksi (DXY) bir süredir 106 dolayında bulunuyor (100’ün üstü doların 6 önemli paraya karşı prim yatığının göstergesi.) Euro/Dolar paritesi 105 düzeyine indi ve orada devam ediyor. Altın, Doların durumuna göre inişler ve çıkışlar gösterse de özellikle İsrail – Filistin savaşının başlamasıyla o da prim yapmaya yöneldi. Aslında bu gibi durumlarda altın daha fazla prim yapar ama insanlar Doları sağlam gördükleri için onu tercih ediyorlar. Bu durumun ortaya çıkmasında Fed’in tutarlı, hiçbir sürprize yer vermeyen, şeffaf yaklaşımlarının büyük etkisi var kuşkusuz. Petrol ve doğalgaz rezervlerinin ortasında yaşanan iki önemli bölgesel savaşın yarattığı olumsuz ortam petrol ve doğalgaz fiyatlarının da artmasına yol açtı.

Dolar kurundaki yükseliş ve petrol fiyatındaki artış doğal olarak Türkiye’nin aleyhine bir gelişme anlamını taşıyor. Türkiye, üretiminin önemli bir bölümü için ithal girdi kullanıyor. Kurdaki yükseliş (TL’nin dış değer kaybı) ithal girdilerin pahalanmasına ve dolayısıyla üretim maliyetlerinin, satış fiyatlarının ve dolayısıyla enflasyonun artmasına yol açıyor. Kur artışına ek olarak petrol fiyatlarının artması da petrol ve doğalgaz ithalatçısı olan Türkiye’nin yalnızca üretim değil konut giderlerinin, ulaştırma giderlerinin artmasına ve dolayısıyla enflasyonun bir kez de buradan olumsuz katkı bulmasına neden oluyor.   

İçeride de piyasayı etkileyen üç önemli olay var: Bitmez tükenmez bir seçim maratonu, Türkiye’nin 11 ilini etkileyen depremin yarattığı yıkım ve son dönemde faizlerde başlayan yükseliş. Neredeyse iki yıldır Türkiye hesaba kitaba sığmayan vaatlerle dolu bir seçim kampanyası yaşıyor. Öyle vaatler verildi ve önemli bir bölümü yerine getirildi ki bunun bütçeyle taşınması mümkün görünmüyor. Ne var ki 2024 Mart ayında yapılacak yerel seçimler için de benzer vaatlerin verileceği ve bütçeye yük getirilmeye devam edileceği görülebiliyor. Bu harcamalar enflasyonu iyice artırıyor. Öte yandan bir yandan seçim vaatlerinin bir yandan depremin yarattığı büyük harcamaların karşılanabilmesi için getirilen vergi artışlarının da enflasyonu etkilemesi söz konusu. Örneğin KDV artırıldığında bu artış, fiyatlara yansıdığı için enflasyonu olumsuz etkiliyor. Merkez Bankası’nın, hükümetin ‘faiz neden, enflasyon sonuçtur’ görüşüne uyarak 2021 yılı Eylül ayından itibaren politik faizini yüzde 19’dan yüzde 8,5’e kadar indirmesinin yarattığı enflasyonist baskı Türkiye’yi pek çok alanda yanlış kararlara yöneltti. TL mevduat faizleri enflasyonun çok altına düştüğü için parası olanlar, ihtiyaçları olsun olmasın, döviz, altın, konut, otomobil ve diğer malları almaya yöneldiler. Bu yönelişleri tümüyle paralarının değerini koruyabilmek içindi. Faiz yoluyla koruyamadıkları anaparayı bu yollarla korumaya yöneldiler ve bu yanlış faiz kararı piyasada çarpıtmaya (distortion) yol açtı. Merkez Bankası son beş aydır bu çarpıtmayı düzeltmek ve enflasyonu denetim altına alabilmek için politika faizini yüzde 8,5’den yüzde 30’a yükseltti. Daha da yükselteceği bekleniyor. Çünkü açıklanan enflasyon oranı yüzde 61,5. Merkez Bankası’nın politika faizini yükseltmesiyle birlikte bankalar da hem mevduat hem de kredi faizlerini yükseltmeye başladılar. Böylece parayı mevduatta tutmak yavaş yavaş konut alımına, otomobilleri her yıl değiştirmeye, mal alıp stoklamaya alternatif oluşturmaya başladı. Bu gelişmenin sonuçları bugünlerde konut satışlarının düşmesinde, ileride daha da pahalanır alamayız diye düşünülerek yapılan ihtiyaç ötesi mal alımlarının gerilemesine ve piyasada yavaş yavaş durgunluk belirtilerinin ortaya çıkmaya başlamasına yol açtı.

Faizlerin daha da yükseltilmesi piyasada durgunluğun artmasına ve dolayısıyla büyüme oranının düşmesine yol açacak. Belirsizlikleri gideremeyen, beklentileri olumlu hale çeviremeyen her ekonominin kaçınılmaz sonu: Enflasyonu düşürmek için faizleri artırınca büyüme düşecek ve işsizlik artacak.

Türkiye ekonomisi ve piyasalar, siyasal iktidarın iki seçenekten birisini tercih etmesi aşamasına doğru ilerliyor: Halka gerçekleri anlatıp insanları ekonomide küçülmeye ve işsizliğe razı etmeye çalışmak ya da faiz artırımlarından vazgeçip ekonomiyi bu haliyle gidebildiği yere kadar götürmeye çalışmak. Piyasada durgunluk artıp büyüme oranındaki düşüş keskinleşince tercihin ikinci seçenekten yana olacağını tahmin ediyorum.

Yorumlar

  1. Hocam, konut ve araç fiyatları için yorumunuzu okudum. Fakat benim merak ettiğim orta uzun vade de kira fiyatlarının düşme ihtimali var mıdır?
    Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kira fiyatlari dusmez.

      Sil
    2. Faizler enflasyon düzeyine yükseldiği anda konut fiyatı da, otomobil fiyatı da, kira da hepsi düşer. Çünkü oraya gelindiğinde şirketler zarar etmeye ve eleman çıkarmaya başlarlar, talep düşer.

