Fenerbahçe Yönetimine Kim bilir Kaçıncı Açık Mektup
Erkek basketbol takımının başarısı çok önemli: Fenerbahçe’nin final four düzeyinde olması neredeyse artık süreklilik kazandı. Bu ikinci Eurolig şampiyonluğu da bu çabaların doruk noktası oldu. Bu takımı kuranları ve Sarunas Jasikevicius’u bu takımın koçluğuna getirenleri kutluyorum. Harika bir sezon geçirdiler ve hepimize Avrupa gururu yaşattılar.
Kadın basketbol takımı, Türkiye
ligi şampiyonu oldu. Bu başarıyı da kutluyorum. Ne var ki kadınlar Eurolig
şampiyonluğunu koç ile takım arasından oluşan ve ligin son maçlarında su yüzüne
çıkan uyumsuzluk nedeniyle kaybettik. O aşamada koçu yollayıp yerine Miguel
Mendez getirilebilseydi kadınlarda üçüncü Eurolig şampiyonluğu gelebilirdi. Her
zaman işler istendiği gibi gitmez. Ligin son anında gelen Mendez takımı hemen
toparladı ve Türkiye ligi şampiyonluğunu kazandılar. Mendez ile önümüzdeki
sezon üçüncü kez kadınlar Eurolig şampiyonluğu da gelecek gibi görünüyor.
Kadınlarda Eurolig üçüncüsü olmuş
olsa da Avrupa sıralamasında Fenerbahçe basketbol takımları (solda erkekler,
sağda kadınlar) ilk sırada yer alıyor. (kaynak: www.eurobasket.com):
Şimdiye kadar Avrupa’da hiçbir
kulüp bu çifte başarıya ulaşamadı bildiğim kadarıyla.
Dolayısıyla bu aşamada
basketbolda fazlaca yapacak bir şey yok. Belli ki kulübün basketbol şubesini
yönetenler bu işi iyi biliyorlar. Erkek takımı kadrosunu muhafaza etmek,
erkeklerde Nigel Hayes Davis, Marco Guduriç gibi isimleri ve özellikle de koç
Jasikevicius’u asla bırakmamak gerekir (Medyada Guduriç’in Milano’ya gideceği yazıldı.
Öyleyse bu üzücü bir durum olacak.) Kadın basketbol takımı da iyi takım. Yeni
koç Mendez bu takımı yeniden Avrupa şampiyonluğuna taşıyacaktır. Özellikle Emma
Meesseman’ı kesinlikle takımda tutmak gerekir. Takıma WNBA’dan bir iki takviye
alınabilir.
Özetle söylemek gerekirse erkek
ve kadın basketbol takımlarında mutlaka gidenler olacaktır, onların yerine
birkaç iyi takviye yapılırsa sorun yok görünüyor.
Bu yıl voleybol ne yazık ki
Avrupa kupaları ve Türkiye ligleri açısından hayal kırıklığı yarattı.
Erkeklerde de kadınlarda da antrenörler yetersiz kaldı. Erkeklerde yeni
antrenör Slobodan Kovac ligin son bölümünde takımı ciddi biçimde toparlasa da
bu, lig şampiyonluğu için yetmedi. Birkaç oyuncu takviyesi ve Kovac ile bu yıl takım
zirveye oynayabilir diye düşünüyorum. Bu yıl hayal kırıklığı yaşansa da takım
yine de Türkiye kupasını (Kupa Voley) almayı başardı.
Kadın voleybol takımı, kadrosunun
iyiliğine karşın kötü bir sezon geçirdi. Onlar da erkekler gibi Türkiye
Kupasını (Kadınlar Kupa Voley) almayı başarmış olsalar da asıl hedeflere
(Türkiye Lig şampiyonluğu ve CEV Avrupa Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu)
ulaşamadılar. Üstelik her iki beklentiyi de son anlarda kaçırdılar. Aslında
sezon boyunca takımın antrenörü Marco Fenoglio’nun bu takım için yeterli bir antrenör
olmadığı görülüyordu. Bu yetersizlik Avrupa maçlarında zirveye çıkmıştı ama
yönetim Türkiye Ligi play off final maçlarına kadar Fenoglio’yu tutmaya devam
etti. Son aşamada yerine Marcello Abondanza’yı getirdiler ama kadın
basketboldaki değişim başarısı burada yakalanamadı. Abondanza, geçmişte
Türkiye’de çalışmış, Fenerbahçe kadın voleybol takımını da yönetmişti. Benim
ilk tercihim olmazdı ama Fenoglio öylesine zayıf kaldı ki Abondanza’nın
gelişine bir şey diyemedik. Yeni sezon için pasör olarak Alessia Orro ve orta
oyuncu olarak Agniezska Korneliuk’un gelecek olması umutları artırıyor. Fenerbahçe,
bu dalda Avrupa Şampiyonlar kupasını almak istiyorsa ne yapıp edip bizim milli
takımın antrenörü Daniele Santarelli’yi ya da İtalyan milli takım antrenörü Julio
Velasco’yu takımın başına getirmelidir. Hangi antrenör olursa olsun Arina
Fedorovtseva ve Ana Cristina de Souza’nın bütün bir hazırlık dönemi süresince
servis karşılama, manşet alma üzerine çok ciddi çalışma yapması şart. Bu iki
oyuncu çok iyi hücum yapabiliyor ve çok iyi servis atabiliyor ama iyi smaçör
olabilmeleri için aynı zamanda servis karşılamada da ustalaşmaları lazım. Aksi
takdirde voleyboldaki dönüş sistemi sonucu geri pozisyona geçtiklerinde karşı
takım için sokak voleybolu deyimiyle “maden” konumuna düşüyorlar.
Diğer bütün amatör branşlarda
(bokstan yüzmeye, masa tenisine kadar) Fenerbahçe Spor Kulübü son derecede
başarılı bir yıl geçirdi. Hiçbir spor kulübünün bu kadar fazla branşta bu kadar
yaygın başarı yaşaması söz konusu olmadı. Dolayısıyla bu branşlarda ne
yapılıyorsa aynen devamının sağlanması yeterli olacak gibi görünüyor.
Futbol için ayrı ve uzun bir
sayfa açmamız gerekiyor.
Kadın futbol, Fenerbahçe Spor
Kulübü için yeni bir branş. 1995 yılında kurulup kapatılan branş 2021 yılında
yeniden canlandırıldı. Çok izleyebildiğim bir branş olmadığı için fazlaca bir
yorum yapma olanağım yok. Bu yıl şampiyonluğu son maçlarda kaçırdılar. Burada
da biraz takviye ile başarı geleceğini düşünüyorum. Ama yeterli bilgim olmadığı
için ne teknik direktör ne de oyuncular hakkında bir yorum yapmayacağım.
