İnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor?

TÜİK’in Hanehalkı Bütçe Anketi uygulayarak elde ettiği 2024 yılı sonuçlarına göre Türkiye genelinde hanehalkının yaptığı tüketim harcamalarının hangi mal ve hizmetlere yöneldiği ortaya çıktı. Araştırmaya göre 2024 yılında hanehalkının aylık ortalama tüketim harcaması 45.344 lira olmuş. Bu ortalama tüketim harcamaları içinde en büyük pay yüzde 26 ile konut ve kira harcamalarına ait bulunuyor. Onu yüzde 21,6 ile ulaştırma giderleri, yüzde 18,1 ile gıda ve alkolsüz içecek giderleri izliyor.

Ekonomide sürekli kullandığımız ortalamaların ne kadar anlamsız olduğunu da ülkedeki gelir dağılımı adaletsizliğinin ne kadar yüksek olduğunu da şu ifadeden anlamak mümkün: “Aylık ortalama 45.344 lira hanehalkı tüketim harcaması.” Türkiye’de hanehalkını oluşturan ortalama birey sayısı TÜİK’in 2024 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi uygulaması sonuçlarına göre 3,1 olarak belirlenmiş görünüyor. 3 kişilik aileyi ana, baba ve eğitimdeki çocuk olarak düşünüp, babayı asgari ücretli kabul edersek henehalkı geliri 2024 yılı itibarıyla yalnızca 17.002 liradan ibaret kalmış demektir. Bu gelir, Türkiye için tahmin edilen 45.344 liralık ortalama hanehalkı aylık tüketim harcamasının yüzde 37’sini ancak karşılar. Ana babanın ikisinin de asgari ücretle çalıştığını varsayarsak ellerine geçen toplam 34.004 lira Türkiye için geçerli kabul edilen aylık ortalama tüketim harcamasının yüzde 75’ini karşılayabilir. Hesaplamayı emekliler için yaparsak karşımıza çıkacak sonuçlar çok daha vahim olacaktır.  

Elimizde henüz 2024 gelir dağılımı sonuçları yok. 2024 yılı GSYH’si 1.322,4 milyar USD, nüfus 85.665 bin kişi, ortalama USD/TL kuru 32,8 olarak hesaplanmış durumda. Ayrıca elimizde 2023 gelir dağılımı verileri var. Bu verilerle ve nüfusun yüzde 20’lik dilimlerinin 2023 yılında gelirden aldığı payların 2024’de de aynı düzeylerde olduğunu varsayarak 2024 yılı için şöyle bir tablo hazırlamak mümkün (nüfus ve gelir toplamları yuvarlamalar nedeniyle tam büyüklüğü göstermiyor):

Bu veriler bize 2024’de tahmin edilen aylık 45,344 liralık tüketim harcamasını yalnızca en yüksek gelire sahip 17,1 milyon kişinin yapabileceğini gösteriyor. En yüksek gelirli grubun bir altında yer alan 17,1 milyon kişi aylık gelirinin tamamını harcasa TÜİK’in hesapladığı aylık 45.344 liralık tüketim harcamasını yapamıyor. Nüfusun en düşük gelirli yüzde 40’ında (toplam 34,2 milyon kişi) 3 kişilik hanehalkından iki kişi asgari ücretle çalışıp gelir elde etseler bile TÜİK’in hesapladığı aylık tüketim harcamasını yapabilecek düzeye ulaşamıyorlar. Ancak üçüncü yüzde 20’yi oluşturan grupta hanehalkından iki kişinin geliri bir araya gelirse söz konusu harcamayı yapabilecek düzeye ulaşıyorlar.

Bu karşılaştırma bize toplumda yaklaşık 35 milyon kişinin hesaplanan aylık tüketim düzeyini karşılayacak geliri elde etmesine karşılık, yaklaşık 51 milyon kişinin bu tutarda tüketim harcamasını karşılayacak düzeyin altında gelir elde ettiğini anlatıyor.

Demek ki üst gelir gruplarında aylık tüketim harcaması ortalama olarak hesaplanan 45.344 liranın kat kat üzerinde olanlar var ki düşük gelirli grupların çok düşük tüketim harcamasını ortalamada 45.344 liraya yükseltiyor.

Özetle söylemek gerekirse: En yüksek gelir elde eden iki gruba (yaklaşık 35 milyon kişi) baktığımızda toplumun iyi bir yaşam sürdürdüğünü, istediği şeyleri alabildiğini, tatile gidebildiği kanısına varıyoruz ve diyoruz ki “alış veriş hız kesmiyor, marketler, kafeler, restoranlar dolu demek ki durum iyi.” Buna karşılık bu grubun dışındakilere (yaklaşık 50 milyon kişi) baktığımızda diyoruz ki “kriz var.” Tuhaf ama ikisi de doğru: Kimine göre sorun yok, kimine göre kriz var. Bundan daha tuhaf olanı kriz içinde olanların bir bölümünün iyi durumda olanlara, kafelerin, restoranların onlar tarafından doldurulmuş olmasına bakarak durumun iyi olduğunu savunması.  


Yorumlar

  1. Hocam 10 yıllık tahvil faizlerimiz bile %30'un üzerinde. Rezervlerimiz olduça az. Torunlarımızı bile borçlandırıyoruz. Manevra alanı 2020- 2023'teki gibi değil. Tüm bunlara rağmen bir sonraki seçim/referandum sath-ı mailine girildiğinde yeni bir popülist politika bekler misiniz? Bu sefer bedeli ne olur? Teşekkürler. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Popülist politikaları hiçbir zaman terk etmediğimiz için popülist politika beklemek biraz havada kalır. Enflasyonla mücadele ettiğimizi söylüyoruz ama kamu israfı azalmak bir yana artıyor.

      Sil
    2. Sayın Mahfi Hocam. Yazı için teşekkürler.
      Üçüncü %20 lik grupta iki kişinin asgari ücret ile çalışıp ta ortalama harcamanın üzerinde harcama yapabileceğini anlayamadım.
      Saygılarımla, Önder

      Sil
    3. Hanehalkı ortalama 3 kişiden oluşuyorsa ve burada iki kişi asgari ücretle çalışıp haneye (30.774 x 2 =) 61.548 lira getiriyorsa hanehalkı ortalama aylık harcama tutarı olan 45.344 lirayı aşmış olurlar.

      Sil
    4. Hane halkı 4 kişiden oluşur hocam.

      Sil
    5. Yazıyı bir kez daha okursanız TÜİK araştırma sonuçlarına göre Türkiye'de ortalama hanehalkı birey sayısının 3,1'e düştüğünü göreceksiniz.

      Sil
    6. Hocam sanırım 3. yüzde yirmilik kesim için esas aldığınız asgari ücret değil de o kesimin ortalama ücreti olsa gerek değil mi?

      Sil
    7. Evet orada bir yanlış anlama olmasın, ekleme yapalım.

      Sil
  2. 23 Ağustos günü 350 bin olan doların geçici alış kuru ise bugün 414 bin mark idi! Aybaşında 1 hafta sonra maaşlar ödenecekti.Acaba o gün doların alış kuru ne olacaktı? Elimize yiyecek alacak kadar para geçecek miydi? Alacağımız yiyecekler bize 2 hafta mı yetecekti,yoksa sadece 10 gün mü?Belki de 3 günlük gıda malzemesi girecekti mutfaklara!Ayakkabılarımızın pençelerini tamir ettirebilecek miydik, kalan parayla eve gaz alabilecek miydik? Haydi kadın,git şu 10 bin mark ile hemen bir şeyler al! Ne alacağın önemli değil,istersen yarım kilo havuç getir eve veya kol düğmeleri,’’Benden muz istiyor’ adlı plağı da getirebilirsin,kendimizi asacak bir ipi de! Yeter ki elini çabuk tut! Haydi,koş!
    ‘’Kurtlar Sofrasında’’
    Hans Fallada
    Düşük gelirlinin harcama durumu budur

    YanıtlaSil
  3. Yapılan analizlere gore oy oranlarinin da tam tersi durumda oldugu ortadayken insanın mustahak diyesi geliyor hocam....