      Sil
    3. Hocam konut kiraları nasıl düşecek düşük gelirli insanımızın kiralamayı tercih ettiği giriş katlar, kısmen bakımsız ısıtması olmayan konutlar 2-3 ailenin birlikte yaşadığı Suriyeliler Afganlar tarafından kiralanınca kendi yurttaşımız kiralayacak konut bulamadı biraz daha konforlu konutlara yönelince yani arzın sınırlı olduğu yerde talep artınca kiralar yükseldi yükseliyor da. Yılılk konut gereksiniminin 750 bin konut üretiminin 500 bin olduğu ülkemizde kiralar nasıl düşecek. 12 milyon mülteciye değil konut ekmek-su bile yetmez. Nitekim de ekmek de su da yetmiyor.

      Sil
    4. Sn Toprak,
      Hoca yazmış zaten, iş o raddeye geldiğinde Suriyeliler ve Afganlar sokaklara, kendi yurttaşımız da onlardan boşalan yerlere gelir, kiralar düşer.

      Ülkemizde herşey bol, bereketli, kimse aç değil sokakta değil. Bakın Amerikaya Avrupaya, sokaklar evsizlerle dolu. Türkiyede hiç evsiz duydunuz mu? Başını sokacak yer herkes buluyor, ekonomi iyi.

      Sil
    5. Size göre öyle, tüm gelişmiş ülkeler ülkemizi kıskanıyor!

      Sil
  2. Mete Çelebi17 Ekim 2023 10:30

    sayın Mahfi Hocam, TCMB ile Hazine ve Maliye Bakanının, Türkiyenin ekonomi modelinin, tüketime dayalı değil de üretime dayalı bir modele döndüğünü ifade etmek yanlış bir ifade olur mu ? Sayın Gaye Hanımın enflasyon ile mücadele ederken büyümeyi de gerçekleştireceğiz cümlesine ifaden böyle bir düşünce yanlış mı olur sizce ? Bir diğer fikrinizi merak ettiğim konu ise seçime kadar faizler enflasyonun altında tutularak işsizlik ile büyümenin düşmesinin önüne geçilip, seçimlerden sonra faizleri enflasyon seviyesine getirip büyümenin düşmesini ve işsizliği göze alacak bir hükümet bekleyebilir miyiz ? Şahsen ben seçimlerden sonra faizlerin enflasyon seviyesine geleceğini ve işsizlik ile büyümeyi göze almış bir hükümet bekliyorum hocam. Değerli yorumlarınızı ve düşüncelerinizi bekliyorum, saygılar sayın hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir dönüşüm görünmüyor. Eğer faizleri enflasyon düzeyine getirirlerse bilin ki başka hiçbir çıkış kalmadığı için bunu yapıyorlardır.

      Sil
    2. Gaye hanım gibi birinin yurtdışı maaşı ile yurtiçi resmi maaşı arasındaki uçurumu biliyorsunuzdur.
      Yurtiçi resmi maaşı, onun yurtdışı maaşının yarım saatliği bile etmiyor.
      Bu durumda, birileri kendisinin maaşını resmi olmayan kanallardan ödüyor.
      İşte kendisi de maaşını kim ödüyorsa, onun lehine politik demeç veriyor.

      Sil
  3. SAYIN HOCAM SIKILAŞTIRMA PARA POLİTİKASINDA KİM KAZANÇLI KİM ZARARLI ÇIKAR.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tasarruf sahibi kazançlı çıkar kredi kullananlar zararlı çıkar.

      Sil
  4. 2. Secenek lması durumunda daha yüksek kur ve enflasyonla karşı karşıya tekrardan kalınmaz mı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kalınır ama oy almak Türk siyasetçisi için her şeyin önündedir.

      Sil
  5. Son paragraftaki yorumunuza katılıyorum hocam, hükümet "büyüyemedik" dememek için ikinci yolu seçip faturayı bizlere kesecektir. Neticede yiyecek ekmek de bulamasak, "şu kadar büyüdük, biz geldiğimizde asgari ücret şu kadardı, şimdiiii bu kadar" tarzı söylemler rağbet görüyor.
    Yazılarınız için çok teşekkürler hocam, elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  6. Hocam selamlar,

    Açıkçası enflasyon verilerini ve doların mevcut değerini doğru olarak kabul edip üstüne bu yorumları yapmanıza şaşırdım. Bence ülkenin ekonomik durumunu en iyi yansıtan tablo 2019 gsyh verileriydi, kişi başı milli gelirimiz 9 bin dolar civarıydı ve faizler enflasyonun üzerindeydi.

    Şu an doların mevcut yerini normal kabul ederek siz de dahil herkes bazı yorumlar yapiyor da son 2 senede gerçek enflasyon %300 olduysa dolar %200 arttı belki de. Dolar olması gereken yere yani muhtemelen şu ankinin %30-40 üstüne geldiğinde bu analizlerin hepsi geçersiz olmayacak mı? Dolar tutuldukça kişi başı gsyh 9 bin dolarlardan 13 bin dolarlara çıkmış görünüyor bence sadece, herhangi bir reel gelişme olmadığını düşünüyorum. Siz bu konuda ne dersiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyonu ve dolar değerini doğru kabul etmezsek hangi değerleri kabul edip üzerine yorum yapacağız? Bu sorunun yanıtı yok.
      Kaldı ki enflasyon ve doların değerini doğru kabul ettiğimizde bile görünüm kötü çıkıyor.

      Sil
  7. "ekonomiyi bu haliyle gidebildiği yere kadar götürmeye" hocam gidebileceği yer neresi olabilir? 2. yolu seçtiği takdirde yolumuz nereye varıyor. teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam 2. seçenek için ''Faiz artırımlarından vazgeçip ekonomiyi bu haliyle gidebildiği yere kadar götürmeye çalışmak'' demiş ve 2. yolu seçtiğimiz taktirde gideceğimiz yerin de Venezuella ve Arjantin olduğunu yorum kısmında belirtmişsiniz. Lakin Tradingeconomics'in verilerine göre Arjantin'de son olarak yıllık enflasyon %124.4'ten %138.3'e yükselirken faiz oranı da %118'den %133'e çıkartılmış. Dolayısıyla faiz artırımından vazgeçilmemiş.

      Sil
  8. Murat DAĞLIOĞLU17 Ekim 2023 12:30

    Değerli yazınız için elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  9. Yerel seçimlere kadar durumu öyle veya böyle idare etmek zorundalar. Ödül büyük şehirleri yeniden kazanmak olacak. Kamu kaynaklarını hortumlamak, yandaşlara (tarikatlara) aktarmak kolaylaşacak. Sadece İBB'yi chp ye kaptırarak mahrum oldukları avanta para küçük bir ülke bütçesine eşit. Muhalefetin içler acısı durumu nedeniyle akp nin yerel seçimlerde başarısı kaçınılmaz gibi.

    YanıtlaSil
  10. Hocam Merhabalar,
    İyi bir kurumda uzman yardımcısı olarak çalışmaktayım.
    kurumda birçok kişi nispeten birçok kariyer meslekten daha iyi olmasına rağmen şikayetçi ve kurumu acımasızca eleştiriyorlar. Çevreme biraz bakındığımda sadece bizim kurumla alakalı değil birçok kurumda ve kariyer meslekte insanlar oldukça şikayetçi oluyor.
    Sizin döneminizde mesleğe başladığınız yıllarda muadillerinizde de aynı memnuniyetsizlik ve yakınmalar söz konusu muydu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç yoktu, çünkü o dönemde insanlar liyakate göre yükseliyor ve terfi alıyordu.

      Sil
  11. Sn. Hocam değerli yazınız için teşekkür ederiz. Dünyada, enerji ihtiyacının savaş çıkarabilecek kadar önemli bir hale geldiğini gözümüzün önüne koymuşsunuz. Bu gerilimli, öngörülemez ve çok değişkenli ortamda, hem dünyada, (Amerika, Avrupa, Rusya, Çin ve illa da orta doğu ) hem ülkemizde ki, güncel siyasal ve ekonomik durumu, ve evrilirse ne tarafa yatacağını, eğmeden bükmeden, sade bir lisanla, tek bir sahifede özetlemişsiniz ve de dahi yorumlamışsınız. Yüreğinize, gözlerinize, emeğinize ve ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  12. Hocam yine soluksuz okudum, teşekkürler.

    YanıtlaSil
  13. Bence 3. bir seçenek var. Biz bu işi yapamıyoruz deyip istifa etmek ama nerde... 1 gün için 17 yıl bekleyeceklerdenim. Eğer böyle olmasaydım da yine aynı yorumu yapardım. Çünkü önemli olan büyük resmi görebilmek. Dünyada enflasyon ve doların 2 yılda bu kadar arttığı başka bir ülke var mı merak ediyorum. Peki umudu olan var mı? %52'nin de umudu yok merak etmeyin. Biz zaten zorluklar içerisinde yaşamaya alıştırılmış ve umutları da alınmış bir milletiz. Arada bir sunulan küçük mutluluklar bize yeter.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir seçeneğin olmadığınız siz de ben de hepimiz de biliyoruz.

      Sil
  14. Murat Bozdoğan17 Ekim 2023 14:48

    Bir çiftçi ailesi olarak ürünün az olması işimize geliyor. Hasat için daha iz işçi maliyeti oluyor, ürün az olduğu için fiyatı yükseliyor ve biz daha az maliyetle ürünün bol olduğu yıla göre aynı parayı bazen de daha fazlasını kazanıyoruz. Ekonomi de bu durum için bir teori var mı Hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Murat Bozdoğan17 Ekim 2023 15:49

      Hocam Cobweb teoremi fiyatı yüksek bir ürünün ertesi yıl çiftçi tarafından yaygın ekimi üzerine fiyatların düşmesi ve çiftçinin zarar etmesi, aynı ürünün bir sonraki yıl ekiminin tercih edilmemesi nedeniyle fiyatın artması ve ekenlerin yüksek kar etmesi olarak açıklanmış.
      Bizdeki durum şöyle kestane ve zeytin ağaçlarımız var. Ürünün bol olduğu yıllar hem işçi maliyeti oluyor hem de biz çok daha fazla çalışıyoruz. Mesela 2 ton ürünü 20 TL'den satıp 40 bin TL kazanıyoruz. Ertesi yıl 1 ton ürünü 40 TL'den satıp yine aynı parayı kazanıyoruz. Yanlış ama, içten içe keşke ürün az olsa diyoruz.

      Sil
    2. King kanunu (bolluk paradoksu)

      Sil
  15. Herşeyin gerçek yüzü 31 mart seçimleri sonunda ortaya çıkacak. Sanırım çok zor günler başlayacak. Yeni bir yaşam biçimi oluşacak. Yazınız için sağolunuz.

    YanıtlaSil
  16. Hocam elinize sağlık. Neredeyse her yazınız adeta bir iktisat dersinin final sorusunun ideal cevabı gibi.

    Bu aralar kısık sesle konuşulmaya başlanan bir konu var, bilemiyorum sizin de kulağınıza geldi mi ?

    Yeni bir para birimi. Gayrimenkul fiyatlarına endeksli. Fon gibi senet gibi değil, yani bakkalda da geçiyor.

    Zamanında Almanya ve Brezilya bunun bir benzerini kullandı ve enflasyonu yenmeyi başardı diyolar.

    Siz ne dersiniz, Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeni para birimine ihtiyaç yok mevcudu itibarlı hale getirmek daha kolay.

      Sil
    2. Hocam ozaman mevcut para birimini mi gayrimenkul fiyatlarına endekslemek daha uygun demek istediniz ?

      Malumunuz, gmenkul fiyatları pek düşmüyor, insanımız zaten güvenli liman olarak düşünüyor hatta yatırım aracı olarak da benimsedi.

      Sil
  17. Hocam gerçekten ütopik bir konumdayız realitenin tamamen dışında başlatılan ekonomi politikalarının faizleri arttırarak daha gerçekçi olcağına inandırdılar. Halbuki her faiz arttırımı sonrası daha da ütopik bir hale geliyoruz. Piyasanın yangınına mı yetmiyor yoksa tek faiz kararları bu işi yoluna sokamayacak mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faiz tek başına ekonomiyi kurtarmaya yetmez çünkü sorunlarımızın bir bölümü ekonomi dışı konulardan kaynaklanıyor.