Ben öyle düşünmesem de erkek
futbolu, Türkiye’de ve dünyada en popüler branş olduğu için buradaki
başarısızlık bütün diğer branşlardaki başarıların gölgelenmesine yol
açabiliyor. Benim düşüncem Avrupa’daki başarıların (özellikle birinci kupalardaki
başarıların) her şeyin üzerinde olduğu yönündedir. Mesela Fenerbahçe erkek
basketbol takımının Eurolig şampiyonluğu bana göre Türkiye açısından bu sezonun
en büyük takım sporu başarısıdır. Futbolda Avrupa birinci kupasını kazanmak çok
zor görünüyor. Buna karşılık lig şampiyonluğu da Avrupa kupalarına katılmak
açısından çok önemli. Onun için burada mutlaka bir hamle yapmak gerekiyor.
Futbol takımı yıllardır, Türkiye
lig şampiyonu olamıyor. 2022 – 23 sezonunda Türkiye Kupasını kazanmanın dışında
son on yıldır bir başarı yok. Sürekli ikinci olan bir takım kimliğine bürünmüş
görünüyor. Bunun birçok nedeni var:
Fenerbahçe son kez lig şampiyonu
olduğu 2013 – 2014 sezonundan bu yana geçici olarak görev yapanlar dâhil tam 17
teknik direktör değiştirmiş. Yani her teknik direktör kabaca ortalama 7 ay
görev yapmış. Bu durumu tanımlamak için en doğru sözcü istikrarsızlıktır.
Özellikle yabancı teknik direktörler daha ülkeyi anlamadan buranın koşullarını
öğrenemeden gönderiliyor. Ne yazık ki bugün gelinen aşamada da teknik direktör
değişimi gerekiyor. Mourinho istediği kadar kariyerli olsun, kendisini buraya
ait, en azından buraya borçlu hissetmeyen birisinin takıma hiçbir yararı
olmuyor. Sürekli teknik direktör değiştirilmesi özellikle yabancılara çok
yüksek tazminatlar ödenmesiyle mümkün oluyor. Kulüp bu nedenle ciddi maddi
zararlara uğruyor. Fenerbahçe’nin “hocayı erken yollar tazminat öder” şeklinde adı
çıkmış diye düşünüyorum. Buraya gelen yabancı hocalar başarı elde etmekten çok,
emekli ikramiyesi almak için geliyor. Ben bunu olaylar bittikten sonra
yazmıyorum daha Mourinho gelmeden yazdım. Tabii birçok fanatik taraftar beni
futboldan anlamamakla, Mourinho’nun kariyerini görmezden gelmekle suçladı. Oysa
bunun futboldan anlamakla ya da birisinin kariyerini görmezden gelmekle ilgisi
yoktu. Biraz polisiye roman okumuş herkes burada ev tutmayan, otelde kalan, ailesini
getirmeyen kişinin buraya pek de başarıya odaklanarak gelmediğini anlayabilirdi.
İsmail Kartal’ı göndermek hataydı.
En kolay şey her şey bittikten sonra yorum yapmaktır. Ne var ki bunu da sonradan
yazıyor değilim. Geçen yıl lig bittiğinde Kartal’ı takımın başında tutmak
gerektiğini birkaç kez yazdım. Ne yazık ki yönetim, taraftarın baskısı altında tam
tersini yaptı. Taraftarların önemli bir bölümü Kartal’ı beğenmiyordu, oysa
elindeki kadroyla yapabileceğinin en iyisini yapmıştı. Mourinho’ya verilen
imkânlar ona verilse takım bu yıl şampiyonluğu yakalayabilirdi.
En büyük hatalardan birisi de ilk
maçlardan itibaren federasyonun ve hakemlerin Fenerbahçe’ye karşı olduğu
söylemlerine girilmesiydi. Bazı maçlarda gerçekten Fenerbahçe aleyhine ya da
rakipler lehine hatalar yapıldı, hatta bunlardan bazıları kasıtlı görünüyordu. Ama
ne olursa olsun Fenerbahçe bu yıl hiçbir maçında tatmin edici bir futbol
oynayamadı. Ben bütün bir yıl boyunca “işte futbol bu” diyebileceğim süreler dışında
Fenerbahçe’nin oynadığı futbolu tatmin edici bulmadım. Bu dış güçler ya da yapı
söyleminin yarattığı en büyük kötülük teknik heyet ve futbolcuların kötü oynayıp
yenildiklerinde bu bahanenin arkasına sığınmaları şeklinde ortaya çıkıyor. Kendi
hatalarını, yanlışlarını görüp tartışmak yerine hatayı başkalarına atıp
kaçıyorlar. Jorge Jesus bunu kullandı, Mourinho bunu en üst düzeyde kullandı.
Takım berbat oynasa ve galibiyeti hak etmese bile bir pozisyon bulup oradan
hareketle hatayı, yanlışı hep üzerinden attı. Oysa teknik direktör ve oyuncular
hatayı kendisinde arasa oyun stillerini düzelterek daha iyisi için çabalarlardı.
Yönetim bu söylemi terk etmeli ve ne teknik direktöre ne de futbolculara kendi
hatalarını kabul etmeyip sürekli başkalarını suçlayarak rahatlama imkânı
vermemeli. Kendi hatasını sorgulamak yerine hatayı sürekli başkalarında
arayanlar hata yapmaya devam ederler.
Fenerbahçe genç oyunculara
yönelmeli. Her yıl sıfırdan başlayıp dünyanın parasını vererek transfer edilen
birçok oyuncuya verilen paraların çoğu çöpe gidiyor. 30 yaşın üzerinde oyuncu
çok ender olarak düşünülmeli. Biraz da espriyle karışık olarak bir öneri
sunuyorum bu konuda: Fenerbahçe yönetimi bir iki oyuncu dışında bütün takımı
satıp ele geçen paranın yarısıyla AZ Alkmaar veya Glasgow Rangers’in bütün oyuncularını
alıp araya bir iki de daha deneyimli oyuncu koyarak bir takım oluştursa çok
daha başarılı olur.
Fenerbahçe’nin çok ciddi bir
savunma kurgu hatası var. Takım ailece hücuma çıkıyor, arkası boş kalıyor ve
rakibin arkaya attığı topa koşan hızlı bir adam topu kapıyor, savunmacılar
adamın peşinden yetişemiyorlar takım golü yiyor. Ondan sonra o golü çıkarmak
için uğraşılıp duruluyor. İki savunmacının mutlaka sürekli geride beklemesi, bu
tür kontratakları, rakip hücumcuyu peşinden koşarak değil, göğüs göğüse
karşılayarak durdurması gerek. Aksi takdirde sürekli “ilk atakta golü yiyoruz” şaşkınlığından
kurtulmak mümkün olmaz. Bunu da birkaç yıldır söylüyorum ama dinleyen yok.