    YanıtlaSil
  4. bana öyle geliyor ki Türk halkının hep köşede bir yedek akçesi vardır. Bu durum öldük bittik diyen şirketler için de geçerli.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kayıt dışı ekonominin 350 - 400 milyar dolar olduğu tahmin edildiğine göre haklı olabilirsiniz.

      Sil
    2. Bu hesaplamayı aldığınız resmi bir kaynak var mıdır?

      Sil
  5. Hocam neden ortalama hane halkı tüketim harcamasını kişi başı ortalama gelir ile karşılaştırıyoruz. Kişi başı ortalama gelirleri 3.1 kişi ile çarparak hane halkı ortalama geliri ile kıyaslamamız gerekmiyor mu?
    Saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben denedim çok sağlıklı sonuçlar alamadım.

      Sil
  6. Eski iktidarlar bunu nedense krizsiz sürdüremedi hep bir kriz çıktı. Ama mevcut iktidar herkesin ekonomik kriz var diyebileceği bir hâle götürmeden piyasaların işleyişini sürdürüyor ve her seçimi kazanıyor. Bunu bu kadar olumsuz olaya, doğal afete vs rağmen krize sokmadan götürmek bir başarı değil midir? Vatandaş da böyle düşünüyor olmalı ki en azından iktidar maaşları ödüyor, işsizlik patlamıyor, piyasa işliyor, muhalefet gelse bunu da beceremez çöküş olur diye korkuyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü eskiden sermaye hareketleri böyle serbest değildi. Döviz giriş çıkışı bu kadar serbest değil, dünya böyle bir entegrasyon içinde değildi. Ayrıca eski iktidarlar üretim birimlerini satılığa çıkarıp döviz elde etme yolunu seçmemişlerdi. Hukuk hesap sorabiliyordu. Daha pek çok neden sayılabilir. Dışarıya bu kadar ödün verip malı mülkü de rehin ettiğinizde sizi batırmıyorlar.

      Sil
    2. Sizce şu an Türkiye'nin arkasında Trump ve ABD var mı hocam? İmamoğlu'na ve muhalefete yapılan bu kadar rahat hukuksuzluk bir yerlerden onay ve güven almadan yapılabilir mi?

      Sil
  7. Akepe resmen CHP ye darbe yapıyor. Millet de bunu resmen izliyor artık öyle mitingle falan olmaz... Haa millet bunu izliyor sa TÜİK'e de faizlere de razı olsun hatta ne zaman gaspa uğrayacak sessizce otursun beklesin. Akepe hükümeti artık durmaz illegalleşmenin tadına vardı. Ama akepe yi kendi ücretli çalışanları bitirecek. Buda benim kehanetim olsun. Son olarak hocam bu size son mesajım hoşcakalın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklsınız.

      Sil
    2. Beyefendiye katılıyorum .Çok doğru tespit.

      Sil
    3. Kehanetlerden değil gerçeklerden konuşalım artık.

      Sil
    4. Demirel der ki gidici olduğunuzu anlarsa trafik polisi bile sizi dinlemez. Bunlarda sandıkla olmasa da bu yolla kalıcı olduklarını göstermeye çalışıyor ama çok yakınds bu yol tükenecek bu da benim kehanetim. Benimde son mesajım bu :)

      Sil
  8. üst gruptaki de fakirleşti aslında ama hala istediğini alabildiği içn farkında değil.Geliri istediği kadar artsın eti sütü benzini herhangi bir hizmeti 10 20 hatta Bodrumda lahmacun yiyorsa 40 50 katına aldığı ürünler var.Hadi fakirleşmediklerini ön görelim ama eskiden makul mantıklı fiyatlara aldıkları ürün ve hizmetleri saçma sapan fiyatlara alıyorlar.Aldıkları malzemelerin hizmetin kalitesi düştü shrinkflasyon vs herkese eşit davranıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru tespit. Sarıyer'de bir pideci var. Piyasaya göre ucuz ama kaliteli pide ve lahmacun yapıyor. 10 ay önce lahmacun 50 lira idi. Sonra 60 lira oldu, sonra 80 lira oldu. Bugün aldık 90 lira olmuş. 10 ayda (90 - 50 = 40 / 50 =) % 80 artmış lahmacun fiyatı. Gözümüzün önünde olan bir fiyat artışı. Bizim gelirimizdeki artışın 3 katından fazla.

      Sil
    2. İsmi nedir hocam. Biz de gidelim?

      Sil
    3. Hocam o paralara lahmacun olmaz. Zehirlemeyin kendinizi.

      Sil
  9. Hocam benim merak ettiğim şey şu an için dolar ve piyasa faiz yüksek olduğu için durgun ama azda olsa kontrollü gidiyor. Bu film ne zaman biter ve o birkaç yıl önce yaşadığımız günlük zam haberleri tekrar olur mu. teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  10. Önemli olan tüketim değil, dağılımdır. En dengeli gelir dağılımının 4. grup olduğunu söyleyebiliriz. Oysaki denge hali yani gelir dağılımının %20'si tam ortada yani 3. grupta olmalıydı. Gelir dağılımı arasındaki farklara baktığımızda ise 1. grupla 2. grup arasındaki fark kabaca %4, 2 ile 3'ün arasındaki fark %4, 3 ile 4'ün arasındaki fark %6 iken 4 ile 5'in arasındaki fark %28'e çıkmış gözüküyor. Yani gruplar arasındaki gelir dağılımı farkları sırasıyla 4, 4, 6 ve 28'dir. Bu durumda 1. grupla 5 grup arasındaki toplam fark da 42'ye çıkmaktadır. Dolayısıyla bütün adaletsizliği oluşturan grup, %48 ile toplam gelirin neredeyse yarısını alan en yüksek 5. grup olmuş oluyor. En yüksek payı açık ara ve dengesizce 5. grup aldığı için de bunun ceremesini birinci, ikinci ve üçüncü gruptakiler çekiyorlar.

    Ben bu tabloyu şu şekilde yorumluyorum. Halkın %60'ı ortalamanın altında, %20'si ortalamada geriye kalan %20'si ise ortalamanın üzerinde hem de açık ara üzerinde yaşamaktadır. 4. grup denge grubu olduğu için bunun yarısı ortalamanın bir tık üzerindeyken, diğer yarısı da ortalamanın bir tık altındadır. Bu durumda ortalamanın üzerinde yaşayan 17 + 8.5 = 24.5 milyon insan varken, geriye kalan yaklaşık 62.5 milyon insan da ortalamanın altında yaşamaktadır. Kısacası toplumun %30'u ihtiyaçlarını ve fazlasını karşılayabilecek refah seviyesindeyken, %70'i de bu refah seviyesinin altında kalmaktadır. Dediğim gibi önemli olan tüketim değil, dağılımdır. Yani bu tüketimi ne kadar insanın gerçekleştirebildiğidir.

    10 kişiden 7'si bu tüketimi gerçekleştirebilecek gelir sevisesinde değilse, bu durumda 3 kişiye bakıp toplumun durumunun iyi olduğunu söylemek abesle iştigal etmek olacaktır.

    YanıtlaSil
  11. Ben de chatgpt'ye şu soruyu sordum bana bu cevabı verdi.
    ""Gecekondu" kelimesi, genellikle kaçak veya izinsiz yapılmış, altyapısı eksik konutları ve bu konutlarda yaşayanları ifade eder. Bu tür yerleşimlerin ortaya çıkış nedenleri arasında hızlı kentleşme, göç, ekonomik zorluklar ve konut sıkıntısı sayılabilir.
    Sorunuzdaki "Gecekonducular bakan, hakim, savcı, polis olursa ne olur?" ifadesi, bu kişilerin yoksulluktan veya dezavantajlı bir geçmişten gelip gelmediği ya da yasa dışı yollarla elde edilmiş bir yaşam tarzına sahip olup olmadığını sorguluyor gibi.
    Eğer bu kişiler dezavantajlı bir geçmişten geliyorsa ve tüm zorluklara rağmen eğitim alıp bu mevkilere yükseldilerse, bu durum onların azmini ve yeteneklerini gösterir. Hatta bu kişiler, geçmiş deneyimleri sayesinde toplumsal sorunlara daha duyarlı, empati yeteneği gelişmiş ve halkın sorunlarına daha yakından vakıf olabilirler. Bu durumda, adalet sistemine veya kamu yönetimine olumlu katkılar sağlayabilirler.
    Ancak, eğer "gecekondu" kelimesiyle kastedilen, yasa dışı yollarla zenginleşmiş veya etik dışı davranışlara eğilimli kişilerse, bu durumda önemli sorunlar ortaya çıkabilir:
    Bakan Olursa
    Eğer bir bakan, yolsuzluğa veya usulsüzlüklere bulaşmış bir geçmişe sahipse veya bu tür eğilimler taşıyorsa, ülkenin yönetiminde ciddi sorunlar yaşanabilir. Kaynakların kötüye kullanılması, nepotizm, liyakatsiz atamalar ve kamu yararı yerine kişisel çıkarların gözetilmesi gibi durumlar ortaya çıkabilir. Bu durum, devlete olan güveni sarsar ve ülkenin gelişimini olumsuz etkiler.
    Hakim veya Savcı Olursa
    Hakim ve savcılar, adaletin temelini oluşturur. Eğer bu makamlardaki kişiler taraflı, rüşvetçi veya hukuka aykırı kararlar almaya eğilimliyse, adalet sistemi çöker. Halkın adalete olan inancı kaybolur, suç oranları artabilir ve toplumsal düzensizlikler baş gösterebilir. Hukukun üstünlüğü ilkesi zedelenir.
    Polis Olursa
    Polis teşkilatı, kamu düzenini ve güvenliğini sağlar. Eğer bir polis, yetkisini kötüye kullanır, rüşvet alır, şiddete başvurur veya taraflı davranırsa, güvenlik zafiyeti oluşur. Halkın polise olan güveni azalır, suçlularla mücadele aksar ve toplumsal huzur bozulur.
    Sonuç olarak, bir kişinin geçmişi veya kökeni ne olursa olsun, önemli olan liyakat, etik değerlere bağlılık ve hukukun üstünlüğüne inançtır. Eğer bir kişi, hangi geçmişten gelirse gelsin, bu değerlere sahipse, devlete ve topluma faydalı olabilir. Ancak, eğer bu değerlerden yoksunsa ve kişisel çıkarlarını ön planda tutuyorsa, bulunduğu makam ne olursa olsun ciddi zararlar verebilir. Toplumun her kesiminde, özellikle de kamu görevlerinde, dürüstlük ve liyakat vazgeçilmez ilkelerdir.""

    YanıtlaSil
  12. Hocam bayram tebriği yayınlamamanızın özel bir sebebi var mı? Siz de kurban bayramını çağ dışı bulanlardan mısınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben kutlamaları gününde yayınlıyorum. Yarın olsun kutlayacağım. Ben inançları tartışmam, herkes dilediğine inanmakta veya inanmamakta özgürdür.

      Sil
    2. Herkesin hayatına kimse karışamaz.Herkesin özgürlüğü bidir.Ben bu şekil kutlarım, sen o şekil kutlarsın.Eyyorlamam bu kadar.

      Sil
    3. Yani buluyorsunuz.Peki hocam.

      Sil
    4. Sizin inancınız beni hiç ilgilendirmiyor benimki de sizi ilgilendirmesin.

      Sil
    5. Bayram kutlamasını sorgulamak bu makaleye yapılmaması gereken bir yorum. Hadsizlik !

      Sil
    6. Aylardır evine et girmeyen aileler var. İnsanlar hem et yiyiyorlar hem de kesemeyenlerle paylaşıyorlar ne güzel işte. Eğer vegansanız ve et yenmesine karşıysanız, bunu inanç üzerinden sorgulamanız yanlış. Sonuçta hristiyanlar da yılbaşında hindi kesiyorlar.

      Sil
    7. Sait Sarıoğlu6 Haziran 2025 01:01

      19:26 bu yorumdaki bahsettigin “et ihtiyacina” kendin gercekten inaniyor musun? Insanlarin binbir turlu ihtiyaci var; cok istiyorsan parayla yardim edersin, kendi karar verir nereye harcayacagina.

      Kurban adi altinda isletilen koca bir sektor ve kandirmaca var. Inanca karismamali tamam da, 1500 yil oncesinin metrigiyle ibadet mi olur?

      Sil
    8. Hocam gelenekler yaşatılıyor.

      Sil
    9. 01:01 Kendi kendinizle çelişmişsiniz. Hem inanca karışmamalı diyorsunuz hem de böyle ibadet mi olur diyorsunuz. Neden olmasın? Bugün ateistler de et yiyiyorlar. O etin yenilebilmesi için bir hayvanın boğazlanmış ve etin de kasap, market gibi yerlerden satın alınması gerekiyor. İnsanlar et yemek için hayvanlardan istifade ediyorlar da Allah bunu emredince mi sorun oluyor? İnsanlar et yiyebilmek için belli bir bedel öderken; Allah, kurbanı satın alarak kurban kesen kişinin bunun ticaretini yapmamasını, kurbanın etinin insanlarla paylaştırılmasını emredince mi sorun oluyor?

      Sil
    10. Keşke gelenekler kadar ahlâk da yaşatılabilse.

      Sil
    11. Hocam geleneksel olarak ahlaksızlık var.

      Sil
    12. Dunyada kullanilan ticaret degisim birimi para degil de et olsaydi, bu ibadetin anlasilir tarafi olurdu.

      “Fakirlere yardim” adi altinda kurban aklima yatmiyor. Tanri istedi kan akacak diyen Viking inanisinin suslenmis halinden baska bir sey degil.

      Gercekten yardim edilecekse, 01:01 deki mesajin ilk paragrafi gecerli.

      Sil
  13. En yüksek kazançlı (%20)/En düşük kazançlı (%20)= 101385 TL/13279 TL=7,64 kat kazanç; en yüksek kazançlının %1’ını ve en en düşük kazançlının %1’ını ele alırsak, korkunç bir fark ortaya çıkar. İlginç bir gelir dağılımı. Bizdeki adalet böyle işler işte.

    YanıtlaSil
  14. Hocam Türkiye nüfusunun gelir seviyesine göre tam ortasındaki aileye bakmak için 3. gruba bakmalıyız. 3. grupta kişi başı gelir 30774 lira ve ortalama hanehalkı nüfusu da 3.1 kişi olduğuna göre Türkiye'nin tam ortasındaki bir ailenin toplam geliri 95400 lira olmaktadır ki bu 2024 yılı için geçerli. Bu geliri Tüik enflasyonuna göre güncellersek 2025 yılı için Türkiye'deki ortalama bir ailenin geliri yaklaşık 130 bin lira oluyor. Hocam, Türkiye'de yaklaşık 12 milyon işsiz varken, 16 milyon emekli varken, emekli maaşları ortadayken ve çalışan 35 milyon nüfusun yarısından fazlası da asgari ücret ve asgari ücrete yakın ücretlerde çalışıyorken, Türkiye'deki ortalama bir ailenin gelirinin 130 bin lira olmasını ihtimal dışı buluyorum. Bundan dolayı da tüm bu istatistikler benim için yok hükmündedir.

    Asgari ücretin 2 katından fazla kazananların sayısı sadece %17.7'dir. Aşağıda linkini verdiğim Disk-Ar'ın araştırmasının 56. sayfasına bakabilirsiniz. Çalışan nüfus 35 milyondu. Dolayısıyla toplam nüfusa göre insanların sadece %40'ı çalışmaktadır. Bu durumda ortalama 3.1 kişi olan her aileden ortalama 1.24 kişi çalışmış oluyor. Türkiye'deki ortalama bir ailedeki çalışanları, asgari ücretin 2 katından fazla alan %17.7'lik gruba atsak bile (ki bu imkansızdır çünkü bu durum ortalamayı yansıtmaz fakat böyle olsa bile) ailenin geliri iki asgari ücret olan 44208 x 1.24 = 54818 lira olmaktadır ki bu da Türkiye'deki ortalama bir ailenin toplam gelirinin 130 bin lira olamayacağını ispat etmektedir.

    Şimdi olayı bir de tersten değerlendirelim. Tüik verilerine göre 2025 yılı için ortalama bir ailedeki çalışan 1 kişinin maaşı 130 bin / 1.24 = 104 bin 838 lira olmaktadır ki bu da asla ve asla gerçeği yansıtmamaktadır. Çünkü ortalama bir ailedeki çalışan 1 kişi ortalama 105 bin lira maaş alacaksa, %17.7'den bile çok daha küçük bir dilime girmiş demektir. Bu dilime giren bir çalışan da nasıl ortalama sınıfına giriyor? Bu durum imkansızdır. Bu da verilerin gerçeği yansıtmadığının 2. ispatıdır.

    Kısacası Tüik istatistikleri her türlü kuşkuya açıktır ve asla güvenilmezdir. Tüik'in başta enflasyon olmak üzere çarpıttığı ve halkına alenen yalan söylediği tüm değerler için Türk halkından özür dilemesi gerekiyor. Tüik'in acilen kendisini fesh etmesi gerekiyor. Bu kurum tamamen kapatılmalı, görevini kötüye kullanan tüm çalışanların da görevine son verilmelidir. Bu kurum, Türkiye'nin şeffat ve gerçek istatistik kurumu (TŞGİK) adı altında tekrar açılmalıdır. Tüm verilerin gerçeği yansıtacak şekilde şeffatça paylaşılması gerekiyor. Veriler arasındaki bağlantıların hiç bir çelişki içermemesi gerekiyor. Halkını kandırmayacak ve halkına yalan söylemeyecek bağımsız ve güvenilir bir kurumun mutlak şartta, acilen kurulması gerekiyor.

    https://arastirma.disk.org.tr/wp-content/uploads/2024/12/ASGARI-UCRET-ARASTIRMASI-2025.pdf

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru ama Anayasayı dinlemeyen bir yönetim TÜİK kanununda bağımsız yazsa onu dinler mi? Asıl mesele o.

      Sil
  15. Orta sınıfın yok olmasının ekonomi ve finansal sistem açısından sonuçları nelerdir hocam?

    Orta sınıfın erimesi ile eğitim, demokrasi, sosyal haklar ve hukukta geriye gidiş doğru orantılı mıdır, yada sebep ve sonuç açısından ters ilişki de doğru mudur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orta sınıfı olmayan bir toplum her türlü temelini kaybeder.

      Sil
    2. "Orta sınıfı olmayan bir toplum her türlü temelini kaybeder."(M.Eğilmez)

      O zaman sıkça bahsettiğiniz yapısal reformlarında gerçekleşmesi de orta sınıfın varlığına bağlı?

      Sil
    3. Sistem mayışır.

      Sil
  16. HOCAM SIZCE NE ZAMAN SAVAS CIKAR VEYA ULKE DAGILIR? BU DUZEN SONSUZA KADAR DEVAM MI EDECEK? ETMEYECEK. VARDIR BIR TAHMININIZ

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence bunu bir falcıya sorsak daha doğru olur.

      Sil
    2. Bunları ABD li yetkililere sormanız lazım.

      Sil
  17. Şirket sahibi olanlar ve esnaflar öğlen ve akşam yemeklerini iş yemeği yazıyor vergiden düşüyor. Eskiden özel arabalarıyla tatile gidince iş gezisi yazıp onu da vergiden düşüyorlardı. Mesela 2024 yılında 11 milyon Türk Yurtdışı tatile gitmiş ve bunların 3milyon400bin kişi Hollanda'yı ziyaret etmiş. En az 7 milyar dolar para harcamışlar. Kaynak: Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu

    YanıtlaSil
  18. Hocam bizim aylik suan 110 bin tl gelirimiz var biz hangi dilime giriyoruz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Harcamalarnızın aylık toplamını da söylemeniz lazım.

      Sil
  19. Hocam iyi günler merhaba. Konudan bağımsız Amerika'da resesyon veya resesyon ihtimali var mı? Buna bağlı olarak agresif parasal genişlemeye veya para basmaya başlarlar mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bugünkü görünüm resesyon değil de stagnation'a gidiş gibi görünüyor.

      Sil
    2. Degerli yorumunuz icin tesekkur ederim hocam. Peki dış borcunu ödemek için doları rezerv para özelliğini kaybetmeden degersizlestirip para basma sebebi çıkarıp suni kriz yaratıyor olma ihtimalleri var mi?
      Teşekkürler

      -Saygılarımla

      Sil
  20. İnsanlar olmayan paralarını futbola harcıyorlar hocam. Bonservisi elinde olan Leroy Sane ve Jonathan David'i en az bonservis ücreti olan imza parasıyla birlikte şu kadara alalım, PSG'den de Kolo Muani'yi kiralayıp kadromuza katalım ve ön hattın hem kalitesini hem de hızını artıralım şekline olmayan paralarını futbola harcıyorlar.

    YanıtlaSil
  21. Gıda ya ayrılan pay hiç doğru olmamış

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de aynı düşüncedeyim ama yıllardır bu pay artmak bir yana azalıyor TÜİK anketlerine göre.

      Sil
  22. Bu yazı, herkesin bakıp da anlamlandıramadığı ve anlatamadığı durumu anlatıyor,

    gerçek bir öğretmen herkesin anlayabileceği düzeyde anlatabilendir, üstünüze ekonomi öğretmeni görmedim...

    YanıtlaSil
  23. Mahfi hoca ve blog okuyucularına iyi bayramlar dilerim.

    YanıtlaSil
  24. Hocam , istatistikleri yanlış yorumlayınca ortaya tutarsız sonuçlar çıkabiliyor . Üniversite giriş sınavlarında bir ilde önceki yıla göre başarılı öğrenci sayısındaki artış % 100 , İstanbul , Ankara gibi illerde düşüş yüzde 5 olmuş . Artış 5 kişiden 10 kişiye çıkmış . Düşüş 100 bin kişiden 95 bine inmiş . Bunun istatistik sonuçlarının önemi doğru yorumlanmazsa yoktur .

    YanıtlaSil
  25. İyi bayramlar hocam.
    Alaeddin Şenel'in Gönüllü kulluk kitabını okudunuz mu?değerlendirme yazacak misiniz ?

    YanıtlaSil
  26. Hocam Elon Musk kendi bacağına mı sıktı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaman gösterecek. Ama Trump'ı desteklemek ona epey pahalıya mal olmuştu.

      Sil
  27. Hocam Fenerbahçe futbol aklını 30 yaşındaki Devin Özek'e teslim etti. Bu durumda kendisine bağlı ve kendisinin altında çalışan kişi de Mourinho olmuş olacak. Eğer Volkan Demirel ya da Emre Belezoğlu olsaydı anlaşılabilirdi, çünkü aynı kuşaklar. Fakat Mourinho egolu bir insan ve yönetilebilecek bir insan da değil. Küçük bir başarısızlıkta nasıl futbolcularını medya önünde hedef gösteriyorsa, tıpkı Roma'da olduğu gibi ben iki stoper istedim fakat sportif direktör buna karşı çıktı ve bir stoper aldık diyerek olası bir kötü sonuçta sportif direktörü de medya önüne atabilir. Fenerbahçe yöneticileri de Devin Özek'i getirirken tüm bunların farkındadırlar diye düşünüyorum. Bile bile lades diyeceklerini sanmıyorum. Olaya bu açıdan baktığımızda acaba Devin Özek'in sportif direktörlüğe getirilmesi, Mourinho'nun gidiş senaryosunun başlangıç adımı olabilir mi? Ki öncesinde yani sportif direktör getirilmeden de Mourinho'nun üç yardımcısının görevine son verilmişti. Kaldı ki bu karar için önce sportif direktörün getirilmesi gerekiyordu fakat bu bile beklenmemişti.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla ne yaptıklarını ve ne planladıklarını, hatta bir şey planlayıp planlamadıklarını bile bilmiyorum. Kendileri biliyor mu ondan da emin değilim.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı

Osmanlı'dan Devraldığımız Borçlar