      Sil
  18. Hocam merhaba, her yerde petrol fiyatları düşüyor diye haberler görüyoruz, pompa fiyatlarında da düştüğünü gözlemliyoruz ancak siz petrol artıyor şeklinde temel aldığınız bir argüman üzerinden anlatmışsınız. Giriş yanlış olunca gelişme ve sonuçta yanlış olur diye düşünüyorum. Bu konudaki görüşünüzü paylaşırsanız belki de yanlış bildiğimiz bir şeyi ("petrol fiyatları düşüyor") düzeltmiş olacaksınız. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nerede görüyorsunuz o haberleri? Muhtemelen İsrail operasyonundan önce gördünüz. 11 Ekimden bugüne Brent petrolün varil fiyatı 10 dolar arttı.

      Sil
  19. Bizi bilgilendirdiginiz ve aydinlattiginiz icin tesekkur ederim efendim

    YanıtlaSil
  20. Aydinlatici yaziniz için tesekkur ederim sonumuz kötü olmasin yazik bu ülkeyeye çok yazik

    YanıtlaSil
  21. Hocam,

    Türkiye'yi her zaman hımbıl, obez bir insan gibi görürüm.
    Hem uluslar arası politikasında, hem de ekonomisinde.

    Türk politikacılar, yağdan şişmiş göbeği halkına büyüklük olarak sunarken,
    yağ dolu şişkin pazularını güçlü ordu diye yutturup, yine dengesiz beslenmeye devam ettiriyorlar bünyeyi.

    Uzaktan bakıncaysa, hiç bir yere kıpırdayamayan, güçsüz, oturduğu yerde kalmış, kimseyi de etkileyemeyen koca bir obez.

    Seçimler de obez adamın hareketsiz kalmak için bahanesi.

    Ab pazarı, Türkiye ile özel yatırım anlaşmaları yapmadığı sürece, Türk ekonomisinden pek bir iş çıkmaz.

    Not: Türk dış işlerindeki bir arkadaşım, Türkiyenin Filistinli mülteciler karşılığında İsrail ve AB ile maddi destek karşılığı anlaşması üzerinde bir plan hazırladığını iletti. AB, biliyorsunuz, Suriyeliler karşılığında para yardımı yapıyor.

    Bugün Alman Şansölye'si Olaf Scholz Mısır ve Ürdün'e Filistinlileri almaları karşılığında maddi destek paketi önerisi sunmak istedi. Ürdün ve Mısır, resmi toplantıdan sonra yapılan açıklamada, teklifi olumsuz değerlendirirken, Türkiye, benzeri bir paket ile AB kapısına gidiyor.

    YanıtlaSil
  22. Selam Hocam,
    Yazınız için teşekkür ederim.

    Tüm gelişmiş veya gelişmek isteyen ülkelerde, iktidar seçimle değişir.

    Türkiye ise seçimle değişmeyen iktidar icat etti.
    Bizim sorunumuzun kökeninde yatan sebeplerin başında bu geliyor.

    Seçimle liderin değiştiği ülkelerin hepsine bakıyorum, hiç birinin lideri bizimki gibi boş beleş konuşmalar yapmıyor. Adamlar en azından ülkelerindeki bazı sorunlara dokunan konuşmalar yapıyor.

    Bi de Putin var, o da seçimle değişmemenin bir yolunu buldu. Bizimki de üç dört sene sonra bu yolu bulursa, seçimler ekonomik gündem olmaktan da çıkar. Bir kaç senelik daha bürokraside yemlenen partili yandaşların iyice yerleşmesini beklemek lazım. Henüz o kadar olamadılar sayıları demek ki, hala sonucu değiştirmese de usulen seçim yapıyoruz.

    YanıtlaSil
  23. Mahfi bey 2-3 yıldır faiz düşüklüğünün yanında konuttaki sıkıntının yabancıya satış olduğu söyleniyor. Enflasyon ve faiz dengelenirse konut arzımı artacak yada yabancılar vatandaşlık için konut almayacakmi şuan insanlar oturacak konut bulamıyor kiralar yüksek olmasına rağmen

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faiz yükselince büyüme düşer, işsizlik artar ve herkes köyüne döner. O zaman büyük şehirlerde evler boşalır ve kiralar düşer. Maalesef her kötü yönetilen ekonomi bu durumu yaşar.

      Sil
    2. Konut pazarında bir kaç baskı yönü var.

      1. Tanıdığım Türkler evleri satıp yurtdışından konut alıyor. Bu iç piyasa için iyi, konut arzı artıyor.

      2. Vatandaşlık için Ortadoğululara satılan evler var. Bu kötü, konuta talep artırıyor.

      3. Suriyelilerin Anadolu da aldıkları ucuz segment konutlardan çıkan Türklerin orta ve üst segment konutlara parayı itmesi var. Bu kötü, konuta talep artıyor.

      4. Deprem bölgesinden göç edenlerin ek talepleri var. Bu kötü, hem talebi artırıyor, hem de arzı azaltıyor.

      5. Devletin kiralara yaptığı acımasız müdahale var. İnsanlar kiracıları çıkarıp evlerini boş tutuyor. Bu kötü, ev arzını azaltırken, kira ve konut talebini artıyor. Böyle durumda 6 kişi var çevremde evlerini boş tutan. Ben de kiracımı çıkardım, boş tutuyorum.

      Sil
  24. Hocam sokaktaki bir insanın anlayacağı dilden en sade biçimde bu işin reçetesi nedir?

    YanıtlaSil
  25. Mahfi bey

    İktisat; "boş & serbest zamanı bol olan insanlar"ın uğraştığı bir alan mıdır? Bu konudaki düşünceleriniz nedir?

    (Lütfen kelimelerime dikkat ediniz: "Boş insanlar" yazmadım.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İktisat, boş gezip olayları anlamayan insanların batırdıklarını toplama sanatıdır.

      Sil
    2. 👏👏

      Sil
  26. Hocam,
    Yazınıza bi edit ile yakın zamanda gelecek olan 1 milyon Filistinli kardeşimizi! de ekleyiniz lütfen.