Teknik direktör değişiyor ama bu yanlış kurgu düzeltilmiyor. Bir başka savunma
yanlışı kaleciden pas alarak ve kaleciyle paslaşarak çıkmaya çalışmak.
Fenerbahçe bu sistemi oturtmaya yıllardır uğraşıyor ama yapamıyor: Çünkü bu,
çok teknik oyunculara sahip olmayı gerektiren bir sistem. Mesela Barcelona;
Real Madrid ya da PSG gibi takımlar yüksek teknik nitelikli savunma
oyuncularıyla bunu yapabiliyor. Fenerbahçe bunu yapamadığı için birçok golü bu
tür geride paslaşmalarla kaybedilen toplardan yiyor. O zaman bu sistemden
vazgeçmek en basit çözümdür.
Daha birçok neden var başarısızlığın
gerisinde kuşkusuz, bunların önemli bir bölümü de benim değil teknik olarak
futboldan anlayanların yorumlayabileceği hatalar. Ben teknik hataların
dışındakilere, ilk bakışta görünenlere değinmekle yetindim.
Belki biraz da basketbol ile
futbolu yan yana koyup bakmak gerekir. Basketbolda Fenerbahçe hem kadınlarda
hem erkeklerde Avrupa’nın zirvesine çıktığı halde futbolda bırakın Avrupa’yı
niçin Türkiye’de zirveye çıkamıyor? Erkek basketbolda koç Jasikevicius,
oyuncular Nigel Hayes Davis, Marco Guduriç, Nicolo Melli ve diğerlerini maçtan
sonra izledim. Adamlar babalarının takımını şampiyon yapmış gibi sevinç
gözyaşları döküyorlardı. Sanki kırk yıllık Fenerbahçeli gibiydiler. Benzer bir
durum kadın basketbol takımında da vardı. Avrupa şampiyonluğunu kaçırdıklarında
ailelerinden birisini kaybetmiş gibiydiler. Türkiye lig şampiyonluğunu
kazandıklarında sevinçten ağlıyorlardı. Dünya yıldızı Emma Meessemann sanki tek
başına Oscar kazanmış kadar sevinçliydi. Gerçek profesyonellik budur: Oynadığın
takımı yuva gibi kabul edeceksin. Bütün branşlardan daha fazla profesyonelliğin
olması gerektiği düşünülen futbol takımında buna benzer üzüntü veya sevinçler
görmedim. Kaybettikleri maçtan sonraki görüntüler olan bitenin kimsenin
umurunda olmadığı izlenimi veriyordu. Takım için oynamak, takıma sahip çıkmak,
kulübü ikinci yuvası olarak kabul etmek bunlar yöneticilerin ve teknik heyetin
oyunculara verebileceği duygular. Demek ki Fenerbahçe basketbolda bunları
verebilmiş ama futbolda bunu başaramamış.
Yönetim devam eder ya da değişir
onu ben bilemem, ona kongre üyeleri karar verir. Ama yönetimde kim olursa olsun
bu yazdıklarım geçerliliğini koruyacak diye düşünüyorum. Eğer yönetimde
değişiklik olsa bile basketbol şubesi yönetiminin devam etmesi gerekir.
Hocam mükemmel yorumlamissiniz ama anlayan dinleyen kapasitesi ülkenin durumunu açıklar nitelikte
YanıtlaSil🙏
SilÇok güzel objektif bir yorum yapmışsınız umarım camiamız da artık ayırımcılıgı onun bunun adamı olmakla bırbırını suçlamak yerine gerçekler ve yapılan hatalar üzerinde yoğunlaşarak biran önce gerçek taraftar kimliğine bürünür
SilAmatör şube şampiyonlukları bana 2010 lu yıllarda Türkiyenin inşaat avm ve otobanlar yaparak bunlarla övünmeyi gibi geliyor. Bu şubeler her yıl on milyonlarca avro zarar ediyor. Sürdürülmesinin sonuçları taraftar kaybına ve borcun artmasına sebebiyet veriyor. Galatasaray bunu fark etti ve kendi kendini amorti etmeyen bütün masrafları kesti Kendi kendini sürdürmeyen şeyler daha sonra çok daha pahalıya mal oluyor.
SilBu bir Fenerbahçe yazısı ve yazıda Galatasaray ile ilgili tek kelime yok ama siz konuyu Galatasaray'a getiriyorsunuz. Amatör branşlarda başarılı olmamaktan mutluysanız sorun yok.
SilAli Koç ve avanesi kaldığı sürece Fenerbahçe başarısız olmaya ve rekabette yok olmaya doğru gidecektir.
YanıtlaSilBankalar birliği gibi finansal kölelik kurumunun sadece Fenerbahçeyi esir almak olduğunun anlamayıp bugün o cendereden kurtuluyor olmanın anlamınıda bilemez ve idrak edemezler.
SilO sakat kafa oyuncusunu 90 dakika protesto eder,bilinçli hakem yanlışlıklarını görmezden gelir,Dünyanın kabul ettiği ilk 5 antrenörden birine futbol aklı ve taktikler verir.Neden sürekli ikincilikte kalınıyor? taa Mesut Yılmazdan başlayıp,TFF başkanı Haluk Ulusoy ve devamında mafyoz M.ağar ile kurumsallaştırılan ( yerleştirilen) kadrolaşmanın sonuçlarını görmezden gelen kafalar bunuda anlamamazlıktan gelip müesses nizamın etkisinide hiçe sayarak kumanda ile yönetilen bir yönetimi isterler.Beyler,Fenerbahçe ,Dünyanın en büyük spor kulübüdür,Futbol takımından mütevellit değil.Neyse bazı akletmeyenlere ne dersek boş.
Selam sana Don Kişot
SilGörüşlerinize katılmamak elden değil hocam, kaleminize sağlık. 👏👏👏
YanıtlaSil🙏
SilMahfi Hocam, ''Fenerbahçe’nin “hocayı erken yollar tazminat öder” şeklinde adı çıkmış diye düşünüyorum. Buraya gelen yabancı hocalar başarı elde etmekten çok, emekli ikramiyesi almak için geliyor.'' tespitiniz çok yerinde!
YanıtlaSil🙏
Sil"Kendi hatalarını, yanlışlarını görüp tartışmak yerine hatayı başkalarına atıp kaçıyorlar." Her alandaki en buyuk hatamiz
YanıtlaSil👍
SilSayın Hocam,
YanıtlaSilTürkiye'deki futbol takımlarına uzun zamandır sempati duymayan bir sporsever olarak bir gözlemimi paylaşmak isterim. Takım veya kulüp sevgisi oluşması için iyi bir altyapı gerekiyor. Uzun zamandır büyük takımların alt yapısından iyi oyuncu pek yetişmiyor. Yetişenlerinse neredeyse hiçbiri yıldız olabilecek durumda değil. Bunun sebebi yine ülkemizdeki liyakatsizlik kültürü. Birçok varlıklı ve çevresi geniş kişi konumunu kullanarak, mesela sırf çocukları hevesini alsın diye, altyapıları çocuklarıyla dolduruyor, birçok yetenekli çocuk bu büyük kulüp altyapılarına seçilemiyor. Zaten özellikle büyük İstanbul takımlarına bakınca kendi altyapılarından yetişmiş pek oyuncu olmadığını da görüyorsunuz.
Sanırım bir de kulüpleri etkisi altına almış güçlü transfer simsarları var. Fenerbahçe'ye yalnızca Portekizce veya Sırpça konuşabilen oyuncular geliyor. Beşiktaş'ta da mesela Kuzey ve Doğu Avrupalı ağırlıklı transferler yapılıyor. Galatasaray'da da benzer durum Fransız ve Güney Amerikalılar ile görülüyordu. Sonra nasıl olduysa İtalya'dan yaptıkları transferlerle şampiyonlukları geliverdi. Burada da yine liyakatten çok hangi menejerin sözünün geçtiğinin, hangi bağlantısı güçlü yöneticinin daha çok para kazanacağının etkili olması kaynaklı diye düşünüyorum.
Ayrıca, dışarıdan bakan birisi olarak Fenerbahçe'nin futboldaki başarısızlığının sebebinin de Ali Koç'un kulüp başkanlığını siyasetle ilişkilerini yönetmek için kullanıyor olmasıdır diye gözlemliyorum. Muhtemelen bu kadar yıldan sonra Aziz Yıldırım'ın da başkanlık hevesinin temel amacı budur.
Son olarak diyeceğim o ki, eskilerin dediği gibi gerçekten futbola yalnızca futbol olarak bakmamak gerekiyor. Basketbol ve voleybolla aralarındaki en temel fark ekonomilerinin ve siyaset ilişkilerinin çok farklı işlemesi gibi görünüyor.
Mourinho yu seçim vaati veren ilk Yıldırım dı,bu da mı menejerlerin oyunu?
SilHocam yanlış düşünüyorsunuz..
YanıtlaSilGeçen sene biz 99 GS nin 102 puan alması doğal akışa uygun mu? Eminim FB tüm maçları kazansa GS avarajla şampiyon olurdu.Şunu da söyleyeyim O sene FB nin de kollanfığını düşünüyorum. Ama bu kollanma şampiyonluk getirmemiş GS nin şampiyonluğunu meşrulaştırmıştır.
Örneğin bir kurumda ilk olarak sınavla memur alımı yapılıyor diyelim. Sonra bu sınav sorularını birinin çaldığı ortaya çıktığında mülakat yapılması gerekiyor diyen ilk kişinin niyetinden de şüphelenmek gerekir. Acaba bu işin içinde olabilir mi diye.. Bu futbol içinde geçerli önceden yapılırdı bazı şeyler ama takımların bir nebze şansı olurdu.Artık zemin öyle ayarlanıyor ki futbol takımlarının başına yetkili kurul ve kuruluşların önemli karar alan yerlerine kısaca menfaat ilişkisi içinde çaycısına kadar hakim gücün takımın adamları yerleştiriliyorsa burada yapıyı ispatlamak imkansız olduğu kadar yapı da ulu ortada herkesin gözünün önündedir.Daha bir çok şey söyleyebilirim. Her maç tek tek incelendiğinde daha net görülebilir..Yanlış olabilirim ama bence böyle gibi..
Olabilir ama tek bir maç yok ki Fenerbahçe seyircisinin "tamam bu maçı kazanırız" demiş olsun. 3 - 0 önde bile olsalar seyirci sonuçtan emin olamıyor. Yani her şey yanlış olabilir ama Fenerbahçe futbol takımı iyi oynamıyor.
SilHocam FB nin aldığı puanlar ortada. İkincilik olarak aldığı tüm puanlar bir çok ülkede şampiyonluk için fazla bile.Normalde bu puanlarla hani biri olmasın ikisi olmasın birinde şampiyon olmalı.Kura çekimi geçen sene GS FB maçı mayısın 19 una nasıl denk geldi.19.05..Şampiyonluğu kutluyacaklardı ama FB nin direncini kıramadı GS.
SilBaşka bir tane daha söyleyeyim. Bilirsiniz Türkiye de şampiyonluk 2. Yarının son çeyreğinde belli olur.her sene GS ile neden biz 2. Yarı gs'nin evinde oynuyoruz. Hiç düşündünüz mü?
Bir maça bakıyorsunuz FB ye sarı kartlarlar faullerle maçı oynanmaz yapan hakemler bir bakıyorsun olmadı GS puan kaybetme ihtimali olacak gibiyken çalınan penaltılar ya da karşı tarafın lehine çalınmayan penaltılar olmadı yöneticileri GS li takımların oynama biçimleri bir bakıyorsun hakemlerin çoğunun GS olması bir bakıyorsun ve takdir haklarını fener aleyhine GS lehine..
Hocam Bazen iyi oynamazsın ama maçı kazanabilirsin bu FBnin hiç başına gelmiyor..
Sorun ne biliyor musunuz: Sevgisizlik. Deplasmanda maç kaydeden oyuncuları otobüs ile İstanbula gönderiyorsunuz; çay ocağında plaket veriyorsunuz.
YanıtlaSilSevgi gösterildiği zamanı da gördük.
SilOğuz Çetin'i ve benzer değerleri ihraç etmek ne manaya geliyor?
SilMahfi bey selam,
YanıtlaSilFb ile ilgili yazılarınız olaya serinkanlı ve dışarıdan baktığınız için değerli. Futbol dışındaki branşlar türkiyenin ekonomisi nispetinde devam edebilir. Ama futbolda fb kullanılıyor. Siyaset adına sistemde tutmuyor. Futbolu çoktan amatör düzeye indirmesi veya kapatması gerekirdi.fb yi genel futbol camiası sevmez ağırlık gs lider.Ancak meze olur ve fb.lileri mutlu etmez hatta daha çok ezer. O nedenle futbolu bıraktı.. Madem fb büyük camia tenis oynasın buz hokeyi oynasın.Ölmeyiz herhalde.
Aydın Ak
Futbol önemli.
SilFutbolu anlayanlara bıraksak nasıl olur? Zaten başımızda Ali Koç, Acun Ilıcalı gibi futbol ulemaları var? Bir de yılda bir Mahfi Bey kafamızı karıştırmasa
YanıtlaSilMourinho'ya bıraktılar, sonuç ortada.
SilSaydiginiz basarilar.2000 yılındaki milenyum avrupa sampiyonluğumuzun değerinin yaninda pek bir değer ifade etmiyor. Dünyada sporseverlikten ziyade futbolseverlerlik baskindır sayin hocam. Biz de ona bakarsanız 14 yil sampiyon olamadığımız dönemde basketbol voleybol yüzme su topu gibi branşlarda açık ara en başarılı kulüptük Galatasaray olarak.ancak kendimizi başarısız görüyorduk çünkü futbolda başarılı değildik. Bugün tekerlekli sandalye basketbol takımı defalarca hem avrupa hem dünya şampiyonu oldu. Engelsiz aslanlar. Basketbol takimimiz finalde malagaya yenildi bir avrupa kupasından daha olduk maaleeef. Turkiyeye futbolu da basketbolu su sporlarini getiren kulüp Galatasaray ama artik çoğunda amatör haline geldi maalesef. Böyle olmamaliydi elbette. Ancak realite odur.ki futbol açık ara en onemsenen spor branşı konumundadır. Bunu galatasaray kulübü olarak biz 1973 1987 arssinda aci şekilde öğrendik. Bu da bizi futbola sürekli daha çok yatirim yapmaya yöneltti. Ve son 35 40 yildir da futbol disi branşlarda başarımiz düşerken futbilda ciddi biçimde yukseldi.
YanıtlaSilHüseyin Bey, Fenerbahçe erkeklerde ve kadınlarda ikişer kez Eurolig şampiyonu olarak Avrupa'nın birinci kupasına sahip olmuştur. Kadın voleybol takımı da bir kez CEV Avrupa Şampiyonlar Ligi şampiyonu olarak birinci kupayı almıştır. Yani Fenerbahçe'nin 5 tane Avrupa birinci kupası vardır. Galatasaray'ın Avrupa'da aldığı tek birinci kupa kadın basketbol takımının Kadınlar Eurolig şampiyonluk kupasıdır. Galatasaray'ın başka hiçbir alanda Avrupa şampiyonlar ligi şampiyonluğu yok.
SilTekerlekli sandalye basketbol erkekler defalarca abruoa şampiyonu oldu hatta birisini de namağlup oldu. Ayrıca iki kere de dünya şampiyonu oldu. Hocam arastirirsaniz görürsünüz. Ayrica yine söylüyorum futbol açık ara en sevilen ve reytingi çok yüksek olan spor alani. Kendinizi futbol dışı branslarda avutmaniz gayet normal. Ayrica tekrar edeyim birçok spor bransini ülkemize getirip başlatan kulüp galatasaray dır. Ama başlatıp da son 25 yilda da geriletmek elbette ki yanlıştır. Galatasaray olarak futbol dışı branşlarda da başarılı olmak lazim. Böyle giderse biz de spor kulübü değil futbol kulübü olacağız sadece.
SilHaklısınız onu atlamışım. Önemli başarıydı. Keşke futbol dışı branşları futbol uğruna terk etmeseydi. Galatasaray. Spor kulübü olmak başka bir şey.
SilGs'yi neden spor kulübü olarak saymadığınızı anlamak güç, birçok spor branşında aktif, çok daha mütevazı bütçelerle bu saydığınız branşlarda bazı başarıları bile var. Yüzme, sutopu, kürek, yelken, atletizm, judo, binicilik, voleybol, basketbol, futbol branşlarında aktif bir kulüp olmasına rağmen spor kulübü değil o zaman.
SilHocam eline sağlık, abdala anlatır gibi anlatmışsın. Çok sade ve net teşhisi koymuşsun.
YanıtlaSil🙏
SilHocam yıllardır yazıyorsunuz futbolda değişen yok anlık başarı talepleri atılan yanlış adımlar maalesef başarıyı getirmiyor aidet duygusu olmayınca her işte olduğu gibi maalesef başarı gemiyor. Yönetim değişsede anlayış değişmez ise sonuç tufan sebep sonuç ilişkisi kurulamıyor.
YanıtlaSilSiyaset ile aynı durum. Hatayı hep başkasında arama. Hatasını kabul etmeyen ileri gidemez.
SilBasketbolcuların hepsi üniversite mezunu ve aklıyla hareket ediyorlar gerek kadın ve gerekse erkek. Futbolcular öyle mi? Futbolcuların brezilyalılar gibi kumda futbol oynaması da lazım . Ayrıca Mourinho Brezilyalı Ronaldo ve onun gibi yetenekli futbolcular sayesinde kupalar almış bir teknik direktör o kadar yetenekli ve pahalı kadroların teknik direktörüyken aldı kupaları yani mourinhonun katkısının ve teknik taktik yeteneğinden çok bireysel yetenekli ve fiziki çok kuvvetli kadrolarla kupaları aldı.
YanıtlaSilHocam basketbolda başarı bütçenin oluşturulması durumunda çok kolay bir şekilde elde edilebiliyor..Burada Fenerbahçe yöneticilerinin ceplerinden takimlara sağladığı finansman başat aktör. Basketbolda başarı tabi ki çok kıymetli ama günün sonunda ince yönetim başarısı gerektirmiyor ve en başarılı yıllarında bile maalesef kendi ekonomisini yaratamıyor.
YanıtlaSilBu dalların hiçbiri kendi ekonomisini yaratamıyor. Futbolda Avrupa birinci kupasında sürekli çeyrek final yarı final oynamadığınız takdirde zarar büyük. Geliriniz TL ilke giderlerinizi Euro ile. Başa çıkmak mümkün değil.
SilKimse cebinden finans filan sağlamıyor,bırakın bu eski masalları artık.
SilHocam enflasyon yükseliyor,mb uyuyormu?
YanıtlaSilHocam her kelimesine katılıyorum, yönetimlerin de aynı şekilde artık hatayı dış güçlerde değil kendilerinde araması gerektiği düşüncesindeyim. Şahsi fikrim şu ki 3 virüsü bu klüpten sökmemiz gerekiyor, ilki “hep destek tam destek-istikrar” süregelen başarısızlık sadece istikrar adına desteklenemez ki sorunun kaynağı çözümün kendisi olamaz, ikincisi İslam Çupi’nin sözleri, elbette Fenerbahçe Türkiye’de hikayesi olan tek klüptür bu bir gerçek ama o büyüklük şampiyonluklar ve kupalarla desteklenmedikçe büyüyemez, sonuncusu da devamlı sorunu dışarıda aramak hep başkalarını suçlamak, maalesef bu 3 konuyu anlamadıkça bir yere varamayacapızbir kongre üyesi olarak değişimin kaçınılmaz ve mecburi olduğunu düşünüyorum.
YanıtlaSilHocam Fenerbahçe yoneticileri veya başkani bile tum branslara bu kadar hakim degildir. Siz kulubu tum branslariyla birlikte seviyorsunuz. İyi ki Fenerbahcelisiniz. Saygilar
YanıtlaSil🙏
SilSevgili hocam yorumlarınıza katılıyorum. Özellikle bu sene Mourinho büyük hataydı. Şahsen ben bu teknik direktörün silik oyunundan tiksiniyorum. Kesinlikle FB DNA'sına uygun olmayan bir futbol oynatmaya çalışıyor. Ama ortada futbol yok maalesef. Şampiyonluk konusu ise bambaşka, gerçekten ülkede siyasi bir gerçeklik var ve bu gerçeklik en azından bu yönetimle şampiyonluğun zor olacağını gösteriyor bize. Saygılarımla...
YanıtlaSilHocam Fenerbahçe'nin kadrosu zaten Türkiye Ligi'nin üzerindeydi. Eğer Fenerbahçe'nin teknik direktörü siz olsaydınız zaten en az bu kadar puan toplardınız. Hatta takım daha derli toplu gözükürdü. Demem o ki Mourinho'nun takıma kattığı hiç bir şey yok. İstikrar önemli lakin başarısızlığın istikrarı olur mu? Olmaz. Hayatta her şey güncelleniyor. Futbol da güncelleniyor. Demode futbol oynatan ve kendisini güncellemeyen bir insana umut bağlamak son derece yanlış. Fenerbahçe bu sene 3-4 tane çok kaliteli futbolcu alsa bile Mourinho'nun oynatmaya çalıştığı bu anlayışla hepsinin performansı düşer. Nitekim geçen sene oynayan futbolcuların tamamının performansı bu sene düştü. PSG yıllardır transferlere milyon avrolar harcıyor. Kimler geldi kimler geçti. Messi'ler, Neymar'lar, Mbambe'ler... Hiç biriyle mutlu sona ulaşamadı. Bu sene ilk defa takım gibi takım oldular ve tarihlerindeki ilk Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna ulaştılar. Yani anlatmaya çalıştığım Fenerbahçe'nin kurtuluşu sadece çok iyi futbolcuları getirmekle olmaz, her şeyden önce iyi bir takım olabilmekten geçer. Ekibi doğru bir anlayışla oynatacak olan ve bu anlayışı ekibe inandıracak olan da teknik direktördür. Bugün mesela Okan Hoca ile Mourinho yer değiştirse, Fenerbahçe'nin de aynı futbolcularla tüm kimyası değişirdi. Sizin de dediğiniz gibi hemen hemen aynı futbolcuları geçen sene İsmail Kartal son derece yerinde kullanmış ve neredeyse hepsinden maksimum verim almıştı.
YanıtlaSilAli Koç'un en büyük hatası ise Fenerbahçe'nin futbol kültürüne uygun bir futbol aklı oluşturamamasıdır. Yaptığı tek şey birbirinden farklı mantalitedeki teknik direktörleri getirmek ve kadroyu da onların isteğine göre kurmaktı. Peki, bir sonraki teknik direktör bir önceki teknik direktörün getirdiği futbolcuları kendi oyun hedefine uygun görmezse, kontratı devam eden bu futbolcular ne olacaklar? Fenerbahçe sürekli bir yap-boz tahtasına mı dönüşecek? Harcanan paralara yazık değil mi? Oysaki bir futbol aklınız olsaydı, bu akla uygun futbolcuları getirirdiniz ve bu oyun anlayışına uygun (hatta bu anlayışı daha da geliştirecek) teknik adamlarla anlaşırdınız. Kısacası bir anlayışınız olurdu. Bugün mesela Barcelona hiç bir zaman takımın başına Mourinho'yu getirmez, 40 yıllık anlayışlarını da çöpe atmazlar. Çünkü Cruff'tan beri adamlar sürekli öne oynuyorlar ama sürekli... Eskiden tiki-taka ile bunu yapıyorlardı şimdi ise güncel futbola uygun şekilde daha hızlı ve direkt oyunla bunu yapıyorlar.
Ali Koç bu saatten sonra bir futbol aklı oluşturamaz. Bunun tohumlarını 7 sene öncesinden atması gerekirdi. Bu yüzden Ali Koç'un sadece kaliteli bir kadro kurarak başarıya ulaşması çok zordur. Çünkü önemli olan takım olabilmektir. Kaldı ki başarıya ulaşsa bile bunun sürdürülebilirliği yoktur. Bundan dolayı da bu kadar başarısızlıktan sonra Fenerbahçe'nin geleceği için istifa etmesi gerekiyor. Görevini, futboldan anlayan ve Fenerbahçe'nin kültürüne uygun bir futbol aklını oluşturacak yöneticilere bırakması gerekiyor. En azından tekrar aday olacaksa bile seçimlerin Eylül'de değil, Haziran ayında yapılması gerekiyordu. Çünkü Eylül ayında artık iş işten geçmiş olacak. Bundan dolayı da Fenerbahçe'nin 1 yılının daha heba edilmesini Fenerbahçe camiası kabul etmemelidir.
1 yıllık plan şöyle olmalıdır: Mourinho tazminatı ödenerek gönderilir. Daha fazla zarardan kurtulunur. Tekrar İsmail Kartal getirilir ve bu sefer Mourinho'ya ayrılacak transfer bütçesinin tamamı İsmail Kartal'a ayrılır. İsmail Kartal'ın geçen sene oynattığı kanat bindirmelerinin olduğu ve rakibi de oynatmayan agresif set oyunu Fenerbahçe'nin kültürüne uygun futbol aklı olarak Fenerbahçe'nin tüzüğüne işlenir. Tüm transferler bu anlayışı göre yapılır ve günün birinde İsmail Kartal ayrılacak olsa bile bu anlayış devam ettirilir. Böylece hem takım olabilmek hem de oyun aklını uzun yıllara yayıp (bu oyunu doğru futbolcularla daha da geliştirerek) başarıda sürekliliği sağlayabilmek mümkün olabilecektir.
İsmail Kartal zor zamanların adamı işlee kötüye girerse gelir.
SilSayın hocam biz bu sene futbolda kötüydük ama GS bir mağlubiyet ile sezonu bitirecek kadar iyi değildi. Futbolda adil bir rekabet yok ne yazık ki, çok fazla etken var, futbolun yönetimi de daha zor oluyor sanırım bu yüzden.
YanıtlaSilSon maçta tribünde İsmail Kartal posteri açıldı fakat güvenlik güçleri bu posteri kaldırdılar. Neden? Demokrasi bunun neresinde? Bir Fenerbahçe taraftarı İsmail Kartal'a bağlılık duyamaz mı, sevgi duyamaz mı? Bugün Galatasaray taraftarı Fatih Terim posteri açsa alkışlanır. Biz ise kendi değerlerimizi birilerinin koltuğu sallanmasın diye değersizleştiriyoruz. Kütahyalı açıklamıştı, Koç ailesi CHP kökenli fakat Ali Koç MHP'li demişti. Bu yüzden de demokrat olması gereken bu tür konularda demokrat olamıyor ve bir sağcı gibi davranıyor. Kendisine sorsanız, Fenerbahçe zarar görmesi diye böyle yaptırdım der. Gerçekte ise Fenerbahçe'ye en büyük zararı, iktidarı kaybetmeme hırsı veriyor. Fenerbahçe her koşulda demokrat olmalıdır ve değerlerine sahip çıkması da asla engellenmemelidir.
YanıtlaSilFB taraftarı olarak Kartal ı bağrımıza basarız.
SilMourinho Teknik direktör Bobby Robson'ın çevirmeniydi Sporting CP ve Porto'da , sonra Barcelona'ya gittiler Robson ile beraber. Tam Bobby Robson Barcelona'dan giderken avrupa'nın en sert ve en yüksek fiziki kondisyon gerektiren ligi Hollanda'dan PSV Eidhoven'dan Ronaldo Nazario geldi. Mourinho da Ronaldo'nun sayesinde şampiyonluklar yaşadı. Daha sonra zaten hep en pahalı takımların teknik direktörlüğünü yaptı. Fenerbahçe futbol takımında bireysel olarak takımı hem avrupa'da hem de Türkiye liginde sırtlayacak hem fiziki hem teknik kapasitesi yüksek futbolcular da olmadığı için Mourinho balonu patladı. Bence Trabzonlu Okan Buruk Mourinho'dan hem zeki hem de daha bilgili hem de daha yetenekli bir Teknik Direktör.
YanıtlaSilKusura bakmayın ama bu yorumunuz çok yanlış. Mourinho'yu ben de beğenmiyorum ama yani adamın aldığı Avrupa kupalarını üst üste koysanız ucunu göremezsiniz. Beğeniriz beğenmeyiz br laf vardır: Yiğidi öldür ama hakkını ver diye.
SilBugün Mourinho ile karşılaştıralacak 100 teknik direktörü sorsanız dünyada kimse O.Buruk u söylemez.
SilKeşke anayasa değişse ve göreve başlama şartı 70 yaş altı olsa. Dolayısıyla 69+5 = 74 yaş maksimum görev yaşı olsa ve görev bitiminden sonra da insanlar tekrar aday olamasalar. Aynı şekilde Fenerbahçe Başkanı da üç sene üst üste aday olamasa ve başkalarının da önü açılsa ne güzel olurdu.
YanıtlaSilFatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethettiğinde 21 yaşındaydı. Atatürk Cumhuriyeti ilan ettiğinde 42 yaşındaydı. Bu örnekleri artırmak mümkün. Futbolda olduğu gibi her insanın bir prime dönemi olur. Dzeko ve Tadic'le sezona başlamak hele ise ikisini aynı anda oynatmak bu açıdan bir hataydı. Futbol artık dinamik ve tempolu oynanıyor. Nitekim Galatasaray'la bizim aramızdaki en büyük fark da buydu. Çünkü teknik açıdan onlardan belki de daha üstündük. Hocam yanlış anlamayın siz de 70 yaş üzerisiniz fakat yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla siz kendinizi sürekli yeniliyorsunuz. Oysaki yaş almış ve prime dönemini de bitirmiş insanlar kendilerini yenilemediklerinde ve çağ uygun davranmadıklarında bir kuşak çatışması meydana geliyor ve kaos oluşuyor, tıpkı futbolda olduğu gibi. Sevgiler.
SilTekrar aday olmamak bu toprakların töresine aykırı.
SilBizim futbol aklımız yok hocam. Bir futbol aklımız olsaydı, alt yapıya da aynı anlayış öğretilir ve futbolcular üst yapıya çıktıklarında sudan çıkmış balığa dönmezler, alttan üste sürekli bir devir daim olurdu. Senede iki futbolcu alt yapıdan çıksa 5 sene sonra artık Ayax gibi üretken bir futbol kültürümüz oluşur, birçok futbolcuyu parlatabilir ve bunlardan bir kısmını da Avrupa'ya iyi fiyatlara satabilirdik. Böylece sıfır maliyet ve maksimum kazanç olurdu. Tüm kulüplerimizin devasa borçları var. Oyuncu yetiştirip satmadan bu borçların ödenebilmesi mümkün değildir. Ne var ki Fenerbahçe için öncelik her zaman başarıdır. Fakat başarı için de bir futbol aklımızın olması ve öz değerlerimizi de bu akla uygun olarak yetiştirmemiz gerekiyor. Çünkü Real Madrid gibi sürekli al-sat yapamaz ve en iyilerini alamazsınız ki bu bile başarı için garanti bir yol değildir.
YanıtlaSilSon Şampiyonlar Ligi finalinde görüldüğü üzere 3'lü defans artık çöktü. Futbol değişiyor ve gelişiyor. Kendisini güncellemeyenler kaybediyorlar. Mourinho'nun oyun anlayışı bir dönem için geçerliydi artık geçerli değil. Bugün Guardiola bile yenilenmesi gerektiğini itiraf etti. Fenerbahçe tüm planını 3'lü defansa göre yapacaksa, şimdiden geçmiş olsun. Biz istikrardan yanayız fakat Mourinho koskoca sezonda istikrarlı bir 11 bile oluşturamadı her maça farklı farklı kadrolarla çıktı. İyi oynayan oyuncuları bile kesti. En kötüsü ise ortada bir oyun yok? Bu durumda biz neyin istikrarını arıyoruz? Ali Koç'un kendi kendisine sorması gereken en büyük soru bu olmalıdır.
YanıtlaSilHocam bu yola başkoymuş Koç ve Yıldırım ın camia için fedakarlık yaparak eşbaşkanlık sistemiyle birlikte yönetime geçmesi şampiyonluk yolunu açar.
YanıtlaSilHocam yazdıklarınızın hepsi doğru sadece bir hususda izninizle görüş belirteceğim...hocam bu aziz yıldırımın 1 milyon üye uygulaması ile ali koç bir sürü paralı adamını üye yaparak Fenerbahçe de demokrasiyi bitirdi. ALİ KOÇ İÇERDEKİ ADAMLARI İLE Her şekilde ya başkan olur yada istediğini başkan yapar.
YanıtlaSilKulüpteki kliklerin mücadelesi inanılmaz düzeyde şiddetli. "Yapı" belki içeridedir.
YanıtlaSilDediğiniz gibi Fenerbahçe'nin tüm oyuncularını komple satıp, AZ Alkmaar'ın tüm oyuncularını almak lazım. Fakat sadece bu da yetmez aynı zamanda AZ Alkmaar'ın hocasını da yardımcılarıyla birlikte almak lazım. Hatta sportif direktörü ve alt yapı hocalarını da bünyemize katmalıyız. Fenerbahçe'nin güncel kadro değeri 235 milyon avro, yaş ortalamamız 29. AZ'nin ise 122 milyon avro, yaş ortalaması ise 24. Bence son derece iyi bir ticaret olur. 5 yıl daha genç bir kadroyla yaklaşık 110 milyon avro Fenerbahçe kara geçer, başarı da çabası. Çünkü AZ'deki futbolcuların temposuyla baş edebilecek hiç bir takım yok bu ligde. Bizi yenerken bize nefes bile aldırmadılar, orta sahayı geçemedik. Galatasaray'ı da eze eze yenmişlerdi. Güncel futbolun tüm gereksinimlerini yapıyorlar. Arta kalan parayla da öne Osimhen'i aldık mı tamamdır. Fenerbahçe'yi yıllar sonra şampiyonluğa ulaştıracak teknik direktör kesinlikle Maarten Martens'tir.
YanıtlaSilAmatör veya profesyonel sporcular asgari ücretin bir tık üstü ücret alsınlar.
YanıtlaSilHocam, yazdığınız görüşlerin tamamına katılıyorum. Alçak gönüllü tavrınızla teknik konuları bilmem deseniz de çoğu kişiden daha fazla biliyorsunuz. "Açık Mektup"'tan ziyade daha sık bir sekilde "Fenerbahçeme mektuplar" olarak görüşlerinizi paylaşırsanız benim gibi pek çok taraftarı mutlu edersiniz. Sizin gibi,ortak paydası sadece Fenerbahçe'nin iyiliği olan, kişilerin bu ortamda görüşlerini daha fazla dile getirmesi hepimizin yararınadır. Saygılarımı sunarım. Hasan Ergün
YanıtlaSil🙏
SilBasketbol – Gerçek Popülerlik Durumu:
YanıtlaSilGerçekten rekabetçi ve popüler olan ülkeler:
Litvanya, Sırbistan, Yunanistan, İspanya, Fransa, Türkiye.
Görünürde olan ama derinliği olmayan ülkeler:
Almanya, İtalya gibi ülkelerde bazı kulüpler güçlü olsa da halk ilgisi futbol kadar yoğun değil.
Zayıf ya da ilgisiz ülkeler:
İngiltere, İskandinav ülkeleri, Hollanda gibi yerlerde basketbol çok az bilinir.
Genel sonuç:
Avrupa çapında değil, Balkanlar ve Akdeniz çevresiyle sınırlı bir rekabet var.
🔍 Voleybol – Gerçek Popülerlik Durumu:
Gerçek ilgi gösteren ülkeler:
Polonya, İtalya, Türkiye, Sırbistan.
Yüksek seviyeli kadın voleybolu olan ama halk ilgisi sınırlı ülkeler:
Rusya, Almanya, Fransa.
Neredeyse hiç ilgi olmayan ülkeler:
İngiltere, İskandinavya, Batı Avrupa’nın çoğu.
Genel sonuç:
Kadın voleybolu bazı ülkelerde patlama yaşıyor, ama Avrupa genelinde yine birkaç merkez ülke dışında büyük bir boşluk var.
⚽ Futbol ile Karşılaştırma:
Futbol ise:
Neredeyse her Avrupa ülkesinde birinci spor.
Alt liglerinden mahalle takımlarına kadar yaygın.
Yerel rekabet + uluslararası başarı + dev medya ilgisi ile destekleniyor.
🔚 Özetle:
Basketbol ve voleybol Avrupa çapında yaygın sanılsa da aslında birkaç ülkeye sıkışmış durumda. Rekabet, altyapı ve halk ilgisi çok eşit dağılmıyor. Özellikle İngiltere, İskandinavya, Benelüks gibi bölgelerde bu iki spor neredeyse “niş” alanlar.
Bunun birçok nedeni var. Futbol eline top geçiren herkesin oynayabileceği bir oyun. Bir top dört taş varsa oynanabilecek kadar basit. Basketbol için pota lazım, voleybol çok daha zor, ağ germek lazım. Futbolun tek zor anlaşılır kuralı ofsayt, onun dışında son derecede basit kuralları var, herkes anlayabiliyor. Basketbol ve voleybol çok daha teknik sporlar. Çoğu insan bu kuralları bilmiyor. Buna karşılık gerek oyuncu kültürü ve gerek seyirci kalitesinin ortalama olarak en düşük olduğu alan futbol. Bütün bunlar futbolu en popüler spor haline getiriyor.
SilHocam sizin söylediğiniz gibi olsaydı daha gelişmiş avrupa ülkelerinde bu sporların daha popüler olması gerekirdi. Bu sporlara baktığımızda daha çok balkan ülkelerinde popüler olduğunu görüyoruz. Yunan ve Türk takımlarının bu kadar sık final yarı final oynadığı, hatta türk takımlarının birlikte final oynadığı spor alanları bana rekabetçi gelmiyor. Başarı var ama sanki bir boşluk bulmuşuz da orayı dolduruyoruz gibi görünüyor.
SilGüzel açıklama. Hatta futbolda topa da ihtiyaç duyulmazdı. Evde çorapla top yapılırdı, sokakta yarım limonla kalesiz limon oyunu oynanırdı. Saygılarımla, Önder
SilAdsız 16:31
SilBu işlere biraz uzaksınız sanrım. Basketbol İspanya'da, İtalya'da, Fransa'da, Almanya'da bütün Baltık ülkelerinde son derecede popüler. ABD'de futbola göre açık ara daha popüler. Voleybol yine İspanya, İtalya, Almanya, Fransa, Polonya, Hollanda, Belçika ve balkanlarda son derecede popüler. Maçlar kapalı gişe oynanıyor. Türklerin bu alanlarda daha rekabetçi olmasının altında yatan en temel neden siyasetin bu alanlara futbol kadar burnunu sokmaması ve kulüp yöneticilerinin bu alanları teknik adamlara futboldan çok daha fazla terk etmiş olmaları.
Hocam çok yakınım ve bir basketbolsever ya da voleybolsever olarak öyle görmek istediğiniz için öyle görüyorsunuz. Bunların avrupa'da popülerliği son derece düşük. Zaten yukarıdaki yorumda da ülkelerdeki popülerlik durumu açıkça yazmış. Türklerin, sırbların, polonyalıların veya yunanlıların sürekli üstte olduğu bir spor dalının bu gibi gelişmiş ülkelerde popüler olduğunu düşünüyorsanız da bir şey diyemem.
SilNeyse, siz haklı olun.
SilHande Baladin'in Fenerbahçe'ye transferini nasıl yorumlarsınız?
YanıtlaSilBence Hande baladın Fenerbahçe'nin ihtiyacı olan bir oyuncu değil. Bunu transfer gerçekleşmeden önce kulüp yetkililerine de söyledim ama dinletemedim.
SilFenerin veteranlara ihtiyacı yok.
SilBir emekli daha Fenerde.
Sil