Maliye Politikası ve Tavşan
Maliye politikasının dört temel
alt politikası var: (1) Vergi politikası, (2) Harcamalar politikası, (3)
Borçlanma politikası, (4) Diğer politikalar.
Vergi politikası, ekonominin gidişine
göre vergilerin artırılması veya azaltılması biçiminde uygulanır. Artırma da azaltma
da iki biçimde olabilir: Vergi oranları değiştirilebilir ya da kapsam
değiştirilebilir. Vergi oranları ya da verginin kapsamı artırılırsa kişi ve kurumlara daha az
harcanabilir gelir bırakılır ve bu yolla toplam talep denetim altına alınmış
olur. Tersi yapılıp da vergi oranları ya da verginin kapsamı düşürülürse kişi ve kurumların elinde
daha fazla harcanabilir gelir kalacağı için harcamalar ve bu yolla da toplam
talep yükselir. İlki ekonomiyi soğutmak, ikincisi ise canlandırmak amaçlı
kullanılabilir.
Harcamalar politikası kamu
harcamalarının artırılması veya azaltılmasının ekonomide yaratacağı etkiler
üzerine kurulu bir politikadır. Kişi ve kurumların harcamalarının ve
dolayısıyla toplam talebin düştüğü bir ortamda kamu harcamaları artırılarak
ekonominin canlanması sağlanabilir. Bu durumda eline fazladan para geçenler bu
parayı harcayarak talep artışına ve o da üretimin canlanmasına etki yapabilir.
Toplam talebin hızla arttığı bir ortamda ise bunun tersi yapılarak kamu
harcamaları azaltılır ve kişilerin eline daha az harcanabilir gelir bırakılarak talep düşürülür.
Borçlanma politikası, ekonomide talep
artışına bağlı olarak aşırı canlılığın ortaya çıktığı hallerde, bir başka
ifadeyle ekonominin ısındığı durumda, kamu borçlanmasını artırmak suretiyle
harcanabilir gelirin düşürülmesini hedefleyen bir politikadır. Eğer tersi olmuş
ve ekonomi soğumaya yüz tutmuşsa o zaman borçların erken ödenmesi yoluyla para
piyasaya çıkarılır ve toplam talebin canlanması sağlanır.
Bu üç temel politika aracının
yanında teşvik politikasından dış ticaret politikasına kadar uzanan çeşitli alt
politikalar da maliye politikasının araçları ya da alt politikaları arasında
sayılabilir.
Uzun yıllar tek başına
kullanılmış olan maliye politikası son otuz yılda yerini para politikasına terk
etmiş görünüyor. Çünkü para politikası, maliye politikasının aksine geniş halk
kitleleri tarafından kolayca anlaşılabilecek bir politika değildir. Zorunlu
karşılıkları artırmakla vergi oranlarını artırmak arasında büyük bir fark
vardır. İlkini anlayanların sayısı ikinciyi anlayanların yüzde biri kadar değildir.
Böylece ekonomide yapılacak sıkılaştırmalar halkın gözünden daha kolay saklanabilir.
Bütün bunları anladık ama
başlıktaki tavşan ne oluyor diye sorarsanız o da ekonomi politikasının bir
başka aracı oluyor. Diyelim ki bütçe açığını düşürmek istiyorsunuz ve ne kadar
artırsanız da vergiler bu amaca hizmet etmiyor. İşte o zaman tavşanı şapkadan
çıkarıyorsunuz. Türkiye’de son dönemde şapkadan çıkarılmış tavşanlar arasında özelleştirme,
bedelli askerlik, vergi affı, yurtdışından getirilecek paraların affı ön planda
yer aldı. Sırada 2B ve mütekabiliyet yasası var.
Dalgalı döviz kuru rejiminde
doğrudan bankalara müdahaleye başlandığı anda şapkadan tavşan çıkarmak para
politikasında da kullanım alanı buluyor demektir. İşte o aşamada bütün öteki
politika araçlarının yerini şapkadan tavşan çıkarma politikası almış olur. Ne
var ki bu politika sürdürülebilir bir politika değil. Yalnızca zaman
kazandırıyor. Yapısal reformlar için bu yolla kazanılan zaman iyi
kullanılamazsa şapkada tavşan kalmayabilir.
Yine çok güzel bir yazı hocam birde bu zorunlu karşılıkları ve bankaların munzam oranlarını anlatan bir yazı yazarsanız sevinirim..
YanıtlaSiltavsan kac tazi tut ama yine hinzir yetisir quantitative 3 olursa yine oteleme olabilir reformu boylece ta ki 1 secim kazanma ve cumhurbaskanligi kazanir politikHacilik maalesef
YanıtlaSilBulutların kullanım hakkının 49 yıllığına özelleştirilmesi kaynağı tükenmeyecek, sürekli gelir sağlayacak oldukça güzel bir tavşan. Ama Bunu düşünen siyasetçiler baraja takılıyor ne yazık ki !. Başarılarınızın devamı dileklerimle, sevgi ve saygılarımı sunarım. Metin Türkeli Turizmden emekli İzmirli Orman Müh./ LDP MDK üyesi
YanıtlaSilOzellikle dolayli vergilerde artik vergilemenin sinirlarina gelindigi icin sapkadan tavsan cikarmak mecbur hale geldi. Bunun devam etmesi hastaya aspirin vermek gibi ameliyat sart bu ameliyat ise AB'deki gibi "dolayli vergilerin azaltilip dolaysiz vergileri artirmak ve vergi inceleme elemani alinarak vergide adaleti saglamak, az kazanandan az cok kazanandan cok vergi" saygilar
YanıtlaSilMahfi Bey:
YanıtlaSilPara ve maliye politikaları arasındaki tercihin aslında politik bir içerik kazandığını ve genişlemenin (para ya da maliye politikası kaynaklı) ekonometrik çalışmalara dayalı çarpan katsayısını ölçen değerlendirmelerden uzak olduğunu ifade ediyorsunuz. Zira, bu iki politikanın da genel makro ekonomik dengeye etkileri ülkelerin farklı ekonomik yapılarına bağlı olarak farklı olabiliyor. Bir yandan da, para-maliye politikalarının uyumlu olması ama merkez bankasının da bağımsız olması gibi güncel bir konu da var ortada tabii. İlginçtir ki merkez bankasının bağımsızlığı gibi bir konu yeniden moda oluverdi. Macaristan'ın da tartışmaya katkılarını unutmamak lazım tabii.
Hap gibi bilgi veren yazı için teşekkür ederiz. Hazırlamakta olduğunuz yalın anlatımlı ekonomi kitabının etkilerini sezmek mümkün yazınızdan.
Saygılarımla,
Arda Tunca
'' Makus talih'i '' (tavşan)yenebilecekmiyiz.Dönmedolap gibi dönüyoruz.
YanıtlaSilEşref yaşasa kimbilir neler yazardı?
saydılarımla.
Ali çolakoğlu
10.1.2012
Bütün yorumlara teşekkür ederim. Yazı ne kadar önelimyse yorumlar da benim için çok önemli.
SilBorçlanma politikası ile harcamalar politikası arasında kafa karışıklığı oluyor. Şöyle ki: Diyelim ki ekonomi çok ısınmış ve devlet ekonomiyi soğutmak için tahvil ihraç edip insanların tasarruflarını topluyor ve bu şekilde harcanabilir gelirlerini kısıyor. Eee, peki devlet halktan topladığı o tasarrufları ne yapacak? Harcayacak mı yoksa borç mu ödeyecek? Eğer harcarsa ekonomiyi daha da ısıtmış olur (kamu harcamaları artıyor). Eğer borç ödeyecekse o zaman da devlet borç alıyor ve sonra geri hemen geri ödüyor, ne anlamı kaldı? Hocam, bence sizin borçlanma politikası derken bahsetmeniz gereken aslında "iç borç dış borç değiş-tokuşu" olmalı idi. Eğer devlet tahvil ihraç ederek iç borcu artırıp bu para ile dış borcunu öderse, toplamda kamu borcunda bir değişiklik olmamış olur (yani kamu harcamaları da artmaz ya da azalmaz), ama içeride ekonomiyi de soğutmuş olur. Bu politika, yani dış borcu iç borçla değiştirme politikası, bir nevi devlet aracılığı ile dışarıya para çıkışı sağlamak ve bu şekilde ekonomiyi soğutmak anlamına gelmiş olur.
YanıtlaSilNe güzel söylemişsiniz işte tahvili çıkarıp iç borcu alır ekonomide talebi düşürür bu parayı MB'ye verip dolar alır ve dış borcunu öder. Adına ne derseniz deyin ister borç değiş tokuşu deyin isterseniz sterilizasyon deyin bu borçlanma politikasının bir çeşididir.
Sil