    YanıtlaSil
  27. Yerli uçağımızı yapıyoruz! Siz inanmasanız da yerli uçağımız göklerde olacak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Niye inanmayayım söz verildiği gibi 2019'dan beri göklerde uçuyor. Bizim görmemiş olmamız bizim kusurumuz.

      Sil
  28. Hocam,

    Türkiye, ortadoğu halklarının yaptığı hatayı, Ecevit döneminde de yaptı, Erdoğan döneminde de yaptı.
    Türkiye, millet ile uyumlu bir devlet yapısına geçmek, serbest piyasa ile uyumlu ekonomik sistem yapısına geçmek zorundadır. Türkiye, batı ile ilişkisini rasyonel çıkarlara dayandırmayı öğrenemedi. Türkiye, batı ile ilişkileri, siyasi zeminde vatandaşın hayal alemine dayalı fanteziler üzerinden tartışmayı bırakmalı.

    Türkiye, devlet olarak serveti kendi elinde tutmak isteyen veya kendi eliyle yönlendirmek isteyen hatalı bir anlayışı son 100 yıldır yapıyor. Bunu bırakmak zorundadır. Devlet serveti milletin yönetimine bırakmalıdır.

    Devlet, millet ile uyumunu yasa ve kanunlara göre yapmalıdır. Fırsat eşitliğini yaymalıdır, vatandaşın duygusal dünyasıyla, hayat tercihleriyle, vatandaşın hayal alemiyle uğraşmayı bırakmalıdır.

    Bunları yaptıktan sonra, sizin ısrar ile belirttiğiniz yapısal reformlar hayat bulur.

    Bu temellere Türkiye geçer mi? Geçemez, geçemeyecek de. İlerde belki çok acı bir olay olur, veya ülkenin bütünlüğü bozulup, kalan parçalardan bir ikisi yaşamak için bunlara geçebilir. Mevcut durumda imkansız seviyesinde zor görünüyor.

    Türkiye'deki Yahudi vatandaşları bir haftadır ölüm tehditleri alıyor. Malesef, Türk devleti çözüm üretebilmekten aciz. Askeri ve toprak güvenliğini Batıya ve Nato'ya yaslamanın getirdiği rahatlık ile Türk yönetimleri tembelleşti, hayatın gerçeklerinden kopuk işler yapıyorlar. En büyük zararı da Türk insanı ödüyor, daha da ödemeye devam edecek.

    Günümüzde ödenenler, sizin yazdıklarınız, faturanın son beş altı yılını henüz kapsamıyor.

    Çok acı ama Türk insanı rehavet ve tembellik içinde, Türk yönetimi umursamazlık ve adam sendecilik ile gelecek nesillerin hayatını çalıyorlar.

    mYaltoF8rED!d2Ci9n

    YanıtlaSil
  29. Satışların düşmesi ile şirketlerin yeteri kâr elde edememeleri sonucunda bu şirketlerin yabancılara ucuz fiyatlı peşkeş çekilmelerinin de önü açılacak sanırım. Benzeri durumları onca yıldır yaşamamıza rağmen hâlâ ders almamamış olmamız acı verici. Yazınız için teşekkürler Hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilimden uzak durduğumuz sürece aynı hataları daha onlarca yıl tekrarlayacak gibi görünüyoruz.

      Sil
  30. Hocam ülkede çalışan asgari ücretli veya üstünde gelir alan kişilerin kıdem tazminatı olduğu sürece işveren çalışanın iş akdini sonlandırabilir mi? Ülkede İşsizlik bile maliyetli değil mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizde kayıt dışı çalışma oldukça yüksek.

      Sil
  31. Hocam Eric Cantona sosyal medya hesabından şu şekilde açıklama yayınlamış.

    "Filistinlilerin insan haklarını savunmak Hamas yanlısı olduğunuz anlamına gelmez.
    Özgür Filistin demek, Yahudi düşmanı olduğunuz veya tüm Yahudilerin gitmesini istediğiniz anlamına gelmez.
    Özgür Filistin, Filistinlilerin 75 yıldır temel insan haklarından mahrum bırakan İsrail işgalinden özgür kalması anlamına geliyor.
    Özgür Filistin, yarısı çocuk olan 2.3 milyon Filistinlinin dünyanın en büyük açık hava hapishanesinde kafeslenmesine son vermek anlamına geliyor.
    Özgür Filistin, İsrail hükümetinin dayattığı ayrımcılığın sona ermesi anlamına geliyor.
    Özgür Filistin, Filistinlilere topraklarındaki temel altyapının kontrolünü vermek anlamına geliyor."

    Batı'nın, insan haklarının değil, güçlünün hukukunun yanında olduğu, ciğerleri yakan fosfor bombalarının sansürlenip gerçeklerin ört bas edildiği bir ortamda keşke bu tarz sağ duyulu açıklamalar tüm dünya geneline yayılsa. Sivil insanlar ve masum çocuklar göz göre göre öldürülürken, insanların vicdanının daha fazla susturulamadığı, tepkilerin her platformdan bir çığ gibi gitgide yükseldiği bir dünya karşısında, gözünü karartmışların daha fazla ileriye gidemeyeceklerini ve sonunda ABD'nin İsrail'e ''artık bir dur'' diyeceğini düşünüyorum. Aksi halde savaş, savaş hukuku hiç gözetilmeden daha da geniş bir coğrafyaya yayılabilir. Böylesi bir senaryoda (ekonomideki belirsizlik ve güvensizlik ortamını da göz önünde bulundurulursa) Türkiye'nin dünyadan en az iki kat daha fazla etkileneceği kaçınılmaz olarak duruyor. Umarım savaş en kısa sürede biter ve bu vahşet artık son bulur.

    Keşke Batı, Eric Cantona kadar duyarlı olabilseydi. O zaman dünya daha güzel ve yaşanabilir olurdu. Şimdi ise soykırım görüntülerini gördükçe, sözde Cumhuriyet adı altında monarşi gibi yönetilen devletlerden birinin nükleer savaşı başlatıp dünyanın sonunu getirebileceği senaryosu bana o kadar da uzak gelmiyor maalesef. Hukukun tek taraflı işlediği ve Batı'nın da kör olduğu bir dünya, bir gün gerçekten tüm dünyanın sonunu getirebilir. Bunların yaşanmaması ve sağduyunun galip gelmesi için dünyadan güçlü bir sesin yükselmesi gerekiyor. Aksi halde bu gidişle ekonomik yaşam alanımız değil, insani yaşam alanımız bile kalmayacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eric Cantona, işin 101 dersi gibi temel kurallarını söylüyor.
      Böyle söyleyince doğru gibi görünür, ancak, hukuk ve sosyal bilimlerde her vâkâ kendi özelinde değerlendirilir.

      Tüm filistinlileri değil, sadece yazarın savunduğu filistinlilerde bile güç olsa; yeryüzünde Yahudi bırakmayacaklar.

      filistinliler ve arap dünyası, insan hakları istemiyor, bu insanlar israil ve kendilerinin mevcut rollerinin tersine çevrilmesini, Yahudileri ezmeyi, Yahudileri köleleştirmeyi istiyor. Bu insanlar güç istiyor.

      filistinliler, insan hakları istiyor olsaydı, kendi kadınlarının haklarını verirdi,
      filistinliler, insan hakları isteseydi, hamasın iktidar mücadelesinde öldürdüğü yüzlerce filistinli siyasetçinin haklarını isterlerdi, hamas iktidar olsun diye hamasca katledilen binlerce müslüman filistinlinin hakkını mahkemelere taşırdı.

      müslüman dünyası da adalet ve insan hakları isteseydi, yemende iran - suudi savaşında öldürülen 11bin çocuğun hakkını savunurdu, yemende öldürülen yaşlı, hasta, gebe kadınların haklarını savunurlardı.

      değerli arkadaşım, türkiye dahil müslüman dünyası, insan hakları, hak, hukuk ve adalet yönetimlerini talep edip, iktidara getirmelidir. bunlar yapılmadığı sürece böyle konuşulup konuşulup nesilleri sıkıntı içinde geçer.

      israildeki demokrasiyi eleştirenler, türkiyeye, iran, mısır ve diğer arap ülkelerine eleştiri getirsinler. hepsi ya otokrat, ya diktatör, ya da babadan oğula geçen krallıklar. bunların modern dünya toplumları ile bırak rekabet etmeyi, bir arada yaşaması bile maddenin doğasına aykırıdır.

      ortadoğu toplumları, varlıklarını osmanlıya, osmanlı da son ikiyüz yılında varlığını ingiliz imparatorluğunun korumasına borçludur. ingiliz koruması olmasa, osmanlı 1700 lü yıllarda bitmiş, ortadoğuda arapça konuşan nüfus nerdeyse kalmamıştı. ingiltere osmanlıyı, 1 Napolyon savaşından korudu, 2 Mısır Valisi Kavalalı Kütahyaya kadar ordusuyla geldiğinde korudu, 3 Rus ordusu İstanbul çatalcaya çıkıp, türk kadınlarını ve genç türk erkek çocuklarını rus askerine seks kölesi yaptığında korudu.

      arap dünyası, ve malesef artık türkiye de, boş söylemlerde bulunan bir avuç zavallı ülke.

      bunlara kimsenin yapabileceği bir şey yoktur, en büyük kötülüğü insan haklarını, hukuk ve adaleti yönetimlerinde uygulatmayarak kendilerine yapıyorlar. koyun gibiler yaprağı yerken kıtır kıtır, sapına gelince mee mee.

      doğrusunu söyleyim, kimse bu boş beleş yönetimleri muhatap almıyor, bunların insan hakkını savunmak bile başkasına kalıyor. bu yönetimler insan hakkı için değil, şimdi askeri olarak kaybedecekleri bir savaştan korkup, sarayları başlarına yıkılır diye korkudan böyle beylik laflar ediyorlar.

      insan hakkıymış, insan hakkı gözeten önce krallığını demokrasiye çevirir, çoğulculuğa ses verir, iktidarda 20 yıl kuruldum, bir şey veremedim başkası gelsin der. hepsinin de, halklarının da sonu aynı. aynı yönetimler tarihte her zaman halklarını bitirmiştir, şimdi farklı sonuç beklemek boşunadır.

      D2@KX15#ll$ZcxsgZQ

      Sil
    2. Türk ordusundan emekli bir subay olarak yazmam gerekir.

      Nato üyesi ülkelerdeki fosfor bombaları perdeleme amaçlı kullanılır.
      Bunlar yerine göre askeri techizat, birlikler, özel birlikler veya füze atış sistemlerinin perdelenmesi içindir. Karşıdan atış yapan sistemlerin özellikle kızıl ışıkla hedefleme yapan, tanksavar, ve bazı roketsavar sistemleri körleştirmek için kullanılır.

      Üstte yabancı kişiye atfedilen yorumdaki fosfor bombası budur. Uluslar arası hukuk bu amaçla kullanıma izin verir, Nato üyelerinin kullandığı fosfor bombası şekli sivillere zarar vermez.

      İsrail, Suriye ve Lübnan sınırlarından gelen roketler için kullanmıştır.

      Bu işleri bilip bilmeden şu kullanıldı bu kullanıldı demek açıkçası propaganda amaçlı yalancılıktır. Nato üyesi her ülke hava sahasında bu tip meşru müdafa hakkını kullanır.

      Malesef, Türkiye, yönetiminin de en üst tepesinden propagandayı halkı için aşırı şekilde kullanmakta, hastanenin bombalanması gibi yalanlanmış haberleri, elinde hıyarım var diyene tuzlukla koşar gibi devletin en üst makamından duyurmaktadır. Bu gidilen yol yol değildir.

      Ülkenin geleceği için üzülmekten başka yapacak bir şeyimiz yok. Malesef, eskilerin deyimiyle, su akar yolunu bulur.

      hTuz497gVV!BNr&yYp

      Sil
    3. Hangi taraftan olursa olsun, ister İsrail ister Filistin tarafından olsun sivilleri öldürmek savaş suçudur.
      Yasaklı beyaz fosfor kullanmak savaş suçudur. (Nasıl subay olmuşsun, oku öğren)
      Halkın elektriğini, suyunu kesmek savaş suçudur.
      Okulları, sivil yerleşim yerlerini, hastaneleri bombalamak savaş suçudur.
      Hastane bombalanmasını yalanlamak ve kanıt gösteremeden hastaneyi diğer taraf bombalamış demek ise, elinde tuzlukla hıyarım var diyene koşmak gibidir. Bu yalanlamayı da isteyen yiyebilir.

      Sil
    4. Türk Yahudi Toplumu'nun (kendilerini tebrik ediyorum) yaptığı açıklama şu şekilde;

      ''Masum sivillerin her ne koşulda ve nerede olursa olsun -özellikle hastane, okul, huzurevi vb- hedef alınmalarını , katledilmelerini şiddetle reddediyor ve kınıyoruz!
      Bu, uluslararası hukuk tarafından da insanın en temel beklentisi olan -yaşam hakkını- ortadan kaldıran bir durumdur, kabul edilir, savunulur, mazeret gösterilir HİÇBİR tarafı yoktur.
      Bu bağlamda devletimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin, huzurun acilen sağlanması için ilk günden beri gösterdiği çabaları destekliyor, tüm insanların bir an önce kalıcı bir barışa ulaştırılmalarını diliyoruz.''

      Sil
    5. Adsız18 Ekim 2023 23:03,

      Azerbaycan da Türkiye de fosfor bombasını Adsız18 Ekim 2023 19:52 ın yazdığı gibi
      perdeleme amaçlı sürekli kullanır. Sınır ötesi operasyonlarda da hep kullandık. Kızılötesi ve ısıl hedefleme yapan sistemlere karşı en ucuz yöntemdir. Sizin yazdığınız sivillerin içine atmak. İsrail veya Türkiye sivillere fosfor atarsa karşı tarafta kimse kalmaz, iki saatte 4-5 bin ölü görürsünüz. Hastane otoparkında da Hamas roketi patlamış, yalan haberlerin peşinden koşmaya gerek yok, hepsi açık seçik gösterildi.

      Sil
  32. Hocam sizin ilk defa espiri yaptığınızı gördüm.Bu günü kaydetmem lazım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siz fark etmemişsiniz ben sürekli espri yaparım. :)

      Sil
  33. Hocam borç tuzağınamı düştük?

    YanıtlaSil
  34. Hocam borsada özellikle kredi erişiminin zorlaşmasıyla ciddi bir arz patlamasıyla birlikte yüklüce para girdi.Gelin görün ki savaş faktörüyle de düşüşe geçti.Tuhaf olan israil ve Filistin borsaları pozitif kapatırken Bist kapanışını negatif olması.Gelismeler ışığında borsa ile ilgili de yorumlarınızı rica ederiz Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İki mesele var: 1) Faizler yükselince borsa düşer 2) Savaş gibi durumlar ortaya çıkınca borsa düşer. Bugünlerde hepsi bir arada olunca borsa da haliyle düşüyor.

      Sil
  35. Sayın Eğilmez, güzel yazınızda Yolsuzluklardan bahsetmemişiniz. Size hak vermiyor değilim, yolsuzluklar konusu direkt Hükümetle ilgili olduğundan, teröre destek vermek, terörü övmek vs. gibi sanal suçlamalarla tutuklanmaya kadar gidebilir. Örnekleri, yandaş basında yer almasa da, orta yol basında yer alıyor. Benim merak ettiğim husus; Yolsuzlukların Enflasyon üzerindeki etkisi ve hayat pahalılığına ne kadar sebep olduğu dur. Çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tutuklanmanın bir önemi yok. Öyle korkularım olsa burada yazmam. Yolsuzlukların da enflasyonda ciddi katkısı var tabii. Kara para kolay harcanır ve enflasyona katkı yapar.

      Sil
  36. SAYIN HOCAM HANE HALKI OLARAK EKONOMİK KRİZLERDE DIKKAT ETMEMİZ GEREKEN İLK KURAL NEDİR.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelirlerimizi kontrol etme ve artırma şansımız yoksa harcamalarımızı kontrol edip artmamasını sağlamaya çalışmamız lazım.

      Sil
  37. Hocam ekonomide yeni fay hatları ortayamı çıkıyor?

    YanıtlaSil
  38. Hocam İMÜ'de okuduğum bölüm dolayısıyla İktisat dersleri de görüyorum. Kütüphane de ''Mikro-ekonomi'' isimli kitabınızı okudum, baştan sona oldukça anlaşılır ve net yazmışsınız sizi de bu kitap vesilesiyle tanıdım. Yazıyı neredeyse soluksuz okudum. Saygılar.

    YanıtlaSil
  39. Artık 73 yaşına geldiniz.

    Şu "ekonomi"yle ilgilenmeyi bırakıp, kendinizi tamamen "çarliston yetiştiriciliği"ne adasanız olmaz mı Mahfi bey?

    Ne dersiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin ilgileneceğinizi bilsem bırakacağım.

      Sil
    2. Çok harika bir cevap.

      Sil
  40. Hocam,

    ekonomi yazıyorsunuz da iki gündür devletin hem iktidar hem de muhalefet tarafındaki en tepelerinin verdiği demeçlere bakıyorum. uluslar arası alanda yalan haberi resmi haber mecralarından yayınlıyorlar. iktidarı anlıyorum da muhalefet niye yalanın yayılmasına alet oluyor?

    son seçimin iki başkan adayı da, hastane yalanına ortak oldu. twit mesajları ortada buyurun.

    https://twitter.com/kilicdarogluk/status/1714356684322210010

    https://twitter.com/RTErdogan/status/1714350684684898721

    Yalan haber yayan insanların liderliğine biz nasıl güvenelim, haberin yalan olduğu anlaşılalı 15 saatten fazla oldu, ne kendileri ne de siyasi partileri düzeltme yapmadı.

    Buyurun, ekonomi bu ikisinden birine emanet olacaktı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O bombalama haberinin yalan olup olmadığına kim karar veriyor ben tam anlayamadım.

      Böyle durumlarda herkesin inanması gereken bir merci tayin edildi de haberimiz mi yok.

      En azından şöyle açık açık söylense de herkes rahat etse yani “batı medyası ne diyorsa doğrudur, kanıt göstermesi gerekmez, buna inanmayanlar demokratik değildir” felan :)

      Sil
  41. Hocam Birgün'den Havva Gümüşkaya'nın haberine göre Temmuz’da ek bütçe ile 140 bin liraya çıkarılan Erdoğan’ın maaşı, 2024’te 183 bin TL olacak. Milyonlarca ücretli enflasyon oranında bile zam alamazken, Erdoğan’ın maaşı 2023 başlangıç ödeneğine göre yüzde 81,6 oranında artarak enflasyonun da üzerinde zamlanmış oldu. Son rakam ile Erdoğan'ın maaşı 16 asgari ücrete denk gelmiş oldu.

    Demek ki ülke itibarı açısından enflasyonun da üzerinde zam yapılarak ülkenin itibarı korunmak istenmiş. Emekliye ise zam yok hocam tek sefere mahsus sadaka verecekler. Çalışan emekliye ise bu da yok. Biz sanki keyfimizden çalışıyoruz. Ne adil bir dünya.

    YanıtlaSil

  42. Sayın Eğilmez,
    Emek teknik ve üretkenlik bakımından tüm zamanların zirvesinde olmasına karşın, toplumsal baskı ve yönlendirmesinin en zayıf olduğu bir durumda ise,
    ekonomi politikalarının keyfiliğini emeğin bu durumuna bağlayabilir miyiz?
    Teşekkürlerimle, Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  43. Elinize sağlık, günlük hayatımızı hemen ve doğrudan etkileyecek bazı önemli hususlara vurgu yapmışsınız. Ciddi vurguların yanısıra yorumlara espirili yanıtlar için de teşekkür ederiz. :)

    YanıtlaSil
  44. SAYIN HOCAM 2024 SİZCE 2023'DEN DAHAMI KÖTÜ GEÇECEK.

    YanıtlaSil
  45. İktisat, boş gezip olayları anlamayan insanların batırdıklarını toplama sanatıdır. Hocam arkadaş kesin Acil’e gitmiştir . İyiki varsınız Fatih Demirtaş

    YanıtlaSil
  46. Hocam, konut üretimi azalsa bile konut fiyatları (giriş seviyesi konutlar) reel olarak düşebilir mi? Tabi "rasyonel" politikaların devam ettiği varsayımı ile.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer ekonomi 2001 benzeri bir krize girerse yani insanlar işsiz kalıp köylerine kasabalarına dönerlerse o zaman konut fiyatları reel olarak da düşer. Onun dışında zor.

      Sil
  47. Bütçe açık veriyor o kadar vergi artış ve düzenlemelerine rağmen

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, bir yandan da tabii depremin getirdiği ek yük var.

      Sil
  48. Hocam bir müfettişin turne anılarını yazdığı bir anı kitabı var mı bildiğiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://www.kitapyurdu.com/kitap/turne-mektuplari/12133.html

      https://silo.tips/download/br-malye-mfettnn-dayanilmaz-anilari-yazanuar-demrkan-emekl-malye-mfett-n-s-z

      https://arcus-www.amazon.com.tr/TEFT%C4%B0%C5%9ETEN-TEFT%C4%B0%C5%9EE-ANADOLU-Kolektif/dp/9753902247

      Sil
  49. Muhterem Üstat Büyük Önder Mustafa Kemal "Hakikati konuşmaktan korkmayınız." demiştir.. siz bu sözü tam anlamı ile uygulayan nadir kişilerden birisiniz. Gerçeklerden haz etmeyenler bir takım sözlerle sizi iğnelemeye çalışıyor , bizler Türkiye Cumhuriyetinin onurlu yurttaşları bizleri gerçeklerle uyardığınız için müteşekkiriz. Sağ olun.

    YanıtlaSil
  50. Hocam selamlar,
    Şu anda bildiğiniz gibi genel olarak konut,araç,tarla,arsa satışlarında yoğun bir durgunluk söz konusu. Ben de tarlamı satışa çıkardım fakat 6 aydır alıcı bulamıyorum. Sizce bu durum daha ne kadar devam edecek? Şu dönemde acil olarak malımızı satmak istiyorsak piyasa fiyatının altına düşmek zorunda mıyız veya çok zorda kalmadığımız sürece malımızı satmamamız mı gerekir? Gelecek dönemde tarla arsa gibi taşınmazların satışları nasıl seyir edecek?
    Değerli yorumlarınızı bekliyorum…

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu bugünden tahmin etmek çok zor ama eğer bu gidiş 2001 benzeri bir krizle sonlanırsa fiyatlar düşer.

      Sil
  51. Yaptığım yorumu yayınlamamışsınız. Çok iyi. Güçlünün hukuku tek bir klavye tuşuna bakıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizce o yazdığınız bir yorum muydu?

      Sil
    2. Evet hocam, yorumdu. Çünkü iki benzer kriteri karşılaştırdım ve ardında da yorum yaptım.
      Aslında yorum dahi sayılamayacak o kadar gönderi yayınlanıyorken, benim bizzat yorum yaptığım gönderimin yayınlanmaması açıkçası beni üzdü.

      Sil
    3. Lütfen bir kez daha yollayın, yanlışlıkla silinmiş olabilir bazen o kadar yorum arasından yanlışlıkla silinenler olabiliyor. Sevgiler.

      Sil
  52. yazılarınız kendi yağında kavrulmaya çalışan insanlar için ne büyük nimet . sizlerin sayfasını bugünde bi şeyler öğreneyim parama sahip çıkmalıyım diye okuyorum paylaşımlarınız için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  53. Emeklerinize sağlık hocam yine aspirinin gibi bir bilgilendirme olmuş.

    YanıtlaSil
  54. Hocam Merhaba,
    Yaziniz icin cok tesekkur ederim. Uzun süre boyunca döviz sabit tutulmaya calisarak enflasyonun artmasina izin verildi. Bu ülkemizin ithalatini da kötü etkilemez mi?

    YanıtlaSil
  55. Hocam teoride faizler yükselirse borsa düşer. Ancak son yıllarda halka arz sayısı o kadar arttı ki borsadaki yatırımcı sayısı da epeyce yükseldi. Halka arzların bu hızda devam etmesi faizin neden olacağı düşüşün daha az olmasını sağlar mı?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı