Kur, Faiz, DİBS, BIST, Reyting, CDS Özetle

Döviz ve Döviz Kuru Nedir ve Nasıl Belirlenir?
Döviz (ya da kambiyo), yabancı ülke paralarına verilen genel addır. Dolar, Euro, Pound, Yen, Yuan bizim açımızdan dövizdir.

Döviz kuru, bir ülkenin parasının yabancı paralar karşısındaki değerini belirleyen katsayıya verilen genel addır. Bu çerçevede örneğin TL’nin Dolar karşısındaki değerine kısaca Dolar Kuru deniyor. Bugünlerden 1 Dolar, piyasada 1,91 TL dolayında alınıp satıldığı için TL’nin Dolar kuru 1,91 diyoruz.  

Eğer bir ülkede dalgalı kur rejimi (floating exchange rate regime) uygulanıyorsa ülke parasının yabancı paralar karşısındaki değeri yani döviz kuru piyasada belirleniyor demektir. Dövizi de bir çeşit mal gibi kabul edersek onun fiyatı olan döviz kurunun da öteki malların fiyatı gibi arz ve talep kurallarına göre belirlendiğini görebiliriz. Bir ülkede döviz bol, yerli para kıtsa döviz kuru düşük, döviz kıt, yerli para bolsa döviz kuru yüksek olacak demektir. Dalgalı kur rejiminde döviz kurları piyasadaki hareketlere göre sürekli iner ya da çıkar. Eğer bir ülkenin parası yabancı paralara karşı değer kaybediyorsa buna değer kaybı, değer kazanıyorsa buna değer kazanımı diyoruz.    

Eğer bir ülkede sabit kur rejimi (fixed exchange rate regime) uygulanıyorsa o ülkedeki merkez bankası ülke parasının döviz kurunu tek tek bütün dövizler için belirler ve bu kurlar yeni bir karar alınana kadar değişmeden kalır. Bu döviz kurunun merkez bankası tarafından ülke parasına değer kazandıracak biçimde düşürülmesine revalüasyon, ülke parasına değer kaybettirecek biçimde düşürülmesine de devalüasyon deniyor.

Eğer bir ülkede müdahaleli döviz kuru rejimi (dirty float) uygulanıyorsa, döviz kuru esas olarak piyasada belirlenmekle birlikte merkez bankası bu kuru çeşitli müdahalelerle yönlendirerek istediği düzeyde olmasına çalışır. Merkez bankalarının günümüzde dalgalı kur rejiminde, döviz kurunun aşırı oynaklığını önlemek için yaptığı müdahaleler dalgalı kur rejiminden müdahaleli kur rejimine geçiş olarak kabul edilmemektedir. Bununla birlikte bu yargıya varabilmek için müdahalenin boyutu ve süresine bakmak gerekir. Eğer müdahale sürekli ve yüksek boyutlu bir hal alıyorsa o zaman dalgalı kur yerini müdahaleli kur rejimine terk etmiş sayılır.  

Faiz Nedir? Nasıl Belirlenir?
Piyasa açısından bakarsak faizi, tasarruf sahibinin, tasarrufunu, ihtiyacı olana belirli süre için kullandırmasının karşılığı olarak aldığı bedel olarak tanımlayabiliriz. Ekonomi bilimi açısından faiz iki farklı biçimde tanımlanır: (1) Bir borç anlaşmasının satışı sonrasında elde edilen getirisi. (2) Üretim amaçlı olarak kullanılan sermayenin getirisi.

Türkiye’de bankaların uyguladığı mevduat ve kredi faizleri bankalar tarafından serbestçe belirleniyor. Buna karşılık bankalar bu belirlemede TCMB’nin faiz kararlarından ve zorunlu karşılıklar uygulamalarından etkileniyorlar.

TCMB, kendi uyguladığı faizleri Para Politikası Kurulu kararıyla belirliyor.

Hazine’nin yaptığı iç borçlanmada ihraç ettiği DİBS’lerin faizleri ise bunların satışa çıkarıldığı ihalelerde ya da endekslendiği değerlerin faizlerine veya endeks değerlerine göre belirleniyor.
Faiz konusunda ayrıntılı bilgi için bu sitede yayınlanmış olan Güncellenmiş Faiz Dersi yazıma bakılabilir: http://www.mahfiegilmez.com/2013/07/guncellenmis-faiz-dersi.html

DİBS, Tahvil, Bono, Kira Sertifikası
Hazinenin bir yıl ve daha uzun vadeli iç borçlanmada kullandığı senetlere Devlet Tahvili (ya da kısaca Tahvil), bir yıldan kısa vadeli iç borçlanmalarda kullandığı senetlere ise Hazine Bonosu (ya da kısaca Bono) adı veriliyor. Her iki borçlanma senedine ortaklaşa olarak Devlet İç Borçlanma Senetleri deniyor ve DİBS kısaltmasıyla gösteriliyor. Piyasada bunlara “Hazine Kağıtları” da deniyor.

DİBS’ler, Hazine’nin yaptığı borçlanmanın vade yapısına göre yukarıdaki gibi farklılık göstermesinin yanı sıra faiz yapısına göre de farklılık gösterir. Kuponsuz (faizsiz) DİBS’ler, sabit getirili, iskontolu kağıtlardır. Bunların faiz getirisi kağıdın vade sonunda ulaşacağı nominal değeri ile satış fiyatı arasındaki farktan oluşur. Örneğin Hazine, ihaleyle 100 TL’lik tahvili satışa sunuyor ve diyelim ki 93 TL teklif edene satıyor. Yani bu DİBS’i alan kişi Hazine’ye 93 TL ödeyip bu kağıdı alacak ve bir yılın sonunda bunu Hazine’ye götürdüğünde 100 TL alacak demektir. Bu durumda bu kağıdın faizi (100 – 93)/93= % 7,5 olarak belirlenmiş oluyor. Kuponlu DİBS’ler ise yatırımcıya belirli dönemlerde kupon ödemesi (faiz ödemesi) yapan, sabit ya da değişken faizli kağıtlardır. Kuponlu DİBS’ler TL ve döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak ihraç edilebilmektedir. Bu kağıtlar faiz yapısına göre farklı olabiliyor. Sabit faizli DİBS’ler faizi, ihraç sırasında belirlenmiş ve değişmeden kalacak olan senetleri ifade ediyor. Değişken faizli DİBS’lerde ihraç edilmiş olan kağıtların faizleri vadeden önce belirli bir sürede Hazine borçlanma ihalelerinde oluşan faizlerin ortalaması alınarak belirleniyor. Bunlar TÜFE endeks değerine bağlı olarak da ihraç edilebiliyor. Bu durumda faiz vade tarihindeki TÜFE endeks değerine göre belirleniyor.

Kira Sertifikası, Hazine Müsteşarlığı Varlık Kiralama AŞ tarafından kendi adına ve kira sertifikası sahiplerinin hesabına satın almak veya kiralamak suretiyle edinilen varlıkların finansmanını sağlamak amacıyla çıkarılan ve satın alanların bu varlıklardan elde edilen gelirlerden payları oranında gelir elde etmelerini sağlayan senetlerdir. Bunlardan elde edilen gelir kira olarak adlandırılıyor.  

BIST ve BIST Endeksleri Nedir?
BIST Borsa İstanbul deyiminin kısaltmasıdır. Hisse senetlerinin işlem gördüğü İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasası (VOB) ve İstanbul Altın Borsası’nın (İAB) bir araya gelmesiyle oluşturulmuş borsadır. İlk kez hisselerini halka açacak olan şirketler Sermaye Piyasası Kurulundan izin alarak hisse senetlerini aracı kurumlar aracılığıyla satarlar. Bu satıştan sonraki işlemler BIST’de yapılır. Yani bir hisse senedinin ikici elden satışı BIST’de gerçekleşir. Her hisse senedinin bir kodu vardır bu senetlere gün içinde alım satım teklifleri girilir ve bu fiyatlardan alım satım işlemleri gerçekleştirilir. 

BIST 100 Endeksi; Borsa İstanbul Pay Piyasası için temel endeks olarak kullanılmaktadır. Ulusal Pazar’da işlem gören şirketlerle, Kurumsal Ürünler Pazarı’nda işlem gören gayrimenkul yatırım ortaklıkları ve girişim sermayesi yatırım ortaklıkları arasından seçilen 100 şirketin hisse senedinden oluşuyor, BIST 30 ve BIST 50 endekslerine dahil payları da kapsıyor. BIST 50 Endeksi; Ulusal Pazar’da işlem gören şirketlerle, Kurumsal Ürünler Pazarı’nda işlem gören gayrimenkul yatırım ortaklıkları ve girişim sermayesi yatırım ortaklıkları arasından seçilen 50 paydan oluşuyor ve BIST 30 endeksine dahil payları da kapsıyor. BIST 30 Endeksi; Ulusal Pazar’da işlem gören şirketlerle, Kurumsal Ürünler Pazarı’nda işlem gören gayrimenkul yatırım ortaklıkları ve girişim sermayesi yatırım ortaklıkları arasından seçilen 30 paydan oluşuyor. BIST 10 Banka Endeksi; Ulusal Pazar’da işlem gören bankalar arasından seçilen 10 paydan oluşuyor. Bunların yanı sıra şehir endekslerinin de aralarında olduğu başka endeksler de bulunuyor. Buna karşılık İstanbul Borsası değeri denildiği zaman BIST 100 endeksi esas alınıyor.  

BIST 100 endeksi ilk seans ve ikinci seans kapanışları ayrı ayrı yayınlansa da günlük değer olarak ikinci seans kapanışı esas alınıyor.  

Reyting Nedir? Nasıl Ölçülür ve Neye Yarar?
Bir ülke ya da şirketin kredi değerliliğinin ölçülmesine reyting (rating), bu ölçme işlemini yapan kuruluşlara da reyting kuruluşu deniyor. Başlıcaları Standard and Poor’s (S&P), Moody’s ve Fitch olan reyting kuruluşları, ülkeler için kredi ölçümlemesi yaparlarken (sovereign rating) ekonomik durum, siyasal durum ve riskler, yönetim riskleri gibi unsurları ele alıyorlar ve buna göre notlama yapıyorlar. Farklı reyting kuruluşlarınca reytinglerde farklı notasyonlar kullanılmakla birlikte en çok kullanılan ve en fazla bilinen reyting notlaması büyük harflerle yapılan notlamadır. Buna göre en yüksek not AAA ve en düşük not D’dir (default yani iflas.) Bu notlar arasında yer alan öteki notlar AA, A, BBB, BB…C diye alt bölümlere ayrılır. Ayrıca bu harflerin sonuna olumlu olumsuz yönde ayırımlar yapmak amacıyla artı ya da eksi işaretleri ve parantez içinde olumlu, olumsuz, durağan gibi açıklamalar yazılabiliyor. Moody’s, bu notasyon yerine büyük ve küçük harflerden oluşan bir notasyon kullanıyor. Örneğin Moody’s jargonunda AAA’nın karşılığı Aaa’dır. Yine Moody’s artı veya eksi işareti yerine sayı yerleştirmektedir (Baa3 gibi.)    

Reyting kısa ve uzun vade için farklı değerler taşıyabilir. Kısa vadeli reyting, bir borçlunun bir yıl içinde temerrüt olasılığını ölçmeyi hedeflerken, uzun vadeli reyting, borçlunun ömür boyu durumunu değerlendirmeye yönelen değerlendirmedir. Ayrıca bir ülkenin kendi parası cinsinden ve yabancı paralar cinsinden borçlanma yeteneğini test eden farklı reytingler söz konusudur.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün itibariyle yabancı para cinsinden uzun vadeli kredi notları şöyledir:

Reyting kuruluşu
Uzun Vadeli Yabancı Para
Uzun Vadeli TL
Standard and Poor’s
BB+ (durağan)
BBB (durağan)
Moody’s
Baa3 (durağan)
Baa3 (durağan)
Fitch Rating
BBB- (durağan)
BBB (durağan)
   
CDS Nedir?
CDS, Credit Default Swap deyiminin kısaltmasıdır. Türkçede tam bir karşılığı olmadığı için CDS olarak kullanılıyor. Biraz zorlamayla da olsa zaman zaman “kredi risk primi” olarak adlandırılabiliyor.

CDS, bir kişi ya da kuruluşun, kredi sahibinin karşılaşabileceği alacağın ödenmemesi riskini belirli bir bedel karşılığında üstlenmeyi kabul etmesinin bedelidir. Bu çerçevede bir anlamda kredi sigortası gibi çalışır. Yunanistan devletinin borçlanma tahvilini alan bir kurum düşünelim. Bu kurum bu tahvil karşılığında Yunan devletine belirli bir faiz karşılığında belirli bir süre için kredi vermiş olur. Vade sonunda tahvili verecek ve anaparasını, birikmiş faiziyle birlikte geri alacaktır. Diyelim ki bu kurum Yunanistan’ın bu tahvilin bedelini geri ödeyeceğinden endişe duyuyor olsun. Bu durumda bu kurum bu tahvili CDS işlemi yapan kuruluşa götürecek ve ona belirli bir bedel ödemek suretiyle Yunan devletinin vade sonunda ödememesine karşılık CDS şirketinin ödemesi garantisini satın alacaktır. İşte bu kurumun CDS şirketine ödediği prime CDS primi (risk primi) deniyor. Bugünlerde Türkiye tahvilleri için CDS primi 185 dolayında bulunuyor. Türkiye’nin CDS primi Fed açıklamalarının ardından benzer yükselen ülke CDS primleriyle birlikte yükseldikten sonra tekrar düşüşe geçti. Bugün itibariyle bir Türk tahvili alan ve bunu CDS garantisine bağlamak isteyen kişi ya da kurumun tahvilin değerinin yüzde 1,8’i oranında risk primi ödemesi gerekmektedir.

Bir ülkenin ya da şirketin CDS primi ne kadar yüksekse borçlanma maliyeti de o kadar yüksek demektir. Çünkü bu prim ister istemez faize yansımaktadır.  


Yorumlar

  1. Hocam elinize sağlık, , güzel bir özet olmuş.mutlu pazarlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam selamlar
      2020 yılında Berat Albayrağın döneminde %2 faiz oranı ile döviz borçlanıldığı, 2000 yılında ise faiköztrakın hazine müsteşarı olduğu dönemde %12 faiz oranı ile döviz borçlanıldığı doğru mu?
      .
      https://twitter.com/baharayvazoglu/status/1265960491584798720
      burada AKP milletvekili iddia etti.

      Sil
  2. hocam selamlar, CDS yapan kurumlar hakkındada kısaca bilgi verebilirmisiniz. teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. Hocam ellerinize sağlık, sayenizde yeni şeyler öğreniyorum. Size bir sorum olacak. BIST endeks değeri haftayı 75 bin civarında kapadı. Bu değerler gün içerisinde aşağı ya da yukarı yönlü hareket ediyor. Sorum şu ki ; Bu değerin aşağı ya da yukarı yönlü hareket etmesine neden olan etmenler nelerdir kısaca sayabilir misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alış ve satışlar. Yani eğer bir hisse senedini almak isteyenden fazla satmak isteyen varsa senedin değeri düşüyor, tersine satmak isteyenden fazla almak isteyen varsa senedin değeri yükseliyor. Bir hisse senediyle ilgili kar beklentisi temettü beklentisi vb varsa ona talep artıyor fiyatı da yükseliyor.

      Sil
  4. Teşekkürler hocam, dilinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Hocam cok tesekkur ediyorum. Verdiginiz bilgiler cok aciklayici ve guzel oluyor. Sizin makroekonomi kitabinizdan da cok faydalandim.

    YanıtlaSil
  6. Hocam borsa endeksinin nasıl hesaplandığına da değinseydiniz faydalı olabilirdi.

    YanıtlaSil
  7. bir mahfi eğilmez klasiği

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu yazılar bu sitenin klasiği haline geldi.

      Sil
  8. Hocam acaba bu borsada gördüğümüz endeks nasıl gün içerisinde yükselip düşüyor ?
    Bu endex ten ülke ekonomisi için hangi yorumlarda bulunabiliriz yani bir endex e bakarak ne tür yorumlarda bulunuyoruz ? Bir de
    Bu endex nasıl hesaplanıyor hocam kısaca değinirseniz sevinirim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Piyasadaki gelişmeler borsanın tümünü, şirketlere ilişkin gelişmeler ise tek şirketlerin hisse fiyatlarını etkiliyor. Diyelim ki faizde yükselme oldu. O zaman bir bölüm insan elindeki hisseleri satıp tahvil almak ya da mevduata yatırmak istiyor. O zaman satan çok alan az olduğu için hisse fiyatları düşüyor. Ya da bir şirket örneğin zarar açıklarsa o şirketin hisse değeri düşüyor çünkü insanlar ellerinde o şirkete ait senetleri satmak istiyorlar. Her piyasada olduğu gibi satıcı çok alıcı azsa ( ya da arz, talepten yüksekse) borsada da değerler düşer.
      Endeks hesabıyla ilgili bilgi burada var: http://www.vobtr.com/imkb/imkb-endeksleri-nasil-hesaplanmaktadir/

      Sil
    2. Hocam,

      Verdiginiz vobtr.com'daki linkte hesaplamanin (amiyane tabirle) hikaye tarafi anlatilmis --ustunkoru birkac cumle ile gecistirilmis.

      Son cumlesindeki "endekslerde düşüş veya yükselme olmasını engellemek amacıyla, endeks hesaplama formülünün paydasında düzeltme yapılarak devamlılık sağlanır" ise 'hikmet'e siginmadan oteye gecemiyor.

      Halbuki, endeks hesaplamak hic de zor olmasa gerek; Excel ile bile kolayca yapilabilir.

      Yeter ki, ilgili data ve hesaplama metodu acik olsun: Hesaplamaya dahil olan hisselerin neler oldugu, paylarinin neler oldugu ve (ne demekse) "formülünün paydası"nin ne oldugu acikca bir yerde yazilsin ve guncel tutulsun..

      Benim merak ettigim su: BIST endekslerinin hangi hisselerden olustugu (ve icerikteki paylari) bir sir midir?

      Sir ise, neden?

      Degilse, 'formul'unu ve ilgili verileri bu bilgileri guncel olarak nereden gorebiliriz?

      Sil
    3. Bir de bunlara bakın. Burada ayrıntıları bulacaksınız:

      http://borsaistanbul.com/docs/default-source/endeksler/b%C4%B1st-pay-endeksleri-temel-kurallar%C4%B1.pdf?sfvrsn=0

      http://borsaistanbul.com/urunler-ve-piyasalar/endeksler/pay-endeksleri

      Sil
    4. Hocam,

      Linkler icin mutesekkirim.

      Bu linklerde (birinci linkteki PDF dosyasi burada da oldugu icin, ikisini bir sayiyorum) iki belge var:

      -- BIST Pay Endeksleri Temel Kuralları

      PDF dosyasi. Hesaplamanin nasil yapildigini anlatiyor.

      -- BIST Endeks Kodları ve Başlangıç Değerleri

      Excel dosyasi. Isminden de anlasilacagi uzere, baslangic degerlerini gosteren bir tablo iceriyor.

      Bunlar tabii ki gerekli bilgiler.

      BIST 100 icin konusacak olursak, iki sutundan olusan (hisse ismi ve orani) toplam 100 satirlik bir tablodur bu --yani, ne hazirlamasi ne de guncellemesi zor bir seyden bahsediyoruz.

      Fakat, hangi endeksin hangi hisselerden olustugu ve her birinin yuzdesinin ne oldugu bilgisini vermiyorlar --ben bulamadim.

      Bu tablo elde olmayinca, malesef, nasil hesaplandigi vb gibi bilgiler pek de anlam ifade etmiyor.

      O yuzden, merak ettigim konu su: BIST bilerek mi gizli bu tabloyu tutuyor?

      Sil
  9. hocam şurada bir hesaplama yanlışlığı var diye düşünüyorum (100 – 93)/100 = %7,5 payda 93 olması gerekiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hesap doğru da 93 yerine oraya 100 girmiş yanlışlıkla. Düzelttim teşekkürler.

      Sil
  10. Hocam farklı bir konuda sorum olacak size. Bildiğiniz gibi ham petrolden elde edilen benzinin bir bölümü içeride tüketilmediğinden dışarıya rafineri çıkış fiyatıyla satılıyor. Şükrü Kızılot bu konuda diyor ki: ''Devlet benzinden aldığı vergiyi düşürürse içeride tüketim artar ve dışarıya satmak zorunda kalmayız. Hem devletin vergi geliri artar hemde cari açık azalır.'' Cari açık böyle bir durumda nasıl azalacak ben anlayamadım.

    2. si devlet akaryakıtın çok satılıp çok vergi geliri sağlamasını mı arzulamalı, az satılıp cari açığı azaltmasını mı?

    Son olarak kdv nin ötv'li tutar üzerinden hesaplanması doğru mu? Diğer ülkelerde örneği var mı bildiğiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Petrolü ithal ediyoruz. Dolayısıyla bunun içeride tüketimi artarsa c/a artar.
      Bunun bir bölümünü ihraç ediyor olmamız ise c/a yı düşürür. Burada iç tüketimin artması sadece vergi gelirini artırır.
      2. sorunun yanıtı net değil. Eğer bütçe açığı yüksekse vergi c/a yüksekse az ithal etmeye yönelmek gerekir herhalde.
      Bence ÖTV zaten doğru bir vergi değil. KDV oranlarını artırıp ÖTV'yi kaldırmak gerekir diye düşünüyorum.

      Sil

  11. Hocam benim alıp yada alma ma arasında kaldığım iki kitap mevcut birisi bankacılar için ekonomi bilgisi (Ahmet gökdere )
    Diğeri ise bankacılar için dışticaret ve kambiyo bilgisi (nahit töre -Derya sevinç ) hocam kararsız kaldım bu kitapları almamı önerirmisiniz tavsiyeniz benim için önemli iyi günler dilerim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisi hakkında da bilgim yok.

      Sil
    2. ahmet gökderenin bankacılar için ekonmi bilgisi kitabını biliyorum.ankara hukukta okutuluyordu.küçük ebatlı bir kitap diye hatırlıyorum .mikro ekonomiyi basitçe ve güzelce anlatmış.diğer kitabı duymadım

      Sil
  12. Hocam sayenizde ekonomi bilgilerimize her gün yenilerini ekliyoruz.

    Yeni yazılarınızı bekliyoruz.

    Elinize sağlık...

    YanıtlaSil
  13. hocam fedin yıl sonuna doğru hedeflere ulaşılırsa tahvil alımına son vereceğine benzer şekilde yaptığı açıklamalar bizim piyasaları neden bu derece derin bir şekilde etkiledi sıcak para çıkışına neden oldu neden yabancı yatırımcılar bunun etkisiyle anında pozisyonlarını aldılar niçin bir an da tahvil faizleri arttı dolar son yılların en tepe noktası olan 1.97leri gördü. sonuçta bu parasal sıkılaştırma hemen olacak bir şey değilmiş gibi bir izlenim var.

    ve bazı yerlerde sanılanın aksine aşırı derecede sıcak para çıkışının olmadığı söyleniyor. sadece gelen sıcak paranın durduğu belirtiliyor. gerçekten de doların değer kazanması ile beraber zaten kısa süreli yabancı sermayenin aleyine olduğu için çıkışına balta vurmuş olmuyor mu hocam doların değer kazanması.

    bir de hoam mb nin 23ünde alacağı kararlarla ilgili olarak size göre nasıl bir karar alması gerekmektedir. sonuçta faiz koridoru üst sınırı bayadır 6.5 ama tahvil faizleri bundan bağımsız olarak 9.5 ları gördü. ister istemez mb faiz artırmasa da piyasa faizleri artıyor artırsa da artırmasa da bana göre gerçek olmasada belirli kesimlerin yüksek faizden beslendiğini söylediği yerleşik düzen gene yüksek faizden tahvil alabiliyor bütçe de faiz harcamaları artıyor. mb nin olası faiz arttırımında bulunması ekonomi açısından hangi açılardan önemli ve bu hareketli günlerde ekonomimize hangi açılardan olumlu etkide bulunabilir doların daha de değerlenmesini engellemesi haricinde

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konulara çeşitli yazılarımda değindim. TCMB kararını açıklasın hafta sonuna doğru genel bir değerlendirme yapacağım.

      Sil
  14. Hocam,
    Amerikan Merkez Bankası da bizimkisi gibi kendi döviz kurlarını yayınlıyor mu? Bir de herhangi bir Amerikan bankasına gidip dolar verip TL alınabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amerikalılar açısından dolar heryerde geçtiği için öteki dövizlerin kurlarının çok fazla bir önemi yok. Sadece başka bir kente giderlerse 1 dolarla ne alınabileceğini merak ederler. Çünkü borçları da büyük ölçüde dolarladır.
      Eğer Amerikan Bankası'nda TL varsa (ki bu çok olası değil) dolar verip TL alınabilir. Ama Amerikan Bankaları TL bulundurmazlar. Çünkü dolar verip TL alacak çok kişi çıkmaz tahmin edeceğiniz gibi. Buna karşılık Türklerin çok olduğu yerlerde (Almanya gibi) bazı bankalar ve daha çok da döviz büroları TL satışı yapıyor.

      Sil
  15. Hocam bir bölgeye üst geçit , köprü , bina yapıldığında bunların gsyh ya katkısını şu şekilde mi değerlendirmemiz gerekir ; köprü yada bina yapabilmek için bunların üretiminde kullanılan aletlerin malzemelerin alımından satıcılarına aktarılan gelir ve bizzat üretimde görev alan işçilerin aldığı ücretlerin toplamı alınarak mı gsyh ya eklenir ? Hocam bu gelirler yönünden yaptığımız hesaplamayı harcamalar yönünden yapsakta aynı sonuca varabiliyoruz çünkü birinin geliri diğerinin harcamasını oluşturduğundan benim burada öğrenmek istediğim başka bir soruda ; üretim yönünden hesapladığımızda bir köprüyü nasıl hesaba katacağız ? (ya da yapılan köprüyü gsyh hesaplamalarında hesaba katıyormuyuz ? )

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen dediğiniz gibi hesaba katılıyor.
      Köprü için yapılan harcamalar GSYH hesabına giriyor. Malzeme + Kullanılan aletlerin katkısı + Emek vb.

      Sil
  16. Hocam borsada ki bist 100 endeksinin yükselmesi demek borsaya kayıtlı 100 şirketin bir kısmının kar yaptığını gösterir bu endex deki yükselişe bakarak ekonominin gidişatı hakkında yorum nasıl yapılabiliyor sonuçta endexde ki yükseliş bildiğim kadarıyla 100 şirketin hisseleri ile sınırlı yorum yaparken sanki ülke ekonomisinde ki tüm şirketleri değerlendiriyomuşuz havasında yorum yapılıyor hocam sadece 100 şirketi yansıtan bu endex yukarı ya doğru çıktığında ya da aşağı doğru indiğinde ülke ekonomisin gidişatı hakkında yorum yapmamız yanıltıcı ya da eksik olmaz mı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olur ama ekonomide işler böyledir. Hepsini ölçemediğimiz için ya çoğunu kapsayan endekslere ya da anketlere bakarak sonuca ulaşmaya çalışırız.
      Borsa endeksleri ekonominin gidişatı hakkında fikir verir. Ama herşeyi asla söylemez. Çünkü borsa denilen yer spekülasyonlara açık bir yerdir. Ve dünyanın her yerinde beklentiler, tahminler, alınan bilgiler borsayı etkiler. O nedenle borsa, diğer verilerle (faiz, kur, enflasyon, cari açık, bütçe açığı vb) desteklenmediği sürece yanıltıcı olabilir.

      Sil
  17. Hocam anlamadığım bir nokta var da cevabını verebilirseniz çok memnun olacağım ; bist 100 endex si yukarıya çıkınca ya da aşağıya doğru inince tam olarak ne anlamamız gerekli ? Ekonomi açısından ne gibi yorumlar yapabiliriz ? Ve yaptığımız bu yorumları bir endex e bakarak nasıl yapabiliyoruz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumlarımızı eğer yalnızca borsaya bakarak yaparsak çok yanlış yorumlar yapabiliriz. O nedenle BIST 100 endeksi bize ancak diğer makro göstergelerle birlikte ele alındığında bir fikir verebilir.
      Bu endeksin yükselişi ekonomide bir canlanma olduğu bilgisi verebileceği gibi faizlerdeki düşüş nedeniyle mevduat ve tahvilden çıkıp borsaya giriş olduğu anlamına da gelebilir. O nedenle öteki makro verilerle ele alınmadan borsa endeksleri fazla anlam taşımayabilir.

      Sil
  18. Hocam kişiler üzerinden gidilmesini siz çok sevmersiniz tarzınızda değil ama hocam merak ettiğimden soruyorum mazur görün beni yiğit bulut ülkeden IMF yi kovan benim atamdır ve ben onun için ölürüm diye açıklamada bulunuyor ve 2008 de IMF ye rest çeken başbakanımızı yere göre sığdıramıyor hocam anladığım kadarıyla yiğit bulut milliyetçi gözlüğünü takarak IMF ye bakıyor bu konuda gerçekten yiğit bulut gibi bizimde hassas mı olmamız gerekir ?
    2008 yılında IMF yardımı alınmamasıyla iyi mi yapıldı? Yardım alınmalımıydı alınsaydı daha erken toparlanabilirmiydik? Yoksa hocam yardım almamakla iyi mi yaptık; IMF gibi bağımsızlığımıza gölge düşüren kuruluşla işimizin bitmiş olması çok mu sevindirici ?
    Hocam bu konuda ne düşünüyorsunuz gerçekten IMF nin bağımsızlığa gölge düşürdüğüne katılırmısınız ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. IMF meselesini ne yazık ki bizim gibi ülkelerde siyasetçiler iç siyaset malzemesi olarak kullanıyor. İşin aslında IMF zor duruma düşen üyesine yardım eden bir yardımlaşma sandığı gibidir. Türkiye, 1970'lerin sonuna doğru üretmediği benzini ithal ederek ithal ettiği fiyatın altında satıyordu. Ve sonunda battı. IMF'nin kapısını çaldı. IMF de Türkiye'ye yardım etti ama aynı batışa bir daha sürüklenmemesi için vergiden tutun da fiyatlara kadar birçok önlem alınmasını şart koştu. Eğer bu bağımsızlığı yitirmekse diyecek bir şey yok. Ama unutmayın ki IMF bugün de aynı işi Yunanistan'a yapıyor. Hesabını bilmez şekilde har vurup harman savurmuş olan Yunanistan'a yardım ediyor ama zorlu da bir program uygulatıyor. Bu işi bizden aldığı paralarla yapıyor (bizim katkılarımıza kota deniyor.) Şimdi siz IMF'nin sizin vergilerinizle toplanan bu paraları Yunanistan'a yine eskisi gibi har vurup harman savurması için vermesine rıza gösterirmisiniz? Bu tür bir şart koşma bağımsızlığı zedelemek olur mu?

      Sil
  19. Hocam küçük bir sorum olacak tı ; her kredi kartı kullanan faiz ödüyor mu ? Kredi kartı kullanmanın masrafı ne oluyor ?
    Başbakanın kredi kartı kullanmayın demesinin ardında yatan neden kredi kartı alıp içindeki limiti harcamalarda kullanmayıp bunu doğrudan çeken kişileri mi kastediyor anlayamadım hocam kafam karıştı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kredi kartı kullanan kişi eğer karta yazdırdığı harcamalarının ödeme günü geldiğinde gelen para tutarının tamamını ödüyorsa hiç bir faiz ödemiyor. Ama eğer bunun bir bölümünü öder bir bölümünü sonraki aylara aktarırsa faiz ödüyor.
      Bazı bankalar verdikleri kredi kartı için yıllık bir ücret (50 TL gibi) talep ediyorlar.
      Pek çok insan kredi kartını kullanırken ödemeyi tam yapmayıp kalanı sonraki aylara devrediyor ve faiz nedeniyle bir süre sonra burada biriken tutarları ödeyemez hale gelip şikayet ediyor. Başbakanın dediği budur.

      Sil
  20. Hocam eğer ülkede arz şoku olunca örneğin sel felaketi yada petrol krizi olunca üretim yapan kişiler üretimlerinde petrolü kullandığından az ithal ediyor buna bağlı olarak ta az üretim yapıyor burasını anlıyorumda az üretip neden daha yüksek fiyata satıyor da eski fiyata satmıyor orayı anlayamadım aydınlatırsanız sevinirim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Arz düşer talep aynı kalırsa aynı malı talep eden sayısı artar bunun sonucunda da üretici malı kime satacağına karar verirken en yüksek fiyata bakar. O nedenle de fiyat yükselir.

      Sil
  21. Reytingleri belirleyen dünyadaki bir kaç kuruluşun siyasi baskılara maruz kaldığı, kararlarının siyasi olduğu söylenir. CDS'lerin belirlenmesinde bir çok sigorta şirketi aktif rol alabildiği için piyasada rekabetin olması CDS'leri siyasi mücadelelerden uzak tutabilir mi? Zamanla CDS'lerin daha objektif kriterlere dayandığı görüşü hakim olursa reytinglerin yerini alabilir mi?
    Yazı için teşekkürler Hocam.
    Not:Sizin blogunuzda bahsettiğiniz konulardan kamu sınavlarında direkt soruların geldiğini duyuyoruz. Okuyan arkadaşların bu bilinçte olmalarında fayda olacaktır.
    f.i.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Reyting kuruluşlarının siyasal baskı altında kalmaları ne yazık ki son zamanlarda biraz arttı. Eskiden bu kuruluşlar daha bağımsız karalar alabiliyorlardı. CDS'ler çok daha gerçekçi olsa da o anki durumu belirleyen göstergeler. Örneğin Fed açıklaması ve Gezi Parkı olayları öncesinde Türkiye'nin CDS'i 140 dolayındaydı, bu açıklama ve olaylar sonrasında 285'e kadar çıktı şimdilerde ise 185 dolayında. Yani CDS ani değişikliklerden çok çabuk etkileniyor. Oysa reyting çok daha uzunca bir süreyi kapsıyor ve ani değişiklilerden de fazla etkilenmiyor. Örneğin bu olaylar sırasında Türkiye'nin CDS primleri yükselirken reyting notları değişmedi. O nedenle her ikisini de ele alıp öyle karar vermek en doğrusu.

      Sil
  22. Ne kadar güzel bir blogunuz var. Bundan sonra sizi de sürekli takip edeceğim. Ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  23. Hocam devlet tahvilinin faizle ilişkisi açısından sorum olacaktı: Tahvil ile faizin ilişkisi nedir?Faizler yüksekken tahvilin fiyatı düşük mü olur?Faizler yüksekken mi yoksa düşükken mi tahvil almak daha kazançlıdır? Ayrıca bunların döviz kuruyle ve para arzıyla nasıl bir ilişkisi var? Cevabınızı merakla bekliyorum hocam, şimdiden teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tahvilin değeriyle faizi arasındaki ilişki ters yönlüdür. Yani tahvilin değeri artarsa faizi düşer, tahvilin değeri düşerse faizi artar. Ayrıntıları için bu sitedeki Faiz Yükselince Kim Kazanır başlıklı yazıma bakabilirsiniz: http://www.mahfiegilmez.com/2013/06/faiz-yukselince-kim-kazanr-kim-kaybeder.html

      Sil
  24. hocam iktisadı sonsuz insan ihtiyaçlarıyla sınırlı kaynaklar arasındaki ilişkiyle meşgul olan bir bilim dalı olarak tanımlamaktayız benim burada ki sorum kaynak derken neyi kastettiğimiz ve kaynaklar gerçekten kıt mıdır sorusuna cevap arıyorum hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eskiden kıt olmayan kaynak denince hava ve su örnek gösterilirdi şimdi onlar da kıt kaynaklar arasına girdi. Petrol, doğalgaz, tarım alanı aklınıza ne gelirse üretimde kullanılabilen her şey kaynaktır ve kıttır yani sonsuz değildir. Mesela yapılan hesaplara göre dünyadaki petrol rezervlerinin 50 yıl içinde tükenmesi bekleniyor. Bu anlamda para da kıttır, sermaye de kıttır.

      Sil
  25. Hocam iyi günler

    Hocam ilk sorum: Merkez Bankasının 75 baz puan faiz artışını enflasyonu frenleyici bir hamle olarak mı yorumlamalıyız yoksa dolar kurunun 1.91 leri aşmaması için bir önlem olarak mı görmeliyiz?

    İkinci sorum: Enflasyonla işşizlik arasındaki ters oranlı ilişkiye değinen Phillips Eğrisinin sizce artık geçerliliği var mı? Ekonomik verilere bakıyoruz enflasyon yüksek ama işsizlikte yüksek.Bu durum gelişmekte olan ülke olduğumuzdan dolayı mı yoksa gerçekten Phillips Eğrisi artık günümüz için geçerli olmamaya mı başladı?

    yazılarınız için çok teşekkür ediyorum iyi çalışmalar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her ikisi de. Çünkü sonuçta kur artışı enflasyonu da tetikliyor.
      Phillips eğrisi kısa dönemde geçerliliği olan bir hipotez. Uzun dönemde ise geçerliliğini yitiriyor.
      Buna karşılık ölçümlerimiz ne derece geçerli onlara bakmak ta gerekli. Örneğin eskiden TÜİK son bir ayda bir gün çalışanı işsiz olarak kabul etmiyordu. Şimdi ise son üç ayda bir gün çalışanı işsiz kabul etmiyor. Böylece işsizlik oranı 0,5 puan düşü gösterdi. şimdi bunu işsizlik açısından doğru bir yaklaşım olarak mı ele alacağız? Buralar karışık.

      Sil
  26. sayın eğilmez, türkiyede enflasyonun genel olarak kurların düşük tutularak ve ithalatın artırılması yoluyla düşürüldüğünü düşünüyorum. keza bu yöntem de bir enflasyon düşürme metodudur. ancak; bir ekonomide mal ve hizmet üretiminin kümülatif olarak artırılarak talep seviyesine çıkarılmasına çalışılarak enflasyonun indirilmesi daha optimal ve daha sağlıklı ve de makroiktisadi tabanda daha iyi olup,istikrar getirmez mı hocam?.. saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet yöntemlerden birisi budur. Ama bu da pek çoğu gibi sürdürülebilir bir yöntem değil. Geçici olarak kullanılabilir. Sizin önerdiğinizin yapılabilmesi yapısal reformları gerektiriyor. Türkiye'nin yapması gereken bu ama yıllar, geçici düzeltmelerle harcanarak boşa geçiriliyor.

      Sil
  27. hocam,abd de fedin devletin değil 12 özel bankanın birleşiminden oluşmuş bir özel banka statüsünde olduğu ve federal hükümete borç verdiği sık dile getirilen bir durumdur. bu durumda abd ekonomisinde hükümet bunlardan borç alıyor ve piyasalarına dolar emisyonu gerçekleşiyor. ki bu da borç oluyor.yani abd ekonomisinde borç=para ve para =borç durumu ortaya çıkmış oluyor.borç olmasa para da olmayacak..bu bir sömürü tuzağı değil midir hocam.. ?..saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kapitalizmin özünde bunlar var. Ama Fed, krize gelinceye kadar para arzını hem denetim altında tutuyordu. Dolayısıyla bu sistem sın birkaç yılda göze batar hale geldi.

      Sil
  28. Hocam peki kaynaklar kıt olduğunu anladım da insanın ihtiyaçları gerçekten sınırsız mıdır ? Yani aslında yapılan iktisat tanımı sizce doğrumudur ? Bu konuda bazı yazarlar insanın ihtiyaçlarının sınırsız olmadığını söylüyor siz ne dersiniz hocam örneğin iktisatın tanımını yapacak olsanız siz nasıl yaparsınız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Marshall Sahlin, ihtiyaçların sınırsız olmadığını, kapitalizmin reklamlar vb ile bunları sınırsız hale getirdiğini öne sürüyor. Haklı olduğu yönler de var ama iktisatın tanımı artık içinde bulunduğumuz bu sisteme göre yapılınca etki nereden gelirse gelsin ihtiyaçlar sınırsız görünüyor.
      İhtiyaçların sonsuz olduğunu kabul etmesek bile kaynaklara yetmediğini görmek mümkün.

      Sil
  29. Hocam cnbc deki proğramınızı takip edemediğim zamanlar cnbc sitesine girip bölümler sekmesini tıklayıp o günkü yada geçmiş bölümleri izleyebiliyorduk ben bu aralar proğramınızı kaçırdığımdan yeni dan izLemek istediğimde eskisi gibi videolar siteye yüklenmiyor hocam bu konuda yapabileceğiniz bir şey var mı?

    YanıtlaSil
  30. Hocam ekonomik tetikçinin itirafları kitabını okumamızı önerirmisiniz gerçekten okumaya değer bir kitap mı yoksa komplo teorisinden başka bir şey üretmeyen bir kitap mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kitabı okumadım o nedenle bir görüşüm yok.

      Sil
  31. hocam, abd merkezli 2008 finansal krizine başta finansal regülasyonların tamamen kaldırılması olmak üzere ; abd hükümetinin aşırı genişleyici maliye politikaları, fedin aşırı genişleyici para politikaları, finans sisteminin aşırı kar maximizasyonlarına dayalı pozisyonlar alarak mortgage dan tutun da otomobil kredisi, ithalat kredisi , öğrenci kredisi ve hatta tüketici kredileri de dahil olmak üzere bunları seküritize etmeleri olmaları olduğunu düşünüyorum. hocam, tüm bu gelişmeler; artık devletin ekonomide sadece düzenleyici olarak pasif tarafta kalmaması ve bizati ekonominin içerisinde yer alarak aktifleşmesi gerektiği gerçeğini ortaya koymuyor mu ?...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ama bu müdahale çok ileri gittiğinde ekonomi büyümüyor. Dengeyi iyi ayarlamak ve aşırı denetimle yaratıcılığı boğmamak gerekir. Bu, yaratıcılığın ahlaksızlığa dönüşmesine izin vermek anlamına gelmemeli tabii. Dengeyi bulmak lazım.

      Sil
  32. hocam, 2008 krizinde finansal kaldıraca 1/15 - 1/25 gibi uç derecelerde yüklenen finans işletmeleri kadar, bu işletmelerin çok riskli cdo larına AAA notu veren fitch, standart and pours vb gibi rating kuruluşlarının da büyük kabahatleri yok mu?... bu kuruluşlar ne işe yararlar?.. bu arada ekonomi tutkunu olan herkese inside job 2010 çalışmasını youtube den izlemesini de tavsiye ediyorum.hem İngilizce hem de Türkçesi bulunuyor.ben izledim ve esasen bizler kendi üniversitelerimizi ve akademisyenlerimizi çok fazla küçümsediğimizi farkettim. izletenler ne demek istediğimi de anlayacaklar. sayın hocam siz ve sizin gibi değerli akademisyenlerimizin kıymetini bilemediğimiz için kendi adıma özür diliyorum.. saygılar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Ama hepimizin gözünden kaçan pek çok şey oldu.
      Evet reyting şirketlerinin kabahati çok büyük. Ama tek kabahatli onlar değil. Büyümenin büyüsüne kapılıp etrafta dönenleri görmezden gelen bir sistem yaratılmıştı. Bu konuyu Küresel Finans Krizi kitabımda incelemiştim.

      Sil
  33. Hocam bu kira sertifikası durumunu biraz açar mısınız örnekle? Faizsiz kazanç olduğunu biliyorum da sistemin nasıl işlediğini pek de anlayamadım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu yazımdaki sukuk başlığı altında bilgi var: http://www.mahfiegilmez.com/2012/09/son-donemde-sk-kullanlan-ekonomik.html

      Sil
  34. Bu yazı çok yararlı olmuş günlük gazetelerin ekonomi sayfalarını takip etmeyi seven ve ekonomiye ilgi duyan herkes eminim ki çok yararlanmıştır. En azından ben yararlandım ; ) Selamlar, iyi haftasonları..

    YanıtlaSil
  35. hocam, küresel krizde başta fed olmak üzere birçok merkez bankası neredeyse azami derece genişleyici para politikaları uygulamasına rağmen küçümsenmeyecek düzeylerde resesyon yaşandı ve azalan eğimlerde de olsa halen devam ediyor. hocam bu resesyona başta abd olmak üzere ab ve gelişmiş ekonomilerde bazı gelişmekte olan ekonomilerdeki çok yüksek seyreden borçluluk rasyolarının etkileri olduğunu ve bunun bir nevi borç deflasyonuna dönüştüğü kanaatindeyim. üstelik borçlu kesimler bu borçlarını ödemeye çalıştıkça sanki borçların nicelikliğinde azalma olsa dahi niteliğinde bozulmalar yaşandı yani reel bazda sanki borçluların borçları enflasyon ortamına göre daha da arttı.. ne dersiniz hocam sizce de böyle bir iktisadi durum sözkonusu mudur?.. saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında bu da önemli etkenlerden birisi. Yani eline para geçenler yeni harcama yapmak yerine borç kapamaya yöneldiler. Ama bu tek başına bu gelişmeyi açıklayamaz.

      Sil
  36. hocam, 2008 krizi sonrası fed in para politikalarını genleştirmesine rağmen özellikle bankacılık sisteminin kredi tabanlarının dar kalmaya devam ettiğini gördük. bunda, özellikle piyasalardaki güven endeksinin çok düşmüş olmasının da etkileriyle bankaların kaydi para likiditelerini artırarak kredi musluklarını kısmaları ve dolayısıyla da bu güvensizlik nedeniyle fed faizinden daha yüksek faiz şartı ile kredi vermelerinin etkin olmuş olabileceği kanaatindeyim. yani parasal bolluk var ancak bu yüzden kredi faizleri yüksek seyretmeye devam etmişti. libor - fed faizi marjının bazen 400 baz puana kadar çıktığı bile görüldü. hocam, o halde özellikle de abd piyasalarında bir likidite tuzağına düşülmesi durumu yaşanmış mıdır?. saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ABD'de likidite tuzağı yaşanmadı. Piyasaya aşırı likidite verildi, faizler reel olarak sıfır veya sıfırın altına kadar geldi ama insanlar kısa sayılacak bir dönem tereddüt ettikten sonra harcamaya devam etti. Oysa Japonya'da bütçe açığı % 10'lara kadar geldiği ve piyasaya para verildiği halde insanlar harcamamaya devam etmişti. Son 20 yılda likidite tuzağının en tipik örneği Japonya'daki durumdur.

      Sil
  37. sayın eğilmez, yüksek derecede genişleyici para politikaları uygulayan başta fed olmak üzere ecb ve bank of japan gibi merkez bankalarının doğal olarak bilançolarında ciddi şişmeler meydana gelmiş durumdadır. önümüzdeki yıllarda bu durum çok güçlü bir enflasyonist baskı olarak ekonomilere geri döner mi.yani bir nevi ; negatif geri besleme yaşanması riskleri var mıdır? saygılar....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet böyle bir risk oldukça yüksek. O nedenle insanlar Fed'in alımları kısacağı haberini alır almaz dışarıdaki paralarını alıp içeri döndüler. Çünkü böyle bir gelişme faizlerde artışa yol açacak. Bu tür genişleyici programların en büyük risklerinden birisi enflasyonun artmasıdır. Bu kez artmamasının nedeni sermaye hareketlerinin serbestliği nedeniyle bu paraların gelişmekte olan ülkelere götürülmesinden dolayıdır. Ama her gidişin bir dönüşü olacağı gerçeği karşısında enflasyon beklentileri artıyor.

      Sil
  38. Hocam bugün Inside Job filmini seyrettim... Filmin en önemli noktası benim de tam olarak kafamda mantığını anlayamadığım olay şuydu;

    Ticari bankalar vatandaşlara çok yüksek risk üstlenerek mortgage kredisi satıyolar, daha sonra bu kredilerde bir nevi kreditör değişikliği yapılarak krediler Goldman Sachs, Lehman Brothers gibi yatırım bankaların satılıyor. Daha sonra da aynı krediler üzerine AIG üzerinden CDO işlemi yapılıyor ve belli bir vakit sonra herkesin ellerindeki kağıtlar patlıyor...

    Benim anlamadığım, bu CDO işlemi kredinin ödenip ödenmeyeceğine dair üzerine bir bahis gibi para mı yatırmaktır ? yoksa borçlusu olmadığı halde dışarıdan 3. bir kişi olarak sigorta primi yatırarak riske ortak mı olmaktır ?

    Bu arada CDS ile CDO arasındaki farkı da anlatabilirseniz çok sevinirim...

    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. CDO, bir yatırım kuruluşunun, çeşitli borçları (tahvil olabilir) bunların alacaklılarından satın alıp onları temsil eden bir yeni kağıt çıkararak satması halidir.
      CDS ise bir tahvilin geri ödenmemesi durumunda onu kendisinin ödeyeceğini söyleyen ve bunun karşılığındab bir prim alan bir kuruluşun tahvili satın alacak olana verdiği taahhüttür.
      İkisinin de bahisle ilgisi yoktur.

      Sil
    2. Cevabınız için öncelikle teşekkür ederim...

      CDS'ten anladığım bir nevi sigorta poliçesi yani... vade sonunda ben sana ödeyeceğim diyor ilgili kuruş (AIG)...

      CDO'daki çeşitli borçlara mortgage kredisini ekleyebilir miyiz ? Yatırımcı kuruluş kredinin bakiyesinin tamamını öder ve borcu alacaklı bankadan satın alırsa bununla ilgili nasıl bir kağıt satabilir hocam ? Alacaklı duruma geçmiştir zaten ve vadesinde bu krediyi tahsil edecektir doğru değil mi ?

      Sil
    3. Evet CDO 2da borcu alacaklısından ucuza satın alıp kendi alacaklı konuma geçmiş ve o kağıtları toparlayıp onlara dayanan yeni bir kağıt çıkarmış oluyor. Zamanı gelip de alacaklarını tahsil edemezse o kağıdı da ödeyemez duruma düşüyor. Buna asset backed securities de deniyor. Toksik kağıt denilen kağıtlar bunlardı. Zamanı gelip de asıl borçlu borcunu ödeyemeyince CDO'ları en çok düzenleyenler arasındaki Lehman Brothers battı diğerleri de büyük darbe yedi.

      Sil
    4. Söz konusu kağıtlara derecelendirme kuruluşları tarafından sürekli 3A notu verilmiş ve bir nevi alıcılara tuzak kurulmuş... Bir çok akademisyen tarafından bu işlemlerin güvenilir olduğu ve bankaların riski dağıttığına dair makaleler ele alınmış... Sonrasında da hepsi ilgili bankaların üst yönetimlerinde koltuk sahibi olmuş.

      Lehman Brothers'ın icra kurulu başkanı bankanın iflas ettiği esnada 485 milyon USD'a yakın bir para almış ve devlet bir kuruşuna bile dokunmamış...

      Wall Street dünyası bir vampir gibi Amerikan halkının kamını emiyor hocam, benim gördüğüm olay bu :)

      Sil
  39. hocam öncelikle merhabalar;
    1-)Benim merak ettiğim konu BIST 100 ile daha doğrusu burada seçilen 100 şirketle ilgili; burada seçilen 100 şirketin kriteri ve niteliği nedir. Bunlar BIST' teki en iyi 100 şirket olarak mı baza alınıyor yoksa daha objektif bir değerlendirme olması açısından aralarında küçük ölçekli şirketlerde serpiştirilmiş durumda mi?
    2-) Devlet en çok nakit akışını borsada mı toplamak ister yoksa tahvil olarak kendine mi çekmek ister. Burada paraya ihtiyacı önemlidir fakat örneğin yabancı para akışını çoğunlukla borsada toplamak isteyebilir mi? Bunun avantajı ya da dezavantajı ne olabilir? Çünkü devletin tahvil faizini yükseltirse borsanın değer kaybedeceğini söylemiştiniz..
    Teşekkürlerimi borç bilirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1) Bu konuda bulabildiğim tek kaynak bu linkteki kaynak(sayfa 48 vd) http://borsaistanbul.com/data/kilavuzlar/Cevaplarla_Borsa_ve_Sermaye_Piyasasi.pdf

      2) Eğer bütçe açığı yüksekse ve devletin borçlanma ihtiyacı fazlaysa kendisine çekmek ister. 2000'ler öncesi durum böyleydi. O zaman bütçe açığı yüksekti ve devlet fonları kendisine çekiyordu. Şimdilerde cari açık ve özel kesim borcu yüksek o nedenle fonları borsaya çekiyor.O nedenle de faizlerin yükselmesini istemiyor.

      Sil
  40. hocam, abd son yıllarda genel olarak zayıf dolar politikaları uyguluyor. fakat: naçizane olarak abd nin ileride enerji kaynaklarına sahip olması durumunda tekrara güçlü dolar politikasına geçiş yapma olasılığını yüksek görüyorum. böyle bir gelişmeye önümüzdeki yıllarda şahit olma olasılığımızı nasıl görüyorsunuz?. saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ABD bence dolar kurundan ziyade ekonomiyi toparlamak için tipik bir Keynesyen parasal model uyguluyor. Bu model doların euro karşısında zayıflamasına neden oluyor. Önümüzdeki dönemde sizin de dediğiniz gibi bu ister istemez tersine dönecek.

      Sil
  41. hocam, kapitalist sistem iktisadi olarak da bireysel özgürlüğü ön plana alan bir sistem olarak tanımlanıyor. sosyalist ekonomiden farklı olarak;i bir merkezden değil birçok yerden doğrudan ve dolaylı olarak iktisadi aktivasyonlar yapılabilmektedir. doğal olarak da; çok bilinmeyenli bir denklem sistem halini alabiliyor. davranış ekonomisini, artık iktisat literatürüne tam olarak yerleştirmenin vakti gelmedi mi hocam?. ne dersiniz ?. saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten dediğiniz gibi oluyor ve her geçen gün davranışsal ekonomi daha fazla işin içine giriyor.

      Sil
  42. hocam, 1929 krizi ve sonrasında j.m.keynes iktisat modeli revaçtaydı. fakat son 25-30 yıla baktığımızda küresel ekonomide genel olarak m. friedman tarzı monetarist iktisatçıların ağırlığını gördük ve halen de görmeye devam ediyoruz. küresel ekonomideki sıkıntıların sadece parasalcı ekonomik modellere dayalı çözülemeyeceği halen anlaşılamadı mı sizce?. saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anlaşıldı anlaşılmasına ama maliye politikası daha kolay oy kaybettirici bir politika olduğu için para politikası son yıllarda daha fazla tercih ediliyor: (1) Kamuoyu tarafından anlaşılması daha zor (2) Hükümetler değil MB'ler sorumlu görülüyor. Hatta bazen hükümetler bile MB'yi suçlayıp kendilerini sorumluluktan kurtarmaya çalışıyor.

      Sil
  43. hocam, ekonomilerde oluşan varlık balonlarında merkez bankalarının genişleyici parasal politikalar uygulamalarının yani bir nevi kolay para durumunun etkisi ne derece yüksektir ?.. saygılar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer bugünkü gibi bir kriz hali söz konusu değilse bu tür varlık balonlarının oluşması çok yüksek bir olasılıktır. Krizlerde bile bu uygulamalar varlık balonları yaratabiliyor.

      Sil
  44. hocam çok teşekkür ederim. Kitabınızıda okudum..Basit ve sade bir dille anlatmanız çok güzel çokda faydalı. tüm yazılarınızı takip ediyoruz.

    YanıtlaSil
  45. Hocam bu reyting varyasyonlarındaki duragan ne anlama geliyor mesela AA+(duragan) ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yani bir not artışı ya da düşüşü ihtimali şimdilik yok demek. Pozitif ise not artışı olabilir, negatif ise not düşüşü olabilir demek.

      Sil
  46. 1 lira=1 dolar sizce ütopikmi?

    YanıtlaSil
  47. hocam iyi akşamlar bu gün dibs lere baktım hazinenin 308 günlük s.f.t bonosu 8,15 faiz oranı yazıyordu.bu gün merkez bankasının 3. enflasyon raporunu okudum enflasyon oranını 8,30 olarak açıklamışlar.ben 10,000 tl lik dibs alsam fisher etkisine göre r= -0,15(8,15-8,30)param vade sonunda bu aradaki fark kadar erir diğmi yada işleyiş nasıl oluyor biraz anlatabilirmisiniz ?

    teşekkürler Ali Sait ATAÇ

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Reel faiz hesabı yapmak daha doğru. Bugün gösterge tahvilin faizi % 8,6.Bir yılın sonunda beklenen enflasyon (TCMB'ye göre % 5)Buna göre bir yılın sonunda reel faiz % 3,4 olacak. Ama eğer sizin beklediğiniz enflasyon % 8 ise mesela durum değişir. O zaman reel faiz % yarıma düşer.

      Sil
    2. %10 gelir vergisi kesintisinide düşünürsek çok mantıklı bi yatırım olarak görünmüyor.

      teşekkürler hocam.

      Sil
    3. Aynen öyle. Onun için de kimse yatırım yapmıyor ve bekliyor.

      Sil
  48. Merhaba cds hakkındaki bilgiler gibi cdo larla ilgilide bilgi alabilir miyim acaba ?

    YanıtlaSil
  49. BIST ve İMKB arasındaki farklar, kullanılan araçlar nelerdir? ABD Merkez Bankası olarak BİST'ten mi İMKB'den mi pay alırdım? Siz bir oyuncu olarak sisteme girmek isterseniz BİST'te nasıl bir oyuncu olurdunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İMKB kalktı biliyorsunuz yerini BİST aldı.
      Ben ilke olarak ekonomi ve finans yorumları yaptığım için hisse senedi almıyorum.

      Sil
  50. Hocam merhaba size bir sorum olcakti hangi ekonomik gelismeler BİST'te şirketlerin hisse senetlerinin düsmesine veya artmasina neden olur?

    YanıtlaSil
  51. hocam merhaba
    Türkiyede MBS(İMKB) için piyasa oluşturulabilir mi ?

    YanıtlaSil
  52. HOCAM MERHABA
    Türkiyede MBS(İMKB) için piyasa oluşturulabilir mi ?

    YanıtlaSil
  53. Benim yazacagim yorum degil soru olcak size. Bist te endeks olarak karsimiza cikan sayi neyi ifade ediyor? 83500 sayisindan ne anlamamiz gerekiyor? Benim anladigim ornegin Bist 30 endeksinin verdigi sayi yani 100000 Bist 30 daki hisselerin birim degerinin degerini veriyor.Cikan sonuctan sonraki dort sayida virgulden sonraki dort sayiyi belirtmek icin binler basamagi seklinde sunuluyor ki soylenim kolayligi olsun.
    Dogrumudur dedigim.
    Tesekkurler

    YanıtlaSil
  54. hocam merkez bankası borçlanma faizlerinden tamamen sorumlumudur ? yardımcı olurmusunuz

    YanıtlaSil
  55. Hocam kupon ödemeli tahvillerde sabit mi yoksa değişken faiz mi hazine açısından avantajlıdır ? Ya da koşullara göre değişiklik mi gösterir ? Şimdiden teşekkür ediyorum...

    YanıtlaSil
  56. Çok güzel yazılar hocam.
    Size rastladığım için mutluyum ve rastlama fırsatı sunduğumuz içinde teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  57. Ara ara dönüp bakabileceğim bir yazı olmuş. Gönülden tebrikler.

    YanıtlaSil
  58. Hocam öncelikle merhaba ; yazı için çok teşekkürler emeğinize sağlık . Şuan CDS konusu üzerinde projem var ülkelerin cds puanları nereden bulabilirim acaba veri topluyorum her ülkeninkine ulaşamıyorum özellikle OECD ülkelerinin güncel verilerine ihtiyacım var fakat bulamıyorum yardımcı olabilirseniz cok sevinirim , teşekkürler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi